CIF ve CIP Satışlarda Emtia Sigortacısının Satıcıya Yaptığı Ödemeyi Rücuen Tazmini Şartlarının Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirilmesi

İbrahim Yüce
İbrahim Yüce
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladığı lisans eğitiminin ardından Brunel University London’da Hukuk alanında yüksek lisans derecesini almıştır. Avukatlık stajını İzmir Barosu bünyesinde tamamlamış ve Avukat olarak aynı baroya kaydolmuştur. Hali hazırda İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak mesleğini icra etmekte ve İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalında milletlerarası özel Hukuk alanında doktora çalışmalarına devam etmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.
spot_imgspot_img

YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA CIF ve CIP SATIŞLARDA EMTİA SİGORTACISININ SATICIYA YAPTIĞI ÖDEMELERİN RÜCUEN TAZMİNİ

Milletlerarası Ticaret Odası (MTO-ICC) tarafından yayınlanan Incoterms kuralları milletlerarası ticarete konu olan malların teslimine ilişkin kuralları düzenleyen klozlardan oluşmaktadır. Tacirler tarafından 1919’da milletlerarası ticaretin kolaylaştırılması için devlet dışı bir organizasyon olan MTO tarafından Incoterms kurallarının ilk versiyonu 1936 yılında yayınlanmıştır. Yayınlandığı yıldan itibaren kurallar milletlerarası ticaretin ortaya çıkan ihtiyaçlarına göre gelişim ve dönüşüme uğramaktadır. Kurallar 1936, 1967 ve 1980 yıllarında güncellenmiştir. 1980 yılından itibaren ise her on yılda bir güncellenmektedir. 1990, 2000 ve 2010 yıllarında güncellenen kuralların son versiyonu MTO’nun kuruluşunun yüzüncü yılında yayınlanmış ve Incoterms ® 2020 1 Ocak 2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.[1]

Incoterms © 2000 Incoterms © 2010 Incoterms © 2020
EXW Ex-works EXW Ex-works EXW Ex-works
FCA Free Carrier FCA Free Carrier FCA Free Carrier
FOB Free on Board FOB Free on Board FOB Free on Board
FAS Free Alonside Ship FAS Free Alonside Ship FAS Free Alonside Ship
CFR Cost and Frieght CFR Cost and Frieght CFR Cost and Frieght
CIF Cost, Insurance and Frieght CIF Cost, Insurance and Frieght CIF Cost, Insurance and Frieght
CPT Carriage Paid To CPT Carriage Paid To CPT Carriage Paid To
CIP Carriage and Insurance Paid To CIP Carriage and Insurance Paid To CIP Carriage and Insurance Paid To
DDP Delivery Duty Paid DDP Delivery Duty Paid DDP Delivery Duty Paid
DAF Delivery At Frontier DAP Delivery At Place DAP Delivery At Frontier
DES Delivery Ex Ship DAT Delivery At Terminal DPU Delivery At Place Unloaded
DEQ Delivery Ex Quay    
DDU Delivery Duty Unpaid    

 

Incoterms kuralları, milletlerarası ticaretin aktörlerine rehberlik etmek üzere evrensel düzeyde kabul gören teslim şekillerini şu açılardan düzenlemektedir:[2]

  • A1/B1 Genel Yükümlülükler,
  • A2/B2 Malların Teslim/Tesellümünün Nasıl Yerine Getirileceği,
  • A3/B3 Risk ve Hasarın Hangi Aşamadan İtibaren Alıcıya Geçeceği,
  • A4/B4 Taşımaya İlişkin Yükümlülükleri,
  • A5/B5 Sigortaya İlişkin Yükümlülükleri,
  • A6/B6 Teslim/Taşımaya İlişkin Belgelere İlişkin Yükümlülükleri
  • A7/B7 İhracat/İthalat İşlemlerine İlişkin Yükümlükleri,
  • A8/B8 Kontrol/Paketleme/İşaretleme Yükümlülüklerini
  • A9/B9 Masrafların Paylaşımını
  • A10/B10 İhbar Yükümlülüklerini

Milletlerarası ticari satım sözleşmesinin tarafları (genelde “alıcı” ve “satıcı”) arasında sözleşme maddeleri kararlaştırılırken, klozların sözleşmelere eklenmesi (incorporation) yoluyla ilgili Incoterms klozunda belirtilen hükümler sözleşmenin parçası haline getirilir. Taraflar sözleşme kapsamında yükümlülüklerini belirlerken ve hakem veya hakimler uyuşmazlıkların çözümünde tarafların karşılıklı yükümlülüklerini tespit edip tarafların iddialarını değerlendirirken söz konusu kuralların açıklamalarından yararlanırlar.

Incoterms kuralları denildiğinde ilk akla gelen konulardan biri riskin hangi aşamada alıcıya geçtiğine ilişkindir. Tüm klozlarda riskin satıcı tarafından teslim yükümlülüğünün yerine getirildiği anda risk ve hasarın alıcıya geçtiği düzenlenmektedir. Bununla birlikte risklerin sigortalanarak güvence altına alınması açısından kural olarak taraflar kendilerine ait olan risklerden sorumludurlar. Kendi risklerini güvence altına almak için sigorta yaptırabilirler. Bu açıdan CIP ve CIF klozları birer istisna teşkil etmektedir. Zira bu klozlar kapsamında satıcı sözleşmenin diğer tarafı olan alıcının risklerini sigortalatmak zorundadır. Satıcı zarar ve ziyan riskinin alıcıya geçtikten sonraki süreci kapsayan sigortayı yaptırarak sigorta poliçesi ve benzeri teminatı alıcıya sunar. Ayrıca diğer teslim şekillerinde taraflar anlaşarak satıcı tarafından alıcının risklerinin sigortalanmasını kendileri kararlaştırabilirler. CIP (Carriage and Insurance Paid- Taşıma ve Sigorta Ödemeli) veya CIF (Cost Insurance and Frieght) teslim şekillerinde daha geniş sigorta teminatları ön görebilirler.[3] Ancak doğrudan amaçlarına en uygun Incoterms kuralını seçmeleri uygulama açısından kolaylık sağlayacaktır.

CIF ve CIP teslim şeklinin kararlaştırıldığı ya da satıcının sigorta yaptırmasının öngörüldüğü özel hüküm içeren satım sözleşmelerde kural olarak taşınan mallar satıcı tarafından sigortalatılarak ve bedeli (sigorta primleri) ödenmekte, primler alıcı tarafa sözleşme bedeli içinde yansıtılmaktadır. Sigorta teminatı kapsamında kalan riskin gerçekleşmesi durumunda zarar ve ziyana ilişkin teminat limitleri kapsamında alıcıya ödeme yapılmaktadır. Sigorta şirketi tarafından alıcıya/sigortalıya yapılan ödemeler, tespit edilmesi durumunda sorumlulara rücu edilmektedir.

Kural olarak zararın sigortacı tarafından tazmini ve zarar verenlere rücuu mekanizması yukarıda belirtildiği gibi olması gerekirken, taraflar arasındaki sözleşmelerde aksi yönde hüküm olması ya da sözleşme hükümlerinin satıcılar tarafından alıcıyla ticari ilişkilerin devamını sağlamak üzere alıcı lehine fiili uygulamaların geliştirilmesi söz konusu olabilmektedir. Örneğin malın taşıyıcı veya gemiye teslimiyle riskin alıcıya geçmesine rağmen (i) peşin alınmayan bedelden zarar/ziyan oranında indirim yapılması veya (ii) bedelin peşin alınmasına rağmen zarar/ziyan bedelinin alıcıya iadesi ya da (iii) karşılığında bedelsiz olarak mal alıcıya gönderimi hususları uygulamada karşımıza çıkabilmektedir. Bu hallerde sigortacının kime ödeme yapması gerektiği ve yaptığı ödemeyi sorumlulara rücu edip edemeyeceği konusunda uyuşmazlıklar çıkmaktadır.

Sigortalanan emtiada çeşitli sebeplerle zarar/ziyan meydana gelmesi durumunda sigortacının doğru kişiye ödeme yapması önem arz etmektedir. Sigortacının hak sahibi olmayan birine yapacağı ödeme, ex gratia yani lütuf ödemesi sayılacaktır. Bunun sonucu olarak borcunu yanlış kişiye ödeyenin borçtan kurtulamayacağını ifade eden “yanlış ödeyen iki kez öder” ilkesi gereğince aynı borcu gerçek hak sahibine de ödemek zorunda kalacaktır. Bununla birlikte, yanlış kişiye ödenen tazminatın “kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemez” ilkesi uyarınca sorumlulara rücu edilmesi mümkün olmayacaktır.

Kural olarak CIP satışta taşıyıcıya teslimi ve CIF satışta gemiye yüklenmesi sonrasında riskin alıcıya geçmesi nedeniyle bu aşamadan sonra mallarda meydana gelecek zarar ve ziyan riskleri alıcı üzerinde olacak ve bu kapsamdaki bir kayıp alıcı tarafından satıcıya karşı ileri sürülmeyecektir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi önüne gelen bir uyuşmazlıkta, taşınan malların bir kısmını taşıma sırasında çalınmasıyla ortaya çıkan zararı satıcıya ödeyen sigorta şirketi tarafından sigortalıya yapılan ödemenin tahsili amacıyla taşıyıcıya karşı rücuen tazminat davası açılmıştır. Bu davada yerel mahkeme tarafından emtia sigorta poliçesine konu satışın CIP satış ve teslim şeklinde ifa edildiği, CIP satışa göre satıcının sorumluluğunun taşıyıcıya teslimle sona erdiği, bununla birlikte sigorta bedeli satıcı tarafından ödenmekle birlikte alıcıya yansıtıldığı, nakliye sırasında ortaya çıkacak hasar ve kayıp bedelini sigortadan talep hakkının dava dışı alıcıya ait olduğu, hak sahibine ödeme yapılmadığından sigortacının halefiyet hakkı yani –sorumlu olduğu ileri sürülen- davalı taşıyıcıdan rücuen tazminat talep etme hakkı olmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.  Yargıtay tarafından taraflar arasındaki satışın CIP satışı olduğunun tartışmasız olduğu, davacı yanın satıcının tarafından kaybolan malların bedelinin henüz teslim alınmadığını ileri sürdüğü, bu durumda bedeli tahsil edemeyen satıcının kaybolan mallar üzerinde menfaatinin devam ettiği, eksik çıkan malların bedelini satıcıya ödeyen davacı sigorta şirketinin davayı açmasının mümkün olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle yerel mahkemenin kararı davacı yararına bozulmuştur.[4]

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi önüne gelen başka bir uyuşmazlıkta, nakliyat poliçesiyle satıcı tarafından sigortalatılan emtianın hasarlandığının tespit edildiği, meydana gelen zararın davacı sigorta şirketi tarafından satıcı şirkete ödendiği ve yerine halef sıfatıyla hak sahibi olunduğu ileri sürülerek, zarardan sorumlu oldukları ileri sürülen davalılardan ödenen bedelin rücuen tazmini talep edilmiştir. Yerel mahkemece; satıcının mallarının bedelini alıcıdan tahsil ettiği anlaşıldığından satıcının bir zararının söz konusu olmadığı, bu nedenle sigorta şirketinin dava tarihi itibariyle geçerli şekilde halef olmadığı veya alıcıdan temlik aldığı alacak hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesinde, alıcı  ve satıcı arasından düzenlenen 21.11.2012 tarihli protokol ile dava konusu satım sözleşmeleri kapsamında satılan ve bedeli ödenen mallardan hasar görenlerin alıcı tarafından iade edildiği, zayi olan mallar karşılığında satıcının alıcıya olan borçlarından mahsup edileceği ve satıcı tarafından alıcıya zayi mallara karşılık yeni mallar gönderileceğinin düzenlendiği söz konusu protokol içeriği de Mahkemece değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.[5] Böylelikle Yargıtay kararında, satıcının kural olarak riski alıcıya geçmiş olan zararı taraflar arasında düzenlenen protokolle farklı şekillerde üstlendiği gözetilerek ne kadarının satıcı tarafından gerçekten tazmin edildiğinin (yani zararın satıcıya aktarıldığının) bilirkişilerce yapılacak inceleme ve hesaplamalara göre değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin altı çizilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi önüne gelen başka bir uyuşmazlıkta CIP teslim şeklinde satıcıya ödeme yapan davacı sigorta şirketinin taşıma şirketine karşı açtığı davada davalının kusur oranı göz önüne alınarak yerel mahkeme tarafından verilen kısmen kabul kararı üzerine temyiz incelemesi yapılmıştır. Daire kararında, davacı sigorta şirketinin ödemeyi satıcıya yaptığını gözeterek satıcının ticari defterlerinin incelenip zayi malların bedelini alıcıdan tahsil edip etmediği araştırılmadan sonuca varılmasını diğer sebeplerle birlikte bozma gerekçesi yapmıştır.[6] Bu kapsamda öncelikle satıcının alıcıdan zayi malların bedelini alıcıdan tahsil edip etmediği araştırılacak, tahsil etmiş olması durumunda yukarıda belirtilen şekillerde zararı üstlenip üstlenmediği değerlendirilerek sonucunda göre davada karar verilmesi gerekecektir.

Sonuç olarak, zarar sigortalarında sigortacının halefiyet hakkının doğması için üç şartın bulunup bulunmadığının tespiti gereklidir. Bunlardan ilki geçerli bir sigorta sözleşmesinin varlığı, sigortacının sözleşme/poliçe teminatı kapsamında sigortalıya ödeme yapması ve sigortalının zarar verene karşı dava hakkı olmasıdır. Yargıtay tarafından yapılan incelemelerde CIP ve CIF satışlarda taşıma sırasında risk alıcı üzerinde olduğundan kural olarak ödemenin alıcıya yapılması gerektiği, ancak zarar gören/zayi olan mal bedelinin ödenmemesi yahut mal bedellerinin ödenmiş olması durumunda söz konusu mallara karşılık mahsuplaşma, bedel iadesi veya karşılık bedelsiz mal gönderimi gibi zararın satıcı tarafından üstlenilmesi durumlarında satıcının zararının ne kadar olduğunun yapılacak incelemelerle tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.

Bununla birlikte, satıcının zararı ilgili Incoterms kurallarının aksine üstlenmesi ve ödemeyi sigorta şirketinden talep etmesi durumunda zararı kendisinin üstlendiğini ispat etmeli, sorumlulara karşı rücu hakkını kullanmak isteyen sigortacının bu konudaki belgelerin varlığını tetkik etmesi gerekmektedir. Aksi halde sigortacı hem alıcıya hem satıcıya ödeme yapmak zorunda kalabileceği gibi, satıcıya yaptığı ödemeye ilişkin sorumlulara karşı rücuen tazminat davası açma imkanından mahrum olacaktır. Açacağı rücu davasında haksız çıkması durumunda yargılama giderleri de sigorta şirketi üzerine kalacaktır.

Satım sözleşmesi taraflarının gerek sözleşmelerini hazırlarken gerekse sözleşme uyarınca kurulan ilişkilerini yürütürken sözleşmelere dahil ettikleri üç harften ibaret gibi görünen Incoterms klozlarının hükümlerini dikkatlice değerlendirerek adım atmaları menfaatlerine olacaktır.

Av. İbrahim YÜCE

[1] Incoterms kuralları tarafların iradesine bağlı kurallar olup taraflar bu kurallarda belirlenen yükümlülükleri değiştirebilecekleri gibi 1 Ocak 2020 sonrasında herhangi bir klozu sözleşmelerine eklerken sözleşmelerindeki ilgili yükümlülüklerinin Incoterms kurallarının başka bir versiyonuna tabi olmasına dilerlerse söz konusu versiyona açıkça atıf yaparak 2020 kurallarının uygulanmasını engelleyebileceklerdir. Örneğin sözleşmede CIP klozuyla birlikte Incoterms 2010 ibaresinin belirtilmesi sigorta için minimum teminat kapsamını güncel kurallarda minimum standart olan Clause (A) all riskten daha dar kapsamlı olan ve daha düşük teminat limitlerini kabul eden Clause (C) seviyesine indirecektir.

[2]

[3] Incoterms 2020 kuralları öncesinde CIP ve CIF teslim şekillerinde minimum teminat türleri aynı şekilde düzenlenmişti. Ancak güncel Incoterms 2020 kurallarına göre CIF teslim şeklinde satıcı minimum Enstitü Kargo Kuralları Kloz (C) uyarınca teminat içeren sigorta yaptırması gerekirken; CIP satışlarda ise minimum daha geniş teminatlar içeren Enstitü Kargo Kuralları Kloz (A) uyarınca teminat içeren sigorta yaptırması gerekmektedir.

[4] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 28.05.2018 tarihli 2016/12279 E. 2018/4002 K. sayılı kararı; Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 29/06/2018 tarihli 2016/13695 E., 2018/4957 K. sayılı kararı.

[5] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 17.10.2014 tarihli 2013/11889 E., 2014/15918 K. sayılı kararı; Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 02.07.2014 tarihli 2013/13288 E., 2014/12683 K. sayılı kararı.

[6] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 05/06/2017 tarihli 2016/678 E., 2017/3370 K. sayılı bozma kararı ile aynı karara ilişkin 23/05/2019 tarihli 2017/3866 E., 2019/4119 K. sayılı düzeltme kararı.

İbrahim Yüce
İbrahim Yüce
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladığı lisans eğitiminin ardından Brunel University London’da Hukuk alanında yüksek lisans derecesini almıştır. Avukatlık stajını İzmir Barosu bünyesinde tamamlamış ve Avukat olarak aynı baroya kaydolmuştur. Hali hazırda İstanbul Barosuna kayıtlı avukat olarak mesleğini icra etmekte ve İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalında milletlerarası özel Hukuk alanında doktora çalışmalarına devam etmektedir. Evli ve bir çocuk babasıdır.

PAYLAŞIMLAR

Lütfen yorumunuzu girin !
Lütfen adınızı giriniz.

Şirketler için Eğitim Kataloğu

Yapay Zeka Lojistik Süreç Yazılımı

Şirketler için Eğitim Kataloğu

Yapay Zeka Lojistik Süreç Yazılımı