Emeklinin Gerçek Yüzü
Hiç abartmadan konuşacak olursam, emekli mali açıdan tam bir çıkmazda. Yıllardır sistemli bir şekilde azalan tekavüt (emekli) maaşları bugün için en düşük aylık alan kişiler arasında yer almaya başladıklarından, emekli denince akla acınacak halde olan düşük gelirli, alım gücü taban yapmış, Pazar alışverişlerinde pazar yerinde bırakın alışveriş yapmayı, sadece ürün fiyatlarına bakıp, bir aşağı, bir yukarı volta atan ancak ihtiyaçlarını alamayan kişiler olarak akıllara yer etmiş durumdadır.
Emekli denince hiçbir işi olmayan, vakit geçirmek için çay parası vermemek adına kahvehanede dahi oturmaya cesaret edemeyip parklarda, bahçelerde banklarda oturmayı yeğleyen kişiler akla gelmektedir.
Emekli bunu kesinlikle hak etmiyor desem de emeklinin gerçek yüzü maalesef böyle.
Emeklinin Bugünü
Yaşlanma, çalışma hayatından ayrılmaya yol açan, daha sonrasında bireyin sürekli gelir kaybına uğramasına neden olan ve bireyi ekonomik olarak sarsan bir sosyal risktir. Yaşlanma riski, sosyal sigorta sistemlerinin bulunduğu toplumlarda sigortalı açısından yaşamsal bir tehlike oluşturmamaktadır. Çünkü sosyal sigorta sistemi sigortalıya kaybettiği emek gelirinin yerine koyabileceği bir sosyal gelir bağlamaktadır. Diğer bir ifade ile yaşlılık riskiyle karşılaşan sigortalı ödediği primlerin karşılığı olarak gelirinin devamlılığını sağlayacak ve geçimini güvence altına alacak sürekli bir sosyal gelir olan yaşlılık (emekli) aylığına hak kazanmaktadır. Yaşlılık aylığına hak kazanamadığı bazı durumlarda ise kendisine toptan ödeme yapılmaktadır.
Sigortalının, sosyal sigorta kurumlarından yaşlılık aylığına hak kazanabilmesi için, kanunda öngörülen yaş, sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı gibi koşulları yerine getirmesi yeterlidir. İş göremez durumda olma yaşlılık aylığına hak kazanmak için aranan koşullardan biri değildir. Yani kanunun öngördüğü koşulları sağlayan bir sigortalının emekli olması için çalışma gücünü kaybetmiş olması gerekmemektedir. Yaşlılık aylığı almakta olan sigortalıların bir çoğu yeniden çalışabilecek fiziksel ve zihinsel güce sahiptir. Bunun sonucu olarak birçok ülkede emekliler yeniden çalışma yaşamına katılmaktadır.
Türkiye’de de emeklilerin yeniden çalışmaya başladıkları sıkça görülmektedir. Özellikle emekli aylıklarının düşük olması ve erken emeklilik uygulamaları emeklileri yeniden çalışmaya iten başlıca sosyo-ekonomik nedenlerdir. Ancak emeklilerin yeniden çalışma nedenleri sadece bunlarla sınırlı değildir. Bireyin yeniden üretken olma isteği, emekli olduktan sonra boşta kalma duygusu, ne yapacağını bilememe endişesi gibi psikolojik etkenler de emeklilerin yeniden çalışmaya başlamasının diğer nedenleridir.
Emeklilerin Yeniden Çalışma Nedenleri
Emeklilerin yaşlılık aylığı alırken yeniden çalışmaya başlamalarının altında bir biri ile iç içe geçmiş ekonomik, sosyal ve psikolojik pek çok neden vardır. Bu nedenlerin bir kısmına girişte değinilmiştir. Ancak sosyal güvenlik destek primi uygulamasını daha iyi kavrayabilmek açısından bu nedenlerin ayrıntılı olarak ele alınması yararlı olacaktır.
Emekliler bazen mecbur oldukları için bazen de kendileri talep ettikleri için yeniden çalışmaya başlamaktadırlar.
Yaşlılık aylıklarının düşük olması, emeklilerin yeniden çalışmaya başlamalarının belki de en önemli nedenidir. Türkiye şartlarında ücretlerin genel olarak düşük olması ve emekli aylıklarının da aktif çalışılan dönemdeki ücretlere oranla daha düşük olması emeklilerin çalıştıkları dönemle karşılaştırıldığında yaşam standardının düşmesine neden olmaktadır. Bu durumda emekli kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yeniden çalışmak zorunda kalmaktadır
Erken emeklilik uygulamalarına başvurulması da emeklileri yeniden çalışmaya iten bir diğer nedendir. Türk sosyal güvenlik sisteminde emeklilik yaşı bazı dönemlerde tartışma konusu olmuş, hükümetler de emeklilik yaşında değişiklikler yaparak (yaş hadlerini ve sigortalılık sürelerini düşürmek veya tümüyle kaldırmak şeklinde) bundan siyasi bir rant elde etmeye çalışmışlardır.
Emeklileri yeniden çalışmaya iten bir diğer neden de, çalışma gücünün kaybedilmemiş olmasıdır. Kural olarak, emeklilik yaş haddine ulaşan bir kişinin artık çalışamayacağı varsayılmakta ve bu varsayımdan hareketle de yaşlılık aylığı almaya hak kazanan emeklilerin yeniden çalışması sınırlandırılmaktadır. Ancak, günümüzde ortalama insan ömrünün uzaması, sağlık teknolojisinin gelişmesi ve çalışma koşullarının eskisi gibi güç harcamayı gerektirmemesi gibi etkenler normal emeklilik yaşına ulaşan bir kişinin halen çalışma gücünü muhafaza etmesini sağlamaktadır. Böylelikle genç emekliler dışındaki emeklilerin de yeniden çalışabilme imkanı ortaya çıkmaktadır.
Emeklinin psikolojik durumunun da yeniden çalışmaya başlamasında etkili olduğu söylenebilir. Emeklinin kendi sağlığı açısından özellikle de psikolojik durumu açısından çalışması faydalı olabilir. Emeklinin yeniden üretken olması gibi etkenler onun hayattan kopmamasını sağlayacak ve ruhsal açıdan rahatlatacaktır. Sıkı bir tempo ve disiplin içinde yıllar boyu çalışan kişilerin birtakım hobi ve uğraşlarla kendilerini emekliliğe hazırlayamamaları durumunda emeklilik günlerinde ruhsal açıdan zorluklarla karşılaştıkları bilinmektedir. Bu nedenle ekonomik herhangi bir kaygısı olmayan emeklilerin de yeniden çalışmaya başladıkları görülmektedir.
İşverenlerin tecrübeli elemana ihtiyaç duyması da, emeklilerin yeniden çalışmaya başlamasında etkili olmaktadır. İşverenler, bilgi ve tecrübeleri nedeniyle istihdamda emekli işçileri tercih etmektedirler. Ayrıca bunlar için daha düşük prim ödemektedirler. Böylelikle işverenler sadece sosyal güvenlik destek primi ödemek suretiyle hem işçilik maliyetini düşürmekte hem de tecrübeli bir işçiyi çalıştırmaktadırlar. Genç işçinin tecrübesiz olması ve tüm sigorta kollarına tabi olması işveren açısından yüksek bir maliyet unsuru yaratmaktadır. Dolayısıyla eleman ihtiyacı doğduğunda işverenler tecrübeleri ve daha düşük işçilik maliyeti nedeniyle emeklilere yönelebilmektedirler.
Emekliler Devlete Yük müdür ?
Emekliler çalışma hayatı boyunca ödediği emekli primlerinin karşılığını emekli olduktan sonra ödediği prim oranı dahilinde emekli aylığı almaktadır. Devlet bütçesinden bir para ödenmemektedir.
Ancak bugün için düşük prim ödeyip de emekli olan kişiler ile, oldukça yüksek prim ödeyip emekli olan kişilerin aldıkları aylıklar, düşük emekli aylığı alan kişilere seyyanen yapılan yüksek oranda zam nedeniyle, düşük prim ödeyen emeklilerle yüksek prim ödeyen emeklilerin aldıkları aylıkların arasında fark yok denecek kadar azaldı.
Yüksek prim ödeyip de emekli olanların çok büyük bir hak kaybı ile karşı karşıya kaldıkları ortadadır. Yüksek prim ödeyip emekli olan üst düzey yöneticilerin aldıkları emekli aylıkları, üzülerek söylemek gerekirse asgari ücret dolayındadır. Varlıktan yokluğa dolu dizgin giden yüksek prim ödeyen emekliler adeta cezalandırıldı. Düşük prim ödeyip emekli olan emekliler ise seyyanen yapılan zamlar ve düzeltmelerle adeta ödüllendirildi.
Hakkın kaybının en güzel örneğini yüksek prim ödeyip de emekli olan emeklilerin gelirlerinde görmek mümkündür.
Kendi adıma konuşacak olursam; üst düzey yönetici olarak bankamdan emekli olduğumda benim aldığım emekli aylığı asgari ücretin yaklaşık iki (2) katı iken bugün ise asgari ücrete imrenerek bakar oldum.
Ödediğim yüksek primlerin akıbeti ne oldu acaba?
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi