Birden Fazla İşyerinde Çalışanların Sosyal Güvenliği

Birden Fazla İşyerinde çalışanların Sosyal Güvenliği

Birden Fazla İşyerinde çalışanların Sosyal GüvenliğiBilindiği üzere 5510 sayılı Kanunun 4. Maddesi ile sigortalı olması gerekenler ve tabii olacağı sigortalılık statüleri belirlenmiştir. Buna göre; hizmet akdiyle çalışanlar 4/a (eski ismiyle SSK), kendi nam ve hesabına çalışanlar 4/b (eski ismiyle Bağ-Kur), devlet memuru olarak çalışanlar ise 4/c (eski ismiyle Emekli Sandığı) sigortalısı olarak sınıflandırmıştır. Yazımızda kişilerin birden fazla işyerinde çalışması halinde ortaya çıkacak durumu ve bu kişilerin tabii olacağı sigortalılık statülerini ele alacağız.

İlk olarak şu sorunun cevabını vererek yazımıza başlayalım, kişilerin birden fazla işyerinde çalışamayacağı yönünde gerek sosyal güvenlik mevzuatı gerekse iş kanunun yönünden herhangi bir engel bulunmamaktadır, dolayısıyla kişiler birden fazla işyerinde ve farklı statülere tabii çalışabilirler. Şimdi statülerine göre sigortalıların birden fazla işyerinde çalışması durumunu sosyal güvenlik mevzuatı açısından değerlendirelim.

Hizmet akdiyle çalışanlar olarak bilinen 4/a sigortasına tabii bir işçi yine aynı statüye tabii olarak başka bir işyerinde çalışması halinde, bu kişi her iki işyerinden de 4/a sigortalısı olmak zorundadır. Bu konuyu bir örnekle anlatmak gerekirse; gündüzleri A işyerinde hizmet akdine tabii büro görevlisi olarak çalışan bir kişi, akşamları B işyerinde garson olarak çalışmaktadır, bu durumda bu kişi her iki işyerinden de 4/a sigortalısı olarak bildirilmek zorundadır, bu durumda olan kişilerin herhangi bir işyerinden sigortasının yapılmaması ve bu durumun da tespit edilmesi halinde, sorumluluğunu yerine getirmeyen işveren hakkında idari yaptırım uygulanacaktır.

Kendi nam ve hesabına çalışanlar olarak bilinen 4/b sigortalısının, yine aynı statüye tabii başka bir işyerinde daha çalışması halinde sigortalılık durumlarında herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Bu konuyu da şöyle örnekleyelim, kendi namına A pastanesini işleten 4/b sigortalısı kişi daha sonra inşaat işi yapan B şirketine de ortak olmuştur, bu durumda zaten 4/b sigortalısı olan kişi hakkında ayrıca bir işlem yapılmayacaktır.

Hizmet akdiyle bir işyerinde 4/a sigortalısı olarak çalışan bir kişinin aynı zamanda kendi nam ve hesabına yani 4/b sigortalısı olarak çalışması halinde ise bu kişi yalnızca 4/a sigortalısı sayılacak ve 4/b sigortalılığı açısından kendisinden prim tahsilatı yapılmayacaktır. Tam tersi durumda yani kendi nam ve hesabına çalışan 4/b sigortalısı kişinin, başka bir işyerinde hizmet akdine tabi 4/a sigortalısı olarak çalışmaya başlaması durumunda da bu kişinin yalnızca 4/a sigortalılığı geçerli sayılacaktır. Bu konuyu da şöyle örneklendirelim; A şirketinin ortağı 4/b sigortalısı bir kişinin, B işyerinde hizmet akdine tabii çalışmaya başlaması halinde bu kişi yalnızca B işyeri üzerinden 4/a sigortalısı olacaktır, A şirketi üzerinden mevcut olan 4/b sigortalılığı geçerli olmayacak (pasif olacak) ve A şirketi üzerinden bu kişi adına prim ödemesi yapılmayacaktır. Ancak hizmet akdiyle çalıştığı B işyerinden ayrılması halinde yeniden A şirketi üzerinden zorunlu 4/b sigortalılığı devam edecektir.

Devlet memuru olarak görev yapan 4/c sigortalısı kişilerin 657 sayılı Kanun gereği başka bir işyerinde çalışması resmi izinler hariç mümkün değildir, bu nedenle bu konuda değinilecek pek bir husus olmamakla birlikte 4/c sigortalısı bir kişinin diğer statülere tabii çalışması halinde ise yalnızca 4/c sigortalılığının gereçli olacağının bilinmesi yeterli olacaktır.

 

Birden fazla işyerinde çalışma ile ilgili en çok sorulan sorulardan bir tanesi; işyerinde 4/a sigortalısı olarak çalışan bir işçinin başka bir işyerinde yine 4/a sigortalısı olarak işe başlaması halinde işverenlerinden izin alıp almayacağı hususudur;

İşe başlamadan önce işçi ve işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinde işçinin başka bir işte çalışamayacağı yönünde işçi ve işveren anlaşmışlarsa bu durumda işverenin onayı olmaksızın işçinin başka bir işte çalışması iş sözleşmesinin koşullarına aykırı davranılması sonucunu doğuracaktır dolaysıyla işveren açısından haklı fesih gerekçesi ortaya çıkacaktır. Çünkü işçi işverene karşı doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışlardan kaçınmak zorundadır. Bu konuda Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 15.6.2015 tarihli ve 2015/4567 Esas, 2015/12025 Karar sayılı kararı da bulunmaktadır. Ancak iş sözleşmesinde işçi ve işveren arasında işçinin başka bir işyerinde çalışmamasını içeren bir madde bulunmaması halinde işçinin başka bir işyerinde çalışması durumu işveren açısından haklı fesih sebebi sayılamayacağından işçinin başka bir işe başlamadan önce işvereninden onay almasına gerek bulunmamaktadır.

Birden fazla işyerinde çalışma ile ilgili en çok sorulan sorulardan diğer bir tanesi ise; birden fazla işyerinde 4/a sigortalısı olarak çalışmanın emeklilik açısından avantaj sağlayıp sağlamayacağıdır?

Mevcut sosyal güvenlik mevzuatında emekli aylığı hesaplanırken ele alınan temel unsurlardan bir tanesi prim ödeme gün sayısı, diğeri ise aylık prime esas kazanç tutarıdır. İki ayrı işyerinde çalışan işçi açısından her iki işyerinden de sigortalı bildirimi yapılmakta ise de burada aylık çalışma süresi 30 günü geçemeyeceğinden toplam bildirim 30 günü geçse bile aylık çalışma 30 gün kabul edilecek ancak prime esas kazançlar toplamının ise tamamı esas alınacaktır. Bu durum kişi adına aylık prime esas kazanç yönünden bir avantaj oluşturacaktır. Bu konuyu da bir örnekle anlatarak yazımıza son verelim. Örneğin; Ahmet, gündüzleri bir mağazada satış görevlisi olarak çalışıyor akşamları ise bir özel eğitim merkezinde kısmi süreli öğretmenlik yapıyor. Ahmet’i çalıştığı mağaza 2024 Mayıs ayında 30 gün 28.000,00 TL bürüt ücret üzerinden sigortalı bildirirken, özel eğitim merkezi ise 2024 Mayıs ayında 15 gün 20.000,00TL bürüt ücret üzerinden sigortalı bildirmektedir. Buna göre Ahmet hakkında 2024 Mayıs ayında her ne kadar iki işyerinden toplam 45 gün bildirim yapılmış ise de Ahmet’in ay içerisinde ki toplam çalışma gün sayısı 30 gün olarak kabul edilecektir ancak ay içinde her iki işyerinden yapılan prime esas kazançları toplanarak 48.000,00 bürüt ücret üzerinden aylık prime esas kazanç değerlendirilecektir, bu durum ise Ahmet’e emekli aylığı hesabında önemli bir avantaj sağlayacaktır.

Sonuç itibariyle; 4/a veya 4/b sigortalısı kişilerin birden fazla işyerinde çalışmalarında yasal herhangi bir engel olmadığı, birden fazla işyerinde çalışırken  4/a ve 4/b sigortalı statüsünün çakışması durumunda yalnızca 4/a sigortalılığının geçerli olacağı, iş sözleşmesiyle anlaşmaya varılmış ise işçinin ikinci bir işyerine başlaması için işvereninden rıza istemesi gerektiği aksi takdirde bu durumun iş akdinin haklı feshinde neden olacağı ile birden fazla işyerinde 4/a statüsünde çalışılması halinde çalışılan tüm işyerlerinden de sigortalı olmanın zorunlu olduğu ve bu durumda aylık çalışma gününün 30 günü geçemeyeceği için işçinin çalışma gün sayısı yönünden herhangi bir avantajının olmayacağı ancak aylık prime esas kazançları yönünden (ayık toplam kazanç esas alınacağından) avantaj sağlayacağı bilinmelidir.

 

Yenilenebilir Enerji Üretiminin Payı Yüzde 53 Oldu, Enerjide Yeşil Dönüşüme YEKA ve YEKDEM Desteği Kritik Önem Taşıyor

Satınalma Eğitimi Yenilenebilir Enerji üretiminin Payı Yüzde 53 Oldu, Enerjide Yeşil Dönüşüme Yeka Ve Yekdem Desteği Kritik önem Taşıyor

Satınalma Eğitimi Yenilenebilir Enerji üretiminin Payı Yüzde 53 Oldu, Enerjide Yeşil Dönüşüme Yeka Ve Yekdem Desteği Kritik önem TaşıyorTürkiye’de yenilebilir enerji kaynaklarından sağlanan enerji üretimi artmaya devam ediyor. YEKA ve YEKDEM programlarıyla sağlanan katkıların, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini güçlendirirken dışa bağımlılığı azalttığını kaydedildi “Ülke olarak, Avrupa bölgesi yenilenebilir enerji kullanımında 5. sıradayız. 2024 Nisan ayı sonunda yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı yüzde 53 seviyesine ulaştı. Sektörün gelişmesi için kamu yönetiminin desteği kritik ve verilen destek tüm ülkeye artı değer olarak geri dönüyor. Enerji sektöründeki bu gerçekliğe dikkat çekerken Dünya Çevre Günü’nü de kutluyor, temiz enerji farkındalığının daha da artacağı yeşil yarınlara hep birlikte ulaşacağımıza inanıyorum.” dedi.

Türkiye’nin yenilenebilir dönüşüm için geliştirilen teşvik programlarının, enerji arz kompozisyonundaki hızlı dönüşüme olumlu etkisine dair açıklamalarda bulunuldu. Ülke olarak, Avrupa bölgesi yenilenebilir enerji kullanımında 5. sıradayız. Nisan ayı sonunda yenilenebilir enerjinin elektrik üretimdeki payı yüzde 53 seviyesinde gerçekleşti. Kamu yönetiminin dönüşüme hız katan teşvikleri ve enerji üretiminde yerli ekipman kullanımında sunulan katkı payı, enerjide yeşil dönüşümü hızlandırdı, sanayi ürün yelpazemizi genişletti, ihracata katkı sağladı. Türkiye’nin enerji sektöründe sürdürülebilir ve çevreye duyarlı politikaları benimsemesi, ülkenin enerji güvenliğini sağlamaya ve ekonomik kalkınmayı desteklemeye yönelik önemli bir adım oldu. Yenilenebilir enerji kaynakları, alternatifleri olan fosil yakıtlara oranla ekonomik uzun süreli marjinal maliyetleri ile elektrik enerjisi tüketimi yoğun sektörlerimizin rekabet edebilirliğini artırıyor. Bununla birlikte, ülkemizin ortalama elektrik enerjisi maliyetlerinin düşmesine de katkıda bulunuyor. Sanayimizin sermaye birikimini kuvvetlendiriyor ve kendi dönüşümü ile verimini artırmasını sağlıyor. Yerli katkı payı ise bu süreçte önemli bir katalizör görevi üstlendi. Kamu yönetiminin öngörülü politikaları ve uygulamaya verdiği destek, ülkemize artı değer olarak geri dönüyor.

“Yerli ekipman üreticilerine destek elzem”

Yenilenebilir enerji üretiminde kullanılan ekipmanlar için sunulan yerli üretim katkı payı ve yenilenebilir enerji projelerini hayata geçiren kuruluşlara sağlanan yatırım teşvikleri yeşil dönüşüme hız kazandırıyor. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları, kısaca YEKA yöntemi,  üretim ekipmanlarının yerli üretim oranlarının kademeli olarak artırıldığı şekilde yerli sanayinin gelişimine destek verdi. YEKA ve YEKDEM programlarının yerli ekipman üreticileri için de olumlu sonuçlar sağlıyor. Bu programlar sayesinde Türkiye, yenilenebilir enerji alanında önemli yetkinlikler kazandı ve uluslararası alanda üretim kalitesi ile ön plana çıkan bir oyuncu haline geldi. Ancak bazı zorluklar da yok değil. Yüksek enflasyon ve para biriminin öngörülemeyen ani değer kaybı gibi ekonomik koşullardaki değişimler, YEKA, YEKDEM yerli katkı payı teşviklerinin verimliliğini olumsuz yönde etkileyebiliyor, bu durum teşvik mekanizmasının etkinliğini de düşürüyor ve yatırımları yavaşlatıyor. Sürdürülebilir büyüme ve topyekûn kalkınma için yenilenebilir enerji ve sanayide yeşil dönüşüm şart.

YEKA ve Yenilenmiş YEKDEM gibi destek programlarında yer alan yerli katkı payı uygulamasının, TL bazlı olarak tespit edildiğini, enflasyon endekslerine ve yabancı para birimlerine bağlı periyodik ayarlamaların zamansal olarak geriden gelişi ile arzu edilen katkıyı sağlayamadığını, finans kuruluşlarının proje finansmanına mesafeli yaklaşmalarına neden olduğunu da vurgulandı. Birinci YEKDEM döneminde olağanüstü bir hızla yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişimiz bugün ortalama enerji maliyetlerimizi düşürmemizi sağlamıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik üretimi yatırımlarında, yatırım hızının korunması ve yerli ekipman üreticisinin üretim yelpazesini geliştirebilmesi ve ihracat hacimlerini artırması için YEKDEM ve YEKA fiyat ayarlama metodolojisine dayalı yatırımcı kayıplarının ortadan kaldırılması elzemdir. Bu sebeple formülün işletme sıklığı, aylık seviyede olduğu gibi aylık süre içinde yaşanan kayıplar da bir sonraki aylık döneme eklenmek suretiyle giderildiği takdirde veya YEKDEM birinci dönemindeki uygulama temel alındığında dönüşüm hızlanacak ve ülkemizin uzun süreli rekabetçiliği güvence altına alınacaktır. Bu sayede Türkiye, hem kendi enerji ihtiyaçlarını daha sürdürülebilir bir şekilde karşılayabilir hale gelecektir hem de yeşil dönüşümde ihtiyaç olan ekosistemin oluşum sürecini daha etkin bir şekilde hızlandıracaktır. Ayrıca, ülkemiz sanayisi enerji üretimine dayalı karbon vergisinin yükünden de ari kalacaktır. Sanayi kuruluşlarımızın bu sayede elde edecekleri sermaye birikimi kendi alanlarında yeşil dönüşüm ile verim artışı yatırımlarına kaynak yaratacaktır.” açıklamalarını yaptı.

Enerjide fiyat artışlarına karşı reçete yeşil dönüşüm

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın EPDK ve TEİAŞ, global enerji ekosistemi açısından örnek teşkil edecek çalışmalara imza attığını, yerli imkanlarla enerji üretimine yönelik desteğin sürdüğünü ve enerji fiyatları konusuna dikkatler çevirildi. Henüz etkilerini kuvvetli yaşamadık ancak karbon salımı olan gelişmiş ülkelerin piyasalarında fiyat artışları yaşanıyor. Bu artışların bizim sanayimize de yansıdığı ve ilerleyen süreçte daha fazla hissedileceği aşikar. Reçetenin başında yenilenebilir enerjiye hızlı dönüşüm geliyor.

YEKA ve YEKDEM’e dair değerlendirmelerinin yanı sıra “Sürdürülebilir temiz bir gelecek için hepimize büyük sorumluluklar düştüğünün altını bir kez daha çizmeliyiz. Dünya üzerindeki doğal kaynakların sınırsız olmadığını ve iklim değişikliği gibi küresel sorunların ciddiyetini her geçen gün artarak müşahede ediyoruz. 2023 yılında yenilenebilir enerji yatırımları, fosil yakıtlara yapılan yatırımları geride bırakarak rekor seviyeye ulaştı. Bu oran önümüzdeki yıllarda artmaya devam edecek. Yenilebilir enerjinin odağında gerçekleştirilen yatırımlarımıza enerji verimliliği esaslı Araştırma-Geliştirme faaliyetlerini ve gelişen teknolojik uygulamaları da alarak başta ülkemiz olmak üzere her nerede ihtiyaç varsa yenilenebilir enerji üretim projelerimize kararlılıkla devam etmeliyiz.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Bilişim 500’ün İlk Verileri Açıklandı Bi̇li̇şi̇m Dünyasının Geli̇rleri̇ Yüzde 88 Arttı

Satınalma Eğitimi Bilişim 500’ün Ilk Verileri Açıklandı Bi̇li̇şi̇m Dünyasinin Geli̇rleri̇ Yüzde 88 Artti

Satınalma Eğitimi Bilişim 500’ün Ilk Verileri Açıklandı Bi̇li̇şi̇m Dünyasinin Geli̇rleri̇ Yüzde 88 ArttiTürkiye bilişim sektörünün en önemli referans kaynağı olan “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500”ün ilk verileri geldi. 2023 yılında sıralamaya giren şirketlerin toplam geliri, bir önceki yıla göre TL bazında yüzde 88, USD bazında ise yüzde 31 büyüdü. Ayrıca veriler, pazarın BT donanımı gelirlerinin küçüldüğü, yazılım ve hizmetin büyüdüğünü gösteriyor.

Bilişim dünyasının heyecanla beklediği ve bu sene 25. kez “Evren Boşlukları Sevmez” mottosuyla gerçekleştirilen “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500”ün ilk verileri açıklandı. Ülkemizin her noktasından bilişim şirketlerinin katıldığı araştırmaya göre; 2023 yılında sıralamaya giren şirketlerin toplam geliri bir önceki yıla göre TL bazında yüzde 88, USD bazında ise yüzde 31 büyüdü ve son 4 yılın en yüksek büyüme oranına ulaşıldı. TL bazında büyüme; 2022 yılında yüzde 74, 2021 yılında yüzde 54, 2020 yılında ise yüzde 42 idi.

En Yüksek Büyüme Gösteren İlk 5 Şirket Yazılım ve Hizmet Alanında Faaliyet Gösteriyor 

Araştırmada elde edilen ilk verileri değerlendiren Bilişim Zirvesi Şirketi Araştırma ve Veri Hizmetlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Özlem Unan, 2023 yılında araştırmaya katılan şirketlerin 3’te 1’inin büyüme gösterdiğine dikkat çekti. En yüksek büyüme oranının yüzde 1.468 ile yazılım alanında faaliyet gösteren bir şirkete ait olduğunu da belirten Unan, “İlk analizlere göre 111 şirketin yüzde 100’ün üzerinde büyüme gerçekleştirdiğini görüyoruz. En yüksek büyüme gösteren ilk 5 şirketin ortalama büyümesi yüzde 680 ve büyüyen şirketler yazılım ve hizmet alanında faaliyet gösteriyor” diye belirtti.

2023 yılı ilk verilerine göre gelirlerinde daralma olan şirketler ise ağırlıklı olarak donanım şirketleri oldu. Bu sonucu değerlendiren Unan, “Bilişim 500 başvurularından gelen ilk verilere göre pazarın BT donanımı gelirlerinin küçüldüğünü yazılım ve hizmetin büyüdüğünü söyleyebiliriz. Yazılım alanında geçen sene de gördüğümüz bu ivme, bu sene daha da artarak öne çıkıyor. Demek oluyor ki; Türk bilişim sektörünün itici gücü yazılım olmaya devam ediyor” açıklamasında bulundu. 

“Pazarın dinamikleri çok değişti, gündemimiz yapay zekâ”

Bilişim 500 araştırmasını çeyrek asırdır gerçekleştirdiklerini ifade eden Unan, “Geçmiş yılları analiz ettiğimizde elbette pazar dinamikleri, teknolojiler ve çözümler çok sık değişti ve gelişti. Artık gündemimiz yapay zekâ. Bununla beraber güvenlik ve risk yönetimi, bulut teknolojileri ve sürdürülebilirlik 2024 için öncelikli konular olmaya devam edecek” dedi.

Sonuçlar 7 Ağustos’ta Açıklanacak

Bu yıl “Evren Boşlukları Sevmez” mottosuyla gerçekleştirilen “Türkiye’nin İlk 500 Bilişim Şirketi Araştırması-Bilişim 500”ün sonuçları 7 Ağustos tarihinde İstanbul, Fişekhane’de düzenlenecek ödül töreniyle açıklanacak. Bilişim 500 Ödül Töreni sponsoru KoçSistem, tören sonrası dağıtılacak İlk 500 Bilişim Şirketi Yayını sponsoru ise Odine oldu. Bilişim 500 Ödül Töreni’nde her yıl olduğu gibi sektörde 35 yılını geride bırakan profesyoneller onurlandırılacak.

Türkiye’de İşsizlik Oranı TÜİK Verilerine Göre Gerilemeye Başladı !

Satınalma Eğitimi Türkiye'de İşsizlik Oranı Tüi̇k Verilerine Göre Gerilemeye Başladı

Satınalma Eğitimi Türkiye'de İşsizlik Oranı Tüi̇k Verilerine Göre Gerilemeye BaşladıTürkiye’de işsizlik oranı, Mayıs ayında bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 8,4 oldu. Bu dönemde işsiz sayısı 3 milyon 11 bin kişi olarak kayıtlara geçti. Ekonomik göstergelerin ve ihracat verilerinin, ekonominin pozitif yönde ilerlemeye devam edeceğine işaret ettiği belirtiyor. Ayrıca, firmaların tasarruf tedbirleri ve Z kuşağını iş hayatına entegre etme çabaları da dikkat çekiyor.

TÜİK verilerine göre Mayıs ayında işsizlik oranı %0,1’lik düşüşle yüzde 8,4’e geriledi. Her ne kadar tek başına bu veri düşük bir oran olarak gözükse de bence bu veriyi umut verici kabul etmek lazım. Şöyle ki aynı dönemler baz alındığında MB politika faizi yüzde artmışken işsizlik oranındaki bu düşüş aslında piyasanın yatırım ve istihdam eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bu veriler ışığında kamunun istihdam ve piyasayı destekleyici uygulamalarıyla birlikte genel ekonomik görünümün pozitif yönlü hareketinin devamlı olabilir.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,4 seviyesinde gerçekleşti

Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 27 bin kişi azalarak 3 milyon 11 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,1 puan azalarak %8,4 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde %7,0 iken kadınlarda %11,0 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı, Mayıs 2022 – Mayıs 2024
(%)

1

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı %50,0 oldu

İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 273 bin kişi artarak 32 milyon 920 bin kişi, istihdam oranı ise 0,4 puan artarak %50,0 oldu. Bu oran erkeklerde %67,3 iken kadınlarda %33,0 olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı, Mayıs 2022 – Mayıs 2024
(%)

2

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı %54,5 olarak gerçekleşti

İşgücü 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 245 bin kişi artarak 35 milyon 931 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,3 puan artarak %54,5 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde %72,4 iken kadınlarda %37,1 oldu.

Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %15,0 oldu

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,3 puan artarak %15,0 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde %12,8, kadınlarda ise %19,3 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış temel işgücü göstergeleri, 15+ yaş, Mayıs 2024

Mayıs 2024 Bir önceki ay Bir önceki aya göre fark
Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın
(Bin kişi)
15 ve daha yukarı yaştaki nüfus 65 870 32 597 33 272 65 834 32 580 33 254 36 17 18
İşgücü 35 931 23 603 12 328 35 686 23 489 12 197 245 114 131
İstihdam 32 920 21 949 10 970 32 647 21 808 10 840 273 141 130
İşsiz 3 011 1 654 1 357 3 038 1 681 1 357 -27 -27 0
İşgücüne dahil olmayanlar 29 939 8 994 20 945 30 148 9 092 21 057 – 209 -98 – 112
(%)
İşgücüne katılma oranı 54,5 72,4 37,1 54,2 72,1 36,7 0,3 0,3 0,4
İstihdam oranı 50,0 67,3 33,0 49,6 66,9 32,6 0,4 0,4 0,4
İşsizlik oranı 8,4 7,0 11,0 8,5 7,2 11,1 -0,1 -0,2 -0,1
Genç nüfusta işsizlik oranı
(15-24 yaş)
15,0 12,8 19,3 14,7 12,3 19,4 0,3 0,5 -0,1

Tablodaki rakamlar yuvarlamadan dolayı toplamı vermeyebilir.
Mevsimsel etkilerden arındırma yöntemi gereği geçmiş aylara ilişkin tahminler revize edilerek yayımlanmaktadır.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,9 saat oldu

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 0,3 saat azalarak 43,9 saat olarak gerçekleşti.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi, Mayıs 2022 – Mayıs 2024
3.

Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı %25,2 oldu

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre 2,0 puan azalarak %25,2 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %17,4 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı %17,1 olarak tahmin edildi.

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler, Mayıs 2022 – Mayıs 2024
(%)

4

Otomotiv Üretiminde 2024’ün İlk 6 Aylık Verilerini Açıklandı !

Satınalma Eğitimi Otomotiv Üretiminde 2024’ün İlk 6 Aylık Verilerini Açıklandı

Satınalma Eğitimi Otomotiv Üretiminde 2024’ün İlk 6 Aylık Verilerini AçıklandıOtomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2024 yılının ilk 6 aylık dönemine ilişkin verileri açıkladı.
Geçen yılın aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 4 gerileyerek 707 bin 67 adet olarak
gerçekleşti. Geçen yılın ilk 6 aylık dönemine göre paralel seyreden otomobil üretimi ise 460
bin 743 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 733 bin 559
adede yükseldi. Ticari araç grubunda, yılın ilk 6 ayında üretim yüzde 10, ağır ticari araç
grubunda yüzde 15 ve hafif ticari araç grubunda ise yüzde 9 geriledi. 2023 yılının ilk 6 aylık
dönemine göre ticari araç pazarı, ağır ticari araç pazarı ve hafif ticari araç pazarı yüzde 9
daraldı. Yılın ilk 6 ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı adet
bazında yüzde 3, otomobil ihracatı ise yüzde 2 geriledi. Bu dönemde, toplam ihracat 493 bin 527 adet, otomobil ihracatı ise 320 bin 637 adet düzeyinde gerçekleşti. 2024’ün ilk yarısında toplam pazar, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 artarak 600 bin 948 adetten kapandı.

Bu dönemde, otomobil pazarı da yüzde 7’lik artış sağladı ve 462 bin 955 adede ulaştı.
Türkiye otomotiv sanayisine yön veren 13 üyesiyle sektörün çatı kuruluşu konumunda olan
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), 2024 yılının ocak-haziran dönemine ait üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini açıkladı. Buna göre, yılın ilk 6 aylık döneminde toplam otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4 azalarak 707 bin 67 adede ulaştı. Otomobil üretimi ise paralel seyrederek 460 bin 743 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte toplam üretim ise 733 bin 559 adedi buldu. Yılın ilk altı aylık döneminde ticari araç grubunda üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10, ağır ticari araç grubunda yüzde 15, hafif ticari araç grubunda ise yüzde 9 geriledi. Bu dönemde, otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 73 olarak gerçekleşti. Araç grubu bazında kapasite kullanım oranları ise hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 73, kamyon grubunda yüzde 79, otobüs-midibüs grubunda yüzde 57 ve traktörde yüzde 71 seviyesinde gerçekleşti.

İlk 6 Ayda İhracat 17,6 Milyar Dolara Aştı

Yılın ilk altı aylık döneminde otomotiv ihracatı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 3 gerileyerek 493 bin 527 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2 düşüş kaydederken, ticari araç ihracatı ise yüzde 4 oranında geriledi. Traktör ihracatı ise 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde 18 azalarak 8 bin 332 adet olarak gerçekleşti. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı (ihracatçı birlikleri kaydından muaf ihracat ile antrepo ve serbest bölgeler farkı hariç), 2024’ün ilk altı aylık döneminde yüzde 16 ile sektörel ihracat sıralamasında ilk sıradaki yerini korudu. Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, ilk altı aylık dönemde toplam otomotiv ihracatı, 2023 yılının aynı dönemine göre paralel seviyede gerçekleşerek 17,6 milyar dolar oldu. Euro bazında ise yüzde 1 azalarak 16,2 milyar euro olarak gerçekleşti. Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatıyüzde 1 oranında gerilerken, tedarik sanayi ihracatı da yüzde 1 oranında arttı.

Toplam Pazar Yılın İlk Yarısında 600 Bin Adedi Buldu
2024’ün ilk yarısında toplam pazar, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3 artarak 600 bin 948 adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, otomobil pazarı da yüzde 7 oranında artış sağladı ve 462 bin 955 adet oldu. Ticari araç pazarına bakıldığında ise yılın ilk altı ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla toplam ticari araç pazarı, ağır ticari araç pazarı ve hafif ticari araç pazarında yüzde 9 geriledi. 2024 yılı ocak-haziran döneminde otomobil satışlarındaki yerli araç payı yüzde 30, hafif ticari araç pazarında yerli araç payı ise yüzde 32 olarak gerçekleşti.

Yerli Malı Teklif Eden İsteklilere %7 Oranında Fiyat Avantajı Uygulanması?

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yerli Malı Teklif Eden İsteklilere %7 Oranında Fiyat Avantajı Uygulanması

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yerli Malı Teklif Eden İsteklilere %7 Oranında Fiyat Avantajı UygulanmasıYerli Malı Teklif Eden İsteklilere %7 Oranında Fiyat Avantajı Uygulanması?

Mehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

İtirazen Şikayet Konusu;  İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Yerli istekliler ile ilgili düzenlemeler” başlıklı 63’üncü maddesinde “…c) Mal alımı ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine, %15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabilir. Ancak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan malların ihalelerinde, yerli malı teklif eden istekliler lehine %15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburidir. Yerli yazılım ürünü teklif eden istekliler lehine de %15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburidir.” hükmüne yer verildiği, İdari Şartname’nin “Fiyat avantajı uygulanması” başlıklı 35.3.1’inci maddesinde “Yerli malı teklif eden isteklilere ihalenin tamamında % 7 (yüzde yedi ) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. Yerli malı teklif eden isteklilerin fiyat avantajından yararlanabilmesi için teklif edilen mala/mallara ilişkin yerli malı belgesine/belgelerine ilişkin belgelerin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilmesi zorunludur. Yerli malı teklif eden istekliler lehine fiyat avantajı, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 61 inci maddesi esas alınarak hesaplanacaktır.” düzenlenmesine yer verildiği, yerli malı teklif eden isteklilere % 15 oranında fiyat avantajı sağlanması gerekirken %7 oranında fiyat avantajı uygulanacak olmasının kamu ihale mevzuatına aykırı olduğu iddialarına yer verilmiştir.

12.06.2024 tarihli ve  2024/UM.II-760  sayılı Kamu İhale Kurulu Kararına Göre;

Yapılan inceleme ve tespitler neticesinde; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Yerli istekliler ile ilgili düzenlemeler” başlıklı 63’üncü maddesinde “…c) Mal alımı ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine, %15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabilir. Ancak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan malların ihalelerinde, yerli malı teklif eden istekliler lehine %15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburidir. Yerli yazılım ürünü teklif eden istekliler lehine de %15 oranında fiyat avantajı sağlanması mecburidir.” hükmü,

Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Yerli malını teklif edenler lehine fiyat avantajı uygulanması” başlıklı 61’inci maddesinin altıncı fıkrasında “(1) Yaklaşık maliyeti eşik değerin altında kalan mal alımı ihalelerine sadece yerli isteklilerin katılabileceğine ilişkin düzenleme yapılabilir. Ayrıca sadece yerli isteklilerin katılımına açık ihalelerde, yerli malı teklif eden yerli istekliler lehine % 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabilir.

(2) Mal alımı ihalelerinde yaklaşık maliyetine bakılmaksızın, tüm isteklilerin katılabileceğine ilişkin düzenleme yapılabilir ve bu ihalelerde yerli malı teklif eden istekliler lehine % 15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabilir.

(3) İhale veya ön yeterlik ilanı ve idari şartnamede, yerli malı teklif edenler lehine tanınan fiyat avantajı oranı belirtilir. …

(6) Her yıl Ocak ayında Kurum tarafından ilan edilen orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri listesinde yer alan malların ihalelerinde, yerli malı teklif eden istekliler lehine % 15 oranında fiyat avantajı sağlanması zorunludur. Söz konusu zorunlu fiyat avantajı uygulaması, ilanı veya duyurusu bu listenin yayımlanmasından sonra yapılan mal alımı ihalelerinde uygulanacaktır…” hükmü yer almaktadır.

İdari Şartname’nin “Fiyat avantajı uygulanması” başlıklı 35.3’üncü maddesinde “Yerli malı teklif eden isteklilere ihalenin tamamında % 7 (yüzde yedi ) oranında fiyat avantajı uygulanacaktır. Yerli malı teklif eden isteklilerin fiyat avantajından yararlanabilmesi için teklif edilen mala/mallara ilişkin yerli malı belgesine/belgelerine ilişkin belgelerin yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilmesi zorunludur. Yerli malı teklif eden istekliler lehine fiyat avantajı, Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 61 inci maddesi esas alınarak hesaplanacaktır.” Düzenlemesi yer almaktadır.

Yukarıda yer verilen mevzuat maddeleri uyarınca, mal alımı ihalelerinde idare tarafından yerli malı teklif eden istekliler lehine %15 oranına kadar fiyat avantajı sağlanabileceği, söz konusu fiyat avantajının sağlanabilmesi ihale dokümanında yerli malı teklif edenler lehine tanınan fiyat avantajı oranının belirtilmesi gerektiği, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri arasından belirlenen ve her yıl ocak ayında Kurum tarafından ilan edilen listede yer alan malların ihalelerinde ise yerli malı teklif eden istekliler lehine %15 oranında fiyat avantajı sağlanmasının zorunlu olduğu hüküm altına alınmıştır.

Durum böyle iken, orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri listesinde yer alan malların ihalelerinde idarenin yerli malı teklif eden istekliler lehine % 15 oranında fiyat avantajı uygulamasının zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.

Yapılan incelemede, İdari Şartname’de düzenlenen 14 kalem tıbbi malzemeden bir kısmının (“4. Kısım: LAMEL 24X60 MM”, “5. Kısım: YUVARLAK LAMEL 12 MM”, “6. Kısım: YUVARLAK LAMEL 14 MM”, “7. Kısım: LAM RODAJLI-SÜPERFROST” ve “12. Kısım: POZİTİF ŞARZLI LAM”) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından oluşturulan orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri ile 4734 sayılı Kanun kapsamında fiyat avantajı sağlanması zorunlu olan yazılım ürünleri listesi dikkate alınarak Kamu İhale Kurumu’nun resmi internet sitesinde yayımlanan “Kamu Alımlarında 4734 Sayılı Kanun Kapsamında Fiyat Avantajı Sağlanması Zorunlu Olan Ürün Listesi”nde yer alan orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri listesindeki 2215 sıra numaralı CPV kodu 38519000 ve teknoloji sınıfı “Yüksek Teknoloji” olan, kalem adının “Mikroskoplar için çeşitli bileşikler” olarak düzenlendiği satır kapsamında değerlendirilebileceği, bahse konu ihale dokümanında fiyat avantajı uygulanacağının düzenlenmesiyle, orta ve yüksek teknolojili sanayi ürünleri listesinde yer alan malların ihalelerinde yerli malı teklif eden istekliler lehine fiyat avantajı sağlanması zorunluluğunun karşılandığı, ancak söz konusu fiyat avantajının %15 yerine %7 oranında belirlendiği görülmektedir.

Bu itibarla anılan düzenlemenin mevzuata uygun olmadığı anlaşılmış olup, başvuru sahibinin iddiasının uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sebeple, kısmi teklife açık bahse konu ihalenin 4, 5, 6, 7 ve 12. kısımlarının yukarıda bahsedilen gerekçeyle iptal edilmesinin yerinde olacağı sonucuna varılmıştır.

Satınalma Dergisi 7 Gün 7 Gündem Yerli Malı Teklif Eden İsteklilere %7 Oranında Fiyat Avantajı UygulanmasıMehmet ATASEVER

S.B. Strateji Geliştirme E. Bşk.

KİK E.  Üyesi

Tütün Sektörü İhracatta Mevcudu Korudu

Satınalma Eğitimi Tütün Sektörü İhracatta Mevcudu Korudu

Satınalma Eğitimi Tütün Sektörü İhracatta Mevcudu KoruduTütün sektörü, 2024 yılının ilk yarısında 451 milyon dolarlık ihracat performansıyla 2023 yılının ilk yarısındaki ihracat seviyesini korumayı başardı. Tütün sektörü 2024 yılının ikinci yarısında gerçekleştireceği ihracatlarla yılsonunda 1 milyar dolar ihracat hedefliyor.

Ege Tütün İhracatçıları Birliği verilerine göre; yaprak tütün ihracatı yüzde 21’lik artışla 107,6 milyon dolardan 130,6 milyon dolara çıkarken, sigara ihracatından 218 milyon dolar, nargilelik tütün ihracatından 38 milyon dolar döviz getirisi sağlandı. Diğer tütün ürünleri ihracatından da 65 milyon dolarlık ihracat kayda alındı.

2023 yılında ihracatta yüzde 11’lik artış hızı yakaladıklarını ve 922 milyon dolar döviz getirisi sağladıklarını dile getiren Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkanı Ömer Celal Umur, 2024 yılının ikinci yarısında yapacakları ihracatla 1 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmaya çalışacaklarını kaydetti.

Tütün sektörünün ihracat geliri yanında sağladığı istihdam ve vergi geliriyle Türkiye için kritik bir sektör olduğunun altını çizen Umur, “Türkiye, dünya tütün üretiminde yedinci sırada yer alırken, oriental tütün üretiminde ise dünya lideri. Türkiye’de üretilen sigaralarda yerli harman oranının yüzde 15’ten kademeli olarak yüzde 30’a çıkarılması kararı sonrasında Virginya ve Burley tipi tütün üretiminde önemli aşamalar kaydettik. Virginia tipi tütünde 20 milyon kilo üretimi geçtik, 30 milyon kiloya ilerliyoruz. Burley tütününde de 6 milyon kilo üretime ulaşmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Tütün sektöründe sürdürülebilirlik temelli projelerle yollarına devam ettiklerinin altını çizen Umur şöyle devam etti; “Dünya standartlarını rahatlıkla karşılayabilen üretim teknolojilerine sahibiz. Ürünlerimizin kalitesi, üreticilerimizle yapılan sözleşmeli üretim ve sürdürülebilir tarım hedefine ulaşmak adına faaliyetlerimiz var. Üretimi artırmak, ihracat artışını desteklemek maksadıyla tütün tarımında sürdürülebilirlik çerçevesinde tütün ihracatçısı firmalardan oluşturulan çalışma grupları ile üretim, çevre, altyapı, işgücü, tütün tarımında su kullanımı gibi alanlarda çeşitli sosyal sorumluluk projeleri yürütmekteyiz. Bu projeler çerçevesinde; 60 bin tütün üreticimizin tarımsal girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla Çiftçi Avantaj Kartı (ÇAK) faaliyete geçirdik. Tütün üreticilerine özel indirimler sunan firmalar oluşturulan kartlara tanımlanarak üyelik sistemi oluşturuldu. Kişisel koruyucu ekipmanlarının standardizasyonu ve geliştirilmesi üretimde kullanılan bitki koruma ürünlerinin boş ambalajlarının toplanma merkezlerinde toplanması, imhası ve geri dönüşümü ile ilgili projelerin hayata geçmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.”

Tütün İhracatında Zirvede Irak, ABD ve İran Var

Türkiye, 2024 yılının ilk yarısında 103 ülkeye tütün ve tütün mamulleri ihraç ederken zirvede 68 milyon dolarlık taleple Irak yer aldı. Irak’ı 61 milyon dolarlık ihracatla Amerika Birleşik Devletleri takip ederken, İran’a tütün ve tütün mamulleri ihracatı yüzde 195’lik artışla 14 milyon dolardan 42 milyon dolara çıktı.

Yaprak tütün ihracatında İran 39,6 milyon dolarlık taleple öne çıkarken, sigara ihracatında lider ülke 18,6 milyon dolarla Irak oldu. Irak, nargile tütünü ihracatında da 47,8 milyon dolarlık taleple zirvede yer aldı.

Milyonerlerin Göç Haritası Değişiyor !

Satınalma Eğitimi Milyonerlerin Göç Haritası Değişiyor

Satınalma Eğitimi Milyonerlerin Göç Haritası Değişiyor2024 Özel Servet Göçü Raporunu yayınladı. Rapor, dünyada yatırım göçünün rotalarına ve cazibe merkezi haline gelen ülkelere dair çarpıcı veriler ortaya koydu. Rapora göre servet çıkışında Çin’in ardından 2. sırada bulunan Birleşik Krallık, 2024’te 9.500 milyoner ile servet kaybında rekor kırdı. Bir önceki yıl 4.200 kişinin terk ettiği ülkede yıl sonuna kadar servet kaçışının 2 kat artması bekleniyor. Diğer taraftan, Birleşik Krallık ve Avrupa’dan gelen yoğun akımların da etkisiyle yıl sonuna kadar Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yerleşecek olan 6.700 varlıklı göçmenle birlikte BAE, son üç yıldır dünyanın önde gelen servet mıknatısı konumunda. İlgi çeken bir diğer bulguysa uzun yıllardır en çok servet girişi alan ülkeler listesinde ilk 10’da yer alan İsrail’in ilk kez listenin dışında kalması oldu.

Henley & Partners’ın 10 yılı aşkın süredir servet göçü trendlerini inceleyen New World Wealth ile hazırladığı Henley 2024 Özel Servet Göçü Raporu Çin’in son yıllardaki servet kaybı trendini sürdürerek net 15.200 milyoner daha kaybıyla bu alandaki lider konumunu sürdüreceğini ortaya koyuyor. Hindistan’ın ise 4.300 milyoner kaybıyla 2023’teki 5.100 kişilik kayba kıyasla servet çıkışını azalttığı ve milyoner kaybı liginde Birleşik Krallık’ın ardından 3. sıraya indiği görülüyor. 2023’te 800 milyonerin başka ülkelere göç ettiği Güney Kore’de bu sayının 2024’te 1.200’e ulaşacağı öngörülüyor. 2022’de 8.500; 2023’te ise 2.800 milyoner kaybeden Rusya’nın ise Ukrayna Savaşı etkisiyle bu yıl yalnızca 1.000 kişilik bir göç vermesi bekleniyor.

2024’ün küresel servet göçünde bir dönüm noktası olacağının altını çizilerek, bu sene dünya çapında 128.000 milyonerin taşınmasını beklendiğini ve 2023 yılında kırılan 120.000 kişilik rekorun kırılacağını öngörülüyor. Dünya jeopolitik gerilimler, ekonomik belirsizlik ve sosyal kargaşalarla boğuşurken, milyonerlerin rekor sayıda göç verildiğine dikkat çekiliyor, Büyük servet göçlerini küresel ekonomi açısından önemli etkiler olarak değerlendirmek gerek. Bu göstergeler, güç ve zenginlikte küresel boyutta büyük değişimlere işaret eder. Göç eden varlıklı insanların servetleri ve gittikleri ülkede gerçekleştirdikleri yatırım, istihdam gibi katkılar orta ve uzun vadede her iki ülkenin ekonomik geleceği açısından kayda değer bir etkiye sahiptir.

BAE Halen En Fazla Servet Çeken Ülke

Sıfır gelir vergisi, altın vizesi, lüks yaşam tarzı ve stratejik konumuyla BAE, göç eden milyonerler için dünyanın en popüler ülkesi haline geldi ve sadece bu yıl 6.700 kişilik rekor bir net girişe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. BAE’ye Hindistan, Orta Doğu, Rusya ve Afrika’dan gelen sürekli göçlerin yanı sıra İngiltere ve Avrupa’dan da yoğun bir göç dalgası olması bekleniyor. Ülkenin 2024 yılında net 3.800 milyoner göçü alarak bu alandaki en yakın rakibi ABD’den iki kat daha fazla yatırım çekeceği öngörülüyor. Bu hızlı gelişmenin temelinde BAE’nin varlıklılara servetlerini korumak ve geliştirmek için yenilikçi çözümler sunan bir mevzuat çerçevesi oluşturması gösteriliyor.

Raporda ayrıca 3.500 net girişle bu yıl 3. sıraya yerleşen Singapur, 3.200 net girişle 4. sırada bulunan Kanada ve net 2.500 girişle 5. sırada yer alan Avustralya servet göçünde diğer popüler ülkeler olarak dikkat çekiyor. Servet göçünde Avrupa’nın gözde ülkelerinden İtalya’nın 2.200, İsviçre’nin 1.500, Yunanistan’ın 1.200, Portekiz’in ise 800 yeni milyonere ev sahibi olması bekleniyor. Pandemi sonrasında hız kazanan Çinli milyonerlerin Tokyo’ya taşınma trendinin süren etkisiyle Japonya’nın da 400 yeni varlıklı göçmeni ağırlayacağı öngörülüyor.

Milyoner Göçmenler Ülkelere Döviz ve İstihdam da Getiriyor

Servet ve yetenek göçünün bu hedef ülkelere sağladığı faydaların oldukça önemli ve geniş kapsamlı olduğunu belirten Burak Demirel, “Göç eden milyonerler bir ülkeye taşındıklarında çoğunlukla nakit varlıklarını da götürüyorlar. Bu da ülkeye döviz gelirleri bağlamında hayati bir kaynak sağlıyor. Bu kişilerin yaklaşık yüzde 20’si yeni iş kurabilecek ve dolayısıyla yeni ülkelerinde yerel istihdam yaratabilecek girişimciler ve şirket kurucularından oluşuyor. Centi-milyonerler ve milyarderler için bu oran yüzde 60’ın da üzerinde” diyor.

İsrail İlk Kez Liste Dışı Kaldı

Rapor ayrıca, uzun yıllardır milyonerlerin göç ettiği ilk 10 ülke arasında yer alan İsrail’in bu yıl ilk kez listenin dışında kaldığını da ortaya koyuyor. Bunun sismik bir değişim olduğunu belirten Burak Demirel, “Bu gözle görülür değişim, çatışmaların bir ülkenin dünyanın varlıklı ve küresel olarak hareketli kesimleri için cazibesini ne kadar hızlı bir şekilde ortadan kaldırabileceğini gösteriyor. Devam eden savaş İsrail’in güvenli liman imajını sarsmakla kalmadı, aynı zamanda ekonomik başarısını da tehdit eder hale geldi” dedi.

Britanya Brexit Sonrası Gözden Düştü

Raporun küresel boyuttaki bulgularını değerlendiren Burak Demirel sözlerini şöyle sürdürdü: Birleşik Krallık ve özellikle Londra, geleneksel olarak milyonerlerin göç ettiği dünyanın en iyi yerlerinden biri olarak görülmüş ve 1950’lerden 2000’lerin başına kadar Avrupa anakarasından, Afrika’dan, Asya’dan ve Orta Doğu’dan çok sayıda varlıklı aileyi sürekli kendine çekmiş bir ülke. Bu trend on yıl kadar önce tersine dönmeye başladı. Brexit sonrası 2017’den 2023’e kadar olan altı yıllık dönemde Birleşik Krallık’ın toplam 16.500 milyonerini göç nedeniyle kaybetti. Yalnızca bu yıl için beklenen 9.500 milyonerlik net çıkış ile 2024 yılına ilişkin tahminler bu trendin gelişerek süreceğini gösteriyor. Milyonerler için dünya en iyi 15 ülkesinin yer aldığı W15 sıralamasına göre Birleşik Krallık’taki milyonerlerin sayısı son on yılda yüzde 8 azalırken, diğer ülkelerde artış gösterdi. Almanya’da milyoner nüfusu son 10 yılda yüzde 15, Fransa’da yüzde 14 artarken, bu oran Avustralya’da yüzde 35, Kanada’da yüzde 29 ve ABD’de yüzde 62 olarak gerçekleşti. Milyonerleri göç eden ülkeler sıralamasında Çin, Birleşik Krallık, Hindistan, Güney Kore ve Rusya’nın ardından, 800 milyoner göçünün beklendiği Brezilya geliyor. Güney Afrika’nın 600, Tayvan’ın 400, Vietnam ve Nijerya’nın ise 300’er milyonerine veda etmesi bekleniyor.

Milyoner Göçündeki Artış Yatırım Göçünü De Tetikliyor

Milyoner göçündeki artış, yatırım göçünde de buna paralel bir büyümeyi tetikliyor. En fazla oturum izni talep eden ilk iki ulus Amerikalılar ve Hintliler olurken, İngilizler, Filipinler ve Güney Afrikalılar son beş yıldır olduğu gibi bu yıl da ilk 10’da yer alıyor. En çok talep edilen yatırım yoluyla oturum programlarına baktığımızda Portekiz Altın İkamet İzni Programı, gayrimenkule bağlı yatırım seçeneğinin sona ermesine rağmen, Yunanistan Altın Vize Programı ve İspanya Yatırım Yoluyla Oturum Programı 2024 yılında da popüler seçenekler olarak öne çıkıyor. Diğer taraftan Malta da en çok tercih edilen ülkeler arasında yer alıyor. Ülkenin ekonomik kalkınmaya katkı sunan yabancılar ve ailelerine sunduğu vatandaşlığa kabul olanağı ve Doğrudan Yatırım Yoluyla İstisnai Hizmetler için Vatandaşlığa Kabul Programı yoğun talep görüyor. Karayipler’de ise Antigua ve Barbuda Yatırım Yoluyla Vatandaşlık Programı ve Grenada Yatırım Yoluyla Vatandaşlık Programı varlıklı kişileri ve ailelerini cezbetmeye devam ediyor.

İklimlendirme Sektörünün Sürdürülebilir Dönüşüm Yol Haritası Açıklandı

Satınalma Eğitimi İklimlendirme Sektörünün Sürdürülebilir Dönüşüm Yol Haritası Açıklandı

Satınalma Eğitimi İklimlendirme Sektörünün Sürdürülebilir Dönüşüm Yol Haritası AçıklandıTürk iklimlendirme sektörünün birleştirici gücü İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB), İklimlendirme Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nı düzenlediği lansmanla kamuoyuyla paylaştı. Tüm dünyanın geleceğini etkileyen iklim krizine ilişkin konuların masaya yatırılarak oluşturulduğu plan; farkındalık, yönetişim, finansal sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik, sosyal sürdürülebilirlik, teknoloji ve inovasyon olmak üzere altı farklı eylem alanında 25 stratejik hedef ortaya koyularak hazırlandı. Türkiye İhracatçılar Meclisi Yerleşkesi Dış Ticaret Kompleksi’nde 10 Temmuz Çarşamba günü gerçekleştirilen lansmanın açış konuşmalarını; İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe gerçekleştirdi. Konuşmasında sürdürülebilirliğin iklimlendirme sektöründe kilit rol üstlendiğine dikkat çeken İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, “Bu planda çizdiğimiz yol haritasının, sektörümüzde faaliyet gösteren tüm firmalarımızın sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm perspektifinde adımlar atmasına katkı sağlamasını hedefliyoruz” dedi.

İSİB, altı farklı eylem alanında 25 stratejik hedef belirleyerek titizlikle hazırladığı İklimlendirme Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nın sonuçlarını basın mensupları, sektör temsilcileri ve iş dünyasından önemli isimlerin yer aldığı lansmanda kamuoyuyla paylaştı. Sektörün sürdürülebilirlik ekseninde izlemesi gereken stratejik yol haritasının masaya yatırıldığı lansmanda İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, dünyada hızlanan iklim mücadelesi kapsamında Türk iklimlendirme sektöründeki kabuk değişiminin ivme kazanması gerektiğini vurguladı.

“Hedefimiz iklim değişikliği sürecini yakından takip ederek sektörümüzü dönüştürmek”

İklimlendirme Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı lansmanının açış konuşmasını yapan Mehmet Şanal; “Bilindiği üzere dünyanın işleyişine dair mevcut koşullar devam ettiği takdirde, birçok kaynağın tükeneceği ya da bu kaynaklara daha da sınırlı erişimin olacağı bir gelecek bizi bekliyor. İklim değişikliğinin son derece ciddi ekonomik, politik, sosyal ve toplumsal yansımaları olacak. İklimde yaşanan değişikliğin kabulü ve bunun sonucunda iklim değişikliği ile mücadele, 50 yıla yakın bir süredir ağırlığı değişmekle birlikte ülkelerin, toplumların ve bireylerin gündeminde. Ancak süreç, son düzlükte farklı bir boyuta taşındı. 2015 yılında Birleşmiş Milletler tarafından açıklanan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve 2019 yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı ile hızlanan iklim mücadelesi hareketi, dünyanın genelinde iktisadi, politik, sosyal konularda tüm başlıkları şekillendirdi. İSİB olarak bugüne kadar bu sürecin inşa edildiği dönemi yakından takip ederek sektörümüzü bilgilendirmeye çalıştık. Ancak yeni sürecin hem sektörümüze hem de ülkemize yükleyeceği sorumlulukları daha iyi analiz edebilmek için kapsamlı bir çalışma yapmamız gerekiyordu. Sektör olarak bu değişim sürecini sistematik ve gerçekçi bir şekilde hayata geçirebilmek ve ortaya çıkacak yeni olanaklardan faydalanabilmek için süreci takip etmenin ötesinde yeni adımlar atmamız zorunlu hale geldi. İklimlendirme Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nı tam da bu gerekçe ve değerlendirmelerin bir çıktısı olarak kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi.

“Eylem planının tüm sektöre rehberlik etmesini öngörüyoruz”

Farkındalık, yönetişim, finansal sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik, sosyal sürdürülebilirlik, teknoloji ve inovasyon olmak üzere altı farklı eylem alanında 25 stratejik hedef ortaya koyduklarını belirten Mehmet Şanal; “Eylem planımızın temel amaçlarını; sektörün sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm perspektifinde adımlar atmasını hızlandırmak, sektör firmalarının yakın gelecek planlamalarını bu perspektifi de esas alarak yapılandırmalarını teşvik etmek ve sektörün uluslararası rekabet gücünü artırmak olarak belirledik. Şu anda sektör olarak AB’nin döngüsel ekonomi stratejisi ile uyumlu ekodizayn kriterlerine ve Avrupa Enerji Verimliliği Standartları’na uygun sürdürülebilir ürünler üretiyoruz. Ancak yakın gelecekte ülke ekonomimizin ve sanayimizin yapısını yeşil, sürdürülebilir ilkeler ve gereklilikler doğrultusunda dönüştürmemiz şart. Bu noktada sektör temsilcilerinin daha fazla farkındalık kazanması ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek sektöre tam entegre edilmesi için çalışmalarımıza artan bir ivmeyle devam edeceğiz. Bunların yanı sıra temiz, akıllı ve yeni teknolojilerin adaptasyonu, sektörde döngüsel ekonomi perspektifinin etkinleştirilmesi gibi konularda çalışmalarımıza hız vereceğiz. Aynı zamanda yenilenebilir enerji kullanımı ile düşük emisyonlu ham madde seçiminin artırılması, karbon ayak izi, su ayak izi, atık yönetimi gibi kritik konularda kurumsal adımların atılması, yenilenebilir enerji yatırım projelerinin artırılması gibi çalışmalarda sektörün yanında yer almayı ve bu alanlarda dönüştürücü projelere imza atmayı sürdüreceğiz. Bu noktada beklentimiz, eylem planımızın tüm sektörümüz ve ihracatçı üye firmalarımız için rehber bir belge olması ve ihracatçılarımızın sürdürülebilirlik çerçevesindeki değişim ve dönüşümüne katkı sağlaması” diye konuştu.

“İklimlendirme sektörü yoksa iklim mücadelesi de olmaz”

Yeşil mutabakat süreci ile birlikte küresel ticarette oyunun kurallarının yeniden yazıldığını belirten TİM Başkanı Mustafa Gültepe, “TİM olarak dönüşümün merkezinde yer almak adına yeşil üretime odaklandık ve üç yıl önce TİM Sürdürülebilirlik Eylem Planı’nı açıkladık. 27 sektörümüzün tamamının eylem planları bugünle beraber açıklanmış oldu. 6 Haziran’da tanıtımını yaptığımız platformla ise ücretsiz olarak firmalara karbon ayak izini hesaplama ve raporlama imkânı sağlıyoruz. Bu platformdan yaklaşık 150 bin ihracatçı firmamızın yararlanmasını hedefliyoruz. Bu durumda beklenen tasarruf 500 milyon doları bulacak” dedi.

Dünyayı tüketmeden dünya için üretmek mottosu ile özellikle üretimde çevreye en az zararla, geri dönüşümlü ürünleri kullanarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına çalışılması gerektiğine dikkat çeken Gültepe; “Bu kapsamda birliklerimizin ve TİM’in yapacağı çalışma, takip, raporlama ve eylem planları çok değerli. Türkiye’nin rekabetçilik noktasında özellikle sınırda karbon vergisi nedeniyle ihracat hacminin düşmemesi adına bu eylem planlarının uygulamaya geçmesi kilit rol oynuyor. Bu konuda farkındalığı artıramazsak sektörlerimizi geleceğe taşıma şansımız yok. İş birliği içinde, ortak akılla bu çalışmaların devamlılığını sağlayabilmek adına TİM olarak tüm üye birliklerimizin arkasındayız” diye konuştu.

İklimlendirme sektörünün gittikçe büyüyen bir sektör olduğuna dikkat çeken Gültepe; “Bu yılın ikinci yarısında sektör ihracatının artan bir ivmeyle büyümesini bekliyoruz. İklimlendirme sektörü yoksa iklim mücadelesi de olmaz. Sektörün bu kapsamda liderliği kritik önem taşıyor” diyerek sözlerini tamamladı.

Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Eğitim Programları 

Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi
 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.

Sustainability Supply Chain1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve KPI’lar
3. gün- Kurumsal Sürdürülebilirlik
4. gün- Etik ve Davranış Kuralları
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Pazarlama

Eğitim Koordinatörü: Prof. Dr. Murat ERDAL
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitim Kataloğu
Eğitim kataloğunu indirmek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

Şehir dışı eğitimlerde uçak ve otel konaklama organizasyonu eğitim alan firma tarafından karşılanmaktadır.

Eğitim Gün Planı: 9:30 – 12:30, 1 saat öğle arası, 13:30 – 16:30

Şirketiniz için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.

Mercedes-Benz Türk, Robotik Sistem Projeleri ile Dijitalleşmeye Tam Gaz Devam Diyor !

Satınalma Eğitimi Mercedes Benz Türk, Robotik Sistem Projeleri Ile Dijitalleşmeye Tam Gaz Devam Diyor

Satınalma Eğitimi Mercedes Benz Türk, Robotik Sistem Projeleri Ile Dijitalleşmeye Tam Gaz Devam DiyorMercedes-Benz Türk’ün Aksaray Kamyon Fabrikası’nda kamyonların sigorta montaj ve kalite kontrol işlemlerini optimize eden yeni projesi hayata geçti. Daimler Truck’ın Brezilya ve Almanya’daki fabrikaları ile beraber global olarak eş zamanlı gerçekleştirilen projede, sigorta montaj ve kalite kontrolü ilk defa bir arada yapılıyor.

Aksaray Kamyon Fabrikası’nda ürettiği kamyon ve çekiciler ile müşterilerine üst düzey bir sürüş deneyimi sunan Mercedes-Benz Türk, Daimler Truck’ın Brezilya ve Almanya fabrikaları ile eş zamanlı gerçekleştirdiği projesini başarıyla hayata geçirdi. Şirketin kamyonların sigorta montaj sürecindeki kalite kontrolünü daha verimli hale getirmek ve zaman tasarrufu sağlamak amacıyla hayata geçirdiği yeni projesinde, kalite kontrol süreçleri otomatikleştiriliyor ve veri akışı dijital olarak yönetiliyor.

Proje öncesinde araçların sigorta kutusuna sigortaların montajı operatör tarafından manuel olarak dizilmekteydi. Yeni kurulan Sigorta Dizilim Robotu ile manuel yapılan süreçler, robot sayesinde otomatik yapılarak sigortaların ve rölelerin doğru pozisyonlara yerleştirilmesi sağlanıyor. Kurulan dijital üretim, yönetim ve otomasyon sistemi, aynı zamanda montaj sürecinde direnç kuvvetlerini ölçerek, kalite kontrolünü verimli hale getiriyor ve kamera sistemleri ile renk & yükseklik ölçümleri yapılarak kalite kontrol gerçekleştiriliyor.

Proje ile robotize edilen montaj ve kontrol süreçleri daha ergonomik, dijital ve sürdürülebilir bir hale getiriliyor. Bu sayede hem zaman hem de kaynak tasarrufu sağlanarak operasyonel verimlilik artırılıyor. Sürdürülebilirliğe de katkı sağlayan yeni sistem ile her araç için özel olarak basılan kağıt çıktıları ortadan kaldırılarak, yıllık 25.000 sayfa kağıt tasarrufu elde ediliyor.