Kira artışlarına getirilen yüzde 25’lik sınır, 1 Temmuz itibarıyla sona erdi. Artık kira artışları 12 aylık TÜFE ortalamasına göre belirlenecek. Bu durumda kiracılar ve mülk sahipleri arasındaki anlaşmazlıkların devam etmesi beklenirken konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Denge Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Hartavi: “Olası anlaşmazlık durumunda hukuki süreçlerle birlikte her iki taraf için çeşitli maliyetler ve riskler oluşacaktır. Anlaşmazlıklar, bağımsız değerleme raporları ile elde edilecek reel kira değerleri üzerinden sulh ile sonuçlandırılabilir.” sözlerini kullandı.
Kira sözleşmelerinde artış oranları; sabit artış oranı, döviz endeksi, 12 aylık TÜFE ortalaması ve piyasa koşullarına göre yeniden değerleme yöntemleriyle belirlenirken 8 Haziran 2022 tarihinde Borçlar Kanunu’na eklenen geçici maddeyle konut kiralarındaki artışa yüzde 25’lik sınır getirilmişti. Bu sınır, 1 Temmuz itibarıyla sona erdi. Mülk sahipleri, kira artışlarını artık 12 aylık TÜFE ortalamasına göre belirleyecek. Öte yandan 13 Eylül 2018’de döviz cinsinden sözleşmelerin belirlenmesi yasağı ise halihazırda devam ediyor.
Kira artış oranındaki geçici maddenin hayatımızdan çıkmasıyla anlaşmazlıkların ikinci perdesine geçildiğini belirten Denge Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlığı Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Hartavi; “2 dönem boyunca yüzde 25’lik kira artış oranı ile düzenlenen kira değerinin yeni dönemde 12 aylık TÜFE ortalaması üzerinden hesaplanması, gayrimenkul piyasa koşullarına paralel olmayacağı için çatışmaları devam ettirecektir. Bu çerçevede süreçler, bağımsız değerleme raporları ile elde edilecek reel kira değerleri üzerinden sulh ile sonuçlandırılabilir.” ifadelerini kullandı.
Aradaki %48’lik Fark Bütün Anlaşmazlıkların Temelini Oluşturuyor
Yüzde 25’lik kira artış sınırının kaldırılmasıyla meydana gelecek anlaşmazlıklara değinen Hartavi; “Basit bir örnekleme yapacak olursak; gayrimenkul piyasasındaki artıştan bağımsız bir şekilde baktığımızda; başlangıçta 1.000 TL kirası olan bir gayrimenkulün, 2 dönem sabit ve 1 dönem TÜFE ile 3 dönem sonunda ulaştığı tutar 2.579 TL şeklinde karşımıza çıkıyor. Yüzde 25 sabit artış oranı olmasaydı bu tutar 3.816 TL şeklinde oluşacaktı. Aradaki yüzde 48’lik fark bütün anlaşmazlıkların temelini oluşturuyor.” şeklinde konuştu.
YASAL SABİT ARTIŞ DÜZENLEMESİNE GÖRE
TÜFE ARTIŞINA GÖRE
Başlangıç
1. Dönem
2.Dönem
Yeni Dönem
Başlangıç
1. Dönem
2.Dönem
Yeni Dönem
Artış Oranı
25,0%
25,0%
65,1%
Artış Oranı
44,5%
60,0%
65,1%
Kira Değeri
₺ 1.000
₺ 1.250
₺ 1.563
₺ 2.579
Kira Değeri
₺ 1.000
₺ 1.445
₺ 2.312
₺ 3.816
Toplam Artış Oranı
257,9%
Toplam Artış Oranı
381,6%
ARTIŞ FARKI
48,0 %
Anlaşmazlıklar İki Taraf için de Maliyetli
Hartavi, olası kira anlaşmazlıklarında hem kiracı hem de mülk sahibinin çeşitli riskler ve maliyetlerle karşılaşacağını söyledi:“Olası anlaşmazlık durumunda ise hukuki süreçlerle birlikte her iki taraf için çeşitli maliyetler ve riskler oluşacaktır. Kiracı için nakliye maliyeti, emlak komisyon maliyeti, güncel depozito maliyeti, eşyaların amortismanı ve resmi işlemler için zaman gereklilikleri doğabilir. Diğer yandan mülk sahibi için de tadilat maliyeti, emlak komisyon maliyeti, kiradaki boşluk dönemi, yeni kiracının riskleri ve yine resmi işlemler için gereken zaman gibi konular gündeme gelebilir. Gayrimenkul piyasa koşullarına göre taşınmazların değerlemesinin yapılması akabinde taşınmaz için oluşan güncel kira değeri üzerinden sözleşmelerin yenilenmesini en sağlıklı yöntem olarak görüyoruz.”
Geçtiğimiz bir yıl içinde İletişim (çağrı) merkezi verilerine göre 6,3 milyon etkileşim gerçekleştirildi. Türkiye genelinde en fazla dört büyük şehirden çağrı karşıladığını, ağırlıklı olarak cuma ve pazartesi günleri çoğunlukla kargo takibi amacıyla aramaların karşılandığı açıklandı. 2024 yılının ilk çeyrek verilerine göre portföyündeki e-ticaret şirketleri için tüm kanallarda yaklaşık 2,6 milyon çağrı cevaplandırıldığı belirtildi.
Teknolojinin her geçen gün gelişmesi sonucu Z kuşağının günlük hayatta daha aktif rol alıyor. Bununla beraber her yaş grubunda internet ve akıllı telefon kullanımının artmasının da etkisiyle e-ticaret hızla yaygınlaşıyor. Geleneksel alışveriş yöntemleri yerini e-ticarete bırakırken büyüyen e-ticaret sektörüyle birlikte iletişim (çağrı) merkezlerine olan ihtiyaç daha da artıyor. 2024 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre e-ticaret çağrı karşılamalarında yüzde 640’lık bir artış gerçekleştirdiğini açıklandı.
Yıl Sonu Öngörüsü 9,5 Milyon Çağrı İle 6,4 Milyon Tüketiciye Hizmet Vermek
E-ticaret çağrılarına ilişkin değerlendirmede bulunan Mustafa Murat Gül; “2024 yılının ilk çeyrek verilerine göre; portföyümüzde yer alan e-ticaret firmaları için tüm kanallarda yaklaşık 2,6 milyon çağrı cevapladık. Tekil müşteri olarak baktığımızda ise yaklaşık olarak 1,8 milyon tüketiciye hizmet vermiş olduk. Sektörlerin dinamiklerine göre değişmekle birlikte daha çok kargo takip süreçleriyle ilgili çağrıları çözüme kavuşturduğumuzu söyleyebiliriz. Bu noktada 2024 yılını 9,5 milyon çağrı ile kapatacağımızı ve bu doğrultuda da yaklaşık 6,4 milyon tüketiciye hizmet vereceğimizi öngörüyoruz.
Çağrıların Yoğunluğu Akşam Saatlerinde Zirveye Ulaşıyor
Şirketlerin yüzde 38’ini gıda, yüzde 24’ünü giyim, yüzde 38’ini ise diğer sektörler oluşturuyor. Türkiye genelinde hizmet veren bir şirket olarak e-ticaret alanında en fazla dört büyük şehirden çağrı alıyoruz. Bu çağrıların yüzde 57’sini kadın tüketiciler gerçekleştiriyor. Çağrı yoğunluğu ise en çok 19.00 ila 22.00 saatleri arasında gerçekleşiyor. Hizmet verilen sektörlere göre yoğunluk oluşabilecek günler de değişmekle birlikte genellikle cuma ve pazartesi günleri çağrı yoğunluğu yaşanıyor diyebiliriz. Sektörün dinamikleriyle doğru orantılı olarak ilkbahar ve sonbahar aylarında yoğunluk yaşanırken, kış ve yaz ayları ise daha sakin bir seyirde ilerlediği belirtildi.
Sektör Yüzde 25 Büyüyecek
“Genç neslin giderek çok daha aktif olması, internet kullanımının artması, akıllı telefonların hayatımızda etkin rol oynaması ve tüketicilerin zamanlarının çok kıymetli hale gelmesi sonucu e-ticaret hızla yaygınlaşıyor. Birçok şirket artık e-ticaret üzerinden de hizmet vermeye başladı, hali hazırda hizmet verenler ise her geçen gün yeni teknolojilerle müşteri deneyimini geliştirme yolunda ilerliyor. Biz de bu büyümeden payımızı alıyoruz aslında. Avrupa ve Türkiye’de faaliyet gösteren, hatta ürün ve hizmetlerini yurt dışına da sunarak yeni pazarlara açılan çok sayıda firmaya iletişim merkezi hizmeti veriyoruz. Beklentimiz ise e-ticaret sektörün yüzde 25 büyüyeceği yönünde.”
Demir-Çelik Sektörü: Filmaşin İthalatı Hakkında Tebliğ: 2024/6
3 Temmuz 2024 Çarşamba Resmî Gazete Sayı : 32591
Ticaret Bakanlığından:
İTHALATTA KOTA VE TARİFE KONTENJANI İDARESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ
(TEBLİĞ NO: 2024/6)
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Tebliğin amacı, Ek-1’de Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu ve tanımı belirtilen eşyanın ithalatında 29/6/2024 tarihli ve 8693 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan Filmaşin İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar kapsamında, ek mali yükümlülük şeklinde uygulanan korunma önleminden muafiyet sağlanması amacıyla açılan tarife kontenjanının kullanım usul ve esaslarının düzenlenmesidir.
Dayanak
MADDE 2- (1) Bu Tebliğ, 29/6/2024 tarihli ve 8693 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yürürlüğe konulan
Filmaşin İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Karar ile 14/4/2010 tarihli ve 2010/339 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresi Hakkında Karara dayanılarak hazırlanmıştır.
Tarife kontenjanı
MADDE 3- (1) Tarife kontenjanı miktarı, ek mali yükümlülüğün uygulandığı her bir dönemde, Filmaşin İthalatında Korunma Önlemi Uygulanmasına İlişkin Kararın ekinde yer alan ülkeler ve gümrük bölgeleri menşeli tarife kontenjanı kapsamı eşyanın tamamı için önlemin birinci döneminde toplam 33.898 ton, ikinci ve üçüncü döneminde her bir dönem için 67.796 ton olarak belirlenmiştir.
(2) Her bir ülke veya gümrük bölgesi menşeli eşya için bir dönemde verilecek tarife kontenjanı, önlemin birinci döneminde 11.299 tonu, ikinci ve ü.üncü döneminde her bir dönem için 22.599 tonu geçemez.
Başvuru usul ve esasları
MADDE 4- (1) Tarife kontenjanı taleplerine ilişkin başvurular, Ticaret Bakanlığı (Bakanlık) internet sitesinde (www.ticaret.gov.tr) yer alan E-İmza Uygulamaları altındaki “E-imza Uygulamalarına Giriş” b.lümünde bulunan “İthalat İşlemleri” kısmında elektronik imza ile yapılır.
(2) Bu Tebliğ kapsamında elektronik imza sahibi kişilerin firmalar adına başvuru yapmak üzere
yetkilendirilmesi, 31/12/2023 tarihli ve 32416 ü.üncü mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalat İşlemlerinde Elektronik Başvuru İçin Yetkilendirme Tebliği (İthalat: 2024/21) çerçevesinde yapılır.
(3) Bu Tebliğ kapsamında yapılan başvurularda, birinci fıkrada belirtilen “İthalat İşlemleri” sayfasında bulunan “Başvuru İşlemleri” ana başlığı altındaki “Başvuru Girişi” ekranında Belge Türü olarak “TPS-0951-İthal Lisansı (Korunma)”, Tebliğ/Karar olarak bu Tebliğ seçilir. Başvuru formunun elektronik olarak doldurulup Ek-3’te belirtilen belgelerin eksiksiz bir şekilde sisteme yüklenmesinden sonra yetkili kullanıcı tarafından elektronik imza atılması suretiyle başvuru tamamlanır. Bir başvuruda ancak bir ithal lisansı talep edilebilir.
(4) Elektronik ortamda yaşanabilecek sıkıntılar nedeniyle başvuru yapılamaması halinde, başvurular fiziksel olarak da yapılabilir. Bu durumda Ek-2’de yer alan başvuru formu kullanılır.
(5) Bu Tebliğ kapsamında yapılan beyanın doğruluğuyla ve ithal mallarla ilgili incelemeleri yapmaya veya
yaptırmaya Bakanlık yetkilidir. Başvuruda sunulan bilgi ve belgelerde eksiklik veya tutarsızlık tespit edilmesi halinde ek bilgi ve belge istenebilir ve söz konusu eksiklik veya tutarsızlık başvuru sahibi tarafından giderilinceye kadar talep karşılanmaz. Bu Tebliğ kapsamında yapılan başvurulara ilişkin belgelerin asılları Bakanlık tarafından başvuru sahibinden istenebilir.
Tarife kontenjanının dağıtılması
MADDE 5- (1) Tarife kontenjanı, İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresi Hakkında Kararın 4 üncü maddesi çerçevesinde, ilk gelen ilk alır yöntemiyle dağıtılır.
(2) Bir ithal lisansında verilebilecek tarife kontenjanı miktarı 200 tonu geçemez. Bir ithal lisansı sadece bir ülke veya gümrük bölgesi için düzenlenir.
(3) Bir başvuru sahibi adına yeni ithal lisansı düzenlenebilmesi için söz konusu başvuru sahibi adına bu Tebliğ kapsamında en son tahsis edilen ithal lisansının belge tarihi üzerinden en az 30 gün geçmiş olması ve daha önce düzenlenen ithal lisansı kapsamındaki eşyanın tüm ithalat işlemlerinin tamamlanmış olması gerekir. İthal lisansına ve ithal lisansının kullanımına ait bilgiler
MADDE 6- (1) Tarife kontenjanı kapsamında yapılacak ithalatta Bakanlıkça düzenlenen ithal lisansı gümrük beyannamesinin tescilinde ilgili gümrük idaresince aranır.
(2) Bu Tebliğde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde tarife kontenjanı tahsisatı yapılan başvuru sahibi adına ithal lisansı Bakanlıkça elektronik olarak düzenlenir ve başvuru formunda yer alan e-posta adresine bildirilir.
Bildirimde Ticaret Bakanlığınca elektronik ortamda (Tek Pencere Sistemi) verilen 23 haneli belge numarası ile belge tarihi yer alır. Başvuru sahibine ayrıca yazılı bildirim yapılmaz.
(3) Bildirimde yer alan belge numarası ve belge tarihi yükümlü tarafından beyannamenin 44 nolu kutusunda “Belge Referans No” ve “Belge Tarihi” alanlarında beyan edilir.
(4) Başvuru sahibinin gümrük idaresinde kaydının olmaması nedeniyle, ithal lisansının Tek Pencere Sisteminde kaydının onaylanamaması durumunda, başvuru formunda yer alan e-posta adresine Bakanlıkça bildirimde bulunulur. Yapılan bildirim üzerine ithalatçı tarafından 5 (beş) iş günü içinde gümrük sistemine kayıt yaptırılarak Bakanlığa bilgi verilir. Aksi takdirde, yapılmış olan başvuru geçersiz sayılır.
(5) Tarife kontenjanı konusu eşya ancak ithal lisansının geçerlilik süresi içerisinde serbest dolaşıma girebilir.
(6) İthal lisansı devredilemez.
Yürürlükten kaldırılan tebliğ
MADDE 7- (1) 19/1/2024 tarihli ve 32434 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2024/4) yürürlükten kaldırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 8- (1) Bu Tebliğ 15/6/2024 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 9- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.
Filmaşin Nedir?
Filmaşin sıcak haddelenerek yapılan yuvarlak ya da yarı yuvarlak olan kangal halindeki yarı mamüllerdir. Tel , çivi, cİvata , çelik hasır gibi ürünlerin hammaddesi olarak kullanılan bir üründür.
EK: KORUNMA KAPSAMINDA ÜRÜNLER
Sıra
GTİP
Ürün Tanımı
1
7213.10.00.00.00
Haddeleme işlemi sırasında üzerlerinde çentikler, yivler, oluklarveya diğer sekil bozuklukları bulunanlar
2
7213.91.10.00.00
Betonun takviyesinde kullanılan türden olanlar
3
7213.91.41.00.11
Civata ve somun imali için filmaşin
4
7213.91.41.00.12
Elektrot imali icin filmasin
5
7213.91.41.00.13
Tel ve çivi imali için filmaşin
6
7213.91.41.00.19
Diğerleri
7
7213.91.49.00.11
Civata ve somun imali için filmasin
8
7213.91.49.00.12
Elektrot imali icin filmaşin
9
7213.91.49.00.13
Tel ve civi imali için fılmaşin
10
7213.91.49.00.19
Diğerleleri
11
7213.91.70.10.11
Cıvata ve somun imali için filmaşin
12
7213.91.70.10.12
Elektrot imali icin filmaşin
13
7213.91.70.10.13
Tel ve çivi imali icin filmaşin
14
7213.91.70.10.19
Diğerleri
15
7213.91.70.90.00
Diğerleri
16
7213.91.90.00.00
Mırlık itibarivle %0,75’den fazla karbon içerenler
17
7213.99.10.00.11
Civata ve somun imali için filmasin
18
7213.99.10.00.!3
Tel ve çivi imali için fılmaşin
19
7213.99.10.00.l9
Diğerleri
20
7213.99.90.10.11
Civata ve somun imali için filmasin
21
7213.99.90.10.13
Tel ve civi imali için filmasin
22
7213.99.90.10.19
Diğerleri
23
7213.99.90.90.00
Diğerleri
24
7227.10.00.00.00
Yüksek hız cefütinden
25
7227.20.00.00.00
Siliko manganez çeliğinden
26
7227.90.10.00.00
Ağırlık itibariyle %0,0008 veya daha fazla bor ile bu fasılın 1 (f) notunda belirtilen minimum miktarlardan az orandaherhangi bir elementi içerenler
27
7227.90.50.00.00
Ağırlık itibariyle en az% 0,9 en fazla %1,15 karbon, en az% 0,5,en fazla% 2 krom ve eğer varsa, en fazla %0,5 molibdeniçerenler
28
7227.90.95.00.00
Diğerleri
İTHAL LİSANSI BAŞVURU FORMU
T.C.TİCARETBAKANLIĞINA
(İthalat Genel Müdürlüğü)
2180Cad.No:6306520Söğütözü/ANKARA
Tarih: .../....…
İthalatta Kota ve Tarife Kontenjanı İdaresine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2024/6) çerçevesinde ithalatını gerçekleştirmek istediğimiz aşağıda belirtilen eşyaya ilişkin olarak firmamız adına ithal lisansı düzenlenmesini talep etmekteyiz. İşbu başvuruda yer alan bilgilerin doğru olduğunu, doğru olmaması halinde hukuken sorumlu olduğumu, Bakanlık yetkililerince firmamızda yerinde doğrulanabileceğini, ithal lisansınıdevretmeyeceğimizi kabul ve taahhüt ederiz.
Bilgileri ve gereği arz olunur. İmza – Kaşe
Ad Soyad – Unvan
BASVURUSAYISI :
İTHALATCIYAAİTBİLGİLER
Firma Unvanı:
Vergi No /T.C. Kimlik No :
E-posta:
Adresi:
KEP Adresi:
Telefon Numarası: l
Son İki Yılda Tahakkuk Eden Vergi Miktarı …………………TL I ·………….. TL
1- İthal edilecek maddeye ait proforma fatura veya ticari faturanın sureti. [Proforma veya ticari faturalarda farklı birim fiyatlara haiz ürünler ayrı kalemler olarak gösterilir. Her fatura kaleminin ürünü tarif eden açık tanımı, birim FOB fiyatı, istatistiki birim bazında miktarı ve ağırlığı (brüt ve net kilogram olarak) ayrı ayrı gösterilir. C[F teslim şekline göre düzenlenmiş faturalarda sigorta ve navlun ücretleri ayrıca belirtilir]
Sanayi başkenti ve Tayvan’ın ICT endüstrisinin merkezi Yeni Taipei’de kurulu şirketlerden oluşan ticaret heyeti, işbirliği fırsatlarını değerlendirmek üzere 4 gün İstanbul’da olacak.
300 binden fazla fabrika ve şirketle sanayi başkenti ve Tayvan’ın BİT endüstrisinin merkezi olan Yeni Taipei Şehri Belediyesi, endüstrileri desteklemek ve uluslararası iş birliklerini geliştirmek için ICT, elektronik, mekanik imalat ve sağlık hizmetlerinin de aralarında olduğu çeşitli sektörlerden seçtiği 20 şirketten oluşan ticaret heyeti ile Türkiye’ye geliyor.
Yeni Taipei Şehri şirketleri, donanım ve yazılımı endüstriyel tedarik zincirine entegre etme konusundaki başarıları ile akıllı üretim, elektrikli araçlar ve gelişmiş tıbbi ekipman gibi alanlarda öne çıkıyor.
Yeni Taipei Şehri ticaret heyeti global tedarik zincirinin yeniden yapılanması ve işletmelerin uluslararası pazar dinamiklerine uyumları için bir günü İstanbul Ticaret Buluşmaları, üç günü saha ziyaretleri olmak üzere Türkiye’de dört gün bulunacak. Ekonomik Kalkınma Departmanı, yoğun ilgi gören Türkiye ziyaretine katılacak 20 şirketi yurtiçi ve uluslararası aldıkları ödüller, yurtdışı mevcudiyetleri, ihracat seviyeleri, verilerinin eksiksizliği ve kayıt süresi gibi birçok kriteri dikkate alarak belirledi. Tayvan “2024 İstanbul Ticaret Buluşması” 16 Temmuz’da gerçekleştirilecek.
Dünyanın önde gelen nükleer enerji etkinliklerinden biri olan 10. Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES, 2 Temmuz’da başladı. Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’nın en büyük buluşması için nükleer enerji sektörünün liderleri İstanbul’a geldi. Zirve’nin açılışında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, “Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil 3 sahada toplam 12 – 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz” dedi
Ankara Sanayi Odası (ASO) ve Nükleer Sanayi Derneği (NSD) tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın destekleriyle hayata geçirilen 10. Nükleer Santraller Zirvesi – NPPES, 2 Temmuz 2024 tarihinde Hilton Bomonti Konferans Merkezi’nde kapılarını açtı. İki gün sürecek Zirve’de nükleer enerji sektörünün sıfır karbon ekonomisindeki rolü, Türkiye’nin nükleer enerji alanındaki gelecek planları, en yeni teknolojiler ve sektörün finansmanı gibi başlıklar ele alınacak.
NPPES’in açılışını; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, ASO Başkanı Seyit Ardıç, NSD Başkanı Alikaan Çiftçi, Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) Başkanı Tim Yeo ile Şangay Nükleer Mühendislik Araştırma ve Tasarım Enstitüsü (SNERDI) Uluslararası Projeler Başkanı Min FEI gerçekleştirdi.
“Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil 3 sahada toplam 12 – 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürü Yusuf Ceylan, NPPES’te şu konulara dikkat çekti:“Akkuyu NGS’nin 4 ünitesi devreye girdiğinde yıllık 35 milyar kWh elektrik üretilecek. Bu rakam ülkemizin mevcut yıllık elektrik talebinin yaklaşık yüzde 10’una, İstanbul’un talebinin ise yüzde 90’ına denk geliyor. Ayrıca nükleer enerjiden elde edilecek bu elektrik üretimi sayesinde, yılda 35 milyon ton karbon-dioksit emisyonu ile 7 milyar metre küp doğalgaz ithalatının da önüne geçilmiş olacak.”
Ceylan sözlerine şöyle devam etti: “Haziran 2024 itibariyle dünyada 32 ülkede 416 reaktör işletmede, 19 ülkede ise 59 reaktör inşa halinde. Dünyadaki elektrik talebinin yaklaşık yüzde 11’i, AB ülkelerindeki talebin ise yüzde 22’si nükleer santrallerden karşılanıyor. Nükleer Enerji Ajansı (OECD/NEA) verilerine göre önümüzdeki 15 yıl içinde toplam 110 civarında yeni reaktörün inşaatına başlanması çeşitli ülkelerin nükleer programı dahilinde. Küresel ısınma endişeleri ve yeşil dönüşüm çabaları neticesinde nükleer enerjinin payının önümüzdeki 30 yıl içerisinde önemli ölçüde artması bekleniyor. Ülkemizin 2053 yılı net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak ve enerjide dışa bağımlılığımızı minimuma indirmek amacıyla yenilenebilir ve yerli enerji kaynakları ile nükleer santraller, baz yük olarak enerji politikalarımızın tam merkezinde yer alıyor. Bakanlığımızın yayımladığı Ulusal Enerji Planımıza göre; nükleer enerjinin elektrik üretimindeki payını 2035 yılına kadar yüzde 10’un üzerine, 2053 yılına kadar ise yüzde 30 seviyelerine çıkarmayı planlıyoruz. Bunun için en az 20 GW nükleer kapasiteye ihtiyacımız var. 2053 yılında bu hedefi gerçekleştirdiğimiz takdirde dünyanın önde gelen nükleer güç sahibi ülkelerinden biri olacağız. Bu kapasiteye ulaşmak için Akkuyu, Sinop ve Trakya dahil olmak üzere 3 farklı sahada toplam 12 ile 16 arası büyük ölçekli reaktör kurmayı hedefliyoruz. Bu santrallere yönelik şu anda Çin, Güney Kore, Rusya gibi teknoloji sahibi ülkelerin şirketleriyle müzakerelerimiz devam ediyor. küçük modüler reaktörlerin gelecekte ciddi pazar potansiyeli olduğuna da inanıyoruz. Bu nedenle, bu teknolojilerin ülkemizde ticarileşmesinin önünü açacak, yerli sanayimizin sürece daha fazla dâhil olacağı yenilikçi iş modelleri ile yasal ve kurumsal çerçevenin oluşturulmasına yönelik de çalışmalarımız, teknoloji sahibi ülke ve şirketler ile görüşmelerimiz devam ediyor.”
Yerlileştirmeyi Artırmayı Başardık, İnsan Kaynağımız Gelişiyor
Ceylan: “Akkuyu Projesi kapsamında Akkuyu Nükleer A.Ş. tarafından harcanan paranın yaklaşık 5,87 milyar dolarlık kısmı yani yüzde 51’i Türk firmalarından alınan ekipman, malzeme ve hizmetlere ödenmiştir. Bu oran halihazırda bizim gibi ilk defa nükleer santral kuran BAE, Bangladeş, Belarus, Mısır gibi ülkelerle kıyaslandığında önemli bir başarıya ulaştığımızı söyleyebilirim. Bu ülkelerde ulaşılan en yüksek yerli katkı oranı yüzde 20’ler seviyesindedir. Diğer nükleer santral projelerimizde yerli katkı oranını kademeli olarak artırmayı ve nihayetinde nükleer alanda mal ve hizmet ihraç eden bir ülke haline gelmeyi, nükleer santral işletme ve bakımında öz yeterlilik kazanmayı hedefliyoruz. Akkuyu Sahası’nda büyük çoğunluğu Türk olmak üzere 30 bine yakın kişi çalışmakta. Bu hedefe yönelik olarak 358 Türk öğrenciyi Rusya’ya nükleer mühendislik eğitimine gönderdik. Amacımız bu sayının en az 600 olması. Santral işletmeye geçtiğinde ise 4 bin personele ihtiyaç duyulacak. İlk etapta bu işletme personelin yüzde 30’unun Türk olmasını planlıyoruz. Sonraki yıllarda ise bu oranın önemli seviyede artırılması öncelikli hedefimiz” diye konuştu.
Nükleer Teknoloji Karbonsuz Baz Elektrik Gücü Sağlıyor
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, “Ülkemiz, Akkuyu sahasında kazandığı tecrübeler ışığında, özellikle sanayinin etkin katılımıyla, uluslararası nükleer tedarik zincirinde söz sahibi olma hedefinde ilerliyor. Ankara Sanayi Odası olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın Kümelenme Destek Programıyla desteklenen Nükleer Sanayi Kümelenmesi – NÜKSAK, Türkiye çapında 75 öncü sanayicimize hizmet veriyor. Nükleer enerji alanında sanayicilerimizin tedarik zincirine dahil olması için mentörlük hizmeti veren NÜKSAK; bu alandaki girişimciler, start-up’lar ve teknoloji firmaları için bir arayüz fonksiyonu görmeye devam edecek. Odamız ve Nükleer Sanayi Derneği iş birliğinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın destek ve katkılarıyla düzenlenen Nükleer Santraller Zirvesi dünyanın sayılı nükleer etkinlikleri arasındaki yerini aldı. Ülkemiz adına bir marka değerine sahip bu etkinlik, nükleer teknolojide lider ülkelerin de katılımlarıyla her geçen yıl daha fazla ilgi görüyor” diye konuştu.
Ardıç sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa Yeşil Mutabakatı dahil Küresel İklim Krizi’nin ülkemiz üzerindeki olası ticari ve ekonomik etkileridir. Özellikle elektriği yoğun olarak kullanan biz sanayiciler de, nükleer enerjinin ülkemiz için ne kadar stratejik olduğunun farkındayız. Sürdürülebilir bir gelecek için enerji kaynaklarımızı çeşitlendirirken, yenilenebilir enerji kaynakları ile birlikte nükleer enerjiyi de etkin bir şekilde kullanacağımıza inanıyorum. Ayrıca Nükleer teknoloji, karbonsuz baz elektrik gücü sağlamasının yanında yenilikçi pek çok teknolojinin gelişimine de öncülük ederek ülke ekonomisine dolaylı katkı da sunuyor.”
Enerjide Arz Güvenliği Nükleere Olan İlgiyi Artırdı
Nükleer Sanayi Derneği Başkanı Alikaan Çiftçi ise şunları söyledi: “NPPES, küresel nükleer sektörün oyuncuları ile Türk sanayicilerinin yeni nükleer enerji yatırım fırsatlarını görüştükleri ve iş birliklerine imza attıkları önemli bir platform olmayı başardı. Dünyada gözler yeniden nükleer enerjiye çevrildi. Bu kapsamda COP28’de, 2050 yılına kadar global nükleer enerji kapasitesini üç katına çıkarma hedefi deklare edildi. Global nükleer enerji hedefleri, Türk sanayicileri için çok ciddi fırsatlar içeriyor. SMR’ler ve mikro reaktörler, modüler yapıları sayesinde sanayi kalkınmasına büyük katkı sağlayabilir. Türkiye, bu noktada global bir sanayi ve tedarik üssü olma potansiyeline sahip ve yine teknoloji geliştirme konusunda da avantajlı bir pozisyonda. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın 2050 yılına kadar Türkiye’nin nükleer kapasitesini 20 gigavatın üzerine çıkarma hedefi var. Bu kapsamda hem konvansiyonel hem de SMR ve mikro reaktörlerin geliştirilmesi için görüşmelere başlandı ve uluslararası iş birlikleri sağlamak üzere kararlılıkla atılan adımları NSD olarak yakından takip ediyoruz.”
Rosatom SMR Alanında da Türkiye’ye Çözümler Sunabilir
Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı şunları aktardı:“Nükleer Düzenleme Kurumu, Akkuyu NGS’ye Aralık ayında 1. Ünite için devreye alma izni verdi ve böylece başlatma ve ayar çalışmalarının başlamasına izin verildi. Bu, bir NGS inşaatının son aşaması olup, daha sonra güvenli çalışması için temel sağlar. Bu çalışmalar şu anda tüm hızıyla devam ediyor. Akkuyu sahasında şu anda yüzde 80’i Türk vatandaşı olan 34 binden fazla uzmandan oluşan iyi koordine edilmiş, profesyonel bir ekip istihdam ediliyor. Türkiye’nin Ulusal Enerji Planı’nın 2050 yılına kadar Türkiye’nin enerji karmasına 20 gigawatt kurulu nükleer kapasite eklemeyi öngördüğünün farkındayız. Bu iddialı planlar ve Türkiye’nin bu planları uygulamadaki titiz yaklaşımı, Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedeflerine ulaşma ve nükleer enerjinin kilit bir sütun olacağı düşük karbonlu sürdürülebilir bir ekonomi yolunda istikrarlı bir şekilde ilerlediğini gösteriyor. Türkiye’nin sadece yeni büyük nükleer kapasite için değil, aynı zamanda 5 gigawatt küçük nükleer kapasite için de öngörülen nükleer geliştirme planlarını yakından takip ediyoruz. Bu, toplamda en az 16 bireysel küçük modüler reaktör (SMR) anlamına gelir. Burada Rosatom’un sunabileceği çok şey var. Dünyada eşsiz olan Akademik Lomonosov yüzer NGS’imiz, Rusya’nın en kuzeydeki Pevek kasabası için dört yıllık işletme süresince 860 milyon kilovat-saat elektrik üretti. Rus Uzak Doğusu’nun Sibirya bölgesinde, en son RITM-200 reaktörüne dayalı küçük bir NGS inşası projesini uyguluyoruz. Santralin inşası, merkezi olmayan enerji arzına sahip uzak Arktik bölgelere istikrarlı ve temiz bir enerji arzı sağlayacak. Ve yaklaşık bir ay önce, Rosatom, toplam kapasitesi 330MW olan altı reaktörden oluşan küçük bir NGS inşa etmek için Özbekistan ile bir sözleşme imzaladı. Bu, yurtdışındaki SMR inşası için ilk ticari sözleşmemiz ve bu sözleşme geçen hafta yürürlüğe girdi. SMR ve konvansiyonel nükleer enerji santralleri birbirleriyle rekabet halinde değildir. Tam tersine, bu ikisi farklı işlevler görür ve böylece birbirini tamamlar.”
Şangay Nükleer Mühendislik Araştırma ve Tasarım Enstitüsü (SNERDI) Uluslararası Projeler Başkanı Min FEI iseşunları söyledi: “Türkiye büyük bir ekonomiye ve enerji ihtiyacı açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve SPIC verimli görüşmeler yapmış ve yenilenebilir enerji ve nükleer enerji projelerinde iş birliğini derinleştirme niyetinde olmuştur. Açıklık, iş birliği ve karşılıklı saygıya dayalı çok etkili bir çalışma ilişkisi geliştireceğiz. SPIC, Türkiye’nin enerji dönüşümü için çalışmaya devam edecektir. SPIC dünyanın en büyük güneş enerjisi üreticisi, en büyük yenilenebilir enerji üreticisi ve en büyük temiz enerji üreticisi konumunda. Şu anda, SPIC’in 238.65 GW toplam kapasitesinin yüzde 70’ini temiz kaynaklar oluşturuyor ve SPIC, dünyanın düşük ve sıfır karbon hedeflerine önemli katkılarda bulunuyor.
Lisanslı bir geliştirici ve işletmeci olarak, SPIC şimdi 8 reaktör filosuna sahip ve işletiyor. SPIC’in bir yan kuruluşu olan SNERDI, şu anda EPC müteahhidi olarak 6 Gen-III ileri reaktör inşa ediyor. Bu reaktörler arasında, 2 CAP1400/Guohe 1 ünitesi 2024 sonunda devreye girmeye hazır olacak. Aynı zamanda, SNERDI bu yıl Güney Çin’de 4 yeni ünite inşaatına başlamayı planlıyor.”
Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (NNWI) Başkanı Tim Yeo açış konuşmasında şunlara dikkat çekti: “Türkiye, henüz kendi enerji tedarik güvenliğinin keyfini çıkaramıyor. Enerjisinin büyük bir kısmı için, ithalata bağımlı ve bu ithalat bağımlılığı bazen fiyat artışlarına ve hatta arz kesintilerine maruz kalmasına neden oluyor. Türkiye’nin kendi nükleer reaktörlerini hızla inşa etmeye başlaması harika bir haber. Türkiye, Fransa, Japonya, Güney Kore, Çin, Kanada ve elbette Rusya gibi potansiyel ortaklarla birlikte 50 yıldır nükleer enerji kapasitesini geliştirme planlarına sahip. Türk hükümetinin akıllıca kararı sayesinde, Türkiye önümüzdeki dört yıl içinde devreye girecek yaklaşık beş gigawatt nükleer enerji kapasitesine sahip olacak. Türk hükümetinin aldığı bu kararın Güneydoğu Avrupa, Orta Asya ve ötesindeki diğer ülkelere de örnek olmasını dilerim. Böylelikle nesilleri tehlikeli ve geri dönülmez iklim değişikliğinin gerçekleşmesini önlemeye yardımcı olunacak ve gelecekteki nesiller Türkiye’ye, hükümetine ve halkına minnettar kalacak.”
INPPES Fuarcılık tarafından hayata geçirilen 10. Nükleer Santraller Zirvesi, bu yıl Yeni Nükleer İzleme Enstitüsü (New Nuclear Watch Institute – NNWI), Rusya’nın Nükleer Sanayii İnşaat Kompleksi Kuruluşları Derneği ve Kore Nükleer Derneği tarafından resmi olarak da destekleniyor.
10. Nükleer Santraller Zirvesi hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz www.nuclearpowerplantsexpo.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Nesnelerin İnterneti ile Ürün Kayıpları, Hasar ve Maliyetler Önlenebiliyor
Otomotiv endüstrisi, küresel iklim değişikliği ile mücadelede sürdürülebilir çözümler arayışında. Paylaşma ve yeniden kullanma iş modelini temel alan, teknoloji ve inovasyonla desteklenen ekipmanlari ile müşterilerinin çevresel etkilerini en aza indiriyor.
Otomotiv endüstrisi, küresel iklim değişikliği sorunlarına odaklanma çağrılarına yanıt vererek sürdürülebilirliğe yönelik daha fazla adım atmaya yöneliyor. Bu çerçevede, müşterilerinin tedarik zincirindeki operasyonel verimliliğini artırmak için ana şirketi Brambles’ın bir yan kuruluşu olan BXB Dijital ile işbirliği içinde IoT (Nesnelerin İnterneti) tabanlı dijital çözümler geliştiriyor.
Bir dizi konteynere yerleştirdigi sensörler ile tedarik zinciri boyunca konteynerlerin konumu ve durumunu raporlayan böylelikle müşterilerine daha fazla şeffaflık ve değerli bilgiler sağlıyor. Aynı zamanda tedarik zincirinde ileride oluşabilecek mal kayıpları, hasar ve maliyetler gibi verimsizlikler proaktif olarak önlenebiliyor. Avrupa güvenlik standartlarına ve CE/EC gerekliliklerine göre sertifikalandırılan yerleşik sensörle ile CHEP tüm verileri güvence altına alıyor ve üçüncü taraflarla paylaşmıyor. Bu yenilikçi teknoloji ile birlikte tedarik zincirindeki olası aksaklıklara karşı daha hızlı yanıt vermek için önlemler alınırken, malların eksiksiz bir şekilde belgelenmesi ve izlenebilirliği sağlanıyor.
Otomotiv sektörü tedarik zincirine özel çözümler sunduklarını ifade eden CHEP Türkiye Otomotiv Ülke Temsilcisi Derya Çınar şunları söyledi:“sürdürülebilirlik ve operasyonel verimliliği artırma hedefimiz doğrultusunda, paylaşım ve yeniden kullanım üzerine kurulu iş modelimizle müşterilerimizin çevresel etkilerini azaltmalarına yardımcı oluyoruz. IoT tabanlı dijital çözümlerimizle konteynerlere yerleştirilen sensörler sayesinde müsterilerimize tedarik zincirindeki verimsizlikleri ortadan kaldirmalarina yardimci olacak bilgiler raporlayabiliyoruz. Gelecekte yeni tedarik zinciri standartları belirleyebilmek için gerekli yetkinlikleri oluşturuyoruz ve bunu her zaman müşterilerimize sunduğumuz hizmeti geliştirmek amacıyla yapıyoruz. Güçlü küresel ağımız sayesinde tırlarının daha az mesafe kat etmesini sağlıyor, böylece konteynerlerin daha hızlı bir şekilde ulaşmasına olanak tanıyoruz. Ayrıca, yüksek maliyetli ve kritik parçaların taşınmasındaki riski ve verimsizliği ortadan kaldıran takip çözümlerimizle de yeni iş birliği fırsatları yaratıyoruz. Tedarik zinciri modelimizle müşterilerimizi karton kutuları yönetmek, depolamak ve geri dönüştürmek veya kendi ambalaj havuzlarını yönetmek için harcamaları gereken zaman ve kaynakları kurtarıyoruz. Plastik konteynerlerin kullanım öncesi bakımını ve onarımını gerçekleştirerek, karton kutulara kıyasla daha sağlam ve otomatik üretimde kullanıma uygun hale getiriyoruz. Ayrıca, müşterilerimizin ambalaj ihtiyaçlarını talep dalgalanmalarına bakılmaksızın her zaman karşılamayı taahhüt ediyoruz. Bu yaklaşım, depo maliyetlerinin boşa harcanmasını ve müşterilerin konteyner bulma zorluklarını ortadan kaldırıyor.”
Sürdürülebilirlik hedeflerine dair de açıklamalarda bulunan Çınar,“Otomotiv endüstrisindeki enerji dönüşümü elektrikli araçların önemini artırıyor ve bu geçişte tedarik zincirinin sürdürülebilirliği önemli bir konu haline geliyor. Otomotiv endüstrisine sürdürülebilir paketleme ve tedarik zinciri çözümleri sağlamada öncü bir rol oynuyoruz. Amacımız yenilenebilir kaynak kullanımını artırmak, atık miktarını azaltmak ve karbon ayak izimizi en aza indirmek. ” dedi.
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Üyeleri, Çin’in Shenzhen ve Dongguan Kentlerini Ziyaret Etti. TBMM Milletvekilleri Bu Ziyaret Kapsamında, Huawei Kampüsleri ve Teknoloji Merkezlerinde İncelemelerde Bulunarak, Şirketin İleri Teknoloji Çözümleri ve İnovasyonları Hakkında Kapsamlı Bilgi Aldı.
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, Başkanvekili Şahin Tin, Komisyon Üyeleri Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, Adem Çalkın, Arslan Tatar, Yusuf Ziya Aldatmaz, Mehmet Eyüp Özkeçeci, Dr. Müzeyyen Şevkin, Ednan Arslan, Şeref Arpacı, Ömer Öcalan ve Rıdvan Uz’un katılımıyla gerçekleştirilen ziyaret, Huawei’in teknoloji geliştirme merkezlerini daha yakından tanıma fırsatı sundu.
Heyet, Çin’in teknoloji üssü olarak bilinen Shenzhen’deki Huawei genel merkezine giderek, burada şirketin üst düzey yöneticileri ile bir araya geldi. Bu toplantıda, Huawei’in küresel teknoloji stratejileri, yeşil enerji ve dijital dönüşüm çalışmaları hakkında bilgi alışverişinde bulunuldu.
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank, Huawei yöneticileriyle gerçekleştirdiği toplantıda, Huawei’in Türkiye’deki varlığının ve katkılarının altını çizdi. Varank, Huawei’in 22 yıldır Türkiye’de faaliyet gösterdiğini ve milli teknoloji vizyonuna hizmet eden Ar-Ge ekosisteminin önemli bir paydaşı olduğunu vurguladı. Türkiye’deki Ar-Ge mühendisleri, üniversiteler ve kurumlarla yapılan iş birlikleri sayesinde Huawei’in, Türkiye’nin teknoloji ve inovasyon ekosistemine önemli katkılar sağladığını belirtti.
Varank, Türkiye’nin stratejik konumu ve güçlü yatırım ortamı sayesinde uluslararası yatırımcılar için çekim merkezi olduğunu vurguladı. 2023 yılında Türkiye’nin 10,6 milyar dolarlık uluslararası yatırım aldığını ve bu yatırımların yerel firmalarla bağlantılar kurarak sanayinin dönüşümünde kritik bir rol oynadığını ifade etti. Varank, Türkiye’nin genç ve nitelikli nüfusuyla, ekonomide attığı kararlı adımlarla uluslararası yatırımcılar için çekim merkezi olmayı sürdürdüğünü ve komisyon olarak adaletli ve sürdürülebilir bir rekabet ortamında girişimcilerin faaliyetlerini sürdürebilmesi için etkin rol oynadıklarını belirtti.
Huawei Global Başkan Yardımcısı Mark Xue Man, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar ve Bilgi Teknolojileri Komisyonu’nu Huawei’nin Shenzhen’deki merkezinde ağırladı. Konuşmasında, Türkiye’nin kültürel çeşitliliği ve kapsayıcılığı ile stratejik coğrafi konumunun ülkeyi üretim, lojistik ve ticaretin küresel merkezi haline getirdiğini vurguladı. Türkiye’nin dijital ve yeşil dönüşüm stratejilerinin önemine değinen Xue, Türkiye’nin bu alanlarda önemli avantajlara sahip olduğunu belirtti.
Xue ayrıca, Huawei’in Türkiye’deki bilişim yeteneklerinin geliştirilmesinde aktif bir rol oynadığını, 28 üniversite ile iş birliği yaparak, yıllık 1.500’den fazla bilişim uzmanı yetiştirdiğini de ifade etti. Huawei’in Türkiye’nin dijital dönüşüm ve yeşil enerji stratejilerini desteklemeye devam edeceğini belirten Xue, şirketin iki ülke arasında teknolojik bir köprü olmayı hedeflediğini de söyledi. Xue, Türkiye’nin dijital dönüşüm ve yeşil enerji stratejilerinin, Huawei’in 30 yıl boyunca biriktirdiği yeteneklerle örtüştüğünü ve bu alanlarda Türkiye ile iş birliğine devam etmeyi amaçladıklarını kaydetti.
Gerçekleştirilen ziyaret kapsamında TBMM Milletvekilleri, şirketin AR-GE merkezini de ziyaret ederek, Huawei’in inovasyon süreçleri ve yeni ürün geliştirme çalışmaları hakkında yerinde bilgi aldı.
Organizasyon kapsamında ziyaret edilen Dongguan’da ise milletvekilleri, Huawei’in üretim ve eğitim tesislerini gezdi. Burada, şirketin üretim süreçleri, kalite kontrol mekanizmaları ve tedarik zinciri yönetimi konularında detaylı bilgilendirmeler yapıldı. Ayrıca, Huawei’in geleceğe yönelik teknoloji yatırımları ve sürdürülebilirlik projeleri hakkında da kapsamlı sunumlar gerçekleştirildi.
TBMM heyetinin Çin ziyaretinin sonunda, teknoloji ve inovasyon alanında işbirliği imkanları değerlendirilerek, Türkiye ve Çin arasında teknoloji transferi ve bilgi paylaşımının artırılması yönünde olumlu adımlar atılması konusunda mutabık kalındı.
Ziyaret sonunda yapılan açıklamada, bu tür ziyaretlerin, iki ülke arasındaki teknolojik iş birliğini güçlendireceği ve yenilikçi projelerin hayata geçirilmesine katkı sağlayacağı belirtildi.
Satın Alma Yöneticilerinin Yeşil Satınalma Konusunda Dikkat Edeceği Hususlar Nelerdir ?
Küresel çevre sorunlarının giderek artması, şirketlerin sürdürülebilir iş uygulamalarını benimsemelerini zorunlu hale getirmiştir.
Yeşil satın alma, bu süreçte önemli bir rol oynar. İşletmelerin tedarik zincirinde çevre dostu malzeme ve hizmetleri tercih etmesi, çevresel etkilerin azaltılmasına yardımcı olurken, aynı zamanda işletmelerin itibarını ve uzun vadeli rekabet gücünü artırır. Bu makalede, satın alma yöneticilerinin yeşil satın alma süreçlerinde dikkat etmeleri gereken başlıca hususlar ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır.
Yeşil Tedarikçi Seçimi ve Değerlendirme
Çevresel Sertifikalar ve Standartlar
Yeşil satın almanın temeli, çevresel sorumluluk taşıyan tedarikçilerle çalışmaktır. Bu nedenle, tedarikçilerin çevresel sertifikalara ve standartlara uygun olup olmadığını değerlendirmek önemlidir. Bazı önemli çevresel sertifikalar ve standartlar şunlardır:
ISO 14001: Çevre yönetim sistemleri için uluslararası bir standarttır. Bu sertifikaya sahip tedarikçiler, çevresel performanslarını düzenli olarak izlediklerini ve iyileştirdiklerini kanıtlarlar.
EMAS (Eco-Management and Audit Scheme): AB’nin gönüllü çevre yönetim aracı, çevresel performansı artırmak için kullanılır.
FSC (Forest Stewardship Council): Orman ürünleri için sürdürülebilir orman yönetimini teşvik eden bir sertifikadır.
Fair Trade: Adil ticaret uygulamalarını teşvik eden ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen bir sertifikadır.
Bu sertifikalara sahip tedarikçiler, sürdürülebilirlik konusundaki taahhütlerini ve çevresel sorumluluklarını gösterirler.
Sürdürülebilirlik Politikaları
Tedarikçilerin sürdürülebilirlik politikaları, onların çevresel ve sosyal sorumluluklarını nasıl yerine getirdiklerini anlamak için önemlidir. Sürdürülebilirlik politikaları şu unsurları içermelidir:
Enerji ve Su Kullanımı: Tedarikçilerin enerji ve su kullanımını nasıl optimize ettiklerine dair politikalar.
Atık Yönetimi: Atıkların nasıl azaltıldığı, geri dönüştürüldüğü veya yeniden kullanıldığına dair stratejiler.
Karbon Ayak İzi: Karbon emisyonlarını nasıl izledikleri ve azalttıkları.
İşçi Hakları ve Çalışma Koşulları: Sosyal sürdürülebilirlik açısından çalışan haklarına ve güvenli çalışma koşullarına nasıl önem verdikleri.
Ürün Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi
Hammaddeden Üretime
Ürünlerin hammaddelerinin kaynağı ve üretim süreçleri, çevresel etkilerini belirler. Yeşil satın alma sürecinde, hammaddelerin yenilenebilir kaynaklardan elde edilmesi ve çevre dostu üretim tekniklerinin kullanılması önceliklidir. Örneğin, geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı, doğal kaynakların korunmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, hammaddelerin sürdürülebilir kaynaklardan temin edilip edilmediği ve üretim süreçlerinin enerji verimli olup olmadığı değerlendirilmelidir.
Yenilenebilir Kaynaklar: Hammaddelerin yenilenebilir enerji ve malzemelerden temin edilmesi, fosil yakıtların kullanımını azaltır ve sürdürülebilirlik sağlar.
Çevre Dostu Üretim: Düşük enerji ve su tüketimi gerektiren, az atık üreten üretim tekniklerinin kullanılması çevresel etkileri minimize eder.
Kullanım ve Sonrası
Ürünlerin kullanım ömrü boyunca çevresel etkileri de dikkate alınmalıdır. Bu aşamada dikkate alınması gereken hususlar şunlardır:
Enerji Verimliliği: Ürünlerin enerji tüketimini minimize eden tasarımlar ve teknolojiler kullanılması.
Atık Yönetimi: Ürünlerin ömrü sonunda geri dönüştürülebilir, yeniden kullanılabilir veya biyolojik olarak parçalanabilir olup olmadığı.
Uzun Ömürlülük: Ürünlerin dayanıklılığı ve uzun ömürlü olması, daha az kaynak tüketimi ve atık üretimi sağlar.
Çevresel Maliyet Analizi
Doğrudan ve Dolaylı Maliyetler
Yeşil satın alma sürecinde, sadece satın alma maliyetleri değil, çevresel maliyetler de dikkate alınmalıdır. Doğrudan ve dolaylı maliyetlerin analizi, toplam maliyetin daha gerçekçi bir şekilde hesaplanmasını sağlar. Doğrudan maliyetler arasında enerji tüketimi, su kullanımı ve atık yönetimi gibi faktörler yer alırken, dolaylı maliyetler hava ve su kirliliği, karbon emisyonları gibi çevresel etkilerin uzun vadeli maliyetlerini içerir.
Doğrudan Maliyetler: Enerji ve su maliyetleri, atık yönetimi maliyetleri, çevresel uyum maliyetleri.
Dolaylı Maliyetler: Çevresel kirlilik nedeniyle oluşan sağlık maliyetleri, iklim değişikliği etkileri, doğal kaynakların tükenmesi.
Yaşam Döngüsü Maliyeti
Ürünlerin yaşam döngüsü maliyetleri, yeşil satın alma kararlarında önemli bir faktördür. Bu maliyetler, ürünlerin üretiminden atık yönetimine kadar olan tüm süreçleri kapsar. Daha yüksek başlangıç maliyetlerine sahip olan çevre dostu ürünler, uzun vadede enerji tasarrufu, daha az atık üretimi ve bakım maliyetlerinin düşmesi gibi faktörler sayesinde toplam maliyet avantajı sağlayabilir. Bu nedenle, satın alma kararlarında kısa vadeli maliyetlerin yanı sıra uzun vadeli maliyetler de dikkate alınmalıdır.
Başlangıç Maliyetleri: Çevre dostu ürünlerin genellikle daha yüksek başlangıç maliyetlerine sahip olabileceği.
Uzun Vadeli Tasarruf: Enerji verimliliği ve düşük bakım maliyetleri sayesinde uzun vadede tasarruf sağlama potansiyeli.
Eğitim ve Farkındalık
Çalışan Eğitimi
Satın alma ekibinin ve ilgili diğer çalışanların yeşil satın alma konusunda eğitilmesi, bilinçli kararlar alınmasını sağlar. Eğitim programları, sürdürülebilirlik ilkeleri, çevresel etkiler ve yeşil satın alma uygulamaları hakkında bilgi sağlamalıdır. Ayrıca, çevresel etkilerin azaltılması ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılması için çalışanların katılımı ve desteği sağlanmalıdır.
Eğitim Programları: Sürdürülebilirlik, yeşil satın alma uygulamaları, çevresel etkiler ve yasalar hakkında eğitimler düzenlenmelidir.
Çalışan Katılımı: Çalışanların çevresel hedeflere ulaşma sürecine dahil edilmesi, motivasyonlarını artırır.
İç İletişim ve Bilgilendirme
Yeşil satın alma politikaları ve uygulamaları hakkında düzenli iç iletişim ve bilgilendirme, tüm çalışanların sürece dahil olmasını ve desteklemesini sağlar. Bu, işletme genelinde sürdürülebilirlik kültürünün yayılmasına yardımcı olur.
Düzenli Bilgilendirme: Çalışanlara yeşil satın alma stratejileri ve başarıları hakkında düzenli bilgilendirmeler yapılmalıdır.
Sürdürülebilirlik Kültürü: Sürdürülebilirlik değerlerinin iş kültürünün bir parçası haline getirilmesi.
Yeşil Tedarik Zinciri Yönetimi
Lojistik ve Taşımacılık
Yeşil tedarik zinciri yönetimi, lojistik ve taşımacılık süreçlerinde de çevre dostu yaklaşımları gerektirir. Düşük emisyonlu taşıma yöntemleri, yakıt verimliliği ve nakliye süreçlerinin optimize edilmesi, karbon ayak izini azaltır.
Düşük Emisyonlu Taşıma: Elektrikli veya hibrit araçlar, tren veya deniz yolu gibi daha düşük emisyonlu taşıma yöntemleri kullanılması.
Yakıt Verimliliği: Araçların yakıt verimliliğinin artırılması ve sürdürülebilir yakıtların kullanılması.
Ambalajlama
Çevre dostu ambalajlama, yeşil satın alma sürecinin önemli bir parçasıdır. Geri dönüştürülebilir, biyolojik olarak parçalanabilir veya yeniden kullanılabilir ambalaj malzemeleri tercih edilmelidir. Ayrıca, ambalaj malzemelerinin miktarının azaltılması da atık yönetimine katkı sağlar.
Geri Dönüştürülebilir Ambalajlar: Ambalaj malzemelerinin geri dönüştürülebilir olması, atık miktarını azaltır.
Biyolojik Olarak Parçalanabilir Ambalajlar: Doğada kolayca çözünebilen ambalaj malzemeleri, çevresel etkileri minimize eder.
Ambalaj Miktarının Azaltılması: Gereksiz ambalaj kullanımının önlenmesi, hem maliyetleri düşürür hem de çevresel fayda sağlar.
Yasal Uyumluluk
Çevre Mevzuatı
Satın alma yöneticileri, yerel ve uluslararası çevre yasaları ve düzenlemeleri konusunda bilgili olmalıdır. Çevre mevzuatına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmanın yanı sıra işletmenin itibarını korur ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasını destekler.
Yasal Bilgi: Çevre koruma yasaları, atık yönetimi düzenlemeleri, enerji tüketimi sınırlamaları ve emisyon standartları gibi yasal gereklilikler hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.
Uyum Süreçleri: Yasal uyumluluğu sağlamak için gerekli süreçler ve prosedürler oluşturulmalı ve düzenli olarak gözden geçirilmelidir.
Düzenli Denetimler ve Raporlama
Çevresel uyumluluğun sağlanması için düzenli denetimler ve raporlama yapılmalıdır. Bu, çevresel performansın izlenmesi ve iyileştirilmesi için gereklidir. Ayrıca, şeffaflık sağlamak ve paydaşlarla güven inşa etmek için çevresel raporlamalar yapılmalıdır.
Düzenli Denetimler: Çevresel performansın izlenmesi ve iyileştirilmesi için düzenli denetimler yapılmalıdır.
Raporlama: Çevresel performans hakkında düzenli raporlar hazırlanmalı ve paydaşlara sunulmalıdır.
İşbirlikleri ve Ortaklıklar
Sivil Toplum Kuruluşları ve Devlet Kurumları
Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumları ile işbirlikleri yapmak faydalı olabilir. Bu tür ortaklıklar, çevresel sürdürülebilirlik konularında daha geniş bir perspektif sunar ve daha etkili çözümler geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Sivil Toplum Kuruluşları: Çevresel projelerde STK’larla işbirliği yapmak, bilgi ve kaynak paylaşımını artırabilir.
Devlet Kurumları: Çevresel düzenlemeler ve teşvikler konusunda devlet kurumları ile işbirliği yapmak, sürdürülebilirlik çabalarını destekler.
Diğer İşletmelerle Ortaklıklar
Yeşil satın alma süreçlerinde diğer işletmelerle işbirlikleri, bilgi paylaşımı ve ortak projeler geliştirmek açısından önemlidir. Bu tür işbirlikleri, çevresel inovasyonların ve sürdürülebilir uygulamaların yayılmasına katkı sağlar.
Yeşil satın alma, işletmelerin çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynar. Satın alma yöneticileri, tedarikçi seçimi, ürün yaşam döngüsü değerlendirmesi, çevresel maliyet analizi, eğitim ve farkındalık, yeşil tedarik zinciri yönetimi, yasal uyumluluk ve işbirlikleri gibi konularda dikkatli ve bilinçli kararlar alarak hem çevresel etkileri azaltabilir hem de işletmelerinin uzun vadeli başarısını destekleyebilir. Çevre dostu uygulamaların benimsenmesi, sadece etik bir sorumluluk değil, aynı zamanda rekabet avantajı sağlayan stratejik bir yaklaşımdır.
SÜRDÜRÜLEBİLİR SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ DANIŞMANLIĞI
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı
Sürdürülebilir Tedarik Stratejisine Neden İhtiyaç Duyuyoruz?
Prof. Dr. Murat ERDAL
Şirketlerimize Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme danışmanlık hizmeti veriyoruz. Sürdürülebilir tedarik bakış açısında satınalma operasyonu ürün ve hizmet alımının çok ötesine geçti. Tüm dünyada şirketler, iş ilişkilerini; çevre, sosyal ve yönetişim (ESG) perspektifi ile birlikte değerlendiriyor. Tedarikçi ESG programları işin hayati parçası haline geldi. Paydaş firmanın sürdürülebilirlik anlayış ve uygulamaları analiz ediliyor. Tedarikçinin içinde bulunduğu dünyaya, çevreye, topluma, çalışanlara, tüketiciye ve mevzuata saygısı etraflıca değerlendiriliyor. Dünyada şirketler sürdürülebilirlik kriterlerine uymayan firmalarla yan yana gelmek ve onlarla iş ilişkisinde bulunmak istemiyor.
Sürdürülebilir satınalma gereklilikleri için tedarikçi ekosisteminin riskleri analiz edilmelidir. Tedarikçilerden emisyon verisi alınamadığında, emisyon hesaplarında problemlere neden olmaktadır. Net sıfır emisyon hedefi için tedarikçileri teşvik edici aksiyonları (zaman zaman zorlayıcı tedbirler) almak, tedarik stratejisini yeni baştan dizayn etmek gerecektir. Bu bir zorunluluktur.
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı yeni dönemin anahtarı olarak değerlendirilmektedir.
Sürdürülebilir Tedarikçi Geliştirme Programı – Proje Danışmanlığı
ŞİRKETLERİMİZE GÜVENİLİR BİR YAPI HAZIRLIYORUZ
Proje Adımları:
Sürdürülebilir Tedarik / Kaynak Stratejisi
Tedarikçi ve Operasyonel Riskler
Sürdürülebilir Tedarikçi Kimliği
Tedarikçi ESG Programı
Mevzuata Uyum ve Emisyon Hesaplamaları
ISO 20400 Sürdürülebilir Tedarik Standardı
İhale Kriterleri ve Sözleşmelerin Revizyonu
Tedarikçi Geliştirme – Rehberlik Programı
Tedarikçiler için Eğitimler
Tedarikçi Portalı; Takip ve İzleme
Tedarikçi Performans Değerlendirme
Tedarikçi Etik Kodlar
Tedarikçi Davranış Kuralları
Tedarikçi Gelişimi ve Raporlama
Proje Danışmanlık Süresi: 1 Yıl
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com
2 günlük Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi ve Yeşil Satın alma Eğitiminin içeriğini incelemek için https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf Eğitim Kataloğunu indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.
Standart eğitim programı Sürdürülebilirlik Tedarik Zinciri Yönetimi 2 gün ve Genişletilmiş Sürdürülebilirlik Eğitim Programı ise 6 tam gün üzerinden gerçekleştirilmektedir.
1. gün- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Yönetimi
2. gün- Döngüsel Stratejiler ve Kaynak Yönetimi
3. gün- Sürdürülebilirlik Performans Göstergeleri
4. gün- Yeşil Satınalma
5. gün- Sürdürülebilirlik Raporlaması
6. gün- Sürdürülebilir Marka Yönetimi
SÜRDÜRÜLEBİLİR SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ DANIŞMANLIĞI
Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Hizmeti
Şirketinizin Sürdürülebilirlik Yolculuğu ve Net Zero Hedeflerine Ulaşmasında Rehberlik Ediyoruz.
Yalın bir sürdürülebilirlik raporu, satış, iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler, insan kaynakları ve yatırımcı ilişkilerinizde etkin şekilde kullanılabilir. Sürdürülebilirlik raporu, ölçtüğünüz, yönettiğiniz ve güncel verilerle desteklenen odaklanmış sürdürülebilirlik faaliyeti gerçekleştirdiğinizi ifade etmektedir.
Prof. Dr. Murat ERDAL liderliğinde Sürdürülebilirlik Raporlama hizmeti için en doğru teklifi egitim@satinalmadergisi.com üzerinden alabilirsiniz.
AB Direktifleri & Mevzuat
Değer Zinciri Boyunca ESG Kriterleri
Strateji ve Eylem Planları
Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi
Green Sourcing
Üretim ve Emisyon Hedefleri
Uluslararası Standartlar
Çevre Yönetim Standardı ISO 14001
Su Ayak İzi Standardı ISO 14046
ISO 14064 Sera Gazı Emisyonlarının Belirlenmesi / Karbon Ayak İzi Doğrulaması
Sosyal Sorumluluk Standardı ISO 26000
Green Procurement Yeşil Tedarik Standardı ISO 20400
Sürdürülebilir Stratejiler
Sürdürülebilirlik raporu kolayca anlaşılabilir olmalı. Tüm paydaşlarınızın
– müşteriler
– potansiyel iş ortakları ve tedarikçiler
– yatırımcılar ve
– yeteneklerin (İK) ilgisini çekmeli ve saygı uyandırmalıdır.
Reklam olarak algılamayın lütfen. Biraz tantuniden bahsedeyim, sonrasında tantuni konulu makalemi paylaşacağım.
Mersin denince aklımıza tantuniden başka hangi yiyecek gelir dersiniz? Yine tantuni gelir bana kalırsa. Yemesi de, görüntüsü de süper.
Size biraz tantuniyi anlatayım dilerseniz…
Fazla söze gerek kalmadan size tantuniyi görsel olarak anlattım. Görselden yola çıkarak lezzetini ve tadını tahmin edebilirsiniz. Veya Mersin’e yolunuz düşerse Tantuni yemeden gitmeyin. Yolunuz düşmese de, bir şekilde gideceğiniz yere Mersin üzerinden gidin. Maksat tantuni yemek değil mi?
Neden Tantuniyi Anlattım Size?
Dünya Gazetesi’nde Sayın Prof Dr Oğuz Ergin hocamın paylaştığı “Tantuni Endeksi” konulu yazı hoşuma gitti. Tantuninin Mersin’e özgü bir lezzet olmasından daha çok Sayın Oğuz Ergin Hocamın saptamaları çok yerinde idi. Değerli hocam Sayın Oğuz Ergin’in hoşgörüsüne sığınarak yazısını kendi köşemde paylaşıyorum.
Ama aklım tantunide kaldı ya.
Değerli Hocam Sayın Prof. Dr. Oğuz Ergin’in Yazısı
Big Mac değil Tantuni Endeksi: Prof. Dr. Oğuz Ergin paylaştı: Asgari ücret artırılmazsa…
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oğuz Ergin, dört yıldır tuttuğu tantuni verisini paylaştı. Prof. Dr. Ergin’in BigMac endeksi benzeri tantuni hesabıyla yaptığı paylaşım Türk insanının satın alma gücünün ne kadar düştüğünü açık şekilde ortaya koyuyor. Prof. Dr. Ergin, asgari ücretin artırılmaması halinde oluşacak senaryoyu da yazdı.
Döviz kurunun asıl değerini belirlemek üzere yapılan Big MacEndeksi sadece ekonomi dünyasının değil sıradan vatandaşın da ilgisini çeken bir yöntem olarak uzun yıllardır kullanılıyor.
İlk olarak The Economist dergisi tarafından kullanılan endeks, aynı standartlarda satılan Big Mac‘in ABD doları cinsinden değerini yerel para birimiyle ölçüyor.
Big Mac endeksine benzer bir endeksi TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Oğuz Ergin açıkladı.
Prof. Dr. Oğuz Ergin’in ‘Tantuni Endeksi’ son dört yılda tutulan verilere dayanıyor. Tantuninin fiyatının dört yılda 17 TL’den 220 TL’ye kadar yükseldiğini ortaya koyan Prof. Dr. Ergin, dolar bazında tantuni fiyatının ise 2,04 dolardan 6,69 dolar çıktığını gösterdi.
Prof. Dr. Ergin, asgari ücretle 136,7 tantuni alınabilirken artık 77,3 tantuni alınabildiğini, yıllık enflasyonun ise yüzde 110 olduğunu aktardı.
TOBB ETÜ’de mütevelli heyet başkanı ve rektör danışmanı olarak da görev yapan Prof. Dr. Oğuz Ergin, X (Twitter) hesabından ‘Tantuni Endeksi’ni paylaşırken, asgari ücret tartışmalarına da değindi.
Tantuni Endeksi üzerinden alım gücünün ne derecede düştüğünü ortaya koyan Prof. Dr Ergin, “Asgari ücret artmazsa daha önce görülmemiş düzeylere inecek bir satın alma gücü göreceğiz” ifadesini kullandı.
Yıllar itibariyle alınan asgari ücretle daha az tantuni alıyoruz. Acaba tantuni fiyatları mı çok yükseldi, yoksa elde edilen asgari ücret kazancı mı azaldı? Sizce hangisi?
Benim Yorumum
Evet tantuni fiyatı artmıştır zira tantuninin ana maddesi et olup, et fiyatının TUİK enflasyonunun çok üzerinde arttığı ortadadır. Tantuni fiyatlarının yüksekliği nedeniyle tantunicilere kızmanın çok da yerinde olmadığını söylemek isterim.
Tavsiyem
Bir fırsatını bulup tantuni yeme çalışın. O zaman tantuni fiyatının yüksekliği hiç aklınıza gelmeyecektir tantuni lezzetinin size verdiği hazdan dolayı.
2023 yılında ABD’ye 680 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü ve ABD’ye ihracatını 123 milyon dolara çıkaran Türk su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü New York Summer Fancy Food Show Fuarı’nda yeni ticari bağlantıların zeminini hazırladı.
Dünyanın en büyük gıda ürünleri ithalatçısı konumundaki ABD’de payını artırmak isteyen Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ve Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği 23-25 Haziran 2024 tarihlerinde New York’ta gerçekleşen Summer Fancy Food Show Fuarı’na katılarak Türk gıda ürünlerini Amerikalıların beğenisine sundu.
Ege İhracatçı Birlikleri milli katılım çatısı altında 35 ihracatçı firma iki ihracatçı birliği olmak üzere 37 stant açıldı.1955 yılından bu yana 68. defa düzenlenen Summer Fancy Food Fuarı’na 60’ı aşkın farklı ülkeden 2000 binden fazla firma stant açmış, 30 bin kişi ziyaret etti.
Türkiye Milli Katılım Organizasyonu Ege İhracatçı Birlikleri tarafından gerçekleştirilen Summer Fancy Food Show Fuarı’nın ABD’nin en büyük gıda fuarı olduğunu aktaran Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, “New York Summer Fancy Food Show Fuarı’nın Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu 25 yıldır başarılı bir şekilde organize ediyoruz. ABD’ye hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatımız 2023 yılında 680 milyon dolara ulaştı. Önümüzdeki dönemde sektörümüzün ABD’ye ihracatını 1 milyar dolara çıkarmayı istiyoruz. Fuara Türkiye Gıda İhracatçıları markası çatımız altında Sektör Kurulu bünyesindeki 6 Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği olarak ortak katılım sağladık. Ege İhracatçı Birlikleri olarak ABD’ye yönelik yürütülen Türk Gıda Ürünlerinin Tanıtımı projesi kapsamında, Summer’24 Fancy Food Show fuarı ile eşzamanlı olarak ABD’li Corporate Şefler, satın alma yetkilileri, distribütör, broker partner kurum temsilcileri, basın temsilcileri ve yabancı diplomatların davet edildiği New York Başkonsolosluğumuz Türk Evi’nde gerçekleştirilen resepsiyonda sektörümüzün seçkin ürünleri hem Türk mutfağına ait reçetelerde hem de diğer dünya mutfaklarından seçilen reçetelerde kullanılarak davetlilere ikram edildi. Servis edilen reçeteler büyük beğeni topladı. Sektörümüz hakkında detaylı bir bilgilendirme yaptık.” dedi.
Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bedri Girit, “ABD pazarında bilinen levrek, çipura ve peynir çeşitleri ve Türkiye’nin son yıllarda ihracatta yıldız ürünlerinden olan Türk somonunu sergiledik. 2023 yılında Türkiye’nin ABD’ye su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatı yüzde 18’lik artışla 105 milyon dolardan 123 milyon dolara çıkmıştır. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği olarak bu ihracatın 79 milyon dolarlık büyük dilimini yaparak Türkiye’nin ABD’ye yaptığı su ürünleri ve hayvansal mamuller ihracatının yüzde 64’ünü tek başımıza gerçekleştirdik. Su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü olarak ABD’ye ihracatımızı orta vadede 250 milyon dolara çıkarmak istiyoruz. İhraç ettiğimiz ürünlerde balık 76 milyon dolarla açık ara önde yer alırken, süt ürünleri ihracatımız 17 milyon dolar, tabii bal ihracatımız 12,5 milyon dolar ve yumurta ihracatımız 3 milyon dolar seviyesinde.” diye konuştu.
Fuarın ilk gününde @Turkish Coffee Lady ile stantlarda gerçekleştirilen Türk kahvesi tadım etkinliği eşliğinde ziyaretçilere Türk baklavası ve Türk lokumu ikram edildi. Stantta yer alan sergi rafında Türk ürünleri tanıtıldı. TGİ Magazin ve Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki birliklerin katalogları stantlarda sergilendi. Milli katılım trend alanında sektörlerin ürünleri ile hazırlanan tarifler ziyaretçilere ikram edildi.
New York Summer Fancy Food Show Fuarı’na Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Öztürk, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bedri Girit, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Melih İşliel ve Yönetim Kurulu Üyesi Nedim Kalpaklıoğlu’ndan oluşan bir heyet katıldı.
Türkiye’nin New York Başkonsolosu Reyhan Özgür, New York Ticaret Müşavirleri Filiz Köseyener, Bilgehan Ramazan Caner ve Osman Nuri Gökbulut fuar sırasında stantları ziyaret etti.