Zengezur Koridoru: Yeni Ticaret Damarı ve Küresel Dengelerin Değişen Rotası

Zengezur Koridoru Yeni Ticaret Damarı Ve Küresel Dengelerin Değişen Rotası Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Zengezur Koridoru: Yeni Ticaret Damarı ve Küresel Dengelerin Değişen Rotası

Olgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

Zengezur Koridoru Yeni Ticaret Damarı Ve Küresel Dengelerin Değişen Rotası Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBazı yollar sadece A noktasından B noktasına gitmez; ülkeleri, ekonomileri, hatta gelecek yüzyılın güç dengelerini birbirine bağlar. Zengezur Koridoru da tam olarak böyle bir yol. Haritada ince bir çizgi gibi görünen bu hat, Azerbaycan’ın batısı ile Nahçıvan’ı birleştirirken, Türkiye’den Çin’e, Rusya’dan Avrupa’ya kadar uzanan bir ekonomik damarın ana parçasına dönüşme potansiyeline sahip.

Koridorun hikâyesi basit bir ulaştırma projesi değil; jeopolitik satranç tahtasında ustalıkla planlanmış bir hamle. Çünkü bu koridor açıldığında, yalnızca ticaretin değil, diplomasi ve güvenlik politikalarının da seyri değişecek. İşte ABD Başkanı Trump’ın yeni hamlesi Türkiye’nn yıllardır bitiremediği oyunu sona erdirdi gibi gözüküyor. Azerbaycan Cumhrbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Donald Trump’ı Nobel Barış ödülü için aday göstereceklerini beyan edecek olsalarda gelin biz işin arka planına bakalım..

Tarihsel Arka Plan: Kapanan Kapının Yeniden Açılması

Zengezur adı, Azerbaycan’ın batısındaki Syunik bölgesinden geliyor. Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan toprakları Nahçıvan’a Ermenistan üzerinden bağlanıyordu. 1991’de SSCB dağıldığında ve Karabağ savaşı başladığında bu kara bağlantısı kesildi.

30 yıla yakın bir süre boyunca Azerbaycan ile Nahçıvan arasındaki ulaşım yalnızca İran üzerinden yapılabildi. Bu durum, hem ekonomik hem de stratejik açıdan ciddi bir bağımlılık yarattı. 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı sonrası imzalanan 9 Kasım Ateşkes Anlaşması, Zengezur Koridoru’na dair ilk net hükmü içerdi. Azerbaycan, Ermenistan’ın Syunik bölgesinden geçerek Nahçıvan’a ulaşan bir demiryolu ve otoyol bağlantısı talep etti.

Bu anlaşma, Türkiye’nin Orta Koridor stratejisinin eksik halkasını tamamlamak için de bir fırsat sundu. Orta Koridor, Çin’den Avrupa’ya uzanan, Rusya’yı by-pass eden ve Türkiye’yi merkez alan lojistik bir omurga. Zengezur, bu omurgayı tamamlayan “eksik kemik” olarak görülüyor.

Potansiyel – Sayıların Dili

Bu koridor ciddi bir potansiyel gösteriyor. Zengezur Koridoru tamamlandığında, Orta Asya’dan Avrupa’ya yük taşımak için iki ana rota olacak:

Kuzey Koridoru: Rusya üzerinden geçen ve şu anda Ukrayna savaşı nedeniyle riskli olan hat.

Orta Koridor: Hazar Denizi, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden ilerleyen rota.

Zengezur devreye girdiğinde, Gürcistan hattına alternatif, daha kısa bir geçiş sağlanacak. Bunu destekleyen verilere baktığımda ; Asya Kalkınma Bankası projeksiyonlarına göre:

  • Transit süreler %15-20 kısalacak.
  • Nakliye maliyetleri %12-15 azalacak.
  • Bölgesel ticaret hacmi 5 yıl içinde yaklaşık 8-10 milyar dolar

Bu değişikliğin en önemli etkisi, Türkiye’nin lojistik merkez olarak güçlenmesi ve Azerbaycan’ın enerji dışındaki ticaret gelirlerinin artırması olacak. Tabi burada Zengezur koridorunun süreyi kısaltacağı düşünülmemeli. Şu anda Orta Asya’dan Avrupa’ya kara ve demiryolu kombinasyonu ile gönderilen bir konteyner ortalama 18-20 günde ulaşıyor. Zengezur tamamlandığında bu süre 12-15 güne düşebilir.

Özellikle şu sektörlerde ciddi avantajların şimdiden kendini gösterdiğini görebiliyorum.

  • Otomotiv: Just-in-time üretim zincirlerinde kritik.
  • Elektronik: Yüksek katma değerli, hızlı teslim gerektiren ürünler.
  • Gıda: Raf ömrü kısa olan ürünlerde tazelik avantajı.

Bunlara ek olarak, koridorun otoyol kısmı ile Nahçıvan üzerinden Türkiye’ye doğrudan karayolu yük taşımacılığı da hızlanacak. Bu, küçük ve orta ölçekli ihracatçılar için bile cazip hale gelecek.

Zengezur sadece ticaret malları değil, enerji ve maden lojistiği için de stratejik. Güney Kafkasya, Hazar Havzası enerji kaynaklarının Avrupa’ya ulaşmasında kritik bir geçiş noktası. Budan bakınca:

  • Petrol ve Gaz: Bakü-Tiflis-Ceyhan ve TANAP gibi projeler, Zengezur ile lojistik açıdan desteklenecek.
  • Madenler: Bölge, özellikle bakır, molibden ve nadir toprak elementleri açısından zengin ve bunların bölge değiştirmesi kolaylaşacak.

USGS (ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu) verilerine göre, Ermenistan ve Azerbaycan sınır hattında yer alan bazı rezervler, küresel yeşil enerji dönüşümünde önemli rol oynayabilecek miktarda lantanit ve skandiyum içeriyor. Bu mineraller, elektrikli araç bataryaları ve rüzgâr türbinleri üretiminde kritik öneme sahip oldukları için Zengezur’un önemi bir kez daha artıyor.

Jeopolitik Aktörler ve Stratejik Hesaplar

Zengezur Koridoru, sadece bölge ülkelerinin değil, küresel güçlerin de dikkatini çekiyor. Bu bakış açısı ile ülkelerin kısaca üstünden geçelim.

Türkiye: Orta Koridor stratejisinin tamamlanmasıyla birlikte, Avrupa-Asya ticaretinde merkez ülke olma hedefini güçlendirecek.
Azerbaycan: Enerji dışı gelirlerini çeşitlendirecek ve Nahçıvan üzerindeki stratejik bağımlılığını bitirecek.
Ermenistan: Ekonomik kazanç ile egemenlik kaygısı arasında bir ikilem yaşıyor olacak ama muhtemelen ekonomik açılımlar onları da rahatlatacak.
Rusya: Henüz net tavrını belli etmese de bu hattın kendi kontrolü dışında gelişmesinden endişeli. Kendi güney lojistik ağlarının bypass edilmesini istemiyor. Ama en önemlisi ABD’nin bölgedeki varlığının artıyor olması karşısında ne yapacağını ileride göreceğiz.
Çin: Kuşak-Yol Girişimi için alternatif rotaların açılması önemli, ancak bu hattın ABD etkisiyle kendi kontrolünden çıkmasından çekiniyor. Yine de Çin’in kıta Avrupa’sına ulaşması açısından deiz dışında bir alternatif olduğu için önemli.
ABD: Trump yönetimi olası dönüşünde, bu hattı hem Çin’e karşı hem de Rusya’nın enerji-politik etkisini azaltmak için kullanabilir. Hatta kullanmaya başladı da diyebiliriz. Trump’ın yeniden başkan olması durumunda ABD, Zengezur’u şu iki ana hedef için değerlendirebilir:

Enerji güvenliği: Hazar ve Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa’ya daha hızlı ve güvenli ulaşması.

Çin etkisini kırma: Orta Koridor’un Batı’ya entegrasyonu ile Kuşak-Yol Girişimi’nin tamamen Çin merkezli olmaması.

Bu nedenle Washington, koridorun finansmanı ve güvenliğinde dolaylı destek sağlayabilir. Sağlamaları ABD’nin menfaatine gözüküyor.

Sosyo-Kültürel Etkiler: İnsanların da Rotası Değişecek

Zengezur Koridoru’nun hayata geçirilmesi, yalnızca malların değil, insanların da rotasını kökten değiştirecek. Koridor, coğrafyaları birbirine bağlarken aynı zamanda kültürleri, yaşam biçimlerini ve fırsatları da birbirine yakınlaştıracak. Turizm açısından bakıldığında, Nahçıvan’ın şimdiye kadar ulaşılması görece güç olan tarihi ve doğal güzellikleri çok daha erişilebilir hale gelecek. Orta Çağ’dan kalma mimari yapılar, kadim kervan yolları, el değmemiş doğa manzaraları ve gastronomi zenginlikleri, yeni ulaşım imkânları sayesinde bölgeye farklı ülkelerden ziyaretçi akını yaratabilir. Bu durum yalnızca turizm gelirlerini artırmakla kalmayacak; yerel girişimciler için otelcilikten rehberliğe, el sanatlarından gastronomiye kadar geniş bir yelpazede yeni iş fırsatları doğuracak.

Bunun ötesinde, koridor Türk dünyası arasındaki sosyal ve kültürel bağların güçlenmesini sağlayacak. Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi ülkeler arasında tarihsel olarak var olan kültürel yakınlık, daha sık insan hareketliliği ile yeniden canlanacak. Ortak müzik festivalleri, kültürel sergiler, üniversiteler arası öğrenci değişim programları ve iş forumları, bu hattın üzerinde gelişecek sosyo-kültürel etkinliklerden sadece birkaçı olacak.

İstihdam boyutunda ise Dünya Bankası’nın projeksiyonlarına göre, yeni lojistik merkezler, gümrük sahaları ve ulaştırma altyapısının inşası sayesinde önümüzdeki on yıl içinde 20 ila 25 bin arasında yeni istihdam imkânı doğması bekleniyor. Bu sadece doğrudan iş gücünü değil, yan sektörlerdeki (perakende, gıda, inşaat, hizmet vb.) istihdamı da tetikleyecek.

Riskler ve Zorluklar

Her büyük stratejik projenin olduğu gibi Zengezur Koridoru’nun da önünde çeşitli engeller bulunuyor. Öncelikle güvenlik riski, bölgedeki en kırılgan konulardan biri. Güney Kafkasya hâlâ hassas bir ateşkes dengesi üzerinde duruyor; olası siyasi krizler ya da provokatif girişimler, projenin ilerleyişini sekteye uğratabilir. Diplomatik açıdan bakıldığında, Ermenistan’ın egemenlik ve toprak bütünlüğü kaygıları, sürecin en kritik başlıklarından biri. Bu kaygıların giderilmesi, uluslararası hukuka uygun, şeffaf ve güven tesis edici adımlarla mümkün olacak.

Finansman tarafında ise 5 ila 7 milyar dolar seviyesinde bir altyapı yatırımı gerekliliği öne çıkıyor. Bu büyüklükteki bir fonun sağlanması, yalnızca bölge ülkelerinin değil, aynı zamanda uluslararası kalkınma bankaları, özel sektör yatırımcıları ve stratejik fonların da iş birliğini zorunlu kılıyor.

Dış aktörler de projenin hızını ve yönünü etkileyebilir. Rusya’nın bölgedeki geleneksel nüfuzu ve İran’ın jeopolitik çıkarları, Zengezur Koridoru’nun stratejik önemini kendi lehlerine çevirmeye yönelik adımlar atmalarına neden olabilir. Bu durum zaman zaman gecikmelere ya da rota değişikliklerine yol açabilir.

Tarihsel deneyimler, yeni ticaret yollarının açılmasının uzun vadede ekonomik karşılıklı bağımlılık yaratarak çatışma riskini azalttığını gösteriyor. Ancak bu etkinin kendini göstermesi, kısa vadede değil, on yıllar süren bir ekonomik ve kültürel entegrasyon süreciyle mümkün oluyor.

Gelecek Vizyonu: 2040 Perspektifi

2040 yılına gelindiğinde Zengezur Koridoru’nun bölgeye ve dünya ticaretine etkileri çok daha net görülebilecek. Türkiye’nin küresel lojistik merkezler sıralamasında ilk beş ülke arasına girme potansiyeli, bu hattın getireceği en dikkat çekici sonuçlardan biri olabilir.

Azerbaycan açısından bakıldığında, enerji dışı ihracat gelirlerinde %25’lik bir artış, ekonominin petrol ve doğalgaz bağımlılığını azaltacak stratejik bir dönüşüm anlamına geliyor. Orta Asya ülkeleri içinse Avrupa pazarına erişim, yalnızca süre ve maliyet avantajıyla değil, aynı zamanda tedarik zinciri güvenliği açısından da büyük bir rekabet gücü yaratacak.

Çin-Avrupa ticaretinde Orta Koridor’un payının %30’un üzerine çıkması, Zengezur hattının küresel ticaretteki yerini sağlamlaştıracak. Bu durum, Pekin’den Londra’ya uzanan ticaretin önemli bir kısmının, Güney Kafkasya üzerinden geçmesi anlamına geliyor ki bu, bölgenin yüzyıllardır hayalini kurduğu “ticaretin kavşak noktası” olma vizyonunu gerçeğe dönüştürebilir.

Sonuç olarak, Zengezur Koridoru yalnızca harita üzerinde çizilen ince bir hat değil; ticaret, enerji, kültür ve diplomasi ekseninde yüzyılın en stratejik projelerinden biri. Tamamlandığında Güney Kafkasya’nın kaderini değiştirecek, uluslararası dengelerde yeni bir sayfa açacak. Ve belki de bu küçük coğrafi çizgi, 21. yüzyılın en önemli ticaret damarlarından biri olarak anılacak.

Zengezur Koridoru Yeni Ticaret Damarı Ve Küresel Dengelerin Değişen Rotası Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemOlgar ATASEVEN

Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

olgar.ataseven@profesia.com.tr

Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Sarf Malzeme Miktarlarının Test Miktarlarından Fazla Belirlenmesi?

Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Sarf Malzeme Miktarlarının Test Miktarlarından Fazla Belirlenmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Sarf Malzeme Miktarlarının Test Miktarlarından Fazla Belirlenmesi?

Mehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Sarf Malzeme Miktarlarının Test Miktarlarından Fazla Belirlenmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; Teknik Şartname’nin ekinde yer alan EK:2 Listesi’nde, ……… Devlet Hastanesi edta’lı tüp: 300.000, vakumlu iğne ucu:350.000, holder 350.000 adet, talep edildiği, hastanelerin kan alma bölümünün doğal akışı gereği polikliniklerden bir hastadan çoğunlukla birden çok tüple numune alımı istemi yapıldığı, örneğin bir hastadan dahiliye polikliniğinden yapılan tetkik isteminde hem jelli tüp, hem edta’lı tüp hem de sedimantasyon tüpüyle numune alımı yapılması istendiği, belirtilen bu tüplere numune alımı içinse bir adet vakumlu iğne ucu bir adet holder kullanımı yapıldığı, fakat EK:2 Listesi’nde ………. Devlet Hastanesi’ne ait talep miktarlarında bulunan vakumlu iğne ucu ve holder adetleri kuruma ait test miktarından (262.500) hem de açıkladığımız sebeplerle istem sayısında tüp dağılım oranından yüksek adetlerle istem yapıldığı, bu durumun ihale maliyetini arttırdığı, dolayısıyla birim test fiyatını yükselttiği, kuruma ait talep miktarlarının diğer hastanelerin miktarlarını da dikkate alarak yeniden düzenlenmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

 

Güncel Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

 

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Teknik şartname” başlıklı 16’ncı maddesinde “(1) İşin teknik ayrıntılarını ve şartlarını gösteren bir teknik şartname hazırlanarak ihale dokümanına dahil edilir. Teknik şartnamelerde belirlenecek teknik kriterlerin, verimliliği ve fonksiyonelliği sağlamaya yönelik olması, rekabeti engelleyici hususlar içermemesi ve bütün istekliler için fırsat eşitliği sağlaması zorunludur. Bu şartnamelerde yerli isteklilerin katılımını engelleyici düzenlemelere yer verilemez.” hükmü,

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihaleleri” başlıklı 60’ıncı maddesinde “60.1. Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini ihalesi kitlerin teslim programına uygun olarak idareye teslim edilmesi ile bu kitlerin tahlil edildiği cihazların sözleşmede belirtilen süre boyunca idarenin laboratuvarında kurulu bulundurulması ve yüklenicinin sözleşmede öngörülen diğer yükümlülükleri yerine getirmesi olarak tanımlanabilir.

60.2. Kit alımı ile birlikte kit karşılığı geçici olarak cihaz temini incelendiğinde; kitlerin, ihale dokümanında belirtilen teslim sürelerine uygun olarak idareye teslim edilmelerine karşın kitlerin tahlil edildiği cihazların kitlerin tamamı kullanılıncaya kadar idarede kaldığı, ihale dokümanlarında cihazların idarede çalıştırılacağı süreye ilişkin açık bir düzenleme yapılmadığı “cihazlar, kitlerin bitimine kadar idarede çalışır halde hazır bulundurulacaktır” gibi ifadelere yer verildiği görülmektedir. Bu düzenlemeler ise hukuki sorunlar ortaya çıkarmakta; cihazların idarede kullanılacağı sürenin belirsizliği isteklilerce kit fiyatlarına yansıtılmaktadır. Kamu kaynaklarının verimli kullanılması ve hukuki sorunların yaşanmaması için ihale dokümanında kit ve kitlerin tahlil edileceği cihazın teknik özelliklerinin, teslim sürelerinin, cihazların kurulumu ile cihazların idarece kullanılacağı süreye ve yüklenicinin diğer yükümlülüklerine ilişkin açık bir düzenleme yapılması gerekmektedir.

60.3. Farklı kitlerden oluşan mal alım ihalelerinde toplam test sayısı belirtilerek teklif alınması ve fiyatları farklı olan kitlerin sayısının yıl içerisinde değiştirilerek toplam test sayısında alımın sonuçlandırılması gibi uygulamalar yapılmaktadır. İdarelerce ihale dokümanında toplam test sayısının yanı sıra her bir kitin test sayısının gösterilmesi, kitlerin test sayısı belirlenirken 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 24 üncü maddesinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

60.4. İhale sürecinde tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında isteklilerin teknik ve mesleki yeterliğinin saptanması için istenilen belgelerin idari şartnamelerin “İhaleye katılabilmek için gereken belgeler ve yeterlik kriterleri” başlıklı maddesinin “mesleki ve teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler” alt bendinde gösterilmesi gerekmektedir. Teknik şartname ile idari şartnamenin birbirine uyumlu bir şekilde hazırlanması gerekmektedir.” açıklaması

Teknik Şartname’nin “Konu” başlığı altında “…….. Devlet Hastanesi, …….Devlet Hastanesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, ……. Devlet Hastanesi, ……. Devlet Hastanesi, ………Devlet Hastanesi, …………. Devlet Hastanesi) 2025-2026 yılları arası sonuç karşılığı kan sayım cihazı kullanımı hizmet alımı teknik şartnamesini kapsar.”

B12 2 mL hacminde Ürün Takip Sistemi onaylı laboratuvarda mevcut santrifüjlere uygun, laboratuvar sorumlusunun uygun gördüğü vakumlu EDTA’ lı kan alma tüpü, Ayrıca silikonla kaplı ve lazerle keskinleştirilmiş, 21G genişliğinde vakumlu sistemle uyumlu ilgili sağlık tesisinin test sayısı kadar emniyetli steril iğne ucu ve standart holder ücretsiz olarak verilecektir. Tetkik sonuçlarında bias oluşmaması açısından yüklenici firma ihale süresince laboratuvar uzmanının belirleyeceği aynı marka kan alma tüpünü sağlamalıdır.

***…… Devlet Hastanesi için İstenildiği takdirde ilgili tesisin tüp sayısının maksimum %20′ ini geçmeyecek şekilde Ürün Takip Sistemi onaylı pediatrik kan alma tüpleri veya 0,5-1 mL hacminde EDTA’ lı vakumlu kan alma tüpleri laboratuvar uzmanı tarafından talep edilebilecektir. Pediatrik tüplerin cihaza ve santrifüje adaptasyonu firma tarafından ücretsiz sağlanmalıdır.” düzenlemesi yer almaktadır.

Başvuruya konu ihalenin “2025 -2026 Yılları 18 Aylık Sonuç Karşılığı Laboratuar Hizmeti (Hemogram ) Alımı” ihalesi olduğu, söz konusu hizmet kapsamında …….. Devlet Hastanesi, …….Devlet Hastanesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, ………….. Devlet Hastanesi, ……….Devlet Hastanesi, ……… Devlet Hastanesi, ………..Devlet Hastanesinde 22 (yirmi iki) parametre ve retikülosit ölçümünün yapılacağı, bu kapsamda teklif edilecek cihaz sayısı ve toplam test sayısının Teknik Şartname’de belirtildiği, başvuru sahibinin dilekçesinde belirtilen …….. Devlet Hastanesi için 262.500 test sayısının öngörüldüğü, ihale dokümanında bu test sayılarının öngörülen test sayıları olduğu, muayene ve kabul işlemleri rapor edilmiş testlerin puanları üzerinden yapılacağının belirtildiği,

Diğer yandan Teknik Şartname’de vakumlu edta’lı kan alma tüpü, vakumlu sistemle uyumlu steril iğne ucu ve standart holder ücretsiz olarak verilmesinin istenildiği, başvuru sahibinin dilekçesinde belirttiği ………… Devlet Hastanesi’nde bu sarf malzemeleri sayısının edta’lı tüp 300.000, vakumlu iğne ucu 350.000, holder 350.000 şeklinde olduğu,

İdarece EKAP üzerinden gönderilen belgeler arasında yer alan yazıda “İtiraza konu diğer madde olarak belirtilen iğne ve holder sayıları ile ilgili olarak tüm tesislerimiz sonuç karşılığı labaratuvar hizmet alım ihalelerinde test sayılarını gözönünde bulundurarak iğne, holder ve tüp sayılarını belirlemektedir. Bu süreçte fazla malzeme talebi yapılmaması amacıyla farklı test gruplarında istenmiş olan talepler ve idareye teslim edilecek iğne, holder vb. sarf ürünler sağlık tesislerimizde görevli işin uzmanı labaratuvar sorumluları tarafından belirlenmektedir. Örneğin biyokimya grubu, eliza grubu, koagülasyon grubu, immünohemotoloji grubu gibi diğer grup ihalelerde de tüp, holder ve iğne ucu talepleri yapılmıştır. Tesislerimizce bu kapsamda diğer gruplarda istenilen sarf malzemeleri de (aynı hasta için farklı gruplar içinde test istemi yapılması halinde tüp sayıları test sayıları ile örtüşmekte ancak kan alma sürecinde aynı hasta için aynı anda istenen tetkiklerde defaten kan almak yerine bir kez alınan kan ile tüm tüplerin doldurulması sağlanmaktadır bu sebeple bir holder, bir iğne ucu kullanılabilmektedir.) birlikte değerlendirerek taleplerini oluşturmakta olduğundan tesislerimizin test sayıları ve holder, iğne sayıları orantıları farklı olabilmektedir.” ifade edildiği görülmüştür.

Bu kapsamda, ihale konusu işin ihale dokümanında belirtilen hastanelerde istenilen özelliklerde cihazların kurulması, ihale dokümanında istenilen testlerin cihazlarda çalışmasını ve hizmetin ifası için gerekli tüm cihazların ve şartnamede belirtilen sarf malzemelerin sağlanmasını kapsadığı, Teknik Şartnamenin anılan maddelerinde ihale konusu laboratuvar hizmet alımı işinde ihtiyaç olacak sarf malzemelerin de iş kapsamında verilmesinin talep edildiği, söz konusu malzemelerin miktarları ve özelliklerinin ihale dokümanında belirtildiği, ihale dokümanında belirtilen test sayılarının öngörülen test sayıları olduğu, ödemelerin gerçekleşen test sayıları üzerinden yapılacağı da dikkate alındığında, sarf malzeme miktarlarının test miktarlarından fazla belirlenmesinin tekliflerin verilmesine engel olmadığı, idarenin öngörülen sarf malzemesi miktarlarını da hastanelere göre ihtiyaca binaen belirleme noktasında takdir yetkisinin bulunduğu, bu haliyle anılan malzemelere ilişkin maliyetlerin teklif fiyata dahil edilebileceği, söz konusu düzenlemelerde mevzuata aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, başvuru sahibinin iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Laboratuvar Hizmet Alımı İhalesinde Sarf Malzeme Miktarlarının Test Miktarlarından Fazla Belirlenmesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

INCOTERMS 2020 ile Yeşil Teslimat

Incoterms 2020 Ile Yeşil Teslimat Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

INCOTERMS 2020 ile Yeşil Teslimat

Emine KORKMAZ

İthalat-İhracat Müdürü

Incoterms 2020 Ile Yeşil Teslimat Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGünümüz Türkiye’sinde şirketler ayakta kalma mücadelesi verirken; bir yandan maliyetleri azaltmaya çalışıp bir yandan da sürdürülebilir geleceğe katkı sağlamanın sorumluluğunu üstlenmeye çalışıyor. Bu yazımda, teslim şekillerinin yeşil teslimatla nasıl optimize edilebileceğini değerlendireceğim. Bu değerlendirmeye geçmeden önce, dış ticarette sıklıkla duyduğumuz ve teslim şekillerini belirleyen Incoterms kavramını kısaca tanımlamak faydalı olacaktır.

Incoterms 2020; ICC tarafından en son yayınlanan uluslararası teslim şekillerinin yer aldığı kurallar bütünüdür. Bu kurallar, taşınan eşyanın alıcıya teslimi sırasında tarafların hak ve sorumluluklarını açıkça belirler. Incoterms 2020’i bilmek ve bilinçli uygulamak; taşıma sürecinde karşılaşılan riskler ortaya çıktığında şirketler için ne kadar önemli olduğunu daha çok ortaya çıkarmıştır. Teslim şekilleri uygulamada genellikle yanlış taşıma modlarında telaffuz edildiğine rastlıyoruz. En sık rastlanan hata FOB teslim şeklinin her taşıma moduna uyarlanmasıdır. Doğru taşıma modlarıyla teslim şekillerini aşağıdaki tabloda inceleyelim.

Taşıma Modu                     Teslim Şekilleri (Incoterms)
🚚 Kara Yolu Taşımacılığı                      EXW, FCA, CPT, CIP, DAP, DPU, DDP
🚂 Demiryolu Taşımacılığı                      EXW, FCA, CPT, CIP, DAP, DPU, DDP
🚢 Deniz Yolu Taşımacılığı                      FAS, FOB, CFR, CIF
✈️ Hava Yolu Taşımacılığı                      EXW, FCA, CPT, CIP, DAP, DPU, DDP

EXW teslim şekli dışında diğer teslim şekillerini genellikle satıcı organize eder. FCA teslim şeklinde organize sözleşmeye bağlı olarak değişmektedir. DDP teslim şekline özellikle değinmek gerekirse, satıcının tüm süreci üstlendiği en kapsamlı teslim şeklidir. EXW taşıma şekli satıcı açısından daha az iş yükü ve az maliyetli gibi görünse de bu teslim şekli çevreye en zarar veren yöntemdir. Alıcı burada en ucuz taşıma moduyla örneğin dizel araçla uzun mesafeli taşımayı seçebilir. Ayrıca alıcı bulunduğu yerden çevreci taşıma planlaması da daha zor olabilir. Bu yüzden satıcı taşıma sürecini üstlendiğinde daha bilinçli ve çevreye duyarlı tercihler yapma şansı artar.

Taşımayı planlayan taraf, daha çevreci taşıma yapabilir. EXW dışındaki teslim şekillerinde satıcının taşımayı organize etmesi durumunda da çevresel etki her zaman düşük olmayabilir. Satıcı da maliyet veya hız baskısıyla yüksek emisyonlu taşıma modlarını (örneğin hava taşımacılığı veya eski tip gemiler) seçebilir. Bu nedenle çevresel etkiyi belirleyen asıl unsur, kimin organize ettiği değil, seçilen taşıma modu, rota ve lojistik zincirindeki optimizasyondur.

Çevresel Etkinin Azaltılması için Öneriler;

Hem maliyet avantajı hem de daha düşük karbon emisyonu sağlamak mümkün. Demiryolu veya Denizyolu taşımacılığı alternatifler seçilebilir.

Multimodal çözümlerle farklı taşıma modları desteklenebilir. Örneğin, karayolu ile başlayan taşıma sürecini demiryolu veya denizyolu ile desteklenebilir.

Rota planlamasını iyileştirip; boş dönüşleri en aza indirerek, gereksiz aktarma ve bekleme sürelerini ortadan kaldırarak yakıt tüketimi düşürülebilir.

Yakıt verimliği yüksek araçları seçip; elektrikli, hibrit ya da düşük emisyonlu araçları tercih edilebilir.

Ortak iş birliği içinde; alıcı-satıcı arasında çevreci lojistik çözümler üzerinde birlikte çalışılmalıdır.

En Çevreci Teslim Şekilleri (CIP, CPT, DAP, DPU, DDP):
Bu teslim şekilleri genellikle satıcının taşıma organizasyonunu üstlendiği ve malı varış noktasına kadar taşıdığı durumları kapsar. Böylece taşıma modu ve rota optimizasyonu satıcı tarafından planlanabilir, bu da çevreci taşıma için daha uygun fırsatlar yaratır.

Orta Düzey Çevreci Potansiyel Teslim Şekilleri (FOB, FAS, CFR, CIF, FCA):
Bu grupta bazı teslim şekilleri (özellikle FOB, FAS, CFR, CIF) sadece denizyolu taşımacılığında kullanılır. Denizyolu taşımacılığı genel olarak karayoluna göre daha çevreci olmakla birlikte, taşımanın farklı aşamalarında risk ve sorumluluklar karışabilir. FCA ise teslim noktasına ve sözleşmeye bağlı olarak değişkenlik gösterir.

Çevreci Açıdan En Zayıf Teslim Şekli (EXW):
Satıcı sadece malı hazırlar ve alıcı taşımanın tamamını organize eder. Alıcının en ucuz taşıma yöntemini seçme olasılığı yüksek olduğundan (örneğin uzun mesafeli dizel araçlı karayolu taşımacılığı), çevresel etkisi genellikle daha yüksektir.

Hava Yolu Taşımacılığı ile Yüksek Hız Yüksek Emisyon

Havayolu Taşımacılığı hızlı ve acil olan sevkiyatlar için tercih edilse de ; diğer taşıma modlarına kıyasla en yüksek karbon emisyonuna sahiptir. Bu yüzden çevreci taşıma modu olmamakla beraber yüksek maliyet ve yüksek karbon emisyonuna sahiptir. Bu noktada, multimodal taşıma çözümleri devreye girerek, havayolu taşımacılığının çevresel yükünü minimize etmek için diğer daha çevreci taşıma modları ile optimize edilmelidir. Böylece , hem hız hem de sürdürülebilirlik dengelenebilir.

Incoterms 2020 Ile Yeşil Teslimat Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak; yeşil teslimatın özünde, alıcı ve satıcının sürdürülebilirlik bilinciyle birlikte çevreci lojistik çözümleri üretmesi yatar. Paydaşlarla ortak hareket ederek hem maliyetleri düşürürken hem de çevresel etkileri azaltır gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmamızı sağlar.

Emine KORKMAZ

İthalat-İhracat Müdürü

Karmaşık Müzakere Dinamikleri: Satın Almacılar İçin Oyun Teorisi Stratejileri

Karmaşık Müzakere Dinamikleri Satın Almacılar İçin Oyun Teorisi Stratejileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Karmaşık Müzakere Dinamikleri: Satın Almacılar İçin Oyun Teorisi Stratejileri

M.Efsun Yüksel Tunç
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
efsun@indus.com.tr

Karmaşık Müzakere Dinamikleri Satın Almacılar İçin Oyun Teorisi Stratejileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSatın alma, sadece fiyat konuşulan bir süreç değildir. Her teklif, her sessizlik, her “daha sonra döneceğim” cümlesi, bir stratejinin parçasıdır. Tedarikçilerle yapılan pazarlıklar, aslında görünmez bir satranç tahtasında oynanan hamleler gibidir. İşte tam da bu noktada devreye oyun teorisi girer.

Oyun teorisi, seçimlerimizin sadece kendi kararlarımızla değil, diğer oyuncuların olası tepkileriyle de şekillendiğini savunur. Yani biz bir karar verirken, karşımızdakinin olası tepkisini de tahmin etmeli ve stratejimizi bu tahmine göre inşa etmeliyiz.

Peki satın alma profesyonelleri olarak bu yaklaşımı müzakere süreçlerine nasıl entegre edebiliriz? Hadi birlikte inceleyelim.

Oyun teorisi, bireylerin veya kurumların birbiriyle etkileşim içinde olduğu durumlarda, en iyi stratejik kararları nasıl alabileceklerini matematiksel modellerle açıklayan bir teoridir.

Satın alma süreçlerinde bu teori şu konularda fark yaratır:

  • Pazarlıkta stratejik öngörü geliştirmek
  • Tedarikçi hamlelerini modellemek
  • Kriz anlarında en az zararla çıkış yolları bulmak
  • Uzun vadeli iş birlikleri için denge kurmak

Ve belki de en önemlisi, kararları sadece rakamsal değil, davranışsal temelde de değerlendirebilmeyi sağlar.

Gerçek Hayattan Tanıdık Oyunlar: Tedarikçi Müzakerelerinin Görünmeyen Oyunu

  1. Mahkum İkilemi: Güven mi, Çıkar mı?

Satın alma profesyoneli olarak bir tedarikçiye daha fazla güvenmeye başladığınızda, onun da size aynı şekilde yaklaşmasını beklersiniz. Ancak sistem sizi “kendi çıkarını koru” yönünde de zorlar. Bu ikilemde, her iki taraf da iş birliği yaparsa = Kazan-Kazan; taraflardan biri suistimal ederse = Diğer taraf kaybeder; her iki taraf da güvenmezse = Kazan-Kaybet olur.

İyi ilişkiler kurmak kadar, bu ilişkileri sürekli test etmek de önemlidir. İlk anlaşmalarda küçük adımlarla başlayıp, zamanla güveni pekiştirmek stratejik olacaktır.

  1. Sıfır Toplamlı Oyunlar: Pazarlıkta Birinin Kazancı Diğerinin Kaybı mı?

Bazı pazarlıklarda bir tarafın kazancı, diğer tarafın kaybı gibi algılanır. Bu, “sıfır toplamlı oyun” yaklaşımıdır. Ancak günümüz iş dünyasında artık “genişletilmiş pasta” yaklaşımı daha değerli görülür.

Fiyat pazarlığında tıkanan bir görüşmede teslimat süresi, garanti kapsamı, lojistik kolaylıklar gibi ek değer unsurlarını gündeme getirerek, pazarlığın toplam değerini artırabiliriz.

  1. Koordinasyon Oyunları: Aynı Anda Hamle Yapmak Zorunda Olduğunuz Durumlar

Bazen hem siz hem de tedarikçiniz aynı anda risk alıp bir adım atmak zorunda kalırsınız. Örneğin, büyük bir ürün geliştirme projesinde siz siparişi vermeden onlar yatırım yapamaz; onlar yatırım yapmadan siz güvenemezsiniz.

Böyle durumlarda “pilot projeler”, “prototip süreçleri” gibi düşük riskli başlangıçlar stratejik belirsizliği azaltır.

Tedarik zinciri krizlerinde, panik yerine stratejik oyun teorisi yaklaşımı fark yaratır. Çünkü krizler aynı zamanda fırsatların da yeniden dağıtıldığı anlardır. Tedarikçiniz fiyatları yükseltti. Alternatifiniz yok gibi. Oyun teorisine göre, burada yapılacak ilk adım tedarikçinize bu oyunun uzun vadeli olduğunu hatırlatmaktır.

  • Açık kartlar oynamak: Fiyat artışının nedenlerini öğrenmek
  • Geleceği inşa etmek: Alternatifler oluşturduğunuzu göstermek
  • Dengeli risk paylaşımı: Stok krizini birlikte çözmeye yönelik teklifler sunmak

Bu yaklaşımlar, tedarikçiyi rekabet baskısı olmadan iş birliğine teşvik eder.

Satın Alma ekibiniz için oyun teorisini uygulamanın 5 pratik yolunu paylaşmak isterim.

  1. Senaryo Simülasyonları Uygulayın

Tedarikçi görüşmeleri öncesinde “eğer şöyle derse, biz ne yaparız?” gibi senaryolarla prova yapın.

  1. Stratejik Düşünme Atölyeleri Düzenleyin

Ekip içinde “oyun kurucu” düşünmeyi tetikleyen vaka çalışmaları yapın.

  1. Tedarikçi Analizlerinde Rakip Davranışını Modelleyin

Sadece bugünkü duruma değil, olası gelecek stratejilerine göre değerlendirme yapın.

  1. İş Birliği Temelli Pazarlık Prensipleri Geliştirin

Sıfır toplamlı değil, “kazan-kazan” anlayışıyla süreçleri yeniden tasarlayın.

  1. Kriz Planlamasını Oyun Teorisi Üzerinden Yürütün

Alternatif senaryolara göre hamle haritaları oluşturun: “Eğer A olursa → B’ye gideriz” gibi.

Satın alma artık sadece maliyet düşürme işi değildir. Satranç gibi düşünmeyi gerektirir. Kimin ne zaman hangi taşı süreceğini öngörmek; sadece bugünü değil, yarını da şekillendirir. Oyun teorisi bize der ki: Her hamle bir seçimdir. Her seçim bir mesajdır. Ve her mesaj bir stratejidir. Satın alma profesyonelleri olarak bu oyunu sezgilerle değil, stratejiyle oynadığımızda sadece fiyat değil; güven, kalite ve sürdürülebilirlik de kazanırız.

Karmaşık Müzakere Dinamikleri Satın Almacılar İçin Oyun Teorisi Stratejileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemM.Efsun Yüksel Tunç

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram @indusefsun

SGK İşten Ayrılış Bildirgesi Verilmeden İhtiyari Arabuluculuk Görüşmesi Yapılması Hukuka Uygun Mudur?

Sgk İşten Ayrılış Bildirgesi Verilmeden İhtiyari Arabuluculuk Görüşmesi Yapılması Hukuka Uygun Mudur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

SGK İşten Ayrılış Bildirgesi Verilmeden İhtiyari Arabuluculuk Görüşmesi Yapılması Hukuka Uygun Mudur?

Lütfi İNCİROĞLU

Sgk İşten Ayrılış Bildirgesi Verilmeden İhtiyari Arabuluculuk Görüşmesi Yapılması Hukuka Uygun Mudur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre arabuluculuk; sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmaktadır (6325/m.2-1-(b)).

İhtiyari arabuluculuk ise, “Tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri özel hukuk uyuşmazlıklarını, tamamen kendi istekleriyle bir arabulucu eşliğinde, mahkeme dışı ve gizli bir süreçte çözmelerini sağlayan alternatif uyuşmazlık çözüm yoludur. “İhtiyari” denmesinin sebebi, başvurunun kanunen bir dava şartı olmamasıdır; taraflar dilerse süreci başlatır, dilerse her aşamada bitirebilir[1].

Başka bir anlatımla, hukuk sistemimizde arabuluculuk zorunlu ve ihtiyari olarak ikiye ayrılmıştır. Zorunlu arabuluculukta, bazı dava türlerinde dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak dava şartıdır. İhtiyari arabuluculukta ise taraflar kendi özgür iradeleri ile uyuşmazlığı arabulucu aracılığıyla çözmeyi tercih etmektedir. İhtiyari arabuluculuk, dava açılmadan önce yapılabileceği gibi mahkeme esnasında da uygulanabilir. Dava açıldıktan sonra ihtiyari arabuluculuğa başvurulması halinde dava, 3 ayı geçmemek üzere ertelenir. Ancak bu süre her iki tarafın da başvurması halinde 3 ay daha uzatılabilir (6325/m.15/5). Tarafların üzerinde tasarrufta bulunabileceği her türlü uyuşmazlık için ihtiyari arabuluculuk yöntemi tercih edebilir.

Diğer taraftan, yasal düzenlemeler kapsamında zorunlu arabuluculuk öngörülen hallerde taraflar, ihtiyari arabuluculuk faaliyetine başvuramazlar. Çünkü başvuru yapılması yasal bir zorunluluk olup tarafların iradesine göre hareket edilemez.

Kural olarak ihtiyari arabuluculukta, arabulucu taraflarca kendi istedikleri bir kişi olarak seçilir. Başka bir anlatımla, arabulucu her iki tarafın da isteği doğrultusunda seçilir. Arabulucunun seçilmesinin ardından arabuluculuk sözleşmesi yapılarak sürece başlanılır. Arabulucu, taraf bilgilerini topladıktan sonra en kısa süre içerisinde toplanmak üzere tarafları davet eder (6325/15/1). Arabulucu, tarafların her biri ile ayrı ayrı görüşebileceği gibi birlikte de görüşmeler yapabilir (6325/m.8). Arabulucu, tarafları dinledikten ve uyuşmazlıkla ilgili hususları inceledikten sonra anlaşmazlığın çözümü için önerilerde bulunur. Bunun üzerine anlaşma veya anlaşmama durumuna göre son tutanak tutularak taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır[2].

Arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların anlaşması üzerine taraflar ve arabulucu tarafından imzalanan son tutanak bir anlaşma belgesi niteliğine sahiptir. Bu belgenin bağlayıcı olabilmesi için ilam niteliğinde belge vasfını taşıyor olması gerekmektedir. Bunun için de taraflar, icra edilebilirlik şerhi verilmesini isteyebilirler (6325/m.18/2). Başka bir ifadeyle, eğer anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi eklenirse bu durumda imzalanan tutanak, ilam niteliğinde belge olarak kabul edilir. Bunun sonucu olarak da anlaşılan hususlar bakımından hem taraflar açısından bağlayıcı olur hem de anılan konular için dava açılamaz[3].

Bununla birlikte, tarafların arabulucuya başvurabilmesi için aralarında işçi-işveren ilişkilerinden kaynaklanan bir uyuşmazlığın bulunması ve bu uyuşmazlığın çözümü için ihtiyari arabulucuya başvurmaları gerekir. İhtiyari arabuluculuk, tarafların serbest iradeleriyle başvurdukları ve aralarında var olan uyuşmazlığın mahkemeye gitmeden çözülmesini amaçlayan bir yöntemdir. Ancak uygulamada iş ilişkisi devam ederken ihtiyari arabuluculuk vasıtası ile anlaşma tutanağı düzenlendiği görülmektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2025/2403 E. ve 2025/3786 K. sayılı kararında, arabuluculuk görüşmesinin zamanlamasına dikkat çekerek iş ilişkisi devam ederken anlaşma tutanağının geçerli olamayacağına hükmetmiştir. Eğer ki arabuluculuk görüşmesi, işçinin işten ayrılış bildirgesinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) sunulduğu tarihten önce yapılmışsa, bu durum anlaşma tutanağını geçersiz kılmaktadır.

Sonuç olarak Yargıtay’a göre, taraflar arasında gerçek bir uyuşmazlık doğmadan ve iş ilişkisi halen devam ederken arabuluculuk görüşmesi sonucu düzenlenen anlaşma tutanakları geçersiz sayılır. Kaldı ki, işten ayrılış bildirgesinin SGK’ya verilmesi, iş sözleşmesinin sona erdiğini hukuken somutlaştıran bir işlemdir. Bildirge verme tarihinden önce yapılan anlaşma, iş ilişkisinin fiili ve hukuki durumu hakkında tereddüt yaratır.

Sgk İşten Ayrılış Bildirgesi Verilmeden İhtiyari Arabuluculuk Görüşmesi Yapılması Hukuka Uygun Mudur Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemNitekim arabuluculuk süreci, taraflar arasında mevcut ve somut bir uyuşmazlığı çözmeye yönelik olmalı; olası veya henüz doğmamış ihtilaflara dair önleyici anlaşmalar ise geçerli kabul edilmemelidir. Böylece, işten çıkış bildirgesinin SGK’ya sunulması, arabuluculuk görüşmesinin hukuki zemininin oluştuğu an olarak kabul edilmekte ve bu tarihten önce düzenlenen anlaşmalar geçersizlik riski taşımaz.

Lütfi İNCİROĞLU

Kaynaklar:

[1] https://www.ozdipi.av.tr/ihtiyari-arabuluculuk-nedir/Erişim tarihi 12/08/2025

[2] https://www.ozdipi.av.tr/ihtiyari-arabuluculuk-nedir/Erişim tarihi 12/08/2025

[3] https://www.ozdipi.av.tr/ihtiyari-arabuluculuk-nedir/Erişim tarihi 12/08/2025

İhracatçının Dövizi – Bölüm 4

İhracatçının Dövizi – Bölüm 4 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracatçının Dövizi – Bölüm 4

Reşat BAĞCIOĞLU

İhracatçının Dövizi

İhracatçının Dövizi – Bölüm 4 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemÜlkemizde ihracatçılarımızın durumuna göz atıldığında, gerçek anlamda ülkemizin ihtiyacı olan döviz getirtme konusunda haklarını ayrı bir yerde tutmamız gerekir. Döviz kaybeden değil, döviz kazandıran kurumlardır. Ülkemize hem döviz kazandırıyor ve bu bağlamda TCMB’nin döviz rezervlerinin artmasında olumlu bir katkı veriyor, hem de istihdam yaratarak çalıştırdıkları kişilere kazanç temin etmektedirler.

İhracatçılarımızın fedakarlıklarını ve ülkemiz için canla başla çalıştıklarının altını kalın çizgilerle çizmek isterim. İhracat yaparak.

İhracatçı Döviz Konusunda Neler Düşünüyor?

Exporter Görselİhracatçının düşündüğü hususların bir tanesi; döviz kurunun enflasyon oranında artmayıp, döviz artış hızının enflasyonun oldukça gerisinde kalması, bunun sonucunda da üretim ve ihraç ürünlerinin maliyet fiyatı dahi uluslararası piyasalarda rekabetin oldukça uzağında kalmasına sebep olmaktadır.

Döviz kurunun yeterince artmamasından dolayı, ihraç amaçlı üretilen ürünlerin döviz bazında daha pahalıya satılmasına, bunun da satış ve sipariş almada yavaşlama getirdiği ortadadır.

Dolar Grafik Ağustos

Ağustos 2025 ayının ikinci haftasının USD / TRY grafiğine bakıldığında dövizdeki hareket adeta yerinde sayıyor. Hareket var ancak, kat edilen yol yok. Adeta rölantide çalışan bir araba gibi. Hiç yol almıyor ama araç çalışıyor. İşte tam da döviz hareketi için söylemeye çalıştığım konu budur.

Dövizin bu şekilde yerinde saymasının ihracatçıya bir katkı sağladığı söylenemez. İhracatçının rüyası kesinlikle bu fiyatlar değil.

İhracatçının Rüyası

Ihracatçının Rüyasıİhracatçının aklından geçen dolar fiyatı bugün için hayal rakam olsa da, hayal etmenin bir sıkıntısı yok.

Her ne kadar ihracatçının istediği veya aklından geçen döviz fiyatı yüksek olsa da, dövizdeki fiyatlamalar;

  • arz talep,
  • piyasanın dengesi,
  • ihracatçıyı yüksek kur ile korur iken önlenemeyen bir hayat pahalılığı
  • Ülkemizin döviz borç yükümlülüklerin TRL karşılığın anormal bir şekilde yükselmesi,
  • Ödemeler dengesi,
  • İthalata dayalı üretim yapan ülke olduğumuzdan, ithal girdi maliyetlerinin çok yükselmesi

açısından anormallik yaratacağı kesindir.

Reşat Bağcıoğlu’na Soralım

Tam da adamına soruyorsunuz ha.

Benim bildiğim Reşat Bağcıoğlu dövizin fiyatı konusunda hepimizin kafasını karıştırır.

Yukarıda kısmen de olsa açıklamalarda bulundum. Bence Reşat’ın fikrini almayın.

İhracatçının Dövizi – Bölüm 4 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi  

 

Satınalma Dergisi Ağustos 2025, Sayı:152 yayında

Ağustos 2025 Satınalma Dergisi Kapak

Değerli yöneticiler, 

Prof.dr.murat ErdalSıcak yaz döneminde iki önemli gelişmeye dikkatinizi çekmek istiyorum. Birincisi İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesi diğeri ise rekor ihracat rakamlarımız. 

7552 Sayılı İklim Kanunu Yürürlükte 

9 Temmuz 2025 tarih ve 32951 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7552 sayılı İklim Kanunu ülkemizde önemli bir eksikliği ortadan kaldırıyor. Bu sayımızda Sn. Gül Saldıraner İklim Kanunu’nun dayandığı temel ilkeleri ve çerçeveyi sizlerle paylaşıyor. İlerleyen sayılarımızda Kanunun gündeme taşıdığı tüm konuları ve firmalara yansımalarını aşama aşama ele alacağız. 

Aylık İhracat Rekoru 

Ticaret Bakanı’mız Sn. Ömer Bolat, Samsun’da düzenlenen TİM toplantısında yaptığı konuşmada, “Temmuz ayında ihracatın 25 milyar dolara ulaşarak hem tüm zamanların en yüksek aylık ihracatı hem de en yüksek temmuz ayı ihracatı olduğunu vurguladı.” 

“Güçlü sanayi güçlü Türkiye” anlayışı içerisinde aylık ihracat rekorunun stratejik bir gösterge olduğunu düşünüyorum. İhracatta gerçekleşen rekorların sanayicinin moral motivasyonunu yükselteceğini, yeni yatırımlara yönelebileceğini böylelikle ithalat-ihracat arasındaki makasın düşeceğine inanıyorum. 

Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Verileri 

2025 yılı Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre; 

• İhracat, % 11,0 oranında artarak 24 milyar 952 milyon dolar, 

• İthalat, % 5,4 oranında artarak 31 milyar 376 milyon dolar, 

• Dış ticaret hacmi, % 7,8 oranında artarak 56 milyar 327 milyon dolar olarak gerçekleşti. 

2025 yılı Ocak-Temmuz döneminde geçen yılın aynı dönemine göre; 

• İhracat, % 5,2 oranında artarak 156 milyar 360 milyon dolar, 

• İthalat, % 6,9 oranında artarak 212 milyar 221 milyon dolar, 

• Dış ticaret hacmi, % 6,2 oranında artarak 368 milyar 581 milyon dolar olarak gerçekleşti. (ticaret.gov.tr) 

Küresel İmalat PMI Aşağı Yönlü 

Temmuz 2025 S&P Küresel İmalat PMI 49.,7 olarak gerçekleşti. Ülkeler bazında İmalat PMI verileri: ABD 49.8, Avrupa Bölgesi 49.8, Japonya 48.9, Almanya 49.1, Fransa 48.2 ve Çin 49.5 oldu. İstanbul Sanayi Odası PMI verisi ise 45.9’a geriledi. 

Konteyner Yük Endeksleri 

Dünya ticaretinde tarifelerin getirdiği belirsizlik ve yüksek risk algısı devam ediyor. Küresel Konteyner Yük Endeksi % 2’lik düşüşle 2.330 Dolara gerilerken, FBX 13 Çin/Uzakdoğu-Akdeniz Güzergâh Endeksi % 4’lük düşüşle 3.263 dolara geriledi. 

Drewry’s World Container Index Ağustos 2025 ilk hafta itibariyle % 1 düşüşle 40ft konteyner başına 2.499 dolara geriledi. Temmuz sonunda Şangay-Cenova 3.362 Dolar, Şangay-Los Angeles 2.632 Dolara geriledi. 

Yeni Dönem Eğitim Programları 

İhracatta rekor kırarken, ithalat-ihracat operasyonlarında karşı karşıya gelinen problemleri örnek olay incelemeleri üzerinden ele aldığımız bir eğitim programı oluşturduk.
Pratik ağırlıklı Dış Ticarette Lojistik Sözleşme Eğitimi ile şirketlerin operasyonel riskleri doğru biçimde yönetmelerine rehberlik ediyoruz.

Yeni dönem AB düzenlemeleri ve İklim Kanunu ile daha fazla gündeme gelecek olan Tedarik Zinciri Dekarbonizasyonu konularını ise Sürdürülebilir tedarik zinciri yönetimi ve sürdürülebilir satınalma (ISO 20400) eğitimleri çerçevesinde ele alıyoruz.

Yapay Zeka Okur Yazarlığı, Satınalma ve Tedarik Zincirlerinde Yapay Zeka Uygulamaları Eğitimi’ne göstermiş olduğunuz  yoğun ilgi için teşekkür ederiz.

Dijital Üyelik ile satınalma ekibinizi geliştirin. 

Firma olarak dergi arşivine (152 sayı), e-kitap, sektör raporları ve gelecek bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Şirket ve kişisel dijital abonelik seçeneklerini incelemek için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. 

Katkı veren tüm yazarlarımıza teşekkür ederim. 

Keyifli okumalar, 

Prof. Dr. Murat ERDAL
Editör

Ağustos 2025 Satınalma Dergisi Kapak

Sağlık İşletmelerinde Kriz Anlarında Stok Yönetim Planı

Sağlık İşletmelerinde Kriz Anlarında Stok Yönetim Planı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Sağlık İşletmelerinde Kriz Anlarında Stok Yönetim Planı

Kadir HANÇER

Sağlık İşletmelerinde Kriz Anlarında Stok Yönetim Planı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSağlık hizmetlerinin sürekliliğini ve etkinliğini sağlamak, hasta güvenliğini temin etmek ve operasyonel verimliliği korumak açısından kritik bir öneme sahiptir. Kriz anları, sağlık sisteminin normal işleyişinin bozulduğu, acil ihtiyaçların arttığı, kaynakların sınırlı olduğu ve genellikle belirsizliğin yüksek olduğu durumlardır. Bu nedenle, kriz durumlarında etkili stok yönetimi, hızlı ve doğru kararlar alınmasını sağlar, sağlık kurumlarının bu zorlu koşullarda hızlı bir şekilde adapte olmalarına yardımcı olur. Kriz durumlarında stok yönetimi, yalnızca tıbbi malzemelerin ve ilaçların yönetimini değil, aynı zamanda kriz sırasında ihtiyaç duyulan her türlü kaynağın (personel, ekipman, lojistik vs.) doğru ve verimli bir şekilde sağlanmasını da içerir.

Kriz anlarında sağlık kurumlarında stok yönetiminin neden önemli olduğuna dair temel noktalar:

  • Acil Durum İhtiyaçlarını Hızlı ve Etkili Karşılama

Kriz anlarında (örneğin, doğal afetler, salgın hastalıklar, büyük kazalar vb.) sağlık hizmetlerine olan ağır talep aniden artabilir. Stokların doğru yönetilmesi, bu anlarda sağlık kurumlarının acil ihtiyaçları hızlı bir şekilde karşılamasını sağlar. Önceden belirlenmiş acil durum envanteri sayesinde, hangi ürünlerin ve malzemelerin öncelikli olarak temin edilmesi gerektiği belirlenebilir ve bu ürünler hızlı bir şekilde hastanelere ulaştırılabilir.

  • Acil Durumda Stoklanacak Ürünlerin Belirlenmesi

Kriz durumlarında hangi malzemelere ve ilaçlara ihtiyaç duyulacağı önceden tahmin edilmelidir. Örneğin, solunum cihazları, cerrahi maskeler, antiviral ilaçlar, serumlar, ilk yardım malzemeleri gibi ürünler, özellikle pandemi veya salgın hastalıklar sırasında kritik öneme sahip olabilir. Sağlık kurumları, önceden yapılan ihtiyaç analizleri ve risk değerlendirmeleri doğrultusunda bu ürünlerin stoklarını belirlemeli ve kriz planlarına entegre etmelidir. Bu sayede sağlık kurumları kriz anlarında eksik malzeme sorunuyla karşılaşmazlar.

  • Stok Yönetiminin Şeffaflığı ve İzlenebilirliği

Şeffaflık ve izlenebilirlik, kriz durumlarında stokların doğru bir şekilde yönetilmesinde kilit rol oynar. Her bir ürünün nerede olduğunu, ne kadar mevcut olduğunu ve ne zaman kullanılabileceğini izlemek, sağlık kurumlarının ihtiyaçlarına göre hızlı kararlar almasına yardımcı olur. Dijital envanter yönetim sistemleri, sağlık kurumlarının stoklarını doğru bir şekilde takip etmelerini sağlar ve acil durumlar sırasında yanlış ürün siparişi ya da kaybolan malzemeler gibi hataları azaltır.

  • Tedarik Zinciri Kesintilerini Yönetme

Kriz durumları, tedarik zincirinde aksamalara yol açabilir. Örneğin, lojistik zincirinin bozulması, malzeme temini konusunda zorluklar yaratabilir. Sağlık kurumları bu tür durumlara karşı hazırlıklı olmalı ve alternatif tedarik kaynakları ve yedek tedarikçi planları oluşturmalıdır. Lojistik ve nakliye alternatifleri, kriz anlarında acil tedarik ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için önemlidir. Ayrıca, bazı kritik ürünlerin yerel üretimini teşvik etmek, dışa bağımlılığı azaltarak krizlere karşı dayanıklılığı artırabilir.

  • Fazla Stok ve Overstocking’den Kaçınma

Kriz sırasında, özellikle bazı tıbbi malzemelere olan talep aniden artabilir, ancak bu durum fazla stok oluşturma riskini de taşır. Overstocking (fazla stok bulundurmak), maliyetleri artırabilir ve bazı ürünlerin son kullanma tarihlerinin geçmesine neden olabilir. Sağlık kurumları, ürünlerin sınırlı raf ömrü dikkate alınarak, ihtiyaç duyulacak malzemeleri doğru bir şekilde tahmin etmeli ve stokları optimum seviyelerde tutmalıdır.

  • Hızlı İletişim ve Koordinasyon

Kriz durumlarında, sağlık kurumlarındaki staf ve tedarikçiler arasında etkili bir iletişim sağlanmalıdır. Stokların doğru ve zamanında temin edilmesi için sağlık yöneticileri, depolama birimleri, satınalma ekipleri ve tedarikçiler arasındaki koordinasyon büyük önem taşır. Ayrıca, hızlı ve etkili bir kriz iletişimi, malzemelerin doğru yerlere gönderilmesini sağlar ve yanlış anlaşılmaların önüne geçer. Bu sayede, sağlık kuruluşlarının hastalarına gereken hizmeti eksiksiz ve hızlı bir şekilde sunmaları sağlanır.

  • Kritik Kaynakların Önceliklendirilmesi

Kriz anlarında sağlık kurumlarının tüm kaynakları sınırlıdır, bu yüzden stok yönetiminde önceliklendirme yapmak hayati önem taşır. Örneğin, yoğun bakım ünitelerinde, ventilatörler, kan ürünleri, antibiyotikler gibi kritik malzemelere öncelik verilmelidir. Stokların hangi bölümlerde veya tedavi alanlarında daha fazla kullanılacağına dair bir plan yapılarak, kaynaklar en verimli şekilde dağılabilir.

  • Süreklilik ve Esneklik Sağlama

Sağlık kurumları, kriz durumlarında sürekliliği sağlamak ve esnekliği artırmak adına, stok yönetimini sadece kriz süresine odaklanmak yerine, uzun vadeli çözüm stratejileriyle birleştirmelidir. Örneğin, bir salgın sırasında ihtiyaç duyulan ürünlerin sürekli temin edilmesini sağlamak için tedarikçi çeşitliliği ve yerel üretim teşvikleri gibi stratejiler uygulanabilir. Bu, uzun vadede sağlık kurumlarının krizlere karşı dayanıklılığını artırır.

  • İnsan Kaynakları ve Eğitim

Personel eğitimi, kriz sırasında stok yönetimi süreçlerinin etkinliğini artırır. Sağlık çalışanlarının envanter yönetimi, acil durum prosedürleri ve stok kontrol teknikleri konularında eğitim alması, kriz durumunda doğru ve hızlı aksiyon almalarını sağlar. Ayrıca, kriz dönemlerinde görev dağılımı, yedek personel planları ve esnek çalışma sistemleri de sağlık kurumlarının operasyonel sürekliliğini sağlamak için gereklidir.

  • İzleme ve Değerlendirme

Kriz sonrası süreçlerin değerlendirilmesi ve izlenmesi, gelecek krizlere karşı hazırlık açısından önemlidir. Sağlık kurumları, kriz sırasında yaşadıkları tedarik zinciri problemlerini, stok yönetimi aksaklıklarını ve çözümleri gözden geçirmeli ve bu deneyimlerden ders çıkarmalıdır. İleriye dönük stratejiler oluşturulmalı ve sağlık kuruluşlarının krizlere yönelik stok yönetimi planları düzenli aralıklarla güncellenmelidir.

Sağlık kurumlarında kriz durumlarında stok yönetimi, hasta güvenliğini, sağlık hizmetlerinin sürekliliğini ve operasyonel verimliliği korumak için son derece kritik bir unsurdur. Kriz dönemlerinde doğru envanter yönetimi, hızlı ve etkin tedarik, doğru iletişim ve esnek planlamalar sağlık kurumlarının zorlukları aşmalarına ve hastalarına güvenli ve kesintisiz hizmet sunmalarına yardımcı olur.

Sağlık İşletmelerinde Kriz Anlarında Stok Yönetim Planı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSağlık kurumlarının krizlere hazırlıklı olması, etkili bir stok yönetimi stratejisi oluşturması ve sürekli olarak bu stratejileri güncellemesi, kriz anlarında yaşanacak zorlukları minimize eder ve sağlık hizmetlerinin kalitesini artırır.

Kadir HANÇER

Şikâyet Edip Durma İşine Sımsıkı Sarıl

şikâyet Edip Durma İşine Sımsıkı Sarıl Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Şikâyet Edip Durma İşine Sımsıkı Sarıl

Cavit SOY

şikâyet Edip Durma İşine Sımsıkı Sarıl Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemYaşlı teyze emekli maaşını çekmeye ve faturalarını ödemeye bankaya gider. Gişe memuru bir yandan işini yaparken bir yandan da söylenmektedir:
-Teyzem neden sen de herkes gibi internetten ve bankamatikten yapmıyorsun işlemlerini?

Teyze bu soruya gülümseyerek ve biraz da sitemli bir şekilde ders niteliğinde cevap verir.
-Evladım, herkes işlemini dediğin gibi yaparsa sen işsiz kalırsın. Bizim sayemizde seni işe aldılar.

Çalışanlar genelde bu hikâyedeki gişe memuru gibidir. Sürekli söylenip dururlar. Hâlbuki bir iş ne kadar zorlu, karışık, uzmanlık, tecrübe ve yetenek isteyen bir işse senin meziyetlerin o kadar ön plana çıkar. Sana olan ihtiyaç o kadar artar. Beceri isteyen işte beceri, sabır isteyen işte sabır, tecrübe isteyen işte tecrübe, yabancı dil isteyen işte yabancı dil, uzmanlık isteyen işte uzmanlık, güç isteyen işte güç, dikkat isteyen işte dikkat o kadar önemli hale gelir. Bütün bu meziyetler seni ön plana çıkarır. Her işin beraberinde birtakım zorluklar, kaoslar, karışıklıklar, aksaklıklar, plansızlıklar, düzensizlikler vardır. Zaten seni de işte tam bu yüzden işe alıp yetki vermişlerdir ki bütün bunların üstesinden gelip kendine ve çalıştığın firmaya faydalı olabilesin.

Özetle; işyerlerindeki türlü türlü ihtiyaçlar sonucu işe alım gerçekleşir. Doğru işe doğru elemanı almak önemli hale gelir. Sürekli şikâyet eden çalışanı hiçbir işveren sevmez. Yalnız bu noktada şikâyetle, çözüm önerilerini birbirine karıştırmamak gerekir. Çalışan bir şeyden şikâyet ediyorsa mutlaka çözüm önerileriyle gelmelidir.

Temizlik Personeli: Herkes neden sürekli etrafı kirletiyor? Çamurlu ayaklarınızı silip te içeri girin. Masalarınızın üzerlerini neden kendileri silmez bunların?

Tamam da ablam, sen bunun için varsın zaten. Herkes etrafı kirletecek ki sen de temizleyesin. Bunun için iş verdiler sana.

Planlama Mühendisi: Neden bu işyerinde herkes plansız hareket eder? Kimsenin aklına planlı çalışma, planlı üretin gelmez?

Tamam da mühendis arkadaşım, seni bunun için işe aldılar. Herkes planlı olsa sana ne gerek var?

Satınalma Uzmanı: Öff öff, her şey acil isteniyor. Hiç mi önceden fark edip de talepte bulunan olmaz? Yine mi eksik söyledin talebini?

İyi ya işte, satınalma uzmanı olarak sana bir sürü iş çıktı. Sensiz yapamazlar ki bunları. Kim takip edecek, kim sipariş verip hızlıca getirtecek istenen malzemeleri?

Tamir & Bakım Ustası: İnsan biraz dikkatli kullanır? Ne kadar kısa sürede bozuyorsunuz makinaları? Dikkatli kullansanız olmaz sanki.

Değerli ustam, söylenmekte haklısın ama sana bu yüzden ihtiyacımız var.

Muhasebeci: Ne kadar da çok mevzuat var. Bir de sık sık değişmeseler.

Sayın muhasebecim, bir iş ne kadar karmaşık ve anlaşılmaz olursa o kadar çok sana ihtiyaç duyulur. Kimsenin çözemediği konuları çözmek bilgi ve tecrübe ister. Bu da sana olan ihtiyacı doğurur. Şu okullar olmasa yönetmek ne kolay olurdu diyen Milli Eğitim Bakanı gibi söylenmeyi bırak ta işine bak istersen.

Depo Personeli: Ben topluyorum, arkamdan birileri dağıtıyor. Aldığınız malzemeyi geri getirdiğinizde nerden aldıysanız oraya koysanız olmaz sanki.

Depocunun görevinin depoyu sürekli düzenli tutmak, aranılanı anında bulmak olarak biliyordum ama neyse.

Neyin nerde olduğu bilgisi senin sırrındır zaten. Bir gün işe gelmediğinde hiçbir şeyi bulamadıklarını görmüyor musun?

şikâyet Edip Durma İşine Sımsıkı Sarıl Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBu ve bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Siz siz olun, işinize sahip çıkın, kendinizi geliştirin, kabul ettirin, güven verin, sahiplenin, işinize odaklanın.

Cavit SOY

Dört Tarih – Dört Ülke

Dört Tarih – Dört ülke Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Dört Tarih  –  Dört Ülke

Dört Tarih – Dört ülke Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemHüseyin Cahit SOYSAL

ÜNSPED A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

Bir ürünü iç piyasada pazarlamak bir hayli güçtür. Dış piyasada pazarlamak ise çok daha güçtür. İhracat pazarına giriş, dünyadaki birçok üniversitede ders olarak okutulacak kadar ayrıntı içeren bir süreçtir.

Hedef pazarı doğru seçeceksiniz. Ürününüz açısından seçilen ülkedeki potansiyeli belirleyeceksiniz. Gerektiğinde ülkeye uzman göndererek pazar araştırması yapacaksınız. Ülkenin milli gelir düzeyini göz önünde bulundurarak pazara giriş ve fiyatlandırma stratejisini belirleyeceksiniz. Hedef ülkedeki lisans, standart ve sertifikasyon düzenlemelerine uygun bir ürün satmaya çalışacaksınız. Hedef ülkedeki gümrük vergilerini, harçları, kotaları ve diğer tarife dışı engelleri tespit ederek, buna göre taktik geliştireceksiniz.

Şüphesiz ki, bu planlama çalışmaları ihracat yapabilmek için yeterli olamayacak. Dağıtım kanallarını, tedarik zincirindeki partnerlerinizi doğru belirleyecek; varış ülkesinin lojistik altyapısını iyi bileceksiniz.

Yüz yüze yapılan iş görüşmelerinizde, hangi ülkedeki partnerlerinizle nasıl tokalaşacağınızdan başlayarak, kartvizitlerinizi nasıl takdim edeceğinize kadar uzanan bir yığın yerel geleneğe uygun davranacaksınız. Mail yazışmalarınızdaki üslup bile sipariş alıp almayacağınızda belirleyici olacak.

Ürününüzün sipariş edilmesinden başlayarak müşteriye ulaştırılmasına kadar geçen termin sürelerine dikkat edecek; kendi şirketinizin potansiyelini ve yetkinliklerini de göz önünde bulundurup, INCOTERMS kurallarına uygun bir teslim şeklini tercih edecek ve bunu satış sözleşmenize yansıtacaksınız.

En önemlisi, şirketinizin üstlenebileceği risklerin belirlenmesi açısından, ihracat yapılan ülkenin kambiyo mevzuatına vakıf olacak; bu ülkeye yapılan satışın, peşin mi, akreditifli mi, vesaik mukabili mi mal mukabili mi ile yapılacağına karar vereceksiniz.

Tüm bu aşamaları başarıyla geçip ilk parti siparişinizi teslim ettiğiniz andan başlayarak, ilişkinizin sonuna kadar müşteri memnuniyetini sağlamaya gayret edecek; elinizdeki müşteri portföyünden eksilmeler yaşanmamasına gayret göstereceksiniz.

Bir ihracatçı şirket olarak bunların tümünün gereğince yapılması sonrasında uluslararası piyasalarda yer edinilmesi de tek başına yeterli olamıyor maalesef. Uluslararası çatışmalar, gerginlikler, savaşlar, pandemik salgın hastalıklar, şirket olarak edindiğiniz tüm kazanımlarınızın bir anda yok olmasına neden olabiliyor.

Bu bağlamda, dört tarihi baz alarak dört bölge ülkesi ile Türkiye’nin dış ticaret istatistiklerini karşılaştırarak bir değerlendirme yapmak mümkün. Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi sonrası iki ülke arasında doğan gerginliğin yaşandığı ve Coronavirüs Pandemisi öncesi tarih olarak belirlediğimiz 2018 yılını, pandeminin zirve yapıp tüm dünyanın evlere kapadığı 2020 yılını, Rusya’nın Ukrayna topraklarına girmesiyle başlayan ve iki ülke arasındaki savaşın alevlendiği 2022 yılını, son olarak da 7 Ekim 2023 tarihinde başlamakla birlikte takip eden yıl zirve yapan, İsrail’in Filistin’e saldırılarının yaşandığı 2024 yılını baz almak istedik.

Öncelikle belirtmeliyiz ki, bu yazıda kesinlikle Türkiye’nin dış politikası ile ilgili bir değerlendirme yapılmayacaktır. Kaldı ki, bu politikaların genel doğrultusunun yanlış olmadığı kanaatindeyiz. Örneğin, Filistin halkına karşı acımasız bir soykırım uygulayan İsrail’e karşı Türkiye’nin yürüttüğü ticari ambargoyu tamamıyla destekliyoruz. Rusya – Ukrayna Savaşının sonlandırılması yönündeki Türkiye’nin arabuluculuk girişimleri de takdire şayandır. Suudi Arabistan’la gerilen ilişkilerimiz normal seyrine dönmüştür. Ancak, “elde olmayan nedenler”in iktisadi ve ticari gayretlere karşın dış ticaretin seyrini nasıl değiştirdiğini de irdelemek isteriz.

İlk olarak Suudi Arabistan ile olan dış ticaretimize ait istatistiklere bakmakta yarar var:

SUUDİ ARABİSTAN

2018 2020 2022 2024
İhracat 2.7 milyar $ 2.5 milyar $ 1,5 milyar $ 4.0 milyar $
İthalat 2.5 milyar $ 1.7 milyar $ 4,2 milyar $ 3.0 milyar $

 

Görüldüğü gibi, Cemal Kaşıkçı olayının yarattığı gerginlik 2020 ve 2022 istatistiklerine yansımış; Suudi Arabistan’a 3 milyar dolara ulaşmak üzere olan ihracatımız 1.5 milyar dolara kadar inmişti. İki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden gelişmesinin sonucu olarak, 2024 yılında bu ülkeye olan ihracatımız 4 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. Keza, Türkiye bu ülkeden 2.5 milyar dolar düzeyinde ithalat gerçekleştirirken anılan gerginlik 2020 yılında ithalatımızı 1.7 milyar dolara indirmiş; sonra ithalatta tekrar yükseliş başlayarak 2022 yılında 4.2 milyar düzeyine ulaşmıştır. 2024 yılında ithalattaki oransal düşüş, iki ülke arasındaki ilişkilerden öte Türkiye’de yeşil enerjiye dönüş projeleri nedeniyle azalan petrol ihtiyacıyla ilintilidir.

RUSYA

2018 2020 2022 2024
İhracat   3.6 milyar $   4.5 milyar $   7,5 milyar $   7.8 milyar $
İthalat 22.7 milyar $ 17.8 milyar $ 53.4 milyar $ 44.0 milyar $

 

Rusya’dan yaptığımız ithalatın % 75’i enerji ürünlerinden ve % 7’si metal ürünlerden oluşuyor. Özellikle mavi akım doğal gaz hattının kurulmasından sonra ülkemiz doğal gaz ihtiyacını tümüyle Rusya’dan sağlamış durumda. Bu bağlamda, anılan ülkeden 2018 yılında 22.7 milyar dolarlık ithalat yapılmış iken pandemi nedeniyle bu tutar 2020 yılında 17.8 milyar dolara düşmüş; takip eden yıllarda artarak 44 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. Türkiye’nin Rusya’ya olan ihracatı 2018 yılında 3.6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşirken, 2021 yılında başlayan Rusya – Ukrayna savaşı sonrasında batı ülkelerinin Rusya’ya uyguladığı ambargolar nedeniyle Rus işletmelerinin Çin’le birlikte Türkiye’ye de yönelmesiyle, 2024 yılında bu ülkeye ihracatımız 7.8 milyar düzeyine çıkmıştır.

UKRAYNA

2018 2020 2022 2024
İhracat 1.5 milyar $ 2.0 milyar $ 3,0 milyar $ 2.2 milyar $
İthalat 2.7 milyar $ 2.5 milyar $ 3,4 milyar $ 4.2 milyar $

 

Zaten çok yüksek düzeyde olmayan Ukrayna’ya olan ihracatımız pandeminin yaşandığı 2020 yılında düşmemiş; 2020 yılında 3 milyar dolar düzeyine çıkmış iken savaş nedeniyle fakirleşen ülkeye 2024 yılında sadece 2.2 milyar dolar tutarında ihracat yapılabilmiştir. Demir-Çelik ürünleri ve hububat ürünlerinin başı çektiği Ukrayna ithalatımız ise anılan ülkenin daha düşük hububat fiyatları vermesiyle 2.7 milyar dolardan 4.2 milyar dolar düzelerine çıkmıştır.

İsrail

2018 2020 2022 2024
İhracat 4.0 milyar $ 4.7 milyar $ 7.0 milyar $ 1.5 milyar $
İthalat 2.0 milyar $ 1.5 milyar $ 2.5 milyar $ 0.6 milyar $

 

Türkiye – İsrail ticari ilişkileri son iki yıla kadar olumlu yönde seyretmiş; İsrail Türkiye’nin dış ticaret fazlası verdiği ülkelerden birisi olmuştur. Bu ülkeye olan ihracatımız pandemiden de etkilenmeden büyürken, 2018’de 4 milyar dolar, 2020’de 4.7 milyar dolar, 2022’de de 7 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. 2023 yılının sonlarında başlayan İsrail’in Filistin’e saldırıları sonrasında Türkiye’nin aldığı kademeli ambargo kararlarıyla, 2024 yılının ilk dört ayında bu ülkeye 1.5 milyar dolar ihracat gerçekleştirilirken, anılan ülkeden 0.6 milyar dolar ithalat yapılmıştır. 2 Mayıs 2024’te hükümetin aldığı kararla, Türkiye’den İsrail’e bütün ürün gruplarında ihracat, ithalat, transit ticaret tamamen durdurulmuştur.

Dört Tarih – Dört ülke Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemDış ticareti, ihracatçının girişim kabiliyeti kadar uluslararası ticaret düzenlemeleri dışındaki etmenlerin de belirlediğine ilişkin dört tarih ve dört ülke örneği verdik. Savaşların, salgın hastalıkların, iklim felaketlerinin yaşanmadığı; dış ticareti sadece ekonomik ihtiyaçların belirlediği bir dünya, hepimizin ortak hayali olmalıdır.

Hüseyin Cahit SOYSAL

ÜNSPED A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi