Teknoloji fütüristi, mucit ve ünlü hacker Pablos Holman ilk defa Türkiye’de Gelen Kutusu x

Pablos Holman World Cities Expo İstanbul’17’de geleceği hackleyecek

Akıllı şehirlerin geleceğine yön veren dünyanın önde gelen kuruluş ve uzmanlarını bir araya getirecek World Cities Expo İstanbul’17’de dünyaca ünlü hacker, teknoloji fütüristi ve mucit Pablos Holman damga vuracak. 15-18 Mayıs 2017 tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan “World Cities Expo İstanbul’17”nin ilk gününde ana konuşmacı olarak yer alacak Pablos Holman, tüm katılımcılara canlı olarak sürpriz bir şov yapacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği World Cities Expo İstanbul’17 – Dünya Akıllı Şehirler Fuarı’17, teknoloji dünyasının önde gelen isimlerini dünya en önemli metropollerinden İstanbul’da ağırlayacak. 15-18 Mayıs 2017 tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek dev organizasyonun ilk gününde, son dönemde geleceğin yeni nesil teknolojilerine benzersiz proje ve icatlarıyla damga vuran dünyaca ünlü teknoloji fütüristi, mucit ve hacker Pablos Holman tüm katılımcılara açık olacak sürpriz bir şov yapacak.

World Cities Expo İstanbul’17’’nin ilk gününde Türkiye’deki takipçileriyle ilk defa bir araya gelecek Pablos Holman, 15 Mayıs 2017 Pazartesi günü açılış programının hemen ardından saat 13:30’da “Hacking the Future” oturumuyla tüm katılımcıların canlı olarak izleyeceği sürpriz bir şova imza atacak. Intellectual Ventures baş mucitlerinden teknoloji fütüristi Pablos Holman bu benzersiz deneyimin yanı sıra teknolojinin geleceği ve hayatı değiştiren yeni nesil icatlar hakkında küresel ipuçları verecek

Yakın geleceğe akıllı şehirler damgasını vuracak

World Cities Expo İstanbul17’de girişimcilik ve ekonomik gelişim, yenilikçilik ve teknoloji, büyük veri ve kent yönetimi, enerji, ulaşım ve akıllı toplum konuları akıllı kentler çerçevesinde mercek altına alınacak. Uluslararası organizasyonda deneyim alanı oluşturulacak, akıllı dönüşüme paydaş firmaları bir araya getirecek. Fuar alanında, fikir liderleri vizyon konferansları düzenleyecek ve sinerji temelli, etkin iş ve network toplantıları gerçekleştirilecek

Teknoloji devleri İstanbul’da

Organizasyonda 50’yi aşkın global ve yerel firma yer alacak. 1.500’ü aşkın iş adamı ile 100’den fazla global ve yerel basın mensubunun izleyeceği World Cities Expo İstanbul’17’nin 5.000’i aşkın profesyonel tarafından ziyaret edilmesi bekleniyor.

Londra’da 2017’nin en büyük halka arzlarından birini Türk şirketi gerçekleştirdi

Global Liman, Londra Borsası’nda halka arz edildi

“Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi” Global Liman İşletmeleri A.Ş.’yi bünyesinde barındıran Global Ports Holding Plc, en önemli küresel finans merkezlerinden Londra’da, 2017 yılının en büyük halka arzlarından birini gerçekleştirdi. İngiltere’de kurulu Global Ports Holding Plc’nin hisseleri, Londra Borsası’nda bugünden itibaren işlem görmeye başladı.

Global Ports Holding’in Londra Borsası’nda halka açılması, Global Yatırım Holding’in Kamuyu Aydınlatma Platformu – KAP’a yaptığı açıklama ile duyuruldu. Yapılan açıklamada arzın toplam büyüklüğünün 177.6 milyon İngiliz Sterlin (230 milyon ABD Doları) ve %10.8’i İngiltere’de yerleşik 3.935 adet bireysel yatırımcıya, %89.2’sinin ise 55 adet kurumsal yatırımcıya tahsis edildiği belirtildi.

Global Ports Holding Avrupa, Karayipler ve Asya ile genişleyecek

Londra Borsası’nda gerçekleştirilen halka arz ile ilgili açıklamalar yapan Global Ports Holding Genel Müdürü Emre Sayın, “Güçlü yatırımcıların teklifimize olan ilgisinden çok memnunuz. İyi çeşitlendirilmiş, benzersiz iş modelimiz ve mükemmel büyüme fırsatlarımız, tanınmış durumda ve şimdi halka arz döneminde oluşturduğumuz stratejimizi sunmak için sabırsızlanıyoruz. Dünyadaki tek bağımsız kruvaziyer liman işletmecisi olarak ilk hamle avantajımızı temel alan Avrupa, Karayipler ve Asya’daki liman operasyonlarımızın kapsamını genişletmeye odaklandık. Bu dönem bizim için çok heyecan verici ve kamuya açık bir şirket olarak yeni hayatımızı dört gözle bekliyoruz” dedi.

“Yeni hissedarlarımızla daha da büyüdük, daha da güçlendik”

Global Ports Holding Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman ise, “Bugün yapılan duyuru, Global Ports Holding için çok önemli ve heyecan verici vizyonumuzu paylaşan yeni hissedarlarımıza hoşgeldiniz diyorum. Onlarla daha da büyüdük, daha da güçlendik. Bu eşsiz işin eş kurucusu olan rahmetli ortağım Gregory Michael Kiez’in asıl tutkusunu gerçekleştirmek için çok çalışan meslektaşlarımıza da ayrıca teşekkür ederim. Borsada işlem gören bir şirket olarak gelişimimizin bir sonraki aşamasını büyük bir inançla bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Global Ports Holding’in Londra’da halka arzına ilişkin Global Yatırım Holding tarafından KAP’a yapılan açıklamada şöyle denildi:

19 Nisan 2017 ve 5 Mayıs 2017 tarihli açıklamalarımıza ek olarak: Roadshow, 11 Mayıs 2017 tarihinde başarılı bir şekilde sona ermiştir. Gelen talebin yeterli olduğunun değerlendirilmesi neticesinde arzın neticelendirilmesi istikametinde karar verilmiştir. Bu çerçevede, Global Yatırım Holding’in liman işletmeciliği faaliyetleri, %89,16 hissesine sahip olduğu ve liman işletmeciliği faaliyetlerini bünyesinde barındıran Global Liman İşletmeleri A.Ş.’nin hisselerinin tamamının Global Yatırım Holding’in dolaylı olarak %89,16’sına sahip olacağı İngiltere’de kurulu olan Global Ports Holding Plc’nin altında toplanacağı şekilde yapılandırılmakta, ve halihazırda Global Liman İşletmeleri A.Ş.’nin hisselerinin %10,84 hissesine sahip olan European Bank for Reconstruction and Development (EBRD), Global Ports Holding Plc’nin %10,84 hissesine sahip olmaktadır. Neticede arz anında Global Port Holding Plc’nin 55.000.000 hissesinin 49.038.000 adedi dolaylı olarak Global Yatırım Holding’e, 5.962.000 adedi ise EBRD’ye ait olmaktadır.

Arz hisse başına 7,4 İngiliz Sterlini fiyattan gerçekleşmiş olup, sermaye artışı ile 7.826.963 yeni hisse ihraç edilmekte ve bunun yanı sıra Global Yatırım Holding de dolaylı olarak sahip olduğu hisselerden, 3.130.785 adet ek satış opsiyonu hissesi de dahil olmak üzere toplam 13.373.584 adet hisseyi, EBRD ise sahip olduğu hisselerden 2.802.140 hisseyi satmaktadır, arz neticesinde Global Yatırım Holding dolaylı olarak Global Ports Holding Plc’nin asgari %56,77 oranında (ek satış opsiyonunun tamamı kullanılsa) hissesine sahip olmaya devam etmektedir. Arzın toplam büyüklüğü 177,6 milyon İngiliz Sterlinidir (230 milyon ABD Doları) ve arz edilen hisselerin %10,8’i İngiltere’de yerleşik 3.935 adet bireysel yatırımcıya, %89,2’si ise 55 adet kurumsal yatırımcıya tahsis edilmiştir.

Kurumsal yatırımcıların menşei ve yatırım stratejileri aşağıdaki gibidir. Arz edilen hisseler, bu sabah itibarı ile işlem görmeye başlamaktadır. Hem Global Yatırım Holding hem de EBRD’nin kotasyonu takip eden 180 gün boyunca hisse satmama taahhütleri vardır.

Menşei

İngiltere – %63

ABD – %12

Asya – %13

BAE – %4

Diğer – %9

Yatırım prensibi

Hisse fonu – %63,9

Hedge fonu – %25,3

Bireysel – %10,8

Global Liman İşletmeleri A.Ş.’yi bünyesinde barındırarak hisseleri arz edilmiş olan Global Ports Holding Plc’nin İngiltere’de kurulu olması sebebi ile Türkiye’de arz edilmemiştir, Türkiye’de bu arz ile ilgili hiçbir davet yapılmamış ve arz ile ilgili hiçbir doküman yayınlanmamıştır.

Sigorta Cini Namık Kemal Üniversitesi Öğrencileriyle Buluştu

Mahallenizin Sigortacısı sloganıyla faaliyet gösteren Sigorta Cini, hayata geçirdiği yeni proje kapsamında Namık Kemal Üniversitesi – Hayrabolu Meslek Yüksek Okulu Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü öğrencileriyle bir araya geldi. Sigorta Cini ile Mesleki Sohbetler adlı proje dahilinde düzenlenen sohbete, bankacılık ve sigortacılık bölümünde okuyan tüm öğrenciler katıldı.

Türkiye’nin ilk perakende sigorta mağaza zinciri Sigorta Cini, hayata geçirdiği yeni proje kapsamında Namık Kemal Üniversitesi – Hayrabolu Meslek Yüksek Okulu Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü öğrencileriyle bir araya geldi. Katılımın yoğun olduğu mesleki sohbetler projesine öğrenciler büyük ilgi gösterdi.

Program dahilinde öğrencilere bilgilendirici bir sunum yapan Sigorta Cini üst yönetimi, sunumun ardından öğrencilerin sektör hakkındaki sorularını yanıtladı.İlk ayağını Kocaeli Üniversitesi Kandıra Meslek Yüksekokulu Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü ile gerçekleştiren Sigorta Cini, sektörde kariyer yapmak isteyen öğrencilere yol gösteriyor. Sigortacılık bilincini geliştirmek ve sektöre katkı sağlamak amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında başarılı öğrencilere staj imkanı da sağlanacak.

‘Öğrencilere rol model olmayı hedefliyoruz’

Her geçen gün gelişen ve büyüyen sigortacılık sektöründe öncü adımlar atmaya devam edeceklerini belirten Sigorta Cini CEO’su Pieter-Bas Vos, konu hakkında şunları söyledi: “Sigorta Cini olarak kurumsal sosyal sorumluluk bilinciyle bu projeyi hayata geçiriyoruz. Meslek Yüksek Okulları’nda okuyan öğrencilere rol model olmayı hedeflediğimiz bu proje sayesinde sektör ve sektörün gelecekteki temsilcileri arasında bir köprü görevi görüyoruz. Aynı zamanda başarılı öğrencilere staj imkanı da sağlayacağız.”

Sermaye Piyasasında Gündem Mayıs 2017 Sayısı Yayımlandı

İlhami Koç: “Şirketler, bu ödülleri saklayarak sonraki kuşaklara kültürlerini aktarıyorlar.”

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) Başkanı İlhami Koç, Sermaye Piyasasında Gündem’in yeni sayısında, 2. Sermaye Piyasaları Ödülleri’nin sektördeki kurumlar için önemini anlattı.

TSPB Başkanı İlhami Koç, Sermaye Piyasasında Gündem dergisinin yeni sayısında, sermaye piyasasını gelişmesine, derinleşmesine ve bilinirliğinin artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen 2. Sermaye Piyasaları Ödülleri’nin önemini değerlendirdi: “2. Sermaye Piyasaları Ödül Töreni’ni 24 Nisan 2017 tarihinde gerçekleştirdik. Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı Sayın Dr. Vahdettin Ertaş, Borsa İstanbul Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Sayın Himmet Karadağ, Borsa İstanbul Genel Müdürü Sayın Osman Saraç ile diğer sermaye piyasası kurumlarımızın Genel Müdürlerinin katıldığı ödül törenimiz, üyelerimizden ve sektör çalışanlarından geçtiğimiz yıla göre daha çok ilgi gördü. Bu tür ödüllerin sektörümüzün gelişmesi açısından çok faydası var. İlki, üyelerimizin içine yönelik. Yıl boyunca çalışarak bir başarıya ulaşan çalışanların başarılarının bir çeşit taçlandırılması anlamına geliyor. Diğeri, doğrudan kurumlara yönelik. Bireylerin doğal bir ömrü var ancak kurumların ömrü nesillerin ötesinde olabiliyor. Şirketlerde görev yapan farklı nesiller arasında kültür aktarımının bir aracı da bu ödüller oluyor. Ödül, başarıların ete kemiğe bürünmüş hali. Şirketler, bu ödülleri saklayarak sonraki kuşaklara kültürlerini aktarıyorlar.”

TSPB, IFSB Genel Kurulu’na Katıldı

TSPB, sermaye piyasalarının uluslararası alanda temsili adına farklı kurumlarla işbirlikleri yapmayı sürdürüyor. Bu kapsamda, İslami finans sektöründe uluslararası standartları belirlemek üzere faaliyet gösteren İslami Finansal Hizmetler Kurulu’na (Islamic Financial Services Board – IFSB) TSPB, 2016 yılında üye olmuştu. TSPB temsilcileri Nisan ayı içerisinde Kurul’un düzenlediği yıllık toplantıya ilk defa katıldı.

​Türk Mühendisliğine Büyük Ödül

Oyak Renault, tüm dünyadaki Renault Grubu mühendislikleri arasında düzenlenen ve Müşteri Memnuniyeti Planı çerçevesinde gerçekleştirilen PSC Engineering Awards’da en iyi mühendislik uygulaması ödülü alarak Türk mühendisliğinin gücünü dünyaya ispatladı.

Türkiye’nin en büyük otomobil üreticisi Oyak Renault, Türk mühendisliğinin gücünü ve kalitesini, Renault’nun dünyadaki tüm mühendislik merkezlerinin katıldığı ve Renault Grubu Mühendislik okulu nezdinde Fransa Technocentre’da düzenlenen PSC Engineering Awards’de kanıtlamış oldu.

Renault’nun dünyadaki tüm mühendislik merkezlerinin 80’den fazla öneri ile katıldığı ve en iyi mühendislik uygulamalarının seçildiği değerlendirmede, algılanan kalitenin arttırılmasına yönelik eylem fikrini ortaya koyan ve yapılan çalışmalarla bunun gerçekleşmesini sağlayan 5 Oyak Renault Mühendislik Direktörlüğü çalışanı Algılanan Kalite dalında en iyi mühendislik uygulaması ödülü aldı.

Alınan ödülle ilgili açıklamada bulunan Oyak Renault Mühendislik Direktörü Murat Taşdelen, “Ödülün Oyak Renault mühendisliğine ve Türkiye’ye verilmesi bizim için büyük bir gurur kaynağı oldu. Oyak Renault olarak Türk mühendisliğinin kalitesini ve yapabileceklerini bu uluslararası mühendislik ödülü ile birlikte tekrar kanıtlamış olduk” diye konuştu.

Ödüle layık görülen Oyak Renault mühendislerinden Mahmut Şenaltun, Semih Saygan, Görkem Vardar, Aret Malatyalı, Taner Güler Renault Grubu Fransa Merkezi tarafından verilen sertifika ve plaket almaya hak kazandı.

Anneler çiçek istedi, çocuklar küçük ev aleti aldı

E-ticaret platformu n11.com’un 700’e yakın katılımcıyla gerçekleştirdiği Anneler Günü araştırmasına göre küçük ev aletleri bu yıl da en çok tercih edilen hediye oldu. Katılımcıların tamamına yakını hediye almayı planladığını belirtirken, katılımcılar kendi anneleri ile birlikte eşlerinin annelerine ve diğer aile büyüklerine de hediye aldıklarını söylüyor.

Yılın en anlamlı günlerinden biri olarak tüm dünyada kutlanan Anneler Günü, Türkiye’de de hediye alışverişine büyük bir hareketlilik kazandırıyor. E-ticaret platformu n11.com’un tüketicilerin Anneler Günü ve Anneler Günü hediye alışverişi hakkında düşüncelerini araştıran 700’e yakın kişiyle (%96 erkek – %4 kadın) gerçekleştirdiği araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 81’i Anneler Günü’nü kutlayacağını belirtiyor. Kutlama planları arasında en popüler seçenek ise yüzde 82’lik oranla hediye almak olarak belirtiliyor. Katılımcılara hangi ürün grubundan hediye alacakları sorulduğunda ise ‘küçük ev aletleri’ yüzde 50’ye yakın bir oranla bu yıl da listenin birinci sırasında yer alıyor.

Hediyeler bir hafta önceden hazır

Hediye almayı planlayanların yüzde 62’si Anneler Günü’ne bir hafta kala o özel gün için hediyesini alırken, yüzde 25’lik bir grup ise Anneler Günü’nden bir gün önce alıyor. Aynı gün içerisinde alanlar yüzde 11’lik grubu oluştururken, yüzde 3’lük bir azınlık ise bir ay önceden hediyesini hazır ediyor.

2 kişiden 1’i o gün annesiyle

Katılımcılar, ‘Nasıl kutlarsınız’ sorusuna yüzde 50’ye yakın bir oranla annesi/kayınvalidesi/eşiyle vakit geçireceğini belirtirken, yüzde 30’a yakın bir grup ise Anneler Günü’nü telefonla kutluyor. Katılımcıların yüzde 80’i ise kendi anneleri ile birlikte eşlerinin annelerine ve diğer aile büyüklerine de hediye aldıklarını söylüyor.

Çalışan anneler işverenden pozitif ayrımcılık bekliyor

Busy.

Eleman.net Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Duyarlar’ın verdiği bilgilere göre, mavi yakalı annelerin işverenlerinden öncelikli beklentisi çocukları ile daha çok zaman geçirebilmelerine yönelik. Anneler bu doğrultuda çalışma saatlerinin esnetilmesi ya da süt izninin haftada 1 gün izin olarak kullanılabilmesi gibi uygulamalar talep ediyorlar.

09.05.2017, İstanbul

Mavi yaka ve ara kademe pozisyonlara odaklı insan kaynakları platformu Eleman.net’in Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Duyarlar, çalışan annelerin işverenlerinden beklentilerine dikkat çekti. Görev tanımları birbirinden farklı olsa da beyaz yakalı anneler ile mavi yakalı annelerin işverenlerinden temel beklentilerinin benzer olduğunu vurgulayan Duyarlar, “Tıpkı beyaz yakalı anneler gibi mavi yakalı anneler de her şeyden önce çocukları ile daha çok zaman geçirebilmek istiyor. İşverenlerinden öncelikli beklentileri de bu çerçevede şekilleniyor” dedi.

Çalışan annelerin özellikle doğumun ardından alınan izinlere ilişkin talepleri olduğunu söyleyen Duyarlar, “Doğum izninin daha uzun tutulması, küçük çocuklarına daha çok zaman ayırmak isteyen annelerin ilk tercihi oluyor. 1 yaşına kadar çocuğu olan annelere günlük olarak tanınan süt izni hakkının birleştirilerek haftada 1 gün izin olarak kullanılması ya da mesainin birkaç saat önce tamamlanması da öncelikli istekler arasında bulunuyor. Trafikteki bekleme süresini azaltmak isteyen anneler açısından çalışma saatlerinin esnek tutulması da beklentilerden biri. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan anneler, 09.00-18.00 yerine 08-17.00 saatlerinde çalışmayı isteyebiliyorlar” diye konuştu.

Duyarlar, mavi yakalı annelerin diğer bir isteğinin de kreş hizmetine yönelik olduğuna değinerek, “150’den fazla kadın çalışana sahip işyerlerinin, 0-6 yaş grubundaki çocuklar için kreş hizmeti verme zorunluluğu bulunuyor. Daha az kadın çalışanı bulunan işyerlerinde çalışan anneler, kendi işyerlerinde de benzer hizmetlerin sunulmasını talep ediyorlar” dedi.

Gökhan Duyarlar’ın verdiği bilgilere göre, çocuğun yaşı büyüdükçe annelerin işyerlerinden beklentileri de değişiklik göstermeye başlıyor. Anneler, okul çağındaki çocukları için kırtasiye yardımının yanı sıra sosyalleşmelerine yardımcı olacak çeşitli etkinliklere katılabilmeleri için de işyerlerinden destek bekliyorlar.

Çelik Sektörü Son 11 Yılın İhracat Rekorunu Kırdı

???????

Çelik sektörü Türkiye ihracatına sağladığı katkıyı yılın ilk dört ayında da artırmaya devam etti. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre Ocak-Nisan döneminde geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 23,9 artışla 6,9 milyon tona ulaşan çelik ihracatı son 11 yılın ton bazında en yüksek rakamını elde ederek rekor kırdı. Söz konusu dönemde değer bazındaki ihracat da yüzde 42,8 artışla 4 milyar dolar oldu. Bu dönemde Uzak Doğu ile Orta ve Güney Amerika ülkelerine dikkat çekici ihracat artışları yaşandı. Sektörün dört aylık dönemde Uzak Doğu ülkelerine ihracatı yüzde 540 artışla 557 bin ton, Güney ve Orta Amerika ülkelerine ihracatı ise yüzde 80 artışla 538 bin tona yükseldi. Türk çelik sektörü, Nisan ayında en yüksek ihracat artışını yakalayan sektör oldu. Geride bıraktığımız ayda çelik ihracatı miktarda yüzde 31,5 artış ile 1,7 milyon tona, değerde yüzde 46,9 artış ile 1 milyar dolara ulaştı.

Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2017 yılı Ocak-Nisan dönemi verilerine göre; Türkiye’nin miktar bazındaki çelik ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,9 artışla 6,9 milyon tona yükselirken, sektörün değer bazındaki ihracatı yüzde 42,8 artışla 4 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Çelik sektörünün direkt ihracatına, diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde Türkiye’nin 2017 yılının ilk dört ayındaki toplam çelik ihracatı; miktar bazında 7,1 milyon ton, değer bazında ise 4,7 milyar dolar oldu.

2017 yılının Ocak-Nisan dönemi rakamlarına göre; Avrupa Birliği’ne ihracat yüzde 105 artış ile 2 milyon tona ulaştı ve bölgeler arasındaki liderliğini sürdürdü. Avrupa Birliği’ni 1,6 milyon tonla Ortadoğu, 953 bin tonla Kuzey Amerika ülkeleri ve 565 bin tonla Kuzey Afrika ülkeleri izledi.

Uzak Doğu ile Orta ve Güney Amerika ülkelerinin Türk çeliğine ilgisi artıyor…

Bu dönemde Uzak Doğu ülkeleri ile Orta ve Güney Amerika ülkeleri ise miktar bazındaki artış miktarları ile dikkatleri üzerine çekti. Çelik ihracatçılarının ilk dört ayda Singapur, Hong Kong, Malezya, Endonezya ve Hindistan’ın başı çektiği Uzak Doğu ülkelerine miktar bazında çelik ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 540 artışla 557 bin tona ulaştı. Ocak-Nisan döneminde Orta ve Güney Amerika ülkelerine yapılan ihracat ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 80 artarak 538 bin tona yükseldi.

Çelik sektörünün yılın ilk dört ayında miktar bazında ihracatta en fazla artış yakaladığı ülkeler; İspanya, İtalya, Singapur, ABD ve İngiltere olarak sıralandı.

Ocak-Nisan döneminde en çok ihraç edilen çelik ürünleri sıralaması; 2,3 milyon ton ile inşaat çeliği, 1 milyon tonla yassı sıcak, 632 bin tonla dikişli boru, 551 bin ton ile filmaşin ve 517 bin tonla profil şeklinde oldu.

Nisan ayında çelik ihracatı 1,7 milyon tona yükseldi…

Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre; 2017 yılı Nisan ayı ihracatı, 2016 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında miktarda yüzde 31,5 artış ile 1,7 milyon ton, değerde yüzde 46,9 artış ile 1 milyar dolara yükseldi.

Türk çelik ihracatçıları Uzak Doğu’dan pazar payı almaya başladı…

2017 yılı Ocak-Nisan dönemi ihracat verilerini değerlendiren Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, “Yılın başında yakaladığımız artış trendini yükselterek yolumuza devam ediyoruz. Sektörümüz 2017 yılının ilk 4 aylık döneminde 6,9 milyon tonluk ihracat ile son 11 yılın ton bazında en yüksek rakamına ulaşarak ihracat rekoru kırdı. Değer bazında da yine geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 42,8’lik artışla 4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Nisan ayında baktığımızda da geçen senenin aynı ayına göre miktarda yüzde 31,5, değerde yüzde 46,9 artış görüyoruz. Özellikle emtia fiyatlarında yaşanan artışın başta Çin’deki fiyatlar olmak üzere global çelik ihraç fiyatlarını yükseltmesi çelik sektörü üzerinde olumlu etkiler yaratıyor. Bu koşulların devam etmesi halinde uzun bir aradan sonra rekorlar kırdığımız 2012 yılındaki ihracat miktarımıza ulaşacağımızı öngörüyoruz” dedi.

Söz konusu dönemde inşaat çeliğinde beklentilerin üzerinde bir kayıpla karşılaştıklarını belirten Namık Ekinci, “Özellikle Ortadoğu ülkelerine olan inşaat çeliği ihracatımızda ciddi düşüşler yaşadık. Bu bölgede devam eden savaş ortamı ve ülkelerin çıkardığı çeşitli zorluklar firmalarımızın ticaretini yavaşlatıyor. Örneğin Mısır’a olan inşaat çeliği ihracatımız geçen seneye göre miktar bazında yüzde 91,2 azalış ile 35 bin tona, BAE’ye çelik ihracatımız ise miktarda yüzde 81,7 düşüş ile 89 bin tona geriledi. Fakat Ortadoğu’ya olan inşaat çeliği ihracatımızda yaşanan düşüşü Singapur, Hong Kong, Malezya gibi Uzak Doğu ülkelerine ihracat gerçekleştirerek telafi etmeyi başardık” diyerek sözlerine son verdi.

Türkiye Reklam Pazarında Hedef 5 Milyar Dolar

Reklamverenler Derneği (RVD) Başkanı Ahmet Pura, Türkiye’deki reklam yatırımlarının, yıllık 2.1 milyar dolar olduğunu belirterek “Bu rakam dünya ile kıyaslandığında çok düşük. 8.5 milyon nüfuslu İsrail’in reklam yatırımları 5.4 milyar dolar, İsveç’in nüfusu 10 milyon iken reklam yatırımları 3.2 milyar dolar. Türkiye’de gidilecek çok yol, yapılacak çok iş var. 2.1 milyar dolarlık rakamın en az 5 milyar dolara çıkması gerekiyor” dedi.

Türkiye’de reklamın önemini, etkinliğini, verimliliğini, bilincini anlatmak ve artırmak, reklamla ilgili tüm süreçlerde reklamverenlerin haklarını korumak amacıyla 1992 yılında kurulan Reklamverenler Derneği (RVD), bu yıl 25’inci yılını kutluyor. RVD Başkanı Ahmet Pura, derneğin 25’inci kuruluş yılına yönelik yaptığı açıklamada RVD’nin geçmişi, geleceği ve hedefleri hakkında önemli bilgiler verdi. Dünya reklam yatırımları içinde Türkiye’nin payının binde 4 ile (2.1 milyar dolar) oldukça düşük bir seviyede seyrettiğini belirterek, bu oranın yüzde 1’ler seviyesine yükselmesi gerektiğini belirtti.

DÜNYADAN ALDIĞIMIZ PAY BİNDE 4

Konuyla ilgili dünyadan örnekler veren Pura 8.5 milyon nüfuslu İsrail’in reklam yatırımları 5.4 milyar dolar, İsveç’in nüfusu 10 milyon, reklam yatırımları 3.2 milyar dolar. 80 milyon nüfuslu Türkiye’nin ise 2.1 milyar dolar. Buradan gördüğümüz; akılcı, verimli ve destekli bir reklam sektörünün başarılı sonuç alacağıdır. Bu gerekçeyle yüzde 1’i hedef almalıyız diyoruz” diye konuştu. Türkiye reklam pazarının büyümesi için gerekli koşulları 5 ana madde ile sıralayan Pura Ölçümlenebilme becerileri, şeffaf ve güvenli ortam, sağlıklı bir ekonomik yapı, denetim organlarının net kriterleri, sektörel güç birliği… Bunlar, Türkiye’deki reklam pazarının dünyadan aldığı payı yüzde 1’e çıkarabilmesi için olmazsa olmaz kriterler” dedi.

DİJİTALDE VE TÜM MECRALARDA ŞEFFAFLIK GEREKİYOR

Dijital mecra ölçümlemelerine de değinen Pura şunları söyledi: “Dijital tarafta bir takım sorunlar yaşanıyor. Reklamveren verdiği reklamın istediği kitleye ulaşıp ulaşamadığını kontrol edemiyor. Örneğin, bir reklamın tıklanma oranının ne kadarı insan, ne kadarı robot, bu ölçülemiyor. Hiçbir reklamveren, gerçek bir insan tarafından görülmeyen veya bir robot tarafından tıklanan bir reklam için ödeme yapmak istemiyor..” RVD olarak, bünyelerinde kurulan Dijital Yürütme Kurulu’nun, WFA ve IAB Türkiye ile dijital dolandırıcılık konusunda müşterek çalışmalar yaptığını belirten Pura “Dijital mecranın sağlıklı büyümesi adına bu işbirliğinin sadece ülkemiz için değil, dünya için de bir örnek olacağını düşünüyoruz” dedi.

Önümüzdeki dönemde sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirecek bir İletişim ve Reklam Federasyonu için görüşmelere başlanacağını da belirten Ahmet Pura “Nerede el sıkışıyor, birbirinize dokunuyor, inanıyorsanız, orada hep bir başarı oluyor. Koşarken arkanıza bakmadığınız vakit rekor kırıyorsunuz, arkanıza baktığınız takdirde de takılıp yarışı bırakıyorsunuz. Kurulmasını arzu ettiğimiz İletişim ve Reklam Federasyonu’nun önemli işlevlerinden biri de bu birliktelik olacaktır.” dedi.

Reklamverenler Derneği’nin 25 yılının gurur duyulacak başarılarla dolu olduğunu ifade eden Pura sözlerine şöyle devam etti “Bu başarıda geçmiş dönem yönetim kurullarının, geçmiş başkanların çok büyük katkısı olduğuna inanıyoruz. Biz bugün bu görevleri yapıyorsak, 5 dönem de yurt dışından (WFA) davet almışsak, altyapının sağlamlığından almışızdır. Bizim görevimiz bayrağı daha da ileriye götürmektir. Bayrağı kendi becerilerimiz dahilinde götürebileceğimiz en iyi yere götürdük. Ama nefesimiz kesilmeden yeni kanların o bayrağı daha yükseklere taşıması gerekiyor. Kaldı ki, reklamveren demek, reklamın hakiki sahibi demek. Bütün diğer paydaşlara ve sivil toplum örgütlerine örnek olmak mecburiyetindeyiz. Reklamverenler Derneği’nin hata yapmaya, yavaşlamaya, heyecansız kalmaya hakkı yoktur. O anlamda, 50’inci yılda da aynı başarılardan bahsediyor oluruz; bunun için de heyecanımızı ve aynı duruşumuzu sürdürmemiz gerekiyor. Sorumluluklarımızı da aynı güçle taşıyor olmamız, inancımızın yüksek olması gerekiyor.”

Dijitalleşme Mekanik Sistemlerle Uyum İçinde

Dijitalleşme, mekanik sistemlerle uyum içinde
“Nesnelerin İnterneti” (IoE) geleceğin en güçlü büyüme unsurlarından biri. İnsanlar, süreçler, veriler ve nesneler arasındaki ağ tabanlı iletişim, önüne geçilmez bir hızla gelişiyor. Dijital devrim, her yönüyle otomotiv sanayisini de etkiliyor. Schaeffler de dijitalleşmeye odaklanarak dijitalleşmenin gelişimi yönünde aktif rol oynuyor. Schaeffler, otomatik sürüş, elektrifikasyon ve ağ tabanlı iletişim için akıllı bileşenler ve sistemler geliştiriyor.
HERZOGENAURACH, 28 Mart 2017. Otomobiller, aynı zamanda makinelerin birbirleriyle veri paylaştığı Nesnelerin İnternetinin bir parçası. Çalışma verilerinin ağ tabanlı hâle getirilmesine dayanan dijital hizmetler, otomotiv üretimindeki klasik iş modellerini tamamlıyor. Gelecek, otonom, ağ tabanlı ve elektrikli olacak. Schaeffler’in Dijital Faaliyetlerden Sorumlu Başkanı Gerhard Baum bunu şöyle açıklıyor: “Dijital dönüşüm, tüm sektörün, otomotiv katma değer zincirini baştan sona değiştirecek çığır açıcı bir yapısal değişimle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor. Elektrifikasyon ve dijitalleştirme çerçevesinde daha çok yeni mobilite hizmetleri üzerine odaklanılıyor. Otonom ve ağ tabanlı sürüş gibi konular, yeni iş modellerinin yanı sıra ve yeni ortaklıklar da yaratıyor.”

Komponent işinin ağırlığının klasik içten yanmalı motorlardan elektrikli ve ağ tabanlı tahrik sistemlerine kaydığını ifade eden Baum, bu konuda şunları söylüyor: “Bugün mekatronik bileşenlerimiz verileri gerçek zamanlı olarak işleyebilmekte ve kumandaları yazılımlar vasıtasıyla kontrol edebilmektedir.”

Yeniliği sokakta hayata geçirmek

Otonom ve tam elektrikli bir otomobil, fonksiyonel bir mekanik sistem de gerektiriyor. Schaeffler, hassas mühendislik alanındaki köklü deneyimini ve güçlü yönlerini, mekatronik sistemlerle ve yazılımlarla daha sıkı entegre ediyor ve uzmanlığıyla da Nesnelerin İnterneti’ne büyük katkılar sağlıyor.

Yeni teknolojiler, Schaeffler’in veri üretimi ve veri hazırlama yoluyla bileşenlerin ve sistemlerin işlevselliğini daha da arttırmasına olanak sağlayacak. Gerçek zamanlı analizler ve bilişsel sistemler, üretilen verileri değerli bilgilere ve önerilen eylemlere dönüştürecek. Şaside veya güç aktarma organlarında kullanılan rulmanlar, torkları, kuvvetleri, titreşimleri ve sıcaklıkları ölçen sensörlerle donatılırsa, hem modülün hem de tüm sistemin durumu ve kullanımı hakkında hayati önemde bilgiler elde etmek mümkün olabilecek.

Makinelerin öğrenmesi ve yapay zeka alanında çok önemli ilerlemeler kaydediliyor. Schaeffler, bu teknolojileri mühendislerinin kullanımına sunarak onların daha hızlı öğrenebilmelerini hedefliyor. Schaeffler, önümüzdeki birkaç yılda veri mimarisi, veri analizi, tasarım odaklı düşünme ve uygulama geliştirme alanlarında çok sayıda uzman istihdam etmeyi planlıyor.

Baum şunları söylüyor: “Otomotiv endüstrisine ve diğer sektörlere yönelik inovatif uygulamalar geliştirebilmek için, bu değişimlerin yarattığı zorluklara karşı koymamız gerekiyor. BT şirketleriyle ve bu alanda yeni kurulan şirketlerle stratejik işbirliği anlaşmaları yapmak suretiyle, uzmanlık alanlarımızı genişletip gelişme hızımızı arttırıyoruz.” Schaeffler, dijital dönüşümü sadece sürekli ve kârlı büyüme için değil, aynı zamanda mevcut iş alanlarının ve uzmanlığının genişlemesi için de bir fırsat olarak görüyor.

Fotoğraf (1): Gelecek için Mobilite: Schaeffler, Dijitalleşmeyi, geleceğe yönelik temel bir fırsat olarak görüyor