Dünya üzerinde kadın ve erkek sayısı hemen hemen eşitken, çalışma hayatında erkekler kadınlardan daha çok yer almaktadır. Özellikle yönetim kademelerinde kadın sayısı belirgin bir şekilde azınlıktadır. Lider denince nedense akla erkek gelmektedir. Hatta kadın liderlere erkek vasıfları veya lakapları takılmaktadır. Örneğin “Demir Leydi” denince herkes kimden bahsettiğimizi anlar. Evde bir eş, bir anne iken beklenen naiflik, şefkat duyguları ve davranışları neden yönetici olunca demire dönüşmek zorunda. Oysa kadın yöneticiler tutkularını, işe olan sadakatlerini, yapıcı tutumlarını dişil duygularından almaktadırlar. Geçmiş sayılardaki yazılarımızda değinmiştik, liderlik güç gerektiren bir olgu değildir, etkileme sanatıdır. Ekibini vizyonunainandırır, kurumun amacı doğrultusunda tutku ile harekete geçirir, hedefe ulaştırır. Bu tanım ceza içermez, güçte içermez, etkileme, iletişim, etkin dinleme, sorun çözme, motivasyoniçerir. Bunlar ise sadece erkeklere veya kadınlara özgüdavranışlar değildir. İnsana özgüdür. Hatta biraz iddialı olacak belki ama zaten evde eşini, çocuklarını, akrabalarını idare etmekte ustalaşmış, sevgi, şefkat ve merhamet konusunda erkeklerden bir tık ilerde olan, uzlaşma konusunda gerçekten uzman kadınlarda daha yüksek görünen duygu ve becerilerdir denilebilir.
Yirminci yüzyılın başlarında yaşanan endüstri devriminin de etkileri ile liderlik komuta ve kontrol çerçevesinde şekillenmiştir. Ödül ve ceza yönetimin ana unsurları olarak görülmüş, emir komuta zinciri, çok belirgin hiyerarşik düzen, güç liderliğin unsurları sayılmıştır. Oysa değişen koşullar liderlik tarzında da değişimi gerektirmiştir. Önceleri söyleneni yapan, sormayan, sorgulamayan çalışan rağbet görürken artık, görev tanımının dışında yenilikçi, fikir üreten, yaratıcı çalışanlar talep görmektedir. Bu da ekibi ile iş birliği içinde, onların inandığı, takip ettiği, güçle değil anlam duygusuyla yöneten liderlerin etkili olmasına neden olmuş, iletişimin, güven duygusunun ön plana çıkmasını sağlamıştır. Y kuşağının iş hayatına dahil olması, Z kuşağının çok yakın bir zamanda iş hayatında yerini alacak olması, bu kuşakların çok daha esnek çalışma şartlarını talep ediyor olması, yine bu kuşakların yönetilmesinde anlam duygusunun fazlaca önem arzetmesi, değişen liderlik anlayışı kadınlara pozitif yönde katkı sağlayacak, kadınları liderlik basamaklarında daha fazla görüyor olacağımızı işaret etmektedir.
Kadınlara ve erkeklere özgü, daha baskın görülen duyguları ele alarak, hangilerinin liderlik özellikleri ile daha fazla örtüştüğüne bakalım. Erkeklere özgü sıfatlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz; Dirençli, bağımsızlığı tercih etmek, baskın, güçlü, analitik, mantıklı, saldırgan, kariyer odaklı, bencil, objektif, çabuk karar veren, fazlaca işle ilgili konuşmak ve reklamını yapmak, sorunları paylaşmamak, daha kolay risk almak, gelecekteki fırsatlara daha kolay görebilmek, insan ilişkileri daha yüzeysel, stratejik. Pek çok sıfat ve davranış ekleyebiliriz.
Kadınlara özgü sıfatları sıralayacak olursak; Anlayışlı, samimi, sonuç odaklı, tutkulu, sosyal, sorunlarını paylaşan, iyi bir dinleyici, daha detaycı, iyi bir ekip oyuncusu, işbirlikçi, bağlılık duygusu ve sadakati yüksek, empatik, yardım talep edebilen ve yardımsever, yaratıcı, uyumlu, kibar, paylaşımcı, hayal gücü daha kuvvetli, iletişim odaklı, duygularını daha rahat ifade edebilme gibi.
Erkeklerin analitik, objektif, mantıklı, kolay risk alabilme gibi özellikler liderlik için çok önemli olmakla birlikte, kadınlara özgü sıfatların liderlik için çok daha fazla gerekli olduğu aşikardır. İletişime açık, işbirlikçi, paylaşımcı, çalışanlarının duygularını daha fazla önemsemek gibi. Erkeklere özgü özelliklerden daha fazla liderlik özelliği taşıdıklarını görmekteyiz.
Peki neden çok az kadın yönetim kademelerinde. Çünkü oyun kurucular erkek. Bir kadın yönetici olarak “kadın çalışanların fazla olduğu ekiple çalışmak istemiyorum” dersem nedenini merak edeceksiniz. Toplumumuz kadınlarımıza o kadar çok görev vermiş ki, çocuğun okulu ile ilgilenmek, doktora götürmek, bakıcıyı ayarlamak, yemek yapmak, çocuk bakımını üstlenmek, erkekten önce evde olmak gibi sayamadığım pek çok görev kadınlarımıza yapışmış sanki. Tabi bu kısır bir döngü, çünkü yine biz kadınlar erkekleri bu kadar bencil yetiştiriyoruz. Bu ironik tespit sadece erkek okuyucuların kadınlarla görev paylaşımında daha fedakar olmalarına katkı sağlayabilmek adına farkındalık oluşturmak içindi.
Yine erkeklerin oyun kurucusu olduğu iş hayatında ve liderlik yarışında karşılaştığımız ve aşmamız gereken sorunlardan bazılarını anlatmak istiyorum. Toplantıdaki bir kaç kadından biri iseniz, gündemin birinci maddesi olarak dönen futbol muhabbetini dinlemek durumundasınız, bazen fütursuzca anlatılan fıkralara, yapılan şakalara yüzünüz kızararak değil de hafifçe gülümseyerek tepki vermeniz gerekiyor. Özellikle Anadolu’da ve küçük yerlerde çalışıyorsanız pek çok iletişim ortamından uzakta kalmak durumundasınız, kahve, futbol turnuvası, cenaze gibi. Ve o erkek dayanışmasının, oluşturulan grubun içine kolay kolay giremiyorsunuz. Mükemmeliyetçi ve problem çözme odaklı yetiştirildiğimiz için biz kadınlar hep birşeylerin eksik kaldığı kanısındayız, evde iş için, işte ev için endişeleniriz.
Kadınların kendine özgü vasıfları liderliğe bu kadar yatkın iken neden yönetim kademelerinde yeterince yer alamıyoruz. Belki biraz pozitif ayrımcılık yapılabilir, böylelikle şirketlerde, kurumlarda, partilerde ve benzer pek çok alanda daha sadık, daha tutkulu, anlam duygusu yüksek liderler olacak. Biz kadınların ihtiyacımız olan, çocukluğumuzdan beri yetiştirilme şeklimizden kaynaklı, genetiğimize işlemiş, herşeye yetişme, herkese yaranma, doğrudan değilde ima ile ifade etme gibi huylarımızdan vazgeçmek. Öfkemizi içimize hapsetmeden, yeri geldiğinde kriz çıkarmadan, öfkemizi de ifade etmek, olmuyorsa bırakıp, yeniden başlamak, ima yerine herşeyi doğrudan söylemek, görevi delege etmeyi öğrenmek.
Güç, direnç, saldırganlık, bağımsız hareket artık kabul gören lider özellikleri değildir. İş hayatının ihtiyacı olan, samimi olarak ekibi yönlendiren, duygularını açık ve dürüst olarak ortaya koyan, paylaşımcı, işbirlikçi, tutkulu, sabırlı liderler. Bu özelliklere sahip çalışanların büyük kısmı kadınlardır. Toplumumuzun kadına biçtiği cinsiyet rolü nedeni ile hep çekingen davranan kadınların cesaretlendirilmesi gerekiyor. Kadın liderliğindeki şirketlerin parladığı günümüzde yeter ki yine çoğunluğu erkeklerden oluşan seçici kurullar ve jürilerden beklenen kadın çalışanlara daha eşitlikçi, adil ve etik yaklaşsınlar.