TGL’nin tercihi, Goodyear lastikleri oldu!

TGL (Tet Global Lojistik), Goodyear ve Goodyear’ın ana bayi olarak 1927 yılından itibaren hizmet veren Tatko Lastik A.Ş. arasında uzun dönemli üçlü anlaşma imzalandı. Anlaşma kapsamında 2019 yılının sonuna dek TGL Lojistik lastik ihtiyacının tamamı, Goodyear tarafından tedarik edilecek.

Dünyanın lider lastik üreticilerinden Goodyear, ülkenin önde gelen lojistik markalarından TGL’nin tercihi oldu. 2002 yılında sıvı kimyasal madde ve gıda ürünleri lojistiği alanlarında hizmet sunmak amacıyla faaliyetlerine başlayan ve halihazırda mobil iletişim sistemleriyle donatılmış 400 araçtan oluşan dev filosu, günlük 10.000 ton taşıma kapasitesi ile sektörün önde gelen lojistik firmalarından olan TGL, Goodyear ve Tatko ile imzaladığı sözleşme ile 2019 yılının sonuna kadar lastik alımlarını Goodyear’dan gerçekleştirecek. Goodyear bu kapsamda düşük kilometre maliyeti sayesinde sektördeki lojistik firmaları tarafından yoğun talep gören bölgesel taşımacılık segmentine yönelik RHS/RHD/RHT tipi lastikleri tedarik ederken, Tatko Lastik A.Ş.; filo lastik operasyon verimliliğini ölçmek ve değerlendirmek için kullandığı özel yazılım, personel altyapısı ve filo yönetimdeki uzun süreli deneyimi ile TGL’nin ana hizmet sağlayıcısı olacak.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Goodyear Türkiye Ticari Lastikler Direktörü Şaban Güngör, “Alanında lider TGL’nin, Goodyear lastiklerini tercih etmesinden dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Goodyear, TGL ve Tatko arasındaki bu güzel başlangıcın uzun yıllar sürecek bir işbirliğine dönüşeceğine ve aramızdaki bu sinerjinin iş süreçlerimize daha da yüksek verimlilik olarak yansıyacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Goodyear ve Tatko ile yaptıkları işbirliğine dair olarak TGL adına açıklama yapan Hadi Diriarın ise; “TGL olarak günlük 10.000 ton taşıma kapasitemiz ile lojistik sektörünün önemli oyuncularından biriyiz. Bu büyük filonun kompleks lojistik faaliyetinin sorunsuz yönetilebilmesi için lastik en önemli unsurlardan biri. Bu bağlamda Goodyear’ı tercih ederek TGL’nin tüm lastik servis ve bakım işlerinin Goodyear ekipleri tarafından yerinde verilmesini sağlamış olduk. TGL olarak, Goodyear ile işbirliğimiz, kaliteye, teknolojiye yatırım yapan, sektöre yön veren iki markanın ortak paydada buluşması anlamını taşıyor. Goodyear ve uzun yıllardır Goodyear’ın bayiliğini yürüten Tatko ile gerçekleşen bu işbirliğinin henüz bir başlangıç olduğunu düşünüyor, ilerleyen dönemde yeni işbirlikleriyle yan yana gelmeyi planlıyoruz” dedi.

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Tatko Lastik A.Ş. Ticari Lastikler Genel Müdür Yardımcısı Halil İbrahim Açıkgöz, “Projenin bir parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz. Şirketimiz; 1927 yılından beri, Lastik Sektöründe birçok yeniliğe öncü olmuştur. Bunlardan bir tanesi olan Tatko-Pro Filo Lastik Yönetimi; profesyonel ekibi ile birlikte sektörde birçok önemli referansa ulaşmış ve kendini kanıtlamıştır. Bu vizyon ile; TGL’nin, lastik operasyon verimliliğini ölçmek, değerlendirmek ve artırmak ana hedefimiz olacaktır.”

Şişecam 2017 Yılı Ocak-Haziran Dönemi İçin Finansal Sonuçlarını Açıkladı

Şişecam Topluluğu’nun 2017 yılı Haziran ayı sonu itibarıyla konsolide net satışları 5,3 Milyar TL’yi aşarken, net karı ise 813 Milyon TL seviyesine ulaştı. Topluluk, 2017 yılının ilk altı ayında yaklaşık 400 Milyon TL seviyesinde yatırım harcaması gerçekleştirdi.

Şişecam Topluluğu 2017 yılı ilk yarısını toplamda yaklaşık 2,4 Milyon ton cam, 1,2 Milyon ton soda ve 1,8 Milyon ton endüstriyel hammadde üretimiyle tamamladı.

19.08.2017 – Şişecam Topluluğu, 2017 yılı Ocak-Haziran dönemi sonunda yaklaşık 5,3 Milyar TL satış geliri elde etti. 2017 yılı ilk altı ayında yurt içi ve yurt dışındaki kuruluşlarında yaklaşık 2,4 Milyon ton cam üreten Topluluk, bu dönemde 1,2 Milyon ton soda külü ve 1,8 Milyon ton endüstriyel hammadde üretimi gerçekleştirdi.

Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, Topluluğun 2017 yılı ilk yarı finansal sonuçlarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “2017 yılı ilk yarısında konsolide net satışlarımız 5,3 Milyar TL’yi aştı. Konsolide satışlar içindeki Türkiye’den yapılan ihracat ile yurt dışı üretimden satışların toplamını ifade eden uluslararası satışların payı ise yaklaşık yüzde 58 olarak gerçekleşti. Bu dönemde yaklaşık 3,1 Milyar TL seviyesinde uluslararası satış gerçekleştirdik. Maliyet, üretimin coğrafi dağılımı gibi konularda süregelen optimizasyon çalışmalarımızın sonucunda, 2017 yılı ilk yarısı sonunda konsolide EBITDA hacmimiz 1,5 Milyar TL seviyesinde gerçekleşti.”

Yaklaşık 400 Milyon TL’lik yatırım harcaması

Topluluk olarak 2017 yılının ilk yarısında yaklaşık 400 Milyon TL düzeyinde yatırım harcaması gerçekleştirdiklerini ve yaklaşık 376 Milyon ABD Doları tutarındaki ihracat hacmiyle ülke ekonomisine katkıda bulunmaya devam ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Ahmet Kırman, şöyle konuştu: “Mali yapımızı Topluluğun istikrarlı büyüme çizgisindeki devamlılığı koruyacak, önümüzdeki dönemlerde de büyümemizi destekleyecek şekilde daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Üretim noktalarımızın optimizasyonuna yönelik çalışmalarımızın hızını arttırarak sürdürürken, maliyetlerimizi de, başta artan otomasyon kullanımı olmak üzere tüm etkin yöntemleri kullanarak optimize etmeye devam edeceğiz. Sürdürülebilir karlı büyüme ve operasyonel mükemmellik hedeflerimiz doğrultusunda izlenecek politikalarla ilgili değerlendirmeleri, küresel ekonominin içinde bulunduğu koşulları da dikkate alarak sürekli gerçekleştirmekteyiz.”

Koç Holding Yılın İlk Yarısında 45,5 Milyar TL Konsolide Ciro, 2,5 Milyar TL Konsolide Ana Ortaklık Payı Net Dönem Karı Elde Etti

KOÇ HOLDİNG CEO’SU LEVENT ÇAKIROĞLU:

“KOÇ TOPLULUĞU OLARAK ÜRETİM, İSTİHDAM, İNOVASYON VE DIŞ PAZARLARDA BÜYÜMEYE VERDİĞİMİZ ÖNEMLE FAALİYETLERİMİZİ SÜRDÜRÜYOR, ÜLKEMİZİN GELECEĞİNE OLAN İNANCIMIZLA YATIRIMLARIMIZA DEVAM EDİYORUZ. YILIN İLK YARISINDA 2,9 MİLYAR TL’LİK KOMBİNE YATIRIM GERÇEKLEŞTİRİRKEN, AYNI DÖNEMDE KOMBİNE İHRACATIMIZI BİR ÖNCEKİ YILA ORANLA DOLAR BAZINDA YÜZDE 19 ARTIRDIK. ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DE KÜRESEL BÜYÜME VİZYONUMUZLA BÜYÜMEYE DEVAM EDECEĞİZ.”

Koç Holding, 2017 yılının ilk yarısında konsolide bazda toplam 45,5 milyar TL gelir elde ederken, 2,5 milyar TL konsolide ana ortaklık payı net dönem kârı gerçekleştirdi. Aynı dönemde 2,9 milyar TL’lik kombine yatırım yaptı. İlk yarı finansal sonuçlarını değerlendiren Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu, “Koç Topluluğu olarak üretim, istihdam, inovasyon ve dış pazarlarda büyümeye verdiğimiz önemle faaliyetlerimizi sürdürüyor, ülkemizin geleceğine olan inancımızla yatırımlarımıza devam ediyoruz. Son 5 yılda kombine bazda 30 milyar TL’nin üzerinde yatırım gerçekleştirdik. Topluluk şirketlerimiz bu yıl da satış, patent ve ihracat sıralamalarında en üst pozisyonlarda yer aldılar. Üretim ve ihracat alanlarındaki güçlü liderliğimizi ülkemiz ekonomisine kattığımız değer açısından çok önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde de küresel büyüme vizyonumuzla büyümeye devam edeceğiz” dedi.

Levent Çakıroğlu: “Ülkemiz ekonomisinin büyümedeki gücü olmaya devam ediyor, ihracat atağımızı sürdürüyoruz.”

Yılın ilk yarısında Koç Topluluğu’nun faaliyet gösterdiği sektörlerde başarılı performansını sürdürdüğünü ve ülkemiz ekonomisinin büyümedeki itici gücü olduğunu vurgulayan Levent Çakıroğlu, “Yılın ilk yarısında kombine ihracatımızı bir önceki yılın aynı dönemine oranla dolar bazında yüzde 19 artırdık. Otomotiv sektöründe ihracat performansımız öne çıkmayı sürdürüyor. Tofaş mühendislerinin ve işçilerinin imzasını taşıyan Egea ailesinin Hatchback ve Station Wagon modellerinin de devreye girmesiyle birlikte toplam 200 bininci aracımızı ihraç etmiş olmanın gururunu yaşadık. Özellikle Fiat Egea’nın başarısı sayesinde Tofaş’ın toplam ihracat adetleri 2017 yılının ilk 6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 14 artış gösterdi. Ford Otosan da, yılın ilk yarısında ihracat adetlerini yüzde 12 artırırken, Ford’un Avrupa hafif ticari araçlarında yükselen pazar payıyla liderliğini sürdürmesinde öncü rol oynadı. Bu dönemde Ford’un Avrupa’da sattığı Transit Ailesi araçların yüzde 82’si Ford Otosan tarafından üretildi. Türk Traktör yılın ilk yarısında yurt dışı pazarda 6.049 adetlik traktör satışı gerçekleştirirken, bu sayı ile Türkiye toplam traktör ihracatının yüzde 87’sini karşıladı. Türk Traktör için Amerika en büyük ihracat pazarı olarak önemini koruyor” diye konuştu.

Levent Çakıroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “2017 yılının ilk yarısında Tüpraş tam kapasiteyle çalışmayı sürdürerek, satış tonajını yüzde 5,1 artırdı. Arçelik ise, güçlü iç talepten faydalanırken Türkiye’deki satışlarını yüzde 26,5, uluslararası pazarlardaki cirosunu da yüzde 31,7 artırdı. En önemli ihracat pazarı olan Avrupa pazarında ankastre segmentinde pazar payını artırmaya devam etti. 1,3 milyar nüfusu ile dünyanın en büyük ikinci ülkesi Hindistan’ın köklü şirketlerinden Tata Grubu bünyesindeki Voltas ve Arçelik A.Ş. arasında, Hindistan’da üretim ve satış için, ortaklık anlaşması imzalandı. Bu anlaşmanın Arçelik’in global büyüme yolculuğuna yeni bir sayfa açacağına inanıyoruz. Yapı Kredi ise yılın ilk yarısında güçlü finansal performansının yanı sıra hayata geçirdiği yenilikçi uygulamalar ile de öncü dijital bankacılık çözümleri sunmaya devam etti. Yenilediği mobil uygulaması Yapı Kredi Mobil üzerinden, ilk olma özelliği taşıyan pek çok hizmeti müşterileri ile buluşturdu. Yılın ilk yarısındaki tüm bu başarılarının sonucunda Yapı Kredi dünyanın en saygın yayınlarından Global Finance tarafından, ‘Avrupa’nın En Yenilikçi Dijital Bankası’ ve ‘Türkiye’nin En İyi Dijital Bankası’ ödülleri başta olmak üzere toplam 5 büyük ödüle layık görüldü.”

Levent Çakıroğlu: “Başarılı hisse satışları sermaye piyasalarının büyümesi ve derinleşmesine büyük fayda sağlamaktadır.”

Levent Çakıroğlu yılın ilk yarısında gerçekleşen başarılı hisse satış işlemine de dikkat çekerken şöyle konuştu: “2017 yılının başından beri Türkiye’deki kuvvetli ekonomik ortam, halka arz ve ikincil piyasa işlemlerinin hızlanmasına zemin oluşturdu. Diğer taraftan, bilindiği üzere halka açıklık oranlarının düşüklüğü, sermaye piyasalarının gelişmeye açık olduğunun göstergesi olarak görülmekte olup; ülkemizde son yıllarda ortalama halka açıklık oranı yüzde 40’lara ulaşırken, Koç Holding’in halka açıklık oranı yüzde 22 seviyelerinde kalmıştı. Ülkemize olan inanç ve güvenle son 5 yılda gerçekleştirdiğimiz güçlü yatırımların da bir sonucu olarak, Koç Holding hissesi 2017 yılında bugüne kadarki en yüksek değerine ulaştı. Yaşanan bu olumlu gelişmelerle birlikte, finansal piyasaların elverişli olduğu bu dönemde, sermayenin yüzde 4,2’sine tekabül eden payların yaklaşık 475 milyon ABD Doları üzerinden satışı ile Koç Holding’in yüzde 22,2 olan halka açıklık oranı yüzde 26,5’e yükseltildi. Bu oran Borsa İstanbul’daki ortalama halka açıklık oranlarına göre halen düşük olsa da, hissemize derinlik kazandırırken, bazı yurt dışı endekslerde ağırlığımızın artmasını da sağlamıştır. Örneğin MSCI Index’te ağırlık yüzde 25’ten yüzde 30 seviyesine yükselirken, sadece bu nedenle hissemize yaklaşık 30 milyon ABD Doları fon girişi olmuştur. Bu gibi başarılı hisse satışları, yabancı yatırımcıların ülkemize olan güveninin önemli bir göstergesi olarak görülmekte olup, sermaye piyasalarının büyümesi ve derinleşmesi yönünde de büyük fayda sağlamaktadır.”

Hedef Ortadoğu ve Rusya Pazarı

15 milyon liralık hediyelik meyve pazarında yüzde 67 payla lider konumda bulunan Nefis Demet, 2 yeni şube ile büyümeye devam ediyor. 2017’nin ilk yarısında yüzde 70 büyüme gerçekleştiren Nefis Demet, Ankara ve İzmir’de açtığı şubeler ile bu yılki hedeflerine emin adımlarla ilerliyor.

Başta İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’ye hizmet veren Nefis Demet, şimdi de Ankara ve İzmir’e şube açarak ürünlerini müşterilerinin beğenisine sunuyor. Nefis Demet Genel Müdürü Devrim Aydın 2008’de girdiği hediyelik meyve pazarında emin adımlarla ilerlediğini vurgularken sözlerine şöyle devam etti: “ Müşterilerimizin memnuniyeti sayesinde pazarda lider konumda bulunmak çok gurur verici. Kadın girişimci olarak girdiğim bu sektörde şuan 60 kişiye istihdam sağlıyoruz. Yeni açacağımız şubeler ile Ortadoğu ve Rusya pazarına açılmayı planlıyoruz. Gerekli görüşmeleri yaparak 2017’nin sonlarında bu şubelerimizi hizmete açacağız.”

Bu şirketler yüzde 35 daha çok kazanıyor

Successful business team with arms up at the office

Küresel ölçekte kurum kültürü üzerine danışmanlık, analiz ve araştırmalar yapan Great Place to Work, şirketlerin yüksek güven kültürü ile elde edebilecekleri başarılara dikkat çekiyor. Great Place to Work tarafından yapılan yeni araştırma, çalışanın kim olduğuna ve şirket için ne yaptığına bakılmaksızın tüm çalışanları kapsayacak mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturan şirketlerin daha hızlı ve istikrarlı büyüdüğünü gösteriyor. Çalışanlarının tamamı için mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturabilen şirketlerin, diğerlerine göre daha iyi bir borsa performansı yakaladığı görülüyor.

S&P 500’e oranla yüzde 35 daha iyi getiriye sahipler

Great Place to Work tarafından gerçekleştirilen “For All Workplaces: Better for Business” araştırması, iş yeri kültürünü “Herkes İçin” mükemmel yapan şirketlerin hisse senedi getirisi performanslarının S&P 500 şirketlerini geride bıraktığını gözler önüne seriyor. For All Score metodolojisi temel alınarak değerlendirilen 2017 Fortune 100 sıralamasına giren en iyi işverenlerin, son üç yıl içerisinde S&P 500’e (Standard&Poor’s) oranla yüzde 32 daha iyi performans elde ettikleri görülüyor. Bu şirketlerin son beş yıl içerisinde yıllık hisse senedi getirilerinin ortalama yüzde 19,7 olarak gerçekleştiği, S&P 500 şirketlerinin ise yüzde 14,6’da kaldığı görülüyor.

Çalışanların gerçek potansiyelleri şirketlerin kârlılığını etkiliyor

Analiz sonuçları, şirketlerin daha hızlı bir gelir artışı, ekonomik performans ve kârlılık elde etmelerinin çalışanlarının gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmalarına bağlı olduğunu gösteriyor. Bu potansiyelin ortaya çıkarılması da tüm çalışanlar için mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturulmasından geçiyor.

İnsana değer veren şirketler ekonomik olarak daha hızlı büyüyor

Yüksek güven temeli üzerinde yükselen, insani dokunuşları olan iş yerlerinin sürdürülebilir başarıyı yakalayacaklarını belirten Great Place to Work Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Küresel düzeyde yaptığımız yeni araştırmamız, şirketlerin rekabet güçlerini geliştirebilmeleri için iş yeri kültürünün herkes için tasarlanması gerektiğine işaret ediyor. Herkes için mükemmel bir iş yeri oluşturabilen şirketler, ekonomik açıdan daha başarılı oluyor ve yoğun rekabette rakiplerini geride bırakıyor. Analizler, çalışanların tüm potansiyellerinin ortaya çıkarılıp geliştirilmesinin başarı için belirleyici olduğunu kanıtlıyor.” dedi.

 

Abalıoğlu Grubu’nda Gıda İş Ünitesi Genel Müdürü Mustafa Özdil

Türkiye’nin lider sanayi kuruluşlarından Abalıoğlu Grubu’nda üst düzey bir atama gerçekleşti. Grubun yeniden yapılanması kapsamında Gıda İş Ünitesi Genel Müdürü olan Mustafa Özdil, Lezita markasının büyümesine liderlik yapacak.

Türkiye’nin 47. büyük sanayi kuruluşu olan Abalıoğlu Grubu’nda üst düzey bir atama gerçekleşti. 2015 yılından bu yana Abalıoğlu Grubu’nda Teknik Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Mustafa Özdil, yeni dönemde Gıda İş Ünitesi Genel Müdürü oldu.

Mustafa Özdil, yeni görevini şöyle değerlendirdi: “Abalıoğlu Grubu, faaliyet gösterdiği sektörlere liderlik yapan, pek çok “ilk”i gerçekleştiren, sürekli yatırımlarla ülke ekonomisine ve sosyal hayatına büyük katkılar sunan bir kuruluştur. Grubumuzun sahip olduğu benzersiz deneyimi, sürdürülebilir bir stratejiyle geleceğe taşımak için yapılan yeni organizasyonel yapılanmada önemli bir görev almaktan dolayı gururluyum. Yeni dönemde Abalıoğlu’nun ülkemize kazandırdığı en önemli değerlerden biri olan Lezita markasının faaliyetlerinden sorumlu olacağım. Abalıoğlu 2006 yılından bu yana, kırk sekiz yıllık sanayi ve girişimcilik tecrübesini gıda sektörüne Lezita markası ile taşımaktadır. Lezita markası, sektörün en büyük ve en modern et entegre tesisine sahiptir. Lezita’nın et entegrasyon halkasının bir zinciri olan ileri işlenmiş ürünler grubunun kaplama hattında yapılan yatırımlarla 2017’nin Eylül ayında kapasitemizi %100’ün üzerinde arttıracağız. Ekibimle birlikte Lezita’nın zengin ürün çeşitliliğiyle tüketicilerin hayatında daha çok yer almasını, mevcut konumumuzu güçlendirerek sektörün en sevilen ve lider markası olmasını hedefliyoruz.”

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda ve Fermantasyon Teknolojisi mezunu olan Mustafa Özdil, 1 yıl Almanya’da Münih Ludwig–Makimilians Üniversitesi’nde dil eğitimi aldıktan sonra Münih Teknik Üniversitesi’nde Malt Teknolojisi yüksek lisansını tamamladı. Yaşar Holding’e bağlı Pınar Et Entegre tesisinde 24 yıl çalıştı. 2015 – 2017 yılları arasında Abalıoğlu’nda Teknik Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Yeni dönemde Gıda İş Ünitesi Genel Müdürü olan Özdil, İngilizce ve Almanca bilmekte olup, evli ve bir çocuk babasıdır.

Mobilya sektörünün hızlı büyümesi; Ağaç, mobilya işleme makineleri ve yan sanayisini de güçlendirdi

Türkiye mobilya sektörünün makine ihtiyacına cevap vermekte itici güç olan ağaç işleme makineleri ve yan sanayi sektörü, teknolojiyi arkasına alarak başarı grafiğini her yıl bir üst banda çıkarıyor. 2016 yılında 176 milyon dolarlık üretimiyle Avrupa pazarından yaklaşık yüzde 4 pay alan sektör, iç pazarda mobilya sektörünün hızla büyümesi ile 250 milyon dolara yaklaşan satışının yanı sıra dünyanın birçok ülkesine gönderdiği 70 milyon dolarlık makine ihracatıyla da adından söz ettiriyor.

 

Mobilya sektörünün gelişiminin bir yansıması olarak 1980’li yılların başında bir sanayi haline gelen ağaç işleme makineleri sektörü, geçmişten getirdiği tecrübeyi teknolojiyle harmanlayarak yıllar içinde çok önemli yol kat etti. Yurt içi pazarında ana sektörü mobilyanın makine ihtiyacına cevap vererek sektörün gelişiminde itici güç olan ağaç işleme makineleri sektörü bugün; ithalatı, üretimi ve ticaretiyle sadece iç pazara değil dünyanın birçok ülkesine makine satar hale geldi.

 

1980’lerin başında mobilyada ‘devrim’ etkisi yaratan MDF’nin sektörün dinamiklerini değiştirmesiyle Türkiye’de Pazar gelişmeye başladı. 2000’li yıllarda yan sanayinin de sektörü desteklemesinden ve uluslararası imalatçı firmaların Türkiye’de üretim yapmaya başlamasından alınan güçle sektör; kilogram değeri yüksek, katma değerli ürünler üretmeye başladı.

 

İstihdam Rakamları FED’in Elini Güçlendirdi

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Tarım Dışı İstihdam beklentilerin üzerinde 209 bin artış gösterdi. (Beklenti: 180.000) İstihdam rakamlarının yanı sıra ücret artışı bir önceki aya göre yüzde 0,3 yıllık bazda ise yüzde 2,5 artış gösterdi. İşsizlik oranı ise yüzde 4,3 seviyesine geriledi. İstihdam piyasasının ABD’de net bir şekilde toparlanmaya devam ettiğini görüyoruz. Verinin ayrıntıları her anlamda oldukça güçlü. İş gücüne katılım oranında artış yaşanırken, ücretler, işsizlik oranı FED’in elini güçlendirmeye devam ediyor. Bu bağlamda baktığımızda Eylül ayında FED’in bilanço küçültme sürecine başladığını görebiliriz. Bilançonun küçültme hızı, miktarı gibi ayrıntılarda önemli olacaktır ancak bu soruların cevabını Eylül ayından önce almak zor görünüyor. İstihdam rakamları sonrası Dolar küresel anlamda bir miktar değer kazanırken Dolar endeksi 93 seviyelerinin üzerinde tutunmaya çalışıyor. Veri beklentilerin üzerinde açıklansa da Doların hızlı bir değer kazanma ihtimali pek görünmüyor. Özellikle ABD’de siyasi risk sürecinin devam etmesi ve FED’e yönelik birçok beklentinin fiyatlanmış olması Dolara olan talebin makul seviyelerde kalmasına neden olabilir.

Hakkaniyet geliri yüzde 13,7 artırıyor

Great Place to Work Enstitüsü tarafından yapılan “For All Workplaces: Better for Business” araştırmasına göre, Fortune 100 listesinde yer alan en iyi işveren şirketler diğer şirketlere oranla daha yüksek ekonomik performans sergiliyor. Analizlerde “For All Score” metodolojisi kullanılarak sıralama yapılan şirketlerin yıllık gelirlerinde yüzde 13,7 artış kaydettikleri görülüyor.

İş yerinde güven tesis eden şirketlerin yıllık gelirlerinde dikkat çekici oranda bir artış gözlemlenmesi, araştırmada ortaya konan en önemli bulgular arasında. Şirketler tarafından bilinmeyen veya önemsenmeyen çalışan odaklı yaklaşımlar, şirketlerin ekonomik performanslarını olumlu etkiliyor. Raporda, geleneksel metodoloji ile sıralanan şirketlerin yıllık ortalama gelir artışlarında yüzde 12,5’lik bir artış sağladığı ifade ediliyor. “For All Score” metodolojisiyle liste başı ve liste sonu şirketler karşılaştırıldığında ortalama yıllık gelir artışında 3,6 katlık bir fark ortaya çıkıyor. Sadece çalışanların değerlendirmesini baz alan geleneksel metodolojide ise bu oran 2,3’te kalıyor.

Personele hakkaniyetli davranmak rekabet gücünü artırıyor

Great Place to Work tarafından yapılan değerlendirmeye göre, iş yeri kültürünü ayrım yapmaksızın herkes için mükemmel hale getiren şirketlerin yıllık gelir artış performansları, bunu gerçekleştiremeyen şirketlere göre yüzde 9,6 oranında daha iyi. Ayrıca bu şirketler, borsa performansı açısından da diğerlerini geride bırakıp, rekabet güçlerini geliştirebiliyor.

Çalışanına değer veren firmalar kazanıyor

Great Place to Work tarafından geliştirilen ve şirketlerin analiz edilmesinde kullanılan yeni “For All Score” metodolojisinin rekabette öne çıkartan etkisine dikkat çeken Great Place to Work Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Raporumuz, çalışanın kim olduğuna ve şirket için ne yaptığına bakılmaksızın tüm çalışanları kapsayacak mükemmel bir iş yeri kültürü oluşturan şirketlerin, hâlihazırda güven kültürü sağlayabilmiş olanlara göre daha da hızlı ve istikrarlı bir gelir artışı yakaladığını gösteriyor. Teknolojinin getirdiği fırsatları kullanmanın yanında, çalışanları anlamanın ve bu doğrultuda strateji geliştirmenin altını önemle çiziyoruz. Küresel çapta yaptığımız araştırmalar ve analizlerimizle çalışanlara verilmesi gereken gerçek değerin ortaya çıkarılmasına ve bu yönelişin sürdürülebilir olmasına katkı sunuyoruz.” dedi.

İhracata dijital kolaylık

Türkiye, ihracat alanındaki çalışmalarını hızlandırmaya devam ediyor. İhracat alanında işlemlerin hızlı ilerlemesi için yenilikçi uygulamalardan faydalanılıyor. Kalkınma stratejisi çerçevesinde, ihracat desteklerine yönelik yeni bir uygulama hayata geçirildi. Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle, ihracata destek ödemeleri başvurularında artık e-imza ile işlem yapılabiliyor.

06.08.2017

E-imza bütün sektörlerde kolaylıkla işlem yapılmasını ve tasarruf elde edilmesini sağlıyor. Hızlı işlem yapabilme kabiliyetine erişen kurumlar, ülke ekonomisine daha çok katkı sunmanın yanında maliyetten de avantaj elde ediyor. Ekonomi Bakanlığı tarafından hazırlanan “İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kapsamında Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan Yapılan Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği” sayesinde ihracata destek ödemeleri başvurularında e-imza ayrıcalığından yararlanılacak.

İhracat işlemleri e-imza ile hızlanacak

Ekonomi Bakanlığı tarafından yayımlanan yeni yönetmelikle, ihracat yapan firmalar tarafından destek ödemesine ilişkin belgelerin elektronik ortamda e-imza uygulaması ile gönderilmesiyle orijinal evrakların başvuru yapılan kurum ve kuruluşlara ibrazına gerek kalmıyor. Firmalar tarafından e-imza uygulaması çerçevesinde otomasyon sistemlerine yüklenen destek ödemesine konu belgelerin eksiksiz bir şekilde muhafaza yükümlülüğü ve denetime karşı sorumluluğu, destek başvurusunda bulunulmasından itibaren 10 yıl boyunca firma yetkililerine ait olacak.

Kırtasiye, yol ve kargo masraflarına son

Yeni uygulamayla işlemlerin daha hızlı ve kolay bir şekilde yapılacağını belirten E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “İhracata destek ödemeleri ihracatçılar açısından büyük öneme sahip. Yeni yönetmelik sayesinde ihracat yapan işletmeler, kırtasiye, yol, kargo masraflarını ve bürokratik işlemlerden kaynaklanan zaman kayıplarını geride bırakıyor. Ticari işlemlerin geçerliliğini ve inkâr edilemezliğini sağlayan e-imza, ihracata destek başvuruları alanında büyük kolaylık sağlayacak.” dedi.