Sürdürülebilir & Şeffaf Kaynak: ESG ile Satınalma Gücünü Artırmak
Olgar Ataseven
Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı

Son 2-3 yıldır duymaya başlamış olabilirsiniz ya da yeni duyuyor olacaksınız ama bugün hayatımıza etki edecek bir kavramı irdeleyeceğiz. 2020’lerden bu yana küresel tedarik zinciri, yalnızca düşük maliyet ve yüksek hız hedefiyle değil; şeffaflık, çevresel etki ve etik sorumlulukla yeniden tanımlanıyor. Artık sadece “ne aldığın” değil, “nasıl ve kimden aldığın” da kritik önemde. İşte bu dönüşümün merkezinde ESG (Environmental, Social, Governance) kriterleri var.
Satınalma birimi, ESG uygulamaları ile sadece maliyet avantajı değil, aynı zamanda uzun vadeli dayanıklılık ve marka itibarı kazanıyor. Bu yazıda, sürdürülebilir ve şeffaf kaynak bulma becerisinin, satınalma gücünü nasıl artırdığına ve ESG’nin nasıl bir kaldıraç etkisi yarattığına odaklanacağız.
ESG ile Uyumlu Tedarik Zincirinin Yükselişi
Dünya Ekonomik Forumu’na göre şirketlerin %60’ı 2025 yılına kadar ESG uyumlu tedarik zinciri oluşturmayı hedefliyor. Bu sadece çevreci bir niyet değil; aynı zamanda yatırımcıyı, müşteriyi ve regülasyonları tatmin etmenin bir yolu.
McKinsey & Co. 2024 raporuna göre, ESG performansı güçlü olan şirketler %10-20 oranında daha düşük sermaye maliyetiyle borçlanabiliyor. Satınalma profesyonelleri açısından bu, sadece etik değil aynı zamanda finansal olarak da akılcı bir yol haritası anlamına geliyor.
İki örnek vermek gerekirse, ilki; Apple, tedarikçilerinden karbon emisyon verilerini düzenli olarak raporlamalarını ve 2030’a kadar %100 yenilenebilir enerjiye geçmelerini istiyor. Uyumsuzluk, iş ilişkisinin sona ermesine neden oluyor. Bu baskı, tedarikçilerde de dönüşümü tetikliyor. İkincisini Türkiye’den verelim. Arçelik benzer şekilde tedarikçilerinden sürdürülebilirlik taahhütleri alıyor. 2023 itibariyle, tedarikçi değerlendirme sürecinde ESG puanlaması %40 ağırlıkla değerlendirme kriterlerine dahil edilmiş durumda.
ESG Perspektifiyle Satınalma: Yeni Bir Güç Alanı
Satınalma, şirketin en görünmeyen ama en stratejik kaslarından biri. ESG ile bu kas, artık şirketin sürdürülebilirlik reflekslerinin de taşıyıcısı haline geliyor. Peki ESG bakış açısı satınalmaya nasıl katkı sağlıyor?
1. Risk Azaltımı
Geleneksel tedarik zinciri analizleri, çoğu zaman yalnızca fiyat, teslimat süresi ve kalite gibi metriklerle sınırlıydı. Ancak bu yaklaşım, tedarikçinin çocuk işçi çalıştırıp çalıştırmadığını ya da atık yönetimini düzgün yapıp yapmadığını görmezden geliyordu.
ESG ile birlikte satınalma ekipleri, bu “görünmeyen” riskleri de değerlendiriyor. 2021 yılında Almanya merkezli bir perakende zinciri, Bangladeş’teki bir tekstil tedarikçisinin karbon salım sınırlarını ihlal ettiğini fark edemediği için kamuoyunda ciddi bir itibar kaybı yaşadı. ESG skorlama sistemi kurulmuş olsaydı, bu durum erken tespit edilebilirdi.
2. Yatırımcı ve Finans Kuruluşlarıyla Uyum
Bankalar ve yatırım fonları, kredi ve fon sağlarken tedarik zinciri sürdürülebilirliğini değerlendiriyor. BlackRock, yönettiği 10 trilyon dolarlık portföyün büyük kısmında ESG kriterlerine uyumlu şirketleri tercih ediyor. Satınalma ekibi, sürdürülebilir kaynakları tercih ederek şirketin bu yatırımcılarla uyumunu artırıyor ve finansmana erişimini kolaylaştırıyor.
3. İtibar ve Marka Değeri Kazanımı
Müşteriler, ürünün çevresel ayak izini artık sorguluyor. Bir tekstil markası, pamuk tedarik ettiği çiftliğin su kullanım politikasını şeffaf biçimde açıklayabiliyorsa, bu doğrudan marka değerine katkı sağlıyor. H&M, dijital olarak her giysi etiketi üzerinden tedarik bilgilerini görünür kılarak bu konuda öncülük ediyor.
Şeffaflık: ESG’nin Kalbindeki Dinamizm
Sürdürülebilir kaynak sadece “yeşil” olmakla ilgili değil. Aynı zamanda şeffaflık demek. Bun hızlıca şirketlerdeki tüm birimlerin aklına kazıması gerekiyor. Şeffaf olmayan bir tedarik zinciri, ne kadar düşük maliyetli olursa olsun risklidir.
Blockchain Teknolojisi ile İzlenebilirlik
Nestlé, kakaodan kahveye kadar birçok ürününde blockchain ile izlenebilirlik uygulaması başlattı. Son kullanıcı, satın aldığı çikolatanın hangi çiftlikten, hangi taşıma rotasıyla geldiğini görebiliyor. Bu sadece bir teknoloji şovu değil. Tedarik zinciri boyunca ESG yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemenin en etkin yolu.
Türkiye’de özellikle ihracat yapan firmalarda bu şeffaflık talebi hızla artıyor. AB’nin “CBAM” (Carbon Border Adjustment Mechanism) gibi karbon düzenlemeleri, tedarik süreçlerini daha görünür hale getirmeyi zorunlu kılıyor. KOBİ düzeyinde birçok tedarikçi henüz bu hazırlığı yapmamış olsa da, büyük şirketler bu konuda dijital dönüşüm projeleriyle öncülük ediyor.
ESG ile Satınalma Süreçlerinin Yeniden Tasarımı
Birçok satınalma yöneticisi için ESG hâlâ “ek bir iş yükü” gibi görünebilir. Ancak bu, doğru bir organizasyonla tam tersine stratejik bir avantaja dönüşebilir. Bunun için üç temel adım atılmalı:
1. Tedarikçi Segmentasyonu Yeniden Yapılandırılmalı
Tüm tedarikçiler ESG açısından sınıflandırılmalı. Bu sınıflandırma sadece çevresel değil; iş gücü politikaları, şeffaflık ve yönetişim kriterlerini de içermeli.
2. Satınalma Sözleşmelerine ESG Maddeleri Dahil Edilmeli
Tedarikçi sözleşmeleri artık çevre, sosyal haklar ve yönetişim konularında somut taahhütler içermeli. Bu maddelerin takibi için dijital altyapı kurulmalı.
3. ESG KPI’larıyla Performans İzlenmeli
Tedarikçiler yıllık değil, 3 aylık ESG performans göstergeleriyle değerlendirilmeli. Gerekirse bu ölçüm dış kaynaklı ESG denetim firmalarıyla yapılmalı.
ESG ile satınalma yalnızca daha sürdürülebilir değil, aynı zamanda daha güçlü, daha hazırlıklı ve daha itibarlı hale geliyor. Artık fiyat tek başına karar belirleyici değil. Geleceği şekillendiren satınalma profesyonelleri, değer zincirini sadece satın alarak değil, dönüştürerek inşa ediyor olacaklar.
Ve tam burada, “Bitersem Bitersin” kitabımda da vurguladığım gibi, kurumların sürdürülebilirlik yolculuğu bireyin etik kararlılığıyla başlıyor. Şeffaf kaynak yönetimi yalnızca bir iş modeli değil; bir bilinç, bir ahlak anlayışı, bir ortak yaşam ilkesi. Bugünün satınalma gücü, gelecekteki gezegen hakkındaki pozisyonumuzu belirliyor. Unutmayın bu gezegen biterse, hepimiz biteriz.
Olgar Ataseven
Girişimci, İş İnsanı, Yazar, Konuşmacı







