İMSAD Nisan Ayı İnşaat Malzemeleri Sanayi Birleşik Endeksi Yayınlandı

İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi Nisan 2018 sonuçlarına göre; son üç aydır iyileşme eğiliminde olan endeks, Nisan ayında 0,5 puan geriledi. Bileşik Endeks’teki beklenmedik gerilemede; faaliyetlerdeki yavaşlama, erken seçim sürecinde güven ve beklentilerdeki azalma etkili oldu. Nisan ayındaki bu gelişmelere rağmen Bileşik Endeks, geçen yılın Nisan ayına göre 6,39 puan daha yüksek gerçekleşmeyi başardı. Tüm alt endeksler, geçen yılın aynı döneminin üzerinde gerçekleşti.

Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından her ay düzenli olarak yayınlanan İnşaat Malzemeleri Sanayisi Bileşik Endeksi’nin Nisan 2018 sonuçları açıklandı. Nisan ayında 0,5 puan düşerek 100,82 puan olarak gerçekleşen Bileşik Endeks’te şu bilgiler yer aldı:

Faaliyetlerde, beklentilerin altında bir performans yaşandı

İnşaat malzemeleri sanayisinde faaliyetler, Nisan ayında, bir önceki aya göre artmaya devam etti. Ancak artışın sınırlı olduğu faaliyetler, beklentilerin altında bir performans gösterdi. Bu performansta, inşaat işleri talebindeki mevsimsel artışın zayıf kalması belirleyici ana unsur oldu. Yani mevsimselliğin inşaat faaliyetlerine katkısı azaldı. Faaliyet Endeksi, Nisan ayında Mart ayına göre 1,5 puan arttı. Ayrıca Nisan ayındaki faaliyet seviyesi, geçen yıl aynı dönemin 13,1 puan üzerinde gerçekleşti. Yurtiçi satışlar, Nisan ayında önemli ölçüde artarken, ihracat da istikrarlı yükselişini sürdürdü. Üretim artışının yavaşladığı Nisan ayında cirolar, iç ve dış satışlardaki artışa bağlı olarak büyüdü.

Güven Endeksi 5 ay sonra ilk kez geriledi

Güven Endeksi, Nisan ayında 5 ay sonra geriledi. Faaliyetlerdeki yavaşlamanın yanı sıra erken seçim süreci, güvendeki kademeli iyileşmeyi kesintiye uğrattı. Güven Endeksi, 2017 yılı Kasım ayından sonra ilk kez geriledi. Nisan ayında faaliyetlerdeki yavaşlayan performansa ilave olarak beklentilerdeki bozulma da güven kaybında etkili oldu. Güven seviyesi bir önceki aya göre 1,5 puan düştü. Böylece güven seviyesi geçen yılın aynı ayının güven seviyesinin sadece 0,6 puan üzerinde kalabildi. Türkiye ekonomisi ile inşaat sektörüne ilişkin Mart ayında başlayan güven kaybı Nisan ayında hızlandı. Yurtiçi pazarlarda da Nisan ayında uzun süre sonra güven kaybı gerçekleşti.İhracat pazarlarına yönelik güven ise Nisan ayında da artışına, yavaşlayarak devam etti. Tek güven artışının yine ihracat pazarlarına yönelik olduğu Güven Endeksi’ndeki gerileme, iyileşmenin kırılgan olduğunu gösterdi.

Beklentilerde 4 aydır süren iyileşme kesintiye uğradı

Beklentilerdeki artış eğilimi de Nisan ayında, gerilemeye döndü. Faaliyetlerdeki yavaş artışa ilave olarak, erken seçim süreci, güvenin yanı sıra beklentileri de olumsuz etkiledi.Beklenti Endeksi Nisan ayında bir önceki aya göre 0,8 puan düştü. Böylece Aralık ayından beri süren iyileşme kesintiye uğradı. Buna rağmen Nisan ayı beklenti seviyesi, geçen yılın aynı dönemine göre halen 7,1 puan daha yukarıda gerçekleşti. Türkiye ekonomisi ve inşaat malzemeleri sanayisine ilişkin beklentiler Nisan ayında düştü. Önümüzdeki üç aya ilişkin alınan yurtiçi siparişlerdeki gerileme, en önemli gelişme olarak ortaya çıktı. Gelecek üç aya ilişkin ihracat siparişlerindeki artış ise Nisan ayında yavaşlayarak sürdü. Erken seçim sürecinin etkisine rağmen, önümüzdeki 3 ayın üretim, yatırım ve istihdam beklentilerinde ise sınırlı iyileşmeler devam etti.

İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi’nde son olarak, Ramazan ve Bayram döneminin etkileri ile önümüzdeki 2 ayın faaliyetlerinde yavaşlamanın beklendiği; güven ve beklentileri ise seçime ilişkin öngörülerin şekillendireceği belirtildi.

Türkiye İMSAD Hakkında

Kuruluşundan bu yana geçen 34 yılda, Türk inşaat sanayisini gerek yurt içinde gerekse yurt dışında temsil eden bir sivil toplum örgütü olan Türkiye İMSAD’ın, 35 sektör derneği, 80 sanayici firma ve 15 paydaş kurum üyeleriyle birlikte, pazarda 32 binden fazla noktaya etkin bir şekilde ulaşmaktadır. Sürdürülebilir büyüme için yurt içinde ve yurt dışında işbirlikleri geliştiren Türkiye İMSAD, iç pazardaki gelişmeleri yakından izlemekte ve ihracatta ulaşılan başarının artarak sürdürülebilmesi için, dış pazarları yakından takip etmektedir. Türkiye İMSAD, inşaat sektörünün çok önemli grupları olan 31 farklı alt sektörü temsil etmektedir. 2011 yılında Brüksel, 2015 yılında ise Kamerun temsilciliğini kuran, sektörel projeler yürüten, raporlar yayınlayan Türkiye İMSAD, Avrupa Komisyonu’nun fonladığı birçok projeye de liderlik etmektedir.

Kadının İşgücüne Katılım Oranı Neden Düşük?

Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu Başkanı Av. Pınar Ersin Kollu, UNIQ İstanbul’da düzenlenen GYODER 16.Gayrimenkul Zirvesi’nde yaptığı konuşmada kadının işgücüne katılım oranının düşük olmasının kök nedeninin nesilden nesile aktarılan bilinç altımıza yerleşmiş toplumsal cinsiyet kodlamaları olduğunu söyledi ve sorunun çözümünün işe insan alırken liyakat ve yetkinliklerine göre karar almak olduğunu belirtti.

Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu(GKLP), sektörün çatı örgütü Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği tarafından ‘Türkiye Gayrimenkul Sektörünün DNA’sı Mercek Altında’ temasıyla, düzenlenen GYODER 16.Gayrimenkul Zirvesi’nde gayrimenkul sektöründe kadının yerini anlattı. UNIQ İstanbul’da düzenlenen Zirve’de “Kadın Kromozomu XX Sektörde Nerede?” başlıklı oturumda söz alan Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu Başkanı Av. Pınar Ersin Kollu konuşmasına 16 yıldır düzenlenen Gayrimenkul Zirvesi serisinde ilk kez kadına özel bir seans yer aldığına dikkat çekerek başladı.

Yaptığı sunumda Cumhuriyet döneminde kadının işgücüne katılımının yüzde 25 olduğunu günümüzde ise yüzde 26-33 aralığında seyrettiğini özetle değişen fazla bir şey olmadığı belirten GKLP Başkanı Av. Pınar Ersin Kollu, dünyadan ve ülkemizden çarpıcı rakamlar verdi. Av.Kollu, Dünya Ekonomik Forumu’ nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2017 Endeksi’ nde Türkiye’nin, 144 ülke arasında 131’ inci sırada yer aldığını söyledi ve 2017 TÜİK verilerine göre ülkemizde işgücüne katılmaya hazır kadın oranının 37.5 iken erkeklerde bu oranın yüzde 77.4 olduğunu belirtti.

‘Kadının işgücüne katılım oranı neden düşük?’

1988 yılında Lisans mezunu kadınların yüzde 82,5’u çalışırken, 2016 yılında bu oran yüzde 71,6’ya geriledi, 2007 yılında kadınların yüzde 18’i orta ve üst yönetici iken eğitim seviyeleri yükselmesine rağmen 10 yıl sonrasında bu oran 16,7’ e düştü” diyen GKLP Başkanı Av. Pınar Ersin Kollu, “Kadının işgücüne katılım oranı neden düşük?” sorusunun cevabına yönelik şunları söyledi; Aslında tüm dünya bu sorunun cevabını arıyor ve çok çeşitli araştırmalar yapılıyor. Elimizde bazı veriler, sebepler, faktörler var belirlenen ve genelde ekonomik ve sosyal faktör olmak üzere iki başlık üzerinde duruluyor. Kadın çalışanların kayıt dışı istihdam edilmeleri, düşük ücretle çalıştırılıyor olmaları, eğitim fırsatlarından yararlanamıyor olmaları onları biraz ligin dışına atıyor. Sosyal faktörlerde de yine kadına karşı tutum, evlilik, çocuk, göç ve camdan tavan gibi nedenler var” dedi.

‘Üst yönetim pozisyonlarında en az yüzde 30 kadın lider bulunan şirketlerin net karı; diğer şirketlere göre yüzde 6 oranında artış gösteriyor.’

Kadının işgücüne katılım oranının düşük olması ile ilgili bir kavram karmaşasının ortasında olduğumuzu düşünüyorum diyen GKLP Başkanı Av. Pınar Ersin Kollu, “Biz kadın ve erkek istihdamı dediğimizde gerçekten cinsiyetten mi yani XX kromozomundan mı bahsediyoruz; yoksa toplumda kadına yüklenen cinsiyet rolleri ile ilgili bir meselemiz mi var? Bu sadece bizde değil büyün dünyada böyle aslında. Bunu nasıl dengeleyebilirize bakmak lazım. Toplumsal cinsiyet kodlamaları nesilden nesile aktarılan, bilinç altımıza yerleşmiş kodlar. Bunun çözümü işe insan alırken liyakat ve yetkinliklerine göre karar almak. Ernst&Young’ın araştırmasına göre; üst yönetim pozisyonlarında en az yüzde 30 kadın lider bulunan şirketlerin net karı; diğer şirketlere göre yüzde 6 oranında artış gösteriyor” dedi.

‘Cam tavanı kırmayı başaran kadınlar aynı fedakarlıkları diğer kadınlar da yapsın düşüncesiyle bazen acımasız olabiliyorlar’

Sözlerine “Cam tavanları inşaa edenleri de konuşalım” şeklinde devam eden Av.Pınar Ersin Kollu, “Öyle bir tavan ki bu baktığınızda görmüyorsunuz. Ama tam onun seviyesine geldiğinizda kadın çalışansanız kafanızı çarpıyorsunuz. Kırabilirseniz biraz yaralanma pahasına ilerliyorsunuz, kıramıyorsanız ya duruyor ya da vazgeçerek eve dönüyorsunuz. Bu cam tavanı kim inşaa ediyor? Bir noktada çuvaldızı kendimize batıralım. Bu cam tavanı kırmayı başaran kadınlar aynı fedakarlıkları diğer kadınlar da yapsın düşüncesiyle bazan acımasız olabiliyorlar. Bu konuda sadece erkekler üzerinden politika geliştirmeyelim. Biz GKLP’de düzenlediğimiz mentorluk programında kadın yöneticilerimizi bu yönde bilgilendiriyoruz. Erkek yöneticiler ise toplumdaki cinsiyet roller kaynaklı herhalde kadınların başarısıyla ilgili güven sorunu yaşıyorlar.Daha çok kendi aralarında erkekler klübü oluşturuyorlar. Bunlar da bizim karar alınan masalara oturmamızı engelliyor, ligin dışına atıyor “dedi.

Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu’nun, Türkiye’de gayrimenkul sektöründe çalışan kadınlara yönelik olarak ilk kez yapılan ‘Gayrimenkulde Kadın Araştırması’ sonuçlarına da değinen Kollu, Araştırmaya göre; gayrimenkul sektöründe çalışan kadınlar 36 yaşında genç bir profile sahip, yüksek düzeyde eğitimli, üst düzey yönetim kademelerinde görev almaya hazırlar ve bunun için adalet ve tarafsızlık ilkesiyle yönetmeyi ve yönetilmeyi talep ediyorlar” dedi.


Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu Hakkında

Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu’nun tohumları Mayıs 2016’da ULI Türkiye’nin düzenlediği Gayrimenkulde Kadın Girişimi etkinliğinde atıldı. Güniz Çelen ile ULI Türkiye Başkanı Ayşe Hasol Erktin’in fikir anneliğiyle ivme kazanan platform, resmi olarak 08 Mart 2017 Dünya Kadınlar Günü’nde faaliyete geçti.Av.Pınar Ersin Kollu başkanlığında 20 kişilik Danışma Kurulu’ndan oluşan Platform, kısa ve uzun vadede gayrimenkul sektörünün her alanındaki kadın çalışanların ihtiyaçlarını doğru tespit edebilmek amacıyla kadın çalışanlara özgü istatistiklerin oluşturulması ve raporların hazırlanması üzerinde çalışıyor. Ayrıca alanında deneyimli kadın ve erkek yöneticilerin meslek hayatına henüz başlayan kadın çalışanlara rehber olabilecekleri bir Mentor-Menti Programı yürütüyor. Sektörde kadın görünürlüğünü artırmak üzere paneller, konferanslar düzenlemek kaydıyla tüm platformlarda kadınların temsiline yer verilmesini ve periyodik toplantılarla ve genel katılımlı çalıştaylarla duyarlılığın ve ortak akıl çalışmalarının gündemde tutulmasını hedefliyor.

KPMG Siber Farkındalık Araştırması 2018

Fidye yazılım saldırısında Avrupa birincisiyiz

KPMG’nin hazırladığı Bireysel Siber Farkındalık Araştırması’na göre, fidye yazılım saldırıları geçen yıl bireysel kullanıcılar ve şirketlere 5 milyar dolara mal oldu. ‘WannaCry’, ‘BadRabbit’ gibi saldırılarda Avrupa’da en büyük zararı Türkiye gördü. KPMG Türkiye Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi Bölüm Başkanı Sinem Cantürk, fidye yazılım saldırılarına karşı en etkili tedbirin yedekleme olduğunu söyledi. Cantürk, “Dünya okul müfredatlarına siber güvenlik dersleri eklenmesini konuşuyor. Türkiye de bunu gündeme almalı” dedi.

Teknoloji ve dijitalleşme bir yandan hayatı beklenmedik kadar hızla kolaylaştırırken diğer yandan da banka hesaplarından kişisel sağlık verilerine, trafik güvenliğinden şirket sırlarına pek çok şeyi tehdit ediyor. KPMG’nin yaptığı Bireysel Siber Farkındalık Araştırması, hayatın vazgeçilmez bir parçası olan siber dünyanın taşıdığı riskleri ortaya koydu. Rakamlar, siber suçluların en kolay para kazandıkları yöntem olan fidye yazılım saldırısına uğrayan ülkeler arasında Türkiye’nin ilk sırada yer aldığını gösteriyor.

KPMG Türkiye Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi Bölüm Başkanı Sinem Cantürk, araştırmayla ilgili çarpıcı bilgiler aktardı. Cantürk, “Ocak 2018’de yayımlanan Google Tüketici Barometresi’ne göre yeni teknolojilerin risklerden daha fazla fırsat yarattığına inananların oranı yüzde 70. Oysa internet kullanımının getirdiği riskler dijital dünyamızın yanı sıra, günlük hayatımızı da tehdit ederek ciddi kayıplara neden oluyor. Siber suçların dünya genelinde verdiği zararların 2021 yılına kadar 6 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Siber saldırıların yaratacağı risklerin en aza indirilmesi için çalışanların siber farkındalığının yüksek olması hiç bu kadar kritik öneme sahip olmamıştı” dedi.

Okullara siber güvenlik dersi

Bireylerin siber saldırılardan korunmasında eğitimin önemli olduğunu vurgulayan Cantürk, “Büyüklük, sektör ve coğrafyadan bağımsız olarak siber suçlar sınır tanımıyor. Kullanıcıların eğitilmesi ve farkındalıklarının artırılması siber riskleri fark etmelerini, engellemelerini ve kendilerini siber saldırılara karşı korumalarını sağlayacaktır. Internet kullanımının 9 yaşına kadar indiğini göz önünde bulundurursak, okul müfredatlarına siber güvenlikle ilgili dersler konulması tedbir için katkı sağlayabilir. Dünyanın gündemindeki bu önlemi biz de tartışmalıyız” diye konuştu.

Türkiye: Yüzde 67, Dünya: Yüzde 53

Cantürk, araştırmadan çıkan başlıkları şöyle özetledi:

  • Hootsuite Dijital Raporu 2018 verilerine göre Ocak 2018 itibariyle Türkiye’de internet penetrasyonu yüzde 67 ile dünya ortalaması olan yüzde 53’ün üzerinde. İnternet kullanımı son 10 yılda inanılmaz bir hızla arttı ve her gün milyonlarca insan akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar aracılığıyla güvenli varsaydığı bu alanı kullanıyor.
  • Ocak 2017-Ocak 2018 arasında internet kullanıcılarının sayısında yüzde 13 artış var. Bunda elbette bağlantı hızlarındaki artış da etkili oluyor. GSMA Intelligence Q4 2017 ve Google Tüketici Barometresi’ne göre ülke nüfusuna oranla Türkiye’de mobil bağlanabilirlik yüzde 90 ve dünya ortalaması da yüzde 112.
  • Günün üçte biri internette geçiyor
  • 16-64 yaş internet kullanıcıları arasında yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de ortalama günlük internet kullanım süresi 7 saat 9 dakika. Bunun 3 saat 24 dakikası ise mobil internet kullanımı (Global Web Index, Q2&Q3 2017). Yani günümüzün yaklaşık üçte birini internette geçiriyoruz. Bu kullanıma paralel olarak siber suç oranları da giderek artıyor.
  • Hacklenmeyi anlama süresi 299 gün
  • İstatistiklere göre saldırganlar başarılı bir siber saldırı sonucu girdikleri hedef sistemde 299 gün aralıksız erişimi sürdürüyor. Yani kurumlar ele geçirildiklerini ortalama 299 gün sonra fark edebiliyor ya da engelleyebiliyor.
  • Banka hesapları, e-posta adresleri ve online işlem yapılan her mecrada kullanılan parolalar siber suçlular açısından birer fırsat. Son yıllarda kamu kuruluşlarının sunucularının parolaları, bireysel kullanıcıların mobil bankacılık parolaları hatta oyun konsolu parolalarının bile hackerlar tarafından kırılmasıyla küresel krizler çıkıyor.
  • İstatistiklere göre internet kullanıcılarına yönelik saldırıların yüzde 91’i oltalama (phishing) e-postaları üzerinden gerçekleştiriliyor. Bunların başında hem bireysel kullanıcılara hem de şirketlere zarar veren fidye yazılımları geliyor. Siber suçluların para kazanmak için en çok tercih ettiği fidye yazılımları ile gerçekleştirilen saldırılarda suçlular ağ ve/veya ilgili cihaz üzerinde buldukları hassas dosyaları şifreleyerek para karşılığı parolayı çözmeyi talep ediyor.
  • Fidye yazılımın hedefi Türkiye
  • Trend Micro’nun 2017 Güvenlik Raporu’na göre, 2016’dan 2017’ye kadar yeni nesil fidye yazılımlarında yüzde 32’lik bir artış oldu. 2016 yılında fidye yazılım saldırısına maruz kalan ülkeler arasında Avrupa’da ilk sırada olan Türkiye, 2017’de de bölgesel birinciliği diğer ülkelere bırakmadı. Avrupa ülkelerinin toplam fidye yazılım saldırısına uğrama yüzdesi küresel rakamın yüzde 23,65’ini oluşturuyor. Türkiye yüzde 15,85’lik oranla, Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada. Dünyada ise altıncı sırada.
  • Fidye yazılım saldırılarının yüzde 94’ü e-posta üzerinden gerçekleşti ve tüm dünyada 5 milyar dolara yakın maddi kayıp yaşandı.
  • Tek çare veriyi yedekleme
  • Fidye yazılımlarla düzenlenen saldırılara karşı alınabilecek en etkili önlem yedekleme. Saldırıdan sonra dosyaları serbest bırakmak için talep edilen ödemeyi gerçekleştirmekten başka alınabilecek iyi bir çözüm ne yazık ki yok. Ne kadar güvenlik önlemi alınırsa alınsın, bir saldırganın ağa sızarak dosyaları şifrelemesini engellemek hiçbir zaman yüzde 100 mümkün değildir. Ancak değerli verilerin yedeklerinin alınması halinde, dosyalar şifrelense bile en son yedekten geri dönüşü sağlanabiliyor.

Ege’den deri ve deri ürünleri ihracatında yüzde 26 artış var

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar, Ege Bölgesi’nden yapılan deri ve deri ürünleri ihracatının 2018 yılının Ocak – Nisan döneminde, 2017 yılının ilk dört aylık dönemine göre yüzde 26’lık artışla 41 milyon 112 bin dolardan, 51 milyon 711 bin dolara yükseldiğini belirtti.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin İzmir Kültürpark Tenis Kulübü’nde düzenlediği, “İftar Yemeği”nde deri sektörünün ihracat performansı ile ilgili bilgi veren Zandar, “Deri ve deri mamulleri ihracatında ayakkabı ihracatı 24 milyon 183 bin dolarlık tutarla aslan payını alırken, deri ve post ihracatından 17 milyon 600 bin dolarlık döviz elde edildi. Deri konfeksiyon ürünleri ihracatı 6 milyon 10 bin dolar olurken, saraciye ürünleri ihracatı 3 milyon 918 bin dolar olarak kayıtlara geçti” diye konuştu.

Hedefimiz 320 olan ihracatçı sayımızı 500’e çıkarmak

Nisan ayında gerçekleşen Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Genel Kurul Toplantısı sonrasında 4 yıllığına yönetime seçildiklerini hatırlatan Zandar şöyle devam etti: ” Önümüzdeki 4 sene boyunca tüm sektörlerimizin ihracat potansiyellerini arttırmak ve bu alandaki olası sorunlarını çözmek için hep beraber durmadan, yorulmadan çalışacağız. Hedefimiz gerek ticaret odası temsilcilerimiz, gerek sektörel derneklerimizi ile birlikte hareket edip mevcut olan 320 ihracatçı firma sayımızı 500’e çıkarmaktır.”

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin geçmiş dönem Yönetim Kurulu Başkanı Jak Galiko’ya birliğe verdiği hizmetlerden dolayı teşekkür eden Zandar, önümüzdeki 4 yıllık dönemde deri sektörünün alt sektörleri olan Ayakkabı/Deri/Deri Konfeksiyon ve Saraciye sektörlerimiz ile iletişimi hızlandırmak, onların sorunlarına daha çabuk çözüm bulabilmek için yönetim kurulundan birer sektör temsilcisi belirlediklerini, bu temsilcilerin üyeleri yerinde ziyaret edip, hem birliğin aktivitelerinden haberdar edeceğini, hem de çözüm isteyen konuları birliğe aktaracaklarını dile getirdi.

Deri sektöründe yer alan alt sektörlerin ihtiyaçlarının ve ihracat planlarının çok farklılıklar gösterdiğinin farkında olduklarını kaydeden Zandar, “Bu doğrultuda alt sektörlerimiz ile ayrı ayrı arama tarama toplantıları düzenleyeceğiz. Bunların ilki 31 Mayıs tarihinde deri konfeksiyon sektörümüz için yapılacak. Ayakkabı ve Saraciye konulu arama tarama toplantımız ise haziranın 3. haftasında düzenlenecek” diyerek sözlerini noktaladı.

Çimento sektöründe “alaylı çalışan” kalmayacak

Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) bünyesinde kurulan “ÇEİS Sınav ve Belgelendirme Merkezi” (ÇESBEM) ile Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) arasında Yetkilendirme Sözleşmesi imzalandı. Türk çimento sektörüne özgü nitelikli işgücünün gelişimini sağlamak amacıyla, 1 milyon TL yatırımla hayata geçirilen ÇESBEM, bundan böyle çimento sektöründe sınav yaparak mesleki yeterlilik belgesi verecek ilk kurum olarak faaliyetlerini yürütecek.

ÇEİS tarafından, “sektörde belgesiz çalışan kalmaması” hedefiyle hayata geçirilen “ÇEİS Sınav ve Belgelendirme Merkezi”, sınav ile mesleki yeterlilik belgesi vermek üzere Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edildikten sonra 16 Mayıs 2018 tarihinde imzalanan sözleşmeyle Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından yetkilendirildi.

Türkiye çapında 17 bin 500 kişiye istihdam sağlayan çimento sektöründe mesleki yeterlilik sınav ve belgelendirme sistemini oluşturan ilk kurum olan ÇEİS, 1 milyon TL yatırımlahayata geçirdiği ÇESBEM ile çimento fabrikalarının üretim bölümlerinde yardımcı işçi, işçi ve usta olarak görev yapan çalışanların tamamının mesleki yeterlilik belgesi sahibi olmasını hedefliyor.

ÇESBEM çimento sektöründe ilk

Vereceği hizmet dolayısıyla ÇESBEM’in sektörde ilk olma özelliği taşıdığının altını çizen ÇEİS Yönetim Kurulu Başkanı Tufan ÜNAL, bu yatırımın önemini şu sözlerle ifade etti:

“Gelecek dönemdeki nitelikli işgücü ihtiyacımızın sağlanması için eğitim temel sorunumuz. Türk çimento sektörü olarak bu sorunu aşmak ve sektöre nitelikli çalışanlar kazandırmak amacıyla, son 10 yılda eğitime 30 milyon TL’nin üzerinde harcama yaptık. Sektörün çatı kuruluşu ÇEİS olarak ise bu yatırım ve faaliyetlerin hızlanarak artırılması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Gelecekte üretim alanında istihdam edilecek herkesin Mesleki Yeterlilik Belgesi sahibi olarak işbaşı yapabilmesi için ÇEİS bünyesinde faaliyete geçirdiğimiz ÇEİS Sınav ve Belgelendirme Merkezi’nin (ÇESBEM) yetkilendirilmesini sağlayarak, bu hedefimize doğru çok büyük bir adım atmış olduk. Yaklaşık 1 milyon TL yatırım ile faaliyete geçirdiğimiz ÇESBEM’in, nitelikli işgücünün tescil edilmesi bakımından sektörümüze hizmet edecek olmasından büyük mutluluk duyuyorum; Türk çimento sektörüne hayırlı olsun.”

ÇEİS eğitim ve istihdam seferberliğini hızlandırdı

Kısa zaman önce Kocaeli Meslek Yüksek Okulu ile işbirliği protokolü imzalayan ÇEİS, mevcut Meslek Yüksek Okulu programlarının ilgili dalların müfredatında, Merkezi Kumanda Operatörü-Fırın, Merkezi Kumanda Operatörü-Farin, Merkezi Kumanda Operatörü-Çimento, Makine Bakımcı, Kimya Laboratuvar Analisti ve Çimento Test Elemanı Ulusal Mesleki Yeterliliklerini temel alarak oluşturulmuş seçmeli dersler verilmesini sağlamıştı.

ÇEİS, Kocaeli Üniversitesi Meslek Yüksekokulu ile gerçekleştirdiği anlaşmayla, hem istihdama katkı sağlamayı hem de sektördeki nitelikli eleman sayısını artırmayı amaçlıyor.

Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) Hakkında

Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS), üyelerinin çalışma ilişkilerinde; ortak hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek, üyelerinin verimli çalışmalarına destek olmak, toplu iş sözleşmesi süreçlerini yönetmek, iş sağlığı ve güvenliğini geliştirmek amacıyla 1964 yılında kurulmuş bir işveren sendikasıdır. ÇEİS, endüstri ilişkileri ve insan kaynakları faaliyetleriyle birlikte, iş sağlığı ve güvenliği, mesleki eğitim, meslek standartları ve mesleki yeterlilikler ile istatistik faaliyetlerini yürütmektedir. Çimento sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin %95’inin üyesi bulunduğu ÇEİS, bugün, 33 kuruluşa bağlı 64 tesisi yurtiçinde ve yurtdışında çok sayıda platformda temsil etmektedir.

SEAT Üretim Merkezinde 2 Bin Robotun Dansı

SEAT’ın Martorell’deki üretim merkezinde 2 bin robot, 24 saat boyunca mükemmel bir uyum içerisinde hareket ediyor. Kaynak yapmak, cıvata sıkmak, cila kaplamak ve milimetrenin onda ikisi oranındaki hassasiyette sapmaları tespit etmek, robotların görevlerinin yalnızca bir kısmı. Robotlardan bazılarının boyu 6 metreye ulaşıyor ve bunlar 700 kilogram yük taşıyabiliyor. 1.700 personelle koordine çalışan bu robotlar, 68 saniyede bir otomobil şasisi üretebiliyor.

Bir SEAT otomobil üretmek yoğun çaba gerektiriyor. Üstelik buna sabahın ilk ışıklarıyla başlayan dans gösterisi de dahil. Burada 2 bin robot ve 1.700 fabrika işçisi, mükemmel bir uyum içerisinde çalışarak, bir dakikadan biraz daha uzun sürede bir otomobil şasisi üretiyor. İşte, Endüstri 4.0 sayesinde gerçekleşen bu dans koreografisinden bazı ayrıntılar:

Günde 2 bin 300 parça üretiyor

Senkron halinde hareket eden binlerce robot, günde 2 bin 300 parça üretiyor. Robotlar, tüm gün boyunca uyum içinde hareket ederek; farklı gövde parçalarını birleştirmek, kapıları monte etmek ve şasi geometrisi ölçümü gibi uygulamalarda bulunuyorlar.

Farklı ölçülerde mekanik dansçılar

Robotlar arasında, farklı özelliklerde mekanik dansçılar yer alıyor. En ufak robotların boyu bir metrenin biraz üzerindeyken, en büyükleri ise altı metreden daha yükseğe ulaşıyor. Bazı robotlar turuncu renkteyken, bazıları ise sarı olabiliyor. Bazılarında tutucu kollar, diğerlerinde sensörler yer alıyor. Ortak noktaları ise, hepsinin hafif ve çok yönlü olması. Ağırlığı 700 kilograma varan parçaları bile sağlam bir şekilde kavrayıp işleyebiliyorlar.

16 bin noktaya kaynak için 720 derecelik dönüşler

Çoğu robot, altı adet eksen üzerinde hareket etme kabiliyetine sahip. Bu da yükselip alçalma, raylar üzerinde yatay hareket etme ve bulundukları noktadan 720 derece dönebilme dahil olmak üzere sayısız hareket olanağı sağlıyor. Her robot, bu dans sırasında üretim bandındaki otomobillerin gövdesi üzerinde günde 16 bin birleşme noktasına kaynak yapabilme kapasitesine sahip.

Robotların hareketleri bir orkestra şefinin kontrolünde

Tesisin ihtiyaçlarıyla ilgilenmek ve robotların faaliyetlerini denetlemek, 390 kişiden oluşan bir ekibin sorumluluğunda. Ekip, kontrol odasından gerçek zamanlı olarak robotların yaptığı işi ve diğer işçilerle olan koordinasyonlarını izliyor.

Milimetrenin onda ikisi oranında hassasiyet

Endüstri 4.0 devriminin sağladığı bu koreografi sayesinde robotlar yalnızca sık tekrarlanan işleri ve ağır yükleri devralmakla kalmıyor, giderek daha hassas görevleri de yerine getirmeye başlıyor. Parçaları üretim bandı üzerindeki farklı konumlar arasında aktarabildikleri gibi, robotlar ayrıca kaynak yapıyor, cıvataları sıkıyor, cila kaplama yapıyor ve hassas sensörleri sayesinde milimetrenin onda ikisi oranındaki sapmaları bile tespit edebiliyorlar.

Fabrika işçileriyle uyum içinde

Son adımda ise robotların dansı, fabrika işçilerinin emekleri ile buluşuyor ve üretilen gövdeler üzerindeki nihai kontroller, işçiler tarafından gerçekleştiriliyor. Birlikte uyum içerisinde çalışan insan ve robotlar, her 68 saniyede bir otomobil gövdesi üretiyorlar.

Depo Raf Sistemi İhtiyaçlarınız için Fırsat Paketi

1-Bu kampanya Temesist Teknik Metal Sistemleri işbirliği ile Satınalma Cep kullanıcılarına özel olarak düzenlenmektedir.

2-Kampanya kapsamında "Satınalma Cep" adlı mobil uygulamayı Apple Store veya Google Play Store mağazalarından indirip, uygulama içerisinden "FIRSATLAR" bölümünden kampanyaya katılan üyelerimiz "Depo Raf Sistemleri Fırsat Paketi" avantajlarından faydalanabilecektir.

3-Depo Raf Sistemleri Fırsat Paketi

Ücretsiz Keşif ve Proje Çizimi

Proje Sonrası Ücretsiz Deprem Hesaplamaları

Bakım Desteği

Dış Giydirme Raf Sistemi

Dış Giydirme Raf Sistemi

Giydirme raf sistemi, depo için gerekli olan çatı ve dış cephe ihtiyacınızı ortadan kaldırır ve binasız raf sistemi kurmanıza olanak sağlar.

Bu sistemle önceden bina inşaasına gerek duyulmamaktadır. Giydirme raf sistemi, inşai yatırım yapmayı gerektirmez, bu nedenle %18 ile %30 arasında fiyat avantajı sağlamaktadır.

Bina için gerekli olan kolonlar ve kirişlerden doğan alan kayıplarının önüne geçer.

Raflar istenilen yükseklikte yapılabildiği için kullanılacak alandan maksimum faydayı sağlayarak yer kaybını önlemektedir. Giydirme raf sistemi depolar anahtar teslimi olarak teslim edilebilmektedir.

Giydirme raf sistemleri demonte yapıda olduğundan adres değiştirme gibi durumlarda kolayca başka bir yere taşınabilmekte ve montajı yapılabilmektedir.

Binasız raf sistemlerinde koridor mesafeleri kullanılacak cihaza göre belirlenebilir.

Dış giydirme sistemlerinde arazi üzerine beton uygulaması yapılıp, üzerine raflar sabitlenir, daha sonra cephe kaplaması (sandviç panel) ile kapatılarak depo oluşturulur.

Opsiyonel olarak rampa ve körük de kullanılabilir.

Bugün 40 metreye kadar dış giydirme sistemi yapabilmektedir. Dış giydirme raf sistemleri AS/RS sistemleri ile bütünleştiğinde maksimum performansa ulaşır.

Sistem tasarımı raylı sistem olarak tasarlanıp ortada ana taşıyıcı olarak VNA, modül aralarında ise mekik kullanılarak hem daha hızlı, hem daha ucuz, hem de tam otomatik depolama sağlanmaktadır. Dış giydirme raf sistemleri deprem, kar ve rüzgar yükü mukavemetleri hesaplanarak arge ekibimiz tarafından test edilerek titizlikle oluşturulmaktadır.

Temesist® Depo & Raf Sistemleri ürettiği tüm projeleri bir deprem ülkesi olduğumuz bilinci ve sorumluluğuyla üretmektedir.

Sırt Sırta Raf Sistemi

Sırt Sırta Raf Sistemi

En yaygın, ekonomik ve geniş kullanım alanına sahip konvansiyonel depolama sistemidir.

Sırt sırta raf sistemleri,iki modül arka arkaya gelecek şekilde yerleştirilip aralarına çift taraflı ara bağlantılar konarak oluşturulur. Her palet birbirinden bağımsız olarak kolaylıkla yerleştirilebilir ve taşınabilir.

Forklift ile çalışabilme olanağı sağlar.

Ayak yüksekliği ve travers uzunluğu müşterinin ihtiyaç ve taleplerine göre ayarlanabilen Sırt Sırta Raf Sistemleri, en küçük antrepodan en büyük ve karmaşık lojistik merkezlere kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir.

Sırt Sırta Raf Sistemlerinin önemli bir diğer özelliği ise diğer diğer raf sistemleri ile kombineli bir şekilde kullanılarak ürünlerin çok çeşitli amaçlarda stoklanmasına imkan sağlamasıdır.

Bu sistemde pek çok eklenti ve aksesuar mevcuttur.

İşletmeler bu aksesuarlar yardımıyla ürünlerini direkt olarak veya palet, kutu, bidon gibi koruyucular içine koyarak stoklanmasını sağlarlar.

Traversler, kullanılan tırnaklı yapısı ile kolayca sökülüp takılabilme özelliğinden dolayı raf ayaklarına güvenli bir şekilde bağlanır. Kolay monte edilir ve hızlı kurulur.

Sırt Sırta Raf Sisteminin Avantajları:

Her palete istenildiği anda ulaşılabilir.

Travers aralıkları değiştirilerek istenilen ölçülerde kullanılabilir.

Avrupa standartlarına göre üretilmektedir.

Sırt sırta raf sistemleri modüler yapıda olduğundan deponuzu en verimli şekilde kullanmanızı sağlar.

Sökülebilen raflardır, kolay taşınabilir.

Lojistik, otomotiv, gıda, inşaat ve depolama gerektiren her türlü sektörde kullanılabilir.

Barkodlama sistemine uyumludur.

Tüm paletlere direk ulaşma imkanı, serbest alan tertibi, manuel veya otomatik istif makinalarıyla kullanım olanağı, yükleme birimlerinin yüksekliğinde ve genişliğinde esneklik gibi avantajları vardır.

En çok kullanılan paletli yük raflarıdır. İki ayak arasındaki bir raf gözünde, birkaç palet yan yana depolanabilmektedir.

Travers yükseklikleri kolayca değiştirilebilir. Bu özelliği sayesinde istiflenecek paletli ürünlerin yüksekliklerinde esneklik sağlamaktadır.

Mekik Raf Sistemi

Mekik Raf Sistemi

Mekik Raf Sistemi, forkliftlerin depo koridorlarında gezinmesine gerek kalmadan otomatik taşıyıcı ile ürünlerin raflar boyunca yüklenmesini ve boşaltılmasını sağlayan yüksek yoğunluklu depolama sistemidir.

Mekik, operator tarafından ileri geri, aşağı yukarı, doldurma ve boşaltma fonksiyonlarını içeren bir uzaktan kumanda ile kullanılır. Raflarda hızlı bir şekilde yükleme ve boşaltma yapılabilir.

Mekik, diğer raf hücrelerine forklift kullanılarak taşınabilir.

Farklı ölçülerde palet kaldırabilir. 1mt/sn 1500kg yük taşıyabilir.

Kendine ait kontrol ünitesi ve elektrik sistemi vardır.

Avantajları:

Klasik çözümler ile karşılaştırıldığında drive-in drive throuhgt öne çıkmaktadır.

Operatorlere %50 zaman kazandırır. Depolama kapasitesini maksimum düzeyde kullanır ve elektronik olarak palet yüklemeleri kontrol eder.

Operatör kullanım hatalarının riski düşüktür.

Forklift işlemlerindeki manevraları azaltır.

Operatöre ihtiyaç olmadan otomatik versiyonda çalıştırabilirsiniz.

Komutları depo yönetim sisteminden (WMS) alabilir.

Mekik ayarlandıktan sonra serbestçe hareket eder.

Soğuk oda depolarında -30 dereceye kadar çalışabilir.