CNR İMOB için heyecan dorukta

Türkiye mobilya sektörünün tüm paydaşlarını aynı platformda bir araya getiren CNR İMOB Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı, bu yıl 14. kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. 23-28 Ocak 2018 tarihleri arasında CNR EXPO Yeşilköy’de düzenlenecek olan fuar; İstanbul Fuarcılık ve sektörün çatı örgütü Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) iş birliğinde İstanbul İhracatçı Birlikleri (İİB) desteğinde gerçekleştiriliyor.

Türkiye ekonomisinin en önemli taşlarından biri olan mobilya sanayisini tek çatı altında buluşturmak için 14 yıldır düzenlenen CNR İMOB Uluslararası İstanbul Mobilya Fuarı, 114 ülkeden 150 bin ziyaretçinin yanı sıra uluslararası zincir mağazalara ve yurt dışından gelecek kamu ve sivil toplum örgütlerinin üst düzey yöneticilerine de ev sahipliği yapacak.

Profesyoneller Yatırımcı İlişkilerini Değerlendirdi

TÜYİD Yatırımcı İlişkileri Zirvesi’nin ‘Yatırımcı İlişkilerini Yeniden Kodlamak-İvme Kazanma Zamanı’ temasıyla düzenlenen etkinliğinin öğleden sonraki bölümünde ‘Yatırımcı İlişkileri Kariyer Yönetimi’, ‘Yatırımcı ve Analistler Gözünden Yatırımcı İlişkileri’, ‘Yatırımcı İlişkileri Paydaşları Tecrübe Paylaşımları’ ve ‘Türkiye Hikayesini Anlatmak’ başlıkları çerçevesindeki konular masaya yatırıldı.

Öğleden sonra gerçekleşen ikinci panelde IPREO, Kıdemli Başkan Yardımcısı Patrick Tobias’ın moderatörlüğünde Fitch Ratings, Türkiye Temsilcisi Gülcan ÜstayFranklin Templeton, Kıdemli Başkan Yardımcısı Erman KalkandelenTEB Yatırım, Genel Müdür Yardımcısı Mete YükselÜnlü&CO, Yönetici Direktörü Kağan Çevik konuşmacı olarak katıldı.

‘Yatırımcı ve Analistler Gözünden Yatırımcı İlişkileri’ isimleri başlığı çerçevesinde ‘Pasif Yönetim ve Aktif Yatırımcılar’‘Portföy Yöneticilerinin Aracı Kurumların ve Analistlerin Yatırımcı İlişkilerinden Beklentileri’ ve ‘Başarılı Bir Tahvil İhracında Kredi Derecelendirme Kurumlarının Rolü’ gibi konular ele alındı.

Günün üçüncü oturumunun moderatörlüğünü BNY Mellon Türkiye Temsilcisi Cihat Takunyacı üstlendi. MiFID II, ESG ve Kurumsal erişim gibi konuların yatırımcı ilişkilerine etkilerinin konuşulduğu oturumun konukları ise Credit Suisse İstanbul Menkul Değerler Genel Müdürü Cem Öksün, Enerjisa Kurumsal Finans ve Hazine Direktörü Cem Gökkaya, HSBC Yatırım Genel Müdürü Tolga Koyuncu, IPREO, Kıdemli Başkan Yardımcısı Patrick Tobias oldu.

Moderatörlüğünü Bersay İletişim Grubu Onursal Başkanı Ali Saydam’ın yaptığı son oturumun konukları ise Kanal D ve Yapım şirketleri CEO’su Özge Bulut MaraşlıElig Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Gönenç GürkaynakİKSV Genel Müdürü Görgün Taner ve TURKVEN Kurucu Ortağı Seymur Tarı oldu.

Zirve’de panellerin haricinde, BNY Mellon Türkiye Temsilcisi Cihat Takunyacı’nın sunumuyla “BNY Mellon Yatırımcı İlişkileri Anketi 2017 Sonuçlarının” değerlendirildiği ve Heidrick&Struggles Türkiye Yönetici Ortağı Ayşegül Aydın’ın “Yatırımcı İlişkileri Yönetimi” konularında uzman görüşlerini paylaştığı “Konuk Konuşmacı” bölümleri de yer aldı.

Aynı zamanda, zirveye katılan ve Templar Advisors standına kartvizitini bırakan TÜYİD üyesi şirketler arasında yapılan çekilişle, TÜYİD üyesi Zorlu Holding Yatırımcı İlişkileri ekibi Templar Advisors Türkiye tarafından İleri Seviye İş İletişimi Programı kazandı.

Yatırımcı İlişkileri yöneticileri ve Yatırımcı İlişkileri alanında hizmet veren firma yöneticileri ile danışmanların, Yatırımcı İlişkileri’nin güncel sorularına cevap bulunan Zirve’de, uzman konuşmacılar ve katılımcılar deneyimlerini paylaştılar.

Yurt içinden ve yurt dışından birçok Yatırımcı İlişkileri profesyonelinin de katıldığı Zirve’de gün boyu sürecek panellerde her sene olduğu gibi önemli konu ve konukları ağırladı.

Yeni Yılda CIO’ları Bekleyen 6 Zorluk

Shot of a young businessman experiencing stress during a late night at work

Dijitalleşen dünyada CIO’lar yeni nesil zorluklarla karşılaşırken, rutin iş yüklerinden kurtularak daha yaratıcı işlere odaklanmaya çalışıyor

Türkiye’nin en hızlı büyüyen veri merkezi Radore, yeni yıl öncesinde CIO’ların ajandalarını ve iş yapış modellerini gözden geçirmelerini öneriyor. Böylece yeni yılda kendilerini bekleyen zorluklarla başa çıkabilecekleri iş ortamını sağlayan CIO’lar, 2018 yılında da şirketlerin en önemli rollerinden birini üstlenmeye devam edecekler.

Hızla dönüşen BT dünyası içerisinde yaşadıklarını dile getiren Radore Veri Merkezi Genel Müdürü Sadi Abalı, “Yeni yılda da CIO’ları çok karmaşık bir ajanda bekliyor ama bu karmaşanın çoğu teknik konulardan kaynaklanmıyor. İşleri genel olarak düşünmeye yeterince vakit ayıramamak, yaratıcı işler ortaya koymakta zorlanmak, ekibine liderlik etmek gibi zorluklar her geçen gün CIO’ların gündemini meşgul ediyor” dedi. Abalı, CIO’ların yüzleşmesi gereken olası sorunları sıraladı:

  • Dijital dönüşüm ile birlikte teknoloji günümüzde işletmelerin en önemli önceliği durumuna geldi. Şirketlerin dönüşüm sürecini yöneten CIO’ların yönetimde de çok daha aktif rol oynamasına ihtiyaç duyulacak.
  • Yapay zekâ gibi yeni nesil teknolojiler veri analizi uzmanlarına ve dijital yeteneklere sahip çalışanlara olan ihtiyacı artıracak. CIO’lar bu doğrultuda insan kaynağı tercihleri yaparak ekiplerini büyütmek zorunda kalacak.
  • Yeni nesil çalışanları teknolojik olarak memnun edecek altyapıların ve son kullanıcıya yönelik cihazlarının temin edilmesi gerekecek. Aynı zamanda giderek artan “Kendi Cihazını Getir” yani çalışanların kendi cihazlarıyla iş süreçlerine dâhil olması akımı nedeniyle uç nokta güvenliğine yoğunlaşma ihtiyacı doğacak.
  • Otomasyon ve tek düze işlerin ötesinde CIO’lardan beklentiler her geçen yıl artıyor. Rutin işleri yoluna koyarak yaratıcılığa zaman ayırmak ve katma değerli hizmet modelleri geliştirmek en önemli kazanç olacak. Bunun için sorunsuz bir altyapı ve güvenilir iş ortakları gerekecek.
  • Veriyi içgörüye dönüştürecek yapıların kurulmasıyla rekabette avantaj sağlayacak kaynağın CIO’lar tarafından sağlanması beklenecek. Büyük veri kavramı ve veri analitiği her sektörden farklı işletmelerin ilgi alanına girecek.
  • Siber güvenlik endişeleri her geçen gün artıyor. Bilgili ya da bilgisiz tüm aktörlerin ellerine geçen siber saldırı aygıtlarını kullanabildikleri günümüzde güvenlik konusu CIO’ların odak noktası olacak. Saldırı katmanlarının çeşitlenmesi geleneksel önlemlerin yanında yenilikçi yaklaşımları zorunlu kılacak. Siber saldırıları engellemek için sağlam güvenlik katmanlarının tasarlanması ve uygulanması CIO’ların önemli ölçüde vaktini alacak. CIO’ların veri güvenliği için güvenilir iş ortaklarıyla çalışması, kendi gelecekleri için faydalı olacak.

300 bin fidan TANAP ve Orman Genel Müdürlüğü iş birliğiyle büyüyecek

Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ile Orman Genel Müdürlüğü (OGM) arasında boru hattı güzergahı üzerinde yer alan 6 ilin ağaçlandırılması için protokol imzalandı. Orman ve yeşil dokunun geliştirilmesi ile doğal sistemin devamlılığının sağlanmasına katkı sağlamak için imzalanan protokol kapsamında ilk dikim, Çanakkale’de TANAP ve Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerinin katılımıyla yapılan etkinlikte 50 bin fidanın dikilmesiyle gerçekleştirildi

Azerbaycan’daki Şah Deniz-2 Sahası’ndan çıkarılan doğal gazı, Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP), geçtiği güzergah boyunca ekonomik ve sosyal kalkınma ile doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunmayı amaçlayan Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları (SEIP) kapsamındaki projelerine bir yenisini ekledi.

TANAP ve T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı Orman Genel Müdürlüğü (OGM) arasında Kasım 2017’de imzalanan ‘Ağaçlandırma İş Birliği Protokolü’ çerçevesinde, TANAP’ın güzergahında yer alan Çanakkale, Kütahya, Bursa, Erzurum, Sivas ve Yozgat’ta ağaçlandırma çalışmaları yapılacak. TANAP Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları (SEIP) kapsamında finanse edilen, OGM tarafından yürütülen çalışmalar kapsamında projenin ilk ayağı Çanakkale’nin Biga ilçesinde hayata geçirildi. 12 Aralık’ta TANAP ve Orman Bölge Müdürlüğü’nün katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte 50 bin fidan dikildi.

Türkiye’nin, ormanlarının ve yeşil dokusunun geliştirilmesi ile orman varlığının devamlılığının sağlanmasına katkıda bulunmayı amaçlayan 3 milyon lira hacmindeki iş birliği kapsamında 6 ilde 50 bin olmak üzere 300 bin fidan dikimi gerçekleştirilecek. 12 ayda tamamlanması planlanan ve toplam 300 bin adet fidanın dikimi ile fidanların bakımı ve korunmasını hedefleyen projenin, Biga’da gerçekleştirilen dikimle beraber Kütahya ve Bursa’da 2017 yılı içerisinde, Erzurum, Sivas ve Yozgat illerinde ise iklim şartları nedeniyle 2018 baharında tamamlanması öngörülüyor.

Projeye ilişkin konuşan TANAP Genel Müdürü Saltuk Düzyol, TANAP inşaatının başladığı günden bu yana sosyal çevre ve doğaya duyarlı bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade etti. Düzyol, “Sosyal ve Çevresel Yatırım Programları ile sürdürülebilir, bölge halkının ihtiyaçlarına cevap verebilecek projeler gerçekleştirmeyi hedefleyerek 2015’ten bu yana faaliyetlerimize devam ediyoruz. OGM’yle yaptığımız bu iş birliğiyle doğaya katkı sağlamak adına katma değeri yüksek bir projeyle hedefimize bir adım daha yaklaşıyoruz. Bu protokol kapsamında belirlenen 6 ilimize 300 bin ağaç kazandıracağımız için mutluyuz” dedi.

Maaşın tahtı sallanıyor

56 ülkede faaliyet gösteren Great Place to Work Enstitüsü, “İK Yönetimi ve Yönetici Anketi”nin sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonuçlarına göre, çalışanlar kendilerine sağlanan desteğe maaştan daha fazla önem veriyor. Yöneticilerin çalışanlardan en büyük beklentisi ise şirket imajının korunması yönünde.

13.12.2017

Araştırma ve danışmanlık kurumu Great Place to Work Enstitüsü, faaliyet gösterdiği ülkelerdeki en iyi işverenleri belirliyor. Çalışanların iş-yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen Enstitüsü, güvene dayalı kurum kültürünün oluşturulması için yaptığı araştırmaların sonuçlarını kamuoyu ile paylaşıyor. Çok uluslu ve ulusal şirketlerdeki 36 farklı sektör çalışanın katıldığı, Dublin City ve Maynooth Üniversite’sinin katkılarıyla hazırlanan “İK Yönetimi ve Yönetici Anketi” sonuçlarını yayımlayan Great Place to Work Enstitüsü, çalışanların maaş ve kariyerlerine ilişkin önemli bulguları açıkladı.

Çalışanlar için öncelik destek ve fırsat, sonra maaş

Ankete katılan çalışanların yüzde 93’ünün yöneticilerinden öncelikli beklentisi, yüksek performans gösterebilmeleri için kendilerine destek sağlanması yönünde. Çalışanların yöneticilerden ikinci beklentisi, kendilerine şirket içerisinde gelişim fırsatı sunulması. Yöneticilere göre, çalışanların şirkete olan bağlılığını motivasyon ve adanmışlık düzeyleri belirliyor. Yöneticiler tarafından desteklendiğini hisseden çalışanlar, şirkete olan bağlılıklarının arttığını ifade ediyor. Anket sonuçlarındaki en dikkat çeken sonuçlardan biri, çalışanların kendilerine sağlanan desteğe ve gelişim olanaklarına maaştan daha fazla önem vermeleri.

Yöneticiler önce şirketin saygınlığı diyor

Yöneticilerin çalışanlardan beklentileri arasında ilk iki sırayı yüzde 95 oranıyla şirket saygınlığını koruyup şirketi desteklemeleri yer alıyor. Üçüncü sırada çalışanların kendilerini değerli hale getirecek gelişim fırsatlarını takip etmeleri, dördüncü sırada şirketteki değerlerini yükseltmek için becerilerini geliştirmeleri geliyor. Yöneticilerin çalışanlardan en düşük beklentisi ise sadece gereken görevleri yerine getirmeleri.

Yapılan işten gurur duyulmasını teşvik eden şirketler rekabette avantajlı

Anket sonuçlarını değerlendiren Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Her sektörden farklı büyüklükteki şirketlerle yaptığımız çalışmalarla şirketlerin mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturmalarına yardımcı oluyoruz. Şirketlerin işveren markası oluşturmalarında en önemli elçi konumunda olan çalışanların iş verimliliği, yüksek güven kültürüne sahip işletmelerde 3 kat artıyor. Bu da şirketlere ekonomik performans olarak geri dönüyor. Araştırmalarımız yüksek ekonomik performanslı şirketlerde çalışanların saygı görüp takdir edildiğini, güçlü bir takım ruhunun oluşturulduğunu, şeffaf şekilde bilgi paylaşıldığını gösteriyor. Çalışanların taleplerini değerlendiren, yapılan işten gurur duyulmasını teşvik eden şirketler rekabete avantajlı durumda başlıyor.” dedi.

Great Place to Work Hakkında:

Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 56 ülkedeki ofisleri ile sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel işyerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work’ün güvene dayalı felsefesi dünyanın her yerinde çalışan odaklı ve yüksek güven kültürü yaklaşımı ile mükemmel iş yeri kültürlerinin yaratılmasına katkı sunarken, şirketlerin ekonomik performanslarını da artırmalarına yardımcı oluyor. Kamu ve kâr amacı gütmeyen sektörler de dahil tüm sektörlere hizmet sunmaktadır. Bu çalışmaları sebebiyle küresel dünyadaki ekonomik yapıları ve şirket yapılarını yakından tanımakta; akademik alanda ve diğer araştırma şirketleri ile geliştirdiği işbirlikleri sayesinde de yöntemlerini sürekli geliştirmektedir. 1991 yılında kurulan Great Place to Work’ün Türkiye Ofisi 2012 yılında açılmıştır. Great Place to Work, 25 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bine yakın işletme ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır. Hizmet verdiği ülkelerdeki en iyi işveren listelerinin yanı sıra, 100 Best Workplaces in Europe (Avrupa’nın En İyi İşverenleri) ve World’s Best Multinationals (Dünyanın En İyi Çok Uluslu İşverenleri) listelerini hazırlamaktadır. Fortune’s 100 Best Companies To Work For listesi de Great Place to Work tarafından belirlenmektedir.

Fayat: 2018 Sürprizler Dolu Bir Yıl Olacak

TGSD Başkanı Şeref Fayat:

“2018 Sürprizlerle Dolu Bir Yıl Olacak”

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat, 2017 yılındaki siyasi gündem ve belirsizlikler nedeniyle yatırımcının önünü göremediğini, bekleyen yatırım potansiyelinin, seçim takviminin belirlenmesiyle 2018 bitmeden hayata geçebileceğini söyledi. Öte yandan Türkiye’nin önemli ihracat pazarı olması nedeniyle AB’de beklenen yüzde 3 ila 5’lik büyüme oranının ve Euro’daki yükselişin 2018 yılında Türkiye ekonomisi üzerinde olumlu etkileri olabileceğine dikkat çeken Fayat, “2018 sürprizlerle dolu bir yıl olabilir” dedi.

Dolar ve Euro’daki dalgalı durumun 2018’de de devam edeceğini ifade eden Fayat, Euro Dolar paritesinin Euro lehine gelişmeye devam edeceğini bildirdi. Türkiye’deki bürokratik kurumların, şirketlerin, esnafın ve bireylerin işlerini ve yatırımlarını yönetirken önlem almayı alışkanlık haline getirdiğini, hazır giyim sektörünün Euro’yu yüzde 10 düşük değerden hesaplayarak dalgalı kur ortamında ilerlediğini söyleyen Fayat şöyle devam etti: “Kriz yönetimini ve dalgalı kurda hareket etmeyi öğrenmiş bir ekonomi olarak 2018’de en azından mevcut durumu koruyacağımızı, gelişmelerin yıl sonuna doğru olumlu bir seyir izlemesini bekliyorum.”

“AB’ye yönelmeli, birim değeri yüksek, markalı ihracata odaklanmalıyız”

AB’nin hazır giyim sektörümüzün ihracatının yüzde 74’ünü yaptığımız buna karşılık AB’nin toplam hazır giyim ithalatının sadece yüzde 7’sini oluşturduğumuz bir pozisyonun son derece riskli olduğuna vurgu yapan Fayat, Türkiye’nin vazgeçilmez konumunu güçlendirmeye çalıştıklarını söyledi. AB’de beklenen büyüme ve Euro’nun güçlenme fırsatını iyi kullanabilmemiz için ilişkilerin ve temasların tekrar güçlenmesi gerektiğine dikkat çeken Fayat, terör, OHAL, siyasi belirsizlik ve zaman zaman oluşan diplomatik gerginliklerin AB’li alıcı grupların ülkemize ziyaretini yüzde 40-45 oranında azalttığını, bu durumun üreticimizin pazarlık gücünü zayıflattığını ifade etti.

“Önümüzdeki 10 yıl Türk markalarının AB’de yükselişini seyredeceğiz”

Hazır giyim sektörünün, yılı 17 milyar dolarlık ihracatla kapattığını söyleyen Fayat, markalı ihracatta kilogram başına 40-50 Dolar değerine ulaşılabilirken, markasız ürünlerde kilogram başına 20 Dolar seviyesinde kalındığını belirtti. Hazır giyim üretimi yapmayan Almanya’nın sadece organizasyon faaliyetleri ile 30 milyar Dolar ihracat yapabildiğine dikkat çeken Fayat, Türkiye’nin markalı ihracatın yanı sıra organizatör ülke konumuna gelmesinin kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekledi. Fayat, “Önümüzdeki 10 yıl içinde belli fırsatları kullanan ve doğru stratejilerle hareket eden Türk markalarının AB’de yükselişini izleyeceğiz” dedi.

“Sürdürülebilirlik ve Sanayi 4.0’da önemli yol aldık”

Türkiye’de hazır giyim sektörünün 20 yıldır bazı üretim süreçlerinde robot teknolojisi kullanımı ve dijitalleşme alanında önemli mesafeler katettiğine ve sanayi 4.0’a adapte olduğuna dikkat çeken Fayat, bir diğer önemli konunun sürdürülebilirlik zihniyetinin yaygınlaştırılması olduğunu söyledi. Fayat sözlerine şöyle devam etti: ”Teknolojiye adapte olmuş, çalışana ve çevreye saygılı, kaynaklarını doğru yöneten, şartlar ne olursa olsun kayıt içinde kalan kurumlarımızın sayısı oldukça fazla ama yeterli değil. Nitelikli Üretici Sertifika Programı Projemizi bu hedefle geliştirdik. En kısa zamanda uygulama zeminini oluşturacağımıza inanıyoruz. Hazır giyim sektörümüz bu özellikleriyle ülkemizdeki tüm ihracat sektörlerine örnek olacaktır.“

​Konut Alırken 6 “6N” Kurala Dikkat!

Yıldırım Grup İcra Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım konut alacak olan vatandaşlara altın değerinde tavsiyelerde bulundu. İşte sizlere konut alırken kılavuz olacak öneriler…

1-Lokasyona önem verilmeli

Alınacak olan konut, oturum düşünülerek alınıyorsa aile bireylerinin sosyal yaşam beklentisi, konutun merkezi lokasyonlara yakınlığı ve genel ulaşım olanakları gibi detaylar gözden geçirilmeli. Yatırımlık düşünülüyorsa da tercih edilecek konutun bulunduğu bölge özelinde getirdiği fırsatlar mutlaka değerlendirilmeli. Alınacak konutun; okul, alışveriş merkezi, toplu taşıma, hastane gibi merkezlere yakınlığına dikkat edilmeli.

2-Deprem yönetmeliğine uygun olmalı

Ülkemiz kuşkusuz ki deprem kuşağında yer alıyor. Bu noktada alınacak olan konutun zemin etüdüne dikkat edilmesi gerekiyor. Doğru işçilik ve konutun deprem standartlarına uygun bir şekilde üretilip üretilmediği mutlaka kontrol edilmeli.

3-Kaliteli malzeme seçimine bakılmalı

Tercih edilecek olan konutta ön plana çıkan bir başka detay ise; konut inşa edilirken kullanılan malın ve malzemenin kalitesidir. Bu noktada tercih edilen camlardan, kapılara hatta beton harcına kadar her detay titizlikle incelenmelidir.

4- Kat mülkiyeti iskânı alınmış daireler tercih edilmeli

Konut ile alakalı olarak, tapu kaydının mutlaka kontrolünün sağlanması gerekiyor. Tapu müdürlüğüne gidilerek; kira, şerh, haciz gibi durumların söz konusu olup olmadığına mutlaka bakılması gerekiyor. Yapı kullanım izni olup olmadığı da mutlaka araştırılmalıdır.

5-Maket üzerinden alım yapılmamalı

Alınacak olan projenin maket üzerinden satışının gerçekleştirilmemesi gerekiyor. Maket üzerinden konut alındıktan sonra, proje tesliminde farklı bir durum ile karşılaşmak istemiyorsanız; mutlaka net ve brüt alan konusunda netlik sağlamanız ve nasıl bir yapıya sahip olduğunuz konusunda netlik kazanmanız gerekiyor.

6-Satış protokollerine dikkat

Satın alınacak olan evin sosyal alanlarının ve otopark gibi unsurların ücrete tabi olup olmadığı ve aidat stratejisine dair planlamalar önceden öğrenilmelidir.

Artık Güvenlik Görevlilerinin de Bir Vakfı Var

Sağlıktan çevreye, kadınlardan çocuklara kadar birbirinden farklı birçok alanda faydalı işler yapmak için kurulmuş olan vakıfların arasına bir yenisi de güvenlik sektöründen eklendi.

Türkiye’de 13 bin çalışanı ile istihdamda ilk 50’de yer alan Securitas tarafından kurulan Securitas Çalışanları Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı güvenlik sektöründe bir ilk. Çalışanlarına har zaman yanlarında olduğunun mesajını vererek başta evlilik, ölüm ve doğum halleri olmak üzere sağlık, eğitim, kültürel, sportif ve sosyal konularda yardımlar yaparak çalışanlara destek olmayı amaçlıyor.

Tüm Securitas çalışanlarına açık olan ve üyeliğin isteğe bağlı olduğu Vakfı ‘Securitas Çalışanlarıdır” ilkesinden hareketle kurduklarını belirten Securitas Vakfı Başkanı Zihni Çelik, “13 bin çalışanımızla her geçen gün büyüyen dev bir aileyiz. Bu ailenin yarattığı sinerjiyi çalışanlarımızın birbiriyle yardımlaşabilecekleri bir platforma taşımaya karar verdik. Vakfın ilk kuruluş sermayesini Securitas şirketi ve gönüllüler verdi. Devamında gönüllülük esasına dayanan sembolik üye katkıları ve farklı projelerle gelir kaynakları yaratmayı hedefliyoruz. Hedefimiz vakfımızın gelirlerini arttırarak olabildiğince fazla kişiye yardımda bulunmak” dedi.

Vakfın kısa, orta ve uzun vadeli planlarının hazır olduğunu ve hızla büyümeyi hedeflediklerini belirten Çelik, “Amacımız bu planlarımızı hayata geçirerek olabildiğince çalışanımıza yardım etmek. Özellikle çalışanlarımızın kendilerini geliştirmeleri için ihtiyaç duydukları eğitimlerine destek vermeye ve engelli çocukları olan çalışanlarımıza yardım etmeye gayret ediyoruz. Bir gün tüm çalışanlarımızın vakfımıza üye olması en büyük hayal ve isteğimiz” dedi.

Hayata geçirdiği vakıf projesi ile güvenlik sektöründe bir ilke daha imza atmanın gururu içerisinde olan Securitas, bunun sektörün diğer oyuncularına da örnek olmasını ve bu sektörde çalışanların destek alabilecekleri kanalların artmasını temenni ediyor.

Telekomünikasyondan finansa, havacılıktan madenciliğe, enerji sektöründen endüstriyel tesislere kadar 21 segmente 600’ü aşkın kuruluşa hizmet veren Securitas Türkiye, 9 bölge ofisi, 10 şube ofisi, 13 bin çalışanı ile 2066 hizmet noktasına güvenlik hizmeti vermektedir.

Yatırımlardaki Artış Ekonomiye Olan Güvenin İşareti

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, TÜİK tarafından açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2017 yılının 3. çeyreğinde gerçekleşen %11,1 oranındaki GSHY artışının, Türkiye adına oldukça sevindirici bir gelişme olduğu belirten Kaan, “Bu oran Türkiye’nin G20 ülkeleri arasında yılın 3. çeyreğinde en çok büyüyen ülke olduğunu gösteriyor. Böylece, yılın ilk 9 ayında da ortalama olarak 7,3 puanlık bir gelişme sağlanmış oldu. Çift haneli bu büyüme oranı, ekonominin bütün aktörleri adına, önümüzdeki döneme yönelik motive edici bir gelişme olarak da ilave bir ehemmiyet arz etmektedir.” dedi.

11,1 puanlık gelişmenin dengeli bir büyümeye işaret ettiğini vurgulayan Kaan, “Bu dönemde yalnızca iç talep değil, aynı zamanda dış talep de büyümeye de ciddi bir şekilde katkı vermiş ve yatırımlardaki artış da ivme kazanmıştır. İç talepteki artış oranı %11,7 olarak gerçekleşerek önceki çeyrekteki artışın neredeyse 4 katına çıkmış, dış ticaret rakamlarında son dönemde görülen canlanmayla birlikte mal ve hizmet ihracatındaki artış oranı da %17,2 olmuştur.” diye konuştu.

Türkiye Ekonomisi Topyekûn Bir Büyüme Kaydediyor

Yatırımlardaki artışın reel sektörün ekonomiye olan güvenine işaret ettiğini ifaden eden Kaan, “ Yatırımlardaki artışın yalnızca inşaat sektörü yatırımlarından kaynaklanmaması, sanayi sektörü adına büyük önem arz eden makine ve teçhizat yatırımlarının da %34,0 oranında artış kaydetmesi; Türkiye ekonomisi adına sevindirici bir gelişmedir. Yatırımlardaki artışın sürmesi, reel sektörün ekonomiye olan güveninin sürdüğüne işaret etmesi bakımından da oldukça önemli bir gelişme olmuştur.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ekonomisinin önümüzdeki süreçlerde de büyümesine devam edeceğinin altını çizen Kaan, “ Faaliyet kollarında göre GSYH artışına bakıldığında, yine dengeli bir artış olduğunu görüyoruz. Nitekim bu dönemde hizmetler, sanayi, tarım ve inşaat sektörlerinin tamamında artış gerçekleşmiştir. Sanayi sektöründe gözlenen %14,8’lik genişlemede imalat sanayiinin 15,2 puan artış kaydetmesi etkili olurken; hizmetler sektöründe 20,7 puan, tarım sektöründe 2,8 puan ve inşaat sektöründe 18,7 puan büyüme kaydedilmesi, Türkiye ekonomisinin topyekûn bir büyüme kaydettiğini göstermektedir. Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde de güçlü büyüme performansını sürdüreceğini ve yıl sonunda %7’nin üzerinde büyüme oranı sağlanacağını tahmin ediyoruz. 2018 yılı böyle bir motivasyonla girdiğimiz ve önde gelen ekonomiler arasından pozitif olarak ayrıştığımız bir yıl olacaktır.” ifadeleriyle sözlerine son verdi.

Bir Kez Daha Türkiye’de Yılın Finansal Birleşme ve Devralma Danışmanı İş Yatırım

Uluslararası finans çevrelerinin etkili ve saygın veri sağlayıcı kuruluşlarından Mergermarket tarafından “European M&A Awards / Avrupa B&D Ödülleri” adı altında gerçekleştirilen ve her ülkede sektörünün en iyilerine verilen “Yılın Finansal Birleşme ve Devralma Danışmanı” ödülünü bu yıl İş Yatırım aldı.

Şirket Birleşme ve Devralmaları konusunda dünyanın en saygın veri sağlayıcı şirketlerinden Mergermarket, Avrupa B&D Ödüllerini Türkiye’de 2010 yılında vermeye başlamış ve aynı yıl İş Yatırım “Türkiye’de Yılın Finansal Birleşme ve Devralma Danışmanı” seçilmişti. Bu yıl, İş Yatırım şirket Birleşme ve Devralma işlemlerindeki üstün performansı ve başarılı çalışmaları nedeniyle bir kez daha ödülün sahibi oldu. Ayrıca İş Yatırım’ın Birleşme ve Devralma hizmeti 2009 ve 2014 yıllarında Euromoney tarafından “En İyi B&D Danışmanı” olarak ödüllendirilmişti. Türkiye’de bu alanda 4 ödüllü tek aracı kurum olan İş Yatırım, 2000 yılından beri toplam 12 milyar doların üzerinde büyüklüğe sahip 145 adet B&D işlemi ile liderliğini sürdürüyor. Mergermarket’ın ödül için değerlendirdiği dönemde ise 11 B&D işlemine aracılık ederek, Türkiye’de en çok işleme danışmanlık hizmeti veren kurum oldu.

7 Aralık 2017 tarihinde Londra’da onbirincisi düzenlenen törende ödülü alan İş Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Murat Kural konuya ilişkin yaptığı açıklamada; İş Yatırım’ın uzun yıllardır süregelen başarılı kurumsal finansman faaliyetlerinin performansının takdir edilmesi ve böylesine önemli bir ödüle tekrar layık görülmesinin çok büyük gurur vesilesi olduğunu belirtti. Bu anlamlı ödülü, birleşme ve devralma alanında vermiş olduğumuz başarılı hizmetin takdiri ve tescili olarak değerlendirdiklerini söyledi.

Kural, 2017 yılında Türkiye’de birleşme ve devralma alanında özellikle enerji, üretim ve temel endüstriler sektörlerinin aktif olduğunu, toplam yaklaşık 200 işlem ve 8,5 milyar doları tutarında işlem hacmi gerçekleştiğini ifade etti. 2018 yılında birleşme ve devralma toplam işlem hacminin 10 milyar doları aşmasını öngördüklerini kaydetti.

Kural, dünyada geçilen zorlu sürece rağmen, Türkiye’nin orta ve uzun vadede yabancı yatırımların ilgi odağı olmaya devam edeceğini, bu süreçte, sermaye girişleri ile güçlenen bazı yerli firmaların da ülke dışında şirket satın almalarının ve yurt dışı yatırımlarının artarak devam edeceğini tahmin ettiklerini ifade etti.

Bugüne kadar gerçekleştirdikleri danışmanlık işlemlerinin farklılığının, bu alanda uzmanlaşmış geniş bir kadroya sahip olmasından kaynaklandığına dikkat çeken Kural, “25 kişilik kadrosuyla Türkiye’nin en büyük kurumsal finansman ekibine sahip olduğumuz için ekibimiz sektörel bazda uzmanlaştı. Uzmanlığımız farklı sektörlerden farklı müşteri edinmemizi sağladı. B&D işlemlerinde en aktif kurum olmamız sebebiyle de Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen gerek stratejik gerekse finansal ortaklıkların ilk başvurdukları adreslerden birisi olduk. Ayrıca, özel sektör firmalarına, birleşme ve devralma danışmanlıklarının yanı sıra halka arz, ve proje finansmanı danışmanlığı yeniden yapılanma, portföy stratejisi belirlenmesi gibi hizmetler de sunuyoruz.” dedi.