Ticaret Savaşları İhracat Cirolarında Erime Yaratabilir

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Ticaret Savaşları İhracat Cirolarında Erime Yaratabilir

Trump Yaptırımları “Arkadaştan İthalat” Dönemini Araladı

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Ticaret Savaşları İhracat Cirolarında Erime YaratabilirAllianz Trade’in “Parçalanma ve Arkadaştan İthalat: İhracatçılar Ticaret Savaşına Uyum Sağlamaya Çalışıyor” başlığı ile yayınladığı araştırmasına göre, ABD’nin öngörülemeyen gümrük vergisi politikaları uluslararası şirketler için belirsizliği artırdı. Küresel GSYH’nin neredeyse yüzde 60’ını oluşturan dokuz kilit ülkeden 4.500 ihracatçıyı kapsayan araştırmaya göre, firmaların yüzde 45’inin ihracat cirosunda düşüş olacağı öngörülüyor.

Allianz Trade’in küresel ihracata yönelik hazırladığı araştırmanın bu yılki sonuçlarına göre, ABD’nin öngörülemeyen gümrük vergisi politikaları uluslararası şirketler için belirsizliği artırdı. Çin, Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, Singapur, İspanya, Birleşik Krallık ve ABD’de toplam 4.500 firmayı kapsayan, tarifelerin duyurulmasından önce ve duyuru tarihi olan Kurtuluş Günü 2 Nisan’dan sonra olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilen ankette, büyüme beklentilerinde dramatik bir değişim, ödeme gecikmelerine dair risk algılarında artış ve ticaret savaşının etkisini hafifletmek için uygulanan çeşitli stratejiler ortaya kondu. “Parçalanma ve Arkadaştan İthalat: İhracatçılar Ticaret Savaşına Uyum Sağlamaya Çalışıyor” başlığı ile yayınlanan araştırmaya göre, son haftalarda imzalanan ikili ticaret anlaşmalarına rağmen belirsizlik havası dağılmıyor ve söz konusu rahatlamanın geçici olma ihtimali var. Öte yandan, bu ortamda ‘arkadaştan ithalat’ stratejileri önem kazanmaya devam edecek; Avrupa ve Latin Amerika, Çinli şirketler için cazip alternatifler haline gelirken; Avrupa firmaları da Çin ve Asya pazarına yönelik ihracat niyetini artırmış durumda.

Araştırmaya göre firmaların yaklaşık yüzde 60’ının ticaret savaşından olumsuz etkileneceği, yüzde 45’inin ise ihracat cirosunda düşüş olacağı öngörülüyor. Yine ankete göre bu etki ticaret hacimlerinin ötesine geçiyor: özellikle ithal ara mallara bağımlı sektörlerdeki her dört firmadan biri gümrük tarifeleri ve kur dalgalanmasının birleşimi nedeniyle geçici olarak üretimi durdurmayı düşünüyor.

Küresel İhracat Kaybı 305 Milyar Dolara Ulaşabilir

Aylin Somersan CoquiBu yılki Küresel Araştırma sonuçlarının tüm piyasalarda gözlemledikleri gerçekleri teyit ettiğini, belirsizliğin ve parçalanmanın yapısal hale geldiğini ifade eden Allianz Trade CEO’su Aylin Somersan Coqui, şu değerlendirmede bulundu: “2 Nisan tarife dalgası öncesindeki iyimserlikten çok farklı olarak “Kurtuluş Günü tarifeleri, tedarik zincirlerinde ve ihracat pazarlarında yoğunlaşmış şirketlerin ne kadar savunmasız olduğunu açığa çıkardı. Rakamlar da bunu doğruluyor: Küresel pozitif ihracat beklentisi yüzde 80’den yüzde 40’a geriledi. Firmaların yüzde 42’si ihracat cirosunda yüzde 2–10 arası düşüş beklerken, bu oran tarifeler öncesi yalnızca yüzde 5’ti. Birleşik Krallık ve Çin’le yapılan ikili anlaşmalara rağmen 2025’te küresel ihracat kayıplarının 305 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Şirketler ise pasif kalmıyor; 2020’den bu yana üst üste gelen şokları yönettikten sonra yeniden uyum sağlıyor, iş ortaklarını çeşitlendiriyor, lojistik yapılanmasını gözden geçiriyor ve değer zinciri genelinde risk paylaşımını tesis ediyor. Günümüzün ticaret ortamında başarı, giderek artan ölçüde uyum yeteneğine bağlı.”

İhracat Fiyatlarını Düşürmeyecekler

Öte yandan, ankete göre şirketlerin çoğu artan maliyetleri üstlenmek istemiyor ve pazar payını korumak için ihracat fiyatlarını düşürmeyi de düşünmüyorlar. Özellikle de ABD’de şirketlerin yüzde 54’ü fiyatları artırmayı planlıyor. Ankete göre yüksek belirsizlik ortamı nedeniyle; tarifelerin etkisini hafifletmek için yeni pazarlardan tedarik devam edecek gibi görünüyor; bu, özellikle Polonya ve İspanya’da ikinci en tercih edilen strateji konumunda. Tedarik zincirlerinin ve müşteri portföylerinin çeşitlendirilmesinin, sürekliliği olan bir risk azaltma stratejisi olarak öne çıktığı da ankette yer verilen yorumlar arasında bulunuyor. Ankete katılanların yüzde 54’ü jeopolitik ve politik riskler ile toplumsal huzursuzluğu tedarik zincirleri açısından en büyük üç tehdit arasında sayıyor. Araştırmaya katılan firmaların üçte birinden fazlası hâlihazırda yeni ihracat pazarları bulmuş, neredeyse üçte ikisi ise bu yönde planlama yapıyor.

Alternatif Rota Arayışları Sürüyor

Ankete göre gümrükle ilgili maliyetleri kontrol altında tutmak için firmaların çoğunluğu alternatif sevkiyat rotalarına yöneliyor; ABD’li şirketlerin yüzde 62’si bu seçeneği tercih ediyor. Nakliye maliyetleri 2025 başından bu yana neredeyse yüzde 50 düşerken petrol fiyatlarının yılın geri kalanında varil başına 65–70 dolar arasında seyretmesi bekleniyor. Anket, Incoterms yani malların satışı için gerekli ticaret şartları açısından firmaların, lojistik ve gümrük dâhil tüm maliyetleri müşteriye kadar yönetme sorumluluğunu tedarikçilerine yüklemeyi giderek daha fazla tercih ettiğini gösteriyor.

ABD-Çin Ayrışması, Avrupa–Asya Yakınlaşması ve Sessiz Kazanan Latin Amerika

Anket çalışmasında 90 günlük tarife ertelemesine rağmen, ABD ile Çin arasındaki ayrışmanın orta vadede de devam etmesi muhtemel görülüyor. Ankette verilen bilgilere göre ABD’li şirketlerin, Çin’e ihracatı “Kurtuluş Günü” tarifelerinden sonra yüzde 20’den yüzde 10’a gerilerken; Çinli firmaların Kuzey Amerika beklentisi yüzde 15’ten yüzde 3’e düştü. Çin’de üretim yapan ABD’li şirketlerin dörtte birinin Batı Avrupa’yı, diğer dörtte birinin Latin Amerika’yı alternatif pazar olarak değerlendirdiği de anket sonuçlarında göze çarpanlar arasında.

Ödeme Vadeleri Uzuyor, Ödeyememe Riski Artıyor

Ankete göre ticaret savaşı, ödeme vadelerine yönelik beklentileri de etkiliyor. “Kurtuluş Günü” tarifelerinden sonra ihracatçıların yüzde 25’inin ödeme vadelerinin yedi günden fazla uzayacağını öngördüğü anket sonuçlarında belirtiliyor. Bu, önceki döneme göre 13 puanlık artış anlamına geliyor ve şirketlerin yaklaşık yarısı yani yüzde 48’i ise ödenmeme riskinin artacağı kanısında. Özellikle ABD, İtalya ve Birleşik Krallık’taki bu durumun, küresel ticaret koşullarındaki genel bozulmayı yansıttığı ankette ortaya çıkan sonuçlar arasında yer alıyor.

Yöneticiler Için Stratejik Müzakere Eğitimi Haber Ticaret Savaşları İhracat Cirolarında Erime YaratabilirAnkete göre yalnızca ihracatçı şirketlerin yüzde 11’i hâlâ 30 gün içinde ödeme almaya devam ediyor; bu oran ABD, Çin ve Almanya gibi önde gelen ihracatçılarda ise belirgin şekilde daha düşük. Bu bölgelerde yaklaşık yüzde 70’lik kesim ödemelerini 30–70 gün arasında alırken bu oran Birleşik Krallık’ta yüzde 75, Fransa ve İtalya’da yüzde 73, ABD’de yüzde 73 seviyesinde olup sektör ve şirket büyüklüğüne göre değişiklik gösteriyor.

 


MÜZAKERE TEKNİKLERİ VE PAZARLIK BECERİLERİ MAKALELERİ
“Taktikler bazen pazarlık sürecinin başı, bazen ortası bazen de sonunda etkilidir.”

PAZARLIK MASASI ve PAZARLIK TAKTİKLERİ

“If you are not at the table, you are on the menu”.

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

MÜZAKERE & PAZARLIK EĞİTİM TESTLERİ

Biyokimya Otoanalizör Cihazında ISE Probları Ayrı Olmalıdır Düzenlemesi?

Biyokimya Otoanalizör Cihazında Ise Probları Ayrı Olmalıdır Düzenlemesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Biyokimya Otoanalizör Cihazında ISE Probları Ayrı Olmalıdır Düzenlemesi?

Mehmet ATASEVER

Biyokimya Otoanalizör Cihazında Ise Probları Ayrı Olmalıdır Düzenlemesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; İhalenin 1’inci kısmına ilişkin 17.02.2025 tarihinde taraflarına tebliğ edilen ilk kesinleşen ihale kararına karşı itirazen şikayet başvurusunda bulundukları, 27.03.2025 tarihli ve 2025/UH.II-859 sayılı Kurul kararı gereğince taraflarına yeniden demonstrasyon işlemi yapıldığı ve teklif etmiş oldukları cihazın Teknik Şartnamenin “Biyokimya Otoanalizör Sistemlerinin Teknik Özellikleri” başlıklı B maddesinin 3’üncü maddesinde yer alan “Cihazlarda numune, reaktif ve ISE probları ayrı olmalıdır” düzenlemesine uymadığı için ihalenin 1’inci kısmında tekliflerinin değerlendirme dışı bırakıldığı, oysa ki teklif ettikleri cihazda ayrı ISE probunun bulunmadığı çünkü cihazın ISE probuna ihtiyaç duymayan daha ileri bir teknolojiye sahip olduğu, ayrıca aynı Teknik Şartname ile ihale edilen bir başka ihalede, ISE probu ayrı olmayan ve fakat ISE probunun ayrı olmasına gerek bile duymayacak üstün teknoloji cihazı teklif eden bir firmanın üzerine ihalenin bırakıldığı ve işin sorunsuz bir şekilde yürütüldüğü, yine başka bir idarenin gerçekleştirdiği bir ihalede aynı konuda teklifi değerlendirme dışı bırakılan bir isteklinin itirazen şikayet başvurusu neticesinde söz konusu isteklinin teklifinin alınan teknik görüş ile değerlendirmeye alındığı, sonuç olarak ihalede taraflarınca en avantajlı teklifin sunulması ve ihale üzerinde bırakılan istekli ile aralarında olan teklif farkı göz önüne alındığında, kamu yararı açısından ihalenin firmaları uhdesinde bırakılması gerektiği iddialarına yer verilmiştir.

Emsal Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “İhale komisyonu” başlıklı 6’ncı maddesinde “İhale yetkilisi, biri başkan olmak üzere, ikisinin ihale konusu işin uzmanı olması şartıyla, ilgili idare personelinden en az dört kişinin ve muhasebe veya malî işlerden sorumlu bir personelin katılımıyla kurulacak en az beş ve tek sayıda kişiden oluşan ihale komisyonunu, yedek üyeler de dahil olmak üzere görevlendirir. İhaleyi yapan idarede yeterli sayı veya nitelikte personel bulunmaması halinde, bu Kanun kapsamındaki idarelerden komisyona üye alınabilir. Gerekli incelemeyi yapmalarını sağlamak amacıyla ihale işlem dosyasının birer örneği, ilân veya daveti izleyen üç gün içinde ihale komisyonu üyelerine verilir. İhale komisyonu eksiksiz olarak toplanır. Komisyon kararları çoğunlukla alınır. Kararlarda çekimser kalınamaz. Komisyon başkanı ve üyeleri oy ve kararlarından sorumludur. Karşı oy kullanan komisyon üyeleri, gerekçesini komisyon kararına yazmak ve imzalamak zorundadır. İhale komisyonunca alınan kararlar ve düzenlenen tutanaklar, komisyon başkan ve üyelerinin adları, soyadları ve görev unvanları belirtilerek imzalanır.” hükmü,

Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “İhale komisyonunun kurulması ve çalışma esasları” başlıklı 19’uncu maddesinde “(1) İhale yetkilisi, ihaleyi gerçekleştirmek üzere Kanunun 6 ncı maddesi gereğince, ihale ilanı veya ön yeterlik ilanı ya da davet tarihini izleyen en geç üç gün içinde ihale komisyonunu oluşturur. (2) İhale komisyonu, tek sayıda olmak üzere başkan dahil en az beş kişiden oluşur. Üyelerden en az ikisinin ihale konusu işin uzmanı ve diğer bir üyenin muhasebe veya mali işlerden sorumlu personel olması zorunludur. İhale komisyonunun görevlendirilmesi sırasında komisyonun eksiksiz toplanacağı dikkate alınarak, asıl üyeler ile bu üyelerin yerine geçecek aynı niteliklere sahip yeterli sayıda yedek üyenin isimleri ve bu üyelerin komisyonda hangi sıfatla yer alacakları belirtilir. (3) İhale komisyonunun idarenin personelinden oluşturulması esastır. Ancak, ihaleyi yapan idarede yeterli sayıda veya nitelikte personel bulunmaması halinde Kanun kapsamındaki idarelerden komisyona üye alınabilir. (4) İhale sürecindeki değerlendirmeleri yapmak üzere oluşturulan ihale komisyonu dışında, başka adlar altında komisyonlar kurulamaz. (5) İhale komisyonu eksiksiz olarak toplanır ve kararlar çoğunlukla alınır. Komisyon üyeleri, kararlarda çekimser kalamaz. Komisyon başkanı ve üyeleri oy ve kararlarından sorumlu olup; karşı oy kullanan komisyon üyeleri, gerekçelerini komisyon kararına yazmak ve imzalamak zorundadır. İhale komisyonunca alınan kararlar ve düzenlenen tutanaklar, komisyon başkan ve üyelerinin adları ve soyadları, unvanları ve komisyondaki sıfatları belirtilerek imzalanır. (6) İhale komisyonu, teklif veya başvuru kapsamında yer alan belgelerin doğruluğunu teyit için gerekli gördüğü belge ve bilgileri isteyebilir. Komisyon tarafından bu doğrultuda yapılan talepler, ilgililerce ivedilikle yerine getirilir.” hükmü,

Aynı Yönetmelik’in “Yeterliğin belirlenmesinde uyulacak ilkeler” başlıklı 28’inci maddesinde “… (2) Yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin, ihale veya ön yeterlik ilanı ile idari şartnamede veya ön yeterlik şartnamesinde ya da davet yazısında belirtilmesi zorunludur. …” hükmü, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman ve demonstrasyon” başlıklı 43’üncü maddesinde “(1) Teklif edilen malın teknik şartnamede yer alan teknik kriterlere uygunluğunu belirlemek amacıyla numune, teknik bilgilerin yer aldığı katalog, teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman ile fotoğraf istenebilir ve/veya demonstrasyon yaptırılabilir. Özel imalat süreci gerektiren mal alımları hariç, teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman istenmesi durumunda katalog istenmesi zorunludur. Katalog istenen ihalelerde, teknik şartnamede teknik kriter olarak düzenlenen ancak katalogda yer almayan hususlara yönelik kanıtlayıcı belge ve/veya açıklamalar aday veya istekliler tarafından başvuru veya teklifleri kapsamında sunulur. (2) Numunelerin sunulması ve bunların değerlendirilmesine yönelik yapılan düzenlemelerde aşağıdaki hükümler esas alınır: a) İdare tarafından hangi kalem/kalemler için ve kaç adet numune isteneceği, numunenin hangi aşamada ve kimler tarafından sunulacağı, numunelerin değerlendirilmesinde hangi yöntemin kullanılacağı ile diğer hususlara, ön yeterlik şartnamesi veya idari şartnamede yer verilir. Son başvuru tarihi/ihale tarihi ve saatinden önce numunelerin idareye sunulacağına ya da bu tarih ve saatten önce numune değerlendirmesi yapılarak sadece numunesi uygun görülenlerin başvuruda bulunabileceğine veya teklif sunabileceğine ilişkin düzenleme yapılamaz. b) Numune sunulması istenen kalem/kalemler için uygun sayı ve nitelikte numune alınması idarenin sorumluluğundadır. Malın niteliğinin birden fazla numune değerlendirmesi yapmaya uygun olup olmadığı ile malın kullanım ömrü dikkate alınarak en az bir adet numunenin idarede muhafaza edilmesi gerekir. Kurul ya da yargı kararları üzerine yeniden değerlendirme, muhafaza edilen numune üzerinden yapılır. c) Numune değerlendirmesi, ön yeterlik şartnamesi veya idari şartnamede düzenlenen aşağıdaki yöntemlerden biri vasıtasıyla yapılır: 1) İhale komisyonu, numuneyi doğrudan inceleyerek, üyelerinin tamamı tarafından düzenlenen numune inceleme raporu/tutanağı çerçevesinde değerlendirme yaparak karar verebilir. 2) İhale komisyonu, uzman üyelerinin tamamı tarafından düzenlenen numune inceleme raporu/tutanağı çerçevesinde değerlendirme yaparak karar verebilir. 3) İhale komisyonu, uzman üyelerinin tamamı ile alıma konu malı/malları kullanacak personel arasından görevlendirilen kişi veya kişilerin tamamı tarafından düzenlenen numune inceleme raporu/tutanağı çerçevesinde değerlendirme yaparak karar verebilir. ç) Ön yeterlik şartnamesi veya idari şartnamede istenen sayıda ve nitelikte numune, şartnamede yapılan düzenlemeler çerçevesinde idareye teslim edilir. Teslim edilen numunenin üzerinde; ihale bilgileri, numune sunulan kalem bilgileri ve aday veya istekli bilgilerine yer verilir. İdare tarafından numune bir tutanak ile teslim alınır ve talep edilmesi halinde tutanağın bir sureti aday veya istekliye verilir. d) İdare tarafından gerekli görülen hallerde, numune değerlendirmesinin yapılacağı yer, tarih ve saat bilgisi aday veya isteklilere bildirilir. Numune değerlendirmesinde numunenin fiziksel nitelikleri ile teknik şartnamede yer alan teknik kriterlere uygun olup olmadığı kontrol edilir. Yapılan inceleme sonucunda düzenlenen numune inceleme raporunda/tutanağında numunenin uygunluk durumu belirtilir ve uygun bulunmaması durumunda buna ilişkin gerekçelere yer verilir. Numune inceleme raporu/tutanağı çerçevesinde numunelere yönelik nihai değerlendirme ihale komisyonu tarafından yapılır ve bu değerlendirmelere ihale komisyonu kararında yer verilir. (3) Demonstrasyon işlemine yönelik yapılan düzenleme ve değerlendirmelerde ikinci fıkradaki hükümler esas alınır. (4) İş ortaklıklarında ortaklardan biri, birkaçı veya tamamı tarafından ön yeterlik şartnamesi veya idari şartnamede yapılan düzenlemeler çerçevesinde, teklif edilen mala ilişkin olarak numune, teknik bilgilerin yer aldığı katalog, teknik şartnameye cevaplar ve açıklamaları içeren doküman ile fotoğraf sunulabilir ve/veya demonstrasyon yapılabilir. Konsorsiyumların katılabileceği ihalelerde, işin uzmanlık gerektiren kısımları göz önünde bulundurularak numune, teknik bilgilerin yer aldığı katalog, teknik şartnameye cevaplar ve açıklamaları içeren doküman ile fotoğraf sunulması ve/veya demonstrasyon işlemine yönelik düzenleme her bir kısım için ayrı ayrı yapılır. Konsorsiyum ortaklarından her biri, başvuruda bulunduğu veya teklif verdiği kısım için istenen yeterlik kriterini sağlamak zorundadır.” hükmü,

Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Tekliflerin alınması ve değerlendirilmesi” başlıklı 16’ncı maddesinde “…16.9. Katalog, kılavuz, çizim, fotoğraf vb. belgeler ve/veya numune istenen ihalelerde, tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında bu belgelerden ve/veya numune üzerinden teknik şartnameye uygunluk değerlendirmesi yapılır. Tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında anılan belgeler ve/veya numune üzerinden teknik değerlendirme yapılmasının öngörülmemesi halinde ise bu durumun ihale dokümanında belirtilmesi koşuluyla istenen belgelerin ve/veya numunenin sadece teklif ekinde sunulup sunulmadığına bakılır…” açıklaması bulunmaktadır.

17.02.2025 onay tarihli ihale komisyonu kararına göre 06.02.2025 tarihinde kısmi teklife açık olarak toplam 6 kısımda gerçekleştirilen 2025/13884 İKN’li “24 Aylık 6 Kısım Sonuç Karşılığı Laboratuvar Hizmet Alımı” ihalesinin itirazen şikâyet konusu 1’inci kısım “Sonuç Karşılığı Biyokimya Otoanalizör ve İmmünassay (hormon) Cihazları”na 3 isteklinin teklif sunduğu, isteklilerden ……… ……… Medikal Malzeme ve Cihazlar San. ve Tic. Ltd. Şti. ve …….. İç ve Dış Tic. A.Ş.ne 13.02.2025 tarihinde gerçekleştirilen demonstrasyon işlemi sonucunda ……… Endüstri Medikal Malzeme ve Cihazlar San. ve Tic. Ltd. Şti.nin teklif ettiği cihazın Teknik Şartname’nin “Biyokimya Otoanalizör Siztemlerinin Teknik Özellikleri” başlıklı B maddesinin 3’üncü maddesinde yer alan “Cihazlar numune, reaktif ve ISE probları ayrı olmalıdır.” düzenlemesine uymadığı için anılan isteklinin teklifinin itirazen şikayet konusu 1’inci kısımda değerlendirme dışı bırakıldığı, anılan kısımda ihaleye teklif ettiği cihaz yapılan demonstrasyon işlemi sonucunda uygun bulunan …….. İç ve Dış Tic. A.Ş.nin teklifinin ekonomik açıdan en avantajlı 1’inci teklif ve ………. Diagnostics Turkey A.Ş.nin teklifinin ekonomik açıdan an avantajlı 2’nci teklif olarak belirlendiği görülmüştür.

lzeme ve Cihazlar San. ve Tic. Ltd. Şti.nce 21.02.2025 tarihinde idareye şikâyet başvurusunda bulunulduğu, idarenin söz konusu şikayet başvurusunu 27.02.2025 tarihli yazısı ile reddi üzerine anılan istekli tarafından itirazen şikayet başvurusunda bulunulduğu ve başvuruya yönelik alınan 27.03.2025 tarihli ve 2025/UH.II-859 sayılı Kurul kararında “…Başvuru sahibi ……….Endüstri Medikal Malzeme ve Cihazlar San. ve Tic. Ltd. Şti.nin teklifinin ihale komisyonunca değerlendirme dışı bırakılma gerekçesinin, ihalenin 1’inci kısmına ilişkin gerçekleştirilen demonstrasyon işleminde ihalenin 1’inci kısmına teklif edilen ……… model biyokimya cihazının ihalenin 1’inci kısmına ait Teknik Şartname’nin “Biyokimya Otoanalizör Siztemlerinin Teknik Özellikleri” başlıklı B maddesinin 3’üncü maddesindeki “Cihazlar numune, reaktif ve ISE probları ayrı olmalıdır.” düzenlemesine uymaması olduğunun ve cihazda numune ve reaktif probu ayrı olmakla birlikte İSE probu bulunmadığının tutanak altına alındığı, söz konusu demonstrasyon tutanağının iki ihale komisyonu üyesi tarafından imzalandığı ancak bu kişilerden yalnızca birisinin ihale komisyonu uzman üyesi olduğu, mevcut ihalede Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin 43’üncü maddesi hükmünün kıyasen uygulanması neticesinde söz konusu demonstrasyon işleminin ihale komisyonunun bir uzman üyesi tarafından düzenlenen demonstrasyon tutanağı ile gerçekleştirilemeyeceği anlaşıldığından, mevzuata uygun olarak gerçekleştirilmeyen demonstrasyon değerlendirme işleminin mevzuata uygun şekilde yeniden yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. …” şeklinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 54’üncü maddesinin on birinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine karar verildiği görülmüştür.

27.03.2025 tarihli ve 2025/UH.II-859 sayılı Kurul kararının akabinde başvuru sahibi Endmed ……….Medikal Malzeme ve Cihazlar San. ve Tic. Ltd. Şti.ne gönderilen 09.04.2025 tarihli yazılar ile 27.03.2025 tarihli ve 2025/UH.II-859 sayılı Kurul kararının gereğini yerine getirmek amacıyla 11.04.2025 tarihinde demonstrasyon yapılacağına dair bildirimde bulunulduğu anlaşılmaktadır.

17.04.2025 onay tarihli ihale kararına göre; ihalenin itirazen şikayet konusu 1’inci kısmında demonstrasyon işleminin başvuru sahibi ……….. Endüstri Medikal Malzeme ve Cihazlar San. ve Tic. Ltd. Şti. ile ……….. İç ve Dış Tic. A.Ş. için yeniden yapıldığı, değerlendirme sonucunda başvuru sahibi ………. Endüstri Medikal Malzeme ve Cihazlar San. ve Tic. Ltd. Şti.nin ihaleye teklif etmiş olduğu cihazın Teknik Şartname’nin “Biyokimya Otoanalizör Sistemlerinin Teknik Özellikleri” başlıklı B maddesinin 3’üncü maddesinde yer alan “Cihazlarda numune, reaktif ve ISE probları ayrı olmalıdır” düzenlemesine uymadığı için ihalenin 1’inci kısmında başvuru sahibi isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakıldığı, bu kısımda ………… İç ve Dış Tic. A.Ş.nin teklifinin ekonomik açıdan en avantajlı 1’inci teklif ve ……… Diagnostics Turkey A.Ş.nin teklifinin ekonomik açıdan en avantajlı 2’nci teklif olarak belirlendiği görülmüştür.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, yeterlik değerlendirmesi için istenecek belgelerin ve yeterlik değerlendirmesinde aranılacak kriterlerin ihale veya ön yeterlik ilanı ile idari şartnamede veya ön yeterlik şartnamesinde belirtilmesinin zorunlu olduğu, isteklilerce teklif edilen cihazların Teknik Şartname’ye uygun olup olmadığına ilişkin idarece yapılacak tespitin tekliflerin değerlendirilmesi aşamasında katalog, fotoğraf, Teknik Şartname’ye cevapları içeren doküman vb. belgeler üzerinden ya da numune veya demonstrasyon değerlendirmesi yoluyla yapılabileceği, idare tarafından hangi kalem/kalemler için ve kaç adet numune isteneceğinin, numunenin hangi aşamada ve kimler tarafından sunulacağının, numunelerin değerlendirilmesinde hangi yöntemin kullanılacağı ile diğer hususlara, ön yeterlik şartnamesi veya idari şartnamede yer verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin yukarıda aktarılan 19’uncu maddesinin ikinci fıkrasında ihale komisyonunun tek sayıda olmak üzere başkan dâhil en az beş kişiden oluşacağı, üyelerden en az ikisinin ihale konusu işin uzmanı ve diğer bir üyenin muhasebe veya mali işlerden sorumlu personel olmasının zorunlu kılındığı, ayrıca anılan maddenin dördüncü fıkrasında ihale sürecindeki değerlendirmeleri yapmak üzere oluşturulan ihale komisyonu dışında başka adlar altında komisyonlar kurulamayacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin yukarıda aktarılan 43’üncü maddesi uyarınca ihale komisyonunun, numuneyi doğrudan inceleyerek, üyelerinin tamamı tarafından düzenlenen numune inceleme raporu/tutanağı çerçevesinde değerlendirme yapabileceği veya uzman üyelerinin tamamı tarafından düzenlenen numune inceleme raporu/tutanağı çerçevesinde değerlendirme yaparak karar verebileceği veya uzman üyelerinin tamamı ile alıma konu malı/malları kullanacak personel arasından görevlendirilen kişi veya kişilerin tamamı tarafından düzenlenen numune inceleme raporu/tutanağı çerçevesinde değerlendirme yaparak karar verebileceği, idare tarafından gerekli görülen hallerde, numune değerlendirmesinin yapılacağı yer, tarih ve saat bilgisinin aday veya isteklilere bildirileceği, numune değerlendirmesinde numunenin fiziksel nitelikleri ile teknik şartnamede yer alan teknik kriterlere uygun olup olmadığının kontrol edileceği, yapılan inceleme sonucunda düzenlenen numune inceleme raporunda/tutanağında numunenin uygunluk durumunun belirtileceği ve uygun bulunmaması durumunda buna ilişkin gerekçelere yer verileceği, numune inceleme raporu/tutanağı çerçevesinde numunelere yönelik nihai değerlendirmenin ihale komisyonu tarafından yapılacağı ve bu değerlendirmelere ihale komisyonu kararında yer verilmesi gerektiği ve demonstrasyon işlemine yönelik yapılan düzenleme ve değerlendirmelerde söz konusu hükümlerin esas alınacağı anlaşılmaktadır.

İdari Şartname’nin 7.7.2’nci maddesinde ihale komisyonu tarafından, ihtiyaç duyulduğu takdirde teklif edilen cihazlardan gerekli görülenlerin teknik özelliklerinin değerlendirilmesi için ihale sürecinde demonstrasyon talebinde bulunulabileceği, istekliye demonstrasyon talebinin yazılı olarak yapılacağı ve demonstrasyonun teknik şartnamede belirtilen hükümlere göre yerine getireceğinin düzenlendiği görülmüştür.

Alımı yapılacak ürünlerin istenen teknik kriterleri sağlayıp sağlamadığına ilişkin ihale dokümanı düzenlemeleri kapsamında usulüne uygun olarak yapılmış numune değerlendirme/demonstrasyon işlemlerinde yetki ve sorumluğun ihale işlemlerini yürütmekle görevli ihale komisyonuna ait olduğu, Kurum tarafından yapılan itirazen şikâyet incelemesinin ihale işlem dosyası üzerinden yapılması nedeniyle, bu yöndeki itirazen şikâyet başvurularında, numune değerlendirmesi/demonstrasyon ile ilgili iş ve işlemlerin idare tarafından usulüne uygun biçimde yerine getirilip getirilmediği ve numune inceleme raporu/tutanağında yer verilen tespitlerle, alınan ihale kararı arasında uyumsuzluk bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleme yapılabileceği değerlendirilmektedir.

Yapılan incelemede ihale işlem dosyasında yer alan demostrasyon tutanağına göre; 10.04.2025 tarihinde ……….. İç ve Dış Tic. A.Ş.nin ihalenin 1’inci kısmı için teklif ettiği cihazlara yönelik yeniden gerçekleştirilen demonstrasyon sonucunda, anılan isteklinin teklif ettiği cihazların Teknik Şartname’ye uygun bulunduğu; 11.04.2025 tarihinde başvuru sahibi ………. Endüstri Medikal Malzeme ve Cihazlar San. ve Tic. Ltd. Şti.nin ihalenin 1’inci kısmı için teklif ettiği cihazlara yönelik yeniden gerçekleştirilen demonstrasyon sonucunda teklif etmiş olduğu cihazlardan ………. model biyokimya cihazının Teknik Şartname’nin başvuru konusu kısmına ait “Biyokimya Otoanalizör Sistemlerinin Teknik Özellikleri” başlıklı B maddesinin 3’üncü maddesinde yer alan “Cihazlarda numune, reaktif ve ISE probları ayrı olmalıdır” düzenlemesine uymadığı, cihazda numune ve reaktif probu ayrı olmakla birlikte ISE probu bulunmadığının tutanak altına alındığı, söz konusu demonstrasyon tutanağının ihale komisyonunun iki uzman üyesi tarafından da imzalandığı, ihale dokümanı düzenlemeleri kapsamında usulüne uygun olarak yapılmış demonstrasyon işlemlerinde yetki ve sorumluğun ihale işlemlerini yürütmekle görevli ihale komisyonuna ait olduğu anlaşılmış olup, mevzuata uygun olarak gerçekleştirilen demonstrasyon işlemine ait demonstrasyon tutanağında yer alan tespitlerle 17.04.2025 onay tarihli ihale kararında yer verilen tespitlerin birbiriyle uyumlu olduğu ve idarece gerçekleştirilen işlemlerde mevzuata herhangi bir aykırılık bulunmadığından, itirazen şikâyet başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Biyokimya Otoanalizör Cihazında Ise Probları Ayrı Olmalıdır Düzenlemesi Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemMehmet ATASEVER

Simdata Danışmanlık Y.K. Başkanı

Sağlık Bak. SGB E. Bşk./KİK E. Üyesi

Mhatasever@gmail.com

Mehmetatasever.org

 

 

İşletmelerin Su Sorumluluğu

İşletmelerin Su Sorumluluğu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İşletmelerin Su Sorumluluğu

Doç. Dr. Mehmet KAPLAN

İşletmelerin Su Sorumluluğu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemGelecek herkesin ve her şeyin birbiriyle entegre olması ile daha yaşanabilir bir hal alacaktır. Bu yaşanabilirlikte herkesin üstüne düşen görevler bulunmaktadır. Bireysel bazda insanlar üzerine düşeni yapmalı, kurumsal bazda işletmeler aksiyon almalı ve hazırlanma pratikleri bağlamında devletler süreçleri üretmelidir.

Geleceğin yaşanabilirliğini en güçlü yapacak aksiyonlardan biri de “su sorumluluğudur”. Su sorumluluğu işletmelerin suya yönelik düşünce ve pratikleridir. Su sorumluluğu işletmelerin su stratejileri geliştirmelerine, pratiklerine ve geleceğe hazırlanmalarına olanak sağlayan önemli unsurlardan biridir. İşletmelerin su sorumluğu için çeşitli aksiyonları bulunmaktadır. Bu aksiyonlar aşağıda ifade edilmiştir.

Aksiyon 1- Mevcut Su Kullanımının Tespiti ve Anlamlandırılması: İşletmelerin işletme içinde süreçlerde ve pratiklerde kullandığı suyu tespit etmesi ve anlamlandırması gerekmektedir. İşletme içinde suyun kullanımı, kullanımın azaltılmasına yönelik tespitler ve suyun kullanılmasının yönetiminin temelleri belirlenmelidir. Bu tespit ve belirlemeler işletmenin suyu anlamlandırması için önemlidir.

Aksiyon 2- Entegre Su Tasarrufu: İşletmelerin entegre bir şekilde su tasarrufu sağlayıcı unsurlardan faydalanması gerekmektedir. İşletmelerin bunun için üretim/hizmet süreçlerinde ve ekipman kullanımında daha az su tüketimi yapan alternatiflere yönelmeleri gerekmektedir.  Bu noktada işletmelerin suyun verimliliğini geliştirici teknolojiyi seçmeleri ve kullanmaları etkili olabilmektedir. Suyun verimliliğini geliştirici teknolojiye yatırım yapmak suyun kullanımını azaltmakta, tasarruf sağlamakta ve suyun geri dönüşümünü sağlayıcı eylemler bu noktada etkili olmaktadır. Suyun geri dönüşümü hayati bir pratik olmaktadır. İşletmelerin kullandıkları suyu arıtarak tekrar kullanmaları ve böylelikle suyu geri kazanmaları çok önemli olmaktadır.

Aksiyon 3– Farkındalık ve Eğitim: İşletmelerin gelecek bağlamında suyun sorumluluğu için kullanım azaltımı ve tasarrufuna yönelik farkındalık geliştirmesi ya da farkındalık pratiklerine destek vermesi gerekmektedir. İşletme içinde çalışanların ve işletme dışında yetişkinlerin, gençlerin ve çocukların su kullanımı konusunda bilinçli olmalarını sağlayıcı eğitimler verilmeli ve desteklenmelidir. Böylelikle işletmelerin su sorumluluğu kültürel bir iletkenlik yaratacaktır.

İşletmelerin Su Sorumluluğu Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİşletmelerin su sorumluluğu için unutulmaması gereken şudur ki, suyun önemi kelimelere sığmayacak kadar hayatidir. Su bir iş alanı ya da işletmeler için değil entegre tüm yaşam için önemlidir. Suyun sorumluluğu etkin tarımın, temiz enerjinin, lezzetli gıdanın öncüsü dolayısıyla sağlıklı yaşamın en önemli pratiğidir.

Doç. Dr. Mehmet KAPLAN

ERP Sistemlerinde Eğitim ve Adaptasyon Süreçleri: Zorluklar, Dirençler ve Çözüm Yolları

Erp Sistemlerinde Eğitim Ve Adaptasyon Süreçleri Zorluklar, Dirençler Ve çözüm Yolları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

ERP Sistemlerinde Eğitim ve Adaptasyon Süreçleri: Zorluklar, Dirençler ve Çözüm Yolları

Anıl YILMAZ

Özet

Erp Sistemlerinde Eğitim Ve Adaptasyon Süreçleri Zorluklar, Dirençler Ve çözüm Yolları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemKurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemleri, işletmelerin süreçlerini entegre ederek verimliliği artırma potansiyeline sahiptir. Ancak, ERP projelerinin başarısı yalnızca teknik kurulumla sınırlı değildir; kullanıcıların sisteme adaptasyonu ve eğitim süreçleri de kritik öneme sahiptir. Bu makalede, ERP sistemlerinde eğitim ve adaptasyon süreçleri, kullanıcı eğitimi, karşılaşılan direnç türleri ve çözüm stratejileriyle birlikte ele alınmakta; ayrıca vaka analizleri ve öneriler sunulmaktadır.

1. Giriş

ERP sistemleri, işletmelerin farklı birimlerini tek bir yazılım altında toplayarak süreç bütünlüğü sağlar. Ancak bu dönüşüm süreci, kullanıcıların mevcut iş yapma biçimlerinde köklü değişiklikler gerektirir. Eğitim, sistemin kullanımına dair bilgi kazandırmayı hedeflerken; adaptasyon süreci, bireylerin bu değişimi kabul edip benimsemesiyle ilgilidir. Ne yazık ki ERP geçişlerinin önemli bir kısmı, çalışan direnci nedeniyle sekteye uğrayabilmektedir. Bu bağlamda, eğitim ve değişim yönetimi stratejilerinin entegre şekilde uygulanması gereklidir.

2. Eğitim Süreci ve Stratejik Önemi

2.1 Eğitim Amaçları

  • Kullanıcının sistemin temel işleyişini öğrenmesi,
  • Yeni süreçlere direnç göstermemesi,
  • Hatalı veri girişlerinin önüne geçilmesi,
  • Sürekli gelişim kültürünün oluşturulması.

2.2 Eğitim Yöntemleri

  • Yüz yüze sınıf eğitimleri
  • Online video eğitimleri ve LMS platformları
  • Rol bazlı uygulamalı eğitim senaryoları
  • Mentorluk sistemleri

Her kullanıcıya kendi görev tanımına uygun, hedef odaklı bir eğitim sağlanması önerilir.

2.3 Eğitim Başarı Kriterleri

Eğitim süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek için aşağıdaki anahtar performans göstergeleri (KPI’lar) kullanılabilir:

  • Öncesi ve sonrası bilgi değerlendirmeleri: Eğitim öncesi ve sonrası yapılan testlerle bilgi artışı ölçülür.
  • Görev tamamlama oranı: Kullanıcıların belirli görevleri başarıyla tamamlama yüzdesi.
  • Hata oranı: Eğitim sonrası yapılan işlemlerdeki hata yüzdesi.
  • Destek talepleri: Eğitim sonrası kullanıcıların destek birimine başvuru sayısı.

Bu göstergeler, eğitim programlarının etkinliğini ve kullanıcıların sisteme adaptasyon düzeyini değerlendirmede önemli rol oynar.

3. Adaptasyon Süreci: Teorik Çerçeve ve Uygulama

3.1 ERP Adaptasyonu Nedir?

Adaptasyon, kullanıcının sadece sistemi öğrenmesi değil, aynı zamanda yeni iş süreçlerini içselleştirip etkin biçimde kullanması anlamına gelir. Başarılı bir ERP adaptasyonu, kullanıcıların sistemi doğru kullanması, süreci sahiplenmesi ve organizasyonel hedeflerle hizalanmasını gerektirir.

3.2 Değişim Yönetimi Modelleri

  • Kotter’in 8 Adımı: Aciliyet yaratmak, ekip kurmak, vizyon oluşturmak, engelleri kaldırmak, kazanımları kutlamak.
  • ADKAR Modeli: Farkındalık → İstek → Bilgi → Yetenek → Pekiştirme.

Bu modeller, ERP adaptasyon sürecinde kullanıcıların değişime uyum sağlamalarını desteklemek için kullanılabilir.

4. ERP Adaptasyonunda Çalışan Direnci

4.1 Direnç Türleri

ERP sistemine karşı gösterilen dirençler aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

  • Pasif Direnç: Eğitime katılmama, sistem kullanımını geciktirme.
  • Aktif Direnç: Yeni sisteme karşı açıkça olumsuz tavır, eski yöntemleri savunma.
  • Bilişsel Direnç: Sistemi karmaşık, anlaşılmaz bulma.
  • Duygusal Direnç: Korku, kaygı, alışkanlık kaybı, kontrol duygusunun azalması.

4.2 Direncin Nedenleri

  • Değişim korkusu: Mevcut düzene alışmış çalışanlar için ERP büyük bir belirsizliktir.
  • Yetersiz bilgilendirme: Sistem neden değişiyor, neden şimdi? sorularının cevapsız kalması.
  • Katılım eksikliği: Çalışanların sürece dâhil edilmemesi, sahiplenmeyi engeller.
  • Yetersiz beceri: Özellikle dijital okuryazarlığı düşük personel, sistemi öğrenmekte zorlanır.
  • İş kaybı korkusu: ERP sonrası otomasyonun işleri tehdit edeceği algısı oluşabilir.

5. Direnci Azaltma Stratejileri

5.1 Erken ve Açık İletişim

ERP projesinin amacı, kapsamı ve sağlayacağı faydalar erkenden ve şeffaf biçimde paylaşılmalıdır.

5.2 Çalışanları Sürece Dâhil Etme

  • Pilot kullanıcılar belirlenerek test süreçlerine katılım sağlanmalı.
  • Geri bildirimler dikkate alınarak sistem revizyonları yapılmalı.

5.3 Başarı Hikâyeleri Paylaşmak

Daha önce ERP geçişi başarıyla tamamlamış benzer kuruluş örnekleriyle çalışanlara güven aşılanabilir.

5.4 Psikolojik Destek ve Koçluk

ERP geçişinin bir dönüşüm olduğu unutulmamalıdır. Bazı çalışanlar için rehberlik ve birebir destek sağlanması gerekebilir.

6. Vaka Analizleri ve Anket Verileri

6.1 Vaka 1: Üretim Şirketinde Eğitim Eksikliği

Bir orta ölçekli üretim şirketi, ERP sistemini uyguladıktan sonra kullanıcı eğitimine yeterince önem vermedi. Bu durum, süreçlerde verimsizliklere ve hatalara yol açtı. Şirket, özel operasyonel iş akışlarına yönelik yoğun bir kullanıcı eğitim programı başlattı. Altı ay içinde, hata oranları %42 azaldı ve operasyonel verimlilik %30 arttı. Bu sonuç, yapılandırılmış eğitimin uygulama sonrası sorunları nasıl azaltabileceğini ve sistem kullanımını nasıl artırabileceğini göstermektedir.

6.2 Vaka 2: Perakende Zincirinde Analitik Kullanımı

Bir perakende zinciri, gelişmiş analitik yeteneklere sahip bir ERP sistemi benimsedi ancak yeterli eğitim verilmediği için bu yeteneklerden tam anlamıyla faydalanılamadı. Şirket, veri analizi ve yorumlamaya odaklanan eğitim atölyeleri düzenledi. Bu oturumlar, çalışanların eyleme dönüştürülebilir raporlar üretmelerini sağladı. Sonraki mali çeyrekte, perakendeci, veri odaklı karar verme verimliliğinde %20 artış bildirdi.

6.3 Anket Verisi: ERP Kullanımında Karşılaşılan Zorluklar

Bir anket çalışmasında, 100 çalışana “ERP sistemini neden kullanmakta zorlanıyorsunuz?” sorusu yöneltildi. Alınan yanıtlar:

  • %38: “Sistem çok karışık”
  • %25: “Yeterli eğitim almadım”
  • %18: “İşimi tehdit ettiğini hissediyorum”

Bu veriler, kullanıcı eğitiminin ve değişim yönetiminin önemini vurgulamaktadır.

7. Tartışma ve Öneriler

  • ERP projelerinin %70’i kullanıcı kaynaklı başarısızlık riski taşır.
  • Eğitim sadece başlangıç değil, sürekli öğrenme olarak planlanmalı.
  • Adaptasyon süreci insan psikolojisiyle bütünleşik ele alınmalı.
  • Değişim liderleri ve motivasyonel iç iletişim şart.

8. Sonuç

Erp Sistemlerinde Eğitim Ve Adaptasyon Süreçleri Zorluklar, Dirençler Ve çözüm Yolları Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemERP sistemlerinin başarısı, yazılımın teknik yeterliliği kadar, kullanıcıların eğitilmesi ve sisteme adapte olmasıyla da ilişkilidir. Ancak bu süreçte karşılaşılan en büyük engel, insan unsurudur: değişime karşı doğal direnç. Bu nedenle, organizasyonların hem eğitim stratejilerini hem de değişim yönetimi uygulamalarını eş zamanlı ve planlı şekilde yürütmesi gerekir. Uzun vadeli başarı, sadece sistemin kurulmasıyla değil, kullanıcıların sisteme inanması ve onu içselleştirmesiyle mümkündür.

Anıl YILMAZ

Kaynakça:

  1. Panorama Consulting Group. (2022). ERP Report.
  2. Kotter, J. P. (2012). Leading Change. Harvard Business Press.
  3. Hiatt, J. (2006). ADKAR: A Model for Change in Business, Government and our Community. Prosci Learning Center Publications.

Tekstilde Ufuktaki Güneşi Yakalayacak mıyız?

Tekstilde Ufuktaki Güneşi Yakalayacak Mıyız Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Tekstilde Ufuktaki Güneşi Yakalayacak mıyız?

Gülderen SOMAR BA. BSC. MBA.

Tekstilde Ufuktaki Güneşi Yakalayacak Mıyız Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBu sektörde şaha kalkmanın tam zamanı!!!!

Tekstil sektörü uzun zamandır ekonomik kalkınmanın temel taşı olmuştur, istihdam sağlar, ihracatı artırır ve endüstriyel büyümeyi teşvik eder. Bununla birlikte, küresel dinamikler değiştikçe, farklı bölgelerdeki tekstil endüstrisi zıt yönlerde hareket ediyor gibi görünüyor. Bangladeş önemli bir büyüme yaşarken, Türkiye zorlanıyor. Bu makale, bu farklı eğilimleri yönlendiren faktörleri değerlendirmeyi ve zorlukları ele almak ve fırsatları en üst düzeye çıkarmak için stratejileri keşfetmeyi amaçlamaktadır.

Bangladeş: Gelişmekte Olan Bir Tekstil Endüstrisi

Bangladeş, tekstil ve konfeksiyon sektöründe küresel bir güç merkezi olarak ortaya çıktı. Bu büyüme büyük ölçüde birkaç temel faktöre bağlanabilir: Tamamen fiyat bazlı çalışan bu ülke yabancı markaların bir çoğunu müşteri listesine sokmuş görünüyor. Aynı zamanda üretim yeteneklerini geliştirmek için büyük yatırımlar yapıyor. Bu maliyet avantajı, uygun fiyatlı üretim seçenekleri arayan uluslararası markaları cezbetmiş durumda. Hızlı modanın yükselişi, Bangladeş’in yüksek hacimli üretim modeliyle iyi bir uyum sağladı. H&M ve Zara gibi markalar, ülkenin büyük miktarlarda giysiyi hızlı bir şekilde teslim etme becerisine güveniyor.

Türkiye: Gururla En Başa Tırmanma İmkanı Şimdi!

Kur dalgalanmaları ve enflasyon da dahil olmak üzere Türkiye’nin son zamanlardaki ekonomik zorlukları tekstil sektörünü olumsuz etkiledi. Bu sorunlar üretim maliyetlerini artırdı ve kar marjlarını düşürdü.

Tırmanmamız Nasıl Olabilir?

Öncelikle ekonomik istikrarsızlığı ele alırken ve küresel rekabet gücünü artırırken yüksek değerli, niş ürünler üretmeye odaklanmamız gerekiyor. Farklılık yaratmamız şart! Bu her yönden ortaya çıkabilir…Sadece ürünü düşünmemek lazım…. Kumaşlardan paketlemeye kadar etkin bir markalaşmaya gitmek zorundayız. Öyle bir farklılık yapalım ki hem müşteriye ek değer yaratsın hem de ya Türk tekstilini marka yapalım yahut da her üretici kendi firmasını markalaştırsın. Pazarlaması etkin olmayan hiç bir şirket başarılı olamaz. Uzun bir tarihimiz var bu konuda. Tekstil makinaları bile inşa ediyoruz

Odağı lüks tekstiller veya çevre dostu ürünler gibi niş pazarlara kaydırın. Farklılık yaratın. Alıcıları çekmek için Avrupa pazarlarına yakınlıktan yararlanın. Sektörde değişik guruplara özel tasarımlar yapalım. Pazarlama uzmanları alın. Dijital dünyadan tüm pazarlara ve bilhassa son kullanıcılara iletişiminizi güçlendirin. Kendimize güvenle en iyi olduğumuzu etkin bir algı yaratarak yüceltelim. Hedef pazarlarınıza yenilikçi ürünleri basın bültenleri ile dünyaya açın. Web siteniz etkin olsun. Değişik düşünmeye başlayalım!

Bırakın Bangladeş yabancı markalara hizmet etsin…

Özet

Bangladeş’te tekstil sektörünün büyümesi ve Türkiye’deki düşüş, küresel endüstrilerin dinamik doğasının altını çiziyor. Bangladeş uygun maliyetli modeliyle başarılı olurken, Türkiye pazardaki konumunu yeniden şekillendirme zorluğuyla karşı karşıya. Her iki ülke de güçlü yönlerinden yararlanma ve zayıf yönlerini ele alma fırsatlarına sahiptir. Sürekli gelişen bu sektörde sürdürülebilir başarıyı sağlamak için stratejik bir yaklaşım şarttır. Proaktif düşünelim. Pazarlamanın gücünü sonuna kadar kullanalım.

Banglades Ve Turkiye

Neden sizce İtalya bunu yapabiliyor da biz yapamıyoruz… Düşünelim… Tasarımcılarımız var, mühendislerimiz var, essiz bir konumuz var, tekstilin tarihi çok eskilere dayanıyor.

Hatta giyim pazarını tamamlayacak ortaklıklar da kurulabilir… El işi mücevher deri aksesuarlar gibi ürünleri yapan şirketlerle ticarette bir takım olun.

Ne kadar güçlü marka bilinirliğiniz olursa kazançlarınız da o kadar yükselecektir…

Fiyatla yarışmayı başkalarına bırakalım. Yenilikleri biz ortaya çıkaralım… Başkaları ne yaparsa yapsın, yenilikçiliğe odaklanalım… Şaşırtalım pazarı!

Tekstilde Ufuktaki Güneşi Yakalayacak Mıyız Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemÇin ne yaptı mesela… Senelerce fiyatla rekabet etti. Ama sonra ne yaptı… İmalatını ve teknolojilerini yükseğe çıkardı, yeni teknolojileri geliştirdi ve kalifiye çalışanlar oluşturdu ve kendini tamamen onlara ait bir sınıfa yerleştirdi.

Bunu yapmamak bence ülke ekonomimize vurulan bir darbe olur.

Gülderen SOMAR BA. BSC. MBA.

Yargıtay’ın İş Sözleşmesi Feshinde Hak Düşürücü Süreyle İlgili 10 İlke Kararı?

Yargıtay’ın İş Sözleşmesi Feshinde Hak Düşürücü Süreyle İlgili 10 İlke Kararı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Yargıtay’ın İş Sözleşmesi Feshinde Hak Düşürücü Süreyle İlgili 10 İlke Kararı?

Lütfi İNCİROĞLU

Yargıtay’ın İş Sözleşmesi Feshinde Hak Düşürücü Süreyle İlgili 10 İlke Kararı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemHak düşürücü süre, Kanun tarafından belirlenen süre içinde bir hakkın kullanılmaması durumunda, o hakkın tamamen ortadan kalkmasına yol açan süreyi ifade eder. İşçi ve işveren tarafından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde iş sözleşmesinin diğer tarafın sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılması süresi sınırsız değildir. Nitekim 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26’ncı maddesinde, işverenin öğrendiği tarih ve olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür[1]. Yargıtay uygulamasına göre de “4857 sayılı İş Kanunu’nun 26’ncı maddesinde öngörülen altı iş günlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkânını ortadan kaldırır. Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hâkim resen dikkate almak zorundadır.

Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazmi­natı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.

Somut uyuşmazlıkta, davacının davalı işverence feshe dayanak yapılan eyleminin 12.04.2013 tarihinde meydana geldiği, 15.04.2013 tarihinde dava­cının savunmasının alındığı, disiplin kurulunun 26.04.2013 tarihinde toplan­dığı ve aynı gün davacının iş akdinin İş Kanunu’nun 25/2 maddesi gereğince feshine karar verildiği, buna göre 4857 sayılı İş Kanunu’nun 26. maddesin­deki 6 iş günü olan hak düşürücü sürenin geçmediği, bu nedenle haklı feshin süresinde yapıldığının kabulü ile davacının iş akdinin işyerinde… isimli işçi ile kavga etmesi neticesinde haklı nedenle feshedildiği anlaşılmakla, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir”[2].

İşyerinde fesih yetkisinin disiplin kuruluna verildiği du­rumlarda, işçinin iş sözleşmesi ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılıktan fes­hedilecekse, olayın öğrenilmesinden itibaren 6 iş günü içinde olay disiplin kuruluna intikal ettirilmelidir. Disiplin kuruluna gelen konunun araştırılması ve ilgili kişinin savunmasının alınması için bir zamana ihtiyaç duyulacağı için bu süre zarfında hak düşürücü süre işlemez. Araştırma, soruşturma ve sa­vunma işlemleri tamamlandıktan sonraki alt iş günü içinde disiplin kurulu iş sözleşmesini feshetmek zorundadır. Aksi halde fesih yapmaktan vazgeçilmiş sayılır.

Haklı nedenle fesihte hak düşürücü sürelerle ilgili Yargıtay’ın 10 ilke kararına göre;

  1. Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren başlar. Olayı öğrenme günü sayılmaz ve takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
  2. İşyerinde cumartesi ve pazar günleri ile genel tatillerde çalışılması durumunda bugünler iş gününden sayılır. Ancak belirtilen günlerde işyeri açık olmakla birlikte sadece güvenlik hizmeti veya arızi nitelikte bazı işler yapılıyorsa bugünler iş gününden sayılmaz.
  3. İşyerinde fesih yetkisi disiplin kuruluna verilmişse ve işçinin iş sözleşmesi haklı nedenle fes­hedilecekse, olayın öğrenilmesinden itibaren 6 iş günü içinde disiplin kuruluna intikal ettirilmelidir.
  4. ⁠Müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz.
  5. Bir yıllık süre her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
  6. Bir yıllık hak düşürücü süre zarara neden olan olayın oluşumu tarihinden itibaren başlar. Ancak altı iş günlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından bu durumun feshe yetkili makama iletilmesi ile işlemeye başlar.
  7. Haklı fesih nedeninin devamlı olması durumunda hak düşürücü süre işlemez. Örneğin ücreti ödenmeyen işçi ödeme yapılmadığı sürece her zaman hakkı nedenle fesih yapabilir.
  8. ⁠Altı iş günlük sürenin uzatılması amacıyla haftalarca savunma ve ifade tutanakları düzenlenemez.
  9. ⁠Hak düşürücü süre haklı fesihler için söz konusudur. Geçerli nedenle yapılacak fesihler için 26’ncı maddedeki süreler uygulanmaz.
  10. ⁠Eylemin ilk öğrenildiği tarih ile iş sözleşmesinin feshi arasında geçen iki aylık süreyi gerektirecek bir soruşturma yürütüldüğüne ilişkin delil bulunmuyorsa, Yasada öngörülen altı iş günlük hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilir[3].

Yargıtay’ın İş Sözleşmesi Feshinde Hak Düşürücü Süreyle İlgili 10 İlke Kararı Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemSonuç olarak, Kanun tarafından belirlenen süre içinde fesih yetkisinin kullanılmaması durumunda, haklı fesih imkânı ortadan kalkar. Hak düşürücü süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş ⁠sayılır. Hak düşürücü süre haklı fesihler için söz konusudur.

Lütfi İNCİROĞLU

 

[1] ÇİL, Şahin, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, 9. Baskı Ankara 2022, s.624 vd.

[2] Y9HD.09.09.2019  T., E.2016/6122, K.2019/15301 Legalbank.

[3] ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, 9. Baskı Ankara 2022, s.624 vd.

Kurumsal Zekânın Eksik Halkası: Duygusal Çeviklik

Kurumsal Zekânın Eksik Halkası Duygusal çeviklik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Kurumsal Zekânın Eksik Halkası: Duygusal Çeviklik

Karen KALUSTYAN

Kurumsal Zekânın Eksik Halkası Duygusal çeviklik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir toplantı odasını düşünün. Masada alınacak büyük kararlar var; hedefler tutmamış, ekip dağılmış, iş yükü artmış. O anda odayı dolduran sessizlikte, en çok neye ihtiyaç var? Cevap sanıldığından daha basit: Duygusal çeviklik.

Modern iş dünyasında çeviklik artık sadece proje yönetim metodolojilerine ya da teknolojiye özgü bir kavram değil. En az onun kadar değerli ve stratejik olan, bireylerin duygular karşısındaki çevikliğidir. Yani bir başka deyişle, duygusal çeviklik.

Duygusal Çeviklik Ne Değildir?

Duygusal çeviklik, duygularını bastırmak, her koşulda gülümsemek ya da “güçlü gözükmek” demek değildir. Aksine, duyguların farkında olmak, onları tanımak, ama onlar tarafından yönetilmemek demektir. Bu, özellikle liderlik pozisyonlarında çalışanlar için altın değerindedir. Çünkü bir liderin duygusal tıkanıklığı, ekibin enerjisini ve yönünü doğrudan etkiler.

Bilim Ne Diyor?

Harvard Üniversitesi’nden Psikolog Dr. Susan David’in çalışmaları, duygusal çevikliğin yüksek olduğu bireylerin daha az tükenmişlik yaşadığını, daha yaratıcı olduklarını ve değişim süreçlerini daha kolay yönettiklerini ortaya koyuyor. 2023 yılında yapılan bir araştırmada, duygusal çevikliği yüksek ekiplerin kriz dönemlerinde %30 daha hızlı toparlandığı gözlemlendi. Çünkü bu kişiler duygularını inkâr etmeden, aksine onları bilgiye dönüştürerek kullanabiliyorlar.

Kurumsal Hayatta Neden Kritik?

Çünkü hiçbir kurum, sadece strateji kitapçıklarıyla yönetilmez. İnsan faktörü, en sofistike sistemleri bile altüst edebilir. Zor bir geri bildirimi nasıl vereceğini bilen bir yönetici, toplantı sırasında yükselen tansiyonu sakinlikle yöneten bir ekip lideri ya da değişime direnen ekip arkadaşını anlayışla karşılayan bir proje yöneticisi… Bunlar, duygusal çevikliğin canlı örnekleridir.

Bir kurumun kültürü, kriz anlarındaki davranışlarla inşa edilir. Ve bu anlarda duygusal çeviklik, sadece bireyleri değil, tüm kurumun direncini şekillendirir.

Peki Nasıl Geliştirilir?

Duygusal çeviklik, öğrenilebilir bir beceridir. Şeffaf iletişim, düzenli geribildirim döngüleri, psikolojik güvenliğin olduğu çalışma ortamları ve empati temelli liderlik yaklaşımları bu beceriyi destekler. Son zamanlarda birçok şirket, duygusal çevikliği artırmak için mindfulness, liderlik koçluğu ve duygusal zekâ temelli eğitimler düzenlemeye başladı. Çünkü insanı anlamadan kurum yönetilemez.

Bir insan kaynakları uzmanı olarak yıllar içinde şunu çok net gözlemledim: Kurumların en büyük krizleri, strateji eksikliğinden değil, duygu yönetimindeki yetersizlikten kaynaklanıyor. İşten ayrılma süreçlerinden performans görüşmelerine, çatışma anlarından dönüşüm projelerine kadar her kırılma noktasında, duygusal çevikliği yüksek bireylerin durumu nasıl dengelediğine defalarca tanık oldum.

Duygularına kör kalan ekipler zamanla tükeniyor, birbirini dinlemeyen yöneticiler kurum içi güveni kaybediyor. Ama duygularını fark eden, onları bastırmadan yönetebilen çalışanlar —ve liderler— yalnızca kendi potansiyellerini değil, çevrelerinin potansiyelini de açığa çıkarıyor.

Kurumsal Zekânın Eksik Halkası Duygusal çeviklik Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemArtık biliyoruz ki, başarılı organizasyonlar sadece güçlü vizyonlarla değil, duygusal zekâyla da yönetiliyor. Kurumlar duygusal çevikliği bir “yumuşak beceri” olarak değil, hayati bir yetkinlik olarak görmeye başladıklarında, gerçekten dönüşüm başlıyor.

Ve belki de asıl değişim, tam da bu farkındalıkla başlıyor.

Karen KALUSTYAN

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 4

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 4 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar – Bölüm 4

İhracat Evraklarını Hazırlarken Yapılan Hatalar

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 4 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİhracat evraklarının, ihraç edilen malların mülkiyeti niteliğindedir. Bu evraklarla ithalatçı tarafında malların gümrüklerden çekileceği ve mallarla ilgili gümrük vergilerinin yatırılacağı söz konusudur. İhracat işlemindeki evrakların hem ihracatçı, hem de ithalatçının ellerini kolaylaştırmaktadır.

Evrakların usulüne uygun ve doğru biçimde hazırlanması dış ticaretteki tarafları işlerini kolaylaştırdığı gibi, evrakların biri veya bir kaçının hatalı olması halinde sorunlar başlar. Sorun derken risklerden bahsetmek istiyorum. Bir riskin oluşması, riski yaratan tarafa maddi kayıplar vereceği kesindir. Bir taraf risklerden dolayı maddi kayba uğrarken, karşı taraf ise tam tersi bu riskten avantaj sağlayacaktır.

İhracatta Yapılan Hata İthalatçıya Avantaj Sağlar

Ihracat Evrak Hatasıİhracat işlemlerinde sehven yapılan hatanın ithalatçı tarafa avantaj sağlayacağı unutulmamalıdır. İthalatçının art niyetli olması halinde, ihracatçının yaptığı hatayı kolaylıkla lehine çevirebilir. Her ne kadar dış ticaret işlemlerinde iyi niyetli olmak esastır kuralı söz konusu olsa, bu iyi niyet kuralı tüm dış ticaret tacirleri için geçerli olmaktan uzaktır.

Oyunu kuralına göre oynamak esastır. Adı her ne kadar;

Vesaik Mukabili işlem – Cash Against Documents – CAD

Ihracatta Hatalar Görsel 2olsa da, kurallara göre hareket etmek gerekir. Vesaik mukabili işlemde ithalatçı ve ihracatçının bankaları aracıdır ancak garantör değildir. Durum böyle iken bankalar işlemlerimize aracı olsalar da, vesaik mukabili işlemde ihracatçının yaptığı hata, tanzim ettiği hatalı evrak, bankalara verilen talimatın faturasını ihracatçı öder.

Dış Ticarette Yapılan Her Hata İhracatçıya Kayıp ve Zarar Olarak Dönüş Yapar

Madem ki uluslararası ticarette rol alıyoruz, oyunun kurallarını iyi bilmemiz gerekir. Risksiz Dış Ticaretin Kurallarını bilmek hata yapmamızın ve bunun sonucunda para ve zaman kaybetmemizin önüne geçer.

Vesaik mukabili işlemle yola çıktığımızda, yolumuz bankaların aracık etmesi ile kesişmektedir. Bankalar her ne kadar garantör olmasa da işlemimize aracılık edecekler ve ihracatçının talimatlarını yerine getirecekler. Hazırlanacak evrakların ise vesaik mukabili esasına uygun olarak hazırlanması gereklidir. Vesaik mukabili işlemlerde bankalar aracılık hizmetini yerine getirirken evraklarımızdan doğacak sorumlulukların da bankalarca gözetilmesi gerekir.

İhracat evrakları arasında bulunan deniz konşimentosunun;

Consignee ; aracı bankanın /ihracatçı bankanın adı

Olmalıdır ki deniz konşimentosunun mülkiyet hakkını bankamıza verelim ve herhangi bir problemli süreçte bankamız bu mülkiyet hakkını kullanarak gerekli talimatları verebilsin.

Deniz Konşimentosu Görsel

Vesaik mukabili işlemle ilgili olarak tanzim edilen deniz konşimentosunun yukarıda görüldüğü gibi tanzimi halinde, malların mülkiyet hakkı bankamızda olabileceği gibi, bankamız da tüm talimatları ihracatçıdan alacağından dolayı, olası malın bir yerden bir yere nakledilmesi ve paranın tahsilatında ihracatçının bankası burada yetkili konumda olacaktır ve ithalatçının malların mülkiyeti konusunda herhangi bir hak ve hukuku olmayacaktır.

İhracatçının Yaptığı Yanlış

Malın mülkiyetini temsil eden deniz konşimentosunun hatalı tanzimi halinde bir olumsuzluk veya ithalatçının malları almaması halinde ithalatçının üzüleceği kaçınılmazdır. Malların mülkiyetini temsil eden deniz konşimentosunda

Consignee : Importer / ithalatçı

Şeklinde tanzim edip bu konşimento ve evrakları ihracatçı kendi bankasına tahsil için verdiğinde, ihracatçı teknik bir hata yapmıştır.

Deniz Konşimentosu Görsel 2

Yukarıda örneğini gördüğümüz konşimentoyu bu şekilde tanzim edip bankamıza tahsil kaydı ile verdiğimizde, malların mülkiyetini ithalatçımıza vermiş oluyoruz. Her ne kadar konşimento fiziki olarak kendi bankamızda olsa da, mülkiyet hakkı ithalatçıdadır.

Bu senaryoda ithalatçı malları almaktan vazgeçtiğinde, ihracatçımız en basit biçimde bankasına talimat verecek ve evrakların karşı muhabir bankadan talep edilip, ihracatçıya iadesini sağlayacaktır. İthalatçının ülkesindeki gümrük sahasında bulunan malların da ihracatçının ülkesine iadesi talep edildiğinde ihracatçı veya bankası nakliyeci şirkete talimat vermek istemesi halinde, nakliyeci şirketin malların iadesi konusunda deniz konşimentosunda malların mülkiyet hakkının bulunduğu consignee kısmında yer alan kişi olan ithalatçının talimat vermesini ve konşimentoyu ciro etmesini isteyecektir.

Sorarım size, ithalatçınızla malın alımı konusunda ihtilaf yaşandığı oyunda ithalatçı kendi adına tanzimli ve mülkiyet hakkının kendisine ait konşimentoyu ciro etmeye razı olur mu?

İthalatçı konşimentoyu ciro ederse sorun yok da, ya ithalatçı konşimentosu ciro etmeye yanaşmaz ise?

Ne olacak dersiniz?

Mallar ithalatçının gümrüğünde bekleyecek. Kuşkusuz ki ithalatçı bir çakallık veya tilkilik peşinde olacaktır. Çünkü fırsat ayağına gelmiş ithalatçının ve bu fırsatı gole çevirmesi an meselesidir.

İhracatçının Bilgisizliği

İhracatçımız bilmeden kendisine bela yarattı ve bela da ihracatçıyı buldu. Bu koşulda ya ithalatçının gönlünü yapacak, tavizkar davranacak, ya da..

İhracatçının yapacağı her hata, kayıp, zarar ve yitirilen sermaye anlamına gelir. Bir hatalı evrak tanzimi ve fırsatların ithalatçıya verilmesi.

İhracat İşlemlerinde Yaptığımız Hatalar Bölüm 4 Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemReşat BAĞCIOĞLU

ICC Uluslararası Ticaret Odaları

Türkiye Milli Komitesi

Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi 

Aracı Bankalardan Gelen Akreditiflerin Zorlukları, Riskleri ve Çözüm Önerileri

Aracı Bankalardan Gelen Akreditiflerin Zorlukları, Riskleri Ve çözüm önerileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem
Aracı Bankalardan Gelen Akreditiflerin Zorlukları, Riskleri ve Çözüm Önerileri

Turan AKIN

Aracı Bankalardan Gelen Akreditiflerin Zorlukları, Riskleri Ve çözüm önerileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİhracat yapmak, ihracatçı olmak öyle kolay iş değil, hele ürünlerimiz az gelişmiş, gelişmekte olan ülkelere göre ise yada hep söylendiği gibi kaliteli, katma değerli ürünümüz yoksa işimiz daha da zor. İhracatçılarımız Afrika, Türki Cumhuriyetler, Uzakdoğu, Ortadoğu, Rusya gibi ticaret yapmanın zor olduğu ülkeleri karış karşı geziyor.

Heyetler, Fuarlar, birebir ziyaretler vs. derken her şey hazır, fiyat uygun, lojistik çözüldü ama konu ödeme yöntemine gelince tarafların anlaşması bazen çok zor oluyor.

Tümünü peşin satan gibi davrandığımızda o üründe tekel değiliz ki alıcı bize mecbur olsun, tüm parayı peşin göndersin. Dünyanın gelişmiş bir ülkesinden Türkiye haritasına bakıldığında kuzeyde Rusya-Ukrayna, güneyde Suriye ve Ortadoğu var. Şimdi coğrafyamıza İsveç’ten, Norveç’ten, İngiltere’den bakalım, empati kuralım, o ülke patronları ile duygudaş olalım.

Müşterimizi iyi anlayıp ama müşteri aşığı da olmadan, elimizde tutmamız gereken şirin bir  kuş gibi müzakereyi iyi yönetmek, ticari diplomasiyi çalıştırmak gerek fikrindeyim.İhracatta ve Satınalmada ön hazırlık, Know Your Customer (KYC), Know Your Seller (KYS) kritik önemdedir, uluslararası ödeme yöntemlerine hakimiyet sizi güçlü kılar.

Gençliğinden beri Afrikayı ülke ülke gezmiş, hem ihracat hem yatırımları olan değerli bir dostum var. Gerek bankacılık dönemi gerek danışmanlık dönemimde sürekli iletişimdeyiz.
Gelişmiş ülkeler dışındaki ülkelere güvenli ihracat yapmak, Alıcıyı ikna etmek çok zor.
Çoğu alıcıya Alacak Sigortası çıkmaz veya limit çok düşüktür ama Alıcı 2/3 kat fiyatlı ürün almak zorunda. Faktoring şirketleri o ülkelerde yoktur, ticari riskler yüksek diye hiç çalışmazlar.

Bu durumda ne yapmalıyız? Akreditifler (L/C) belki bize yardımcı olur, ama nasıl?

Bilindiği gibi akreditifler ihraç edilen malın bedelinin ödenmesi konusunda belirli koşulların yerine getirilmesinden sonra ödemenin ihracatçıya yapılacağına ilişkin bir çeşit banka teminatıdır, şartlı ödeme taahhüdüdür. Diğer bir ifade ile bir bankanın; dış görünümleri itibarıyla uygun bulunacak belgelerin süresi içinde ibraz edilmesi halinde lehdara (ihracatçı) ödeme yapacağını taahhüt etmesidir.
İthalatçı (amir); bankasından ihracatçı lehine bir akreditif açmasını ve ihracatçının ülkesindeki bir muhabir banka aracılığıyla haberdar edilmesini ister. İhracatçı gerekli belgeleri doğru, eksiksiz hazırlayıp istenen tüm özel şartları da yerine getirerek tahsilatı bekler, ödemeye hak kazanır. Ancak tabii ihracatçının bu süreci çok iyi yönetmesi gerekir.
Bu sistem, diğer ödeme yöntemlerine göre daha karmaşıktır, ithalatçı için bankalarda kredi limit gerektirir, bu durum ihracatçı için çok önemli bir avantajdır. Pahalı olmasına rağmen taraflar için en güvenilir olanıdır. Hem satıcıya hem de alıcıya çeşitli faydaları vardır; mal bedelinin banka taahhüdünde olması, transfer riskinin büyük ölçüde ortadan kalkması, satıcı ve alıcının kredi imkanı elde etmesi, gerekli koşulların yerine getirilmesinin (belgelerin incelenmesi) bankaca sağlanması bu faydalar arasındadır.
Alıcı, ihracatçısına hiç güvenmediği  durumlarda parasını bankasına koyunca bankalar çok kolay akreditif açar, nakit karşılıklı kredi. İşin içinde akreditif olduğu için anlaşma yapılan bir sürede de ürünlerin yükleneceği artık kesindir, bu hafta olmadı haftaya, bu ay yetişmedi gelecek aya denme ihtimali iyice azalmıştır, yani planlama yapılabilir.
Konumuza dönecek olursak; Afrika gibi, Türki Cumhuriyetler gibi zorlu coğrafyalara ihracat yaparken Türkiye’ye bazen direkt akreditif almak çok zor oluyor.
Genel olarak Bankalara sorduğumuzda muhabirimiz değil, akreditif şu şu bankalardan gelirse teyit ekleriz derler. Ama iş keşke o kadar kolay olsa, her Alıcının bizim istediğimiz bankada akreditif kredi limiti yok ki. Limit oluşturmak da o tür ülkelerde keşke basit olsa.
Bu bağlamda bazı işlerde third party dediğimiz aracı bankalar devreye giriyor, alıcı ülkesine göre değişse de genelde global ticarette ve finansta güçlü İngiltere, Fransa, Almanya, ABD gibi ülke bankaları devreye giriyor. Bu durum çok kötü olmasa da kötünün iyisi diyelim. İyi tarafı ihracat pazarlığı olumsuzdan olumluya dönebilir, baştan iyi bir maliyet hesabı yapıp teklife bu ek maliyetler ilave edilip yol alınabilir.Kötü tarafları;
  • İşlem ek maliyetleri nedeniyle ürün fiyatı artıyor, bu bankaların komisyonları genelde ihracatçıya yüklenir,
  • İstisnalar hariç artık bir Türk bankasının akreditife teyit ekleme ihtimali kalmasa da belki bu gelişmiş ülke bankalarına güveniriz, risk alan kazançlı çıkabilir,
  • Vesaik kontrol yetkisi bu gelişmiş ülke bankalarında olduğu için rezervleri (hatalı belge) yönetmek çok zor, hatasız belge düzenlenebiliyor olmalı,
  • Süreleri baştan iyi planlamak gerek, üretim yetişmeyip Alıcıdan düzeltme istedikçe bu aracı bankalar her bir düzeltme başına 150/200 usd kesebilir,

Çözüm Seçenekleri;

  • Alıcımızla baştan iyi iletişim kurup daha Sözleşme imzalamadan önce bankasını soralım,
  • Bu Alıcı banka ismini sadece halihazırda çalıştığımız bankalarımıza değil, ülke bazlı diğer uzman bankalara soralım. Örneğin Libya’ya ihracat yapacaksak yıllardır çalıştığım bankamı değiştirmem derseniz ürünü siz değil komşunuz, diğer bir ilimiz veya başka bir ülke satar.
  • Sıkı bir baskı politikası ile önce taslak L/C’yi alalım, taslağı kontrol edip, bankamıza sorup öyle yol alalım, siz onay vermeden kesinlikle pat diye orijinal akreditifi kabul etmeyeceğimizi en baştan söyleyelim. Taslak L/C mümkün olduğunca bankalarının yazdığı taslak olsun, bazı Alıcılar oturup kendisi swift formatı ile L/C yazıyor.
Aracı Bankalardan Gelen Akreditiflerin Zorlukları, Riskleri Ve çözüm önerileri Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündemİhracatta ve Satınalmada ön hazırlık, Know Your Customer (KYC), Know Your Seller (KYS) kritik önemdedir, uluslararası ödeme yöntemlerine hakimiyet sizi güçlü kılar.
Turan AKIN

Küresel Krizlerde Satın Alma Kararları Nasıl Şekillenir?

Küresel Krizlerde Satın Alma Kararları Nasıl şekillenir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem

Küresel Krizlerde Satın Alma Kararları Nasıl Şekillenir?

Küresel Krizlerde Satın Alma Kararları Nasıl şekillenir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemBir taş suya düştüğünde, yalnızca düştüğü noktayı değil, tüm yüzeyi etkiler. Tedarik zinciri de böyledir. Bir üretim tesisinin kapanması, bir konteynerin gecikmesi, bir ülkenin liman grevi ya da bir ham madde krizinin başlaması… Bunların her biri sadece yerel bir sorun değildir. Bunlar zincir tepkiler yaratır. Ve bu tepkiler, satın alma profesyonellerinin kararlarını yeniden tanımlar.

Bu yazıda, küresel krizlerin tedarik zincirindeki domino etkisini, satın alma kararlarının nasıl şekillendiğini ve bu dalgaların içinde nasıl stratejik bir kaptan gibi yol alınabileceğini birlikte ele alacağız.

Eskiden kriz dönemleri geçici sayılırdı. Şimdi kriz, yönetilmesi gereken bir sürekli değişken haline geldi. COVID-19 pandemisi, Ukrayna-Rusya savaşı, enerji krizi, konteyner krizi, iklim felaketleri… Tüm bu yaşananlar bize tek bir şey öğretti: Tedarik zinciri artık kırılgandır. Ve her karar, zincirin tamamını etkiler.

Zincir tepkisi, tedarik zincirinin herhangi bir halkasında yaşanan bir değişimin, diğer tüm halkalara dalga dalga yayılmasıdır.

Bir konteyner gecikir → Üretim aksar

Üretim aksar → Müşteri teslimatları kayar

Teslimatlar kayar → Satış hedefleri şaşar

Satışlar düşer → Bütçe sapmaları başlar

Ve bu döngüde, her şeyin başlangıç noktası çoğu zaman bir satın alma kararıdır.

Kriz anında satın alma kararları neden daha kritik hale gelir sorusu çok tartışılan bir konudur.

  • Zaman baskısı artar.
  • Bilgi akışı bulanıklaşır.
  • Risk algısı yükselir.
  • Karar verirken içgüdüler ve deneyimler devreye girer.

Bu koşullarda alınan kararlar, sadece bugünü değil; markanın itibarını, müşteri bağlılığını ve operasyonel sürekliliği doğrudan etkiler.

Kriz dönemlerinde tetiklenen karar dinamiklerini 4 başlıkta özetleyebiliriz.

  1. Kısa Vadeye Aşırı Odaklanma

Kriz anında ilk refleks “bugünü kurtaralım” olur. Ancak bu refleks, uzun vadede daha büyük riskler doğurabilir.

Öneri: Kısa vadeli çözümler üretirken, uzun vadeli stratejiyi zayıflatmamaya özen göstermektir.

  1. Güvenilir Tedarikçiye Bağlanma Eğilimi

Kriz döneminde bilinen, tanıdık tedarikçiye sarılma eğilimi yüksektir. Ancak bu da alternatif yaratma refleksini törpüler.

Öneri: Tedarikçi çeşitliliğini artıran “Plan B” yapıları kurgulamaktır.

  1. Fiyat Odaklılık Yerine Esneklik Arayışı

Kriz zamanlarında en düşük fiyat değil, en yüksek esneklik değer kazanır. Teslim tarihi esnek olan, hızlı cevap verebilen tedarikçiler ön plana çıkar.

Öneri: Değerlendirme kriterlerine “kriz tepkisi puanı” eklemektir.

  1. Stok Politikalarının Değişmesi

“Just in time” yaklaşımı, krizlerde “just too late” olabilir. Birçok firma yeniden “güvenli stok” anlayışına dönmeye başladı.

Öneri: Kritik ürünlerde minimum güvenlik stoğu belirlemek ve tedarik süresine göre güncellemektir.

Tüm bu süreçlerde stratejik düşünme için 5 yaklaşımı tercih edebiliriz.

  • Kriz Simülasyonları yapmak

Farklı kriz senaryoları için “biz ne yapardık?” tatbikatları, refleksleri geliştirmeye yardımcı olur.

  • Tedarikçi Risk Haritası oluşturmak

Hangi tedarikçi ne kadar kırılgan? Coğrafi, politik, iklimsel ve finansal kriterlerle analiz edilmesi faydalı olacaktır.

  • Erken Uyarı Sistemleri kurmak

Küresel haber akışını, sektör raporlarını, ham madde trendlerini izleyen bir “zayıf sinyal” mekanizması oluşturulabilir.

  • Çevik Satın Alma Ekibi Yapısı geliştirmek

Roller net, sorumluluklar esnek olmalı. Krizde hız kazanmanın yolu, hiyerarşiyi hafifletmekten geçer.

İletişim Şeffaflığına Yatırım yapmak

  • Krizde bilgi, altın değerindedir. Doğru bilgiye erken ulaşan, doğru kararı erken alır.

Kriz anlarında alınan kararlar, aslında “bir sonraki normale” zemin hazırlar. Ve bu zemin; sadece kayıplarla değil, yeniden yapılanmayla da şekillenir. Kimi firmalar krizde boğulur, kimi firmalar krizle birlikte yeniden doğar. Farkı yaratan, zincirin en zayıf halkasındaki vizyoner düşünmedir.

Küresel krizlerde satın alma, sadece sipariş değil; stratejik rehberlik sürecine dönüşür. Ve bu süreçte her karar, sadece rakam değil; bir mesajdır.

“Hazırlıksız yakalanmadık.”

“Alternatiflerimiz vardı.”

“İlk dalgadan sonra biz hâlâ buradayız.”

Bunlar kurumun iç sesi değil; piyasanın, müşterinin, yatırımcının kulağına giden güçlü mesajlardır. Aklımızda tutalım, krizi yöneten, zinciri yönetir. Zinciri yöneten, pazarı şekillendirir.

Küresel Krizlerde Satın Alma Kararları Nasıl şekillenir Satınalma Dergisi 7 Gün 7 GündemEfsun YÜKSEL TUNÇ

Eğitmen ve Yönetim Danışmanı

Yaşam ve Yönetici Koçu

efsun@indus.com.tr

https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/

Instagram @indusefsun