“Mutfaklarda Yeni Dönem Sağlıklı Beslenme”
Dünya Gastronomisinde ve Yemek Kültüründe Son yıllarda ön plana çıkan bir oluşum Slow Food – sağlıklı beslenme bu iki birliktelik. Slow Food anlamı ise yemek masasında yavaş yemek, yani sadece doymak karın doyurmak değil lezzet almak yediği yemeği sindirerek yavaş ve yorumlayarak masa etrafında konuşarak lezzet, tat, besin değeri gibi yemeği öne çıkaran detayları tartışarak yemek. Bu akımı Dünya genelinde başlatan kişi ise 1982 yılında İtalyan sosyolog-gazeteci Bay Carlo Petrini olmuş ve bu oluşumu ülkeler genelinde dernekleşmeye sosyal yönde gruplar, birlikler oluşturarak tüm dünya genelinde duyulmasını ve destek görmesini sağlamış.
Slow Food her şeyden önce ciddi anlamda bir `insan hakları` harekâtı gibide algılanabilinir. Bu algıyı savunmadaki amacım ise yemek masasının sadece karın doyurma olmadığı tam aksine aileleri, arkadaşlıkları, dostlukları, iş ortamlarını gibi benzeri güzel oluşumları birleştiren bir kültür bir adap olduğu kaçınılmazdır. Slow Food Televizyon programlarına da sufle vermiş olup şuanda kanallarda izlenen yemekteyiz vb. programlarda bu felsefeden gelmektedir. Slow Food ile birlikte otel mutfaklarında, restoranlarda olmazsa olmaz minimalist yani detaylı yemek hazırlama olgusu ortaya çıkmıştır. Bu akımdaki amaç sağlıklı yemekler yapabilmek, kullanılan malzemeleri iyi seçebilmek ve sağlıklı pişirme teknikleri iyi kullanmak. Hayatımızın birçok yerinde yer almış olan detaylar mutfağımızda ise Slow Food ile birlikte Detaylara inen bir mutfak olarak otel mutfaklarında yerini almıştır.
Bunun ile alakalı otel mutfaklarımızda bu ürünleri kapsayan büfelerimizde ve özel restoranlarımızda menüler oluşturulmaya başlanmıştır. Sağlıklı Beslenme üzerine kurulmuş açık büfelerimizde sabah, öğlen ve akşam köşeler oluşturulmuştur. Bu açık büfe köşelerimizden misafirler almış oldukları yemeğin, salatanın, tatlının, mezenin kaç gramında ne kadar kalori olduğunu görerek ve ne kadar tüketmesi gerektiğini bilerek alacaktır. Tatili boyunca sağlıklı beslenme yapacaktır.
Şunu unutmamak lazım yemek bir kültürdür. Önemli olan karın doyurmak değil, sağlıklı bir şekilde, damak tadının ön planda olduğu, yenen yemeğinin tadına varıldığı ve masada daha uzun süre geçirilerek o yemeği yorumlayarak özüne, kültürüne, yöresine yapım aşamalarına ve pişirim tekniklerini tartışarak yemek ve dolayısı ile sağlıklı beslenmek hayatımızın her evresinde aradığımız detaycı yaklaşım artık yediğimiz her üründe aranılmaktadır.
Sağlıklı Mutlu Günler diliyorum. Damak tadınızdan “Bir Tutam Lezzet” eksik olmasın…
“Sevdiğim Sözler”
En iyi Buğday Yarışması;
Her yıl yapılan ‘en iyi buğday’ yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi: “Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor” dedi.
— Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz ? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz ? diye sorulduğunda,
– Neden olmasın, dedi çiftçi.
— Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir. “Şefler olarak ta bizimde düşüncemiz hep birlikte olmak ve en iyi ürünü hep birlikte çıkartmak”.
Ali Rıza DÖLKELEŞ
Limak Cyprus Deluxe Hotel
Food Editör