SİMİT SARAYI SUUDİ ARABİSTAN’DA BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR

Geleneksel Türk lezzetlerini dünya ile buluşturan, Türkiye’nin global arenadaki vitrin markası Simit Sarayı, gördüğü yoğun ilgi üzerine Suudi Arabistan’daki Hail şehrinde bulunan Salma Mall’da mağaza açtı.
Dünya markası olma vizyonuyla yurt dışı açılışlarını tüm hızıyla sürdüren Simit Sarayı, açtığı mağazalar ile Suudi Arabistan’da büyümesini sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde Salma Mall’da açılan Simit Sarayı mağazasında, geleneksel Türk lezzetlerinin yanı sıra arap misafirlerin damak tadına uygun ürün alternatifleri de yer alıyor.
16 metrekare dış, 70 metrekare iç alanı, sıcak atmosferi ve şık dekorasyonuyla ağzının tadını bilen Suudi Arabistanlılara hizmet verecek Salma Mall mağazasında; vazgeçilmez Simit Sarayı lezzetleri kahvaltı, simit, börek, kurabiye, sandviç, kruvasan, çörek, kek, pasta ve ekmeklerin yanı sıra taptaze malzemelerle hazırlanan Simit Burger, mantı, makarna, ızgara köfte gibi hem göze hem damağa hitap eden enfes seçenekler yer alıyor.

Perakendecilerin 2017 hedefi ‘Sağlıklı Zayıflama’ olmalı

Deloitte’un hazırladığı Perakende Sektörü 2016 Değerlendirmesi ve 2017 Öngörüleri’ne göre 2016’da makroekonomik trendler ve kur dalgalanmaları sektörü olumsuz etkilerken; AVM’lerin sayısı, kiralar konusunda sektörün gösterdiği birlik ve ‘sağlıklı zayıflama’ stratejisini hâlihazırda benimseyen oyuncular 2017’ye olumlu bakmaya olanak sağlıyor. 2017’de perakendeciler Türkiye pazarında verimsiz mağazaları konusunda ‘sağlıklı zayıflama’ stratejisini benimseyecekler ve yurtdışı yatırımlara mümkün mertebe daha çok odaklanarak büyüme kaynakları değiştirecekler.

Deloitte Türkiye Perakende Sektörü Lideri Hakan Göl’ün hazırladığı “2016 Değerlendirmesi 2017 Öngörüleri” çalışmasına göre 2016’da ortaya çıkan negatif makroekonomik tablo, perakende sektörünü de etkiledi. 2015’te 9 bin 261 ABD doları olarak gerçekleşen kişi başı milli gelir, 2016 sonu için 9 bin 385 dolar olarak tahmin edilirken; yeni Orta Vadeli Programa göre ise 2017 yılında 9 bin 529 dolar seviyelerinde olacağı öngörülüyor. Ekim 2016’da 74,04 olan Tüketici Güven Endeksi ise Kasım’da 68,93 seviyesine geriledi. Perakende güveni ise Kasım 2016’da hem geçen yıla hem de geçen aya göre azalarak -20,2 puan değerini aldı. Şubat 2016’dan bu yana negatifte seyreden perakende güven endeksi, arka arkaya 3 ay düşüş sergileyerek son 7 yılın en düşük değerine geriledi.

Perakende sektörü gerilese de 2017’de olumlu gelişmeler bekleniyor

Deloitte değerlendirmesine göre perakende sektörü özelinde ortalama sepet tutarı düşme trendinde… En büyük perakendeciler arasında 2017 büyüme hedeflerini aşağı doğru çekenler bulunuyor. 2016’da yaşanan iflas ertelemeleri ve mağaza kapatmaları da düşünülecek olursa makroekonomik trendlerin ve önemli kur dalgalanmalarının sektörü çok olumlu etkilemediği görülüyor. 2017’de de sert rüzgârların etkisinin devam edeceği tahmin edilirken; bu olumsuz havanın yanında, 2017 için olumlu göstergeler de öne çıkıyor.Bu göstergelerin başında alışveriş merkezlerinin sayısı geliyor. Türkiye perakende sektörü için bu rakam son derece olumlu sinyaller vermekle birlikte, önümüzdeki yıllarda ‘sağlıklı zayıflama’ stratejisi ile bu artışın daha yavaş ilerlemesinin sürdürülebilir olacağı değerlendiriliyor.

Son 10 yılda AVM sayısı yaklaşık 3 katına çıkarak 2016 3. çeyrekte 379’a ulaşırken; toplam kiralanabilir alan ise 11,2 milyon m2 civarında bulunuyor. 2015’te bu rakamların sırasıyla 368 ve 10,9 milyon m2 olmasıyla birlikte, 2016’da AVM sayısında yaklaşık %3 büyüme yaşandı. 2015’te her 1000 kişi başına 140 m2 kiralanabilir alan olarak ölçülen Türkiye’nin perakende yoğunluğu, 2016 3. çeyrek itibarı ile hemen hemen aynı seviyede kalarak 142 m2 oldu. Hâlihazırda inşaatı devam eden 74 AVM’nin ise 2019’da tamamlanması bekleniyor.

Kiralar azalmaya devam edecek

Değerlendirmede, AVM ve kiralanabilir alan rakamları geçmiş yıllara göre çok fazla büyüme göstermezken kira gelirlerinin ise 2016 itibariyle azalma trendine geçtiği belirtiliyor. 2016’nın 3. çeyreğinde AVM birincil kira rakamı m2 başına aylık 90 Euro’dan, 81 Euro seviyesine düştü. Son dönemde kurda yaşanan ciddi dalgalanma karşısında sektör ise birlik duruşu göstererek kiraların TL bazına çekilmesi ve indirim yapılması gibi anlaşmalara vardı. Hâlihazırda 118 AVM, kiralarını TL bazında alma kararı almış durumda. Deloitte, sürecin bu eğilimle devam edeceğini öngörüyor.

2017’de mağazalar ne yapmalı?

Deloitte; 2016’da yaşanan dalgalanmalar ve ileride yaşanabilecek olası yeni sert rüzgârlar karşısında perakendecilerin, sürekli büyüme ve mağaza açma trendini kırarak 2017’de riski azaltma, mevcudu koruma hatta ‘sağlıklı zayıflama’ stratejisi ile mağaza kapama hamlelerinden faydalanmasını tavsiye ediyor. 2017’nin maliyet ve nakit yönetimi açısından sıkıntılı bir dönem olmaya devam edeceğinden hareketle, belirsizliğin hâkim olduğu zamanlarda perakendecilerin çevik pozisyon alabilmenin ve sağlıklı kalabilmenin önemini daha çok hissedecekleri öngörülüyor. Sağlıklı zayıflama stratejisi kapsamında bugüne kadar mağaza açarken çok da ince eleyip sık dokumayan sektörün, artık mağaza açma kadar, gerektiğinde mağaza kapamayı da öğrenmesinin gerekliliği öne çıkıyor. Sektördeki bazı önemli oyuncuların son dönemde bu stratejiyi uygulamaya başladığı hâlihazırda görülüyor.

Tüketici ve perakendeci arasındaki beklenti makası açılıyor

Yıllardır Türkiye’de iç pazarın cazibesine kapılan, yurt dışı yatırımlarına ağırlık vermeyen perakendeciler bölgesel ve/veya küresel yatırımlarına finansal sağlıkları el verdiğince yoğunlaşacaklar. Kısacası, Türk perakende şirketleri için büyümenin kaynağının değişmesi bekleniyor.

Paralelde, tüketicilerin perakende şirketlerinden beklentileri artıyor; beklentiler ile gerçekler arasındaki makas ise açılmaya devam ediyor. Perakendeciler 2017’de çevik hamleler yaparak sağlıklı kalmayı hedeflerken; tüketici beklentilerini karşılama yolunda özellikle dijital kanalda çalışmaya devam edecekler. 2017’de perakende şirketleri için oyunu değiştirecek diğer ana konu başlıklarını ise şu şekilde:

  • Karlılık üzerine direkt etki olacak her türlü aksiyon, indirimleri etkin yönetmek hiç olmadığı kadar önemli.
  • İç pazarın durgunluk beklentisiyle bir miktar cazibesini yitirmesiyle dış pazarlara olan daha ciddi açılım söz konusu olacak.
  • Pop-up mağazalar gibi uygulamalar ile farklı satış fırsatlarının değerlendirilmesi 2017’de gündemde olacak.
  • Büyüme, karlılık ve işletme sermayesi dengesinde etkin kategori yönetimi şart.
  • Radikal iş modeli değişiklikleri 2017’de perakendecilerin kapısını çalacak gibi görünüyor.

İKMİB, KİMYA İHRACATININ YOL HARİTASINI ÇIKARDI

İKMİB 50 milyar dolarlık ihracata ulaştıracak 10 adımlık stratejiyi belirledi

Kimya sektörünün ihracat hedeflerine liderlik eden İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), ihracatın 2017-2023 yıllarına dair rotasını belirlemek üzere A.T. Kearney işbirliğiyle önemli bir çalışmaya imza attı. Yılı yaklaşık 15 milyar dolarlık ihracatla kapatacak olan kimya sektörü, 2017 yılında ihracat hedefini 15,5 milyar dolar olarak belirledi. Diğer taraftan sektörün 2023 hedefi olan 50 milyar dolar ihracata ulaşması için ihracatın her yıl yüzde 20 artması gerekiyor. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB), bu raporun çıktıları doğrultusunda kimya ihracatına ivme kazandıracak 10 adımlık stratejisini açıkladı. AB ile Gümrük Birliği anlaşmasının Türkiye lehine güncellenmesi, hammadde tedarikinin yeni formüllerle garantiye alınması, spesifik özel kimyasallara yatırım, sektörel kümelenme, Ar-Ge’de ölçek sinerjisi bu adımlardan bazılarını oluşturuyor.

Plastikten kozmetiğe, kauçuktan boya sektörüne kadar birçok alanda Türkiye ekonomisi için kritik bir öneme sahip olan kimya sektörü neredeyse tüm sektörlere hammadde ve ara malı temin eden yönüyle Türkiye sanayinin nabzını tutuyor. Üretim, ihracat ve yarattığı istihdam ile ülke ekonomisine sağladığı katkıyı her yıl artıran kimya sektörü, katma değer yaratma potansiyelinin yüksekliği ile stratejik sektörler arasında yer alıyor.

Kimya sanayinin Türkiye’deki durumuna ışık tutan, riskleri ve fırsatları ortaya koyan İKMİB “Türkiye Kimyevi Maddeler Sektörü İhracat Büyüme Stratejisi Raporu” sektörün 2023’e kadar olan yol haritasını çıkardı. Mevcut koşullarda 2023 ihracat hedefinin altında olan kimyanın yer yıl yüzde 20 ihracat artışı yakalaması gerekiyor. Uluslararası danışmanlık şirketi A.T. Kearney işbirliği ile hazırlanan raporun çıktıları doğrultusunda kimya ihracatının izlemesi gereken stratejileri açıklayan İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, yüksek oranda ithalatla gerçekleşen hammadde tedarikinin güvence altına alınması için yeni formüller gerektiğini, spesifik ürünlere yatırımın ise şart olduğunu vurguladı.

Türkiye aleyhine işleyen AB ile Gümrük Birliği Anlaşmasının yeniden ele alınması ve ikili anlaşmalarda Türkiye’nin de taraf olması gerektiğinin altını çizen Murat Akyüz, şunları söyledi: “Kimya sanayinin içinde bulunduğu durumun analizini yapan rapor, mevcut tabloyu objektif biçimde ortaya koyuyor. Raporun çıktılarını değerlendirdiğimizde kimya sektörü için hedeflediğimiz ihracat rakamlarına ulaşmak için 10 adımdan oluşan bir stratejinin uygulanması gerektiğini görüyoruz. AB ile Gümrük Birliği Anlaşmasının bir an önce güncellenmesi ve ihracatçımız aleyhine işleyen ikili STA anlaşmalarında Türkiye’nin de mutlaka taraf olması gerekiyor. Bir diğer önemli çıktı ise kimyanın var olan üretim modellerini yeniden gözden geçirmesi ve katma değeri yüksek spesifik özel kimyasalların üretimine yönelmesi. İhracatçılarımızın rekabetçiliğini azaltan yüksek enerji maliyetlerinin de düşürülmesi lazım. Kimya sektörünün bir türlü çözüme kavuşturulamayan sektörel kümelenme ihtiyacı da bir kez daha karşımıza çıkıyor. Ayrıca kimya sektörünün hammaddede dışa bağımlılığı giderek artıyor. Petrokimyada yeni yatırımların gerçekleşmesi yakın zamanda mümkün görünmediğinden hammadde tedarikini güvence altına alacak yeni formüllere ihtiyaç duyuyoruz. Dış ticaret açığının 40 milyar dolara ulaştığı kimyanın girdi güvenliğini yurtdışında satın alma ya da ortaklıklarla sağlaması bu formüllerden biri. Ar-Ge’de ölçek sinerjisinin yaratılması, katma değerin artırılması, müşteriye özel ürün geliştirme ve ihraç pazarlarında inovasyonun ticarileştirilmesi ise önümüzdeki yıllara yönelik izlememiz gereken diğer stratejiler olarak öne çıkıyor.”

Türkiye Kimyevi Maddeler Sektörü Yol Haritası 2017 – 2023

  1. AB ile Gümrük Birliği anlaşmasının revize edilmesi (İkili anlaşmalarda Türkiye de taraf olsun)
  2. Katma değeri yüksek spesifik ürünlere odaklanılması
  3. Sanayicinin üzerindeki en büyük yüklerden enerji maliyetlerinin düşürülmesi
  4. Rekabetçilik için sektörel kümelerin kurulması
  5. Girdide güvenliğin ve rekabetçiliğin garantiye alınması
  6. Teknolojik yetkinlik geliştirme ekosisteminin iyileştirilmesi
  7. Ar-Ge’de ölçek sinerjisinin yaratılması
  8. Katma değerin artırılması ve hizmetlerin iyileştirilmesi
  9. Müşteri odaklı iş modellerinin geliştirilmesi
  10. İhracat yapılan pazarlarda inovasyonların ticarileşmesinin en üst seviyeye çıkarılması

Rekabette Yeni Dönem: Veri Tabanlı Pazarlama

Günümüzde stratejik rekabet artık veri tabanlı pazarlamadan geçiyor. Firmaların bilgiye daha duyarlı hale gelmesi; bir başka deyişle işletmelerde bilginin değerinin artması ve müşteri odaklı pazarlama anlayışının gelişmesiyle birlikte veri tabanlı pazarlama kavramı ön plana çıkmaya başladı.

Bir şirketi başarıyla yönetebilmenin en önemli anahtarı mevcut verilerin kalitesi ve yönetimidir. Bu nedenle ilk adımınız ihtiyaçlarınız doğrultusunda bir yazılım geliştirmek veya hazır bir program satın alarak bunu her departmanınıza uygulamak olmalıdır. Hiç şüphesiz ki müşterileriniz hizmet anlayışınızdaki kaliteyi kullanmakta olduğunuz veriler sayesinde kısa sürede fark edecektir.

Bununla birlikte sürdürülebilir iletişim yaklaşımı ile müşterilerinize vermekte olduğunuz hizmetle ilgili sorular yönelterek eksik noktalarınızı belirlemek ve aksiyon planı oluşturmak da gelişiminize katkı sağlayacaktır.

Müşteri Portföyünüzü Sürekli Aktif Tutun
Bir başka önemli nokta ise müşteri portföyünüzü sürekli aktif tutan çalışmalar yapmak olmalı. Bu noktada ,müşteri odaklı pazarlama faaliyetleri ile anlık sms ve mailing bildirimleri yaparak müşteri demografik yapılarınızı güncelleyebilir müşterilerinizin satın alma alışkanlıklarına odaklanarak onlara özel ID’ler tanımlayıp, sadakat yapılarını oluşturabilirsiniz.

Verilerin doğru ve efektif kullanımı sayesinde pazarlama alanında ciddi atılımlar gerçekleştirecek, yapacağınız klasifikasyon yöntemi ile de reklam ve ürünlerinizi farklı sınıflara sunarak hem müşterilerinize verdiğiniz önemi gösterecek hem de pazarlama bütçenizi daha doğru yönetebileceksiniz.

Bütünleşik ve memnuniyet odaklı çalışma anlayışının bir parçası olarak müşterilerinizden aldığınız her şikayeti değerlendirmeniz ve ilgili kurum ve kişiyi şirket müdürünüz, danışmanınız ve müşteri ilişkilerinden sorumlu çalışma arkadaşınız ile beraber ziyaret etmeniz gerekir. Bu yaklaşım kurumunuzu farklılaştırırken, hizmet verdiğiniz sektörde üstünlük sağlayacak bir yönetim anlayışınızın olduğunu gösterecektir.

Dijitalde Var Olmak Sizi Güvenilir Kılar
Tüm bunların yanında şirketinizin dijital medyayı aktif bir şekilde kullanması, kaliteli hizmet anlayışınızla bağdaşacak bir diğer önemli unsurdur. Kurum olarak facebook, twitter, linkedin ve instagram hesaplarınızı aktifleştirmeniz ve bu kanallar aracılığıyla gelen taleplere anında cevap vermeniz müşterileriniz nezdinde güvenilir bir firma olarak algılanmanıza yardımcı olur. Bununla birlikte düzenleyeceğiniz yarışmalar ve interaktif iletişim ile takipçilerinizle aranızda duygusal bağ kurarken aynı kanallar üzerinden satış yapmanız da mümkün. En çok otomobil satan bayilerin çoğunun araç satış kanallarına sosyal medya hesaplarını eklediğini biliyor musunuz?

Internet her piyasayı değiştirdiği gibi otomotiv pazarını da şekillendirmeye devam ediyor. Hızla gelişen bu dönemde tüm şirketlerin internet alt yapılarına çok önem vermesi ve bu kanallara daha fazla odaklanması gerekli.

Müşteri memnuniyeti için özel uygulamaların başında gelen “farklılaşmayı” internetten araç satabilmenin “standart” olacağı dönemde değil, içinde bulunduğumuz bu dönemde, bir pazarlama aracı olarak kullanabilirsiniz.

Her ne kadar dijitalleşme tüm hızıyla devam etse de, tüm bu yatırımların ve yönetim anlayışının temelinde insan yatmakta. Bir işte başarılı olabilmenin anahtarı o işi sevmek ve severek yapan kişilerle çalışmakla mümkün!

Başarınızı Mutlaka Ekibinizle Paylaşın
Sizler de işe alacağınız kişileri değerlendirirken, tecrübeden önce işi ve sektörü sevip sevmediğini anlamaya çalışın. Her gün ilk günkü heyecanla işe gelen ve hedeflerine aynı şevkle odaklanan ekibinizden elde edeceğiniz verim tartışmasız yüksektir. Bireysel başarılar ise zaten bu aşamada kendiliğinden gelecektir.

Ekibinizi başarıya ulaştırmak için onlara gerçekçi ve ulaşılabilir olan günlük, haftalık, aylık ve yıllık hedefler belirleyin ve bu hedefleri kendilerinin de anlık takip edebilmelerini yine yazılım programlarınızla sağlayın. Böylelikle işe gelen herkesin bir hedefi olacak, bu hedefler doğrultusunda adil bir şekilde değerlendirildiğini bilecek ve yine bunlara göre takdir edilecektir.

Başarının en büyük kısmı hedeflerinize ulaşmanızla ve ulaştığınız başarıların paylaşımı ile sağlanmaktadır. Ortada bir başarı varsa bu başarıyı mutlaka paylaşın ve bu başarıda payı olan herkesin maddi ve manevi nemalanmasını sağlayın.

Müşteri yönetimindeki başarıyı sürdürülebilir hale getirmek için de şu cümleyi asla unutmayın; “Yeni bir müşteri kazanmanın maliyeti, eski müşterileri elde tutmaktan daha fazladır.’’

Şirketler yılın ilk yarısında ücret artışı yapacak.

PERYÖN Ücret Artışı Anketi Sonuçlandı.

Türkiye İnsan Yönetimi Derneği – PERYÖN’ün her yıl düzenli olarak yaptığı Ücret Artışı Anketi 2017 sonuçları yayınlandı. 30 farklı sektörden 84 firmanın katılım sağladığı anketin sonuçları, şirketlerin neredeyse tamamının yılın ilk yarısında ücret artışı yapacağını ortaya koyuyor.

PERYÖN 2017 Ücret Artışı Anketi sonuçlarına bakıldığında, şirketlerin büyük çoğunluğunun (%82) yılda bir kez ücret artışı yapacaklarını, geri kalanların ise yılda iki kez ücret artışı yapacaklarını görüyoruz. 2016 senesinde ise aynı soruya verilen yanıt %90 düzeyinde ve yılda bir kez zam yapılacağı yönündeydi. Bu alandaki uygulama daha çok firmaların süregelen ücretlendirme politikaları ile ilişkili olmakla birlikte; bir önceki seneye göre bir artış görülüyor. Bu değişimin sebebini, PERYÖN araştırmalarına danışmanlık desteği veren Deloitte Danışmanlık İnsan Kaynakları Hizmetleri Lideri Cem Sezgin, “Sayıları daha az olsa da; bazı firmaların biraz “bekle-gör” taktiği ile zamları senede bir kerede değil, ekonominin gidişatına göre iki taksitte yapmayı tercih ettiklerini tahmin ediyoruz.” şeklinde yorumladı.

Tıpkı 2016 ücret araştırmasında olduğu gibi, 2017 senesinde de firmaların büyük çoğunluğu (%79) artış için yılın ilk çeyreğini öngörüyor. 2017 yılı sonuçlarının bir önceki seneden ayrışan noktası; yılın ikinci yarısı için artış planlayan firmaların sayısındaki azalma (2016: %9,6, 2017: %3,7).

Ücret artış oranlarında korkutucu bir düşüş yok
2016’da firmaların ücret artışları ortalama %11,2 oranında gerçekleşti. Bir önceki yıl gerçekleştirilen araştırmada şirketler, planladıkları zam oranının ortalamada %10,1 olacağını öngörmüşlerdi. Bu öngörü küçük bir oynamayla gerçekleşti. 2017 yılı için ise, katılımcı firmaların bütçeledikleri ortalama artış oranı %9,6. Yani firmalar, 2016’ya göre biraz daha düşük bir oranda zam yapmayı hedefliyorlar. Oluşabilecek olumsuz ekonomik gelişmeler nedeniyle bazı firmaların bütçeledikleri oranların bir miktar altında ücret artışı yapacaklarını; bazılarının ise tam tersine çalışanlarını kaybetmemek adına hedeflenen oranların az da olsa üzerine çıkabilecekleri söylenebilir. Sonuçlar, ekonomik iklim ve firmaların finansal güçleri ve stratejilerinden etkilenebilir. Ancak tahminler her iki durumun birbirini dengeleyeceği ve ortalamada çok fazla bir değişme olmayacağını yönünde.

-tablo / pozisyon ünvan bazında ücret artışları-

Sonuçlardan görüleceği üzere, 2017 sadece mavi yakalı çalışanlar için ücret zammı oranlarında bir önceki seneye kıyasla bir azalış öngörülüyor. Katılımcı firmalar ağırlıklı mavi yakalı çalışanlardan oluştuğundan dolayı, diğer üç pozisyon grubu için durum tersini işaret ediyor dahi olsa, toplamda 2016’ya kıyasla daha düşük bir zam oranı bekleniyor.

İkramiye, prim gibi ücret tamamlayıcılar konusundaki uygulamalar
PERYÖN 2017 Ücret Artışı Anketi’ne katılan firmaların sadece üçte biri ikramiye ve primlerde 2017 için artış öngörüyor. Herhangi bir değişiklik öngörmeyenlerin oranı ise %38. Bu yanıtlar 2016 sonuçlarına oldukça yakın bir tablo ortaya koymakta. Özellikle son 2 yılda maliyetler konusunda artan hassasiyetin doğal bir yansıması sonucu, firmaların personel giderlerini de kontrol altına almaya çalıştıklarını görüyoruz.

İSPAK AMBALAJ, WORLDSTAR YARIŞMASI’NDAN ÖDÜLLE DÖNDÜ

İspak Ambalaj, Dünya Ambalaj Örgütü (WPO) tarafından her yıl düzenlenen ve dünyanın en başarılı ambalaj projelerinin yer aldığı WorldStar Yarışması’nda gıda kategorisinde ödül kazandı. İspak Ambalaj, “Ambalaj Önemlidir” mottosu ile geliştirdiği inovatif ürünleriyle yurtiçinde ve yurtdışındaki organizasyonlardan bu yıl ödüllerle dönmeyi başardı.

Türkiye’nin önde gelen grupları arasında yer alan Kibar Holding şirketlerinden İspak Ambalaj, ambalaj sektörünün dünya çağında yıldızlarının ödüllendirildiği WorldStar 2017 Dünya Ambalaj Ödülleri Yarışması’nda “Kahve Kapsülü Alt Kapama ve Üst Folyo Ambalajı” ürünüyle gıda kategorisinde ödül kazandı.

Dünya Ambalaj Örgütü (WPO – World Packaging Organization) üyeleri ile 23 ambalaj derneğinin temsilerinden oluşan jüri, 35 ülkeden 291 projeyi inceledi. Projeler, İçecek, gıda, sağlık ve güzellik, ev ürünleri, lüks ürünler, ilaç ve medikal, elektronik, satış noktası ve ulaşım gibi farklı kategorilerde değerlendirmeye aldı.

Almanya ve Japonya 20’şer ödülle listenin başında yer alırken hemen arkalarında 16 ödülle Çin, 15 ödülle ABD, 12’şer ödülle İngiltere ve İspanya, 11’er ödülle Türkiye ve Avusturya geldi. Tüm kazananlar 5 Aralık haftasında www.worldstar internet sitesinde yayınlandı.

Başkanlık Ödülü, Sürdürülebilirlik Ödülü, Pazarlama Ödülü ve Ambalaj Kurtaran Gıdalar gibi özel kategorilerin adayları Ocak ayında açıklanacak ve tüm kazananlar 4 Mayıs günü Düsseldorf’ta Interpack fuarı sırasında düzenlenecek bir törende ödüllerini alacak.

Yarışmada Almanya ve Japonya 20’şer ödülle listenin başında yer alırken, Çin 16, ABD 15, İngiltere ve İspanya 12’şer, Türkiye ve Avusturya 11’er ödül kazandı.

ÖDÜLLERLE DOLU BİR YIL
İspak Ambalaj, “Ambalaj Önemlidir” mottosu ile geliştirdiği inovatif ürünleriyle yurtiçinde ve yurtdışındaki organizasyonlardan bu yıl ödüllerle döndü. İspak Ambalaj, Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda fleksibıl ambalajlar kategorisinde “Kahve Kapsülü Alt Kapama ve Üst Folyo Ambalajı” ürünüyle Bronz ödülünü de kazanmıştı.

İspak Ambalaj Genel Müdürü Eser Erginoğlu, esnek ambalaj sektöründeki yeni tesis yatırımları, dış pazar hedefleri ve yüksek kalite anlayışına yönelik çalışmaları ile çıtayı her geçen gün yukarı taşımayı amaçladıklarını söyledi. 2017’de hayata geçirmeyi planladıkları yeni fabrika yatırımlarıyla Avrupa liderliğini hedeflediklerini belirten Erginoğlu, “WPO tarafından verilen bu ödül bizi çok mutlu etti. Gıda sektörüne hizmet veriyor olmanın bir gereği olarak, ulusal ve uluslararası üst seviyede kalite ve uygunluk belgeleriyle, ulusal ve uluslararası ödüllerimizle sürekli gelişim için çalışıyoruz. İspak olarak bu yıl TPM Mükemmellikte Kararlılık Ödülü’nde de ikinci basamağa yükselerek, sektör bu dereceye ulaşan sayılı firmalar arasında yer almanın gururunu yaşıyoruz” dedi.

Mükemmellikte Kararlılık Ödülü’nü de aldı
Erginoğlu, üretimde mükemmelliği tescilleyen, işyerlerinin rekabet gücünü arttırmayı amaçlayan, verimli bir çalışma ortamı yaratılması ve kayıpların ortadan kaldırmasına yönelik TPM sürecinde hızla üst basamaklara doğru ilerlediklerini belirterek, “Gerek yeni yatırımlarımız, gerekse yüksek kalitemizi tescillemek adına yaptığımız çalışmalarla büyümemizi güçlü ve emin adımlarla sürdürüyoruz” dedi.

Bu yıl Türkiye’de tek seferde yapılan en büyük esnek ambalaj yatırımının temellerini attıklarını anlatan Erginoğlu, 200 milyon lira yatırım maliyeti ile İzmit’te bulunan Asım Kibar Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulacak yeni tesisin, yılda 40 bin ton üretim kapasitesi ve yüksek üretim hızı ile alanında Avrupa’nın en büyüklerinden biri konumuna ulaşacağını vurguladı; özellikle gıda ve medikal ambalaj alanlarında portföyü genişletmeyi hedeflediklerini söyledi.

İspak Ambalaj, 40 yılı aşkın tecrübesi, yenilikçi ve ilerici ekibiyle esnek ambalaj sektörüne ürün ve hizmetler sunuyor. Her türlü işlenmiş gıda, şekerleme, çikolata, süt ve süt ürünleri, ilaç, kozmetik, içecek, beyaz eşya, izolasyon sektörleri için ambalaj çözümleri üreten İspak Ambalaj, ülkemizin ve dünyanın önde gelen birçok firmasına hizmet veriyor.

Kibar Holding CEO’su Tamer Saka, Die Welt’e konuştu: “HEDEFİMİZ AVRUPA LİDERLİĞİ”

Kibar Holding CEO’su Tamer Saka, Die Welt Gazetesi’nin ‘Türkiye’nin İhracat Yıldızları Özel Eki’nde grubun yatırım ve hedefleri hakkında bilgiler verdi. Metal, otomotiv, esnek ambalaj, yapı malzemeleri, gıda, gayrimenkul, lojistik ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren Kibar Grubu’nun küresel oyuncu olma hedefiyle yatırımlarına hız verdiğini belirtti. Avrupa liderliğini hedeflediklerini belirten Saka, yenilikçi bir anlayışla gelişmeye ve büyümeye devam ettiklerini söyledi.

Kibar Holding CEO’su Tamer Saka, Die Welt Gazetesi’nde yayınlanan röportajında, grup şirketlerinin yeni yatırımlarıyla Avrupa liderliğini hedeflediklerini söyledi. Saka, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) ve Ekonomi Bakanlığı’nın desteği ile hazırlanan, Türkiye’nin ihracatta önder firmalarının yer aldığı Die Welt Gazetesi’nin ‘Türkiye’nin İhracat Yıldızları Özel Eki’nde Kibar Grubu’nun yatırım ve hedefleri hakkında bilgiler verdi.

Türkiye’nin neredeyse yarım yüzyıldır ülke bazında açık ara en çok ihracat gerçekleştirdiği Almanya başta olmak üzere, Avrupa’nın önem verdikleri bir pazar olduğunu söyleyen Saka, faaliyet gösterdiği tüm alanlarda ülke ekonomisine değerli katkılarda bulunan Kibar Holding grup şirketlerinin küresel oyuncu olma hedefiyle yatırımlarına hız verdiğini belirterek, sürdürülebilir, sorumlu ve yenilikçi bir yönetim anlayışı ile gelişmeye ve büyümeye devam ettiklerini söyledi.
Saka, otomotiv yan sanayi alanında faaliyet gösteren Assan Hanil’in Türk Hava Yolları işbirliği ile kurduğu TSI Uçak Koltuk Üretim A.Ş. ilk yerli tasarım uçak koltuklarını ürettiğini; uzun menzil ekonomi sınıfı koltuk tasarımını tamamlayarak Airbus’a teslim ettiğini belirtti. Halen business class uçak koltuğu tasarımı üzerinde çalıştıklarını anlatan Saka, “Kendi Ar-Ge merkezinde geliştirdiği özgün tasarımlı, ihracat potansiyeli yüksek, hava süspansiyonlu ticari araç sürücü koltuğu projesi için ilk fonksiyonel prototip koltuğu üreten Assan Hanil, 2017 sonunda seri üretime geçecek. Yalnızca Türkiye pazarı değil, yakın coğrafyadaki büyük üreticiler de hedef pazarlarımız arasındadır” dedi.

“Alüminyumda Avrupa’nın ilk üç üreticisinden biriyiz”
Grubun, özellikle alüminyum ve ambalaj alanında önemli yatırımları hayata geçirmek üzere olduğunu belirten Saka, şu bilgileri verdi:
“Assan Alüminyum 280 bin ton kurulu kapasitesiyle Türkiye yassı alüminyum sektörünün lideridir. 80 bin ton alüminyum folyo üretim kapasitesiyle ise Avrupa’nın ilk 3 üreticisi arasında. Alüminyum döküm ve folyo kapasitelerini artırmak üzere yeni yatırım planlayan şirketimiz, sürekli döküm kapasitesini büyütmek amacıyla yeni hat yatırımları başlattı. Yatırımın ilk aşamasında iki yeni döküm hattı, yılda 36 bin ton ilave döküm kapasite sağlayacak. Yüksek katma değerli folyo ürünlerine yönelik yeni folyo hattı yatırımları ile kademeli olarak üretimi yılda 130 bin tona çıkarmayı planlıyoruz. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk modern ve geniş en alüminyum sıcak haddeleme tesisi yatırımını gerçekleştireceğiz. Bu kapsamda, uzay-savunma-havacılık, ulaşım ve esnek ambalaj gibi yüksek katma değerli sektörlere yönelik 260 bin ton kapasiteli entegre yüksek alaşım ve mukavemetli yassı alüminyum slab döküm ve sıcak haddeleme tesisi kurmayı planlıyoruz. 2016 sonunda çeyrek milyon tonun üzerinde üretim yapan ilk Türk yassı alüminyum üreticisi olma hedefine doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Orta ve uzun vadede ciddi yatırım planları bulunan firmamız, kurulu kapasitesini orta vadede 350 bin tona çıkarmayı hedefliyor. Başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere 70’den fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Esnek paketleme alanındaki şirketimiz İspak Ambalaj ise, bu yıl temellerini attığı yeni tesisi ile mevcut üretim kapasitesini 3 katına çıkarmayı planlıyor.”

“Satınalma ve birleşme imkanlarını takından takip ediyoruz”
İspak’ın 2017’de hayata geçireceği yeni fabrikanın, yılda 40 bin ton üretim kapasitesi ve yüksek üretim hızı ile alanında Avrupa’nın en büyüklerinden biri konumuna ulaşacağının altını çizen Saka, “Gıda ve medikal ambalaj alanlarında portföyü genişletmeyi hedefleyen İspak, Türkiye ve Avrupa’da esnek ambalaj sektöründe satın alma ve birleşme imkanlarını da yakından takip ediyor. Dört kıtada 35 ülkeye ihracat yapan İspak, dünyanın önde gelen birçok firmasına hizmet veriyor” dedi.

Gıda ve panel sektörlerinde de ihracat ağırlıklı çalıştıklarını belirten Saka, Assan Gıda’nın 4 kıtada 30’dan fazla ülkeye, Assan Panel’in ise 47 ülkeye ihracatının bulunduğunu söyleyerek şu bilgileri verdi:
“Sandviç panel sektörünün lideri Assan Panel ürün gamını genişleterek 2013 yılında polikarbonat hattı yatırımı yaptı ve üretime başladı. Grubumuzun yurtdışındaki ilk yatırımı olan Kibar Industry’nin Ürdün’deki fabrikasında sandviç panel üretim yatırımı 2013 yılında tam kapasiteye ulaştı. Ev dışı tüketim kanalındaki önemli oyunculardan biri olan Assan Gıda ile de yurtiçinde ve yurtdışında özellikle büyük zincir marketler ve çok uluslu restoran zincirleriyle çalışıyoruz. Assan Gıda, dünya sıralamasında endüstriyel domates işleyen firmalar arasında 2015’te 35. sıradadır.”

Yılda 1.5 milyon ton ihracat hacmi bulunan Kibar Dış Ticaret’in Türkiye’nin önde gelen birçok özel ve devlet sanayi kuruluşunun ihracatını ve bu kuruluşların hammadde gereksinimlerinin bir bölümünün ithalatını gerçekleştirdiğini belirten Saka, dış ülkelerden üçüncü ülkelere yüksek tonajlı ticaret yaptıklarını, dünya çapında yaygın temas noktaları ve dış ticaret bilgi ve birikimiyle Türkiye’nin en iyi 10 ihracatçısı listesinde yer aldıklarını söyledi.

OBA MAKARNA 2017’Yİ YENİ YATIRIMLA KARŞILAMAYA HAZIRLANIYOR

Makarna sektörünün 50 yıllık öncü markası Oba Makarna, 2017 yılını yeni yatırımla karşılamaya hazırlanıyor. 2006 yılını, ciro bazında yüzde 30 oranında büyüme rakamı ile kapatmaya hazırlanan Oba Makarna, 2017 yılında kapasite artışı ve yeni ürün gamı için ilave 9 milyon Euro tutarında bir yatırım yapacak.

Yarım asırdır Türkiye’nin değişmez lezzeti olan Oba Makarna, 2016 yılında göstermiş olduğu üstün performansını, 2017 yılına da taşımayı hedefliyor.

Türk makarna sektöründe yüzde 9 oranında pazar payına sahip olan Oba Makarna, 2016 yılında yurtiçi pazarda marka bilinirliğini arttırma amacıyla, pazarlama yatırımlarına ağırlık verdi. 2015 yılında 547 milyon TL tutarında bir ciro rakamına imza atan Oba Makarna, 2016 yılını ise 750 milyon TL’lik ciro rakamı ile kapatmaya hazırlanıyor. Oba Makarna, 2017 yılında kapasite artışı ve yeni ürün gamı için ilave 9 milyon Euro tutarında bir yatırım yapacak. Kolombiya’dan Norveç’e, İspanya’dan Tayvan’a, Amerika’dan Vietnam’a kadar, 96 ülkeye ihracat gerçekleştiren Oba Makarna, 2016 yılını ise yaklaşık 563 milyon TL tutarında bir ihracat rakamı ile kapatmayı planlıyor.

Katma değeli ürünlere yönelecek

Oba Makarna’nın 2016 yılı performansı ve 2017 yılı hedefleri hakkında bilgi veren OBA Makarna CEO’su Alpaslan Özgüçlü, “Oba Makarna olarak, Türkiye’nin makarna ihracatında yüzde 25 pazar payına sahibiz. Üretimimizin yüzde 75’ini ihraç ediyoruz. 2016 yılını üretim bazında yüzde 40, cirosal anlamda yüzde 30 oranında büyüme rakamı ile kapatmaya hazırlanıyoruz. Türkiye’de ihraç edilen her 3 paket makarnadan biri Oba markasını taşıyor.

Gaziantep 4.Organize Sanayi Bölgesi’nde, 110 bin metrekarelik açık, 65 bin metrekarelik kapalı alana sahip tesislerimizde, İtalyan teknolojisi ve yüksek kapasite ile üretim yapıyoruz. Global makarna pazarında 250 bin tonluk bir hacmi elimizde bulunduruyoruz. Oba Makarna’nın en büyük pazarı yüzde 50 ile Afrika olurken, Güney Amerika, Uzak Doğu, Güney Kore ve Japonya pazarlarında da yer almayı hedefliyoruz. Grup olarak yeni bir sektöre girme planımız bulunmuyor. Ana işimiz olan makarnaya daha da fazla yoğunlaşıp, katma değerli ürünlere yöneleceğiz” dedi.

OBA MAKARNA’NIN GLOBALLEŞME YOLUNDAKİ KİLOMETRE TAŞLARI
1966) OBA Makarna kuruldu
(2005) OBA Makarna, Özgüçlü Ailesi tarafından satın alınarak Türkiye’nin makarna sektöründe öncü bir rol üstlenmeye devam etti
(2005) Marka ve fabrikaya ilave yatırımlar yapıldı
(2010) Üretim kapasitesinin önemli bir kısmına denk gelecek miktarda uluslararası bir ihale alındı
(2011) İhracatta Afrika ülkeleri hedef pazar olarak seçildi ve ilk yılın sonunda satışlarda bir önceki döneme göre yaklaşık yedi kat artış sağlandı
(2011) Şirketin büyüme belirtilerinin görülmesinin ardından alınan bir kararla bağımsız denetim yaptırılmaya başlandı
(2011) ISO 500 listesine 406. Sırada girdi.
(2012) OBA Makarna, Türkiye Makarna İhracatı Şampiyonu oldu
(2013) İhracat pazarlarını çeşitlendirme kararı alındı
(2013) ISO 500’de 290. Sıraya yükseldi.
(2014) Yurtiçi pazar payını artırma kararı alındı.
(2015) Yurtiçi pazarlama ve satış ekibi geliştirilerek, satış kanalı anlaşmaları yapıldı
(2015) ISO 500’de 262. sıraya yükselmiştir.
(2015) TİM’in açıklamış olduğu ilk 1000 İhracatçı listesinde 145. Sıraya yükselmiştir.
(2016) Esra Erol Dünya Turunda Reklamı ile Ipsos’da en beğenilen reklam filmlerinde ilk 5’e girdi.
(2016) Türkiye’de ve Dünya’da ilk Oyuncaklı Makarnayı Warner Bros lisansı ile tüketiciyle buluşturdu.
(Ekim 2016) Capital ve Ekonomist Dergilerinin düzenlediği Anadolu Markaları Ödül Töreni’nde bu yıl “Tarım-Gıda İmalat Kategorisi”nde üçüncülük ödülünün sahibi oldu
(Aralık 2016) TOBB ve TEPAV tarafından düzenlenen Türkiye 100 şirketlerinde, en hızlı büyüyen 100 şirket arasına girmiştir.

2017 yılında hangi mesleklerin yıldızı parlayacak?

Her yıl 730 bin yeni mezunun işgücüne katılmaya hazırlandığı Türkiye’de, revaçta olan meslekler hem kurumlar hem de şahıslar nezdinde her sene değişiyor. Peki, işsizliğin çift haneli rakamlara ulaştığı ülkemizde 2017 yılında hangi iş dallarının yüzü gülecek. İngiltere merkezli işe alım ve danışmanlık firması REED, 2017 yılında yıldızı parlayacak meslekler için ekonomi ve istihdam politikalarına bakılması gerektiğini söylüyor.

‘Mesleklerin de modası olur mu?’ demeyin. Çünkü popüler meslekler her sene değişiyor. Ülkelerin istihdam politikaları, yatırım yaptığı sektörler ve kurumsal ihtiyaçlar farklılaştıkça, yıldızı parlayan iş dalları da farklı pozisyonlara ihtiyaç duyuyor.
Peki, 2017 yılında Türkiye’de hangi meslek dallarının yüzü gülecek? Kimler çift haleni rakamlara ulaşan işsizlik barajından çıkacak?

Bu sorunun yanıtını Türkiye’nin istihdam ve sanayi yatırımlarında aramak gerektiğinin altını çizen dünyanın önde gelen seçme ve yerleştirme uzmanı REED’in Türkiye Genel Müdürü Asiye Yıldırım, 2016’da onaylanan esnek çalışma kanunun pek çok farklı iş dalına ve istihdam pazarına olumlu etkiler yapacağına dikkat çekiyor.

Türkiye’nin Avrupa’daki ortalama yüzde 4.7 büyüme hızını yakalayan, en hızlı büyüyen ve gelişen ülkeler arasında sayıldığına, nüfusunun neredeyse yüzde 50’sinin 31 yaşını aşmadığına dikkat çeken Yıldırım, “Türkiye’de onaylanan esnek çalışma yahut geçici istihdam kanunu pek çok farklı kesime yeni iş imkanları açacak. Esnek çalışma şimdiye kadar Avrupa’da birçok ülkenin işsizlik sorununa çare oldu. Kadın istihdamının işgücüne katılıma olumlu etkisi olduğu gibi, kadınlara iş hayatından kopmamaları için imkânlar tanıdı. Genç mezunların iş deneyimi edinmeleri için kariyerlerindeki ilk adımların atılmasına yardımcı oldu. Günümüzde yaşam tarzı olarak geçici işlerde çalışmak isteyen ya da kendi ilgi alanlarına, hobilerine daha fazla zaman ayırmak isteyen kişiler de bu tarz bir iş modeline sıcak bakabiliyor” dedi.

Esnek çalışma kanunun da sağladığı ek faydalarla 2017 yılında; hizmet sektöründe, danışmanlık alanında, sağlık sektöründe, turizm sektöründe bilişim teknolojilerinde esnek işgücü talebinin artacağı düşünülmektedir. Aslında sektörlerden bağımsız olarak dönemsel olarak ihtiyaç duyulan her alanda esnek işgücü temini artıyor olacak. Esnek çalışma yasası yarı zamanlı işlerde çalışmayı tercih eden kadın ve gençlerimize de sosyal haklar getiriyor. Böylelikle call center elemanları, hemşire, fizyoterapist, hemşirelik, asistanlık, IT, elemanları gibi pozisyonlarda eleman ihtiyacı doğacak.

Türkiye’de inşaat sektöründe her yıl olduğu gibi bu yıl da talebin devam edeceğini anlatan Yıldırım, “Türk inşaat şirketleri yurtiçi faaliyetlerinin yanı sıra yurtdışı faaliyetlerini aktif olarak yürütüyor. İnşaat Mühendisi, Satış Müdürü, Proje Müdürü/Yöneticisi gibi roller bu sektörde en çok talep edilecek pozisyonlar olarak sıralanabilir” diyor.

Akademisyen ihtiyacı…
Kurumların teknolojiye olan yatırımlarının da arttığına dikkat çeken Yıldırım, “Rekabetçi olma isteği sanayicilerin yenilikçi teknolojilere olan yatırımlarını arttırıyor. Bu sebeple 2017’de birçok alanda eleman ihtiyacı doğacağını tahmin ediyoruz. Veri analizi yapabilecek uzmanlar, 3-D baskı, nesnelerin interneti, akıllı robotlar gündemimizde olacak. Sanayide nitelikli işgücü ihtiyacı artarken kurumlarda, CTO, Bilgi İşlem Müdürü, Yazılım Uzmanı, Proje Satış Müdürü, Sistem Mühendisi, Sistem Uzmanı, AR-GE Uzmanı, ERP Müdürü rolleri büyük talep görecek” dedi.

Perakende sektörünün hem ülkemizde hem de global arenada düzenli büyüyen dinamik sektörlerden biri olduğunu anlatan Yıldırım, “Perakende sektöründe e-ticarete bağlı pozisyonların artacağını söyleyebiliriz. Ancak 2017’de akademik dünyada da büyük hareketlilik yaşanacak” dedi.

2017 yılında sosyoloji ve psikoloji dallarına olan ilginin artacağına dikkat çeken Yıldırım, “Bilimsel araştırmalar gündemimizde olacak. Akademisyen, öğretmen ve araştırma uzmanlarına istihdam yapılacak. Kurumlarda yaratıcılık içeren tüm pozisyonlara olan talep çoğalacak. Hukuk, satış, finans pozisyonları her daim talep edilen pozisyonlardandır. Bütün kurumlar için finansman bulmak ve parayı yönetmek önemli olduğu için 2017’de finans alanındaki pozisyonlar da gözde mesleklerden olacak” dedi.

Enerji sektörü canlanıyor…
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, 2015 ­ 2021 yılları arasında rüzgâr enerjisinde üretim maliyetlerinde yüzde 15 düşüş yaşanacak, bu durum proje sayısının artmasına ve daha çok istihdama yol açacak.

“Uzmanlara göre doğru politikalar, rüzgâr enerjisinin küresel elektrik üretimindeki payını 2030 yılında yüzde 20’ye taşıyabilir” diyen Yıldırım; “Artık devletler, nükleer enerjiden uzaklaşıp, rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan daha fazla faydalanmanın yollarını arıyor. Türkiye ise dünyanın en büyük 10’uncu yeni rüzgâr türbini pazarı olarak kendini daha da geliştirmek istiyor. Yeni çıkan enerji kanunu da göz önüne alındığında enerji mühendislerine ve rüzgâr tribünü teknisyenlerine duyulan ihtiyacın 2017’de daha da artacağını düşünüyorum” dedi.

Avrupa yenilebilir enerji yatırımlarında yeniden ivme kazanıyor

EY’nin 48. Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’nde Fransa, Belçika, İsveç, İrlanda, Norveç ve Finlandiya gibi gelişmiş ülkeler yükseliş gösterirken, Birleşik Krallık geriledi. Bununla birlikte yenilenebilir enerji projelerinin finansmanında kullanılmak üzere 2016’nın ilk 7 ayında satılan 48,2 milyar dolarlık yeşil tahvilin büyük bölümünün Avrupa kaynaklı olduğu belirtiliyor

Uluslararası danışmanlık ve denetim şirketi EY, 48. Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi (RECAI) sonuçlarını açıkladı. Endekste, Mayıs 2016’da gelişmekte olan piyasaların gerisine düşen Avrupa ülkelerinin yeniden ivme kazandığı görülüyor. 40 ülkenin yenilenebilir enerji yatırımları bakımından sıralandığı endekste Fransa, önümüzdeki üç yıllık dönemde 3 GW’lik yeni güneş enerjisi kapasitesi oluşturmaya yönelik planı ile bir basamak yükselerek 7. sıraya yükseldi. Ayrıca ülkede güneş paneli üretimini gerçekleştirecek bir fabrikanın inşası da devam ediyor. Endekste Belçika 18, İsveç 20, İrlanda 30, Norveç 32 ve Finlandiya 35. sıraya yükselirken, ABD 1, Çin 2, Hindistan 3, Şili 4 ve Almanya ise 5. sıradaki yerlerini koruyor. Norveç ile Almanya arasında inşa edilecek 2,3 milyar dolarlık deniz altı tünel ile ilgili çalışmalar, iki ülke arasında yeni bir hidro-rüzgâr tesisi kurulması fırsatı sunuyor.

Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı alan Birleşik Krallık, Avrupa ülkelerinin yenilebilir enerji yatırımlarında gösterdiği yükselişin aksi yönde ilerliyor. Ülke, endekste 14. sıraya gerileyerek şimdiye kadarki en düşük seviyesine indi. Birleşik Krallık Enerji ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın dağılması ve Hinkley Point C nükleer santraline onay verilmesi, ülkenin yatırımcı gözünde çekiciliğini kaybetmesine neden oldu.

EY Türkiye Enerji ve Altyapı Sektör Lideri Ethem Kutucular, “Kasım 2016’da yürürlüğe giren Paris Antlaşması’nın iklim değişikliğine direkt etki eden, enerji sektöründe değişimi sağlayıcı bir rolü bulunuyor. Petrol ve gaza yapılan yatırımların azaldığı, temiz enerjinin en önemli unsurlarından yenilebilir enerji yatırımlarının ise arttığı bir döneme girdik. Dünyanın enerji ihtiyacı artmaya devam ederken enerji sektörü bu artışı yenilebilir enerji yatırımlarına ciddi bir hız vererek sektörün profilini değiştiriyor” değerlendirmesini yaptı.

2016’da 48,2 milyar dolarlık yeşil tahvil satıldı
Endekse göre; Temmuz 2016 itibarıyla küresel olarak 48,2 milyar dolarlık yeşil tahvil satışı gerçekleşti. 2015 yılında 41,8 milyar dolarlık yeşil tahvil satışı yapılırken, 2014 yılında bu rakam 36,6 milyar dolar seviyesindeydi. Verilere göre; yeşil tahvil piyasasının başlangıcı olan 2007 yılından bu yana satılan yeşil tahvil ile elde edilen 95,6 milyar dolar (toplam ihracın %65’i) yenilenebilir enerji projelerine aktarıldı. 2007’den buyana yapılan toplam küresel yeşil tahvil ihracının 54,9 milyar dolarlık bölümü Avrupa’da gerçekleşti. Avrupa’yı 19,8 milyar dolar ile Kuzey Amerika ve 4,5 milyar dolar ile Asya takip ediyor.