Kızılcahamam Maden Suyu, 60. yılını yepyeni bir kampanya ile kutluyor

1957 yılından beri faaliyet gösteren Kızılcahamam Maden Suyu, 60. yılında ‘Yedikleriniz Midenize Oturmasın’ mottosu ile yeni bir kampanya başlattı. İletişim çalışmalarını, son zamanlarda adını başarılı kampanyalarla duyuran RETA ile sürdürecek olan firma, başlattığı kampanya ile tüketici kitlesini de genişletmeyi hedefliyor.

Kapsamlı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan Kızılcahamam Maden Suyu’nun 60’ıncı yıl iletişim çalışmaları, ilk yayın tarihinden itibaren ses getirdi. Maden suyu markaları arasında Kızılcahamam’ın marka değerini yükseltmek ve özellikle ‘Y’ kuşağına marka bilinirliğini artırmak hedefiyle oluşturulan kampanya, eğlenceli görselleri ile dikkat çekiyor. Kalıpları aşan kampanya, RETA’nın imzasını taşıyor. Görsel havuzlarından seçilen fotoğraflar yerine, özel çizimlerle hazırlanan kampanya, hedef kitleye de özel olduğunu hissettiriyor.

Ersan: Bu kampanya değişimin sonucu

RETA’nın yenilenen ekibinin başında yer alan Kreatif Direktör Serkan Ersan; “Hazımsızlık çekenlerin ilk aklına gelen rahatlama yöntemi maden suyu içmektir.  Bizde RETA olarak bakış açımızı bu farkındalık üzerinden giderek oluşturduk. Belirlediğimiz yol haritasını illüstürasyonlarla birleştirerek sağlam bir kampanya ortaya çıkarttığımızı düşünüyoruz. Bu iş RETA’nın da değişiminin bir sonucu. Stratejisti ile reklam yazarı ile müşteri ilişkileri ile yepyeni ve dinamik bir kadroyuz. Ekip olarak iyi ve büyük bir kampanyaya imza atmamız, diğerlerinin de ipucudur aslında” diyerek kampanyaya ve ekibine duyduğu güveni aktardı.

“Her mecrada yer alacak”

Kampanyanın tüm mecralarda da yer alacağına vurgu yapan Ersan, “Özellikle yaz aylarında, hem sağlıklı hem de yüzde 100 doğal olan bir içeceğe yönlendirmek, gençlere de bunu aşılamak, bizim için önemliydi. Zaten bu nedenle eğlenceli çizimler kullandık” dedi.

Sosyal medyadan mağaza içi uygulamalara, OHH’dan (out of home) şişe ve ambalajlara kadar uygulanan kampanya, Kızılcahamam Maden Suyu’nun 60’ıncı yılına damgasını vuracak gibi görünüyor.

Teknik Alüminyum Bu Yıl da İhracatın Yıldızı

2016 yılında 25 ülkeye 71.5 milyon dolarlık Alüminyum & Sac Levha ve Folyo ihracatı gerçekleştiren Teknik Alüminyum’a, İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) tarafından İhracat Başarı Ödülü verildi.

Türkiye’nin ilk yassı ürün üreticisi ve kendi alanının en ileri teknoloji platformuyla sürekli döküm öncüsü Teknik Alüminyum, 2016 yılında gerçekleştirdiği yaklaşık 71,5 milyon dolarlık ihracatla, kendi alanının ihracat lideri oldu.

İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) tarafından, 2016 yılının başarılı ihracatçılarını ödüllendirmek amacıyla 12 Nisan 2017 Çarşamba günü Raffles İstanbul Otel’de gerçekleştirilen 7. İDDMİB İhracat Başarı Ödülleri Töreni’nde, Teknik Alüminyum, Alüminyum & Sac Levha ve Folyo ihracatında ihracat ödülü ile onurlandırıldı.

Ekonomi Bakan Yardımcısı Fatih Metin’in katılımıyla gerçekleştirilen gecede, ihracat başarı ödülünü Teknik Alüminyum adına Satış ve Pazarlama Direktörü Mert Demirci, İDDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Rıdvan Mertöz ve İDDMİB Yönetim Kurulu üyesi Ayşegül Çapan’ın elinden aldı.

2016 yılında, 25 farklı ülkeye toplam 71,5 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini söyleyen Demirci, “Çalışanlarımızın bilgi ve becerisi, bizi rekabette farklılaştıran kurum kültürümüz ve Türkiye’de öncü yassı alüminyum sektöründeki tecrübemizle, ülkemizde olduğu gibi geniş bir coğrafyaya yayılan ihracat pazarlarımızda müşterilerimizin rekabet gücüne katkı sağlıyoruz. AR-GE, ürün geliştirme, ölçümleme, test / analiz yetkinliklerimiz, dünya standartlarında üretilen ürünlerimiz, tavizsiz kalite ve üst düzey hizmet anlayışımızla, ülkemiz ihracatına katkı yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Teknik Alüminyum, 2016 yılında İsviçre, İtalya, Almanya, Polonya, İspanya, Rusya, Fransa, Slovenya, Çek Cumhuriyeti, İngiltere, Belçika, Portekiz, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Bulgaristan, Belarus, İsrail, Yunanistan, Slovenya, Bosna Hersek ve Macaristan olmak üzere 25 ülkeye ihracat gerçekleştirdi.

Enerji Sektöründe Serbest Tüketici Uygulaması Başladı!

Enerji sektöründe serbest tüketici kavramının hayata geçirilmesi, şirketler ve müşteriler için piyasada önemli fırsatlar doğururken, serbest tüketicinin kazandığı haklar, enerji şirketleri için önemli riskler oluşturabiliyor. Experian, etkin kredibilite yönetim süreçleri ile müşteri ödemelerinden kaynaklanabilecek riskleri minimuma indirirken, gerek şirketlerin gerekse tüketicilerin elde edeceği kazançların en yüksek seviyelere çıkarılabilmesi için enerji sektörü liderlerine çözüm önerileri sunuyor.

Enerji sektöründe serbest tüketici kavramı uygulaması hem şirketler hem de müşteriler için önemli fırsatlar doğurduğu gibi serbest tüketicinin kazandığı haklar, enerji şirketleri için önemli riskler de oluşturabiliyor. Özellikle müşterilerin kredi risk yönetiminin gerekliliği kaçınılmaz olurken, müşteri hedefleme süreçlerinden, tahsilat yönetimine kadar, etkin stratejilerin belirlenmesi büyük önem taşıyor.

Experian Türkiye Genel Müdürü Mehmet Bozacıoğlu özellikle elektrik perakende sektörünün öne çıkan önceliklerinden birinin, abonelerde farkındalık yaratılarak serbest tüketim anlaşmalarına geçirilmesi yoluyla kontratlı sayısının arttırılması olduğunu belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: ‘Mevcut durumda geçerli olan serbest tüketici limitinin ileriki dönemlerde kaldırılmasıyla ya da düşürülmesiyle birlikte, sektörde perakende firmaları arasında daha yüksek rekabet ortamının oluşması, özellikle fiyat hassasiyeti yüksek abonelerin daha avantajlı alternatiflere yönlenmelerini tetikleyecek’.

Mehmet Bozacıoğlu piyasadaki tüm enerji firmalarının, kendi bölgeleri ve dağıtım bölgeleri dışındaki bölgelerle ilgili sağlıklı bir büyüme stratejisi geliştirmeleri gerektiğini belirtti ve ekledi: ‘Kredibilite riski düşük ve fiyat hassasiyeti yüksek olan müşterilerin belirlenmesi ve tekliflerin iletilmesi sürecinde atılacak adımların, veri kaynaklı analizler ve sektör uzmanları ile tasarlanmış karar destek sistemleri ile sistematik olarak yapılması mevcut risklerin en etkin seviyede yönetilmesinde önemli derecede rol oynuyor. Experian olarak, serbest tüketici portföyünü etkin bir şekilde büyütmek adına doğru kanal, doğru müşteri ve doğru teklif bileşenlerini bir araya getiren altyapı ve danışmanlık hizmetleri sunuyoruz’.

Experian’ın enerji sektörü liderlerine sunduğu öneri ve tavsiyeler arasında şunlar yer alıyor;

  • Etkin müşteri segmentasyonu (hangi abonelere hangi tekliflerin sunulacağının, ne tip aksiyonlar alınacağının granüler olarak belirlenmesi)
  • Tahsilat yönetim çerçevesinin oluşturulması
  • Müşteri ve veri odaklı kredi risk yönetimi pratiklerinin adaptasyonu

Türkiye’nin İlk Katma Değer Endeksi Raporu Açıklanıyor

Türkiye’nin insan kaynağı, üretim, AR GE ve iletişimde daha yenilikçi, katma değeri daha yüksek bir çalışma düzenini yaratarak uluslararası rekabette daha ileriye gitmesine katkı sağlamak amacıyla kurulan Katma Değer Hareketi Derneği, 500 şirkette yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıklıyor. Demir çelik, otomotiv, tekstil, elektrik-elektronik, enerji, inşaat, kozmetik ve bilişim alanlarında üretim yapan kuruluşlara birebir ziyaretler ile hazırlanan Türkiye Katma Değer Endeksi Raporu’nun sonuçları 11 Mayıs 2017’de Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenecek Uluslararası Katma Değer Konferansı’nda paylaşılacak.

Ülkelerin kalkınmasında önemli rol oynayan katma değerli üretimin önemine dikkat çekmek amacıyla 2015 yılında kurulan Katma Değer Hareketi Derneği, bir buçuk yıl süren çalışmasını tamamladı. Türkiye’nin katma değer endeksini belirlemek üzere yürütülen çalışmanın sonucunda hazırlanan rapor, 500 şirketin birebir ziyaretiyle sonuçlandı. Çalışmanın ayrıntıları ile ilgili bilgi veren Katma Değer Hareketi Derneği Başkanı Begüm Özdoğularlı, Türkiye’nin en büyük hedefi olan sanayide büyük dönüşüm hamlesini yakalayabilmesine büyük katkı sağlayacağına inandıkları raporun, katma değerli üretim alanında da farkındalık yaratacağını söyledi.

Özdoğularlı: ‘Ülkemize katma değer yaratmayan üretim cari açığı artırıyor’ Türkiye’nin 1960’lardan beri seçtiği sanayi kalkınma modelinin emeğe dayalı hafif sanayi ve montaj ağırlıklı olduğunu söyleyen Özdoğularlı: “Bu yaklaşım ülkemizde üretilen katma değerin sınırlı kalmasına neden oldu. Son yıllarda yapılan ihracat hamlesi, ancak yüksek ithal girdi ile mümkün olduğundan, ülkemizin cari açığının yükselmesine neden oldu. Ayrıca; düşük karlarla yapılan işler ve haksız rekabet, yüksek maliyet ve yenilikçilikten uzak bir çalışma ortamı yarattı. Bizler, ülkemizdeki katma değerin düşüklüğünü yakından gözlemleyen, farkındalığı yüksek bir grup olarak sadece sanayi değil sağlık, eğitim, turizm, moda, sanat gibi diğer tüm alanlarda da yapılacak katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerin ülkemizi bu hedefe ulaştıracağına inanarak yol haritamızı çizdik. Devlet de verdiği teşviklerle bu oluşumun adımlarını attı. Ancak iş dünyasının bu gelişmeler ışığında yeterince yol kat edememesi bizleri sektörünün en iyilerini bir araya getirerek içinde bulundukları iş kollarını daha iyiye ulaştırmaları için destek vermeye itti” dedi.

Rapor Uluslararası Katma Değer Konferans’ında Açıklanacak

Sadece ulusal değil uluslararası platformlarda da her sektörün katma değeri yüksek çalışma programını hedeflediği bu oluşumda işverenler, üretim departman müdürleri, insan kaynakları uzmanları, AR GE müdürleri, üniversite öğrencileri, akademisyenler, STK liderlerinin görev aldığını söyleyen Özdoğularlı: “Her üye sektöre göre ayrılan komisyonlarda çalışmalar yapıldı. Cirosu 5 milyon ile 20 milyon dolar arasındaki şirketlere gönderdiğimiz ön başvuru formlarının değerlendirilmesinin ardından ziyaretlere başladık. Bir buçuk yılda 500 firmayla birebir görüştük. Kriterleri belirlerken kadın çalışan sayısı, yeni ürün ve inovasyona verilen önem, patentli ürün sayısı, yeril hammadde kullanımı ve iş güvenliği uygunluk konularını titizlikle inceledik. Türkiye’de bu alanda yapılan ilk ayrıntılı raporun sonuçlarını 11 Mayıs 2017’de düzenleyeceğimiz Uluslararası Katma Değer Konferansı’nda açıklayacağız” dedi.

Tezcan hem istihdam da hem ihracatta hedef büyütüyor

Geçen yıl yaptığı yeni ürün ve tesis yatırımı ile üretim kapasitesini neredeyse iki kat artıran ve ek tesisi için sıfırdan mavi yaka kadrosu oluşturan Tezcan, şu anda 70’den fazla ülkeye ihracat yapıyor. Markanın 2017 hedefi ise net: Mühendis ve yönetici istihdamına ağırlık vererek, yeni ürün GALVALUME ile yurt içi ve yurt dışında pazar payını daha da büyütmek. Tezcan yeni planlarını İzmir’de düzenlediği toplantıda paylaştı.

14 Nisan 2017, İstanbul;

Türkiye’nin yüzde 100 yerli sermayeli ilk yassı mamul üreticisi Tezcan, geçen sene yaptığı 135 milyon USD değerindeki ek tesis ve yeni ürün yatırımlarıyla yakaladığı rüzgârı 2017 yılında da devam ettiriyor. Bu yıla hızlı bir giriş yapan Tezcan, yeni hedef ve planlarını; Swissôtel Büyük Efes İzmir’de iş ortaklarına yönelik düzenlendiği toplantıda anlattı.

Yakın zaman önce 75.000 m² alana yayılan ek tesisini faaliyete alarak üretim kapasitesini 700 bin tondan 1.3 milyon tona çıkartan Tezcan, Türkiye’de bir ilk olan ve korozyon dayanımı üç kat daha üstün bir malzeme olarak öne çıkan yeni ürünü GALVALUME’u tanıtmıştı. Marka tesis ve ürün yatırımı sonrası; ağırlığı mavi yaka olan 145 kişilik personel alımı yapmış, böylelikle çalışan sayısını 465’den 610’a arttırmıştı.

Tezcan, geçen yıl başlattığı başarılı hamlelerini 2017 yılında da istikrarla devam ettiriyor. Bu sene için yönetici ve mühendis pozisyonları için alım yapma kararı alan marka, yeni ürünün GALVALUME’un kullanımının yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da yaygınlaşması için çalışıyor.

Tezcan’ın 2017 yılında çalışmalarına aynı hız ve istikrarla devam ettiğini anlatan Tezcan Satış Yöneticisi Gülçin Sarıkaya, “110 bin m2’si kapalı olmak üzere toplam 210 bin m2’lik alana yayılan fabrikamıza kattığımız yeni tesisimiz için personel alımına bu yıl da devam edeceğiz. Geçen yıl yeni yatırımlarımız ile devreye alınan hatlar için sıfırdan mavi yaka kadrosunu oluşturmuştuk. Bu sene ise üretim hatlarına mühendis ve büyüyen yapımıza destek için yönetici pozisyonlarında alım yapacağız” dedi.

Hem ekonomik hem dayanıklı…

Yeni ürünleri GALVALUME’a hem yurt içinden yurt dışından da büyük ilgi olduğunu anlatan Sarıkaya, “GALVALUME Türkiye pazarına girdiği ilk günden bu yana çok sevildi. Kullanım alanı giderek genişliyor. Biz de ürünümüzü ve sunduğu avantajları daha geniş kitlelere anlatmak için yoğun olarak çalışıyoruz. Kaplamanın içeriğinde birbirine yakın oranlarda bulunan alüminyum ve çinko sayesinde yüksek korozyon dayanımına sahip olan GALVALUME, ekonomik olmasının da getirdiği avantaj ile yurt dışından da büyük ilgi gördü” dedi.

Sarıkaya, “GALVALUME Amerika ve Avrupa’da özellikle devlet ihalelerinde yoğun ilgi gören bir ürün. Bu ürünümüz ile müşteri portföyümüzü arttırmayı hedefliyoruz. Geçen yıl yüzde 10 civarında bir büyüme yakaladık. Bu sene de yüzde 10 ila 15 bandında büyüme hedefimiz bulunuyor” dedi.

Türkiye’nin Makinecileri’nden Makine Tanıtım Grubu’na veda

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB), 2016 yılına ait faaliyetlerini ve 2017 yılı çalışma programını ele aldığı 17. Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Kurulda, Şubat ayında yayınlanan kanunla kapatılmasına karar verilen ‘Makine Tanıtım Grubu’na (MTG) emeği geçenlere hatıra plaketi takdim edildi.

Genel Kurulun açılış konuşmasını yapan MAİB Başkanı Adnan Dalgakıran, Türk makine sektörünün bilinirliğini artırmak ve sektörün sorunlarına çözüm bulmak amacıyla MTG’nin 10 yıl boyunca önemli çalışmalara imza attığını belirtti. Sektörün dinlenmesi, öneminin fark edilmesi ve teknoloji üretebilmesi için bu yola çıktıklarına dikkat çeken Dalgakıran, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim için önemli üç konu vardı. Birincisi, makine sektörünü iş dünyasına, bürokrasiye, her kesime anlatmak. Bu stratejimizi ‘Tıkır Tıkır’ kampanyamızla lanse ettik. İkincisi, birlikte hareket eden bir sektör haline gelebilmekti. Bunu da süreç içinde başardık. Federasyonumuzla beraber kendi içinde konuşabilen, tartışabilen, çözüm üretip kararlar çıkarabilen, bunları gerekli mercilere iletip takibini yapabilen bir duruma geldik. Sonuncu arzumuz ise ‘kurumsallaşma’ idi. Sektör olarak sistematik bir duruma gelebilmek için MAİB Başkanlığımın son bir yılında da bu çalışmamızı tamamlamayı umuyoruz.”

Türkiye ekonomisinin en büyük sıkıntısının orta-düşük/düşük teknolojik sanayi üretimi olduğuna vurgu yapan Dalgakıran, “Sektör olarak hedefimiz iş yapma kültürümüzü değiştirip teknolojiye yönelerek, gelişmiş ülkeler ile Türkiye arasındaki makası kapatmak ve refah seviyesi yüksek bir ülke haline gelmek” dedi.

“Dernekleri yaşatmak için değil güçlendirmek için çalışmalıyız”

Şubat ayında alınan kararla kapatılan tanıtım grupları arasında yer alan MTG’nin sektörüne önemli katkılar sağladığına dikkat çeken Dalgakıran, “Sektörüne böylesine fayda sağlayan derneklerin, grupların yaşaması gerektiğini söylemek bizleri çok üzüyor. Yaşamasını değil ne kadar güçlü olduğunu konuşmalıyız, bunun için çalışmalıyız” açıklamasında bulundu.

Gerçekleştirilen Genel Kurulun ardından, Makine Tanıtım Grubu’nun kurulduğu 2007 yılından bu yana görev üstelenen ve emeği geçen Yönetim Kurulu Üyeleri, sektörel Dernekler, çözüm ortakları ve profesyonel kadroya hatıra plaketi verildi. MAİB Başkanı Adnan Dalgakıran ve Yönetim Kurulu Üyelerine plaketlerini sektörün duayen isimlerinden Hasan Büyükdede takdim etti.

Törende, Makine İmalat Sanayii Dernekleri Federasyonu üyeleri de plaket verilen kuruluşlar arasında yer aldı.

Yılın Seçilmiş Ürünleri, 2. kez sahiplerini buluyor.

1987’den günümüze kadar 37 ülkede 3.5 milyar tüketiciye ulaşan ve Türkiye’de ikinci kez gerçekleşecek “Yılın Seçilmiş Ürünü” programı kapsamındaki Tüketici İnovasyon Ödülü 2017 kazananları, 20 Nisan 2017 tarihinde The St. Regis İstanbul’da düzenlenecek ödül töreniyle sahiplerini bulacak. Üretici firmalar ve perakende, medya ve araştırma sektörünün önde gelen yöneticilerini bir araya getirecek ödül töreninde, araştırma şirketi Nielsen’in 4.109 tüketici ile yüz yüze görüşerek yaptığı anketler sonucunda kazanan ürünler açıklanacak. Son 24 ayda pazara çıkan ürünlerin katıldığı ve tüketicilerin, ürünleri “albenisi”, “inovatif özelliği” ve “performansına” göre değerlendirdiği yarışmada ödül alacak ürünler, Türk tüketicilerinin referansı olan “Yılın Seçilmiş Ürünü (YSÜ)” logosunu 1 yıl boyunca tüm iletişim çalışmalarında taşımaya hak kazanacak. 2016 kazananları YSÜ logosuna bir sene boyunca reklamlarında ve ürün paketlerinde yer verirken, 2017 kazananları da Nisan ayı itibariyle YSÜ logosunu iletişim çalışmalarında kullanmaya başlayacak.

Yılın Seçilmiş Ürünü programını ikinci kez Türk tüketicileriyle buluşturmaktan büyük heyecan duyduklarını ifade eden Yılın Ürünü Türkiye Kurucusu Çiğdem Micozkadıoğlu: “Tüketicilerin görüşlerini değerlendiren, tamamen tüketici odaklı olan Yılın Seçilmiş Ürünü programıyla, gelecek yıllarda tüketici ürünleri ve hizmet sektörlerinde daha geniş kategorilere ve daha çok tüketiciye ulaşmayı hedefliyoruz. Alışveriş için böyle şeffaf bir seçim ve bu seçimlerin ödüllendirilmesi süreci, hem markalar hem de tüketiciler için oldukça faydalı ve geliştirici bir araç.” dedi.

İZODER’in yeni başkanı Levent Pelesen oldu

Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği’nin (İZODER) Olağan Genel Kurulu’nda, başkanlığa oy birliği ile Levent Pelesen seçildi. İZODER’in yeni Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, “Yalıtım sektörü için bir başvuru merkezi olarak, yalıtım konusunda kamu ve kamuoyunu bilinçlendirmeye devam edeceğiz. Sektör adına çıkması beklenen yasa ve yönetmeliklerin takipçisi olacağız” dedi.


Türkiye’de yalıtım bilincinin ve yalıtım sektörünün geliştirilmesi misyonunu başarıyla sürdüren İZODER’in Olağan Seçimli Genel Kurul Toplantısı, 13 Nisan Perşembe günü Sheraton Otel Ataşehir’de yapıldı. Genel Kurul öncesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün de katıldığı öğle yemeğinde, yalıtım sektörünün sorunları ve çözüm yolları konuşuldu. Prof. Dr. Mustafa Öztürk, yalıtım sektörünün öneminin farkında olduklarını belirterek, enerji verimliliği ve enerji tasarrufu için doğru malzemeler ve kaliteli işçilikle yapılan ısı yalıtımının, ülke ekonomisine katkılarının altını çizdi.
“Yeni yönetmelikler mutlaka çıkacak”
Ayrıca yalıtım sektörünün uzun zamandır çıkmasını beklediği ses ve su yalıtımı yönetmeliklerinin de mutlaka çıkartılacağını belirten Mustafa Öztürk, sektördeki kayıt dışı uygulamalar ve haksız rekabetin önlenmesi için de sektör dernekleri ve Bakanlığın birlikte hareket etmesinin önemini vurguladı.

Genel Kurul’da İZODER 12. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, başkanlığı süresince İZODER’de yapılan çalışmaları anlatarak, yeni yönetim kuruluna başarı dileklerini iletti. Dernek üyelikleri sona eren ancak İZODER’in kuruluş aşamasında görev alan ve geçmiş yıllarda derneğin faaliyetlerine önemli katkılarda bulunan üyelere İZODER Onur Üyeliği Belgeleri de takdim edildi. Kurucu Üye ve 2. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Korhan Işıkel, Kurucu Üye Bülent Kıraç, 7. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Arif Nuri Bulut ve 9. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Arıman’a Onur Üyeliği Belgeleri Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu tarafından verildi.

İZODER’in yeni başkanı görevi devraldı


Programın ikinci bölümünde İZODER’in yeni Yönetim Kurulu Belirlendi. Yönetim Kurulu Başkanlığına MARDAV Genel Müdürü Levent Pelesen’in seçildiği İZODER’de, Başkan Vekilliğine İZOCAM Genel Müdürü Levent Gökçe ve ERYAP Yönetim Kurulu Üyesi Emrullah Eruslu getirildi.
“Beklenen yasa ve yönetmeliklerin takipçisi olacağız”
Sektörün gelişimine katkıda bulunmayı hedeflediklerini vurgulayan Levent Pelesen, yaptığı konuşmada, İZODER’in yalıtım sektörü için bir başvuru merkezi olmaya ve yalıtım konusunda kamu ve kamuoyunu bilinçlendirmeye devam edeceğini belirtti. Sektörün büyümesi ve gelişimi için yeni yönetimin de gerekli çalışmaları aralıksız sürdüreceğini ifade eden Levent Pelesen, yeni çalışma döneminde, sektör adına çıkması beklenen yasa ve yönetmeliklerin takipçisi olacaklarını söyledi.

İZODER’in yeni yönetimi uzun bir çalışma dönemine hazır
İZODER Murahhas Üyesi Ertuğrul Şen’in Başkan Yardımcısı olarak görevini sürdüreceği yeni Yönetim Kurulu Üyeleri şu isimlerden oluşuyor: KALEKİM Genel Müdürü Altuğ Akbaş (Sayman), ODE Genel Müdürü Ali Türker, GÜNEY YAPI Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bülent Güney, SİNERJİ YALITIM Genel Müdürü Ahmet Yaşar, BASAŞ Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Ateş, RAVABER Genel Müdürü Harun Hasyüncü, ÖZGÜR ATERMİT Yönetim Kurulu Üyesi Levent Özgür, BTM Yönetim Kurulu Üyesi Orkun Ürkmez, TRAKYA CAM Pazarlama ve Satış Başkan Yardımcısı S. Ebru Şapoğlu, BETEK Yalıtım Grb. Direktörü Taner Soner Şahin, DKM İnşaat Genel Müdürü Volkan Dikmen.
Levent Pelesen

1964 Bursa doğumlu Levent Pelesen, 1988 yılında yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Yapı Fiziği konusunda eğitim aldı. Türkiye’de bina ısı yalıtım sektöründe yüksek teknoloji malzemeleri ile yeni sistemlerin geliştirilmesi ve uygulanmasında etkin rol aldı. 1995 yılında Mardav Yalıtım AŞ’nin kuruluşunda bulundu ve Satış Müdürü olarak göreve başladı. 1999 yılında Genel Müdürlük görevini aldı ve 2001 yılından bu yana Yönetim Kurulu Üyeliğini ve Genel Müdürlük görevini sürdürüyor. Halen, ToroussYapı Elemanları Üretim ve Pazarlama şirketinin Yönetim Kurulu Üyeliği, Ravago Türkiye İcra Kurulu üyeliği, Ravaber Yapı Ürünleri AŞ Yönetim Kurulu Üyeliği ve Stoper Yapı ve Yalıtım Sistemleri AŞ Yönetim Kurulu Üyelikleri bulunmaktadır. Levent Pelesen, evli ve iki çocuk babasıdır.

“Perakendeye sıradan bir ürün ile gidemeyiz”

Organize gıda perakende sektörünün en büyük organizasyonu olan Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nda (YZB 2017), sektörde farklılaşmanın ve markalaşmanın ipuçları katılımcılarla paylaşıldı. Moderatörlüğünü Markam Kurucusu ve Marka Danışmanı Güven Borça’nın gerçekleştirdiği “Farklılaşma, Markalaşma” oturumunda Şölen CEO’su Elif Çoban, “Sektörde rakipleri takip etmek yerine yeni kategoriler yaratarak Türkiye’den 100 ülkeye ulaştık. Yeni Ar-Ge merkezimizle, 2017’de de pazarda farklılaşacağız” dedi

Türkiye Perakendeciler Federasyonu tarafından bu yıl 9’uncu kez organize edilen Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor Konferansı ve Fuarı’nda (YZB 2017) markalaşma ve farklılaşmanın ipuçları Güven Borça’nın modaretörlüğünde gerçekleşen “Farklılaşma, Markalaşma” oturumunda konuşuldu. Şölen CEO’su Elif Çoban’ın konuk olduğu oturumda Türkiye’den dünyaya uzanan markalaşma sürecini katılımcılarla paylaşıldı.

Rekabetin fazla olduğu perakende sektöründe zoru başardıklarını anlatan Elif Çoban, “1989 yılında günlük üretim kapasitesi 10 ton ve 50 kişilik bir aile şirketi olarak kurulduk. Kurulduğumuz dönemde rekabet çok büyük, rakipler tanınmış, dağıtım güçleri kuvvetli ve tüketici nezdinde rakiplerin bilinirlikleri çok güçlüydü. Kısıtlı bir sermayeyle böyle bir ortamda markalaşma yerine ihracatla faaliyetlerine başladık. İlk etapta Türki Cumhuriyetler’e ve Rusya’ya ofis açarak o dönemde Rusya’ya yüzde 95 ihracat gerçekleştirdik” dedi.

“100 ÜLKEYE İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİYORUZ”

Şölen’in gerçekleştirdiği önemli yatırımlarla günlük üretim kapasitesini 800 tona ulaştığını belirten Çoban, fabrikalarının teknolojik anlamda dünyanın en büyük üç fabrikası arasında olduğunu kaydetti. Yaşanan gelişmelerle birlikte 2007 yılında Türkiye’nin ihracat rekortmeni sıralamasına girdiğini anlatan Şölen CEO’su Elif Çoban, şöyle devam etti: “Şu an 100’e yakın ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Hem Türkiye’de hem de bulunduğumuz pazarlarda farklılaşmak adına tüm fırsatları değerlendiriyoruz. İlk adımlarımız ikramlık ve çocuk kategorisinin eksikliğini fark ederek bu alana yoğunlaşmamız oldu. Sektördeki fırsatları değerlendirerek Türkiye’deki pazar payımızı yüzde 35 seviyesine taşıdık” dedi. Perakende sektörüne sıradan bir ürünle gidemeyeceklerini aktaran Çoban, şöyle devam etti: “Düşünebildiğimiz her şeyi üretebiliriz ama perakendeye öyle ürünler götürdük ki, ‘Şölen yaparsa marka yapar algısı’ yarattık. 2016 yılında açtığımız Ar-Ge merkezimiz ile inovasyon süreçlerimiz ivme kazanacak.”

“MERKEZDEN UZAKLAŞTIKÇA YEREL MARKET GÜÇ KAZANIYOR”

İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da yerel marketlerin çok güçlü olduğunu belirten Elif Çoban yerel zincirler için önerilerde bulundu. Merkezden uzaklaştıkça büyük marketlerin güç kaybettiğini aktaran Çoban, “Bulunduğunuz yerde güçlü olmak, işin kontrolünde olmak çok önemli. Bu anlamda sektörde büyük zincirlerin nerede olduğunu görüp, kendinizin güçlü olduğu yerlere odaklanmak başarıyı getirecektir. Temel mesele ise rakibi ve kendinizi analiz etmek, daha farklı neler yapılabileceğini düşünmek” dedi. Yerel zincirlerin Türkiye’nin en dinamik şirketler olduğunu söyleyen Elif Çoban yerel zincirlere ihtiyacın her zaman olduğunun da altını çizdi.

Türkiye’de her üç taraftardan biri deplasmana gidiyor

Seyahat sitesi momondo’nun yeni araştırması, spor ile seyahat arasındaki ilişkiyi mercek altına alıyor. Spor tutkunu beş ülkede yapılan araştırmaya göre Türk taraftarlar deplasmana gitmeyi en çok sevenler arasında!

Bu akşam oynanacak Olympique Lyon – Beşiktaş maçını izlemek için çok sayıda Türk taraftar Fransa’ya seyahat etti. Tıpkı Fenerbahçe ve Galatasaray’ın Avrupa maçlarında olduğu gibi. Peki Türk taraftarlar arasında deplasmana gitme oranları nasıl? Seyahat sitesi momondo, bu sorunun yanıtını alabilmek için spor tutkusuyla bilinen beş ülkedeki taraftarlara “Tuttuğunuz takımı desteklemek için başka bir şehre ya da ülkeye gidiyor musunuz?” sorusunu yöneltti.

ÜÇ TARAFTARDAN BİRİ DEPLASMANA GİDİYOR

Sonuçlar, Türk taraftarların yüzde 32’sinin deplasman maçlarına gittiğini gösteriyor. Başka bir deyişle her üç taraftardan biri tutkunu olduğu renklerin peşinde yollara düşüyor.

EN FANATİK TARAFTAR BİZDE

Türk katılımcıların yüzde 7’si, şehir veya ülke fark etmeksizin takımının tüm maçlarını takip ettiğini söylüyor. Bu oran, Brezilya, İspanya, İtalya, Portekiz gibi araştırmaya katılan diğer spor tutkunu ülkelerdekinden daha yüksek. Bu alanda en yakın takipçimiz ise yüzde 6’yla Brezilya.

EN YAKIN TAKİPÇİMİZ BREZİLYA

Türkiye’de “Hepsine olmasa da bazı deplasman maçlarına gidiyorum,” diyenlerin oranı, yüzde 14’le yine diğer ülkelerden daha yüksek. Bizi yüzde 13’le Brezilyalı ve yüzde 12’yle İspanyol ve İtalyan taraftarlar takip ediyor. “Nadiren de olsa deplasmana giderim. Bugüne dek en azından birkaç karşılaşmayı yerinde izledim,” diyen Türklerin oranı ise yüzde 11. Bu alanda Brezilya’nın ardından ikinciyiz. En yakın takipçimiz ise yüzde 10’luk oranlarla İspanya ve Portekiz.

“SPOR SAYESİNDE YENİ ÜLKELER KEŞFEDİYORUZ”

momondo sözcüsü Serpil Öztürk, sonuçları şöyle yorumladı: “Türkiye ile ilgili verilerimiz, her yıl çok sayıda taraftarın takımlarının peşinde farklı ülkeleri ziyaret ettiğini gösteriyor. Başka bir deyişle spor tutkusu, seyahati teşvik ederek yeni ülkeleri tanımamıza imkan sağlıyor. Spor dallarına göre incelediğimizde, futbol maçları için yapılan seyahatlerin zirvede olduğunu görüyoruz. Ancak basketbol takımlarımızın uluslararası alanda elde ettiği başarılar, bu spor dalını izlemek için seyahat edenlerin sayısını da hızla artırıyor.”