Sürdürülebilir Mağaza Projesiyle Kadınların Liderliğinde Çevreye Değer Sunuyor

Brisa, lastik sektöründe kadın profesyonellerin güçlü bir varlık sergilemesine destek olacak ve hayatlarına değer katacak projeler yürütüyor. Brisa, iş ortaklarının satış noktalarında görev alan kadın çalışanların mesleki ve bireysel gelişimlerine yönelik başlattığı “Müşterinin Kahramanları” sertifika programı kapsamında “Sürdürülebilir Mağaza” projesi düzenledi. Projenin kahramanı, ağaçlandırma ile çevreye katkı sunulması ve farkındalığın artırılmasını hedefleyen “Bir Fidan, Bir Nefes” projesi ile Brisa’nın iş ortaklarından İzmir Dalita Otopratik mağazasından Betül Demirel oldu.

Türkiye lastik sektörü lideri Brisa, hem kadınları güçlendirme alanındaki çalışmalarını derinleştirmek hem de müşteri deneyimini zenginleştirmek adına 2016 yılında başlattığı “Müşterinin Kahramanları” adlı Müşteri Deneyimi Uzmanı Sertifika Programı’nın bir devamı olarak “Sürdürülebilir Mağaza” projesi düzenledi.

Brisa, iş ortaklarının satış noktalarında görev alan kadınların mesleki ve bireysel gelişimi için kurguladığı programın ilk mezunlarından, hem sürdürülebilir bir bakış açısıyla çevresel fayda sunacak hem de müşteri deneyimini zenginleştirecek projeler yaratmasını istedi. Çevreyi koruma, farkındalık yaratma, ihtiyaç sahibi olan bir gruba fayda sunma ve süreklilik kriterlerine göre değerlendirilen “Sürdürülebilir Mağaza” projesinin kahramanı “Bir Fidan, Bir Nefes” projesiyle Dalita Otopratik mağazasından Betül Demirel oldu.

“Sürdürülebilir Mağaza” projesinin Brisa’nın değerlerini sektör çapında yaygınlaştırmak açısından önem taşıdığına değinen Brisa Perakendecilik Direktörü Oğuzhan Avdan, “Brisa olarak satış ve servis deneyimini mükemmel hale getirerek, mağazalarımızın sadece satın alma noktası olarak değil; lastik ve araçla ilgili her konuda uzman bilgi alma noktası olarak görülmesini amaçlıyoruz. Bu kapsamda iş ortaklarımızla da güçlü bir işbirliği içerisinde çalışıyoruz. 2016 yılı itibariyle başlattığımız Müşterinin Kahramanları sertifika programı ve Sürdürülebilir Mağaza projesiyle de şirketimizin müşteri deneyimi yaratma ve sürdürülebilirlik stratejisinin iş ortaklarımız nezdinde yaygınlaşmasını sağlıyoruz. Aynı zamanda sektörümüzdeki kadın profesyonelleri bu alana liderlik etmeye ve yeni fikirler üretmeye teşvik ediyoruz. Sertifika programımız ve projenin ilk yılında sağladığı başarı da doğru yolda olduğumuzun bir göstergesidir. Hedefimiz müşteri deneyimine, iş ortaklarımızın gelişimine, çevreye ve topluma sunduğumuz değeri uyguladığımız eğitim programlarımızla zenginleştirmektir” dedi.

Brisa’nın iş ortaklarından Dalita Otopratik Müşteri Deneyimi Uzmanı Betül Demirel, “Lastik sektöründe çalışmak benim için bir tercih değil tutkuydu. Brisa’nın bize özel olarak hayata geçirdiği Müşterinin Kahramanları programı sayesinde bir özgüven tazelemesi yaptığımızı, aldığımız eğitimler sonucunda, hızlı ve pratik sorun çözme yeteneğimizin de ilerlediğini söyleyebilirim. Bize “Müşteri Deneyimi Uzmanı” unvanı verilmesiyle ile birlikte, işime olan bağlılığım daha da arttı. Müşterilerimize kendimi bu şekilde tanıttığımda, onlardan da farklı bir ilgi görüyorum” dedi.

Betül Demirel, “Bir Fidan, Bir Nefes” projesi ile bir yandan çevreye fayda sunarken bir yandan da liderlik ettiği sürdürülebilir mağaza girişimiyle iş sürekliliğine katkı sağlıyor. Proje kapsamında Dalita Otopratik mağazasından dört adet lastik alan Brisa müşterileri adına TEMA Vakfı aracılığıyla ağaç dikiliyor. Aynı zamanda Brisa müşterilerine SMS aracılığıyla ulaşılarak çevresel farkındalık iletişimi yapılıyor. Proje ile Betül Demirel, görev aldığı Dalita Otopratik mağazasında sürdürülebilirlik odaklı bir dönüşüm de başlattı. Kağıt, enerji vb. kaynakların kullanımından tasarruf edecek şekilde mağaza operasyonları yeniden şekillendirildi. Tüm mağaza çalışanları adına fidan dikildi ve mağazaya getirilen fidanlarla da projenin iletişimi devam ettiriliyor. Demirel’in liderliğinde bu proje kapsamında 1 yıl içerisinde 2.000 kişiye ulaşılması hedefleniyor.

Finansal Kurumlar Birliği 2016 sonuçlarını açıkladı

Bankacılık Dışı Finans Sektörü Ekonomik Dalgalanmalara Rağmen Büyümeye Devam Ediyor

Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri’ni tek çatı altında temsil eden Finansal Kurumlar Birliği (FKB), üç sektörün 2016 yıl sonu konsolide verilerini açıkladı.

FKB’nin temsil ettiği üç sektörün 2016 yılı konsolide verilerine göre;

  • Aktif toplamı yüzde 21 artışla 114.388 milyon TL’ye,
  • İşlem hacmi yüzde 4,8 artışla 163.567 milyon TL’ye,
  • Faaliyet konusu alacakları yüzde 20,3 artışla 102.903 milyon TL’ye,
  • Özkaynak büyüklüğü yüzde 17,9 artışla 15.590 milyon TL’ye ulaştı.
  • Net kârlılık artışı ise yüzde 25,4 olarak gerçekleşmiştir.

Bankacılık dışı finans sektörü 2016 yılında aktifleri % 21 büyüdü…

Finansal Kurumlar Birliği’nin 2016 yılı konsolide verilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Mehmet Cantekin: “Ülke olarak geçtiğimiz yıl ekonomik, siyasi ve sosyolojik olarak zor bir sınavdan geçtik. Bu sınavların en zorunu da yaşadığımız hain darbe girişimi sırası ve sonrasında verdik. Bugüne baktığımızda milletimizin birlik ve beraberliği sayesinde bu zor sınavları başarıyla geçtiğimizi görüyoruz.

Geçtiğimiz yıl sadece ülkemiz piyasalarındaki dalgalanmalar değil tüm dünyadaki ekonomik dalgalanmaların etkisini hissettiğimiz bir yıl oldu. Buna rağmen Finansal Kurumlar Birliği üyesi şirketlerin reel sektörü desteklemeye devam ettiklerini gururla söyleyebilirim. Bugün açıkladığımız rakamlarla ekonomiye sunduğumuz katkıyı bir kez daha pekiştirmiş oluyoruz. Birliğimiz reel sektöre sürdürülebilir büyüme için uzun vadeli kaynak sağlamaya devam ediyor. Belirsizlik sürecini başarıyla geride bırakan sektörlerimiz güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme için bütün paydaşlarla yakın bir iletişim içinde geleceğe umutla bakıyor” dedi.

FKB çatısı altında temsil edilen üç sektörün finansal performansına ilişkin bilgi veren Cantekin: “2016 yılında olduğu gibi 2017 yılında da küresel gelişmelerin negatif etkilerine karşı, şirketlerin karşılaşacakları finansmana erişim, ticaretin akışkanlığı ve teknolojik altyapının yenilenmesi gibi kalkınmanın önemli olduğu alanlarda en sağlıklı çözümün finansal kuruluşlardan geleceğini beklemekteyiz. 2016 yılında Finansal Kiralama sektörümüzün alacakları yüzde 19,9 artarak 44 milyar TL seviyesine ulaştı. Sektörün aktif büyüklüğü son 1 yılda yüzde 19,3; öz kaynakları ise yüzde 12,6 oranında büyüdü. Bu vesile ile açıklamaktan gurur duyacağımız bir gelişme; Finansal Kiralama Sektör Temsil Kurulunun aldığı karar ile finanse edilen her sözleşme için bir fidan dikilmesi kararı almıştır. 23.12.2016 tarihinde İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü ile imzalanan protokol kapsamında, 2015 yılında finanse edilmiş olan 23.125 adet finansal kiralama sözleşmesine karşılık 23.125 adet fidan dikilerek, FKB-Finansal Kiralama Hatıra Ormanı oluşturulması için gerekli adımlar tamamlanmıştır. Finansal Kiralama Sektör Temsil Kurulumuz bu önemli sosyal sorumluluk projesini 2016 ve takip eden yıllar için de sürdürmek konusunda kararlıdır.

Faktoring sektörüne baktığımızda; 2016 yılı sonu rakamlarında işlem hacmi 122 milyar 761 milyon TL; alacakları ise 31 milyar TL seviyelerinde gerçekleşti. Sektörün aktif büyüklüğü geçen yıla oranla yüzde 24’lük artışla 33 milyar TL seviyelerinde; öz kaynakları ise yüzde 10,9 büyüme ile 5 milyar TL seviyelerinde gerçekleşti. 62 faktoring şirketi ile faaliyet gösteren sektör, her geçen gün genişleyen ve bugün 98 bini aşan müşterisine hizmet vermektedir.

Finansman Şirketleri’ne geldiğimizde ise, 2016 yılı sonu rakamlarında yine geçen yılın aynı dönemine göre karşılaştırdığımızda; sektörün büyüme ivmesinin devam ettiğini görüyoruz. Sektörün işlem hacmi 2016 yılında yüzde 16,2 oranında büyüyerek, 22 milyar TL’yi aştı. Aktif büyüklüğü 33 milyar TL seviyesine erişirken, mikro kredilerde pazara giren yeni üyelerimizle müşteri sayımız 2.439.186 milyon kişiye ulaştı. Alacak büyüklüğü ise 28 milyar TL’ye ulaştı.

2016 yılsonu itibarıyla; Finansal Kurumlar Birliği olarak temsil ettiğimiz bankacılık dışı finans kesiminin toplam finans sektörü içindeki payı; aktif büyüklüğüne göre yüzde 4,0 alacaklara göre yüzde 5,6 ve öz kaynaklara göre de yüzde 4,9’a erişmiş durumda. Yine toplam işlem hacmimizin GSMH içindeki payı da yaklaşık yüzde 6,7 seviyesinde.”

2016 yılını Bankacılık Dışı Finans Sektörü olarak başarılı bir şekilde geride bıraktıklarının altını çizen Cantekin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birlik olarak da önümüzdeki dönemde yapacağımız çalışmalarla ve her üç sektör arasında giderek güçlenen sinerjinin de katkısıyla başarılı performansımızın devam edeceğine inanıyorum. Sadece finansman kaynakları ile değil; her geçen gün gelişen insan kaynağı kalitesi, ihtiyaçlara özel yenilikçi çözümleri, artan işbirlikleri ve yurt çapında genişleyen etki alanıyla reel sektörün artık daha da fazla yanında olacağız. Ayrıca Banka dışı finans kesimi olarak 2017 yılında teknoloji ağırlıklı finans çözümlerimizi arttırarak daha çok sayıda müşteriye ulaşmayı, bu sayede maliyetlerin düşürüldüğü, verimliliğin ve müşteri memnuniyetinin arttırıldığı bir yıl olmasını bekliyorum. Bu kapsamda, 2017 yılında Ticaret Zinciri Finansmanı, Mesafeli sözleşmeler gibi teknoloji destekli projeler için Birliğimiz çatısı altında teknik ve hukuki altyapı çalışmaları devam etmektedir.

6728 Sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile aracılık maliyetlerini düşüren rekabet ortamını iyileştirici sat-geri kirala ile ilgili mevzuattan kaynaklanan sorunların çözümüne yönelik düzenlemeler sektörlerimizin motivasyonunu artırdı. Bu düzenlemeler çerçevesinde, katılım finansman altyapısının ve ürünlerinin geliştirilmesi ve büyütülmesine yönelik olarak da çalışmalara aktif olarak katılıyoruz.

Aynı zamanda, 2017 yılında hükümetimizin gündeminde yer alan İstanbul Finans Merkezi projesi; kaynakların etkin bir şekilde toplanmasını ve dağıtılmasını sağlayan, küresel piyasalarla entegre ve uluslararası alanda hizmet ihraç edebilen bir finans sektörünün oluşmasına katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda İFM projesini finans dünyamızı ilgilendiren her türlü düzenlemenin gözden geçirileceği bir platform olarak düşünüyoruz.

İstanbul Finans Merkezi projesi fiziki bir mekândan çok, ülkemizin tamamını uluslararası sermayeye ve yatırımcıya cazip kılacak yasal zeminin oluşmasına imkân sağlayacaktır. Bu bağlamda, IFM Projesinin ilgili kuruluşlarından biri olarak bizler de sektörlerimizin yasal düzenlemeye ihtiyacı olan konularını detaylı olarak gözden geçirdik. Özellikle rekabet koşullarını iyileştiren, aracılık maliyetlerini düşüren ve finansmana erişimi kolaylaştıran düzenlemelerin, İFM kapsamında gerçekleştirilmesi yönündeki çalışmalarımızın bu süreçte sonuçlandırılacağına olan inancımız tamdır.”

Media Markt 46. Mağazasını Açtı

Avrupa’nın açık ara 1 numaralı tüketici elektroniği perakendecisi Media Markt, yeni mağaza yatırımlarıyla kesintisiz büyüme hedefi doğrultusunda Türkiye’deki 46. mağazasını Antalya Terracity AVM’de açtı

Media Markt, Türkiye’nin açık ara lider tüketici elektroniği perakendecisi olma hedefiyle, 16 Şubat’ta Antalya Terracity AVM’de kentteki ikinci, Türkiye’deki 46. mağazasını hizmete açtı. Tüketiciler tarafından yoğun ilgi gören mağazada, açılışa özel fırsatlar sunuluyor.

Media Markt İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım, “Media Markt olarak 2016’da olduğu gibi 2017’de de mağaza sayımızı artırarak yatırımlarımıza devam ediyoruz. Rakipsiz fiyatlarımızı, cazip kampanyalarımızı, ürün çeşitliliğimizi ve hizmet kalitemizi, müşterilerimizin beklenti ve görüşlerini merkeze alan vizyonumuz gereği tüketicilerimiz nerede, nasıl alışveriş yapmak istiyorlarsa orada onlarla buluşuyoruz. Şehirdeki ikinci mağazamızla Antalyalı tüketicilerimizin yüzünü güldüreceğiz” dedi.

Son teknolojiler Sanal Gerçeklik ve Oyun Alanları

Tüketicilerin büyük ilgilisiyle açılışı gerçekleştirilen mağaza, 21 çalışanı ve 2.119 m2 metrekarelik satış alanıyla hizmet vermeye başlıyor. VR (Sanal Gerçeklik), OEM ve Oyun alanlarıyla da dikkat çeken yeni mağaza, tüketiciyi son teknolojiyle buluşturuyor. Binlerce ürün, mağazada rakipsiz fiyatlarla sunulurken, tüketiciler aynı zamanda sınırsız sayıda ürün gösterebilen dijital kiosk’lardan istedikleri ürüne rahatlıkla ulaşabiliyor ve dilerse tabletlerden istediği ürüne bakıp satın alabiliyor. Mağazada ücretsiz internet olanağı da bulunuyor.

Açılışa özel fırsatlar

Yoğun ilgi ile karşılaşılan yeni mağazada, Ultra HD televizyonlardan beyaz eşyaya, cep telefonlarından notebook’lar birçok ürün açılışa özel avantajlı alışveriş fırsatıyla sunuluyor. Bunun yanısıra, Denizbank, Antalyalı tüketiciler için 16 Şubat günü Antalya Terracity mağaza açılışından itibaren 8 gün boyunca 12 ay ve 2.000 TL’ye kadar olan kredilere 0% faiz uygulayacak.

Media Markt Hakkında

50 yıllık birikimiyle, 15 ülkede, 1016 mağazası ve 65 bini aşan çalışanı ile 900 milyonun üzerinde müşterisine hizmet veren Media-Saturn Holding’e bağlı Media Markt, dünya markalarını Alman uzmanlığı ve düşük fiyatlarla müşterilerine sunuyor. Kaliteli satış öncesi ve sonrası hizmet anlayışıyla müşterilerini ağırlayan Avrupa’nın 1 numaralı elektronik market zinciri Media Markt, Türkiye’de ilk mağazasını 2007 Eylül ayında İstanbul Ümraniye’de açtı. 2013 yılında da online satış kanalı mediamarkt.com.tr’yi hayata geçirdi. Uluslararası çoklu kanal stratejisi ile mağazacılık ve online perakendeciliğin sayısız avantajlarını müşterilerine entegre olarak sunan Media Markt’ın, 14 adedi İstanbul’da olmak üzere Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Denizli, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, İzmit, Kayseri, Samsun, Malatya, Mersin, Konya, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa’da toplam 46 mağazası bulunuyor.

World Tourism Forum Global Meeting Başladı

Dünya turizmine yön veren liderler World Tourism Forum Global Meeting kapsamında

16 Şubat’da İstanbul Kongre Merkezi’nde bir araya geldi.

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen World Tourism Forum Global Meeting dünya turizm sektörünün en önemli konu ve konuklarını bir araya getirdi.

Küresel ölçekte düzenlenen dev forum Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Binali Yıldırım’ın açılış konuşması ile başladı. Yıldırım; “Turizm barış için, kardeşlik için çok önemli bir sektördür, önemli bir faaliyettir. Bu yolda çaba gösteren herkesi aynı zamanda gönüllü bir barış elçisi olarak kabul ediyorum ve tebrik ediyorum.” dedi.

Turizmi sadece ekonomik kalkınmaya katkı sağlayan bir sektör olarak görmediklerini belirten Yıldırım, “Turizmi kültürel etkileşime, milletlerin birbiriyle kaynaşmasına güç katan bir değer olarak görüyoruz. Uluslararası ilişkilerin pekişmesine, farklı toplumlar arasındaki güçlü dostlukların kurulmasına önemli bir araçtır turizm. Kültürel yakınlaşmalar, ekonomik ve siyasi ilişkilerin de ivme kazanması turizm faaliyetleriyle yakından ilişkilidir.” diyerek konuşmasını tamamladı.

World Tourism Forum Yönetim Kurulu Başkanı Bulut Bağcı; ‘ Dünya turizm vizyonunu ülke profesyonelleri ile paylaşmak, Türkiye’nin turizm potansiyelini arttırarak ülke ekonomisine katkıda bulunmak üzere biraya geldik’ dedi. Barış dilini çok iyi kullanan bir filozof olan Yunus Emre’den bir alıntı yaparak teşekkürlerini sunan Bağcı; ‘ Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim’ dedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, turizmin turizmden daha fazla katkısı olduğunu gösterdikleri için World Tourism Forum’da emeği geçenlere teşekkür ederek sözlerine başladı. Avcı; ‘Özellikle Avrupa’da yaşayan soydaşlarımıza yönelik başlattığı komşunu alda gel, memleketimin hastasıyım adıyla oluşturulan ve birbirini tamamlayıcı turizmi destekleyen kampanyaların daha da başarılı olacağına inanıyorum. Küresel anlamda ve ülkemiz adına birbirine vesile olacak gelişmelerin yaşanmasını diliyorum’’ dedi.

DenizBank Ceo’su Hakan Ateş; “Siyasi, jeopolitik ve gelişmelerle ekonomide dalgalanma gösteriyor.Dünya ekonomisi sürekli hareketlilik içinde fakat turizmin diğer sektörlerden ayrışan yanı turizm bacasız bir sanayidir” dedi.“Ülkemizde krize karşı dayanıklılığın oluşmasını sağlayan yatırımlar gerçekleşti ve bu yatırımlar devam ediyor.Turizm harcamalarında Hong Kong ve Singapur gibi yeni trendler var ve görünen o ki, turizmde batıdan doğuya kayış var.

Gelişmekte olan ülkelere ziyaretler gün geçtikçe artmaktadır. Sadece turizm değil eğlence sektöründe de varız ve yatırım yapıyoruz. Call Center’larımızda Rusça olarak hizmet veriyoruz. Ruble ve TL olarak programlar başlattık. ‘’ diyerek verdikleri hizmetleri dile getirdi.

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Başaran Ulusoy; Türkiye turizm açısından eski Türkiye değil. 1990’lı yıllarda ki turizm ile şimdi ki turizm arasında büyük gelişmeler ve değişimler var. Siyasi istikrar beraberinde ekonomik istikrarı da getirir.’’ diyen Ulusoy Türkiye 2017 yılında yine hedeflerine ulaşacak. Türkiye güvenilir bir ülkedir. Umutla yola devam etmeliyiz dedi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek; “Turizm için kaynaklar mevcut, alt yapıyı geliştirmemiz turizmin gelişmesi için çok önemli çünkü global büyüme ve ekonomide buna bağlı. Türkiye’de bu sene turist sayısı yaşanılan talihsiz olaylar nedeniyle azaldı ama bunların gelip geçici düşüşler olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de turizmin geleceği çok parlak. Turizm daha barışçıl bir ortam yaratıyor. İnsanlar birbirini tanıyor, seyahat edip etkileşimde olarak birbirilerini daha iyi anlıyorlar. Türkiye’ye devamlı seyahat eden insanlar Türkiye’nin de her yer gibi güvenli olduğunu kendileri bizzat görüyorlar. ‘’ dedi. Sağlık turizmine de vurgu yapan Şimşek, Türk sağlık turizmi önemi bir ihracat kaynağı olacak diyerek konuşmasını turizm kilit unsur, seyahat etmeye devam edin mesajı verdi.

Dünya turizmine yön veren şirketlerin yöneticileri, sektör yatırımcıları, kamu kuruluşları, akademisyenler, teknoloji uzmanları, siyasi otoriteler, sivil toplum kuruluşları, ülkemizin ve dünyanın turizm otoritelerinin de aralarında olduğu 20 ülkeden 150’ ye yakın uluslararası konuşmacı katıldı. Dünya turizm vizyonunu ülke profesyonelleri ile paylaşmak, Türkiye’nin turizm potansiyelini arttırarak ülke ekonomisine katkıda bulunmak, Türk turizmindeki gelişen ivmenin uluslararası boyutta tanıtılmasını sağlamak amacıyla düzenlenen zirve, “Dünya Turizminin Davos”u olarak gündeme damgasını vurdu.

World Tourism Forum bu dev zirve ile Türkiye’ ye 75 milyon dolarlık bir ekonomik ivme yarattı.

World Tourism Forum Yönetim Kurulu Başkanı Bulut Bağcı zirve ile ilgiliyaptığı açıklamada “Turizmin öncü firmalarını böylesine ciddi bir organizasyonla biraraya getirmek Türkiye’nin turizm geleceği için çok önemli bir etkileşim sağlamıştır. Her sene büyüyen ve gelişen World Tourism Forum Global Meeting’in bu anlamda sektöre yapacağı katkının farkındayız. World Tourism Forum bu dev zirve ile Türkiye’ ye 75 milyon dolarlık bir ekonomik ivme kazandırmıştır. Bu vesile ile dünyaca ünlü konuşmacıların yanı sıra 20’den fazla ülkenin Kültür ve Turizm Bakanlarını da biraraya getirmekten son derece mutluyuz.T20 kapsamında 20 ülkeden, 20 Turizm Bakanı ilk kez biraraya geldi. Azerbaycan, Somali, Mozambik, Pakistan, Tayvan, Kazakistan, Kamboçya, Filipinler, Gana, Makedonya, Benin, Özbekistan, Zimbabve, Ukrayna katılan ülkeler arasında yer aldı” dedi.

OLEV PRO Şirket ulaşımının ‘yemek kartı’ olacak

Yasal bir şekilde çalışan sürücülü VIP araçları ile adresten adrese ulaşıma yeni bir soluk getiren mobil uygulama Olev, hizmetlerini şimdi de kurumsal boyuta taşıyor. Olev Pro’yu kullanan şirketler, tıpkı yemek kartı sistemi pratikliği gibi, her kademeden çalışanlarının ve misafirlerinin şehiriçi ulaşım ihtiyaçlarını ekonomik ve konforlu bir şekilde karşılayabiliyor.

Şirketlerin yöneticileri için kiraladıkları otomobiller, çalışma saatlerinde plazaların otoparklarını adeta birer ‘araba mezarlığına’ çevirirken, çalışanların toplantıya gitmek gibi gün içindeki ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için de önemli bütçeler ayrılıyor. İstanbul’da adresten adrese ulaşım alanında ilk yerli uygulama olan Olev, Pro adı verilen hizmeti ile bu verimsiz sistemleri ortadan kaldırarak 9+1 yolcu kapasiteli araçları ile şirketlere ekonomik ve lüks ulaşım olanağı sağlıyor.

Olev Pro’yu kullanan şirketler, Olev’in sürücülü araçlarından günlük, haftalık ya da aylık dönemlerle yararlanabiliyorlar. Bu sayede orta ve üst düzey yöneticilerinin lüks taşımacılık ihtiyaçlarının karşılanmasının yanında, şirket dışındaki toplantı ve benzeri etkinlikler için çalışanlarının anlık taşımacılık ihtiyaçlarına da yanıt verebiliyorlar. Olev Pro, şirketlerin misafirlerinin ve çalışanlarının havalimanı transferleri için de etkin bir alternatif olarak öne çıkıyor.

Olev hakkında:

Olev, İstanbul’da VIP araçlarla adresten adrese ulaşımın yasal bir zeminde, konforlu ve güvenli bir biçimde gerçekleştirilmesini amaçlayan bir mobil uygulamadır. Olev kullanıcıları birkaç dokunuşla sistemde kayıtlı araçlardan birini çağırabilir, ödeyecekleri yaklaşık tutarı yolculuğa başlamadan önce görüntüleyebilirler. Türk girişimciler tarafından hayata geçirilen Olev, kendi alanındaki ilk yerli uygulamadır. Sistemdeki tüm kazançlar vergilendirilmektedir.

ÖTV’siz yatlar, CNR Avrasya Boat Show’a ilgiyi artırdı

aret etti.

DENTUR Başkanı Alparslan Sirkecioğlu, “Vergi teşvikleri sektörde ve CNR Avrasya Boat Show’da sinerji yarattı. Geçtiğimiz yıla göre fuarda yaklaşık yüzde 20 ziyaretçi artışı oldu” dedi.

Yat, kotra ve teknelerde ÖTV’nin sıfırlanması ve KDV’nin yüzde 1’e indirilmesinin hemen ardından düzenlenen CNR Avrasya Boat Show-11.Uluslararası Deniz Araçları, Ekipmanları ve Aksesuarları Fuarı deniz severlerin yoğun ilgisi ile devam ediyor. CNR EXPO Yeşilköy’de 19 Şubat’a kadar devam edecek fuarı, ilk üç günde 20 binin üzerinde yerli ve yabancı tekne tutkunu ziyaret etti. Fuar ve sektörle ilgili değerlendirmelerde bulunan Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneği (DENTUR) Başkanı Alparslan Sirkecioğlu, şöyle konuştu: “Vergi teşvikleri ile Türk bayrağı taşımak isteyen Türk tekne sahipleri yüzde 27,4’ü bulan vergi yükünden kurtarıldı. Yeni düzenleme ile Türk tekne sahipleri yüzde 1 KDV ile Türk bayrağı taşıma imkanı elde ettiler. Bu düzenleme sektörde ve CNR Avrasya Boat Show’da sinerji yarattı. Geçtiğimiz yıla göre fuarımızda yaklaşık yüzde 20 ziyaretçi artışı oldu. Özellikle fuarımıza alıcı olarak gelen ziyaretçideki artış fuar katılımcılarını memnun etti.”

“Teknelerde kayıt dışı dönem sona erecek”

CNR Avrasya Boat Show’un katılımcı firmaları da vergi teşviklerini sektör adına sevindirici bir düzenleme olarak değerlendirdiler. Vergi indirimlerinden sonra özellikle Türk bayraklı tekne sahipliğinde düşük peşinat ve 60 aya varan vadeli satışların mümkün kılındığına dikkat çeken Trio Yatçılık Satış ve Pazarlama Direktörü Deniz Özçakır, “Yapılan düzenleme sonrasında tekne sahipleri artık marinalara muhtaç olmayacak. Teknelerini istedikleri yere bağlayabilecekler. Teknelerde kayıt dışı dönem sona erecek. Devlet tekne satıcılarından da vergi toplayabilecek. Tekne satıcıları arasındaki adaletsiz rekabet sona erecek” diye konuştu. Özçakır, tekne almak için fuara katılan ziyaretçilerin de düzenlemeyi beklediklerini, düzenlemenin de etkisi ile satışlarının geçen yılı geçeceklerini umduklarını belirtti.

“Türk bayrak kullanımı amatör denizciliğin de önünü açacak”

Karina Yatçılık Satış ve Pazarlama Direktörü Uğur Şahin, vergi teşvikinin etkisi ile fuara olan ilginin arttığını belirterek, “CNR Avrasya Boat Show, alıcılarımıza düzenlemeyi tüm detayları ile paylaştığımız bir platform oldu. Düzenlemenin alıcıları memnun ettiğini gözlemliyoruz. Düzenlemeye yalnızca vergi teşviki olarak bakmamak lazım. Özellikle amatör denizcilerimizin önü ciddi anlamda açıldı. Yabancı bayrak taşıyan teknelerin 5 yılda bir yurt dışına çıkma zorunluğu vardı. Gümrük izni olmadan yabancı bayrak taşıyan tekneyi sevk etmeniz mümkün değildi. Bu gibi yaptırımlar özellikle 10 metre civarında uzunluğu olan tekneleri zorluyordu. Türk bayrağı ile bütün bu yaptırımlar son bulacak” dedi. Düzenlemenin piyasayı hareketlendirdiğine de dikkat çeken Şahin, “CNR Avrasya Boat Show, hem vergi teşvikleri hem de sezona yaklaştığımız bir döneme denk gelmesi nedeni ile tekne satın almak isteyenler için en doğru zaman oldu” dedi.

Ruslar jakuzili yatları seviyor

CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık ve Deniz Endüstrisini ve Denizciliği Geliştirme Derneği (DENTUR) iş birliğinde düzenlenen fuarda, 25.5 metrelik uzunluğuyla CNR Avrasya Boat Show’un en büyük teknesi olarak öne çıkan Princess 82’ye en çok Ruslar ilgi gösteriyor. Princess Teknik Servis Müdürü Recep Akaslan, Rusların özellikle jakuzili yatları sevdiğini söyledi.

Unilever, 2025 itibariyle %100 geri dönüştürülebilir plastik ambalajın sözünü verdi

Tüm hızlı tüketim ürünleri sektörünü, birlikte hareket ederek döngüsel ekonomiye ivme kazandırmaya davet etti.

Unilever, Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın altıncı yılında, küresel iş dünyasına ve sektörüne örnek olacak çalışmalara imza atmaya devam ediyor. Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamındaki taahhütlerine bir yenisini ekleyen Unilever, 2025 yılına kadar ürünlerinde kullandığı plastik ambalajların yüzde 100’ünün yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir ve kompostlanabilir olacağını açıkladı. Bu kapsamda Unilever, hızlı tüketim ürünleri endüstrisini kullan-at alışkanlığına dayalı olan tüketim modelinden, ürünlerin yaşam döngüleri sonunda yeniden kullanım ve geri kazanımlarının sağlandığı döngüsel ekonomi modeline doğru geçişe çağırdı.

Döngüsel ekonomiye geçişi hızlandırmak vizyonuyla kurulan ve bu alanda Unilever ile de ortak çalışmalar yürüten Ellen MacArthur Vakfı’nın (EMV) açıklamasına göre, küresel olarak kullanılan plastik ambalajların sadece %14’ü geri dönüşüm tesislerine giderken, %40’ı çöp sahalarında yerini buluyor. Küresel ölçekte plastik ambalajların üçte biri ise okyanus ekosistemlerine karışıyor. 2050’ye kadar okyanuslarda balıklardan çok daha fazla miktarda plastik atıkların olması bekleniyor.

Unilever, döngüsel ekonomi yaklaşımlarını benimseme konusundaki kararlılığını göstermek ve endüstri için bir “Plastik Protokolü” oluşturulmasına yardımcı olmak amacıyla ambalajlamada kullandığı plastik malzemelerin detay bilgilerini 2020 yılına kadar yayınlayacağını duyurdu. Unilever, ayrıca EMV’nin “Yeni Plastik Ekonomisi” girişimini destekleyeceğini ve özellikle okyanusa plastik sızıntısı riskinin en yüksek olduğu kıyı bölgelerinde küçük lamine ambalajların geri dönüştürülmesini sağlayacak teknolojik bir çözüme yatırımda bulunacağını açıkladı.

Paul Polman: “Endüstrideki plastik ambalajların tümünün tamamen döngüsel olmasını istiyoruz.”

Unilever CEO’su Paul Polman konuya ilişkin şunları söyledi: “Plastik ambalajlarımız, ürünlerimizi müşterilerimiz için güvenli, hoş ve cazip hale getirmek adına oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Yine de bu çok yönlü malzemenin faydalarından yararlanmayı sürdürmek istiyorsak, tüketici kullanımı sonrasını duyarlı ve verimli bir şekilde yönetebilmek için endüstri olarak çok daha fazlasını yapmamız gerekiyor.

“Okyanuslardaki plastik atığı sorununa değinmek için, ilk olarak su yollarımıza plastiklerin girmesini önleyecek sistematik çözümler üzerinde çalışmalıyız. Bu taahhütlerin endüstriyi, tüm plastik ambalajlarımızın tamamen geri dönüştürülebilir ve dönüştürülmüş olmasını sağlamak amacıyla kolektif bir ilerleme kaydetme yönünde cesaretlendireceğini umuyoruz.

“Ayrıca, döngüsel ekonomiye geçişi sağlamak için, toplama ve işleme altyapısını geliştirmek ve büyütmek amacıyla hükümetlerle ve ilgili tüm paydaşlarla işbirliği içerisinde çalışmamız gerekiyor. En nihayetinde, endüstrideki plastik ambalajların tümünün tamamen döngüsel olmasını istiyoruz.”

Harm Goossens: “Geliştirilmiş ambalajlama çözümleri sayesinde çevresel etkimizi azaltıyoruz.”

Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Harm Goossens, “Türkiye’de uyguladığımız geliştirilmiş ambalajlama çözümleri, inovasyonlar ve yenilikçi projelerle, 2025 yılına kadar ürünlerimizde kullandığımız plastik ambalajların yüzde 100’ünün yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir ve kompostlanabilir olması hedefine katkı sağlamak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın 6. yılında, hedeflerinin büyük çoğunluğunu gerçekleştirme yolunda ilerlediklerini belirten Harm Goessens sözlerine şöyle devam etti: “Kullandığımız ambalaj miktarını son iki yılda Gıda ve Ev Dışı Gıda’da 66,38 ton; Dondurmada 63 ton; İçeceklerde 166 ton; Ev Bakım ürünlerinde 252 ton azalttık. Sürekli olarak ambalajlarımızda kullanılan kaynak miktarını azaltmanın yenilikçi yollarını arıyoruz. 2017 yılında da yeni şampuan ve saç kremi ambalajı dizaynımız sayesinde 212 ton daha az plastik ve 78 ton daha az kağıt kullanacağız. Gıda kategorisinde de, 2017-2018 yılları arasında yaklaşık 250 ton ambalaj atığı azaltmayı hedefliyoruz.”

Atık yönetimi ve tüm dünyada sıfır atığa geçilmesi konusunda da Unilever’in öncü bir rol üstlendiğini belirten Goossens, “Türkiye’deki tüm Unilever fabrikaları, 2013 yılından bu yana ‘çöplüğe sıfır atık’ statüsünde üretim yapıyor. 2015 itibarıyla fabrikaların yanı sıra depolar, dağıtım merkezleri ve ofisler de bu statüyü elde etti. Unilever’in tüm dünyadaki en büyük tesislerinden biri olan, 2017 yılı içinde tam kapasite üretime başlayacak Konya Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri Fabrikası da ‘çöplüğe sıfır atık’ statüsüne sahip olacak şekilde tasarlandı.” dedi.

Unilever, hali hazırda 2020’ye kadar ambalaj ağırlığını üçte bir oranında azaltma çalışmalarını sürdürüyor. 2025 yılına kadar da, 2015 rakamlarını baz alarak, ambalajlarında kullandığı geri dönüştürülmüş plastik içeriği oranını en az %25 oranında artırmak için çalışıyor.

TAB Gıda Türkiye’de 1.000’inci restoran için geri sayıma başladı!

1994 yılında Burger King ile hızlı servis sektöründeki faaliyetlerine başlayan ve 23 yıllık tecrübesiyle geçtiğimiz yıl 400 milyonu aşkın müşteriyi ağırlayan TAB Gıda, bu yıl Burger King®, Popeyes®, Sbarro®, Arby’s® ve Usta Dönerci® markalarıyla 1.000’inci restoranını açmaya hazırlanıyor.

Türkiye’de hızlı servis restoran sektörünün lideri TAB Gıda, hizmete açtığı restoranlarla hız kesmeden büyümeye devam ediyor. Hızlı servis restoran zinciri kategorisinde dünyaya örnek olacak bir gıda ekosistemi yaratmayı başaran TAB Gıda, yeni yıl itibarıyla restoran sayısını 970’e yükselti. 23 yıllık tecrübesiyle her yıl 400 milyonu aşkın müşteriye hizmet veren TAB Gıda’nın Burger King®, Popeyes®, Sbarro®, Arby’s® ve Usta Dönerci® markalarıyla Türkiye’de 1.000’inci restorana ulaşmasına ise sadece 30 restoran kaldı.

“70’ten fazla ilde 1.000’e yaklaşan restoranda 20 bin kişiye istihdam sağladık”

Konuyla ilişkin değerlendirmede bulunan TAB Gıda Genel Müdürü Caner Dikici, “1994 yılında sıfırdan kurulan bir sistemle yola çıktık ve bugün, 20 bin çalışanımızla 70’ten fazla ildeki 1.000’e yakın restoranımızda tüketicilerimizi ağırlamaya devam ediyoruz.” dedi.

Dikici, sözlerine şöyle devam etti: “TAB Gıda olarak, hâlihazırda Burger King’in dünyadaki en büyük master franchisee’si konumundayız. Türkiye genelinde 70’i aşkın ilde 600’den fazla Burger King restoranımız var. Dünyanın en büyük pizza restoran zincirlerinden biri olan Sbarro ile 30’dan fazla ilde toplam 90’a yakın restoranımız bulunuyor. Geleneksel tarifleri sıra dışı Louisiana mutfağıyla buluşturan Popeyes ile 40’tan fazla şehirde 170’ten fazla restoranda misafirlerimizi ağırlıyoruz. Şu an 50’den fazla restoranla faaliyetlerine devam eden Arby’s, yenilikçi menülerle lezzetli ve benzersiz seçenekler arayanların tek adresi konumunda. Ayrıca 2013 yılında 20 yıllık deneyimimizle yarattığımız Usta Dönerci ile 60’a yakın restoranımızda müşterilerimize geleneksel döner lezzetini sunmaya devam ediyoruz.”

“Türkiye’de 150, Çin’de ise 225 yeni restoran açmayı hedefliyoruz”

TAB Gıda olarak 2016 yılını yüzde 23 büyüme ve 2.7 milyar TL ciroyla kapattıklarını hatırlatan Dikici, “2016 yılında 250’ye yakın yeni restoran açarak hedeflerimiz doğrultusunda önemli adımlar attık. 2017 yılında da istikrarlı bir şekilde büyümemizi sürdüreceğiz. Bu yıl Türkiye’de 150, Çin’de ise 225 yeni restoran açmayı hedefliyoruz. Ayrıca TAB Gıda Franchise sistemi, ülke çapında hızla büyümeye devam ediyor; geçtiğimiz yıl 80 franchise restoranı verdik, bu yıl toplamda 60 franchise restoranı verme hedefimiz var. Buna ek olarak büyüme hedeflerimizle birlikte bu yıl yaklaşık 2.500 kişilik yeni istihdam yaratmayı planlıyoruz.” diye konuştu.

TAB Gıda hakkında:

ATA Grubu’na bağlı TAB Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş, Burger King®, Sbarro®, Popeyes® ve Arby’s® markalarının Türkiye’de münhasır lisans hakkı sahibi ve Burger King®, Sbarro®, Popeyes® ve Arby’s® restoranlarının Türkiye’deki işletmecisi ve geliştirme ortağıdır. TAB Gıda bünyesinde Burger King® 1995 yılında, Popeyes® ve Sbarro® markaları ise 2007 yılında faaliyete geçmiştir. TAB Gıda 2010 yılında da Arby’s®’i bünyesine katmış, 2013 yılında da kendi markası olan Usta Dönerci’yi kurmuştur. Bugün Türkiye genelinde 600’den fazla Burger King® restoranı, 90’a yakın Sbarro®, 170’ten fazla Popeyes®, 50’den fazla Arby’s® ve 60’a yakın Usta Dönerci® restoranı bulunmaktadır. Hızlı servis restoran zincirlerini bünyesinde bulunduran TAB Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş. bugüne kadar pek çok ödül alarak, sektörünün lideri konumundadır.

Turkcell Grup Global Bilgi Desktop+Mönitor Alımları

Turkcell Grup Global Bilgi Desktop+Mönitor Alımları 13.02.2017

İhalenin Adı : Global Bilgi Desktop+Mönitor Alımları
Teklif Gönderme Tarihi : 15-02-2017 16:00

Global Bilgi Desktop+Mönitor Alımları için ihale sürecimiz başlamıştır. Teklifler geldikten sonra e-ihale kuralları tedarikçiler ile paylaşılacaktır.

Ürünün teknik özellikleri aşağıda belirtilmiştir. Teknik özellikler hakkında ilgili sorular için teknik sorumlu ALPER GÜR ile irtibata geçebilirsiniz.

270 adet Desktop pc

İŞLEMCİ
Min Intel® Core™ i5-6500 Processor (6M Cache, up to 3.60 GHz)

150 adet 19” Monitor.
120 adet 22” Monitör.

Monitör Min Specs

Minimum 21.5”
Viewing angle Horizontal: 170°/160°
Brightness3 250 cd/m2
Aspect ratio 16:09
Native resolution 1920*1080
DVI-D, VGA (analog) USB Integrated USB 2.0 hub
Height Adjustable

İlgilenmeniz halinde satınalma kontağı olarak Kağan Çardak ile irtibata geçebilirsiniz.

E-Posta: cardak.kagan@turkcell.com.tr
Tel. No.: 532 210 6456

Ürünle ilgili teknik sorularınız için ise ALPER GÜR ile irtibata geçebilirsiniz.

E-Posta: alper.gur@global-bilgi.com.tr
Tel. no: 532 555 0255

GE ve Çalık Enerji’den Yemen’e mobil enerji santrali

GE (NYSE: GE) ile Çalık Enerji, Yemen’in elektrik altyapısını desteklemek üzere anlaşma imzaladı. Bu kapsamda GE, iki adet gelişmiş TM2500 aeroderivetif gaz türbini jeneratörü sağlayacak. Aden’deki elektrik ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılayacak olan jeneratörler, 60 megawatt’a (MW) kadar elektrik üretecek. GE’nin Macaristan’da bulunan tesisinden gönderilen gaz türbinlerinin kısa sürede kurularak yaz aylarından önce elektrik sağlaması planlanıyor.

Sahadaki zorlu koşullara rağmen GE ve Çalık Enerji’nin projeyi kısa sürede hayata geçirebilmeleri, Yemen’in güçlü bir altyapı oluşturma ve ekonomiyi yeniden canlandırma çabalarına da katkıda bulunacak. Power Electricity Corporation’a ait olan (PEC)Yemen’deki Al Hiswa Enerji Santrali için geliştirilen projeyi, Katar Kalkınma Fonu (QFFD) finanse ediyor.

Çalık Enerjii CIS Projeler ve Teklif Koordinatörü Özgür Sarıkaya konuyla ilgili olarak; “Al Hiswa Enerji Santrali, endüstriyel büyümenin getirdiği artan enerji ihtiyacı ile vatandaşların günlük ihtiyaçlarını karşılamak açısından Yemen için stratejik bir öneme sahip.Tesisin GE’nin gelişmiş aeroderivetif gaz türbini jeneratörlerini kullanacak şekilde genişletilmesi ile hızlı ve istikrarlı bir şekilde enerji sağlayabileceğiz. Bu türbinler, kesintisiz enerji üretimi açısından kritik önem taşıyan yakıt esnekliği sağlayarak verimliliklerini kanıtlamış bulunuyor”dedi.

GE Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi Gaz Enerji Sistemleri Satışından Sorumlu Başkan ve CEO’su olan Ghassan Barghout ise şu sözleri dile getirdi: “Gelişmiş gaz türbini jeneratörleri sunmaya yönelik bu anlaşmamız, uzak ve zorlu bölgelerde bile 4-5 ay içinde güvenilir enerji sağlama yetkinliklerimizi gösteriyor. Lojistik anlamda büyük güçlüklere rağmen ciddi bir dalgalanma döneminin ardından Yemen’in elektrik altyapısını geliştirmeyi desteklemek üzere bölgesel paydaşlarla birlikte çalışarak vatandaşların refahını yükseltmek için faaliyet gösteriyoruz. Bu anlaşma, Yemen’e gerçekleştirdiğimiz ilk GE aeroderivetif jeneratörlerinin satışıdır. İleride ülkenin elektrik altyapısını kalkındırmaya yardımcı olacak projeleri hayata geçirmeyi heyecanla bekliyoruz.”

GE’nin “Mobil Enerji Santrali” olarak bilinen TM2500 aeroderivetif gaz türbini jeneratörü, hızlı bir şekilde enerji çözümü sunuyor ve genellikle acil durumlarda elektrik sağlamak üzere kullanılıyor. Kolay kuruluma sahip bu eksiksiz anahtar teslim enerji çözümü, ihtiyaç duyulan yerde ve ihtiyaç duyulan zamanda enerji sağlıyor. Donanımda önemli bir değişiklik gerektirmeyen çözüm, gazlı ve likit yakıtla çalışabiliyor ve sadece 10 dakikalık kısa bir başlatma döngüsü gerektiriyor. Jeneratörler, Al Hiswa santralinde likit damıtılmış yakıtla kullanılacak.

Yüksek güç yoğunluğuna imkan veren TM2500, kompakt bir ayakizi bırakıyor ve düşük ağırlığı daha fazla mobilite sağlıyor. Önemli bir sermaye harcaması gerektirmeksizin kademeli genişlemeye imkan veren ölçeklenebilir teknoloji çözümleri sunuyor ve gazla çalıştırıldığında dizel jeneratörlerden yüzde 50 daha düşük emisyonu bulunuyor.

GE ve Çalık Enerji, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’ya 2.500 MW’ın üzerinde elektrik sağlamak üzere işbirliği yapıyor ve Irak’tan Libya’ya kadar çeşitli projeleri başarıyla hayata geçiriyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da 80 yılı aşkın bir süredir faaliyet gösteren GE, bölgenin elektrik üretimi, petrol ve gaz, su arıtma, havacılık ve sağlık alanlarındaki altyapı ihtiyaçlarını destekliyor.