BEDAŞ ve ASELSAN, elektrik kesintilerine karşı DEPAR’a kalktı

BEDAŞ ve ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirilen, trafoların alçak gerilim kablolarını sürekli izleyen ve arıza oluşmadan erken alarm verebilen ‘DEPAR’ adlı cihaz, 5. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuar Merkezi’nde ilk kez görücüye çıktı.

Şu an test aşamasında olan ve önümüzdeki günlerde İstanbul Avrupa Yakası’nda pilot bölge olarak belirlenen 5 trafo merkezine yerleştirilecek olan DEPAR’dan anlık olarak gelecek bilgiler sayesinde, şebeke optimum şekilde yönetilebilecek, arıza, kesinti, aşırı yüklenme vb. durumlar yaşanmadan önce BEDAŞ ekipleri yola çıkmış olacak.

İstanbul Avrupa Yakası’nda elektrik dağıtımı hizmetini sağlayan ve 7/24 kaliteli ve kesintisiz enerji hedefi ile yatırımlarını sürdüren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), ASELSAN ile çok özel bir Ar-Ge projeye imza attı. BEDAŞ ve ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirilen ve 5. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuarı’nda ilk kez görücüye çıkan ‘DEPAR’ adı verilen cihaz; mahallelere elektrik sağlayan trafoları sürekli izleyerek, normalin dışında bir durumda, arıza veya kesinti gerçekleşmeden önce sistemin erken alarma geçmesini sağlıyor.

Elektrik dağıtım şebekelerindeki trafo merkezlerine yerleştirilen DEPAR sayesinde, alçak gerilim şebekelerinin enerji, ısı ve güç kalite ölçümleri yapılıyor; elde edilen veriler uzaktan izleme ve kontrol merkezine iletiliyor. Gelen verileri analiz eden izleme merkezi, kesinti ve arıza ihtimali üzerine henüz sorun yaşanmadan müdahale için ekipleri trafo merkezine yönlendiriyor.

‘ASELSAN AKILLI SİSTEMLER İÇİN ÇALIŞIYOR’

Bu projenin şebekenin akıllı hale gelmesinde önemli bir adım olduğuna dikkat çeken ASELSAN Güç Kontrol ve Yenilenebilir Enerji Program Müdürü Dr. Tarık Oranç, “Savunma elektroniği dışında ülkemiz için diğer bir kritik teknoloji alanı olan enerji sektöründe, akıllı enerji yönetimi maksatlı ürünler geliştirmekteyiz. Bu alanda BEDAŞ ile yürüttüğümüz proje kapsamında geliştirilen güç kalitesi ölçüm cihazı ve izleme merkezi yazılımı ile dağıtım şebekesi anlık olarak izlenip kontrol edilebilecek hale gelecek. Ayrıca trafo sıcaklığı ve sigorta durum bilgisi gibi diğer teknik bilgiler de operatör tarafından uzaktan izlenebilecek” dedi.

‘AKILLI ŞEKEBE ALTYAPISI FİLİZLENİYOR’

Kesintisiz enerji ile müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmayı hizmet politikası olarak belirleyen BEDAŞ, Ar-Ge projeleri ve teknoloji yatırımlarına büyük önem veriyor. Bu çerçevede BEDAŞ olarak, savunma sanayimizin milli gururu ASELSAN ile birlikte enerji sektöründe yeni bir sayfa açmaktan büyük gurur duyduklarını dile getiren BEDAŞ Ar-Ge ve Yatırım Direktörü İlker Dursun da uzun süren bir çalışmanın ürünü olarak geliştirilen DEPAR’ın, Türkiye genelinde elektrik dağıtım yapılan tüm bölgelerde uygulanabileceğine işaret etti.

İlker Dursun, “Otomatik Sayaç Okuma Sistemi (OSOS) ile büyük elektrik tüketicilerini anlık olarak takip edebiliyoruz. ASELSAN ile birlikte hayata geçirdiğimiz DEPAR sayesinde ise artık mahalle ve sokak bazında enerji kalitesini de anlık olarak izleme ve şebekenin tümümün röntgenini çekme imkânına sahip olacağız. Bu, daha önce farklı birçok proje ile tohumlarını attığımız akıllı şebekeler altyapısının filizlenmesi anlamına geliyor. Bundan sonraki dönemde de, sektörün amiral gemisi olarak yatırım ve Ar-Ge faaliyetlerimize hız kesmeden devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

İLK ETAPTA 5 MAHALLEDE PİLOT UYGULAMA BAŞLIYOR

İstanbul Avrupa Yakası’nda 4,8 milyon aboneye hizmet veren BEDAŞ, yeni sistemin pilot uygulamasını hızla hayata geçirecek. Önümüzdeki günlerde ilk etapta 5 mahallenin trafo merkezine yerleştirilecek DEPAR sayesinde enerji, ısı, güç kalitesi vb. ölçümleri uzaktan izlenecek ve kontrol merkezine anlık olarak iletilecek. Pilot çalışmanın tamamlanmasından sonra, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki ve yurtdışındaki birçok trafo merkezinde DEPAR cihazının yaygınlaşması ve sektöre yeni bir çığır açması öngörülüyor.

BEDAŞ ve ASELSAN, elektrik kesintilerine karşı DEPAR’a kalktı

BEDAŞ ve ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirilen, trafoların alçak gerilim kablolarını sürekli izleyen ve arıza oluşmadan erken alarm verebilen ‘DEPAR’ adlı cihaz, 5. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuar Merkezi’nde ilk kez görücüye çıktı.

Şu an test aşamasında olan ve önümüzdeki günlerde İstanbul Avrupa Yakası’nda pilot bölge olarak belirlenen 5 trafo merkezine yerleştirilecek olan DEPAR’dan anlık olarak gelecek bilgiler sayesinde, şebeke optimum şekilde yönetilebilecek, arıza, kesinti, aşırı yüklenme vb. durumlar yaşanmadan önce BEDAŞ ekipleri yola çıkmış olacak.

İstanbul Avrupa Yakası’nda elektrik dağıtımı hizmetini sağlayan ve 7/24 kaliteli ve kesintisiz enerji hedefi ile yatırımlarını sürdüren Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ), ASELSAN ile çok özel bir Ar-Ge projeye imza attı. BEDAŞ ve ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirilen ve 5. Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler Kongre ve Fuarı’nda ilk kez görücüye çıkan ‘DEPAR’ adı verilen cihaz; mahallelere elektrik sağlayan trafoları sürekli izleyerek, normalin dışında bir durumda, arıza veya kesinti gerçekleşmeden önce sistemin erken alarma geçmesini sağlıyor.

Elektrik dağıtım şebekelerindeki trafo merkezlerine yerleştirilen DEPAR sayesinde, alçak gerilim şebekelerinin enerji, ısı ve güç kalite ölçümleri yapılıyor; elde edilen veriler uzaktan izleme ve kontrol merkezine iletiliyor. Gelen verileri analiz eden izleme merkezi, kesinti ve arıza ihtimali üzerine henüz sorun yaşanmadan müdahale için ekipleri trafo merkezine yönlendiriyor.

‘ASELSAN AKILLI SİSTEMLER İÇİN ÇALIŞIYOR’

Bu projenin şebekenin akıllı hale gelmesinde önemli bir adım olduğuna dikkat çeken ASELSAN Güç Kontrol ve Yenilenebilir Enerji Program Müdürü Dr. Tarık Oranç, “Savunma elektroniği dışında ülkemiz için diğer bir kritik teknoloji alanı olan enerji sektöründe, akıllı enerji yönetimi maksatlı ürünler geliştirmekteyiz. Bu alanda BEDAŞ ile yürüttüğümüz proje kapsamında geliştirilen güç kalitesi ölçüm cihazı ve izleme merkezi yazılımı ile dağıtım şebekesi anlık olarak izlenip kontrol edilebilecek hale gelecek. Ayrıca trafo sıcaklığı ve sigorta durum bilgisi gibi diğer teknik bilgiler de operatör tarafından uzaktan izlenebilecek” dedi.

‘AKILLI ŞEKEBE ALTYAPISI FİLİZLENİYOR’

Kesintisiz enerji ile müşteri memnuniyetini en üst düzeye çıkarmayı hizmet politikası olarak belirleyen BEDAŞ, Ar-Ge projeleri ve teknoloji yatırımlarına büyük önem veriyor. Bu çerçevede BEDAŞ olarak, savunma sanayimizin milli gururu ASELSAN ile birlikte enerji sektöründe yeni bir sayfa açmaktan büyük gurur duyduklarını dile getiren BEDAŞ Ar-Ge ve Yatırım Direktörü İlker Dursun da uzun süren bir çalışmanın ürünü olarak geliştirilen DEPAR’ın, Türkiye genelinde elektrik dağıtım yapılan tüm bölgelerde uygulanabileceğine işaret etti.

İlker Dursun, “Otomatik Sayaç Okuma Sistemi (OSOS) ile büyük elektrik tüketicilerini anlık olarak takip edebiliyoruz. ASELSAN ile birlikte hayata geçirdiğimiz DEPAR sayesinde ise artık mahalle ve sokak bazında enerji kalitesini de anlık olarak izleme ve şebekenin tümümün röntgenini çekme imkânına sahip olacağız. Bu, daha önce farklı birçok proje ile tohumlarını attığımız akıllı şebekeler altyapısının filizlenmesi anlamına geliyor. Bundan sonraki dönemde de, sektörün amiral gemisi olarak yatırım ve Ar-Ge faaliyetlerimize hız kesmeden devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

İLK ETAPTA 5 MAHALLEDE PİLOT UYGULAMA BAŞLIYOR

İstanbul Avrupa Yakası’nda 4,8 milyon aboneye hizmet veren BEDAŞ, yeni sistemin pilot uygulamasını hızla hayata geçirecek. Önümüzdeki günlerde ilk etapta 5 mahallenin trafo merkezine yerleştirilecek DEPAR sayesinde enerji, ısı, güç kalitesi vb. ölçümleri uzaktan izlenecek ve kontrol merkezine anlık olarak iletilecek. Pilot çalışmanın tamamlanmasından sonra, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki ve yurtdışındaki birçok trafo merkezinde DEPAR cihazının yaygınlaşması ve sektöre yeni bir çığır açması öngörülüyor.

İSPAK AMBALAJ, “İhracatın Metalik Yıldızları” Ödülünü Kazandı

Eser Erginoğlu, İspak, Kibar Holding

İspak Ambalaj, İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği tarafından verilen İhracatın Metalik Yıldızları“ ödüllerinde, “alüminyum sac, levha ve folyo” dış ticareti kategorisinde ödüle layık görüldü.

Kibar Holding şirketlerinden İspak Ambalaj, İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) tarafından verilen “İhracatın Metalik Yıldızları“ ödülünü kazandı. Ambalaj sektörünün köklü şirketi İspak Ambalaj, “alüminyum sac, levha ve folyo” kategorisinde ödüle layık görüldü.

2016 yılı içerisinde gerçekleştirdiği 6,2 milyar dolarlık ihracat ile Türkiye’nin en büyük ihracatçı birliklerinden biri olan İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB), geçtiğimiz yılın başarılı ihracatçılarını 12 Nisan’da Raffles Otel’de gerçekleştirildiği törende ödüllendirdi. Bu yıl 7’ncisi düzenlenen İDDMİB İhracatın Metalik Yıldızları Ödülleri Töreni’nde; demir çelik eşya, alüminyum mutfak eşya, alüminyum inşaat aksamı, metallerden kilitler, metal mobilya, demir çelik döküm gibi 21 farklı kategoride 71 başarılı ihracatçı ödülün sahibi oldu.

İspak Ambalaj Genel Müdürü Eser Erginoğlu, yaptığı açıklamada, esnek ambalaj sektörüne özelleştirilmiş, yüksek kaliteli ürünler ve hizmetler sunan İspak Ambalaj’ın başarılarla ve ödüllerle dolu bir geçmişe sahip olduğunu belirtti. Erginoğlu, “Türkiye’nin köklü sanayi gruplarından Kibar Grubu’nun bir parçası olarak, zengin mirasımızdan gurur duyuyoruz. İspak Ambalaj’ın kazandığı bu ödüllerde, 40 yıllık tecrübemiz, müşteri odaklı yaklaşımımız, yenilikçi ve ilerici ekibimizin ve küresel düşünmemizin payı büyüktür. Her gün milyonlarca tüketici, farklı ambalaj ürünlerimizi kullanıyor. Biz de İspak Ambalaj olarak onların hayatını kolaylaştıran inovatif ürünler geliştirmeyi amaçlıyoruz. Gezegenimizi ve insanlarımızı korumayı, kaliteli ürünler ve katma değerli hizmetler sunmayı bize yol gösteren ilkeler olarak benimsiyoruz” dedi.

“Hedefimizde Avrupa liderliği var”

Verimliliği öne çıkartmanın, katma değeri yüksek işler yapmanın asıl olduğu bir döneme girildiğine dikkat çeken Erginoğlu, “Ödüller bizi motive eden, inovatif yanımızı tetikleyen ve her zaman küresel düşünmeye iten bir unsur oluyor. İspak Ambalaj olarak tüm ekibimizle çalışmalarımızda daima yenilikçi ve inovatif olmayı ilke ediniyoruz. Çünkü hedefimizde Avrupa liderliği var. Yeni yatırımlarımız ve Ar-Ge çalışmalarımızla üretimde verimliliğe ve yeni pazarlarda var olmaya odaklanıyoruz. Bu noktada ödül süreçleri bizim bu dinamizmimizle de örtüşüyor” şeklinde konuştu.

“Ambalaj Önemlidir” mottosu ile çalışmalarını sürdürdüklerini ve özellikle gıda ve medikal ambalaj alanlarında portföylerini genişletmeyi hedeflediklerini anlatan Erginoğlu,”Ulusal ve uluslararası üst seviyede kalite ve uygunluk belgelerimiz ve ödüllerimizle sürekli gelişim için çalışıyoruz. Bundan sonra alacağımız ödüller de liderliğimizin, global marka anlayışımızın sonucu olacaktır” dedi.

Türkiye’nin ihraç hacmine 100 milyon avroluk katkı sağlayacak

İspak Ambalaj, Kocaeli Asım Kibar Organize Sanayi Bölgesi’nde bu yıl hayata geçirdiği yeni fabrikası ile hem Türkiye ekonomisi, hem de ambalaj sektörü adına ileriye dönük önemli bir hamleye imza atıyor. İspak Ambalaj, Endüstri 4.0 öngörüleriyle dizayn edilen yeni fabrikası ile 2020 yılında 150 milyon Euro ciroya ulaşarak Avrupa’nın ilk 20 üreticisi arasında olmayı amaçlıyor. Yeni fabrika yatırımı, ileri teknolojili ürünleri ve Ar-Ge merkezi ile katma değerli ürünleri yurtdışına pazarlayarak Türkiye’nin ihraç hacmine 100 milyon avroluk katkı sağlamayı planlıyor.

2016 yılında kapsül kahve ambalaj ürünlerimizden biri ile Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) tarafından verilen 2017 WorldStar Award ve Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) 2017ödüllerine de layık görülen İspak Ambalaj, ayrıca işyerlerinin rekabet gücünü arttırmayı amaçlayan TPM (Total Productive Maintenance), kapsamında verilen TPM Ödülleri’nin ikinci basamağı olan TPM Mükemmellik Ödülü’nü 2016 yılında aldı.

Reklamcılıkta süreklilik olmazsa olmazdır.

Bir günlük, bir haftalık,bir aylık devamlılığı olmayan reklamlar çöpe atılan paradır.

Bu yüzdendir ki dev firmalar durmadan dinlenmeden reklamda kalır, aklımızda yer ederler.Sürekli reklamın bir özelliği de ekonomik olmasıdır.

Reklam Halkla İlişkiler uzmanı Arzu Kalaylı “Sürekli reklamla, göz önünde olmak iyidir. Ancak bu iş için ayıracağınız bütçenin de sizi sarsmaması gerekir.Günümüz pazarlama ve iletişimin faaliyetlerinde devamlılık zorunlu kılınıyor. Bu açıdan, hızlı ve etkili şekilde yeniliklere ayak uydurabilenler başarılı olabiliyor.
Kriz zamanında reklam vermeyi kesen değil, krizi bir yatırım fırsatı gibi değerlendirerek, sektörde boşalan alanlara oynayıp, reklam vermeye devam eden firmalar kazanıyor..”diyor ve sözlerine devam ediyor:

“Bu dönemde reklam vermeyi kesen firmalar, kriz ortamı sona erdiğinde bilinirliğini yeniden sağlamak için, belki de kriz zamanında yapılacağından çok daha fazla bir harcama yapmak zorunda kalıyorlar. Bu tip zamanlarda tüketici de kendince bir takım kısıtlamalara gideceğinden çevresinde güvenebileceği markaların bulunması önemlidir.

Bu noktada internet diğer mecralardan farklılaşmaya başlıyor. Reklam vermeyi kesmeyen ancak tasarruflu davranmaya karar veren şirketler için internet tam anlamıyla biçilmiş kaftan. Çünkü internette yayınlanan reklam; diğer mecralara oranla, aynı bütçeyle daha fazla görüntülenme ve aynı anda daha çok kişiye ulaşma imkânı veriyor. Bu da, birim kişiye ulaşmak için harcanan maliyetin oldukça düşmesi anlamına gelmektedir.Kesin olarak ölçümlenebiliyor. Hedef kitle ile markayı buluşturan interaktif çözümler ve yürütülen kampanyalar hakkındaki analizler, detaylı raporlar ile reklam verene sunulabiliyor.

Eskiden az sayıda şirket tarafından uygulan “agresif” büyüme politikaları, artan rekabetle birlikte hızla Türkiye´de de yayılıyor. Yeni dönemde pazar payını genişletmek isteyen şirketler çözümü, “agresif” büyüme stratejilerinde buldular. Agresif büyüme taktikleriyle, hem daha fazla tüketiciye ulaşılırken, hem de rakiplerin hareket alanı daraltılıyor. Tabii kar marjları da yükseliyor.

Bugün agresif büyüme stratejisi bankacılık, internet, kimya, gıda ve perakende başta olmak üzere, birçok sektörde uygulanıyor. Rekabetin yoğun olduğu sektörlerde agresif büyümeye daha fazla gerek duyuluyor. Örneğin son yıllarda Migros, Carrefoursa, Bim, Türkiye´nin son dönemde en agresif büyüyen şirketleri.”

Çocuk Bayramında Çocuklarınıza “Dijital Kimlik” Hediye Edin!

Ebeveynler için çocuklarının isimsoyisim.com alan adını almak, online kimlikleri erken yaştan korumaya almak için önemli bir adım olabilir.

21 NİSAN 2017 – Dünyanın en büyük küçük işletme odaklı teknoloji sağlayıcısı GoDaddy, Z kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının dijital kimliklerini koruma altına almalarının iyi bir karar olabileceğine dikkat çekti. GoDaddy, günümüzün teknolojik anne-babalarının çocuklarını hayata bir adım önde başlatmanın tanımını değiştirdiklerinin üzerinde durdu ve alan adına sahip olmanın da her türlü online kimlik yaratmanın ilk basamağı olacağını vurguladı.

2010 ve 2014’te 10 farklı ülkeden, 6.017 anne-baba ile gerçekleştirilen online anket Digital Diaries, günümüz çocuklarının doğduklarından itibaren dijital oldukları fikrini doğruladı. Anket, çocukların dijital kimliklerinin 6 aylıkken, sosyal medyadaki fotoğraflarında ebeveynlerinin birbirlerini etiketlemesiyle başladığını gösterdi. Ankete göre, anne-babalar çocukları henüz doğmadan ultrason fotoğraflarını dahi sosyal medyada paylaşıyor. Anne-babaların çocukları büyüdükleri zaman hangi sektörde çalışırlarsa çalışsınlar kendi kişisel markalarını oluşturmaları gerekeceğini unutmamaları gerekiyor. Kendi online markalarının sahibi olmaları ve kontrolün kendi ellerinde olması bunun önemli bir kısmı olacak.

CareerBuilder’ın yıllık sosyal medya işe alım anketinin 2016 sonuçlarına göre ise işletmelerin yüzde 60’ı sosyal medya sitelerini kullanarak elemanlarının geçmişleri araştırıyor. Sosyal medya ve diğer online platformlarda varlık, özellikle de kişisel bir web sitesi, insanların kişisel markalarının önemli bölümünü temsil ediyor.

Çocuğunuzun kişisel markasını koruma altına alın

GoDaddy EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı Stefano Maruzzi, günümüzde anne-babaların çocukları adına alan adı almalarının gelecekleri için yapabilecekleri en iyi yatırımlardan biri olacağının altını çizdi. Maruzzi, “İstediğiniz alan adını bulmak işletmeler için olduğu kadar bireyler için de zor olabilir. Çoğu zaman istediğimiz alan adının başkası tarafından alınmış olduğunu görüyoruz. Özellikle çocuğunuz için Ayşe veya Mehmet gibi sık kullanılan bir isim seçtiyseniz adısoyadı.com tarzı bir alan adı bulmaları zor olabilir. Çocuk Bayramı’nı kutlamak için biraz değişik bir şey yapıp çocuğunuza alan adı alarak, dijital kimliğini koruma altına alabilirsiniz” dedi.

Maruzzi, aynı zamanda çocuğunuzun alan adını almanın onlara dijital kimlikleri üzerinde daha çok kontrol vereceğini vurguladı. Çocuğunuz için alan adını almak, erken yaşta online kimliklerini güvenceye almanın en ucuz ve etkili yollarından biri.

Yanlış Kiracıya Rastlayana Doğru Poliçe

Kiracının, kirayı ödememesi halinde mülk sahiplerinin haklarını koruma altına alan yeni bir uygulama hayata geçiyor. Uygulama kapsamında, mülk sahiplerinin ödenmeyen kiraları karşılanarak, maddi zarara uğraması önlenecek.

Konut sahiplerinin günümüzde en sık karşılaştığı sorunların başında, kirasını ödemeyen kiracıların yaşattığı mağduriyetler geliyor. Kiracının, kirayı ödememesi halinde oluşabilecek zararları kapsayan Trink Kira Sigortası, konut sahiplerinin doğru kiracıyı bulmak için aylarca evini boş tutarak, maddi zarara uğramasının önüne geçecek.

Sektörün büyük sigorta şirketi Ray Sigorta tarafından 2 yıllık fizibilite çalışması sonucu hayata geçirilen Trink Kira Sigortası, Kuzey Sigorta Act A.Ş’nin organizasyonunda uygulamaya konacak.

Emlak Piyasasını Canlandıracak

Türk sigortacılık sektöründe bir ilk olacak uygulama hakkında bilgiler veren Kuzey Sigorta Genel Müdürü Derya Gülgeç, “Bir aylık kiranın yaklaşık yüzde 60’ı ile bir yılı koruma altına alıyoruz. Mülk sahibi mağduriyetine son verecek olan hizmet, yakında satışa sunulacak. Piyasada yer alan bir kira sigortası yok. Bir ilk olan uygulama, sektördeki boşluğu doldurarak, emlak piyasasını canlandıracak” ifadelerini kullandı.

Kiracıya Kefil Olan Uygulama

Kiracının, kirayı ödememesi durumunda devreye giren uygulama, mülk sahibinin ödenmemiş kiralarını bir kefil gibi ödeyecek. Alanında bir ilk olan uygulamada, tüm hukuki süreç, mülk sahibi ile beraber koordine edilecek ve hukuki masraflarını da sigorta şirketi limitleri doğrultusunda karşılayacak. Kiranın yanı sıra ödenmediyse doğalgaz, su, aidat gibi konutu ilgilendiren giderleri ve ödenmeyen aidat yönetim giderlerini de karşılayacak. Mal sahibi mağduriyetini önleyecek uygulamanın bir yönüyle de depozito yerine geçmesi planlanıyor.

Vergi borcu olanlara bir fırsat daha!

Kesinleşmiş bazı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasına dair Kanun Tasarısı 18 Nisan’da TBMM’ye sunuldu.

Maliye Bakanı Naci Ağbal yeni düzenleme ile yaklaşık 73 milyar liralık borcun yapılandırılmasının beklendiğini ve Tasarı’nın 2 Mayıs’ta TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacağını belirtti.

Tasarı 6736 sayılı Kanun’un kapsamından farklı olarak sadece kesinleşmiş bazı kamu alacaklarına yapılandırma getiriyor. Matrah artırımı ve kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklara ilişkin bir yapılandırma yok. Pişmanlık ve inceleme veya tarhiyat safhasında bulunan işlemlere ilişkin düzenlemeler de söz konusu değil.

Tasarı’nın kesinleşmiş vergi borçlarının yapılandırılmasına değinecek olursak, 31.03.2017 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olan vergi borçları ile yine bu tarihe kadar verilmiş olan beyannamelerdeki vergiler, bu vergilere bağlı vergi cezaları ile gecikme faizleri ile gecikme zamlarının yapılandırma kapsamında.

Örneğin Şubat 2017 ve önceki dönemlere ilişkin aylık KDV, muhtasar, ÖTV, damga vergisi beyannameleri üzerinden tahakkuk eden ve vadesi geçtiği halde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan vergiler bu yasa kapsamında yapılandırılabilecek.

31.03.2017 tarihinden önce yapılan tespitlere ilişkin olarak kesilen vergi aslına bağlı olmayan vergi cezaları (usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezaları) da yapılandırma kapsamına giriyor.

Motorlu taşıtlar vergisi ile başta emlak vergisi olmak üzere belediyeler tarafından tahsil edilen vergilerin de kapsamda olduğunu belirtelim.

6736 sayılı Kanun’dan yararlanmış olan ve taksit ödemeleri devam eden borçluların ise anılan Kanun kapsamında yapılandırılan borçları kapsam dışı.

Nasıl bir yapılandırma?

Yapılandırma koşulları 6736 sayılı Kanun ile paralel.

Vadesi geldiği halde ödenmemiş veya ödeme süresi henüz geçmemiş olan vergilerin aslında bir indirim yapılması söz konusu değil. Dolayısıyla yapılandırma başvurusu halinde vergi aslının tamamı ödenmek durumunda.

Asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları (vergi ziyaı cezası) ve vergi asıllarına bağlı gecikme faizi ve gecikme zamları ise siliniyor. Bunların yerine vergi aslı üzerinden Kanun’un yayımı tarihine kadar yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın vergi aslı ile ödenmesi gerekiyor.

Kanun’un yayım tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş olan, vergi aslına bağlı olmaksızın kesilen vergi cezalarının (usulsüzlük ve özel usulsüzlük gibi) ise yarısı siliniyor. Kalan yarısı ile bu tutara gecikme zammı yerine Kanun’un yayım tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ödenmek suretiyle borç yapılandırılabilecek. İştirak nedeniyle kesilmiş olan vergi cezaları için de aynı durum geçerli.

Başvuru zamanı ve taksit imkanı

Tasarı’da 30.06.2017 tarihi sonuna kadar başvuruda bulunulması gerektiği belirtiliyor.

Yapılandırma kapsamında yeniden hesaplanan tutarın taksitle ödenme imkanı var. Bunun için başvuru sırasında 6, 9, 12 veya 18 eşit taksitte ödeme seçeneklerinden birinin tercih edilmesi gerekiyor. Bu durumda ödenmesi gereken tutar;

  • 6 eşit taksit için (1,045),
  • 9 eşit taksit için (1,083),
  • 12 eşit taksit için (1,105),
  • 18 eşit taksit için (1,15),

katsayısı ile çarpılıyor ve bulunan tutar taksit sayısına bölünmek suretiyle ödenecek taksit tutarı hesaplanıyor.

Vergi borçlarına ilişkin ilk taksitin 31.07.2017 tarihine kadar ve diğer taksitlerin ise bu tarihleri takip eden ikişer aylık dönemler halinde ödenmesi gerekiyor.

Peşin ödeme halinde ekstra bir indirim daha söz konusu. Kanun’un yayım tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süre için herhangi bir faiz hesaplanmıyor ve fer’i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarlar üzerinden ayrıca %50 indirim yapılıyor.

Örneğin 100 TL vergi aslı, 100 TL vergi ziyaı cezası ve 50 TL faiz borcu olmak üzere toplam 250 TL kesinleşmiş borcu olan bir mükellefin yapılandırma talebinde bulunduğunu ve vergi aslı üzerinden gecikme faizi yerine 20 TL enflasyon farkı hesaplandığını varsayalım. Bu durumda yapılandırma kapsamında ödenecek tutar 100 TL vergi aslı ve 20 TL enflasyon farkı olmak üzere toplam 120 TL olacaktır.

Mükellefin 18 taksitte ödeme imkanından yararlanmak istemesi durumunda ödeyeceği toplam tutar (120*1,15) 138 TL olacak ve iki ayda bir (138 / 18) 7,66 TL ödemek koşuluyla toplam 36 ayda borç kapatılmış olacaktır.

Albaraka Türk Toplam 213 Milyon Dolar Değerinde Murabaha Sendikasyon Kredisi Sağladı

Albaraka Türk, uluslararası piyasalarda 8 ülkeden 12 bankanın katılımı ile toplam 213 milyon dolar murabaha sendikasyon kredisi sağladı. Kredi, bankanın genel kredi işlemlerinin finansmanı için kullanılacak. Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, “2017 yılında da bankamızın fon kaynaklarını çeşitlendirmeye yönelik çalışmaların bir parçası olarak 370 gün vadeli 213 milyon dolar değerinde başarılı bir murabaha sendikasyon kredisi sağladık” dedi.

ABC Islamic Bank koordinatörlüğünde, Dubai Islamic Bank PJSC, Standard Chartered, Emirates NBD Capital Limited, Qatar Islamic Bank QSC katılımıyla 150 milyon dolar hedeflenen murabaha sendikasyon kredisi, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (GCC), Avrupa ve MENA bölgesinden gelen yüksek katılım talebiyle sendikasyon kredisi 213 milyon dolara yükseltilerek gerçekleşti. Murabaha sendikasyon kredisinin toplam maliyeti 370 gün vade, Libor + 125 bps olarak gerçekleşti.

Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku, yapılan anlaşmayla ilgili “2017 yılının ikinci çeyreğinin başında gerçekleştirdiğimiz 213 milyon dolar değerindeki murabaha sendikasyon kredisini başarıyla tamamladık. Yurt dışındaki değerli muhabir bankaların katılımıyla sağlanan sendikasyon kredisi, uluslararası piyasaların Türkiye’ye ve Albaraka Türk’e duyduğu güveni bir kez daha teyit etmiş oldu” dedi.

Utku, konuyla ilgili, “Bu anlamda bankamızın yeni muhabir ilişkileri kurmasını sağlarken, konsorsiyumda yer alan diğer muhabir bankalarla arasındaki güçlü güven ilişkisini ortaya koydu. Öngörü gücü ve vizyonu, geleceğe odaklı stratejileri ve katılım bankacılığı felsefesini en iyi şekilde yansıtan Albaraka Türk, hizmet modeliyle istikrarlı büyüme yolculuğuna devam ediyor” açıklamasında bulundu.

Girişimcilik Konferansında Türkiye Rüzgarı

Vizions 2017 Konferansı’nda Türkiye’den tek davetli olan seri girişimci Hakan Baş, önümüzdeki dönemde Türkiye’den teknoloji alanında başarı hikayeleri çıkacağını ve ülke politikasının da bunu desteklediğini anlattı.

Avrupa’nın internet devi Zalando, girişimcilik platformu olarak tanıttığı Vizions konferans serisinin ilkini Berlin’de gerçekleştirdi. Avrupa’nın önde gelen girişimcilerinin ve yatırımcılarının konuşmacı olarak katıldığı konferansta Türkiye’den seri girişimci Hakan Baş da davetliydi.

“Trump Sonrası Teknoloji” adlı panelde sektörün önemli isimleri Jeff Lynn, Reshma Sohoni ve Natalia Brzezinski, Hakan Baş ile beraber siyasetin teknolojiye ve inovasyona olan etkisini tartıştı. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasından Donald Trump’ın başkan seçilmesine kadar global konuların ele alındığı panelde en çok ilgiyi ise henüz referandumdan çıkmış Türkiye çekti.

Hakan Baş panelde ve sonrasında yabancı basın mensuplarına verdiği demeçlerde “2002 öncesi ülkede hükümetlerin ortalama ömrü bir buçuk seneydi, ülkeye giren toplam direkt yabancı yatırım miktarı 15 milyar dolardı. Son 15 senede ise siyasette stabilite sağlanmasıyla ekonomi gelişti, toplam direkt yabancı yatırım 200 milyar dolara yaklaştı” dedi. Korumacılık ve negatif etkileri konusunda yapılan Trump – Erdoğan benzetmesinin kesinlikle gerçekçi olmadığına değinen Baş, yıllardır kanıtlanmış terör tehdidine rağmen 900km’lik Suriye sınırına duvar örülmediğine fakat Trump’ın ilk söylemlerinden birinin Meksika sınırına duvar örmek olduğuna işaret etti.

Referandum sonrası iş dünyasının nasıl etkileneceği sorusuna ise Hakan Baş “Halkın kendi oylarıyla seçeceği başkan siyasetle ilgilenecek. Ülkeye faydası olacak kararları çok daha efektif ve hızlı alacak. Kabine ise, benzer geçmişleri ve siyasi donanımları olan milletvekilleri yerine alanında önde gelen uzmanlardan oluşacak. Bu sayede, sektörün içindekilerle iletişim daha iyi olacak ve daha doğru adımlar atılacak. Şu an teknoloji alanı Ulaştırma Bakanlığı’na bağlıyken, yeni kabinede bizim dilimizi konuşan bizden biri olacak” dedi.

Yabancı yatırımcıların Türkiye’yi riskli bulmasıyla ilgili bir soruya da “Ben 6 sene önce ilk şirketimi kurduğumda ülke riskimiz ne kadar vardıysa hala o kadar var. O dönemde yatırım yapanlar batılı fonlardı, şu an Orta Doğu fonları. Yabancı ilgisi azalmadı, fakat bölgesi değişti. Türkiye yarısından fazlası 30 yaş altı olan genç nüfusuyla hızla gelişmekte. Ülke riski

bahanesiyle yatırımdan uzak duran batılı yatırımcılar, yeni çıkacak başarı hikayelerini kaçırdıkça pişman olacaklardır” dedi.

Aktaş Holding AR-GE Alanında Yeni Yatırımlarına Devam Ediyor

  • Hava süspansiyon sistemi üretiminde dünyanın en büyük firmaları arasında yer alan Aktaş Holding’in, ileri teknoloji imkanlarıyla geliştirdiği ürünlerde, optimum malzeme kullanılarak, çevre dostu, daha hafif, esnek ve dayanıklı özellikler ön plana çıkarken, küresel düzeyde markalaşma vizyonuyla hareket eden Aktaş Holding, mükemmellik kültürüne dönüşüm anlayışı gereği Endüstri 4.0 çalışmalarına ağırlık veriyor…

Bursa, 20.04.2017 – Hava süspansiyon sistemi üretiminde dünyanın en büyük firmaları arasında yer alan ve 100’den fazla ülkeye doğrudan ihracat gerçekleştiren Aktaş Holding, yenilikçi bakış açısı doğrultusunda geleceğin teknolojilerini günümüz standartlarıyla buluşturmaya devam ediyor.

Küresel düzeyde markalaşma vizyonu doğrultusunda hareket eden Aktaş Holding, AR-GE alanındaki öncü çalışmalarına devam ederken, son teknolojiye sahip nitelikli hava süspansiyon ürünleri ve yapı sektörüne yönelik EPDM esaslı su yalıtım membranlarının yanı sıra; yeni yatırımı olan nitelikli Powertech markasıyla da pazara endüstriyel hortum ürünleri sunarak, ürün gamını genişletmeye devam ediyor.

Aktaş Holding, modern üretim tesislerinde AR-GE çalışmaları sonucu geliştirdiği üstün kalite standartlarına sahip ürünlerle, dünya ölçeğindeki tüketici beklentilerine en hızlı ve etkin şekilde yanıt vererek, sektöre yüksek düzeyde katma değer sağlamayı da sürdürüyor.

Ürün Geliştirme Öncelikli Üretim Modeli

Almanya’dan Çin’e, ABD’den Brezilya’ya kadar dünyanın her noktasında başarıyla faaliyetlerini sürdüren Aktaş, daima mükemmeli hedefleyen bir anlayışla gelecek yolculuğunu sürdürebilmenin, teknolojiye yatırım ve yenilikçi AR-GE çalışmaları ile mümkün olacağına inanıyor.

Bu kapsamda Aktaş Holding, geniş ürün gamı ve entegre üretim hacminin yanı sıra, çözüm odaklı üretim kabiliyeti ve AR-GE – inovasyon odaklı stratejiler geliştirerek, sürdürülebilir başarılara odaklanmış durumda…

Aktaş Holding, AR-GE ve inovasyon çalışmalarına yönelik her yıl mevcut cirodan ayırdığı payı, kısa vadede yüzde 5’ler seviyesine çıkarmayı hedefliyor.

Türkiye’nin En Fazla Patent Başvurusu Yapan Firması

Aktaş Holding’in ileri teknoloji imkanlarıyla geliştirdiği ürünlerde, optimum malzeme kullanılarak, çevre dostu, daha hafif, esnek ve dayanıklı özellikleri ön plana çıkmaktadır.

TAYSAD’ın düzenlemiş olduğu Patent- Faydalı Model- Endüstriyel tasarım alanında, son 3 yıldır Türkiye’nin en fazla Patent/Faydalı model başvurusu yapan firma ödülüne layık görülen Aktaş Holding’in, dünya ortalamaları ölçeğinde halen toplamda yaklaşık 90 adet patenti, 15 faydalı modeli, 3 uluslararası patenti, 1 ülkesel patent başvurusu bulunuyor. Aktaş Holding, her yıl da en az 10 adet patent başvurusu gerçekleştirmektedir.

Dijital Dönüşüm ve Markalaşmaya Yöneldi

Aktaş Holding olarak, 2017 yılıyla birlikte dijital dönüşüm ve küresel düzeyde markalaşma çalışmalarına ağırlık verdiklerini aktaran Aktaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Kurulu Başkanı Sami Erol, “Dijital tedarik zinciri ile verimli makine/insan işbirliği, gerçek zamanlı veri yönetimi, güç ve enerji yönetimi, toplam kalite ve ekipman verimliliğini geliştirme, maliyet azaltma, hata kaynaklarının hızlı şekilde tanımlanması ve ani bozulmaların önüne geçerek, anlık geribildirimlerin sağlanması amacıyla, üretim proseslerimizi ve tedarik zincirimizi mükemmellik kültürüne dönüştürme gayretindeyiz. Bu çerçevede de büyük önem verdiğimiz Endüstri 4.0 çalışmaları kapsamında saha analiz çalışmaları başlattık” dedi.

Enerji Verimliliğini Önceliyor

Aktaş Holding olarak, kuruldukları günden bu yana enerji verimliliği ve enerji kaynaklarının etkin kullanılmasını öncelik haline getirdiklerine vurgu yapan Sami Erol, “Yenilikçi ürünlerimizin devreye alınması noktasında, ulusal ve uluslararası işbirlikleri ile sektördeki gelişmelere destek vermek, ana hedeflerimiz arasındadır. Nitekim Avrupa Birliği’nin teknoloji geliştirme programlarından olan ‘HORIZON 2020’ projesi kapsamında, aynı alanda faaliyet gösteren çok sayıda paydaşın farklı ihtiyaçları gündeme getirdiği bir ortamda, enerji verimliliği ve enerji kaynaklarının etkin kullanılmasının amaçlandığı SPEAR (Smart Prognosis of Energy with Allocation of Resources ) projesinde oluşturulan konsorsiyumda, Aktaş Holding olarak yerimizi alacağız. Sürekli artan enerji tüketiminin çevresel, ekonomik ve sürdürülebilirlik problemlerinin üstesinden gelmek, önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Bu doğrultuda, Ar-Ge ve inovasyon kültürünün kazanılmasına katkı sağlamak amacıyla, sorunların üniversite ve sanayi işbirliği içerisinde çözümüne yönelik olarak, ulusal düzeyde SANTEZ, TÜBİTAK ve BEBKA projelerimize de tüm hızıyla devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.