Genelde ikili tartışmalarda, sürtüşmelerde hatta didişme de denilen kavga yada sükûnet öncesinde taraflardan biri tarafından diğerine sarf edilen soru cümlesidir. Ama benim, kişinin kendisi hakkındaki bir bilgiyi neden karşı tarafa sorduğunu (hatta höykürüldüğünü) anlayamadığım bir sorudur bu;
- Sen benim kim olduğumu biliyor musun?
Cevap;
- Yoooo ?!?! Hem bilsem ne olacak ki ? (“Fark etmez, ben yapacağımı yaparım aslanlar gibi de dayağımı yerim.” Erkeklik Modu Devrede)
Ya da,
- Sen benim kim olduğumu biliyor musun ?
Cevap;
- Niye ? Sen kim olduğunu mu unuttun ?(“Ben işin itlik tarafındayım. Sonucun ne olacağı konusunda da en ufak fikrim yok.” Şuur Modu Kapalı)
Hatta,
- Sen benim kim olduğumu biliyor musun ?
Cevap;
- Sanırım bu belli ! Yani az çok tahminde bulunabilirim de konu bu değil. Asıl sen, senin kim olduğunu biliyor musun ?(“İletişimle ve kıvrak zekamla ben bu odunu dövmekten beter ederim.” Felsefe Modu Devrede)
İşte bu sonuncusu verilecek en şok edici cevaptır.
Sonuç mu?
Sonuç aşağıdaki şıklardan biridir genelde:
- Bu beklenmedik cevap sonrası höyküren şahıs düşünmeye ve düşünerek konuşmaya başlar ve olay yavaş yavaş tatlıya bağlanır.
- Cevap biter bitmez höyküren kişi ilk yumruğu vurur ve sonra da “-Ne dedi, şimdi bu bana?”
- Cevabı veren kişinin alkollü ya da meczup olduğuna, yancıları tarafından ikna edilecek höykürücü kişiye “- Ya bırak, bu deliyle uğraşma!” denilerek olay yerinden uzaklaştırılır.
- Mevzu, kimin kime ne dediği, olayın aslında ne olduğu, sonucun ise ne olması gerektiği belli olmayan bir vaka olarak karakol kayıtlarına geçer.
- Hepsi ya da Hiçbiri (Aslında ben de bilmiyorum)
Biz şimdi son cevaba biraz yakından bakalım;
Ne demişti dostumuz: “Sanırım bu belli ! Yani az çok tahminde bulunabilirim de konu bu değil. Asıl sen, senin kim olduğunu biliyor musun ?”
İşte önemli kısım burası;
Asıl sen, senin kim olduğunu biliyor musun ? Peki, bizler gerçekten kim olduğumuzu biliyor muyuz ?
Sevgili okuyucu,
Soru size; en son ne zaman oturup kendinizle sohbet ettiniz? Baş başa kaldınız ?
Siz sizi ne kadar tanıyorsunuz ?
Öyle ya, işyerimizde çalıştığımız kişileri seçerken bile bin türlü analiz ve mülakat teknikleri kullanıyoruz. Peki ömrümüzün sahibi olan kendimizi neden analiz etmiyoruz. Kendimiz tanırsak belki onu sürekli zorlamaktan ve huzursuz edecek durumlara düşürmekten koruyabiliriz.
Ne dersiniz Sayın okuyucu, denemek ister misiniz ?
Denemek isteyenler için aşağıya kişilik ve karakter anlama sorularından seçtiğim 25 tanesini bırakıyorum. Ben kendim, şahsen bizzat kendim üzerinde denedim ve çok şaşırdım.
“- Bu ben, ne acayip biriymişim ya hu?” dediğim anlar bile oldu. Önce garipsedim ama sonra ben kendi kendimle tanıştım.
Sevdim bile.
İşte sizin için seçtiğim kendinizle tanışma sorularınız:
- En sevdiğim yemek ve onu en son yediğim yer neresi ?
- Dünyanın en güzel yeri neresi ?
- İzlediğim en kötü film hangisi ?
- En sevdiğim kıyafetim hangisi ?
- En çok kızdığım şey nedir ?
- Ölmeden önce yapmak istediğim 3 şey ne ?
- En çok şükrettiğim şey ne ?
- Hayattaki en büyük pişmanlığım nedir ?
- En çok korktuğum şey nedir ?
- Günümün mükemmel olması için gereken şeyler neler ?
- İnternetsiz mi yoksa banyo yapmadan mı yaşayamam ?
- İnsanların toplum içinde yaptığı en sinir bozucu şey ne ?
- Hayalimdeki akşam yemeği davetlimi tarif eder misin ?
- Bugün bir milyon dolar kazanırsam, yarın ne yapardım ?
- Hayatımdaki en önemli kişi kim ?
- Hayatımda beni evimdeymiş gibi hissettiren kişi kim ?
- Bir akıl hocam var mı ?
- Kaç tane yakın arkadaş idealdir ?
- Şimdiye kadar aldığım en iyi iltifat neydi ?
- İnsanların sadece bana bakarak asla tahmin edemeyecekleri şey nedir ?
- En çok neye gülerim ?
- Kendimde değiştirmek istediğin şey nedir ?
- İşimin en heyecan verici yanı ne ?
- Sonradan bir fırsat olan ama ilk önce hata gibi anladığım olay ne idi ?
- İlk para kazandığım işim hangisiydi ?
Görünen o ki, kişi çevresini anlamaya çalışmak kadar kendini de anlamaya çalışsa “-Sen benim kim olduğumu biliyor musun? diye sorular sormasına da gerek kalmıyormuş.
Son olarak kendini bilmekle ilgili çok net ve iddialı bir sözle tamamlamak istiyorum yazımı. Sözün sahibi şu sıralar oldukça değerlenen 100 USD üzerinden fotoğrafı olan kişi.
Amerika Birleşik Devletler Eski Başkanlarından Sayın Benjamin Franklin: “SON DERECE SERT OLAN ÜÇ ŞEY VARDIR: ÇELİK, ELMAS VE KENDİNİ BİLMEK.”
İşlemesi oldukça zor olan madenlerle bir tutulan “Kendini Bilmek” kavramını, Sayın Benjamin Franklin’in aksine bu yolda kendine vakit ayırabilen herkesçe sanılanın aksine halledilebilecek bir konu olarak görmekteyim.
Kendinizle tanışmanızı size de tavsiye ederim.
Saygılarımla.
Zafer URFALIOĞLU