Y Kuşağı, Kimlik Doğrulama Sisteminde Değişim Yaratacak!

IBM (NYSE: IBM) Güvenlik, dijital kimlik ve kimlik doğrulamasıyla ilgili müşterilerin bakış açılarını inceleyen küresel[1] araştırmasını yayınladı. Araştırma, kullanıcıların uygulamalara ve cihazlara giriş yaparken artık konfor yerine güvenliğe öncelik verdiği ortaya çıkardı.

Günümüzde işgücünün[2] en büyük kısmını y kuşağının oluşturmasıyla birlikte, bu eğilimler işverenlerin ve teknoloji şirketlerinin yakın gelecekte uygulamalara ve cihazlara nasıl erişim sağladığını etkileyebiliyor. Araştırmaya katılanlar, dijital kimliklerine yönelik tehditlerin artmasıyla birlikte parmak izi okuyucular, yüz tarama ve ses tanıma sistemleri gibi biyometrik teknolojilerin avantajlarından bahsediyor.

IBM Güvenlik: Kimliğin Geleceği Araştırması’na müşterinin bakış açısı ve kimlik doğrulamaya yönelik öngörülerin elde edilmesi için ABD, Asya Pasifik (APAC) ve Avrupa genelinde 4000’e yakın yetişkin katıldı. Araştırmadan elde edilen bazı önemli bulgular şöyle oldu:

  • Güvenlik konforun önüne geçiyor: İnsanlar, özellikle parayla ilgili uygulamalar söz konusu olduğunda, birçok uygulamada oturum açarken güvenliği en öncelikli konu olarak değerlendiriyor.[3]
  • Genel eğilim biyometrik kimlik doğrulamadan yana: Katılanların yüzde 67’si biyometrik kimlik doğrulamayı kullanırken rahat olduğunu söylüyor, yüzde 87’si ise gelecekte bu teknolojileri kullanmanın onlara konfor sunacağını ifade ediyor.
  • Parolaların ötesine geçen y kuşağı: Y kuşağının[4] yüzde 75’i biyometriği kullanırken rahat ediyor, yarısından azı karmaşık parolaları kullanıyor ve yüzde 41’i aynı parolayı tekrar kullanıyor.
  • Biyometrik kullanımında öncü Asya Pasifik Ülkeleri: Asya Pasifik ülkelerindeki katılımcılar biyometrik kimlik doğrulama konusunda en bilgili ve en rahat kesim olarak öne çıkıyor, öte yandan ABD bu kategorilerde en geride kalmış bölge olarak dikkat çekiyor.

IBM Güvenlik Yönetici Güvenlik Danışmanı Limor Kessem, gelişen tehdit ve teknoloji ortamının, çevrimiçi platformda kimliklerimizi doğrulamak için büyük ölçüde kişisel bilgilere ve parolalara dayalı geleneksel oturum açma yöntemleriyle hemen herkesin bildiği birtakım engeller yarattığının altını çiziyor ve şöyle diyor: “2017’de veri ihlalleri milyonlarca tüketicinin kişisel bilgileri, parolaları ve hatta sosyal güvenlik numaralarının ele geçirilmesine neden oldu. Son derece hassas kişisel verilerin ihlali sonucunda geçmişte kimliklerimizi kanıtlamak için kullandığımız bilgilerin artık hacker’ların ellerinde ortak bir sır olduğuna şüphe yok. Tüketicilerin parolaların yetersizliğini kabul etmesi ve güvenliğe daha fazla öncelik vermesiyle birlikte birçok seviyede kimliği kanıtlayan ve davranışa ve riske dayalı uyarlanabilen, daha gelişmiş yöntemlerin benimsenmesinin olumlu sonuçlarından yararlanmanın tam zamanı”.

Güvenlik Öncelik Kazanıyor; Biyometrik Teknoloji, Parolalardan Daha Güvenli Olarak Görülüyor…

Güvenlik, konfor ve gizlilikle ilgili anket sonuçları “rahatlığın üstüne yok” diye uzun zamandır doğru bilinen anlayışla çelişiyor. Tüketicilerin uzun zamandır minimum ihtilafla hızlı bir oturum açma deneyimini tercih edeceği düşünülürken anket sonuçları, özellikle parayla ilgili uygulamalar başta olmak üzere, birçok uygulama için gizlilik veya konfordan daha önce insanların güvenliği önemsediğini gösteriyor.

  • Güvenlik yaygın olarak bankacılık, yatırım ve bütçe oluşturma uygulamaları için en yüksek öncelik olarak görülüyordu, bu kategoriler için katılanların ortalama yüzde 70’i en öncelikli konu olarak güvenliği, yüzde 16’sı gizliliği ve yüzde 14’ü konforu seçiyor.
  • Dijital pazar yerleri, çalışma ortamı uygulamaları ve e-posta için de güvenlik en yüksek öncelikli konu olarak ön plana çıkıyor.
  • Sosyal medya uygulamaları için öncelikler daha belirsiz hale geliyor: Konfor unsuru yüzde 36 ile en önde yer alırken, onu yüzde 34’le güvenlik ve yüzde 30 oranıyla gizlilik takip ediyor.

Araştırma aynı zamanda çeşitli oturum açma yöntemlerinin güvenliğiyle ilgili kullanıcıların görüşlerini inceliyor ve bazı biyometrik teknolojilerin parolalardan daha güvenli olarak görüldüğünü ortaya çıkartıyor, ancak biyometrinin benimsenmesi söz konusu olduğunda güvenlik ve gizlilik hala üzerine düşünülen noktalar olarak görülüyor.

  • Katılımcıların yüzde 44’ü en güvenli kimlik doğrulama yöntemlerinden biri olarak parmak izi biyometriğini tercih ederken; parolalar ve PIN kodları daha güvensiz olarak (sırayla yüzde 27 ve yüzde 12) görülüyor.
  • İnsanların biyometrik kimlik doğrulamayla ilgili en büyük endişeleri gizlilik (verilerin toplanma ve kullanılma yöntemi – yüzde 55) ve güvenlik oluyor (hesaplarına erişmek için sahte biyometrik verileri kullanan diğerleri – yüzde 50).[5]

Kuşak Farkı: Daha Eski Nesiller Parola Güvenilirliğine Önem Verirken Y Kuşağı Daha Yeni Teknikleri Kullanıyor

Çevrimiçi kimliklerinin güvenliği söz konusu olduğunda araştırma, nesilsel bakış açılarında birtakım farklılıkları ortaya çıkarıyor. Yaşları daha büyük olan yetişkinler, parola oluşturma konusunda daha düzgün alışkanlıklar gösterirken, daha genç bireyler çevrimiçi hesapların güvenliğini sağlama yöntemi olarak parola yöneticileri, biyometrik ve çok faktörlü kimlik doğrulamayı benimsemeye daha eğilimli olarak görülüyor. Bu da daha genç nesillerin parolalara daha az güvendiğinin ve bunun yerine hesaplarının güvenliği için alternatif yöntemlere yöneldiğinin göstergesi olabiliyor.

  • Y kuşağının yalnızca yüzde 42’si özel karakterleri, rakamları ve harfleri bir arada kullanan karmaşık parolalar kullanıyor (55 yaş ve üzerindekilerde bu oran yüzde 49) ve yüzde 41’i aynı parolayı birden çok kez yeniden kullanıyor (55+ kişilerde yüzde 31).
  • 55 yaşın üzerindeki kişiler ortalama 12 parola kullanırken Z kuşağı (18-20 yaş aralığı) yalnızca 5 parola kullanıyor, bu da parolayı yeniden kullanma oranlarının daha yüksek olduğunu gösteriyor.
  • Y kuşağının parola yöneticisini kullanma olasılığı (yüzde 34) – 55 yaş aralığındaki bireylere göre bu oran 2 kat daha fazla (yüzde 17).
  • Y kuşağının bir ihlal sonrasında iki faktörlü kimlik doğrulamayı etkinleştirmesi daha olası görülüyor (genel popülasyonun yüzde 28’ine karşılık yüzde 32).

24 yaşın altındaki kişilerin neredeyse yarısı (yüzde 47) daha güvenli bir kimlik doğrulama yöntemi yerine daha hızlı bir oturum açma deneyimini tercih ediyor ve bu da genç yetişkinlerin de en güçlü tercihlerinin konfora yönelik olduğunu gösteriyor. Bu, 55 yaşın üzerindekilerde yüzde 58’le karşılaştırıldığında bugün biyometriği kullanma konusunda rahat olan Y kuşağının yüzde 75’iyle genç bireylerin biyometrik kimlik doğrulamasını benimseme konusunda daha yatkın olmasının bir nedeni olarak görülüyor.

Kimliğin Geleceği

IBM Güvenlik raporundaki analiz, kimlik doğrulamasıyla ilgili yaklaşımların çok çeşitli olduğunu ve biyometrik gibi yeni kimlik doğrulama yöntemlerinin daha çok kabul görürken özellikle ABD’deki yaşı daha büyük bireyler arasında hala birtakım endişelerin olduğunu ortaya koyuyor.

IBM, kuruluşların kullanıcılara birden çok kimlik doğrulama seçeneği arasından tercih imkânı sunan kimlik platformlarından yararlanarak bu tercihlere uyum sağlamasını öneriyor. Kullanıcıların telefonlarındaki parmak izi okuyucularını veya tek seferlik parolayı etkinleştiren bir mobil bildirimi açıp kapatmasını sağlamak buna örnek gösterilebilir. Kuruluşlar, davranışla ilgili ipuçlarının ya da bağlantı özelliklerinin (aygıt, konum, IP adresi) olağandışı etkinliği göstermesi gibi bazı senaryolarda ek kimlik doğrulama kontrol noktalarını tetikleyen, riske dayalı yaklaşımları kullanarak güvenlik ve konfora yönelik talepleri dengeleyebilir.

Veriler, daha genç nesillerin geleneksel parola güvenliğine daha az dikkat ettiğini gösteriyor, bu da parolalar sayesinde y kuşağı kullanıcılarının verilere erişimini yöneten işletmeler ve işverenler için bir engel teşkil ediyor. Y kuşağı ve Z kuşağı çalışan yüzdesi işgücünde artmaya devam ettikçe kuruluşlar ve işletmeler parolalar yerine biyometrik yöntemlerini ve simgelerini alan yaklaşımları bütünleştirerek ve birincil kimlik doğrulama unsuru olarak daha çok mobil cihaz kullanımına izin vererek daha genç nesillerin yeni teknolojiye eğilimlerine uyum sağlayabilir.

IBM Güvenlik’in müşterilere yönelik dijital kimliklerin güvenliğinin nasıl sağlanacağına ilişkin ipuçlarını linkteki blog yazısından okuyabilirsiniz.

Şirketlerin kimlik doğrulama geleceğine hazırlanmasına yönelik öneriler ve araştırmayla ilgili diğer ayrıntılar için raporun tamamını linkten yükleyebilirsiniz: ibm.biz/FutureOfIdentity

Vergi İndirimi Hurda Araçlara İlgiyi Artırdı

Hurda araçlara uygulanacak vergi indiriminin de aralarında bulunduğu yeni vergi düzenlemelerini içeren Torba Yasa’nın Türkiye Büyük Millet Meclisine Meclis’e sunulması “hurda” piyasasını hareketlendirdi. Yeni araç alımına teşviki artırması beklenen tasarıya göre, 16 yaş ve üzeri otomobil, panelvan, otobüs, kamyon gibi bazı araçların hurdaya ayrılması karşılığında, araç sahiplerine yeni araç alımlarında 10 bin TL’yi geçmemek üzere özel tüketim vergisi (ÖTV) indirimi sağlanıyor.

İşletmelerin Yalnızca Yüzde 10’u Yasal Dijital Müzik Kullanıyor!

Alışveriş merkezlerinden perakende mağazalarına, zincir restoranlardan evimizin köşesindeki balıkçıya kadar neredeyse her işletme, müşterilerini müzik yayını ile karşılıyor. Türkiye genelinde sayıları 200 bini bulan bu işletmeler içinde yasal dijital müzik yayını hizmeti alanların sayısı ise yalnızca 20 bin.

Dijital müzik yayıncılığının lider şirketi SMG, tüm işletmelerin yasal yayın yapması konusunda önemli bir adım atıyor. Bir Spotify firması olan ve tüm dünyada kurumsal markalara yasal dijital müzik yayını hizmeti veren Soundtrack Your Brand’in Türkiye hakları için tek yetkili olduklarını hatırlatan SMG Yönetim Kurulu Başkanı Gül Gürer Alimgil, “Soundtrack Your Brand, her ülkede yıllık üç bin yeni lokasyon hedefliyor. Biz de bu doğrultuda çok özel ayrıcalıklar da sunarak yasal dijital müzik yayını hizmeti verdiğimiz markaların sayısını her geçen gün artırıyoruz. Hedefimiz tüm işletmelerin yasal yayına geçmelerini sağlamak” diye konuştu.

Son yıllarda alışveriş merkezlerinden perakende mağazalarına kadar tüm işletmeler müzik yayınına önem vermeye başladı çünkü yapılan araştırmalara göre müşterilerin yüzde 90’ı müzik çalan mağazaları tercih ediyor. Ancak Türkiye’de sayısı 200 bin civarında olan halka açık lokasyonların büyük bölümünde müzik yayını yapılsa da, yalnızca 20 bini yasal platform üzerinden gerçekleşiyor. Bir başka deyişle, işletmelerin yüzde 10’u yasal dijital müzik veya yurt dışından telifleri alınmış müzik katalogları kullanıyor.

Yasal dijital müziğe özel ayrıcalıklar

Müzik yayınlarının yasallığını garanti altına alan sektörün lider şirketi SMG, halihazırda hizmet verdiği 9 binin üzerinde noktayı her geçen gün artırarak yasal dijital müzik yayınını tüm ülkeye yaymayı hedefliyor. Bir Spotify firması olan ve tüm dünyada markalara lisanslı müzik hizmeti veren Soundtrack Your Brand’in Türkiye’deki tek yetkili temsilcisi olan SMG’nin Yönetim Kurulu Başkanı Gül Gürer Alimgil, “Soundtrack Your Brand, her ülkede yıllık üç bin yeni lokasyon hedefliyor. Biz de kendileriyle olan anlaşmamız neticesinde, tüm işletmelerin yasal dijital müzik yayınına geçmesi için büyük bir adım attık. Üstelik Soundtrack Your Brand ile birlikte hizmet verdiğimiz markalara, kendi müzik listelerini yönetme ve tüm lokasyonlarda çalan müziği tek bir noktadan kontrol etme gibi çok özel ayrıcalıklar da sağlıyoruz” diye konuştu.

Markaya özel şarkı listeleri

SMG’nin yasal dijital müzik yayını hizmeti yalnızca bununla sınırlı değil. Türkiye’deki ilgili müzik meslek birlikleriyle yapılan anlaşmalarla sunulan popüler şarkılar, SMG’nin bünyesindeki sanatçılar tarafından üretilen eserler ve doğrudan lisanslama yoluyla yurt dışından alınan müzik katalogları ile de markaların kimliğine, imajına, hedef kitlesine ve hizmet verdiği lokasyonun dinamiklerine uygun müzik listeleri hazırlanıyor.

İnternetten Alışveriş Yapan Avrupalı Tüketiciler Yurtdışındaki Perkandecilere Yöneliyor

İnternet üzerinden alışveriş yapanlar artık daha mobil, küresel düşünüyorlar ve sanal pazar alanına daha çok yöneliyorlar

İnternetten alışveriş yapan Avrupalı tüketicilerin yüzde 71’i kendi ülkelerinin dışındaki perakendecilerden alım gerçekleştirdi

İnternetten alışveriş yapanların yüzde 96’sı sanal pazarlardan alım yapıyor

Akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 43’ü cihazlarından satın alım yaptı

İSTANBUL, 5 Şubat 2018 – UPS (NYSE: UPS) – İnternetten alışveriş yapan her 10 Avrupalıdan yedisi kendi ülkelerinin dışındaki perakendecilerden ürün satın aldı; bunun temel nedenleri, daha uygun fiyatlar ve belirli bir marka veya ürün arayışı oldu. 2017 UPS Online Alışveriş Alışkanlıkları Avrupa Araştırması(UPS Europe Pulse of the Online Shopper™) çalışmasına göre[1], bu durum yalnızca farklı coğrafyalardaki müşterilerle iletişim kurma imkânına sahip olan perakendeciler için fırsatlar yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda perakendecileri müşteri beklentilerini karşılayabilmek için daha kişiselleştirilmiş ve geniş ürün yelpazeli hizmetler sunmaya zorluyor.

Çalışmada, başka bir ülkedeki perakendeciden satın alma yapılırken en fazla şunların göz önünde bulundurulduğu görüldü: Ödeme güvenliği (yüzde 75); sipariş toplam fiyatının gümrük vergileri ve ücretler de dâhil olmak üzere net olarak belirtilmesi (yüzde 72); net bir iade politikası (yüzde 63); tüm fiyatların satın alan kişinin bulunduğu ülke para biriminde belirtilmesi (yüzde 63); ve teslimat hızı (yüzde 62).

UPS Avrupa Pazarlama başkan yardımcısı Abhijit Saha şunları söyledi: “İnternet, alışverişi gerçekten küresel hale getirdi, bu da perakendecilere ürünlerini dünyanın dört bir yanındaki müşterilere pazarlama imkânını sundu. Araştırmalarımız Avrupa’da internet üzerinden alışveriş yapan kişilerin yaklaşık dörtte üçünün ülke dışından alışveriş yaptığını gösteriyor, bu da işletmelerini genişletmek isteyen hem küçük hem de büyük ölçekli perakendecilere bir fırsat sunuyor.” Saha sözlerine şöyle devam etti: “UPS olarak, perakendecilere kendi şehirlerinde iş yapıyormuş gibi rahat bir şeklide uluslararası ticaret yapmasını sağlamayı kendimize hedef belirledik.”

UPS çalışmasında aynı zamanda Avrupa’da online alışveriş yapanların neredeyse tümünün (yüzde 96) üçüncü taraf perakendeciler için online platformlar olan sanal pazar alanlarından alışveriş yaptığı görüldü. Perakendeciler yerine sanal pazar alanından alışveriş yapma nedeni olarak, alışveriş yapanların yüzde 67’si fiyatların daha uygun olmasını, yüzde 43’ü ise herhangi bir kategoride daha geniş seçim imkânı olmasını gösterdi.

İnternet üzerinden alışveriş yapan Avrupalı tüketicilerin yarıdan fazlası (yüzde 52) online ürün seçimi yaparken teslimat seçeneklerinin sayısını en önemli kriter olarak gözetirken, yüzde 75’i iade durumunda ücretsiz kargo imkanının önemli olduğunu söylüyor. Ek olarak, kargo bedellerinin eve teslimata kıyasla daha düşük olması halinde, tüketicilerin yüzde 63’ü süre uzasa dahi alternatif bir teslimat mahaline yapılan sevkiyatlara yöneliyor.

Alışverişlerde akıllı telefon kullanımı hızla yaygınlaştığından, perakendeciler “önce mobil” olarak düşünmek zorundalar. Çalışmaya göre, akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 43’ü cihazlarından satın alma yaptı. Alıcılar mobil cihazlarını, mağazaların yerini belirleyerek bu tür bilgileri depolamak (yüzde 78), siparişleri takip etmek (yüzde 78) ve perakendecilerin fiyatlarını birbirleriyle karşılaştırmak (yüzde 75) dâhil olmak üzere bir dizi alışverişle ilgili iş için kullanıyor.

UPS Europe Pulse of the Online Shopper ™ çalışması Hakkında

UPS Europe Pulse of the Online Shopper (UPS Online Alışveriş Alışkanlıkları Avrupa Araştırması) çalışması, satın alma öncesinden teslimat sonrasına kadar tüketici alışveriş alışkanlıklarını değerlendirmektedir. 2017’de gerçekleştirilen çalışmada, altı ülkede (Fransa, Almanya, İtalya, Polonya, İspanya ve İngiltere) online satın alma yapan 6.400’den fazla kişi ile yapılan bir anket esas alınmıştır.

 

Türkiye medikal sektörü ihracatla büyüyor

Son dönemlerde adından sıkça söz ettiren Katar, 2013-2018 yılları arasında Körfez sağlık pazarının en hızlı büyüyen ve yine Körfez ülkeleri arasında kişi başına düşen sağlık harcaması en yüksek ülkesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu farkındalıkla yakın ülke Türkiye ile dirsek temasında olan Katar, Avrasya Bölgesi’nin ve Türkiye’nin lider medikal fuarı Expomed’e yoğun bir alım heyetiyle gelmeye hazırlanıyor. Bu sayede de Reed Tüyap, Expomed 2018’i ziyaret edecek alım heyetleri sayesinde Türk medikal sektörünün bu yıl daha fazla ihracat yapmasına destek veriyor. 

Son dönemlerde adından sıkça söz ettiren Katar, Türkiye’yi en çok tercih eden ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Katar, 2013-2018 yılları arasında Körfez sağlık pazarının en hızlı büyüyen ve yine Körfez ülkeleri arasında kişi başına düşen sağlık harcaması en yüksek ülkesi. Bu farkındalıkla yakın ülke Türkiye ile yakın dirsek temasında bulunan Katar, Avrasya Bölgesi’nin ve Türkiye’nin lider medikal fuarı Expomed’e yoğun bir alım heyetiyle gelmeye hazırlanıyor.

Dünyanın 40 farklı bölgesinden 700’ü aşkın katılımcı…

T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın desteğinden sonra KOSGEB desteğini de alan fuar, dünyanın farklı noktalarından medikal sektör temsilcilerine ev sahipliği yaparak Türkiye sağlık sektörünün bu yıl daha fazla ihracat yapmasına dolaylı olarak destek veriyor. Dünyanın farklı noktalarından İstanbul’a gelecek olan alım heyetlerinin de buluşma noktası olmayı amaçlayan fuar, Katar’ın yanı sıra Sudan, Suudi Arabistan ve Özbekistan’dan İstanbul’a gelecek sektör temsilcilerini fuar katılımcılarıyla bir araya getiriyor. Öte yandan 40 ülkeden700’ün üzerinde katılımcı firmayı aynı çatı altında buluşturarak global gücünü de ortaya koyan fuar, Türkiye’nin sağlık yatırımlarını desteklemesiyle büyük beğeni topluyor.

Bu yıl 22-25 Mart 2018 tarihleri arasında İstanbul’daki Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek medikal cihaz, ekipman ve teknolojilerin sergilendiği, medikal trendlerin ve bilimsel etkinliklerin takip edildiği Avrasya’nın lider fuarı EXPOMED; 4 gün boyunca sağlık sektöründeki en yeni teknolojilerin, AR-GE ve inovasyon harikası ürünlerin sergileneceği bir platform olarak göze çarpıyor. Ortopedi ve Sarf Malzemeleri, Elektro Medikal Ekipman ve Medikal ve Laboratuvar Teknolojileri ile Hastane Yapı ve Tıbbi Tesis Yönetimi olmak üzere 3 temel ürün grubuna göre ayrılan salonlarda ziyaretçilerini bekleyen fuar; yerli ve yabancı sektör profesyonellerini bir araya getirme hedefiyle gerçekleştiriliyor.

65 ülkeden gelecek 1.500 alıcı mücevherat sektörüne yeni bir ivme kazandıracak

Asya kıtasının en büyük fuar organizatörü UBM Asia’nın Türkiye ofisi olan UBM Rotaforte Uluslararası Fuarcılık A.Ş. tarafından düzenlenen, dünyanın en büyük beş uluslararası mücevher fuarından biri olan Istanbul Jewelry Show, 46. kez mücevher sektörü temsilcilerini 22 – 25Mart2018 tarihleri arasında CNR Expo, İstanbul Fuar Merkezi’nde bir araya getirecek. Uluslararası Alım Heyeti Programı kapsamında, mücevher sektörünün hedef ülkelerinden 1.500 kişilik alım heyeti de fuar kapsamında ağırlanacak. Usta ve genç mücevher tasarımcıları, en son model ürünlerini Designer Market’te sergileyecek.

Dünyanın en büyük beş fuarından biri ve Türkiye’nin ilk ve tek uluslararası nitelikli mücevher ihtisas fuarı olan Istanbul Jewelry Show, 33 yıllık tecrübesiyle UBM Rotaforte Uluslararası Fuarcılık A.Ş. tarafından 22-25Mart 2018 tarihleri arasında 46. kez CNR Expo, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek.

Fuarda; altın, mücevher, pırlanta, renkli taş, değerli ve yarı-değerli taş, inci, gümüş, gümüş takı ve gümüş ev eşyası, altın montür, rafineri, saat, kalıp, vitrin dekorasyon, makine – ekipman ve yan sanayi, kasa, yazılım, lojistik ile aydınlatma ürün gruplarının yer aldığı 1250’nin üzerinde yerli ve yabancı mücevher firma ve markası yer alacak. Katılımcılar; fuara özel ürün ve koleksiyonlarını, 110’u aşkın ülkeden gelecek 28.000’e yakın sektör profesyonelinin beğenisine sunacak.

Türk mücevherat sektörü hızla büyümeye devam ediyor!

Türkiye’nin dünya altın mücevherat üretiminde ilk beş ülke arasında yer aldığını belirten Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Ayhan Güner,işadamlarının yatırımları, usta ve tasarımcıların sanatkarlıkları, ihracata dönük kadroların ciddi emekleri ve Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı’nın destekleri ile mücevher sektörünün ihracatta önemli bir gelişme kat ettiğini belirtti. Sektörün büyümesi ile Istanbul Jewelry Show’un büyümesinin karşılıklı etkileri olduğunu dile getiren Güner şunları söyledi:“Türkiye, dünya mücevherat otoriteleri tarafından lider ülkelerden birisi olarak gösterilmektedir. Dünyanın en güçlü montür endüstrisine sahibiz. Altın rafinerilerimiz dünya çapında kalite ve kapasiteye sahip. 1992 yılında 2,8 milyon ABD doları olan kuyumcu eşyası ihracatı, 2017 yılında 3,3 milyar ABD dolarına ulaştı. 2016 yılı rakamlarına göre Türkiye, İtalya’dan sonra hurda kullanımı da dâhil olmak üzere karat kuyumculuk imalatında Avrupa’da ikinci, Çin, Hindistan ve İtalya’dan sonra dünyada dördüncü sırada yer aldı. Avrupa’da hurdadan karat mücevherat yapımında birinci dünyada üçüncü sırada olan Türkiye, dünyadaki en büyük onbirinci kuyumcu ihracatçısı oldu. Sektörümüz büyürken fuarımız da büyüyor doğal olarak. Bu nedenle sektör olarak her sene fuara en yüksek yatırımı yaparak en yüksek faydayı elde etmeyi hedefliyoruz.”Güner özellikle özgün tasarıma büyük önem verdiklerinin altını çizerek her sene Designer Market ve mücevher tasarımı yarışmalarına gösterilen ilginin gelecek için umut verici olduğunu söyledi.

UBM Rotaforte Kurucu Ortağı Şermin Cengiz: “Mücevher sektöründe dünyanın lider fuarı olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyoruz”

UBM Rotaforte Kurucu Ortağı Şermin Cengiz: “33 yıldır organize ettiğimiz IstanbulJewelry Show’u, sektörden aldığı güçle bugün 1250’nin üzerinde katılımcı firma ve markayla alanında dünyanın sayılıfuarlarından biri haline getirdik. Tüm sektör profesyonellerinin gündeminde en üst sıraya oturan ve önemli birbuluşma noktası olan fuarı 46. kez organize etmekten son derece mutluluk ve gurur duyuyoruz. UBM Rotaforte olarak Istanbul Jewelry Show’u düzenlemeye başladığımız ilk günden bu yanasektörün gelişimine öncülük ediyoruz. Bu doğrultuda sektörün paydaşlarını bir araya getirerek, yeni işfırsatları yaratmayı hedefliyoruz.Fuar katılımcılarımız aranan ve talep gören markalara dönüşmekle kalmadı, mücevherde özellikle Ortadoğu, Avrupa, Arap Yarımadası, Rusya ve BDT ülkeleri için ‘Made in Turkey’ markalı mücevher ürünleri öncelikli tercih edilme noktasına geldi. Sektör temsilcilerinin bu gelişimine paralel olarak, Istanbul Jewelry Show’da sektöre olan katkısını her geçen yıl arttırmayı başardı. Fuarımız kapsamında gerçekleşecek iş görüşmeleri ve imzalanacak anlaşmalarla,Türkiye mücevher ihracatının %80’ine yakın bölümünün gerçekleşmesini hedefliyoruz” dedi.

Istanbul Jewelry Show için 65 ülkeden Alım Heyeti geliyor!

İhracatın artırılması, ihraç ürünlerine yeni pazarlar bulunması ve pazar payının korunması amacıyla T.C. Ekonomi Bakanlığı koordinatörlüğünde, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) Genel Sekreterliği, Mücevher İhracatçıları Birliği (JTR) ve UBM Rotaforte’nin organizatörlüğünde “Uluslararası Alım Heyeti Programı” gerçekleştirilecek. Program kapsamında Avrupa, Ortadoğu, Amerika, Kuzey Afrika ve Uzakdoğu ülkelerinden 1.500 kişilik alım heyeti fuarda ağırlanacak.

Usta ve genç mücevher tasarımcıları Designer Market’te!

Her yıl Türkiye Mücevher İhracatçıları Birliği (JTR) tarafından Istanbul Jewelry Show kapsamında organize edilen Designer Market, usta ve genç mücevher tasarımcılarını aynı platformda bir araya getirecek. Fuar alanında özel olarak oluşturulan Designer Market’te tasarımcılar tasarımlarını ve ürettikleri mücevherleri sergilecekler.

2018 yılının en yeni modelleri Istanbul Jewelry Show’da görücüye çıkacak!

Dünyada fason üretim döngüsünden kurtularak, özgün tasarım ürünleriyle adından söz ettiren Türkiye Mücevher Sektörü, 2018 Sonbahar/Kış mücevher modasına dair trend tasarım ve koleksiyonlarını özel gösterileriyle dünya mücevher alıcılarının beğenisine sunacak.

T.C. Ekonomi Bakanlığı, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB), Türkiye Mücevher İhracatçıları Birliği (JTR) ve KOSGEB tarafından desteklenen, Uluslararası Fuarlar Birliği (UFI) kalite onayı ve Kalite Yönetimi Sistemi ISO – 9001 belgelerine sahip Istanbul Jewelry Show, her yıl Mart & Ekim fuarlarında toplam 47.000’den fazla sektör profesyonelini, yerel ve uluslararası 845’den fazla katılımcı ile 90.000 m2’lik alanda bir araya getiriyor.

http://istanbuljewelleryshow.com

Fuar sadece sektör profesyonellerine yöneliktir, halka açık değildir.

Fuar Açılış ve Ziyaret Saatleri

22 Mart 2018 – Perşembe 11.30 – 19.00
23 Mart 2018 – Cuma 09.30 – 19.00
24 Mart 2018 – Cumartesi 09.30 – 19.00
25 Mart 2018 – Pazar 09.30 – 17.00

Spot piyasada elektrik fiyatları %2,6 düştü

Enexion Haftalık Enerji Piyasa Raporu verilerine göre spot piyasa fiyat ortalaması, %2.6 oranında bir düşüş göstererek 179.7 TL/MWh olarak gerçekleşti.

Türkiye 5.02.2018 tarihli gerçekleşmiş üretim verileri ve gerçekleşmiş piyasa fiyatlarına göre bir önceki hafta 184.5 TL/MWh olarak gerçekleşen spot piyasa fiyat ortalaması, %2.6 oranında bir düşüş göstererek 179.7 TL/MWh olarak gerçekleşti.

Mart ayı baz yükü 173.5 TL/MWh, Nisan ayı baz yükü 178 TL/MWh, Mayıs ayı baz yükü ise 178 TL/MWh seviyelerinden işlem gördü. 2018 ikinci çeyrek 178 TL/MWh’ten işlem gördü.

Enexion Haftalık Enerji Piyasa Raporu’na açıklama yapan Enexion Enerji Danışmanlık Türkiye Genel Müdürü ve Enerji Uzmanı Ceren Özdal, “Dünyada enerji tüketimi hızla artarken güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek bu ihtiyacın karşılanması ve sürdürülebilirlik açısından önem taşıyor. Geçtiğimiz hafta toplam üretim içinde yenilenebilir kaynakların payı %28, doğalgazın payı %31.4, kömürün payı ise %40.2 oranında yer tuttu. KPMG’nin Enerji Sektörel Bakış 2018 Raporu’na göre küresel enerji tüketiminin 2040 yılına kadar yüzde 28 artacağı bekleniyor ve değişen coğrafi ve ekonomik dengeler enerji piyasalarını uzun dönemli çözümlere zorunlu kılıyor. Bu noktada yenilenebilir enerjinin dünyanın en hızlı büyüyen enerji kaynağı olarak ön plana çıkacağını öngörüyoruz. Ancak kömür, petrol ve doğalgazın 2040 yılına kadar ana enerji kaynağı kimliğini koruyacağını da not etmek gerekiyor” dedi.

Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatının Yıldızları ödüllerine kavuştu

Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatının Yıldızları ödüllendirildi. Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde uzun yıllardır ihracat şampiyonu olan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, 2017 yılında, 2 milyon dolar ve üzeri ihracat yapan 78 üyesini ödüllendirdi.

Ege Bölgesi’nin ihracatta lokomotif sektörü Hazırgiyim ve Konfeksiyon Sektörünün ödüllü firmaları, 2017 yılında Türkiye’ye 1 milyar 118 milyon dolar döviz kazandırdı.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen “Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatının Yıldızları Ödül Töreni”nde, EHKİB üyesi 78 firma; Platin, Altın, Gümüş ve Bronz kategorilerinde ödüllerini aldı.

“Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatının Yıldızları Ödül Töreni”nde konuşan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kızılgüneşler, Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altında bulunan 12 ihracatçı birliği arasında uzun yıllardır ihracatta lider konumda bulunduklarını, 2017 yılı ihracatlarının 2016 yılına göre yüzde 3’lük artışla 1 milyar 265 milyon dolar olarak gerçekleştiğini, toplam ihracat rakamına bin 90 ihracatçı firmanın katkıda bulduğunu kaydetti.

İspanya ihracatta zirveye çıktı

Ege Bölgesi’nden 2017 yılında yapılan hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatında İspanya’nın ilk kez Almanya’yı geçerek en fazla ihracat yaptığımız ülke konumuna yükseldi bilgisini paylaşan Kızılgüneşler, “En büyük ilk 5 ihracat pazarımız ise sırasıyla İspanya, Almanya, İngiltere, Hollanda ve İtalya oldu. 143 ülkeye konfeksiyon ürünleri ihraç ettik” şeklinde konuştu.

Katma değerli ürün ihracatı için 2017 yılında yoğun bir çalışma dönemini geride bıraktıklarını anlatan Kızılgüneşler sözlerini şöyle sürdürdü; “Fuar organizasyonlarımız tüm hızıyla devam etti. 2017 yılında; Londra’da gerçekleşen Fashion SVP fuarına, Paris’teki Premiere Vision Manufacturing fuarına Şubat ve Eylül aylarında, 2017’de ilk defa gerçekleştirilen Munich Apparel Source fuarına milli katılım organizasyonu gerçekleştirdik. 4 adet milli katılım ile toplamda 66 hazır giyim firmamıza fuar desteği hizmeti vermiş olduk. IF Wedding fuarına yönelik olarak bir alım heyeti programı gerçekleştirdik. Türk hazır giyim sektörünün yenilikçi, vizyoner tasarımcı ihtiyacını karşılamak amacıyla kurgulanan EİB Moda Tasarım Yarışması’nı geçtiğimiz yıl 12. kez organize ettik. Yarışmamızı bu yıl NEWSTALGIA! Teması ile Nisan ayında 13. kez düzenlemek için hazırlıklarımıza devam ediyoruz.”

Gelinlik Fuarı Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen fuarlar listesine girdi

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği olarak, Ekonomi Bakanlığı nezdindeki girişimleri sonucunda, IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’nın, Yurtiçinde düzenlenen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen fuarlar listesine girdiğine işaret eden Kızılgüneşler, “Böylelikle fuara katılım firmalarımız açısından çok daha cazip hale geldi. İzmir gelinlik üretimin ve ihracatının başkenti kimliğini pekiştirdi. Bu desteklerinden dolayı Ekonomi Bakanlığı’na teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

2018 yılı faaliyetlerimiz de yoğun olacak

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin 2018 yılında da yoğun bir tempoda çalışacağının altını çizen Kızılgüneşler 2018 yılı projelerini ise şöyle özetledi; “Firmalarımızın tasarım ve koleksiyon hazırlama yetkinliklerini geliştirebilmek amacıyla Ekonomi Bakanlığımızın desteklediği URGE projemizi başlattık. Bu projemiz ile 3 yıl boyunca hedef pazar olarak belirlediğimiz İngiltere, İskandinav Ülkeleri ve Almanya’ya yönelik olarak eğitim, danışmanlık ve B2B faaliyetleri kurguluyoruz. Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliğimiz ve Dokuz Eylül Üniversitesi ortaklığında yürüttüğümüz bir diğer İzmir Kalkınma Ajansı projesi olan TEKSMER ise Mayıs ayı itibariyle sonlandı. Bu proje kapsamında Dokuz Eylül Üniversitesi Tınaztepe Kampüsü içerisinde teknik tekstiller üzerine test, analiz, ürün geliştirme, Ar-Ge, eğitim ve danışmanlık faaliyetleri yürütecek bir laboratuvar ve merkezin kurulumunu gerçekleştirdik. Merkezimiz 2017 yılı sonu itibariyle bir anonim şirket statüsüne kavuştu. Bundan sonraki süreçte de daha profesyonel bir şekilde sektörümüze hizmet vermeye devam edecek.”

EGE HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON İHRACATÇILARI BİRLİĞİ

ÖDÜL LİSTESİ

PLATİN ÖDÜLLER

ÜNİTEKS TEKSTİL GIDAMOTORLU ARAÇLARSANAYİ VE TİCARET A.Ş.

SUN TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

ALTIN ÖDÜLLER

“AKAR TEKSTİL GIDA VE TURİZM SANAYİTİCARET ANONİM ŞİRKETİ, CU TEKSTİL SAN.VE TİC.A.Ş., ERA TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, FARBE TEKSTİL TURİZM İNŞAAT ENERJİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş., FB TEKS.İHR.VE TURZ.SAN.TİC. LTD.ŞTİ., FG TEKSTİL KONFEKSİYON SANAYİ VE TİCARET A.Ş., İŞBİR SENTETİK DOKUMA SAN.A.Ş, MASEKSPORT GIDA VE İHT.MAD.TEKSTİL TARIM İHR İTH.SAN.VE TİC.A.Ş., MENDERES TEKS.SAN.VE TİC.A.Ş., ROTEKS TEKSTİL İHR.SAN.TİC.A.Ş., SPOT TEKSTİL SAN.VE TİC.A.Ş., TYH ULUSL.TEKS.PAZ.SAN.VE TİC. A.Ş., VF EGE GİYİM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ”

GÜMÜŞ ÖDÜLLER

“BETA KONF.TEKSTİL İHR.İTH.SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ., CASA TEKSTIL SAN.VETIC.A.S., ECO TEKSTİL SANAYİ VE TİC. A.Ş, EGEDENİZ TEKSTİL SAN.VE TİC.AŞ, ERİŞ GİYİM SAN.VE DIŞ TİC.LTD. ŞTİ., EROS TEKSTİL KONFEKSİYON SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ, ERTUĞRUL TEKSTİL SAN.VE TİC. LTD.ŞTİ., FIRATTEKS TEKSTİL SAN.VE TİC. LTD.ŞTİ., GNT TEKSTİL BİLİŞİM SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, İ.Y.A.TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, J.O.Y.TEKSTİL SAN.VETİC.LTD.ŞTİ., LEANA TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET A.Ş., MD TEKSTİL KONFEKSİYON TUR.SAN VE TİC.A.Ş., MOSİ TEKSTİL SAN.VE TİC.LTD. ŞTİ., NARKONTEKS TEKSTİL İHR.İTH.SAN VE TİC.A.Ş., OM TEKSTİL KONFEKSİYON SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, ORİMPEX TEKSTİL GIDA TURİZM DAN.SAN.TİC.LTD.ŞTİ., SINA TEKSTİL VE KONF.SAN.TİC. LTD.ŞTİ., TULİNE TEKSTİL SANAYİ VETİCARET ANONİM ŞİRKETİ, VERSİON TEKSTİL TURİZM SANAYİ VE DIŞ TİC.A.Ş., YILMAZ KONFEKSİYON TİC. VE SAN A.Ş”

BRONZ ÖDÜLLER

“AĞAOĞLU TEKSTİL SANAYİ VE TİC. A.Ş, AHMET AYDIN AYDIN GİYİM, AKÇAKAYA GROUP TEKSTİL ANONİM ŞİRKETİ, ALNER TEKS.BOYAMA TURİZM VE İNŞ.SAN.TİC.LTD.ŞTİ., ARE TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, ARMEY TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ., AS KONFEKSİYON SAN.VE TİC.LTD. ŞTİ., BAF TEKS.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ., BARSE TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, BATI BASMA SAN.A.Ş., BELGÜ TEKSTİL ÜRETİM TİC.SAN. LTD.ŞTİ., BEOTEKS TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, CPR TEKSTİL KONFEKSİYON TURİZM GIDA İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, DEMİRIŞIK TEKS.KONF.SAN.AŞ., ELİF CEREN DAĞITANÇAKIL TEKSTİL, ENRA TEKSTİL KONFEKSİYON SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ., FORM KORUYUCU AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, GERMATÜRK SPOR GİYİM SAN.VETİC.LTD.ŞTİ., GMC ULUSLARARASI DERİ KİMYA TEKSTİL İNŞAAT GIDA SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ., HF TEKSTİL İNŞ.DEK.SAN.VE TİC. LTD.ŞTİ., IMT DANIŞMANLIK DIŞ TİCARET VE TEKSTİL ÜRÜNLERİ SANAYİ TİCARET LTD.ŞTİ., İDOLTEKS TEKSTİL İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, İMEKS TEKSTİL ÜRÜN.SAN.VE TİC., MEBA GİYİM SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. , MERGÜ TEKSTİL KONF.SAN.VE TİC. LTD.ŞTİ., METSET SAĞLIK ÜRÜNLERİ SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ., MGM TEKSTİL SANAYİ VE TİC.A.Ş., MOBY MARİNE TUR.TİC.İTH.İHR.LTD.ŞTİ., MODA BRAVO TEKSTİL KONFEKSİYON SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ., NEKİ TEKSTİL İHR.İTH.İNŞ.SAN. TİC.LTD.ŞTİ., ÖZ-SİMGE TEKSTİL SAN.VE TİC. LTD.ŞTİ., PIRIL TEKS.MAK.SAN.VE TİC.LTD., ROKA TEKSTİL SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ, RUBA FERMUAR VE PRES DÖKÜM SANAYİ A.Ş., S.R.S.TEKSTİL SAN.VE DIŞ TİC. LTD.ŞTİ., SESLİ TEKS.SAN.VE TİC.A.Ş, SEYFELİ TEKSTİL DIŞ TİCARET TURİZM İNŞAAT TAAHHÜT GIDA MADDELERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, TAYRA TEKSTİL SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ., TRENDTEX KONFEKSİYON ÜRÜNLERİ TEKSTİL İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, YALAZ TEKSTİL SAN.VETİC.A.Ş., YOTOTEKS TEKSTİL ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ., YÜKSEL SEVİNÇ TEKS.GİYİM İNŞ. İN.MLZ.TU.NAK.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ.”

Hazır beton sektöründe çevre ve iş güvenliği için büyük adım

Türkiye Hazır Beton Birliği KGS İktisadi İşletmesi, hazır beton sektörüne özgü Çevre ile İş Sağlığı ve Güvenliği belgelendirmelerine başladı

1995 yılından bu yana hazır beton ve ilgili ürünlerde kalite denetimi ve belgelendirme hizmeti veren Türkiye Hazır Beton Birliği KGS İktisadi İşletmesi (KGS), hazır beton sektörü için çok önemli olan çevre ile iş sağlığı ve güvenliği konularında Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştirerek “KGS Çevre Belgelendirmesi” ile “KGS İş Sağlığı ve Güvenliği Belgelendirmesi”ne başladı.

Türkiye’de sektörel öz denetimin ilk örneklerinden biri olan THBB Kalite Güvence Sistemi İktisadi İşletmesi (KGS), öncülük ettiği çalışmalarla inşaat sektörünün iyi bildiği ve güvendiği bir kurum olma özelliğini yeni belgelendirme alanlarıyla pekiştirdi. 1995 yılında Türkiye’de kaliteli beton üretilmesi için Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) tarafından kurulan KGS beton üretim tesislerinin yerinde denetiminin yanı sıra, habersiz ürün denetimleri de gerçekleştirerek tesislerin üretim kalitesinde süreklilik sağlıyor. Böylece ülkemizde beton üretiminde tek etkin ve verimli denetim KGS tarafından yapılıyor. Hazır beton sektörü için çok önemli olan çevre ve güvenliği konularında büyük bir adım atan KGS, çevre ile iş sağlığı ve güvenliği belgelendirmelerine başladı.

Çevre ve iş güvenliği konusundaki yeni belgelendirmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Türkiye Hazır Beton Birliği olarak 1988 yılından bu yana ülkemizde kaliteli betonun üretilmesi ve kullanılması için çalışıyoruz. Kaliteli beton üretiminin yanı sıra hazır beton sektörünün gelişimi için eğitim, sürdürülebilirlik, çevre, iş sağlığı ve güvenliği konularında çalışmalarımızı sürdürüyor ve bu konulara her zaman büyük önem veriyoruz. Çevre ve iş güvenliğine verdiğimiz önemin bir göstergesi olarak, 1998 yılından bu yana ‘Yeşil Nokta Çevre Yarışması’nı; 2010 yılından bu yana da ‘Mavi Baret İş Güvenliği Yarışması’nı düzenliyoruz. Son olarak hazır beton sektörüne özgü çevre ile iş sağlığı ve güvenliği belgelendirmeleri için çalışma başlattık. KGS’ye başvurup denetimleri başarıyla geçen  hazır beton firmaları “KGS Çevre Belgesi” ile “KGS İş Sağlığı ve Güvenliği Belgesi” alacak. Bu iki yeni belgelendirme hazır beton tesislerinin çevre ve iş güvenliği yönünden gelişmesine büyük katkı sağlayacak.” dedi.

Hazır beton sektörünün uzun yıllardır ilgiyle takip ettiği “Yeşil Nokta Çevre Yarışması” ile “Mavi Baret İş Güvenliği Yarışması”na da değinen Yavuz Işık, “THBB’nin düzenlediği ‘Yeşil Nokta Çevre Yarışması’ ile ‘Mavi Baret İş Güvenliği Yarışması’ düzenlenmeye devam edecek. ‘KGS Çevre’ ve ‘KGS İş Sağlığı ve Güvenliği’ belgesi alan hazır beton firmaları bu yarışmalara başvurabilecek.” dedi.

Çevre ve iş güvenliği konusundaki yeni belgelendirmeler hakkında bilgi veren KGS Direktörü Selçuk Uçar, “KGS Çevre Belgelendirmesi’ ile ‘KGS İş Sağlığı ve Güvenliği Belgelendirmesi’ için başvuru yapan hazır beton tesisleri, bağımsız ve etkin bir denetimden geçerek çevre ve iş güvenliği konularında üstünlüklerini ve kalitelerini tescil ettirmiş olacak. Belgelendirme süreçlerinde hazır beton tesislerinin çevre ve iş güvenliği konularında mevzuatın son haline tam uyumlu olup olmadığının denetlenmesi ön şart olarak yer almaktadır. Böylece tesisler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılacak çevre denetimlerine ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca yapılacak iş teftişlerine de tam hazırlık sağlayarak eksikliklerini giderme yolunda hizmet almış olacak. Denetimler, mevzuata uyumun yanı sıra hazır beton sektörüne özgü iyi uygulamaları teşvik edecek unsurları da içeriyor. Böylece tesisler, denetimler sonrası iyileştirme yapılabileceği konularda bilgi sahibi olacak.” dedi.

Türkiye Hazır Beton Birliği hakkında

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), 1988 yılından beri güvenli ve dayanıklı yapıların inşası amacıyla standartlara uygun beton üretilmesi, tekniğine uygun beton uygulamalarının yaygınlaşması ve ülkemizde kaliteli, yüksek dayanım sınıflarında beton kullanılması için uğraş veren mesleki bir kuruluştur. THBB, Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve Beton Sürdürülebilirlik Konseyi (The Concrete Sustainability Council) Üyesi; Beton Sürdürülebilirlik Konseyi “Bölgesel Sistem Operatörü”dür. THBB’ye üye olacak şirketlerin tüm hazır beton tesislerinde standartlara uygun üretim yapması, THBB Kalite Güvence Sisteminin (KGS) sürekli habersiz denetimlerine tabi olarak KGS Uygunluk Belgesi alması, uygun laboratuvar bulundurması, teknik, çevre, iş sağlığı – işçi güvenliği, yasal ve etik kriterleri eksiksiz yerine getirmesi zorunludur.

Yatırımcılar ile İşletmeler Karaköy’ün Geleceği için Dernek Kurdu

Turizm yatırımlarının tamamlanmasıyla İstanbul’un gece-gündüz odak noktası haline gelecek Karaköy’de yatırımcılar ile işletmeler bir araya geldi. Salıpazarı Liman İşletmeciliği (Galataport), Karaköy Lokantası, Global Yatırım Holding, Ma’Na Restaurant, Seba İnşaat, Kılıç Ali Paşa Hamamı, Akfen Karaköy Gayrimenkul Yatırımları gibi bölgenin geleceğini şekillendiren yatırımcılar ve atmosferini yaratan işletmelerin kurucu üyeleri olduğu Karaköy Güzelleştirme ve Koruma Derneği (Karaköy Derneği) faaliyete geçti.

Karaköy Derneği Başkanı Global Yatırım Holding Genel Sekreteri Gökhan Özer, “Karaköy’ün cazibesi son yıllarda hem İstanbullular hem de yerli ve yabancı turistler bakımından giderek artıyor. Bölgeye ilgi devam eden yatırımların tamamlanmasıyla zirve yapacak. Karaköy’ü Karaköy yapan ruhun varlığını sürdürmesi büyük önem taşıyor. Küçük işletmeler de bölgeye zenginlik katıyor. Bu nedenle semtin 40 yıllık Yıldırım Erkek Berberi de üyemiz oldu” diye konuştu. 

Son yıllarda İstanbul’un cazibe merkezleri arasına giren ve devam eden turizm yatırımlarının tamamlanmasıyla kentin gece-gündüz odak noktası haline gelecek olan Karaköy’de yatırımcılar ile işletmeler bir araya gelerek dernek kurdu. Karaköy Koruma ve Güzelleştirme Derneği (Karaköy Derneği), kuruluş çalışmalarını tamamlayarak faaliyete geçti. Karaköy Derneği’nin kurucu üyeleri arasında Salıpazarı Liman İşletmeciliği (Galataport), Karaköy Lokantası, Global Yatırım Holding, Ma’Na Restaurant, Seba İnşaat, Kılıç Ali Paşa Hamamı, Akfen Karaköy Gayrimenkul Yatırımları, Colonie Bistro & Bar, Rena İnşaat, Akkanat Holding yer aldı.

Bölgenin sahiplenilmesi gerekiyor 

Karaköy Derneği Başkanı Global Yatırım Holding Genel Sekreteri Gökhan Özer, “Karaköy’ün cazibesi son yıllarda hem İstanbullular hem de yerli ve yabancı turistler bakımından giderek artıyor. Bölgeye ilgi devam eden yatırımların tamamlanmasıyla zirve yapacak. Karaköy’ü Karaköy yapan ruhun varlığını sürdürmesi büyük önem taşıyor. Bu yüzden bölgenin sahiplenilmesi gerekiyor” dedi.

Üyeler arasında semt berberi de var
Küçük işletmelerin de bölgeye zenginlik kattığına dikkat çeken Özer, Bu nedenle semtin 40 yıllık Yıldırım Erkek Berberi de üyemiz oldu. Küçük işletmeler yok sayılarak Karaköy’ün ruhu sürdürülemez. O zaman Karaköy, Karaköy olmaz” diye konuştu. Karaköy’e yatırımcı ilgisini devam edeceğini söyleyen Özer, “Derneğimiz aynı zamanda yeni gelecekler ile mevcutlar arasında bağ kuracak bir platform görevi görecek” şeklinde konuştu.

Etki alanı Galata Köprüsü ile Mimar Sinan Üniversitesi arası

Karaköy Derneği’nin ilk genel kurulunu önümüzdeki günlerde yapacağını belirten Özer, şunları söyledi: “Mevzuat açısından bir kısıt olmamakla birlikte, etki alanımızı Kemankeş Mahallesi ile sınırlamak istiyoruz. Yani, Galata Köprüsü ile Mimar Sinan Üniversitesi arasındaki sahil şeridi ile Necatibey Caddesi arasında kalan bölge asıl faaliyet alanımızı oluşturuyor. Küçük, büyük fark etmeden bölgedeki bütün işletmeler ve yatırımcılarla üye olmaları için görüşüyoruz.” Azınlık vakıflarının bölgede ciddi bir varlığı bulunduğunu söyleyen Özer, onları da aralarında görmeyi arzuladıklarını kaydetti.

Yerel yönetimlerle temas noktası 

Seminerler, toplantılar ve festivaller düzenlemeyi hedeflediklerini anlatan Özen, “Yerel yönetimlerle temas noktası olacağız. Sorunların çözümü ve Karaköy’ün ruhunu koruyarak nasıl daha rahat bir nefes alan bir semt olabilmesi için ortak söylem geliştireceğiz” dedi.