Dr. Mehmet KAPLAN
İşletmeler görüldüğü ya da işleyiş sisteminde sıklıkla bahsedildiği gibi sadece kantitatif verilerle faaliyet gösteren kurum/kuruluşlar değillerdir. Belki işleyiş sisteminin içinde kantitatif veri yani niceliksel veriler, niceliğe bağlı olan veya miktarla ilgili olan veriler önemli olsa da tek başlarına hızla değişen/dönüşen günümüz iş/işletmecilik koşullarında yeterli olmamaktadırlar. Bu yeterli olmamanın aşılması için işletmelerin kantitatif verilerin ötesinde sosyoloji, antropoloji, tarih, felsefe, psikoloji alanlarından ağırlıklı olarak yararlanarak kantitatif verilerin yanında kalitatif verileri yani niteliksel verileri de etkili bir şekilde kullanmaları gerekmektedir. Kaldı ki, bunlar birbirinin alternatifi olmamakla birlikte; birbirinin etkin bir şekilde tamamlayıcısı olarak ifade edilirler.
İşletmelerin kalitatif verileri de kullanma gereksinimi soft sistem düşüncesine (SSD) zemin hazırlamıştır. Dolayısıyla SSD iş/işletmecilik faaliyetleri için düşünüldüğünde olan/olası sorunların ne olduğunun net olarak bilinmediğini veya bireyden bireye değişebileceğini kabul eder. Bu nedenle öncelikle sorunların nedenini açıklamaya çalışır. Sorunlar her zaman net ifadeler içermedikleri gibi çoğu zaman iyi yapılı olmayan, karmaşıklık ve kaos barındırmaktadırlar. Dahası bir sorunun çözümü o ana özgü bir çözüm olabilir; başka anlarda başka çözümler isteyebilir. Dolayısıyla SSD işletmelerin bir sistem dahilinde çalışmanın ötesinde işletmenin hedeflerine ulaşırken ilişkilerinin de sürdürülebilirliğini sağlamasına odaklanır. Hedeflere ulaşmanın yanında (kantitatif veri) ilişkilerin sürdürülebilirliği (kalitatif veri) önemli olarak değer bulur. İlişkilerin sürdürülebilirliğini sağlamak sadece kantitatif verileri içeren optimizasyonla değil, öğrenme süreci ile de mümkün olur. İşletme için öğrenme süreci etkinliği artırıcı bir yayılımdır.
İşletmelerin SSD ile olan/olası sorunlara anlık olan çözümleme ile sorunun olduğu durumu değiştirebileceği ve yeni durumda yeni sorunları tetikleyebileceğini bilerek sadece hedef odaklı bir düşünce ile yola çıkılmamalıdır. Hedeflerin o ana özgü ve statik oldukları bilinmelidir. Yaşadığımız zaman diliminde dünyanın sürekli değiştiği, işletmelerin her an rekabetle yüzleştiği bir ortamda ilişkilerinin sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli unsur SSD’dir. Nitekim dünyanın farklı ülkelerinde, farklı alanlarda ve turizm, sağlık, sigortacılık gibi sektörlerde SSD’yi kullanan çalışmalar yapılmış ve SSD’nin başarılı sonuçlar ürettiği tespit edilmiştir. Dolayısıyla işletmelerinde SSD ile aşağıdaki eylemleri gerçekleştirmeleri gerekmektedir:
- Hedeflerle birlikte ilişkilerin sürdürülebilirliğine yönelmek,
- Sorun ile sorunun durumuna yönelmek,
- Sorun nasıl çözülür ile sorunu yaratan nedir/nasıl iyileştirilebilir sorularına yönelmek,
- Optimizasyon ile öğrenme kültürüne yönelmek,
- Kantitatif verilerle kalitatif verilere yönelmek.
Kaynak ve ayrıntılı okuma önerisi: Aşağıdaki eserler konu ile ilgili kaynak ve bilgilendirmeyi artırmaya yöneliktir.
- Checkland, P. (1981). Systems Thinking, Systems Practice. Wiley. Chichester.
- Tecim, V. (2004). Sistem Yaklaşımı ve Soft Sistem Düşüncesi. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 19(2): 75-100.