Gıda Tedarik Zinciri İçinde Gıda Güvenliğinin Önemi

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Gıda Tedarik Zinciri İçinde Gıda Güvenliğinin önemi

Gıda Tedarik Zinciri İçinde Gıda Güvenliğinin Önemi

Prof. Dr. Serap İNCAZSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Gıda Tedarik Zinciri İçinde Gıda Güvenliğinin önemi

Doğada tüm canlıların yaşamını sürdürmesi için beslenmeye, beslenme içinde gıdaya ihtiyaçları vardır. Beslenmenin sağlıklı bir şekilde gerçekleşebilmesi içinde gıda güvenliğinin sağlanmasının sağlık üzerinde etkisi olduğu kadar sosyal, toplumsal ve ekonomik etkileri de mevcuttur. Gıda güvenliği kavramı 9. Kalkınma planında tüketime sunulan gıdalarda fiziksel, kimyasal, biyolojik ve her türlü tehlikeli ajanların bertaraf edilmesi için alınan tedbirler bütünü olarak ifade edilmektedir. Gıda güvenliği daha geniş anlamda tanımlanacak olursa; insan gıdası ve hayvan yemi olarak kullanılan her türlü hammadde, yarı mamul ve mamul maddelerin çiftlikte yetiştirilmesi, üretimi, bakımı, hasadı ve depolanması da dahil olmak üzere işleme, paketleme, taşıma, hazırlık, dağıtım ve satış aşamalarını kapsayan tedarik zinciri sürecinde insan sağlığına zararlı olabileceklerden korunması için tasarlanan işlemler ve uygulamalardan oluşan bir eylemler bütünü olarak ifade edilmektedir.

Gıda güvenliğinin sağlanması ve gıda kalitesinin korunması amacıyla, hammaddenin elde edilmesinden ve ürünün son tüketiciye ulaştırılmasına kadar geçen süreçte, paydaşlar ürünle ilgili bilgiye sahip olmaları önemli bir durumdur. Gıda güvenliği konusunda izlenebilirlik sağlanırsa kalite korunur, verimlilik artar. Etkin stok yönetimi, üretim ve lojistik planlamalarıyla zamandan kazanılır, işletme performansı yükselir.

Gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik teknolojiler sayesinde, depolama ve lojistik sürecinde gıda ürünlerinin gerçek zamanlı durumunun izlenmesi; ortam koşullarının analizi, sıcaklık ihlali ve rota sapması gibi risklerin zamanında tespit edilebilmesine olanak verildiğinden gıda güvenliği sağlanıp, gıda kalitesi korunmuş olur.

Gıda ürünleri taşımacılığında kalitenin sağlanması, israfın ve bozulmanın önlenmesi için tek kriter gıdanın taşınma biçimi ve sıcaklığı değildir. Gıda taşımacılığı firmaları, gıda israfını azaltmak ve gıda kalitesini iyileştirmek amacıyla ek olarak uygulamada başka yatırımlar da yapmaktadırlar. Dolayısıyla, gıda taşımacılığı yapan firmalar açısından başarı faktörleri gıda taşımacılığı firmaları açısından önemli bir etkiye sahiptir.

Gıda güvenliğini sağlamada uygulamalar iki ayrı temelde değerlendirilebilir.

1- Ön gereksinim uygulamaları: Gıda üreten / satış ve tüketim gerçekleştiren tüm noktalarının uygulaması gereken temel başlangıç uygulamalarıdır.

2- Üretime ait işlem kontrolleri: Her ürün grubu ve işlem şekli için kuruluşun yapısına bağlı olarak değişen ve risk analizi ile belirlenen kontrollerdir.

Gıda tedarik zincirlerinde; tarladan son tüketiciye olan süreçte ortam parametrelerinin gıda güvenliği dolayısıyla hem insan sağlığı açısından yarattığı risk, hemde ekonomik kayıplar açısından gıdaların kısa raf ömrü ve değişken kalite kriterleri değerlendirildiğinde etkin bir gıda tedarik zinciri yönetimi sağlanması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Gıda tedarik zinciri; kaliteli ve güvenli hammaddenin tedariği ile başlayan, gıdanın geçirdiği işlemler, ara ve bitmiş ürün lojistiği ile tüketiciye ulaşmasına kadar geçen süreçte tüm faaliyete ilişkin verileri kapsayan bir bütündür. Gıda tedarik zinciri yönetiminde, gıda güvenliği ve kalitesini korunması için, zincir boyunca ürün ve bilgi akışının sorunsuz bir şekilde sürdürülebilirliğinin sağlanmasında amacıyla iş süreçlerinin koordinasyonu da önem kazanmaktadır.   Etkin bir gıda tedarik zinciri sağlanmasının gerekliliği doğrultusunda; gıda bilgi teknolojilerinin tüm düzeyde uygulanabilir olması gıda tedarik zincirini şeffaflaştırarak izlenebilirliğe olanak verecek, gıda güvenliği sağlama ve gıda kalitesini korumada destek olabilecektir.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Gıda Tedarik Zinciri İçinde Gıda Güvenliğinin önemiGıda kaybı ve israfının, işin ekonomik tarafı yanında, ulusal ve küresel ölçekte atık yönetim sistemleri üzerine de ciddi yük getirdiği, iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı ve kirlilikle yakından ilişkili olduğu ve en önemlisi de gıda güvenliğini tehdit ettiği bilinen ve yadsınamaz bir gerçektir.

Prof. Dr. Serap İNCAZ

 

Kaynakça:

DPT (2006).  9. Kalkınma Planı (2007- 2013). Gıda Güvenliği, Bitki ve Hayvan Sağlığı Özel İhtisas Komisyonu, Ankara.

Keleş, B. ve Ova, G. (2020). Gıda Tedarik Zinciri Yönetiminde Bilgi Teknolojileri Kullanımı. Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 17(1), 137-143.

Şen, A., (2008). Tedarik Zinciri Yönetiminde Soğuk Lojistik Uygulamalarının Etkinliğinin Arttırılmasına Yönelik Bir Çalışma, T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Toplam Kalite Yönetimi Anabilim Dalı Toplam Kalite Yönetimi Programı Yüksek Lisans Tezi

https://www.kirikkaletso.org.tr/ktso/dosyalar/Lojistik%20Sekt%C3%B6r%C3%BCnde%20G%C4%B1da%20Kayb%C4%B1n%C4%B1Azaltmaya%20Y%C3%B6nelik%20Rehber%20Dok%C3%BCman-G%C3%B6r%C3%BC%C5%9F%20Talebi.pdf

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1537638

https://www.tarimorman.gov.tr/ABDGM/Belgeler/Uluslararas%C4%B1%20Kurulu%C5%9Flar/G%C4%B1dan%C4%B1%20Koru%20Lojistik%20K%C4%B1lavuzu.pdf

https://www.bodto.org.tr/images/other/gida_guvenligi.pdf

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1189196

https://cdn.istanbul.edu.tr/FileHandler2.ashx?f=gida-perakendeciligi-lojistik.pdf

Küresel Isınmayı Yapay Zekâ İle Önleyebiliriz

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Küresel Isınmayı Yapay Zekâ İle önleyebiliriz

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Küresel Isınmayı Yapay Zekâ İle önleyebilirizBirçok alanda kullanılmaya başlanan yapay zekâ özellikle iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi çevre konularında da kritik önem taşıyor. Yerli teknoloji şirketi Cerebrum Tech kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Dr. R. Erdem Erkul, yapay zekânın çevresel teknolojilere önemli katkılar sunabileceğini, karbon ayak izinin düşürülmesine olanak sağlayabileceğini söylüyor.

Dünya bir dönüm noktasında. Araştırmalara göre Sanayi Devrimi’nden bu yana insan faaliyetleri atmosferdeki karbondioksit (CO2) konsantrasyonunu %33’ten fazla artırdı. Çeşitli çalışmalar yeryüzünün iklim değişikliğinden dolayı 2050’li yıllarda yüksek risk altında olacağını ortaya koyuyor.

Sera gazı emisyonlarını 2030’a kadar yarıya indirmezsek iklim değişikliği yüzünden hem gezegenimizi hem de gıda üretimi, insan sağlığı ve ekonomiye kadar toplumsal hayatın her yönünü etkileyebilecek facialarla karşı karşıya kalabiliriz.

Küresel ısınma nedeniyle dünyanın dört bir yanında yaygın olarak kuraklık, sel ve aşırı sıcaklık gibi olumsuz koşullar yaşanacak. Hatta bu etkileri şimdiden hissetmeye başladık. Ülkemizde sıcaklıklar mevsim normallerinin çok üzerinde seyrediyor. Gün geçtikçe şiddetlenen sıcaklıklar sebebiyle her gün pek çok orman yangını meydana gelmekte. Başta büyük kentler olmak üzere birçok yerde su sıkıntısı riski giderek artıyor. Buna rağmen önümüzdeki sekiz yılda dünya geneli emisyonların %10’un üzerinde artacağı öngörülüyor.

Sorunun temelinde ise kentleşme yatıyor. Bugün dünya nüfusunun %55’i kentlerde yaşıyor ve bu oranın 2050’ye kadar %68’e çıkması bekleniyor. Şehirler, enerji tüketimi ve sera gazı emisyonlarının büyük bir kısmından sorumlu. Amerika’da ortaya çıkan karbon emisyonlarının %39’u konut ve ticari binalardan, %33’ü ise ulaşım sektöründen kaynaklanıyor. Yani genel olarak, şehirlerdeki karbon emisyonlarının yaklaşık %70’i modern insan tarafından yapılan kentsel altyapılardan doğuyor.

Bu noktada küresel ısınmanın olumsuz etkilerini azaltabilmek için akıllı şehir stratejileri ve bu stratejilerin merkezinde yer alan yapay zekâ giderek önem kazanıyor. Birçok alanda kullanılmaya başlanan yapay zekâ özellikle iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik gibi çevresel konularda da kritik önem taşıyor. Uzmanlar, yapay zekanın, yeşil enerji ve karbon ayak izinin azaltılması başta olmak üzere çevreyle ilgili sorunların çözümünde fayda sağlayabileceğini ifade ediyor.

Yapay zekâ, enerji emisyonlarındaki azalmaları ve CO2 giderimlerini tespit ederek, daha yeşil bir çevrenin oluşturulmasına yardımcı oluyor, hava koşullarını tahmin ederek çevreyi ve kaynakları korumaya yönelik çabaları hızlandırıyor.

Akıllı şehirleşme süreçleri konusunda sektörün öncü teknoloji üreticilerinden olan yerli teknoloji şirketi Cerebrum Tech kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Dr. R. Erdem Erkul, yapay zekânın çevresel teknolojilere önemli katkılar sunabileceğini, karbon ayak izinin düşürülmesine olanak sağlayabileceğini söylüyor. Yapay zekanın iklim senaryoları ve modelleme çalışmalarına dâhil edilmesiyle iklim modellerinin gerçeğe çok daha yakın olabileceğini söyleyen Erkul, “Türkiye yapay zekâyı etkin bir şekilde kullanarak toplam karbon salımını önemli miktarda azaltabilir” diyor.

Erkul, bu teknolojinin çevreye sağlayabileceği faydaları şöyle anlatıyor: “Örneğin, orman yangınları ve denizlerimizde meydana gelen değişiklikleri saniyeler içerisinde tespit edebilecek yapay zekâ ile zenginleştirilmiş teknoloji ürünleri tasarlıyoruz. Akıllı trafik ve park yönetim sistemleriyle trafik yoğunluğunu yüzde 30 seviyelerinde azaltabiliyor, yakıt harcamalarında yüzde 25’in üzerinde verim elde ediyoruz. Yapay zekaya dayalı veri analizi ve karar destek sistemleri sayesinde veriye dayalı tahminlerde bulunarak ivedi önlemler almayı sağlayabiliyoruz.”

Yapay zekânın küresel ısınmayla mücadelede fark yaratacağı alanlardan bazıları şunlar:

Enerji üretimi ve şebekeleri

Yapay zekâ sayesinde veri kümelerini bir araya getirip yeni bulguları gün yüzüne çıkarabiliyor, daha doğru tahminler elde edebiliyoruz. Örneğin hava durumu tahminleriyle gerçek enerji talebi verilerini bir araya getirerek şebekelerde yenilenebilir enerjiyi daha verimli kullanabiliyor ya da enerji depolama alanında optimizasyonlar yapabiliyoruz.

Yenilenebilir enerji uzun zamandan beri iklim krizine karşı en etkili çözümlerden biri. Bu sistemler optimize edilerek çok daha verimli çalışabilir. Yapay zekâ algoritmaları sayesinde hava durumunu tahmin ederek üretimde verimliliği artırabilirler.

Yapay zekanın kuantum seviyesindeki olayları inceleme ve tahmin yeteneği, füzyon enerjisi dahil olmak üzere, daha düşük karbon ayak izi olan alternatif enerji sistemleri geliştirmemizi hızlandıracak. Dolayısıyla nükleer atığı ve radyoaktif kirliliği olmayan yeni nükleer enerji yöntemleri yaygınlaşmaya başlayacak. Bunu yapanlar içerisinde özellikle yapay zekâya dayalı teknolojileri kullananlar önde olacak.

Ulaşım

Sürekli büyüyen ulaşım sistemlerinin etkin şekilde yönetilmesi için özellikle yapay zekânın entegre edildiği, yapay zekâ destekli/temelli birçok yenilikçi teknoloji kullanılıyor. Yapay zekâ destekli akıllı şehir ve trafik uygulamalarında, rota belirlemede, trafiği, şeritleri kontrol etmede yapay zekâyı kullanarak direkt karbon salımları azaltılıyor. Bu yolla trafik yoğunluğu ve yakıt tüketiminde ciddi azalmalar sağlanıyor.

MIT, Stanford Üniversitesi ve Google’ın ortaklaşa geliştirdiği yapay zekâ destekli yeni bir akıllı şehir sistemi, akıllı trafik ışıkları, dinamik hız sistemi, araç-altyapı iletişimi ve önleyici bakım çalışmalarıyla trafik kazalarını %90 oranında azaltırken trafik sıkışıklığında %60, ortalama seyahat sürelerinde %40, karbon emisyonlarında ise %30 azalma sağladı. Sistem sayesinde acil durum müdahale süreleri de %50 iyileşti.

Çözümün önemli parçalarından biri de yapay zekâ temelli otonom araçlar. Uzmanlar otonom sürüş teknolojisinin insanlı sürüşe oranla yakıt tüketimini %15 civarında azaltabileceğini ifade ediyor. Otonom sürüş yakıt verimliliği sağlamakla birlikte hava kirliliğini de azaltarak küresel ısınma ile mücadelede önemli bir katkı sağlayabilir.

Yapay zekâ göklerde de yanımızda. Kuyruk izi, havacılık sektörünün küresel ısınmadaki etkisinin %35’inden sorumlu. Google’ın çalışması, uydu görüntüleri, hava durumu ve uçuş güzergahı bilgisi gibi yüksek hacimli verilerin bir araya getirilip yapay zekâ kullanılmasıyla pilotların kuyruk izinde %54 azalma sağlayacağını gösterdi.

Üretim

Yapay zekâ, tesislerin enerji taleplerini tahmin etme konusunda son derece etkili. Büyük veri setleri üzerinde analiz yaparak, tesislerin belirli saatlerde ne kadar enerjiye ihtiyaç duyacağını öngören yapay zekâ bu sayede enerji israfı minimum seviyeye indiriyor. Yapay zekâ ayrıca üretim tesislerinde atık oluşumunun azaltılmasına yardımcı oluyor.

Tarım

Uydu görüntüleriyle entegre yapay zekâ, arazi kullanımı, bitki örtüsü, orman örtüsünde gerçekleşen değişiklikleri algılayabiliyor; mahsul hastalıklarının ve sorunlarının erken tespitini mümkün kılıyor. Yapay zekâ uygulamaları, arz ve talebe dayalı olarak tarımsal girdilerin ve geri dönüşlerin düzenlenmesine yardımcı oluyor ve bu da iklim aşırılıklarına karşı çiftçileri daha dayanıklı hale getiriyor. Çiftçiler, su kullanımını ve pestisit kullanımını en aza indirirken mahsul verimlerini optimize etmek için verilerin ve yapay zekânın yardımına başvurabilir.

Orman yangınları ve doğal afetler

Dünyada 2021’de 9 milyon ve 2022’de 6 milyon hektar alanın yok oldu. Bu kaybın büyük bir kısmının orman yangınlarından kaynaklanıyor. Uzmanlar iklim değişikliği nedeniyle orman yangınları döneminin %20 oranında uzadığını belirtiyor. Bu, ya orman yangınlarının daha uzun bir döneme yayıldığı ya da orman yangını döneminde daha ciddi risklerle karşılaşılan günlerin sayısının arttığı anlamına geliyor. Yapay zekâ algoritmaları sıcaklık değerlerini eş zamanlı izleyerek çıkabilecek bir yangını çok önceden tahmin edebilir. Ayrıca uydudan toplayabileceği veriler sayesinde doğal afetleri öngörebilir. Yani yaşayabileceğimiz birçok felaketin önlenmesinde oldukça önemli bir role sahip.

Atık yönetimi

Çevreyi tehdit eden sorunlardan biri de atıklar. Atıkların sınıflandırılması ve geri dönüşümünde yapay zekâdan faydalanılarak performansın artırılması mümkün. Atıkların ayrıştırılarak gruplandırılmasında görsel algılama sisteminin kullanılmasıyla, geçmişe dayalı verilerle geleceğe yönelik kararlar alınabilir, atığın minimize edilmesi ve içindeki elementlerin geri kazanımını kolaylaştırılabilir.

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Küresel Isınmayı Yapay Zekâ İle önleyebilirizEndüstriyel atıklar da çok ciddi bir tehdit. Örneğin, atmosferdeki metan emisyonu, küresel ısınmanın yüzde 25’lik bir kısmından sorumlu tutuluyor. Doğal kaynaklar ve insan faaliyetleri ile atmosfere yayılan metan gazı özellikle enerji sektöründe meydana gelen sızıntılarla ilişkilendiriliyor ve bu sızıntılar “süper salıcılar” olarak adlandırılan büyük metan kaçakları nedeniyle dikkat çekiyor. Yapay zekanın metan gazı sızıntılarının belirlenmesinde daha geniş çapta kullanılması sayesinde, dünyanın her yerindeki metan emisyonları daha hızlı ve etkin bir şekilde tespit edilebilecek.

Banka Dışı Finans Sektörünün İşlem Hacmi Yüzde 77 Oranında Arttı

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Banka Dışı Finans Sektörünün İşlem Hacmi Yüzde 77 Oranında Arttı

Yapay Zeka Ve Tedarik Zinciri Uygulamaları Eğitimi Haber Banka Dışı Finans Sektörünün İşlem Hacmi Yüzde 77 Oranında ArttıFinansal Kurumlar Birliği (FKB) Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman, Varlık Yönetim ve Tasarruf Finansman Şirketleri’nin 2024 yılı ikinci çeyreği itibarıyla 6 aylık konsolide verilerini açıkladı.

FKB’nin temsil ettiği beş sektörün 2024 yılı 6 aylık konsolide verilerine göre;

  • İşlem hacmi 830,5 milyar TL,
  • Aktif toplamı 786,7 milyar TL,
  • Özkaynak büyüklüğü 147 milyar TL,
  • Müşteri sayısı ise 6,2 milyon olarak gerçekleşti.

Finansal Kurumlar Birliği’nin temsil ettiği sektörlere yönelik değerlendirmelerde bulunan Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Ali Emre Ballı; “Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman, Varlık Yönetim ve Tasarruf Finansman şirketlerimiz, yılın ilk 6 ayında yakaladıkları büyüme oranlarıyla Türkiye ekonomisine katkı sunmaya devam etti. Bundan 11 yıl önce yola çıkan Birliğimiz; finansal sistemin sürdürülebilir bir şekilde gelişmesi için, bünyemizde yer alan 5 sektördeki, 124 şirket ve 13 bin 634 çalışan ile finansmana erişimi kolaylaştırmak için kamu otoritesinden sektörümüzün önünü açacak bir kısım yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini bekliyoruz. Bu doğrultuda resmi mercilerden aldığımız güç ile sektörümüzün finans ekosistemi içindeki payının gelişmiş ekonomilerdeki seviyelere çıkarılması, önümüzdeki süreçte en büyük hedefimiz olacaktır” diye konuştu.

İlk 6 aylık verilerde özkaynaklardaki artışlar öne çıkıyor…

Ali Emre Ballı, FKB’nin temsil ettiği sektörlerin 2024 yılının ilk altı aylık finansal performanslarına ilişkin şu bilgileri paylaştı; “Öncelikle 2024 yılının 6 aylık verileri ışığında, FKB bünyesindeki sektörlerin mali verilerinde ilk üç ayda olduğu gibi artışlar görüldüğüne dikkat çekmek isterim. Bankacılık dışı finans sektörü şirketlerinin, geçen yılın aynı dönemine göre; işlem hacminin yüzde 77, aktif büyüklüğünün yüzde 54,6, özkaynaklarının ise yüzde 92,2 büyüdüğünü görmekteyiz. Özellikle Tasarruf Finansman sektörümüz Haziran 2024 tarihi ile geçen yılın aynı dönemi kıyaslandığında özkaynaklarında, işlem hacminde ve aktif büyüklüğünde kayda değer artışlar yaşadı. Sektörün özkaynakları yüzde 354,5 yükseliş ile 17,4 milyar TL’ye, işlem hacmi yüzde 301,1 büyüme ile 111,9 milyar TL’ye, aktif büyüklüğü ise yüzde 207,7 artış ile 47,9 milyar TL’ye yükseldi. Faktoring sektörümüzün de özkaynaklarındaki yüzde 99,6’lık artış göze çarptı. Sektörün özkaynakları bu yükselişle Haziran 2024’te 45,5 milyar TL’ye ulaştı. İşlem hacmi ise yine aynı dönem kıyaslandığında yüzde 64,2’lik artışla, 522 milyar TL’yi buldu. Finansman sektörümüz de; geçen yılın aynı dönemine göre işlem hacminde yüzde 69,9’luk artış kaydetti. Sektör bu yükselişle işlem hacmini, 122,5 milyar TL’ye çıkardı. Sektörün alacakları yüzde 75,9 oranında artarak 138 milyar TL’ ye ulaştı. Finansman sektörünün aktif büyüklüğü ise yüzde 67,8 yükselerek, 164 milyar TL’yi aştı. Finansal Kiralama sektörümüz de yine diğer sektörlerimiz gibi özkaynaklarındaki artış ile dikkat çekti. Sektörün özkaynakları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 73,3 oranında artarak yaklaşık 51 milyar TL oldu. Diğer yandan; Varlık Yönetim şirketlerimizin aktif büyüklüğü yüzde 114,6 yükseliş ile 24 milyar TL’yi aştı. Sektörün özkaynakları ise yüzde 76,9 artarak, 11,4 milyar TL olarak kaydedildi.”

SGK’ya Bildirilen Çıkış Kodu, Feshin Hangi Nedenle Yapıldığının İspatı İçin Yeterli midir?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sgk’ya Bildirilen çıkış Kodu, Feshin Hangi Nedenle Yapıldığının İspatı İçin Yeterli Midir

SGK’ya Bildirilen Çıkış Kodu, Feshin Hangi Nedenle Yapıldığının İspatı İçin Yeterli midir?

Lütfi İNCİROĞLUSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sgk’ya Bildirilen çıkış Kodu, Feshin Hangi Nedenle Yapıldığının İspatı İçin Yeterli Midir

Fesih, iş sözleşmesini derhal ya da belirli bir sürenin geçmesi ile sona erdiren, karşı tarafa yöneltilmesi gerekli tek yanlı irade açıklamasıdır. Fesih hakkı sözleşmenin her iki tarafına da tanınmıştır ve diğer tarafın kabulüne gerek olmayan bir irade beyanıdır. Fesih beyanı karşı tarafa ulaştığı anda hüküm ve sonuçlarını doğurur[1]. Fesih, diğer tarafın kabulüne gerek olmayan bir irade beyanı olduğuna göre, iş sözleşmesinin fesih nedeninin belirlenmesinde fesih iradesine bakılır.

İşverence iş sözleşmesinin feshinde, işten ayrılma bildirgelerinde işten ayrılma gerekçesini gösteren çıkış kodu ile bildirim yapılmaktadır. Esasında işçinin işten çıkışının çıkış koduyla bildirilmesinin fesih nedeninin belirlenmesi açısından çok bir önemi yoktur. Çünkü iş sözleşmesinin fesih nedeninin belirlenmesinde fesih iradesine bakılması gerekir. Yargıtay’ın aşağıda sunulan kararlarında da görüleceği üzere Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilen işten ayrılma bildirgelerindeki “işten ayrılma gerekçesini gösteren kod numaralarının” uygulamada her zaman gerçek fesih sebebini göstermediği ve sadece bu belgeye dayalı olarak uyuşmazlığın çözümlenmesinin isabetsiz olacağı belirtilmektedir.

Nitekim, işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilen çıkış kodu aslında feshin kim tarafından ve hangi nedenle yapıldığını belirten bir uygulamadır. Çıkış kodları hem işveren hem de işçi için önemli sonuçları olan bir işlemdir. İşçinin kıdeme bağlı hakları, fesih sonrası takip edeceği yol ve işsizlik ödeneği alıp alamayacağı gibi hususlar doğrudan çıkış koduyla il­gilidir. Gerçekten, işveren tarafından haklı fesih nedeni olmaksızın fesih yo­luna gidildiği iddiası aynı yöndeki çıkış kodu ile desteklendiğinde işçi açısın­dan ispata yeterli görülebilir.

Yargıtay’a göre, “Dosyada davacının 29.07.2012-13.08.2012 tarihleri arasında izin kullanmak istediğine dair imzalı talep dilekçesi ve 14-15 ve 16 Ağustos 2012 tarihleri arasında izinsiz ve mazeretsiz olarak devamsızlık yaptığına dair dört işçi tarafından imzalanmış olan devamsızlık tutanakları bulunmaktadır. Davacının çıkışı 17.08.2012 tarihinde “03-istifa” kodu ile Kuruma bildirilmiştir. Tutanak mümzileri tanık olarak dinlenmişler ve davacının izin dönüşü işe gelmediğini beyan ederek tutanak içeriklerini doğrulamışlardır. Davacı tanıklarının fesih konusundaki beyanları çelişkili olup, biri davacının işveren tarafından hakarete uğradığı için diğeri ise çalışma saatleri çok uzun olduğu için işten ayrıldığını beyan etmiştir. Dava dilekçesinde iş sözleşmesinin işverence feshedildiği belirtilmiş olup, mahkemece fesih gerekçesinin değiştirilmesi ve iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğinin kabulü isabetli olmamıştır. 4857 sayılı Kanun’un 25/2. bendi gereğince yapılan haklı fesihte yazılı fesih bildiriminde bulunulmasına ve işçinin savunmasının alınmasına da gerek yoktur. Davacı tarafça devamsızlıktan önce başka bir sebeple iş sözleşmesinin işverence feshedildiği iddia ve ispat edilmediğine göre; davacının iş sözleşmesinin 14-15 ve 16 Ağustos 2012 tarihlerindeki devamsızlığı sebebi ile haklı olarak feshedildiğinin kabulü dosya içeriğine ve delillere daha uygun düşecektir. Çıkışının istifa koduyla bildirilmesinin de bir önemi yoktur. Belirtilen sebeplerle, davacının kıdem tazminatı talebinin de reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[2]

Yargıtay’ın başka bir kararında ise, “Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen işten ayrılma bildirgelerindeki “işten ayrılma gerekçesini gösteren kod numaralarının” uygulamada her zaman gerçek fesih sebebini göstermediğini ve sadece bu belgeye dayalı olarak uyuşmazlığın çözümlenmesinin isabetsiz olacağını” ifade etmiştir[3]

Ancak Yargıtay, “Davacı, iş akdinin işverence haksız feshedil­diğini ileri sürmüş, Mahkemece işçinin kıdemi ve Sosyal Güvenlik Kurumu kaydındaki fesih kodu 4 (işverenin haklı sebep bildirmeden belirsiz süreli iş akdini feshi) nedenleriyle kıdem ve ihbar tazminatlarının kabulüne karar ve­rilmiştir. Ancak davacının feshi gören tanığı … ile davalı tanıklarının davacı­nın işten kendisinin çıktığını beyan ettikleri, tanıkların işveren feshi iddiasını teyit etmedikleri anlaşılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu kaydındaki fesih kodu tek başına bağlayıcı olmadığı gibi tanık beyanları karşısında işçinin 3 yılı aşkın kıdemine değer vermeye de olanak bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davasını işveren feshine dayandıran işçinin iş akdini kendisinin feshettiği anlaşıldığından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi yerine kabulünün hatalı bulmuştur”[4].

Yargıtay verdiği bu kararda, davacı tanığının işçinin kendisinin ayrıl­dığı yönündeki beyanı karşısında salt çıkış kodunun belirleyici olmadığını kabul etmiştir. Dolaysıyla, işveren tarafından SGK’ya bildirilen çıkış kodu, feshin kim tarafından ve hangi nedenle yapıldığının ispatı için yalnız başına yeterli değildir, yan delillerle desteklenmesi gerekir.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Sgk’ya Bildirilen çıkış Kodu, Feshin Hangi Nedenle Yapıldığının İspatı İçin Yeterli MidirSonuç olarak, fesih, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İş sözleşmesinin fesih nedeninin belirlenmesinde fesih iradesine bakılması gerekir. Bu konuda işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilen çıkış kodu her zaman belirleyici olamaz. Çünkü, Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen işten ayrılma bildirgelerindeki “işten ayrılma gerekçesini gösteren kod numaraları” uygulamada her zaman gerçek fesih sebebini göstermeyebilir. Dolaysıyla, işveren tarafından SGK’ya bildirilen çıkış kodu, feshin kim tarafından ve hangi nedenle yapıldığının ispatı için yalnız başına yeterli değildir. Mutlaka bu durumun yan delillerle desteklenmesi gerekir.

Lütfi İNCİROĞLU

[1] SÜZEK, Sarper, İş Hukuku, s.531.

[2] Yarg.22.HD.10.5.2016 T., E.2016/11228, K.2016/14121 Legalbank.

[3] Yarg.22.HD.25.9.2014 T., E.2014/19756, K.2014/25663 Legalbank.

[4] Y9.HD.22.10.2020 T., E.2017/17019, K.2020/13063;ÇİL, Şahin, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, s.868.

Almanya ve Fransa Yolculuğu: Türk Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri Sektörü

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Almanya Ve Fransa Yolculuğu Türk Mobilya, Kağıt Ve Orman ürünleri Sektörü

FachPack ve All4Pack Fuarlarında Türkiye Rüzgârı Esecek

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Almanya Ve Fransa Yolculuğu Türk Mobilya, Kağıt Ve Orman ürünleri SektörüBünyesindeki sektörlerin hâkim olduğu ihracat pazarlarını genişletmeye ve mevcut ihracat rakamlarını artırmaya yönelik çalışmalarını sürdüren İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, Almanya/ Nürnberg’de düzenlenecek FachPack ile Fransa/ Paris’te gerçekleşecek All4Pack fuarlarında yerini alacak. Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile düzenlenen fuarlarda mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörünün yenilikçi ve özgün yapısı ile kalitesini dünya vitrinine çıkaracak.

Mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörünün dünya ticaretinde daha çok söz sahibi olması için çalışmalarını hızlandıran İstanbul Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, Almanya ve Fransa’da düzenlenecek fuarlarda yerini almaya hazırlanıyor.  Bu kapsamda 24-26 Eylül 2024 tarihleri arasında Avrupa’nın önde gelen ambalaj ticaret fuarlarından biri olarak her yıl Almanya’nın Nürnberg şehrinde düzenlenen FachPack ile 4-7 Kasım 2024 tarihleri arasında ambalaj, proses, baskı ve lojistik sektörlerini Fransa’nın Paris şehrinde bir araya getirecek All4Pack’e milli katılım gerçekleştirecek. Ticaret Bakanlığı ve İstanbul İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği koordinasyonunda gerçekleşecek organizasyonla, her iki fuarda da geçtiğimiz yıl 2,77 milyar dolar ihracat gerçekleştiren kağıt ve karton ürünleri sektörünün yenilikçi ve özgün yapısı da ortaya konacak. Yaklaşan fuarlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan İstanbul Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Alican Duran, “Dünya fuarlarında yer almayı, en yeni teknoloji ve trendleri yerinde görmek ve deneyimlemek açısından bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca sektör temsilcilerimizle birlikte bu fırsatları olabildiğince verimli değerlendirerek, üretim gücümüzü dünyaya gösterip mevcut pazarlarımızda payımızı artırmak istiyoruz” dedi.

 İhracat Rakamlarını Artırma Hedefi

Ticaret Bakanlığı’nın belirlediği ihracat stratejileri odağında çalışmalarını yürüten İstanbul Mobilya Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, uluslararası fuarlara milli katılım gerçekleştirerek mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörünün kalitede ulaştığı son noktaya projeksiyon tutacak. Söz konusu fuarlar aracılığıyla yakalanan istikrarlı ihracat rakamlarının daha da yukarıya çekilmesi amaçlanıyor. Bu doğrultuda fuarlara gösterilecek yoğun katılımla Türkiye’nin iki ülke pazarından da aldığı payın artırılması planlanıyor. 24-26 Eylül 2024 tarihleri arasında Almanya-Nürnberg’te gerçekleşecek olan ve ambalaj endüstrisinin geniş yelpazede ürün ve hizmetlerini sergilemesine olanak tanıyan, sektör profesyonellerini bir araya getirerek önemli bir ticaret hacmi oluşturan FachPack Fuarı’nda Türkiye milli katılım organizasyonu çerçevesinde 573 m2 alanda 24 firması ile yer alacak. 4-7 Kasım 2024 tarihleri arasında ambalaj ve lojistik sektöründeki yenilikleri, trendleri ve teknolojik gelişmeleri sergilemek için önemli bir platform sunan All4Pack Fuarı’nda ise Türkiye’yi, 944 m2 alanda 39 firma ile temsil edecek.

Kâğıt ve Karton Ürünleri Sektöründen İhracat Hamlesi

Lojistik Süreç Yazılımı Haber Almanya Ve Fransa Yolculuğu Türk Mobilya, Kağıt Ve Orman ürünleri SektörüFuarların sektörün ihracat rakamlarının daha da yukarılara taşınması açısından bir çekiç güç oluşturduğuna değinen Duran, “Kâğıt ve karton ürünleri sektörümüz geçtiğimiz yılı 2,77 milyar dolarlık bir ihracat ile kapattı. Bu yılın ilk 7 ayında ise 1,67 milyar doları aşan ihracatımız bulunuyor. Şu an geçen yıla oranla ihracatımızı yüzde 2,98 artırmış görünüyoruz Hedefimiz yıl sonuna kadar bu ivmeyi sürdürerek ülkemiz ekonomisine hatırı sayılır bir katkı sunmak Bunun için yılın kalan döneminde gerçekleşecek fuarlara yoğun katılımlar göstererek yenilikçi ürün ve çözümlerimizi sergileyip ihracat rakamlarımızı artıracak hamleler gerçekleştirmek istiyoruz” dedi.

Doğuş Otomotiv Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartı Uyumlu İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Doğuş Otomotiv Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartı Uyumlu İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Doğuş Otomotiv Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartı Uyumlu İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı15 yıldır aralıksız sürdürülebilirlik raporu yayınlayan Doğuş Otomotiv, 2023 Sürdürülebilirlik Raporu’nda pek çok ilke imza attı. Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standardı da dahil olmak üzere uluslararası pek çok sürdürülebilirlik standardını baz alarak kapsamlı bir performans açıklayan şirket, raporun temasını da “Sürdürülebilir Bir Geleceği Birlikte Şekillendirmek” olarak belirledi.  

Sürdürülebilirlik yönetimine geçiş yaptığı günden bugüne, sadece kendi sektöründe değil, tüm sektörlerde örnek bir yönetim modeliyle kurumsal stratejinin sürdürülebilirlik stratejisine nasıl entegre edilebileceğini de gösteren Doğuş Otomotiv, raporda geçen yıla oranla karbon ayak izinde yüzde 6,94, lojistik operasyonlar kaynaklı emisyonlarda yüzde 12,5, elektrik tüketimi kaynaklı emisyonlarda ise yüzde 28,5 azalma sağladığını açıkladı.

Enerji Verimliliği ve Emisyon Azaltımı

Dekarbonizasyon stratejisini de ilk kez açıklayan Doğuş Otomotiv, güneş enerjisi santrali yatırımıyla elektrik tüketiminden kaynaklanan emisyonlarını baz yıla göre yüzde 28,5 düşürdü ve elektrik ihtiyacının yüzde 67’sini yenilenebilir kaynaklardan karşıladı. Yenilenebilir enerji üretimini ise 4.191,9 MW’a çıkardı.

Kadın İstihdamında Artış ve Eğitim Yatırımları

Kadın çalışan oranını yüzde 34,65’e, kadın yönetici oranını ise yüzde 33,57’ye yükselten Doğuş Otomotiv, çalışan önerilerini hayata geçirerek 104 Milyon TL tasarruf sağladı. Çalışan başına eğitim saatini 40,09’a çıkaran şirket, toplam gönüllülük saatini 1.255’e ulaştırdı. Eğitim harcamaları çalışan başına 9.903 TL’ye yükselirken, Yeşil CapEx yatırımları 87.812.504 TL, altyapı ve diğer yatırım harcamaları ise 200 Milyon TL’ye ulaştı.

Dijital Dönüşüm ve Enerji Verimliliği

2023 yılında tamamlanan 100 dijital proje ile dijitalleşme yolunda önemli adımlar atan Doğuş Otomotiv, bayi ağının yüzde 19,51’inin yenilenebilir enerjiye geçiş yapmasını sağladı. Enerji verimliliği oranını yüzde 38,86’dan yüzde 68,70’e çıkararak bu alanda da büyük bir ilerleme kaydetti.

Doğuş Otomotiv Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartı Uyumlu İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayınladı

Yeşil Satınalma Ve Kaynak Yönetimi Eğitimi Haber Doğuş Otomotiv Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartı Uyumlu İlk Sürdürülebilirlik Raporunu YayınladıRaporu aşağıdaki linktenindirebilirsiniz: https://www.dogusotomotiv.com.tr/newdogusotomotiv_files/2024814165018850_Dogus-Otomotiv_ESR_2023-TR.pdf

 

Yatay Eğitim Kataloğu

Şirketiniz ihtiyacı olan;
– Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi (2 gün) veya
– Yeşil Satınalma ve Kaynak Yönetimi Eğitimi (1 Gün) için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com a talebinizi iletebilirsiniz.

Çalışma Hayatında Meslek Kodu ve Önemi

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem çalışma Hayatında Meslek Kodu Ve önemi

Çalışma Hayatında Meslek Kodu ve Önemi

Şerafettin YILDIZ / Sosyal Güvenlik DenetmeniSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem çalışma Hayatında Meslek Kodu Ve önemi

Meslek, insanların aldığı eğitimler ve yaptığı çalışmalar sonucunda kazandığı beceriler bütününe verilen unvanın adıdır. Meslek kodu ise çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumuna çalıştığı meslek dalında bildirilmesini ve mesleki tecrübesinin kayıt altına alınmasını sağlamak amacıyla oluşturulmuş bir sistemdir. Meslek kodları 2012 yılı itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bu uygulama yürürlüğe girdikten sonra işverenler, tüm işçilerini meslek koduyla birlikte Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmekle yükümlü hale gelmiştir. Bu düzenlemenin asıl amacı; işyerinde yapılan iş ve ücret çeşitliliğinin aynı zamanda işçi haklarının kayıt altına alınmasıdır. Meslek kodları tüm meslek grupları için farklı olarak belirlenmiştir, örnek olarak Argon Kaynakçısının meslek kodu 7212.14 iken Grafikerin meslek kodu ise 2166.01’dir.
Peki, meslek kodunun çalışma hayatında ki önemi nedir?
Meslek kodu, işçinin mesleğinde ki çalışma süresini dolayısıyla mesleki tecrübesini gösteren karinedir. Herhangi bir meslek ile ilgili sertifikasyon işlemlerinde işçinin meslekte ki çalışma süresine bakılarak karar verilmektedir. Yine, iş kazası olayında kusur oranının belirlenmesinde ve meslek hastalığı durumunun tespitinde işçinin o mesleği ne kadar süredir yaptığı önem arz etmektedir. Ayrıca, işçinin ücretinin tespitinde işçinin mesleği ve meslekteki çalışma süresi en önemli kriterlerden biridir. Bu nedenle, doğru bildirilen meslek kodu işçinin lehine yanlış bildirilen meslek kodu ise işçinin aleyhine sonuçlar doğuracaktır.
Şimdide, Meslek kodu seçerken nelere dikkat etmeliyiz ve meslek kodunun yanlış bildirilmesi halinde ne yapmalıyız? Sorularını cevaplayalım:
Meslek kodu seçilirken tek dikkat etmemiz gereken nokta, işçinin fiilen yaptığı işe karşılık gelen meslek kodunun seçilmesidir. Kimi zaman işverenler meslek kodunu seçerken işçinin diploma bilgisine uygun veya işyerinde genel yapılan işe uygun meslek kodu belirleme yoluna başvurmaktadır, bu durum ise işçinin meslek kodunun yanlış olarak bildirilmesine yol açmaktadır. Meslek kodu yanlış bildirilen işçi öncelikli olarak bu durumu işverenine bildirerek meslek kodunun düzeltmesini talep etmelidir. İşveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurularak meslek kodu düzeltme işlemi yaptırılması halinde işverene herhangi bir idari para cezası uygulanmayacaktır. İşverenin yanlış bildirilen meslek kodunu kendisi düzeltme yoluna gitmemesi halinde ise işçi bu durumu doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirerek konunun incelenmesi talebinde bulunabilecektir. Sosyal Güvenlik Kurumunca işçinin meslek kodunun yanlış bildirildiğinin tespiti halinde, sigortalı başına ve gerçeğe aykırı bildirim yapılan her ay için ayrı ayrı olmak üzere, işveren hakkında asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası uygulanacaktır.
Meslek kodu uygulamasıyla ilgili kamuoyunda en çok merek edilen soru ise; Meslek koduna bağlı olarak ücret veya prime esas kazançlar belirlenip belirlenmeyeceğidir.
Mevcut sosyal güvenlik mevzuatımız uyarınca meslek kodu bazında belirlenmiş bir ücret veya prime esas kazanç tutarı bulunmaktadır ve mevcut durum itibariyle esas olan işçinin aldığı ücret üzerinden prime esas kazancının bildirilmesidir. İşçinin aldığı ücret üzerinden sigortalı bildirilmemesi işçiyi birçok hak kaybına uğratacağı gibi bu durumun tespit edilmesi halinde ise işverene daha büyük ölçüde idari yaptırım uygulanacaktır. Ayrıca her ne kadar meslek kodu bazında herhangi bir alt sınır ücreti belirlenmemiş ise de, nitelikli meslek kodunda düşük ücretlerle sigortalı bildirimi yapan işyerleri Sosyal Güvenlik Kurumunca riskli işyerleri kapsamına alınmakta ve bu işyerleri zaman zaman incelemeye tabii tutulmaktadır. Bu nedenle işçi ücreti ve prime esas kazanç bildirimi yapılırken işçinin aldığı ücret üzerinden sigortalı bildirilmesine dikkat edilmesi gerekmektedir.
Sonuç itibariye; meslek kodunun işçinin mesleki tecrübesinin karinesi olduğu, işçinin ücretinin belirlenmesinde de bu hususun önemli bir kriter oluşturduğu, her ne kadar sosyal güvenlik mevzuatında meslek kodu bazında belirlenmiş alt sınır ücret veya prime esas kazanç olmasa bile işçinin sigorta bildiriminin aldığı ücret üzerinden bildirilmesi gerektiği, işçinin meslek kodunun veya aldığı ücretin yanlış bildirilmesi halinde işçinin bir takım hak kayıplarına uğrayacağı, ayrıca gerçeğe aykırı bildirimi yapan işverenlerin bu durumun tespiti halinde idari yaptırıma maruz kalacağı hususları bilinmelidir.
Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem çalışma Hayatında Meslek Kodu Ve önemiŞerafettin YILDIZ
Sosyal Güvenlik Denetmeni

Kuru Kayısı, 2023/24 Sezonunu 399 Milyon Dolarlık İhracatla Kapattı

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Kuru Kayısı, 202324 Sezonunu 399 Milyon Dolarlık İhracatla Kapattı

Kuru Kayısıda Yeni Sezon Hedefi 100 Bin Ton İhracat

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Kuru Kayısı, 202324 Sezonunu 399 Milyon Dolarlık İhracatla KapattıVücudun A vitamini ve demir ihtiyacının karşılanmasını sağlayan kuru kayısıda dünyanın ihtiyacını Türkiye karşılıyor.

Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu kuru kayısıda 2023/24 sezonu 66 bin 832 ton karşılığında 399 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kuru kayısı ihracatı 2022/23 sezonunda miktar bazında 80 bin 388 ton olurken, döviz karşılığı 434 milyon 272 bin dolar olmuştu.

2022/23 sezonunda kuru kayısının ortalama ihraç fiyatı ton başına 5 bin 402 dolar iken, 2023/24 sezonunda yüzde 10,5’lik artışla 5 bin 967 dolara yükseldi. Bu artış sayesinde kuru kayısı ihracatı miktar bazında yüzde 17 düşerken, döviz getirisindeki azalma yüzde 8 ile sınırlı kaldı.

Işık: “2024/25 sezonunda 107 bin ton kuru kayısı ihracatı hedefliyoruz”

2024/25 sezonuna sarı kayısıda ‘Altın yıl’ hedefiyle girdiklerini dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, 107 bin ton olarak öngörülen rekolte ve 20 bin ton stokla sezona girdiklerini, önümüzdeki sezon 100 bin ton ihracat yaparak ihraç pazarlarını çeşitlendirmeyi, dünya tüketicilerine daha fazla kuru kayısı ulaştırmayı hedeflediklerini kaydetti.

“Bu yıl hava koşulları kuru kayısı üretimini artırdı” diyen Işık, “Kuru kayısı antioksidan zengini bir meyve, kolesterolü düşürürken, kasları besliyor, bağırsak dostu ve sindirim sistemini destekliyor. Kuru kayısı da pazarı artıracak hamlelerimiz olacak. Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Avustralya, Çin, Japonya, Brezilya, Güney Kore gibi uzak pazarlarına yoğunlaşacağız. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıdalar listesinde yer alan, üretim ve ihracatında dünya lideri olduğumuz kuru kayısıyı daha çok tüketiciye ulaştıracağımız bir sezon bizi bekliyor. 2013 yılında 117 bin ton ihracat yapmıştık. 100 bin ton bandında ihracat yaptığımız sezonlar var. Aynı başarıyı bu sezonda tekrarlamak için çalışacağız. Türk ihracatçılarının networkü bu ihracata olarak sağlıyor” şeklinde konuştu.

“Bu yıl hava koşulları kuru kayısı üretimini artırdı” diyen Işık, “Kuru kayısı antioksidan zengini bir meyve, kolesterolü düşürürken, kasları ve kesimleri besliyor, bağırsak dostu ve sindirim sistemini destekliyor. Kuru kayısı da pazarı artıracak hamlelerimiz olacak. Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan, Avustralya, Çin, Japonya, Brezilya, Güney Kore gibi uzak pazarlarayoğunlaşacağız. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlıklı gıdalar listesinde yer alan, üretim ve ihracatında dünya lideri olduğumuz kuru kayısıyı daha çok tüketiciye ulaştıracağımız bir sezon bizi bekliyor. 2013 yılında 117 bin ton ihracat yapmıştık. 100 bin ton bandında ihracat yaptığımız sezonlar var. Aynı başarıyı bu sezonda tekrarlamak için çalışacağız. Türk ihracatçılarının networkü bu ihracata olanak sağlıyor” şeklinde konuştu

Türk kayısısını en çok Amerikalılar sevdi

Amerika Birleşik Devletleri, 63,6 milyon dolarlık kuru kayısı talebiyle zirvede yer aldı. Ege İhracatçı Birlikleri’nin ABD’de Türk gıda ürünlerinin daha çok talep edilmesi için sürdürdüğü Turkish Tastes isimli TURQUALITY Projesi, kuru kayısımızın ABD pazarındaki ihracatını artırdı.

Kuru kayısı ihracatında ikinci sırada 33,7 milyon dolarlık taleple Fransa yer alırken, zirvenin üçüncü sırasında 29,8 milyon dolarlık ihracatla Almanya yer aldı. Bu ülkeleri 18,6 milyon dolarlık taleple Avustralya ve 16,5 milyon dolarla Brezilya takip etti.

Tedarik Zinciri Danışmanlığı Haber Kuru Kayısı, 202324 Sezonunu 399 Milyon Dolarlık İhracatla KapattıTürkiye’den kuru kayısı ihracatında Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 195 milyon dolarlık tutarla lider olurken, Güneydoğu Anadolu İhracatçıları Birliği 131 milyon dolarlık kuru kayısı ihraç etti. Akdeniz İhracatçı Birlikleri 37 milyon dolarlık kuru kayısı ihracatına imza attı.

Kurumsal Kimlik Çalışmaları Yapabilecek Firma Aranıyor

Alım Talebi Kurumsal Kimlik çalışmaları Yapabilecek Firma Aranıyor

Kurumsal yemek sektöründeki bir firmamızın, kurumsal kimlik çalışmaları yapabilecek bir firma ya da ajans aranmaktadır. Portföyü güçlü ve yenilikçi fikirler sunabilecek bir yapıda olması talep edilmektedir.

İlgili olan hizmet sağlayıcı firma ya da ajansların, diğer teknik detaylar için aşağıdaki adımların ardından, iletişime geçmesi rica olunur.

Alım Talebi Kurumsal Kimlik çalışmaları Yapabilecek Firma Aranıyor

Teklif Vermek İçin;

  1. SATINALMA DERGİSİ’ne abone ol.
  2. Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK işlemlerini tamamla.
  3. Ödeme sonrasında FİRMA BAŞVURU FORMU’nu doldur.

https://satinalmadergisi.com/satici/

TEKLİF VERME : İhtiyacın detaylarını öğrenmek ve teklif vermek için Dergi Aboneliği sayfasından PROFESYONEL ÜYELİK (600 TL) SATIN ALMANIZ GEREKMEKTEDİR. Aboneliğiniz 1 yıl geçerli olup bir sene boyunca tüm alım taleplerine teklif verebileceksiniz.

Döngüsellik Durum Raporu-2024

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Döngüsellik Durum Raporu 2024

Utkan ULUÇAY

Utkan Uluçay 1

Utkan Uluçay 2

Utkan Uluçay 3

Ekolojik tükenmişliğe en çok etki eden üç sistem arasında Gıda – İnşaat – Üretim sayılıyor. Gıdada öncelikler düşük çevresel etkili sağlıklı ürünler, rejeneratif tarım, yerel-organik-mevsimlik ürün tercihi, kaçınılabilir gıda israfının önlenmesidir. İnşaatta öncelikler mevcut alt-üst yapının tadilatla kullanıma devam edilmesi, malzemelerin tekrar kullanımı, enerji etkinliğinin yükseltilmesi, döngüsel malzeme-yaklaşımların uygulanmasıdır. Üretimde öncelikler kümelenme-simbiyoz ve etkinliğin artırılması, ürün ve araçların ekonomik ömrünün uzatılması, sadece gereken kadarının tüketilmesi, hızlı modadan kaçınılmasıdır.

Bu çerçevede üç grup ülke için grup profili ve öneriler sıralanıyor:

  • SHIFT: Yüksek gelirli kuzey yarıküre ülkeleridir (Global North), dünya nüfusunun %25’ini ve hammadde tüketiminin %34’ünü temsil etmektedirler. Tüketimlerini kısmaları, üretim araçları ve ürünlerin daha dayanıklı olmalarını sağlayarak ekonomik ömürlerini uzatmaları, mevcut olanları kullanmaları, döngüsele öncelik vermeleri önerilmektedir.
    • Doğru yaklaşımları ödüllendiren politik – finansal yaklaşımlar
    • Nüfusa değişen ihtiyaca uygun nitelikleri kazandıracak eğitim programları
  • GROW: Orta gelirli Güneydoğu Asya, Latin Amerika, Kuzey Afrika ülkeleridir, dünya nüfusunun %37’sini hammadde tüketiminin %55’ini temsil etmektedirler. Rejeneratif tarım ve mevsimine uygun-yerel-organik ürün seçimi, dayanıklı üretim araçları ve ürünler, endüstriyel simbiyoz – etkinlik artışı önerilmektedir.
    • Gıda israfını önleyen, doğru yaklaşımı ödüllendiren mevzuat – finansal yaklaşımlar
    • Rejenaratif – organik tarıma uygun çiftçi destekleri
    • Teknoloji – mevzuat – finansal düzenlemelerle döngüsel ekonomiye geçiş kolaylığı
    • Hayat boyu öğrenmeyi sağlayan – değişen şartlara göre yeni nitelikleri kazandıran eğitim programları
  • BUILD: Düşük gelirli güney yarıküre (Global South) ülkeleridir, dünya nüfusunun %50’sini ve hammadde tüketiminin %13’ünü temsil etmektedirler. Rejenaratif tarım, sağlıklı gıda ürünleri tüketimi, atıkların geri kazanımı, döngüsel yaklaşımlar önerilmektedir.
    • İklim risklerini önlemeye destek olan teşviklerSatınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Döngüsellik Durum Raporu 2024
    • Doğru yaklaşımları ödüllendiren yasal – finansal düzenlemeler
    • Tarımda KOBİ ölçeğinde destek
    • Rejenaratif tarım için inovasyona erişim kolaylığı
    • Her yaş ve kesimde nitelik artırıcı eğitim programları
    • Döngüsel ekonomiye geçişte teknoloji – mevzuat – finansal kolaylıklar
The Circularity Gap Report Utkan Uluçay
Kaynak: Fraser, M.; Conde, A. (2024). The Circularity Gap Report. Circle Economy Foundation & Deloitte. www.circularity-gap.world

Utkan ULUÇAY