Dış ticaret konulu eğitimlerimde sıklıkla karşılaştığım sorulardan bir tanesi; bir dış ticaret işleminde malların uluslar arası mesafelerde taşınması sırasında navlun (taşıma) sigortası yaptırılmasa sakınca yaratır mı diye? Bu soru karşıma geldiğinde aklıma Incoterms 2020 ve Dış ticaret hükümleri gelir. Incoterms 2020 kurallarında ithalatçı ve ihracatçının malların teslimi sırasındaki sorumlulukları açıklanmıştır. Malların fiili ithali sırasında tahsil edilecek gümrük vergileri CIF (Cost, Insurance, Freight) değer üzerinden, yani en yüksek değer üzerinden hesaplanır ve sigortasız malların fiili ithal yolu ile çekilmesine izin verilmez.
Şöyle bir örnek vermek isterim; KKTC’den Mersin Limanı’na gelen mallarla ilgili zaman zaman KKTC ile Mersin arasındaki mesafe 3-4 saat gibi çok kısa diye, ithalatçı veya ihracatçı navlun sigortası yapmaktan kaçınırlar, malları KKTC’den gemiye yüklerler ancak sigorta yapmazlar. Gemi Mersin Limanı’na kazasız varsa da malların fiili ithali sırasında gümrük yetkilileri sigorta yaptırılmadıktan sonra malların ithalatına izin vermeyip, öncelikle sigorta yaptırılması için ithalatçıya bilgi veriyorlar.
Gümrük vergilerinin malların CIF değeri üzerinden alındığı hususlarının yanı sıra, navlun sigortasının amacı malların taşınması sırasında oluşabilecek rizikoları güvence altına almak amacıyla yaptırılır. Malların deniz yolu ile taşındığını varsaydığımızda, malların taşınması sırasında oluşabilecek hasarları içine alan bir sigorta yapılır ve buna göre taşıma işlemi gerçekleştirilir. Taşıma sırasında mallar karşılaşabileceği rizikolar teminat altına alınmış olur. Ancak ihracatçı veya ithalatçılar navlun sigortalarını amaçları dışında kullanıp, sigorta yaptırdıkları mallara ait bilerek, kasten hasar, zarar, ziyan verme yoluna giderek sigortadan malların bedeli tazmin etme yoluna giderler. Kuşkusuz ki malların sigortalı oluşu, sigorta kuruluşunun her zarar ziyan talebini tazmin edeceği anlamına gelmez. Sigorta kuruluşları zarar ziyan iddiaları karşısında kendi eksperlerini devreye koyarak hasar, zarar incelemesi yapacağı gibi aşağıda belirtilen hususlarda zarar, ziyan, ödemesi yapmayacaktır.
AŞAĞIDAKİ DURUMLARDA SİGORTA ŞİRKETLERİ HASAR ÖDEMESİ YAPMAMAKTADIR.
• Sigortalının bilerek yaptığı harekete yüklenebilen zıya, hasar veya masraflar,
• Sigorta edilen emtianın kendi doğal özelliğinden kaynaklanan akması, olağan ağırlık veya hacim kaybı ya da aşınma ve yıpranması,
• Sigorta edilen Emtianın ambalajlanma veya hazırlanmasındaki yetersizlik ya da uygunsuzluğun neden olduğu zıya, hasar veya masraflar,
• Emtianın standartlara Uygun olmayan ambalajlama veya istiflenmesi,
• Sigorta edilen şeyin gizli kusuru [ayıbı] veya niteliğinin neden olduğu zıya, hasar veya masraflar,
• Sigorta kapsamındaki bir tehlikeden olsa bile yakın nedeni gecikme olan zıya, hasar veya masraflar,
• Gemi sahibi, gemi idarecileri, kiracıları veya işleticilerinin mali kusuru veya ödeme gücünü yitirmesinden doğan zıya, hasar veya masraflar
Bankacılık yaptığım yıllarda sigorta şirketlerini yanıltarak, bilerek, kasten mallarına zarar ziyan veren ithalatçı veya ihracatçıların sigorta yaptırdıkları mallara ait tazmin talebinde bulunmaları çoğu zaman amacına ulaşmamaktadır. Sigorta kapsamında ihraç mallarına ait tazmin taleplerinin kayıtsız şartsız ödenebileceği düşüncesi gerçeği yansıtmamaktadır. Sigorta eksperleri oluşan hasarda mutlaka inceleme yapacak ve ortada kasıt unsuru olup olmadığını arayacaktır. Sigorta kuruluşlarının yukarıda sayılan hususlarda hasar ödemesi yapmamaları şeklindeki yaklaşımlarını yerinde buluyorum. Zira hangi ithalatçı ve ihracatçının kafasında tilkilerin hangi süratle koşuşturduğunu kestirmek zordur.