Türkiye ihracatının lokomotif sektörlerinden biri olan madenciliğin Ege’deki patronu, Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, Madencilik sektörünün kriz ortamında kabuğuna çekilmek yerine “İnadına üretim, inadına ihracat” sloganıyla hareket ettiğini söyledi.
İzmir Medya Platformu ile kahvaltıda buluşan Kaya, Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin madencilik ihracatını arttırmak için yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.
Türk madenciliğinin henüz değerini bulmadığını ve lobisinin zayıf olduğunu anlatan Kaya, şöyle devam etti: “Lobisi olmayan bir sektörüz’ Türk halkının sahibi olduğu madenlerde biz kiracıyız. Türk insanının hassasiyetlerini öne alarak üretim ve ihracat yapacağız. Türk madenciliği henüz değerini tam olarak bulabilmiş değil, değerini bulması için URGE Projesi, Ar-Ge Merkezi çalışmalarımız devam ediyor.”
İzmir Medya Platformu toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulunan Mevlüt Kaya, Madencilik sektörü ve özellikle de doğal taşta umutlu gelişmeler yaşandığını aktardı. Kaya, Türkiye’nin, en güçlü silahlarından biri olan madenciliğin henüz etkin kullanılamadığını kaydederek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile son yıllarda iyi bir sinerji yakalanmış olmasına rağmen, sektör hala çok fazla sorunlarla mücadele ediyor. Maden de ihracat Türkiye ortalamasının üzerinde bir ivme ile artıyor. Ancak sorunlar da hala aşılabilmiş değil” şeklinde konuştu.
2023 HEDEFLERİNE EN YAKIN SEKTÖR
Bütün olumsuzluklarına rağmen sektörün ihracat iştahının çok yüksek olduğu bilgisini paylaşan EMİB Başkanı Kaya, 2023 hedeflerine ulaşmanın biraz motivasyon gerektirdiğini ancak engeller kaldırılması halinde de yine bu hedefleri tutturmaya en yakın sektörün madencilik sektörü olduğunu kaydetti. Kaya, 25 yılda 30 milyon dolar ihracattan 5 milyar dolara gelmiş bir sektörün 2023 hedefi olan 15 milyar doları da yakalayabilecek potansiyele sahip. Türkiye’nin hem devletiyle hem de halkı ile artık ülkenin bu gücüne inanması gerekiyor. Bir maden ocağı bir petrol kuyusundan 1,5 kat daha fazla katma değer yaratıyor. Bunu görmemiz gerekiyor” dedi.
YA SEZARYENSİZ DOĞUM OLANAKSIZSA!
Türkiye’de madencilik denildiğinde ilk karşı hamle çevrecilik konusunda geliyor. Kaya bu noktada halkın yanlış yönlendirildiğini söylüyor. Çünkü bir maden ocağı açıldığında, öyle bırakıp gidilmiyor. İşi bitince rehabilite ediliyor ve kesilen ağaç varsa en az 10 katı ağaç dikilerek, doğaya verilen zarar telafi ediliyor. Kaya burada çarpıcı bir örnek veriyor; “Bu bebeğin doğması için sezaryen şart, hem annenin sağlığı hem de bebeğin doğması için başka şansınız yok” diyor.
UCUZA SATMAK VATANA İHANET!
Türk madencilik sektörünün en büyük sorunlarından birinin de yanlış rekabet politikaları olduğunu anlatan Kaya, dünya piyasasında 120 dolar olan bir ürünün Türkiye’den 40 dolara ihraç edildiğine dikkati çekti. Kaya şöyle devam etti: “ “Madenler bizim değil, onlarda henüz doğmamış nesillerin de hakkı var. Tüyü bitmemiş yetimin de hakkı var. Bu ülkenin madenlerini ucuza satmak, vatana ihanettir, o yetimlerin hakkına el uzatmaktır. Türkiye’nin bu ucuz ürün tuzağından kurtulması biraz da tasarım ve uç ürün geliştirmesine bağlı. Bu konuda büyük çaba içindeyiz nitelikli eleman yetiştirmek için 3 projeden ilkini Bakanlığın desteği ile Afyon’da başlatıyoruz. Afyon’un başarısı, diğer projelerin hayata geçirilmesinde anahtar rol oynayacak.”
BAŞBAKANLIK GENELGESİ İŞLEVİNİ TAMAMLADI
FETÖ terör örgütünün madencilik alanındaki faaliyetlerini sınırlamak için bundan 5 yıl önce çıkarılan Başbakanlık Genelgesine de dikkat çeken Kaya, “Bu genelgenin ne kadar yerinde ve gerekli olduğunu 15 Temmuz ile birlikte net olarak gördük. Ancak bu genelge bütün madenciliği boğuyor. Artık FETÖ’nün madencilik alanında bir varlığı kalmadığına göre bu genelgenin yumuşatılması gerekiyor. Aksi takdirde sektörde herkese zorluklar yaşatıyor” diye konuştu.
KAMU PROJELERİNDE İTHAL TAŞIN İŞİ NE?
Özellikle doğal taş sektörünün yıllardır dile getirip henüz tam sonuç alamadığı bir konunun ise kamu kurumlarında ithal taş kullanılması olduğuna işaret eden EMİB Başkanı Kaya, “Allah aşkına Afyon’daki bir kamu hastanesi projesinde ithal taşın işi ne? Yerel yönetimlerimiz ve kamu yöneticilerimiz bunun önüne geçebilirler, belli oranda yerli taş kullanma şartı koyabilirler” dedi.
DOĞRU İŞE HER ZAMAN DESTEK OLURUZ
İzmir Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan, madencilik sektörü sorunlarını yetkin bir isimden duymuş olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Bizler İzmir basını olarak madencilik gücümüzün, ülkemizin ve gelecek kuşaklarımızın yararına en etkili şekilde kullanılmasına her zaman destek oluruz. Sektörün haklı taleplerinin kamuoyuna ve yetkililere ulaşmasında da rol üstleniriz” diye konuştu.