Prof. Dr. Mahmut Tekin
Selçuk Üniversitesi Bölgesel Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü
mahtekin@selcuk.edu.tr, mahtekins@gmail.com
…”Yenilikçi bir yaklaşıma dayalı inovasyonla ürün/hizmet lideri olarak piyasada başarılı olabilmek ve bunu sürdürebilmek”… Artık her yönetici ve işletme için hayati öneme sahip olmuştur. Bu bir bakıma yapılan yenilikle ürün/hizmete odaklanarak ve farklı olarak rekabet üstünlüğüne dayalı marka olabilmenin de gereğidir. Ayrıca hızla değişen küresel bir dünyada değişim kavramının temelinde rekabete bağlı olarak hep yeniyi ve daha iyiyi yapma arayışının bir sonucu olarak yenilik ve bunun için gerekli olan değişim ihtiyacı yatmaktadır. Burada belki de insanoğlunun içinde bulunan sonsuz tüketme ihtiyacı, “insan ihtiyaçları sonsuz” algısı ve buna bağlı olarak yapılan yenilikler ve hep ihtiyaç hissine bağlı tüketme dürtüsü harekete geçirilmesi buradaki faktörlerin başında gelmektedir. Bu yenilikler; ister ürün/hizmet, ister süreç ve isterse organizasyonel olsun sonuç değişmez. Peki bu nasıl olacak..?
Aslında başarılı girişimcilere baktığımız zaman, onların sürekli olarak; dünyada ve çevrelerindeki yenilikleri ve değişimi gözleme, fırsatlara odaklanma, yüksek bir motivasyon ve çaba, kararlılık ve cesaret sahibi oldukları görülecektir. Nitekim Clayton M. Christensen, The İnnovators DNA kitabında yenilikçi girişimcinin rutin ve sıkıcı olandan kaçarak yenilik peşinde koştuğunu ve bir düşünce eseri olan hayalini gerçekleştirmek için strart-up dönemini geçerek işini büyüttüğünü öne sürmektedir. Aslında her şeyde olduğu gibi, İnovasyonun yolu da düşünmekten geçer… Ünlü filozof Descartes’in “Düşünüyorum o halde varım” sözü bize düşünmenin varlığımızın önemli gücü olduğunu gösterir. Bu sözü İnovasyon bağlamında; ancak düşünüyorsam inovasyon yapabilirim olarak ta ifade edebiliriz… Çünkü; inovasyon düşünceyle başlar… Bu bağlamda düşünme; ne üretilecek/satılacak…?, niçin üretilecek/satılacak…?, nasıl üretilecek/satılacak …?, neden üretilecek /satılacak …?, kim/kimler için üretilecek/satılacak..? sorularının cevabını aramak ve bulmaya çalışmaktır. Bu bağlamda inovasyona dayalı olarak düşünme; ürüne, hizmete, organizasyona, sisteme, yönetime, işletmeye ve tüm fonksiyonlarına, pazara ve tüm sistemlere,… yeni bir bakışla; anlama, algılama, anlamlandırma, yorum ve sentezle yapılan keyifli bir yolculuktur. Bu yolculuk tüm işlerin, süreçlerin ve operasyonların yeniden sorgulanmasına yol açar… Peki bu bize ne fayda sağlar…? Bu bize her şeyden önce yenilikçi bir bakışla mevcut; ürün, hizmet, organizasyon, sistem, yönetim, işletme ve tüm fonksiyonlarında ortaya çıkan israfların önlenmesine yönelik bir yeni bir sistem arayışı getirerek süreçlerin operasyonel etkinliğini ve verimliliğini yükseltmemizi sağlar… Bu bizim; daha etkili ve verimli yalın (sade/basit) düşünmemizi, yalın üretmemizi, yalın yönetmememizi, yalın sistem kurmamızı,… sağlar.
Tüm bilimlerde olduğu gibi, işletme biliminin temeli felsefe ile başlar. Bu bağlamda “felsefesini yapmadığınız hiçbir şeyin bilimini de yapamazsınız” sözü önemlidir. Bu söz işletmede inovasyon yaparken felsefi olarak yukardaki sorulara cevap bulmaya çalışırken önce ve sonraki her adımda düşüneceğiz, düşüneceğiz, düşüneceğiz… Yönetici ve birey olarak varlığımız düşünce olarak başlayacaktır. Bu, bir bakıma bizi bambaşka bir bakış açışıyla inovasyonu anlama, algılama ve anlamlandırmaya götürecektir. Bu bakış açısı bize tüm ustaların yaptığı gibi; ağaca bakıp piyanoyu görebilmeyi, mermere bakıp Selimiye’yi görebilmeyi sağlar. Bunun için öncelikle düşünmenin tasarımına ihtiyacımız var… Düşüncenin tasarımı… Yani; düşünme süreçlerinin planlanması ve yönetimi… Düşüncenin tasarımı bir bakıma, düşünmeyi bilimsel olarak yöneterek inovasyona açılan kapı.. Bunun için Düşünme, Ar-Ge, Yenilik Yönetimi ve Kalkınma şeklindeki yenilikçi yaklaşım sürecinde ilk adım düşünmenin geliştirilmesidir. Bu gelişim yeniliğe açılan kapı olarak düşünceden bilime, bilimden nesneye, nesnelerden internete ve internetten siberuzaya … bir yolculuktur..
Kurgusal olarak baktığımız zaman işletmede yapılan her işin temelinde sözgelimi; Ar-Ge, Ür-Ge, Ar-Tge… gibi her teknolojik inovasyon faaliyetinin temelinde düşünsel tasarıma dayalı bir inovasyon düşüncesi vardır. Örneğin; hibrid motor üretiminde, nanoteknolojik boya, kumaş .. üretiminde bu teknolojilerin süreçlerini, sağlayacağı faydaları, ve sonuçlarını düşünme sistematiği vardır… Düşüncenin tasarımı bir bakıma insanın; bakış açısını ve derinliği ifade eder.. Bakış açısı da insanın ve onun çevresini keşfetmesini anahtarıdır. Keşfetmek, insanın; hayatı, kendini, evreni,.. Tüm bunların sonucudur bilimsel inovasyon… Bir bakıma insanın düşünme ile başlayan öğrenme gelişen, öğrenmeyi öğrenme ve öğretmeyle pekişen ve bilimsel buluşla zirveye çıkan bir serüven.. Bunların hepsinin bir arada sebep-sonuç ilişkisindeki yer aldığı sistem bileşenleri, sistem tasarımı ve sistem yönetimine dayalı düşünmenin tasarımıyla başlayan, Ar-Ge, Ür-Ge, İnovasyon, İnovasyon Yönetimi ve Kalkınma sürdürülebilir yenilikçi girişimci ekosistemini oluşturur. Kurgusal olarak “düşünceden bilime” bu ekosistem merkezinde insan olan, insanın bakış açısıyla yeniliğe ve yenilikten bilime, bilimden alemlere uzanan bir networkten başka bir şey değil… Burada alemden kasıt insandır… Yani bireyden insana ve çevresine bir keşif yolcuğu…
Elbette insanın kendisini ve çevresini keşfetmesi yolculuğu düşünmeyle başlar… Düşünmeyle başlayan bu arayış bugünkü bilimin temel kapılarını da açmıştır. Düşüncenin tasarımı bağlamında örneğin; pazarlama bilimine esas olan satışa (satın almaya) bir bakalım… Düşünsel tasarım ilk olarak kavramları anlamaya çalışır. Bu bağlamda kavramsal olarak; satış nedir? Sorusu sorulur.. Satış bir davranıştır.. sonra davranış nedir?.. sorusu sorulur… Davranış, insanın çeşitli uyarıcılara verdiği bir tepkidir. Sonraki aşamada, uyarıcılar nedir?… sorusu sorulur… Uyarıcılar insanın beş duyu organını harekete geçiren etkilerdir. Sonraki aşamada bağlantılar kurulmaya çalışılarak sistematik düşünme tasarımı devam eder… Satın alma davranışı da bu etkilere verilen bir tepkidir. Örneğin; ses, koku, renk, ısı, ışık, tat, dokunma,..vb. sistematik düşünme tasarımı devamında yeni bağlantılarla yenilikçi yaklaşımla yeni arayüzlerin (bilimlerarası ortak konu) arayışı başlar… Pazarlama ve özellikle duyusal pazarlama insanın satın alma davranışının arkasında yer alan nörobilim (pazarlama+tıp arayüzü) konusuyla ilgilenmektedir. Bir pazarlama ekosistemi olarak artık nörobilim diğer disiplinlerle entegre bir hale gelmiştir… nöroekonomi… nöropsikoloji… nörofinans… nöroiktisat…vb. Tüm bunlar interdisipliner olarak sosyal bilimlerle tıp biliminin birlikteliğinin güzel bir göstergesidir… Yani, sosyal bilimlerde pazarlama ile insan beynini araştıran nörolojinin birlikteliği, nöropazarlama… Pazarlamada satınalma davranışında kararın temelini nelere dayanır? Nelerden etkilenir? Bunu anlamanın yolu nedir? Bu bağlamda müşteri olarak insanların satın alma davranışındaki duygularını, sezgilerini, içgüdülerini, ihtiyaçlarını anlamadan onları anlamak mümkün değil… Bunun için müşterilerin algılarını oluşturan duygusal ve bilinçdışı tepkilerin ölçülerek açığa çıkarılması ve pazarlamada kullanılması nöropazarlama… Ve bununla ilgili olarak yapılan araştırmalar… Şüphesiz tüm bu kritik süreçler düşünmeyle başlayan insanın kendisini ve bilimi keşfetmesiyle ilgili bir yolculuktan başka bir şey değil… Bir insanın inovasyon için yeteneklerini keşfederek yetkinliğe dönüşümünü sağlayan düşünmenin tasarımı… Bu aynı zamanda, inovasyonun temeli olan Ar-Ge sürecinin en iyi olmasını da sağlamaktadır…
Bugün İnovasyon bağlamında düşünme serüveni artık günümüzde nesnelerden internete ve siber uzaya-bulutlara yapılan bir teknoloji yolculuğuna gelmiştir… Bilginin nesneye dönüştüğü bilgi toplumunda bir düşünce ürünü olan Endüstri 4.0’la artık her şey bilgiye (bilgi ve bilgi yönetimine) dayalı inovasyona göre şekillenmektedir. Bir bakıma temelinde düşünmeyle başlayan bilginin ürüne, ürününde nesnelerle bir başka ürüne/ürünlere dönüştüğü nesnelerin dünyası.. Siberuzay ve bulut bilişim… Siber ve fiziksel sistemler.. Nesnelerin interneti… Bulut bilişim teknolojisi… Sanal gerçeklik.. Büyük veriler… Akıllı fabrikalar… Bu bağlamda düşünsel tasarıma dayalı iş zekâsıyla birlikte ürün, hizmet, yönetim, işletme, pazarlama ve finans gibi tüm alanlar bilgi yönetim süreçlerinin nesnelere göre düşünsel tasarımıyla kurgulanarak gerçekleştirilmektedir. Örneğin, bu düşünsel tasarıma dayalı sistemin temelinde rekabete dayalı olarak geldiğimiz noktada; Endüstri 4.0’ın hikayesi sanayi devrimine kadar uzanan bir yolun sonu.. belki de bir bakıma başlangıcı (Endüstri 5.0, Endüstri 6.0,..) kim bilir? Düşünsel olarak Endüstri 4.0 ‘a doğru gelişim sürecinin kilometre taşlarına bakarsak, dünyada sanayileşme tarihine uygun bir gelişmeyi görebiliriz. Sanayileşme süreçlerinin tarihi seyrine göre: Endüstri 1.0; buhar gücü, Endüstri 2.0; elektrik gücü, Endüstri 3.0; bilgisayar gücü ve Endüstri 4.0; dijitalleşme (bilgisayar + internet) gücü. Endüstri 4.0; nesnelerin interneti, yeni ihtiyaçlar, makineler arası iletişime bağlı otomasyonla birlikte nesnelerin interneti ile birlikte yüksek teknolojinin kullanıldığı bir dönemin başlaması… Endüstri 4.0’ın temelinde endüstriyel üretimle ilgili tüm makine ve sistemlerin birbirleriyle haberleşmesine dayalı olarak gerçek zamanlı veri kullanılmasıyla birlikte yüksek katma değerli ürün ve hizmetlerin üretilmesidir. Endüstri 4.0 temelinde ihtiyaç ve beklentileri karşılamak için ürün/hizmet üretmek üzere tüm tedarik zinciri süreçlerinde bilgi ve bilişim teknolojilerine bağlı olarak düşünsel tasarıma dayalı olarak yapılan rekabet kulvar değişikliği var… Tüm bunlar düşüncesinin tasarımının ürünü ve sonucu…
Bu bağlamda asıl sorulması gereken soru ”Düşüncenin tasarımı ama nasıl?.. Düşüncenin tasarımı öncelikle çalışma ortamı koşullarına bağlıdır… Bunun için iş/işyeri/işletme ortamının; öğrenmeye dayalı, heyecan veren, tecrübeden yaralanan, yenilikçi, takım ilişkileri güçlü, değişim odaklı, rahat, piyasaya uyumlu, sistemli ve ölçülebilir, süreç odaklı, değerlere dayalı,… çalışma ortamı ve koşulları… Düşüncenin tasarımı aynı zamanda kişisel olarak bazı; yenilikçilik, yaratıcılık, sürekli öğrenme, bilgi paylaşımlı, takım ruhu anlayışlı, problem çözebilme, çarpıcı düşünebilme, süreç kontrolü, analiz, sürekli iyileştirme, sonuç odaklı motivasyon, ilişki kurabilme, dinleme, algılama ve anlamlandırma, hızlı problem çözme, bağımsız hareket, insiyatif, kalite odaklı düşünme,…. yetkinliklere de bağlıdır… Elbette tüm bunlar için bir şirkette, İnovasyona dayalı bir vizyon ve bir organizasyon yapısı ve yönetim anlayışı vazgeçilmez olandır…
Düşüncenin tasarımı; İnovasyon açılan kapı… Artık işin özünde düşünmeyle başlayan, insanın kendisini keşfetmesiyle gelişen inovasyonla; hep yeniye, yeniliğe ve mükemmele olan bir yolculuk… Zaten inovasyonda bundan başka bir şey değil…! İnovasyonun genetik kodları düşünce tasarımına dayalı düşünme yolculuğunda gizli… Sonsuz bir yenilik talebiyle sürekli gelişen bir dünyada; yeniyi bulma merak ve heyecanı ile sürekli öğrenmeye dayalı bu keyifli yolculuğa başlamak için ne duruyorsunuz..? Bayramınız kutlu olsun.. Sevgiyle ve sağlıcakla kalın…!