Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu
“Bilmek, egemen olmaktır.” Francis Bacon
Eğitim, bir gelecek tasarımıdır. Gelecek; geçmişte bir olgu olarak, siyasal, ekonomik ve kültürel gelişmelere göre planlanan ve süreçte de bunlardan etkilenen zamandır. Üçüncümilenyumun başlangıcı; dünya toplumlarının gelişimini ve dünyadaki ulusların büyümesini “küresel” olarak yönettiği bir zaman dilimi olarak hatırlanacaktır. Bu küresel zaman, dünya vatandaşlarını küresel farkındalığa ve yetkinliğe hazırlayabilecek küresel eğitimden sorumludur.
Çağdaş toplumların gelişmişlik düzeyleri, genellikle, ürettikleri bilim ve teknoloji ile ölçülmektedir. Bu da ancak eğitim yoluyla sağlanabilmektedir. Bu anlamda, son yıllarda yaşanan iletişim bilimi ve teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ve yaygınlık, gelişmiş eğitim sistemlerinin yetiştirdiği, yaratıcı üretici ve tüketicilerin varlığı ile bağlantılıdır.
Eğitim bir toplumun varoluşundan bugüne kadar gelişerek oluşan kültürünün, değerlerinin ve birikimlerinin yeni kuşaklara aktarılmasının bir aracı olarak görülmektedir. Aynı zamanda eğitim, toplumların sürdürülebilir bir ekonomik ve toplumsal kalkınma sağlamalarının önkoşuludur. Eğitim sistemlerini geliştirme çabaları sistemin fiziksel ve örgütsel yapısı, eğitim öğretimin içerik, yöntem, teknik ve materyalleri ile öğretmen niteliğinin geliştirilmesine odaklanmaktadır. Genel olarak kabul gören görüş, eğitim sürecinde fiziksel alt yapı, yönetim, öğretim programları, yöntem, teknik ve ders materyalleri gibi öğelerin önemli olmakla birlikte, en kritik öğenin öğretmen ve öğretmenin niteliği olduğu yönündedir.
Toplum ile eğitim arasında, birbirini beslemeye dayalı bir ilişki bulunmaktadır. Bu gerçek, her toplumsal aşamanın, kendinden öncekinden ayrıştığı bir eğitim anlayışı ve eğitim sistemi kurduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır. Üstün nitelikli insan gücü, yeni bilgi yoğun teknolojilerin vazgeçilmez unsurunu ve işletmeler için küresel rekabetteki görünmez varlıkları olarak stratejik değer kazanmaktadır.
Küresel eğitim kavramı, anavatanı olan ABD’de, Amerikan Öğretmen Eğitimi Okulları Birliği (AACTE, 1983) tarafından şu şekilde tanımlanmaktadır: Küresel eğitim; ulusların ve kültürlerin gitgide artan karşılıklı bağlılığını, küresel bir bakışla açıklama becerisini, öğrencilere kazandırma sürecidir. Bu bağlamda yaklaşımın temel argümanı, bireylerin yakın ve uzak çevrelerinde yaşanan gelişmeleri değerlendirirken küresel bir bakış açısına sahip olmaları gerektiğidir. Bu eğitim yaklaşımı ulusal sınırları aşan ve ekolojik, kültürel, siyasi, ekonomik, teknolojik olarak birbirine bağlı bir sistemi öğrenmeyi ve bu sistemin problemleri ve konuları hakkında bilgi edinmeyi içerir. “Küresel eğitim aynı zamanda dünyayı diğerlerinin gözünden görmeyi, insanların, toplulukların farklı görüşler taşımakla birlikte ortak istek ve ihtiyaçları olabileceğini fark etmeyi gerektirir”.
Yönetilmesi gereken insanlardır; insanların hırsları, istekleri, politika, ekonomi ve toplumdur. “Yenilenemeyen” gezegenin koşullarına uyum sağlamak için; hayatımızı tekrar şekillendirmek, dünyayı yeniden şekillendirmekten çok daha anlamlı bir yaklaşımdır.