Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti: Küresel Gemi Şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe ve İklim Değişikliğine Etkisi!

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti Küresel Gemi şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe Ve İklim Değişikliğine Etkisi! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti: Küresel Gemi Şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe ve İklim Değişikliğine Etkisi!

Olgar ATASEVEN

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti Küresel Gemi şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe Ve İklim Değişikliğine Etkisi! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGelin bu makalede biraz denizlere açılalım. Tahmin ediyorsunuzdur ama ben size teyid edeyim. Dünya ticaretinin %80’inden fazlası deniz yoluyla gerçekleştiriliyor. Üstüne üstlük bu devasa hacim, birkaç büyük global gemi şirketinin elinde şekilleniyor. MSC, Maersk, CMA CGM ve COSCO gibi devler, sadece lojistik sektörünü değil, aynı zamanda küresel karbon emisyonlarını da derinden etkiliyor. Bu makalede, bu şirketlerin dünya ticaretindeki rolünü, lojistik ağlarını ve çevresel ayak izlerini mercek altına alıyorum.

Deniz taşımacılığı, modern ticaretin bel kemiğini oluşturuyor. Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) verilerine göre, 2023 yılında deniz yoluyla taşınan yük miktarı 11 milyar tonu aştı. Bu rakam, karayolu ve havayolu taşımacılığının toplamından karşılaştırılamayacak kadar fazla. Tabi burada kat edilen mesafe ve orijinden orijine olarak bakıyorum konuya. Yoksa gemilerden inen mallar ve ürünleri illa ki kara yolu ile gideceği yere kadar taşıyoruz. Öncelikle bu pazarda öne çıkan şirketler ve pazar paylarına 2024 yılı verileri ile bakalım.

  • MSC (Mediterranean Shipping Company): 730+ gemilik filosu ve %18.3 pazar payıyla dünya lideri. Son 5 yılda 100’den fazla ikinci el gemi satın alarak büyümesini hızlandırdı.
  • Maersk (A.P. Moller-Maersk): %16.1 pazar payıyla Danimarka’nın küresel devi. 2023’te yeşil metanol gemilerine yatırım yaparak sürdürülebilirlikte öncü oldu.
  • CMA CGM: Fransız şirket, %12.7 pazar payıyla özellikle Akdeniz ve Afrika rotalarında güçlü. Havayolu kolu (CMA CGM Air Cargo) ile multimodal lojistikte de iddialı.
  • COSCO Shipping: Çin’in devlet destekli şirketi, %11.9 pazar payıyla Asya’nın en büyüğü. “Belt and Road” projesi kapsamında Pire Limanı gibi stratejik noktalara yatırım yapıyor.
  • Hapag-Lloyd: Almanya merkezli şirket, %7.4 pazar payıyla dünyanın en kârlı 5. taşıyıcısı. 2023’te Hint Okyanusu’nda dijital liman projelerini başlattı.
  • Evergreen Marine: Tayvanlı şirket, %6.8 pazar payıyla Trans-Pasifik ticaretinde öne çıkıyor. 2021’de Süveyş Kanalı’nda karaya oturan Ever Given gemisiyle gündeme gelmişti.
  • ONE (Ocean Network Express): Japonya’nın Mitsui, NYK ve K Line ortaklığındaki şirket, %6.1 pazar payıyla Asya içi ticarette uzmanlaştı.

Pazarın geri kalanını oluşturan diğer şirketler ise (Yang Ming, ZIM, HMM vb.) toplamda %21.7 paya sahip. Bu şirketler, özellikle Asya-Avrupa ve Trans-Pasifik ticaret yollarında kritik bir rol oynuyor. Örneğin, Maersk’in 2022’deki bir açıklamasına göre, Asya’dan Avrupa’ya taşınan her 10 konteynırdan 3’ü Maersk gemilerinde seyahat ediyor.

Lojistik Ağlar ve Teknoloji Yatırımları

Bu devasa şirketler birbirleri ile rekabet etmenin ve doğal olarak artan maliyetlerin karşılığınd farklı başlıklarda yatırım yapsalarda temelde hepsi teknoloji konusuna odaklanıyor. Lojistik verimliliğini artırmak için yapay zeka, IoT ve blockchain gibi teknolojilere yatırım yapıyor. Örneğin; Maersk’in IBM’ ile gerçekleştirdiği TradeLens Projesi, blockchain tabanlı bu sistem sayesinde, belge süreçlerinin %40 kısaltılarak maliyetlerin düşürülmesine olanak vermiş durumda. Aynı şekilde başka bir örnek vermem gerekirse; MSC’nin Akıllı Rota Optimizasyonu projesi ile yakıt tüketimini azaltmak için okyanus akıntıları ve hava durumu verilerini analiz edilmesi çok güzel bir vaka olarak ortaya konabilir. Biliyorsunuz rotalam konusunda beni özellikle arayabilirsiniz.

Gelelim işin diğer yönlerine. Bu şirketlerin lojistik ağları ve büyüklükleri ve yaptıkları atılımlar bazen tekelleşme endişelerini de beraberinde getiriyor. 2021’de CMA CGM’nin CEVA Logistics‘i satın alması, net bir şekilde kara lojistiğinde de hâkimiyet kurma stratejisinin bir parçası olarak yorumlandı.

Çevresel Etki: Karbon Emisyonları ve Sürdürülebilirlik Çabaları

Ben bir konuyu irdelerken çevre ve sürdürülebilirlik etkisi olmadan hareket etmiyorum. Bazılarınız biliyordur ama bilmeyenler için bu konuda “Bitersem Bitersin” diye bir kitabımın olduğunu hatırlatmak isterim. Gelelim işin dünya etkisine. Deniz taşımacılığı, küresel karbon emisyonlarının %3’ünden sorumlu. Bu, Hollanda veya Almanya gibi bir ülkenin toplam emisyonuna eşdeğer. 2023 verilerine göre şirketlerin emisyon karnelerine de bakalım.

Şirket Yıllık CO2 Emisyonu (Milyon Ton)
MSC 11.2
Maersk 9.8
CMA CGM 7.5
COSCO 6.9

Gördüğünü gibi hiç de azımsanacak bir etkileri yok değil!  Bu yazının konusu değil ama şirketler de artık devletler gibi. Bazen etkileri devletlerden daha büyük ve konular sadece kendi insiyatiflerinde. Ama tabloyu tamamen karanlık göstermeyeyim. Bu devlerin sürdürülebilirlik ile ilgili attıkları adımlar da burada kısaca vurgulamakta fayda var.

  • Maersk: 2024’te metanolle çalışan ilk karbon nötr gemisini hizmete soktu.
  • CMA CGM: 2050’ye kadar karbon nötr olma taahhüdü verdi.
  • MSC: Rotterdam Limanı’nda yeşil hidrojen kullanımını test ediyor.

Örnekler çok fazla değil ve çevre örgütleri bu adımların yetersiz olduğunu savunuyor. Örneğin, Ocean Conservancy’nin 2023 raporuna göre, gemi şirketlerinin %70’i hâlâ ağır fuel oil kullanıyor ki bu asıl olarak karbon emisyonlarının temel sebebi.

Gelecek Senaryoları: Deniz Taşımacılığı Nereye Gidiyor?

Küresel ticaretin bel kemiği olan deniz taşımacılığı, iklim değişikliği, teknolojik devrim ve jeopolitik gerilimlerin etkisiyle büyük bir dönüşümün eşiğinde. Bugün alınan kararlar, yarının lojistik ağlarını ve çevresel etkilerini şekillendirecek. Peki, bu dev gemi şirketlerini gelecekte neler bekliyor?

Öngörülerimi Üç Temel Eksen Üzerine Kuruyorum:

  1. Regülasyonlar ve Karbon Vergileri: Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), 2030’a kadar emisyonları %40 azaltma hedefi koydu. Bu, şirketleri alternatif yakıtlara zorlayacak. AB Komisyonunun, gemi şirketlerinin limanlardaki tekelci uygulamalarını araştırıyor olmasının etkisini de göreceğiz diye düşünüyorum.
  2. Teknolojik Atılımlar: Otonom gemiler ve AI destekli rota optimizasyonu, maliyetleri düşürürken verimliliği artıracak. Bu başlık altına yakıt konusuda amonyak ve hidrojenin önümüzdeki yılalrda daha fazla gündem olacağını da unutmamak gerekiyor.
  3. Jeopolitik Riskler: Süveyş Kanalı’ndaki tıkanıklıklar veya Çin-Tayvan gerilimi gibi faktörler, tedarik zincirlerini yeniden şekillendirebilir.

Bu senaryoları öne çıkarmamızın nedeni, sektörün “ya dönüşür ya da geride kalır” ikilemiyle karşı karşıya olması. Örneğin, Maersk’in metanol gemilerine yatırım yapması, sadece bir tercih değil, yakın gelecekteki zorunluluğun habercisi. Benzer şekilde, MSC’nin yeşil hidrojen projeleri, devlet teşvikleri olmadan uzun vadede sürdürülebilir olmayabilir.

Küresel gemi şirketleri, ticareti şekillendiren devler olarak hem ekonomiyi hem de çevreyi derinden etkiliyor, etkilemeye de devam edecek. Gemi şirketleri için gelecek, çevresel taahhütlerle rekabetçiliği dengelemekten geçiyor. Bu dengenin nasıl kurulacağı, hem küresel ticaretin hem de iklim krizinin kaderini belirleyecek. Teknoloji yatırımları ve sürdürülebilirlik çabaları umut vaat etse de, daha agresif politikalar ve uluslararası iş birlikleri olmadan iklim krizinin önüne geçmek mümkün görünmüyor. Sektörün içinde olanların bu dinamikleri dikkate almasında tüm dünya içinde fayda var. Diğer taraftan bilinçli tüketiciler, devlet regülasyonları ürünler, mallar üzerindeki karbon izlerini takip etmeye başladıkça bu konu hız kazanacaktır.

Devlerin Denizdeki Hâkimiyeti Küresel Gemi şirketlerinin Ticarete, Lojistiğe Ve İklim Değişikliğine Etkisi! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

 

Kısmi Süreli Çalışan İşçilere Hangi Hallerde Ara Dinlenmesi Verilir?

Kısmi Süreli çalışan İşçilere Hangi Hallerde Ara Dinlenmesi Verilir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kısmi Süreli Çalışan İşçilere Hangi Hallerde Ara Dinlenmesi Verilir?

Lütfi İNCİROĞLU

Kısmi Süreli çalışan İşçilere Hangi Hallerde Ara Dinlenmesi Verilir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİş sözleşmeleri, uygulamada genellikle görüldüğü gibi iş­yerinde sürdürülen haftalık (45 saat) ve günlük (7,5 saat) çalışma sürelerine uygun olarak tam süreli (full time) yapılabileceği gibi, işyerinde uygulanan çalışma sürelerinin altında kısmi bir çalışma süresini (part time) konu alabi­lecek biçimde de yapılabilir [1].

Genellikle kısmi çalışmalar haftanın belirli günlerinde tam gün, hafta­nın her günü belirli süre veya haftada bir ya da iki gün için belirli bir süre olarak kararlaştırılabilir. Örneğin işyerlerinde daha çok danışmanlık hizmeti veren işyeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları, hukukçu, muhasebeci ve mali müşavirler, mühendis gibi vasıflı elemanlar yanında, haftanın belirli günleri temizlik hizmeti gören işçilerle yapılan iş sözleşmeleri kısmi süreli işlerde yapılan sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmeler, bir ya da birden çok işverenle ya­pılabileceği gibi işçinin bu gibi işlerden başka serbest çalışması da söz konusu olabilmektedir[2]. Diğer yandan, öğrencilerin, ev kadınlarının ve emeklilerin otellerde, tatil köylerinde ve çeşitli büro işlerinde kısmi süreli işlerde çalış­maları da kısmi süreli çalışma biçimleridir.

4857 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi, kısmi süreli iş sözleşmeleri ile tam süreli iş sözleşmelerinin tanımını şöyle yapmıştır; “işçinin normal haf­talık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi sü­reli iş sözleşmesidir”. Burada en önemli ölçüt, tam süreli iş sözleşmesi kar­şısında kısmi süreliden söz edebilmek için “önemli ölçüde daha az” bir haf­talık çalışma süresinin sözleşmede tespit edilecek olmasıdır. Örneğin, işye­rinde uygulanan tam süreli iş sözleşmesi için haftalık çalışma süresi 45 saat ise, kısmi süreli çalışma için 3 4 saat gibi daha az çalışma değil, tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal çalışmanın “üçte ikisi” oranına kadar yapılan, yani 30 saate kadar haftalık çalışma süresine göre istihdam edilen işçi, kısmi süreli sözleşmeye göre istihdam edilen kimse olarak kabul edilecektir. Yar­gıtay’a göre, “Kanununun 13. maddesine göre ‘‘işçinin normal haftalık ça­lışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesi­dir. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmi süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. Kısmi süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir’‘[3].

İş Kanununun ara dinlenmesine ilişkin öngördüğü hü­kümde, dört saat ve daha kısa süreli işlerde onbeş dakikalık bir ara dinlenmesi öngörülmüş olup, işçinin kısmi süreli iş sözleşmesi ile örneğin, haftada iki gün üç ya da dört saat çalışılması durumunda işçinin ara dinlenmesine hak kazanıp kazanmayacağı doktrinde tartışılmıştır.

Bir görüşe göre, kanunda bu konuda düzenleme olmadığı için boşluk oluştuğu, bu boşluğun ise günlük azami çalışma süresi olan onbir saat dikkate alınarak doldurulması gerektiğini ileri sürülmektedir. Bu görüş sahibine göre, onbir saatin yarısı olan günlük beşbuçuk saat ve üzerinde kısmi süreli iş söz­leşmesi ile çalışan işçiye ara dinlenmesi verilecek; günlük beşbuçuk saatin altında kalan çalışmalarda ise ara dinlenmesi söz konusu olmayacaktır[4].

Aksi yöndeki bir görüşe göre de, ara dinlenme sürelerine hak kazanıl­ması günlük çalışma süresine göre belirlendiğinden, çalışmanın tür ve biçi­minin önemli olmadığı savunulmaktadır. Bu görüş sahibine göre, ara dinlen­mesine ilişkin kurallar kısmi süreli çalışmada istisnai özellik göstermemekte ve kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin günlük çalışma süresinin uzun­luğuna göre ara dinlenmesinin süresi belirlenmelidir[5]. İşçi, kısmi süreli iş sözleşmesi ile haftanın bir günü üç saat çalışıyorsa o gün için onbeş dakika; bir gün iki saat çalışıyorsa o gün için de onbeş dakika ara dinlenmesi veril­mesi gerekmektedir.

Yargıtay’a göre de, “…Somut olayda, davacının günde 5 saat süreyle çalıştığı kabul edilmiştir. Bilirkişi 1,5 saat ara dinlenmesi yaptığını kabul ede­rek alacakları hesaplamıştır. Davacının 30 saatin altında kısmi süreli çalıştığı, günlük çalışmasının 5 saat olduğu anlaşılmakla aksi yönde tanık beyanı bu­lunmadığından ara dinlenme süresi 1,5 değil yarım saat kabul edilmelidir. Mahkemece davacının kıdem, yıllık izin ve hafta tatili alacakları belirlenecek ücret üzerinden hesaplanmalıdır. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edile­rek yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır…”[6]

Kısmi Süreli çalışan İşçilere Hangi Hallerde Ara Dinlenmesi Verilir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKanaatimizce, 4857 sayılı İş Kanununun 68 inci maddesinde ara din­lenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiş­tir. Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin, belirlenen günlük çalışma süresi dikkate alınarak ara dinlenme süresi belirlenmelidir. Sözleşmesinin türü, ara dinlenmesine hak kazanıp kazanmamada belirleyici değildir. Örne­ğin, kısmi süreli iş sözleşmesi ile haftanın üç günü günde dört saat çalışan işçiye günlük çalışmanın ortalama zamana rastlatılacak şekilde (onbeş da­kika), ara dinlenmesi kullandırılması gerekirken, haftanın 2 günü günde 7,5 saat çalışan işçiye ise (yarım saat) ara dinlenmesi kullandırılmalıdır.

Lütfi İNCİROĞLU

Kaynakça:

[1] DEMİR, Fevzi, İş Hukuku ve Uygulaması, s.94-95; KILIÇOĞLU/ŞENOCAK, s.275; GÜVEN/AYDIN, s.111; ŞAKAR, Müjdat s.81-82; ALPER/KILKIŞ, s.4;SEVİMLİ, K.Ahmet, 4857 sayılı Kanunda Düzenlenen Kısmi Süreli İş Sözleşmesi, İstanbul 2019, s.9 vd;ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.385.

[2] ÇELİK, Nuri, s.78; DEMİR, İş Hukuku ve Uygulaması, s.94; EKMEKÇİ Ömer/YİĞİT Esra,  s.65-66; SEVİMLİ, 4857 sayılı Kanunda Düzenlenen Kısmi Süreli İş Sözleşmesi, s.9 vd.

[3] Y9HD.14.3.2011 T., E.2010/26763, K.2011/6748 Legalbank; KILIÇOĞ­LU/ŞEN-OCAK, s.276; ŞAKAR, s.82; ALPER/KILKIŞ, s.41-42; EKMEK­Çİ/YİĞİT, s.66; SEVİMLİ, 4857 sayılı Kanunda Düzenlenen Kısmi Süreli İş Söz­leşmesi, s.9 vd; ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.385.

[4] EKONOMİ, Münir, “Ara Dinlenmesine İlişkin İş Kanununda Öngörülen Süreler ve Yargıtay Kararı”, Legal İş Hukuku Dergisi, C.11 S.42, 2014, s. 19-40.

[5] SEVİMLİ, K. Ahmet, Kısmi Süreli İş Sözleşmesi İle Çalışan İşçinin Dinlenme Hakkı, İş Hukukunda Yeni Yaklaşımlar II, s.104-105.

[6] 9HD.07.12.2011 T., E. 2009/32376 K. 2011/47542 Legalbank.

Finansal Güç, “Tedarik Sürecinden” Beslenir!

Finansal Güç, Tedarik Sürecinden Beslenir! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Finansal Güç, “Tedarik Sürecinden” Beslenir!

Zafer URFALIOĞLU

Finansal Güç, Tedarik Sürecinden Beslenir! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemTedarik Sürecinin verimliliği, bir işletmenin finansal verimliliğinin de Performans Göstergesidir. Güçlü bir satın alma yapısı; alınan mal ve hizmetlerin maliyetlerinin bilinmesine, tedarik sürelerinin kısalmasına, stok maliyetlerinin düşmesine ve en önemlisi de işletme için en iyi tedarikçilerin seçilmesine yardımcı olur. İdeal bir Tedarik Sürecinin tasarımı ise elbette işletmenin büyüklüğüne ve kapsamına bağlıdır. İşletmeler için; “- İşte budur!” diyebileceğimiz tek bir tip yaklaşım yoktur, maksimum verimlilik için sürecin her işletmeye özel tasarlanması gerekir.

Çok detaya girmeden hemen sorulacak 7 soruyla; mevcut Tedarik Sürecinin gücü zaten ortaya çıkacaktır. Gerçi bu sorulara verilecek cevapların etkisi, söz konusu işletmenin vizyonu ve misyonu ile değerlendirilerek hesaplanırsa daha doğru olur. Ne demişler; “Bana dar gelen sana bol gelir, karnı tok olana bal tatsız gelir.”

Mevcut Tedarik Sürecini gözden geçirmek isteyenlerin kendilerine sorması gereken işte o 7 basit soru:

  1. İşletmede ihtiyaç duyulan mal veya hizmetler tanımlanmış mı?

Tedarik Süreci: Dış kaynaklı mal veya hizmet alımı gerektiğinde başlar. Bu nedenle, ilk olarak tüm işletmenin her bir departmanın tek tek ihtiyaçlarını belirlemek gerekmektedir.

Bu çalışma, şirketin faaliyet göstermesi için gerekli olan tüm harcamaların göründüğü harika bir listedir. İşte bu liste, paradan tasarruf edilebilecek ve maliyetlerin azaltılabileceği alanları ana hatlarıyla gözler önüne serer.

Dikkatle yönetilmesi gereken “Tedarik Süreci Bütçesi” işte tam da bu aşamada belirlenir. 

Direk üretim ihtiyaçları olan hammadde, yarı mamul, sarf ve ambalaj malzemeleri ile temel işletme gideri olan kalemler (Personel servislerinden, iş kıyafetlerine ve hatta içilen çay ve kahveye kadar) tek tek bu liste ile izlenir. Zaman içinde öngörülen stratejik plan değişikliklerinde ya da kapasite değişimlerinde hep bu listede oluşan ek maliyetler veya tasarruflar karar alıcılara finansal yönetim için ışık tutar.

  1. “Onaylı Tedarikçi Listesi” var mı?

Doğru tedarikçi ile çalışmak hayati önem taşır. Bu noktada farklı düşünen çıkar mı bilmem ama Tedarikçisi bir işletmeyi müşterisine karşı vezir de eder, rezil de. Bu nedenle hafife alınacak bir seçim değildir. Yanlış tedarikçi seçimi tüm işletme üzerinde domino etkisi ile birçok departmanda sorunlar yaratır.

Bu sorunlar sadece alınan mal veya hizmetler için normalden fazla ödeme yapılmasıyla kalmayıp, teslimat sürelerinde, kalite şikayetlerinde ve hatta üretim makineleri arızalarına kadar işletmenin tüm faaliyetlerinde kayıp olarak görülebilir.

Tedarikçiler işletmelerin ortaklarıdır ve iyi araştırma yapmadan ortaklığa girilmez, değil mi? 

Bu nedenle, tedarikçi seçerken (onaylarken) tüm seçenekleri incelemek gerekir. Elde edilecek tüm kazançlar ve kapasite kullanımları çok iyi karşılaştırılmalıdır. Bu şekilde, tedarikçiler arası yaşanacak rekabet iyi yönetilir, birbirleriyle karşılaştırabilir ve üstün oldukları farklı alanları net görülebilir. İdeal bir tedarikçide aranacaklar;

  • Hesap Verebilirlik,
  • Üretim Yetenekleri (Kapasite kullanımı),
  • İletişim Kolaylığı ve
  • Etik Değerlere olan yaklaşımı olarak işletmeye olan uygunluğudur.

Bunlarda yakalanan uygunluk değerine bağlı olarak Tedarikçinin o alımda sağlayacağı üstünlüklere göre de hangisinin seçileceği artık o anki şartlarda ayrıca değerlendirilir: Fiyat üstünlüğü olur, Teslim Süresi üstünlüğü olur, Ürün Kalitesi olur, vs vs vs. 

İşte bu ve buna benzer avantajları net görebileceğiniz bir değerlendirme sonrasında da bu bilgileri “Onaylı Tedarikçi Listesine” işlemekte yarar var.

  1. Ürün, Hizmet, Hammadde, Yarı Mamul ve Sarf Malzemeleri için “Alım Şartnameleri” oluşturulmuş mu?

Alım Sözleşmeleri yalnızca fiyatlandırmayı kapsamaz. Tüm tedarikler bir proje gibi değerlendirilmelidir. Ürün veya hizmetlerin şartları, çalışma koşulları ve teslimat/zaman çizelgeleri dikkate alınması gereken alanlardır. Herhangi bir şeyin beklenen standartlarını şartnamelerle kayıt altına almak ve şartnameye uygun olmaması durumunda başvurulabilecek bir sözleşmenin oluşması önemlidir .

Hele bir de önceki sözleşmeleri analiz etme imkanı da varsa; maliyetlerin nasıl azaltılabileceğini ve paradan nasıl tasarruf edebileceğinizi belirlemek harika bir iş olur. Geçmişte çok yüksek bir fiyat noktasında veya gerçekçi olmayan şartlarda anlaşma sağlandığını görebilmek, müzakerelerde bundan sonraki hataların önlenmesini sağlar. Bir şirketin birden fazla tedarikçiyle sözleşmesi olabilir. Sonuçta, şirketler ürünlerini işleyebilmek için sürekli olarak stok ve malzeme yenilemesine ihtiyaç duyacaklardır. Bu nedenle, her seferinde bunları manuel olarak sipariş etmek yerine, şartnamelerle zenginleştirilmiş sürekli bir sözleşme oluşturarak zamandan tasarruf ve elbette nakdi indirimler de sağlayabilir.

  1. Tedarikçilerle yapılacak/yapılmış “Sözleşmeler Dosyası” var mı?

Tedarikçi seçiminde, sözleşme şartlarını müzakere ederek, her iki taraf için de adil olanı bulmak ve her iki tarafın da çalışmaktan mutlu olacağı bir fiyat üzerinde anlaşmak işin idealidir. Sözleşme tedarikçiye gönderildiğinde her iki taraf da detaylardan memnunsa, satın alma siparişini sonuçlandırma zamanı gelir. Satın alma siparişi mutlaka:

  • Mal veya hizmetin tanımını,
  • Toplam maliyetleri,
  • Miktarı ve
  • İş Akışının Karşılıklı Onaylanmasını (Teslim zamanını da içeren karşılıklı onaylar) içermelidir.

Satın alma siparişi onayladığında, finans ekibine ayrıntıları içeren bir bilgi gönderilmelidir. Bu şekilde, ihtiyaç duydukları mali planlamaya ait bilgiler bu sözleşmeden elde edilebilir. Örneğin:

  • Tedarikçi bilgileri (Unvan ve banka bilgileri)
  • Sözleşme Numarası/Tarihi,
  • Üzerinde anlaşılan ödeme koşulları ve
  • İhtiyaç duydukları diğer önemli bilgiler (Masraf yeri, bütçe onayları, yönetim kararları, talep eden birim, kullanım yeri, vs.)

Bu sözleşme sadece bir satın alma belgesi değildir. İki şirket arasındaki daha ileri bir anlaşmayı, iş ortaklığını gösterir. Bu sözleşme, faaliyetler için yapılmış tam bir işbirliğini ifade eder. Tedarik eden de tedarikçi de bu sözleşme ile tüm faaliyetlerini planlar, yatırımlarını yapar, stoklarını yönetir, finansına yol verir. Bir satın alma emri mutlaka kayıtlı ve izlenebilir bir ortamda saklanmalıdır. Onaylanan sözleşmeye göre tedarikçi siparişi hazırlamaya, finans da ödeme hazırlığına başlayacaktır.

  1. Fatura ve Sözleşmeleri referans alan bir “Güncel Ödeme Planı” var mı?

Tedarikçilerden gelen; fiyat ve ödeme talimatı gibi sipariş ayrıntılarını da içeren (sözleşme ekleri de olabilir) faturalar, referans için kayıt edilmelidir. Sözleşmeye bağlı olarak ödeme yapmak için her zaman belirli sayıda gün olur. Birçok tedarikçi, sipariş sırasında yapılmayan ödeme için esneklik sağlayan 30 günlük kredi imkanı tanımlar. Bu süre, taraflar arasında ne üzerinde anlaşıldığına ve her iki taraf arasındaki ilişkinin gücüne bağlıdır. (Faturaların alındığında -evrakla dahi olsa- ödenmesini öneririm. Bu, unutma ve geç kalma nedeniyle oluşabilecek olası sorunları önler. Ayrıca, tedarikçiniz de her seferinde zamanında ödeme yapmanızı takdir – hele ki bu zamanlarda bir tedarikçi için güvenilir alıcı bulmak çok büyük kazançtır, onu kaybetmemek adına birçok fedakarlığı alıcısına sunmaktan çekinmeyeceklerdir – edecektir.)

Bu durum, alım yapan firma için iyi bir avantaj sağlayacak ve her iki taraf arasında en iyi ilişkiyi kuracaktır.  Bir ihale ya da proje için çalışırken tedarikçiniz ile harika bir ilişkiye sahip olmak çok faydalıdır. Zaman zaman sadakatiniz nedeniyle çok az veya hiç maliyet olmadan ekstra imkanlar sağlayabilirler. Ya da olmaz ya bir gün bir şeyler ters gider ve ödeme yapmazsanız, güvenilir bir geçmişe sahip olmanız size yardımcı olacaktır.

  1. Hakediş ve Mal Kabul işlemleri için izlenebilir “Kontrol Planları” oluşturulmuş mu?

Şartnamelere ve Sözleşmelere bağlı alım yapıldığını kontrol ve kayıt etmek için bir yapı oluşturulmalıdır. Siparişlerin ne zaman teslim edildiği kaydının her zaman, sipariş tarihine göre tutulması gerekir. Bu şekilde, tedarikçinin kararlaştırılan teslimat sürelerine uyup uymadığı takip edilir. Zamanında teslim etmemek bazen hiç teslim etmemekten daha büyük zarar verir alıcıya. İstenecek en son şey, bir işi yapmaya başladığınızda orada olduğunu düşündüğünüz ürünün teslim edilmemiş olmasıdır. Bu, hatanız olmayan bir şey için müşteriyi hayal kırıklığına uğratmak demektir.

Bu nedenle, sipariş geldiğinde fatura/irsaliye ile teslimat hızla incelenmelidir. – mümkünse getiren araç üstünden dahi inmeden – Şartname ve sözleşme ile oluşturulmuş bir Kontrol Planı bir şeyin eksik olup olmadığını fark etmenizi hızlandıracaktır. Bu sayede sorunu düzeltmek ve olası kayıpları azaltmak için tedarikçiyle mümkün olan en kısa sürede iletişime geçilebilir.

Örneğin, talep edilen bir makinenin tam adı, modeli varsa parçaları ve ambalaj ölçülerini/içeriklerini içeren bir kontrol planı ile hızlıca kontrol sağlanıp, eksik bir parça varsa sorun çok net tanımlanabilir. Bu tür yazılı ve tanımlı bir plan çok istenmese de daha mal tesliminde uğranacak zararın hacmini gözler önüne serer, tazminat veya geri ödeme talebi hızlıca oluşturulur.

  1. Maliyet değişimlerini izlemek adına Alış faturaları muhasebe sistemine günü gününe ve doğru kayıt ediliyor mu?

Faturalara ait ödeme şartlarının mutlaka – birim fiyatlar ve vadeler olarak –  tutulduğuna emin olun. Herhangi bir denetim yapılması durumunda, dönem içinde ne kadar harcadığınızı tam olarak bilir ve harcamalarınızı daha iyi analiz etmek için bunları kategorilere ayırabilirsiniz. -Masraf merkezi olarak –

Tüm faturalarınızı kaydetmek, söz konusu masraf merkezlerine aşırı harcama yapıp yapmadığınızı veya bütçenize uyup uymadığını anlamak için önemlidir. Örneğin, sevkiyat birimi içinde araçlardan hangisine fazla harcama yaptığını izliyor olmanız o araç için verilecek kararlarda veri olacaktır. Ya da ürün bileşenlerine yapılan harcamaları izlediğinizde yeni bir tedarikçi aramaya karar verebilirsiniz.

Özetle, izlenebilir ve raporlanabilir yapılarla donanmış bir satın alma süreci; işletmelerin harcamalarını düzenlemek için finansal anlamda tam bir oyun alanıdır. Güçlü bir tedarik süreci, üretim verimliliğini arttırmaya ve işletme maliyetlerini düşürmeye yardımcı olacaktır.

Finansal Güç, Tedarik Sürecinden Beslenir! Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemTabii siz maliyetlerle ilgilenmeyen bir işletme iseniz o ayrı… O zaman bu sorularla ilgilenmenize gerek yok, bol bol satış yapın yeter.

Siz satın, birileri de sizden alırken kazansın.

Zafer URFALIOĞLU

Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri’ne Halı İhracatında 100 Milyon Dolar Hedef Koydu

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Haber Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri’ne Halı İhracatında 100 Milyon Dolar Hedef Koydu

Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri’ne Halı İhracatında 100 Milyon Dolar Hedef Koydu

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Haber Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri’ne Halı İhracatında 100 Milyon Dolar Hedef KoyduTürkiye’ye 2024 yılında 180 ülkeye ihracat yaparak 2,9 milyar dolar döviz kazandıran Türk halı ihracatçıları, Birleşik Arap Emirlikleri’nin saraylarını, otellerini, camilerini Türk halılarıyla donatmak için harekete geçti. 

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nde Ticaret Bakanlığı destekli sürdürülen Halı URGE Projesi’ne katılan 9 firmadan 16 temsilci 21-24 Nisan 2025 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri’ne yurtdışı pazarlama faaliyeti gerçekleştirdi.

Halı URGE Projesi’ne katılan 17 firmaya proje kapsamında gerçekleştirilen ihtiyaç analizi sonrasında ilk olarak “İhracata Yönelik Satış Becerilerinin Geliştirilmesi” ve “Pazar Araştırma Yöntemleri” konulu eğitimleri verdiklerini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, sonrasında URGE proje tanıtım faaliyeti kapsamında tanıtım filmi hazırladıklarını, bu sayede firmaların uluslararası pazarlarda tanıtımlarına katkı sağlayacağını kaydetti.

Halı Ihracatı KapakHalı sektörüne yönelik sürdürdükleri URGE Projesi’nin Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin üçüncü URGE Projesi olduğunu paylaşan Eskinazi, “Yurt dışı pazarlama faaliyeti kapsamında ilk olarak Birleşik Arap Emirlikleri’ne Ticaret Heyeti yapma kararı aldık. BAE, halı sektöründe en çok ihracat yaptığımız 6. Ülke konumunda ve 2024 yılında ihracatımızı yüzde 7’lik artışla 88 milyon dolardan 95 milyon dolara çıkardık. Bu heyetle amacımız BAE’ye halı ihracatımızı 100 milyon doların üzerine taşımak. Heyetimizdeki firmaların çoğunluğu Manisa Demirci’de yer alan cami halısı üreticisi, BAE’de bu anlamda cami halısı tercihi yoğun olan bir pazar. URGE Projemizde diğer hedef pazarlarımızı ABD, İngiltere, Kanada, Almanya, Avustralya, S. Arabistan, Katar, Malezya ve Endonezya olarak belirledik. Sonraki ticaret heyeti organizasyonlarımızı bu ülkelere yapacağız” diye konuştu.

ETHİB’in düzenlediği “Halı Sektörel Ticaret Heyeti”nde Türk halı ihracatçılarıyla Birleşik Arap Emirlikleri halı ithalatçıları arasında ikili iş görüşmesi etkinliği ve Domotex Middle East fuar ziyareti yapıldı.

Egeli Halı İhracatçılarından Başarılı BAE Çıkartması

Halı İhracatı IçYıllık 2,9 milyar dolarlık halı ihracatıyla Çin’den sonra dünya ikincisi olan Türkiye, halı ihracatını artırmak için pazarlama faaliyetlerini sürdürüyor.

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (ETHİB) Halı İhracatını Geliştirme UR-GE Projesi’nde yer alan 9 firmanın katılımıyla 21-24 Nisan 2025 tarihlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’ne “Halı Yurtdışı Pazarlama Faaliyeti” düzenledi.

Dünya genelinde halı sektöründe önde gelen fuarlardan olan Domotex Middle East Fuarı’nı da ziyaret eden Egeli halı ihracatçıları, 23 Nisan 2025 tarihinde Dubai’de 30’un üzerinde ithalatçı firmayla 200’ün üzerinde ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdiler.

Halı Fuarı Ikili GörüşmeHalı İhracatını Geliştirme UR-GE Projesi’nde yer alan firmaların ağırlıklı olarak üretip ihraç ettiği halılar için önemli bir pazar olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde yeni ticari iş birlikleri kurmayı hedeflediklerini paylaşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, Ege Bölgesi’nden Birleşik Arap Emirlikleri’ne halı ihracatımızı artırmak için önemli adımlar attıklarının altını çizdi.

“Halı Yurtdışı Pazarlama Faaliyeti”ne Dubai Başkonsolosluğumuz ve Ticaret Ataşelerimizin katkıları nedeniyle teşekkür eden Eskinazi, “22 Nisan’da Domotex Middle East Fuarı ziyareti gerçekleşti. Fuar ziyaret ile katılımcı firmaların sergiledikleri makine halıları, kilimleri, el yapımı halıları ve tekstil zemin kaplamaları incelenerek olası iş birlikleri üzerine görüşmeler de yapıldı. Firmalarımız doğru bir pazara geldiklerini, kurdukları iş birliğinin devamı için BAE’ye ziyaretlerini artıracaklarını ve çok olumlu görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirttiler. Villa ve otel gibi mekanlara proje bazlı halı üretebilen firmalar başarılı görüşmelere imza attı. Bizden yeni pazarlama faaliyeti organizasyonları taleplerini ilettiler” şeklinde konuştu.

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin, Ticaret Bakanlığı destekli sürdürdüğü Halı URGE Projesi’nde 17 firmanın yer aldığını aktaran Eskinazi şöyle devam etti: “Proje kapsamında gerçekleştirilen ihtiyaç analizi sonrasında ilk olarak “İhracata Yönelik Satış Becerilerinin Geliştirilmesi” ve “Pazar Araştırma Yöntemleri” konulu eğitimleri verdi. İkinci aşamada firmaların uluslararası pazarlarda tanıtımlarına katkı sağlamak için URGE projesi tanıtım filmi hazırlandı. “Halı Yurtdışı Pazarlama Faaliyeti”yle projede üçüncü faza geçilmiş oldu. Birleşik Arap Emirlikleri halı ihracatında güçlü olduğumuz pazarlardan biri. 2024 yılında 95 milyon dolar halı ihraç ettik. Bu heyetle BAE’ye halı ihracatımızı 100 milyon doların üzerine çıkaracağımıza inanıyoruz. URGE Projemizde diğer hedef pazarlarımızı ABD, İngiltere, Kanada, Almanya, Avustralya, S. Arabistan, Katar, Malezya ve Endonezya olarak belirledik. Sonraki pazarlama faaliyeti organizasyonlarımızı bu ülkelere yapacağız.”

Firma Görüşleri

Hakan Yetiş-Gülseven Halı A.Ş.; “Halı sektörü için ikili iş görüşmeleri ve fuar ziyaretini kapsayan Birleşik Arap Emirlikleri Halı Sektörel Ticaret Heyeti düzenlenmesi çok güzel oldu. Bu tür programların tekrarlanmasını istiyoruz. Güzel verimli ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdik. Önümüzdeki süreçte ihracat sözleşmelerine dönüşeceğine inanıyoruz. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’ne teşekkür ediyoruz.”

Ali Görkem Yiyen– Yüner Halı Ltd. Şti. “Birleşik Arap Emirlikleri Halı Sektörel Ticaret Heyeti bizim için verimli geçti. Bundan sonraki ticaret heyeti organizasyonlarının Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’ye olmasını istiyoruz.”

Elif Kabak-Elif Nur Halı A.Ş.: “Dubai’de 20 tane ikili iş görüşmesi gerçekleştirdik. Bu görüşmelerin 10 tanesi bizim ürün profilimize uygun ithalatçılardan oluşuyordu. 6 ithalatçıyla uzun soluklu işler yapabileceğimize inanıyoruz. Ticaret heyeti çok profesyonel bir ekip tarafından organize edildi. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.

Lütfü Kutlu-İsmail Özkul Halıcılık A.Ş. “Domotex Middle East Fuarı ziyareti ve ikili iş görüşmeleri çok verimli geçti. Ticaret heyeti kapsamında 18 firmayla ikili görüşmeler yaptık. 16 tanesiyle ticaret yapabilecek konumdayız. Beklediğimizden daha aktif bir organizasyon oldu. Bu tür organizasyonların devamını istiyoruz.”

Müzakere Teknikleri Eğitimi İleri Seviye Haber Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri’ne Halı İhracatında 100 Milyon Dolar Hedef KoyduMustafa Akarsu-Hendesi Yapı. “BAE Halı Ticaret Heyeti’nin takvimi çok iyi planlanmış. Domotex Fuarı nedeniyle Dubai’de olan ithalatçılarla görüşme olanağı bulduk. İthalatçı firma profilleri bizim için çoğunlukla uyumluydu. Önümüzdeki etkinliklerde proje ağırlıklı odaklanmakta fayda olduğuna inanıyoruz.”

 

 

———————————————-

MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 1

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 1

İhracat Tanımı

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemÇok kısa ve öz olarak anlatacak olursam ihracat denildiğinde ülkemizin kalkınması açısından, yurt dışına bağımlılıktan kurtulması, ekonomide refah düzeyine erişmek adına ülkemiz ürünlerinin ve hizmetlerinin yurt dışına satılması ve ülkemize döviz girdisi sağlanmasıdır.

Ülkemiz için gerekli olan ihracat rakamlarımızın, ithalat rakamlarından çok fazla olması gerekirken bugün ülkemizin karşı karşıya geldiği durum tam tersidir; ithalat rakamlarımızın ihracat rakamlarımızın üzerinde olmasıdır. Bu durum da ülkemizi yurt dışına bağımlı hale getirmektedir.

Dış Ticarette Neredeyiz?

T.C. Ticaret Bakanlığı’mızın verilerine göre dış ticaret rakamları bize neler anlatıyor?

Dış Ticaret Aralık 2024 Verileri Görsel

Aylara Göre Dış Tic 2024 Görsel

Ihracatın Ithalatı Karşılama Oranı 24 Görsel

Yukarıdaki grafik ve rakamların bize anlattıkları gayet açıktır; ülkemiz ihracatı değil, ithalatı daha fazla yapmaktadır.

Ülkemizde ithalatın, ihracattan daha fazla olmasında bizler nerede hata yapıyor olabiliriz?

İhracat Konusu Satışlar

İhracat yaparken sadece ülkemizde üretilen ürünlerin yurt dışına satmakla kalmayıp,

  • DİR – Dahilde İşleme Rejimi kapsamında yurt dışından alınan hammaddelerin, ülkemiz tesislerinde işlenerek mamül hale getirilerek yurt dışına satılması. Ülkemiz bu konuda geniş kapsamlı hammadde veya yarı mamul ürün alıp, ülkemizde işleyip, mamul halde yurt dışına satışlarını yapmaktadır.
  • Transit ticaret kapsamında yurt dışından alınan bir ürünün, hiçbir değişikliğe tabii tutulmadan direk olarak bir başka ülkeye satılması, bu satıştan da ihracatçıya az da olsa bir kâr bırakması,
  • Ülkemizden serbest bölgelere mal satışı, serbest bölgelerden yurt dışına mal satışı
  • Gümrüklü mağazalarda depolanan malların yurt dışına satışı ve ülkemize döviz girdisi sağlanması
  • Ülkemiz limanları dahilinde mal satışı ve bu satışlardan elde edilen kazançlar
  • Hizmet ihracatı,
  • Sağlık hizmeti ihracatı

Şeklinde ihracat kalemlerini saymamız mümkündür.

İhracat Yapabilmek Adına Bilmek Durumunda Olduğumuz Hususlar

İşte tam da söylemek istediğim konu buydu. Risksiz ve sağlıklı bir biçimde ihracat yapmak isteyen bir ihracatçının;

  • Risksiz dış ticaretin kurallarını, kuralların bilinmemesinin ihracatçıya vereceği muhtemel kayıplarının neler olduğunu
  • Hem ülkemizdeki hem de yurt dışındaki Uluslararası Ticaret Odaları’nın çıkartmış olduğu kuralları. Bu kurallar adeta hayat kurtaran kurallar desem yeridir. Kuralsız dış ticaret peşin ödeme ve mal mukabili ödemede vardır ki tacirlerin en fazla para kaybettikleri ödeme şekilleridir.
  • Dış ticaretteki ödeme şekillerini. Her ödeme şeklinin kendine has kuralları olmakla birlikte riskli ve riski çok az ödeme şekilleri vardır ki bazı ödeme şekillerinde bankalar ya aracıdır ya da garantördür. Dış ticaret tacirlerimizin neyi ne kadar bildikleri hususunu kendi takdirlerine bırakmak gerek,
  • Uluslararası ticarette malların teslim şeklinin kurallarını. ICC tarafından revize edilerek uygulamada olan INCOTERMS 2020 kurallarını kaç tacir hatasız uyguluyor acaba? En azından bu konuda şu soruyu sormak gerekir; EXW Teslim Şeklini ülkemizde tam anlamıyla kurallara, görev ve sorumluluklara bağlı kalarak yapan var mı? Bu sorunun yanıtı bende saklıdır.
  • Finansman yönetimini. İhracatın finansmanı adına uygun fiyatlarda sağlanan ihracat kredileri tacirlerimize destek vermekle birlikte bu konuda devlet teşvikleri ile birlikte ülkemizin güzide kuruluşu, ihracatçının gerçek dostu Türk Eximbank A.Ş. kredileri ve faaliyetleri konusunda tacirlerimizin ne kadarı haberdar?
  • İhracat teşviklerini. Devletimizin bu konuda ihracatçılara destek vermek adına çeşitli ihracat teşviklerinin neler olduğu bilinmeli ve kullanılmasının ihracatçılarımıza ciddi anlamda destekler sağlayacaktır.
  • Yurt dışındaki ithalatçımızın istihbaratı tam anlamıyla yapılabilir mu? Veya yurt dışında alternatif ithalatçılara ulaşmak adına Pazar araştırması yapıyor muyuz? Pazar araştırması ile yurt dışından bulunabilecek her yeni müşteri ihracatçımızın elini güçlendirecek, tek bir ithalatçıya mal satma zorunda kalmayacaktır.

Bilgi Görsel

İhracat Yaparken Bizler Nerede Hata Yapıyoruz

İhracat işlemlerimizin daha az, ithalat işlemlerimizin daha fazla, hatta ihraç ürünlerimizin kilogram fiyatının düşük olması bizlerin ihracat konusunda yol almamız gerektiğini anlatmaktadır. İthalat rakamlarımızın sürekli yüksek seviyede kalması bir yerlerde hata mı yapıyoruz sorusunu akla getirmektedir.

Hata derken;Hata Yapmak Görsel

  • Dış ticaret kurallarından,
  • Malın kalitesi,
  • Üretim maliyetleri,
  • Müşteriyi yeterince tanıyamama
  • Kural bilememe
  • Riskleri analiz edememe

gibi hususlardan söz etmekte yarar var. Ele alacağız bu konuları.

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 1 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi 

Alım Talebi: Hidrolik Sistem Yağı

Alım Talebi Hidrolik Sistem Yağı

Alım Talebi: Hidrolik Sistem Yağı

Bir firmamız için, benzinle uyumlu hidrolik sistem yağı alımı yapılacaktır. Tercihen 15 – 20 litrelik teneke ya da plastik kaplarda olması istenmektedir. Üretim tarihinin en geç 2023 yılı olması beklenmektedir. Hedef alım yaklaşık 1.000 litredir (1 ton).

Teslim yeri Gebze – Kocaeli ve ödeme şekli nakit (peşin) dir.

İlgili olan üretici ya da satıcıların, talep edilen ürün spekleri ve diğer detayları için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Hidrolik Sistem Yağı

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (750 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup, bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Döngüsel Ekonomi: Strateji, Uyum ve Fırsatlar

Döngüsel Ekonomi Strateji, Uyum Ve Fırsatlar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Döngüsel Ekonomi: Strateji, Uyum ve Fırsatlar

Asuman GÜNORTANÇ

Döngüsel Ekonomi Strateji, Uyum Ve Fırsatlar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDöngüsel ekonomi, mevcut “al-kullan-at” şeklindeki lineer ekonomik modelin aksine, kaynakları mümkün olduğunca uzun süre döngüde tutmayı, ürün ömrünü uzatmayı, yeniden kullanımı ve geri dönüşümü esas alan sürdürülebilir bir ekonomik sistemdir. Bu modelin temel ilkeleri atık ve kirliliği tasarım yoluyla önlemek, ürün ve materyalleri döngüde tutmak, doğal sistemleri yeniden üretmektir. Döngüsel ekonomi yalnızca çevresel bir gereklilik değil; aynı zamanda ekonomik dirençliliği ve kaynak verimliliğini artıran bir yaklaşımdır.

Döngüsel ekonomi, şirketler için yalnızca çevresel bir sorumluluk değil, aynı zamanda yeni iş modelleri, maliyet avantajı, marka ve itibar kazancı, rekabet üstünlüğü gibi stratejik fırsatlar da barındırmaktadır.

Döngüsel ekonomi modelinin benimsenmesi ile ürünlerin hizmete dönüşmesi, kullanılmış ürünlerin yeniden değerlendirilmesi, yeniden üretimle kullanılmış ürünlerin tekrar pazara sunulması, hammaddeye bağımlılığın azalması, enerjinin verimli kullanımı, atık maliyetlerinin azalması sağlanmakta böylece yasal düzenlemelere uyum, sürdürülebilirlik taahhütleriyle yatırımcı, müşteri ve çalışan nezdinde güven ve sadakat artışı, uluslararası pazarlarda sürdürülebilir tedarikçi olma fırsatı yakalanmaktadır.

Türkiye de son yıllarda döngüsel ekonomi alanında önemli adımlar atmaya başlamıştır. Özellikle Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde hazırlanan eylem planları bu süreci hızlandıracaktır. Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda “Döngüsel Ekonomi Eylem Planı” çalışmaları yürütülmektedir ve yakında yayınlanacaktır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Sürdürülebilir Üretim ve Temiz Teknolojiler yol haritaları, özellikle organize sanayi bölgeleri için yol gösterici niteliktedir. TÜBİTAK ve Kalkınma Ajansları destekleriyle, Ar-Ge ve pilot uygulama projeleri artmıştır ve artmaya devam etmektedir.

Örneğin Arçelik, kullanılmış beyaz eşyaları geri toplayarak yenileyip tekrar pazara sunmakta ve bu sayede hem kaynak verimliliği sağlamakta hem de çevresel etkileri azaltmaktadır. Cam üreticisi Şişecam, geri kazanılmış camları yeniden işleyerek hem enerji verimliliğini artırmakta hem de döngüsel ekonominin temel prensiplerini hayata geçirmektedir.

Döngüsel Ekonomi Strateji, Uyum Ve Fırsatlar Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDöngüsel ekonomi yalnızca çevreci bir yaklaşım değil, aynı zamanda rekabetçiliği artıran, maliyetleri düşüren ve markaya değer katan bir stratejidir. Bu nedenle satın alma profesyonelleri, tedarik zincirlerini döngüsel prensiplerle yeniden tasarlayarak hem sürdürülebilirliğe katkı sağlayabilir hem de işletmelerini geleceğe hazırlayabilir.

Asuman GÜNORTANÇ

Fark Ettirmeden Etkilemek

Fark Ettirmeden Etkilemek Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Fark Ettirmeden Etkilemek

Efsun YÜKSEL TUNÇ

Fark Ettirmeden Etkilemek Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGörünmeyen etki, gündelik kararların en güçlü mimarıdır.

İkna, çoğu zaman yüksek sesli, belirgin ve yönlendirmeyle yapılan bir eylem gibi algılanır. Oysa gerçek dünyada en güçlü etki, çoğu zaman sessizdir. Görünmezdir. Ve çoğu zaman biz fark etmeden yönümüzü değiştirir.

İş yerinde birinin masa düzeninden etkileniriz fakat bunu söylemeyiz. Bir projeye nasıl yaklaştığımızı, ekipteki en güvenilir kişinin bakışı şekillendirir. Kimi zaman bir toplantıda sessiz kalan kişinin duruşu, söylenenden daha çok iz bırakır.

İşte buna görünmeyen etki diyoruz. Ve iş hayatında bu görünmeyen etki, fark ettirmeden fakat derinden işler. Çünkü biz insanlar, düşündüğümüzden çok daha fazla sosyal etkiye maruz kalırız. Ve bu etkiyi sadece konuşanlar değil, tavırlarıyla alan yaratanlar üretir.

Günümüzde ikna yalnızca satış ekiplerinin işi değil. İster lider olalım ister ekip üyesi ister operasyonel bir rolde görev yapalım… Hepimiz, bir şekilde başkalarını ikna etmeye çalışıyoruz: bir fikri kabul ettirmeye, bir projeyi hayata geçirmeye, bir davranışı değiştirmeye.

En başarılı etki, genellikle doğrudan değil; dolaylı yollardan gerçekleşiyor. Yani karşımızdakine “yapmalısın” demek yerine, bizim bunu yapıyor olmamız, çok daha güçlü bir mesaj taşıyor.

İş yerinde kültürü tanımlayan şey politikalar değil, gündelik davranışlardır. Bir yöneticinin toplantıya zamanında gelmesi, dakikliğe dair onlarca yazılı kuraldan daha ikna edici olabilir. Bir ekip arkadaşımızın özverisi, e-postayla gönderilen motivasyon içeriklerinden çok daha derin etki yaratabilir.

Araştırmalar, çevremizdeki insanların seçimlerinin bizim kararlarımızı etkilediğini net biçimde ortaya koyuyor. Bir restoranda yan masadaki kişi tatlı söylüyorsa, bizim tatlı siparişi verme ihtimalimiz artıyor. Aynı şekilde, ofiste çoğunluk geç saatlere kadar çalışıyorsa, biz de kalmasak bile kendimizi “kalmalıymışız gibi” hissedebiliyoruz. Çünkü biz insanlar, “uyumlanma” eğilimindeyiz. Bu biyolojik bir gerçek. Ancak farkındalığımız arttıkça, bu uyumu seçerek yapma şansımız da artıyor.

Ekip içinde bir değişim başlatmak istiyorsak, ilk adım başkalarını değiştirmek değil, kendimizi görünür kılmak. Çünkü insanlar ne söylendiğine değil ne yaşandığına bakar. Sessizce ve istikrarla çalışan birinin çevresine yaydığı etki, konuşmalarla yaratılan motivasyonun çok ötesine geçebilir. Biz bu duruma “davranışla liderlik etmek” diyoruz.

Örneğin bir çalışma ortamında “iletişim çok önemli” diyorsak, ilk olarak biz nasıl iletişim kuruyoruz? sorusunu kendimize sormalıyız. Yanıtlarımız, başkalarına söylediklerimizden daha çok yol gösterecektir.

Bu görünmeyen etkiyi bilinçli şekilde yönetmek için şu dört prensip üzerinde durabiliriz:

  1. Tutarlılık: Söylediklerimiz ve yaptıklarımız arasında denge varsa, etki başlar. Çelişki, güveni zedeler.
  2. Davranışla Örnek Olmak: İyi liderler rehberlik eder, harita vermez. Ne söylediğimiz değil, nasıl davrandığımız iz bırakır.
  3. Alan Açmak: Dinlemek, alan tanımak, katkıyı teşvik etmek… Bunlar görünmeyen ve güçlü etki alanları yaratır.
  4. Farkındalıkla Gözlemlemek: Etki yaratmak için önce çevreyi okumak gerekir. İnsanları anlamadan, insanlara ulaşamayız.

İş hayatında ikna artık sadece nasıl konuştuğumuzla değil, nasıl göründüğümüzle, nasıl hissettirdiğimizle, nasıl var olduğumuzla ilgili bir kavrama dönüştü. Ve bu dönüşüm, etkili olmanın daha sessiz ama daha güçlü yollarını bize sunuyor.

Her sabah işe geldiğimizde, birilerinin bakışında, davranışında, hatta masasındaki düzeninde bile etki yaratma ihtimalimiz var. Yani ister fark edelim ister etmeyelim, etki bırakıyoruz.

O hâlde bu etkiyi farkında olarak, bilinçle yönlendirelim. Fark ettirmeden ve derinden… Çünkü gerçek ikna, zorlamak değil; doğruluğuyla ilham vermektir.

Fark Ettirmeden Etkilemek Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemEfsun YÜKSEL TUNÇ

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram @indusefsun

ERP Sistemlerinin Mobil Entegrasyonu: İş Süreçlerini Kolaylaştırma

Erp Sistemlerinin Mobil Entegrasyonu İş Süreçlerini Kolaylaştırma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

ERP Sistemlerinin Mobil Entegrasyonu: İş Süreçlerini Kolaylaştırma

Anıl YILMAZ

Giriş

Erp Sistemlerinin Mobil Entegrasyonu İş Süreçlerini Kolaylaştırma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGünümüz iş dünyasında, işletmelerin rekabet avantajını sürdürebilmesi için verimliliklerini artırmaları ve süreçlerini optimize etmeleri gerekmektedir. Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemleri, işletmelerin finans, üretim, stok yönetimi, insan kaynakları gibi temel süreçlerini entegre bir şekilde yönetmelerine olanak tanır. Ancak, iş dünyasında mobil teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte ERP sistemlerinin mobil cihazlarla entegre çalışması gerekliliği doğmuştur. Mobil cihazlar ile ERP entegrasyonu, çalışanların iş süreçlerine her zaman ve her yerden erişmelerine olanak tanıyarak operasyonel verimliliği ve iş sürekliliğini artırmaktadır.

ERP sistemlerinin mobil cihazlarla entegrasyonunun işletmelere sağladığı avantajları, karşılaşılan zorluklarını ele alacağız.

Mobil ERP Entegrasyonunun İş Süreçlerine Etkisi

ERP sistemlerinin mobil entegrasyonu, işletmelerin günlük operasyonlarını hızlandırmak ve karar alma süreçlerini iyileştirmek için kritik bir rol oynamaktadır. Geleneksel ERP sistemleri, genellikle masaüstü uygulamalar üzerinden çalışırken, mobil ERP çözümleri aşağıdaki avantajları sağlamaktadır:

  1. Anlık Veri Erişimi ve Güncelleme
    Çalışanlar, ERP sistemine mobil cihazlar aracılığıyla bağlanarak stok durumu, sipariş süreçleri ve finansal veriler gibi kritik bilgilere anlık olarak erişebilir. Örneğin, bir saha satış ekibi üyesi, müşteri ziyaretleri sırasında siparişleri doğrudan mobil cihazı üzerinden ERP sistemine kaydedebilir.
  2. İş Süreçlerinde Esneklik
    Mobil cihazlar ile entegrasyon, çalışanların fiziksel olarak ofiste bulunma zorunluluğunu ortadan kaldırarak uzaktan çalışma imkânı sunar. Bu, özellikle saha operasyonları, tedarik zinciri yönetimi ve üretim sektörlerinde büyük bir avantaj sağlar.
  3. Gerçek Zamanlı Karar Alma
    Yöneticiler, mobil ERP uygulamaları sayesinde performans raporlarını anlık olarak izleyebilir ve hızlı kararlar alabilir. Örneğin, üretim hattındaki bir aksaklık, anında ERP sistemi üzerinden bildirilebilir ve gerekli müdahaleler gecikmeden yapılabilir.
  4. İş Gücü Verimliliğinin Artması
    Mobil ERP entegrasyonu, çalışanların iş süreçlerine her yerden erişmesini sağlayarak operasyonel verimliliği artırır. Özellikle saha operasyonlarında, mobil cihazlar aracılığıyla veri girişi yapılması kağıt tabanlı süreçleri ortadan kaldırarak zaman kaybını en aza indirir.

Mobil ERP Entegrasyonu ile Karşılaşılan Zorluklar

Mobil ERP sistemlerinin avantajlarına rağmen, uygulama süreçlerinde bazı zorluklarla karşılaşılabilir:

  1. Güvenlik Riskleri
    Mobil ERP sistemleri, şirket verilerine uzaktan erişim sağladığı için siber güvenlik riskleri oluşturabilir. Bu nedenle, çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve veri şifreleme gibi güvenlik önlemleri alınmalıdır.
  2. Bağlantı Sorunları
    Mobil ERP sistemlerinin sorunsuz çalışabilmesi için sürekli internet bağlantısı gereklidir. Ancak, saha çalışanları bazen düşük bağlantı hızları nedeniyle sistem erişiminde kesintiler yaşayabilir. Bu sorunu aşmak için çevrimdışı mod desteği sunan ERP çözümleri geliştirilmektedir.
  3. Cihaz Uyumluluğu
    Mobil ERP çözümlerinin, farklı işletim sistemlerine (iOS, Android) ve cihazlara uyumlu olması gerekir. Bu nedenle, platformlar arası entegrasyon yetenekleri olan ERP sistemleri tercih edilmelidir.
  4. Eğitim ve Kullanıcı Adaptasyonu
    Çalışanların mobil ERP sistemlerini etkin bir şekilde kullanabilmesi için eğitim almaları gerekmektedir. Kullanıcı dostu ara yüzlerin geliştirilmesi ve çalışanlara yönelik eğitim programlarının uygulanması bu süreci kolaylaştırabilir.

Mobil Uygulama için Örnekler

Mobil ERP sistemlerinin uygulama tabanlı olmasının yanı sıra web tabanlı olarak da çalıştırılması mümkündür. Yeni teknolojilerle gerçek zamanlı veri iletimi uygulamalarının yaygınlaşmasıyla farklı platformlar için uygulama geliştirme zahmetine girmektense web tabanlı bir yapı oluşturmak daha işlevsel olabilir.

Sonuç

Mobil ERP entegrasyonu, işletmelerin operasyonel süreçlerini daha verimli ve esnek hale getirerek iş sürekliliğini sağlamaktadır. Anlık veri erişimi, gerçek zamanlı karar alma ve iş süreçlerinde esneklik gibi avantajlar sunan mobil ERP çözümleri, üretim, perakende, sağlık ve lojistik gibi birçok sektörde yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, güvenlik riskleri, bağlantı sorunları ve kullanıcı adaptasyonu gibi zorlukların da göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Erp Sistemlerinin Mobil Entegrasyonu İş Süreçlerini Kolaylaştırma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGelecekte, yapay zeka (AI) ve büyük veri analitiği ile entegre çalışan mobil ERP çözümlerinin daha da gelişmesi beklenmektedir. İşletmeler, mobil ERP sistemlerini benimseyerek dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırabilir ve rekabet avantajı elde edebilirler.

Anıl YILMAZ

 

Kaynakça:

  1. Agarwal, R., & Rathod, S. (2020). Mobile ERP Systems: An Overview and Future Prospects. International Journal of Information Management, 45, 112-125.
  2. Ahmad, T., & Cuenca, L. (2020). “Enterprise Mobility and Business Process Optimization in ERP Systems”. Journal of Business Research, 108, 67-79.
  3. Albar, F., & Hoque, R. (2019). Security Considerations in Mobile ERP Systems. Information Systems Journal, 34(2), 98-115.
  4. Davenport, T. H., & Harris, J. (2019). Competing on Analytics: The New Science of Winning. Harvard Business Press.
  5. Gupta, P., & Misra, A. (2019). The Impact of Mobile Technologies on ERP Systems. Journal of Enterprise Systems, 33(1), 78-91.
  6. Jain, R., Sharma, M., & Kapoor, S. (2021). Real-Time Data Processing in Mobile ERP Applications. Business & Information Systems Engineering, 63(4), 305-318.

Yeni Normalde Takım Olmak: Hibrit Çalışma, Gerçek Bağ Kurma

Yeni Normalde Takım Olmak Hibrit çalışma, Gerçek Bağ Kurma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Yeni Normalde Takım Olmak: Hibrit Çalışma, Gerçek Bağ Kurma

Karen KALUSTYAN

Yeni Normalde Takım Olmak Hibrit çalışma, Gerçek Bağ Kurma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem2025 yılında İK profesyonelleri olarak hibrit çalışma modelleriyle yatıp kalkıyoruz. Ofise dönüş tartışmaları, evden çalışmanın verimliliği, ekip içi iletişim sorunları, bütün bu kavramlar artık çalışan deneyimi ajandamızın tam ortasında duruyor. Pandemi sonrası “yeni düzene” uyum sağladık sanıyorduk, ama takım olmak bu yeni dünyada tahmin ettiğimizden daha çetrefilli bir mesele haline geldi.

Stanford Üniversitesinin 2024 yılında yayınladığı bir araştırmaya göre hibrit çalışan ekiplerde bireysel üretkenlik artarken, ekip içi sosyal bağlar ve etkileşim belirgin şekilde zayıflıyor. Yani insanlar daha fazla iş yapıyor gibi görünse de, aynı takımda olduklarını hissetmeleri zorlaşıyor. Bu da aidiyet sorunlarını, işten ayrılmalardaki artışı ve sürekli bir “biz” olamama halini doğuruyor.

Hangi sektörde olursak olalım, bu tablo birbirine çok benziyor. Hizmet sektöründe çalışanlar ofis düzenine geri dönmeye direnirken, üretim sektöründe ofis-saha ayrımı derinleşiyor. Teknoloji ve yarı yaratıcı alanlarda çalışanlar ekran başında yıllar geçiriyor ama birlikte düşünemiyorlar. İletişim, ekranlar üzerinden yürütülen, şekilsel bir etkileşime dönüşüyor.

Peki neden takım olamıyoruz?

Google’ın “Project Aristotle” adlı çalışması, yüksek performanslı ekiplerin ortak özelliğinin uzmanlık seviyesi değil, psikolojik güven ortamı olduğunu ortaya koymuştu. Hibrit düzen, bu psikolojik güveni kurmayı daha da zorlaştırıyor. Takım arkadaşının ruh halini, ekrandan anlamak mümkün olmuyor. Küçük tepkiler, söyleyemediklerimiz, araya giren zaman farkı, yüz yüz…

Hibrit düzenin faydaları elbette var:

  • Şirketler sabit giderleri azaltıyor,
  • Çalışanlar trafikten ve zorunlu ofis saatlerinden kurtuluyor,
  • Verimlilik bazı alanlarda artıyor.

Ancak bu model, iyi kurgulanmazsa, “herkes kendi adasında” çalışan, ortak dili olmayan ekipler yaratıyor. Kurum içinde mikro takımların birbirinden koptuğu, bilgi akışının yavaşladığı, işlerin sürekli takip ve rapora bağlandığı bir yapı oluşuyor.

İK profesyonelleri olarak burada kritik bir rolümüz var:

  1. Hibrit modeli, yalnızca bir çalışma takvimi gibi görmemek gerekiyor. Bunu bir çalışan deneyimi stratejisi olarak yeniden tasarlamalıyız.
  2. Ofis günlerini anlamlı kılmalıyız. Yüz yüze buluşmaları toplantılardan ibaret kılmak yerine, sosyal bağ kuran, yaratıcılığı tetikleyen aktivitelerle desteklemeliyiz.
  3. Yöneticileri hibrit liderliğe hazırlamalıyız. Ekran arkasından ekibini yönetmek, empati kurmak ve takımı birlikte tutmak farklı beceriler gerektiriyor. Bu alanda eğitimler ve yönlendirmeler şart.
  4. “Biz” duygusunu oluşturacak ritüeller geliştirmeliyiz. Çalışanların birbirini gördüğü, tanıdığı, birlikte güldüğü deneyimler yaratmalıyız. Bu bir kahve molası da olabilir, bir online oyun da.

Bir İnsan Kaynakları uzmanı olarak görüşüm:

Hibrit çalışma modeli, yalnızca fiziksel bir düzenleme olmaktan çıkmalı ve şirketlerin kültür stratejisinin bir parçası haline gelmelidir. Aidiyet, öz farkındalık ve anlam yaratma gibi soyut kavramlar, yeni düzenin somut çıkıtılarından daha kritik hale geliyor. Takım içinde empatiyi, birlikte düşünmeyi ve ortak sorumluluk alma bilincini desteklemediğimiz sürece, hibrit şekilsel bir konfor sağlarken, özde yıpratıcı olabilir.

Yeni Normalde Takım Olmak Hibrit çalışma, Gerçek Bağ Kurma Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBu nedenle her şirket, sektörü ne olursa olsun, önümüzdeki dönemde sadece çalışma düzenini değil, çalışan deneyimini, liderlik yaklaşımını ve kurum içi iletişimi yeniden düşünmelidir. Çünkü takım olmak, ofiste olmakla değil; birlikte hissetmekle başlar.

Karen KALUSTYAN