Enflasyon Düştü Bilginiz Var mı? Bölüm 1
Enflasyon Düştü Bilginiz Var mı? Bölüm 1
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi
Haziran 2024 Ayı Enflasyonunu Konuşalım
Aylar önceden enflasyonun düşeceğinin 2024 yılının ilk yarısı ve sonrasında olabileceği otoriteler tarafından söylendi de bu söylemleri duyan biz insanlar biraz şüpheli yaklaşım gösterdik enflasyon düşecek söylemlerine.
Vay be, enflasyon düştü öyle mi? Hiç beklemiyordum.
Ülkemizin resmi kurumu TÜİK tarafından Haziran 2024 ayı enflasyon oranı muhtemelen son ayların en düşük artışının var olduğunu gösterdi ve enflasyon oranının % 1.64. Yıllıklandırılmış enflasyon ise % 71.60.
Enflasyon Oranına Göre Emekli ve Çalışanların Maaş Artışları
Yılın ilk 6 ayı için emekli ve çalışan memurlar TÜİK enflasyon verilerine göre zam alıyorlar. Çalışanları değil de emeklilerin maaş artışından bahsetmek istiyorum.
TÜİK’e göre Haziran 2024 ayı enflasyon oranının % 1.64. Yıllıklandırılmış enflasyon ise % 71.60 söylemiş ve bu hesaba göre emekliler ilk 6 ay için % 71.60’lık tutarın yarısı kadar zam alacaklarını ümit ederken, emekliye sadece % 24.73 zam verildi. Yani had edilene saygılı davranış göstererek 2024 yılının ikinci yarısı için % 24.73 Yüzde 25’in kıyısından dönmüş bir enflasyon zammı desek yerinde mi olur acaba? Bu duruma göre 6 aylık enflasyon zammı % 24.73 olduğuna göre yıllıklandırılmış enflasyon da yüzde 49.46 oluyor.
Valla öyle diyorlar, benim biraz kafam karıştı bu işe…
Diğer Kurumların Enflasyon Karşılaştırmaları
Bir göz atalım isterseniz 2024 yılı ilk yarısı için diğer enflasyon değerlendirme kurumlarının rakamlarına…
| İLGİLİ KURULUŞ | AYLIK ORAN | YILLIKLANDIRILMIŞ ORAN |
| TÜİK | % 1.64 | % 71.60 |
| İTO | % 3.42 | % 82.14 |
| ENAG | % 4.27 | % 113.08 |
Reşat Bağcıoğlu’nun enflasyon açıklaması: Hele bir pazara gidin alış veriş edin de görün enflasyonun ne olduğunu.
Hangi Enflasyon Verisine İnanacağımızı Şaşırdık
Allah kimseyi şaşırtmasın. Burada en zor olan konulardan bir tanesi de her kafadan bir sen çıkan enflasyon verileri karşısında vatandaş kime inansın?
TÜİK devletimizin resmi ve saygın kurumu özelliğini her zaman korumak durumunda olduğundan dolayı, TÜİK’in açıkladığı % 1.64’luk oranın doğru, piyasada dolaşan İTO’nun % 3.42, ENAG’ın % 4.27 rakamlarının ise gerçeklikten sapmış olduğu sonucu ortaya çıkıyor.
Hele hele Reşat Bağcıoğlu neyse ki bir enflasyon rakamı deklere etmedi, o da bir rakam söyleseydi enflasyon rakamları havada uçuşacaktı.
Açıklanan rakamların sadece bir tanesi doğru, diğerleri ise dezenformasyon bilgi yani yalan verilerin kibarcası. Dezenformasyon yasası var ülkemizde. Yalan haber yayanlarla ilgili. Yukarıdaki paragrafımda açıklanan 3 adet enflasyon verisinin bir tanesi doğru ise, diğer ikisi + Reşat Bağcıoğlu’nun enflasyon verileri yalan; pardon dezenformasyon.
Veya açıklanan bir enflasyon verisi yanlış ise, diğer kurumların + Reşat Bağcıoğlu’nun açıkladığı enflasyon verileri doğrudur.
Uzun lafın kısası bu veriler içinde yer alan enflasyon rakamları konusunda bir taraf gün görmemiş yalan yanlış bilgi veriyor. Hem de yalanı en okkalı biçimde söylüyor.
Mayıs Ayından Haziran Ayına Bir Kaç Ürünün Fiyatı Ne Olmuş?
Mayıs ayında limon 50 ila 60 liraya satılırken Haziran ayında limon 100 Lira oldu. Limonun fiyatı roket gibi yukarı çıkarken diğer ürünlerin fiyatı aşağıya inmedi.
Domates geçen sene yaz aylarında ortalama 7 ile 10 Lira arasında idi. Bu sene yani 2024 yılı yaz ayında ise 30 ile 40 lira arasında.
Meyve fiyatlarını söylemeye dilim varmıyor. 100 Liradan yukarı fiyatlar. Hangi bir meyveyi sayayım. Kiraz fiyatını hiç söylemeyeyim; 100 Liraya kiraz yok,
Ya arkadaş, şu bamyaya ne oldu? Geçen sene kilo fiyatı TRL.60 veya TRL.75 civarında değil miydi.
Ve TÜİK enflasyonu aylık % 1.64 öyle mi? Küçülüp de cebime girseydi bari…
TUİK Baz Enflasyon Hesaplamasına Göre 2024 Yılı Yıllıklandırılmış Baz Enflasyon Oranı % 49.46
2024 yılı yıllıklandırılmış baz enflasyon oranı % 49.46, 6 aylık ise % 24.73. Daha da beteri emekliler de altı ay için % 24.73 zam aldılar.
Piyasanın gerçeği oldukça farklı, TÜİK’in ölçme ve değerlendirmesi bambaşka farklı. Piyasadaki enflasyonu bizzat yaşan bizler ve ben Reşat Bağcıoğlu, yanlış değerlendirmeyi ve ölçmeyi doğru veri olarak kabul eden TÜİK’ne ne diyeceğimi ve doğru enflasyon rakamlarını nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Vatandaş biraz daha fazla açıklama yaparsa veya serzenişte bulunursa sonunda hakaret davası ve tazminat davası açılıyor. Paşalar gibi bu rakamlara inanacaksınız, itiraz etseniz ne yazar deniliyor adeta.
Berberimle Göz Göze Geldim
Berberlerin bu kadar saçı olan kişilere daha anlayışlı, müşfik olmalı ve tıraş fiyatında indirim sağlamalı.
Evet bu resim tam da benim kafamdaki saç miktarını gösteriyor. Gençlik yıllarımda berbere gittiğimde saçımın gür olmasından dolayı berber benimle ortalama 45 dakika ilgilenirdi. Ama şu günlerde; yani saçlarımın çoğunun benimle vedalaştığı günlerde berberim eline makası aldığı gibi 5 – 8 dk içinde tıraşımı bitiriveriyor. Biraz içerliyorum ama içime atıyorum her şeyi.
Bu hafta berberime gittiğimde şu diyalog geçti aramızda;
“Ahmet usta, bak enflasyon % 100’ün üzerinde iken TÜİK yıllık enflasyonu % 49.46 olarak hesapladı, bu orana göre göre bana emekli maaş zammı verdi. Sen ise bir tıraşa şimdi 200 liraya yakın para istiyorsun. Sen neden TÜİK rakamlarına saygılı davranıp, tıraş ücretinde indirim yapmıyorsun? “
diye sordum.
Berberim Ahmet usta yüzüme baktı, uzun süre göz göze bakıştık, bana ne diyeceğini şaşırdı, tek kelime konuşacaktı onu da söylemekten vazgeçti. Sonrasında kahkahalarla güldü.. Ne oldu Ahmet Usta TÜİK enflasyonun karşısında ne diyeceğini şaşırdın değil mi?
Berberim Ahmet Usta ise;
“Reşat hocam size bir şey söyleyeyim mi? Şu TÜİK enflasyon oranını benim yanımda konuştunuz ama başka yerde konuşmayın, ben sizi severim ve dostane tavsiyesinde bulunuyorum. TÜİK enflasyonu sürekli dillendirirseniz bakarsın başınıza müessif bir olay gelir, yüzünüz, gözünüz şişer, elinizi ayağınızı kırarlar.
Ben size traş ücretinde % 50 indirim yapacağım ama TÜİK’in enflasyon rakamlarından dolayı değil, saçlarınızın çoğunun sizi terk ettiğinden dolayı. Hadi sıhhatler olsun.”
dedi.
Berberim beni incitmeden benim kafamın kel olduğunu ima etti sanırım. Acaba TÜİK enflasyonuna inanmadı mı?
Reşat BAĞCIOĞLU
ICC Uluslararası Ticaret Odaları
Türkiye Milli Komitesi
Türkiye Bankacılık Komite Başkanlığı Üyesi
Satış ve Satınalmada Değişik Bakış Açıları
Bakmakla görmek farklı şeylerdir. İnsan bir yöne baktığında odaklandığı şeyi görür. Veya gördüğü şeyin detayları sorulduğunda dikkatlice tekrar bakması gerekir. Başka bir şey daha görmek istediğinde yeniden bakması veya bakış açısını değiştirmesi icap eder.
Sadece görerek çözebileceği problemler, dikkatlice odaklandığında yapabileceği işler, bakış açısını değiştirdiğinde ise halledebileceği sorunlar vardır. Mesela geometride bir soruyu çözmenin en kolay yolu verilenleri görebilmekten geçer. Satrançta galip gelmek isterseniz beş hamle sonrasını hayalinizde görüyor olmanız gerekir.
Satınalmada da değişik bakış açıları vardır.
Üç ayrı yerden fiyat alıp en uygun verene sipariş geçmek bir bakış açısıdır. Fiyatın yanı sıra termine, ödeme vadesine ve firmanın sizinle çalışma geçmişine bakarak sipariş geçmek te ayrı bir bakış açısı.
Diğer yeni bir bakış açısını da ben kendimce şöyle buldum: Siparişi vereceğiniz firmanın geleceğine bakmak. Yani on yıl veya yirmi yıl sonra o firmayı nerde görüyorsunuz? Ürettiği malın yedek parçasını veya servisini, gerektiğinde tamir ve revizyonunu on yıl sonra sorun çıktığında yapabilecek mi? Gerek satarken gerekse alırken artık kısa süreli şirket hikâyelerini bir tarafa atıp elli yıl ve daha uzun ömürlü şirketler oluşturmamız ve yaşatmamız lazım diye düşünüyorum.
Satın alırken en baştan fiyatı biraz yüksek te olsa kaliteli malzeme satın alıp unutmak bir bakış açısıdır. Kalitesi malzeme tercih edip her yıl hatırlamak ve malzemeyi değiştirmek için ekstra maliyet ve zaman harcamak da başka bir bakış açısı.
Fiyat odaklı ve gelen fiyatların üzerini çizip hayali indirim istemek bir bakış açısıdır. Ne aldığını öğrenmeye, araştırmaya, kendini geliştirmeye, malzemeyi ve hizmeti tanımaya ve gerçekçi maliyetler çıkarmak suretiyle bilinçli indirim istemek te ayrı bir bakış açısı.
Her alışverişte kısa vadeli düşünüp en uygun fiyatı veren seninle ilk defa çalışma isteği içerisindeki yeni tedarikçilerden satın almak bir bakış açısıdır. Fiyatı biraz fazla da olsa mevcut tedarikçinden almaya devam etmek ve yılsonunda yakaladığın yüksek ciroyu daha büyük indirime dönüştürmek ise ayrı bir bakış açısı.
Tekliflere yeterince dönüş olmuyor diye teklif vermeyi kesmek bir bakış açısıdır. Ümitle ve sabırla teklif vermeye devam etmek ve yıllar sonra bile olsa sipariş almak ta başka bir bakış açısı.
Satıcıların önce yüksek teklif vermesi ve sonucu beklemesi, alıcının başka yerden sipariş geçtiğini öğrendiğinde “keşke benden alsaydın ben de sana indirim yapacaktım zaten” demek bir bakış açısıdır. En baştan verebileceği en uygun teklifi vermek ise başka bir bakış açısı.
Yine satıcılar için; ilk birkaç alışverişte çok uygun fiyatlar verip müşteriyi alıştırdıktan sonra gizlice fiyatları yavaş yavaş artırmak bir bakış açısıdır. Yıllarca hep uygun fiyat çizgisini koruyarak müşteriye güven vermek ise ayrı bir bakış açısı.
İnternet ve sosyal medya üzerinden reklam vererek müşterilere ulaşmak bir bakış açısıdır. Yerinde ve yüz yüze görüşmeler yaparak samimi diyaloglar kurmak ayrı bir bakış açısı.
Müşterisinin sürekli aldığı malzemeler için stok bulundurmak bir bakış açısıdır. Stoklu çalışmamak ta başka bir bakış açısı.
Sadece satış ekibi bulundurmak ve satışa odaklanmak bir bakış açısıdır. Satışın yanı sıra çözüm odaklı teknik eleman istihdam etmek başka bir bakış açısı.
Peşin satıştan asla taviz vermemek ve neler kaçırdığını bilememek bir bakış açısıdır. Sürekli alım yapan müşterisini kazanmak ve otuz, altmış gün vadelerle çalışmak, vade dolduğunda ise artık her hafta ödeme almak ayrı bir bakış açısı. (Kredi kartı mantığı)
Aynı şekilde dövizle satmaktan asla taviz vermemek ve neler kaçırdığını bilememek bir bakış açısıdır. Sürekli alım yapan müşterisini kazanmak ve TL ile çalışmak, biraz riske girerek sürümden kazanmak ise ayrı bir bakış açısı.
İhracat imkânları olduğunda hemen oraya yönelmek, iç piyasadan daha uygun fiyata ihracat yapmak, bu arada iç piyasaya mal arzını tamamen durdurmak ve yokluğa mahkûm etmek, satınalmacıları bir daha asla geri dönmeyecekleri şekilde yeni alternatif tedarikçi arayışına itmek bir bakış açısıdır. İhracatı yaparken iç piyasayı da kaptırmamayı düşünerek hareket etmek ve ihracatta dengeli olmak ayrı bir bakış açısı.
Satış yapmak veya firmaya girmek için direkt patronla muhatap olup satınalmacıyı pas geçmek bir bakış açısıdır, satınalmacı ile temasa geçip iyi ilişkiler geliştirmek ise başka bir bakış açısı.
Şu sıralar ekonomik anlamda zor bir dönemden geçiyoruz. Piyasada bir daralma ve nakit sıkıntısı mevcut. Eminim tüm firmaların satınalmaları alım yaparken fiyata, vadeye, termine daha çok dikkat ediyorlardır. Önceliği stoklarını eritmeye ve stoklu alım yapmamaya, günlük ihtiyaçlara göre alım yapmaya yönelmişlerdir. Emin olun bu dönemde yıllar içinde sürekli çalışılan ve sizi ödeme konusunda çok sıkıştırmamış firmalar tercih edilmektedir. Nihayet zor bir dönem gelmiş ve onlar daha çok tercih edilir hale gelmişlerdir. Yani ektiğini biçen, sabırlarının sonunda meyvelerini toplayan firmalardır bunlar.
Cavit SOY
Türkiye’de İklim Krizine Dair Farkındalık Her Geçen Gün Artıyor, Türkiye İklim Krizi Algısı Araştırması’nın 2024 Yılı Sonuçları Açıklandı
Toplumun iklim değişikliği konusundaki bilgi seviyesini, görüşlerini ve davranışlarını değerlendirdi. Araştırma, toplumun mevcut durumunu ve iklim değişikliği algısını, kırılganlık, sağlık, kadınlar, gençler, Eko-Anksiyete ve doğayla ilişki gibi başlıklar altında ele alıyor.
İklim Krizinin Toplumsal Algısı ve Sağlık Etkileri
2024 yılı araştırması, toplumun iklim krizini ciddiye aldığını ve endişe duyduğunu ortaya koyuyor. Hava kirliliği (%74) ve orman yangınları, sel ve kuraklık gibi afetler (%60) iklim kriziyle en çok ilişkilendirilen konular arasında yer alıyor. Araştırmaya katılanların %56’sı olağandışı mevsim olaylarının çoğaldığını belirtiyor.
İklim kriziyle en çok ilişkilendirilen sağlık sorunları arasında solunum yolu ve kalp damar hastalıklarının artması öne çıkıyor. Toplumun yaklaşık yarısı bu sağlık problemlerini iklim kriziyle ilişkilendiriyor. Yaş arttıkça bu sağlık sorunlarını dile getirenlerin oranı da artıyor.
Gençler Daha Endişeli
Kadınlar, iklim krizi nedeniyle sağlık problemleri yaşama, susuzluk çekme ve olağanüstü hava olaylarından zarar görme konusunda erkeklere kıyasla daha fazla endişe duyuyorlar. Aynı şekilde, gençler de iklim krizine karşı daha umutsuz ve sorumlu hissediyorlar. Kadınların ve gençlerin endişe seviyeleri, toplumun diğer kesimlerine göre daha yüksek.
Doğayla Bağ Kurma ve Eko-Anksiyete
Araştırma, toplumun doğayla ilişkisinin iklim değişikliği algısını nasıl şekillendirdiğini de inceliyor. Katılımcıların %66’sı kendisini doğayla iç içe ve doğanın bir parçası olarak görüyor. Yaş arttıkça ve kırsala gidildikçe bu his daha da güçleniyor. Doğayla daha yakın ilişkiler kuran bireyler, iklim değişikliğine karşı daha fazla endişe duyuyor ve bu konuda sorumluluk hissediyor.
Eğitim ve Sosyoekonomik Düzeyin Etkisi
Araştırma, eğitim ve sosyoekonomik düzeyin iklim krizi konusundaki farkındalık ve endişe seviyelerini doğrudan etkilediğini ortaya koyuyor. Eğitim seviyesi arttıkça, iklim krizinin ciddiyeti ve sonuçlarına dair farkındalık da artıyor. Ancak, kırsal kesimde yaşayanların ve düşük eğitim seviyesine sahip bireylerin iklim krizi konusunda daha az endişe duydukları gözlemleniyor.
Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları
Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.
1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama
Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr
Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf
Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.
Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30
Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.
Yapay Zeka Alanındaki Gelişmeler, Kurumlarda Yeteneğin İşlenme Biçimini Etkileyecek
2024 Yetenek Trendleri raporu yayınladı. Rapora göre önümüzdeki dönemde yapay zeka alanındaki gelişmeler, kurumlarda yeteneğin işlenme biçimini etkileyecek. İK yöneticilerinin rutin iş yükünü üretken yapay zeka uygulamalarına aktararak, yetenek geliştirmeye daha fazla odaklanabilecekler.
2024 Yetenek Trendleri raporu iş dünyasındaki değişimin, salgından bu yana hızlandığını ortaya koyuyor. Son dönemde ortaya çıkan ve mevcut trendlerin birçoğu hızla değişime uğrarken, iş hayatına bakış açısı ve iş yapma şekilleri de yenileniyor. Çalışma hayatında esneklik beklentisi, mevcut yetenek arzının güncel taleple örtüşmemesi ve birden fazla kuşağı içinde barındıran iş ortamları, şimdi de yapay zekanın üretken ve diğer formları nedeniyle dönüşüme uğruyor. Tüm bu faktörler iş hayatının ve yetenek yönetiminin geleceği yazılırken; yeni fikirlere, yeni düşünce şekillerine ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor.
Tepe Yöneticilerinin Yüzde 72’si, Beceri Açığının İşletmeleri için Büyük Zorluk Yaratacağı Kanaatinde
Randstad tarafından yapılan 2024 Yetenek Trendleri araştırmasında, küresel olarak 21 pazarda 1,076 tepe yöneticisi ve insan sermayesi liderinin görüşlerine başvuruldu. Araştırma, işverenlerin günümüz zorlu ortamlarında işletmelerinin ihtiyaç duyduğu becerilere ulaşma konusundaki endişelerinin arttığını ortaya koydu. Ankete katılanların neredeyse üçte ikisi (%72), beceri açığının yakın gelecekte işletmeleri için daha büyük zorluklar yaratacağını bildirdi; bu oran geçen yıla göre artarak %64’e ulaştı ve 2019’dan beri en yüksek seviyede oldu. Dahası, katılımcıların %77’si artan otomasyonun işgücü planlamasını etkilediğini ve organizasyonlarında gereken yeteneği değiştirdiğini söyledi, bu da Yetenek Trendleri araştırmasının geçmişinde kaydedilen en yüksek seviyesine ulaştı.
Yeni Çağda Yapay Zeka ve İnsan Zekası Birlikte Çalışarak İş Gücünü Optimize Edecek
Yapay zeka ve insan zekasının bir arada çalışarak optimize edilmiş bir iş gücü elde etme çağı olması beklenen bu dönemde, inovasyon ve fikir geliştirme fonksiyonları eskisine göre çok daha erişilebilir olacak. Ayrıca pek çok kurumda yapay zeka kullanımının yetenek yönetimi yaşam döngüsünde hızla arttığı gözlemleniyor. Giderek daha fazla sayıda kuruluş, üretken yapay zeka kullanarak iş tanımları yazma, beceri ontolojileri oluşturma, adayları bulma ve taramanın yanı sıra mülakat programlama gibi zaman alan işleri yönetebiliyor. Kuruluşların bir bölümü ise bünyelerindeki yetenek hareketliliğini ilerletmek, yüksek potansiyelli yetenekleri belirlemek ve öğrenme ve geliştirme planları oluşturmak için teknolojiden yararlanıyor.
Beceri Odaklı Dönüşen Kurumlarda Teknoloji ve Yapay Zeka, İşgücü Planlamasında Giderek Daha Önemli Hale Gelecek
Teknoloji ve yapay zeka, işgücü planlamasında giderek daha önemli hale gelecek, çünkü beceri ihtiyaçları giderek daha öngörülmez hale geliyor, beceri arzı talebe yetişemiyor ve işverenler kurumlarını beceri odaklı organizasyonlara dönüştürüyor. Bu dönüşüm aşamasında, işverenler stratejilerini değil, aynı zamanda beş B üzerinden düşünecek: Becerileri satın almak, becerileri geliştirmek, becerileri ödünç almak, becerileri terketmek (yeniden öğrenmek) ve botları (yapay zeka) bir beceri olarak düşünmek.
İnsan sermayesi liderleri, teknolojinin potansiyelini etik bir şekilde maksimize etmenin zorluğuyla karşı karşıya.
Yetenek Liderlerinin Yüzde 56’sı Dijital Dönüşüme Ayak Uyduramadıklarını Söylüyor
Bu yılın Yetenek Trendleri araştırması, yetenek liderlerinin kendilerini hazırlıksız hissettiklerini gösteriyor; %56’sı dijital dönüşümün çok hızlı ilerlediğini ve ayak uyduramadıklarını belirtiyor. Ancak teknolojinin ötesinde, yetenek liderlerinin ileriye dönük karşılaşmayı bekledikleri iki başlıca zorluk beceriye dayalı: Zor bulunan becerilerin talebinde artan rekabet (%34) ve özel becerilerin giderek azalması (%32). Tüm bu gelişmeler olurken, bu yıl İK’nın daha azla daha fazla yapması, yani verimli olması bekleniyor (%64).
Yapay zeka alanındaki gelişmelerin kurumlarda yeteneğin işlenme biçimini etkileyeceğini ifade etti. Gedikli, her yıl güncel içgörüleri ortaya koyan Yetenek Trendleri raporunda sözü edilen endişelerle başa çıkma yöntemleri önerdi. Gedikli’ye göre, kurumların merkezindeki teknolojiyi ve çalışanları güçlendirmenin ve potansiyellerini açığa çıkarmak için üç alana odaklanılabilir:
Teknolojiyi etkinleştirme: Teknolojinin, yetenek stratejileriniz konusunda önceden imkansız olanları mümkün kılabilme yollarını keşfetme ve anlama,
Yetenek yetkinliği: Yetenek devrimini benimseme, kariyer yolculukları boyunca yetenekleri işe almayı ve geliştirmeyi yeniden düşünme, özellikle de hedeflere, hangi işlerin temel ve etkili olduğuna ve işgücünü sürekli akış halinde tutmanın yollarına özel bir vurgu yapma,
Güçlendirici deneyimler: Sadece yetenek beklentilerini karşılamakla kalmayıp, aynı zamanda insanları sürekli olarak yüksek oranda katılıma ve sürekli çaba göstermeye istekli hale getiren kültürler ve çalışan deneyimleri oluşturma.
Çalışanlara kültür, amaç ve öğrenme isteğini aşılamak için koordineli bir çaba sayesinde hızla değişen bir pazarın dinamikleri için hazır ve katılımcı bir işgücü elde edilmesini sağlar. Kurumlar için kalıcı başarının anahtarı, insan potansiyelini belirlemekte ve yatırım yapmaktadır.
YASED: Mayıs’ta Türkiye’ye 1 Milyar 74 Milyon Dolar Değerinde Uluslararası Doğrudan Yatırım Geldi
Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 12 Temmuz 2024’te paylaştığı Ödemeler Dengesi İstatistiklerinden derleyerek hazırladığı “Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bültenine” göre, 2024 yılının Mayıs ayında, Türkiye’ye 1 milyar 74 milyon dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girişi gerçekleşti.
12 Temmuz 2024’te paylaşılan güncel resmi verilere göre, 2024 yılının Mayıs ayında, Türkiye’ye, 1 milyar 74 milyon dolar değerinde UDY girişi gerçekleşti.
Güncel bu istatistikle beraber, yılın ilk beş ayında Türkiye’ye gelen toplam UDY miktarı, 3,8 milyar dolar olarak kaydedildi. Yılın ilk beş ayında 2023’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 15’lik bir düşüş kaydedilirken 2002 yılından itibaren Türkiye’ye gelen UDY girişlerinin toplam değeri ise 267 milyar doları aştı.
Mayıs ayında gerçekleşen toplam UDY girişi 1 milyar 74 milyon dolar olarak hesaplanırken bu yatırımların 590 milyon doları yatırım sermayesi şeklindeydi. Mayıs ayındaki toplam UDY’nin 303 milyon doları borçlanma araçları, 189 milyon doları yabancı uyruklulara gayrimenkul satışı yoluyla gerçekleşti. Aynı ay içerisinde yatırım tasfiyelerinin 8 milyon dolar değerinde aşağı yöndeki etkisiyle, Mayıs ayındaki toplam UDY girişi 1 milyar 74 milyon dolar oldu.
En Fazla Yatırım Ulaştırma Hizmetleri ve Depolama Hizmetlerinde Gerçekleşti
2024 yılının Mayıs ayı içerisinde gerçekleşen 590 milyon dolar değerindeki yatırım sermayesi girişlerinde, 247 milyon dolarlık yatırım girişi ile ulaştırma ve depolama hizmetleri yüzde 42’lik bir pay aldı. Bilgisayarların, elektrik-elektronik ve optik ürünlerin imalatı ve tarım, ormancılık ve balıkçılık sırasıyla yüzde 10 ve yüzde 9’luk paylarıyla geçmiş kümülatif performanslarının üzerinde bir performans sergileyerek aynı ay içerisinde gerçekleşen yatırım sermayesi girişlerinde öne çıkan diğer sektörler oldu.
Mayıs Ayında En Fazla Uluslararası Yatırım Norveç’ten Geldi
2002-2023 dönemi toplamında yüzde 59’luk pay sahibi olan Avrupa Birliği (AB-27) ülkeleri 2024’ün beşinci ayında yüzde 44’lük bir pay aldı. Aynı ay içerisinde AB üyesi olmayan diğer Avrupa ülkeleri yüzde 45’lik paylarıyla Türkiye’ye en çok yatırım yapan bölge oldu. Spesifik olarak Norveç 229 milyon dolarlık yatırımı ve yüzde 39’luk payı ile bu değerdeki asıl itici güç oldu. Mayıs 2024 özelinde, Norveç en büyük paya sahip olurken, onu yüzde 18 ile Hollanda, yüzde 8 ile Çekya, yüzde 5 ile İsveç ve yüzde 4 ile Azerbaycan takip etti.
Yılın ilk beş ayının toplamı değerlendirildiğinde ise Türkiye’ye en çok yatırım yapan üç ülke; yüzde 20’lik payı ile Hollanda, yüzde 16’lık payı ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve yüzde 10’luk payı ile Norveç olarak sıralandı.
UNCTAD’ın 2024 Dünya Yatırım Raporu’na göre Küresel UDY Akışlarında Yüzde 2’lik Bir Düşüş Yaşandı
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) 20 Haziran 2024 tarihinde paylaştığı 2024 Dünya Yatırım Raporu’ndan küresel değerlendirmelere de yer veren YASED bülteni, 2023 yılında küresel UDY’lerin yüzde 2’lik bir düşüşle, 1,3 trilyon dolara gerilediğini paylaştı.
UNCTAD’ın raporuna göre, dünya genelinde otomotiv, elektronik ve makine sektörleri tedarik zincirlerinin yeniden yapılanmasıyla uyumlu bir şekilde güçlü bir büyüme gösterdi.
Baskı Endüstrisi Yapay Zeka ile Dönüşüyor
Avrasya Bölgesi’nin lider baskı ve endüstriyel reklam fuarı FESPA Eurasia, 2024 yılında da baskı endüstrisinin en son teknolojik yeniliklerini ve gelişmelerini katılımcılarla buluşturarak sektöre yön vermeye hazırlanıyor. Bu yıl, yapay zekanın baskı endüstrisinde devrim yaratan uygulamaları ön plana çıkıyor.
Avrasya Bölgesi’nin lider baskı ve endüstriyel reklam fuarı FESPA Eurasia 2024 yılında büyük teknolojik yeniliklerle ziyaretçileri ve sektör profesyonellerini ağırlamaya hazırlanıyor. Yapay zekanın hayatın hemen her alanında gerçekleştirdiği dönüşüm trendi dijital baskı sektörünü de etkisi altına aldı. Sektörü A’dan Z’ye dönüştürmesi beklenen yapay zekâ teknolojilerine adaptasyonun çok önemli olduğunu vurgulayan FESPA Eurasia Genel Müdürü Levent Olcayto, “Yapay zekâ teknolojileri, iş süreçlerini optimize etme, maliyetleri düşürme ve müşteri memnuniyetini artırma potansiyeline sahip. Yapay zekâ teknolojilerini işletmelerde hayata geçirmenin ilk adımı, yapay zekâ uygulamalarını küçük ölçekli projelerde test edebilir ve başarılı sonuçlar elde edildiğinde daha geniş çapta uygulamalar geliştirebiliriz. Eğitim programlarına katılarak ekipleri bu yeni teknolojiler hakkında bilgilendirmek ve onları bu değişime hazırlamak da kritik öneme sahip. Ayrıca, sektördeki gelişmeleri ve en iyi uygulamaları takip etmek için FESPA Eurasia gibi platformlarda yer almak, bu dönüşüm sürecinde önemli avantajlar sağlayacaktır. Teknolojinin sunduğu bu fırsatları değerlendirmek, işletmelerin rekabet gücünü artıracak ve gelecekteki başarısını garantileyecektir” dedi.
Yapay Zekanın Baskı Endüstrisini Dönüştürmesinin 7 Yolu:
1. Rutin Görevlerin Otomasyonu: Yapay zekâ destekli sistemler, yazdırma işlerini sıralama, organize etme ve yönetme gibi tekrarlayan işleri otomatikleştirerek üretim sürecini hızlandırıyor ve insan kaynaklarının daha yaratıcı görevlere odaklanmasını sağlıyor. Örneğin, yapay zekâ yazdırma kuyruklarını yönetme, görevleri önceliğe göre atama ve sarf malzemeleri azaldığında otomatik olarak yeniden sipariş verme işlemlerini gerçekleştirebiliyor.
2. Öngörülebilir Maliyet Tasarrufu: Yapay zekâ, ekipmanın ne zaman arızalanabileceğini tahmin ederek arıza süresini ve bakım maliyetlerini azaltabiliyor. Öngörülebilir bakım sistemleri, makinelerden gelen verileri analiz ediyor ve ekipman arızalarından önce gelen modelleri belirlemek için yapay zekâ algoritmalarını kullanıyor. Bu, sorunlar kritik hale gelmeden önce zamanında bakım yapılmasına olanak tanıyor ve maliyetli kesintilerin önüne geçmeye yarıyor.
3. Geliştirilmiş Baskı Kalitesi: Yapay zekâ, çeşitli parametreleri gerçek zamanlı olarak optimize ederek baskı kalitesini artırabiliyor. Gelişmiş görüntü tanıma ve işleme algoritmaları, yazdırma sürecindeki hataları algılayıp düzeltebiliyor ve renk dengesini, kontrastı ve diğer ayarları en iyi sonuçları elde etmek için ayarlayabiliyor.
4. Atıkların Azaltılması ve Sürdürülebilirlik: Sürdürülebilirlik baskı endüstrisinde giderek artan bir endişe kaynağı ve yapay zekâ israfı azaltmada önemli bir rol oynayabiliyor. Yapay zekâ algoritmaları, tüketilen kâğıt, kumaş, mürekkep ve diğer kaynakların miktarını en aza indirerek malzeme kullanımını optimize edebiliyor. Ayrıca, daha verimli baskı düzenleri tasarlayarak üretim süreci sırasında israfı azaltabiliyor.
5. Yapay Zekâ Destekli Analizler: Veriler baskı sektöründe çok değerlidir. Yapay zekâ destekli analizler operasyonların çeşitli yönlerine ilişkin daha derin bilgiler sağlayabiliyor. Yapay zekâ, trendleri, müşteri tercihlerini ve verimsiz olabilecek alanları belirlemek için büyük veri kümelerini hızlı bir şekilde analiz edebiliyor. Bu bilgi, pazarlama kampanyalarından süreç iyileştirmelerine kadar her noktaya rehberlik edebiliyor.
6. Kişiselleştirilmiş Pazarlama ve Müşteri Katılımı: Yapay zekâ, müşteri verilerini analiz ederek kişiye özel deneyimler yaratmada üstün rol oynuyor. Bu, müşteri katılımını ve memnuniyetini artırmada avantaj sağlıyor.
7. Akıllı Belge İşleme: Yapay zekâ, belgelerin işlenme biçimini dönüştürerek büyük hacimli bilgilerin daha hızlı ve daha doğru şekilde işlenmesini sağlıyor. Akıllı belge işleme (IDP) sistemleri, belgelerdeki verileri okumak, yorumlamak ve düzenlemek için yapay zekayı kullanarak manuel veri girişi ihtiyacını azaltıyor ve hataları minimize ediyor.
Ücretsiz Ziyaretçi Kaydı Başladı
FESPA Eurasia, 11-14 Eylül tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde endüstriyel reklam ve baskı endüstrisinin en son teknolojik yeniliklerini ve gelişmelerini katılımcılarla buluşturarak sektöre yön verecek. Bu yıl, yapay zekanın endüstriyel reklam ve baskı endüstrisinde devrim yaratan uygulamaları ön plana çıkacak. FESPA Eurasia, bu yıl da geniş format dijital baskı, serigrafi baskı, tekstil baskı ve endüstriyel reklama yönelik ürünleri tek bir çatı altında toplayarak yeni iş fikirleri sunacak. Yoğun ilgi nedeniyle fuarda sıra beklemeden, kolayca giriş yapabilmek için ziyaretçi kaydı da açıldı. Fuarı ücretsiz olarak ziyaret etmek isteyen temsilciler www.fespaeurasia.com.tr adresinden online ziyaretçi kayıtlarını oluşturabilecekler.
Dünya Ticaretinin Can Damarı Denizcilikte Gemi İnsanlarının Vize Sorunu
Gemi insanları, dünya ticaretinin can damarı olarak kabul edilen sektörde önemli roller üstlenirken karşılaştıkları çeşitli zorluklarla da dikkat çekiyor. Cruise ve Mega yat sektörlerinin de Pandemi sonrası büyümesinin etkileri ile denizcilikte 2025 yılında 1,5 milyon gemi insanlarının denizde istihdam edilmesi bekleniyor. Vize politikalarının neden olduğu sıkıntıların personel istihdamında ciddi sorunlara yol açtığını vurgulanan ’Gemi İnsanlarının gemiye katılımları ve yurda dönüşleri için uluslararası seyehatler sırasında karşılaştıkları vize engellerinin kaldırılması, denizciliğe ve ekonomiye ciddi bir katkı sağlayacak.’’ dedi.
Gemi insanlarının karşılaştıkları sorunlar münferit hadiselerin ötesinde genel bir durum halini almıştır. Yurtlarına iade edilemeyen Gemi İnsanları zaman zaman kontrat sürelerinin çok üzerinde gemilerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Avrupa’da, 2020 yazında sınırlı turizm faaliyetlerinin yeniden başlamasıyla birlikte, AB üyesi olmayan Gemi İnsanlarının vize işlemlerinde bazı iyileşmeler kaydedilmişse de hala büyük zorluklar yaşanmaktadır. AB Schengen Bölgesi’ne seyahat eden Gemi İnsanlarının çoğu için konsoloslukların sınırlı kapasiteleri ve karmaşık başvuru süreçleri büyük engeller oluşturmaktadır.
Uluslararası Gemi Operasyonlarının Sürdürülebilir Olması
Denizcilik sektöründeki sivil toplum örgütlerinin etkili lobileri sayesinde Gemi İnsanlarının vize sorunlarını en aza indirmeye yönelik ileri görüşlü politikalar geliştiriliyor. Denizci bir ülke olarak, İngiltere’nin denizciler için vize aramaksızın “ok to board” yazısı ile İngiltere limanlarında gemiye katılacak Gemi İnsanlarına seyahat imkânı sunması, sektördeki personel değişim krizinin yönetilmesinde önemli bir örnektir. Bu politikalar, Gemi İnsanlarının gemiye katılımlarını ve yurtlarına dönüşlerini kolaylaştırarak sektörün karşı karşıya olduğu zorlukları hafifletmeye yardımcı olmaktadır. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Gürbüz CAN, ‘‘Gemi işletmelerinde vize sorunlarının azaltılmasına yönelik ileri görüşlü politikalar, denizcilik sektöründe önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Sivil toplum örgütlerinin etkin lobi çalışmaları, denizcilerin uluslararası gemi operasyonlarını sürdürülebilir hale getirmek için önemli rol oynamaktadır.’’ dedi. Bu çalışmaları memnuniyetle karşıladığını belirterek, Gemi İnsanlarının gemiye katılış, yurtlarına dönüş süreçlerinin kolaylaştırılması konusunda STK’ların dayanışmasını vurgulayarak, Gemi İnsanlarımızdan uluslararası arenada daha fazla faydalanabilmemiz için daha fazla STK’ların daha fazla çalışması, güç birliği yapması ve çözüm üretmesi gerektiğini belirtti.
Vize Sorunlarıyla Mücadele için Kanıt Gerekiyor
Gemi işletmeleri, uluslararası alanda vize sorunlarıyla etkin bir şekilde mücadele edebilmek ve kalıcı çözümler bulabilmek için bakanlıklara doğru ve detaylı bilgiye dayalı raporlar sunma çağrısında bulunuyor. Schengen ülkelerindeki vize başvurularının aracı kurumlarla yaşanan sorunlarıyla ilgili belgelerin sunulması gerekliliğini, ‘‘Schengen ülkelerinde vize başvuruları sırasında yaşanan aracı kurumlarla ilgili sorunlar, sektör temsilcileri tarafından belgelenmiş durumda. Bu konuda doğru ve detaylı bilgiye dayalı raporların bakanlıklara sunulması, mevcut yasal düzenlemelerin iyileştirilmesi, daha adil ve etkin bir vize süreci için gerekli yükümlülüklerin oluşturulması gerekiyor. Mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde firmaların haklarını korumada yetersiz kalması, Gemi İnsanlarının vize işlemlerinde zorluk yaratıyor.’’ şeklinde konuştu.
Yeşil Pasaport ve Vize Kolaylığı Çağrısı
Denizci Ülke Denizci Millet kampanyası kapsamında 1 milyon amatör denizci eğitirken, profesyonel denizcilerimiz için halen uluslararası seyahat sorununu ortadan kaldıramadığımızı, bu sorunu çözmek için ilgili tüm STK’lar ile destek vermeye hazır olduklarını belirtirek şu iki çözüm önerisini ilettirken: “Sadece Sektörün bir kademesindeki insanlara Yeşil Pasaport talep edilmesini doğru bulmuyorum ve desteklemiyorum”
1- Son beş yıl içerisinde 3 yıl deniz hizmetini ve denizcilik şirketlerinde hizmetini belgeleyen Gemi İnsanlarına Yeşil Pasaport sağlanabilir.
2- Son beş yıl içerisinde 3 yıl deniz hizmetini belgeleyen Gemi İnsanlarına ve denizcilik şirketlerinde hizmetini belgeleyen Gemi İşletme yetkililerine vize kolaylığı sağlanması için ilgili devletlerle anlaşma yoluna gidilebilir.
Bunların haricinde Yurtdışı uçuş personelinin yabancı Ülkelere seyahatlerinde uygulanan prosedür ve vize kolaylığının incelenerek aynı uygulamaların Gemi İnsanlarına da sağlanabilir.
Bunların çok zor şeyler olmadığını ancak Türk denizciliği önünde çok büyük engel olduğu, “Bu milli meselenin çözümünde rol alacak herkesin ülke denizciliğine ve ekonomisine ciddi katkı sağlanmasında payı olacağını belirtmek isterim.” açıklamasını yaptı. Türkiye’nin turizm sektöründe ve turizm personeli yetiştirme konusunda çok yol katettiğini , “Turizm otelcilik, Aşçılık okulu mezunlarının ve otellerimizde çalışan tecrübeli turizm personelinin Cruise ve Mega Yat sektörü için bulunmaz bir cevher olduğunu belirterek, seyahat sorunlarının aşılması daha çok Gemi İnsanı istihdam etmemiz anlamına geliyor.
Türk Denizcilerinin Önündeki Engelleri Kaldırmalıyız
Gemi İnsanlarının ülkeye ciddi döviz girdisi potansiyeli oluşturduğunu belirten ve aynı zamanda Türkiye Denizcilik Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Gürbüz CAN, Filipinli denizcilerin ülkelerine yıllık 10 Milyar USD üzerinde döviz girdisi sağladıklarını dile getirerek bu sorunu denizciliğin ve ekonominin gelişmesine katkı sağlayacak milli bir mesele olarak ele almamız gerektiğini belirtti. ‘‘Her yıl güverte ve makine bölümlerinden istihdam edilmek üzere 1100 uzak yol zabiti, 1000 zabit ehliyetini alıp profesyonel hayata atılıyor. Dolayısı ile seyahat engellerinin kalkmasının Türk armatörü ve işletmecisine istihdamla alakalı bir zarar getireceğine inanmıyorum.’’ dedi.
Aksine seyahat engellerinin kalkmasının ülkemizde okullardan mezun olan öğrencilerin staj sorununa da katkı sağlayacağını inandığını belirten CAN, “Uluslararası Denizcilik var diyebilmemiz için Gemi insanlarımızın önünü açmalıyız ki, edindikleri tecrübeleri ve yenilikleri ülkemize daha fazla katma değer olarak sunmalarını sağlamış olalım” dedi ve ekledi, ‘‘Tüm STK’ları konu ile ilgili çözüm önerileri üretmek üzere bir araya gelmeye davet ediyorum.’’
Sanayiye Metal Yakalı Çalışan Müjdesi !
Ar-Ge çalışmalarında, lojistik ve malzeme taşıma işlemlerinin yoğun olduğu sektörlere yönelik CubeBOX-AMR sistemini geliştirildi. Karanlık fabrika konseptine uyumu sayesinde “otonom hareket”, “esneklik”, “kolay entegrasyon” ve “iletişim yetenekleri”ne sahip olan CubeBOX-AMR sistemi robotları, işletmelere rekabet avantajı sağlamanın yanı sıra üretim verimliliğini de artıracak özellikleriyle fark yaratıyor. CubeBOX-AMR bu yıl içinde sanayicinin kullanımına sunulacak.
Türkiye talaşlı imalat sanayinin yurt dışındaki rekabeti ve yüksek ihracatı için teknoloji yatırımlarını Ar-Ge çalışmalarıyla desteklenen, geliştirilen çözümler arasına yenileri eklenmeye devam ediyor. Karanlık fabrika konseptine uyumlu olarak “metal yakalı çalışan” anlayışıyla tasarlanan yeni CubeBOX-AMR robot sistemi, işletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda darboğaz yaşadıkları, yüksek maliyetleri ve operasyonel giderleri olan stoklama ve lojistik süreçlerinde yalınlık, uçtan uca planlama, ERP entegrasyonu ve insansız çalışma gibi birçok fayda sağlayacak.
CubeBOX-AMR ile Üretim Verimliliğinde Yeni Dönem Başlıyor
Endüstriyel otomasyon ve imalat süreçlerinde yaygın olarak kullanılan makine üreten makineler prensibi ile Ar-Ge çalışmalarıyla gelişen sektör, Amaç, üretim verimliliğini artırırken aynı zamanda üretim sürecini de optimize etmek. Bunun için CubeBOX yelpazesindeki robotik çözümleri ve FMS (esnek üretim sistemleri) yazılımları ile ve üç eksen CNC tornaların ardından bu sene piyasaya sunacağımız CubeBOX-AMR çözümümüzü geliştirmede sona geldik. CubeBOX-AMR sistemlerimiz ile amacımız, işletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda, darboğaz yaşadıkları, yüksek maliyetleri ve operasyonel giderleri olan stoklama ve lojistik süreçlerinde yalınlık, uçtan uca planlama, ERP entegrasyonu ve insansız çalışma gibi birçok fayda sağlayabilmek. Bu ve yanında getireceği birçok faydaların sonucu olarak işletmeler üretimde önemli bir verimlilik artışı sağlayacak. CubeBOX-AMR sistemimizin otomasyonda yaratacağı artış sayesinde malzeme taşıma ve lojistik işlemleri otomatikleşecek. Bu, insan müdahalesi gerektiren manuel taşıma işlemlerini azaltıp veya ortadan kaldırırken insan kaynaklı hataları da minimize edecek. Bunun yanında sağlayacağı ‘esneklik ve ölçeklenebilirlik’ ile birlikte işletmelerin üretim taleplerine hızlı bir şekilde yanıt vermek için kolayca yeniden yapılandırılabilecek. ‘Daha iyi planlanmış üretim akışı’ zamanında teslimatları ve işletme verimliliğini artıracak CubeBOX-AMR, ‘hızlı ve hassas taşıma’ hassasiyetiyle birlikte üretim hattında malzeme akışının hızlanmasına ve süreçlerin daha verimli bir şekilde yönetilmesine olanak tanıyacak. ‘Güvenlik altyapısı’ özelliği ile çevresel engelleri algılayıp çarpışmalardan kaçınan sistemimiz, ‘verimlilik ve maliyet tasarrufunu mümkün kılan yapısıyla da üretim verimliliğini artırıp işletme maliyetlerini düşürdüğünü görüyoruz.
Karanlık Fabrika Konseptiyle Uyumlu
CubeBOX-AMR sisteminin lojistik ve malzeme taşıma işlemlerinin yoğun olduğu sektörlere faydalı olan CubeBOX ürün yelpazesi ile CubeBOX-AMR eşlenik çalıştırmak. Bu sayede G2R (Goods To Robot) konseptinde, iş parçalarının stoklandığı alanlardan direkt robotlu CubeBOX sistemlerimize oradan da CNC makinelerine, işleme prosesinden sonra da bitmiş iş parçasının el değmeden tekrar stok alanına yönlendirilmesine kadar olan tüm süreci karanlık fabrika konseptinde insansız yürütmüş olacağız.
Filolarda Büyüme Beklentisi Türkiye’de Artışa Geçti
Türkiye’de filo sektörünün durumunu ve mobilite trendlerinin gelişimini değerlendirmek üzere her yıl gerçekleştirilen Arval Mobility Observatory’nin 2024 yılı araştırma sonuçları açıklandı. 30 ülkede 8 bin 605 katılımcıyla gerçekleştirilen 2024 Filo Barometresi sonuçlarına göre filolarda büyüme beklentisi dünya genelinde stabil kalırken, Türkiye’de artışa geçti.

Araştırma verileri sektöre yol gösteriyor
Her yıl Ipsos tarafından gerçekleştirilen “Arval Mobility Observatory’nin 2024 yılı Mobilite ve Filo Barometresi” araştırma sonuçları açıklandı. Araştırmaya ilişkin değerlendirmede; Her yıl derinlemesine yürütülen bu araştırmanın sonuçları sektör için güzel bir fotoğraf ortaya koyuyor. Araştırma sektörün önümüzdeki dönemde dinamizmini ve yapısını anlamamıza yardımcı olurken, gelecek projeksiyonlarımızı doğru yapabilmemiz için de önemli veriler sunuyor. Bu kıymetli raporun çıktılarını sektörümüzle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Filolarda Büyüme Beklentisi Artışta
2024 Filo Barometresi sonuçlarına göre Türkiye’deki firmaların %94’ü önümüzdeki üç yıl içinde filo büyüme potansiyelinin artacağını veya aynı kalacağını ifade ediyor. Araştırmaya göre filolarda artış beklentisinin dünyada son yıllarda yatay seyrederken, Türkiye’de ise 2024 yılı itibarıyla artışa geçmesi dikkat çekiyor. Hem Türkiye’de (%76) hem de dünya genelinde (%73) şirket büyümesi ya da şirket araçlarının kullanımını gerektiren şirket büyümesi öngörüleri, artış beklentisinin ardındaki en önemli nedenler arasında yer alıyor.
Filo Finansmanında Birincilik Operasyonel Kiralamada
Filo finansmanı detaylarına da yer verilen araştırmada birincilik geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine operasyonel kiralamada. Rapor sonucuna göre operasyonel kiralamanın toplam finansman içindeki oranı %34, ikinci sıradaki peşin alımların oranı ise %29 olarak gerçekleşti. Operasyonel kiralamadaki en büyük artış 100-249 çalışanı olan firmalardan geliyor. Peşin satın alımı tercih eden katılımcılarda ise 1-9 çalışanı olan firmalar (%34 oranla) öne çıkıyor.
Binek Araç Filolarında Alternatif Yakıt Kullanım Eğiliminde Artış
Filo karar vericileri, binek araç filolarının %24’ünün önümüzdeki 3 yıl içinde alternatif enerji (PHEV, HEV veya BEV) ile çalışacaklarını tahmin ediyor. Filo yöneticilerinin tahminlerine göre önümüzdeki 3 yıl içinde toplam filonun %10’u BEV’lerden oluşması öngörülmektedir.
Yakıt Giderlerini Azaltmak İlk Tercih
Alternatif yakıt kullanımı nedenleri arasında “yakıt giderlerini azaltmak” Türkiye’de %50, dünyada ise %32 oranıyla ilk tercih nedeni olarak dikkat çekiyor. Bunu çevresel etkileri azaltmak ve çalışan talepleri karşılamak gibi nedenler takip ediyor.
Mobilite Çözümlerine İlgi Sürüyor
Rapor sonucuna göre firmaların mobilite çözümleri arasında en az bir çözümü uygulama oranı %65. Tercih edilen mobilite çözümleri arasında hali hazırda Türkiye’de toplu taşıma %22, araç/nakit ödeme %16, mobilite bütçesi tahsisi %14, kısa/orta dönem kiralama %14 olarak dağılım gösteriyor. Dünyada ise %21 ile toplu taşıma, %19 ile yolculuk paylaşımı, %17 ile araç/nakit ödeme çözümünün öne çıktığı görülüyor.
Metodoloji 2023/2024
Bu çalışma bağımsız bir araştırma şirketi olan Ipsos tarafından 21 Ağustos 2023 ile 13 Kasım 2023 tarihleri arasında 30 ülkede 8.605 şirket karar vericisiyle görüşmeler yapılarak gerçekleştirildi. CATI sistemi ile yapılan ankete en az bir şirket aracı olan firmaların karar vericileri katıldı.
Türkiye’deki 300 görüşmecinin dağılımı şu şekildeydi:
• %33’ü 10’dan az çalışanı olan şirketlerdi
• %20’si 10 ila 99 çalışanı olan şirketlerdi
• %27’si 100 ila 249 çalışanı olan şirketlerdi
• %20’si 250 veya daha fazla çalışanı olan şirketlerdi
SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ
- Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası
- Satınalma Yönetiminde Minimum Sipariş Miktarı Sorunu Nedir?
- E-Satınalma Yatırımları Satınalma Departmanlarını Güçlendirir
- Danışmanlık Hizmet Alımları ve Proje Esaslı Satınalma Yönetimi – I
- Danışmanlık Hizmet Alımları ve Sözleşmeler: Kontrol Listesi-II
- Satınalma Check-Up ile Operasyonlarınızı Ölçümleyin
- Yeşil Satın Alma ve Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi Nedir?
- Tedarik Zinciri Yönlendiricileri ve Performans Ölçümleme
- Tedarik Zinciri Kurmak İstiyoruz. Nereden Başlamalıyız ?
- Güçlü Alıcılar Dönemindeyiz
- Tedarikçi Bilgi Formları Kurumsal Özgeçmiş mi ? Bumerang Etkisi
- Tedarikçi Araştırması ve Örgütsel Pazarlarda Yeni İstihbarat Kaynakları
- Tedarikçi Müşteri Seçiyor, Alıcılar Ürün Bulamıyor
- Tedarik Zincirinin Amacı Ne?
- Küresel Tedarik Zinciri Atmosferi
- Ürün Hayat Eğrisi ve Tedarik Zinciri Operasyonları
- Satınalmacı Olmak Ülkemizde Zordur
- Yemek Sektöründe Restoran Zincirleri ve Satınalma Yönetimi
- Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Vaka Çalışması
- Satınalma Nedir? İşin Başladığı Yer – Doğru Talep ve Satın alma Mesleğinin Doğruları
- Satın Alırken Kazanmanın Koşulları
- Tedarikçi Performans Değerlendirme ve Tedarikçi Geliştirme Eğitimi
- Tedarik Zinciri Entegratörlüğü Nedir? 4. Parti Lojistik ve İlerisi
- Satınalma Pazarlık Çevresi
- Şirket Operasyonlarında Ulaştırma ve Filo Yönetimi
- Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) Nedir?
Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) Nasıl Hesaplanır? Çalışma Sistemi Nedir? - Deniz Ticareti ve Konteyner Taşımaları
- Dış Ticaretin Sıcak Gündemi: Konteyner Taşıma Fiyatları
- Dünya Ticaretini Konteyner Liman Hareketleri Üzerinden Değerlendirmek
- Havayolu Taşımacılığı Büyüme Trendinde. Yolcu ve Kargo Hareketleri Olumlu.
- Tedarik Zincirlerinde Hatlar ve Rekabet: Denizyolu Konteyner Taşımacılığının Liderleri
- İstanbul Havalimanı Tedarik Zincirlerinin Neresinde?
SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ
PAZARLIK BECERİ ANKETİ
Kitap Önerileri :
- MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
- SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık), 4. Baskı.
-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz -> https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf
-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com
















