Anadolu Isuzu Satış ve Pazarlama Direktörü A. Fatih Tamay Görevinden Ayrılıyor

37 senedir Şirketimizin farklı kademelerinde görev alan, son olarak Anadolu Isuzu Satış ve Pazarlama Direktörlüğü görevini yürüten Sn. A. Fatih Tamay 10.03.2017 tarihi itibarıyla Anadolu Grubu yaş yönetmeliği gereği görevinden ayrılıyor.

1957 yılında İstanbul’da doğan A.Fatih Tamay, 1974 yılında Haydarpaşa Lisesini, 1980 yılında İTÜ Makina Fakültesi Uçak Mühendisliği Bölümünü bitirmiştir. 1980 yılında Anadolu Otomotiv Sanayi’nde Satın Alma Mühendisi olarak başladığı çalışma hayatına 1982 yılında askerlik görevi nedeniyle ara vermiş, askerliğinden sonra Türkiye’deki ilk Türk Japon Joint Venture girişimi olan Anadolu Isuzu’da sırasıyla Satınalma Şefi, Üretim Planlama ve Stok Kontrol Müdürü, Satınalma Müdürü olarak görev yapmıştır.

Aynı dönemde OSD bünyesindeki Satınalma Komitesi Başkanlığı görevini de yürütmüş bu dönemde OSD Yan Sanayii Kalite Geliştirme, OSD Yan Sanayii Başarı Ödülü projelerinin hayata geçirilmesinde önemli görevler üstlenmiştir. 2001 yılı başında ekonomik krizin başlamasıyla birlikte firmanın yeni yapılanmasında Satış, Servis ve Yedek Parçadan sorumlu Satış Müdürü olarak atanmış ve Bayi ve Servis Teşkilatının yeniden yapılanması, ihracatın artırılması, yurtiçi ve yurtdışı Servis Teşkilatının kurulması projelerini yürütmüştür. Aynı dönemde OSD bünyesindeki Pazarlama Komitesi Başkanlığı’nı da yürütmüştür. Son olarak 2006 yılında Satış ve Pazarlama Direktörlüğü görevine atanmış olup Satış, Pazarlama, Servis ve Yedek Parça Operasyonlarından sorumlu olarak görevine devam etmiştir.

Koçluk ve mentorluk eğitimleri almış olup Anadolu Grubu bünyesindeki orta kademe yönetici gelişiminde mentor olarak görev yapmıştır. Yer aldığı görev ve projeler nedeniyle başta Japonya olmak üzere çeşitli ülkelerde fuar, konferans, eğitim vb çalışmalara katılmış olup bu katılımlara devam etmektedir.

2013 yılında İstanbul Sanayi Odası Meclisi’ne seçilmiş olup İSO Meclis Üyeliği ve İSO Otomotiv ve Yan Sanayi Komitesi Başkan Yardımcılığı, TOBB Otomotiv Meclisi Üyeliği ve İTO Ulaşım İhtisas Komitesi Üyeliği görevlerini sürdürmektedir.

Eylül 2015 tarihinden itibaren Türkiye’de Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuş olan İlk Uluslararası Kuruluş olan IPRU (International Passanger Road Transportation Union) Yönetim Kurulu Başkanlığı’na ve TOBB Karayolu Yolcu Taşımacılığı Meclisi Üyeliği’ne seçilmiş olup bu görevlerine halen devam etmektedir.

A.Fatih Tamay evli ve bir çocuk babasıdır.

‘Otomotiv sektörünün ülkemizdeki gelişiminde aktif rol almış olmanın gururu ile dopdoluyum.’

Konuyla ilgili açıklama yapan Sn. Tamay ‘Görev aldığım ilk günden bu yana gerek firmamızda gerek muhtelif sektörel ve sivil toplum örgütlerinde aldığım görevlerle otomotiv sektörünün ülkemizdeki gelişiminde aktif rol almış olmanın gururu ile dopdoluyum. Eğer başarılı olabildiysem ne mutlu!

Umuyorum ki, aldığım görevler ve yer aldığım tüm projelerde ülkemiz ekonomisinin, sektörümüzün ve markamızın geleceğinde rol alacak gençlere gücüm yettiğince destek olabilmişimdir. ’dedi.

‘Her dem yeniden doğmak gerek’

Sözlerine; ‘‘Biz plan yaparken talih bizi gülümseyerek izlermiş. Bu yüzden bundan sonra yapacaklarım ile ilgili sorulara, planım yok diyorum. Daha çok niyetlerim ve isteklerim var.

‘Her dem yeniden doğmak gerek’ demiş Yunus Emre. Ben de bu yeni dönemimde, yoğun tempo ile geçirdiğim çalışma hayatımın birikimlerini paylaşmaya devam edeceğim. Uzun yıllardır biriktirdiğim yetkinlik ve tecrübelerimi kullanıp geliştireceğim. Rilke’nin deyimiyle ‘insana büyük sözleşmeler yüklemeyen’ ama ‘iddialı’ işler yapabilirim diye düşünüyorum. Sağlığım elverdiği sürece daha esnek ama yine aktif bir yaşam içinde olmayı sürdüreceğim. En önemlisi; sevdiklerimle, siz dostlarımla ve ailemle daha çok birlikte olabileceğim.’’ diye devam etti.

Dün dünle birlikte yaşandı gitti cancağızım. Artık yeni birşeyler söylemek lazım

“Dün dünle birlikte yaşandı gitti cancağızım. Artık yeni bir şeyler söylemek lazım.” demiş Mevlana. Kısacası, daha özgür bir insan olabileceğim; aileme, ülkeme ve özellikle de ülkemizin ihtiyacı olan Sürdürülebilir Kurumsal Yönetim ve İş Etiğinin gelişimine daha fazla katkıda bulunabileceğim bir hayat yaşamak isteğindeyim.’’ diye sözlerini tamamladı.

Daikin Kadınları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü Hep Birlikte Kutladı

İklimlendirme sektöründe kadınlar
fırsat eşitliği ilkesi ile güçlerini artırıyor

Kadın sporcuları desteklemekten Sakura Kadın Girişimci Programı’na kadar birçok çalışması ile tüm alanlarda fırsat eşitliğini gözeten Daikin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kadın çalışanları ve bayileri ile birlikte kutladı. Girişimcilikten teknolojiye kadar birçok konunun konuşulduğu bu anlamlı ve özel günde Daikin’in sosyal medya hesapları da kadın çalışanlarına ayrıldı.

Faaliyet gösterdiği 145 ülkede fırsat eşitliği ilkesini benimseyen Daikin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü hem şirkette, hem de sosyal medyada kadın çalışanları ve bayileri ile birlikte kutladı. Levent’teki Daikin Solution Plaza fuha İstanbul’da bir araya gelen Daikin Kadınları, iş hayatından sosyal konumlarına, sektördeki değişimden geleceğin dünyasına kadar pek çok konuda görüş alışverişinde bulundu.

Daikin’in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliği, Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, Daikin Genel Müdür Yardımcısı Neslihan Yeşilyurt ve girişimci akademisyen Prof. Dr. Aytül Erçil’in katılımıyla gerçekleşti. Günün anlam ve önemine vurgu yapılan etkinlikte, kadın iş arkadaşlarını dinleyen ve iki kız babası olarak onlara yol gösteren Daikin Türkiye CEO’su Hasan Önder, kadınlardan ‘cam tavanları’ kırarak daha fazla inisiyatif almalarını istedi. Daikin’in fırsat eşitliği ilkesini benimseyen bir şirket olarak, erkek egemen bir sektör olarak bilinen sektöründe değişime öncülük ettiğine dikkat çeken Önder, “Potansiyelinizi göstermekten çekinmeyin. Girişimci veya liderlik yanınız varsa her yerde inisiyatif alıp, öne çıkabilirsiniz. İşinizin uzmanı olun ve yeteneklerinizi değerlendirin” dedi.

HEDEFİNİZ DAIKIN’İ EN ÇOK KADININ ÇALIŞTIĞI ŞİRKET YAPMAK’

Daikin’in girişimci liderliğine önem veren bir şirket olduğunu vurgulayan Önder, sözlerine şöyle devam etti: “Girişimcilik sadece iş kurmak anlamına gelmiyor. Girişimcilik fırsatları herkesten önce görmek ve değerlendirmektir. Sizler de çalıştığınız alanlarda kendinizi gösterip girişimci lider olabilirsiniz. İş hayatında kadın-erkek ayrımını kabul etmiyorum. İş hayatında artık kas gücü ön planda değil, yaratıcı fikirler daha önemli. Bu yüzden de Daikin Türkiye’de şu anda 300’e ulaşan kadın çalışan sayısının daha da çok artmasını istiyorum. Hatta Daikin Türkiye’nin en çok kadının çalıştığı şirket olmasını hedefliyorum. Ama bu hedefi gerçekleştirecek olanlar sizlersiniz. Bu hedefe bizi sizler ulaştırabilirsiniz. Hep birlikte çalışalım ve Daikin Türkiye’yi en çok kadının çalıştığı şirket yapalım.”

‘BİRBİRİMİZE DESTEK VERİP, MENTOR’LUK YAPALIM’

Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Neslihan Yeşilyurt da, kadınların sektöre katılmaları için başlattıkları Daikin Sakura Programı’nın başarılı sonuçlarından söz ederken, iklimlendirme sektöründe bir değişime öncülük ettiklerine dikkat çekti. İş hayatında yönetim kurulu üyeliğine ulaşmış bir kadın olarak kendi deneyimlerini de paylaşan Yeşilyurt, iş hayatında kadın-erkek gibi bir ayrımcılık yapılamayacağının altını çizdi. Kadınların korumacı ve kontrolcü özellikleri ile iş hayatına artı değer katabildiklerini vurgulayan Yeşilyurt, “Daikin fırsat eşitliğine önem veren bir şirket. Böyle özgün ve samimi ortamda, karşımızdakilere değer vererek çalışmak bizleri başarıya taşıyacaktır. Kariyerimde ben de yukarı çıktıkça yalnızlaştığımı hissettim, pek çok toplantıya, etkinliğe tek kadın olarak katılmak durumunda kaldım. Bu yüzden öncelikle biz kadınlar birbirimizi desteklemeliyiz, birbirimize mentorlük yapmalıyız” diye konuştu.

‘YÜZDE 100 EMİN OLMAYI BEKLEMEYİN, İŞİNİZİ SAHİPLENİN’

Bir akademisyen olduğu kadar bir teknoloji girişimcisi olarak pek çok ödülün sahibi olan Prof. Dr. Aytül Erçil ise iş hayatında kadınları bekleyen zorlukların nasıl aşılabileceği konusunda önemli tavsiyelerde bulundu. Kadınlara yönelik pek çok desteğin kağıt üzerinde kaldığını, bunlara ulaşmanın çok zor olduğuna dikkat çekmekle birlikte Prof. Dr. Erçil, kadınların iş hayatında daha aktif olabilmeleri için öncelikle kendilerine güvenmelerini önerdi. Erçil, bu tespitini şöyle aktardı: “Biz kadınlar genellikle yüzde 100 emin olmadan bir işe başlamıyoruz. Kadınların iş hayatında geri planda kalmasında en önemli faktörlerden birinin de bu olduğunu gözlemliyorum. Erkekler çok daha kolay ‘yapabilirim’ diyor ve sorumluluk üstleniyor. Bizim de bu yönümüzü geliştirmemiz lazım. Kadınların ‘yapabilirim’ diyerek işlerini sahiplenmeleri, takım çalışması yaparak, ‘network’lerini daha fazla geliştirmeleri gerekiyor.”

Sosyal medya hesaplarını da bu özel güne ayıran Daikin, gün boyunca Facebook, Instagram, Twitter, Youtube, Google+ gibi mecralardan #DaikinKadınları ve #8MartDünyaKadınlarGünü hashtag’leri ile iletiler paylaştı. Daikin’in erkek çalışanları tarafından kadın iş arkadaşları için özel olarak hazırlanan video da sosyal medyada büyük ilgi gördü.

Daikin bu anlamlı gün kapsamında ayrıca, tüm kadın çalışanları adına Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na da bağışta bulundu.

Ekonomi Bakanlığı, Türkiye’nin İlk Nükleer Sanayi Geliştirme Poojesini Başlatıyor

Konsorsiyumun teknoloji lideri olarak Rolls-Royce, projeye dahil olan Türk sanayi kuruluşlarının teknik ihtiyaç analizini yapacak ve nükleer pazarda rekabet güçlerini arttırabilmek için gelişime açık alanlarla ilgili önerilerini sunacak. Projeyi hayata geçirme konusunda Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC) kilit rol oynayacak.

Ekonomi Bakanlığı tarafından finanse edilen ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yürütülen Türkiye’nin “nükleer sanayi kabiliyet geliştirme projesi” kapsamında konsorsiyum açan İTÜNOVA Teknoloji Transfer Ofisi’ne (TTO) Rolls-Royce teknik danışmanlık verecek. İTÜNOVA TTO, Rolls-Royce ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na teknoloji danışmanlığı veren STM’yi kapsayan konsorsiyuma liderlik ediyor. Bu konsorsiyum, Türkiye’de nükleer endüstrisini kurmak için Türk yerli sanayi kuruluşlarını değerlendirmek, gerekli olan gelişim alanlarını belirlemek ve bu alanları geliştirmek için önerilerini sunmak üzere 6 aylık bir proje yürütecek.

Projeyi hayata geçirme konusunda Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC) kilit rol oynayacak. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın liderliğinde TÜBİTAK işbirliğiyle ve Savunma, Enerji ve Ulaştırma Bakanlıklarının onayıyla AMTC, ilk etapta uzay ve havacılık ve nükleer sanayi kabiliyetlerinin geliştirilmesine odaklanacak. Rolls-Royce Ekim 2015’te Türkiye’nin Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC)’nin kurucu sanayi ortağı olmuştu.

Rolls Royce, Türk şirketlere nükleer alanındaki bilgi, birikim ve tecrübelerini aktaracak

Nükleer sanayi kabiliyet geliştirme projesi kapsamında Türkiye’nin mevcut sanayi kabiliyeti analiz edilecek ve dünyanın önde gelen nükleer ülkeleriyle karşılaştırmalı değerlendirmesi yapılacak.. Bu analizle, Türk şirketlerinin rekabet güçlerine dair somut verilere ulaşılacak veyerli sanayi kuruluşlarının kendilerini Türkiye’de ve küresel pazarlarda nasıl daha iyi konumlandırabilecekleri ortaya çıkacak.

Konsorsiyumun teknoloji lideri olarak Rolls-Royceprojeye dahil olan yerli üreticilerin teknik ihtiyaç analizini yapacak, nükleer pazarda rekabet güçlerini arttırabilmek için gelişime açık alanları belirleyecek ve bu alanları geliştirmek için önerilerini sunacak.

İTÜNOVA Genel Müdürü Dr. Ercan Çitil projeyle ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Türk şirketlerin nükleer endüstrisinde rekabet güçlerini arttırma arzularına olumlu katkılar sunacak bu projede çalışmak üzere İstanbul Sanayi Odası tarafından görevlendirildiğimiz ve Rolls-Royce ile birlikte çalışacağımız için çok mutluyuz. Rolls-Royce’un dünya çapındaki saygınlığı ve uzmanlığı projenin amaçlarına önemli değerler katacaktır.”

AMTC, Türkiye’de nükleer endüstriyel kapasite oluşturulmasında kilit platform

Rolls-Royce Türkiye ve Orta Asya CEO’su Patrick Regis ise şunları söyledi: “Rolls-Royce olarak endüstriyel stratejimiz üzerinden Türkiye’nin ekonomik hedeflerine ulaşmasını destekleme taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Bu projeyle Türkiye’nin yerel sanayisinin gelişmesine yardımcı olmak için kararlılıkla yürüttüğümüz çalışmalarımızda yeni bir adım atıyoruz. Türkiye’nin Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC), bu projede ve Türkiye’de nükleer sanayi kabiliyetinin oluşturulması kapsamında ideal bir destek platformu rolü üstlenecektir.”

Rolls-Royce Nükleer Hizmetler ve Projeler Departmanı, Tedarik Zinciri ve Operasyonlar Yöneticisi Rich Everett ise projeyi şöyle değerlendirdi: “Rolls Royce olarak 40 yıldan uzun bir süredir, dünya genelinde nükleer santral projeleri ve reaktör operasyonları için özel ekipmanlar tasarlıyor, mühendislik işlerini yürütüyor, üretiyor ve tedarik ediyoruz. Nükleer alanında yıllar içerisinde geliştirdiğimiz çok geniş bir tecrübemiz var, bu bilgi birikimimizi Türk sanayi kuruluşları ile paylaşma fırsatı bulduğumuz için çok mutluyuz. ve uzun vadede birlikte çalışmayı umuyoruz.”

En çok kadınlar kitap okuyor!

Kültür, sanat ve eğlencenin buluşma noktası D&R, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Türkiye’deki kadın alışkanlıklarını inceledi. D&R’ın 28 şehirdeki 153 mağazasının verilerine göre kitapların yüzde 64’ü kadınlar tarafından satın alınıyor. Kadınların tercih ettiği kitapların ise yüzde 65’i macera türünde. En çok kitabı Bursa, İstanbul ve Antalyalı kadınlar okuyor

Türkiye’de kültür, sanat ve eğlencenin buluşma noktası D&R, Kadınlar Günü dolayısıyla Türkiye’deki kadın alışkanlıklarını inceledi. D&R’ın 28 şehirdeki 153 mağazasının verilerine göre kitapların yüzde 64’ü kadınlar tarafından satın alınıyor. Kadınlar yine bu verilere göre en çok macera türünde kitap okuyor. İşte Türkiye’de kadınların okuma alışkanlıklarına ilişkin ilginç sonuçlar:

En çok roman okuyorlar: Verilere göre kadın okuyucuların ilk sırasında Türk romanları var. İkinci sırada ise çocuk gelişimi kitapları geliyor. En çok satan üçüncü kategori ise sağlık.

Fantastik ve macera seviyor: Kadınlar en çok fantastik ve macera türünde kitap okuyor. Satılan kitaplar içinde en çok talebi yüzde 65 ile macera türü görüyor.

Erkekler yüzde 36’da kaldı: D&R’da satılan kitaplar cinsiyete göre incelendiğinde yüzde 64 ile en büyük payı kadınlar alıyor. Kitapların sadece yüzde 36’sı erkekler tarafından alınıyor.

En çok Bursalılar okuyor: Müşteri sayısına göre satışlar incelendiğinde en çok Bursa’daki kadınların kitap satın aldığı görülüyor. Bursa’yı İstanbul, Antalya, Muğla ve İzmir takip ediyor.

En çok alıveriş 38-43 yaş arasında: 17-78 yaş arasında yapılan araştırmaya göre kadınların en çok alışveriş yaptığı yaş aralığı ise 38-43.

Üç alışverişten ikisi kitap: D&R verilerine göre kadınların yaptığı her üç alışverişten ikisi kitap üzerine oluyor.

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı Kadınlar Günü Etkinliğinde Konuştu

“ARTIK KADIN MESELESİNE YENİ BOYUTLARDAN DA BAKMA VAKTİDİR.”

– “2016 YILINDA TERFİ EDEN ÇALIŞANLARIMIZIN %52’Sİ KADIN.”

Sabancı Holding, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla “Hayata Yön Verenler” başlıklı bir buluşma gerçekleştirdi. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Sabancı konuşmasında günün başlığını “Hayata Yön Verenler” olarak belirleyerek, hayatın her alanını şekillendiren kadınların önemini hatırlatmak istediklerini belirtti.

Tiyatro sanatçısı Yetkin Dikinciler’in sunuculuğunu üstlendiği etkinlik kapsamında gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü ise Hürriyet Gazetesi’nden Elif Ergu Demiral yürüttü. Arizona Üniversitesi Astronomi ve Fizik Bölümü Prof. Dr. Feryal Özel, Stanford Üniversitesi araştırma görevlisi Dr. Gözde Durmuş, sinema ve tiyatro sanatçısı Demet Akbağ, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, uzman öğretmen Melahat Aydın ve gazeteci Ayşe Karabat’ın katıldığı panelde, panelistler çalışmalarını ve kariyer yolculuklarını katılımcılarla paylaştılar. Panelin ardından Nükhet Duru sahne aldı. Duru, kadının sanattaki yeri üzerine Yetkin Dikinciler’le sohbet ederek; sevilen şarkılarını seslendirdi.

Güler Sabancı konuşmasında şunları dile getirdi: ”Bugünün başlığını ‘hayata yön verenler’ olarak belirledik ve hayatın her alanını şekillendiren kadınların önemini hatırlatmanın bir fırsatı olarak değerlendirmek istedik. Birleşmiş Milletler 2030 yılında kadın- erkek eşitliğinin tüm dünyada sağlanmasını hedefliyor. Bu yıl için de kadınlar günü temasını ‘değişen iş dünyasında kadın’ olarak belirledi. Evet, iş dünyası değişiyor; küreselleşme, teknolojik ve dijital dönüşüm, 4. sanayi devrimi hepimizin konuştuğu kavramlar. Ama kadının değişen dünyada kendine yer bulması sosyal haklara erişmesinden yönetim kademelerine gelmesine, cinsiyete duyarlı bütçelemeden teknolojiye erişimine çok çeşitli değişkenlere dayanıyor. Elbette aşılacak engeller, kırılacak cam tavanlar çok. Türkiye’de kadının işgücüne katılımı hala %33 seviyesinde. Kamusal alanda, siyasette, eğitimde hala gidilmesi gereken çok yol var. Bunların hiçbiri yeterli değil. Biz daha iyisini hak ediyoruz. Daha hızlı koşmamız, kapıları daha çok zorlamamız, daha çok çalışmamız lazım. Ama bir yanda da yadsınamaz ilerlemeler var. Tünelin ucundan bir ışık sızıyor. Karar alıcı olarak siyasete katılım dünya genelinde artıyor. Eğitime katılım oranları yükseliyor. Medyanın, sivil toplumun, kamunun, iş dünyasının kadın meselesine karşı duyarlılıkları artıyor. ‘Eşitliğin’ sağlanmasının, toplumun tek bir kesimi için değil, ortak geleceğimiz için kritik önem taşıdığını artık herkes biliyor. Kadınların dünyanın birçok ülkesinde işgücünün dışında kalmasının sadece kadınlara değil, küresel kalkınmaya zarar verdiği defalarca ispatlandı. Kadınların eğitilmesinin önemi, yarattıkları ekonomik değer, müşteri olarak seçici, yönetici olarak karar verici ve ekonomiye katkılarıyla ilgili sahip olduğumuz daha birçok bilgiye kimsenin itirazı yok artık. Kadınların yönettikleri şirketlerin karını %15’e kadar yükselttiği bilimsel bir gerçek. Ama artık tüm bu söylemlerin bir adım ötesine geçme vaktidir. Artık kadın meselesine yeni boyutlardan da bakma vaktidir. Kadınlar artık sınırların ötesine geçiyor, şartları zorluyor. Ben okula gittim, iş sahibi oldum, bu bana yeter demiyor.

Eşitlik Herkes İçin Önemli

Cam tavanları yani görünmez, şeffaf ama orada var olan sınırı kırmak, aşmak; toplumsal verilmiş rollerin ötesine geçmek gerekiyor. Bir yandan her alanda bunu yaparken, diğer yandan da cinsiyet eşitliği kavramının tanımının genişletilmesi gerektiğini aktaran Güler Sabancı sözlerine şöyle devam etti: “Cinsiyet eşitliği kavramını sadece rakamlardan ibaret görmemeliyiz. Artık yeni boyutlar kazandırmalıyız. Cam tavanlar kırıldığında, sınırlar aşıldığında neler olduğunu, nasıl bir değişimin başladığını, nelerin başarıldığını bugün hep beraber göreceğiz. Birazdan bu sahnede dinleyeceğimiz isimler cesaretin, özgüvenin ötesinde, ‘eşitlikler’ yarışında kazanmışlar, fark yaratmışlar. Ya da Erol Bey gibi kadınların bu yarışta öne geçmeleri için fırsatlar yaratmışlar. Kendi alanlarında çok başarılılar, çok değerliler. Tıpkı dünyadaki sayısız örnekte olduğu gibi: Christian Lagarde sadece kadın olduğu için IMF başkanı olmadı. Meryl Streep sadece kadın olduğu için en çok Oscar’a aday gösterilen sanatçı olmadı. Zaha Hadid sadece önemli bir kadın mimar değildi. O, olağanüstü bir mimardı. Dolayısıyla asıl mesele, yaptığımız işe kendimizi vermek ve en iyi olmak. Çünkü eşitlik sadece kadın için değil, eşitlik herkes için. Sadece bugün değil, eşitlik gelecek için.”

Sabancı Vakfı aracılığı ile daha sağlam bir gelecek için katkı yapmaya çalıştıklarını aktaran Güler Sabancı, yürütülen programlarla kadınların topluma eşit ve aktif katılımlarını sağlamak ve toplumu bu konuda bilinçlendirmek için çalıştıklarını belirtti. Güler Sabancı sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınlara ve kız çocuklarına ‘cam tavanları’ aşmaları için destek oluyoruz. Özellikle kadının insan hakları konusunda farkındalık yaratan ve sorunların çözümünde anahtar rol oynayan sivil toplum çalışmalarına destek veriyoruz. Baktığınızda, vakıftaki arkadaşlarımın özverili çalışmaları hariç, Sabancı Vakfı olarak kadın alanındaki çalışmalara son 10 yılda 15.000.000 TL’ye yakın kaynak aktardık. Bu çalışmalarla doğrudan 170.000, dolaylı olarak 700.000’e yakın kişiye ulaşıldı. Bu yıl ilk kez hayata geçirdiğimiz kısa film uzun etki yarışmasının teması da mülteci kadınlardı. Diğer taraftan ekonomik katılımı teşvik ve cinsiyet eşitliği bilincini tüm toplulukta içselleştirmek için çalışıyoruz. Gururla söylüyorum ki, Türkiye ortalamalarının üzerinde kadın çalışan oranlarına sahibiz. Çalışanlarımızın %40’ı kadın. 2016 yılında terfi eden çalışanlarımızın ise, %52’si kadın. Ama bunu yeterli görmüyoruz ve daha iyisini istiyoruz. Ayrıca cinsiyet eşitliği konusunda da tüm topluluğumuzu aynı bilgi ve bilinç düzeyine taşıyoruz. Geride bıraktığımız yıl 10.000’i aşkın çalışanımıza toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda online eğitim verdik. Çalışanlarımızın bu konuyu gönülden sahiplenmesi sayesinde de Sabancı Gönüllüleri halen kadın alanında 45 farklı proje yürütüyor.”

HAYALİM, TÜM KADINLARIN EŞİT BİREYLER OLARAK YAŞAMALARIDIR

Birazdan hayata yön veren çok kıymetli isimleri hep birlikte dinleyeceğiz. Ben de bu konuşmaya hazırlanırken, benim ‘hayatta yönümü bulmama destek olanlar’ kimlerdi diye düşündüm. İlk olarak, dedem Hacı Ömer Sabancı. 3 yaşımdan itibaren beni yanında fabrikalara götürdü. Daha sonra ilk yöneticilik eğitimimi aldığım, gerçek bir Anadolu kadını olan babaannem. Cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden, Halide Edip’in öğrencisi anneannem Rukiye Tarcan. Elbette tüm yaşantım boyunca sağlam duruşuyla yanımda olan annem. Her zaman desteklerini hissettiğim amcalarım ve tabii ki 30 yıla yakın birlikte çalıştığım Sakıp amcam. Hepsine sonsuz teşekkürlerim var. Sakıp bey, bana “Kızım, sana kapıyı açıyoruz. Ama içeri girmek, orada kalmak ve başarılı olmak sana bağlı” demişti. Gördüğünüz üzere, herkesin olduğu gibi, benim hayatıma yön verenler arasında hem kadınlar hem de çok “akıllı erkekler” var. Onlardan; kavga etmeden ama çok iyi hazırlanarak, çok akıl alarak mücadele etmeyi, gerektiğinde sabretmeyi ama asla vazgeçmemeyi, yere sıkı basmayı, gelen geçen rüzgarlardan etkilenmemeyi ve en zor zamanlarda dahi gülümsemeyi öğrendim. Bu öğrendiklerimin ve bana destek olanların kıymetini sonraları daha da iyi anladım. Çünkü, herkesin hayatta eşit şansı olmadığını biliyoruz. Bu nedenle, vakfımız kuruluşundan itibaren bunun bilincinde ve bunun sorumluluğunu almıştır. O nedenle kadınların hayatın her alanında kendilerine yer bulabilmesi ve dengelerin eşit kurulması için çalışıyoruz. Hayalim; tüm kadınların çocukluklarından itibaren desteklenmesi, eğitime erişebilmesi ve böylece ayaklarının üstünde duran, eşit bireyler olarak yaşamalarıdır. Dünya Kadınlar Günü 1900’lerden bu yana var. Ama ne zaman biz 8 Mart tarihini özel bir gün olmaktan çıkarırız, ne zaman böyle toplantılar düzenlememize gerek kalmaz, işte o zaman gerçek eşitliği sağlamış oluruz.”

Ford Otosan’dan Kadınlar Günü’ne anlamlı film: “Eline Sağlık”

Türkiye otomotiv sanayinin öncü şirketi Ford Otosan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için yeni bir dijital kampanyayı hayata geçirdi. Şirket, Dünya Kadınlar Günü’ne özel kampanyasında kadınların yapabileceklerinin sınırı olmadığını etkileyici bir filmle ortaya koyarken, fırsat ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini herkese bir kez daha hatırlatıyor.

Ford Otosan, toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine değindiği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel dijital kampanyasıyla kadınların yapacaklarının bir sınırı olmadığını farklı bir şekilde ele alıyor. Şirket, kampanya ile tüm kadınları üreten ve hayata dahil olan bireyler olarak kapsayıcı bir şekilde ayrıştırmadan cesaretlendirmeyi hedefliyor.

Kadınların başarılarına ve toplumsal cinsiyet eşitliğine odaklanan kampanyanın filminde, şartlar eşit olduğunda kadınların yapabileceklerinin hiçbir sınırı olmadığı vurgulanıyor. Türkiye otomotiv sanayinin kadın istihdamında lider şirketi Ford Otosan, bünyesinde çalışan ve üreten kadın çalışanlardan yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemini kadın-erkek ayırt etmeden herkese bir kez daha hatırlatıyor. Filmde profesyonel oyuncu kadrosunun yanısıra Ford Otosan çalışanları da rol aldı.

Haydar Yenigün: “Ford Otosan olarak çalışma hayatında her alanda eşitlik ilkesini savunurken, iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, en acil ve önemli mücadele konularımızdan biri olarak gündemimizde yer alıyor.”

Türkiye’nin en büyük sanayi şirketlerinden biri olarak kadınların ekonomiye katılımlarının geliştirilmesi için çalıştıklarını belirten Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, kampanya ile ilgili şunları söyledi:

“Ford Otosan olarak çalışma hayatında her alanda eşitlik ilkesini savunurken, iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, en acil ve önemli mücadele konularımızdan biri olarak gündemimizde yer alıyor. Ford Otosan olarak, kadının olmadığı bir toplumun eksik olduğuna inanıyoruz. Yaşama katılan, her türlü katma değer üreten tüm kadınların; eşit şartlar ile ekonomiye katılmaları, eşit şartlar altında çalışmaları ve kazanmalarını önemsiyoruz. Ülkemizin geleceğinin bu cinsiyet eşitliğinin sağlanması ile daha aydınlık, daha refah olacağını biliyoruz. Bu doğrultuda, yaptığımız tüm çalışmalarda kadın-erkek fark etmeksizin gençlerimizin cinsiyet eşitliği konusunda bilinçlendirilmesini önemsiyoruz. Kızlarımıza meslek seçimlerinde cinsiyetin değil yeteneklerin ön planda tutulmasının gerekliliğini aktarmaya çalışıyoruz. Kadınların daha adil, daha dengeli ve daha sürdürülebilir bir topluma yapabilecekleri katkıyı arttırmak için herkese sorumluluk düştüğü inancıyla çalışmaya devam edeceğiz. Ford Otosan olarak tedarikçilerimiz, yetkili satıcılarımız ve tüm iş ortaklarımızın katılımlarıyla etki alanımızı genişletmek için çalışıyoruz. Bu vesileyle tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.”

Asansör sektörünün tek kadın teknisyeni

Erkeklerin hakim olduğu asansör sektörünün tek kadın teknisyeni Tuğçe Özbağkıran, her gün on binlerce insanın kullandığı asansör ve yürüyen merdivenlerin güvenli çalışmasından sorumlu… Sektörün lider firması Otis Türkiye’de teknisyen olarak görev yapan Tuğçe Özbağkıran, “Çevremdekilerin sürekli ‘erkek mesleği, yapamazsın’ demesi, beni daha da hırslandırdı. Bugün bana duyulan güveni boşa çıkarmadığım için mutluyum” diyor.

Her ay yaklaşık bir milyon kişinin ziyaret ettiği dev bir alışveriş merkezinden, binlerce insanın yaşadığı konut ve ofis projesine kadar birçok yapıda güvenli ulaşımı sağlayan asansör ve yürüyen merdivenlerden sorumlu uzman teknisyenlerden biri de genç bir kadın… Gazi Üniversitesi Elektromekanik Taşıyıcılar Bölümü’nde öğrenim gören 24 yaşındaki Tuğçe Özbağkıran, aynı zamanda asansör sektörünün tek kadın teknisyeni. Asansör sektörünün lider firması Otis Türkiye’de teknisyen olarak görev yapan Tuğçe Özbağkıran, asansör ve yürüyen merdiven ünitelerinin montaj ve bakım sürecinde önemli görevler üstleniyor.

Kadınların da sahada rahatlıkla çalışabileceğini gösterdim


“Bu alanda kadınların da başarılı işler yapabileceğini göstermek istedim ve kendime inandım” diyen Tuğçe Özbağkıran, Otis Türkiye yöneticilerinin de kendisine inandığını ifade ediyor. Tuğçe Özbağkıran, “Otis Türkiyeile ilk görüşmeye gittiğimde, bana işin zorluklarından bahsettiler. Ancak çok istekli olduğumu görünce bana güvendiler. Göreve başladığım ilk günlerde tuhaf karşılandım ancak yöneticilerim ve ekip arkadaşlarım bana çok destek oldu. Asansör ünitesinin montajını gerçekleştirmek için ‘asansör kuyusu’ diye tabir edilen alana ilk indiğimde ‘Ben bu işi yapamayacağım galiba’ diye düşündüm ancak bir süre sonra ‘Neden yapamayayım? Her işin bir zorluğu var, ev hanımlarının da işi çok kolay değil’ diyerek çalışmaya devam ettim. Otis’te uygulanan standartlaştırılmış iş süreçleri bizim işimizi önemli ölçüde kolaylaştırıyor.”

Bana duyulan güveni boşa çıkarmadığım için mutluyum


Erkeklerin hakim olduğu bir sektörde iş yapmanın güçlükleri kadar güzellikleri de olduğunu vurgulayan kadın teknisyen, duygularını şöyle aktarıyor; “En güzeli de, yöneticilerimin ve iş arkadaşlarımın bana duyduğu güveni boşa çıkarmamış olmanın verdiği gurur duygusu. Otis’te emniyete verilen önemi gördükçe hem yapabileceğime olan güvenim, hem de çevremin bana olan desteği arttı. Sürekli aldığımız İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimleri, teknik ve mesleki becerilerimizi geliştiren eğitimler işimi severek yapmamı sağlıyor. Standartlaştırılmış iş süreçleri, sahip olduğum ve tüm dünyada kullanılan yüksek kaliteli emniyet ekipmanları mesleğimi güvenle yapmam için beni yüreklendiriyor.”
‘Aferin kızım’ diye tebrik ediyorlar


Kısa süre önce 98 asansör ve yürüyen merdiven ünitesinin bulunduğu Türkiye’nin önde gelen bir alışveriş merkezinde teknisyen olarak servis hizmeti sağladığını belirten Tuğçe Özbağkıran, “Alışveriş merkezindeki asansör ve yürüyen merdivenlerin standart bakımını yaptığım sırada beni görüp ‘Aaa kadın mı çalışıyor’ diyenden, ‘Aferin kızım’ diyene, veya ‘Anne bu abla mı yapıyor’ şeklinde tepkilere alıştım artık. Hatta ünlü bir kadın sinema oyuncusu beni görünce durup tebrik etti” diyor.

Şu an Türkiye’nin önde gelen iki büyük kuruluşunun genel müdürlükleri bulunaniki dev plazada sabit teknisyen olarak çalışan Tuğçe Özbağkıran annesinin de mesleği konusunda kendisini çok desteklediğini ifade ediyor. Özbağkıran, “Annem biraz da merak ettiği için her gün mutlaka telefonla arıyor. Otis’in sektörde emniyete en çok önem veren, gerçekten yüksek standartlara sahip global bir firma olduğuna bizzat tanık olduğu için işimi yapmam konusunda beni destekliyor. Kadınların inşaat sektörünün teknik alanlarında çalışamayacakları ile ilgili kanının değişeceğine inandığını ifade eden Tuğçe Özbağkıran, hemcinslerine emniyete Otis gibi önem veren global markaların saha faaliyetlerinde çalışmaktan korkmamalarını tavsiye ediyor. İsteyen ve kendine inanan kadınların doğru markalarda çalıştıkları müddetçe başarısız olmayacaklarını kanıtlayan Tuğçe, mezun olduğu Samandıra Endüstri Meslek Lisesi Elektromekanik Taşıyıcılar Bölümü kız öğrencilerine örnek oluyor.

İşte Yılın İlham Veren Kadınları!

The Brand Age dergisi, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel “Yılın İlham Veren Kadınları”nı seçti. 15 farklı kategoride değerlendirilen ve kendi sektörüne damgasını vuran kadınlar arasında; Demet Sabancı Çetindoğan, Zeynep Bodur Okyay, Demet Akbağ, Ayşe Kulin, Güler Sabancı gibi isimler yer alıyor.
Çalışan, üreten, toplu­ma katma değer yaratan ve en önemlisi gelecek kuşakları yetiştiren kadınların aktif olduğu toplumlar, daha gelişmiş ve şüphesiz daha modern. Erkek egemen tarih sayfalarında yarışa geç başlayan kadınlar, bugün bilimden sanata, spordan siyasete, mühendislikten eğitime pek çok alanda başarı hikayeleri ile gündemdeler.

The Brand Age Dergisi yazarlarının ve iş ortaklarının oylaması ve Adba International’ın sosyal medya analizi sonuçları ile belirlenen listede 15 farklı kategoride yılın ilham veren kadınlarını değerlendirdi. Ayrıca bu yıl bir ilk yapıldı ve yılın ilham veren iki erkeği de seçildi.

İşte bu yıla damgasını vuran ve başarılarıyla ilham olan kadınların listesi:


Yılın İş Kadınları:

Demet Sabancı Çetindoğan, Zeynep Bodur Okyay, Yasemin Gür Solmaz


Yılın Girişimci Kadınları:

Funda Özer Baltalı, Şule Mene, İSMEK


Yılın Global Kadınları:

Güler Sabancı, Deniz Gamze Ergüven, Zeynep Erkunt Armağan, Eczacıbaşı Vitra Voleybol Klubü


Yılın Haberci Kadınları:

Banu El, Cansu Canan Özgen, Pelin Çift


Yılın Sinemacı Kadınları:

Nevra Serezli, Ayşen Gruda, Demet Akbağ


Yılın Ekran Yüzü Kadınları:

Esra Bilgiç (Diriliş Ertüğrul), Deniz Çakır (Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz), Bergüzar Korel (Vatanım Sensin), Hülya Darcan (Diriliş Ertuğrul)


Yılın Marka Yüzü Kadınları:

İrem Derici (DeFacto), Meryem Uzerli


Yılın Duyarlı Kadınları:

Nurten Öztürk, Dr. Havva Sula, Müge Kesmez, Şerife Boz ve Semra Tutar


Yılın Reklam ve Medya Planlamacı Kadınları:

Demet İkiler, Burcu Özdemir Kayımtu, Ceyda Uzman


Yılın Fenomen Kadınları:

Damla Biliç, Şeyma Subaşı, Demet Akalın


Yılın Yazar Kadınları:

Ayşe Kulin, Şule Gürbüz, Nuran Tezcan


Yılın Sanatçı Kadınları:

Kalben, Çiğdem Erken, Derya Uluğ


Yılın Bilim Kadınları:

İlayda Şamilgil, Neva Çiftçioğlu


Yılın Sporcu Kadınları:

Çağla Büyükakçay, Kübra Dağlı, Şahika Ercümen


Yılın İz Bırakan Kadınları:

Oya Aydoğan, Romalı Perihan, Gönül Ülkü Özcan, Naşide Göktürk, Heyecan Başaran


“Yılın İlham Veren Erkekleri”

Şahan Gökbakar ve Engin Altan Düzyatan

‘Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu’ kuruldu

Gayrimenkul sektöründe azımsanmayacak sayıda kadın çalışan ve yönetici bulunmasına karşın, kadın temsilinin yeterli olmadığı düşünülerek, ilki 02 Mayıs 2016’da gerçekleştirilen panelle ivme kazanan “Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu” kuruldu. ULI Türkiye öncülüğünde bir araya gelen ve her biri kendi alanında söz sahibi olan Gayrimenkul Sektörü Kadın Liderlerinden oluşan Platform, ilk çalışmasında ULI Türkiye, GYODER, TMB ile işbirliği yaparak sektördeki kadınların durum ve ihtiyaçlarını tespit edecek.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu’nun ULI Türkiye (Urban Land Institute), GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), TMB (Türkiye Müteahhitler Birliği) işbirliği ile hayata geçireceği araştırma ile sektördeki kadınların durum ve ihtiyaçlarının doğru tespit edilmesi sağlanacak. Araştırma sonrasında, gayrimenkul sektöründeki kadın çalışan ve yöneticilerin mevcut durumlarının iyileştirilmesi ve daha fazla söz sahibi olması hedefleniyor.

Dünyada ULI bünyesinde yürütülen çalışmalara paralel olarak Avrupa’da ilk kez Türkiye’de yapılan anket-araştırma; GYODER, TMB ve ULI Türkiye işbirliği ile gerçekleştiriliyor. Arazi kullanımı, gayrimenkul, kentleşme ve sürdürülebilirlik alanında faaliyet gösteren araştırma ve eğitim kuruluşu ULI bünyesinde yürütülen araştırma, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde başlatılıp, Nisan ayında tamamlanacak. Kadın Liderler Platformu’nun sürdürdüğü bu araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye gayrimenkul sektöründeki kadın çalışanların durumunun iyileştirilmesi ve kadınların sektörde söz hakkına kavuşması için yapılması gerekenlerin tespit edilmesi ve bu hedefler doğrultusunda çalışmaların başlatılması amaçlanıyor.

Gayrimenkulde Kadın Liderler Platformu tarafından yürütülecek ve alanında deneyimli kadın yöneticilerin meslek hayatına yeni başlayan kadın çalışanlara rehber olabilecekleri bir mentorluk programının başlatılması da planlanıyor. Ayrıca sektörde kadın görünürlüğünün artırılması amacıyla paneller, konferanslar gibi tüm platformlarda kadınların temsiline yer verilmesi ve periyodik toplantılarla duyarlılığın ve ortak akıl çalışmalarının gündemde tutulması hedefleniyor.

Rolls-Royce Türkiye’nin nükleer sanayi kabiliyet geliştirme projesine teknik danışmanlık sağlayacak

Konsorsiyumun teknoloji lideri olarak Rolls-Royce, projeye dahil olan Türk sanayi kuruluşlarının teknik ihtiyaç analizini yapacak ve nükleer pazarda rekabet güçlerini arttırabilmek için gelişime açık alanlarla ilgili önerilerini sunacak. Projeyi hayata geçirme konusunda Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC) kilit rol oynayacak.

Ekonomi Bakanlığı tarafından finanse edilen ve İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yürütülen Türkiye’nin “nükleer sanayi kabiliyet geliştirme projesi” kapsamında konsorsiyum açan İTÜNOVA Teknoloji Transfer Ofisi’ne (TTO) Rolls-Royce teknik danışmanlık verecek. İTÜNOVA TTO, Rolls-Royce ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı’na teknoloji danışmanlığı veren STM’yi kapsayan konsorsiyuma liderlik ediyor. Bu konsorsiyum, Türkiye’de nükleer endüstrisini kurmak için Türk yerli sanayi kuruluşlarını değerlendirmek, gerekli olan gelişim alanlarını belirlemek ve bu alanları geliştirmek için önerilerini sunmak üzere 6 aylık bir proje yürütecek.

Projeyi hayata geçirme konusunda Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC) kilit rol oynayacak. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın liderliğinde TÜBİTAK işbirliğiyle ve Savunma, Enerji ve Ulaştırma Bakanlıklarının onayıyla AMTC, ilk etapta uzay ve havacılık ve nükleer sanayi kabiliyetlerinin geliştirilmesine odaklanacak. Rolls-Royce Ekim 2015’te Türkiye’nin Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC)’nin kurucu sanayi ortağı olmuştu.

Rolls Royce, Türk şirketlere nükleer alanındaki bilgi, birikim ve tecrübelerini aktaracak

Nükleer sanayi kabiliyet geliştirme projesi kapsamında Türkiye’nin mevcut sanayi kabiliyeti analiz edilecek ve dünyanın önde gelen nükleer ülkeleriyle karşılaştırmalı değerlendirmesi yapılacak.. Bu analizle, Türk şirketlerinin rekabet güçlerine dair somut verilere ulaşılacak veyerli sanayi kuruluşlarının kendilerini Türkiye’de ve küresel pazarlarda nasıl daha iyi konumlandırabilecekleri ortaya çıkacak.

Konsorsiyumun teknoloji lideri olarak Rolls-Royceprojeye dahil olan yerli üreticilerin teknik ihtiyaç analizini yapacak, nükleer pazarda rekabet güçlerini arttırabilmek için gelişime açık alanları belirleyecek ve bu alanları geliştirmek için önerilerini sunacak.

İTÜNOVA Genel Müdürü Dr. Ercan Çitil projeyle ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Türk şirketlerin nükleer endüstrisinde rekabet güçlerini arttırma arzularına olumlu katkılar sunacak bu projede çalışmak üzere İstanbul Sanayi Odası tarafından görevlendirildiğimiz ve Rolls-Royce ile birlikte çalışacağımız için çok mutluyuz. Rolls-Royce’un dünya çapındaki saygınlığı ve uzmanlığı projenin amaçlarına önemli değerler katacaktır.”

AMTC, Türkiye’de nükleer endüstriyel kapasite oluşturulmasında kilit platform

Rolls-Royce Türkiye ve Orta Asya CEO’su Patrick Regis ise şunları söyledi: “Rolls-Royce olarak endüstriyel stratejimiz üzerinden Türkiye’nin ekonomik hedeflerine ulaşmasını destekleme taahhüdümüzü sürdürüyoruz. Bu projeyle Türkiye’nin yerel sanayisinin gelişmesine yardımcı olmak için kararlılıkla yürüttüğümüz çalışmalarımızda yeni bir adım atıyoruz. Türkiye’nin Gelişmiş Üretim ve Teknoloji Merkezi (AMTC), bu projede ve Türkiye’de nükleer sanayi kabiliyetinin oluşturulması kapsamında ideal bir destek platformu rolü üstlenecektir.”

Rolls-Royce Nükleer Hizmetler ve Projeler Departmanı, Tedarik Zinciri ve Operasyonlar Yöneticisi Rich Everett ise projeyi şöyle değerlendirdi: “Rolls Royce olarak 40 yıldan uzun bir süredir, dünya genelinde nükleer santral projeleri ve reaktör operasyonları için özel ekipmanlar tasarlıyor, mühendislik işlerini yürütüyor, üretiyor ve tedarik ediyoruz. Nükleer alanında yıllar içerisinde geliştirdiğimiz çok geniş bir tecrübemiz var, bu bilgi birikimimizi Türk sanayi kuruluşları ile paylaşma fırsatı bulduğumuz için çok mutluyuz. ve uzun vadede birlikte çalışmayı umuyoruz.”