‘Kobilerle Güçlü ve Güvenli Yarınlara’ Projesinin İkinci Durağı Gaziantep oldu

Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman şirketlerinden oluşan bankacılık dışı finans sektörünü tek çatı altında toplayan Finansal Kurumlar Birliği’nin (FKB), KOBİ’lerin gücüne güç katmak için başlattığı ‘Kobilerle Güçlü ve Güvenli Yarınlaraprojesinin ikinci durağı Gaziantep oldu. Proje kapsamında Gaziantep’te düzenlenen “Ticaret Finansmanı ile Güçlü Bir Ekonomiye” panelinde Türkiye Ekonomisinin Geleceği ve Kobiler için Ticaret Finansmanı konuşuldu.

Türkiye’de kobilerin finansa erişimini kolaylaştırmak isteyen ve finansal sisteminin gelişmesi yönünde önemli bir misyon yüklenen Finansal Kurumlar Birliği, KOBİ’lerin en önemli sorunları arasında yer alan öz kaynak yetersizliği ve krediye erişim konularında farkındalık yaratarak, rekabet güçlerinin ve ihracat kapasitelerinin artırılması, büyüme ve dış pazarlara erişiminin sağlanmasına destek olunması ve finansmana daha kolay erişimini sağlamak amacıyla Gaziantep’te “Ticaret Finansmanı ile Güçlü Bir Ekonomiye” panelini gerçekleştirdi.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi konferans salonunda gerçekleşen panelde Finansal Kurumlar Birliği, Türkiye ekonomisinin dinamosu konumunda olan KOBİ’lerin bankacılık dışı finans sektörünü daha yakından tanımaları, rekabet güçlerinin ve ihracat kapasitelerinin artırılması yoluyla uluslararası alanda daha etkin bir rol üstlenmeleri amacıyla yapmış oldukları çalışmaları aktardı.

KOBİ’lerin üretim, pazarlama, ihracat sorunları ve finansmana erişimi konusunda yapılan çalışmaların konuşulduğu, moderatörlüğünü A Haber Ekonomi Müdürü Özlem Doğaner’in yaptığı “Ticaret Finansmanı ile Güçlü Bir Ekonomiye” toplantılarının ikinci toplantısı; Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Finansal Kurumlar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili M. Çağatay Baydar, Gaziantep Organize Sanayi Başkanı Beyhan Hıdıroğlu, EximBank Genel Müdür Yardımcısı Enis Gültekin, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adil Sani Konukoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi.

KOBİ’lerin üretim, pazarlama, ihracat sorunlarına ve faktoring’in kanun önündeki taleplerine odaklanılan panelde, ticarete erişim modelleri anlatıldı.

Panelin başında söz alan Finansal Kurumlar Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili M. Çağatay Baydar: “Faktoring olarak bankacılık sektöründen sonra Kobi’lere finansman sağlayan en önemli sektör olduğumuzun altını çizmek istiyorum. Kobilerin ticaretine garanti verip onlara yardımcı oluyoruz. Faktoring olarak 500 bin Kobi’ye ulaşarak onların finansmana erişmesi adına çalışmalar yapıyoruz ancak kanun anlamında diğer bankacılık dışı finans kurumlarına sağlanan desteği yeterince alamıyoruz. Finansman ve Leasing’e sunulan kanun ayrıcalıkları ticareti finanse etmemize rağmen bize sunulmuyor. Kanun önünde eşit olabilirsek ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayacağımızı düşünüyorum. Biz faktöring sektörü olarak ülkemizin ihracattaki öz kaynağının yok olmasının önüne geçip ekonominin büyümesine destek oluyoruz. Örneğin dünyanın en iyi Faktoring şirketleri Türkiye’den çıkıyor. EximBank ile birlikte reeskont kredileri kullandırarak ihracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırıyoruz. Yine kanun önündeki eşitsizliğe bir örnek vermek gerekirse MASAK’ın yönetmeliği gereği adreslere ulaşmamız gerekirken ulaşamıyoruz. Finansman şirketleri adreslere ulaşırken, Leasing’e aynı hak tanınırken biz bu sistemden yararlanamıyoruz. Bu desteklere ulaşamadığımız için de maliyetlerimiz artıyor ve reel sektöre yeteri kadar finansman sağlayamıyoruz” dedi.

Baydar sözlerine şöyle devam etti: “İhracatçılarımız için en ucuz fonu muhabirlik ağlarımızla sağlıyoruz ama üzerine vergi ödemek zorunda kalıyoruz. Kredi Garanti Fonu’ndan muaf tutuluyoruz. Tüm finans sektörleri batık kredilerine ayırdıkları karşılıkları vergi matrahından düşebiliyor ama biz batık kredimizin bile vergisini ödüyoruz. Bunlar gerçekten sektörümüzün hevesini kıran gelişmeler. Teşvik değil sadece rekabet ortamında eşitlik istiyoruz. 10 yıldır BDDK denetiminde, 4 yıldır kendine ait bir yasası olan, 2 yıldan bu yana da Faktoring işlemine tabi tüm alacak belgelerinin kayıt edildiği, Birliğimiz nezdinde kurulu merkezi sistemi (Merkezi Fatura Kaydı Sistemi) bulunan bir sektör söz konusu. Türkiye’deki Faktoring sektörüne uygulanan denetimler, bağlı olduğu kurumlar ve yasal mevzuat, dünyada en gelişmiş ülkelerdeki Faktoring sektörlerinde dahi yok” dedi.

Panelde diğer bir konuşmacı olan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin şöyle konuştu: “Gaziantep olarak 5 organize sanayimiz var. Bu nedenle ilimizde ciddi bir Kobi oranımız mevcut. Ticari olarak çok eskilere dayanan bir Gaziantep var karşınızda. İpek yoluna kadar dayanan bir ticaret geçmişinden bahsediyorum. Gelişen dünya ile birlikte Gaziantep’e sürdürülebilir kalkınma ve şehir ekonomileri anlayışını kazandırmaya çalışıyoruz. Şehrimizdeki fırsatları ve riskleri düşündüğümüzde ticaretimiz inanılmaz iyi durumda. Sanayimizin güçlü olmasının yanı sıra kültür ve turizm kenti olduğumuzun altını çizmek istiyorum. Riskli bir coğrafyada olmamıza rağmen riski rızka çevirmeyi başarabildik. Geldiğimiz noktayı bir üst seviyeye çıkartmak için kalkınma yerelde başlar anlayışıyla bölgenin finans, turizm merkezi olması için çalışıyoruz. Maliyeti yönetebilmeyi önemsiyoruz.”

Gaziantep Organize Sanayi Başkanı Beyhan Hıdıroğlu panelde yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Gaziantep olarak 120 yıllık bir ticari kültürümüz var. Oda olarak bin 200 Suriyeli üyemiz var. Gaziantep’te iş yapanlara fırsat sağlamak için uğraşıyoruz. Baktığınızda yatırımın %35’ini KOBİ’ler sağlıyor. Hain darbe girişimi ile birlikte ne yapacağımızı düşünürken KGF’nin 200 milyar TL’lik kredi sağlaması ekonomimize can suyu olmuştur. Bu ortamda faizin daha da minimilize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bankaların karlılık oranları çok yüksek. Bu karların Türkiye ekonomisine, ticarete kazandırılması gerekiyor. Bunun yanı sıra milli ve yerli teknolojiye yatırım yapmalıyız. Örneğin Gaziantep için önemli olan halı sektörünün ham maddesini yurt dışından temin ediyoruz. Bunun yerli olarak çözmemiz gerekiyor. İthalata yönelik değil milli olarak çalışmamız gerekiyor. Hem Gaziantep’te hem de ülkemizde ihracat yapan KOBİ’lerin daha da desteklenmesi ve finansmana erişminin sağlamnası gerekiyor.”

Gaziantep’te gerçekleşen panelin diğer bir konuşmacısı olan EximBank Genel Müdür Yardımcısı Enis Gültekin: “EximBank olarak 30 yıldır ekonomide ihracat sektörüne destek oluyoruz. Kobilerimizin finansmana ulaşması ve ticaret yapması adına bir çok çalışma yürütüyoruz. Son olarak 5.5 milyar TL’lik bir kaynağı Kobilere tahsis ettik. Bu rakamı sadece Kobilere kullandıracağız. Geçen yıla oranla Gazintep ve çevre illere desteğimiz %40 oranında artmış. Dünyada ihracatçısına bu denli destek olan ikinci ülke konumundayız. Kobilerin ucuz finansmana erişmesi için çalışıyoruz. Kaynak maliyetini düşürmemiz gerekiyor. Bunu da sosyal olarak ve ülke riskini alta çekerek yapabiliriz. Finansmana erişim sorununu aştığımızda maliyetleri düşürmemiz daha kolay olacaktır. Alacak sigortası bizim için çok önemli. Sigorta ürünümüz büyük bir boşluğu dolduruyor. Dünyanın 238 ülkesine ulaşarak Kobilerimizin alacağını garanti ediyoruz. Kobilerimizin ticaretini daha güvenli yapmasını sağlıyoruz.”

Panelde söz alan Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adil Sani Konukoğlu: “Türkiye’nin ihracattaki ilk beş ilinden biriyiz. %30 ihracat fazlası veriyoruz. Sanayi odasına bağlı 4 bin 500 üyemiz bulunuyor. Bunların hepsi ülkesi için çalışan ve 176 ülkeye direkt ihracat gerçekleştiren sanayiciler. Gaziantep olarak önümüz çok açık. Finansman desteğinin sağlanması ile birlikte daha da gelişeceğimize inanıyorum. 5 organizesi olan Gaziantep’te 950 firma var. Bunlar Türkiye’de ticaret yapan ilk 72 firma arasına girmiş. Bu bakımdan şehrimizin potansiyeli yüksektir. Gaziantep yüz yıllardır çalışan, üreten bir şehir. Bugün olduğu gibi Faktoring’in sorununu nasıl bir araya gelip konuşabiliyorsak ortak paydada buluşarak tüm sorunları çözmemiz gerekiyor.”

10 milyar dolarlık hedef için birbirimizin külüne muhtacız

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye ve Yunanistan’ı, bir denizin ayırdığı iki yaka, birbirinin külüne muhtaç iki komşu ve ortak bir gelecek kurgulayan iki müttefik” olarak tanımladı. Büyükekşi, “Yılın ilk 8 ayında Yunanistan’a ihracatımızda yüzde 11’lik bir artış var. Yunanistan’ın bize ihracatında ise tam yüzde 38’lik bir artış söz konusu. Yıl sonunda ise dış ticaret hacmimizin 3 milyar doları aşacağına inanıyoruz. Ardından da, en kısa zamanda 10 milyar doları yakalamayı hedefliyoruz” dedi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, 2016 yılında 2.6 milyar dolara kadar gerileyen Türkiye-Yunanistan ticaret hacminin, 2017 yılında hızlı bir artışa geçtiğini söyledi. İzmir’de düzenlenen Ege Ekonomik Forumu’nda konuşan TİM Başkanı Büyükekşi, “Yılın ilk 8 ayında Yunanistan’a ihracatımızda yüzde 11’lik bir artış var. Yunanistan’ın bize ihracatında ise tam yüzde 38’lik bir artış söz konusu. Yıl sonunda ise dış ticaret hacmimizin 3 milyar doları aşacağına inanıyoruz. Ardından da, en kısa zamanda 10 milyar doları yakalamayı hedefliyoruz” dedi.

Türkiye ve Yunanistan’ı, bir denizin ayırdığı iki yaka, birbirinin külüne muhtaç iki komşu ve ortak bir gelecek kurgulayan iki müttefik” olarak tanımlayan Büyükekşi, “Elbette, bazı farklılıklarımız olabilir. Ancak bizim kültürümüz, hayata bakış açımız, hatta yediğimiz içtiğimiz ve çalıp söylediğimiz de bir. Bunlara bir de ticari işbirliğini eklediğimizde ortaya müthiş bir potansiyel çıkıyor. Bunu kullanmak da bizlere düşüyor” diye konuştu.

2013 yılında iki ülke başbakanının Türk-Yunan İş Forumu’nda bir araya geldiğini ve 10 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi koyduklarını hatırlatan Mehmet Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ancak geçtiğimiz yıl, ticaret hacmimiz 10 önceki seviyesi olan 2,6 milyar dolara geriledi. Tabii bu süre içinde Yunanistan ciddi bir ekonomik kriz yaşadı. Ekonomisi üst üste daraldı. Ülkemiz ise terör olayları, 15 Temmuzlarla mücadele etti. Ancak ne mutlu ki; 2017 sadece bizim için değil aynı zamanda Yunanistan için de bir atılım yılı. Beklentilerin üzerinde büyüyeceğimiz, Dış ticarette rekorlar kıracağımız bir yıl. Burada asıl istediğimiz şey, Ticaretimizin istikrarlı ve kalıcı bir şekilde artması. Çünkü bu; aynı zamanda barış ve güven ortamı demek. Ünlü Yunan düşünürü Aristo gerçek dostluğu ‘İki bedende tek ruh olabilmektir’ şeklinde tanımlıyor. Bizim amacımız da, dostluğumuzu bu mertebeye ulaştırmak.”

Aktaş Holding’den Brezilya ve Güney Amerika Pazarına Yönelik Yeni Hamle

  • Hava süspansiyon sistemi üretiminde dünyanın en büyük firmaları arasında yer alan Aktaş Holding; büyük önem verdiği ve uzun yıllardır da etkin şekilde faaliyetlerini sürdürdüğü Güney Amerika pazarına yönelik, önemli bir işbirliğine imza attı.
  •  
  • 2008 yılında Brezilya’da kurduğu Aktas do Brasil isimli körük üretim tesisiyle bölge pazarına adım atan Aktaş Holding ile Brezilya’nın önde gelen aks-dingil ve makas üreticisi, trailer yedek parça satıcısı Ibero Group arasında, Güney Amerika aftermarket pazarında Airtech markalı ürünler için işbirliği kararı alındı. Buna göre Ibero Group üretimi aks ve dingiller, Aktaş Holding’in global markası Airtech körükleriyle birlikte pazara sevk edilecek.

Bursa, 25.10.2017 – Hava süspansiyon sistemi üretiminde dünyanın en büyük firmaları arasında yer alan ve 100’den fazla ülkeye doğrudan ihracat gerçekleştiren Aktaş Holding, küresel ölçekteki markalaşma ve büyüme hamleleri doğrultusunda, önemli adımlar atmaya devam ediyor.

Aktaş Holding; büyük önem verdiği ve uzun yıllardır da etkin şekilde faaliyetlerine devam ettiği Brezilya ve Güney Amerika pazarına yönelik, önemli bir işbirliğine imza attı.

2008 yılında Brezilya’da kurduğu Aktas do Brasil isimli körük üretim tesisiyle bölge pazarına adım atan Aktaş Holding ile Brezilya’nın önde gelen aks-dingil ve makas üreticisi, trailer yedek parça satıcısı Ibero Group arasında, Güney Amerika aftermarket pazarında Airtech markalı ürünlerin dağıtımı için işbirliği kararı alındı.

Yapılan ön anlaşma kapsamında, Ibero Group üretimi aks ve dingiller, Aktaş Holding’in global markası Airtech körükleriyle birlikte pazara sevk edilecek.

Latin Amerika Pazarı Büyük Potansiyele Sahip

Aktaş Holding olarak, yapılan işbirliğinden duydukları memnuniyeti dile getiren Aktaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı Sami Erol, “Küresel düzeydeki müşterilerimize ve pazara yakın olma hedefi doğrultusunda, Almanya’dan Çin’e, Kuzey Amerika’dan Güney Amerika’ya kadar dünyanın her bölgesine yönelik çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürmekteyiz. Latin Amerika bölgesi de zengin doğal kaynakları, dinamik nüfus yapısı ve geniş ekonomik hacmiyle, uluslararası yatırımcılar için uzun yıllardır büyük bir yatırım potansiyeline sahip. Biz de Aktaş Holding olarak, 2008 yılında bölge pazarına adım attığımızdan bu yana, pazar ihtiyaçlarına en hızlı ve etkin şekilde yanıt verebilme gayretindeyiz. Bu anlamda global markamız Airtech, şirketimizin büyüme yolculuğuna ciddi katma değer sağlamaktadır. Ibero Group ile yapmış olduğumuz dağıtım anlaşmasının da her iki taraf açısından verimli geri dönüşler sağlayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

İSO Başkanı Bahçıvan: “Küresel gelirde sanayinin payı azaldı, sanal zenginliğin arttı”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin ekim ayı olağan toplantısında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Dünyada finans piyasalarının hacmi, reel ekonominin on katına ulaştı. Küresel gelirde sanayinin payı azaldı, sanal zenginliğin arttı” dedi.

Bahçıvan: “Umutları yeşertmek için tarihsel bakışla geçmişi iyi analiz etmeli, üretim odaklı ekonomi anlayışını hakim kılmalıyız. Kalkınma ve toplumsal huzur ancak ekonomik, sosyal, insani gelişmişlik, sürdürülebilirlik ve yönetişim unsurlarının uyumlu gelişmesiyle sağlanır.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin ekim ayı olağan toplantısı, “Tarihsel Bir Perspektif Üzerinden Ekonomiye ve Dünyaya Bir Bakış” ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Prof. Dr. İlber Ortaylı konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan konuşmasında, dünyada yaşanan bölgesel çatışmalar, jeopolitik gerilimler, emperyalist güç arayışları, enerji savaşları arasında küresel ekonominin çıkar yol bulmakta zorlandığına dikkat çekti.

Mevcut konjonktürde tarihsel bakışın sağlıklı ve doğru öngörüler için elzem olduğunu vurgulayan Erdal Bahçıvan, “Dünyada finans piyasalarının hacmi, reel ekonominin hacminin on katına ulaştı. Küresel gelir içinde sanayinin payı azalırken, sanal zenginliğe dayalı bir ekonomi oluştu. Son 20 yılda dünyada eşitsizlikler hiç olmadığı kadar arttı. Dünya Bankası verilerine göre, bugün yaklaşık 800 milyon kişi günde 2 dolardan daha az bir parayla yaşam savaşı veriyor. Gençlerde işsizlik oranı artarken ekonomik büyümeyi sürdürmek zorlaşıyor. Dünyadaki dengesiz sosyal ve ekonomik süreci daha iyi anlamak için 2008 global krizinin temel nedenlerine inmek gerekli. Temel sorun; bazı finans kuruluşlarının asli işlevleri olan tasarrufların yatırıma dönüşmesini sağlamayı unutarak, üretim dünyasından uzaklaşmasıydı” şeklinde konuştu.

Global krizin acımasız finans odaklı neoliberal politikaların iflasını ortaya koyduğunu dile getiren Bahçıvan, “Küresel ekonomik iflası takiben bugün dünya ekonomisine yön verenler tarafından henüz bir alternatif ortaya konulmuş değil. Krizin ardından devreye sokulan genişlemeci para politikaları ise ancak daha büyük sorunları ertelemeye yaradı” dedi.

Verimlilik artışı sağlayan asli unsur; üretim

Geçmişte ekonomi odaklı bir dünyanın yerini güvenlik odaklı bir dünyanın aldığını vurgulayan Bahçıvan, şunları söyledi: “Mevcut küreselleşme anlayışı maalesef iç savaş, açlık, sefalet, kıtlık gibi en ciddi krizlere çözüm sunamıyor. Küreselleşmenin faydalarından yararlanamayanlar, korumacı politikaları destekliyor. Sosyo-ekonomik sorunlar için bir suçlu arayanlar popülist görüşlerde kendilerine çare arıyorlar. Dünya adeta pusulasını şaşırmış durumda. Bunu aşmak, kaygıların yerine umutları yeşertmek için geçmişi iyi analiz edilip, üretim odaklı bir ekonomi anlayışını hakim kılmalıyız. Çünkü ekonominin refah üreten, istihdam yaratan, verimlilik artışı sağlayan asli unsuru üretimdir. Kalkınma ve toplumsal huzur ancak ekonomik gelişmişlik, sosyal gelişmişlik, insani gelişmişlik, sürdürülebilirlik ve yönetişim unsurlarının aynı anda ve birbirleriyle uyumlu olarak gelişmesi halinde sağlanabilir.”

TSKB’nin Aktif Büyüklüğü 27,2 Milyar TL’ye Ulaştı

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. (TSKB) 2017 yılı üçüncü çeyreğine ilişkin rakamlarını açıkladı. TSKB’nin konsolide olmayan finansal tablolarına göre, toplam aktif büyüklüğü 27,2 milyar TL’ye ulaştı. 2017’nin sonlarına yaklaşırken banka olarak ekonomiye katkılarını artırmaya devam ettiklerini kaydeden TSKB Genel Müdürü Suat İnce, “İlk dokuz aylık dönemde özel sektör yatırımlarına aktardığımız kredi tutarı 2 milyar ABD dolarını aştı. 2017’nin hem Bankamız hem de ülkemiz için olumlu göstergelerle tamamlanacağına inanıyoruz. 2018’e hazırlanırken ülkemizin kalkınması için değer yaratmaya, reel sektörün gelişimine destek vermeye devam edeceğiz” dedi.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş. (TSKB), 2017 yılı üçüncü çeyreğinde toplam aktif büyüklüğünü yılbaşından bugüne yüzde 13,4’lük artışla 27,2 milyar TL’ye ulaştırdı. Bankanın nakdi kredileri ise aynı dönemde yüzde 19,4 oranında büyüme kaydederek 20,7 milyar TL oldu. TSKB’nin net dönem kârı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,3 oranında artış göstererek 452,3 milyon TL olarak gerçekleşti.

TSKB, ilk dokuz ayda, özkaynaklarını yüzde 15,8 artışla 3,4 milyar TL’ye taşırken, yıllık bazda yüzde 19,1 özkaynak getiri oranı ve yüzde 2,4 aktif getiri oranına imza attı.

“Büyümeyi sağlarken, güçlü aktif kalitemizi de korumaya devam ediyoruz”

2017 yılının gerek kredi büyümesi gerek müşteri portföyü açısından banka için oldukça başarılı bir yıl olduğunu söyleyen TSKB Genel Müdürü Suat İnce, “İlk dokuz aylık performansımızı göz önünde bulundurduğumuzda, 2017 yılını kurdan arındırılmış bazda %15’ler seviyesinde bir kredi büyümesi ile tamamlayacağımızı söyleyebilirim. Bu büyümeyi sağlarken, güçlü aktif kalitemizi korumaya devam ediyoruz. Sermaye yeterlilik oranımızın ise %17’ler seviyesinde seyretmesini bekliyoruz” dedi.

Yıl boyunca Türkiye ekonomisinin kalkınmasına verdikleri desteği hız kesmeden sürdürdüklerini kaydeden Suat İnce sözlerini şöyle sürdürdü: “TSKB olarak ilk dokuz ayda özel sektör yatırımlarına aktardığımız kredi tutarı 2 milyar ABD dolarını aştı. Böylelikle, kredi portföyümüzü yılbaşından bugüne kurdan arındırılmış bazda %13 oranında büyüttük. Öte yandan, müşteri portföyümüzü %20 oranında genişlettik. İlk dokuz ayda gerçekleştirilen yeni kullandırımlarda; yenilenebilir enerji, çevre, enerji ve kaynak verimliliği projeleri, organize sanayi bölgesi yatırımları, LEED sertifikalı ticari binalar ve ekonominin lokomotifi KOBİ’lerin finansmanı öne çıktı. Ayrıca, geçtiğimiz yıl sonunda AFD ile imzaladığımız kaynak anlaşması çerçevesinde kadın istihdamı ve iş güvenliği ve sağlığı konuları yatırımcılar nezdinde ilgi gören temalardan oldu. 2017’nin hem Bankamız hem de ülkemiz için olumlu göstergelerle tamamlanacağına inanıyoruz. 2018’e hazırlanırken ülkemizin kalkınması için değer yaratmaya, reel sektörün gelişimine destek vermeye devam edeceğiz.”

İKMİB, İHRACATIN EN’LERİ ÖDÜLÜNÜ ALDI

İKMİB İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği, Antalya’da TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) tarafından düzenlenen İhracatın En’leri ödül töreninde “En Fazla E-Ticaret Üyeliği Olan Birlik” ödülünü aldı.

TİM’in bu yıl ilk defa gerçekleştirdiği İhracatın En’leri ödül töreni, 3.TİM Delegeler Buluşması’nda düzenlendi. Antalya Belek’te gerçekleşen etkinliğe TİM delegeleri, birlik ve genel sekreterliklerin yöneticileri katıldı. İhracatın En’leri ödül töreninde 3 kategoride 10 ödül verildi.

Birlikler ve genel sekreterlikler bazında 2017 yılı ilk 8 ay verileri üzerinden hesaplanan bir çalışma ile “Sektörler”, “Genel Sekreterlikler” ve “Birlikler” olmak üzere 3 kategorinin her birinde en başarılı birimler ödüllendirildi.

Birlikler kategorisinde “En Çok E-Ticaret Üyesi Olan Birlik” ödülü, TİM’in başlattığı e-ticaret çalışması kapsamında anlaşması bulunan 3 e-ticaret sitesine 354 firma ile üyelik sağlayan İKMİB’e verildi. “En Çok Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Açan Birlik” ödülünü Elektrik Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği alırken, Genel Sekreterlikler kategorisinde İMMİB, 26,2 milyar dolar ihracat rakamı ile “En Çok İhracat Yapan Genel Sekreterlik” ödülünü ve 229 ülke ve bölgeye ihracatı ile “En Fazla Ülkeye İhracat Yapan Genel Sekreterlik” ödülünü aldı.

“Bu yılın sonuna kadar 1000 üye daha hedefliyoruz”

İKMİB Başkanı ve İMMİB Koordinatör Başkanı Murat Akyüz, “İKMİB olarak üyelerimizin ihracatlarını artırmaları ve ülke ekonomimize katkı sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. “En çok E-Ticaret Üyesi Olan Birlik” kategorisinde ödül almak bizi ayrıca gururlandırdı. Çünkü firmalarımız, e-ticaret platformları üzerinden önemli iş hacimleri oluşturuyor. Biz de buna katkı sağlamaktan son derece mutluyuz. Hedefimiz bu yıl sonuna kadar 1.000 üyelik daha yapmak” dedi.

CDP 2017 Derecelendirme Sonuçları Açıklandı

Şirketlerin iklim değişikliğine yönelik stratejilerini uluslararası kurumsal yatırımcıların ve paydaşların bilgisine sunabileceği bir platform sağlayan ve dünyanın en kapsamlı kurumsal çevre verisini elinde bulunduran CDP, 2017 yılı küresel derecelendirme sonuçlarını açıkladı.

Türkiye’de Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülen CDP’ye tüm dünyadan yanıt veren ve iklim değişikliği ile mücadelede konusunda üstün performans göstererek “CDP Global A Listesi”ne girebilen şirketler içerisinde bu sene Türkiye’den de iki şirket yer aldı: Arçelik A.Ş ve T.Garanti Bankası A.Ş.

CDP İklim Değişikliği, CDP Su ve CDP Orman Programları kapsamında çevresel verilerini CDP Platformu aracılığı ile açıklayan tüm dünyadan binlerce şirket, CDP’nin geliştirmiş olduğu ve dünyanın en güvenilir derecelendirme metodolojilerinden biri olan CDP Derecelendirme Metodolojisi’ne göre değerlendirildi. 3000’den fazla şirketin derecelendirme sonuçlarını açıklandı ve toplamda 156 şirket CDP Global A Listesi’ne girmeye hak kazandı.

Türkiye’de Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülen CDP İklim Değişikliği ve CDP Su programlarına yanıt vererek, tüm dünyada aynı anda iki program kapsamında CDP Global A Listesi’ne girmeye hak kazanan sadece 25 şirket bulunuyor. Bu şirketlerden biri de büyük bir küresel başarıya imza atan Arçelik A.Ş. oldu.

Tüm dünyada CDP Su Programı kapsamında Global A Listesi’ne girmeye hak kazanan 73 şirketten biri ise üstün başarı göstererek liderler sıralamasına giren T.Garanti Bankası A.Ş. oldu.

Dünya liderleri arasına girmeye hak kazanan bu iki şirkete, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından yürütülen CDP Türkiye operasyonunun 2017 yılı sonuçlarının açıklanacağı “CDP Türkiye İklim Konferansı ve Ödül Töreni” sırasında ödülleri sunulacak. 28 Kasım’da Zorlu PSM’de gerçekleştirilecek törende şirketlerin ödülleri TÜSİAD Başkanı Sayın Erol Bilecik tarafından takdim edilecek.

CDP Yönetim Kurulu Başkanı Paul Dickinson CDP Global A Listesi’ne girmeye hak kazanan şirketlerle ilgili: “2017 yılında Global A Listesi’ne girmeye hak kazanan tüm şirketleri kutluyorum. Bu şirketlerin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltma ve sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş için fırsatları değerlendirme konusunda aksiyon aldıklarını görebilmek bizler ve diğer şirketler için oldukça ilham verici. Bu şirketler iklim değişikliği konusunda atılması gereken güçlü adımları atarak gerekli dönüşümü hızlandırıyorlar.” dedi.

Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ve CDP Türkiye Direktörü Melsa Ararat konuyla ilgili “Yasa ve düzenlemelerin beklentileri ne olursa olsun gerek ürün ve hizmet piyasasında gerekse finansman piyasasında küresel rekabete açık şirketlerimiz iklim değişikliği ve su yönetimi konusunda çok iyi performans gösteriyorlar. Arçelik’in hem iklim değişikliği hem su yönetiminde dünyanın en iyi 25 şirketi arasına girmesi onun rakipleriyle arasını açacak ve gerek yatırımcılar gerekse tüketiciler nezdinde değerini artıracaktır. Garanti Bankası da su yönetiminde dünyanın en iyi 73 şirketi arasına girerek borç verme süreçlerindeki titizliğini ve uzun vadeli riskleri yönetme becerisini göstermiş oldu. Bu başarıları onları uluslararası kreditörler nezdinde daha güvenilir kılacak ve yeni ekonomik modellerinin hayata geçmesinde güvenilir bir ortak olma konumlarını güçlendirecektir. Bu şirketlerimizin başarısının diğer şirketlerimize örnek olmasını ve hükümetimizi Paris anlaşmasının yürürlüğe konması konusunda yüreklendirmesini diliyorum.” dedi.

Türkiye’den CDP Global A listesine girmeye hak kazanan iki şirketin CEO’su konuyla ilgili görüşlerini aşağıdaki cümlelerle aktardı:

Arçelik A.Ş. CEO’su Hakan Bulgurlu “küresel ısınmaya karşı mücadelede şirketlerin büyük sorumluluğu var. Arçelik olarak bu sorumluluk bilinciyle, bütünsel bir strateji izliyoruz. Su ve enerji verimliliğinde öncü ürünlerimizle; üretimde enerji, su kullanımı ve atık yönetimindeki projelerimizle döngüsel ekonomi çözümlerine odaklanarak daha fazla değer yaratmayı amaçlıyoruz. Çalışmalarımızın uluslararası kuruluşlarca takdir görmesi bizi gururlandırıyor. Çevresel risk değerlendirmesinde en prestijli uluslararası platform olan CDP’nin Global A Listesi’ne bu yıl 3’üncü kez girmeyi başardık. Aynı zamanda CDP Su Global A Listesi’ne de ilk kez giriş yaptık. Böylece dünyada her iki listeye girmeye hak kazanan 25 şirket arasında yer alırken, bu başarıyı elde eden ilk ve tek Türk şirketi olduk. Karbon nötr bir gelecek için çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

T.Garanti Bankası A.Ş. CEO’su Fuat Erbil “CDP Programı’nın iş dünyasına şeffaflık çağrısına, Program 2011’de Türkiye’deki faaliyetlerine başladığından beri olumlu yanıt veriyoruz. Her yıl, açıkladığımız ve denetim aldığımız veri miktarını artırdık. 2015 yılında bu çağrıya yanıt vermenin yanında arka çıkmaya ve CDP Water Programı’nın ana sponsorluğunu üstlenmeye karar verdik. Aynı zamanda CDP Su Programı’nın A listesine dünya genelinde giren 73 şirketten biri olduk ve CDP İklim Değişikliği Programı’nda A- alarak Türkiye’deki Liderlik ödülüne layık görüldük. Savunucusu ve destekçisi olduğumuz bir programın iki ayrı başlığında birden yıllardır ilk sıralarda değerlendirilmek bizleri çok mutlu etti. Önümüzdeki yıllarda çok daha fazla sayıda şirketle birlikte bu gururu paylaşmayı ümit ediyoruz.” dedi.

CDP 2017 A Listesi’ne giren diğer şirketler ve yanıt veren tüm şirketlerin derecelendirme sonuçlarına buradan ulaşabilirsiniz:https://www.cdp.net/en/scores-2017

CDP’nin “Tracking progress on corporate climate action” rapor serisinin ikincisi de yayınlandı. Bu yılki rapor tüm dünyada şirketlerin iklim değişikliğine yönelik çok daha güçlü ve uzun süreli hedefler belirlediklerini ve düşük karbonlu ekonomiye geçişin inovasyon ve yeni teknoloji yatırımlarını da beraberinde getirdiğini gösteriyor. Rapora CDP websitesinden ulaşılabilir: https://www.cdp.net/en/research/global-reports/tracking-climate-progress-2017

CDP İklim Değişikliği ve Su programının Türkiye sonuç raporları 28 Kasım tarihinde Zorlu PSM’de gerçekleştirilecek etkinlikle açıklanacak. CDP Global A ve CDP Türkiye liderlerine bu etkinlikte ödülleri takdim edilecek.

İşveren Markaları Buluşuyor

Her yıl merakla beklenen insan kaynakları, pazarlama ve iletişim dünyasını bir araya getiren People Make The Brand Konferansı, 2017’ye konuşmacıları ve ele aldığı konularıyla damga vuracak.

Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen işveren markalarını buluşturan bu yıl beşincisi düzenlenen People Make The Brand Konferansı, konu ve konuşmacılarıyla tüm dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Heyecanla beklenen konferansta işveren markası alanında gelişmeler ve trendler paylaşılıyor. 50.000’e yakın Y kuşağı ile gerçekleşen Universum İdeal İşveren Araştırması’nın sonuçlarının paylaşılacağı People Make The Brand merakla bekleniyor.

People Make The Brand’in kurucusu ve küratörü Evrim Kuran, müşteri deneyimi kadar çalışan deneyimi tasarımına da odaklanmanın vaktinin geldiğini ele alacağı konuşmasıyla işveren markalarını bilgilendirecek. Müşterisi insan olan herkesin bir deneyim tasarımcısı olduğuna inanan Kuran, konuşmasında hızla değişen iş yaşamında yeni nesil iç müşteriler için en kritik temas noktalarından ve sahici bir işveren markası için bu noktalarda anlamlı bir çalışan deneyimi yolculuğu tasarlamanın öneminden bahsedecek.

Konferansın konuşmacıları arasında Vodafone Global İşe Alım Ve İşveren Markası Başkanı Catalina Schveninger, Borusan Holding CEO’su Agah Uğur, Garanti Bankasıİnsan Kaynakları Koordinatörü Burak Yıldıran, Universum Stratejik Danışma Kurulu Başkanı Claudia Tattanelli, Universum Global Strateji Başkan Yardımcısı Richard Mosley,Luxottica Yetenek Kazanım ve İşveren Markası Grup Müdürü Fabiana Rizzi yer alacak.Konferansın bu yıl da moderatörlüğünü Harvard Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan yürütecek.

Garanti Bankası’nın sponsorluğu ile Dinamo Danışmanlık tarafından düzenlenen People Make The Brand Konferansı 24 Kasım’da Fairmont Quasar İstanbul’da Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen şirketlerinin insan kaynakları ve iletişim profesyonellerine ev sahipliği yapacak.

TAV kârını yüzde 49 artırdı

TAV Havalimanları 2017 yılı dokuz aylık dönemde 87 milyon yolcuya hizmet verdi ve 163 milyon avro kâr elde etti.

Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki önemli markası TAV Havalimanları’nın konsolide cirosu, 2017 yılının ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artarak 854 milyon avroya ulaştı. Şirket sene sonu ciro ve kar beklentilerini de yukarı yönlü revize etti.

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener “2017 yılı, havacılık sektörünü bir seneden uzun bir süredir etkisi altına alan gelişmeler sonrası toparlanma yılımız oldu. Türkiye’de faaliyet gösterdiğimiz havalimanları yolcu sayılarında kuvvetli bir büyüme başladı. Böylece, İstanbul Atatürk Havalimanı şehir çıkışlı dış hat yolcu trafiği ilk dokuz ayda yüzde 6 büyüme gösterdi. Ankara Esenboğa Havalimanı, 2016 yılının sonunda başlayan yeni uçuş noktalarının etkisiyle dış hatlarda yüzde 35 artış sergiledi. Gürcistan bu dönemde, Rusya, BDT, Ortadoğu ve İsrail trafiğindeki artışla birlikte yüzde 44 büyüdü. Medine göz alıcı büyümesine yüzde 20 ile devam etti. Wizzair’in Üsküp’e konuşlandırdığı dördüncü uçakla birlikte Makedonya da yüzde 12’lik büyüme kaydetti.

İlk dokuz ayı avro bazında yüzde 5 ciro, yüzde 12 FAVKÖK ve yüzde 49 net kâr artışı ile tamamladık. Ciro ve FAVKÖK artışı beklentilerimizin üstünde geldiği için sene başında açıkladığımız bu kalemlerdeki yatay seyir beklentilerimizi yukarı doğru revize ettik. TAV tarihinde elde ettiğimiz en yüksek çeyreklik ciro, FAVKÖK ve net kârı bu çeyrekte elde ettik. Sene sonu için avro bazında yüzde 1-3 arası ciro ve yüzde 6-8 arası FAVKÖK artışı bekliyoruz.

Bu sene yaptığımız toplam 35 milyon avroluk yatırımın 17 milyon avrosu ile Gürcistan’ın terminal kapasitesini artırdık. Gürcistan’ın ilk dokuz aydaki yüzde 44’lük yolcu büyümesi bu yatırımımızın ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor.

Suudi Arabistan’da üç yeni havalimanını -Yanbu, Qassim ve Hail- işletmeye hak kazandık. Küba’da işleteceğimiz havalimanlarıyla ilgili görüşmelerde önemli mesafe kaydettik. ATÜ ve BTA, yeni işletme noktaları için hazırlanıyor. Bilişim şirketimiz TAV Teknoloji, Körfez bölgesinde birçok ihale kazandı. Bugün itibarıyla TAV markası altında 15 ülkede yolcu salonu işletiyoruz. Bu ülkelerin arasında ABD, Şili, Almanya, İsviçre ve Kenya’yı ana faaliyet coğrafyamız dışında ülkeler olarak sayabiliriz.

Üçüncü çeyrekte Akfen Holding’in yüzde 8 seviyesinde TAV Havalimanları hissesi, Groupe ADP tarafından satın alındı. Uluslararası yatırımcılar da Tepe ve Sera’nın toplam yüzde 3,6’lık hissesini satın aldı. Böylece TAV’ın halka açıklık oranı yüzde 44,3’e yükseldi. Bu işlemlerle hem Groupe ADP hem de uluslararası yatırımcılar TAV’a güvenlerini tekrar ifade etmiş oldu. TAV Havalimanları, önümüzdeki dönemde Groupe ADP’nin faaliyet gösterdiğimiz ana coğrafyalardaki genişleme aracı olacak.

TAV Havalimanlarını bugünlere getiren hissedarlarımız, iş ortaklarımız ve çalışanlarımıza şükranlarımı sunuyorum” dedi.

ÖZET FİNANSAL VE OPERASYONEL BİLGİLER

(milyon avro) 2016 9A 2017 9A % değişim
Konsolide ciro* 813,7 854,0 %5
FAVKÖK* 460,6 513,9 %12
FAVKÖK marjı (%) 56,6% %60,2 3.6 puan
FAVÖK* 349,2 391,2 %12
FAVÖK marjı (%) %42,9 %45,8 2.9 puan
Net Kâr 109,8 163,4 %49
Yolcu sayısı (mn) 80,4 86,7 %8
– Dış hat 45,5 49,7 %9
– İç hat 34,9 37,0 %6

Not: Bu bültendeki bilgiler TFRS Yorum 12 için düzeltilmiş ciro ve FAVÖK baz alınarak hesaplanmıştır.

TAV Havalimanları hakkında

Dünyanın önde gelen havalimanı işletmecileri arasında yer alan TAV Havalimanları, Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, Milas Bodrum ve Gazipaşa Alanya havalimanlarını işletiyor. TAV yurtdışında ise Gürcistan’ın Tiflis ve Batum, Tunus’un Monastır ve Enfidha-Hammamet, Makedonya’nın Üsküp ile Ohrid, Suudi Arabistan’ın Medine ve Hırvatistan’ın Zagreb Havalimanı’nda faaliyet gösteriyor. Holding, duty free, yiyecek-içecek hizmetleri, yer hizmetleri, bilişim, güvenlik ve işletme hizmetleri gibi havalimanı operasyonunun diğer alanlarında da faaliyet gösteriyor. Bu çerçevede TAV Havalimanları, Letonya’nın Riga Havalimanı’nda da duty free, yiyecek içecek ve diğer ticari alanların işletmesini gerçekleştiriyor. Şirket 2016’da iştirakleriyle birlikte 808 bin uçak seferine ve 104 milyon yolcuya hizmet sundu.

Piyasalarımızı birbirimize ne kadar açarsak o kadar güçleniriz

2. Türkiye – Rusya Medya Forumu’na katılan Başbakan Yardımcısı Şimşek:

“Piyasalarımızı birbirimize ne kadar açarsak o kadar güçleniriz”

İsviçre merkezli uluslararası medya kuruluşu Global Connection’ın düzenlediği 2. Rusya – Türkiye Medya Forumu’nda konuşan Başbakan Yarımcısı Mehmet Şimşek, “Ufak tefek sorunlar yaşıyoruz. Domates tartışması yaşandı ama konuşarak çözüyoruz. Piyasalarımızı birbirimize ne kadar açarsak, iki ülke olarak o kadar güçleniriz. Türkiye’de kurulu 2.093 Rus şirket bulunuyor. Rus şirketleri yabancı şirketler arasında 7. sırada yer alıyor. Önümüzdeki yıllarda ilk 3’e yükselecekler” diye konuştu.

TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, 26 ülkede yapılan algı araştırmasında Rusya’nın Türk ihraç ürünlerine en çok güvenen ülkelerin başında olduğunu belirtti. Büyükekşi, “Düzenli olarak yaptığımız anketlerde Rusya, hedef pazarlar sıralamasında hep ilk 3 sırada. Yıl sonuna doğru geniş katılımlı bir ticari heyet ile Rusya’ya gideceğiz. Hedefimiz iki ülkenin de fayda sağlayacağı ilişkileri geliştirmek” diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, İsviçre merkezli uluslararası medya kuruluşu Global Connection’ın düzenlediği 2. Türkiye – Rusya Medya Forumu için Antalya’ya gelen 100 Rus medya mensubuna bir sunum gerçekleştirdi ve sorularını yanıtladı. Şimşek, “İki ülke olarak sadece komşuluğun ötesinde stratejik ortaklık perspektifiyle ilişkilerimizi daha fazla güçlendirmeliyiz. Ufak tefek sorunlar yaşıyoruz. Domates tartışması yaşandı ama konuşarak çözüyoruz. Piyasalarımızı birbirimize ne kadar açarsak, iki ülke olarak o kadar güçleniriz” diye konuştu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iki ülke ilişkilerini güçlendirmekte son derecek kararlı olduğunu vurgulayan Şimşek, “Biz onların hızına yetişmeye çalışıyoruz” dedi.

Rus şirketleri ilk 3’e girecek.

Türkiye ve Rusya arasında güçlü bir ticaret bağı ve karşılıklı yatırımlarda sıçrama olduğunu söyleyen Şimşek, “Zirvedeyken 38 milyar dolarlık ticaret hacmi vardı. 100 milyar dolarlık ticaret hacmi mümkün” dedi. Rusya’dan Türkiye’ye bu yıl 3.7 turist geldiğini, Rus şirketlerinin büyük proje yatırımları bulunduğunu hatırlatan Şimşek, “Türkiye’de kurulu 2.093 Rus şirket bulunuyor. Rus şirketleri yabancı şirketler arasında 7. sırada yer alıyor. Önümüzdeki yıllarda ilk 3’e yükselecekler” şeklinde konuştu.

Türk ihraç ürünlerine en çok güvenen ülkelerin başında geliyor

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, etkinliğin amacının Rus medyası ile ilişkilerin geliştirilmesi ve Türkiye hakkında en doğruyu bilgilerin verilmesi olduğunu söyledi. “Geçtiğimiz yıl Türkiye-Rusya Medya Forumunda sizden bize inanmanızı ve güvenmenizi istemiştik” diyen Büyükekşi, 26 ülkede yapılan algı araştırmasında Rusya’nın Türk ihraç ürünlerine en çok güvenen ülkelerin başında olduğunu belirtti ve “Bu başarıda bizim payımız kadar siz kıymetli medya mensuplarının da payı büyük” dedi.

Hep ilk 3 hedef pazar arasında

İlk 9 ayda Rusya’ya ihracatımızın yüzde 53 oranında artarak 1,8 milyar dolara ulaştığını belirten Büyükekşi, “Düzenli olarak yaptığımız anketlerde Rusya, hedef pazarlar sıralamasında hep ilk 3 sırada. Yıl sonuna doğru geniş katılımlı bir ticari heyet ile Rusya’ya gideceğiz. Hedefimiz iki ülkenin de fayda sağlayacağı ilişkileri geliştirmek” dedi.

Rusya’dan İhracat Haftası’na daha fazla katılım bekliyoruz

1-3 Kasım tarihlerinde TİM’in gerçekleştireceği İhracat Haftası etkinliğinde 65’ten fazla ülkeden, 650’nin üzerinde iş insanının misafir edileceğini söyleyen Mehmet Büyükekşi, “Rusya’dan daha fazla katılım bekliyoruz, siz medya temsilcilerinin desteğiyle katılımın artacağına inanıyorum” dedi.

Liderlerin ilişkisi güçlü ama sivil toplumunki zayıf

2. Türkiye Rusya – Medya Forumu kapsamında düzenlenen turizm panelinde Rusya Federal Turizm Ajansı Toplumsal Forum Başkan Yardımcısı Sergey Markov, Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Ersoy, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Erkan Yağcı, Alanya Turistik İşletmeciler Derneği (ALTİD) Başkanı Burkan Sili konuşma yaptılar. Markov, “Kriz döneminde Ruslar Türkiye’yi gerçekten çok özledi. Rus turistlerin sağlık ve güvenlik gibi olaylarda bazı sorunlar yaşıyor, sağlık ve ölüm durumlarında tazminatlar yeterli değil” dedi. Otellerde Rusça bilen personel sayısının yeterli olmamasının da Rus turistler tarafında eksiklik olarak algılandığını anlatan Markov, bu problemlerin halledilmesi durumunda turist sayısında artış sağlanacağını ifade etti. Markov, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin arasındaki güçlü ilişkiye rağmen sivil toplum ve uzmanlar arasında ilişkilerin zayıf olduğuna dikkati çekti.

Turist sayısını 15 milyona yükseltebiliriz

Atlasglobal Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy, “2017’de Rusya’dan ülkemize yaklaşık 5 milyon turist geldi. Mevcut turizm trafiğini artırmak ve her iki ülkenin de bu sektörlere sahip çıkması için, çift yönlü olarak dengeyi korumamız gerekiyor” Ersoy, bu konuda atılması gereken adımlar için şunları söyledi: “Vizenin karşılıklı olarak kaldırılmasının yanı sıra pasaportsuz seyahat imkanı sunulduğu takdirde, iki ülke arasındaki turist sayısının üç kat artacağına inanıyoruz. Atlasglobal olarak bugün Antalya, Dalaman ve İstanbul’dan direkt Rusya’da 14 farklı destinasyona, haftada 120’yi aşkın tarifeli seferimiz bulunuyor. Ruble ile ticaretin başlatılması ve hatta taksitli ödeme seçenekleri de iki ülke arasındaki ticaret ve turizme olumlu yansıyacaktır. Bu adımlar uygulandığı takdirde, Rusya’dan gelen turist sayısının 15 milyona çıkması, Türkiye’den Rusya’ya gidenlerin sayısı da 7-8 milyona ulaşması hiç de zor değil.”