Muhabir Bankalar
Ülkemizde oluşan dış ticaret işleminde dış ticaret tacirleri kendi bankalarını kullanmak durumunda olmakla birlikte, yurt dışı tarafında da mutlaka bir bankanın varlığı ve desteği söz konusu olacaktır.
Yurt dışı bankaları tespit ederken;
- Ülkemizdeki kendi bankamızın muhabirlik ilişkisi içerisinde olduğu ve kendi bankamızın tercihi doğrultusunda bir banka
- Yurt dışındaki ithalatçı firmanın yönlendirmeleri ile kendi çalıştığı bir banka,
- İhracatçının kendi ülkesindeki çalıştığı muhabir bankayı aracı kullanarak ithalatçının bankasının
kullanılması söz konusu olabilir.
Yukarıda saydığımız farklı kategoride kullanılan bankaların tamamı illa ki ihracatçının ülkemizde çalıştığı bankanın muhabir bankası olmayıp, sadece tek bir iş için kullanılan bankaların varlığı da söz konusu olur. Muhabir banka değil ancak hizmetinden yararlanılacak yurt dışındaki bir banka olarak düşünülmesi gerekir.
Yurt Dışındaki Bankalar Veya Muhabir Bankalar
Alınacak hizmetler dolayısıyla bir dış ticaret işleminde yurt dışındaki bankaların varlığı tartışılmazdır. Yurt dışındaki gerek muhabir banka konumundaki bankalar, gerekse ihracatçının tercihi doğrultusunda kullanılan bankalar, ihracatçının veya ithalatçının bankasına destek vermek ve bankacılık teamüllerine harfiyen uymak durumundadır.
Yurt dışı bankanın güvenilirliği hiçbir konuda tartışılmamalıdır. Güvenli, uluslararası kurallara harfiyen riayet eden bir banka olmalıdır.
Vesaik Mukabili İhracat İşleminde Muhabir Banka Hataları
Bir dış ticaret işleminde tarafların uymaları gereken kurallar Uluslar arası Ticaret Odaları (ICC – International Chamber of Commerce) tarafından ilgili broşürler yayımlanmak sureti ile belirlenmiştir.
Vesaik Mukabili işlemeler için URC 522 – Uniforms Rules for Collections / Tahsiller için Yeknesak Kaide ve Kurallar isimli bröşür günümüzde dış ticaretten yolu geçen tüm tarafların sorumlulukları ve uymaları gereken kuralları ortaya koymaktadır.
Şöyle bir olayı inceleyelim;
Vesaik mukabili bir ihracat işlemi ile ilgili olarak , ülkemizdeki ihracatçımız malların gönderimini sağladıktan sonra, ithalatçıya ödeme karşılığı tevdi edilmek üzere, ithalatçının bankasına gönderilmek üzere tam takım ihracat vesaikini ihracatçının bankasına sunarak işlemi başlatıyor. İhracatçının bankası kendisine sunulan vesaike dair URC 522 Sayılı Bröşür hükümleri gereği gereken incelemeyi yaptıktan sonra, ihracatçının talimat mektubunda belirtilen her hususa bağlı kalmak kaydı ile bir üst yazı ile (banka talimat mektubu) ihracat evraklarını ithalatçının bankasına gönderir.
Vesaik mukabili işlemde İhracatçının bankasının talimatı net ve açık olmalı.
Şöyle ki;
“Please deliver enclosed documents to the drawee against full payment of the invoice value at sight. In case of non-payment, do not deliver the documents. / Ekte sunulan evrakların fatura bedelinin tamamının ödenmesi karşılığında teslim ediniz. Ödeme yapılmaması halinde evrakları teslim etmeyiniz.”
İthalatçının bankasının URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 ‘a
(Madde 6 Görüldüğünde Ödeme / Kabul “ Belgelerin görüldüğünde ödeme yapılması öngörülüyorsa ibraz bankası ödeme için ibrazı gecikmeden yapmalıdır. Belgelerin ödenmesi için görüldüğünde ödeme dışında başka bir şart öngörülüyorsa, kabul şartında ibraz bankası kabul için ibrazı gecikmeden ödeme şartında da ilgili vade tarihinden geç olmamak üzere yapmalıdır.”) göre hareket etmesi gerekmektedir.
Muhabir Banka Yaptığı Hata ve Kural Tanımazlıkla Göz Çıkarmaktadır.
Azımsanmayacak ölçüdeki yurt dışı muhabir bankaları URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6’nın hükümlerini bilmelerine karşın, kendilerine gönderilen vesaiki ve beraberindeki deniz konşimentosunu ithalatçıya bedelsiz olarak teslim ettirip, ithalatçının deniz taşıma şirketinden ordinosunu alarak malların gümrükten çekilmesini müteakip malları kullandığı gerçeğine çok kere rastlanmıştır. Kısacası muhabir banka / ithalatçının bankası, kendi müşterisi olan ithalatçısını kollamaktadır.
Muhabir bankanın af edilmez hatası…
Aradan makul bir süre geçtikten sonra fatura bedelinin gelmemesi üzerine, ihracatçının bankası vesaikin ödenme durumunu öğrenmek için akibet mesajı çektiğinde ise ithalatçının bankası muhabir banka bu akıbet mesajına yanıt vermemektedir.
Böyle bir durumda ihracatçı firma kendi çabaları ile ithalatçının ülkesindeki malların hala gümrüklerde bekleyip beklemediği konusundaki akıbetini kişisel olarak kendi ülkesindeki malları taşıyan nakliyeci firma aracılığı ile öğrenebilmektedir. İthalatçının ülkesindeki malların çekilmiş olması halinde, ihracatçının ülkesindeki nakliyeci firmanın vereceği bilgi şöyle olacaktır;
“Orijinal konşimento ibraz edilerek ordino verilmiş ve mallar ithal gümrüğünden ordino ibraz edilerek çekilmiştir.”
Bir ordinonun alınabilmesi için ithalatçının gümrükte bekleyen malların mülkiyetini temsil eden taşıma senedi olan deniz konşimentosunun bir tek orijinal nüshasını malları taşıyan deniz taşıma şirketine ibrazı ve gerekli ciroların yapılması karşılığında ordinoya sahip olabilmektedir. Ordino malların gümrükten çekilmesine yarayan yegane “release” belgesidir.
Bu durumu tespit eden ihracatçı, edindiği bu bilgileri bir talimat mektubu ile kendi bankasına bildirip, ithalatçının bankasına tekrar akıbet mesajı çekilmesini, malların orijinal konşimento karşılığında ordino alınarak çekildiğini bahisle, konşimentonun ise ancak URC 522 Sayılı Bröşür Madde 6 uyarınca teslimi öngörüldüğünden yine aynı broşürün 26. / C.i Maddesi gereğince ödemenin gecikmeksizin gönderilmesi konusunda ültümatom gibi bir mesajın çekilmesini sağlar.
URC Madde 26 c. i. ÖDEME BİLDİRİMİ “Tahsil bankası tahsil edilen tutar veya tutarları varsa kesintilerin dökümünü vermek ve fonların kullanıma sunulma yöntemini belirtmek suretiyle tahsil talimatının alındığı bankaya ödeme bildirimini gecikmeksizin göndermelidir”
Burada sormak istediğim husus şudur;
İthalatçının bankasının Uluslar arası Ticaret Odaları’nın URC 522 Sayılı Bröşür’in ilgili maddelerine aykırı hareket etmesinden dolayı ihracatçı firmaya dolaylı bir şekilde zarar vermiştir.
İhracatçı firma parasını zamanında tahsil edememekle birlikte;
- likid olamamakta,
- ödeme planlaması aksayabilmekte,
- İşlerini azaltacak,
- kredi kullanmışsa gereksiz yere bankasına faiz ödeme ve buna bağlı piyasada parasal taahhütlerini gecikmeli olarak yerine getirme riski ile karşı karşıya kalabilecek,
- ihracatçı firmanın piyasada itibar kaybına da yol açabileceği bir gerçektir.
Kurallara uymadığı tespit edilen ithalatçının bankasının, ihracatçının tüm faiz giderleri ve ihracatçının bankasının gereksiz yere yaptığı yazışma, haberleşmeler için ihracatçı firmadan aldığı bankacılık hizmet masraf ve komisyonların ithalatçının bankasından talep edilmesi sizce uygun mudur ?
Ayrıca ihracatçının gereksiz yere ödemek zorunda olduğu faiz, bankacılık hizmet masraf ve komisyonların tazmini için ithalatçının bankasından talep edilmesi konusunda, ihracatçının haklarını tereddütsüz savunan bir banka sizce ülkemizde mevcut mudur?
Bankaların böyle bir hakkı var olmakla birlikte, müşterinin yurt dışındaki muhabir banka nezdinde yapılan hatalardan dolayı müşterisinin kaybolan haklarını savunan bankalara şapka çıkartmak gerekir.
Her Hatanın Bir Bedeli Var
Her hatanın bir bedeli vardır ve hata yapan bu bedeli ödemelidir. Hatayı muhabir bankanın yapmasına karşılık bedelini ülkemizdeki ihracatçı ödüyorsa bu durumda ihracatçı kendi bankasını sorgulasın. İhracatçının bankası da bu hataya seyirci kalıp hataya ortak olmuştur.
Bankaların olası hatalarının bedelini neden ihracatçı ödesin ?
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi








Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2023 yılının ilk dokuz aylık sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk dokuz ayında 52 milyar 400 milyon TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 51 bin 600 adet aracı filosuna kattı. Yılın üçüncü çeyreği sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 136 milyar 650 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 2,8 artarak 252 bine ulaştı.
Yılın ilk dokuz aylık dönemine ilişkin sektör sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı İnan Ekici, “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu verilerine göre operasyonel kiralama sektörünün filosundaki araç sayısı 2022 yılı sonuna göre yüzde 2,8’lik büyüme kaydederek 252 bine ulaştı. Yavaşlayan ekonomik aktivite, tedarik zincirinde yaşanan bozulma, küresel enflasyon baskısı, artan maliyetler ve finansmana erişimde yaşanan sıkıntılara rağmen bu büyümenin gerçekleşmesi olumlu bir gelişme ve verimlilik adına işletmelere sunduğu faydalardan ötürü operasyonel araç kiralamanın önümüzdeki dönemde daha fazla tercih unsuru olacağını işaret ediyor. Operasyonel araç kiralama sektörünün yılın son çeyreğinde de büyüyerek 2023 yılını 2022 yılına göre yaklaşık yüzde 5’lik büyüme ve 257 bin adetlik araç filosu büyüklüğü ile kapatacağını tahmin ediyorum. 2024 yılında ise sektörün gelişimini ekonomik aktivitenin seyri, finansmana erişim, maliyetler ve araç tedarikinde yaşanacak gelişmeler belirleyecek” şeklinde konuştu.
Sürdürülebilir eğitim, öğrencilerin sürdürülebilir bir gelecek yaratmak için gerekli bilgi, beceri, tutum ve değerleri geliştirmelerine yardımcı olmayı amaçlayan eğitim sistemidir. Çevresel, sosyal ve ekonomik konuları bütünleşik bir şekilde ele alan bütünsel bir eğitim yaklaşımıdır. Günümüzde tüm dünya, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve sosyal eşitsizlik gibi birçok ciddi sorunla karşı karşıyadır. Bu zorluklar birbiriyle bağlantılıdır ve mücadele ve çözüm için tüm insanlığın ortak ve kapsamlı bir yanıt vermesi gerekmektedir. Sürdürülebilir eğitim, bu zorlukların üstesinden gelmemize ve herkes için daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmamıza yardımcı olma konusunda son derece önemlidir.
Hukuk fakültesinden mezun olan öğrencinin belleğine kazınan bazı kurallar vardır. Bunlardan biri de belirli süreli kira sözleşmesinde süre dolmasına rağmen taraflar sözleşme ilişkisini fiilen sürdürürlerse, kira sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşmeye dönüşeceği yönündeki kuraldır.
Ağustos 2023 tarihli ve Bill Baue tarafından hazırlanan e-kitap doğru bildiklerimi tekrar gözden geçirmeye zorladı: The Lost Decade: Sustainability Standards Sabotage Sustainability. Yazarın en popüler sürdürülebilirlik standart raporlaması olan GRI (Global Reporting Initiative) kurucularından Allen White ile Kasım 2013 tarihinde yaptığı röportajda “on yıllık bir dönemin kaybedildiği, bir bu kadarını daha kaybetmeye dayanamayacağımız” vurgulanıyor. Uçurumdan yuvarlanmak üzere olan bir araçta olduğunuzu ve içerdekilerin durmak / yön değiştirmek yerine, yeni araçlara navigasyon – ABS sistemleri takılması konusunu tartıştığını düşünün!
Sabotaj iki ana şekilde gerçekleşiyor: Birincisi, küresel etkiler yerine şirket seviyesine “izole edilerek” ve ikincisi, gerçekten önemli olan eşik değerler yerine geçmişle ve daha dar içerikle kıyaslayarak…
GRI 2002 – Özgün sürdürülebilirlik (authentic sustainability): 1997 senesinde GRI kurulduktan sonra sürdürülebilirlik bağlamı kavramını getiren G2 versiyonunu 2002 senesinde yayınlamıştır. Önemli bir gelişmedir, küresel etkiyi esas alan eşik değerlere vurgu yapılmıştır. Olumlu bir adımdır.
GRI 2011 – Sabotaj başlıyor (sabotage): GRI, G3.1 adıyla “masum” bir güncelleme yapmıştır. Ana kavram aynı kalmış gibi görünse de Önem Matrisi grafiğindeki yatay eksen değiştirilmiştir. Yatay eksen “Ekonomik – Çevre – Sosyal Etkilerin Önemi” yerine “Şirket için önemi” olmuştur. Artık firmalar gezegene etkilerini değil, kendi etraflarını düşünmekle yetinebilecektir. Bu sonun başlangıcıdır. Sustainable Brands Aralık 2011’de bu gelişmenin sakıncalarını açıklayan bir makale yayınlamıştır. Dahası Ford şirketi 2004-2005 sürdürülebilirlik raporunda, yani henüz GRI güncellemesi yapılmadan, bu yaklaşımdan söz etmiştir!? Nasıl bunu önceden bilebilirler diyebilirsiniz. Sebebi belki de Ford’un GRI ana kurucularından biri olmasıdır!
GRI 2013 – Görmezden geliş: Sürdürülebilirlik Bağlamı uygulaması için kılavuzluk yapmayı red ettiği G4 versiyonu yayınlanmıştır. Kamusal geri bildirimlerdeki itirazlar bu versiyonu durduramamıştır. Sürdürülebilirlik raporlamasının esaslarını belirleyen kuruluş bu konuda kılavuzluk etmek istememiştir!
Sürdürülebilirliğe en çok zarar verenler arasında maalesef 
Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman, Tasarruf Finansman ve Varlık Yönetim şirketlerini tek çatı altında temsil eden Finansal Kurumlar Birliği (FKB) ile İstanbul Üniversitesi iş birliğinde geliştirilen “Finansal Kurumlar Birliği Ekonomik Görünüm Endeksi”; Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Osman Çelik’in de katıldığı bir toplantı ile tanıtıldı.
Tanıtım toplantısının açılış konuşmalarında söz alan Finansal Kurumlar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Emre Ballı ise; “‘Birlikten Kuvvet Doğar’ anlayışıyla bundan 10 yıl önce yola çıkan FKB olarak; temsil ettiğimiz sektörlerin taşıdığı yüksek potansiyeli ekonomik faydaya dönüştürmek için durmaksızın geleceğe yatırım yapıyoruz. Bugün de; Birliğimizin girişimi ile hayata geçen ve Türkiye ekonomisinin hem bugünü hem de geleceğine ışık tutacak önemli bir projemizi tanıtmanın gururunu yaşıyoruz. Geçtiğimiz yıl İstanbul Üniversitesi ile yaptığımız iş birliği protokolü kapsamında çalışmalarına başladığımız FKB Ekonomik Görünüm Endeksi’ni, ülkemiz ekonomisine katkı sağlaması için tüm paydaşlarımızın kullanımına sunuyoruz. Finansal Kiralama Sözleşme Tescil Sistemi, Merkezi Fatura Kaydı Sistemi ve Finansman Sektörü işlem hacmi verileri ile birlikte; FKB bünyesinde raporlama ve istatistik faaliyetlerinde kullanılan tüm verilerin analizi ve üyelerimizin beklenti anketleri baz alınarak oluşturulan FKB Ekonomik Görünüm Endeksi’nin, ticaret ve yatırım alanlarında öncü bir gösterge olarak değerli faydalar sağlayacağına inanıyoruz.”
7 milyar doları aşan ihracat rakamına ulaşan Egeli gıda ihracatçıları, “Gıda Sektörlerinde Sürdürülebilir İhracat UR-GE Projesi”yle gıda ihracatında sürdürülebilirlik yetkinliklerini artırma çabasında.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “İngiltere dördüncü en büyük ihracat pazarımız. 2022 yılında Türkiye’nin Birleşik Krallık’a ihracatı 12 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2023 yılı Ocak-Ekim döneminde ise 9,4 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Bu ihracatın yüzde 89’u sanayi üzerine. Türkiye sanayi ürün gruplarında İngiltere’nin en önemli tedarikçileri arasında. Ticaret Bakanlığımızın desteklediği Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesi Projesi (UR-GE) kapsamında gıda sektöründe faaliyet gösteren ihracatçılarımızı bir araya getirerek, uluslararası pazarlarda sürdürülebilirlik teması altında yeni regülasyonlar ve standartlara uyum sağlayabilmelerini, rekabet güçlerini artırmayı hedefliyoruz. AB ve Gümrük Birliğinden ayrılan İngiltere ile ülkemiz arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması (STA) kapsamında müzakereler devam ediyor. STA’nın güncellenmesi ve yeni alanlara açılması ile birlikte ihracatımızın daha da artacağını öngörüyoruz. Verimli bir sektörel ticaret heyetini geride bıraktık. Türkiye ile İngiltere arasındaki ticaret hacminin gelişmesini arzuluyoruz.” dedi.
Bu haftaki konumuza geçmeden önce, tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlar, üzerimizde emeği olan hocalarımıza şükranlarımı sunarım.
“Döngüsel Plastik Ekonomisinde Yeni Nesil Sürdürülebilirlik” temasıyla yapılan 16. PAGEV Türk Plastik Endüstrisi Kongresi’nde konuşan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu: “Yeşil Mutabakatın, dünya ticaret dengesini nasıl değiştirdiğini; tedarik zincirinden finansmana, enerjiden ulaştırmaya, ambalajdan inşaata ve tarım sektörüne uzanan her alanda göreceğiz”
Ürün ve hizmetlerin sunulmasının kişisel verilerin işlenmesi noktasında açık rıza şartına bağlanamayacağı kuralı, kişisel verilerin korunması hukukuna ilişkin az çok bilgisi olan herkesin duyduğu ilkelerden biridir. Ancak bu konudaki bu konudaki hatalı uygulamaların söz konusu olduğu birçok örneğe rastlanılmaktadır. Özellikle internet siteleri ve uygulamalarda sunulan ya da yararlandırılan ürün ve hizmetlere erişilmesi için bazı kişisel verilerin işlenmesi noktasında açık rızanın şart koşuldu görülmektedir. Bu veriler genelde veri sorumlusu ya da veri sorumlusunun aktardığı üçüncü kişilerce tanıtım amaçlı olarak kullanılmak istenen iletişim verileri ve kimlik verileri olmaktadırlar.