Açıklamaları Güçlendirmek
M.Efsun Yüksel TUNÇ
Hepimiz hayatımızın bir noktasında bir fikri, projeyi ya da bilgiyi bir başkasına aktarmaya çalışmışızdır. Ancak bazen ne kadar iyi bildiğimiz bir konuyu anlatmaya çalışsak da karşımızdakinin yüzündeki boş bakışlar ya da belirsiz tepkiler, mesajımızın tam olarak iletilmediğini gösterir. İşte burada devreye etkili açıklama becerisi girer. Açıklamak sadece bir şeyleri anlatmak değildir; etkili bir açıklama, karşımızdakinin zihninde netlik yaratmak ve onları harekete geçirebilmek anlamına gelir.
Öncelikle, iyi bir açıklamanın nasıl olması gerektiğini anlamamız gerekiyor. Başarılı açıklamalar:
- Net ve açık olmalı: Karmaşık detaylar arasında kaybolmak yerine, öz ve anlaşılır bir çerçeve sunmalıyız.
- Bağlam içermeli: Bilginin neden önemli olduğunu ve karşımızdakinin nasıl faydalanacağını göstermeliyiz.
- Mantıklı bir akışa sahip olmalı: Konu bütünlüğünü korumak için bilgileri sıralı ve mantıklı bir şekilde düzenlemeliyiz.
- Karşı tarafın perspektifini dikkate almalı: Kendi anlatmak istediklerimiz kadar, dinleyicinin neye ihtiyacı olduğunu da göz önünde bulundurmalıyız.
Bir fikri anlatırken sadece “bilgi veren” kişi olmak yeterli değildir. Açıklamalarımızın anlaşılmasını sağlamak için dinleyicimizi sürece dahil etmeliyiz. Etkili bir açıklamanın en temel unsurlarından biri, kiminle konuştuğumuzu bilmektir. Farklı insanlar, farklı geçmişlere, bilgi seviyelerine ve ilgi alanlarına sahiptir. Anlatımımızı onlara göre şekillendirmediğimiz sürece, iletişimimiz eksik kalacaktır. Bu noktada şu soruları sormamız gerekiyor:
- Karşımdaki kişi bu konu hakkında ne kadar bilgi sahibi?
- Onun hangi sorularını yanıtlamak önemli olacak?
- Anlatılan şey, onun için neden önemli?
Hedef kitlemizin seviyesine uygun kelimeler seçmek, açıklamalarımızı çok daha etkili hale getirecektir. Karmaşık terimlerden kaçınmak ve onların anlayabileceği bağlamlar oluşturmak, mesajımızın daha güçlü olmasını sağlar.
Etkili bir açıklama süreci, sistematik bir şekilde ilerlemelidir. Bunu bir inşaat süreci gibi düşünebiliriz: sağlam bir temel atılmadan güçlü bir bina inşa edilemez. Süreci adım adım yönetebilmek için yapabileceklerimiz:
- Kurgu Yapmak: Öncelikle açıklamanın bağlamını belirlemeliyiz. Konunun neden önemli olduğunu netleştirelim.
- Gerekli Bilgileri Toplamak: Açıklamamızın güçlü olması için güvenilir ve ilgili bilgilere sahip olalım.
- Bilgiyi Süzmek: Karmaşıklığı ortadan kaldırarak en önemli noktaları belirleyelim. Fazlalıklardan arındıralım.
- Bilgiyi Organize Etmek: Mantıklı bir sıralama oluşturalım. Öncelikle temel kavramları verelim, sonra detaylara girelim.
- Bağlantılar Kurmak: Anlatılan bilgiyi, dinleyicinin halihazırda bildiği şeylerle ilişkilendirelim. Örnekler kullanarak anlamı pekiştirelim.
- Sadeleştirmek ve Güçlendirmek: Gereksiz detayları eleyelim ve açıklamamızı netleştirelim.
- Etkili Bir Şekilde Sunmak: Beden dili, ses tonu ve vurgularımızla açıklamamıza güç katalım.
Bu adımları izlediğimizde, açıklamalarımızın daha etkili ve akılda kalıcı olduğunu fark edeceğiz.
Bazı durumlarda, statik bir açıklama yeterli olmayabilir. İnsanların sorularına yanıt vermek, onların sürece dahil olmasını sağlamak ve açıklamanın dinamik bir hale gelmesini sağlamak önemlidir.
Bu noktada devreye şu unsurlar girer:
- Bilgiyi Hazırlamak: Ne anlatacağımızı iyi bilirsek, açıklamalarımız çok daha güvenilir ve etkili olur. Önceden konumuzu çalışarak, kendimize netlik kazandırmalıyız.
- İçeriği Organize Etmek: Sadece bilgi vermek yeterli değil; bilgiyi, dinleyenin zihninde anlamlı bir yapı oluşturacak şekilde sunmalıyız. Mantıklı bir akış oluşturarak, anlatımımızı daha anlaşılır hale getirebiliriz.
- Sözel İfade Gücü: Sözcüklerimizi ve anlatım tarzımızı etkili kullanarak, dinleyiciyi sürece dahil edebiliriz. Ses tonumuz, vurgularımız ve beden dilimizle mesajımızı güçlendirmeliyiz.
- Bilgiyi Hatırlamak ve Doğru Kullanmak: Açıklamalarımızın akıcı ve tutarlı olması için ana noktaları iyi kavramamız önemli. Bilgiyi hafızamızda sağlam bir şekilde tutarak, doğru zamanda ve doğru şekilde paylaşabiliriz.
- Soru-Cevap Dinamiği: Açıklamalar sırasında gelen sorulara açık ve net yanıtlar vererek süreci güçlendirebiliriz. Sorular, açıklamalarımızı geliştirmek için bir fırsat sunar; bu yüzden onları dikkate almalı ve etkili bir şekilde yanıtlamalıyız.
Günümüz dünyasında herkesin dikkati sınırlı. Uzun ve karmaşık açıklamalar yerine, net ve kısa ifadeler kullanmak çok daha etkili olabilir. Bunun için kısa öz konuşup gereksiz kelimelerden sakınabiliriz. Kendimize tüm anlatımımızı tek cümlede nasıl toparlayabilirim diye sorabiliriz.
Etkili açıklama becerisi, sadece bir konuşma sanatı değildir; aynı zamanda bir liderlik ve ikna becerisidir. Açıklamalarımızı güçlendirmek için yukarıdaki prensipleri uyguladığımızda hem profesyonel hem de kişisel hayatımızda daha güçlü bir iletişim kurabiliriz. Hedef kitlemizi tanıyarak, net olup ve anlatmak istediklerimizi karşı tarafın bakış açısından değerlendirerek sunduğumuzda hem bilgiyi aktarmış hem de anlam yaratmış olacağız.
M.Efsun Yüksel TUNÇ
Eğitmen ve Yönetim Danışmanı
Yaşam ve Yönetici Koçu
efsun@indus.com.tr
https://www.linkedin.com/in/efsunyukseltunc/
Instagram @indusefsun
#etkiliiletişim #açıklamabecerisi #anlaşılankonuşmalar #iknasanatı #bilgivermedeustalık #doğruanlatım #özlüvegüçlü #iletişimstratejileri #profesyonelsunum #açıklamasanatı #konuşmagücü #anlaşılıranlatım #dinleyicitanımak #netlikvegüven #kısaveöz









İş sözleşmesinin devri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre, “Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir. Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır (m.429).
2025 yılı tüm dünyada ekonomik ve siyasi etkileri ile büyük bir dönüşümü simgeliyor.
FABRİKANIZDA BİRE BİR (1-1) ve GRUP EĞİTİMLERİ

Satış dünyası her geçen gün daha rekabetçi bir hal alıyor ve bu alanda öne çıkmak isteyen şirketlerin yeni teknolojilere hızlıca adapte olması artık bir tercih olmaktan çok bir zorunluluk. Peki, sürekli gelişen bu rekabet ortamında müşteri iletişimini nasıl güçlendirebilir, satış ekiplerinin verimliliğini nasıl artırabilir ve aynı anda maliyetleri nasıl optimize edebiliriz? Cevap, günümüzün en popüler teknolojilerinden biri olan yapay zekâ (YZ) olabilir.
Satış ekibinin dinamiklerini değiştiren, müşterilere eşsiz bir deneyim katan ve işletmenizi rakiplerinizin önüne geçirebilecek bu teknolojiye bir şans vererek, yapay zekâ temelli satış dönüşümüne ilk adımı atabilirsiniz. Unutmayın, geleceğin yarışında yerinizi almak için bugünden başlayarak doğru stratejileri uygulamak çok değerli. Her ne kadar YZ bir teknoloji gibi görünse de, insan dokunuşu ve empatiyle birleştiğinde, gerçek farkı yaratacak bir güç haline gelir.
Teknolojideki dönüşüm, küreselleşme sonrası dinamikler ve değişen kâr beklentileri, düşen faiz oranları ve düzenleyici engellerle birlikte önümüzdeki yıl birleşme ve satın alma faaliyetlerini yönlendirecek.
Bain & Company Ortağı Volkan Kara, yükselen küresel birleşme ve satın alma beklentilerini yorumladı: “Birleşme ve satın alma faaliyetleri doğası gereği döngüseldir ve piyasanın bir toparlanma sürecine girdiğine inanıyoruz. Geçtiğimiz yıl sınırlı bir iyileşme görmüş olsak da, son üç yıldır karşılaşılan zorluklar nedeniyle işlem hacmi, küresel GSYİH’ye oranla tarihsel olarak düşük seviyelerde seyretmeye devam ediyor. Ancak bu durgunluk döneminde en iyi şirketler kararlılıkla ilerlemeyi sürdürdü, elverişsiz piyasa koşullarında nasıl yol alacaklarını öğrendi ve inorganik büyüme sağladı. Şimdi, bu zorlukların etkisi azalırken, daha fazla şirket uyum sağlamayı öğrenenlerin arasına katılacak.”
Bain & Company Ortağı Armando Guastella, “Üretken yapay zekanın etkisi iki yönlü olacak: Üretken yapay zeka bir yandan, iş yapış biçimlerini dönüştürerek, erken benimseyen şirketlerin daha hızlı ve daha derin içgörülere ulaşarak rekabet avantajı elde etmesini sağlıyor. Öte yandan, iş modellerini ve süreçleri yeniden şekillendirerek, şirketlerin görece değerini arttırma potansiyeline sahip ve gelir yaratımı ile maliyet yapıları arasındaki dengede net bir dönüşüm yaratıyor”.
Otomotiv ve Mobilite: Küresel zorluklara rağmen, şirketler 2024 yılında büyük ölçüde birleşme ve satın alma işlemlerinden kaçındı. 2024’ün ilk üç çeyreğinde işlem değeri yaklaşık %80, hacmi ise yaklaşık %60 düştü. Ancak, şirketler artık tek başlarına devam edemeyeceklerini kabul ettikçe faaliyetlerin artması muhtemel gözüküyor.

Akreditifle iş yapmak istemeyen her tacire neden akreditifi kullanmıyorsunuz diye sorulduğunda, büyük çoğunluğu rezerv konusunda çekinceleri olduklarını ifade edeceklerdir. Bankalar rezerv koyuyormuş diye düşünceleri vardır tacirlerin. Bankaların rezerv koyup koymadığı hususlarını bir kenara bırakalım da asıl sıkıntı akreditifteki rezervden bahsedelim. Bir rezervin akreditife ilişkin tüm yükümlülükler ile teyid klozunu ortadan kaldıracağını düşündüğümüzde rahatlıkla bir rezervin akreditifteki zayıf yönü olarak saymamızda sizce de sakınca yoktur sanırım.

Sıradan bir tekstil malzemesi olan denimin yeniden üretilmesiyle ziyaretçilere yeni bir bakış açısı kazandıracağını düşündüğüm bu sergi, doğal kaynaklar odağında ileri dönüşüm ve çağdaş sanatın eteğinde sürdürülebilirliği ve modayı birleştiriyor.



Yapay zekadaki gelişmeler, adına yapay zeka çağı verdiğimiz bir dönem için gerçekten ilginç ve ilham verici.
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz Perşembe günü bir kararname imzaladı, kararname karşılıklı gümrük vergilerinin araştırılmasına dair bir kararname. Trump yönetimi bu kararname ile kapsamlı bir inceleme yapmak için kolları sıvadı.
Tedarik zinciri yönetiminin önemli bir parçası olan Tedarik Zinciri Finansmanı konusu esasen, alıcı, tedarikçi ve kredi veren arasında oluşturulan bir iş birliğidir. Kredi veren, alıcının ihtiyacı olan malları üretmesi için tedarikçiye finansman sağlar. Alıcı mallar için ödeme yaptığında, tedarikçi kredi verene geri ödeme yapar. Ancak geleneksel işleyişte bu düzenlemede bazı kör noktalar mevcuttur. Tedarik Zinciri Finansmanında üç tarafın (alıcı-tedarikçi-kredi veren) gerçekleşen para ve mal transferlerini aynı anda görebilmesi mümkün değildir. Bu durum faturalama, mal transferi, geri ödeme, stok yönetimi, finansman gibi konularda verimsizliklere yol açmanın yanı sıra, taraflar arasında uzun yıllar sürebilecek hukuki süreçlere bile neden olabilmektedir.