YASED: Mayıs’ta Türkiye’ye 1 Milyar 74 Milyon Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım Geldi

Satınalma Eğitimi Yased Mayıs’ta Türkiye’ye 1 Milyar 74 Milyon Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım Geldi (2)

Satınalma Eğitimi Yased Mayıs’ta Türkiye’ye 1 Milyar 74 Milyon Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım Geldi (2)Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 12 Temmuz 2024’te paylaştığı Ödemeler Dengesi İstatistiklerinden derleyerek hazırladığı “Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bültenine” göre, 2024 yılının Mayıs ayında, Türkiye’ye 1 milyar 74 milyon dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girişi gerçekleşti.

12 Temmuz 2024’te paylaşılan güncel resmi verilere göre, 2024 yılının Mayıs ayında, Türkiye’ye, 1 milyar 74 milyon dolar değerinde UDY girişi gerçekleşti.

Güncel bu istatistikle beraber, yılın ilk beş ayında Türkiye’ye gelen toplam UDY miktarı, 3,8 milyar dolar olarak kaydedildi. Yılın ilk beş ayında 2023’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 15’lik bir düşüş kaydedilirken 2002 yılından itibaren Türkiye’ye gelen UDY girişlerinin toplam değeri ise 267 milyar doları aştı.

Mayıs ayında gerçekleşen toplam UDY girişi 1 milyar 74 milyon dolar olarak hesaplanırken bu yatırımların 590 milyon doları yatırım sermayesi şeklindeydi. Mayıs ayındaki toplam UDY’nin 303 milyon doları borçlanma araçları, 189 milyon doları yabancı uyruklulara gayrimenkul satışı yoluyla gerçekleşti. Aynı ay içerisinde yatırım tasfiyelerinin 8 milyon dolar değerinde aşağı yöndeki etkisiyle, Mayıs ayındaki toplam UDY girişi 1 milyar 74 milyon dolar oldu.

En Fazla Yatırım Ulaştırma Hizmetleri ve Depolama Hizmetlerinde Gerçekleşti

2024 yılının Mayıs ayı içerisinde gerçekleşen 590 milyon dolar değerindeki yatırım sermayesi girişlerinde, 247 milyon dolarlık yatırım girişi ile ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 42’lik bir pay aldı. Bilgisayarların, elektrik-elektronik ve optik ürünlerin imalatı ve tarım, ormancılık ve balıkçılık sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 9’luk paylarıyla geçmiş kümülatif performanslarının üzerinde bir performans sergileyerek aynı ay içerisinde gerçekleşen yatırım sermayesi girişlerinde öne çıkan diğer sektörler oldu.

Mayıs Ayında En Fazla Uluslararası Yatırım Norveç’ten Geldi

2002-2023 dönemi toplamında yüzde 59’luk pay sahibi olan Avrupa Birliği (AB-27) ülkeleri 2024’ün beşinci ayında yüzde 44’lük bir pay aldı. Aynı ay içerisinde AB üyesi olmayan diğer Avrupa ülkeleri yüzde 45’lik paylarıyla Türkiye’ye en çok yatırım yapan bölge oldu. Spesifik olarak Norveç 229 milyon dolarlık yatırımı ve yüzde 39’luk payı ile bu değerdeki asıl itici güç oldu. Mayıs 2024 özelinde, Norveç en büyük paya sahip olurken, onu yüzde 18 ile Hollanda, yüzde 8 ile Çekya, yüzde 5 ile İsveç ve yüzde 4 ile Azerbaycan takip etti.

Yılın ilk beş ayının toplamı değerlendirildiğinde ise Türkiye’ye en çok yatırım yapan üç ülke; yüzde 20’lik payı ile Hollanda, yüzde 16’lık payı ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve yüzde 10’luk payı ile Norveç olarak sıralandı.

UNCTAD’ın 2024 Dünya Yatırım Raporu’na göre Küresel UDY Akışlarında Yüzde 2’lik Bir Düşüş Yaşandı

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 20 Haziran 2024 tarihinde paylaştığı 2024 Dünya Yatırım Raporu’ndan küresel değerlendirmelere de yer veren YASED bülteni, 2023 yılında küresel UDY’lerin yüzde 2’lik bir düşüşle, 1,3 trilyon dolara gerilediğini paylaştı.

UNCTAD’ın raporuna göre, dünya genelinde otomotiv, elektronik ve makine sektörleri tedarik zincirlerinin yeniden yapılanmasıyla uyumlu bir şekilde güçlü bir büyüme gösterdi.

Baskı Endüstrisi Yapay Zeka ile Dönüşüyor

Satınalma Eğitimi Baskı Endüstrisi Yapay Zeka Ile Dönüşüyor

Satınalma Eğitimi Baskı Endüstrisi Yapay Zeka Ile DönüşüyorAvrasya Bölgesi’nin lider baskı ve endüstriyel reklam fuarı FESPA Eurasia, 2024 yılında da baskı endüstrisinin en son teknolojik yeniliklerini ve gelişmelerini katılımcılarla buluşturarak sektöre yön vermeye hazırlanıyor. Bu yıl, yapay zekanın baskı endüstrisinde devrim yaratan uygulamaları ön plana çıkıyor.

Avrasya Bölgesi’nin lider baskı ve endüstriyel reklam fuarı FESPA Eurasia 2024 yılında büyük teknolojik yeniliklerle ziyaretçileri ve sektör profesyonellerini ağırlamaya hazırlanıyor. Yapay zekanın hayatın hemen her alanında gerçekleştirdiği dönüşüm trendi dijital baskı sektörünü de etkisi altına aldı. Sektörü A’dan Z’ye dönüştürmesi beklenen yapay zekâ teknolojilerine adaptasyonun çok önemli olduğunu vurgulayan FESPA Eurasia Genel Müdürü Levent Olcayto, “Yapay zekâ teknolojileri, iş süreçlerini optimize etme, maliyetleri düşürme ve müşteri memnuniyetini artırma potansiyeline sahip. Yapay zekâ teknolojilerini işletmelerde hayata geçirmenin ilk adımı, yapay zekâ uygulamalarını küçük ölçekli projelerde test edebilir ve başarılı sonuçlar elde edildiğinde daha geniş çapta uygulamalar geliştirebiliriz. Eğitim programlarına katılarak ekipleri bu yeni teknolojiler hakkında bilgilendirmek ve onları bu değişime hazırlamak da kritik öneme sahip. Ayrıca, sektördeki gelişmeleri ve en iyi uygulamaları takip etmek için FESPA Eurasia gibi platformlarda yer almak, bu dönüşüm sürecinde önemli avantajlar sağlayacaktır. Teknolojinin sunduğu bu fırsatları değerlendirmek, işletmelerin rekabet gücünü artıracak ve gelecekteki başarısını garantileyecektir” dedi.

Yapay Zekanın Baskı Endüstrisini Dönüştürmesinin 7 Yolu:

1. Rutin Görevlerin Otomasyonu: Yapay zekâ destekli sistemler, yazdırma işlerini sıralama, organize etme ve yönetme gibi tekrarlayan işleri otomatikleştirerek üretim sürecini hızlandırıyor ve insan kaynaklarının daha yaratıcı görevlere odaklanmasını sağlıyor. Örneğin, yapay zekâ yazdırma kuyruklarını yönetme, görevleri önceliğe göre atama ve sarf malzemeleri azaldığında otomatik olarak yeniden sipariş verme işlemlerini gerçekleştirebiliyor.

2. Öngörülebilir Maliyet Tasarrufu: Yapay zekâ, ekipmanın ne zaman arızalanabileceğini tahmin ederek arıza süresini ve bakım maliyetlerini azaltabiliyor. Öngörülebilir bakım sistemleri, makinelerden gelen verileri analiz ediyor ve ekipman arızalarından önce gelen modelleri belirlemek için yapay zekâ algoritmalarını kullanıyor. Bu, sorunlar kritik hale gelmeden önce zamanında bakım yapılmasına olanak tanıyor ve maliyetli kesintilerin önüne geçmeye yarıyor.

3. Geliştirilmiş Baskı Kalitesi: Yapay zekâ, çeşitli parametreleri gerçek zamanlı olarak optimize ederek baskı kalitesini artırabiliyor. Gelişmiş görüntü tanıma ve işleme algoritmaları, yazdırma sürecindeki hataları algılayıp düzeltebiliyor ve renk dengesini, kontrastı ve diğer ayarları en iyi sonuçları elde etmek için ayarlayabiliyor.

4. Atıkların Azaltılması ve Sürdürülebilirlik: Sürdürülebilirlik baskı endüstrisinde giderek artan bir endişe kaynağı ve yapay zekâ israfı azaltmada önemli bir rol oynayabiliyor. Yapay zekâ algoritmaları, tüketilen kâğıt, kumaş, mürekkep ve diğer kaynakların miktarını en aza indirerek malzeme kullanımını optimize edebiliyor. Ayrıca, daha verimli baskı düzenleri tasarlayarak üretim süreci sırasında israfı azaltabiliyor.

5. Yapay Zekâ Destekli Analizler: Veriler baskı sektöründe çok değerlidir. Yapay zekâ destekli analizler operasyonların çeşitli yönlerine ilişkin daha derin bilgiler sağlayabiliyor. Yapay zekâ, trendleri, müşteri tercihlerini ve verimsiz olabilecek alanları belirlemek için büyük veri kümelerini hızlı bir şekilde analiz edebiliyor. Bu bilgi, pazarlama kampanyalarından süreç iyileştirmelerine kadar her noktaya rehberlik edebiliyor.

6. Kişiselleştirilmiş Pazarlama ve Müşteri Katılımı: Yapay zekâ, müşteri verilerini analiz ederek kişiye özel deneyimler yaratmada üstün rol oynuyor. Bu, müşteri katılımını ve memnuniyetini artırmada avantaj sağlıyor.

7. Akıllı Belge İşleme: Yapay zekâ, belgelerin işlenme biçimini dönüştürerek büyük hacimli bilgilerin daha hızlı ve daha doğru şekilde işlenmesini sağlıyor. Akıllı belge işleme (IDP) sistemleri, belgelerdeki verileri okumak, yorumlamak ve düzenlemek için yapay zekayı kullanarak manuel veri girişi ihtiyacını azaltıyor ve hataları minimize ediyor.

Ücretsiz Ziyaretçi Kaydı Başladı

FESPA Eurasia, 11-14 Eylül tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde endüstriyel reklam ve baskı endüstrisinin en son teknolojik yeniliklerini ve gelişmelerini katılımcılarla buluşturarak sektöre yön verecek. Bu yıl, yapay zekanın endüstriyel reklam ve baskı endüstrisinde devrim yaratan uygulamaları ön plana çıkacak. FESPA Eurasia, bu yıl da geniş format dijital baskı, serigrafi baskı, tekstil baskı ve endüstriyel reklama yönelik ürünleri tek bir çatı altında toplayarak yeni iş fikirleri sunacak. Yoğun ilgi nedeniyle fuarda sıra beklemeden, kolayca giriş yapabilmek için ziyaretçi kaydı da açıldı. Fuarı ücretsiz olarak ziyaret etmek isteyen temsilciler www.fespaeurasia.com.tr adresinden online ziyaretçi kayıtlarını oluşturabilecekler.

Dünya Ticaretinin Can Damarı Denizcilikte Gemi İnsanlarının Vize Sorunu

Satınalma Eğitimi Dünya Ticaretinin Can Damarı Denizcilikte Gemi İnsanlarının Vize Sorunu

Satınalma Eğitimi Dünya Ticaretinin Can Damarı Denizcilikte Gemi İnsanlarının Vize SorunuGemi insanları, dünya ticaretinin can damarı olarak kabul edilen sektörde önemli roller üstlenirken karşılaştıkları çeşitli zorluklarla da dikkat çekiyor. Cruise ve Mega yat sektörlerinin de Pandemi sonrası büyümesinin etkileri ile denizcilikte 2025 yılında 1,5 milyon gemi insanlarının denizde istihdam edilmesi bekleniyor. Vize politikalarının neden olduğu sıkıntıların personel istihdamında ciddi sorunlara yol açtığını vurgulanan ’Gemi İnsanlarının gemiye katılımları ve yurda dönüşleri için uluslararası seyehatler sırasında karşılaştıkları vize engellerinin kaldırılması, denizciliğe ve ekonomiye ciddi bir katkı sağlayacak.’’ dedi.

Gemi insanlarının karşılaştıkları sorunlar münferit hadiselerin ötesinde genel bir durum halini almıştır. Yurtlarına iade edilemeyen Gemi İnsanları zaman zaman kontrat sürelerinin çok üzerinde gemilerde çalışmak zorunda kalmaktadır.  Avrupa’da, 2020 yazında sınırlı turizm faaliyetlerinin yeniden başlamasıyla birlikte, AB üyesi olmayan Gemi İnsanlarının vize işlemlerinde bazı iyileşmeler kaydedilmişse de hala büyük zorluklar yaşanmaktadır. AB Schengen Bölgesi’ne seyahat eden Gemi İnsanlarının çoğu için konsoloslukların sınırlı kapasiteleri ve karmaşık başvuru süreçleri büyük engeller oluşturmaktadır.

Uluslararası Gemi Operasyonlarının Sürdürülebilir Olması

Denizcilik sektöründeki sivil toplum örgütlerinin etkili lobileri sayesinde Gemi İnsanlarının vize sorunlarını en aza indirmeye yönelik ileri görüşlü politikalar geliştiriliyor. Denizci bir ülke olarak, İngiltere’nin denizciler için vize aramaksızın “ok to board” yazısı ile İngiltere limanlarında gemiye katılacak Gemi İnsanlarına seyahat imkânı sunması, sektördeki personel değişim krizinin yönetilmesinde önemli bir örnektir. Bu politikalar, Gemi İnsanlarının gemiye katılımlarını ve yurtlarına dönüşlerini kolaylaştırarak sektörün karşı karşıya olduğu zorlukları hafifletmeye yardımcı olmaktadır. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Gürbüz CAN, ‘‘Gemi işletmelerinde vize sorunlarının azaltılmasına yönelik ileri görüşlü politikalar, denizcilik sektöründe önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Sivil toplum örgütlerinin etkin lobi çalışmaları, denizcilerin uluslararası gemi operasyonlarını sürdürülebilir hale getirmek için önemli rol oynamaktadır.’’ dedi. Bu çalışmaları memnuniyetle karşıladığını belirterek, Gemi İnsanlarının gemiye katılış, yurtlarına dönüş süreçlerinin kolaylaştırılması konusunda STK’ların dayanışmasını vurgulayarak, Gemi İnsanlarımızdan uluslararası arenada daha fazla faydalanabilmemiz için daha fazla STK’ların daha fazla çalışması, güç birliği yapması ve çözüm üretmesi gerektiğini belirtti.

 Vize Sorunlarıyla Mücadele için Kanıt Gerekiyor

Gemi işletmeleri, uluslararası alanda vize sorunlarıyla etkin bir şekilde mücadele edebilmek ve kalıcı çözümler bulabilmek için bakanlıklara doğru ve detaylı bilgiye dayalı raporlar sunma çağrısında bulunuyor. Schengen ülkelerindeki vize başvurularının aracı kurumlarla yaşanan sorunlarıyla ilgili belgelerin sunulması gerekliliğini, ‘‘Schengen ülkelerinde vize başvuruları sırasında yaşanan aracı kurumlarla ilgili sorunlar, sektör temsilcileri tarafından belgelenmiş durumda. Bu konuda doğru ve detaylı bilgiye dayalı raporların bakanlıklara sunulması, mevcut yasal düzenlemelerin iyileştirilmesi, daha adil ve etkin bir vize süreci için gerekli yükümlülüklerin oluşturulması gerekiyor. Mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde firmaların haklarını korumada yetersiz kalması, Gemi İnsanlarının vize işlemlerinde zorluk yaratıyor.’’ şeklinde konuştu.

Yeşil Pasaport ve Vize Kolaylığı Çağrısı

Denizci Ülke Denizci Millet kampanyası kapsamında 1 milyon amatör denizci eğitirken, profesyonel denizcilerimiz için halen uluslararası seyahat sorununu ortadan kaldıramadığımızı, bu sorunu çözmek için ilgili tüm STK’lar ile destek vermeye hazır olduklarını belirtirek şu iki çözüm önerisini ilettirken: “Sadece Sektörün bir kademesindeki insanlara Yeşil Pasaport talep edilmesini doğru bulmuyorum ve desteklemiyorum”

1- Son beş yıl içerisinde 3 yıl deniz hizmetini ve denizcilik şirketlerinde hizmetini belgeleyen Gemi İnsanlarına Yeşil Pasaport sağlanabilir.

2- Son beş yıl içerisinde 3 yıl deniz hizmetini belgeleyen Gemi İnsanlarına ve denizcilik şirketlerinde hizmetini belgeleyen Gemi İşletme yetkililerine vize kolaylığı sağlanması için ilgili devletlerle anlaşma yoluna gidilebilir.

Bunların haricinde Yurtdışı uçuş personelinin yabancı Ülkelere seyahatlerinde uygulanan prosedür ve vize kolaylığının incelenerek aynı uygulamaların Gemi İnsanlarına da sağlanabilir.

Bunların çok zor şeyler olmadığını ancak Türk denizciliği önünde çok büyük engel olduğu, “Bu milli meselenin çözümünde rol alacak herkesin ülke denizciliğine ve ekonomisine ciddi katkı sağlanmasında payı olacağını belirtmek isterim.” açıklamasını yaptı. Türkiye’nin turizm sektöründe ve turizm personeli yetiştirme konusunda çok yol katettiğini , “Turizm otelcilik, Aşçılık okulu mezunlarının ve otellerimizde çalışan tecrübeli turizm personelinin Cruise ve Mega Yat sektörü için bulunmaz bir cevher olduğunu belirterek, seyahat sorunlarının aşılması daha çok Gemi İnsanı istihdam etmemiz anlamına geliyor.

Türk Denizcilerinin Önündeki Engelleri Kaldırmalıyız

Gemi İnsanlarının ülkeye ciddi döviz girdisi potansiyeli oluşturduğunu belirten ve aynı zamanda Türkiye Denizcilik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Gürbüz CAN, Filipinli denizcilerin ülkelerine yıllık 10 Milyar USD üzerinde döviz girdisi sağladıklarını dile getirerek bu sorunu denizciliğin ve ekonominin gelişmesine katkı sağlayacak milli bir mesele olarak ele almamız gerektiğini belirtti. ‘‘Her yıl güverte ve makine bölümlerinden istihdam edilmek üzere 1100 uzak yol zabiti, 1000 zabit ehliyetini alıp profesyonel hayata atılıyor. Dolayısı ile seyahat engellerinin kalkmasının Türk armatörü ve işletmecisine istihdamla alakalı bir zarar getireceğine inanmıyorum.’’ dedi.

Aksine seyahat engellerinin kalkmasının ülkemizde okullardan mezun olan öğrencilerin staj sorununa da katkı sağlayacağını inandığını belirten CAN, “Uluslararası Denizcilik var diyebilmemiz için Gemi insanlarımızın önünü açmalıyız ki, edindikleri tecrübeleri ve yenilikleri ülkemize daha fazla katma değer olarak sunmalarını sağlamış olalım” dedi ve ekledi, ‘‘Tüm STK’ları konu ile ilgili çözüm önerileri üretmek üzere bir araya gelmeye davet ediyorum.’’

Sanayiye Metal Yakalı Çalışan Müjdesi !

Satınalma Eğitimi Sanayiye Metal Yakalı çalışan Müjdesi

Satınalma Eğitimi Sanayiye Metal Yakalı çalışan MüjdesiAr-Ge çalışmalarında, lojistik ve malzeme taşıma işlemlerinin yoğun olduğu sektörlere yönelik CubeBOX-AMR sistemini geliştirildi. Karanlık fabrika konseptine uyumu sayesinde “otonom hareket”, “esneklik”, “kolay entegrasyon” ve “iletişim yetenekleri”ne sahip olan CubeBOX-AMR sistemi robotları, işletmelere rekabet avantajı sağlamanın yanı sıra üretim verimliliğini de artıracak özellikleriyle fark yaratıyor. CubeBOX-AMR bu yıl içinde sanayicinin kullanımına sunulacak.

Türkiye talaşlı imalat sanayinin yurt dışındaki rekabeti ve yüksek ihracatı için teknoloji yatırımlarını Ar-Ge çalışmalarıyla desteklenen, geliştirilen çözümler arasına yenileri eklenmeye devam ediyor. Karanlık fabrika konseptine uyumlu olarak “metal yakalı çalışan” anlayışıyla tasarlanan yeni CubeBOX-AMR robot sistemi, işletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda darboğaz yaşadıkları, yüksek maliyetleri ve operasyonel giderleri olan stoklama ve lojistik süreçlerinde yalınlık, uçtan uca planlama, ERP entegrasyonu ve insansız çalışma gibi birçok fayda sağlayacak.

CubeBOX-AMR ile Üretim Verimliliğinde Yeni Dönem Başlıyor

Endüstriyel otomasyon ve imalat süreçlerinde yaygın olarak kullanılan makine üreten makineler prensibi ile Ar-Ge çalışmalarıyla gelişen sektör, Amaç, üretim verimliliğini artırırken aynı zamanda üretim sürecini de optimize etmek. Bunun için CubeBOX yelpazesindeki robotik çözümleri ve FMS (esnek üretim sistemleri) yazılımları ile ve üç eksen CNC tornaların ardından bu sene piyasaya sunacağımız CubeBOX-AMR çözümümüzü geliştirmede sona geldik. CubeBOX-AMR sistemlerimiz ile amacımız, işletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda, darboğaz yaşadıkları, yüksek maliyetleri ve operasyonel giderleri olan stoklama ve lojistik süreçlerinde yalınlık, uçtan uca planlama, ERP entegrasyonu ve insansız çalışma gibi birçok fayda sağlayabilmek. Bu ve yanında getireceği birçok faydaların sonucu olarak işletmeler üretimde önemli bir verimlilik artışı sağlayacak. CubeBOX-AMR sistemimizin otomasyonda yaratacağı artış sayesinde malzeme taşıma ve lojistik işlemleri otomatikleşecek. Bu, insan müdahalesi gerektiren manuel taşıma işlemlerini azaltıp veya ortadan kaldırırken insan kaynaklı hataları da minimize edecek. Bunun yanında sağlayacağı ‘esneklik ve ölçeklenebilirlik’ ile birlikte işletmelerin üretim taleplerine hızlı bir şekilde yanıt vermek için kolayca yeniden yapılandırılabilecek. ‘Daha iyi planlanmış üretim akışı’ zamanında teslimatları ve işletme verimliliğini artıracak CubeBOX-AMR, ‘hızlı ve hassas taşıma’ hassasiyetiyle birlikte üretim hattında malzeme akışının hızlanmasına ve süreçlerin daha verimli bir şekilde yönetilmesine olanak tanıyacak. ‘Güvenlik altyapısı’ özelliği ile çevresel engelleri algılayıp çarpışmalardan kaçınan sistemimiz, ‘verimlilik ve maliyet tasarrufunu mümkün kılan yapısıyla da üretim verimliliğini artırıp işletme maliyetlerini düşürdüğünü görüyoruz.

Karanlık Fabrika Konseptiyle Uyumlu

CubeBOX-AMR sisteminin lojistik ve malzeme taşıma işlemlerinin yoğun olduğu sektörlere faydalı olan CubeBOX ürün yelpazesi ile CubeBOX-AMR eşlenik çalıştırmak. Bu sayede G2R (Goods To Robot) konseptinde, iş parçalarının stoklandığı alanlardan direkt robotlu CubeBOX sistemlerimize oradan da CNC makinelerine, işleme prosesinden sonra da bitmiş iş parçasının el değmeden tekrar stok alanına yönlendirilmesine kadar olan tüm süreci karanlık fabrika konseptinde insansız yürütmüş olacağız.

Filolarda Büyüme Beklentisi Türkiye’de Artışa Geçti

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Türkiye’de filo sektörünün durumunu ve mobilite trendlerinin gelişimini değerlendirmek üzere her yıl gerçekleştirilen Arval Mobility Observatory’nin 2024 yılı araştırma sonuçları açıklandı. 30 ülkede 8 bin 605 katılımcıyla gerçekleştirilen 2024 Filo Barometresi sonuçlarına göre filolarda büyüme beklentisi dünya genelinde stabil kalırken, Türkiye’de artışa geçti.  

şirket Operasyonlarında Filo Yönetimi
Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi Eğitimi

Araştırma verileri sektöre yol gösteriyor

Her yıl Ipsos tarafından gerçekleştirilen “Arval Mobility Observatory’nin 2024 yılı Mobilite ve Filo Barometresi” araştırma sonuçları açıklandı. Araştırmaya ilişkin değerlendirmede; Her yıl derinlemesine yürütülen bu araştırmanın sonuçları sektör için güzel bir fotoğraf ortaya koyuyor. Araştırma sektörün önümüzdeki dönemde dinamizmini ve yapısını anlamamıza yardımcı olurken, gelecek projeksiyonlarımızı doğru yapabilmemiz için de önemli veriler sunuyor. Bu kıymetli raporun çıktılarını sektörümüzle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.

Filolarda Büyüme Beklentisi Artışta

2024 Filo Barometresi sonuçlarına göre Türkiye’deki firmaların %94’ü önümüzdeki üç yıl içinde filo büyüme potansiyelinin artacağını veya aynı kalacağını ifade ediyor. Araştırmaya göre filolarda artış beklentisinin dünyada son yıllarda yatay seyrederken, Türkiye’de ise 2024 yılı itibarıyla artışa geçmesi dikkat çekiyor. Hem Türkiye’de (%76) hem de dünya genelinde (%73) şirket büyümesi ya da şirket araçlarının kullanımını gerektiren şirket büyümesi öngörüleri, artış beklentisinin ardındaki en önemli nedenler arasında yer alıyor.

Filo Finansmanında Birincilik Operasyonel Kiralamada

Filo finansmanı detaylarına da yer verilen araştırmada birincilik geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine operasyonel kiralamada. Rapor sonucuna göre operasyonel kiralamanın toplam finansman içindeki oranı %34, ikinci sıradaki peşin alımların oranı ise %29 olarak gerçekleşti. Operasyonel kiralamadaki en büyük artış 100-249 çalışanı olan firmalardan geliyor. Peşin satın alımı tercih eden katılımcılarda ise 1-9 çalışanı olan firmalar (%34 oranla) öne çıkıyor.

Binek Araç Filolarında Alternatif Yakıt Kullanım Eğiliminde Artış

Filo karar vericileri, binek araç filolarının %24’ünün önümüzdeki 3 yıl içinde alternatif enerji (PHEV, HEV veya BEV) ile çalışacaklarını tahmin ediyor. Filo yöneticilerinin tahminlerine göre önümüzdeki 3 yıl içinde toplam filonun %10’u BEV’lerden oluşması öngörülmektedir.

Yakıt Giderlerini Azaltmak İlk Tercih

Alternatif yakıt kullanımı nedenleri arasında “yakıt giderlerini azaltmak” Türkiye’de %50, dünyada ise %32 oranıyla ilk tercih nedeni olarak dikkat çekiyor. Bunu çevresel etkileri azaltmak ve çalışan talepleri karşılamak gibi nedenler takip ediyor.  

Mobilite Çözümlerine İlgi Sürüyor

Rapor sonucuna göre firmaların mobilite çözümleri arasında en az bir çözümü uygulama oranı %65. Tercih edilen mobilite çözümleri arasında hali hazırda Türkiye’de toplu taşıma %22, araç/nakit ödeme %16, mobilite bütçesi tahsisi %14, kısa/orta dönem kiralama %14 olarak dağılım gösteriyor. Dünyada ise %21 ile toplu taşıma, %19 ile yolculuk paylaşımı, %17 ile araç/nakit ödeme çözümünün öne çıktığı görülüyor.

Metodoloji 2023/2024

Bu çalışma bağımsız bir araştırma şirketi olan Ipsos tarafından 21 Ağustos 2023 ile 13 Kasım 2023 tarihleri arasında 30 ülkede 8.605 şirket karar vericisiyle görüşmeler yapılarak gerçekleştirildi. CATI sistemi ile yapılan ankete en az bir şirket aracı olan firmaların karar vericileri katıldı.

Türkiye’deki 300 görüşmecinin dağılımı şu şekildeydi:

• %33’ü 10’dan az çalışanı olan şirketlerdi

• %20’si 10 ila 99 çalışanı olan şirketlerdi

• %27’si 100 ila 249 çalışanı olan şirketlerdi

• %20’si 250 veya daha fazla çalışanı olan şirketlerdi

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ 

PAZARLIK BECERİ ANKETİ 

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

Birden Fazla İşyerinde Çalışanların Sosyal Güvenliği

Birden Fazla İşyerinde çalışanların Sosyal Güvenliği

Birden Fazla İşyerinde çalışanların Sosyal GüvenliğiBilindiği üzere 5510 sayılı Kanunun 4. Maddesi ile sigortalı olması gerekenler ve tabii olacağı sigortalılık statüleri belirlenmiştir. Buna göre; hizmet akdiyle çalışanlar 4/a (eski ismiyle SSK), kendi nam ve hesabına çalışanlar 4/b (eski ismiyle Bağ-Kur), devlet memuru olarak çalışanlar ise 4/c (eski ismiyle Emekli Sandığı) sigortalısı olarak sınıflandırmıştır. Yazımızda kişilerin birden fazla işyerinde çalışması halinde ortaya çıkacak durumu ve bu kişilerin tabii olacağı sigortalılık statülerini ele alacağız.

İlk olarak şu sorunun cevabını vererek yazımıza başlayalım, kişilerin birden fazla işyerinde çalışamayacağı yönünde gerek sosyal güvenlik mevzuatı gerekse iş kanunun yönünden herhangi bir engel bulunmamaktadır, dolayısıyla kişiler birden fazla işyerinde ve farklı statülere tabii çalışabilirler. Şimdi statülerine göre sigortalıların birden fazla işyerinde çalışması durumunu sosyal güvenlik mevzuatı açısından değerlendirelim.

Hizmet akdiyle çalışanlar olarak bilinen 4/a sigortasına tabii bir işçi yine aynı statüye tabii olarak başka bir işyerinde çalışması halinde, bu kişi her iki işyerinden de 4/a sigortalısı olmak zorundadır. Bu konuyu bir örnekle anlatmak gerekirse; gündüzleri A işyerinde hizmet akdine tabii büro görevlisi olarak çalışan bir kişi, akşamları B işyerinde garson olarak çalışmaktadır, bu durumda bu kişi her iki işyerinden de 4/a sigortalısı olarak bildirilmek zorundadır, bu durumda olan kişilerin herhangi bir işyerinden sigortasının yapılmaması ve bu durumun da tespit edilmesi halinde, sorumluluğunu yerine getirmeyen işveren hakkında idari yaptırım uygulanacaktır.

Kendi nam ve hesabına çalışanlar olarak bilinen 4/b sigortalısının, yine aynı statüye tabii başka bir işyerinde daha çalışması halinde sigortalılık durumlarında herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Bu konuyu da şöyle örnekleyelim, kendi namına A pastanesini işleten 4/b sigortalısı kişi daha sonra inşaat işi yapan B şirketine de ortak olmuştur, bu durumda zaten 4/b sigortalısı olan kişi hakkında ayrıca bir işlem yapılmayacaktır.

Hizmet akdiyle bir işyerinde 4/a sigortalısı olarak çalışan bir kişinin aynı zamanda kendi nam ve hesabına yani 4/b sigortalısı olarak çalışması halinde ise bu kişi yalnızca 4/a sigortalısı sayılacak ve 4/b sigortalılığı açısından kendisinden prim tahsilatı yapılmayacaktır. Tam tersi durumda yani kendi nam ve hesabına çalışan 4/b sigortalısı kişinin, başka bir işyerinde hizmet akdine tabi 4/a sigortalısı olarak çalışmaya başlaması durumunda da bu kişinin yalnızca 4/a sigortalılığı geçerli sayılacaktır. Bu konuyu da şöyle örneklendirelim; A şirketinin ortağı 4/b sigortalısı bir kişinin, B işyerinde hizmet akdine tabii çalışmaya başlaması halinde bu kişi yalnızca B işyeri üzerinden 4/a sigortalısı olacaktır, A şirketi üzerinden mevcut olan 4/b sigortalılığı geçerli olmayacak (pasif olacak) ve A şirketi üzerinden bu kişi adına prim ödemesi yapılmayacaktır. Ancak hizmet akdiyle çalıştığı B işyerinden ayrılması halinde yeniden A şirketi üzerinden zorunlu 4/b sigortalılığı devam edecektir.

Devlet memuru olarak görev yapan 4/c sigortalısı kişilerin 657 sayılı Kanun gereği başka bir işyerinde çalışması resmi izinler hariç mümkün değildir, bu nedenle bu konuda değinilecek pek bir husus olmamakla birlikte 4/c sigortalısı bir kişinin diğer statülere tabii çalışması halinde ise yalnızca 4/c sigortalılığının gereçli olacağının bilinmesi yeterli olacaktır.

 

Birden fazla işyerinde çalışma ile ilgili en çok sorulan sorulardan bir tanesi; işyerinde 4/a sigortalısı olarak çalışan bir işçinin başka bir işyerinde yine 4/a sigortalısı olarak işe başlaması halinde işverenlerinden izin alıp almayacağı hususudur;

İşe başlamadan önce işçi ve işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinde işçinin başka bir işte çalışamayacağı yönünde işçi ve işveren anlaşmışlarsa bu durumda işverenin onayı olmaksızın işçinin başka bir işte çalışması iş sözleşmesinin koşullarına aykırı davranılması sonucunu doğuracaktır dolaysıyla işveren açısından haklı fesih gerekçesi ortaya çıkacaktır. Çünkü işçi işverene karşı doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışlardan kaçınmak zorundadır. Bu konuda Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 15.6.2015 tarihli ve 2015/4567 Esas, 2015/12025 Karar sayılı kararı da bulunmaktadır. Ancak iş sözleşmesinde işçi ve işveren arasında işçinin başka bir işyerinde çalışmamasını içeren bir madde bulunmaması halinde işçinin başka bir işyerinde çalışması durumu işveren açısından haklı fesih sebebi sayılamayacağından işçinin başka bir işe başlamadan önce işvereninden onay almasına gerek bulunmamaktadır.

Birden fazla işyerinde çalışma ile ilgili en çok sorulan sorulardan diğer bir tanesi ise; birden fazla işyerinde 4/a sigortalısı olarak çalışmanın emeklilik açısından avantaj sağlayıp sağlamayacağıdır?

Mevcut sosyal güvenlik mevzuatında emekli aylığı hesaplanırken ele alınan temel unsurlardan bir tanesi prim ödeme gün sayısı, diğeri ise aylık prime esas kazanç tutarıdır. İki ayrı işyerinde çalışan işçi açısından her iki işyerinden de sigortalı bildirimi yapılmakta ise de burada aylık çalışma süresi 30 günü geçemeyeceğinden toplam bildirim 30 günü geçse bile aylık çalışma 30 gün kabul edilecek ancak prime esas kazançlar toplamının ise tamamı esas alınacaktır. Bu durum kişi adına aylık prime esas kazanç yönünden bir avantaj oluşturacaktır. Bu konuyu da bir örnekle anlatarak yazımıza son verelim. Örneğin; Ahmet, gündüzleri bir mağazada satış görevlisi olarak çalışıyor akşamları ise bir özel eğitim merkezinde kısmi süreli öğretmenlik yapıyor. Ahmet’i çalıştığı mağaza 2024 Mayıs ayında 30 gün 28.000,00 TL bürüt ücret üzerinden sigortalı bildirirken, özel eğitim merkezi ise 2024 Mayıs ayında 15 gün 20.000,00TL bürüt ücret üzerinden sigortalı bildirmektedir. Buna göre Ahmet hakkında 2024 Mayıs ayında her ne kadar iki işyerinden toplam 45 gün bildirim yapılmış ise de Ahmet’in ay içerisinde ki toplam çalışma gün sayısı 30 gün olarak kabul edilecektir ancak ay içinde her iki işyerinden yapılan prime esas kazançları toplanarak 48.000,00 bürüt ücret üzerinden aylık prime esas kazanç değerlendirilecektir, bu durum ise Ahmet’e emekli aylığı hesabında önemli bir avantaj sağlayacaktır.

Sonuç itibariyle; 4/a veya 4/b sigortalısı kişilerin birden fazla işyerinde çalışmalarında yasal herhangi bir engel olmadığı, birden fazla işyerinde çalışırken  4/a ve 4/b sigortalı statüsünün çakışması durumunda yalnızca 4/a sigortalılığının geçerli olacağı, iş sözleşmesiyle anlaşmaya varılmış ise işçinin ikinci bir işyerine başlaması için işvereninden rıza istemesi gerektiği aksi takdirde bu durumun iş akdinin haklı feshinde neden olacağı ile birden fazla işyerinde 4/a statüsünde çalışılması halinde çalışılan tüm işyerlerinden de sigortalı olmanın zorunlu olduğu ve bu durumda aylık çalışma gününün 30 günü geçemeyeceği için işçinin çalışma gün sayısı yönünden herhangi bir avantajının olmayacağı ancak aylık prime esas kazançları yönünden (ayık toplam kazanç esas alınacağından) avantaj sağlayacağı bilinmelidir.

 

Yenilenebilir Enerji Üretiminin Payı Yüzde 53 Oldu, Enerjide Yeşil Dönüşüme YEKA ve YEKDEM Desteği Kritik Önem Taşıyor

Satınalma Eğitimi Yenilenebilir Enerji üretiminin Payı Yüzde 53 Oldu, Enerjide Yeşil Dönüşüme Yeka Ve Yekdem Desteği Kritik önem Taşıyor

Satınalma Eğitimi Yenilenebilir Enerji üretiminin Payı Yüzde 53 Oldu, Enerjide Yeşil Dönüşüme Yeka Ve Yekdem Desteği Kritik önem TaşıyorTürkiye’de yenilebilir enerji kaynaklarından sağlanan enerji üretimi artmaya devam ediyor. YEKA ve YEKDEM programlarıyla sağlanan katkıların, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini güçlendirirken dışa bağımlılığı azalttığını kaydedildi “Ülke olarak, Avrupa bölgesi yenilenebilir enerji kullanımında 5. sıradayız. 2024 Nisan ayı sonunda yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı yüzde 53 seviyesine ulaştı. Sektörün gelişmesi için kamu yönetiminin desteği kritik ve verilen destek tüm ülkeye artı değer olarak geri dönüyor. Enerji sektöründeki bu gerçekliğe dikkat çekerken Dünya Çevre Günü’nü de kutluyor, temiz enerji farkındalığının daha da artacağı yeşil yarınlara hep birlikte ulaşacağımıza inanıyorum.” dedi.

Türkiye’nin yenilenebilir dönüşüm için geliştirilen teşvik programlarının, enerji arz kompozisyonundaki hızlı dönüşüme olumlu etkisine dair açıklamalarda bulunuldu. Ülke olarak, Avrupa bölgesi yenilenebilir enerji kullanımında 5. sıradayız. Nisan ayı sonunda yenilenebilir enerjinin elektrik üretimdeki payı yüzde 53 seviyesinde gerçekleşti. Kamu yönetiminin dönüşüme hız katan teşvikleri ve enerji üretiminde yerli ekipman kullanımında sunulan katkı payı, enerjide yeşil dönüşümü hızlandırdı, sanayi ürün yelpazemizi genişletti, ihracata katkı sağladı. Türkiye’nin enerji sektöründe sürdürülebilir ve çevreye duyarlı politikaları benimsemesi, ülkenin enerji güvenliğini sağlamaya ve ekonomik kalkınmayı desteklemeye yönelik önemli bir adım oldu. Yenilenebilir enerji kaynakları, alternatifleri olan fosil yakıtlara oranla ekonomik uzun süreli marjinal maliyetleri ile elektrik enerjisi tüketimi yoğun sektörlerimizin rekabet edebilirliğini artırıyor. Bununla birlikte, ülkemizin ortalama elektrik enerjisi maliyetlerinin düşmesine de katkıda bulunuyor. Sanayimizin sermaye birikimini kuvvetlendiriyor ve kendi dönüşümü ile verimini artırmasını sağlıyor. Yerli katkı payı ise bu süreçte önemli bir katalizör görevi üstlendi. Kamu yönetiminin öngörülü politikaları ve uygulamaya verdiği destek, ülkemize artı değer olarak geri dönüyor.

“Yerli ekipman üreticilerine destek elzem”

Yenilenebilir enerji üretiminde kullanılan ekipmanlar için sunulan yerli üretim katkı payı ve yenilenebilir enerji projelerini hayata geçiren kuruluşlara sağlanan yatırım teşvikleri yeşil dönüşüme hız kazandırıyor. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları, kısaca YEKA yöntemi,  üretim ekipmanlarının yerli üretim oranlarının kademeli olarak artırıldığı şekilde yerli sanayinin gelişimine destek verdi. YEKA ve YEKDEM programlarının yerli ekipman üreticileri için de olumlu sonuçlar sağlıyor. Bu programlar sayesinde Türkiye, yenilenebilir enerji alanında önemli yetkinlikler kazandı ve uluslararası alanda üretim kalitesi ile ön plana çıkan bir oyuncu haline geldi. Ancak bazı zorluklar da yok değil. Yüksek enflasyon ve para biriminin öngörülemeyen ani değer kaybı gibi ekonomik koşullardaki değişimler, YEKA, YEKDEM yerli katkı payı teşviklerinin verimliliğini olumsuz yönde etkileyebiliyor, bu durum teşvik mekanizmasının etkinliğini de düşürüyor ve yatırımları yavaşlatıyor. Sürdürülebilir büyüme ve topyekûn kalkınma için yenilenebilir enerji ve sanayide yeşil dönüşüm şart.

YEKA ve Yenilenmiş YEKDEM gibi destek programlarında yer alan yerli katkı payı uygulamasının, TL bazlı olarak tespit edildiğini, enflasyon endekslerine ve yabancı para birimlerine bağlı periyodik ayarlamaların zamansal olarak geriden gelişi ile arzu edilen katkıyı sağlayamadığını, finans kuruluşlarının proje finansmanına mesafeli yaklaşmalarına neden olduğunu da vurgulandı. Birinci YEKDEM döneminde olağanüstü bir hızla yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişimiz bugün ortalama enerji maliyetlerimizi düşürmemizi sağlamıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik üretimi yatırımlarında, yatırım hızının korunması ve yerli ekipman üreticisinin üretim yelpazesini geliştirebilmesi ve ihracat hacimlerini artırması için YEKDEM ve YEKA fiyat ayarlama metodolojisine dayalı yatırımcı kayıplarının ortadan kaldırılması elzemdir. Bu sebeple formülün işletme sıklığı, aylık seviyede olduğu gibi aylık süre içinde yaşanan kayıplar da bir sonraki aylık döneme eklenmek suretiyle giderildiği takdirde veya YEKDEM birinci dönemindeki uygulama temel alındığında dönüşüm hızlanacak ve ülkemizin uzun süreli rekabetçiliği güvence altına alınacaktır. Bu sayede Türkiye, hem kendi enerji ihtiyaçlarını daha sürdürülebilir bir şekilde karşılayabilir hale gelecektir hem de yeşil dönüşümde ihtiyaç olan ekosistemin oluşum sürecini daha etkin bir şekilde hızlandıracaktır. Ayrıca, ülkemiz sanayisi enerji üretimine dayalı karbon vergisinin yükünden de ari kalacaktır. Sanayi kuruluşlarımızın bu sayede elde edecekleri sermaye birikimi kendi alanlarında yeşil dönüşüm ile verim artışı yatırımlarına kaynak yaratacaktır.” açıklamalarını yaptı.

Enerjide fiyat artışlarına karşı reçete yeşil dönüşüm

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın EPDK ve TEİAŞ, global enerji ekosistemi açısından örnek teşkil edecek çalışmalara imza attığını, yerli imkanlarla enerji üretimine yönelik desteğin sürdüğünü ve enerji fiyatları konusuna dikkatler çevirildi. Henüz etkilerini kuvvetli yaşamadık ancak karbon salımı olan gelişmiş ülkelerin piyasalarında fiyat artışları yaşanıyor. Bu artışların bizim sanayimize de yansıdığı ve ilerleyen süreçte daha fazla hissedileceği aşikar. Reçetenin başında yenilenebilir enerjiye hızlı dönüşüm geliyor.

YEKA ve YEKDEM’e dair değerlendirmelerinin yanı sıra “Sürdürülebilir temiz bir gelecek için hepimize büyük sorumluluklar düştüğünün altını bir kez daha çizmeliyiz. Dünya üzerindeki doğal kaynakların sınırsız olmadığını ve iklim değişikliği gibi küresel sorunların ciddiyetini her geçen gün artarak müşahede ediyoruz. 2023 yılında yenilenebilir enerji yatırımları, fosil yakıtlara yapılan yatırımları geride bırakarak rekor seviyeye ulaştı. Bu oran önümüzdeki yıllarda artmaya devam edecek. Yenilebilir enerjinin odağında gerçekleştirilen yatırımlarımıza enerji verimliliği esaslı Araştırma-Geliştirme faaliyetlerini ve gelişen teknolojik uygulamaları da alarak başta ülkemiz olmak üzere her nerede ihtiyaç varsa yenilenebilir enerji üretim projelerimize kararlılıkla devam etmeliyiz.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Bilişim 500’ün İlk Verileri Açıklandı Bi̇li̇şi̇m Dünyasının Geli̇rleri̇ Yüzde 88 Arttı

Satınalma Eğitimi Bilişim 500’ün Ilk Verileri Açıklandı Bi̇li̇şi̇m Dünyasinin Geli̇rleri̇ Yüzde 88 Artti

Satınalma Eğitimi Bilişim 500’ün Ilk Verileri Açıklandı Bi̇li̇şi̇m Dünyasinin Geli̇rleri̇ Yüzde 88 ArttiTürkiye bilişim sektörünün en önemli referans kaynağı olan “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500”ün ilk verileri geldi. 2023 yılında sıralamaya giren şirketlerin toplam geliri, bir önceki yıla göre TL bazında yüzde 88, USD bazında ise yüzde 31 büyüdü. Ayrıca veriler, pazarın BT donanımı gelirlerinin küçüldüğü, yazılım ve hizmetin büyüdüğünü gösteriyor.

Bilişim dünyasının heyecanla beklediği ve bu sene 25. kez “Evren Boşlukları Sevmez” mottosuyla gerçekleştirilen “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500”ün ilk verileri açıklandı. Ülkemizin her noktasından bilişim şirketlerinin katıldığı araştırmaya göre; 2023 yılında sıralamaya giren şirketlerin toplam geliri bir önceki yıla göre TL bazında yüzde 88, USD bazında ise yüzde 31 büyüdü ve son 4 yılın en yüksek büyüme oranına ulaşıldı. TL bazında büyüme; 2022 yılında yüzde 74, 2021 yılında yüzde 54, 2020 yılında ise yüzde 42 idi.

En Yüksek Büyüme Gösteren İlk 5 Şirket Yazılım ve Hizmet Alanında Faaliyet Gösteriyor 

Araştırmada elde edilen ilk verileri değerlendiren Bilişim Zirvesi Şirketi Araştırma ve Veri Hizmetlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Özlem Unan, 2023 yılında araştırmaya katılan şirketlerin 3’te 1’inin büyüme gösterdiğine dikkat çekti. En yüksek büyüme oranının yüzde 1.468 ile yazılım alanında faaliyet gösteren bir şirkete ait olduğunu da belirten Unan, “İlk analizlere göre 111 şirketin yüzde 100’ün üzerinde büyüme gerçekleştirdiğini görüyoruz. En yüksek büyüme gösteren ilk 5 şirketin ortalama büyümesi yüzde 680 ve büyüyen şirketler yazılım ve hizmet alanında faaliyet gösteriyor” diye belirtti.

2023 yılı ilk verilerine göre gelirlerinde daralma olan şirketler ise ağırlıklı olarak donanım şirketleri oldu. Bu sonucu değerlendiren Unan, “Bilişim 500 başvurularından gelen ilk verilere göre pazarın BT donanımı gelirlerinin küçüldüğünü yazılım ve hizmetin büyüdüğünü söyleyebiliriz. Yazılım alanında geçen sene de gördüğümüz bu ivme, bu sene daha da artarak öne çıkıyor. Demek oluyor ki; Türk bilişim sektörünün itici gücü yazılım olmaya devam ediyor” açıklamasında bulundu. 

“Pazarın dinamikleri çok değişti, gündemimiz yapay zekâ”

Bilişim 500 araştırmasını çeyrek asırdır gerçekleştirdiklerini ifade eden Unan, “Geçmiş yılları analiz ettiğimizde elbette pazar dinamikleri, teknolojiler ve çözümler çok sık değişti ve gelişti. Artık gündemimiz yapay zekâ. Bununla beraber güvenlik ve risk yönetimi, bulut teknolojileri ve sürdürülebilirlik 2024 için öncelikli konular olmaya devam edecek” dedi.

Sonuçlar 7 Ağustos’ta Açıklanacak

Bu yıl “Evren Boşlukları Sevmez” mottosuyla gerçekleştirilen “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500”ün sonuçları 7 Ağustos tarihinde İstanbul, Fişekhane’de düzenlenecek ödül töreniyle açıklanacak. Bilişim 500 Ödül Töreni sponsoru KoçSistem, tören sonrası dağıtılacak İlk 500 Bilişim Şirketi Yayını sponsoru ise Odine oldu. Bilişim 500 Ödül Töreni’nde her yıl olduğu gibi sektörde 35 yılını geride bırakan profesyoneller onurlandırılacak.

Türkiye’de İşsizlik Oranı TÜİK Verilerine Göre Gerilemeye Başladı !

Satınalma Eğitimi Türkiye'de İşsizlik Oranı Tüi̇k Verilerine Göre Gerilemeye Başladı

Satınalma Eğitimi Türkiye'de İşsizlik Oranı Tüi̇k Verilerine Göre Gerilemeye BaşladıTürkiye’de işsizlik oranı, Mayıs ayında bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 8,4 oldu. Bu dönemde işsiz sayısı 3 milyon 11 bin kişi olarak kayıtlara geçti. Ekonomik göstergelerin ve ihracat verilerinin, ekonominin pozitif yönde ilerlemeye devam edeceğine işaret ettiği belirtiyor. Ayrıca, firmaların tasarruf tedbirleri ve Z kuşağını iş hayatına entegre etme çabaları da dikkat çekiyor.

TÜİK verilerine göre Mayıs ayında işsizlik oranı %0,1’lik düşüşle yüzde 8,4’e geriledi. Her ne kadar tek başına bu veri düşük bir oran olarak gözükse de bence bu veriyi umut verici kabul etmek lazım. Şöyle ki aynı dönemler baz alındığında MB politika faizi yüzde artmışken işsizlik oranındaki bu düşüş aslında piyasanın yatırım ve istihdam eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bu veriler ışığında kamunun istihdam ve piyasayı destekleyici uygulamalarıyla birlikte genel ekonomik görünümün pozitif yönlü hareketinin devamlı olabilir.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,4 seviyesinde gerçekleşti

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 27 bin kişi azalarak 3 milyon 11 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %8,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde %7,0 iken kadınlarda %11,0 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı, Mayıs 2022 – Mayıs 2024
(%)

1

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı %50,0 oldu

İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 273 bin kişi artarak 32 milyon 920 bin kişi, istihdam oranı ise 0,4 puan artarak %50,0 oldu. Bu oran erkeklerde %67,3 iken kadınlarda %33,0 olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı, Mayıs 2022 – Mayıs 2024
(%)

2

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı %54,5 olarak gerçekleşti

İşgücü 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 245 bin kişi artarak 35 milyon 931 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,3 puan artarak %54,5 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde %72,4 iken kadınlarda %37,1 oldu.

Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %15,0 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,3 puan artarak %15,0 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde %12,8, kadınlarda ise %19,3 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış temel işgücü göstergeleri, 15+ yaş, Mayıs 2024

Mayıs 2024 Bir önceki ay Bir önceki aya göre fark
Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın
(Bin kişi)
15 ve daha yukarı yaştaki nüfus 65 870 32 597 33 272 65 834 32 580 33 254 36 17 18
İşgücü 35 931 23 603 12 328 35 686 23 489 12 197 245 114 131
İstihdam 32 920 21 949 10 970 32 647 21 808 10 840 273 141 130
İşsiz 3 011 1 654 1 357 3 038 1 681 1 357 -27 -27 0
İşgücüne dahil olmayanlar 29 939 8 994 20 945 30 148 9 092 21 057 – 209 -98 – 112
(%)
İşgücüne katılma oranı 54,5 72,4 37,1 54,2 72,1 36,7 0,3 0,3 0,4
İstihdam oranı 50,0 67,3 33,0 49,6 66,9 32,6 0,4 0,4 0,4
İşsizlik oranı 8,4 7,0 11,0 8,5 7,2 11,1 -0,1 -0,2 -0,1
Genç nüfusta işsizlik oranı
(15-24 yaş)
15,0 12,8 19,3 14,7 12,3 19,4 0,3 0,5 -0,1

Tablodaki rakamlar yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.
Mevsimsel etkilerden arındırma yöntemi gereği geçmiş aylara ilişkin tahminler revize edilerek yayımlanmaktadır.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,9 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 0,3 saat azalarak 43,9 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi, Mayıs 2022 – Mayıs 2024
3.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı %25,2 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 2,0 puan azalarak %25,2 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %17,4 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı %17,1 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler, Mayıs 2022 – Mayıs 2024
(%)

4

Otomotiv Üretiminde 2024’ün İlk 6 Aylık Verilerini Açıklandı !

Satınalma Eğitimi Otomotiv Üretiminde 2024’ün İlk 6 Aylık Verilerini Açıklandı

Satınalma Eğitimi Otomotiv Üretiminde 2024’ün İlk 6 Aylık Verilerini AçıklandıOtomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2024 yılının ilk 6 aylık dönemine ilişkin verileri açıkladı.
Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 4 gerileyerek 707 bin 67 adet olarak
gerçekleşti. Geçen yılın ilk 6 aylık dönemine göre paralel seyreden otomobil üretimi ise 460
bin 743 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 733 bin 559
adede yükseldi. Ticari araç grubunda, yılın ilk 6 ayında üretim yüzde 10, ağır ticari araç
grubunda yüzde 15 ve hafif ticari araç grubunda ise yüzde 9 geriledi. 2023 yılının ilk 6 aylık
dönemine göre ticari araç pazarı, ağır ticari araç pazarı ve hafif ticari araç pazarı yüzde 9
daraldı. Yılın ilk 6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet
bazında yüzde 3, otomobil ihracatı ise yüzde 2 geriledi. Bu dönemde, toplam ihracat 493 bin 527 adet, otomobil ihracatı ise 320 bin 637 adet düzeyinde gerçekleşti. 2024’ün ilk yarısında toplam pazar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 artarak 600 bin 948 adetten kapandı.

Bu dönemde, otomobil pazarı da yüzde 7’lik artış sağladı ve 462 bin 955 adede ulaştı.
Türkiye otomotiv sanayisine yön veren 13 üyesiyle sektörün çatı kuruluşu konumunda olan
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), 2024 yılının ocak-haziran dönemine ait üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini açıkladı. Buna göre, yılın ilk 6 aylık döneminde toplam otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4 azalarak 707 bin 67 adede ulaştı. Otomobil üretimi ise paralel seyrederek 460 bin 743 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 733 bin 559 adedi buldu. Yılın ilk altı aylık döneminde ticari araç grubunda üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10, ağır ticari araç grubunda yüzde 15, hafif ticari araç grubunda ise yüzde 9 geriledi. Bu dönemde, otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 73 olarak gerçekleşti. Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 73, kamyon grubunda yüzde 79, otobüs-midibüs grubunda yüzde 57 ve traktörde yüzde 71 seviyesinde gerçekleşti.

İlk 6 Ayda İhracat 17,6 Milyar Dolara Aştı

Yılın ilk altı aylık döneminde otomotiv ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 3 gerileyerek 493 bin 527 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2 düşüş kaydederken, ticari araç ihracatı ise yüzde 4 oranında geriledi. Traktör ihracatı ise 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde 18 azalarak 8 bin 332 adet olarak gerçekleşti. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı (ihracatçı birlikleri kaydından muaf ihracat ile antrepo ve serbest bölgeler farkı hariç), 2024’ün ilk altı aylık döneminde yüzde 16 ile sektörel ihracat sıralamasında ilk sıradaki yerini korudu. Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, ilk altı aylık dönemde toplam otomotiv ihracatı, 2023 yılının aynı dönemine göre paralel seviyede gerçekleşerek 17,6 milyar dolar oldu. Euro bazında ise yüzde 1 azalarak 16,2 milyar euro olarak gerçekleşti. Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatıyüzde 1 oranında gerilerken, tedarik sanayi ihracatı da yüzde 1 oranında arttı.

Toplam Pazar Yılın İlk Yarısında 600 Bin Adedi Buldu
2024’ün ilk yarısında toplam pazar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3 artarak 600 bin 948 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil pazarı da yüzde 7 oranında artış sağladı ve 462 bin 955 adet oldu. Ticari araç pazarına bakıldığında ise yılın ilk altı ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla toplam ticari araç pazarı, ağır ticari araç pazarı ve hafif ticari araç pazarında yüzde 9 geriledi. 2024 yılı ocak-haziran döneminde otomobil satışlarındaki yerli araç payı yüzde 30, hafif ticari araç pazarında yerli araç payı ise yüzde 32 olarak gerçekleşti.