Jeneratör seçiminde püf noktalar

Beklenmedik enerji kesintilerine karşı ev ve iş yerlerinde jeneratör önlemi almak isteyenlerin karşılaştıkları en önemli soru hangi jeneratörü tercih etmeleri gerektiği. Jeneratörün etkili bir şekilde kullanımı için jeneratör seçimi yaparken toplam ihtiyaç duyulan gücün hesaplanmasının öncelik olduğunu belirten Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker; jeneratörün yakıt tipi, gürültü seviyesi ve satış sonrası servis hizmet kriterlerinin değerlendirmesini öneriyor.

Sürekli ve dönemsel enerji ihtiyacını karşılayan jeneratörler, farklı amaçlara yönelik model ve güç seçenekleriyle bireysel alıcılarda kararsızlıklara neden olabiliyor. Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker; jeneratör seçiminde yol gösterecek başlıca teknik değerlerin göz önünde bulundurulmasının ev ve iş yerleri için jeneratör satın alacakların doğru seçimi yapmalarına yardımcı olacağını söylüyor.

Güç tespiti için öncelikleri belirlemek gerekiyor

Jeneratörün kullanılacak alandaki cihazları aksatmadan çalıştırması ve enerjinin kesintisiz sağlanması için ihtiyaç duyulan gücün belirlenmesi gerekiyor. Bir uzman yardımıyla aynı anda çalıştırılacak cihaz veya makinaların değerlerinin tespit edilmesi jeneratörden beklenen verimin alınması açısından büyük önem taşıyor.

Kişilerin ev veya iş yerlerinde hangi cihazlara enerji sağlanacağını belirtmesi gerektiğini söyleyen Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker; “Şebekeden gelen enerji ile ev ve iş yerindeki elektrikli tüm cihazları çalıştırabilirken, jeneratörler motor gücüne bağlı olarak sınırlı sayıda cihazın enerji ihtiyacını karşılayabilir. Herhangi bir aksaklık yaşamamak için bu cihazların uzman yardımıyla gücü hesaplanmalıdır. Aksa Jeneratör olarak bizim önerimiz jeneratör seçiminin yanı sıra jeneratörün uzun yıllar verimli kullanımı için de satış sonrası hizmeti verebilecek güvenilir markalar tercih edilmedir” dedi.

Geniş kullanım alanı için portatif jeneratör öneriyor

Ev ve küçük işletmelerdeki koşullara bağlı olarak uygunluğuna ve ulaşılabilirliğe göre benzin, dizel ve doğal gaz yakıtlı jeneratör seçeneği kullanıcıların tercihine sunuluyor.

Kullanım alanlarına göre farklı yakıt tipinde jeneratör seçenekleri sunduklarını belirten Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker; “Özellikle konutlar için dizel yakıtlı portatif Aksa Jeneratörleri müşterilerimize tavsiye ediyoruz. Kolaylıkla temin edilebilen dizel jeneratörler, enerji sürekliliği sağlanmasına yardımcı oluyor. Dizel yakıtının parlayıcı özelliğinin olmaması, sabit alanlarda kullanıma uygun bir tercih. Aynı zamanda ev içi kullanım için müşterilerin endişesi jeneratörün gürültü seviyesi. Aksa Portatif Jeneratör sessiz olmasıyla kullanıcılara rahat bir ortam yaratırken, taşınması kolay olduğundan sadece kısa elektrik kesintisine karşı değil kamp, piknik gibi etkinliklerde de kullanıcılara kesintisiz enerji sunuyor” dedi.

“Kadınlarımızın emeğiyle filizlendik, birlikte büyüyoruz”

SAMSUNG CSC

İnsan Kaynakları politikalarıyla dünyanın sayılı şirketleri arasında konumunu her geçen yıl güçlendiren Barilla, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle İstanbul ve Bolu’da iki ayrı etkinlik düzenledi. Türkiye’nin her yerinden yaklaşık 100 kadın çalışanın katılımıyla bu yıl beşincisi gerçekleştirilen etkinliklerin sloganı; “Kadınlarımızın emeğiyle filizlendik, birlikte büyüyoruz” oldu

Dünyanın lider makarna üreticisi Barilla, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın çalışanlarına yönelik İstanbul ve Bolu’da iki ayrı etkinlik düzenledi. İnsan Kaynakları politikaları ile son birkaç yıl içerisinde dünya genelindeki kadın yöneticileri oranını yüzde 28’den 35’e, Küresel Yetenek Havuzunda kadın çalışan sayısını ise yüzde 32’den 41’e yükselten Barilla’nın Türkiye’de beşinci kez düzenlediği etkinliklerin sloganı “Kadınlarımızın emeğiyle filizlendik, birlikte büyüyoruz” oldu.

Prana Danışmanlık Kurucu Ortağı Gülfem Çakmakçı ile Dr. Neslihan İskit’in katılımıyla İstanbul’da düzenlenen organizasyon tüm beyaz yaka kadın çalışanların katılımı ile gerçekleşti. Uluslararası şirketlerde 1994 yılından bugüne hayata geçirdiği çalışmalarla iş dünyasının başarılı kadınları arasında yer alan Gülfem Çakmakçı, hayatından kesitlerle yaptığı “Asla Vazgeçme” sunumuyla Barilla kadınlarına liderlik üzerine ilham verdi. 17 yıldır yoga üzerine gerçekleştirdiği çalışmalar, verdiği seminerlerle adından sıkça söz ettiren Dr. Neslihan İskit ise Barilla kadınlarına ofis yogası, nefes teknikleri ve yoga ile stres yönetimi üzerine tüyolar paylaştı.

Kadın çalışanlarının hem iş hem de sosyal hayatlarını sağlıklı ve dengeli bir şekilde sürdürebilmeleri için her yıl farklı eğitimler organize ederek çalışan kadınların potansiyellerini kullanabildikleri, daha mutlu ve sağlıklı bir katılım ortamı oluşturmayı hedefleyen Barilla, Bolu’daki üretim merkezindeki kadın çalışanları için de özel bir etkinlik düzenledi. Filiz Restoran’da kadın çalışanlarının katılımı ile gerçekleşen organizasyonda kadın sağlığı konusunda kapsamlı bir seminer verildi.

“2020 HEDEFİ YÖNETİCİLERİN YÜZDE 40’ININ KADIN OLMASI”

Barilla’nın iş başvurularında ya da şirket içinde açılan pozisyonlarda eşit vasıflara sahip iki aday arasında, kadın adaylardan yana öncelik kullanıldığını belirten Barilla Gıda İK Müdürü Hüseyin Coşkun, “Barilla olarak hedefimiz Türkiye ve diğer tüm ülkelerde bulunan şirketlerimizde 2020 yılına kadar yönetim pozisyonlarında yüzde 40 oranında kadın çalışan olması. Bu hedefimize ulaşmak için kadın çalışanlarımıza yönelik gelişim ve farkındalık eğitimlerimizi sürdürerek gelişimlerini mümkün olduğunca desteklemeye çalışıyoruz” dedi.

Odağında insana ve gezegene saygıyı bulunduran Barilla’nın “Çeşitlilik ve Katılım” konusunun son derece önemli bir başlık olduğunu belirten Coşkun, “Çeşitlilik ve Katılım konusunda, 2013 yılından bugüne faaliyet gösteren global bir yönetim kurulumuz bulunuyor. Söz konusu yönetim kurulunda Türkiye’den de bir yöneticimiz üye olarak görev alıyor. Bolu’daki fabrikamızda önceki dönemlerden farklı olarak, üretimden sorumlu Vardiya Mühendisliği sorumluluğunu da ilk kez bir kadın çalışanımız üstlenmiş durumda. Özellikle kadın çalışanlarımızın yoğun ilgi gösterdiği ‘Smart Working’ (Akıllı Çalışma) projemiz, şirketimizde başarı ile yönetiliyor. Tüm ofis çalışanlarına haftanın iki günü evden çalışma imkânı sağlayan proje, özellikle hamilelik sırasında ve doğum sonrasında annelere hayatlarındaki bu önemli evrede destek oluyor” açıklamasını yaptı.

ÖTV Düştü Beyaz Eşya Satışları İkiye Katlandı

Rows of modern clothes washers in a store

Türkiye’de online alışverişin lideri hepsiburada, beyaz eşyada ÖTV indirimi sonrası tüketicilerin beyaz eşya ürünlerine yoğun ilgi göstererek fırsattan faydalandığını ve buna bağlı olarak satışların Ocak ayına göre yüzde 95 oranında arttığını açıkladı.

30 kategoride 3 milyon ürün çeşitliliğiyle Türkiye’nin lider e-ticaret platformu olan hepsiburada’dan açıklanan verilere göre beyaz eşya kategorisindeki satışlar Ocak ayına ve bir önceki yılın aynı dönemine göre büyük artış gösterdi. Beyaz eşya kategorisinde Şubat ayında gerçekleşen satışlar, Ocak ayına göre yaklaşık iki katına çıkarak yüzde 95 artış gösterirken, Şubat 2016’ya göre ise yüzde 75 oranında arttı.

En çok tercih edilen ürün buzdolabı

ÖTV indirimi sonrasında beyaz eşya kategorisindeki ürünlere yoğun ilgi gösteren hepsiburada müşterilerinin en çok tercih ettikleri ürün ise buzdolabı oldu. Buzdolabı kategorisinde Ocak ayı satışlarına göre yüzde 142 oranında artış yaşanırken, 2016 Şubat ayına göre ise yüzde 114 artış belirlendi.

Buzdolabı satışlarındaki artışın yanı sıra kurutma makinesi, çamaşır makinesi, derin dondurucu ve mikrodalga fırın satışları da en çok artış gösteren ürünler arasında yer aldı.

Fiba Commercial Properties’e büyük ödül

Türkiye’nin önde gelen ticari gayrimenkul yatırımcılarından Fiba Commercial Properties’in AVM ile birleşik nizamda kurgulayarak yenilediği ofis binası projesi ‘Plaza Romania Ofis’, Forbes Romanya tarafından ‘En İyi Ofis’ ödülüne layık görüldü.

15 Mart 2017, İstanbul;

Fiba Grubu’nun 30 yıla yakın finans ve finans dışı sektör tecrübesini, 20 senelik gayrimenkul bilgisi ile birleştiren Türkiye’nin önde gelen ticari gayrimenkul yatırımcılarından Fiba Commercial Properties (Fiba CP), Romanya Forbes tarafından ödüle layık görüldü.

Dört ülkede gerçekleştirdiği alışveriş merkezi, ofis binası ve rezidans kompleksi yatırımlarıyla ticari gayrimenkul alanında faaliyet gösteren Fiba CP’nin, yurt dışındaki önemli yatırımlarından biri olan ve Romanya’daki şirketi Anchor Grup tarafından yönetilen ‘Plaza Romania Ofis’, Forbes Romanya tarafından ‘En İyi Ofis Binası’ seçildi. Bükreş’te, AVM ile birleşik nizamda kurgulanan ilk ofis binası olan ve bu özelliğinden dolayı ödüle layık görülen ‘Plaza Romania Ofis’, şık ve konforlu dekorasyonunun yanı sıra yüksek standartlarıyla da adından söz ettiren bir yapı.

Fiba Commercial Properties CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman, “Plaza Romania Alışveriş Merkezini yenilemeden önce detaylı pazar ve saha analizleri yaptık. Bu alanda rekabetin ne denli çetin olduğunu gözlemledik ve Bükreş’teki stratejilerimizi bu tespitler üzerinden şekillendirdik. Plaza Romania Alışveriş Merkezi’nin 10 bin 500m2’lik bölümünü ofise dönüştürdük. Böylece hem ofis talebine karşılık verdik hem de alışveriş merkezimize günlük ciddi frekans sağlamayı başardık. Bu emeğimizin karşılığının Forbes Romanya tarafından ‘En İyi Ofis Binası’ seçilerek takdir edilmesi bizi onurlandırdı” dedi.

Kahraman, “Romanya’daki AVM yatırımımız Bucuresti Mall ise geçtiğimiz günlerde, 2016’da yaptığımız yenilenmenin ardından Uluslararası CIJ Ödülleri’nde (Construction and Investment Journal Awards) ‘2016 Yılının En İyi Renovasyon’ ödülüne layık görülmüştü. Son üç ay içinde kazandığımız bu ikinci ödül, gelecekteki farklı gayrimenkul projeler ve yatırımlar için güç ve motivasyon unsuru olacak. Yerel ve uluslararası yatırımcılar arasında rekabetin yoğun olduğu bir pazarda, Cannes’da yapılacak Uluslararası Gayrimenkul, Emlak ve Yatırım Fuarı–MIPIM 2017 (Le Marché International des Professionnels de l’immobilier) öncesinde tekrar böyle büyük bir ödüle layık görülmemiz sadece Fiba Commercial Properties için değil, aynı zamanda Türkiye için de bir kazanç ve itibardır” dedi.

Artık ay başı, hesap kesim günü oldu

Avantajix.com Kurucu Ortağı Güçlü Kayral: “Kredi kartı sayısında Avrupa’da liderliğe oynuyoruz. Aileler maaş gününden çok hesap kesim gününü dört gözle bekliyor.”

Kredi kartı sayısında Avrupa’da liderliğe oynayan, her yetişkinin cüzdanında ortalama 2 kredi kartı bulunan Türkiye’de, hesap kesim tarihi artık maaş gününden daha önemli hale geldi.

400’ü aşkın sanal mağazayı tek çatı altında toplayan ve bu mağzalardan alışveriş yapan herkese nakit para ödeyen Avantajix.com, üyelerine “ailenin mali takvimindeki en önemli günü” sordu.

Katılımcıların yüzde 43’ü bu soruya “kredi kartı hesap kesim tarihi” olarak yanıt verirken, “maaş ödemelerinin yapıldığı gün” şıkkını işaretleyenlerin oranı yüzde 25’te kaldı. Kredi kartı son ödeme günü de yüzde 23 ile ailenin mali takviminin bir diğer önemli gününü oluşturuyor. Geri kalan yüzde 9 ise ikramiye, fazla mesai, promosyon vs. gibi maaş dışı ödemelerin yapıldığı günleri ayın en önemli günü olarak görüyor.

Avantajix.com Kurucu Ortağı Güçlü Kayral, 2016 yılında Türkiye’de kredi kartlarıyla 601 milyar 855 milyon lira tutarında 3 milyar 229 milyon adet işlem yapıldığını anımsattı.

Türkiye’nin 60 milyona yakın kredi kartıyla Avrupa’da liderliğe oynadığının altını çizen Kayral, şunları söyledi:

“Kredi kartı artık yaşamın vazgeçilmez bir parçası ve doğru kullanıldığında da ailenin bütçe planlamasında büyük destek oluyor. Bu yüzden ailelerin alışveriş planlamasında hesap kesim tarihi, maaş gününden daha önemli hale geldi. Nakit kullanımı son derece azaldığı için aileler maaş gününden çok hesap kesim gününü dört gözle bekliyor. Avantajix datalarında da bu durum çok açık şekilde görülüyor. Hesap kesim tarihleri genellikle ayın 10-15’i arası ile 20-25’i arasında oluyor. Bu tarihler yaklaştığında alışverişler bıçak kesmiş gibi duruyor. Çünkü herkes, alışverişlerin ödemesini bir sonraki ay yapmak istiyor. Hesap kesim günü gelince bir anda Avantajix.com üzerinden sanal mağazalara girilerek nakit para kazananların sayısı tavan yapıyor. Maaşların ödendiği ayın 1’i ile 15’inde ise çok büyük değişiklikler olmuyor.”

Avrupa’ya açılma hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin ilk ve tek yerli Akıllı Oda Termostatı Cosa, pazar liderlerini Almanya’da buluşturan, dünyanın önde gelen iklimlendirme fuarı ISH 2017’de yerini aldı. Türkiye’de akıllı ev cihazlarının öncülerinden Cosa, enerji tüketiminde tasarruf sağlayan teknolojiler barındırıyor. Cosa bu özellikleri ile, sektör açısından dünyanın öncü fuarı olan ISH 2017’de, akıllı binalar, enerji tasarrufu, ve buna bağlı teknolojilerin sergileneceği alanda yerini aldı. Cosa, 14-18 Mart 2017 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt şehrinde gerçekleşecek fuarda, Hall 10.1 B89’de ürünlerini dünyaya tanıtıyor. Cosa Kurucu Ortağı Cem Gül konu ile ilgili olarak, “2013’te başlayarak, geliştirdiğimiz ve geliştirmekte olduğumuz tüm ürünler, akıllı özellikleriyle enerjiyi verimli kullanarak hem tasarruf sağlıyor hem de hayatlarımızı kolaylaştırıyor. Cosa olarak tasarruf konusunda yarattığımız farkındalıkla hızla büyüyoruz. Dünyanın önde gelen fuarlarından biri olan ISH 2017’ye hem partner ülke olarak, hem de yüzde yüz yerli bir marka olarak katılmamız gurur verici. Cosa hem Türkiye hem de benzer altyapıyı kullanan tüm ülkelerle uyumlu ve çok yakın bir zamanda Avrupa’daki altyapı ile de uyumlu hale gelecek. Şu an uyumlu olduğumuz İspanya, İtalya, Belçika, Kazakistan, İran ve Azerbaycan gibi bazı ülkelerde pilot çalışmalarımız başladı. 2017 yılı hedeflerimiz oldukça büyük” dedi.

Avrupa’ya açılma hedefleri doğrultusunda Türkiye’nin ilk ve tek yerli Akıllı Oda Termostatı Cosa, pazar liderlerini Almanya’da buluşturan, dünyanın önde gelen iklimlendirme fuarı ISH 2017’de yerini aldı.

Türkiye’de akıllı ev cihazlarının öncülerinden Cosa, enerji tüketiminde tasarruf sağlayan teknolojiler barındırıyor. Cosa bu özellikleri ile, sektör açısından dünyanın öncü fuarı olan ISH 2017’de, akıllı binalar, enerji tasarrufu, ve buna bağlı teknolojilerin sergileneceği alanda yerini aldı.

Cosa, 14-18 Mart 2017 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt şehrinde gerçekleşecek fuarda, Hall 10.1 B89’de ürünlerini dünyaya tanıtıyor.

Cosa Kurucu Ortağı Cem Gül konu ile ilgili olarak, “2013’te başlayarak, geliştirdiğimiz ve geliştirmekte olduğumuz tüm ürünler, akıllı özellikleriyle enerjiyi verimli kullanarak hem tasarruf sağlıyor hem de hayatlarımızı kolaylaştırıyor. Cosa olarak tasarruf konusunda yarattığımız farkındalıkla hızla büyüyoruz. Dünyanın önde gelen fuarlarından biri olan ISH 2017’ye hem partner ülke olarak, hem de yüzde yüz yerli bir marka olarak katılmamız gurur verici. Cosa hem Türkiye hem de benzer altyapıyı kullanan tüm ülkelerle uyumlu ve çok yakın bir zamanda Avrupa’daki altyapı ile de uyumlu hale gelecek. Şu an uyumlu olduğumuz İspanya, İtalya, Belçika, Kazakistan, İran ve Azerbaycan gibi bazı ülkelerde pilot çalışmalarımız başladı. 2017 yılı hedeflerimiz oldukça büyük” dedi.

Kuşkonmaz Dünyaya Açılıyor

Türkiye’de kuşkonmaz üreten ve sofraları yerli, taze ve ucuz kuşkonmazla tanıştıran, Sarıcakaya Kuşkonmaz Vadisi markasıyla Eskişehir’de üretim yapan Nomad Gıda, üretimini daha da artırıp Avrupa’nın önemli kuşkonmaz tedarikçileri arasına girmeye hazırlanıyor.

 

A, B1, B2, B6 ve C vitaminleri açısından oldukça zengin, folik asit, fosfor ve potasyum kaynağı. Güçlü bir idrar söktürücü ve kum dökücü. Gözlere iyi geliyor, kalbi güçlendiriyor, kanı temizliyor, sindirimi kolaylaştırıyor ve eski çağlardan beri afrodizyak olarak biliniyor… Avrupa’da ‘kralların yemeği’ denen ve Türkiye’de 10 yıl öncesine kadar sadece lüks birkaç restoranda bulunabilen kuşkonmaz, artık pazarda bile satılan bir tarım ürününe dönüştü.

 

Türkiye’nin en büyük kuşkonmaz üreticisi olan Nomad Tarım 2016 yılında 122 ton kuşkonmaz üretimi gerçekleştirdi ve ilk ihracatını Hollanda’ya yaptı. NOMAD Tarım Kurucusu ve Ortağı Arman Badur, “Fide bahçelerimizle birlikte 510 dönümde üretim yapıyoruz. 2016’da Türkiye’de toplam 140 ton kuşkonmaz üretildi. Bunun 122 tonu Nomad’a ait. 2017 hedefimiz ise üretimimizi 180 tona çıkarmak” diyor.

 

Nomad Tarım her yıl ılıman Sarıcakaya bölgesinde yaptığı üretimin bir kısmını örtü altına alarak en erken dönemde -turfanda- kuşkonmaz üretimini sağlıyor. Bu yıl içinde hazırlıklarını tamamlayan  ve 30 dönüm bahçe örtü altına alan Nomad Tarım, kurduğu tüneller sayesinde toprak ısısının 10’C üzerine çıkmasını sağlayarak kuşkonmaz köklerinin uyanmasına imkan vererek en erkenci kuşkonmaz sürgünlerini hasat edebiliyor.

 

2003’te İstanbul’da kurulan Nomad Tarım ilk ürünü 2008 yılında aldı. Kuşkonmaz üretiminin büyük bir bölümü Eskişehir’in Sarıcakaya ilçesinde yapılıyor. Mikroklima özelliğine sahip kapalı bir vadi olan Sarıcakaya, Nomad Tarım ile birlikte kuşkonmazla tanıştı. Kuşkonmaz tarımının tek bir türü olmadığını anlatan Arman Badur, Türkiye’nin kuşkonmaz üretimindeki avantajlarını şöyle sıralıyor:

 

“Kuşkonmaz Batı Avrupa’da, tropikal bölgelerde, çölde ve Türkiye gibi ılıman iklimin olduğu coğrafyalarda farklı tekniklerle yetiştiriliyor. Türkiye’de, birkaç bölgedeki farklı yetiştirme tekniğini birleştirip ürünün mevsimini uzun tutabiliyoruz. Özellikle Avrupa’da, İspanya ile Güney İtalya dışında, nisana kadar ürün bulmak mümkün değil. Türkiye’de ise bu dönemlerde ciddi bir hacim ve ihraç potansiyeli var. Avrupa’daki fiyatlar da buna müsaade ediyor, ürün rantabl hale geliyor. Nisandan sonra ise iç pazarda tatmin edici düzeyde satış mümkün.”

 

Kuşkonmaz tarımı, oldukça büyük bir ihracat potansiyeli barındırıyor. Örneğin Yunanistan yılda 40 bin ton kuşkonmaz üretiyor ve tamamını Almanya’ya satıyor. Yunanistan ile aynı iklimsel ve lojistik konumda olduğumuzu hatırlatan Badur, “İşçilik olarak Yunanistan’dan avantajlıyız. Yunanistan’la Avrupa pazarında rahatlıkla rekabet edebiliriz. Ayrıca şimdi çeşitli Arap ülkelerinden de talepler geliyor. Oraya da taze ürünle ulaşmak konusunda avantajlıyız” diye konuşuyor.

 

Nomad Tarım, ilk ihracatını 2016’da Hollanda’ya yaptı. Geçen yıl 4 ton olan ihracatı bu yıl 20 tona çıkarmak hedefleniyor. Şirketin planları arasında Kuzey Avrupa ve Katar’a, ardından da tüm Avrupa, Rusya, ve BAE’ye ürün göndermek var. Bu doğrultuda üretim de artırılacak. Arman Badur, “2020 yılında 50 hektarlık üretimimizi 100 hektara çıkarmış olmayı ve en az 20 bağımsız üretici ile çalışmayı hedefliyoruz” diyor.

CK Boğaziçi Elektrik, ‘serbest’ talebine yetişmek için Müşteri İşlem Merkezleri sayısını 200’e çıkarttı

İstanbul’un Avrupa Yakası başta olmak üzere 81 ilde toplam 4,5 milyon aboneye hizmet veren elektrik perakende sektörünün lider şirketi CK Boğaziçi Elektrik, Müşteri İşlem Merkezleri (MİM) sayısını 200’e ulaştırdı. CK Boğaziçi Elektrik, hizmet verdiği nokta bakımından finans ve telekom sektörü oyuncularını geride bıraktı. Şirket, elektrikte serbest tüketici limitinin düşmesiyle birlikte oluşan ihtiyaca daha hızlı yanıt vermek için yıl sonuna kadar Türkiye çapında 275 MİM’e ulaşacak.

CK Boğaziçi Elektrik, müşterilerinin işlemlerini kolaylaştırmak, her türlü talep ve ihtiyaçlarına çok daha hızlı yanıt vermek üzere kurumsal dönüşümünü tamamladığı Müşteri İşlem Merkezleri’nin (MİM) sayısını 200’e çıkarttı.

Enerji sektöründe Türkiye’nin en yaygın perakende ağına sahip olan CK Boğaziçi Elektrik’in Nkolay işbirliği ile yürüttüğü dönüşüm çerçevesinde yenilediği MİM’lerin oranı son bir yılda yüzde 40 arttı.

Elektrikte serbest tüketici limitinin düşmesiyle birlikte hareketlenen piyasa ihtiyaçlarına karşı tüketicilere her kanaldan ulaşmayı planlayan CK Boğaziçi Elektrik, yılsonuna kadar Türkiye çapında 275 MİM’e ulaşmayı hedefliyor.

TELEKOM VE FİNANS SEKTÖRÜ

OYUNCULARINI GERİDE BIRAKTI

Şirket, müşteri merkezlerinde başlattığı kurumsal dönüşüm ile Türk enerji sektöründe de bir ilke imza attı. 9,5 milyon nüfusa sahip İstanbul Avrupa Yakası başta olmak üzere Türkiye’nin 81 ilinde 4,5 milyon müşteriye elektrik satışı yapan CK Boğaziçi Elektrik, hizmet verdiği nokta bakımından telekom ve finans sektörünün önde gelen oyuncularını bile geride bıraktı. İstanbul Avrupa Yakası’nda 200’ü kurumsal dönüşümünü tamamlamış MİM olmak üzere toplam 230 noktada müşterilerine hizmet veren CK Boğaziçi Elektrik’e en yakın finans sektörü oyuncusu bankanın şube sayısı 165, telekom GSM sektörü şirketinin ise en fazla 202 adet hizmet noktası bulunuyor.

2017 SONUNDA

275’E ÇIKACAK

Özelleştirmeden önce hizmet noktalarında bekleme süresinin 1-3 saat arasında değiştiğine işaret eden CK Boğaziçi Elektrik Genel Müdürü Halit Bakal, “Bugün yenilenmiş Müşteri Hizmet Merkezleri’mizde bu süre 10 dakikalara kadar inmiş durumda. Hizmet kalitesini en yüksek düzeye çıkarmayı hedefleyen şirketimizin yatırımları devam ediyor. Yaygınlaşan MİM noktalarımız ile buralarda hizmet verdiğimiz müşterilerimizin sayısı yüzde 40 artış ile aylık 1,4 milyon adede çıktı. CK Boğaziçi Elektrik olarak 2017 sonunda 275 MİM’e ulaşmayı hedefliyoruz” diye konuştu.

TÜM İŞLEMLER TEK ÇATI

ALTINDA TOPLANIYOR

CK Boğaziçi’nin başlattığı yeniden yapılanma süreci ile geçmişte sadece fatura tahsilatı yapılan noktalar, başta abonelik başvurusu olmak üzere, fatura takibi, ödeme, sorgulama gibi müşterilerinin her türlü ihtiyacına yanıt veren bir yapıya dönüştü. MİM’ler tek çatı altında müşterilerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan noktalar haline geldi. Kurumsal dönüşümle birlikte, müşteriler bu noktalardan indirimli elektrik başvurusu da yaparken, ayrıca diğer kurum ve kuruluşlara ait fatura ödeme, para transferi ve benzeri diğer işlemler de gerçekleştirilebiliyor.

Dijital reklamlarla ekonomiye can suyu

Günümüzde ekonomiye doğrudan ve dolaylı yollarla katkı sağlayan dijital reklam sektörü, özellikle genç nüfusu istihdam etmede de büyük rol oynuyor. Yapılan araştırmalar da bu bilgiyi doğrular nitelikte. IAB Türkiye Dijital Reklamın Ekonomiye Katkısı Araştırması göre; dijital reklam yatırımları 2015 yılında ekonomiye 27,5 milyar TL kaktı sağladı. Ve 1,26 milyon kişilik istihdam yarattı. Ayrıca 2011 yılından beri çift haneli rakamlarla büyümeye devam eden sektöre yapılan her 1 TL yatırım ise milli gelire 17,2 TL olarak geri döndü.

Her geçen gün son teknolojiyi arkasında alarak gelişen dijital reklam sektörü, yarattığı büyük istihdamla da Türkiye ekonomisinde önemli rol oynuyor. Araştırmalar ise reklam veren, medya ajansları ve yayıncıların yüzde 90’ının reklam stratejisinde dijital video reklamlarına yöneldiğini gösteriyor.

“Sektöre yapılan 1 TL’lik yatırım, milli gelire 17,2 TL katkı sağlıyor”

Ekonomiye doğrudan ve dolaylı yollarla katkı sağlayan dijital reklamcılığın özellikle genç nüfusu istihdam etmede büyük rol oynadığını dile getiren CRM Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer,Türkiye’nin son 15 yılda ortalama büyüme oranı 3,3 iken bu oran dijital reklamcılığı da içine alan reklam sektöründe yüzde 8,3 olarak gözleniyor. Bu nedenle 2016 yılında hızla büyüyen dijital sektörünün gelişen internet teknolojileri ile 2017 yılında da büyümesini sürdüreceği düşünüyoruz. Aslına bakarsanız kullanıcı sayısı artınca ona bağlı olarak teknolojik gelişmeler de artıyor. Gelişen teknoloji de yeni iş dalları açılıyor ve sektörde yeni profesyoneller ortaya çıkıyor. Her koluyla ekonomiye destek veren dijital reklam sektörüne yapılan 1 TL’lik yatırım, milli gelire 17,2 TL katkı sağlıyor. Bu büyük bir dönüşüm” dedi.

Ramazan Becer: Kullanıcı sayısındaki artış sektörün geleceğini belirliyor

Ülke ekonomisinde büyük bir desteğe imza atan dijital pazarda çalışan nüfusun ortalamasına bakıldığında 87 sektör arasında 9. sırada yer aldığını belirten Becer, “IAB Türkiye Dijital Reklamın Ekonomiye Katkısı Araştırması göre; dijital reklam yatırımları 2015 yılında ekonomiye doğrudan veya dolaylı 27,5 milyar TL kaktı sağladı. Ve 1,26 milyon kişilik istihdam yarattı. Bu artıştaki kuşkusuz en büyük etken, kullanıcı sayısındaki artış. Dolayısıyla artık herkes bu sektörün gücünün ve ileride ekonomide çok daha büyük bir paya sahip olacağının farkında. Bu nedenle ekonomiye değer katan yatırımcı ve üreticilerin, tüketicilere kendini doğru anlatması ve güven vermesi için reklam mecraları çok önemli ve etkili bir araç. Bunu dikkatli kullanmak uzun vadede kazanç getirir” açıklamasında bulundu.

“Sayısal büyümeye değil, pazardaki değişime odaklanın”

Toplam market grupları içerisinde satış payı yüzde 37,7, istihdam payı ise yüzde 40’a ulaşan yerel zincirler gelecek stratejilerini belirlemek için Antalya’da bir araya geldi. Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından organize edilen “Biz Bize” toplantısına Türkiye’nin dört bir köşesinden 200’ü aşkın sektör temsilcisi katıldı. 3 gün süren organizasyonda yerel zincirlerin sektörde büyüme hedefine ulaşmak için izlenecek yol ve bölgesel perakendeciliğin önündeki engeller masaya yatırıldı

Organize perakendenin en güçlü halkası yerel zincirler, Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun (TPF) geleneksel olarak düzenlediği “Biz Bize” etkinliğinde bir araya geldi. Satış hacmi 80 milyar TL’yi bulan organize gıda perakende sektörünün yüzde 37,7’sini oluşturan yerel zincirler; zorlu geçen 2016 yılının ardından sektörün mevcut durumunu değerlendirmek, gelecek hedeflerine ulaşmak için izlenecek yol ve bölgesel perakendeciliğin önündeki engelleri masaya yatırdı. Antalya’da 3 gün süren organizasyona TPF Başkanı Mustafa Altunbilek, TPF Yönetim Kurulu Üyeleri, PERDER Başkanları ve Türkiye genelinden 200’ü aşkın yerel zincir mağaza yöneticisi katıldı.

“HEDEF 2023’TE 70 MİLYAR TL’YE ULAŞMAK”

Organizasyonun açılış konuşmasını gerçekleştiren TPF Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek; “11 yıl önce TPF çatısı altında buluşan tüm üyelerimizin emekleri, gayretleri, özverileri ile toplam market gruplarındaki yerel zincirlerin satış payı neredeyse yüzde 40 seviyesine ulaştı. Daha iyisini yapmak bizlerin elinde. Hedefimiz, her platformda da tekrarladığımız üzere Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında 70 milyar TL’ye ulaşmak. Bu hedefe ancak biz bize, el ele, perakendenin matematiğini doğru kullanarak, çalışanlarımızı eğiterek, yerel zincirlerin çalışmalarını müşterilerle paylaşarak ulaşabiliriz. Önümüze koyduğumuz büyük hedeflere ulaşacağımıza inancım tam. Bizi bu önemli yarışta yalnız bırakmayan tüm paydaşlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Üç gün boyunca gerçekleştireceğimiz toplantılarda alacağımız kararlar ile 2017’yi daha iyi kapatacağız” dedi.

“SAYISAL BÜYÜMEYE YARIŞI SEKTÖRÜ TUZAĞA DÜŞÜRDÜ”

Perakende sektörünün duayen isimlerinden danışman ve eğitmen Dr. Tahsin Pamir “Biz Bize” organizasyonunda “Perakendecilik ve Evrim” ve “Perakendecilikte Format Verimliliği ve Rekabet” başlıklarında iki ayrı oturumda sahne aldı. Sektörün farkında olmadan büyük bir dönüşüm yaşadığına dikkat çeken Tahsin Pamir, yaşanan dönüşümle birlikte birçok soru işaretinin de ortaya çıktığını söyledi. Sektörün yaşanan ekonomik gelişmeler ve yoğun rekabetten dolayı geçmişle mukayeseyi sıkça yaptığını belirten Pamir, “Her şeyden önce hayatımızdaki bu değişimi kabul etmeliyiz. Artık işler eskisi gibi değil. Emin olun yarın da olmayacak. ‘Nerede o güzel günler?’ demek yerine dijital çağa hazırlıklı olmalıyız. Kısa bir süre sonra insanlar aya seyahat etmeye gidecek. Dolayısı ile büyük fotoğrafa odaklanmalıyız. Geleceğe hazırlanmalıyız” dedi. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da büyük zincirlerin denedikleri formatlarda gücün sınırlarına geldiğini kaydeden Tahsin Pamir sözlerini şöyle sürdürdü:

“Karlılığı uzun vadeli korumak zor. Rekabet her zaman olacak. Hali hazırda sunulan metrekareler talebin üzerinde. Çok fazla mağaza açıldı. Bu sayısal büyüme ise sektörü tuzağa düşürdü. Doğru kareye maalesef ki odaklanılamadı. Evet şehirler büyüyor. Ama mağaza lokasyonları artık bir avantaj değil. İş gücü maliyetleri artıyor. Tüketiciler artık fiyata daha duyarlı. Fiyata, sayısal yarışa odaklanmak yerine değişimin, müşteride yaşanan beklentilerin farkına varıp, ülkeye yansımasına bakmalıyız.”

“TÜKETİCİ DEĞİŞİMİNE BUGÜNDEN HAZIRLIKLI OLUN”

Tüketici davranışları ve alışveriş trendleri üzerine de açıklamalarda bulunan Tahsin Pamir, daha fazla e-ticarete doğru kaymaya başlayacağına değinerek; “Müşteriler oturdukları yerden tüm fiyatları takip edebiliyor. 2017 yılında e-ticaret Avrupa hacminin 250 milyar Euro’ya ulaşacağı tahmin ediliyor. Yeni nesil alışverişte Türkiye, potansiyel olarak en üstte gösteriliyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’de e-ticaretin daha fazla yerleşeceği ve yaygınlaşacağını işaret ediyor. Her ne kadar e-ticaret gıdaya dokunmaz deniliyor ancak Türkiye’de hizmet veren 2 e-ticaret sitesinde 3 bin 324 çeşit temizlik ürünü, her tür ofis malzemesi, 10 bin 662 çeşit gıda ürününü ve hatta 698 çeşit organik ürün bulmak mümkün. Bu rakamlar ABD’de ise yüz milyonlarla ifade ediliyor. Sadece bilgisayar başındaki ABD’liler oturdukları yerden 338 milyon ürünü satın alabiliyor. Teslimatlar ise drone ile gerçekleşiyor. Bu büyük değişime karşın tüm sektör oyuncularının bugünden bir iş planı olması gerek” açıklamasını yaptı.

Müşterilerin değişen tüketim ve alışveriş alışkanlıklarına yönelik rekabette farklı bir yaklaşımın hâkim olması gerektiğini belirten Tahsin Pamir, “Müşteriniz değişiyorsa siz de değişeceksiniz. İyi perakendeciler rakibini elbette takip eder. Ancak pazardaki değişimi, teknolojiyi, yasal değişiklikleri, müşteri tercihlerini, önde kalmak; hayatını devam ettirmek için gerçekleşen birleşmeleri kontrol edemezsiniz. Siz çalışanlarınıza, çalışanlarınız da müşterilerinize odaklanır; yenilikçi bir iş planıyla hareket ederseniz başarı kaçınılmaz” dedi. Yerel zincirlerin büyük buluşmasında Communication Partner Yönetici Ortağı Ufuk Çarşıbaşı ise “İletişim” ve “Yerlilik algısı” üzerine katılımcılara sunum yaptı.