“İnadına Üretim, inadına ihracat”

Türkiye ihracatının lokomotif sektörlerinden biri olan madenciliğin Ege’deki patronu, Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, Madencilik sektörünün kriz ortamında kabuğuna çekilmek yerine “İnadına üretim, inadına ihracat” sloganıyla hareket ettiğini söyledi.

İzmir Medya Platformu ile kahvaltıda buluşan Kaya, Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin madencilik ihracatını arttırmak için yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Türk madenciliğinin henüz değerini bulmadığını ve lobisinin zayıf olduğunu anlatan Kaya, şöyle devam etti: “Lobisi olmayan bir sektörüz’ Türk halkının sahibi olduğu madenlerde biz kiracıyız. Türk insanının hassasiyetlerini öne alarak üretim ve ihracat yapacağız. Türk madenciliği henüz değerini tam olarak bulabilmiş değil, değerini bulması için URGE Projesi, Ar-Ge Merkezi çalışmalarımız devam ediyor.”

İzmir Medya Platformu toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulunan Mevlüt Kaya, Madencilik sektörü ve özellikle de doğal taşta umutlu gelişmeler yaşandığını aktardı. Kaya, Türkiye’nin, en güçlü silahlarından biri olan madenciliğin henüz etkin kullanılamadığını kaydederek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile son yıllarda iyi bir sinerji yakalanmış olmasına rağmen, sektör hala çok fazla sorunlarla mücadele ediyor. Maden de ihracat Türkiye ortalamasının üzerinde bir ivme ile artıyor. Ancak sorunlar da hala aşılabilmiş değil” şeklinde konuştu.

2023 HEDEFLERİNE EN YAKIN SEKTÖR

Bütün olumsuzluklarına rağmen sektörün ihracat iştahının çok yüksek olduğu bilgisini paylaşan EMİB Başkanı Kaya, 2023 hedeflerine ulaşmanın biraz motivasyon gerektirdiğini ancak engeller kaldırılması halinde de yine bu hedefleri tutturmaya en yakın sektörün madencilik sektörü olduğunu kaydetti. Kaya, 25 yılda 30 milyon dolar ihracattan 5 milyar dolara gelmiş bir sektörün 2023 hedefi olan 15 milyar doları da yakalayabilecek potansiyele sahip. Türkiye’nin hem devletiyle hem de halkı ile artık ülkenin bu gücüne inanması gerekiyor. Bir maden ocağı bir petrol kuyusundan 1,5 kat daha fazla katma değer yaratıyor. Bunu görmemiz gerekiyor” dedi.

YA SEZARYENSİZ DOĞUM OLANAKSIZSA!

Türkiye’de madencilik denildiğinde ilk karşı hamle çevrecilik konusunda geliyor. Kaya bu noktada halkın yanlış yönlendirildiğini söylüyor. Çünkü bir maden ocağı açıldığında, öyle bırakıp gidilmiyor. İşi bitince rehabilite ediliyor ve kesilen ağaç varsa en az 10 katı ağaç dikilerek, doğaya verilen zarar telafi ediliyor. Kaya burada çarpıcı bir örnek veriyor; “Bu bebeğin doğması için sezaryen şart, hem annenin sağlığı hem de bebeğin doğması için başka şansınız yok” diyor.

UCUZA SATMAK VATANA İHANET!

Türk madencilik sektörünün en büyük sorunlarından birinin de yanlış rekabet politikaları olduğunu anlatan Kaya, dünya piyasasında 120 dolar olan bir ürünün Türkiye’den 40 dolara ihraç edildiğine dikkati çekti. Kaya şöyle devam etti: “ “Madenler bizim değil, onlarda henüz doğmamış nesillerin de hakkı var. Tüyü bitmemiş yetimin de hakkı var. Bu ülkenin madenlerini ucuza satmak, vatana ihanettir, o yetimlerin hakkına el uzatmaktır. Türkiye’nin bu ucuz ürün tuzağından kurtulması biraz da tasarım ve uç ürün geliştirmesine bağlı. Bu konuda büyük çaba içindeyiz nitelikli eleman yetiştirmek için 3 projeden ilkini Bakanlığın desteği ile Afyon’da başlatıyoruz. Afyon’un başarısı, diğer projelerin hayata geçirilmesinde anahtar rol oynayacak.”

BAŞBAKANLIK GENELGESİ İŞLEVİNİ TAMAMLADI

FETÖ terör örgütünün madencilik alanındaki faaliyetlerini sınırlamak için bundan 5 yıl önce çıkarılan Başbakanlık Genelgesine de dikkat çeken Kaya, “Bu genelgenin ne kadar yerinde ve gerekli olduğunu 15 Temmuz ile birlikte net olarak gördük. Ancak bu genelge bütün madenciliği boğuyor. Artık FETÖ’nün madencilik alanında bir varlığı kalmadığına göre bu genelgenin yumuşatılması gerekiyor. Aksi takdirde sektörde herkese zorluklar yaşatıyor” diye konuştu.

KAMU PROJELERİNDE İTHAL TAŞIN İŞİ NE?

Özellikle doğal taş sektörünün yıllardır dile getirip henüz tam sonuç alamadığı bir konunun ise kamu kurumlarında ithal taş kullanılması olduğuna işaret eden EMİB Başkanı Kaya, “Allah aşkına Afyon’daki bir kamu hastanesi projesinde ithal taşın işi ne? Yerel yönetimlerimiz ve kamu yöneticilerimiz bunun önüne geçebilirler, belli oranda yerli taş kullanma şartı koyabilirler” dedi.

DOĞRU İŞE HER ZAMAN DESTEK OLURUZ

İzmir Medya Platformu Başkanı Ahmet Kaplan, madencilik sektörü sorunlarını yetkin bir isimden duymuş olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Bizler İzmir basını olarak madencilik gücümüzün, ülkemizin ve gelecek kuşaklarımızın yararına en etkili şekilde kullanılmasına her zaman destek oluruz. Sektörün haklı taleplerinin kamuoyuna ve yetkililere ulaşmasında da rol üstleniriz” diye konuştu.

Avrasya Bölgesi’nin en büyük fuarı için geri sayım başladı

Bu yıl 8-11 Mart 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde eş zamanlı gerçekleşecek olan dünyanın ikinci, Avrasya coğrafyasının ise en büyük ihtisas fuarı Avrasya Pencere, Cam ve Kapı 2017; 60 binin üzerinde sektör profesyonelini aynı çatı altında buluşturmak için gün sayıyor.

 

Pencere, cam ve kapı endüstrisinin Avrasya Bölgesi’ndeki bir numaralı ticaret platformu olan Avrasya Pencere, Cam ve Kapı Fuarı 2017 için geri sayım başladı.

 

Yeni pazarlara ulaşmak için; Avrasya Pencere, Cam ve Kapı Fuarı 2017

 

REED TÜYAP tarafından bu yıl 8-11 Mart 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde eş zamanlı gerçekleştirilecek fuar, son teknoloji kullanılarak geliştirilen inovasyon harikası ürünlerin ve enerji verimliliği çözümlerinin yer alacağı global bir buluşma noktası olarak göze çarpıyor. Sektör profesyonellerin ajandasında ilk sırada yer alan fuar, 60 binin üzerinde sektör profesyonelini aynı çatı altında buluşturmayı hedefliyor. 26 ülkeden 680’den fazla marka ve marka temsilciliğinin katılımıyla 12 salonda gerçekleştirilecek Avrasya Pencere, Cam ve Kapı 2017, özellikle Rusya, İran ve Afrika ülkelerinden yoğun katılım bekliyor. Türkiye pencere, cam ve kapı endüstrisinin yeni pazarlara ulaşmasında önemli bir köprü olan fuar, dünyanın farklı noktalarından İstanbul’a gelecek olan alım heyetlerine de buluşma noktası olmayı amaçlıyor. Her yıl düzenlenen birbirinden spesifik programlarla da gündem yönetimini üstlenen Avrasya Pencere, Cam ve Kapı 2017, en son teknolojik yeniliklerin sergileneceği bir platform olarak dünya çapında bir çekim noktası haline gelmiş durumda.

 

REED TÜYAP tarafından Pencere ve Kapı Sektörü Derneği (PÜKAD), Pencere Üreticileri Kalite Birliği (PÜKAB) ve Girişimci Alüminyum Sanayici ve İş Adamları Derneği (GALSİAD) iş birliğiyle gerçekleştirilen Avrasya Pencere, Cam ve Kapı Fuarı 2017; 8-11 Mart 2017 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde takipçilerini bekliyor.

Büyük Araçlara Feribot Engeli

Türkiye’nin ilk trafik radyosu Radyo Trafik’in özel haberine göre Kuzey Çevre Otoyolu’nun açılması ve ağır tonajlı araçlara zorunlu kılınmasının ardından son zamanlarda Sirkeci – Harem arabalı vapur hattına yönelen büyük araçlara Sahil Kennedy Caddesi’nde ceza kesilmeye başlandı. Sahil yolunda ağır tonajlı araç yasağı bulunduğunu aktaran emniyet yetkilileri cezai işlem uygulamaya devam ediyor.

Radyo Trafik’in edindiği bilgilere göre son dönemde Sirkeci – Harem hattında özellikle gün içinde her iki yakada da etkili yoğunluklar yaşanıyor.

Kuzey Çevre Otoyolu’nun ilk etabının açılması ve bu güzergahın ağır tonajlı araçlara mecburi kılınmasının ardından çoğunlukla KÇO güzergahının yolu uzattığı ve ücretlerin yüksek olduğu gerekçesi ile deniz ulaşımına yönelen ağır tonajlı araçların yarattığı bu yoğunluk gün içinde Sirkeci ve Harem iskelelerinde uzun bekleyişlere neden oluyor.

İDO: “KISITLAMA YOK

Yaşanan bu yoğunluğun ciddi boyutlara ulaşması ve diğer sürücülerin tepki vermeye başlaması nedeniyle Radyo Trafik muhabirlerinin irtibat kurduğu İDO yetkilileri, kurumlarının ağır tonajlı araç taşımalarını kısıtlayacak bir yaptırım bulunmadığını söyledi.

Zaman zaman büyüklüğünün akışı olumsuz etkileyeceğine kanaat getirdikleri araçları geri çevirdiklerini söyleyen yetkililer, bunun dışında bir kısıtlama olmadığını ifade ettiler.

TRAFİK ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ: FERİBOT İSKELELERİ YASAK BÖLGENİN İÇİNDE

Ağır tonajlı araçların Sirkeci – Harem arabalı vapurunu kullanmasına bir engel görünmüyor ancak Sirkeci ve Harem’e ulaşılacak güzergahlar ağır tonajlı araçların kullanımına yasak bölgeler durumunda.

Son zamanlarda Sahil Kennedy Caddesi üzerinde ağır tonajlı araçlara trafik polisleri tarafından ceza kesilmesi ve sahil yolundan başka güzergahlara yönlendirilmesi üzerine Radyo Trafik muhabirlerinin irtibat kurdukları İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Şube Müdürlüğü yetkilileri,bu yasağın uzun süredir geçerli olduğunu ancak önceleri Fatih Sultan Mehmet Köprüsü kullanımda olduğu ve köprü yasak saatleri olması nedeniyle sahilde ağır tonajlı araç olmamasından kaynaklı dikkati çekmediğini ifade ettiler.

Ancak bugünlerde yaşanan Sirkeci – Harem yoğunluğu ve bu yoğunluğun sahili de kilitlemesi üzerine emniyet mensupları, ağır tonajlı araçlara yasak olan bölgeye girişlerden kaynaklı 95 TL ceza kesmeye başladı.

Radyo Trafik tarafından emniyet yetkililerinden alınan bilgilere göre Sahil Kennedy Cd. (Sirkeci – Florya sahil yolu) ağır tonajlı araçların kullanımına yasaklı bölge durumunda.

Buna ek olarak saat 16.00 – 22.00 arasında da D100 Tuzla – Harem arasında yasak saati uygulanıyor ve denetimler gerçekleştiriliyor. Yasak saati dışında Anadolu Yakası D100’ü kullanıp Harem İskelesi’ne girecek ağır tonajlı araçlar da Avrupa Yakası’na geçtiğinde yasak bölgeye giriş yaptığı için cezai işleme tabi tutuluyor.

 

“Yemek çekinde ‘iskonto’ kalksın”

İTO Başkanı Çağlar:

“Yemek çekinde ‘iskonto’ kalksın”

– Yemek çeki sorununun çözümü için çek sağlayan firmalar ve lokantacılık sektörü temsilcileriyle bir araya gelen İTO Başkanı İbrahim Çağlar’dan taraflara yeni bir öneri geldi.

– Çağlar, çalışanına yemek çeki veren işletmelerin, bu ödeme kartlarını temin ettiği firmalardan istediği ve yüzde 7’yi bulan iskontoların kaldırılması gerektiğini söyledi.

Yemek çeki şirketleri ile restoranlar arasında yüzde 10’u bulan komisyon oranları nedeniyle yaşanan tartışmalar bir süredir kamuoyunun gündeminde.

Bu konudan şikayet eden lokanta sahiplerini ‘ombudsman’ rolüyle dinleyen İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, komisyonları makul seviyelere çekecek önerisini açıkladı.

Çağlar, çalışanına yemek çeki veren işletmelerin, bu ödeme kartlarını temin ettiği firmalardan yüzde 7’yi bulan iskonto talep ettiğini belirtti. Çağlar, bu indirimin ise yemek fiyatlarına, dolayısıyla da çalışanların cebine yansıdığına dikkati çekerek, iskontoların kaldırılmasını önerdi.

İTO Başkanı İbrahim Çağlar, “Yemek çeklerini iskontoyla alan işletmeler, bir anlamda çalışanlarının yemek hakları üzerinden para kazanmaya yöneliyor. Bu çok yanlış. Çalışanın hakkı neyse, o rakam üzerinden ödeme yapılması gerek. Yemek kartı tedarik eden firmalar, lokantalar, Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl ile ayrı ayrı ve birlikte görüşmeler yaptık. Sonucunda gördük ki iskonto uygulamasının kaldırılması yararlı olacak. Ama elbette bir yasal düzenleme gerekli. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız nezdinde gerekli girişimlerde bulunacağız” diye konuştu.

İskonto uygulamasının kalkması halinde lokantaların yemek çeki firmalarına ödedikleri komisyonların makul oranlara inebileceğini belirten Başkan Çağlar, şöyle devam etti:

“Bir firma personeline vermek üzere yemek çeki firmasından diyelim 100 liralık kart alacak. Yemek çeki firmaları, kart sattıkları işletmelere iskonto uyguluyor. Örneğin 100 liralık çek için 95 lira istiyor. Bu 5 liralık iskontodan kaynaklanan maliyet ise restoran ve lokantalara komisyon olarak yansıyor. İskonto kalkarsa restoran ve yemek kartı firmaları arasında tartışmaya neden olan komisyonların yüzde 3-4 seviyesine çekilebileceğine inanıyoruz.”

Şubat Ayında Fiyatı En Çok Artan ve Azalan Ürünler

İstanbul Ticaret Odası (İTO), piyasaların şeffaflığını sağlamak ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla, geçen Şubat ayında İstanbul’da perakende fiyatı en fazla artan ve azalan ürünleri, fiyatları ve değişim oranlarıyla birlikte açıkladı.
2017 Şubat ayında İTO’nun İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi’nde yer alan 242 ürünün 76’sının perakende fiyatı artarken, 56 ürünün fiyatı düştü, 110 ürünün fiyatı ise değişmedi.

ŞUBAT AYINDA SALATALIK FİYATI YÜZDE 29.44 ARTTI
Gıda harcamaları yaş kuru sebze ve meyve grubunda yer alan salatalık, 2017 Şubat ayı itibariyle yüzde 29.44 ile fiyatı en fazla artış gösteren ürün oldu.
Fiyatlarında artış yaşanan diğer ürünler; aynı gruptan yüzde 25.81 ile mandalina, yüzde 19.45 ile limon ve yüzde 10.37 ile ilaçlar oldu.

KARNABAHAR YÜZDE 19.91 UCUZLADI

2017 Şubat ayında karnabahar, yüzde 19.91 gerileme göstererek fiyatı en fazla azalış gösteren ürün oldu.
Fiyatında azalış izlenen diğer ürünler yüzde 17.83 ile bayan kazak, yüzde 14.40 ile domates ve yüzde 12.52 ile erkek pantalonu oldu.

Doğrudan Satış Sektörü 1.5 Milyon Kişiye Ek Gelir Sağlıyor

Doğrudan Satış Derneği (DSD) tarafından organize edilen 1. Doğrudan Satış Sektörü Konferansı, 3 Mart Cuma günü İstanbul’da gerçekleştirildi. Doğrudan satış sektörünün geldiği nokta, geleceği, sektördeki yeni mevzuatlar ve kadın girişimciliği gibi konuların tartışıldığı konferansta konuşan DSD Başkanı Ozan Özsavaşçı, sektörün toplamda 1.5 milyon kişiye ek gelir sağladığını belirtirken, Türkiye’nin global doğrudan satış sektörü pastasından aldığı payın her geçen gün artacağını söyledi.

Doğrudan Satış Derneği’nin (DSD) ev sahipliğinde 3 Mart Cuma günü İstanbul’da düzenlenen 1. Doğrudan Satış Sektörü Konferansı, sektör temsilcilerinin yanı sıra iş dünyasının kanaat önderleri, bürokratlar ve akademisyenleri bir araya getirdi.

Konferansta sektörün geldiği nokta ve geleceği, doğrudan satışın mevzuattaki yeri, firmaların ve Doğrudan Satış Derneği’nin tüketicilerin korunması ile ilgili yürüttükleri faaliyetler, sektörün KOBİ’lere, genç girişimcilere, üniversite öğrencilerine ve akademisyenlere sunduğu fırsatlar, doğrudan satışın Türkiye’de kadınların çalışma hayatına katılımına etkisi ve sağladığı kolaylıklar gibi konular tartışıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Türkiye Cumhuriyeti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürü Ramazan Ersoy, çıkarılan mevzuatla birlikte piramit satış ile doğrudan satışın birbirinden ayırt edildiğini belirterek, bakanlık olarak sektörün gelişimini hızlandıracak düzenlemeleri hayata geçirmeye devam edeceklerini söyledi.

1994 yılında kurulan derneklerinin Türkiye’de doğrudan satışın gelişmesi, tanınması ve doğru temellere oturması için çok fazla emek harcadığına dikkat çeken Doğrudan Satış Derneği Başkanı Ozan Özsavaşçı ise, en hızlı büyüyen sektörlerden birisi olan doğrudan satış sektörünün, son verilere göre yıllık 1.2 milyar TL’lik toplam satış hacmi ile 1.5 milyondan fazla kişiye kendi işini kurma veya ek gelir kazanma fırsatı verdiğini söyledi.

Çalışanların çoğunluğu kadın

Sektörde sürdürülebilir büyüme için dernek olarak faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten Özsavaşçı, sözlerine şöyle devam etti: “Doğrudan satış yöntemi, bugün tüm dünyada milyonlarca insana iş imkânı veya ek gelir sağlıyor. Dünya Doğrudan Satış Dernekleri Federasyonu’nun 2015 verilerine göre doğrudan satış sektörü 104 milyon insanın yeni bir iş tecrübesi edinmesi, ek gelir kazanması ve kendi işini kurmasına yardımcı oldu. Doğrudan satış çatısı altında aynı amaçla çalışan birbirinden farklı birçok kesim var. Ev kadınlarından gençlere, öğrencilerden emeklilere kadar farklı yaş, cinsiyet, eğitim ve deneyime sahip insanlar, bizimle birlikte keyifle çalışıyor ve çalıştıkları oranda kazanç elde ediyor. Türkiye’de doğrudan satış sektöründe çalışanların yüzde 80’ini kadınlar oluşturuyor. Yaklaşık 1 milyon 150 bin kadın girişimci doğrudan satış sektöründe çalışıyor. Aileleriyle birlikte 3 milyondan fazla kişi bu sektörden fayda sağlıyor. Daha önce bu sektöre girmiş ve çıkmış insanları da hesapladığımızda, yaklaşık 12 milyon kişiye bir şekilde dokunmuş olduğumuzu görüyoruz.”

Türkiye’nin global doğrudan satış pastasından aldığı payın her geçen gün artacağını ifade eden Özsavaşçı, derneğin üyelerinden Avon, Amway, Forever Living Products, Herbalife Nutrition, Huncalife, LR Health&Beauty, Oriflame, Partylite ve Tupperware’in yöneticilerine sektörün gelişmesine verdikleri katkıdan dolayı teşekkür etti.

‘Dinamik, canlı ve büyüyen bir sektör’

Konferansta söz alan bir başka isim ise Avrupa Doğrudan Satış Dernekleri Federasyonu (SELDIA) Başkanı Thomas Stoffmehl‘di. Doğrudan satış sektörünün dinamik, canlı ve büyüyen bir sektör olduğuna dikkat çeken Stoffmehl, doğrudan satışın dünyada 2015 yılında 183 milyar dolarlık bir satış rakamına ulaştığını söyledi. Avrupa Birliği üyesi 28 ülkenin yaptığı satışın toplamda 32 milyar euro olduğunu ifade eden Stoffmehl, ilk üç ülkenin sırasıyla Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık olduğunu söyledi. Avrupa’da 14.5 milyon kişinin doğrudan satış sektörüyle ek gelir sağladığını belirten Soffmehl, bu rakamın %80’ini kadınların oluşturduğunu söyledi.

Arçelik’ten Perakende Akademisi

Arçelik A.Ş. markalarının Türkiye satış noktalarındaki konumunu güçlendirmek, modern perakendecilik yaklaşımlarını ve uygulamalarını marka stratejilerine uygun aktarmak ve performans gelişiminin sürekliliğini sağlamak vizyonu ile ‘Arçelik Perakende Akademisi’ kuruldu. Arçelik Perakende Akademisi’nin ilk eğitimi ise ‘İş Dünyasının Değişen Dinamikleri ve Arçelik’ başlıklı seminer oldu.

Ev teknolojilerinde Türkiye’nin lider, dünyanın ise önde gelen şirketlerinden olan Arçelik, modern perakendecilik yaklaşımlarını ve uygulamalarını tüm Arçelik bayi ve satış noktalarına aynı dille aktarmak ve tüm müşterilere en iyi perakende deneyimini yaşatacak performans mükemmelliğini sağlamak amacıyla Arçelik Perakende Akademisi’ni kurduğunu duyurdu.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Hilton Bomonti Otel’de tanıtılan Arçelik Perakende Akademisi kapsamında, Koç Üniversitesi işbirliği ile hazırlanan Vizyoner Liderlik Programı’nın ilk eğitimi olan “İş Dünyasının Değişen Dinamikleri ve Arçelik” semineri de aynı gün 270 yetkili satıcı, 50 Arçelik A.Ş. çalışanının ve üst yönetimin katılımıyla gerçekleşti.

Arçelik’in Perakende TV’si yayına başladı

Arçelik Perakende Akademisi, bugünün perakende dinamikleri doğrultusunda, müşteri sadakatini ve memnuniyetini artıracak deneyimleri yaşatmak için gerekli olan tüm öğrenme-gelişim içeriklerini yeni yöntem, araç ve kaynaklarla daha etkili şekilde bir çatı altında yönetme misyonu taşıyor. Eğlenceli, interaktif uygulama odaklı sınıf içi eğitimlerin yanı sıra, akademiyi çok daha ulaşabilir kılmak amacıyla en güncel dijital öğrenme araçlarının entegre edildiği www.arcelikperakendeakademisi.com uzaktan öğrenme sitesi kuruldu. Yetkili satıcılar ile olan iletişimi güçlendirmek, etkileşimi artırmak ve bilgilendirmeler yapmak amacıyla Arçelik Perakende Akademisi kapsamında kurulan Perakende TV’de de kampanya, ürün ve perakende uygulamaları hakkında bilgilendirme, duyuru, soru-cevap yayınlarına ek olarak, kişisel gelişim ve eğlence amaçlı yayınlar da gerçekleştirilmeye başlandı.

Konuyla ilgili açıklama yapan Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer, “Tüketicilerimiz bizimle temas kurdukları noktalarda kesintisiz ve kaliteli bir deneyim yaşamak istiyorlar. Perakende Akademisi sayesinde biz de mağazalarımız, internet sitemiz, çağrı merkezlerimiz ve yetkili servislerimiz ile paralel dilde bir perakende deneyimini hayata geçireceğiz” dedi.

Arçelik Perakende Akademisi’nin, perakende dönüşümü çerçevesinde, Arçelik ve marka değerlerine özel olarak tasarlandığını söyleyen Can Dinçer, katılımcıyı ve ihtiyacı merkeze alan, öğrenme hedeflerinin bilgi, beceri ve davranış olarak tanımlandığı ve ölçümlenebildiği eğitim içeriklerinin baz alındığını belirtti. Arçelik Perakende Akademisi kapsamında her hedef kitle için davranış, finans, satış, işletme-mağaza yönetim becerileri ve teşhir standartları gibi, perakendecilik dinamikleri odağındaki eğitimleri içeren modüler sistemli sertifikalı gelişim programları yapılandırıldığını sözlerine ekledi.

Arçelik Perakende Geliştirme Direktörü Erhan Akdoğan ise mükemmel müşteri deneyimi yaratmanın, sürecin her noktasında gerçekleşmesi gerektiğine vurgu yaparak, Arçelik perakendecilik dönüşümünü, Akademi’nin de bu dönüşümle hayat bulduğunu ve mağazalardaki yansımalarını aktardı. Arçelik Perakende Eğitim ve Gelişim Yöneticisi Pelin Hekimoğlu’nun Akademi ve Vizyoner Liderlik Programı kapsamında bilgilendirmelerinin ardından, Koç Üniversitesi Yönetici Geliştirme Programları Danışmanları Doğan Taşkent ve Mustafa İçil Girişimcilik, Dijitalleşme ve Aile Şirketlerinden Kurumsallaşmaya Dönüş konuları kapsamında konuşmalar yaptı.

Alışveriş Merkezlerinde başarının anahtarı, yakın işbirliği ve yenilikçi olmak

Geleneksel hale gelen ve bu yıl dokuzuncusu düzenlenen “ECE Türkiye Uluslararası Perakende Kiralama Günü”, 400’ün üzerinde katılımcıyla perakende dünyasının önde gelen aktörlerini ağırladı. Toplantıya katılan ECE Yönetim Kurulu üyeleri Klaus Striebich, Joanna Fisher ve ECE Türkiye Genel Müdürü Andreas Hohlmann, ECE’nin Türkiye ve Avrupa’da devam eden projeleri ile sektördeki inovasyonlar hakkında bilgi verdiler. Toplantıda ayrıca Alışveriş Merkezi sektörünün her açıdan değerlendirildiği ve sektör oyuncularının geleceğe dair vizyonlarının konuşulduğu bir panel de düzenlendi. Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin’in moderatörlüğünü üstlendiği panelin konuk konuşmacıları ise Mavi CEO’su Cüneyt Yavuz, ANKAmall Alışveriş Merkezi’nin yatırımcısı olan Yeni Gimat GYO A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel MüdürüLevent Kirman, QNB Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Ömür Tan ve ECE Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Nuri Şapkacı oldu.

Toplantının açılış konuşmasını yapan ECE Türkiye Genel Müdürü Andreas Hohlmann, 2009 yılında 22 milyar TL ciro yaratan perakende sektörünün hacminin 2016 yılında 110 milyar TL’ye ulaşarak %400 oranında bir büyüme sağladığını belirtti. Hohlmann, “Sektörün başarısının anahtarı, müşterilerin, perakendecilerin ve AVM yatırımcılarının oluşturduğu zincirin bütünlüğünü koruması için tüm tarafların özen göstermesidir. İçerisinde bulunduğumuz dönem, uzun dönemli vizyonla hareket ederek doğru projelere yatırım yapmak için doğru zamandır. Bu bağlamda nitelik niceliğin önünde gelmelidir” dedi. Hohlmann sunumunda, 27 Nisan 2017 yılında Bursa’da açılacak olan Sur Yapı Marka projesi ile ilgili de detaylı bilgileri paylaştı.

ECE, Kiralamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Klaus Striebich, uluslararası pazarlara açılmak isteyen perakende grupları için ECE’nin Avrupa çapındaki inşaat ve planlama aşamasındaki 5 yeni projesinin yanı sıra genişleme ve yenileme aşamasındaki 18 proje hakkında bilgi verdi. Striebich, global anlamda perakende sektörünü etkileyen trendleri paylaşırken perakendede „müşteri odaklı“ yaklaşımın önemini vurguladı. Striebich, güçlü ve yenilikçi perakende markalarını Avrupa pazarına açılmaya davet etti.

ECE, AVM Yönetiminden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Joanna Fisher ise Alışveriş Merkezlerinin e-ticaret ve offline satışı biraraya getirebilecek önemli bir platform olduğunu iletti. Fisher, “Önümüzdeki dönemde, nihai müşteri, daha da ön planda olacak. Bu sebeple farklılaştırıcı hizmetler sunmak ve katma değer yaratmak önem kazanacak” dedi. Fisherayrıca, ECE’nin dijital perakende ve gastronomi alanındaki inovasyonlarından da bahsetti.

Sektörün değerlendirildiği ve sektörü oluşturan tarafların geleceğe dair vizyonlarının konuşulduğu, Prof. Dr. Emre Alkin’in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde, Mavi CEO’su Cüneyt Yavuz, dalgalanma dönemlerinde kar marjlarındaki düşüşleri göz önüne alarak yatırımcıların perakendecilere desteklerini sürdürmelerini beklediklerini iletti. Yavuz, güçlü perakende markalarının yurt dışına açılarak riski dağıtabileceklerini kaydetti.

AVM yatırımcılarını temsilen panelde konuşan ANKAmall Alışveriş Merkezi’nin yatırımcısı olan Yeni Gimat GYO A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Levent Kirman, doğru projelerin doğru fizibilitelerle piyasaya sunulmasının önemini, sektörün sağlıklı bir biçimde büyümeye devam etmesi için tüm oyuncuların sürdürülebilirliğe odaklanması gerektiğini belirtirken zor zamanlarda yatırımcıların perakendecilere desteğinin önemli olduğunu vurguladı.

Sektöre finansman sağlayan bankacılık kurumunu temsilen panele katılan QNB Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Ömür Tan „Alışveriş Merkezi yatırımlarının ve perakende markalarının gelişimi yönünde, doğru projelere destek vermeyi sürdüreceklerini bildirdi. Tan, “Ekonomik dalgalanma dönemlerinde çok doğal olarak finansman anlamında hassasiyetler olsa da alternatif ve yapıcı çözümlerle eskiden olduğu gibi önümüzdeki dönemde de müşterilerimizin yanında olmaya devam edeceğizdedi.

ECE Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Nuri Şapkacı, profesyonel yönetim şirketlerinin en önemli görevlerinden birinin de kiracı ve yatırımcıları fayda sağlayacakları optimum noktada buluşturmak olduğunu söyledi. Şapkacı, „Dalgalanma dönemlerinde maliyetlerin hassasiyetle gözden geçirilmesi önemlidir. Bununla birlikte ciroların artırılmasına yönelik olarak pazarlama planlarının adaptasyonu kaçınılmazdır“ dedi.

Panelin moderasyonunu üstlenen Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin konuşmasında Alışveriş Merkezlerinin organize perakendenin gelişimi açısından büyük önem arz ettiğini, şehirleşmenin artmasıyla birlikte cadde perakendeciliğinden AVM’lere geçişin devam edeceğini bildirdi. Alkin, döviz riskinin yönetilebileceğini, daha fazla üzerinde durulması gereken konunun gelecek vizyonu, yeni konseptler ve AVM’lerin nasıl daha sosyal alanlar haline getirilebileceği olduğunu iletti. Alkin, AVM yönetiminin üniversitelerde, İşletme Branşı altında bir program olarak yer alması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Yetkili Satıcıların Ayakta Kalması için Tek Yol: İyi Yönetim

Türkiye’de yetkili satıcılar için araba satmak, özellikle de bilinen ve satış adedinde ilk beşte olan bir markanın bayisi iseniz, aslında çok da zor değil. Asıl zor olan sermaye ve stok maliyeti yönetimi gibi konulara ek olarak, çalışanlardaki yıpranma oranı, yönetim zafiyetleri, uzun vade iş planlarının olmayışı, bir türlü mutlu edilemeyen müşteriler ve sürekli değiştirilen vergi mevzuatı…

Her işte olduğu gibi yetkili satıcılıkta da yaptığınız işten en iyi kazancı elde etmeyi hedeflersiniz. Bu noktada yatırımcı kimliği olan yetkili satıcı sahiplerinin bile atladığı konular olabiliyor. Önemli olan “ne kadar kazandım?” sorusunun değil, “ne kadar sermaye koydum?” ve “koyduğum sermeyenin getirisi ne oldu?” sorularının yanıtıdır.

Bir yetkili satıcı optimum karı, minimum sermaye ile elde edebiliyorsa, işte o zaman farklılaşmış demektir. Bu farklılaşma ise iyi bir yönetim anlayışı ve kaliteli bir çalışan yapısıyla mümkün olabilir.

Sermayenizi Yükseltmeye Odaklanın

Son yıllarda her yetkili satıcı sahibinin haklı olarak yakındığı ve gittikçe düşen kar marjları karşısında sürekli serzenişte bulunmaktan ziyade, yetkili satıcılar olarak bu işe ayırdığımız sermayeleri sürecin başında belirleyerek gerekirse otomotiv dışı faaliyetlere aktardığımız sermaye tutarını geri çekerek, banka kredilerini azaltmalı ve sermayemizin getirisini yükseltmeye odaklanmalıyız.
Yetkili satıcılık yönetiminin başlıca zorluklarından biri stok yönetimidir. Çünkü stok en basit anlamıyla maliyettir. Stok tutmak için para ödersiniz ve bu paranın maliyeti bulunur. Depolarsınız, deponun maliyeti oluşur. Stoğu saydırır, taşır, güvenliğini sağlarsınız bunlar da ayrıca maliyet kalemi oluşturur. Değeri düşebilir yine maliyet yaratır. Elinizde yanlış stok olur ve bu yüzden doğrusunu alamamış olursunuz, bu stoğun bulunmaması da maliyettir. Hepsinin ötesinde stok planlama çalışması bile bir maliyettir.

Bu sebeple optimum stok seviyesinin belirlenmesi ve lojistik maliyetlerinin azaltılması, yetkili satıcılıkta ayrı bir önem taşır. Stoklara bağlanan para, tam ihtiyaca göre saptanabilirse yetkili satıcılar, sağlıklı bir finans yönetimini de sağlayacaktır.

Çoğu yetkili satıcılıkta ödenmiş stok maliyetinin finansman etkisi hesaplanmıyor… Halbuki bir yetkili satıcı, distribütörün kendisine tanıdığı ödeme süresi günü içinde stoklarını çevirmeyi başarabiliyorsa iyi, rasyonel ve karlı bir yetkili satıcı olur. Kısacası stok maliyet yönetiminin oldukça önemli, atlanmaması gereken bir konu olduğunu söylemeliyim..

Bu Sektörde Çalışan Hızlı Yıpranıyor

Diğer yandan, yetkili satıcılardaki çalışma şartlarının mesailer ve hedef baskısı sebebiyle diğer mesleklere göre daha ağır olması, çalışanların daha hızlı ve fazla yıpranmasına neden oluyor ki bu nedenle insan kaynakları yöneticileri için de doğru ve kaliteli işgücünü bulmak ek bir zorluk yaşatıyor.

Yetkili satıcıların yaşadığı bir diğer zorluk da artan rekabet koşulları nedeniyle müşteri memnuniyetinin sağlanmasının gün geçtikçe daha da zorlaşması… Müşteri memnuniyeti hâlihazırda başarının olmazsa olmaz unsurlarından biri durumunda ve tüm satış öncesi, sırası ve sonrası stratejilerinde yer almaktadır. Fakat son zamanlarda zorlu rekabet koşullarını bilmediği için haksız davranan müşteri grubu ile çalışmak, maalesef ki bu stratejilerin yeniden tasarlanmasını gerektiriyor.

Tüm bu zorluklara bir de marka distribütörleri ile yetkili satıcıları birbirine sıkıca bağlayan bir aşk-nefret ilişkisi eklenince kısır döngüler çoğalıyor. Distribütörler ürettikleri araçları satıyorlar diye yetkili satıcıları el üstünde tutarken aynı zamanda araç satın alan müşterilerin yeteri kadar memnun edilmediği ve tesislere gereken yatırımların yapılmadığı gibi gerekçelerle rahatça yerebiliyorlar da.

Genel anlamda bakacak ve iğneyi kendimize batıracak olursak, ne yazık ki ülkemizdeki birçok yetkili satıcı iyi yönetilmiyor. Kilit noktadaki yöneticiler işin sorumluluğunu kaldırabilecek yöneticilik özelliklerine sahip değil. Genel Müdürlerin çoğunun geçmiş tecrübeleri sınırlı. Masa başı tecrübesi fazla olanların ise saha tecrübesi kısıtlı. Tabii ki bunu genellemek doğru değil fakat son 5 yılda 45’e yakın yetkili satıcının kapanışına veya el değiştirmesine şahit olunca bayi yönetim anlayışının önemi bir kez daha değer kazanıyor.

Geçmişte yaşanmış ve gelecekte yaşanacak kapanmalardaki en büyük sebep ise aslında uzun vadeli iş planlarının yapılmaması. Tüm çalışanlar anlık değerlendiriliyor, danışmanlara sadece sattıkları araç adetine göre davranılıyor, insan kaynaklarına yatırım yapılmıyor ve buna benzer uzun vadeli planlamalar, maliyetler sebebiyle göz ardı edilebiliyor. Halbuki kısa vade getirilerden çok uzun vadeli iş planlarının inşa edilmesi, anlık satış yapılan müşterilerin de uzun vadede firmaya bağlı kalmasını sağlamak müşteri sadakatini arttıracaktır.

Tüm bu zorluklar farklı şekillerde nasıl geçmişte yer aldıysa, gelecekte de hep var olacaktır. Bu zorlukları aşmayı başaran yetkili satıcılar, yeni zorluklarla da mücadelenin farklı yollarını aramak zorundalar.

Turkishceramics tanıtım atağına kalktı, Londra’da ‘Turkish Design Center’ kuruluyor

ÇCSİB, 2016 yılı ihracat rakamlarını açıkladı:
Türkiye, seramik ve çimento ihracatında dünyada
5’inci, cam ihracatında 17’nci sırada

Turkishceramics tanıtım atağına kalktı
Londra’da ‘Turkish Design Center’ kuruluyor

Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği (ÇCSİB), temsil ettiği sektörlerin 2016 yılı ihracat rakamlarını açıkladı. Birliğin 2016 yılında 2.75 milyar dolar ihracat gerçekleştirdiğini belirten ÇCSİB Yönetim Kurulu Başkanı Bahadır Kayan, 2017 yılında ihracattaki düşüşün sona ermesini beklediklerini ve artışa geçmeyi hedeflediklerini söyledi. ÇCSİB bünyesindeki Seramik Tanıtım Grubu ‘Turkishceramics’ ile dünyada tanıtım atağına kalktıklarını vurgulayan Bahadır Kayan, “Dünyada ‘En iyi seramiği İtalyanlar, İspanyollar ve Türkler’ yapar şeklinde bir algı var. Türk seramiğinin dünyadaki imajının geliştirilmesine yönelik faaliyetler kapsamında bu yıl Londra’da önemli bir adım atarak, Turkish Design Center kuruyoruz” dedi.

Üretiminde tamamen yerli kaynak kullanan ve net döviz girişi ile Türkiye’nin dış ticaret dengesine pozitif katkı yapan çimento, cam ve seramik sektörlerinin tek koordinatör birliği ÇCSİB’nin, 2016 yılı ihracat rakamlarına göre Türkiye, seramik ve çimento ihracatında dünyada 5’inci, cam ihracatında 17’nci sırada yer alıyor. 10 bine yakın üyesiyle 65 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan ÇCSİB, 200’ün üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Sektör ihracatından çimento sektörü %19, seramik sektörü %33, cam sektörü ise %30 pay alıyor. Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri sektörünün 2016 yılında en fazla ihracat yaptığı ülkeler Almanya, ABD, İtalya, İsrail ve İngiltere olarak sıralanıyor.

2014
yılında 3.3 milyar dolar olan Birlik ihracatı, 2015 yılında %12,6 oranında düşerek 2.9 milyar dolara geriledi. 2016 yılında ise Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri sektörünün Türkiye geneli ihracatı, 2015 yılına göre değer bazında %5,5 azalışla 2.75 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Seramik ihracatı değer ve miktar olarak arttı
2016
yılında seramik sektörü ihracatı, 2015’e göre miktar bazında %6.2, değer bazında %1.3 artarak 1.8 milyon ton ve 945 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. ‘Seramik kaplama malzemeleri’nde Türkiye geneli ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre miktar bazında %9, değer bazında ise %3.5 artarak, 1.4 milyon ton ve 511 milyon dolar oldu. ‘Seramik sağlık gereçleri’ Türkiye geneli ihracat kaydı ise miktar bazında %7, değer bazında ise %9.3 artarak 127 bin ton ve 211 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.

Çimento ihracatı 498 milyon dolar
2016 yılı Türkiye geneli çimento sektörü ihracatı bir önceki yıla göre miktar bazında %13 artarak, değer bazında ise %6 azalarak 11.4 milyon ton ve 498 milyon dolar olarak gerçekleşti. Klinker ihracatı miktarda %30, değerde ise %5 artarak 3.8 milyon ton ve 130 milyon dolar oldu.

Cam ihracatı 792 milyon dolar
Dünya cam üretiminde 12’inci Avrupa cam üretiminde 5’inci sıradayız. 2016 yılı Türkiye geneli cam sektöründe 678 bin ton ve792 milyon dolar ihracat gerçekleştirildi. Sektör ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre miktar bazında %18.6 artmış olmakla birlikte, değer bazında %10 azaldı.

“Dünyadaki konumumuzu daha yukarı taşımayı hedefliyoruz”
Birlik olarak, ihracatını gerçekleştirdikleri ürünlerin uluslararası standartlara uygun kalitede, iyi fiyatla ve üstün hizmet anlayışıyla sunduklarını belirten ÇCSİB Başkanı Bahadır Kayan, “Küresel dış ticaret talebinde gözle görülür bir yavaşlama, korumacılık, içe dönme ve ürün fiyatlarında gerileme eğilimleri yaşanıyor. Dünya mal ticareti son iki yıldır üst üste küçüldü, Türkiye’nin ihracatı da buna paralel olarak son iki yıldır azaldı. Tüm bu gelişmelerden etkilenen sektörlerimizin ihracatı, 2015 yılına göre değer bazında %5,5 azalışla 2.75 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ancak 2017 yılında ihracattaki düşüşün sona ermesini ve artışa geçmeyi bekliyoruz.
Bugün Avrupa’dan Amerika kıtasına, Orta Doğu ülkelerinden Afrika ülkelerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan 200 ülkeye ihracat gerçekleştiren ÇCİSB, Türkiye’nin toplam ihracatından yaklaşık %2 pay alıyor. Sektör temsilcileri olarak, dünyanın en büyük seramik, cam ve çimento üreticisi ve ihracatçıları sıralamasındaki konumumuzu daha yukarılara taşımayı hedefliyoruz” diye konuştu.

Turkishceramics Londra’da ‘Turkish Design Center’ açıyor
ÇCSİB altında
faaliyet gösteren Seramik Tanıtım Grubu ‘Turkishceramics’in yurtdışında tanıtım merkezleri kurma kararı alan TİM AŞ’ye başvurduğunu ve Londra’da açılacak Turkish Design Center için teşvik aldığını ifade eden Bahadır Kayan, şunları söyledi: “Seramik, kalite ve tasarımın gerçekten önem arz ettiği bir iş dalı ve Türkiye, en iyi algı adına dünyada ilk 3’te yer alıyor. Dünyada ‘En iyi seramiği İtalyanlar, İspanyollar ve Türkler’ yapar şeklinde bir algı var. Türk seramiğinin dünyada imajının geliştirilmesine yönelik çalışmalar çerçevesinde Seramik Tanıtım Grubu ‘Turkishceramics’ olarak, bu yıl Londra’da önemli bir adım atıyoruz. Uluslararası pazarda bir marka haline gelen ‘Turcishseramics’ ile aslında çok entelektüel bir iş yapıyoruz. 4 yıl önce Londra’da başladığımız çalışmalarımızla, mimarlık dünyasına yönelik çok sayıda faaliyet gerçekleştirdik. Londra’daki mimarlık dünyasında Türk seramiği 4 yıl önce yüzde 6 oranında tanınırken, bu yıl bu oran yüzde 50’ye çıktı. Royal Academy of Arts’ın mimarlık programını biz üstleniyoruz. Adımıza verilen bir Royal Academy of Arts Mimarlık Ödülü var. ‘Royal Academy of Arts’ altındaki mimari projeler ve yarışmalar ‘Turkishceramics’in sponsorluğu altında gerçekleştiriliyor. Yurtdışında Türk seramiğini tanıtmak ve Türk seramiğinin itibarını artırmak için doğrudan hedef kitlelere yönelik projeler geliştiren Turkishceramics’in, işletmesini üstlendiği Turkish Design Center, mimarlık dünyasının kabul ettiği Clerkenwell’da açılacak.”