Makinecilerin 2018 İhracat Hedefi 17 Milyar Dolar

Makine sektörünün 2017 yılı toplam ihracatı 15 milyar dolara yaklaştı. Son çeyrekte piyasa beklentilerinin üzerine çıkan sanayi üretim artışına dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, “Makine-teçhizat yatırımlarındaki artış sanayi rakamlarımıza, sanayideki üretim artışı da Türkiye’nin toplam ihracatına olumlu yansıdı. Yeni yılda yaklaşık yüzde 15 artışla 17 milyar dolar düzeyinde makine ihracatı hedefliyoruz” dedi.

2017 yılını yüzde 10,7 ihracat artışıyla geride bırakan makine sektörünün toplam ihracatı 14,9 milyar dolar oldu. Dünya makine ihracatının yüzde 22 gerilediği 2009 krizi sonrasındaki dönemi en iyi ülkemizin değerlendirdiğinin altını çizen Dalgakıran, dünya makine ihracatının toplam yüzde 3 artabildiği son 7 yılda Türkiye’nin Makinecilerinin yüzde 40 artış yakaladığını ve yeni yıl hedeflerinin yaklaşık yüzde 15 artışla 17 milyar dolar olduğunu belirterek şunları söyledi:

Bu yıl ihracat pazarlarımızda önemli bir açılım yaptık. Brexit kararı ve Katalonya krizi gibi pek çok sorunun hâkim olduğu Avrupa genelinde ciddi bir ihracat artışı sağladık. Rusya’ya yaptığımız makine ihracatı yüzde 54 arttı. Dünya genelinde Türk makinelerine ilgi artarken, yerli sanayicimiz de boş durmadı. Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekteki yüzde 11,1’lik büyüme başarısında makine-teçhizat yatırımlarındaki yüzde 15,3’lük artış ile makine imalatındaki takvim etkisinden arındırılmış yıllık yüzde 16 üretim artışının büyük bir etkisi var. Neticede yatırımların sanayideki üretim artışına yansıdığını, Türkiye’nin ihracat artışında makine sektörünün kritik bir rol oynadığını görüyoruz.”

Sektör tanıtım faaliyetlerinde hız kesmedi

Makine İhracatçıları Birliği olarak bu yıl katıldıkları tüm fuarlarda ve toplantılarda Türk makine sektörünü başarıyla temsil ettiklerini dile getiren Dalgakıran, yürüttükleri faaliyetlerle ihracatçı firmalara yol gösterici olmaya çalıştıklarını belirterek şunları söyledi:

İhracatçılarımızı uluslararası rekabette güçlü kılacak iş bağlantıları oluşturmaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz yıl da düzenlediğimiz organizasyonlarla Tayland’dan Tanzanya’ya kadar pek çok ülke yetkilisini Türkiye’de ağırladık, İran’dan Polonya’ya kadar birçok ülkeye sektörel ticaret heyetleri düzenleyerek veya fuarlarda tanıtım kampanyaları gerçekleştirerek yurt dışında sektörümüzü temsil ettik.”

Makinecilerin gözü Çin pazarında

Yeni yıl itibarıyla Çin vizesi başvurularında online sisteme geçildiğini ifade eden Dalgakıran sözlerini şöyle tamamladı:

Çin ile yapılan anlaşmaya göre, üye firmalarımızın ticari vize başvurularında davet mektubu talep edilmeyecek, Çin’de bulunan bir firmadan temin edecekleri davet mektubu üyelerimizin vize almaları için yeterli olacak. Çin dünyanın en büyük makine ihracatçılarından biri ama toplam ithalatı içinde makineler çok önemli bir yer tutuyor. Pazar çeşitliğimizi artırmak ve ihracatta sürekli yükselttiğimiz çıtayı daha yukarı taşımak için çalışmalar yürütmeye devam edeceğizBu noktada Uzak Doğu ülkelerinin çoğunda makinelerimize yüzde 30 civarında vergiler uygulandığını, oysa onların makinelerinin ihmal edilebilir düzeyde gümrük vergileriyle ithal edildiklerini vurgulamak isterim. Dünya makine pazarının üçte birini oluşturan bu ülkelere yüksek vergiler nedeniyle henüz ciddi bir satış yapamadığımız dikkate alınırsa, makinecilerimizin ihracattaki başarısı daha çarpıcı hale gelecektir.

Çelik İhracatı 2017 Yılında Değerde Yüzde 26,4 Arttı

İhracat pazarlarında yaşadığı sorunlara rağmen 2017 çelik sektörü açısından geçmiş yıllardaki kayıpların kısmen telafi edildiği bir yıl oldu. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre ihracat 2017 yılında önceki yıla kıyasla miktar bazında yüzde 7,7 artışla 17,8 milyon ton, değer bazında yüzde 26,4 artışla 11,5 milyar dolara yükseldi. Önemli ihraç pazarlarımızda devam eden sorunlar, haksız yere yürütülen ticaret politikası soruşturmaları, ülkelerin yerli çelik sanayilerini kuruyor olmalarının yarattığı tehdit ve hammadde fiyatlarındaki yükselişin süreceği beklentisi 2017 yılında olduğu gibi 2018 yılında da çelik ihracatçılarını zorlamaya devam edecek.

Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2017 yılı ihracat verilerine göre; Türkiye’nin miktar bazındaki çelik ihracatı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,7 artışla 17,8 milyon tona ulaşırken, sektörün değer bazındaki ihracatı yüzde 26,4 artışla 11,5 milyar dolara yükseldi.

Çelik sektörünün direkt ihracatına, diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde Türkiye’nin 2017 yılında toplam çelik ihracatı; miktar bazında 18,7 milyon ton, değer bazında ise 13,6 milyar dolar oldu. Bu rakamlara ihraç edilen beyaz eşya, makina imalat, otomotiv gibi ürünlerin bünyesinde bulunan çelik dâhil edilmemektedir.

2017 yılsonu verilerine göre; bölgeler bazında ihracatta yılı lider olarak tamamlayan Avrupa Birliği’ne ihracat yüzde 55 artış ile 5,6 milyon tona yükseldi. Avrupa Birliği’ni 4,1 milyon tonla Ortadoğu, 2,2 milyon tonla Kuzey Amerika ülkeleri ve 1,5 milyon tonla Kuzey Afrika ülkeleri izledi.

2017 yılında Singapur, Hong Kong ve Malezya gibi ülkelerin başı çektiği Uzak Doğu ülkelerine ihracat yüzde 507 artış göstererek 1,2 milyon tonu aştı. Geçen yıl Orta ve Güney Amerika bölgesine gerçekleştirilen ihracat ise önceki yıla kıyasla yüzde 35 artarak 1,2 milyon tona ulaştı.

Geride bıraktığımız yılda en fazla miktar artışı yaşanan ülkeler; Singapur, İtalya, İspanya, Hong Kong ve Kanada olurken, en fazla azalışın yaşandığı ülkeler Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, ABD, Irak ve Umman olarak sıralandı.

İhracat rakamlarındaki düşüşün sürmesine karşın 2017 yılında miktar bazında en fazla ihraç edilen çelik ürünleri sıralamasında inşaat çeliği 5,6 milyon tonla ilk sırada yer aldı. İnşaat çeliği ihracatını 2,5 milyon tonla yassı sıcak izlerken hemen ardından 1,9 milyon tonla dikişli boru, 1,5 milyon tonla profil ve 1,4 milyon tonla filmaşin geldi.

Çelik ihracatı 2017 son çeyrekte atağa geçti…

Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre; 2017 yılının son çeyreğinde gerçekleşen ihracat önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında miktar bazında yüzde 10,2 artışla 4,7 milyon tona; değerde ise yüzde 35,3 artışla 3,3 milyar dolara yükseldi.

2017 yılı ihracat rakamlarını değerlendiren Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “İhracatta süregelen kayıpları telafi etmeye başladığımız bir yılı geride bıraktık. Yaşadığımız tüm sorunlara rağmen firmalarımızın olağanüstü gayretleri ile ihracatımızı artırmaya gayret ettik. 2017 yılında geleneksel pazarlarımız olarak nitelendirdiğimiz Ortadoğu ülkelerine olan çelik ihracatımızda düşüş yaşandı. Bu durumun nedeni bazı ülkelerdeki siyasi istikrarsızlık ve bölgede genel olarak artan çelik üretimidir. Ayrıca başta ABD olmak üzere dünyada artan korumacılık eğilimi ve haksız yere uygulanan ticaret politikası önlemlerinden dolayı kayıplar yaşadık. Bütün bu olumsuzluklara karşın pazar esnekliğine sahip bir sektör olduğumuz için bu kayıpları yeni pazarlara açılarak telafi etmeyi başardık. Bunun en somut örneği Uzak Doğu ülkelerine gerçekleştirdiğimiz ihracatta 2017 yılında kazandığımız büyük ivmedir. Örneğin; 2016 yılında 12,4 bin ton ihracat gerçekleştirdiğimiz Singapur’a 2017’de 562 bin ton ihracat yaptık. Yine 2016 yılında Hong Kong’a 2,6 bin tonluk ihracat yapmışken, 2017 yılında bu rakamı 283 bin tona taşıdık. Ayrıca AB ülkelerinin Çin’den gelen yassı çelik ürünlerine koymuş olduğu anti-damping vergisi sayesinde yassı çelik ihracatçılarımız İspanya ve İtalya başta olmak üzere AB ülkelerine olan ihracatlarını da arttırmayı başardılar” dedi.

Namık Ekinci ayrıca 2016 yılında Hong Kong’a ve Kanada’ya inşaat çeliği ihracatı gerçekleştiremeyen sektörün 2017’de ise Hong Kong’a 280 bin ton, Kanada’ya 225 bin tonluk inşaat çeliği ihraç ettiğini belirtti.

Gelinlik Fuarı’na teşvik dopingi

Avrupa’da sektörünün en büyük fuarı haline gelen IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’nın başına devlet kuşu kondu. Gelinlik, abiye ve damatlık sektörü ihracatta 1 milyar dolar barajını hedef belirledi.

IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı, Yurtiçinde düzenlenen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen fuarlar listesine girdi. Destek ile ilgili düzenleme 12 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı.

Sektörel Nitelikli Uluslararası Yurt İçi Fuarların Desteklenmesine İlişkin Karar (Karar No: 2014/4)’da Değişiklik Yapılmasına Dair Karar 12 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. Bu kararla birlikte IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı, Yurt içinde Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen fuarlar listesine girmiş oldu. IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’na katılan firmalar fuarda yer kirası ve stand masrafları için yaptıkları ödemenin yüzde 50’sini (2017 yılı üst limiti 30.000-TL) destek kapsamında Ekonomi Bakanlığı’ndan alma hakkına kavuştu.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Emre Kızılgüneşler, IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’nın yurtiçinde desteklenen fuarlar kapsamına alınması için yürüttükleri temaslarda mutlu sona ulaştıklarını kaydetti.

Gelinlik fuarının çıtasını yükseltecek

IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’nın destek kapsamına alınmasıyla birlikte fuarın çıtasının yükseleceğinin altını çizen Kızılgüneşler, “Avrupa’nın en büyük fuarı haline gelen IF Wedding, dünyada marka fuar haline gelecek. Gelinlik, abiye ve damatlık ürün ihracatımız katlanarak artacak. Bu destekle, kısa vadede 1 milyar dolar ihracat rakamına kolaylıkla ulaşabilecek konuma geldik. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği olarak bu kararın çıkması için yoğun mesai harcadık ve sonuca ulaştık. Bu kararın çıkması için çaba gösteren Ekonomi Bakanımız Nihat Zeybekci ve Ekonomi Bakanlığı bürokratlarına sektörümüz adına teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

Dünya devi IF Wedding’e gelecek

IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’nın bu yıl katılım, ziyaret ve ticari bağlantı rekoru kırmasını beklediklerini dile getiren Kızılgüneşler, “IF Wedding Fuarı’na, sektöründe Avrupa’nın en büyüğü olarak gösterilen Pronovias da katılacak. Bu bizim için çok önemli. Bu sene tedarikçi bulmak için bir satın alma grubuyla katılma kararı aldılar. Bu firma alımlarını genelde Çin’den yapıyordu. Bu fuarda ilk bağlantıları kurarsak gerisi gelecektir” ifadelerini kullandı.

IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı’na bu yıl 23 bin 500 metrekarelik alanda, 256 firma katılıyor. Fuara 30 ülkeden katılım olacak ve ziyaretçi sayısının 30 bini aşması bekleniyor.

IF Wedding-İzmir Gelinlik Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı, İzmir Marble Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı ve Agro Expo Fuarı ile birlikte İzmir’de düzenlenen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen üçüncü yurtiçi fuar oldu.

Artık Egzoz Gazı Emisyonu Pulu ve Egzoz Ruhsatı Verilmeyecek

1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren yönetmelik ile uygulamaya konan Egzoz Gazı Emisyon Ölçümü Takip Sistemi, ‘Pul’ ve ‘Ruhsat’ verilmesini ortadan kaldırdı.

Yapılan bu yeni düzenlemeye rağmen araç sahiplerinden hala pul veya egzoz emisyon ruhsatı için ek ödeme talep edildiğine dair bazı şikayetler aldıklarını belirten TÜVTÜRK yetkilileri, araç sahiplerini sahteciliğe karşı dikkatli olmaya çağırıyor ve yeni düzenleme sonrasında elektronik ortamda kayıt edilerek yapılmayan ölçümlerin geçersiz olduğunu belirtiyor. TÜVTÜRK ayrıca egzoz gazı emisyon ölçümünü 1 Ocak sonrasında yaptıran araç sahiplerinin, ölçüm geçerlilik tarihlerini e-Devlet üzerinden sorgulayabileceklerini de hatırlatıyor.

T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 11 Mart 2017’de yayınlandığı ‘Egzoz Gazı Emisyon Kontrolü Yönetmeliği’ 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren tüm hükümleri ile yürürlüğe girdi. Buna göre egzoz gazı emisyon ölçümleri elektronik ortamda Egzoz Gazı Emisyon Ölçümü Takip Sistemi’ne kayıt edilerek yapılmaya başlandı ve ölçüm sonrasında araç sahiplerine ‘PUL’ ve ‘RUHSAT’ verilmesi uygulaması ortadan kaldırıldı. Yeni sistemle, araç sahiplerinin ölçüm neticesinde düzenlenen ve ölçüm sonuçlarını da içeren EGZOZ GAZI EMİSYON ÖLÇÜM RAPORU’nu araçlarında muhafaza etmesi ve denetimlerde ibraz etmesi yeterli oluyor.

Buna göre, 1 Ocak tarihi ve sonrasında egzoz pulu ve ruhsatı kullanılarak yapılan bir egzoz emisyon ölçümü geçerli kabul edilmiyor ve araç muayenesinde Ağır kusur olarak değerlendiriliyor. Bu tarih öncesi düzenlenmiş egzoz pulu ve egzoz ruhsatları ise son geçerlilik tarihine kadar kabul ediliyor.

Yetkisiz kişi ve kuruluşlar araç sahiplerini yanıltıyor

Araç sahiplerinden egzoz gazı emisyon ölçümleri için hala PUL veya RUHSAT için ek ödeme istendiğine ilişkin şikayetlerin gelmesi nedeniyle açıklama yapan TÜVTÜRK, araç sahiplerini bu konuda dikkatli olmaya çağırıyor. Ayrıca, yönetmeliğin tüm hükümleriyle yürürlüğe girmesini takiben son dönemde TÜVTÜRK ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından egzoz gazı emisyon ölçümü konusunda yetkilendirilen diğer kuruluşlar dışında PUL veya RUHSAT ile ölçüm yapan yetkili olmayan kişi ve kuruluşlara itibar etmemeleri konusunda araç sahiplerini uyarıyor.

e-devlet’ten sorgulanabiliyor

Geçerli bir egzoz emisyon ölçümü bulunmayan araçların, araç muayeneleri Ağır Kusurlu olarak değerlendiriliyor ve muayeneleri onaylanmıyor. Egzoz emisyon ölçümünü 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yaptıran Araç sahipleri, ölçüm geçerlilik tarihini e-Devlet üzerinden sorgulayabiliyor.

Yap-İşlet-Devret Artık Ders Olarak Üniversitelerde

İstanbul PPPCoE ve Dinamo Danışmanlık işbirliği ile 2017-2018 öğretim yılında Bahçeşehir Üniversitesi‘nde lisans bölümlerine yönelik seçmeli ders olarak sunulan programda yüzde 85’i yabancı öğrencilerden oluşan katılımcılara Türkiye’nin PPP deneyimleri ve Mega Projeleri anlatıldı. Bahçeşehir Üniversitesi’nin yürüttüğü CO-OP Modeli’nin özgün bir uygulaması olan CO-OP Markalı Dersleri kapsamındaki ders öğrencilerin yoğun ilgisini gördü.

“PPP ve Mega Projeler” isimli ders, Türkiye’de PPP alanında verilen ilk lisans dersi olma özelliğine sahip. Büyük çoğunluğu başta MENA bölgesinden olmak üzere yabancı öğrencilerin oluşturduğu ve bu vesileyle Türkiye’nin PPP alanında geliştirmiş olduğu know-how’ın dünyaya tanıtıldığı dersler kapsamında, 3. Havalimanı ve Avrasya Tüneli’nden uzmanlar, projelerinin özelliklerini tasarımdan inşaat ve işletme aşamasına kadar geniş bir yelpazede öğrencilerle paylaştı. Avrasya Tüneli projesi sunumu, İstanbul Yeni Havalimanı projesi sunumları da dersler de paylaşıldı.

İstanbul PPPCoE (İstanbul Kamu Özel İşbirliği Mükemmeliyet Merkezi) Başkanı Dr. Eyüp Vural Aydın “PPP ve Mega Projeler” derslerini, Dinamo Consulting’den Fatih Kuran ise PPP’lerin finansal çerçevesini anlattı.

İstanbul PPPCoE’nin Kurucu Başkanı Dr. Eyüp Vural Aydın PPP ve Mega Projeler derslerinin akademik dünya ile iş dünyasını PPP projeleri ve finansmanı konusunda bir araya getiren az sayıdaki ve en kapsamlı programlardan biri olduğunu ifade etti.

Bahçeşehir Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. İrem Şanal Özyurt, PPP ve Mega Projeler dersinin Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri tarafından oldukça yoğun ilgi gördüğünü belirterek, “dönem boyunca incelenen vaka analizleri ve durum çalışmaları ile bu dersin öğrencilere PPP projelerindeki başarı, eksiklik ve fırsatların neler olduğu konusunda önemli tecrübeler kazandırma niteliğinde olduğunu” ifade etti.

PPP’lerin finansal çerçevesini anlatan Dinamo Consulting Kurucusu Fatih Kuran ise “Alanında bir ilk olan derse katılıma olan yoğun ilgi bizi mutlu etti. PPP’lerin finansal çerçevesini ve bu alanda proje finansmanı kavramının öneminden bahsettim. Bu derslere olan ilginin önümüzdeki dönemlerde artarak devam edeceğini düşünüyorum.” dedi.

Tavuk Dünyası İzmir yatırımlarında 2018’de de hız kesmeyecek

2017 yılını Türkiye’nin farklı şehirlerinde açtığı 38 yeni restoranıyla tamamlayan ve kesintisiz büyümesiyle 36 şehirde 143 restorana ulaşan Tavuk Dünyası, yıl bitmeden İzmir’deki yatırımlarına da bir yenisini ekledi. Tavuk Dünyası Forum Bornova’da hizmete açtığı yeni restoranıyla birlikte İzmir’deki lezzet noktalarının sayısını 6’ya çıkardı.

Tavuk Dünyası CEO’su Volkan Mumcu: “Çok seçkin bir yeme-içme alışkanlığına sahip İzmirli konuklarımızı, şimdi de Forum Bornova’da açılan yeni restoranımızda ağırlamaya başladık. Şu anda İzmir’de her ay yaklaşık 60 bin konuğumuzu ağırladığımız 6 restoranımızla hizmet veriyoruz. Ancak İzmir bizim için yatırımlarımız açısından önemli bir şehir. Bu kapsamda da 1-2 yıl içinde yapılacak yeni yatırımlarla birlikte İzmir’de 12 restorana ulaşmayı hedefliyoruz.”

Ayrıcalıklı konseptiyle yeme-içme sektöründe fark yaratan Tavuk Dünyası, 2017 yılında gerçekleştirdiği yatırımlarıyla kesintisiz büyümesini sürdürdü. Tavuk Dünyası yıl boyunca Türkiye’nin 17 farklı şehrinde açtığı 38 yeni şubesiyle birlikte 2017’yi 36 şehirde 143restoranıyla hizmet veren bir marka olarak tamamladı.

Tavuk Dünyası’nın 2017’nin hemen sonunda İzmir’de Bornova Forum’da hizmete açtığı yepyeni restoranıyla birlikte İzmir’deki lezzet noktalarının sayısını da 6’ya çıkardı. Tavuk Dünyası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Faralyalı ve Tavuk Dünyası CEO’su Volkan Mumcu Bornova Forum restoranının açılışı vesilesiyle İzmirli basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Tavuk Dünyası olarak bir önceki yılda kazandıkları büyüme hızını kesintisiz bir şekilde 2017 yılına da taşıdıklarını ifade eden Volkan Mumcu, açıklamalarına 2017 yılının kısa bir değerlendirmesini yaparak başladı: “Farklı lezzetleri ve konseptiyle yeme-içme sektörüne yepyeni bir soluk getiren markamız, sektörde de kendine yeni bir kulvar açtı. Müşterilerimizi çok özel reçetelerle hazırlanmış ve uluslararası ödüllere de sahip lezzetlerimizle; kendilerini rahat ve keyifli bir restoran atmosferinde; üstelik de ‘uygun bir fiyat’ ile ağırlıyoruz.

2017 yılında da gerek müşterilerimiz gerekse de yatırımcılarımızın bize gösterdiği teveccühle birlikte, hızlı büyümemizi sürdürdük. Kapılarını açtığımız 38 yenirestoranımızla beraber 2017’yi, %60’lık bir ciro büyümesi ve 340 milyon TL’ye ulaşan ciromuz ile kapattık. Düzce, Edirne, Zonguldak, Erzurum, Batman, Ordu ve Mersin’de açtığımız ilk şubelerimizle bu bölgelerdeki konuklarımızı da ödüllü lezzetlerimizle buluşturmaya başladık. Ocak başında 2018’in ilk yatırımı olarak Kocaeli’nde açılan restoranımızla birlikte; şu anda Türkiye’de 36 farklı şehirde 144 restoranı ile hizmet veren bir markayız.”

İzmir restoranlarında her ay 60 bin kişiyi ağırlayan Tavuk Dünyası için İzmir, yatırımdaki önemini korumaya devam ediyor

Açıklamalarına İzmir özelindeki hedefleriyle ilgili bilgiler vererek devam eden Volkan Mumcu; “Çok seçkin bir yeme-içme alışkanlığına sahip İzmirli konuklarımızı, şehrin farklı noktalarında hizmet veren şubelerimize ek olarak şimdi de Forum Bornova’daki yeni restoranımızda ağırlamaya başladık.

İzmir’e ilk yatırımımız 2012 yılında İzmir Optimum AVM’de açtığımız restoranımız olmuştu. Bu ilk şubemizle birlikte İzmirli konuklarımızın gösterdiği ilgiyle yatırımlarımızı artırarak sürdürdük. Şu anda İzmir’de Optimum AVM, Agora AVM, Tesco Kipa AVM, Mavi Bahçe AVM, İzmir Forum AVM ve İzmir’in seçkin turizm beldesi Alaçatı’da hizmet veren 6 şubemizde, her ay yaklaşık 60 bin İzmirli konuğumuzu ağırlıyoruz. İzmir bizim için yatırımlarımız açısından önemli bir şehir. 1-2 yıl içinde yapılacak yeni yatırımlarla birlikte İzmir’de 12 restorana ulaşmayı hedefliyoruz.”

Volkan Mumcu açıklamalarının sonunda Türkiye’de en çok ciro yapan restoranlarının da İzmir’de olduğunu söyleyerek sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bu kadar kısa sürede İzmirli konuklarımızın bu derece sevdiği ve tercih ettiği bir marka olmak bizler için gerçekten de gurur verici. Şu anda var olan restoranlarımızda 150 kişi hizmet veriyor. Yeni yatırımlarımız kapsamında açılacak restoranlarımızla bu sayıyı 300’e çıkaracağız. Yapacağımız yeni yatırımlarla bölge ekonomisi ve istihdamına katkımızı artıracak olmak bizler için aynı zamanda heyecan verici. Önümüzdeki dönemde de İzmirli konuklarımızı hem ödüllü lezzetlerimizle buluşturmaya hem de sunduğumuz rahat ve keyifli restoran atmosferiyle kendileri için en seçkin lezzet ve sosyalleşme noktaları olmayı sürdürmeyi amaçlıyoruz. “

Otomobil Sektöründe Bir İlk; LinkedIn Lead Gen Forms ile Mercedes-Benz GLA satışı gerçekleşti

Dijital pazarlamanın otomobil satışında sağladığı olumlu yöndeki etkiyle bu kanala daha fazla yönelme ihtiyacı duyan sektör profesyonelleri reklam yatırımlarını yaparken dijital gücü yanına alıyor. Mercedes-Benz yeni GLA otomobilinin tanıtım kampanyası için LinkedIn Türkiye yetkili reklam satış partneri AdColony ile başarılı bir LinkedIn Lead Gen kampanyası gerçekleştirdi. Yapılan kampanya ile ulaşılan potansiyel müşterilerden biri araç sahibi oldu.

Yapılan kampanya ile 146 kaliteli form toplanırken, ulaşılan potansiyel müşterilerden biri araç sahibi oldu. Gerçekleşen araç satışı ile Mercedes-Benz, yaptığı LinkedIn medya harcaması karşılığında %375,5 yatırım getirisi sağladı. Böylece, doğru şekilde yaklaşıldığında form toplama kampanyalarının nasıl başarılar elde edebileceğinin de örneğini hayata geçirmiş oldu.

Faturanın Dönüşümü: Koçan Yığınlarından Akıllı Telefonlara

Paraşüt’ün mobil uygulaması sayesinde işletmeler; otobüsten, vapurdan, evden, kısacası bulundukları her yerden fatura oluşturup anında gönderme imkanına sahip.

Küçük ve orta ölçekli işletmeler için geliştirilen online ön muhasebe programı Paraşüt, bugüne kadar 10.000’e yakın KOBİ’nin ön muhasebe alanındaki işlemlerini dijitale ve mobile taşıdı. Mobil uygulamasına yeni özellikler ekleyerek mobil kullanım oranını artırmayı hedefleyen Paraşüt; e-ticaretten, teknolojiye, hizmet sektöründen reklam ajanslarına kadar Türkiye’deki girişimlerin %99.8’ini oluşturan KOBİ’lere hizmet veriyor. KOBİ’lerin sağlıklı bir biçimde büyümelerinin ilk öncelikleri olduğunu söyleyen Paraşüt Kurucu Ortağı Sean YU “Günümüzde rekabet yoğun yaşanıyor ve iş modelleri her geçen gün değişiyor ve gelişiyor. Böyle bir ortamda KOBİ’lerin hızla büyüyebilmeleri, daha da önemlisi rekabette güçlenebilmeleri için sürdürülebilir yeniliklere her daim açık olmaları gerekiyor.

KOBİ’lerin günlük operasyonlarını hızlandırıp daha önemli işlerine ve büyüme süreçlerine odaklanmalarını sağlayacak teknolojilerden faydalanmaları gerekiyor. Bu teknolojilerden biri olan online ön muhasebe programları da KOBİ’lerin, tüm finansal verilerini kontrol altında tutarak ön muhasebelerini kolaylıkla ve doğru bir şekilde yönetebildiği çözümlerdir. Birkaç sene öncesine kadar gelir/gider işleri çoğunlukla Excel dosyalarında veya defterlerde yürütülürdü. Faturaların hazırlanma, alıcıya gönderilme ve iptal işlemleri hem vakit hem de para kaybına neden olurdu. İş hacimlerindeki sürekli artış nedeniyle ön muhasebe, özellikle de faturalandırma çoğu firma için külfet haline gelmişti. Bu nedenle faturalandırma sürecini kolaylaştıracak verimli ve esnek finansal takip araçlarınıkullanmak kaçınılmaz hale geldi. Günümüzde bu tür finansal işlemleri akıllı telefonlarımızla, günün her saati, dilediğimiz her yerden yapabilir durumdayız. Bu noktada Paraşüt, KOBİ’lerin en önemli ihtiyacı olan bu konuda çözüm sunan bir marka oldu.

Gelişen ihtiyaçlara göre platformumuzun özellikleri ve kullanım alanlarını da genişletmeye devam ediyoruz. KOBİ’lere, fatura takibi, cari hesap takibi, gelir/gider takibi, raporlama, e-fatura, online tahsilat gibi ön muhasebe faaliyetlerinin yönetimini sağlamanın yanı sıra, yakın zamanda hayata geçirdiğimiz CRM entegrasyonu ile de KOBİ’lerin aynı zamanda müşteri ilişkileri yönetimini de yine Paraşüt üzerinden yapmalarına olanak tanıyoruz.

Paraşüt olarak, kurulduğumuz 2013 yılından bu yana genç ve dinamik bir ekiple istikrarlı ve hızlı bir şekilde ön muhasebe alanında hizmet veriyor ve büyüyoruz. 4 yılımızı bitirdikten sonra bugün 50 kişilik bir ekiple eski ofisimize sığmaz olduk ve Karaköy’deki yeni yerimize taşındık. Beşinci yılına girecek bir girişim olarak hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz. 2017 yılını, iki katı bir büyüme oranı ile kapadık. 2018 ve takip eden yıllarda daha çok KOBİ’ye ulaşarak daha fazla büyüyebilmek ve alanımızdaki en büyük teknoloji geliştiricisi olmak amacıyla heyecanla çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Teksüt, ihracat yaptığı ülke sayısını 9’dan 14’e çıkardı

Türkiye’nin en büyük süt ve süt ürünleri kuruluşlarından Teksüt, yeni yıla ihracatını arttırarak başladı. Ürün gönderdiği ülke sayısını 9’dan 14’e çıkaran Teksüt, 2017’nin ikinci yarısında eklenen Katar ve Ürdün’den sonra Suudi Arabistan, Somali ve Moritanya’ya da ihracat yapmaya başladı.

Türkiye’nin en köklü süt ve süt ürünleri kuruluşu olarak faaliyet gösteren Teksüt, ihracat açısından verimli bir yılı geride bıraktı. 2017’ye girerken ihracat ağına Tayvan’ı ekleyen ve ülke sayısını dokuza yükselten Teksüt, 2018’e girerken ülke sayısını yüzde 50 arttırarak 14’e çıkardı.

2017’nin ikinci yarısında Katar ve Ürdün eklenmişti. 2018 başı itibarıyla da Suudi Arabistan, Somali ve Moritanya, Teksüt’ün ihracat haritasına dahil oldu. Teksüt’ün ihracat haritası böylece şu ülkelerden oluştu: Amerika Birleşik Devletleri, Tayvan, Kosova, Libya, Kuveyt, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan, Türkmenistan, Katar, Ürdün, Suudi Arabistan, Somali ve Moritanya.

Bu ülkelere başta beyaz peynir olmak üzere kaşar, krem, labne, lor ve sürülebilir beyaz peynir, koyun peyniri, süzme peynir, çubuk, misket, hellim, tulum peyniri ve tereyağı gibi en az 15 çeşit süt ürünü ihraç ediliyor. “Ülke sayısıyla birlikte bu ülkelerdeki hacmimizi de arttırmak istiyoruz” açıklamasını yapan Teksüt Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Arınık, “İlk aşamada ciromuzun en az yüzde 10’unu ihracattan elde etmeyi hedefliyoruz” dedi.

Ortadoğu’yu önemsiyoruz

Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında Türkiye açısından önemli fırsatların bulunduğuna dikkat çeken Arınık, “Bölge karışık gibi görünmekle birlikte buradaki ülkelerde yoğun nüfus ve kaliteli ürünlere yönelik arayış söz konusu. Dolayısıyla Teksüt olarak 2017’de bu bölgelere yoğunlaştık ve yoğunlaşmaya devam edeceğiz” bilgisini paylaştı.

20 yıldır ABD’ye ihracat yapıyor

1997’’den bu yana düzenli olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracat yapan Teksüt, geçen yılın başında da AB ülkelerine süt ürünleri ihraç edebilme izni alan sayılı Türk firmalarından biri olmuştu.

Türk süt ürünleri sektörü iyi işler yapıyor

Türkiye süt ürünleri sektörünün son derece kaliteli işlere imza attığını ve çarpıcı gelişme içinde olduğunu aktaran Cevdet Arınık, “Süt üretimi son 5 yıl içinde 12 milyon tondan 19 milyon tona çıktı. Ürün çeşitliliği giderek artıyor. İçeride olduğu gibi dışarıda ve özellikle de yakın coğrafyalarda daha sağlıklı toplumlar için süt ve süt ürünleri tüketimini arttırmalıyız” diye konuştu.

Günümüz rekabet koşullarının en önemli oyuncusu ERP yazılımları

Ekonominin bel kemiği olarak nitelendirilen KOBİ’lerin, rekabetteki en önemli gücü öz kaynakları. CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut, KOBİ’lerin öz kaynaklarının verimliliğini artırma noktasında ERP kullanımının büyük rol oynadığını söylüyor.

Yazılım sektörünün, tüm sektörlere hizmet üretebilmesi ve kalkınmanın lokomotifi konumunda olması, sektör içinde kuvvetli bir rekabetin oluşmasına neden oluyor. Dünya Endüstri 4.0’dan bahsederken, ülkemizde web sayfası bile olmayan KOBİ’lerin, fire kayıplarını, muhasebe hatalarından kaynaklanan kayıpları, üretim, depo ve stok kayıplarını, insan gücü verimlilik kayıplarını kontrol altına alması imkansız hale geliyor. Tüm bu maliyet kayıplarının önüne geçmek ise süreçlerin entegre çalışmasını sağlayan ERP sistemleri ile mümkün.

“Seçilen yazılımlar firma kültürüyle uyumlu olmalı”
Firmaların uygulayacağı ERP programının firma kültürüne, iş yapma şekline, yerel kültüre uyumlu olmasına dikkat edilmesi gerektiğine değinen CPM Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Recep Palamut; “Ayrıca ERP programının ülkenin resmi kurumlarıyla olan finans-muhasebe, ithalat-ihracat işlemlerinde tüm süreçlere hakim olması ve doğru uygulamalar olması firmayı rahatlatacak ve kimi durumlarda zarardan kurtaracak bir özelliktir. Bu hususlara dikkat edildiğinde ERP yatırımı, süreç boyunca ödenen danışmanlık ücreti ve zaman kaybı olmayacağından, ERP’nin sağlayacağı karlılıktan hemen faydalanmaya başlanabilir” diyor.


ERP yatırımı esnasında, seçilecek olan yazılımın firmanın talepleriyle uyuşması kritik faktörlerin başında geliyor. Kurum ihtiyaçlarının en başından belirlenmesinin en önemli adım olduğunun altını çizen Recep Palamut; “ERP sistemleri, kurumun ana omurgası. İyi bir yönetim stratejisi, sabır, moral ve motivasyonla desteklendiğinde ERP yazılımlarından maksimum fayda sağlamak mümkün. Bu süreçte, seçilen ERP yazılımının işletmenin mevcut insan kaynağı ve bilgi kaynakları ile uyumu da oldukça önem taşıyor” dedi.

“Rekabet ortamına ayak uyduran KOBİ’ler yarının holdingleri olacak”
Günümüzün hızla gelişen teknolojisi, otomasyon sistemlerinin imaalat sanayisinde önem kazanmasına yol açtı. Daha çok büyük sanayi şirketleri için gündeme gelen dijital endüstri uygulamalarının, farklı modellerle küçük ve büyük ölçekli şirketler açısından da erişilebilir hale geldiğini belirten Palamut; “Akıllı yönetilen bir KOBİ haline gelebilmek için dijitalleşme olmazsa olmaz konuların başında geliyor. Dijitalleşen KOBİ deyince aklımıza; ürettiği ve dışarıdan gelen tüm verileri elektronik hale getiren, bunları da elektronik olarak saklayan, transfer eden, bilgisayar ağlarıyla bir yerden bir yere anında gönderen, raporlayabilen ve her an her yerden erişebilen/erişilebilen bir işletme geliyor. Bu dijitalleşme ile rekabet etmeye başlayan KOBİ’ler, doğru ERP yatırımları sayesinde alacakları risk, maliyet, fire, verimlilik, karlılık raporlarıyla pozisyonlarını daha net görüp doğru stratejiler belirleyerek yarının holdinglerine dönüşecek”

Doğru yatırım hızlı tepki
ERP kullanımının faydalarına da değinen Palamut; “Bu yatırım yapılırken, satın alınan ERP sisteminin açık kodlu olması önemli. Çünkü kapalı kodlu yazılımlara herhangi bir özellik eklenemediği için firmanın süreçlerine uygun değişiklikler de yapılamıyor. Bu da yazılımı efektif olarak kullanamamak anlamına geliyor. Doğru ERP yatırımı ile değişken üretim koşullarına hızlı tepki vererek rekabet gücü artırılabilir. Bu yazılımlar piyasadaki tehditlere ve fırsatlara daha hızlı tepki vermeye olanak sağlıyor. Ayrıca örnek senaryolar oluşturarak muhtemel sonuçların canlandırılmasıyla gerçek zamanlı kar, zarar ve maliyet analizlerinin yapılabilmesine de olanak sağlıyor” dedi.