Dört Tarih – Dört Ülke
Hüseyin Cahit SOYSAL
ÜNSPED A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi
Bir ürünü iç piyasada pazarlamak bir hayli güçtür. Dış piyasada pazarlamak ise çok daha güçtür. İhracat pazarına giriş, dünyadaki birçok üniversitede ders olarak okutulacak kadar ayrıntı içeren bir süreçtir.
Hedef pazarı doğru seçeceksiniz. Ürününüz açısından seçilen ülkedeki potansiyeli belirleyeceksiniz. Gerektiğinde ülkeye uzman göndererek pazar araştırması yapacaksınız. Ülkenin milli gelir düzeyini göz önünde bulundurarak pazara giriş ve fiyatlandırma stratejisini belirleyeceksiniz. Hedef ülkedeki lisans, standart ve sertifikasyon düzenlemelerine uygun bir ürün satmaya çalışacaksınız. Hedef ülkedeki gümrük vergilerini, harçları, kotaları ve diğer tarife dışı engelleri tespit ederek, buna göre taktik geliştireceksiniz.
Şüphesiz ki, bu planlama çalışmaları ihracat yapabilmek için yeterli olamayacak. Dağıtım kanallarını, tedarik zincirindeki partnerlerinizi doğru belirleyecek; varış ülkesinin lojistik altyapısını iyi bileceksiniz.
Yüz yüze yapılan iş görüşmelerinizde, hangi ülkedeki partnerlerinizle nasıl tokalaşacağınızdan başlayarak, kartvizitlerinizi nasıl takdim edeceğinize kadar uzanan bir yığın yerel geleneğe uygun davranacaksınız. Mail yazışmalarınızdaki üslup bile sipariş alıp almayacağınızda belirleyici olacak.
Ürününüzün sipariş edilmesinden başlayarak müşteriye ulaştırılmasına kadar geçen termin sürelerine dikkat edecek; kendi şirketinizin potansiyelini ve yetkinliklerini de göz önünde bulundurup, INCOTERMS kurallarına uygun bir teslim şeklini tercih edecek ve bunu satış sözleşmenize yansıtacaksınız.
En önemlisi, şirketinizin üstlenebileceği risklerin belirlenmesi açısından, ihracat yapılan ülkenin kambiyo mevzuatına vakıf olacak; bu ülkeye yapılan satışın, peşin mi, akreditifli mi, vesaik mukabili mi mal mukabili mi ile yapılacağına karar vereceksiniz.
Tüm bu aşamaları başarıyla geçip ilk parti siparişinizi teslim ettiğiniz andan başlayarak, ilişkinizin sonuna kadar müşteri memnuniyetini sağlamaya gayret edecek; elinizdeki müşteri portföyünden eksilmeler yaşanmamasına gayret göstereceksiniz.
Bir ihracatçı şirket olarak bunların tümünün gereğince yapılması sonrasında uluslararası piyasalarda yer edinilmesi de tek başına yeterli olamıyor maalesef. Uluslararası çatışmalar, gerginlikler, savaşlar, pandemik salgın hastalıklar, şirket olarak edindiğiniz tüm kazanımlarınızın bir anda yok olmasına neden olabiliyor.
Bu bağlamda, dört tarihi baz alarak dört bölge ülkesi ile Türkiye’nin dış ticaret istatistiklerini karşılaştırarak bir değerlendirme yapmak mümkün. Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’nda Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi sonrası iki ülke arasında doğan gerginliğin yaşandığı ve Coronavirüs Pandemisi öncesi tarih olarak belirlediğimiz 2018 yılını, pandeminin zirve yapıp tüm dünyanın evlere kapadığı 2020 yılını, Rusya’nın Ukrayna topraklarına girmesiyle başlayan ve iki ülke arasındaki savaşın alevlendiği 2022 yılını, son olarak da 7 Ekim 2023 tarihinde başlamakla birlikte takip eden yıl zirve yapan, İsrail’in Filistin’e saldırılarının yaşandığı 2024 yılını baz almak istedik.
Öncelikle belirtmeliyiz ki, bu yazıda kesinlikle Türkiye’nin dış politikası ile ilgili bir değerlendirme yapılmayacaktır. Kaldı ki, bu politikaların genel doğrultusunun yanlış olmadığı kanaatindeyiz. Örneğin, Filistin halkına karşı acımasız bir soykırım uygulayan İsrail’e karşı Türkiye’nin yürüttüğü ticari ambargoyu tamamıyla destekliyoruz. Rusya – Ukrayna Savaşının sonlandırılması yönündeki Türkiye’nin arabuluculuk girişimleri de takdire şayandır. Suudi Arabistan’la gerilen ilişkilerimiz normal seyrine dönmüştür. Ancak, “elde olmayan nedenler”in iktisadi ve ticari gayretlere karşın dış ticaretin seyrini nasıl değiştirdiğini de irdelemek isteriz.
İlk olarak Suudi Arabistan ile olan dış ticaretimize ait istatistiklere bakmakta yarar var:
SUUDİ ARABİSTAN
| 2018 | 2020 | 2022 | 2024 | |
| İhracat | 2.7 milyar $ | 2.5 milyar $ | 1,5 milyar $ | 4.0 milyar $ |
| İthalat | 2.5 milyar $ | 1.7 milyar $ | 4,2 milyar $ | 3.0 milyar $ |
Görüldüğü gibi, Cemal Kaşıkçı olayının yarattığı gerginlik 2020 ve 2022 istatistiklerine yansımış; Suudi Arabistan’a 3 milyar dolara ulaşmak üzere olan ihracatımız 1.5 milyar dolara kadar inmişti. İki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden gelişmesinin sonucu olarak, 2024 yılında bu ülkeye olan ihracatımız 4 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. Keza, Türkiye bu ülkeden 2.5 milyar dolar düzeyinde ithalat gerçekleştirirken anılan gerginlik 2020 yılında ithalatımızı 1.7 milyar dolara indirmiş; sonra ithalatta tekrar yükseliş başlayarak 2022 yılında 4.2 milyar düzeyine ulaşmıştır. 2024 yılında ithalattaki oransal düşüş, iki ülke arasındaki ilişkilerden öte Türkiye’de yeşil enerjiye dönüş projeleri nedeniyle azalan petrol ihtiyacıyla ilintilidir.
RUSYA
| 2018 | 2020 | 2022 | 2024 | |
| İhracat | 3.6 milyar $ | 4.5 milyar $ | 7,5 milyar $ | 7.8 milyar $ |
| İthalat | 22.7 milyar $ | 17.8 milyar $ | 53.4 milyar $ | 44.0 milyar $ |
Rusya’dan yaptığımız ithalatın % 75’i enerji ürünlerinden ve % 7’si metal ürünlerden oluşuyor. Özellikle mavi akım doğal gaz hattının kurulmasından sonra ülkemiz doğal gaz ihtiyacını tümüyle Rusya’dan sağlamış durumda. Bu bağlamda, anılan ülkeden 2018 yılında 22.7 milyar dolarlık ithalat yapılmış iken pandemi nedeniyle bu tutar 2020 yılında 17.8 milyar dolara düşmüş; takip eden yıllarda artarak 44 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. Türkiye’nin Rusya’ya olan ihracatı 2018 yılında 3.6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşirken, 2021 yılında başlayan Rusya – Ukrayna savaşı sonrasında batı ülkelerinin Rusya’ya uyguladığı ambargolar nedeniyle Rus işletmelerinin Çin’le birlikte Türkiye’ye de yönelmesiyle, 2024 yılında bu ülkeye ihracatımız 7.8 milyar düzeyine çıkmıştır.
UKRAYNA
| 2018 | 2020 | 2022 | 2024 | |
| İhracat | 1.5 milyar $ | 2.0 milyar $ | 3,0 milyar $ | 2.2 milyar $ |
| İthalat | 2.7 milyar $ | 2.5 milyar $ | 3,4 milyar $ | 4.2 milyar $ |
Zaten çok yüksek düzeyde olmayan Ukrayna’ya olan ihracatımız pandeminin yaşandığı 2020 yılında düşmemiş; 2020 yılında 3 milyar dolar düzeyine çıkmış iken savaş nedeniyle fakirleşen ülkeye 2024 yılında sadece 2.2 milyar dolar tutarında ihracat yapılabilmiştir. Demir-Çelik ürünleri ve hububat ürünlerinin başı çektiği Ukrayna ithalatımız ise anılan ülkenin daha düşük hububat fiyatları vermesiyle 2.7 milyar dolardan 4.2 milyar dolar düzelerine çıkmıştır.
İsrail
| 2018 | 2020 | 2022 | 2024 | |
| İhracat | 4.0 milyar $ | 4.7 milyar $ | 7.0 milyar $ | 1.5 milyar $ |
| İthalat | 2.0 milyar $ | 1.5 milyar $ | 2.5 milyar $ | 0.6 milyar $ |
Türkiye – İsrail ticari ilişkileri son iki yıla kadar olumlu yönde seyretmiş; İsrail Türkiye’nin dış ticaret fazlası verdiği ülkelerden birisi olmuştur. Bu ülkeye olan ihracatımız pandemiden de etkilenmeden büyürken, 2018’de 4 milyar dolar, 2020’de 4.7 milyar dolar, 2022’de de 7 milyar dolar düzeyine yükselmiştir. 2023 yılının sonlarında başlayan İsrail’in Filistin’e saldırıları sonrasında Türkiye’nin aldığı kademeli ambargo kararlarıyla, 2024 yılının ilk dört ayında bu ülkeye 1.5 milyar dolar ihracat gerçekleştirilirken, anılan ülkeden 0.6 milyar dolar ithalat yapılmıştır. 2 Mayıs 2024’te hükümetin aldığı kararla, Türkiye’den İsrail’e bütün ürün gruplarında ihracat, ithalat, transit ticaret tamamen durdurulmuştur.
Dış ticareti, ihracatçının girişim kabiliyeti kadar uluslararası ticaret düzenlemeleri dışındaki etmenlerin de belirlediğine ilişkin dört tarih ve dört ülke örneği verdik. Savaşların, salgın hastalıkların, iklim felaketlerinin yaşanmadığı; dış ticareti sadece ekonomik ihtiyaçların belirlediği bir dünya, hepimizin ortak hayali olmalıdır.
Hüseyin Cahit SOYSAL
ÜNSPED A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi








