Otomotiv Sanayii Derneği, Ocak 2023 Verilerini Açıkladı!

Ocak Ayında Üretim Yüzde 24, İhracat Yüzde 17 Arttı

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) 2023 yılının Ocak ayı verilerini açıkladı. Bu kapsamda yılın ilk ayında toplam üretim bir önceki senenin aynı ayına göre yüzde 24 artarak 111 bin 837 adet, otomobil üretimi ise yüzde 48’lik artışla 70 bin 723 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte de toplam üretim 116 bin 730 adede ulaştı. Otomotiv ihracatı ise 2022’nin aynı ayına göre adet bazında yüzde 17’lik yükselişle 79 bin 381 adedi buldu. Otomobil ihracatı da yüzde 46,1 oranında artarak 51 bin 122 adet oldu.

Türkiye otomotiv sanayiine yön veren 13 büyük üyesiyle sektörün çatı kuruluşu olan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), 2023 yılının Ocak ayına ait üretim ve ihracat adetleri ile pazar verilerini açıkladı. Ocak ayında toplam üretim bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24 artarak 111 bin 837 adet, otomobil üretimi ise yüzde 48’lik artış göstererek 70 bin 723 adet olarak gerçekleşti. Traktör üretimiyle birlikte de toplam üretim 116 bin 730 adede ulaştı.

Ticari Araç Pazarı Yüzde 51 Arttı

Yılın ilk ayında ticari araç üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4 düşüş gösterdi. Ocak ayında ağır ticari araç grubunda üretim yüzde 56 artarken, hafif ticari araç grubunda üretim yüzde 8 geriledi. Bu dönemde, yük ve yolcu taşıyan ticari araç üretimi yüzde 4 oranında gerilerken, traktör üretimi yüzde 36’lık büyümeyle 4 bin 893 adede yükseldi. Pazara bakıldığında, 2022 yılı Ocak ayına göre ticari araç pazarı yüzde 51, hafif ticari araç pazarı yüzde 49 arttı, ağır ticari araç pazarı yüzde 62 oranında artış gösterdi.

Pazar, 10 Yıllık Ortalamaların Üzerinde

Ocak ayında toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35 artarak 53 bin 509 adet düzeyinde gerçekleşti. Ocak ayında, otomobil pazarı ise yüzde 29 oranında büyüyerek 37 bin 288 adede ulaştı. Son 10 yıllık ortalamalara bakıldığında da 2022 yılı Ocak ayında toplam pazar yüzde 55, otomobil pazarı yüzde 51, hafif ticari araç pazarı yüzde 67, ağır ticari araç pazarı ise yüzde 67 oranında artış gösterdi. Ocak ayında otomobil pazarında yerli araç payı yüzde 31 olurken, hafif ticari araç pazarında yerli araç payı yüzde 44 olarak gerçekleşti.

Toplam İhracatta Yüzde 17’lik Artış Var !

Ocak ayında otomotiv ihracatı 2022’nin aynı ayını göre adet bazında yüzde 17 oranında artarak 79 bin 381 adet olarak gerçekleşti. Otomobil ihracatı ise yüzde 46’lık yükselişle 51 bin 122 adet oldu. Aynı dönemde, traktör ihracatı da yüzde 25 artarak bin 718 adet olarak kayıtlara geçti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, otomotiv sanayi ihracatı Ocak ayında toplam ihracattan aldığı yüzde 14 pay ile ilk sırada yer aldı.

2,8 Milyar Dolarlık İhracat Yapıldı

Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre toplam otomotiv ihracatı dolar bazında yüzde 23, Euro bazında ise yüzde 29 artış sağladı. Bu dönemde, toplam otomotiv ihracatı 2,8 milyar doları bulurken, otomobil ihracatı yüzde 40’lık artışla 874 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 48 artarak 811 milyon Euro oldu. Aynı dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 26, tedarik sanayi ihracatı ise yüzde 20 oranında arttı.

ÖZET DEĞERLENDİRME – 2022/2023

2023 yılı Ocak ayında toplam üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24, otomobil üretimi yüzde 48 oranında arttı. Ocak ayında toplam üretim 111 bin 837 adet, otomobil üretimi ise 70 bin 723 adet düzeyinde gerçekleşti.

2023 yılı Ocak ayında toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35 artarak 53 bin 509 adet düzeyinde gerçekleşti. Ocak ayında otomobil pazarı ise yüzde 29 oranında artarak ve 37 bin 288 adet olarak gerçekleşti.

Ticari araç grubunda, 2023 yılı Ocak ayında üretim yüzde 4 seviyesinde azalırken, ağır ticari araç grubunda yüzde 56 arttı, hafif ticari araç grubunda ise yüzde 8 seviyesinde azaldı. 2021 yılı Ocak ayına göre ticari araç pazarı yüzde 51, hafif ticari araç pazarı yüzde 49 ve ağır ticari araç pazarı ise yüzde 62 oranında azaldı.

2023 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, toplam otomotiv ihracatı adet bazında yüzde 17, otomobil ihracatı yüzde 46 oranında arttı.  Ocak ayında, toplam ihracat 79 bin 381 adet, otomobil ihracatı ise 51 bin 122 adet düzeyinde gerçekleşti.

2023 yılı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, toplam otomotiv ihracatı Dolar bazında yüzde 23, Euro bazında ise yüzde 29 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 2,8 Milyar $ olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 40 artarak 874 Milyon $ seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 48 artarak 811 Milyon € seviyesinde gerçekleşti.

OTOMOTİV SANAYİİ 2023 YILI OCAK AYI SONUÇLARI

ÜRETİM

  • 2023 yılı Ocak ayında toplam üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24 artarak toplam 111 bin 837 adet olarak gerçekleşti.
2013-2023 Toplam ve Otomobil Üretim Gelişimi (Ocak) (x1000)
  • 2023 yılı Ocak ayında traktör üretimi ile birlikte toplam üretim 116 bin 730 adet olarak gerçekleşti.
  • 2023 yılına göre, yük ve yolcu taşıyan ticari araçlar üretimi, 2022 yılı Ocak ayında yüzde 4 seviyesinde azalırken, ürün grubu bazında üretim:
  • Kamyonda yüzde 52
  • Midibüste yüzde  86
  • Otobüste yüzde 81 oranlarında artarken
  • Minibüste   yüzde 8
  • Kamyonette yüzde 8 oranlarında azaldı.
  • 2023 yılı Ocak ayında otomobil üretimi, 2022 yılına göre yüzde 48 oranında artarak 70 bin 723 adet düzeyinde gerçekleşti.
2013-2023 Otomobil Üretim ve İhracat Gelişimi (Ocak) (x1000)
  • 2023 yılı Ocak ayında traktör üretimi yüzde 36 oranında azalarak 4 bin 893 adet oldu.
2013-2023 Traktör Üretim Gelişimi (Ocak) (x1000)

PAZAR

  • 2023 yılı Ocak ayında toplam pazar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 35 artarak 53 bin 509 adet düzeyinde gerçekleşti.
10 Yıllık Ortalama ve 2023/2022 Toplam Satışlar (x1000)
  • 2023 yılı Ocak ayında otomobil satışları, 2021 yılı aynı ayına göre yüzde 29 oranında arttı ve 37 bin 288 adet olarak gerçekleşti
10 Yıllık Ortalama ve 2023/2022 Otomobil Satışları (x1000)
  • 2023 yılı Ocak ayında otomobil pazarında ithalatın payı yüzde 69 olarak gerçekleşti.
  • 2023 yılı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre toplam otomobil satışları yüzde 29, ithal otomobil satışları yüzde 46 ve yerli otomobil satışları yüzde 1 oranlarında arttı.
Otomobil Pazarında İthalatın Pazar Payı (%)
  • 2023 yılı Ocak ayında hafif ticari araç (minibüs + kamyonet) pazarında ithalatın payı yüzde 56 olarak gerçekleşti.
  • 2023 yılı Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre toplam hafif ticari araç satışları yüzde 49, yerli hafif ticari araç yüzde 1 oranlarında azalırken, ithal hafif ticari araç satışları yüzde 146 oranında arttı.
Hafif Ticari Araç Pazarında İthalatın Pazar Payı (%)
  • 2023 yılı Ocak ayında; bir önceki yılın aynı ayına göre ağır ticari araç pazarı yüzde 62 artarak 2 bin 615 adet, kamyon pazarı yüzde 56 oranında artarak 2 bin 343 adet, otobüs pazarı yüzde 227 oranında artarak 98 adet ve ise midibüs pazarı ise yüzde 112 oranında azalarak 174 adet düzeyinde gerçekleşti.
  • Son 10 yıllık ortalamalara göre 2023 yılı Ocak ayında toplam pazar yüzde 55, otomobil pazarı yüzde 51, hafif ticari araç pazarı yüzde 67 ve ağır ticari araç pazarı yüzde 67 oranlarında artış gösterdi.
Pazar 10 Yıllık Ortalama

(x1000)

2023

(x1000)

Değişim

%

Toplam 34,5 53,5 +55
Otomobil 24,8 37,3 +51
HTA 8,1 13,6 +67
ATA 1,6 2,6 +67

Not: Yapılan kapsamlı veri analizi çerçevesinde, veri tabanımızdaki son 10 yıllık Ağır Ticari Araç Pazarı verileri Temmuz 2018 itibariyle revize edilmiştir.

İHRACAT

  • 2023 yılı Ocak ayında adedi 51 bin 122 adet otomobil olmak üzere, toplam üretimin yüzde 71’ini oluşturan 79 bin 381 adet taşıt ihraç edildi. 2023 yılı Ocak ayında gerçekleşen taşıt aracı ihracatı, 2021 yılı aynı ayına göre yüzde 17 arttı.
  • Bu ayda otomobil ihracatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 46 oranında artarken, ticari araç ihracatı yüzde 14 oranında azaldı. Traktör ihracatı ise 2022 yılına göre yüzde 25 artarak bin 718 adet olarak gerçekleşti.
Taşıt Araçları İhracatı (Adet)
  • Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerine göre, 2023 yılı Ocak ayında toplam ihracat, 2022 yılına göre yüzde 23 oranında arttı ve 2,8 milyar $ oldu. Euro bazında ise yüzde 29 artarak 2,6 milyar € olarak gerçekleşti.
  • Bu dönemde, dolar bazında ana sanayi ihracatı yüzde 26 oranında , yan sanayi ihracatı yüzde 20 oranında arttı.
Otomotiv Ana ve Yan Sanayi İhracatı (ABD $) Kaynak: Uludağ İhracatçı Birlikleri. UİB tarafından OSD için özel olarak analiz edilen Otomotiv İhracatı kapsamında; UİB Türkiye Geneli Otomotiv Endüstrisi sınıflandırmasına kıyasla “Römork ve Yarı Römork” , “Tarım Traktörü” verileri dahil edilmekte; “Kullanılmış Araçlar” ,”İki Tekerlekli Taşıtlar”, “Demiryolu Taşıtları” hariç tutulmaktadır.
  • Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, toplam otomotiv sanayi ihracatı, 2023 yılı Ocak ayında yüzde 14 pay ile ihracat sıralamasında ilk sırada yer aldı.
Kaynak: TİM

Kararlı Durum Ekonomisi ve Sürdürülebilirlik

Kararlı durum ekonomisi, temel finansal parametrelerde büyük ölçüde istikrarın sağlandığı ve ekonomik dalgalanmaların çok düşük olduğu ekonomi modelidir. Kavram itibariyle genellikle ulusal ekonomiler için kullanılsa da bu yaklaşım yerel, bölgesel veya küresel ekonomiye de uygulanabilir. Ekonomiler belirli bir büyüme veya küçülme döneminden sonra durağan hale geçebilir. Ekonomik sürdürülebilirlik için bu durağan ekonominin parametreleri temel ekolojik sınırları aşmamalıdır.

Kararlı durum ekonomisinde söz konusu bölgedeki popülasyon veya nüfus artış hızı; ayrıca kişi başı tüketim ve gelir miktarı büyük oranda sabittir. Yani doğum ve ölüm oranları ile üretim ve tüketim değerleri birbirine eşit veya yakın durumdadır. Bu bağlamda atıkların en aza indirilmesi,  daha yüksek üretim ve tüketim seviyelerinde istikrarlı bir ekonomi oluşmasını sağlayabilmektedir. Her ne kadar ekonomik refahın iyi bir göstergesi olmasa da gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) değeri kararlı durum ekonomilerinde finansal faaliyetler ve çevresel etkinin en temel unsurlarından biri olmaktadır.

Kararlı durum ekonomisi genellikle ekonomik büyüme ve bu büyümenin ekolojik bütünlük, çevre koruma ve ekonomik sürdürülebilirlik üzerindeki etkileri bağlamında ele alınmaktadır. Bu nedenle, kararlı durum ekonomisi ifadesinin kullanılması için ekonomik büyümenin net bir tanımını yapmak gerekir. Ekonomik büyüme temel olarak mal ve hizmetlerin üretim ve tüketimindeki artıştır. Bu büyüme farklı ekonomik veya politik birimler için genellikle artan GSYİH ile gösterilmektedir. Ekonomik büyüme, kişi başına artan tüketim, daha yüksek malzeme ve enerji üretimi ve büyüyen bir ekolojik ayak izini beraberinde getirmektedir. Ekonomik büyüme kavram itibariyle niceliksel büyümeden bağımsız olarak niteliksel değişimi ifade eden ekonomik gelişme tanımından ayrılmaktadır. Ekonomik gelişme, refahın daha adil bir şekilde dağıtılmasını, tüketici tercihlerinin sürdürülebilirlik özelinde yeniden şekillenmesi ve sektörlerin teknolojik gelişmelere yoğun bir şekilde entegre olmasını vs kapsayabilir.

Kararlı durum ekonomisini durgun ekonomiyle karşılaştırmamak gerekir. Durgun bir ekonomide hedeflenen büyümenin gerçekleşmemesi, işsizlik ve ekonomik sıkıntılar vs mevcuttur. Öte yandan kararlı hale gelen bir ekonomi, üretimden elde edilen zenginliği daha geniş bir şekilde dağıtmayı ve mümkün olan en fazla sayıda insan için ekonomik güvenliği sağlamayı amaçlar.

Ekonomide kararlı durumu istikrar olarak da ifade edebiliriz. İstikrarlı bir ekonomi, doğal kaynakların verimli bir şekilde kullanılmasını ve bu kaynakların geliştirilmesinden elde edilen zenginliğin adil bir şekilde dağıtılmasını amaçlar. Bu ekonomide başarı, ekonomik refahın ana ölçüsü olan GSYİH artışının yerine bunun ne kadar istikrarlı olduğuyla ölçülmektedir. Kararlı durum aşamasına geçmiş olan ekonomiler büyüme ve küçülme (daralma) gösterebilir; fakat bu noktada bu tür dalgalanmaların olumsuz etkilerini en aza indirebilmek esastır. Bu ekonomi modelini destekleyen ekolojik ve çevreci iktisatçılar, çevrenin üretim ve servetin sınırsız büyümesini destekleyemeyeceğini savunmaktadır. Zira, sürekli büyüyen bir ekonomi, sınırlı doğal kaynakların daha hızlı tüketilmesiyle yakından ilişkilidir ve giderek artan bir ekolojik ayak izine neden olabilmektedir.

Kararlı durum ekonomisini destekleyen ünlü iktisatçıların birçoğu rekabet avantajları, iş bölümü ve kaynak mevcudiyeti doğal sınırlara ulaştıkça büyümenin de eninde sonunda sabit kalacağını savunmaktadır. Ekonomik büyüme olmadığında beklenti günümüze kadar nüfus artışının doğal olarak zamanla istikrar kazanmasıydı. Bununla birlikte özellikle son yüzyılı ele aldığımızda, teknolojik ve finansal gelişmelerin dünya üzerinde düzensiz bir şekilde dağılım göstermesi beklenenden daha uzun büyüme dönemlerini mümkün kılmıştır. Fakat 1970’lerden itibaren ekolojik iktisatçılar, insanlığın kaynakları hızla tükettiğine ve doğal ekosistemleri benzeri görülmemiş bir oranda ve hayal edilemeyecek bir ölçekte etkilediğine dikkat çekmeye başlamıştır. Bu çevre odaklı ekonomistler, büyümenin yavaşlaması ve istikrara kavuşması gerektiğini ve hatta bazı ekonomilerin küçülmek suretiyle daha sürdürülebilir hale gelebileceğini savunmaktadır.

Dilek AŞAN

Eşya Yurtdışından Kusurlu Gelmiş, Geri Gönderdim. Peki Ödediğim Gümrük Vergilerini Geri Alabilecek miyim ?

Hemen cevaplayalım EVET. İthalatı sırasında ödenen gümrük vergilerini eşyanın mahrecine iadesi durumunda geri alabiliriz. Ayrıca bazı durumlarda da ödenen gümrük vergileri yine geri alınabilir. Bunların neler olduğu Gümrük Kanunu 211-212-213-214. maddelerinde açıklanmıştır;

Madde 211- 1. Kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergileri geri verilir. Kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergileri kaldırılır.

Ancak, kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergileri ilgili kişinin kasten yaptığı bir tahrifat veya ticaret politikası önlemlerine tabi eşyanın gümrük kıymetinin yükümlünün kendi beyanı ile artırılması sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmişse, bu vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin talepler kabul edilmez.

  1. 2. Kanunen ödenmemeleri gereken gümrük vergileri, söz konusu vergilerin yükümlüye tebliğ edilmesi ve ilgilinin 3 yıl içinde gümrük idaresine müracaatı üzerine geri verilir veya kaldırılır.

Kontrol ve denetleme sonucunda, geri verme veya kaldırma hallerinden birinin tespiti durumunda, aynı süre içinde geri verme veya kaldırma işlemi doğrudan yapılır. Bu süre mücbir sebep veya beklenmeyen hallerde uzatılabilir.

Madde 212- Bir gümrük beyannamesine dayanılarak ödenmiş olan gümrük vergileri bu beyannamenin iptal edilmesi üzerine ilgilinin talebiyle geri verilir. Bu istemin, gümrük beyannamesinin iptal edilmesi amacıyla müracaatta bulunulması için öngörülen süreler içerisinde yapılması gerekir. (Buraya bir dipnot koyalım; bu maddede atfedilen süreler Kanunun 46. Maddesinde yer alan süreler (yani özet beyan verildiği tarihten itibaren Denizyolu ile gelen eşya için 45 gün diğer yollarla gelen eşya için 20 gündür) ile Kanunun 70/2. Maddesinde yer alan süreler (yani gümrük antreposunda bulunan eşya için beyannamenin tescili sonrasındaki 30 günlük süredir.)

Madde 213-1. Beyannamenin tescili tarihi itibariyle, kusurlu veya ithallerine esas teşkil eden sözleşme hükümlerine aykırı olduklarından bahisle, ithalatçı tarafından kabul edilmeyen eşyaya ilişkin ithalat vergileri geri verilir veya kaldırılır. Kusurlu eşyaya, teslimden önce hasar gören eşya da dahildir.

  1. Bu tür eşyaya ilişkin ithalat vergilerinin geri verilmesi veya kaldırılması, kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olduklarının tespiti için gerekli olan ilk kullanım dışında eşyanın kullanılmamış olması ve eşyanın Türkiye Gümrük Bölgesi dışına ihraç edilmesi, koşullarına bağlıdır.

Gümrük idareleri, ilgilinin talebi üzerine, eşyanın ihracı yerine; imhasına, yeniden ihraç amacıyla transit veya gümrük antrepo rejimine tabi tutulmasına veya serbest bölgeye konulmasına izin verirler. Söz konusu işlem veya kullanımlardan birine tabi tutulan eşya, serbest dolaşımda olmayan eşya olarak değerlendirilir.

  1. Gümrük beyanından önce denenmek üzere geçici olarak teslim edilen eşyanın vergileri, eşyanın kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olduğu hususlarının deneme sırasında anlaşılamadığı kanıtlanmadıkça geri verilmez veya kaldırılmaz.
  2. 4. Bu madde uyarınca geri verilecek veya kaldırılacak gümrük vergileri için vergilerin yükümlüye tebliği tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde gümrük idaresine müracaat edilmesi gerekir. Mücbir sebebin tespiti halinde bu süre Müsteşarlıkça uzatılır.

Madde 214- Gümrük vergileri 211, 212 ve 213 üncü maddelerde belirtilen haller dışında, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşma hükümleri çerçevesinde, Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek hallerde geri verilir veya kaldırılır. (Buraya bir dipnot koyalım; bu madde Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği anlaşması ve bazı ülke grupları ile yapmış olduğu tercihli ticaret anlaşmaları dahilinde gümrük vergilerinde taviz sağlayan dolaşım belgelerini ve menşe ispat belgelerini içermektedir ve bu belgelerin geçerlilik tarihleri ve gümrüğe sunulma tarihleri önemlidir. Konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse; AB üyesi ülkelerden ATR dolaşım belgesi olmadan gelen ve serbest dolaşıma giren eşya için gümrüğe 214. Madde kapsamında beyanname tescil tarihini izleyen 1 yıl içinde ATR dolaşım belgesi sunulması üzerine beyanname tescilinde ATR dolaşım belgesi olmadığı için ödenen vergiler geri alınır. Tabi burada dikkat edilmesi gereken bir önemli nokta da gümrüğe sunulacak ATR dolaşım belgesinin düzenlendiği ülke gümrüğünde vize edildiği tarih itibariyle 4 aylık süre içinde ithalatçı ülke gümrüğüne sunulması gerektiğidir.)

Bu maddede belirlenen geri verme ve kaldırma işlemleri, gümrük vergilerinin yükümlüye tebliği tarihinden itibaren 1 yıl içinde ilgili gümrük idaresine başvurulması üzerine yapılır. Ancak, mücbir sebebin tespiti halinde, bu sürenin aşılmasına Müsteşarlıkça izin verilir.

Madde 215- Geri verme veya kaldırma işlemine tabi olmayacak gümrük vergileri miktarı Cumhurbaşkanı Kararı ile belirlenir. (Buraya da bir dipnot bırakalım; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Tahsil İmkansızlığı Sebebiyle Terkin” başlıklı 106. Maddesine yer alan miktarda veya aşağısı olan miktarda olan vergiler geri verilmez. İlgili madde: Madde 106 – Yapılacak takip sonunda tahsili imkânsız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve 213 sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar amme alacakları amme idarelerince terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir.)

Madde 216 1. Gümrük vergileri ile bunların ödenmelerine bağlı olarak tahsil edilmiş gecikme faizinin veya gecikme zammının geri verilmesinde, geri vermeye konu fazla tahsilatın yükümlüden kaynaklanması durumunda geri verme başvurusunun yapıldığı tarihten, diğer durumlarda ise tahsilat tarihinden geri verme kararının tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için geri verilecek tutar üzerinden, aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ödenir.

  1. Geri verme kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde idarece söz konusu kararın uygulanmaması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine, tebliğ tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre için geri verilecek tutar üzerinden, aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ödenir.

Madde 217– Gümrük vergilerinin hatalı olarak kaldırılması veya geri verilmesi halinde, başlangıçta tahakkuk eden vergiler ile 216 ncı madde uyarınca ödenmiş faizler yeniden tahsil edilir. Tahsil edilmeyen miktarlar tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödenmeyenler için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.

Semra KARTAL

Gümrük Müşaviri

Kaynakça:

Gümrük Kanunu

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun

IPA Çerçeve Anlaşması ve Gümrük Vergilerinden Muafiyet

Avrupa Birliği (AB) tarafından Türkiye’ye yönelik olarak verilen mali yardımlara ilişkin Türkiye ile AB arasında IPA çerçeve anlaşması imzalanarak 6647 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuş ve 22.06.2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) Çerçeve Anlaşması’nın genel kuralı, AB veya AB ile Türkiye’nin ortak katkısı ile finanse edilen sözleşmelerin uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek gümrük vergisi ve eş etkiye sahip vergiler ile mali yardımların istisna kapsamına alınmasıdır. Yazımızın konusu IPA çerçeve anlaşması kapsamında gerçekleşen ithalat işlemlerinde gümrük vergilerinin muafiyeti üzerindir.

İthalat İşlemlerinde Gümrük Vergilerinden Muafiyet

IPA kapsamında gümrük vergilerinden muafiyet hükümleri; AT yüklenicisi tarafından Avrupa Topluluğu (AT) Sözleşmesi kapsamında yapılan ithalat işlemleri için geçerlidir. Avrupa Topluluğu (AT) Sözleşme makamı ise ülkemizdeki genel yönetim kapsamındaki kamu idareleridir. AT sözleşmeleri; sözleşme makamı ile AT yüklenicisi arasında projelerin finanse edilmesi için verilen hibeler ile ilgili olarak imzalanan sözleşmelerdir. AT yüklenicisi, mali yardımlar kapsamında hazırladığı projesi kabul edilen ve sözleşme makamı ile AT sözleşmesi imzalayan gerçek veya tüzel kişilerdir.

Yüklenicilerin IPA çerçevesinde gerçekleştireceği ithal eşyaları, gümrük vergileri veya herhangi bir diğer benzeri vergi harç veya ücrete tabi olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti’ne girmesine izin verilir. Söz konusu muafiyet hükümleri, sadece AT Sözleşmesi kapsamında AT yüklenicisi tarafından tedarik edilen ithal eşyaları için uygulanır.

AT yüklenicilerinin yapacakları ithalat işlemlerinde KDV’den de istisna uygulanır. Bu istisnanın uygulanabilmesi için öncelikle, yükleniciler tarafından vergi dairesi müdürlüklerine dilekçeye eklenen sözleşme ile birlikte KDV İstisna Sertifikası için başvuru yapılır. Dilekçede KDV istisna sertifika talebi açıkça belirtilmelidir. Yine dilekçe ekine 1 Seri No’lu IPA II Çerçeve Anlaşması Genel Tebliği 3 no’lu ekinde yer alan Bilgi Formu doldurularak hem birlik yüklenicisi hem de sözleşme makamı yetkilisi tarafından imzalanır. Sözleşme makamları bilgi formunu imzalamakla, bilgi formunda bilgileri yer alan Birlik Sözleşmesinin IPA II Çerçeve Anlaşması kapsamında olduğunu teyit etmiş ve bilgi formundaki tüm bilgilerin doğruluğunu kabul etmiş sayılır.

Başvurusu uygun bulunan birlik sözleşmesindeki yüklenicilere mal ve hizmet alımları ile yapılan işler nedeniyle KDV İstisna Sertifikası verilecektir. İthalat işlemleri sırasında söz konusu belgenin serbest dolaşıma giriş beyannamesine eklenerek, beyannamenin 44 no’lu hanesine ithal eşyasının IPA Çerçeve Anlaşması kapsamında olduğu belirtilmelidir. Bu belgelerle yapılan ithalatlarda KDV’den muaf olarak gümrük işlemleri gerçekleştirilir.

Bununla birlikte, birlik sözleşmesi kapsamında yapılan ithalatın kredili olması ya da bir kredi kullanımı söz konusu olduğunda, bu kredili işlem dolayısıyla bir ek yükümlülük olarak ithalat sırasında yürürlükte bulunan mevzuat gereğince Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) kesintisi yapılacaktır. Bu nedenle ithalat işlemleri sırasında ödenmesi gereken KKDF IPA Çerçeve Anlaşması kapsamında değildir.

Avrupa Birliği’ne Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA)’nın amacı ülkemizin AB müktesebatına uyum ve uygulamasına yönelik kapasitesinin geliştirilmesi ile ekonomik ve sosyal uyuma yönelik kapasitelerinin oluşturulması hedeflerini taşıyan bir anlaşmadır. AT yüklenicileri tarafından yapılan ithalat işlemlerinde IPA Çerçeve Anlaşmasının 26. maddesi çerçevesinde gümrük, ithalat vergi ve yükleri ve/veya eş etkiye sahip vergiler tahsil edilmeyecektir.

İlker ÇOLAKVERMİŞ   

Diginak, “Sıfırdan Başlayalım Projesi” ile Depremden Etkilenen Lojistik Sektörü Profesyonellerinin Yaralarını Sarmayı Hedefliyor

Dijital taşımacılık platformu Diginak, “Sıfırdan Başlayalım Projesi” ile depremden etkilenen lojistik sektörü profesyonellerinin yaralarını sarmayı hedefliyor. Şimdi dayanışma zamanı mottosuyla hayata geçirilen proje sayesinde; depremden dolayı işsiz kalan lojistik sektörü çalışanlarının hayatlarını iademe etmeleri için yeni iş kurmasına imkan tanınacak.

Dijital taşımacılık platformu Diginak, depremden etkilenen bölgelerde çalışan ve deprem dolayısı ile yaşadıkları şehri terk etmek zorunda kalan lojistik profesyonellerine destek olmak üzere “Sıfırdan Başlayalım” sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdi. Sürdürebilirlik anlayışı çerçevesinde depremzedelerin yaralarını sarmayı hedefleyen Diginak, işini kaybeden lojistik sektörü profesyonellerine “Pro-Forwarder Eğitim Programı ile Kendi lojistik işinin sahibi ol” çağrısında bulunuyor.

Sürdürülebilir Projeler Geliştirmeliyiz !

Türkiye’yi yasa boğan deprem sonrasında depremzedeler için herkes dört koldan seferberliği sürdüğünü belirten Diginak CEO’su Oğuzhan Karaca, “Hayatta kalmayı başaran ancak evlerinden ve işlerinden olan depremzedelerin en kısa sürede normal yaşamlarına dönebilmeleri için destek olmalıyız. Yardımlar dışında iş dünyası olarak üzerimize bir görev daha düşüyor; sürdürülebilir politikalar ve projeler geliştirmek!” dedi.

 

Haydi Sıfırdan Başlayalım!

Dayanışmanın sürekliliğine dikkat çeken Karaca sözlerine şöyle devam etti:

“Birçok kişi, şirket ve kurum, deprem sonrası birlik beraberlik ve dayanışma ruhu ile yardım kampanyası düzenledi. Bu yardımların ulaştırılmasında ise lojistikçiler sahada yer alarak adeta seferber oldular. Ancak, lojistik firmalarının sorumlulukları bununla sınırlı değil. Sosyal sorumluk projeleri ile de hızla yaraların sarılmasını sağlamamız gerekiyor. Diginak bünyesinde oluşturduğumuz afet sonrası dayanışma grubumu ile “Sıfırdan Başlayalım” sosyal sorumluluk projesini hayata geçirmeye karar verdik. İstihdamın sürekliliğini sağlamak, açığa çıkacak işgücünü ve o bölgelerde oluşacak istihdam ihtiyacını desteklemek için stratejik iş ortaklarımızla yeni programlar da gerçekleştireceğiz. Yaşadığımız büyük afet, tüm Türkiye’yi büyük bir yasa boğdu. Ancak toplum olarak gösterilen dayanışma ve yardımlaşma örneği acıları biraz olsun hafifletti ve yarınlara umut ile bakmamıza vesile oldu.”

Oğuzhan Karaca Pro-Forwarder Eğitim Programı hakkında ise şu bilgileri verdi:

“Pro-Forwarder eğitim programı yurtiçi karayolu taşımacılık işinde başarılı bir forwarder işletmesine sahip olmak için gereken teorik ve pratik bilginin sunulduğu bir iş ve meslek edindirme eğitim programıdır. Eğitim programımız öncelikle deprem bölgesinde evleri zarar görmüş, mevcut çalışma düzeni bozulmuş Lojistik Profesyonelleri içindir! En az 3 yıl Lojistik firmalarda Satış ve/veya Araç tedarik departmanlarında profesyonel olarak çalışan ve kendi işini kurmak isteyen profesyoneller için tasarlanmıştır. Eğitim programına katılan lojistik profesyonelleri eğitim programı ve mentorluğunun ardından kendi şahıs şirketlerini açarak, yurtiçi kara yolu taşımacılığı işinde «Yük sahibi» ile doğru «Taşımacıyı» buluşturarak, taşımayı yönetir ve bu hizmetten ticari gelir elde eder hale getirmek istiyoruz.

Ücretsiz Eğitim ve H1 Yetki Belgesi Bedeli Desteği

DIGINAK | Dijital Nakliye olarak; eğitim programını başarılı derece ile tamamlayan katılımcılara; Ulaştırma bakanlığından alınacak “H1 Yetki belgesi bedelinin karşılayarak güçlü bir destek sunacağız. Ardından işlerini yönetmek için taşımacılık yönetim yazılımını ücretsiz kullanımlarına sunacağız ve işlerine başlayabilmeleri için gerekli olan bireysel nakliyeci navlunlarını ödeyeceğiz. Bunun yanı sıra bu yolculukta sürekli yanlarında kendilerine koçluk ve mentorluk yapacağız. İlerleme kaydeden katılımcılar için DIGINAK platformuna yeni üye olan müşterileri kendilerine atayarak cirolarına ve gelirlerine destek olacağız.”

Başvuru İçin E-posta Gönderin

“Bu projemiz ile kısa vadede depremden etkilenen lojistik profesyonellerine bulundukları yerlerden herhangi bir ofise gitmeden bir bilgisayar ve cep telefonu ile gelir elde etmeleri ve ayaklarının üzerinde durmalarına katkı sağlamak istiyoruz” şeklinde konuşan Karaca sözlerine şöyle son verdi:

“Orta ve uzun vadede lojistik profesyonellerin sektöre sahaya daha yakın olarak ve operasyonel bir şekilde katkı sağlamalarını hedefliyoruz. Eğitime katılmak isteyen adaylar başvurularını pro-forwarder@diginak.com mail adresine yapabilirler. Bu mailde bizimle özgeçmişlerini, niyet mektuplarını ve depremden etkilenildiğini gösterir beyanı paylaşmaları yeterlidir.”

Limited Şirkete Dönüşen İş Ortaklığının, İş Deneyim Belgesi Kullanılabilir mi ?

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; Çanakkale İl Sağlık Müdürlüğü tarafından  07.09.2022 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Müdürlüğümüze Bağlı İlçe Sağlık Tesisleri İçin Malzeme Dahil Yemek Hazırlama, Pişirme, Dağıtım ve Sonrası” ihalesine ilişkin olarak Öz Aras Kurumsal İth. İhr. Ltd. Şti. – Özçelik Sosyal Hizmetler Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. – Self Servis Kurumsal Hizmetler Ltd. Şti. İş Ortaklığı’nın 26.12.2022 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun, idarenin 13.01.2023 tarihli yazısı ile reddi üzerine, başvuru sahibince 09.01.2023 tarih ve 72307 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 09.01.2023 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulmuştur.

İtirazen şikâyet dilekçesinde özetle, İdarenin tekliflerini değerlendirme dışı bırakma işleminde yasalara aykırı, eksik ve yanlış bilgiler olduğu, sunulan iş bitirme belgesinin Name Kurumsal Yem. Gıda Temz. Mad. İnş. Turz. Ltd. Şti.- Atisal Kurumsal Hizmetler Gıda Temizlik İnşaat Otomotiv Sanayi Tic. Ltd. Şti. adi ortaklığı ticari işletmesine ait olduğu, söz konusu iş ortaklığında Name Kurumsal Yemek Gıda Temizlik Maddeleri İnşaat Turizm Limited Şirketinin %99 oranında, Atisal Kurumsal Hizmetler Gıda Temizlik İnşaat Otomotiv Sanayi Ticaret Limited Şirketinin ise %1 oranında ortaklığı olduğu, belgenin idare tarafından EKAP üzerinden düzenlendiği, 03.01.2018 tarih ve 9486 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde Name Kurumsal Yem. Gıda Temz. Mad. İnş. Turz. Ltd. Şti.- Atisal Kurumsal Hizmetler Gıda Temizlik İnşaat Otomotiv Sanayi Tic. Ltd. Şti. adi ortaklığı ticari işletmesinin unvan değişikliği yaparak Name Atisal Kurumsal Yemek Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne dönüştüğünün iş deneyim belgesinin açıklama kısmında belirtildiği,

İş ortaklığının ticari işletmeye dönüştürülmesinin 17.12.2017 tarihinde ticaret siciline tescil ettirildiği ve 21.12.2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde de ilan ettirildiği, bu ticari işletmenin nevi değişikliği yaparak limited şirket olarak 29.12.2017 tarihinde tescil ettirildiği ve 03.01.2018 tarihindeki sicil gazetesinde de yayınlandığı, ortaklık oranı ve ortaklığı oluşturan ortakların kuruluştan beri var olan ortaklık oranlarını 19.08.2019 tarihine kadar korumuş oldukları, bu tarihte; Name Kurumsal Yemek Gıda Temizlik Maddeleri İnşaat Turizm Limited Şirketi’nin %99 orandaki hissesini Hamza Yavuz’a devrettiği, 13.11.2019 tarihli ve 9950 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde “Name Atisal Kurumsal Yemek Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin” unvan değişikliği yaparak “Diler Toplu Yemek Limited Şirketine” dönüştüğü, yine 11.08.2021 tarihli ve 10385 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi incelendiğinde “Diler Toplu Yemek Limited Şirketinin” tescil olan hususlar başlığında, birleşme nedeniyle infisah (devrolunan) ifadesinin yer aldığı, devralan firmanın ticaret unvanının ise Öz Aras Kurumsal İthalat İhracat Limited Şirketi olduğu, Kamu İhale Kurulunun 2009/DK.D-143 sayılı kararı uyarınca Öz Aras Kurumsal İthalat İhracat Limited Şirketi tarafından sunulan iş deneyim belgesinin yasalara uygun bir belge olduğu,

Firmalarının ana iştigal konusunun kurumlara toplu yemek hizmeti vermek olduğu, firmalarının iş bitirme belgesinin mevzuat uyarınca işin bitiminden itibaren 5 yılın sonunda geçerliliğini yitireceği, yani iş bitirme belgelerinin geçerliliğinin 31.12.2022 tarihinde sona ereceği, itirazen şikâyetlerine konu olan idarenin düzeltici işlemine dayanak etmiş olduğu Kamu İhale Kurulunun kararında firmalarının iş bitirme belgesinin uygun olmadığının belirtilmiş olmasının diğer firmalar tarafından aleyhlerine delil olarak kullanılması neticesinde zarar gördükleri, Kamu İhale Kurumu kararlarında özellikle iş deneyim belgesinin iş ortakları tarafından mükerrer kullanımı ve çoğunluk hisselerinin en az bir yıl korunması hususunun yer aldığı, söz konusu iş deneyimi belgesinin yukarıda açıkladıkları nedenlerle mükerrer kullanımının söz konusu olmadığı gibi ilk ortaklığın yaklaşık bir buçuk yıl, ikinci ortaklığın yaklaşık 2 yıl sürdüğü, birleşmeden sonra da bir yıldan fazla süre geçtiği, Ticaret Bakanlığına konu ile ilgili yaptıkları başvuruya dair Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün nevi değişikliği ile ilgili resmi görüş yazısını ek olarak sundukları iddialarına yer verilmiştir.

01.02.2023 tarihli ve  2023/UH.II-246 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

………………; Türk Ticaret Kanunu’nun “IV – Tür değiştirme 1. Genel hükümler” başlığı altında yer alan 180’inci maddesinde, bir şirketin hukuki şeklini değiştirebileceği ve yeni türe dönüştürülen şirketin eskisinin devamı olduğu, 181’inci maddesinde ise, “Geçerli tür değiştirmeler” başlığı altında sayma yöntemiyle bir sermaye şirketinin dönüşebileceği sermaye şirketi türleri sayılmış, 182 ilâ 193’üncü maddelerde ise tür değiştirmeye ilişkin diğer hususlar düzenlenmiştir. Tür değiştirmeye ilişkin düzenlemelerin yer aldığı 180 ilâ 193’üncü maddelerde ticari işletmenin tür değiştirmesine ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiş, genel düzenlemelerden hariç olarak 194’üncü maddesinde özel bir hüküm yer almıştır.

Bu şekildeki düzenlemeden kanun koyucunun ticari şirketlerin tür değiştirmesiyle ticari işletmenin tür değiştirmesini aynı nitelikte görmediği anlaşıldığından, doğrudan bir atıf olmadıkça tür değiştiren ticari işletmelere diğer hükümlerin kıyasen uygulanamayacağı ve kamu ihale mevzuatı açısından yeni bir şirket kurma yoluyla oluşan şirketin, ticari işletmenin devamı olduğunun kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.

Somut olayda iki limited şirket tarafından iş ortaklığı olarak teklif verilmiş ve sözleşmeye bağlanmış bir ihalede, iş deneyim belgesinin bu iş ortaklığının adına düzenlenmesi söz konusudur.

Name Kurumsal Yem. Gıda Temz. Mad. İnş. Turz. Ltd. Şti., Atisal Kurumsal Hizmetler Gıda Temizlik İnşaat Otomotiv Sanayi Tic. Ltd. Şti.den oluşan Name Kurumsal Ltd. – Atisal Kurumsal Ltd. Adi Ortaklığının sonrasında Name Atisal Kurumsal Yemek Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olmasıyla, elde edilen iş deneyim belgesinin tamamının Name Atisal Kurumsal Yemek Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine geçmeyeceği, kamu ihale mevzuatı açısından Name Atisal Kurumsal Yemek Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin, Name Kurumsal Ltd- Atisal Kurumsal Ltd. Adi Ortaklığı ticari işletmesinin devamı olduğunun kabul edilemeyeceği, dolayısıyla söz konusu şirketin sonrasında unvan değişikliği yoluyla Diler Toplu Yemek Limited Şirketine dönüşmesi ve anılan şirketin Öz Aras Kurumsal İth. Ltd. Şti. tarafından devralınması sonrasında, başvuruya konu ihaleye teklif veren Öz Aras Kurumsal İth. Ltd. Şti.nin şikâyete konu iş deneyim belgesini iş deneyimini tevsik amacıyla kullanamayacağı, aksi takdirde iş deneyim belgesi adına düzenlenen adi ortaklık niteliğindeki iş ortaklığının limited şirkete dönüşmesinden sonra limited şirketin adi ortaklığa ait iş deneyim belgesini kullanması, aynı zamanda adi ortaklığı kuran her iki şirket tarafından da ortaklık oranlarına göre aynı iş deneyim belgesinin mükerrer olarak kullanılması durumunu ortaya çıkarabileceğinden söz konusu husus kamu ihale mevzuatında yer alan tüzel kişiliklerin katılacakları ihalelerde bu belgelerin tüzel kişilik adına kullanılabilmesi için belge sahibinin en az bir yıldır tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip olması hükmünü de geçersiz bırakacağı anlaşıldığından anılan isteklinin iş deneyimini tevsik için sunduğu belgenin şikâyete konu ihalede uygun görülmemesi işleminin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Mehmet ATASEVER

Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen

İş Dünyasına 20 Maddelik Yol Haritası

“Güçlü Dayanışma, Mesleki Gelişim” diyerek faaliyetlerini yürüten İnsan Kaynakları Meslek Derneği (İKMD), merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan, 10 ilimizde can kayıpları ve yıkıma yol açan deprem felaketinin ardından çalışma hayatına yönelik 20 maddelik bir bildirge yayınladı. 

Uzun vadeli çözümlerin önemine dikkat çeken İKMD, hazırladıkları 20 maddelik bildirgeyle, normal yaşama dönüş için şimdiden planlamaların başlatılmasını ve gerekli düzenlemelerin vakit kaybetmeden yapılmasını öneriyor. Tüm afet durumları için işverenin ve çalışanların haklarını belirleyen maddelerin çalışanların sözleşmelerine tanımlanması gerektiğinin altının çizildiği bildirge, depremzedelerin yeniden iş hayatına uyum sağlamalarına yardımcı olmak, işverenlerin ve kamu kurumlarının bu zorlu süreçte depremzedelere destek olmalarını teşvik etmek adına iş dünyasına yönelik bir yol haritası sunuyor.

“Toparlanma zaman alacaktır” 

İnsan Kaynakları Meslek Derneği Kurucu Başkanı, MAN Türkiye A.Ş. İnsan Kaynakları Direktörü Mustafa İskifoğlu, hazırladıkları bildirgeye ilişkin yaptığı açıklamada, “Dünya çapında ülkeler, felaketlerden ders aldıkça, afet yönetimi uygulamalarını yenilediler. Bir sonraki afetin ne olacağını ve ne zaman geleceğini bilmiyoruz, ancak hayatta kalmak ve etkisini en aza indirmek için harekete geçebiliriz. 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem, sadece maddi kayıplara neden olmakla kalmamış, aynı zamanda yüzbinlerce insanın hayatını etkilemiştir. İnsan Kaynakları Meslek Derneği olarak depremzedelerin hayatlarını yeniden kurabilmeleri için işe ve normal hayata geri dönmelerine yardımcı olmak, bizim öncelikli hedefimizdir. Bu süreci hızlandırmak ve desteklemek adına İKMD Yönetim Kurulu, İcra Kurulu ve İKMD üyesi İnsan Kaynakları profesyonelleri ile 20 maddelik yol haritasını içeren bir bildirge hazırladık” dedi.

“İşyerimizi depreme hazırlamak, evimizi hazırlamak kadar önemlidir” 

İnsan Kaynakları Meslek Derneği İcra Kurulu Üyesi, Stratejik Yönetim Danışmanı Canan Duman her şirketin tüm çalışanlar tarafından açıkça bilinen acil eylem, tahliye planlarına sahip olması ve bunları uygulaması gerektiğini hatırlatarak, “Depremler evde veya işte büyük hasara neden olabileceğinden, kimsenin zarar görmemesi için önceden planlama yapmak panik ve kaostan kaçınmaya yardımcı olur. Hazırlık anahtardır. Ne yazık ki, birçok işletme bu tür bir doğal afete hazırlıklı değil ve çalışanlarını risk altında bırakıyor. Oysa işyerlerini hazırlamak, evimizi hazırlamak kadar önemlidir. Şimdiden planlama yapmak, çalışanların güvenliğini artırabilir ve olaydan sonra iş sistemlerinin çalışır durumda kalmasına yardımcı olabilir. Depreme hazırlanmanın zamanı gelecek hafta veya gelecek ay değil, ‘hemen’dir” şeklinde konuştu. İşletmelerin afet fonu oluşturmasına da vurgu yapan Duman; “Şirketler, pandemide de deneyim ettiği gibi faaliyetlerini aksatacak bir vaka ya da afet gerçekleşmeden önce gelir elde edememe durumuna karşılık olarak bir kenara bir afet fonu ayırmalıdır” dedi.

İnsan Kaynakları Meslek Derneği Deklarasyonu:

  1. İşverenler ve kamu kurumları, çalışanların iş sözleşmelerine tüm afet durumları (deprem, sel, yangın, salgın vb.) için işverenin ve çalışanların haklarını belirleyen maddeleri tanımlamalıdır.
  2. İşverenler depremde işini kaybedenlere yönelik öncelikli istihdam politikalarını belirlemeli, işe alımlarda depremden etkilenenlere öncelik verilmelidir.
  3. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan; 50 ve üzerinde işçi çalıştıran özel sektör iş yerlerinde yüzde üç engelli çalıştırma yükümlülüğü gibi depremzedeler için de işverenlere belirli bir oranda depremzede çalıştırma yükümlülüğü getirilmelidir.
  4. 7103 ve 7166 sayılı kanunlar kapsamında 4447 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. maddede olduğu gibi depremzedeler için ücret desteği ve sigorta prim desteği uygulaması hayata geçirilmelidir.
  5. 6486 sayılı Kanun kapsamında yer alan 6 puanlık bölgesel teşvik uygulaması, deprem felaketinin yaşandığı 10 ilde tekrar uygulanmaya başlanmalıdır.
  6. Afet bölgesindeki demografik yapıyı korumak için depremden etkilenen 10 ilde istihdam koşullarının sağlanmasına yönelik teşvik ve çalışmalar ivedilikle başlatılmalı, deprem bölgesinde zarar gören işletmeler desteklenmelidir.
  7. İşverenlerin halihazırda var olan yatırım planlarını afet bölgelerinde gerçekleştirmeleri durumunda ilave teşvikler sağlanmalıdır.
  8. Depremzedeler için COVID-19 Zorlayıcı Sebep Gerekçeli Kısa Çalışma Ödeneği uygulaması gibi tekrar kısa çalışma ödeneği uygulaması başlatılmalıdır.
  9. 5510 sayılı Kanun’un Ek 23. maddesinde yer alan, maden işlerinde meydana gelen iş kazaları sonucunda vefat eden sigortalının; genel sağlık sigortası primi dâhil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve prime ilişkin her türlü borçların terkin edilmesi ve ölüm tarihinde sigortalıya ilişkin şartlar aranmaksızın hak sahiplerine aylık bağlanması uygulaması deprem felaketinde hayatını kaybedenlerin hak sahipleri için de uygulanmalıdır.
  10. Depremden etkilenen illerde ihtiyaç duyulacak işgücü için İş-Kur il müdürlüklerinde başvuru merkezlerinin oluşturulması, afet bölgesinde faaliyet gösteren işverenler için tüm ulusal ve yerel iş arama sitelerinde ücretsiz işe alım ilanlarının yayınlanması sağlanmalıdır.
  11. Türkiye İş Kurumu’nda depremzedelere yönelik ayrı özgeçmiş havuzu oluşturulmalı ve önceliklendirilmelidir.
  12. İstihdam sürecinde mesleki eğitime ve yetkinliğe ihtiyaç duyan depremzedeler için özel burslar sağlanmalı ve özel ek kontenjanlar tanımlanmalıdır.
  13. Özel sağlık sigorta şirketleri ve Sağlık Bakanlığı tarafından, sağlık sigortalarını destekleyici politikalar belirlenmeli, depremzedelerin ve birinci derece yakınlarının 1 yıl boyunca sağlık giderleri karşılanmalıdır.
  14. Şirketler elementer (hayat dışı) sigortalı olmaya özendirilmeli, sigortalı olan işletmelerin mevcut sigorta poliçeleri incelenerek afet durumlarını kapsayacak şekilde genişletilip güncellenmesi sağlanmalıdır.
  15. İşverenler afet prosedürlerini oluşturmalı, ayni ve nakdi yardımlar (kira, taşınma, eşya, erzak yardımı vb.), idari izin, afete yönelik ek ödenek bütçe/fonları (eğitim, sağlık, uzaktan çalışma, vb.) belirlenmelidir. Belirlenecek bu yardımlara ilişkin işverenleri teşvik etmek adına gelir vergisi ve sigorta primleri açısından muafiyet uygulanması sağlanmalıdır.
  16. Depremzedeler için uzaktan çalışma modelleri hayata geçirilmelidir.
  17. İşverenlerce depremzedelere yapılan her türlü nakdi ve/veya ayni yardımlara depremzedelerin vergi dilimlerinin değişmemesi ve yıl içerisinde daha yüksek oranda vergi kesintisi uygulanarak mağduriyet oluşmaması adına gelir vergisi ve sigorta primleri açısından muafiyet uygulanmalıdır.
  18. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 40. maddesinde yer alan; “iş yerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler dolayısıyla çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenmesi” hükmündeki 1 haftalık süre depremzedeler için uzatılmalıdır.
  19. İşletmelerin afet fonu oluşturması teşvik edilmelidir.
  20. İşletmeler acil durum planı hazırlamaya yönlendirilmelidir.

Ölçerken Yanılmak

İşletmecilik literatürünün önde gelen isimlerinden Peter Drucker’a atfedilen, ancak kendisi tarafından söylenmemiş olduğu da belirtilen (1) “Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz” düşüncesi, bir şekilde fazlasıyla dikkat çekmiş ve genel olarak benimsenmiştir. Sonuçta işletmelerin performansları ve ekonomi ile ilgili diğer faaliyetler birçok gösterge ile ölçülmeye çalışılmaktadır.

Ölçme ve yönetme arasındaki ilişkinin mutlak doğruluğu birçokları tarafından artık sorgulanmamaktadır. Ancak bu ölçme tutkusunun birçok göstergenin ortaya çıkmasına neden olduğu da görülmektedir. Öyle ki, 17.000 tane temel performans göstergesinin yalnızca konularına göre sınıflandırılarak listelenmesinden ibaret olan bir kitap bile bulunmaktadır (2).

Ölçmeye olan bu tutku, çeşitli açılardan eleştirilmektedir. Bu eleştirilerin en ünlülerinden biri, ismini Vietnam Savaşı sırasında 1961-1968 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı olarak görev yapmış bulunan Robert McNamara’dan alan, “McNamara Yanılgısı”dır. Bu duruma “nicelik yanılgısı” adı da verilmektedir (3).

Robert McNamara, gerek eğitimi gerekse de kariyeri ile tam bir şirket yöneticisidir. Zaten literatürde “McNamara Yanılgısı” olarak isimlendirilen sorun da McNamara’nın döneminin anlayışına uygun olarak fazlasıyla sayılara, ölçümlere ve göstergelere kafayı takmış olmasından ve yalnızca bunların doğru oldukları ve gerçeği gösterdikleri inancından kaynaklanmaktadır. Sonuçta, ölçümler ve göstergeler gerçek hayatla uyuşmamış ve Amerika Birleşik Devletleri açısından Vietnam savaşı başarısızlıkla sonuçlanmıştır (4).

McNamara Yanılgısı olarak isimlendirilen sorun, temelde asıl önemli olanı tanımlayıp ölçmek yerine, kolaylıkla tanımlanıp ölçülebilene odaklanmaktan kaynaklanmaktadır (5, 6).

McNamara Yanılgısındaki süreç basitçe şu şekilde işlemektedir (6):

  1. Önce en kolay ölçülebilene odaklanılır. Elde edilen sonuç ilk etapta iş gördüğü için başka unsurlara odaklanılmaz.
  2. Sonraki aşamada kolaylıkla ölçülemeyen unsurlar ya tamamen göz ardı edilir ya da bunlar için keyfe keder nicel bir değer verilir.
  3. Takip eden süreçte kolaylıkla ölçülemeyen unsurlar önemsiz olarak kabul edilir.
  4. Nihayetinde kolaylıkla ölçülemeyen unsurların aslında var olmadıkları ileri sürülür.

Ölçmek, mevcut durumla ilgili fikir vermenin ötesine geçmediği sürece yöneticilere durum hakkında bilgi vermesi bakımından önemlidir. Ancak çok fazla değişkenin bulunduğu ve bugünkü gibi koşulların sürekli değiştiği bir iş ortamında yalnızca ölçümlere ve göstergelere dayanarak gelecekle ilgili karar almak son derece yanıltıcı olabilir (7).

Kısaca belirtmek gerekirse, ölçmek değil ölçümün nasıl yapıldığı ve yorumlandığı önemlidir. Elde edilen verilerin ve sonuçların yalnızca mevcut durumu özetlediğini, neden ve nasıl gibi soruların yanıtlarının aslında genellikle yönetim tarzları, örgüt kültürü ve motivasyon gibi çoğunlukla göz ardı edilen noktalarda bulunduğunu kabul etmek gerekir.

Prof. Dr. Umut OMAY

 

Kaynaklar:

(1) Zak, P. (2013), “Measurement Myopia”, Çevrim içi: https://www.drucker.institute/thedx/measurement-myopia/, (15.02.2023).

(2) Baroudi, R. (2010), KPI Mega Library: 17,000 Key Performance Indicators, Scotts Valley.

(3) “McNamara Fallacy”, Çevrim içi: https://en.wikipedia.org/wiki/McNamara_fallacy, (15.02.2023).

(4) “The McNamara Fallacy”, Çevrim içi: https://mcnamarafallacy.com, (15.02.2023).

(5) Chown, A. (1994), “Beyond Competence?”, Journal of In-Service Education, 20 (2), p. 165.

(6) Green, J. and South, J. (2006), Evaluation, Open University Press, Berkshire, p. 46.

(7) Morrison, R. (2022), “Learn To Run Before You Robot”, https://www.forbes.com/sites/forbeshumanresourcescouncil/2022/05/11/learn-to-run-before-you-robot/?sh=4bae9e9d142c, (14.02.2023).

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Deprem Nedeniyle Çalışamayan İşçiye Bekleme Süresinde Ücreti Nasıl Ödenmelidir ?

Öncelikle meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyorum. Acımız çok büyük ancak bu badireyi hep birlikte ülke olarak atlatacağımıza ve yaralarımızı saracağımıza inanıyorum.

İş hukuku uygulamasında sel, kar, deprem gibi doğal olaylar nedeniyle ulaşımın kesilmesi, salgın hastalık sebebiyle karantina uygulaması gibi durumlar zorlayıcı nedenler olarak kabul edilmektedir.

Zorunlu nedenle çalışamayan ya da herhangi bir nedenle çalıştırılamayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar yarım ücret ödenmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 40 ıncı maddesinde ön görülmüştür.

Madde metninde belirtilen yarım ücretten 4857 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen genel anlamda ücretin yarısını anlamak gerekir. Kanunun bu maddesi, 4857 sayılı Kanun’un 24-III ve 25-III maddelerinde yer alan zorlayıcı nedenlerle çalışamayan ve çalıştırılamayan işçilerden söz etmektedir.

Zorlayıcı nedenlerden dolayı işyerinde faaliyetin durması halinde, işçiye bir haftalık süre için yarım ücret ödenir. Bir haftalık durma süresinden sonra işçi, iş sözleşmesini 4857 sayılı Kanun’un 24-III maddesi gereğince feshetmekte serbesttir. Dilerse yeniden işin başlamasına kadar bekleyebilir. Bu bekleme süresinde işçinin iş sözleşmesi askıda kalır. İşverenin yarım ücret ödeme yükümlülüğü bir haftaya kadardır.

4857 sayılı Kanun’un 25-III maddesine göre zorlayıcı nedenlerde, işçinin kendisi ile ilgili olup, onun işyerine devamını engelleyen nedenlerdir. Örneğin; işçinin işine devamını olanaksız kılacak biçimde yaşadığı bölgede deprem meydana gelmesi, evini su basması, evinde yangın çıkması, tutuklanması ya da sıkıyönetim bölgesi dışına çıkarılması gibi durumlar zorlayıcı nedenlerden sayılmaktadır. Bu durumlardan dolayı işine gidemeyen işçinin iş sözleşmesi 25 inci maddenin II. bendinin (g) fıkrası gereğince bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedilemez. Zorlayıcı nedenler, önceden bilinip önlem alınmasına imkan vermeyen olaylardan kaynaklandığından, işçinin durumunu zamanında işverene bildirmesi de mümkün olmayabilir. Bu durumdan ötürü işine devam edemeyen işçiye bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenir. Anılan bir haftalık süreye, 4857 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi gereğince hafta tatilleri de girer.

Yargıtay’a göre de ”4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (III) numaralı bendinde, işçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması halinde, işverenin derhal fesih hakkının olduğu açıklanmıştır.

İşçiyi çalışmaktan alıkoyan nedenler, işçinin çevresinde meydana gelmelidir. İşyerinden kaynaklanan ve çalışmayı önleyen nedenler bu madde kapsamına girmez. Örneğin işyerinin kapatılması zorlayıcı neden sayılmaz (Yargıtay 9.HD. 25.4.2008 gün 2007/16205 E, 2008/10253 K.). Ancak, sel, kar, deprem gibi doğal olaylar nedeniyle ulaşımın kesilmesi, salgın hastalık sebebiyle karantina uygulaması gibi durumlar zorlayıcı nedenlerdir.

İşyerinden kaynaklanan zorlayıcı nedenler ise değinilen madde kapsamında olmayıp, aynı Kanunun 24/III maddesinde düzenlendiği üzere işçiye derhal fesih hakkı veren nedenlerdir.

4857 sayılı Yasanın 40’ıncı maddesi uyarınca, işçiye zorlayıcı nedenlerle Kanunun 25/III maddesi kapsamında kalan “çalışılmayan süreler” için yarım ücret ödenir. İşçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25/III bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Ancak, 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi gerekir[1].

Sonuç olarak, meydana gelen deprem nedeniyle çalışamayan ya da işyerinin depremden etkilenmesi nedeniyle çalıştırılamayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar yarım ücret ödenir (İşK. m.40). Bu bir haftalık süreye hafta tatili de girer (İşK. m.46). Nitekim işçinin işe devamını olanaksız kılacak deprem zorlayıcı neden sayılır ve işe gidememesi bu kapsamda değerlendirilir. Zorlayıcı nedenler, önceden bilinip önlem alınmasına imkan vermeyen olaylardan kaynaklandığı için işçinin durumunu zamanında işverene bildirmesi de mümkün olmayabilir. İşçi, dilerse yeniden işin başlamasına kadar bekleyebilir. Bu bekleme süresinde işçinin iş sözleşmesi askıda kalır. Bir haftalık bekleme süresinden sonra işçi dilerse, iş sözleşmesini feshetmekte serbesttir (İşK. m.24/III).

Lütfi İNCİROĞLU

 

[1] Y9HD.9.5.2016 T., E.2016/7176, K.2016/11447 Legalbank.

Satınalma Dergisi 2023 Şubat 122.Sayı

Değerli yöneticiler,
Şubat 2023 sayımız yine dopdolu. Dergi içeriği günden güne genişliyor. Satınalma ve tedarik zinciri iş çevresini ilgilendiren gelişmeleri derinlemesine analiz etmeye gayret gösteriyoruz. Kıymetli öğretim üyeleri ve alanında uzman yöneticilerimizin kaleme aldığı yazılar büyük beğeni topluyor. Katkı veren tün yazarlarımıza teşekkür ederim. Bu sayımızdan başlayarak Tedarik Zinciri Gündem klasörüne dergi ekinde yer vereceğiz.

Tedarik Zinciri Klasöründe Neler Var?

Yöneticilerin zaman yönetimine uygun daha çok sunum tarzında grafiklerden oluşan bir klasör hazırladık. Amaca uygun bir şekilde ilerlesin ve şirket içerisinde paylaşılsın istedik. Şubat klasörümüzde öne çıkan başlıklar:

  • PMI Satınalma Yöneticileri Endeksi (Küresel ve Ülkeler)
  • 2023 Küresel Risk Değerlendirme Matrisi
  • Konteyner Endeksleri ve Trend Analizi
  • Havayolu Taşıma Eğilimleri

Şirketlerle İş Birliklerimiz Artıyor.

Filo Akademisi Kuruldu.

Satınalma Dergisi ve Dolunay Filo iş birliği ile Filo Akademisi’ni kurduk. Dolunay Filo sahibi Ahmet Albayrak ile uzun zamandır üzerinde çalıştığımız konuyu olgunlaştırma fırsatı bulduk. Şirket araçlarının verimli işletilmesi ve filo operasyon yönetimi üzerine eğitimler düzenleyeceğiz. Ayrıntılı bilgiyi https://filoakademisi.com.tr web sitesinde bulabilirsiniz.

Ünsped Liderliğinde 5. Dönem Sertifika Programı Başarı ile Tamamlandı.

ÜNSPED Gümrük Müşavirliği liderliğinde, iş imkânı sunan 5.Dönem Uygulamalı GÜMRÜK ve DIŞ TİCARET UZMANLIĞI Sertifika Programı başarı ile tamamlandı. Yeni döneme ön kayıt için İstanbul Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi https://sem.istanbul.edu.tr web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Talep Havuzu (RFQ) ile Ürün ve Firma Araştırma Hizmeti

Ürün ve firma arayışında olan yöneticilerimiz ücret ödemeden taleplerinizi sisteme  https://satinalmadergisi.com/talep-formu/ girebilirsiniz. Farklı sektörlerde çok sayıda talep almaya başladık. Teşekkür ederiz.

E-Ticaret Mağazamızla Yeni Bir Satış Kanalı Oluşturun.

Mağazamız https://satinalmadergisi.com/magaza/ adım adım büyüyor.
B2B odaklı tüm şirketlerimizin bu mağazada yer almasını istiyoruz.

Şirket Dergi aboneliği ile ekibinizin mesleki yetkinliklerinizi yükseltin

Satınalma ve tedarik zinciri ekibinizin mesleki gelişimi için bir adım atın. Departmanlar olarak tüm dergi arşivine (122 sayı), mesleki raporlarına ve bir yıl boyunca 12 sayıya erişim sağlayın. Dijital dergi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE

Satınalma dergi ailesi olarak, 6 Şubat 2023 tarihinde tüm ülkemizi yasa boğan depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, aile ve yakınlarına başsağlığı, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz.

Prof. Dr. Murat Erdal
Editör

editor@SatinalmaDergisi.com

 

İNSAN KAYNAKLARI (HR) – Mesleki Gelişim ve Yönetsel Yetkinlikler için
Eğitim Kataloğu:

https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf 

İletişim:

dergi@SatinalmaDergisi.com

(546) 740 10 10 ve (212) 509 56 56