Yönetici Geliştirme Programı Liderlik Vakası Sonucu Yayınlandı.

Buyer Network Yönetici Geliştirme Programı kapsamında yer alan ve liderlik becerilerini geliştirmeye yönelik vaka hakkındaki çözümler değerlendirilmiştir.

Sayın İmren Korukçu’nun vaka çözümü başarılı bulunmuştur.

Çözüme ulaşmak için buraya tıklayınız.

Bu vakaya katılan tüm arkadaşlarımıza katılımları için teşekkür ederiz.

Prof. Dr. Murat ERDAL

 

2020’nin Zam Bütçesi Yüzde 15

????????????????????????????????????

Mercer Türkiye ‘Küresel Yetenek Trendleri & 2019 Ücret Araştırması’nı EGİAD Dernek Merkezi’nde üyelerle paylaştı. Mercer Türkiye’nin 2019 Ücret ve Yan Haklar Araştırması Sonuçları’na göre 2020 planlanan ücret artış bütçesi yüzde 12 ila 15 arasında olacak.

Mercer Türkiye ve Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) işbirliğinde düzenlenen ve ‘Küresel Yetenek Trendleri & 2019 Ücret Araştırması’nın paylaşıldığı toplantı EGİAD Dernek Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantıya Mercer Genel Müdürü Dinçer Güleyin, Mercer Türkiye Kariyer (Yetenek Yönetimi, Ödüllendirme ve Bilgi Çözümleri Danışmanlığı) Bölümü Lideri Okan Sezer, Mercer Türkiye Ücret Yönetimi ve Mobil İşgücü (Expat Yönetimi) Danışmanlığı Lideri Güneş Nalbantoğlu konuşmacı olarak katıldı. EGİAD Başkanı Mustafa Aslan, Yönetim Kurulu ve EGİAD üyelerinin katıldığı etkinlikte, Mercer’ın her sene küresel ölçekte gerçekleştirdiği ve dünya genelindeki 16 coğrafyadan ve 9 kilit sektörden 7 bin 300’den fazla üst düzey yönetici, İK lideri ve çalışanın katıldığı araştırma aktarıldı. Ayrıca, Türkiye’nin 2019 Ücret ve Yan Haklar Araştırması Sonuçları da EGİAD Üyeleriyle paylaşıldı.

YETENEK ZİHNİYETİ YERLEŞMELİ

Toplantının açılışında üyelere seslenen EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan, üstün yeteneğin gelecekte en önemli rekabet avantajı kaynağı olacağına dikkat çekerek, “Üstün yetenekten fayda sağlamak isteyen herhangi bir şirket en üstten başlayarak, şirket içindeki tüm seviyelerde yetenek zihniyetini yerleştirmelidir. Yetenek yönetimini bir öncelik haline getiren organizasyonlar daima kazanacaktır. Yetenek yönetiminin artık örgütler için kilit bir şekilde stratejik bir zorunluluk haline geldiğini söylemek mümkündür. Çünkü yeni pazarlara girme, globalleşme, rekabetçi pazar koşulları ve daha gelişmiş olan ve hızla değişen teknolojilerin giderek yaygınlaşması, yetenekler konusunda da yeni ihtiyaçları beraberinde getirmek durumunda kalıyor” dedi.

GENÇLERİMİZ ARTIK GÖÇ ETMİYOR

Aslan, İzmir’in yerel olarak küreselleşmesi gerektiğinin altını çizerek, “İzmir’in metropolitan bölgesinin küreselleşmesi ile gelecekte istesek te istemesek te hem işletmelerimizin uluslararası rekabet ortamında daha etkin performans sergilemesi sağlanacaktır. Aynanın diğer tarafında da işgücünün de bununla beraber paralel hareket etmesi gerekiyor. Artık unutulmamalıdır ki gençlerimiz Türkiye’den Hollanda’ya göç etmiyor, geçici bir süre İzmir’den Rotterdam’a yaşamaya gidiyorlar ve ülkelerine geri dönüyorlar. Ya da başka bir ülkeye geçebiliyorlar. Mobilite gençler arasında oldukça yüksek” diye konuştu.

ÇALIŞMA STİLİ DEĞİŞİYOR, İŞYERİ ARKADAŞLIĞI BİTİYOR

Toplantıda değerlendirme yapan Mercer Türkiye Genel Müdürü Dinçer Güleyin ise, ‘esnek çalışma’ olarak bilinen modern çalışma saatlerinin yakın olduğunu söyleyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bizim şirketimizde artık ofiste bulunmak zorunda değilsin. Haftada bir gün ‘kendini nerede iyi hissediyorsan orada ol, oradan çalış’ diyoruz. Çalışan açısından kritik nokta ise şu; ‘uzaktan çalıştıkça, o sosyal iklimin bir parçası olmayıp gözden uzak olursam bu benim kariyerim için sorun olur mu, şirketteki fırsatları elde etmemin önünde bir şeyleri kaçırmama neden olabilir mi?’ En önemli sorulardan biri bu oluyor. Burada esas ve ana sorumluluk bu çalışma modelini destekleme konusu yöneticilerde. Yöneticilerin bunu desteklemesi gerekiyor.” Modern çalışma uygulamasının negatif bir etkisini görmediklerini kaydeden Güleyin, “En önemlisi, insanlar işe geç kalma korkusundan sıyrıldı. Çünkü onlara ne zaman ofise gelebilecekleri ile ilgili bir serbesti tanıyorsunuz. Bu endişeden sıyrılmak müthiş bir konfor sağlıyor. Akşam iş çıkışı saatlerinde trafikte zaman kaybetmemiş oluyorlar. Ayrıca, çalışanlar kişisel gelişime daha fazla zaman ayırmaya başladılar. Biz bunu teşvik ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Bizim çekirdek saatlerimiz 10.00-16.00 arası. ‘Eğer müşteride değilsen bu saatler arasında buralarda ol’ diyoruz. Bunu daraltmayı ve daha esnek çalışmaya geçmeyi düşünüyoruz. Şu anda 25 bin çalışana sahip olan Mercer’da hiç ofise gitmeden çalışan pek çok danışman var. Er veya geç bu değişim her sektörde yaşanacak. Hepimiz deneyimliyoruz. Bizim ilk çıkış noktamız kadınlardı. Aslında buna ‘esnek çalışma’ değil, ‘modern çalışma’ demeliyiz. Çıkışımız kadınlarla oldu ama bitişimiz herkese dokundu. Yöneticiler olarak şunun farkında olmalıyız; bu değişim yaşanıyor, kaçınılmaz ve kendimizi değiştirmek zorundayız” diye konuştu.

BAZ ÜCRET ALGISI HALA YÜKSEK

Mercer Bilgi Hizmetleri Lideri Güneş Nalbantoğlu, çalışanların aldığı ücretin, futbol ve politika gibi herkesin içinde olduğu bir konu olduğunu belirterek, “Ücret deyince akla maaş geliyor. Ama artık şirketlerin çalışanlarına sağladığı başka ücret enstrümanları da var. Yol yardımı, yiyecek yardımı gibi toplam garanti ücret, toplam nakit ücret, toplam ücret ve toplam gelir paketi var. Türkiye’de şirketlerin sağladığı olanaklar bakımından zengin bir ülkeyiz. Cep telefonu, şirket aracı, özel sağlık sigortası ve sosyal kulüp gibi çeşitli ayrıcalıklar var. Ancak bizde baz ücret algısı AB’ye göre hala yüksek. Daha zengin yan hak paketler tasarlanıyor ama hala yeterli seviyede değil. Türkiye’nin ücret konusunu etkileyen en büyük şey ise enflasyon. Türkiye enflasyonda çok dalgalanma gördü. Bu yıl yüzde 12 ile enflasyonu kapatacağımızı tahmin ediyoruz. Geçen sene asgari ücret yüzde 26 artmıştı” şeklinde konuştu.

EN DÜŞÜK ÜCRET ARTIŞI BANKACILIKTA

Nalbantoğlu, İzmir ve Manisa’dan 138, Türkiye genelinden 500’e yakın firmanın katılımıyla gerçekleştirilen, 2019 Ücret ve Yan Haklar Araştırması Sonuçları’na göre şu bilgileri paylaştı: “2020 planlanan ücret artış bütçesi yüzde 12 ila 15 arasında olacak. Yabancı şirketler enflasyonun üstünde artış yapacaklar. Bankacılık sektörü yüzde 12 ile en düşük artışı yapacak. Ege Bölgesi’nde yabancı sermayeli şirketler ücret artışında daha iyi ücret veriyor. Üst düzey yöneticilerde İzmir, İstanbul’a göre geride kaldı. İzmir çok göç alan bir yer olduğu için zamanla farkların kapanacağını düşünüyoruz” dedi.

ŞİRKETLERİN YÜZDE 99’U GELECEĞE HAZIRLANIYOR

Mercer Türkiye Kariyer (Yetenek Yönetimi, Ödüllendirme ve Bilgi Çözümleri Danışmanlığı) Bölümü Lideri Okan Sezer ise işlerin doğasının değiştiğini, işlerin evrildiğini ve değişime uğradığını ifade ederek, “Bu olguyu takip edenler süreci iyi yönetiyor. Şirketlerin yüzde 99’u geleceğin işlerine hazırlanmak için aksiyon içindeler. Bu bir hazır olma mücadelesi. Temel nokta insan stratejisi geliştirmektir. Şirketler yeni beceri geliştirmek için kişi başına bin dolar yatırım yapıyor” diye konuştu.

TÜRKİYE’DE BECERİ AÇIĞI VAR

Türkiye’de beceri açığı olduğunu ve şirketlerin eleman ararken çok zorlandığının altını çizen Sezer, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Şirketler, deneyimi ve beceriyi şirketlerine çekmek için çok zorlanıyorlar. Yetenek kapışılıyor ancak gelecek için önemli olan potansiyel kavramı. Bu anlamda kimin potansiyeli var kimin potansiyeli düşük bunu ayırt etmekte zorlanıyoruz. Ödüllendirme sadece baz ücret değil, geleceğin İK’sında pozisyona ücret ödenmeyecek. Çalışanlara becerileri doğrultusunda ücret ödenecek.”

Bahçeşehir Üniversitesi Tedarik Zinciri ve Lojistik Kulübü Röportajı

1 – Kulübünüzün ana faaliyetleri ve kuruluş amacı nedir?

Bahçeşehir Üniversitesi Tedarik Zinciri ve Lojistik Kulübü olarak faaliyetlerimiz; lojistik sektöründe kariyer planlayan bütün arkadaşlarımızı, lojistik sektörünün farklı alanlarında çalışan uzman kişilerle, bilgi ve tecrübelerini paylaşmaları amacıyla bir araya getirmek ve teknik geziler düzenleyerek arkadaşlarımıza saha operasyonlarını yerinde göstermek. Etkinliklerimizi düzenlerken lojistik sektörünün farklı alanlarından seçmeye özen gösteriyoruz çünkü lojistik sektörü küreselleşmenin ve hızla gelişen teknolojinin de etkileriyle daha geniş alanda faaliyet göstermektedir. Yeni mezun bir kişi soğuk hava taşımacılığı, tehlikeli madde taşımacılığı, tedarik zinciri ve lojistik danışmanlığı, Freight Forwarding gibi lojistiğin alışılmamış ve henüz çok yeni olan alanlarında da kariyer planlayabilirler. Kulüp olarak en büyük amacımız arkadaşlarımıza üniversitemizdeki daha ilk yıllarında ulaşarak, onlara lojistik sektöründe kariyerlerini planlarken lojistiğin bütün alanları tanıtarak, yardımcı olmaktır. Lojistik sektörü de diğer bütün sektörlerde olduğu gibi hızla gelişen ve değişen teknolojinin etkisiyle değişmekte ve gelişmektedir. Kulüp olarak bu gelişmeleri takip edip, bu gelişmelerle alakalı seminerler düzenlemeye çalışıyoruz. Aynı zamanda okulumuzun ve diğer kulüplerimizin ortak düzenlediği sosyal sorumluluk projelerinde de görev alarak, ihtiyacı olan herkese yardım elimizi uzatmaya çalışıyoruz.

2 – Bugüne kadar yaptığınız etkinlikler ve projeler nelerdir?

Kulüp olarak yaptığımız etkinliklerimiz genelde, lojistik sektörünün farklı alanlarında uzman kişileri üniversitemize davet ederek bilgi ve tecrübelerini paylaştıkları eğitimler ve saha deneyimi kazanmak için yaptığımız teknik gezilerdir. Yaptığımız birkaç etkinliten bahsetmek gerekirse, geçen yıl Ekol Lojistik İnsan Kaynaklar Genel Müdürü ile ‘Lojistik 4.0’ üzerine konuştuk. Daha sonra Ambarlı Marport Limanı’na teknik gezimiz oldu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günün’de Sertrans Lojistik CEO’su Nilgün Keleş ile ‘Lojistik Sektöründe Kadın’ konulu bir etkinlik yaptık. Geçen yılın en büyük etkinliği ise Mentor Lojistik’in sahibi Cenk Ergen, Arkas Lojistik Satış ve İş Geliştirme Koordinatörü Sinem Ünlütürk Duman ve Akademisyen Ahmet Aytoğan ile ‘Lojistik Sektöründe Kariyer’ etkinliğimizdir. Bu bahsettiklerimiz geçen yıl yaptığımız etkinliklerimizden sadece birkaçıdır. Bu yıl güz dönemi yaptığımız etkinliklerden birkaçı ise Lufian Lojistik Grup Müdürü Seyhan Gülhan ile ‘Perakende Lojistik ve Operasyon Süreçleri’, Emine Topçu ile ‘Denizbank: Dış Ticarette Ödeme Şekilleri’ ve Selco Consulting kurucu ortaklarından Murat Güventürk ‘Tedarik Zinciri ve Lojistik Danışmanlığı’dır.

3: Öğrenciler mezun olduktan sonra, iş hayatına yönelik faaliyetleri nelerdir?

Bahçeşehir Üniversitesi Lojistik Yönetimi bölümünün amacı; lojistik konusunda Türkiye’nin değişen ve gelişen koşullarına uygun, mezun olduğu andan itibaren sektörün her kolunda yer alabilecek yöneticiler yetiştirmektir. Sektörün ihtiyaçları yönünde hazırlanmış olan derslerimiz, yabancı dil ve bilgisayar laboratuarları ile desteklenmiş, modern sınıflarda yapılmaktadır. Tedarik Zinciri ve Lojistik Kulübü olarak yaptığımız etkinlikler ve teknik gezilerimiz ile mezun olacak arkadaşlarımızı aldıkları teorik eğitim ile, alanlarında uzman kişilerin tecrübelerinden de yararlanarak iş hayatına hazırlıyoruz.

4- Kulübünüz staj imkanları sağlıyor mu?

Bahçeşehir Üniversitesi “CO-OP Eğitim Modeli Programı” ile sektörünün önde gelen firmaları ile partnerlik kurarak, bizlere staj imkanları sunmaktadır.Kulüp olarak ise özellikle hazırladığımız bir staj bulma programımız yoktur fakat okulumuza gelen misafirlerimizle staj ve iş başvuruları için konuşup, arkadaşlarımıza staj bulmaları için destek veriyoruz.

5- Ne tür işbirlikleri yapıyorsunuz?

En büyük işbirliğimiz Öğrenci Dekanlığımız ve okulumuzdaki kulüplerimiz ile. Sektördeki firmalar ve diğer okullardaki lojistik kulüpleri ile işbirlikleri kurma planlarımız vardır.

 

 

 

 

6- Kulübünüzün adının geçtiği meslekteki trendler nedir?

Lojistik ülkemizde son 20 yıldır konuşulmaktadır. Buna rağmen, sektördeki firmalar Dünya’daki gelişmeleri yakından takip edip ve ülkemizde kendi iş stratejilerine entegre etmektedir. Lojistik sektöründeki yeni trendler de teknolijinin gelişimiyle paralel olarak ilerlemektedir. Lojistik 4.0 ve bununla beraber gelen yenilikler, ülkemizdeki sektörel en büyük trendlerdir. Sektördeki meslekler arasında tedarik zinciri yönetimi, freight forwarding, tedarik zinciri ve lojistik danışmanlığı trend meslekler olarak söylenebilir.

7- Mesleğinizle ilgili pratik kazandırma adına neler yapıyorsunuz?

Yaptığımız seminerler ve teknik geziler lojistik sektöründe kariyer planlayan arkadaşlarımız için pratik kazandırma yöntemlerimizden bir kısmı. Aslında pratik kazanma iş deneyimi ile daha alakalıdır. Bu yüzden arkadaşlarımızı staj yapmaları konusunda destekliyoruz. Gelecek dönem için de mülakat ve CV hazırlama workshopları ile arkadaşlarımızı kariyerlerine hazırlamayı hedefliyoruz.

8- Saha ziyaretleri yapıyor musunuz?

Saha ziyaretleri bizim için çok önemlidir. Bu yüzden farklı alanlarda saha ziyaretleri yapmaya çalışıyoruz. Geçen yıl Marport Limanı’nı, bu yıl da Ceva Lojistik Tuzla Deposu’nu ziyaret ettik. Önümüzdeki dönemler için

2020’de Bizi Bekleyen Finansal Tehditler

Maddi gelir amaçlı siber tehdit grupları 2020’de yatırım uygulamalarını, çevrim içi finansal veri işleme sistemlerini ve yeni kripto para birimlerini hedef almaya başlayabilir. Bunların yanı sıra banka altyapılarına para karşılığı erişim verme ve sızdırılan kaynak kodlarına göre yeni mobil bankacılık zararlı yazılımları geliştirme gibi faaliyetler de bekleniyor. Finans sektörüne yönelik tehditlerin nasıl gelişeceğine yönelik bir çalışma yapan Kaspersky tahminlerini paylaştı.

Finansal siber tehditler, kurbanların doğrudan maddi zarara uğramasına neden olduğundan en tehlikeli tehditler arasında gösteriliyor. Sektörde önemli gelişmelerin yaşandığı 2019’da finans kuruluşlarına saldırı düzenleyenler de yöntemlerini geliştirdi. Kaspersky araştırmacıları 2020’de finansal tehdit alanında gerçekleşebilecek çeşitli önemli potansiyel gelişmelere yönelik tahminlerde bulundu. Yapılan tahminler arasında şunlar öne çıktı:

  • Fintech saldırı altında. Mobil yatırım uygulamaları tüm dünyada giderek daha popüler hale geliyor. Bu eğilim 2020’de siber suçluların dikkatinden kaçmayacak. Bu uygulamaların bir kısmı çok aşamalı doğrulama veya uygulama bağlantısını koruma gibi güvenlik önlemlerini uygulamıyor. Bu da siber suçlulara bu uygulamaların kullanıcılarını hedef alma fırsatı tanıyor.
  • Yeni mobil bankacılık Truva atları. Kaspersky’nin çeşitli forumlarda yaptığı araştırma sonucunda, bazı popüler mobil bankacılık Truva atlarının kaynak kodlarının dağıtılmaya başlandığı ortaya çıktı. Daha önce benzer şekilde zararlı yazılımların kaynak kodları yayıldığında (örn. Zeus, SpyEye) bu Truva atlarının yeni sürümlerinin sayısı artmıştı. 2020’de bu durum yeniden gerçekleşebilir.
  • Bankacılık altyapısına ücret karşılığı erişim ve bankalara yönelik fidye yazılımı saldırıları. Kaspersky uzmanları 2020’de suçlular arası ağ erişim olanağı satışında uzman grupların faaliyetlerinde artış bekliyor. Bunların en fazla Afrika, Asya ve Doğu Avrupa bölgelerinde aktif olacağı tahmin ediliyor. Bu grupların ana hedefi küçük bankalar ve büyük şirketler tarafından yeni satın alınan ve bu şirketlerin standartlarına uyum sağlamak için siber güvenlik sistemlerini yeniden kuran finansal kuruluşlar olacak. Bankalar veri kaybı yaşamak yerine fidye ödemeye daha yatkın olduklarından bazı bankaların hedefli fidye yazılımı saldırılarının kurbanı olacağı da tahmin ediliyor.
  • Alışveriş sepetinden veri sızdırma: Çevrim içi ödeme sistemlerini hedef alan siber suçlu grubu sayısı artacak. Son yıllarda, JS-skimming adı da verilen ve e-ticaret sitelerinden ödeme kartı verisi çalma yöntemi çok popüler hale geldi. Kaspersky araştırmacıları bu tür saldırılara karışan en az 10 farklı grup tespit etti. Uzmanlar önümüzdeki yıl bu sayının artacağını düşünüyor. E-ticaret hizmeti sunan şirketlere yönelik saldırılar binlerce şirketi zor durumda bırakacağı için en tehlikeli sonuçları doğuracak.

Kaspersky Güvenlik Araştırmacısı Yuriy Namestnikov, “Bu yıl birçok önemli gelişme yaşandı. 2018’in sonunda tahmin ettiğimiz gibi, aralarında CopyPaste’in de yer aldığı yeni siber suçlu grupları ortaya çıktı, Silence grup tarafından bölge tabanlı yeni saldırılar düzenlendi, siber suçlular dolandırıcılık önleyici sistemleri atlatmaya yarayan verilere odaklandı. Davranışsal ve biyometrik veriler karaborsada satılmaya başladı. Ayrıca, JS-skimming yönteminin kullanıldığı saldırılar da tahmin ettiğimiz gibi arttı. 2020 yaklaşırken finans sektörünün potansiyel hedef olabilecek alanlarında görev alan güvenlik ekiplerine yeni zorluklara hazırlıklı olmalarını tavsiye ediyoruz. Yeni potansiyel tehditler kaçınılmaz şeyler değil. Yalnızca bunlara karşı düzgün şekilde hazırlanmak önemli.” dedi.

Kaspersky araştırmacıları finans sektörüne ek olarak, önümüzdeki yıl yeni güvenlik sorunlarıyla karşılaşacak diğer sektörleri de belirledi.

Tehdit gruplarının hedeflerinden biri haline gelen sağlık sektöründe tıbbi kayıtların ve bağlantılı tıbbi cihazların korunmasına odaklanılması tavsiye ediliyor.

Kurumsal güvenlik ekipleri bulut altyapısına daha fazla dikkat göstermeli ve içeriden ağa erişim riskine önlem almalı. Bazı suçlu grupları şirket çalışanlarını şantaj ve benzeri yöntemlerle kandırıp içeriden bilgi sızdırmak için kullanabiliyor.

“İkinci El Araç Pazarı Rekora Koşuyor”

Eylül ayından itibaren, sıfır araç pazarı, 2018 yılının aynı döneminde yaşanan çalkantılı dönemle kıyaslandığında, iyileşme trendine girdi denilebilinir ancak ikinci el pazarına baktığımızda Eylül’den itibaren büyük bir yükselme trendi görülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) geçtiğimiz günlerde açıkladığı rapora göre, ekim ayında 816 bin ikinci el otomobil ve hafif ticari aracın satışı yapıldı. Böylece, ay bazında incelendiğinde tüm zamanların en yüksek satışı gerçekleşerek bir rekor kırıldı.

“İkinci el satışları ocak ayına göre yüzde 90 artı”

Faizlerin düşmesiyle birlikte otomobile olan talebin yeniden canlandığını belirten Garenta ve ikinciyeni.com Genel Müdürü Emre Ayyıldız, “Sıfır araç pazarında Kasım ayında 58 bin adetlik satışla bu yılın rekoru kırıldı. Bankalar faizleri düşürdü, finansmana erişim kolaylaştı ve otomobile olan talep yeniden başladı. Sıfır araç pazarındaki bu hareketlilik dışında, ikinci el araç pazarında da rekor satışlar görüyoruz. Ocak ayında 446 bin olan ikinci el otomobil ve hafif ticari araç satışının, ekim ayında 816 bine ulaştığını ve bir ayda satılan en yüksek satış hacmi ile tüm zamanların rekorunu kırdığını görüyoruz” dedi.

Emre Ayyıldız: “ikinciyeni.com olarak, 2014 yılından bu yana yarattığımız sürdürülebilir başarımıza 2019 yılında da devam ediyoruz. Toplam 400 bini aşan üye sayımızla, 60.000’den fazla teklif veren tüketicilerimiz ile kurulduğumuzdan bugüne 100 bine yakın ikinci el araç satışı gerçekleştirerek, toplamda 5 milyar TL’nin üzerinde e-ticaret hacmi gerçekleştirdik. Yılda ortalama 20.00 adet aracın satışını gerçekleştirdiğimiz platformumuzda, 2019 yılında 1.180 adet kurumsal, 996 adet bireysel müşterimiz platformumuz üzerinden satışlarını gerçekleştirdi” dedi.

Kasım ve aralık aylarındaki satışların da eklenmesiyle ikinci el otomobil ve hafif ticari araç satışlarında başka bir rekor daha beklediklerini açıklayan Ayyıldız, “Geçtiğimiz yılın toplamında 6 milyon 156 bin ikinci el otomobil ve hafif ticari araç satılmıştı. Yılın son iki ayında satılacak araçlarla birlikte 2019 yılında yaklaşık 7 milyon ikinci el otomobil ve hafif ticari aracın satılmasıyla tüm zamanlarda en fazla satış yapılan yıl olarak yeni bir rekor kırılmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

OSD’den Hurda Teşviki Sürekli Olsun Önerisi!

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün, yıl sonu itibariyle sona eren ve kamuoyunda hurda teşviki olarak bilinen “Yaşlı Araç Değişim Programı”yla ilgili açıklamalarda bulundu. Programın devreye alındığı Haziran 2018’den bu yana 400 binden fazla hurda aracın trafikten silindiğini vurgulayan Haydar Yenigün, “Söz konusu programı; iç pazarın canlanması, ekonomiye katkı, trafik güvenliği ve her şeyden önemlisi çevre duyarlılığı dikkate alındığında çok önemli bir uygulama olarak değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, hurda teşvik programının içeriğinin aynı araçla değişim şartı kaldırılarak, birçok ülkede olduğu gibi sürekli bir program olarak ele alınması veya kısa vadeli bir çözüm olarak 2019 yılı sonrasında da devam etmesi, ülkemiz ihracatının yüzde 19’unu gerçekleştiren, ekonomimize önemli katkılar sağlayan otomotiv sanayimiz adına önem arz ediyor” ifadelerini kullandı. Haydar Yenigün, programın etkinliğini artıracak 4 önemli öneriyi de paylaştı.

Kamuoyunda hurda teşviki olarak bilinen “Yaşlı Araç Değişim Programı” 2019 yılı sonu itibariyle sona erdi. İç pazarı önemli ölçüde hareketlendiren programla ilgili görüşlerini paylaşan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün, önemli istatistikler paylaşırken, programla ilgili 4 kritik öneri daha getirdiklerini bildirdi. Haziran 2018’de uygulamaya alınan hurda teşvik programıyla birlikte, Kasım ayında devreye giren vergi düzenlemelerinin pazarın daralmasında yavaşlatıcı etki yarattığını ifade eden Haydar Yenigün, “Söz konusu programı; iç pazarın canlanması, ekonomi, trafik güvenliği ve her şeyden önemlisi çevre katkıları dikkate alındığında çok önemli bir uygulama olarak değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, hurda teşvik programının içeriğinin aynı araçla değişim şartı kaldırılarak, birçok ülkede olduğu gibi sürekli bir program olarak ele alınması veya kısa vadeli bir çözüm olarak 2019 yılı sonrasında da devam etmesi, ülkemiz ihracatının yüzde 19’unu gerçekleştiren, ekonomimize önemli katkılar sağlayan otomotiv sanayimiz adına önem arz ediyor” dedi.

400 binden fazla hurda araç trafikten silindi

Programın devreye alındığı günden itibaren iç pazardaki satışlara önemli katkılar sağladığını belirten OSD Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün, “TÜİK verilerine göre, 2018 yılı Haziran ayı itibariyle trafikten kaydı silinen araç sayısında ciddi artış yaşandığı gözlemlenmiştir. 2018 yılı Ocak-Mayıs döneminde 22 bin 674 adet araç trafikten silinmişken Haziran-Aralık döneminde 180 bin 306 adet aracın trafikten kaydı silindiği görülmektedir. 2019 yılı ilk on ayında trafikten kaydı silinen araç sayısı ise 224 bin 234 adete ulaşmıştır. Kaydı silinen araçların ciddi bir kısmının yerine yeni araç alındığı kabul edilirse, hurda teşvik uygulamasının pazardaki daralmayı frenlediği sonucu çıkmaktadır. Diğer bir ifade ile hurda programı ve vergi indirimleri olmasaydı pazarda yaşanan daralmanın daha fazla olacağı değerlendirilebilir” diye konuştu.

Mevcut “Yaşlı Araç Değişim Programı”nın etkinliğini artırmak üzere 4 önemli öneri hazırladıklarını dile getiren OSD Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün, bu önerileri ise şu şekilde sıraladı:

  • Program içeriğinde aynı kategoride araçla değişim şartının kaldırılması, özellikle de otomobil ve hafif ticari araç sınıflarında bir aracın hurdaya ayrılması ile yeni bir otomobil veya hafif ticari araç sınıfında araç alımına imkan sağlanması gerekmektedir. Yani aynı kategoride araç alma zorunluluğunun bu kategoriler için kaldırılması sağlanmalıdır.
  • 2019 yılında uygulamaya alınan yeni emisyon normlarından kaynaklı ek maliyetler ve ekonomik koşullar ile oluşan fiyat artışları göz önüne alınarak terkin edilecek ÖTV tutarları güncellenmelidir.
  • Fiyat seviyesi yüksek ve ÖTV oranları göreceli olarak düşük olan ağır ticari araç grubunda etkisi çok kısıtlı kalan hurda teşvik uygulamasının, bu araç grubu için katkıyı artıracak şekilde yeniden kurgulanması gerekmektedir.
  • Ülkemiz yaşlı traktör parkının gençleşmesi ve tarımda verimliliğin artması için traktörler de program kapsamına alınmalıdır.

Büyüyen E-ticaretle Birlikte Paketleme Konusu 10 Şirketten 9’unun Gündeminde

  • DHL’in “Paketlemeyi Yeniden Düşünmek” raporuna göre 10 şirketten 9’u paketleme konusunun kendileri için gündemin üst sıralarında yer aldığını ifade ederken, sürdürülebilir paketleme malzemelerinin hayata geçirilmesi bir numaralı öncelik olarak dikkat çekiyor.
  • Hız odaklı e-ticaret gönderileri, üst düzey müşteri memnuniyeti elde etmek üzere paketleme optimizasyonu, otomasyon, akıllı-paketleme çözümleri ve benzeri yeniliklere adapte olmayı gerektiriyor.

İstanbul, 3 Ocak 2020: DHL, lojistik sektöründe paketlemenin geleceğine dair kapsamlı bir değerlendirme sunan “Paketlemeyi Yeniden Düşünmek” başlıklı yeni bir Trend Raporu yayınladı.

Küreselleşme ve e-ticaret sayesinde gönderime çıkan toplam ürün hacmi artıyor ve paketler daha uzun, daha karmaşık uluslararası lojistik ağlar aracılığıyla daha uzaklara yolculuk ediyor. DHL’in müşteri ve iş ortakları üzerinde gerçekleştirdiği anket, 10 şirketten 9’unun paketlemeyi önümüzdeki 3 ile 5 yıl arasında gündemin üst sıralarında gördüğünü ortaya koyuyor. Hız odaklı gönderilerin ve popülerliği giderek artan abonelik hizmetlerinin sonucu olarak “tek ürün” gönderim sıklığındaki yükseliş daha fazla karbon emisyonuna ve ambalaj atığına yol açıyor. E-ticaret ürünlerindeki çeşitliliğin artışı da kargo ve paketleme alanında yeni zorluklar ortaya çıkarıyor. Ankete katılan müşteriler; paketleme maliyetinin makul düzeyde kalması, taşıma esnasında zarar gören gönderilerin sayısı ve eldeki nakliye kapasitesinin en iyi şekilde kullanılması konularında sorunlarla karşı karşıya olduğunu düşünüyor.

Daha sürdürülebilir kargo taşımacılığına yönelik taleple birlikte atık azaltma, yeşil malzemeleri teşvik etme ve uygun geri kazanım sistemlerini hayata geçirme konularında yeni çabalar ortaya çıkıyor. Önde gelen perakendeciler bu beklentilere sorunsuz ve geri dönüşümlü malzemeler kullanarak yanıt verirken, ulaşılabilir estetik paketleme çözümleriyle müşteriyi memnun ediyor ve durumu lehlerine çeviriyorlar.

DHL Express Türkiye CEO’su Claus Lassenkonuya ilişkin değerlendirmesinde, “Global Trend Raporumuz ve müşteri anketimiz; kolay, geri dönüşümlü ve sağlam paketlemenin toplamda pozitif müşteri deneyimi elde etmek açısından ne kadar büyük önem taşıdığını gözler önüne seriyor. Ancak şirketlerin, tüketicilerin ve çevrenin değişen ihtiyaçlarının hızla artması, maliyetleri yükseltiyor ve verimliliği düşürüyor. İnanıyoruz ki, yeni paketleme optimizasyon araçlarının, malzemelerinin ve elleçleme teknolojilerinin benimsenmesi, verimliliği ve üretkenliği kayda değer ölçüde büyütecektir. Bunun sonucunda da tedarik zincirlerinin işleyişi ve lojistik süreçlerde değişimler yaşanacaktır” dedi.

Otomotivden sağlığa tüm sektörlerde paketleme talepleri dönüşüm içinde

Tüm sektörlerde paketleme konusunda yeni talepler giderek çoğalıyor. Örneğin otomotiv ve teknoloji sektörlerinde tedarik zincirlerinin, giderek artan sayıdaki hassas, yüksek değerli bileşenleri barındıracak şekilde evrimleşmesi gerekiyor. Lojistik profesyonellerinin sağlık sektöründe hayat kurtaran ilaçların ve aygıtların hastanelere ve hastaların evlerine güvenli olarak ve gerektiği şekilde teslim edilmesini temin etme zorunluluğu bulunuyor. E-ticaret geleneksel perakendeciliği tahtından ederken, kapının önüne kadar gelen paket artık tüketici ile markalar arasında kritik bir temas noktasına dönüşüyor.

Lojistik sektörü için öngörüler

  • Paketleme optimizasyonu: Tam kapasiteyle doldurulmamış sevkiyatlar, ürünlerin hasar görmesinin başlıca sebeplerinden biri olduğu gibi maliyet ve sürdürülebilirlik açısından olumsuz etkilere sahip. Bu nedenle şirketler, ürün kalemleri, karton kutular ve paletler için en iyi oranı başarıyla hesaplayan, ardından da sonuçları doğrudan toplayıcı araçlara ileten yazılımlar geliştiriyorlar. Örneğin DHL’in yenilikçi optimizasyon aracı OptiCarton, paketleri ebat ve ağırlıklarına göre daha verimli biçimde seçip düzenleyerek karton kutu ve palet alanını maksimize ediyor.
  • Paketleme otomasyonu: Otomatize edilen yük boşaltma süreçleri, hat sonu istifleme ve etiketleme sistemleri, dönemsel paketleme ve işe alım gereksinimlerinin yükünü hafifleten işbirlikçi robotlar, şirketlere, büyüyen e-ticaret pazarını deneyimli iş gücüyle dengeleme olanağı sağlayacak.
  • Sürdürülebilir paketleme malzemesi: DHL müşteri anketini yanıtlayanların büyük çoğunluğu, sürdürülebilir paketleme malzemelerinin hayata geçirilmesinin kendileri açısından yakın gelecek için bir numaralı paketleme önceliği olduğunu ifade ediyor. Sürdürülebilir gıda paketleri, streç filmlere ve tek kullanımlık plastik zarflara karşı yeşil alternatifler geliştirilmesi alanlarında yapılan araştırmalar giderek artarken, maliyet ile müşteri memnuniyetini dengede tutmak, perakendeciler açsından ciddi bir sıkıntı haline geliyor.
  • Tekrar kullanılabilir şekilde paketleme ve tersine lojistik: Son dönemlerde israfı ortadan kaldırmak üzere, tekrar kullanılabilen malzemelerin ve kapalı devre geri dönüşüm programlarının giderek daha fazla benimsendiğini görüyoruz ama hâlâ birtakım sıkıntılar söz konusu. Ekonomik açıdan uygulanabilir bir tekrar kullanılabilen paketleme sistemi kurmayı düşünen sektörlerin hesaba katması gereken şeyler var: Paketleme malzemesi havuzunun ne büyüklükte olması gerektiği; taşıyıcı muhafazaların temizlenmesi, denetlenmesi ve bakımı için gerekli sistemlerin tasarımının nasıl olacağı ve tersine lojistik süreçlerinin maliyeti, hızı ve kullanım kolaylığı.
  • Akıllı paketleme: Akıllı etiketler gibi akıllı paketleme teknolojileri ve son aşama ürün koruma önlemleri, müşteri ile tedarik zinciri ve paket arasındaki bağı, kargonun durumu ve yeriyle ilgili gerçek zamanlı güncel bilgiler vererek güçlendiriyor.

Profesyonel Network’ten Ticari Network’e

Bugün sizlerle yeni yıl yol haritamızı paylaşacağım.
Bu değerlendirme yazısını her yeni yılın ilk pazartesi günü yayınlayacağım.

Son bir yıl içerisinde marka ailemizi; Satınalma Dergisi, BuyerNetwork.net ve StartupVadisi.com platformlarını iş dünyası ile entegre ettik.
Firma ve yöneticilerle yeni işbirlikleri ve değer alanları üretmeye başladık.
Bu emeğimizin karşılığında kurumsal pazarda 2019 yılında % 30 büyüme gösterdik.
Dergi olarak 85. sayımızı yayınlamanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz.

2020 yılında firma ve yöneticilerle, değer üreten yeni projeleri hayata geçireceğiz.

Sizler için projelerimizi anlatan iki kısa video hazırladık:

Profesyonel Network’ten Ticari Network’e BuyerNetwork Pro Marka Ailesi 

BuyerNetwork Marka Ailesi 2019 Gelişim Yılı

Şimdi 2020 Yılı Yol Haritasını İş ve Ticaret Tarafında Birlikte Hazırlayalım.

Siz değerli sektör çalışanlarımız ve firmalarınızla neler yapabiliriz ?

TİCARET DÜNYASINDA KAZANIMLAR

Firmanızın sektöre yönelik ürün ve hizmet satışlarınızda yeni bir kanal oluşturuyoruz.
Tüm firmalar TEKLİF ALMA  – TEKLİF VERME sistemi ile otomatik entegre bir biçimde işini büyütebilmektedir. Bununla birlikte tüm firma ve yöneticilere yönelik “özel” kampanya düzenleyebilirsiniz. İşini büyütmek isteyen tüm firmalarımızla proje konuşuyor ve hızlıca hayata geçiriyoruz.

Hammadde, lastik, jeneratör, akaryakıt, filo, promosyon ürünleri, ofis/kırtasiye, gıda, kimyasallar, kargo ve nakliye, eğitim, tesis yönetimi…

Şirketinizin Ticari Hedeflerine Ulaşmasında Katkı Sağlıyoruz.

Tüm sektörlerin ihtiyaçlarına uygun ürün ve hizmet satışlarınızı pazaryerinden gerçekleştirebilirsiniz.

Tedarik zincirinin tüm aşamalarında çözüm getiriyoruz. Operasyonel maliyetlerinizi düşürüyoruz. Yüksek müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmet sağlıyoruz. Platform üyesi firmalarımıza ticaret tarafında destek oluyoruz.

  • Tüm Platform Üyesi Firmalara Kampanya Yapmak İstiyorum
  • Teklif Almak İstiyorum
  • Alırken Kazanın (firma ürün ve hizmet ihtiyaçlarınıza en uygun çözüm modülü)

Dış Ticaret Operasyonlarınız için Teklif Alın 

  • İhracat ve Lojistik Operasyonlarınız İçin Teklif Alın

Yurtdışı ihracat hedeflerinize ulaşmanızda partneriniz oluyoruz. Strateji belirleme, pazar istihbaratı ve satış geliştirme, müşterilerle eşleştirme, lojistik ve gümrük operasyonlar, Turquality süreçleri ve kurumsallaşma hizmetlerimiz ile partner firmalarımızla beraber yanınızdayız.

  • Pazar İstihbarat ve Satış Geliştirme İçin Teklif Alın

Hedef pazar analizi & istihbarat, strateji belirleme, müşteri bağlantılarının kurulması & ilişki geliştirme, satış politikalarının belirlenmesi, fiili ihracat ve satış konularında size çözüm üretiyoruz.

Şirket partnerlikleri ile ticaret ve eğitim etkinliklerimizi büyütüyoruz.
Şirket partnerliği için kurumsal üyelik sayfamızı inceleyebilirsiniz.

İŞ DÜNYASINDA KAZANIMLAR 

  • Çalışanlarımızı eğitim, iş bulma ve kariyer planlamada destekliyoruz.

BuyerNetwork Marka Ailesi olarak çalışanların yanındayız. Sektörde çalışanların bilgi ve deneyimlerini geliştirdiği paylaşım etkinlikleri; konferans ve eğitimler düzenliyoruz.

2019 yılında birbirinden değerli dört büyük etkinliği platform firma ve yöneticilerimizle gerçekleştirdik. B2B Konferanslarımız:

– 11 Aralık 2019 Lojistik ve Depo Yönetimi Konferansı
– 20 Kasım 2019 Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Konferansı ve Ödül Töreni
– 20 Mart 2019 BuyerNetwork Women Sosyal Girişimcilik ve Yönetimde Kadın
– 16 Şubat 2019 Dış Ticaret Konferansı

Bu kapsamlı etkinlikleri profesyonellerimize maddi bir yük getirmeden sunduk ve bu yıl da olabildiğince bedelsiz sunmaya gayret edeceğiz.

Yönetici Eğitim Vakaları – 4 Yetenek

BuyerNetwork.net B2B Platformu içerisinde 4 Yetenek bölümünü açtık.
“Pratik Sizi Mükemmelleştirir”
mottosuyla profesyonellerimizin kişisel ve mesleki gelişimine katkıda bulunmaya başladık. Yönetim, strateji, e-ticaret, lojistik ve tedarik zinciri alanlarında çalışma vakaları koyduk. Bu örnek olayları çözen arkadaşlarımız için de çeşitli ödüller belirledik. Ocak ayından itibaren kazanan isimleri yayınlıyoruz.

Öğrenme Merkezi

Öğrenme Merkezi, özellikle uzaktan eğitimde popüler bir ortam sağladı. Şirketlerimiz kurumsal üyelik sistemi ile 10 çalışanı sembolik maliyetlerle bu eğitim platformundan faydalanabiliyorlar. Satınalma Dergisi’nin tüm arşivini, 85 sayıyı, sayfa sayfa inceleyebilirsiniz.

Buyer Network Card Avantajları İle Geldi

Platform üyelerimiz için artık kart sistemi zorunluluk halini almıştı. Bu sistemi nasıl avantajlı hale getiririz diye hayli düşündük. Konferanslar ve belirli etkinlikler ücretsiz devam ederken uzmanlığa dayalı eğitimleri indirimli bir şekilde dikkatinize sunacağız.
Buyer Network Card sahipleri Öğrenme Merkezi’nde yer alan tüm Satınalma Dergisi’ne erişim sağlayabilecek.

Yönetici Yerleştirme Hizmeti

Platform üyelerimize profesyonel yetenek bulma ve kariyer danışmanlık hizmetlerinin sağlanmasını istiyoruz. Bu nedenle uluslararası iş tecrübesine sahip Benson & Partners’la bir araya geldik. Tüm yönetici ve yönetici adaylarına sektörde iş değiştirme, iş arayışlarına profesyonel destek hizmeti verelim istedik. Şirketlerimizin önemli bir bölümü küresel çapta faaliyet gösteriyor. Bu nedenle sadece yurtiçi değil uluslararası kariyer ve iş fırsatlarının sunulmasını istiyoruz.

Temesist Akademi ile eğitim işbirliğimiz başladı

Sektörün lider firması Temesist Şirketler Grubu ile İkitelli Genel Merkezi’nde sektöre yönelik mesleki eğitimler başlıyor. 23 Ocak 2020 tarihinde Tedarik Zinciri Yönetimi ile eğitim faaliyetlerimize başlıyoruz. Atilla Yıldıztekin hocamızın vereceği bu eğitimi kaçırmamak için ajandanızda yer ayırın.

Tedarik Zinciri Yönetimi eğitimine kayıt olmak için buraya tıklayıp “katılıyorum” seçeneğini işaretlemeniz gerekmektedir.

Her eğitim için 20 profesyonel katılımcı sınırı bulunmaktadır. Katılımcıların aktif iş hayatında görev almaları gerekmektedir.

Şirket partnerliklerimizle ticaret, iş geliştirme ve etkinlik (eğitim) alanlarında yeni projeler üretmeye devam edeceğiz.  

Kıl Payı Kurtulma Kültürü

Çoğumuz bilge atalarımızın dediği gibi “Bir musibet, bin nasihatten iyidir” der, başarısızlıklarımızdan dersler çıkarırız. Ancak çoğu zaman başarısızlıklarımızdan olduğu kadar başarılarımızdan da dersler çıkarmamız gerekir. Bir hedefe odaklandığımızda bir kırılma anı yaşayıp, her şey tam ters gidecekken bir anda kıl payı kurtulduğumuz olur. O an verilmiş sadakamız olduğunu, şansın yardım ettiğini ve dualarımızın karşılık bulduğunu söyleriz. Peki, ya bir sonraki sefer?

Çözüm bekleyen hemen her krizin öncesinde alınan bir erken uyarı sinyali vardır. Bu erken uyarı sinyali ya ihmal edilmiş, ya bu mesaj yanlış analiz edilmiş veya bir ucuz atlatma yaşanmıştır. Ya da o an için günü kurtaran bir kahraman çıkmıştır.

Araştırmacılar, bu sinyallerin göz ardı edilmesinin iki nedeni olduğunu belirtiyorlar: Birincisi sinyaller işin gereği olarak doğal bir risk olarak değerlendirilip normalleştiriliyor. İkincisi ise sonuç önyargısı adı verilen durumdur. Proje başarıyla sonuçlanınca kimse başarıyı tartışmak istemiyor. Altına imza atılan önemli bir başarı varken süreçte yapılan küçük hatalar önemsenmiyor. Ve bu küçük hatalar, bir sonraki projede önemli sorunlara ve başarısızlığa yol açabiliyor.

Ucuz atlatma deneyimleri doğru okunursa kurumu önemli iş, itibar, zaman ve finansal kayıplarından kurtarmak mümkündür. Peki, kıl payı kurtulma ve ucuz atlatmalar nasıl fark edilebilir, hatta gelişim için bunlardan nasıl fayda sağlanır?

1-Baskı Ortamı: Zaman, maliyet, hedef ve başarı baskısı altında insanlar analitik veriler yerine sezgilerine göre karar almaya daha eğilimlidir. Özellikle liderlerin, rasyonel verilerin göz ardı edildiği ve sadece sonuca odaklanıldığı bu gibi durumları fark etmesi gerekir. Eğer üzerinizde yüksek baskı olmasaydı o iş nasıl daha farklı şekilde yapılabilirdi? Liderlerin, ekip üyelerini bu gibi konularda konuşabilmeleri için teşvik etmeleri durumunda çok büyük sorunlar önceden öngörülebilir.

2-Normalleştirme: Bir iş yapılırken ortaya çıkan hata ve yanlışlar sürecin doğal bir parçası olarak görülür. 1000 defa yaşanan, artık kanıksanan ve hep tekrarlanan bu hatalar potansiyel bir tehlike olarak görülmez. Süreç eğitimleri, dışarıdan bakan farklı bakış açıları ve yaratılacak farkındalıklarla bir hata ve yanlışın normalleşmesi tespit edilebilir.

3-Sorunun Kaynağına İnin: Çoğu zaman çözüm bekleyen temel sorunlara durumun özelinde geçici çözümler bulunur. Düşük maliyetli, ucuz ve geçici olan bu çözümler, sorunu ortadan kaldırmaz. Sorun, potansiyel bir tehlike olarak varlığını sürdürmeye devam eder.

4-Önemsemek: Kıl payı kurtulmalar için detaylı raporlama yapmayı kurum kültürü haline getirmek, bir çözüm olarak görülebilir. Böylece başarı ile ucuz atlatma arasındaki çizgi daha net olarak görülebilir.

5-Ödüllendirme: Bir şirketin ürün ve hizmet kalitesini yükseltebilmek için en önemli veri kaynağı, aldığı geri bildirimlerdir. Müşteri şikâyetleri kadar çalışanlardan süreç için gelecek iyileştirme önerileri de önemli bir bilgi kaynağı olarak görülebilir. Kurumda kıl payı kurtulmalar üzerine konuşabilmek bir çözüm olarak düşünülebilir. Bunların tekrarlamaması için getirilen çözüm önerilerinin ödüllendirilmesinin kurum kültürü olarak benimsenmesi bir çözüm stratejisi olarak görülebilir. Böylece sonraki aşamalarda ucuz atlatmaların hatta olası felaketlerin önüne geçilebilir.

Başarısızlıklarımızdan olduğu kadar başarılarımızdan da dersler çıkarabilmemiz için kıl payı kurtulduğumuz anları iyi analiz etmemiz gerekir. O an verilmiş sadakamız olduğunu, şansın yardım ettiğini ve dualarımızın karşılık bulduğunu söylesek de bir sonraki sefer işimizi şansa bırakmamalıyız. Ve dersler çıkarabilmek için de, bu konuda stratejiler geliştirmek yerine kurum kültürünün bir parçası haline getirmek çok daha temel bir çözüm olacaktır. Çünkü, Peter Drucker’ın dediği gibi “Kültür, stratejiyi sabah kahvaltısında yer.”

Kaynak: HBR’s 10 Must Reads – Doğru Karar Almak, Catherine H. Tinsley, Robin L. Dillon, Peter M. Madsen Çeviri: Melis İnan, Optimist Yayınları, Haziran 2017, İstanbul

Omnichannel’da Müşteri Deneyimleriyle Kazanmak

Sanki daha dün gibi… İlk bankamatik kartları… İnternetin hayatımıza girmesi… Web siteleri… E-ticaretle alışveriş… Ve diğerleri… O günleri bir tatlı hayal olarak hatırlıyoruz… Teknolojik gelişim ve pazarlamada yaşanan değişim kadar hızlı ki yetişmek mümkün değil…! Şimdi de şirketler web üzerinden Omnichannel uygulamalarının keşfiyle ve pazarlamada yaygın kullanımıyla müşteriye daha yakın olarak önemli başarılar sağlıyor… Nasıl mı…? Mobil uygulamanın, mağazanın içindeki görünümüne göre hissi tematik olarak yansıtılmasıyla… Web sitesinin müşteriye duyarlı tasarımıyla ve müşteri temas noktalarıyla… Müşteriye göre çapraz kanallarla yapılan satışla… Elbette her şey müşterinin hayatına dokunarak, onun her şeyi algılayıp anlaması ve satınalma davranışı göstermesi üzerine kurgulanıyor… Omnichannel ile müşterinin duyusal olarak hayatına dokunarak satın alma için harekete geçmesi… Duyusal algılama ve bilişsel olarak hareket geçmesiyle… Bir müşterinin her şeyi algılaması için en iyi yol, kendi verilerine ve deneyimlerine sahip olmalarını sağlamak ve daha sonra gelecekteki her deneyimin oluşumunu ve bağlamını yönlendirmek için kullanmalarını sağlamak… Onların kullanacakları ürün ve hizmet tasarımını sağlayan Omnichannel uygulamalarıyla… Best Buy’la… Gucci’yle… Starbucks’la… Mercedes’le, Disneyland ile… ve diğerleriyle yaşanan deneyimsel olan her şey…! Omnichannel hayatımızın tam içinde… Neredeyse vazgeçilmezi…! Keyifle yaşadığımız deneyimlerle…!

Aslında baktığımız zaman hayatımızdaki hemen her şey sürekli müşteri deneyimimizden başka bir şey değil…! Bu deneyimlere bağlı olarak hayattaki tüm iyi ve kötü şeyleri öğrenerek hafızamıza kaydediyoruz… Deneyimlerden olumlu olanları tekrar tekrar yaşayarak kendimize iyilik yaparak mutlu hissedebilmek… Olumsuz olanları ise silerek bir daha yaşamamak… Deneyimlere bağlı olarak yaşadığımız duyusal hazlar bizim marka tercihlerimize göre şekilleniyor… Bugün markalar arasında sürekli olarak online ve ofline olarak sürekli bir deneyim yaşama yeteneği öne çıkıyor… Şüphesiz Omnichannel de şirket tarafından satılan ve müşteri tarafından ürünle/hizmetle satın alınan müşterinin yeni ve farklı bir deneyim yaşaması vaadi

Omnichannel’i anlayabilmek…!

Düşünsenize bir şehre uçmak üzere havaalanına geldiniz… Ve uçmak üzere check in yapmak için kuyrukta saatlerce beklemek mi…! Veya akıllı telefon, tablet veya bilgisayar üzerinden check in yaparak ve uçakta istediğiniz yeri seçerek beklemeden işlemleri yapmak mı…! Hangisi daha kolay ve rahat…? Elbette online check yapmak (elbette bilgisayar okuryazarı olmak kaydıyla)…! Omnichannel bir (networking) yapılanmasına bağlı pazarlama kanalları bileşeni… Omnichannel hayatımızdaki bizim (müşteri) yolculuğumuza göre temas noktalarıyla (connection) birlikte dijital dünyada hayatımızın bir parçası oluyor… Alışveriş merkezine sadece bir müşteri kartıyla girerek istediğimiz ürünleri alarak alışveriş yapmak ve kasada hiçbir işlem yapmadan çıkıp gitmek… Veya bir kitapçı da istediğimiz kitapları seçerek alıp çıkmak…! Ödemelerin Omnichannel ile temas noktalarında kartımızla otomatik olarak yapılması… Tüm bu ve benzeri örnekler şu anda Amazon ve diğer Omnichannel teknoloji şirketlerinde uygulamaya geçti bile…!

Peki tüm bu kolaylıklarına rağmen biz  Omnichannel’i hayatımızdaki gelişim sürecini yeterince anlayabildik mi…? Omni kelimesi, Latince “Omnis” olarak; her şey, her yer, her zaman ve herkes için manasına gelir… Omnichannel;  tüm fiziksel kanalların  (çevrimdışı) ve dijital kanalların (çevrimiçi) birleştirilerek ve müşteriye deneyim sunmak… Her şeyi, her yerde, her zaman ve herkese sunarak satabilmek… Omnichannel çok kanal stratejisi olarak; tüketicilere her zaman, her yerde eşsiz alışveriş deneyimi yaşatan bir dağıtım stratejisi… Günümüzde Türkçe’de Omnichannel, çevrimdışı (ofline) ve çevrimiçi (online) ve olarak birleşik kanallarla (çok kanallı) satış yapılması manasına geliyor… Bir bakıma Omnichannel, müşterilere ürün ve hizmet pazarlaması amacıyla farklı dağıtım ve tanıtım kanallarının karışımı… Günümüzde kullanıldığı şekliyle Omnichannel, sürekli olarak, eşsiz “müşteri deneyimi” yaşatılarak farklılaştırmaya dayalı yenilikçi pazarlama… Omnichannel, deneyimsel pazarlama bağlamında müşteri deneyimini geliştirmek üzere kullanılan kanallar arası stratejisi… Şirket için kanalların farklı hedefleri ve buna göre bütçeleri var… Markadan çok, kanalın müşterisi kavramı önem kazanıyor… Bu bağlamda mağazalardan yapılan satışlar (offline) ile internetten yapılan satışlar (online) genellikle birbirleriyle rekabet halindedirler…

Eskiden ürünün satışında müşterinin marka ile karşılaştığı ilk an önemliydi… Her şey buna göre kurgulanıyordu… Tüm çabalar o “ilk an”a göre tasarlanarak alış verişin yapılması sağlanıyordu… Kısaca ilk bakışta aşk (etkileşim) önemliydi… Teknolojideki gelişmelere bağlı olarak satışlarda meydana gelen değişimle birlikte ürünün/hizmetin deneyimlenerek kullandığı an önem kazanmıştır…. Müşteri için artık “anı yaşamak” diye sloganlaşan cümleyle birlikte yaşanan “deneyim” öne çıkıyor… Böylece çok yönlü etkileşime dayalı olarak ilk karşılaşma ve sonrasında yaşanan deneyim bir bütün olarak duygusal bağa dönüşüyor… Sosyal medyanın yaygınlaşması sonucu müşteri alışveriş deneyimlerinin paylaşılarak çok yönlü etkileşimin artması… Artan etkileşimle birlikte bu deneyimlerin müşteri tarafından yaşanmak istenmesi… Ve yaşanarak deneyimlenmesi… Önemli olan Omnichannel ile işlemleri kolaylaştırarak müşteriyle temas edebilmek…

Şüphesiz müşteri yolculuğunda Omnichannel, çok kanallı olmanın ötesinde anlamlar ifade edebiliyor…! Bunlardan birisi her an, her yerde müşteri yaşamının ayrılmaz bir parçası olmak… Bu bağlamda mobil ve online olarak müşteri yolculuğunda onların yaşamlarında çevrimiçi (online) ve çevrimdışı (offline) zamanları rotalara göre müşteri temas noktalarını haritalamak gerekiyor… Müşterilerin hayatında yolculuğa göre dağıtım kanallarının temas noktaları oluşturarak ve onların hayatına dokunarak onları satın alması kurgulanıyor… Örneğin; müşterinin seyahati, alışverişi, yemek, eğlence, sosyal etkinlik türlerine göre ürün siparişleri ve hizmet talepleri sunulabiliyor… Ürün ve hizmet üretim ve pazarlama süreçlerinin tasarımlarında müşterilerin online ve offline zamanlarını ve aralarındaki geçişleri haritalayarak pazarlama ve dağıtım sistemini müşteri temas noktalarına göre kurgulamak sihirli bir müşteri deneyimini sağlıyor… Eğlence devi Disney World’e seyahat ettiğinizde oradaki her anınızda teknolojiyi kullanarak Omnichannel ile size sihirli bir müşteri deneyimi yaşatıyor… Disney, sizinle yolculuk süresince hayatınıza göre temas edebilecek noktalar tasarlıyor… Disneyland’a geldiğiniz andan itibaren otele girişinizle Omnichannel serüveni başlıyor… Sonra eğlence parklarına bilet alışınız ve bu parklara girişinizle ilgili temas noktaları tasarlanıyor… Sonra da her şey yemek molalarınız ve hediyelik alışverişlerinize göre kurgulanıyor… Size Omnichannel ile Disney World’de sihirli bir müşteri deneyimi yaşatarak duygusal bağ kuruluyor… Dolayısıyla, müşteri yolculuğunun büyük veriye göre haritalanmasıyla birlikte müşterinin bu süreçlerde online-offline arası geçişlerdeki temas noktalarına göre Omnichannel ile teması sağlanıyor…

Geçmişten günümüze çok kanallı (multichannel) satış yaklaşımında her bir kanal, müşteri ilişkisine göre iletişimin başladığını kabul eder… Buna göre her bir kanalın ayrı bir fiyatlama, reklâm, ve ürüne göre iletişim stratejisi ortaya çıkıyor… Pazarlamada her şey müşterinin satın alma davranışlarının bilinmesine bağlı ve sürecin kanalda ona göre tasarlanmasına bağlı… Müşterinin satın alma yapmak üzere bir alışveriş süreci genellikle duygu yoğunluklu psikolojik davranışlarla gerçekleşiyor… Elbette bu satın alınan ürün niteliğine göre de değişebiliyor… Örneğin; müşteri için pırlanta satın alırken satın alma davranış duygusal davranışı ile tuz satın alma duygusal davranışı aynı olmasa gerek… Bir alışveriş işleminde müşterinin satın alma davranışları süreci; algılama, hissetme, düşünme ve “harekete geçme” olarak gerçekleşiyor… Müşteri davranışları süreci, Omnichannel ile ürünün müşteri tarafından cazip ve güzel bulunarak ürüne karşı duyulan “algılama”nın heyecanıyla başlıyor… Burada ürünün cazibesi, dikkat çekmesi ve ilgi uyandırması süreci etkileyen bileşenler… Sonraki aşamada müşterinin hizmet aldığı ortamın ve ürününü kullanarak yaşadığı eşsiz bir deneyimle oluşan; duyguları, ruh hali, hazzı, keyfi, huzur ve mutluluğunu “hissetme” si… Daha sonra tüketicilerin duyusal haz ve tatminiyle birlikte oluşan duyguyu yöneterek duyusal bağa dönüştürmek üzere mesajlarla ilişki kurarak satın alma dürtülerini harekete geçirmek üzere “düşünme” faktörü… Son aşamada tüketicilerin; yaşam biçimleri, zevkleri, tercihleri, kültürel özelliklerine göre tasarlanan ürün ve servisleri satın almak üzere davranışları “harekete geçme ve satış”… Kısaca satış yapmak üzere tüketici satın alma süreci; algılama, hissetme, düşünme, harekete geçme ve satış… Bu süreçlerin işleyişi tüketicinin; dikkatini çekme, ilgisini uyandırma, satın alma arzusunu yaratma, harekete geçerek satış olarak gerçekleşiyor… Omni-channel, bütün bu süreçleri daha kolay hale getiriyor… Örneğin; klasik bir Volswagen’e sahip olan müşteri aynı zamanda “Klasik Volswagen Klübü; topluluğuna da üye sayılıyor… Benzer şekilde Harley Davidson’a sahip olan bir müşteri,  aynı zamanda “Harley Davidson” topluluğa da üye sayılıyor… Topluluk üyesi olmak müşteri ve marka açısından çok önemli bir unsur olarak kabul ediliyor… Zaten şirketler müşterilere üyelik kartları vererek onlarla ilişki yakınlığı ile duygusal bağ kurmak istiyorlar… Bunlar müşteri ile marka arasında kurulan Omnichannel ile  duygusal bağa (Lovemark)’a dönüşüyor…

Müşteriyle temas noktalarını yaygınlaştırabilmek…

Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere mobil ve online dijital dünyayı kullanıyor… Dijital dünyayı çekici hale getirerek onu müşterinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere müşteriye fayda sağlayacak şekilde tasarlarsanız müşteri offline’dan online geçerek alışveriş yapacaktır… O vakit yapılması gereken, müşteri temas noktalarını ve kanalları yaygınlaştırmak… Dijital teknoloji temas noktaları artırılarak ihtiyacı daha hızlı karşılıyorsunuz… Önemli olan müşteri yolculuğuna göre müşteriyle temas noktalarını yaygınlaştırarak müşterinin ihtiyacını en hızlı, kolay, sade ve faydalı şekilde sunabilmek… Müşterinin sunulan ürün ve hizmete bir kere temas ederek faydasını görmesi sonucunda hizmetten tekrar yaralanması süreklilik kazanıyor… Örneğin; bir otel yolculuğuna bağlı olarak turistik tesise giden bir müşterinin beklentisi bir an önce otel odasına girebilmektir… Aynı şekilde müşterinin bir başka beklentisi, otelin eğlence parkları, lokanta ve spor merkezlerinde en az süre kuyrukta beklemektir… Müşteri için önemli olan yolculuğunu yorgunluğunu atmak üzere bir an önce otel odasına girerek odayı kullanmaktır… Bu amaçla Omnichannel ile rezervasyon ve ödeme işlemleri yapılarak otele gelmeden online işlemlerle süreçler yönetiliyor… Otele gelindiğinde her şey hazır oluyor… Müşteri kuyrukta beklemiyor… Zaman ve enerji kaybı yok… İşlemler kolay ve rahat bir şekilde yapılarak müşterinin hayatını kolaylaştırıyor… Artık tüm sistemler bu şekilde kurgulanarak tasarlanıyor…

Online ve offline olarak müşteri temas noktalarıyla sürecin sesini dinlemek… !

Gelişen teknolojilere bağlı olarak sanal olarak dijital dünya, müşterilerin zevk ve tercihlerine göre ihtiyaçlarını daha hızlı, kullanışlı, anlık ve etkili olarak karşılıyor…  Online ve offline geçişler Omnichannel pazarlama ile müşteri teması sonucu müşteri yakınlığına bağlı olarak şekilleniyor…  Bu bağlamda sürecin sesi dinleniyor…! Sürecin sesi bir bakıma müşterinin Omnichannel ile temas noktasına göre şekilleniyor… Orada ise müşterinin sesi dinleniyor… Sürecin online ve offline geçişlerinin uygunluğu ve dengesi satış başarısını doğrudan belirliyor… Çok basit olarak örneğin; müşterinin bir eğlence merkezindeki tüm yolculuğu onun kullanacağı bir kart veya bir bileklik ile haritalanarak onlara eğlenceli ve hoş kişisel bir deneyim yaşatılabiliyor…  Müşteri kartı veya bir bilekliği otelin eğlence parklarına girişlerde, otel odasına girişlerde, fotoğraf çekimlerinde, hediye mağazalarında, lokantalarda, içecek ve yiyecek satın alırken ödemelerde ve otelin parklarına girişlerde kullanılabiliyor… Sürecin sesine göre işlemleri ve alışverişi gözlemleyerek Omnichannel’in eksik veya aksayan yönleri iyileştirilmeli… Omnichannel ile benzersiz bir deneyim yaşayan müşteri nezdinde marka önemli bir rekabet avantajı sağlıyor…  Omnichannel ile müşterinin kendi ürünü tasarımı, kullanacağı hizmeti tasarımı yaşatarak benzersiz bir deneyimle markanın güven kazanması sonucu oluşan duygusal bağ marka aşkına (lovemark) açılan kapı oluyor… Burada markanın sesi dinleniyor… Omnichannel ile yapılan müşteri yolculuğunu ile duyusal olarak tatmin olan müşteri, bilişsel olarak ilişkisel, duyusal ve kulaktan kulağa pazarlama yapacaktır…

Deneyimsel pazarlamanın çekiciliği…

Omnichannel’ın temeli deneyimsel pazarlamaya dayanır… Deneyimsel pazarlama müşteri deneyimlerine odaklanıyor… Müşteri deneyimi geçmişte yaşananlar olabileceği gibi o anda yaşanabilecek anlık ta olabilir… Örneğin; yeni çıkan lüks bir otomobil test sürüşüyle estetik, konfor ve güvenlik ile sürüş rahatlığını yaşamak… Kaliteli bir kahveyi güzel ve rahat ortamda sohbet eşliğinde keyifle yudumlamak… Deneyimsel pazarlamaya göre, müşteriler daha önce edindikleri deneyimler doğrultusunda yaptıkları görüşe göre alışveriş tercihleri yapıyorlar… Bu bağlamda Omnichannel,  müşterilerin deneyimlerini anlamaya odaklanıyor… Bu deneyimlere göre ürünün fonksiyonel özellikleri ve yararları tasarlanarak öne çıkarılıyor… Müşteri deneyimlerine göre “eşsiz deneyim tasarımı” amacıyla;  İnsanlar bir ürünü güzel ve çekici buldukları için mi alıyorlar… ? Ürün onların yaşam stillerini yansıtıyor mu…?  gibi soruların yanıtları aranıyor… Amaç,  Omnichannel ile Lovemark’a giden yolu bularak müşterilerin ürünün hangi özelliklerinden hoşlandıklarını ortaya çıkartmak… Marka değeri ve marka bilinirliğini artırarak Lovemark olabilmek… Müşteriyle ilişkisel olarak kurulan duygusal bağ ile uzun süreli işbirliği yapabilmek… Bu amaçla marka ve tüketici arasındaki interaktif olarak pozitif ilişkiler kurulur…

Omnichannel müşterilere eşsiz bir deneyim yaşatarak hizmet sunan çok kanallı bir pazarlama yaklaşımı… Müşteriye mobil ve mobil olmayan cihazlarla online ve ofline olarak bağımsız açık ve erişilebilir entegre sistemle müşteri deneyimi yaratmayı hedefliyor… Dijital ve fiziksel dünyada müşteriye temasla yaşanan geçişlerle… Omnichannel teknolojik ilerlemenin günlük yaşamımız entegre pazarlama uygulamaları… Bu uygulamalar gün geçtikçe giderek hayatımızı daha kapsayıcı hale gelecek… Siz şu anda bu yazıyı okurken günlük hayatınızın içinde erişime açık internet bağlantılı birçok cihaz ile Omnichannel ile birçok pazarlama deneyimi yaşayabilirsiniz… Endüstri 4.0’ da Pazarlama 4.0’daki yenilikçi pazarlama uygulamaları teknoloji gelişmelerle birlikte günlük yaşamımızın önemli bir parçası oluyor… Ve olmaya devam edecek… Akıllı ve mobil teknolojideki gelişmeler gittikçe çevrimiçi olarak yaptığımız ve gerçek hayatta yaptığımız pazarlama uygulamaları arasındaki farkı ortadan kaldırıyor…

Artık markalar müşteri deneyimini tasarımını çok iyi düşünmeliler… Sizin mevcut ve potansiyel müşterileriniz rakiplerin müşterileri kimler…? Sosyal medya diyalog ve etkileşimli olarak iki yönlü çok kanallı sosyal medya ve ağlarla iletişimi sağlıyor… Müşteri ilişkisinin gelişiminde ilk aşama mesajlaşma için medya seçimi ürün araştırmasıyla seçim işlemi ve ödeme… Küresel olarak mobil cihazlarla evrensel olarak kullanılan kişisel tercihlerle marka çok kanallı olarak pazarın fırsatlarını değerlendirebilir… Sürekli olarak tüketicilerin zevk ve tercihlerini karşılayarak öncü marka olma fırsatını yakalayabilir…

Omnichannel’de müşteri öncelikli… Kanal ise, sadece müşteriye ulaşmanın bir yolu… Omnichannel’de müşteri deneyiminin bir kanaldan başlayıp, diğeriyle devam ediyor… Bir başka kanalda sonuçlanabiliyor… Çevrimiçi ve çevrimdışı müşteri ilişkilerinin sürekli akışının olduğu kesintisiz bir süreç… Müşteri odaklı yaklaşıma dayalı alış veriş süreçleri tasarımı… Omnichannel Omnichannel; çapraz kanallarla, kanallar arası ve kanallar üstü alış veriş sistemi… Her şeyin müşteriye göre kurgulanarak tasarlandığı… Ve müşteri tepkilerinin ölçüldüğü… Tasarımın sesini dinlemek

Deneyimsel pazarlama Omnichannel ile müşterilerin ürünü satın almadan önce denemelerine, ürün hakkında bilgi sahibi olmalarına, arkadaşları ve yakınlarıyla ürün hakkında konuşmalarına ortam hazırlıyor… Kulaktan kulağa… İlişkisel olarak alışveriş deneyimleriyle paylaşılan… Bu bağlamda Omnichannel, küresel pazardaki yeni ilişki, deneyim ve kalite standartlarının pazarlaması…  Müşteriler çevrimiçi, mobil, telefon ve mağaza içi deneyimler arasında kolayca hareket ederek çok kanallı yaşam sürüyor… Elbette pazarlamada buna uygun olarak Omnichannel dönüşümü yaşıyor… Omni-channel pazarlama ile müşterilere kişiselleştirilmiş pazarlama seçenekleriyle deneyim yaşatılıyor… Omnichannel ile müşteriler marka ile seçtiği herhangi bir kanalda etkileşime girerek ürün ve servis deneyimleri yaşayabiliyor… Müşteri kanallar arasında sorunsuz bir şekilde geçiş yaparak karşılıklı değişim ve verilen sözlerin tutulmasını deneyimliyor… Başarılı bir Omnichannel ilişkisinin duygusal bağ oluşumunu temeli ilişkiye bağlılık ve güven… Müşterinin üründe deneyimlemiş olduğu marka ile müşteri arasındaki bağlılık ve güven uzun süreli ilişkinin temelini oluşturuyor… Omnichannel ile oluşan ilişkilerin süresi, kuruluşun kârlılığını doğru etkiliyor… Amaç, çok kanalla müşteri ile her an ilişkide olabilmek… Bu ilişki ne kadar uzarsa satışlar ve kârlılık da o kadar artıyor…

Örneklerle Omnichannel ile yaşananlar…

Omnichannel, müşterilerin istedikleri zaman kullanabilecekleri çok yönlü araçlarla bütünsel bir deneyim yaşamasıyla birlikte İlişkisel pazarlama ile duygusal bağ sağlıyor… Örneğin; müşteriler bir masaüstü cihaz, mobil cihaz veya telefonla anlık olarak bir çiftlikten süt, tereyağı, kaymak peynir alışverişi deneyimiyle birlikte marka güveni ve sadakatine giden deneyimi yaşıyorlar… Omnichannel markalarına örnek olarak;  Disney, Starbucks, Chipotle ve Sephora verilebilir… Omnichannel pazarlama deneyimi için; ürün, pazarlama, satış, müşteri desteği, müşteri ilişkileri verileri kullanılabilir…

Kahve zinciri devi Starbucks, Omnichannel serüveni Starbucks ödül uygulamasıyla başlıyor… Müşteri ilk önce, bir satın alma işlemi yaparken kullanabileceğiniz Starbucks ödül uygulaması ücretsiz bir hediye kartı alarak işe başlıyor… Starbucks ödül uygulama kartı akıllı cep telefonuyla şirket web sitesiyle entegre mağaza içi uygulamaları var… Müşteri bir kahve almak için sırada beklerken yeterli bakiyeyi kontrol edebiliyor… Starbucks, Omnichannel uygulamaları birçok müşteri tarafından en iyilerden birisi olduğunu düşünüyor… Her an, her yerde, çok kanalla en iyi hizmeti almanın konfor ve rahatlığı…

Disney; Omnichannel, müşteri seyahat planlama web sitesi mobil cihazlarla ortaklaşa çalışıyor… Bir seyahat rezervasyonu yaptıktan sonra, tüm seyahatinizi planlamak için Fast Pass’ınız ile yemek yiyeceğiniz yerleri planlamak için My Disney Experience aracını kullanabilirsiniz… Disney Parkta, mobil uygulamanızı görmek istediğiniz turistik yerleri bulmak ve her biri için tahmini bekleme süresini görüntülemek için kullanabilirsiniz… Disney Eğlence şirketi, Magic Band Disney karakterleri ile çektiğiniz resimler için fotoğraf saklama aygıtı ve yemek siparişi aracı olarak işlev görür. Ayrıca, tatilinizi devam ettirmek için Fast Pass uygulaması var… Disney çok yönlü bir deneyim ile müşterilere ayrıcalık sunuyor… Bu uygulamalar Disney’e müşterilerle ilişkisel pazarlamaya dayalı Omnichannel avantajı sağlıyor… Eğlence dünyasında Omnichannel ile keyifle ve heyecanla eşsiz bir deneyim yaşamanın hazzı…

Chipotle Restoran uygulamasıyla, online olarak sipariş edilen yemek restorana gelindiğinde hazırlanmış olarak satın alma işlemiyle tamamlanıyor… Chipotle, Omnichannel çevrimiçi sistemi ve mobil sipariş uygulamasıyla nerede olursanız olun, sipariş vererek çevrimiçi deneyimi yaşatıyor… Chipotle sistemine bir hesap açarak kaydolarak en sevdiğiniz yemek siparişlerini hızlı ve sorunsuz bir şekilde vererek deneyim yaşanabiliyor…  Chipotle, Omnichannel uygulaması müşterinin hayatını mümkün olduğunca kolaylaştırıyor… Bunlar Chipotle müşterilerine çok kanallı deneyimler yaşatarak ilişkisel pazarlamayla birlikte önemli satış avantajları sağlıyor… Beklemeden, kaliteli ve konforlu bir yemeği keyifle tadabilmenin ayrıcalığı…

Güzellik devi Sephora, Omnichannel ile alışveriş yapanların çevrimiçi satın alımlarını mağaza ziyaretlerine göre çok kanallı bir deneyim sağlıyor…  Sephora, güzellik atölyelerinde müşteriler alışveriş yaparken “ Beauty Bag ” hesaplarına erişerek mağaza içi tabletler ile müşterilerin ürünleri denemeleriyle beğendikleri ürünleri talep listesine ekleyerek satın alabilirler… Sephora, Beauty Bag özelliğini mağaza içi alışveriş iletişimi kanalıyla bütünleştirerek müşterilerin seçim yaparak satın almak istedikleri ürünleri takip etmelerini sağlıyor… Böylece Sephora müşterilerine çevrimiçi ve çevrimdışı uygulamalarla çok kanallı pazar deneyimleri yaşatıyor… Heyecanla, kaliteli ve konforlu bir güzellik deneyimi yaşayarak kendini mutlu hissetmenin vazgeçilmezliği…  Tüm bunlar Omnichannel ile eşsiz ve sihirli bir müşteri deneyimiyle yaşananlar… 

Omnichannel ile kazanmak…

Elbette gelişen teknolojiler insanların davranışlarını da değiştiriyor… Daha önceleri henüz varlığı bile bilinmeyen cep telefonları artık akıllı ve mobil uygulamalarla birlikte online olarak bir çok işlemi yapabiliyor… Üstelik bu işlemleri daha kolay, daha hızlı, hatasız ve daha düşük maliyetle… Pazarlama dağıtım kanallarında yaşanan bu değişim; ürün, fiyat, reklam, işlem, müşteri, fiziksel koşullar gibi pazarlamanın 7P’sini değiştirdi… Bu değişim Omnichannel olarak şekilleniyor… Yaşanan değişimle birlikte anlık veri akışı sağlayan sistemlerle pazarlamacılar ve satıcılar değişen ve gelişen Omnichannel araçlarındaki teknolojilerle müşteriye daha hızlı ve kolay ulaşabiliyor… Örneğin; masaüstü cihazlarla yaşanan alışveriş deneyimi, akıllı cep telefonu mobil deneyimi, tabletle yaşanan deneyimsel pazarlama ve Apple uygulamaları deneyimleri gibi…

Omnichannel ile çok çeşitli kanallarda big datayı en iyi şekilde analiz ederek yorumlayan ve tüm müşterileriyle anlamlı ilişkiler kurabilen markalar kazanıyorlar… Omnichannel, müşteri tercihleri ve satın alma davranışlarında çok kanallı iletişime ve ilişkiye dayalı yeni bir boyut… Müşteri satın alma kararlarında; fiyat, ilişki, hizmet ve süreklilik önemli bileşenler olarak müşteri ilişkilerini çok kanallı olarak etkiliyor… Mobil pazarlama bileşeni olarak Omnichannel, mobil cihazlar arasında ürün renkleri, seçenekleri ve mesajların içeriğini eşleştirerek çok kanallı olarak ilişkisel olarak duygusal bağı kuran ağ yapılanmasına (networking) dayanıyor… Bu fikrin gerçekleşmesi için onaylanması gereken birkaç anahtar ipuçları… Markanın müşteriye sunması tasarlanan deneyimleri küresel bilgi ağlarına aktararak kullanıma sunması… Deneyimsel pazarlamaya dayalı big data verileriyle markanın müşteri profil verilerini kullanmayı sağlıyor… Müşterinin çevrimdışı ve çevrimiçi olan tüm deneyimleri Omnichannel ile bireyin kendini tercihlerine erişime fırsat vererek kendisini markayla tanımlamasını sağlıyor… Markayla tanımlamaya dayalı kurulan duygusal bağ ve marka aşkı…

Unutulmamalıdır ki müşteri alış veriş işlemleri;  Müşterinin ürüne dokunarak temas ettiği andan itibaren başlayan… Müşterinin farkındalık aşamasıyla devam eden… Deneyimlerle yaşanan… Satış ve servisle gelişen… Sonrasında müşteri sadakatiyle süreklilik kazanan…  Birbirlerine bağlı ve etkileşimli zincirleme süreçlerden oluşuyor…  Bütün bu süreçlerde müşterinin markalarla temasını sağlayan çok sayıda Omnichannel temas noktası var… Mesele Omnichannel’i etkin kullanarak marka etkileşimiyle alış verişi yönetebilmek… Omnichannel pazarlama tasarımında müşteri deneyimi sürekli olarak marka etkileşimi kurgulanır… Müşteri marka etkileşimi; bazen dijital olarak e-posta, sosyal medya ve şirket web siteleri aracılığıyla ve bazen de yüz yüze etkileşimle oluyor… Pazarlama Omnichannel ile birlikte tüm kanallar bütünsel olarak algılanmak üzere yönetiliyor… Omnichannel, müşteriye satın alma süreciyle tüm pazarlama kanalları arasında ahengi sağlayarak kesintisiz bir deneyim sunmayı da amaçlıyor… Her şeyden önce müşteriye Omnichannel’da bir deneyim yaşatmak… Ve bunu sürdürebilmek… Müşteriyle empati kurarak hayal mühendisliğiyle onun hayatına dokunmayla mümkün… Mobil cihazlarla birlikte bağımsız olarak satın alma davranışı yapan müşterinize Omnichannel ile online ve offline reklam, sunum ve promosyon ile çok kanaldan (Multichannel) ulaşabilirsiniz… Omnichannel; müşteri temas noktalarının tasarımla satış…! Ve daha fazlası… Müşteri deneyim haritasına dayalı çapraz satış kanallarıyla müşterinin hayatına dokunabilmek…! Her şeyle… Her an… Her yerde… Herkese… Sürekli… Ve çok kanalla… Kolaylığı seçerek ve konforu yaşayarak deneyimlemek… Bu, müşteri için bir üründen çok daha fazlasını ifade ediyor… Omnichannel müşteri deneyimleriyle kazanmanın en önemli yolu…! Belki de Omnichannel, internet çağında akıllı araçlarla müşteriye sihirli bir deneyimi yaşamanın ve yaşatmanın vazgeçilmezi…! Ve marka aşkının (Lovemark) da…! Ne dersiniz…? Sevgiyle ve sağlıcakla kalınız…