Küresel Sorunlar

Doç. Dr. Gözde Mert
Doç. Dr. Gözde Merthttps://www.gozdemert.com/
“Doç. Dr. Gözde MERT İktisat alanında lisans, işletme alanında yüksek lisans ve işletme yönetimi alanında doktora, Yönetim ve Strateji alanında ise doçent unvanına hak kazanmıştır. Birçok firmanın, uzman ve yönetici kadrolarında çalışmıştır. Kurucusu olduğu Gözde Araştırma şirketinde, uzun yıllar yönetici ve uzman olarak görev yapmıştır. Halen, Nişantaşı Üniverisitesi’nde İşletme Bölüm Başkanı ve öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. 2018 TÜAD Akademik Baykuş ödülü sahibidir. Yönetim, organizasyon, bilgi yönetimi, felsefe ve iktisat tarihi alanlarından birçok ulusal ve uluslararası bilimsel çalışmaları ve bu alanlarda yayınlanmış olan kitapları mevcuttur.”
spot_imgspot_img

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT
Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi
İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“İnsan soyunun varlığı, çevre koşullarına bağlıdır ve bundan dolayı çevre akıllıca yönetilmelidir.” Sachs

Şu andaki dünyamız; 24 saat boyunca durmadan herhangi bir habere ulaştığımız, küresel pazarların mevcut olduğu ve çok hızlı internetin söz konusu olduğu bir dünyadır. Küresel toplumla birlikte ortaya çıkan ve hayatın bir parçası halini almış olan karmaşık sorunlar içinde, kendimizin ve çocuklarımızın geleceğini görmek için; çok uzağa gitmeye gerek yoktur, sadece sabah haberlerine bir göz atmak yeterlidir.  Geleceğin dünyasındaki zorluklarla baş etmek ve yer alabilmek için çocuklarımızı hazırlamalıyız ve ilk olarak, bu dünyayı onların anlamasını sağlamalıyız.

Dünyada yaşanan küresel gelişmeler bütün bireyleri, kurumları ve toplumları etkilemektedir. Bu bakımdan tüm insanlığın geleceğini ilgilendiren sorunlara karşı duyarlılık göstermek büyük önem taşımaktadır. Doğal kaynakların hızla tüketildiği, küresel ısınmanın etkisinin arttığı, iklimlerin değiştiği günümüzde, önceleri yerel ve küresel olarak adlandırılan bu sorunlar, şu an ülkelerin sınırlarını aşmış, tüm dünyanın ortak sorunu olmuştur. Dünyanın geldiği bu noktada, çevrenin maruz kaldığı tahribatın en büyük etkeni insan faktörüdür. İnsanoğlunun yaptıkları kadar yapmadıkları da bugün yerkürenin bu duruma gelmesini sağlamıştır. Doğanın ve çevrenin kurtulması, insanoğlunun geçmişte yaptığı yanlışları, gelecekte sürdürmemesine bağlıdır. Dünyanın daha iyi bir duruma gelebilmesi için insanların değişmesi ve yeni bir çevre anlayışına sahip olmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Günümüzde küresel sorunlar, insani faaliyetler nedeniyle yaşanmaktadır. En çok yaşanan küresel sorunlar, çevre kirlilikleri, teknolojik sorunlar, canlı neslinin zarar görmesi gibi durumlardır. İklimlerin değişmesi, mevsimlerin gecikmesi gibi durumlar da sıklıkla yaşanan küresel sorunlar arasında yer almaktadır. Küresel sorunlar, küresel çözümleri gerektirmektedir. Küresel çözümlerin gerçekleştirilmesi için de uluslararası olarak devletlerin bir araya gelip kararlar alması zorunludur. Küresel sorunlarla baş edebilmek için beşerî faaliyetlere ve özellikle sanayi faaliyetlerine dikkat etmek ve denetim altında tutmak önem arz eder.

Son zamanlarda aşırı derecede artan çevre kirliliği, yağmur ormanlarının yavaş yavaş ortadan kalkması, havaya atılan zehirli gazların çoğalması sebebiyle artık dünyamız ciddi seviyede küresel ısınma problemiyle karşı karşıya gelmiştir. İçinde yaşadığımız ve bilgimizin şu an için ulaşabildiği son nokta itibariyle hâlâ yaşamın var olduğu tek gezegen olan yeryüzüne ne kadar korkunç bir zarar verdiğimizi ve artık canlı yaşamının geleceğinin ciddi manada tehdit altında olduğunu ikna edici bilimsel verilerle kavramış durumdayız.

On sekizinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren başlayan sanayi devriminden bugüne kadar dünyadaki iklim hareketlerini ve değişimlerini takip eden uzmanlar, ortalama hava sıcaklığının doğada canlı yaşamını olumsuz etkileyecek derecede arttığını tespit etmişlerdir. “Değerlerden bağımsız” olduğunu her fırsatta dile getiren ve belli bir döneme damgasını vuran kartezyen özne ve katı pozitivist düşünce akımı, artık bu hayati problemler karşısında, hayatın ve dünyanın geleceği hususunda ciddi çalışmalar yaparken, hep birlikte yok olmak ya da hep birlikte daha iyiye doğru gelişmek arasında, insanlık tarihinde daha önce hiçbir neslin yapmak zorunda kalmadığı bir seçimi yapmakla karşı karşıyadır. Küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve doğada yaşamı tehdit edecek seviyede meydana gelen değişiklikler ve afetler Slovaj Žižek’in ifadesiyle bütün bu felaketler bize “Çağımızın Gerçek’ini” sunmaktadır. Ferdin veya kültürlerin dünyalarını acımasızca ve umursamaksızın ifa eden ve insanlığın geleceğini tehdit eden bir gidiş söz konusudur.

Küresel sorunlara çözüm getirme yeteneğinin geliştirilmesi yerküreyi daha yaşanabilir bir yer haline getirebilir. Thomas Jefferson’un “Bilgi korkuyu yener.” sözü küreselleşmeye karşı bakış açısının geliştirilmesi açısından önemlidir. Küresel gerçekleri görmezden gelmekten ziyade; bunlarla yüzleşmek ve küreselleşmeden kaynaklanan sorunlara çözüm getirme yeteneğinin geliştirilmesi yerküreyi daha yaşanabilir bir yer haline getirebilir. Küresel sorunları birbirlerinden keskin sınırlarla ayırmak oldukça güçtür.

Ünlü Türk eğitimcisi Hasan Âli Yücel, günümüzde maddi güçlerle manevi değerler arasında denge kurmanın, insanoğlunun önündeki en can alıcı problem, hatta sahiplenilmesi, hayatiyetle düşünülmesi gereken en önemli görev olduğunu düşünmektedir. Bu görev, çoğu çocuk milyonlarca insanın açlıktan öldüğü, yarım milyara yakın insanın kötü beslendiği ve dünya nüfusunun yarıya yakınının tatmin edici sağlık hizmetlerine kavuşamadığı, diğer taraftan gelişmekte olan ülkelerin silahlanmaya harcadıkları paranın, eğitim ve sağlık hizmetleri için harcanandan kat kat fazla olduğu günümüz dünyasında yeniden ele alınmayı bekliyor.

Botanikçi ve çevre korumacı Peter Raven, tabiatı ve çevreyi, insanları ve kültürlerini hiçe sayarak hızla büyüyen ekonomilerin ve beraberinde gelen sınırsız tüketim alışkanlığının bizi nereye götürdüğünü, daha doğrusu bu büyüme ve tüketim alışkanlığının devam edebilmesi için nasıl bir dünyaya ya da dünyalara ihtiyaç duyulduğunu, yapmış olduğu çarpıcı araştırmada şu şekilde dile getirmektedir: “Eğer herkes Amerikalılar gibi yaşasaydı… [dünyamızın] bu tüketim düzeyini sürdürebilmesi için üç dünyaya daha ihtiyaç olurdu.”

Çevremizle ve ekolojik yapıyla ilgili son gelişmeler, uluslararası ilişkilerde dünyamızın son zamanlarda sürüklendiği oldukça buhranlı yeni yapı ve dönemeçler, cemiyet hayatıyla ilgili karşılaşmış olduğumuz sosyal ve psikolojik olaylar, bu süreçte ekonomik ve siyasi nedenlerin yanı sıra manevi ve ahlaki değer ve erdem krizinin de belirleyici olduğunu açıkça göstermektedir.

Küreselleşme ekolojik anlamda bozulmayı, toplumsal anlamda dengesizlikleri ve çatışmaları meydana getirmiştir. Bu bağlamda 20. yüzyılın sonunda ortaya çıkan sorunlar; çevre ve gelişim krizi, etnik gruplar arasında artan çatışmalar, ekonomik ve toplumsal planlamalar üzerinde biriken eşitsizlikler olarak sıralanabilir. Küresel sorunların bilincinde olma ve bu sorunlara daha duyarlı davranma, hemen hemen herkesi yakından ilgilendirmektedir. Küresel sorunlar dünyanın tamamını etkileyen problemlerdir. Bunların başında günümüzde küresel ısınma geliyor denilebilir. Ancak başka önemli sorunlarımız da vardır.

Çevre Sorunları

Günümüzde, çoğu yerde çevre sorunlarının içinden çıkılmaz bir durum almasının nedeni, bireylerin ilgisizliği, duyarsızlığı veya kendi çıkarları için doğaya karşı egoistçe davranışları olabildiği gibi, temelde insanların yeterli bir çevre bilgisine sahip olmamalarıdır. İnsanlar çoğu zaman, çevreye verdikleri zararın farkında olamamakta veya önemsiz gibi görünen bir çevre kirliliğinin küresel olarak ne boyutlara ulaşabileceğini kavrayamadan yaşamlarını sürdürmektedir. Çevre sorunları belki de bütün dünyada en önde gelen temel ekolojik sorunlardan biridir. Çevre ile ilgili sorunların niteliğini anlayabilmek, çözüm önerileri getirebilmek ve bireylerin çevre ile ilgili davranışlarında değişiklikler meydana getirebilmek, ancak çevre eğitimi ile mümkün olmaktadır.

Watson ve Halse’e (2005) göre; dünyanın karşılaştığı bu önemli problem üzerinde insanların etkisi çok büyüktür ve bu etki; su kirliliği, küresel ısınma, tarım arazilerinin tahribi, toprak kirliliği, yağmur ormanlarının tahrip edilmesi, ozon tabakasının zarar görmesi ve biyolojik çeşitliliğin tehdit altında olması gibi konularda eşi görülmemiş bir şekilde kendisini göstermektedir. Çevrenin zarar görmesini engellemede ve çevre sorunlarının çözülmesinde en önemli etken eğitimdir.

Sanayileşme sadece iklim değişikliğine sebep olmakla kalmıyor, aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre yılda 4,2 milyon ölüme de sebep oluyor. Uydular, dronlar, robotik teknolojiler ve sensörler (IoT), çevresel verilerin toplanmasını kolaylaştırıyor ve toplanan veriler ile problemlere daha hızlı müdahale etmek mümkün oluyor. Topraktan alınan veriler sürekli olarak analiz edilip, belirli bir bölgede eksilen kimyasallar tamamlanıyor, ilaçlama yapılıyor ya da sulama sadece belirli bir bölgeye uygulanıyor. Arazinin tamamını ilaçlamak yerine, sadece problemli alanda uygulama yapılarak, gereksiz kimyasal kullanımı önlenebiliyor. Yangınlardan daha kısa sürede haberdar olunup, müdahale edilebiliyor. Okyanus Temizleme Projesi ile otomatik olarak ve rüzgâr, su akıntısı ve dalgalardan aldığı temiz enerji ile çalışan gemiler, okyanusları temizliyor. Yılda 5 trilyon tondan fazla çöp temizleme hedefine sahip gemiler, şu anda Büyük Okyanus’tan başlayarak okyanusların kirliliğini yok etmekle uğraşıyorlar.

İklim

Küresel ısınma, ekosistemleri ve insan yaşamını ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Yapılan araştırmalar, küresel ısınmaya bağlı olarak yakın gelecekte küresel iklim değişikliklerinin oluşabileceğini göstermektedir. Atmosfere yayılan zararlı gazların artması ile sera etkisi daha yoğun görülmektedir. Isı artışları küresel anlamda sorunların yaşanmasına neden olmaktadır.

Fosil yakıtlar olarak adlandırılan “kömür, petrol ve doğal gaz”, dünyanın bugünkü enerji ihtiyacının %75’ini karşılamaktadır. Yapılarında karbon (C) ve hidrojen (H) bulunan bu yakıtlar kullanıldıklarında atmosfere bol miktarda karbondioksit (CO2) salmaktadır.

Küresel ısınmanın etkisinin XXI. yüzyılda yoğun olarak görüleceği, buzulların erimesiyle denizlerin su seviyelerinin yükseleceği bilinmektedir. İnsanların büyük bir kısmının yaşadığı dünyanın tarımsal üretim deposu olan kıyı ovalarının sular altında kalacağı bilim adamları tarafından açıklanmaktadır. Ayrıca iklimlerde değişmeler olacağı, kuraklık ve su ihtiyacının artacağı, bazı yerlerin çölleşeceği, yağışların dengesizleşeceği ve 2025 yılı itibariyle dünya nüfusunun yarısının susuzlukla mücadele etmek zorunda kalacağı tahmin edilmektedir. 2050’ye kadar ise bitki ve hayvan türlerinin dörtte birinin yok olacağı ve bu durumun doğal dengeyi geri dönülemez şekilde bozacağı ifade edilmektedir.

Enerji alanında süper güçler (ABD, Çin, Hindistan, Japonya ve AB) ciddi adım atmazsa dünya iklim değişikliği sorunuyla etkin biçimde mücadele edemeyecektir. Dünya üzerinde ABD’den petrol talebini azaltmasını, Çin’de kömür kullanımını düşürmesini ve Endonezya’dan orman tahribatına son vermesini talep edebilecek aklın dışında herhangi bir otorite bulunmamaktadır. İnsan küresel sorunların hem yaratıcısı aynı zamanda önleyicisi durumundadır. 

Küresel Isınmanın Türkiye’ye Olası Etkileri

Çevre ve Orman Bakanlığının isteğiyle İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan, “Türkiye için İklim Değişikliği Senaryoları” başlıklı rapora göre;

2070’te Türkiye genelinde sıcaklıkların 6 °C yükselmesi beklenmektedir. Bu durumda Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Doğu ve Güneydoğu kesimlerinde sıcaklık yükselmeleri etkili olacaktır. Karadeniz Bölgesi’nde yağışlar da %20 civarında artarken güneyde ise %30 civarında bir azalma görülecektir. Türkiye’de kar yağmadığı kışlar görülürken beklenmedik zaman ve yerlerde kar yağabileceği tahmin edilmektedir. Ülkemizde enerji üretimi ve sulamada çok önemli bir yere sahip olan Fırat ve Dicle nehirlerinin havzalarında yağışlar azalacak. Ekosistemlerinde meydana gelecek değişme sonucu ülkemizdeki birçok canlı türü de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

BM’nin Şubat 2007 İklim Değişimi Raporu

Küresel ısınma ve dünyada iklim değişimi ile ilgili BM raporunda, küresel sıcaklık artışının olası etkileri aşağıdaki biçimde özetlenmektedir:

  1. Sıcaklık 2,4 derece artarsa: Su sıkıntısı başlayacak. Kuzey Amerika’da kum fırtınaları tarımı yok edecektir. Deniz seviyeleri yükselecek, Peru’da 10 milyon kişi su sıkıntısı çekecektir. Mercan kayalıklarının tamamı ve gezegendeki canlı türlerinin yüzde 30’u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
  2. Sıcaklık 5,4 derece artarsa: Denizler 5 m. yükselecektir. Deniz seviyesi ortalaması 70 metre olacaktır ve dünyanın yiyecek stokları da tükenecektir.
  3. Sıcaklık 6,4 derece artarsa: Göçler hızlanacak. Yüz milyonlarca insan uygun iklim koşullarında yaşamak umuduyla göç yollarına düşecektir. Kadınlar su bulamadıkları için saçlarını kestirecek, denizler çölleşecek, kuraklık yaşanacak, okyanuslardan aktarımla içme suyu elde edilecektir. Suda yaşayan bazı hayvanlarımız (kutup ayısı, fok balığı vs.) tırmanacak buz bulamayacak ve yüzmekten yorulup ölecektir. İnsanlar 50 yaşındayken susuzluktan dolayı 85 yaşında gibi gözükecekler, bebeklerin sakat doğma olasılığı artacaktır.

Kyoto Protokolü

Şekil 1. Kyoto Protokolüne Dahil Olan ve Olmayan Ülkeler

Küresel ısınma bir veya birkaç devletin çabası ile çözülebilecek bir sorun olmaktan çok bütün devletlerin iş birliği ile çözülebilecek bir sorundur. Bunun için BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine (BMİDÇS) bir ek niteliğindeki “Kyoto Protokolü” hazırlanmıştır. Aralık 1997’de Japonya’nın Kyoto şehrinde görüşülmeye başlayan Protokol, Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye 30 Mayıs 2008’de Protokolü imzalayacağını açıklamış ve 13.05.2009’da imzalamıştır.

Doç. Dr. Gözde Mert
Doç. Dr. Gözde Merthttps://www.gozdemert.com/
“Doç. Dr. Gözde MERT İktisat alanında lisans, işletme alanında yüksek lisans ve işletme yönetimi alanında doktora, Yönetim ve Strateji alanında ise doçent unvanına hak kazanmıştır. Birçok firmanın, uzman ve yönetici kadrolarında çalışmıştır. Kurucusu olduğu Gözde Araştırma şirketinde, uzun yıllar yönetici ve uzman olarak görev yapmıştır. Halen, Nişantaşı Üniverisitesi’nde İşletme Bölüm Başkanı ve öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. 2018 TÜAD Akademik Baykuş ödülü sahibidir. Yönetim, organizasyon, bilgi yönetimi, felsefe ve iktisat tarihi alanlarından birçok ulusal ve uluslararası bilimsel çalışmaları ve bu alanlarda yayınlanmış olan kitapları mevcuttur.”

PAYLAŞIMLAR

Lütfen yorumunuzu girin !
Lütfen adınızı giriniz.

Şirketler için Eğitim Kataloğu

Yapay Zeka Lojistik Süreç Yazılımı

Şirketler için Eğitim Kataloğu

Yapay Zeka Lojistik Süreç Yazılımı