Satın Alma Projeksiyonlarında PMI ve GSYİH
Müge TÜRKKAN
Ekonomik büyüme verileri, şirketlerin bütçe planlaması ve satın almaya yön verecek olan yakın dönem talep tahminlerini oluşturmada kullanılır. Makro koşulları izlemek için en yaygın kullanılan ekonomik büyüme göstergesi Gayri Safi Yurt İçi Hasıla veya GSYİH’dir. GSYİH bir ülkede veya bölgede belirli bir zaman dilimi içerisinde (genellikle çeyrek veya yıllık olarak) üretilen tüm mal ve hizmetlerin piyasa değeridir. Enflasyondan arındırılmış reel GSYİH’de iki ardışık dönem arasında oluşan fark o ülke veya bölgedeki ekonomik büyümenin ölçümlenmesinde kullanılır. Ekonominin reel anlamda büyümesi ise o ülkedeki üretimin ve istihdamın arttığı anlamına gelir. Reel GSYİH farkında yaşanan düşüş ise ekonomide durgunlaşma işareti olarak yorumlanmaktadır.
![Satın Alma Projeksiyonlarında Pmi Ve Gsyi̇h](https://satinalmadergisi.com/wp-content/uploads/2025/02/Satın-Alma-Projeksiyonlarında-PMI-ve-GSYİH-300x300.jpg)
Peki bu makro ekonomik veriyi şirket satın alma birimlerinin gözünden nasıl yorumlayabiliriz? Reel GSYİH farkı şirketin satış yaptığı ülkede orta ve uzun vadede gerçekleşebilecek talep değişimlerinin öngörülmesinde kullanılabilir. Reel GSYİH artışı bir ülkede ekonominin ısınması, üretimin, talebin ve buna bağlı olarak tedarikçi siparişlerinin artacağı şeklinde yorumlanır. Çok uluslu şirketlerde, gelecek dönem talebine ilişkin öngörüler oluştururken yalnızca ulusal ekonomik büyüme trendlerini değil aynı zamanda küresel ekonomiye ilişkin gelişmeler de dikkate alınır. İhracatçı şirketler ihracat yaptıkları ülke ve bölgelerin büyüme rakamlarını takip ederek ve aynı döneme ilişkin olası siyasi, jeopolitik gelişmeleri de değerlendirerek projeksiyonlarını oluştururlar.
Satın Alma Yöneticileri tarafından GSYİH kadar yaygın olarak kullanılan alternatif bir veri de Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) iş anketleridir. PMI verileri, dünya genelinde Satın Alma Yöneticilerine sunulan aylık anketlerinden üretilir ve ekonomisi gelişmiş ve gelişmekte olan 40’dan fazla ülkeyi kapsamaktadır. Dünya’da S&P, ISM, Markit ve Türkiye’de İSO gibi akreditasyonu olan kurumlar tarafından yapılan PMI anketlerinden imalat, hizmet ve inşaat sektörü için ayrı ayrı endeksler oluşturulur. Ayrıca tüm sektörleri içeren bileşik PMI endeksi de o bölgedeki tüm özel şirketlerin verimliliğindeki genel artış beklentisini ölçümleyebilmek için hesaplanmaktadır.
PMI anketi Satın Alma Yöneticisi katılımcılarına gelecek dönem talep durumlarına ilişkin değişimin nasıl olacağını sorar. Talepte olumlu bir artış bekleyen katılımcıların sayısı 1 katsayısı ile, değişim beklemediği için “nötr” seçeneğini işaretleyen katılımcıların sayısı 0,5 katsayısı ile ve düşüş bekleyen katılımcıların sayısı da sıfır ile çarpılıp birbirine eklenir. Toplamda çıkan rakamın 50’nin üzerinde olması o sektörde ekonomik büyüme beklendiğine, altında olması ise durgunluk yaşanabileceğine işaret olarak yorumlanır. Çıkan sonuçlar 50’den ne kadar uzaksa büyüme veya durgunluğun etkisinin o kadar belirgin olması beklenir.
Kısaca hem GSYİH hem de PMI verilerinde ölçümlenmesi amaçlanan kavram ekonomik büyüme ve satın alma yöneticileri açısından bu veri ile öngörülmek istenen ise gelecek dönemde oluşacak talep diyebiliriz. Satın alma yöneticilerinin gerçekleşen siparişleri GSYİH’ye gerçekleştirmeyi bekledikleri siparişleri ise ilgili ülke ve sektörün PMI verilerine yansıyor.
Bu durumda satın alma projeksiyonlarını kullanırken bu iki veriden hangisini öncelikli olarak kullanmak daha doğru olur?
GSYİH verilerini değerlendirirken Satın Alma Yöneticilerinin göz önünde bulundurması gereken faktörler aşağıdaki gibidir:
- GSYİH verileri özel sektör talebini birincil derece etkilemeyen devlet harcamalarını da kapsamaktadır. Bunlara örnek olarak sadece kamu kaynakları kullanılarak yapılan tüm yatırım ve harcamaları gösterebiliriz.
- GSYİH verileri her çeyrek için yayınlanır ve ilk yayınlanan rakamlar genellikle ilk iki ayı kapsayan tahmini dönem sonu rakamlarıdır. Yayınlanan tahmini rakamlar daha sonra revize edilir. Bu da satın alma yöneticileri açısından net öngörülerin yapılmasını geciktirir.
- GSYİH verilerinin hesaplanmasında dünya genelinde farklı metodolojiler kullanılabilmektedir. Örneğin: Amerika’da GSYİH harcamalarına ilişkin tahminler iş dünyası, hane halkı ve devlet harcamalarına öncelik verirken Avrupa’daki verilerde imalat sanayi önceliklidir.
Satın alma projeksiyonunu oluştururken PMI verilerini dikkate alan bir yönetici ise yukarıda belirtmiş olduğumuz PMI endeks hesaplama metodolojisinin “olumlu”, “olumsuz” ve “nötr” ifadeleriyle yorumlanan dar alanında ilerlemek zorundadır. PMI anketi, yakın geleceğe ilişkin beklentiyi gösterdiği ve GSYİH’deki gibi net bir yüzdesel artış veya düşüş içermediği için yüzdesel büyüme beklentileri bu veriler üzerinden ancak yine gerçekleşen reel GSYİH rakamlarını referans alan varsayımlar yoluyla oluşturulabilir.
Buna karşın PMI verilerinin GSYİH verilerinin aksine kamu harcamalarını kasıtlı olarak dışlaması kamu sektörü ile ilgili faaliyeti hiç olmayan veya kısıtlı olan şirketler için daha arınmış bir görüntü sağlar. Ayrıca PMI verilerinin aylık olarak yayınlanması verilerin revize ve tahmini GSYİH rakamlarına göre daha güncel olduğu anlamına gelir. Son olarak PMI verilerinin hesaplanmasının tüm dünyada ve tüm veri sağlayıcılar için aynı olması ülkeler arası karşılaştırmaları GSYİH’ya nazaran daha mümkün hale getirir.
Sonuç olarak satın alma projeksiyonlarını oluşturan yöneticilerin bu öngörülerini kısa vadede Nakit Akış Projeksiyonu için kullanacakları zamanlarda PMI verilerini, Bütçe Planlama ve Stratejik Planlama için kullanacakları zamanlarda ise reel GSYİH verilerini öncelikli alarak kullanmaları verimlilikte avantaj yaratacaktır.
Geçmiş karşılaştırmalar reel GSYİH değişimlerinin bileşik PMI verileri ile arasında doğrusal bir neden sonuç bağlantısı, bir başka deyişle “pozitif korelasyon” olduğunu göstermektedir. Buna ilaveten bu iki veri arasındaki pozitif korelasyonun bağımlı değişkeninin GSYİH ve bağımsız değişkenin de onun öncül göstergesi olan PMI verileri olduğunu hesaba katmak gerekmektedir. Buna karşın Pandemi dönemi gibi beklenmedik arz/talep kesintileri ve devlet destekleri olan dönemler bu korelasyonda istisnalar yaratabilir.