Merkez Bankası Enflasyon Tahminlerini ve Varsayımlarını Güncelledi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) 2017 yılı ilk enflasyon raporunda başkan Murat Çetinkaya’nın piyasalara önemli mesajlar verdiğini gördük. Döviz kurlarında yaşanan yüksek oynaklığı yakından takip edildiğini ifade eden Çetinkaya, gerekmesi halinde ek ilave sıkılaştırma tedbirleri almaya devam edeceklerine yönelik söylemler TCMB’nin para politikasında aktif şekilde yönlendirmelerini sürdüreceğini göstermektedir. Öte yandan TCMB, enflasyon oranı tahminlerini ve varsayımlarında güncellemeler gerçekleştirdi. Petrol fiyatları varsayımları 54 $ seviyesinden 57 $ ‘a revize edilirken gıda fiyatları tahminleri ise 2017 yılında % 9 seviyesine yükseltildi. Gıda fiyatları tahminin % 9 seviyesine revize edilmesi enflasyon oranının yaklaşık % 0,4 artış göstermesine neden olacaktır.

TCMB’den Para Politikasında “Sıkı Duruş” Vurgusu

Gıda, Enerji ve Döviz kurunun enflasyon geçiş etkisi nedeniyle 2017 yılı enflasyon tahminlerinde yukarı yönlü revize dikkat çekti. 2017 yılı enflasyon tahmini % 8 seviyesine yükseltildi. 2016 yılının Ekim ayında açıklanan enflasyon raporuna göre, enflasyon tahminin de yaklaşık % 1,5 puan yukarı yönlü revize yaşandığını görüyoruz. TCMB’nin, özellikle TL’nin yaşadığı değer kayıplarının enflasyona geçiş etkisini dikkate aldığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda, TCMB fiyat istikrarını sağlamak için para politikasına yönelik tüm araçları kullanmak isteyebilecektir. TCMB’nin yaklaşık üç haftadır repo ihalesi açmayarak bankaları geç likidite penceresi borç verme faiz oranıyla borçlandırması sonrası ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti 30 Ocak itibariyle % 10.31 seviyesine yükseldi. Alınan bu önlemler TL’yi destekleyecek nitelikte olmaya devam edecektir. TCMB başkanı Murat Çetinkaya para politikasında duruşun önemine dikkat çektiğini gördük. Para politikasında duruşun sıkı olduğunu ve gerekmesi halinde yeni adımlar atılabileceğine yönelik söylemler, TCMB’nin proaktif davranmayı sürdüreceğini gösteriyor. Piyasalara baktığımızda ise, Dolar/TL kuru ise dün önemli destek bölgesi olan 3.8250 – 3.800 bölgesini kırması sonrası geri çekilme isteğini sürdürdüğünü söyleyebiliriz. 3.8250 rol değişimine uğrayarak direnç olarak izlenebilir. Bu seviyenin aşağısındaki hareketlerde geri çekilmeler 3.7650 – 3.7500 bölgesi gündeme gelebilir. 3.7500 seviyesinin kırılması halinde düşüşlerin hız kazandığını görebiliriz.
Kutay Gözgör

Destek Yatırım Araştırma Uzmanı

Satınalma Müdürleri Endeksi Ocak ayı verileri açıklandı.

Ocak ayı SAMEKS verileri İstanbul’da açıklandı. SAMEKS Bileşik Endeksi 2017 yılı Ocak ayında, bir önceki aya göre 0,5 puan azalarak 46,1 puana geriledi. SAMEKS, 2016 yılının son çeyreğine ait makroekonomik verilerin yılın 3. çeyreğinde yavaşlayan ekonomik aktivitenin toparlanma sürecinde olduğunu gösteriyor.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), üniversitelerle ve çeşitli akademik kesimlerle 1 yıllık ortak çalışmaların neticesinde ön raporlarını hazırladıkları SAMEKS verilerini 48 aydır kamuoyu ile paylaşıyor. Her ayın son iş gününde kamuoyuna sunulan Satın Alma Müdürleri Endeksi (SAMEKS) Ocak ayı verileri açıklandı.

SAMEKS Bileşik Endeksi 2017 yılı Ocak ayında, bir önceki aya göre 0,5 puan azalarak 46,1 puana geriledi. Endekste gözlenen bu azalışta, hizmet sektörünün önceki aya göre 3,6 puan azalış kaydederek 45,6 seviyesine gerilemesi etkili olurken, sanayi sektörü ise önceki aya göre 5,7 puan artarak 51,6 puana yükseldi. SAMEKS Bileşik Endeksi’nin 46,1 puanlık değeri, 2017 yılı Ocak ayında ekonomik aktivitenin önceki aya göre yavaşladığına işaret ederken; 51,6 puana yükselen SAMEKS Sanayi Endeksi, Türkiye ekonomisinde sanayinin çarklarının dönmeye devam ettiğini gösterdi.

Yavaşlayan ekonomik aktivite toparlanma sürecinde

Kasım 2016 döneminde hizmetler sektöründe gözlenen durgunluğun 2017 yılı Ocak ayında devam etmesi, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi’nin 0,5 puan azalarak 46,1 seviyesine gerilemesinde etkili oldu. Sanayi sektörünün hız kazanarak 51,6 seviyesine yükselmesi ise Bileşik Endeks’te gözlenen düşüşü sınırlandırdı.

Sanayi sektöründe gözlenen bu artış; başta Aralık ayında açıklanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu kararları olmak üzere, son dönemde hükümet tarafından alınan ek tedbir ve sağlanan yeni teşviklerin piyasaya olumlu yansıdığına işaret ediyor. Buna ek olarak, girdi alımlarının 50 referans puanı üzerindeki seyri, hizmetler sektörünün de önümüzdeki aylarda toparlanacağına işaret ediyor.

MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak Ocak ayı SAMEKS verilerine ilişkin yaptığı açıklamada, 2016 yılının son çeyreğine ait makroekonomik verilerin de yılın 3. çeyreğinde yavaşlayan ekonomik aktivitenin toparlanma sürecinde olduğunu gösterdiğini belirtti ve “Ekim ve Kasım aylarında sırasıyla %2,0 ve %2,7 artış kaydeden sanayi üretimi ve Kasım ayında %9,7 artış kaydeden ihracat, yılın ilk 3 çeyreğinde %2,2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisindeki pozitif görünümün sürdüğüne işaret ediyor” dedi.

Sanayi Endeksi yeniden 50 referans puanının üzerinde

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Sanayi Endeksi, 2017 yılı Ocak ayında, bir önceki aya göre 5,7 puan artarak 51,6 seviyesine yükseldi. Böylece Ocak ayında mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Sanayi Endeksi 2 ay aradan sonra yeniden 50 referans puanının üzerine yükseldi ve sektördeki toparlanmaya işaret etti. Sektöre ait girdi alımlarının artmaya devam etmesi, önümüzdeki dönemde de sanayi üretiminin artış kaydedeceğinin sinyalini verdi.

Hizmet Endeksi geriledi

Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Hizmet Endeksi; 2017 yılı Ocak ayında, bir önceki aya göre 3,6 puan azalarak 45,6 değerine geriledi. Böylece SAMEKS Hizmet Endeksi son 7 ayda 6. kez sektördeki durgunluğa işaret etti. Hizmet sektöründeki durgunluğun sürmesi ve önceki aya göre gözlenen düşüşe rağmen 54,4 puanla artışını sürdüren girdi alımları, sektörün ekonomiye olan güveninin sürdüğüne işaret etti. Bununla birlikte 40,4 puana kadar gerileyen iş hacmi, istihdamı olumsuz etkileyerek sektördeki duraksamanın derinleştiğini gösterdi.

TÜRKİYE EKONOMİSİ

2016 yılının üçüncü çeyreğinde %1,8 oranında küçülen Türkiye ekonomisinde son açıklanan makroekonomik veriler, son çeyrekte ekonomik aktivitenin toparlandığına işaret ediyor. Ekim ayında önceki yılın aynı dönemine göre %2,0 artış kaydederek son çeyreğe pozitif bir giriş yapan sanayi üretimi, Kasım ayında da %2,7 artarak Türkiye ekonomisinde sanayinin çarklarının dönmeye devam ettiğini gösterdi.

İthalat ve ihracat arttı, dış ticaret açığı azaldı

2016 yılı Kasım ayında ihracat, önceki yılın aynı ayına göre %9,7 oranında artarak 12,8 milyar dolara yükselirken, ithalat da %6,0 artarak 16,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracatta gözlenen bu genişleme 2016 yılının en hızlı artışı olarak kayıtlara geçerken, Kasım ayında dış ticaret açığı %4,1 azalarak 4,1 milyar dolara geriledi.

Cari açık arttı

2016 yılı Kasım ayına ait cari işlemler açığı, bir önceki yılın Kasım ayına göre 32 milyon dolar artarak 2,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde cari açığın beklentileri altında kalmasında, cari açık tablosundaki dış ticaret açığın azalması etkili olurken, parasal olmayan altın ticaretinde de net artış kaydedildi.

Sanayi üretimi 4. Çeyrek için olumlu bir tablo sundu

2016 yılı Kasım ayında sanayi üretimi, bir önceki aya göre yatay seyretti, yıllık bazda ise %2,7 oranında artış kaydetti. Ekim ayında sağlanan %2’lik artışlarla son çeyrekte ekonomik aktivitenin yeniden hızlandığına işaret eden sanayi üretimi, artışını Kasım ayında da sürdürmüş ve böylece 4. çeyrek büyüme verisi için olumlu bir tablo sundu.

İşsizlik 1,3 puan arttı

Eylül, Ekim ve Kasım dönemlerinin ortalaması alınarak hesaplanan Ekim 2016 dönemi işsizlik rakamları, geçtiğimiz aya göre 0,5, önceki yılın aynı ayına göre ise 1,3 puan artarak arındırılmamış veriye göre %11,8 seviyesinde gerçekleşti. %11,8’lik işsizlik oranı son 6,5 senenin (79 ay) en yüksek işsizlik oranı olarak kayıtlara geçti. İşsizlik en son Mart 2010 döneminde %12,8’le %11,8’lik Ekim 2016 işsizlik oranının üzerinde gerçekleşmişti.

Enflasyon beklentilerin üzerinde

2016 yılı Aralık ayı tüketici fiyatları aylık ve yıllık olarak beklentilerin üzerinde artış kaydetti. Aylık olarak %1,64 artış kaydeden tüketici fiyatları (beklenti %0,90 artış olacağı yönündeydi), yıllık bazda da %8,53 (beklenti %7,60 artış olacağı yönündeydi) artış kaydetti. Böylece manşet enflasyonda Ağustos ayında başlayan düşüş Aralık ayında sona erdi, yılsonu enflasyonu %8,53 düzeyinde gerçekleşti.

DÜNYA EKONOMİSİ

2017 yılının ilk ayında küresel ekonominin başlıca gündemleri; 20 Ocak’taki yemin töreniyle başkanlık görevini resmi olarak devralan Donald Trump’ın izleyeceği muhtemel ekonomi politikaları, Çin ekonomisinde beklentilerle paralel gerçekleşen 2016 yılı büyüme verisi ve Avro Bölgesi’nde toparlanmaya işaret eden makroekonomik veriler oldu.

Trump ekonomik büyümeyi amaçlayan planlarını açıkladı

20 Ocak’ta ABD başkanlığı görevini devralan Donald Trump’ın, seçim kampanyası kapsamında verdiği ekonomik vaatlere yönelik hızlı bir başlangıç yaptığı gözlemlendi. Önce ABD’yi Trans Pasifik Ticaret Ortaklığı (TPP)’ndan çeken Trump, önümüzdeki 10 yılda 25 milyon kişiye istihdam yaratmayı ve yıllık %4,0 büyümeyi amaçlayan planlarını açıkladı. Bu kapsamda Amerikan iş alemi üzerindeki regülasyonların en az 3/4’ünün kaldırılması planlanırken, Amerika menşeili şirketlerin üretimlerini ABD’ye taşımaları için vergi kesintisi ve petrol üretiminin artırılması öngörülüyor. Bunlara ek olarak FED’in 2019 yılına kadar faiz artırım sürecini sürdürmesi ve politika faizinin %3 seviyesine kadar çekilmesi orta vadeli hedefler arasında yer alıyor.

Çin ekonomisi için 2017 zor geçebilir

Çin ekonomisinin, piyasa beklentilerine uygun şekilde 2016 yılında %6,7 büyüdüğü açıklandı. Bununla birlikte 2017 yılının Çin ekonomisi için önemli zorluklar içermesi bekleniyor. ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın Çin’e karşı takınacağı siyasi ve ekonomik tutumun sert olması durumunda, Çin’in ihracat gelirlerinde ciddi düşüşler olması beklenirken; ülkede özel sektör borçlarının yüksek seviyede seyretmesi nedeniyle ortaya çıkan riskler genişleyici para politikasının sürdürüleceğine işaret ediyor.

Avro Bölgesi’nde sanayi üretimi beklentileri aştı

Avro Bölgesi’nde ise yılın son ayında %3,2 artış kaydederek beklentileri aşan sanayi üretiminin yanı sıra, yaklaşık 6 yılın en yüksek seviyesine ulaşan imalat sanayii PMI verisi; bölge ekonomisine dair pozitif sinyaller verdi. Bu gelişmelere ek olarak, %1,1 ile son 3,5 yılın en yüksek seviyesine çıkan enflasyon, deflasyon riskinden nispeten uzaklaşıldığına işaret etti.

World Tourism Forum ‘Russia Summit 2017’

World Tourism Forum ‘RussiaSummit 2017’
28 Ocak’ta Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleşti

16-18 Şubat’daİstanbul’da gerçekleşecekolan Turizmin Davos’u World Tourism Forum öncesinde ‘Russia Summit 2017’ turizmin liderlerini 28 Ocak’ta Rusya’da biraraya getirdi. Antalya’da Aralık ayında gerçekleştirilen Mediterranean Summit’in ardından World Tourism Forum’un bölgesel toplantıları “Feel Global, Be Local” mottosuyla 28 Ocak günü Rusya’nın başkenti Moskova’da gerçekleşti.

The Ritz Carlton Hotel’de gerçekleşen zirveye yaklaşık 10 ülkeden, 25 konuşmacı, 350 katılımcı 10 farklı oturumda turizmin geleceğini masaya yatırdı. ‘RussiaSummit 2017’yi turizm profesyonellerinin yanı sıra turizmin önde gelen yatırımcıları ve siyasi otoritelerde takip etti.

Zirvenin açılışı BBC’nin usta yorumcusu ünlü gazeteci Kasia Madera moderatörlüğünde World Tourism Forum Başkanı Bulut Bağcı, Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz , Anex Tour Yönetim Kurulu Başkanı Neşet Koçkar ve Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş yaptı.

Turizmin kalbi Moskova’da attı
28 Ocak Cumartesi günü gerçekleşen zirve ile turizminin en değerli iş ortakları Moskova’da ilk kez büyük bir katılımla biraraya geldi. Yandex’in performans sektörü başkanı Borıs Iskrıtskıy’nin de konuşma yaptığı Russia Summit 2017 ‘ nin açılış konuşmasınıMoskova Türk Büyükelçisi Hüseyin Diriöz yaptı.

Hüseyin Diriöz, göreve geldiği günden bu yana geçen 2 ayda Türkiye’den Rusya’ya 11 bakanın geldiğini ve Başbakan Binali Yıldırım’ın da bir ziyarette bulunduğuna işaret ederek, Rusya ile yaşanan kriz sonrasında ilişkilerin eski duruma ulaşması için yoğun çaba sarf edildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında son dönemde üç büyük görüşme yapıldığını ifade eden Diriöz, “Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) toplantısının da mart başında Rusya’da yapılması planlanıyor.” dedi.

İki ülke arasında siyasi iyileşmenin başladığını, Astana’da yapılan toplantının da bu durumu yansıttığını dile getiren Diriöz, ekonomik kısıtlamalar konusunda iyileştirmelerin de ÜDİK toplantısı çerçevesinde yapılacak istişareler sonrasında görüleceğini söyledi.
Diriöz, Türkiye’nin, dünya turizminde en popüler altıncı ülke olduğuna dikkati çekerek, “Rusya da Türkiye için turizm açısından önemli bir ortak. Türkiye, Ruslar için bu alanda en iyi fırsatları sunuyor. Turizm sadece ekonomik olarak değil, farklı kültürlerin birbirleriyle kaynaşmaları için de fırsatlar yaratıyor.” diye konuştu.

World Tourism Forum Başkanı Bulut Bağcı; “Rusya’da Turizm Forumu gerçekleştirmekten çok mutluyuz. Gördüğümüz ilgi bizim ne kadar doğru bir destinasyon seçtiğimizi bir kez daha kanıtladı.”Feel Global,Be Local” mottosu ile önce Antalya’da şimdi de Moskova’da turizm duayenlerini bir araya getirdik ve uluslar arası bir network yarattık. 16-18 Şubat’ta gerçekleştireceğimiz Global Meeting ile de Dünya’da ses getirecek bir organizasyona ev sahipliği yapacağız. Sonrasında hedef Dubai ve ardından 2017 boyunca farklı ülkelere de summitler gerçekleştirmek. Turizmin uluslararası barış içinde köprü olacağına inanıyoruz” dedi.

Zirvede, Türkiye’de bankalar arasında turizm sektörüne en fazla kredi desteği veren banka olan Denizbank’ın Genel Müdürü Hakan Ateş’ de sunum gerçekleştirdi. Ateş; ekonomideki son gelişmeler ışığında bölgedeki iki büyük güç olan Rusya ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkileri ve işbirliği potansiyelini değerlendirdi. İki ülke arasında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için yapılması gerekenler ve bu kapsamda son dönemde gündeme gelen Denizbank’ın da öncü olduğu yerel para birimleri cinsinden ticaretin gelişmesi konusunda neler yapıldığını ve gelecekteki planları aktardı. Ateş; uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları tarafından alınan kararların arkasında makroekonomik nedenlerden çok, jeopolitik nedenlerin olduğunu belirterek, “Türkiye, 2012’de kazandığı yatırım derecesini, bundan sonra da kazanabilecek güçtedir.” dedi. Kredi derecelendirme kuruluşları tarafından açıklanan kararlar sonrasında, doğrudan yabancı yatırım konusunun gündeme geldiğini ifade eden Ateş, “Türkiye’ye 2012-2015 yılları arasında 50 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı yatırım girmiştir. Bunun önemli bir bölümü de 2012’de biz yatırım derecesini alana kadar olmuştur. Dolayısıyla alınan kararlar dünyanın sonu değil.” değerlendirmesinde bulundu. Ateş, Türkiye’nin, makroekonomik açıdan Güney Afrika gibi ülkelerden çok daha iyi durumda olduğuna işaret ederek, “Ancak, örneğin Güney Afrika’nın yatırım derecesi bizden biraz yukarıda ve onu destekleyen hiçbir makroekonomik verisi de yok. Bu nedenle, alınan kararların arkasında makroekonomik nedenlerden çok, biraz jeopolitik nedenler de var.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin borçluluk açısından diğer ekonomilere göre çok daha iyi durumda olduğunu, kamu borçlanması, cari açık ve bütçe açığı gibi göstergelerin, Avrupa seviyelerinin altında olduğuna işaret eden Ateş, Türk bankacılık sektörünün de 2002’den bu yana dünyanın en sağlam sektörlerinden biri haline geldiğini vurguladı.

Anex Tour Yönetim Kurulu Başkanı Neşet Koçkar da sektör temsilcilerine hitaben yaptığı konuşmada turizmci olmaktan son derece memnun olduğunu belirterek, birçok insanı bir araya getirdiklerini ve bunun sayesinde insanların birbirinden farkı olmadığını gördüğünü söyledi. Koçkar ; Ben kendi adıma buraları özlemişim onu fark ettim. Biz turizmciler şunu hep bilmeliyiz hep söylemeliyiz, “huzur ve barış varsa biz daha mutluyuz” dedi. Neşet Koçkar geçen yılı değerlendirerek “Rus misafirlerimiz geçen yıl seçtikleri farklı destinasyonlarda gerek hizmet gerekse ekonomik anlamda büyük hayal kırıklığı yaşadılar. 2017 için yeniden Türkiye’nin revaçta olacağını öngörüyorum. Türkiye’nin fiyat ve denge konusunda başka rakibi yok” diyerek sunumunu tamamladı.

Russia Summit-2017 Turizmin dünyadaki hedeflerini belirledi.
Russia Summit 2017’de “Rus Pazarının MICE Trendleri” ,”Bölgede Yer Alacak Yatırımcıların Kararlarını Etkileyen Faktörler”, “Yolculuk Tarzınızı Değiştirecek Teknolojik Trendler”, Destinasyon Pazarlaması Kapsamında “Etkili Turizm Pazarlamasına Yönelik Araçlar”, “Konaklamada Yeni Pazarlama Trendleri”,“Lüks Destinasyonları Teşvik Etmek Adına Etkili Pazarlama Stratejisi” gibi konular masaya yatırıldı.

Zirveye katılan konusunda uzman pek çok konuşmacı tam gün boyunca turizmin pek çok farklı konu başlığını değerlendirdi. Zirvenin konuşmacıları arasında Katalan Turizm Ofisi Sorumlusu Kristina Lonitskaya, Amedeus ACO Rusya IT Proje Başkanı Grach Muradyan, Thomas Cook Genel Müdürü Leonıd Marmer, Onlinetours.ru Strateji Geliştirme Direktörü Ekaterina Bezhanova, Yandex Satış Departman Başkanı Victoria Kınash, Yandex Sektör Performans Başkanı Borıs Iskrıtskıy, Continent Express Preliminary Ceo’su Stanıslav Kostyashkın, IBC Corporate Travel Genel Müdürü Anatolıy Kuryumov, Max Medya Grup Şirketleri Genel Müdürü Tatıana Spournova, Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyet Büyükelçisi Baş Sekreteri Chandıma Kırıwandala, İspanya Büyükelçiliği Turizm Müşaviri Luis Boves Martin, Fas Turizm Ofis Direktörü Samir Soussı Rıah, Kıbrıs Turizm Organizasyonu Pazarlama Direktörü Natalia Rudakova, Travelata.ru CEO’su Alex Zaretsky,ROOMLR Kurucusu Bas Lemmens, S.E.A. Company Yönetici Ortağı Andrey Shemyakin, Accor Hotels Rusya – Gürcistan – BDT Operasyon Direktörü Alexis Delaroff, Inventum MICE Yönetici Ortağı Bünyat Özpak, Continent Express Preliminary CEO’su Stanislav Kostyashkin, River Rock Otelleri Ortağı AvşarKoç, The Luxury Network CEO’su Roman Timoshchuk ve AC Nielsen Rusya Stratejik Ortaklık Lideri Svetlana Bobrova yer aldı.

Bosch 2016’da bağlanabilirlikle büyüdü

Satışlar 73,1 milyar Avro’ya çıktı
Araştırma ve geliştirme harcaması 6,6 milyar Avro’ya yükseldi
Yapay zeka merkezi için 300 milyon Avro’luk yatırım
Akıllı dijital asistanlar: milyarlarca Avro’luk bir pazar
Mobilitenin geleceği: “Vision Zero”

Bosch Grubu, 2016 yılında da satışlarını arttırmaya devam etti. Ön rakamlara göre satışlar, geçtiğimiz yıla oranla yüzde 3,5 artış göstererek 73,1 milyar Avro seviyesine yükseldi. Bosch Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Volkmar Denner, “Olumsuz koşullara rağmen, 2016 yılında satış tahminimize ulaştık. Bosch, bugüne kadarki en önemli dönüşümünü yaşıyor. Sanayiler, pazarlar, teknolojiler – Bosch, değişimi aktif olarak şekillendiriyor.” dedi.

İş sektörlerine göre 2016 yılında iş performansı

Olumsuz kur etkileri, iş sektörlerinin satışlarını arttırmasında kendisini hissettirdi. Asenkerschbaumer, “Bu etkilerin ayarlanmasının ardından, Endüstriyel Teknoloji hariç olmak üzere tüm iş sektörleri satışlarını arttırdı ve hatta bazılarında önemli artışlar yaşandı.” dedi. Mobilite Çözümleri iş sektörü, 2016 yılında nominal olarak yüzde 5,5 büyüme gösterdi ve böylece global otomotiv üretiminden daha güçlü bir büyüme sergiledi. Kur oranları etkilerinin ayarlanmasının ardından, büyüme yüzde 7,0 oldu. Ön rakamlara göre satışlar, 2016 yılında 44,0 milyar Avro oldu. Benzinli enjeksiyon sistemlerinde Bosch yeni bir rekor kırarak 250 milyon adet yüksek basınçlı enjektör sattı. Şirket, özellikle sürücü asistanı ve eğlendirici bilgilendirme sistemlerinde başarılı oldu. 2016 yılında Dayanıklı Tüketim Ürünleri iş sektörü, satış gelirlerini yüzde 2,8 arttırarak 17,7 milyar Avro’ya yükseltti. Kur oranı ayarlanmış büyüme yüzde 6,2 oldu. Hem Elektrikli El Aletleri hem de BSH Ev Aletleri bir kez daha 2016 yılında birçok ağa bağlı ürünü pazara sundu. Enerji ve Bina Teknolojisi iş sektöründeki satışlar, yüzde 0,8’lik artışla 5,2 milyar Avro’ya yükseldi (kur oranı etkilerinin ayarlanmasından sonra bu artış oranı yüzde 3,2 oldu). Termoteknoloji, Güvenlik Sistemleri ve Servis Çözümleri bölümleri, akıllı ısıtma sistemleri ve video teknolojisi gibi ağa bağlı çözümlerde ve eCall acil durum hizmeti ve kapı görevlisi hizmeti gibi hizmetlerle yüksek satış rakamları bildirdi. Sanayi Teknolojileri iş sektörünün ön rakamları, satışların yıllık bazda yüzde 5,1 azalmasıyla 6,3 milyar Avro olarak gerçekleşti. Kur oranları etkilerine göre ayarlandığında, düşüş yüzde 4,5 oldu. Özellikle Çin, Rusya ve Brezilya pazarlarındaki gelişmeler, Tahrik ve Kontrol Teknolojisi bölümü için zorluklar oluşturmaya devam ediyor.

Bölgelere göre 2016 yılında iş performansı

Avrupa’ya ait ön rakamlar, Bosch Grubu için 2016 yılında oldukça pozitif ticari gelişmeler olduğunu gösterdi. Bu bölgede, teknoloji ve servis tedarikçisi satışlarını yüzde 3,4’lük artışla 38,6 milyar Avro’ya yükseltti (kur oranı etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 4,8). Kuzey Amerika’da satışlar, 12,4 milyar Avro ile önceki senenin seviyesini korudu. Satışlarda yüzde 2,0’lık bir düşüş yaşandı (kur oranı etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 1,8).
Bosch Grubu, Güney Amerika’da kur oranı ayarlanmış olarak satışlarını yüzde 2,1 arttırdı. Nominal şartlarda satışlar, yüzde 5,7 düşerek 1,3 milyar Avro’ya geriledi. Asya Pasifik bölgesinde Bosch, kur etkilerinin ayarlanmasının ardından yüzde 12’lik bir satış büyümesi sağladı. Nominal şartlarda satışlar, yüzde 8,1 artarak 20,8 milyar Avro’ya yükseldi.

2017 tahmini – daha fazla dalgalanmayla birlikte orta seviyeli büyüme

Bosch, 2017 yılında global ekonomi için yüzde 2,3 ile orta seviyeli bir büyüme bekliyor. Teknoloji ve servis tedarikçisi, ABD ve Avrupa’daki siyasi gelişmeleri dikkate alarak ekonomide riskler öngörüyor. Bosch, 2017 yılında bir kez daha büyümesine devam etmek ve ilgili pazarlardan daha hızlı büyümek istiyor. Tüm bölümlerinde rekabet ve kar durumunu daha da iyileştirmek istiyor.

ÇEİS çimento sektörünün liderlerini yetiştiriyor

ÇEİS “Liderlik Gelişim Programı” için Sabancı Üniversitesi ile anlaştı

Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası (ÇEİS) tarafından, çimento sektörüne vizyoner ve nitelikli liderler yetiştirmek amacıyla Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU) işbirliğiyle hazırlanan “ÇEİS Liderlik Gelişim Programı” sektörün yöneticilerine kapılarını açtı. ÇEİS Liderlik Gelişim Programı’yla yaklaşık olarak 100 sektör yöneticisine ulaşılarak farkındalığının artırılması, takım çalışmasında motivasyonunun sağlanması ve bütüncül yönetim anlayışının geliştirilmesi konularında eğitimler verilecek.

Türkiye geleceğinin harcını karmayı misyon edindiklerini vurgulayan ÇEİS Genel Sekreteri Dr. H. Serdar Şardan şunları ifade etti:
“Bu misyon doğrultusunda çimento sektöründe kurumsal alt yapının geliştirilmesi, verimliliğinin artırılması, daha nitelikli işlere imza atılması ve sürdürülebilir büyüme için çalışıyoruz. Hedeflerimize ulaşmamızda insan kaynağımız kilit bir rol oynuyor. Bu nedenle ÇEİS olarak sektörümüzdeki yöneticilerin gelişimini desteklemek için programlar geliştirmeye önem ve öncelik veriyoruz. Kısa süre önce PERYÖN işbirliği ile hayata geçirdiğimiz ‘HR Masters Sertifika Programı’nın ardından şimdi de Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Birimi (EDU) işbirliğiyle ‘ÇEİS Liderlik Gelişim Programı’nı başlattık. Bu programları yıl boyunca tekrarlayarak hem sektörümüzün insan kaynağına yatırım yapmayı hem de üyelerimize destek olmayı sürdüreceğiz.”

Çimento sektörü için özel olarak tasarlanan ve toplamda 12 gün sürecek olan program, 4’er günlük 3 modülden oluşuyor. Sektördeki tecrübeli yöneticileri buluşturan programın ilk modülü “Farkındalığını Geliştir”, ikinci modülü “Harekete Geç ve Geçir” ve son modülü “Bütünü Gör ve Yönet” başlığıyla gerçekleşecek.

“Yeni üretim çağına akıllı makinelerden yararlanan şirketler damga vuracak”

İSO Başkanı, gelişmişliği nitelikli teknolojik üretimin belirlediğine dikkat çekti:
“Yeni üretim çağına akıllı makinelerden yararlanan şirketler damga vuracak”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin aylık olağan toplantısında konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dünyada gelişmişlik kriterlerini artık ihracat, üretim ya da istihdam değil nitelikli teknolojik üretim ve yatırım tutarının belirlediğine dikkat çekti.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan “Yeni üretim çağına farklı küresel piyasalara ürün ve hizmet sunabilen yetenekli çalışanlar ile akıllı makinelerden yararlanan şirketler damga vuracak. Biz sanayiciler için çağın ruhunu, küresel eğilim ve gelişmeleri, üretim ile ekonominin bugün ve gelecekteki niteliğini daha iyi anlamak bir zorunluluk. Proaktif bir yaklaşımla gelişmeleri takip ederek kendimizi geliştirmemiz gerekiyor” dedi.

İSO Başkanı Bahçıvan: “İSO olarak Türkiye’nin güçlü bir sanayi ülkesi olması hedefiyle çözümün bir parçası olmaya önem veriyoruz. Bu anlayışla Hükümetimizin önüne vizyoner öneriler koyduk. Ne mutlu ki bu önerilerimiz tek tek hayata geçiyor.”

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin bu yılın ilk aylık olağan toplantısı, “Ekonomik, Teknolojik, Bilimsel Gelişmelere Dünyadan ve Türkiye’den Bakış” ana gündemi ile gerçekleştirildi. Yeni üretim çağına zihinsel emeği kullanan, çevik, yaygın ağa sahip, teknolojik gelişmelerden faydalanan, farklı küresel piyasalara ürün ve hizmet sunabilen yetenekli çalışanlar ile akıllı makinelerden yararlanan şirketlerin damga vuracağının altını çizen Bahçıvan, “Bu değişim çağında biz sanayiciler; çağın ruhunu, küresel eğilim ve gelişmeleri, üretim ile ekonominin bugün ve gelecekteki niteliğini daha iyi anlamaya çalışıyoruz. Bunu yapmak bizim için bir zorunluluk. Proaktif bir yaklaşımı benimseyerek gelişmeleri takip etmemiz ve kendimizi geliştirmemiz gerekiyor” dedi.

Türkiye yeni nesil sanayi için ilk adımı attı

Türkiye’nin yeni sanayi çağına hazır olmak için ilk adımı geçen yıl attığını vurgulayan Bahçıvan “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından Odamızın öneriler ile katkı sağladığı “Ar-Ge Kanunu hayata geçirildi. Bu ay başında yürürlüğe giren Sınai Mülkiyet Kanunu, fikri mülkiyet haklarının korunmasına yönelik büyük bir adım. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün yayımladığı ‘Küresel İnovasyon Endeksi 2016’ raporuna göre Türkiye son bir yılda 16 basamak yükselerek 128 ülke içinde 42.oldu. Rapora göre Türkiye 2015-2016 döneminde Ar-Ge harcamalarını en çok artıran ülkeler arasında 5. sırada. Atılan yeni adımlarla Türkiye’nin daha da ileri noktalara geleceğine inanıyorum” dedi.

İSO, güçlü bir sanayi için vizyon sunuyor

İSO’nun Türkiye’nin güçlü bir sanayi ülkesi olması hedefi ile Hükümete getirdiği vizyoner önerilerin hayata geçmesinden memnuniyet duyduklarını ifade eden Bahçıvan, bu önerilerden bazılarını şu şekilde paylaştı: “İstikrarlı ve sorunsuz bir şekilde ihracat yapan firmalar için Eximbank kredilerinin teminat mektupsuz kullandırılması talebimiz üzerine, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda alınan karar sonucu teminat mektupları artık bankacılık kesiminden değil KGF üzerinden verilecek. Şirketlerin krediye ulaşmada yaşadığı kefalet sorununun KGF üzerinden çözümü talebimiz üzerine atılan en önemli ve somut adım; geçen aralıkta başlayan ‘Nefes Kredisi’ kampanyasıdır. Yeni Nesil Kalkınma Bankası ihtiyacını gündeme getirdik ve Hükümetimiz tarafından mevcut Kalkınma Bankasının yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalar başlatıldı. Özel sektörün yeni büyük yatırımlarının desteklenmesi talebimiz, 2017-2019 Orta Vadeli Programda ve 2017 bütçesinde yer aldı. Bölge bazlı kalıplaşmış teşvikler yerine, adeta terzi modeli gibi firma ve proje bazlı yeni bir modelin benimsenmesi önerimize ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da geçen kasım ayında yürürlüğe girdi. İstinaf Mahkemeleri, yargı sürecini kısaltacak şekilde, etkili ve verimli bir mekanizma olarak işlemesi önerimizle geçen temmuzda faaliyete geçti. Kadın istihdamını artırmak amacıyla, torunlarına bakan aile büyüklerinin maddi açıdan bir sosyal yardım programıyla desteklenmesi önerimizle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız pilot uygulama öncelikli hazırlık ve çalışmaları başlattı.”

Foto: Soldan-Sağa; Hüsamettin Kavi, Ömer Dinçkök, Erdal Bahçıvan, Şeref Oğuz, İsmail Gülle

İnşaat malzemeleri sanayi endeksi 2016’da 6.5 puan geriledi

Türkiye İMSAD tarafından yaynlanan İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi 2016 yılını bir önceki yıla göre 6.5 puan düşüşle tamamladı. Bileşik endeksteki gerilemede TL’deki değer kaybı, darbe girişimi, artan terör olayları gibi siyasi ve ekonomik etkenler etkili oldu. 2017 yılında, ekonomiyi canlandırmak için açıklanan teşvik paketlerinin yanı sıra, 20 yıl vadeli 0,70 faiz oranlı kampanyaların iç piyasada hareketliliğe etki etmesi bekleniyor.

Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından her ay yayınlanan İnşaat Malzemeleri Sanayi Bileşik Endeksi 2013 yılı ağustos ayından bu yana inşaat malzemeleri sanayindeki faaliyet, güven ve beklentileri ölçüyor. Endeks 2016 yılını 6.5 puan gerileme ile kapattı.

2013 yılı ağustos ayı 100 olarak kabul edilen bileşik endeks, 2014 yılını 103.66 puandan kapattı. 2015 yılında yaşanan siyasi belirsizlik ve jeopolitik gelişmeler ile endeks 2015 yılı sonunda 100 puanın da altına inerek 97.21 puana geriledi. 2016 yılına yükselerek başlayan bileşik endeks, mayıs ayında yeniden 100 puanın üzerine çıkarak 101.8 puana yükseldi. Ancak temmuz ayından sonra yaşanan gelişmeler ve küresel koşullarda oluşan değişimlerin etkisi ile bileşik endeks ağustos ayından sonra yeniden gerilemeye başladı. Endeks yılı 90.71 puan ile kapattı. Bileşik Endeks aralık ayında bir önceki aya göre 2.07 puan düştü. Düşüşte her üç alt endeksteki gerileme etkili oldu. Faaliyetlerde gerileme bu kez daha yüksek gerçekleşti.

Son aylarda yaşanan gelişmeler ile mevsimselliğin artan etkisi endeks üzerinde olumsuz olarak hissediliyor. 2016 yılında İnşaat Malzemeleri Sanayi Endekslerindeki gerilemede TL’de değer kaybı, darbe girişimi, terör olayları ve çevre ülkelerdeki savaş atmosferi gibi faktörlerin etkili olduğu görülüyor. 2017 yılında, ekonomiyi canlandırmak için açıklanan teşvik paketlerinin yanı sıra, kentsel dönüşüm süreci, 20 yıl vadeli yüzde 0,70 faiz oranı gibi konut kampanyalarının iç piyasada hareketliliğe etki etmesi bekleniyor. Öte yandan, TL’deki değer kaybının, terör olaylarının ve Anayasa referandumu sürecinde yaşanan siyasi gerginliklerin 2017 yılında da endeksler üzerinde etkisini göstereceği öngörülüyor.

İç satışlar, ihracat ve üretimde gerileme yaşandı
Faaliyet endeksi aralık ayında bir önceki aya göre geriledi. Piyasa koşullarının zorlaşması ve beklentilerdeki bozulmaya ilave olarak mevsimsellik de faaliyetleri olumsuz etkiledi. Faaliyet endeksi aralık ayında 2.4 puan düştü. Faaliyet endeksi geçen yıl aralık ayı faaliyet endeksinin de 5.2 puan altında kaldı. Aralık ayında faaliyetlerin tamamına yakınında gerileme yaşandı. Yurtiçi satışlarda aralık ayında bir önceki aya göre gerileme oldu. İhracat aralık ayında gerileme gösterdi. Üretimde özellikle iç satışlar ve ihracattaki gerilemeye bağlı düşüş yaşandı. İç satışlar ve ihracattaki gerileme ile cirolar da düştü. Faaliyetler piyasa koşullarına bağlı olarak durağan ve zayıf seyretmeye devam etti.

Güven kaybı sürüyor
Güven seviyesi aralık ayında bir önceki aya göre 1.8 puan geriledi. Güven seviyesi geçen yılın aynı ayına göre 8.4 puan daha düşük kaldı. Yıl genelinde en çok güven endeksinde gerileme oldu. Türkiye ekonomisinin genel gidişatına ilişkin güven zayıflıyor. İnşaat malzemeleri sanayine yönelik güven de zayıflama gösterdi. Yurtiçi pazarlarına yönelik güven ise aralık ayında belirgin bir düşüş gösterdi. İhracat pazarlarına yönelik güven ise durağan kaldı. Ekonomi dışı alanlarda yaşanan gelişmeler güveni olumsuz etkilemeye devam etti. Güvende iyileşme için ekonomi dışı risklerin azalması bekleniyor. Ekonomide alınan önlemlere ve desteklere rağmen ekonomiye ve sektörlere yönelik güvende halen bir iyileşme başlamadı.

Düşen siparişler beklentileri zayıflattı
Beklenti endeksi ağustos ayından bu yana geriliyor. Faaliyetlerde görülen durağanlık ve güven kaybının sürmesi ile birlikte beklentiler de olumsuz etkilenmeye devam ediyor. Beklenti endeksi aralık ayında bir önceki aya göre 1.8 puan düştü. Beklenti endeksi geçen yılın aynı dönemine göre ise 4.6 puan daha düşük. Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerde gerileme aralık ayında da sürdü. İnşaat malzemeleri sanayine ilişkin beklentilerde de gerileme oldu. Önümüzdeki 3 aya ilişkin alınan yurtiçi siparişleri aralık ayında da hissedilir ölçüde geriledi. Mevsimsellik etkisini artırdı. Önümüzdeki 3 aya ilişkin alınan ihracat siparişleri ise göreceli daha sınırlı bir düşüş gösterdi. Önümüzdeki 3 ayın üretim beklentisinde ise iç ve dış siparişlerdeki düşüşe bağlı olarak gerileme yaşandı.

Perakendeciler zorlu ekonomik şartlara rağmen istikrarlı bir şekilde büyümeyi başardı

Deloitte Perakendenin Küresel Güçleri 2017

Müşterilerin yeni ve şaşırtıcı ürün ile deneyim arayışında olduğunu vurgulayan Deloitte Perakendenin Küresel Güçleri raporuna göre, en iyi global 250 perakende şirketi 2015 mali yılında, toplam 4.3 trilyon ABD Doları gelir elde etti.

Perakendenin Küresel Güçleri 2017: Müşteriyi Anlama Sanatı raporuna göre en iyi 250 perakende şirketi 2015 mali yılı itibariyle, %5,2 oranında bileşik büyümeyi temsil eden toplam 4.31 trilyon ABD doları gelir elde etti.

Perakendenin Küresel Güçleri’nin en iyi 250 şirketi

Üst üste 3. defa, en iyi 250 giyim ve aksesuar şirketinin ciro büyüklüğü, diğer ürün sektörlerini geride bıraktı. Perakendenin en karlı alt sektörü olan giyim ve aksesuar sektörü 2015’te de şaşırtmayarak en karlı büyümeyi gerçekleştirdi. Bununla birlikte, gıda perakendeciliği sektörü firmalarının da başarısı öne çıktı. Listedeki en büyük şirketler, ortalama perakende satış geliri 21,6 milyar dolar ile gıda perakendecileri şirketleri oldu. Bu şirketler aynı zamanda, listede sayı olarak da çoğunluğu temsil ediyor. Gıda perakendeciliği sektörünün 133 perakende şirketi, en iyi 250 perakende şirketinin yarısından fazlasını ve en iyi 250 şirketin gelirlerinin 3’te 2’sini oluşturuyor.

Büyükler liginde Türkiye’yi yine BİM temsil ediyor
BİM Birleşik Mağazalar A.Ş.’nin geçtiğimiz sene 6,6 milyar dolara ulaşan geliri bu sene 6,4 milyar dolar oldu. BİM, 2010-2015 yılları arası %21,5 büyüme elde ederek geçen seneye göre küresel en büyük perakendeciler listesinde 6 sıra ilerledi ve 147’nci sırada yerini aldı. En hızlı büyüyen 50 perakendeci listesinde de iki sıra yükselerek bu sene 19. sıraya yerleşti.

Müşteriyi anlama sanatı

Perakendenin Küresel Güçleri 2017 raporu, perakendecilerin doğru teknolojiyle etkinleştirilmiş yeni deneyimler tasarlamasına ve müşteri bağlılığını güçlendirmesine yardımcı olmak için müşteri etkileşimini ve müşteriyi anlama sanatını tartışıyor. Raporda, perakende sektörünün inovasyon öncüleri, teknolojinin sadece tamamlayıcı görevde olmadığının, teknolojinin alışveriş deneyiminin temelinde yer aldığının farkında olduğu vurgulanıyor. Ancak teknoloji, tek başına yeterli değil. Müşteriler yeni ve şaşırtıcı ürün ve deneyim arayışında.

Raporda öne çıkan 5 perakende sektörü trendi:

  • Az, daha fazladır. Müşteriler artık kendilerini, sahip oldukları ürünler üzerinden daha az tanımlıyor. Müşteriler için, varlıkları ve deneyimleri ile hayatlarını nasıl düzenledikleri ön plana çıkıyor.
  • “Takip” ekonomisi. Müşteriler sosyal medyada yarattıkları kişisel markalarını yansıtan ürünler ve deneyimler arıyor.
  • Dünyanın ‘‘perakendeleşmesi’’. Günümüzde bir perakendecinin ne olduğunu ve ne yaptığını tanımlamak oldukça zor bir hale geldi. Geleneksel olmayan perakendeciler müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak için abonelik hizmetleri ve sürpriz indirimli satışlar gibi yeni iş modelleri geliştiriyor.
  • Talep üzerine alışveriş ve memnuniyet. Bu trendin etki düzeyi perakendecilerin müşterilerin talep üzerine alışveriş iştahını ne düzeyde karşılayabileceği ile alakalı.
  • Yıkıcı teknolojiler. Yapay zekâ, sanal gerçeklik ve robot teknolojisi gibi yıkıcı teknolojiler yaşamlarımızı ve nasıl alışveriş ettiğimizi değiştiriyor.

2015 mali yılının en büyük 10 perakendecisi

Gelir düzeyine göre sıralama Şirket adı Menşei 2015 yılı perakende geliri
(milyon ABD
$)
1 Wal-Mart ABD 482.130
2 Costco ABD 116.199
3 The Kroger ABD 109.830
4 Schwarz Almanya 94.448
5 Walgreens ABD 89.631
6 The Home Depot, Inc. ABD 88.519
7 Carrefour S.A. Fransa 84.856
8 Aldi Einkauf Almanya 82.164
9 Tesco PLC İngiltere 81.019
10 Amazon ABD 79.268

 

E-perakende sıralamasında dört sene arka arkaya Amazon yine birinci sırada

2015 yılında, online perakendenin büyüme hızında yavaşlama olsa da online satışların toplam satışlar içindeki oranı arttı. İlk 250 listesinde bulunan ve tüketici odaklı e-perakende operasyonlarına sahip perakendecilerin toplam gelirlerinin %8,7’si online operasyonlarından geldi; bu oran geçen sene %7,6 idi. Dünyaca ünlü perakendeci Amazon, e-perakende alanında en yakın rakibinin iki katından daha fazla gelir elde ederek ilk sırayı bu sene de kaptırmadı. İkinci sıraya ise geçtiğimiz sene üçüncü sıraya gerileyen JD.com otururken, geçen senenin ikincisi Apple Inc. ise üçüncü sırada yerini aldı.

2015 mali yılının en büyük 10 e-perakendecisi

E-perakende sıralaması Perakende sıralaması Şirket adı Menşei 2015 E-perakende geliri (milyon ABD $)
1 10 Amazon ABD 79.268
2 36 JD.com Çin 26.991
3 33 Apple Inc. ABD 24.368
4 1 Wal-Mart ABD 13.700
5 46 Suning Commerce Group Çin 8.095
6 92 Otto Almanya 7.181
7 9 Tesco İngiltere 6.539
8 157 Vipshop Çin 6.084
9 97 Liberty Interactive Corporation ABD 5.146
10 35 Macy’s ABD 4.850

 

 

Tüm dünyada enerji talebi 2035’e kadar yüzde 30 artacak

“BP Enerji Görünümü 2017” raporu açıklandı

Enerji sektörünün gelecek trendleri hakkında önemli veriler içeren “BP Enerji Görünümü 2017” raporu yayımlandı. Rapora göre, global enerji talebi 2035’e kadar yaklaşık yüzde 30 artacak. Kömür, petrol ve doğalgaz 2035’e kadar ana enerji kaynağı olarak kalırken, yenilenebilir enerji kaynakları da önümüzdeki 20 yılda dört kat gelişecek.

Dünyanın lider enerji şirketlerinden BP’nin, enerji sektöründeki gelişmeleri mercek altına alan geleneksel “Enerji Görünümü” raporu yayımlandı. Uzun vadeli enerji trendlerini değerlendirerek dünya enerji piyasaları için gelecek 20 yıla yönelik tahminler geliştiren “BP Enerji Görünümü 2017” raporuna göre, global enerji talebi yılda ortalama yüzde 1,3 artışla 2035’e kadar yüzde 30 civarında yükselecek. Enerji talebindeki bu artış, global GSYİH’de beklenen yıllık yüzde 3,4 artıştan daha düşük olacak. Kömür, petrol ve doğalgaz ise 2035’e kadar ana enerji kaynağı olarak kalacak.

Raporda, doğalgazın petrol ve kömürden daha hızlı gelişme gösterdiği belirtilirken, hızla yaygınlaşan LNG’nin global düzeyde entegre olmuş bir doğalgaz pazarı oluşturacağı ifade ediliyor. Yanmaz enerji kullanımını 2030 itibarıyla talep artışının ana kaynağı olarak gösteren rapora göre, yenilenebilir enerji kaynakları önümüzdeki 20 yılda dört kat gelişecek, global kömür tüketimi de zirve yapacak. Karbon emisyonlarının son 20 yılın oranlarının üçte birinden daha az bir artış gösterdiğine dikkat çekilen raporda, yine de karbon emisyonlarının devam ettiği ve farklı aksiyonlar alınması gerektiğinin altını çiziliyor.

BP CEO’su Bob Dudley, “BP Enerji Görünümü 2017” raporu ile ilgili olarak “Global enerji görünümü değişiyor. Hızlı yükselişte olan pazarlar, geleneksel talep merkezlerinin yerini almış bulunuyor. Teknolojik ilerlemelerin ve çevreyle ilgili endişelerin yönlendirmesiyle enerji karması değişiklik gösteriyor. Sektörümüzün bu değişen enerji gereksinimlerine hiç olmadığı kadar çok uyum sağlaması gerekiyor” diye konuştu.

Kömür, petrol ve doğalgaz ana enerji kaynakları olacak
Raporda, fosil dışı yakıtların önümüzdeki 20 yılda enerji kaynaklarındaki artışın yarısına karşılık gelmesi beklenirken, kömürle birlikte petrol ve doğalgazın dünya ekonomisine güç veren ana enerji kaynağı olarak kalacağı ve 2015’te yüzde 86 olan toplam enerji arzı içindeki ana enerji kaynakları karşılığının 2035’te yüzde 75’in üstünde olacağı öngörülüyor.

Rapora göre, petrol talebi yılda ortalama yüzde 0,7 oranında artıyor. Ulaşım sektörünün global talepteki payı 2035’te yüzde 60’a yakın bir oranda kalacak olup, bu sektör dünya petrolünün büyük çoğunluğunu tüketmeye devam ediyor. Bununla birlikte, başta petrokimya ürünlerinde olmak üzere petrolün yanmadan kullanımı, 2030’lu yılların başında petrole olan talep konusunda temel artış kaynağı olacak.

Rapora göre, doğalgaz hem petrol hem de kömürden daha hızlı gelişme gösteriyor ve talep yılda ortalama yüzde 1,6 oranında artıyor. Doğalgazın temel enerjideki payının kömürün konumunu devralması ve 2035 itibarıyla en büyük ikinci yakıt kaynağının doğalgaz olması öngörülüyor. Kaya gazı üretimi, ABD’deki artışın öncülük ettiği gaz kaynaklarındaki artışın üçte ikisine karşılık geliyor. Avustralya ve ABD’de artan kaynakların yönlendirdiği LNG’nin yükselişinin, ABD doğalgaz fiyatlarına dayalı olarak tüm dünyada entegre doğalgaz pazarının yolunu açması bekleniyor.

Raporda, Çin’in daha temiz ve daha düşük karbonlu yakıtlara doğru atılımıyla yönlendirilen kömür tüketiminin 2020’li yılların ortasında doruğa ulaşacağı belirtiliyor. 2015’te yüzde 10 civarında olan dünya kömür talebindeki payı 2035’te iki katına çıkarak yüzde 20’ye ulaşacak olan Hindistan ise kömür alanında en büyük artış gösteren pazar konumunda bulunuyor.
Raporda, yenilenebilir enerjilerin yılda ortalama yüzde 7,6 artışla dört kat büyüyerek en hızlı gelişen yakıt kaynağı olacağı tahmin ediliyor. Çin, önümüzdeki 20 yılın yenilenebilir enerji kaynaklarının en büyük büyüme kaynağı olup, yenilenebilir enerjiye AB ve ABD’nin toplamından daha fazla katkıda bulunuyor.

Petrole olan talep artışının yarısı Çin’den gelecek
Rapora göre, 2035’e kadar olan dönemde petrolle ilgili talep artışının tamamı yükselen pazarlardan gelecek ve bu artışın yarısının kaynağı Çin olacak.

Ulaşım sektörü, petrol talebindeki artışın üçte ikisine karşılık geliyor. Bu kapsamda, otomobillere yönelik petrol talebi günde 4 milyon varil civarında artış gösteriyor. Bu artış, global otomobil filosundaki iki kat artışla destekleniyor. 2015’te 1,2 milyon adet olan elektrikli otomobil sayısının, 2035’te 100 milyon adede (global otomobil filosunun yaklaşık %5’i) yükseleceği varsayılıyor. Raporda, otonom otomobiller, araç paylaşma ve havuz sistemi gibi otomobil pazarını etkileyen daha geniş mobilite devriminin etkisini hesaba katacak iki örnekleyici senaryo yapılandırılıyor.
Petrol talebindeki artışın yavaşlayan hızına karşılık küresel petrol kaynaklarının bolluğundan söz edilen raporda, petrolün bolluğunun, Ortadoğu, OPEC, Rusya ve ABD gibi düşük maliyetli üreticilerin rekabet avantajlarını, daha yüksek maliyetli üreticilerin zararına olacak şekilde kendi pazar paylarını artırmak için kullanmalarına neden olabileceği tahmini yapılıyor.

LNG kaynakları hızla büyüyor
Hem sektördeki hem de enerji üretimindeki değişimi teşvik eden enerji politikalarının yardımcı olmasıyla doğalgaz, kömürden pay almaya devam ediyor. Bu konuda ana büyüme kaynakları Çin, Ortadoğu ve ABD olarak gösteriliyor.

Çin’de doğalgaz tüketimindeki artış, yurt içi üretimi geride bırakıyor. Dolayısıyla, 2015’te yüzde 30 olan ithal gaz oranı 2035 itibarıyla artarak toplam tüketimin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturacak. Avrupa’da ise 2015’te yüzde 50 civarında olan ithalat payı 2035 itibarıyla yüzde 80’in üzerine çıkacak.

Raporda, LNG kaynaklarının hızla büyüyerek, 2035 itibarıyla işlem gören gazın yarısından fazlasına karşılık gelmesi bekleniyor. Söz konusu artışa, ABD, Avustralya ve Afrika’dan kaynaklar yol açıyor. Bu büyümenin yaklaşık üçte biri, önümüzdeki dört yılda gelişim aşamasında olan bir dizi proje hizmete girdikçe gerçekleşecek.

Karbon salınımı yılda yüzde 0,6 artacak
Rapora göre, karbon salınımları, geçtiğimiz 20 yılda görülen oranın üçte birinden daha az oranda artacak. Başka bir deyişle, yılda yüzde 2,1 yerine ortalama yüzde 0,6 artış söz konusu olacak.

Başarılı olunması halinde, 1965’ten bu yana en yavaş emisyon artışı oranı görülecek. Bununla birlikte, temel enerji kaynaklarının kullanımından oluşan karbon emisyonlarının, ilgili dönem boyunca yine de yüzde 13 civarında artacağı öngörülüyor. Bu rakam, Paris’te ortaya konulan hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için karbon salınımlarının 2035 itibarıyla yüzde 30 civarında düşmesi gerektiğini ileri süren Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 450 Senaryosunu aşıyor.
Raporda, daha düşük karbonlu bir çevreye daha hızlı geçişin potansiyel sonuçlarını keşfetmek üzere iki alternatif vaka sunuluyor. Buna göre, enerjide dönüşümü teşvik edecek ve kolaylaştıracak devlet politikasının zamanlaması ve biçimi önem taşıyor.

Tavuk Dünyası’ndan 4 yılda 5 kat büyüme

Tavuk Dünyası, “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen” ilk 20 şirketi arasında

Yenilikçi yaklaşımı ve ödüllü lezzetleri ile aranan Tavuk Dünyası, TOBB için TEPAV tarafından gerçekleştirilen araştırma sonucunda 2012-2015 yılları arasında gerçekleştirdiği yüzde 532’lik büyüme ile Türkiye’de en hızlı büyüyen 100 şirket arasında ilk 20 arasına girerek önemli bir başarıya imza attı.

2011 yılında girdiği pazarda, 4,5 senede hızlı bir büyüme göstererek Türkiye’de 29 şehirde, dünyada ise 3 farklı ülkede faaliyet gösteren Tavuk Dünyası, TOBB öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde gerçekleştirilen 2012-2015 yılları arasında en hızlı büyüyen 100 şirket araştırmasında yüzde 532’lik büyüme ile ilk 20 şirket arasına girdi.

Toplamda 100’ün üzerinde restoranıyla 1700’ü aşkın kişiye istihdam sağlayan ve bünyesinde yer alan AR-GE mutfağında geliştirip reçetelendirdiği ödüllü lezzetleriyle Türkiye’nin güçlü bir değeri olma yolunda sağlam adımlarla ilerleyen Tavuk Dünyası, “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen 100 Şirketi” sıralamasında 17., gıda firmaları sıralamasında ise 3. oldu.

2011 yılından bu yana “Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen 100 Şirketi – Türkiye 100” adıyla gerçekleştirilen program kapsamında listeye girebilen şirketler, 25 Ocak 2017 Çarşamba günü Ankara’da düzenlenen “Türkiye 100 Ödül Töreni”nde ödüllerini aldılar. Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak’ın katılımı ile düzenlenen törende Tavuk Dünyası ödülünü TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve Başkan Yardımcısı Halim Mete’nin elinden aldı.

2011-2015 yılında TOBB öncülüğünde, TEPAV tarafından düzenlenen Türkiye 100 Programı’na başvuran şirketlerden, 2012-2015 yılları toplamında büyüme hızı en yüksek olan ilk 100 şirket tespit edildi. Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirket sıralaması; 31 Aralık 2011 ve öncesinde kurulan, 2012 yılında en az 300 bin TL, 2015 yılında ise en az 1 milyon TL satış gelirine sahip ve 2012-2015 döneminde satış gelirlerini en az yüzde 10 oranında artıran şirketler arasından yapıldı.