İşletme Yönetim Bulmacası No:10

ÖDÜLLÜ İŞ BULMACASI 10. Hafta

Yöneticiler için özel hazırlandı.
Güzel bir mola verin. Zihinsel bir tazeleme için bulmaca çözün.
İş hayatı odaklı bulmaca için zaman ayırın.

Haftanın bulmacasını çözmek için https://satinalmadergisi.com/bulmaca10/ 
TIKLAYIN.

İnteraktif şekilde web sitesi üzerinde veya kağıt çıktıda (PDF) çözebilirsiniz.

Her pazartesi bir bulmaca sizi bekliyor.
Kolaylıklar dileriz. Prof. Dr. Murat ERDAL

Geçmiş ve güncel tüm bulmacaları çözmek için;

https://satinalmadergisi.com/bulmacalar/
Ödül: 1 Kişiye Satınalma Dergisi Dijital Aboneliği.
Çözümünüzü dergi@satinalmadergisi.com a gönderin.

Business Crossword Puzzle No:10 by www.SatinalmaDergisi.com

10 Çalışana Yönelik Şirket Aboneliği ile Ekonomik Avantaj Elde Edin.

Kurumunuzun yetkinliklerini yükseltin.

Şirket olarak tüm dergi arşivine (113 sayı), araştırma raporlarına ve bir yıl boyunca 12 sayıya dijital erişim sağlayın. Dijital şirketi aboneliği için https://satinalmadergisi.com/dijital-islem-merkezi/ sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

#business  #crossword #puzzle #manager #learning

Tedarik zinciri zorlukları sonunda Tesla’yı yakaladı

Tesla Model 3 otomobillerinin bir serisi Şangay Gigafactory'den çıkıyor.

Tesla’nın üç aylık otomobil üretimi, 2022’nin ilk çeyreğinde düştü – pandeminin başlangıcından bu yana ilk düşüş. Elektrikli otomobil üreticisi, çip sıkıntısına ve deniz limanlarındaki tarihi kilitlenmeye rağmen, pandeminin ilk iki yılında üretimini üç katına çıkarmayı başardı. Ancak tedarik zinciri zorlukları nihayet Tesla’nın hızlı üretim büyümesini yakaladı ve durdurdu.

Tesla, yavaş üretim büyümesi için Şangay kilitlenmelerini suçluyor

Tesla CFO’su Zach Kirkhorn, 20 Nisan’da yatırımcılarla yaptığı bir görüşmede, Tesla’nın ilk çeyrekteki üretim rakamlarını düşürmek için “Şangay fabrikamızdaki ve covid nedeniyle yakındaki tedarikçilerdeki kapanmalar da dahil olmak üzere çok sayıda tedarik kesintisini” suçladı. Çinli yetkililer, 28 Mart’ta covid salgınlarına yanıt olarak şehirde kısıtlayıcı karantina önlemleri uygulamaya başlamıştı.

Kirkhorn, “Şanghay’daki fabrikamızda yaklaşık bir aylık imalat hacmimizi kaybettik” dedi. “Üretim sınırlı seviyelerde devam ediyor ve mümkün olan en kısa sürede tam üretime geri dönmek için çalışıyoruz.” CEO Elon Musk, Tesla’nın otomobil üretiminin muhtemelen 2022’nin ikinci çeyreğinde sabit kalacağını, ancak yılın ikinci yarısında hızlı büyümeye geri döneceğini söyledi. Şirket, 2022’de 1,5 milyondan fazla araç üreteceğini tahmin ediyor.

Ancak bu, Şanghay’ın genişletilmiş karantinasından sorunsuz bir çıkış yapmasına ve Tesla’nın Austin ve Berlin’deki yeni fabrikalarının parçalara kesintisiz erişime sahip olmaya devam etmesine bağlı. Musk, “[Şangay kilitlenmesi] devam ederse, Çin’de tedarik edilen ve başka yerlerdeki üretimi etkileyecek bazı parçalar var” dedi. “Ancak tüm göstergeler GigaShanghai’ın üretime geri döndüğü ve tedarikçilerimizin de olduğu yönünde, bu yüzden bunun büyük bir sorun olacağını düşünmüyoruz.”

Tesla Model 3 otomobillerinin bir serisi Şangay Gigafactory’den çıkıyor.

Tesla’nın karı, tedarik zorluklarına rağmen rekor kırdı

Tesla’nın tedarik zinciri mücadelelerine rağmen, şirket% 19,2’lik bir faaliyet marjı ile 3,6 milyar dolarlık rekor bir faaliyet karı bildirdi. Kirkhorn, şirketin düşen araç üretimine rağmen kârını artırabildiğini, çünkü Tesla’nın ilk çeyrekte sattığı otomobillerin karmasının daha karlı olan Model Y’ye doğru evrildiğini söyledi.

Çeyrek dönemlere göre Tesla’nın Karlılığı

Tesla, elektrikli araç (EV) satışlarının patlamasından para kazanmayı başardı. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, küresel olarak, EV’ler için pazar payı 2020’de % 4,11’den 2021’de % 8,57’ye iki katından fazla arttı. Bu, Tesla’nın değerlemesini diğer otomobil üreticilerinden daha fazla, 1 trilyon dolara çıkarmaya yardımcı oldu.

 

Şanghay’ın kilitlenmesi Temmuz ayında ABD limanları için tekrar sorun yaratacak

Şanghay’daki Covid kilitlenmeleri, geçen yılki tıkanıklık ve gecikmelerden yavaş yavaş kurtulurken ABD limanlarında yeni bir kaos yaratma tehdidinde bulunuyor.

Şanghay Limanı’nda bir konteyner denizi birikmiş durumda.

ABD’li karayolu nakliye şirketi JB Hunt’ın baş ticari sorumlusu Shelley Simpson, 21 Nisan’daki yatırımaı toplantısında, tedarik zincirlerinin geçen yıldan bu yana nakliye gecikmeleri ve işgücü kıtlığı açısından “geçici bir rahatlama” yaşadığını söyledi.

Geçen yılki tedarik zinciri krizi, Çin’in Yantian ve Ningbo limanlarındaki covid ile ilgili kilitlenmeler ve Süveyş Kanalı’nı bloke eden sıkışmış bir gemi de dahil olmak üzere bir dizi küçük aksaklığın sonucuydu. Şanghay kilitlenmesi, ekonomik problemleri yılın ortasına kadar uzatarak genel toparlanmayı geri getirebilir.

Şanghay Limanı’nda boşta olan gemiler

Şangay, pandeminin başlangıcından bu yana en kötü covid salgınının pençesinde. Yetkililer, sakinlerin çoğunu evlerine hapseden şehir çapında bir karantina uygulayarak yanıt verdiler, ancak işçilerin limanda “kapalı döngü” balonu içinde uyumalarını zorunlu kılarak kesintileri sınırlamaya çalıştılar.

Buna rağmen, gemiler daha yavaş yükleniyor ve boşaltılıyor. Şanghay’dan sevk edilen malların hacmi, Şanghay’da kısmi kilitlenmelerin başlamasından önceki gün olan 12 Mart ile 16 Nisan arasında % 23 düştü.

JB Hunt, Şanghay’ın bugün yaşadığı gecikmelerin Temmuz ayına kadar ABD’nin Batı Kıyısı’na yayılmasını bekliyor. Simpson, “Yaz aylarına girerken bunun çok daha kötüye gideceğini tahmin ediyoruz, dedi. 

 

İhracatta Neyi Biliyoruz ? – I

İHRACAT  

Çok kısa ve öz olarak anlatacak olursam ihracat denildiğinde ülkemizin kalkınması açısından, yurt dışına bağımlılıktan kurtulması, ekonomide refah düzeyine erişmek adına ülkemiz ürünlerinin yurt dışına satılması ve ülkemize döviz girdisi sağlanmasıdır.

İhracat yaparken sadece ülkemizde üretilen ürünlerin yurt dışına satmakla kalmayıp,

  • yurt dışından alınan hammaddelerin, ülkemiz tesislerinde işlenerek mamül hale getirilerek yurt dışına satılması,
  • yurt dışından alınan bir ürünün, hiçbir değişikliğe tabii tutulmadan direk olarak bir başka ülkeye satılması,
  • Ülkemizden serbest bölgelere mal satışı,
  • Ülkemiz limanları dahilinde mal satışı,
  • Hizmet ihracatı

Şeklinde ihracat kalemlerini saymamız mümkündür.

ÜLKEMİZDE İHRACAT İŞLEMLERİYLE İLGİLİ İHRACATÇIYA GEREKLİ İZİN VE BELGELERİ VEREN KURUMLAR

İhracat işlemleri ile ilgili formaliteler, gerekli teşvik ve izinlerin verilmesi ve desteklenmesi açısından bir ihracatçının muhatap olacağı kurumlar;

T.C. Ticaret Bakanlığı
T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı
TİM – Türkiye İhracatçılar Meclisi

bünyesinde görev yapan ihracatçı birlikleri görev almaktadırlar.

TİM’in Çobançeşme, İstanbul’da bulunan idari binası.

Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından tanıtılan ihraç edilecek Türk mallarına konulacak yeni logosu.

TİM’E BAĞLI İHRACATÇI BİRLİKLERİ LİSTESİ

İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği (İTKİB)

Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği

Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği

Uludağ İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği

Antalya İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği

Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği

Denizli Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Genel Sekreterliği

Karadeniz  İhracatçıları Birliği Genel Sekreterliği

Orta Anadolu İhracatçıları Birliği Genel Sekreterliği

Doğu Anadolu İhracatçıları Birliği Genel Sekreterliği

İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği

İstanbul İhracatçıları Birliği Genel Sekreterliği

Doğu Karadeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohum ve Mam. İhracatçıları Birliği, Genel Sekreterliği

Hizmet İhracatçıları Birliği

İHRACATIN TARAFLARI

İhracat yapacak olan dış ticaret tacirinin yurt içinde ve yurt dışındaki taraflarını şu şekilde saymamız mümkündür:

  • İhracatçı,
  • İhracatçının bankası,
  • İthalatçı,
  • İthalatçının bankası,
  • Komisyoncu (opsiyoneldir. Her zaman var olmayabilir)

Yukarıda saydığımız hususlar en basit anlamda bir ihracat işleminde taraf olan kişilerdir. Ancak bir ihracatın yapılabilmesi için küçük resimden bakmak yerine, büyük resimden bakılmalı çok temel anlamda ihracatçı, ihracatçının bankası, ithalatçı, ithalatçının bankası gibi hususların yanına;

  • Gümrükler,
  • Gümrük işlemlerini ifa eden gümrük müşavirleri,
  • Çeşitli illerdeki İhracatçı Birlikleri,
  • İzin ve belgelerin alınması ile ilgili görevli çeşitli kamu kurumları,
  • Bankalar,
  • Lojistik

Gibi kurumları eklememiz gerekecek.

Yukarıdaki kurumlardan hangisinin olmaması halinde ihracatımız yapılamaz hale gelir diye bir soruyu kendimize sorduğumuzda, tüm kurumların ihracat işleminde ve operasyonlarında önemli bir yeri olduğunun altını çizmek isterim. Bir ihracat işleminde tüm kurumların ortak katkıları olduğu bir gerçektir.

İHRACAT YAPABİLMEK ADINA

İşte tam da söylemek istediğim konu buydu. Risksiz ve sağlıklı bir biçimde ihracat yapmak isteyen bir ihracatçının;

  • Risksiz dış ticaretin kurallarını,
  • Hem ülkemizdeki, hem de yurt dışındaki Uluslararası Ticaret Odaları’nın çıkartmış olduğu kuralları,
  • Dış ticaretteki ödeme şekillerini,
  • Uluslararası ticarette malların teslim şeklinin kurallarını,
  • Finansman yönetimini,
  • İhracat teşviklerini,

İyi biliyor olacak.

Bu hafta ihracatın temel taşlarından bahsettim sadece. Ama ihracat denilince TCMB ve

Türk Eximbank A.Ş.

Türk ihracatçısının gerçek dostu, gururu ve Türk menşeili ürünlerinin yurt dışına satılmasında ihracatçılara gerçek anlamda destek veren ülkemizin tek finansman desteği sağlayan kamu kurumu olan Türk Eximbank’tır.

İhracat konulu yazılarımızda ihracata ilişkin konulara değineceğiz.

REŞAT BAĞCIOĞLU

 

Ticaretle ilgili alım-satım ve danışmanlık taleplerinizi https://satinalmadergisi.com/ticaritalep/ sayfasından iletebilirsiniz.

Astroloji: Boğa Burcunda Güneş Tutulması

BOĞA BURCUNDA GÜNEŞ TUTULMASI
BETÜL ERDEM

30 Nisan Cumartesi günü Boğa burcunun 10 derecesinde saat 23:28’de bir Güneş tutulması meydana geliyor. Güneş tutulmaları hayatımızda yeni ve önemli gelişmelerin habercisidir.

Astrolojide Boğa burcu çalışmayı, üretmeyi, fiziki olan şeyleri, inatçılığı, sabitliği, sabrı, temkinli olmayı ve sahip olduğumuz maddi ve manevi kaynaklarımızı, lüksü, estetiği ve güzelliği temsil eder. Mundan astrolojide ise bankaları, yatırımlar ve yatırımcıları, ülkede finansal değeri yüksek olan ürünleri, tarlaları, seraları, çiçek ve tohumları, değerli taşları, ve mücevherat, ulusal güvenliği, halktan alınan vergi ve alım gücünü temsil eder. Önümüzdeki 6 aylık dönemde bu konular ön planda olacak.

Tutulmaya eşlik eden Uranüs aniden başlayan bizi şaşırtacak belki de değişmeyecek veya asla olmayacak dediğimiz şeylerin bir anda gerçekleşmesine neden olabilir. Global anlamda da yeni gelişmeler, değişimler ve bazı krizler ortaya çıkabilir.

Toprak elementinde meydan gelen tutulmaların etkileri somut olarak daha fazla hissediliriz. Tutulma 6-12 aksında meydana geliyor. Üretmek, çalışmak, işle ilgili birtakım adımlar atmak için güzel zamanlar. Parasal anlamda güzel etkilere sahip olan tutulma bize yeni fırsatlar sunabilir. Yeni yatırımlar yapabilir ve emeklerimizin karşılığını almaya başlayabiliriz. Eş ve ortak gelirleri, miras, nafaka, kredi gibi konularda yeni adımlar atabiliriz. Ortaklaşa bir işe başlayabilir ve hayatımıza yeni bir düzen getirebiliriz.

Hayatımızda emin adımlarla ilerlemek isteyebiliriz. Değişime direnç gösterdiğimiz konularda yenilik yapmak ve radikal kararlar almak kaçınılmaz olabilir. Tutulma bize hayatımızda maddi açıdan yeterince güvende miyim ve emin adımlarla ilerliyor muyum gibi soruları sorgulatabilir. İş hayatında güvende olma ihtiyacımız önem kazanabilir, sağlam ve kalıcı işlere yönelmek isteyebiliriz.

Beslenme açısından iştahımız artabilir. Sağlık açısından ise boyun, ense, boğaz, troid, hormonlar ve obezite ilgili problemler görülebilir.

Ülkemize baktığımızda ise tutulma Türkiye’nin 5-11 aksında meydana geliyor. Çocuklar, gençler, eğitim sistemi, sporsal faaliyetler, sporcular, sanatçılar, eğlence yerleri, borsa ve piyasalar, seçimler halkın oyu, meclis, yasama faaliyetleri, halkın gelecek beklentileri, teknoloji, sivil toplum kuruluşları, ülkemizin dost ve müttefiklerini ilgilendiren konularında ön plana çıkabilir. Meclisi ilgilendiren konular ön plana çıkabilir. Yeni yasalar çıkabilir. Mecliste hareketli ve ani gelişmeler yaşanabilir. Gazeteciler, yazarlar ve tutuklularla ilgili gelişmeler dikkat çekebilir. Spor camiası, sporcular, çocuklar ve eğitim hayatı ile ilgili önemli kararlar alınabilir. Gıda fiyatlarında artış devam edebilir. Bankacılık sisteminde değişiklikler olabilir. Toprakla ilgili ani gelişmeler yaşanabilir deprem ve patlamalar yaşanabilir.

KOÇ BURCU: Parasal konularla ilgili yeni fırsatlarla karışılabilirsiniz. Yeni bir gelir kapısı yaratabilirsiniz. Maaşınızla ilgili bir iyileştirme söz konusu olabilir.  Ticari anlaşmalar ve görüşmeler gündeminizde olabilir.

BOĞA BURCU: İlişkiler alanında önemli bir süreçten geçiyorsunuz. İkili ilişkilerle ilgili yeni karar almak ve somut adımlar atmak isteyebilirsiniz. Yeni ve sağlam bir ilişkiye başlayabilirsiniz. Eğer uzun zamandır ilişkiler alanında sorunlarınız varsa ayrılıklar yaşanabilir.  Fiziksel görünümünüzle ilgili değişiklikler yapmak ve kendinizi yenilemek isteyebilirsiniz.

İKİZLER BURCU: Tutulma sizin için daha içsel geçebilir. Geçmişten gelen konular kafanızı kurcalayabilir. Sizden saklanan bazı gerçekler ortaya çıkabilir.  Tatile çıkmak dinlenmek biraz daha izole olmak isteyebilirsiniz. Sağlığınıza özen göstermenizde fayda var. Ayrıca bilinçaltı çalışmaları yapmak yoga ve meditasyonla ilgilenmek size iyi gelebilir.

YENGEÇ BURCU: Sosyal hayatınız daha aktif olabilir, yeni arkadaşlar edinebilirsiniz. Dernek veya kulüplere üye olabilir, sosyal çevrenizde yenilik yapmak isteyebilirsiniz. Sosyal medya üzerinden yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Sosyal medya aracılığı ile para kazanacak fırsatlarla karışılabilirsiniz. Arkadaş çevrenizle ilgili öneli değişimler olabilir. Aşk hayatınızda ise sağlam ve kalıcı bir ilişkiye adım atabilirsiniz. Geleceğinizle ilgili konularda somut adımlar atmak isteyebilirsiniz.

ASLAN BURCU: Yeni bir iş teklifi alabilirsiniz, istifa edebilir ve kariyer hayatınız da yeni bir sayfa açabilirsiniz. Kariyer gelirlerinizde iyileştirme söz konusu olabilir. Kendi işinizi yapmaya karar verebilir kariyer hayatınızda daha sağlam adımlarla ilerleyebilirsiniz. İlişkiler alanında ise yeni bir adım atabilir evlenebilir veya ayrılık yönünde karar alabilirsiniz. Medeni durumunuz değişebilir.

BAŞAK BURCU: Eğitim, turizm ve uluslararası ticaret konularında yeni iş fırsatları yaratmak için adımlar atabilirsiniz. Hukuksal bir süreciniz varsa bununla ilgili yeni gelişmelere şahit olabilirsiniz. Ortaklık, evlilik gibi imzalar atılabilir. Basın ve medya alanında çalışmalarınız ön plana çıkabilir. Eğitim hayatınızla ilgili önemli adımlar atabilirsiniz. Yüksek lisansa veya doktoraya başlayabilirsiniz. Yurt dışı bağlantılı bir iş teklifi alabilirsiniz.

TERAZİ BURCU: Tutulma ile parasal konularda emin adımlarla ilerleyebilirsiniz. Yeni girişimlerde bulunabilirsiniz. Eş veya ortağınızla birlikte yeni bir yatırım kararı alabilirsiniz. Finansal açıdan kaynak arayışına girebilirsiniz. Estetik operasyonalar veya ameliyat gibi durumlar söz konusu olabilir.

AKREP BURCU: Tutulma ile ikili ilişkiler alanında size yenilikler getirebilir. İlişkinizi resmileştirmek için gereken cesareti gösterebilirsiniz. İlişkisinde sorun yaşayan Akrep’ler bu dönem yol ayrımına gelebilirler. Ortaklaşa bir iş yapabilir gelirlerinizi arttırabilirsiniz. Dostluk ilişkileriniz bir sınavdan geçebilir bazı dost sandığınız kirşlerin düşmanınız olduğunu fark edebilirsiniz.

YAY BURCU: İş hayatınızla ilgili yepyeni kararlar alabilirsiniz. Yeni bir işe başlamak veya bölüm değiştirmek isteyebilirsiniz. Şirketinizde taşınma gibi durumlar söz konusu olabilir. İş arkadaşlarınız istifa edebilir, ekiple ilgili bazı değişiklikler olabilir. Ayrıca sağlığınızla ilgilenebilir ve beslenme düzeninizle ilgili yeni kararlar alabilirsiniz.

OĞLAK BURCU: Tutulma ile yeni bir ilişkiye başlama cesaretini gösterebilirsiniz. Çocuklarınızın geleceğini ilgilendiren konularda ise önemli kararlar alabilirsiniz. Ayrıca yeteneklerinizi ön plana çıkaracak girişimlerde bulunabilirsiniz. Para kazanabilirsiniz. Hayattan daha çok keyif alacak değişimler yapabilirsiniz. Ailenizden kalan menkullerle ilgili bazı gelişmeler yaşanabilir.

KOVA BURCU: Tutulma ile aile hayatınızı ve evinizi ilgilendiren konularda yeni kararlar alabilirsiniz. Evinizi dekore etmek ve yeni eşyalar almak isteyebilirsiniz. Ev almak gayrimenkulle ilgili yatırımlar yapmak isteyebilirsiniz. Evden çalışabileceğiniz bir iş teklifi alabilirsiniz. Ailenizi ilgili önemli gelişmeler yaşanabilir.

BALIK BURCU: Yeni bir yolculuğa çıkabilir bir eğitime katılabilirsiniz. İletişim, eğitim ve ticari konularla ilgili somut adımlar atabilir ve yeni kararlar alabilirsiniz. Yakın çevre kardeş veya kuzenlerinizle ilgili ani ve şaşırtıcı haberler alabilirsiniz.

Düşüncelerinizde artık daha net olabilir emin adımlarla ilerleyebilirsiniz. Araba alabilir veya mevcut arabanızı yenileyebilirsiniz. Ticari anlamda uzun soluklu işlere imza atabilirsiniz.

Sevgiler,

BETÜL ERDEM

 

 

Çocuk Hakları

Bırakınız Çocuklarınız Çocukluklarını Yaşasın!

Dr. Öğr. Üyesi Gözde MERT

Nişantaşı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi

İşletme Bölüm Başkanı & Gözde Araştırma Şirketi Kurucusu

“Çok sayıda çocuk son 25 yılda sağlanan ilerlemenin dışında kalmıştır. Bu eşitsizliklerin bedeli de, hemen ve en trajik biçimde çocukların kendileri tarafından ödenmektedir. Bununla birlikte, uzun dönemdeki etkiler gelecek kuşaklara da uzanmakta, bu çocukların toplumlarının gücünü eksiltmektedir. Dolayısıyla, bu eşitsizliklerin ele alınması ve azaltılması yalnızca yapılacak doğru bir iş olmakla kalmayacak – Çocuk Haklarına dair Sözleşme’nin ruhuna sadık kalınması – aynı zamanda nesnel getiriler sağlayacak stratejik bir hamle olacaktır.” UNICEF 2015 Dünya Çocuklarının Durumu Raporu

Bebekler, doğdukları andan itibaren, çevreden gerçekleştirmesini istediği beklentilerle büyür. Bebeğin ilk aşamada açlığını gidermesiyle başlayan süreç, bedensel ihtiyaçlar karşılandıkça, zamanla çevresindeki insanların önemini anlamasına, onlarla ilişki kurmasına, aile ve dış çevrede kendini var edebilme çabasına neden olur. Çocuk kendini var etmeye çalışırken, ilgi çekmeye ve ilgilenilmeye yaşamının sonuna kadar ihtiyaç duyar.

Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde, Birleşmiş Milletlerin, çocukların özel ilgi ve yardıma hakkı olduğunu 20 Kasım 1989 yılında ilân etmiştir. Toplumun temel birimi olan ve tüm üyelerinin ve özellikle çocukların gelişmeleri ve esenlikleri için doğal ortamı oluşturan ailenin toplum içinde kendisinden beklenen sorumlulukları tam olarak yerine getirebilmesi için gerekli koruma ve yardımı görmesinin zorunluluğuna dikkat çekilmektedir.

Kendi ayakları üzerinde durarak yaptığı eylemler karşısında çevresinin olumlu geribildirimler sağlaması çocuğun özgüven gelişimini desteklemekte ve pekişmesini sağlamaktadır. Böylelikle çocuğun ilgiye olan ihtiyacı yalnız anne ve babasından değil, tüm sosyal çevresinden beklenir. Ancak bu noktada önemli olan husus; çocuğun dikkat çekme malzemesinin olumlu veya olumsuz olması, beraberinde anne-babanın bu malzemenin oluşmasına ve ilgi çekme sonucu ortaya çıkan durumun kalıcılığına olan katkı düzeyidir. Çocuğun çevresinde bulunan kişilerin ilgisini çekmeye çalışması, onlardan bir beklentisinin var olduğunu göstermektedir. Bu durum dikkat çekilmek istenen ihtiyacın yeterince karşılanıp karşılanmadığını bize gösterebilir.

Çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış içinde bir aile ortamında yetişmesi gereklidir. Çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve Birleşmiş Milletler Anlaşmasında ilân edilen ülküler ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesi gerekmektedir.

Çocuğa özel ilgi gösterme gerekliliği, 1924 tarihli, Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi’nde ve 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Teşkilatı Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Hakları Bildirisi’nde belirtilmiş ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde (özellikle 23 ve 24’üncü maddelerinde) ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’de (özellikle 10’uncu maddesinde) de belirtilmektedir.

Çocuk Hakları Bildirgesi” ile kabul edilen on ilkeden oluşan bildirge aşağıdaki gibidir:

  1. İlke: Tüm dünya çocukları bu bildirgedeki haklardan din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanmalıdır.
  2. İlke: Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel, zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir.
  3. İlke: Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır.
  4. İlke: Çocuklar sosyal güvenlikten yararlanmalı, sağlıklı bir biçimde büyümesi için kendisine ve annesine doğum öncesi ve sonrası özel bakım ve korunma sağlanmalıdır. Çocuklara yeterli beslenme, barınma, dinlenme, oyun olanakları ile gerekli tıbbi bakım sağlanmalıdır.
  5. İlke: Fiziksel, zihinsel ya da sosyal bakımdan özürlü çocuğa gerekli tedavi, eğitim ve bakım sağlanmalıdır.
  6. İlke: Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetişmelidir. Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli maddi desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır.
  7. İlke: Genel kültür ve yeteneklerini, bireysel karar verme gücü, ahlaki ve toplumsal sorumluluğu geliştirecek ve topluma yararlı bir üye olmasını sağlayacak eğitim hakkı verilmelidir. Bu eğitimde sorumluluk önce ailenin olmalıdır. Eğitimin ilk aşamaları parasız ve zorunlu olmalıdır.
  8. İlke: Çocuk her koşulda koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır.
  9. İlke: Çocuklar her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir.
  10. İlke: Çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk, barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir.

E-İhalede, Teyit Edilemeyen Belgelerin Tamamlatılması İçin Kaç Gün Süre Verilebilir ?

İtirazen Şikayet Konusu; İdarece internet ortamından teyidi yapılamayan belgelerin istenilmesi için 4 gün olarak belirlenen sürenin makul bir süre olmadığı, dört günlük sürenin evrakların temini ve idareye elden teslimi için yeterli ve makul bir süre olmadığı, nitekim bu hususun İdari Şartname’nin 36.1’inci maddesi kapsamında düzenlendiği, idare tarafından istenen belgelerin mahiyeti ve çokluğu ile şirketlerinin faaliyet adresinin idarenin bulunduğu yer ile aynı olmadığı dikkate alındığında söz konusu sürenin makul olmadığı, idarenin süre belirlemesindeki takdir yetkisini son derece kısıtlı bir şekilde kullanmasının hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı, şayet idarenin şirketlerinin ikametgah adresi ve talep edilen belge yoğunluğu dikkate alınarak süre belirlenmiş olsaydı söz konusu evrakların elden teslim edilme imkanının da bulunacağı, söz konusu idare ile daha önce böyle bir süre ile karşılaşılmadığı, diğer ihalelerde sürelerin daha uzun olduğu vb. iddialara yer verilerek söz konusu ihalede değerlendirme dışı bırakılmalarının hukuka aykırı olduğu iddialarına yer verilmiştir.

Kamu İhale Kurulu Kararı Özeti; 06.04.2022 tarihli ve  2022/UM.I-453 sayılı Kamu İhale Kurulu kararına göre;

Kamu İhale Kurulu tarafından ihale işlem dosyası üzerinden yapılan inceleme neticesinde;

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “Temel ilkeler” başlıklı 5’inci maddesinde “İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumludur…” hükmü,

Mal Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği’nin “Başvuruların ve tekliflerin alınması, açılması ve belgelerdeki bilgi eksikliklerinin tamamlatılması” başlıklı 55’inci maddesinde “…(4) Başvuru veya teklif zarfı içinde sunulması istenilen belgeler ve bu belgelere ilgili mevzuat gereğince eklenmesi zorunlu olan belgelerden herhangi birinin, aday veya isteklilerce sunulmaması halinde, bu eksik belgeler idarelerce tamamlatılamaz.

Anılan Yönetmelik’in “Elektronik ihale” başlıklı 58/A maddesinde “(1) İhaleler, e-teklif alınmak suretiyle bu maddeye uygun olarak yapılabilir.

(9) Ekonomik açıdan en avantajlı teklifin tespitinde aşağıdaki esaslar dikkate alınır:

  1. a) Diğer tekliflere veya yaklaşık maliyete göre aşırı düşük tekliflerin bulunmadığı ihalelerde, geçerli tekliflerden ekonomik açıdan en avantajlı birinci ve ikinci teklif olması öngörülen teklif sahiplerine; yeterlik bilgileri tablosunda beyan ettikleri bilgi ve belgelerden EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanamayanlar ile teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmaları, ayrıca ihale dokümanında öngörülmesi halinde numune/demonstrasyon işlemlerine ilişkin ürün örneklerini vermeleri/kurulumlarını yapmaları için makul bir süre verilir.

Beyan edilen bilgi/belgeler ve teknik şartnameye cevaplar ve açıklamalara ilişkin tevsik edici belgeleri sunmayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon işlemlerine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmeyen isteklilerin teklifleri değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatları gelir kaydedilir, sunduğu belgeler ile katılım ve yeterlik kriterlerine ilişkin şartları sağlayamayan istekliler ile numune ve/veya demonstrasyon değerlendirmesi başarısız sonuçlanan isteklilerin teklifleri ise değerlendirme dışı bırakılır.

İdari  Şartname’nin 22.8.maddesinde; İdarece talep edilmesi durumunda istekliler tarafından, e-teklifleri kapsamında beyan edilen bilgi ve belgelerden, EKAP veya diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının internet sayfası üzerinden sorgulanarak teyit edilemeyenler ekleri ile birlikte, belgelerin sunuluş şekline uygun olarak süresi içerisinde sunulmak zorundadır.”

Düzenlemeleri yer almaktadır.

Ayrıca yapılan ihalede İdarece internet ortamından teyidi yapılamayan belgelerin süresi içerisinde idareye sunulmasına ilişkin sorumluluğun da istekliye ait olduğu gibi, idarece istenilen belgelere yönelik belirlenen süreye ilişkin başvuru sahibi tarafından kamu ihale mevzuatında belirlenen şikayet süreleri içerisinde idareye yapmış olduğu şikayet başvurusunun bulunmadığı görülmüştür.

Öte yandan, mevzuatta söz konusu belgelerin idarece istenilmesine ilişkin belirtilen “makul süreye” yönelik net bir tanımlamanın bulunmadığı anlaşılmakta olup, söz konusu süre belirlemesinin idarenin takdir yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği de anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, yeterlik bilgileri tablosunda beyan edilen bilgi/belgelere ilişkin tevsik edici belgeleri süresinde sunmayan isteklilerin tekliflerinin değerlendirme dışı bırakılarak geçici teminatlarının gelir kaydedileceği anlaşıldığından, süresi içerisinde istenilen bilgi ve belgeleri sunmayan başvuru sahibi isteklinin teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına yönelik idarece tesis edilen işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Anılan Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (c) bendi gereğince itirazen şikâyet başvurusunun reddine, Oybirliği ile karar verilmiştir.

Mehmet ATASEVER

Kamu İhale Kurulu Eski Üyesi/ Akademisyen 

Sermayemin Tamamını Bilançomda Gösterebilir misin Abidin ?

Sermayemin Tamamını Bilançomda Gösterebilir misin Abidin ?

Prof. Dr. Umut Omay
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi

Değerli okuyucularımız için bir merhaba niteliğindeki bu yazımın ilham kaynağı Nazım Hikmet’in “Saman Sarısı” isimli şiirinde ünlü ressam Abidin Dino’ya “Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye tekrar tekrar sorduğu sorudur. Tıpkı Nazım Hikmet’in de vurguladığı gibi bazı duygularımızı somutlaştırmak o kadar da kolay bir iş değildir ve benzer bir durum bugünün iş dünyası için de geçerlidir. İşletmelerin piyasa ve marka değerlerinin kaynağı artık bilançolarında yer alan varlıklarıyla sınırlı kalmamakta, dünyanın en değerli firmaları arasında ön sıralarda bulunanların piyasa ve marka değerleri ile bilançodaki varlıkları arasında büyük bir farkın, hatta deyim yerindeyse bir uçurumun bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle Nazım Hikmet’in yukarıda yer alan dizesini bir kelime oyunu ile “Sermayemin tamamını bilançomda gösterebilir misin Abidin?” olarak bugünün iş dünyasına uyarlamak mümkündür.

Bilindiği üzere bazı maddi olmayan varlıklar muhasebeleştirilebilmektedir. Örneğin kısaca “TMS 38” olarak bilinen Maddi Olmayan Duran Varlıklara İlişkin Türkiye Muhasebe Standardı Hakkındaki Tebliğ, belirli koşulları taşımakta olan maddi olmayan duran varlıkların muhasebeleştirilmesini düzenlemektedir. Ne var ki, bu tebliğe göre yalnızca “belirlenebilirlik, kontrol ve gelecekteki ekonomik yararlar” ölçütlerine uyan unsurların muhasebeleştirilebilmesi mümkündür. Bunun sonucunda da bir işletmenin rekabetçi avantaj elde etmesini sağlayan ve işletmeye değer katan bazı unsurları ve kaynakları muhasebeleştirilememekte, işletmelerin piyasa ve marka değerlerinin kaynağını oluşturan unsurların önemli bir kısmı görünmez kalmaktadır. Zaten böylesi unsurların ve kaynakların ölçülüp ölçülemeyeceği, ölçülebilseler bile nasıl muhasebeleştirilebilecekleri de ayrı bir tartışma konusunu oluşturmaktadır. Sosyal sermaye kavramı ve bu kavrama ilişkin çalışmalar ile tartışmalar bu zorluklara ve tartışmalara uygun bir örnek olarak verilebilir.

Oldukça geniş bir içeriğe sahip bulunduğu kabul edilen ve birçok sosyal bilim dalı tarafından ele alınan “Sosyal Sermaye” kavramının ne olduğu, nasıl tanımlanacağı ve nasıl ölçülebileceği meselesinde bir fikir birliğinin bulunduğunu söylemek güçtür. Örneğin, kavramın işletme literatüründeki öncüleri arasında yer alan Putnam’ın sosyal sermayeyi kavramlaştırırken toplumdaki bireyler arasındaki “karşılıklı olmayı ve güvenilirlik normlarını” ön planda tuttuğu görülmektedir. Bir OECD makalesinde ise, ampirik olarak ölçülebilmesi için 1) Kişisel ilişkiler, 2) Sosyal ağ desteği, 3) Sivil katılım ve 4) Güven ve iş birliği normları olmak üzere sosyal sermayenin dört farklı boyut çerçevesinde ele alınması gerektiği ileri sürülmektedir (1).

Sosyal sermaye ile ilgili diğer bir tartışma konusu ise bu sermayenin doğrudan doğruya işletmenin kendisinden mi yoksa bireylerden mi kaynaklandığına ilişkindir (2). Dolayısıyla gerçek kişi işletmesinin sosyal sermayesinin kaynağı kişinin kendisi iken tüzel kişilerde işletmenin kendisi kadar, işletmenin ortakları, yöneticileri ve iş görenleri birer sosyal sermaye kaynağı olabilmektedir.

İşletmenin yöneticilerinin ve iş görenlerinin sahip oldukları bilgileri, eğitimleri, becerileri, fikirleri ve deneyimleri ile işletmeye katkı sağladıklarını ve bu katkının o kurum açısından bir çeşit sermaye olarak nitelendirilmesi gerektiğini ileri süren “beşerî sermaye” yaklaşımı da yine muhasebeleştirilemeyen kaynaklara gönderme yapmaktadır. Diğer yandan “pozitif psikolojik sermaye” olarak tanımlanan ve öz yeterlilik, iyimserlik, umut ve dayanıklılık gibi yine muhasebeleştirilemeyen özellikleri sermaye kaynakları olarak gören yeni yaklaşımlara (3) ilave olarak “kültürel sermaye” ve “entelektüel sermaye” gibi başkaca kavramlaştırmaların ve tartışmaların bulunduğunu da belirtmek gerekir. Böylelikle “Sen yöneticilerimin deneyimlerini bilançomda gösterebilir misin Abidin?” ya da “Sen iş görenlerimin iyimserliklerini bilançomda gösterebilir misin Abidin?” gibi yeni sorular sormak ve bu yazının başlığını çeşitli biçimlerde yeniden düzenlemek mümkün hale gelmektedir. “Yöneticinin deneyimini ya da iş görenin iyimserliğini bilançoda nasıl gösterebiliriz?” gibi soruların yanıtlarını henüz bilmiyor olsak da kabul edilmesi gereken nokta gerek yönetici deneyiminin gerekse de iş gören iyimserliğinin etkilerinin ve sonuçlarının bilanço ve gelir-gider tablosu kalemlerine bir şekilde yansıdığı ve bunları olumlu ya da olumsuz bir biçimde diğer işletmelere göre farklılaştırdığıdır.

Nihayetinde artık işletme biliminde sermayenin yalnızca ölçülebilir, parasal değerle belirtilebilir ve böylelikle bilançoda gösterilebilir kaynaklardan fazlasını içermeye başladığı, diğer bir ifade ile sermayenin “geniş ölçekli bir sermaye ailesi” (4) çerçevesinde ele alındığı görülmektedir. Dikkat edilirse, yukarıda bahsedilen bu yeni anlayışların ortak noktasını insana özgü bazı nitelikler oluşturmakta ve bu niteliklerin, tam olarak ölçülüp muhasebeleştirilemeseler bile, sonuçta işletmeler açısından rekabet avantajı sağlayan unsurlar arasında bulundukları artık kabul edilmektedir. Bu nedenle bazı işletmelerin rakiplerine göre neden daha başarılı ya da tam tersi başarısız olduklarına ya da hangi özellikleri ile rekabetçi avantaj elde ettiklerine ilişkin soruların yanıtlarını bilanço kalemleri tek başlarına verememektedir. Kısacası günümüz iş dünyasının yöneticileri ve iş insanları sermayenin artık yalnızca bilançolarında yer alanlarla sınırlı olmadığını kabul etmek ve bu yeni bakış açısının farkında olmak durumundadır.

Kaynaklar

(1) Lins, K. V.; Servaes, H. and Tamayo, A. (2017), “Social Capital, Trust, and Firm Performance: The Value of Corporate Social Responsibility during the Financial Crisis”, The Journal of Finance, 72 (4), p. 1789.

(2) Larson, M. and Luthans, F. (2006), “Potential Added Value of Psychological Capital in Predicting Work Attitudes”, Journal of Leadership and Organizational Studies, 13 (2), pp. 77-79.

(3) Kümbül Güler, B. (2018), “Pozitif Psikolojik Sermaye: Tanımı, Bileşenleri ve Yönetimi”, Çalışma Yaşamında Davranış: Güncel Yaklaşımlar, 4. B., Ed. A. Keser, G. Yılmaz ve S. Yürür, Umuttepe Yayınları, Kocaeli, s. 18.

(4) Larson and Luthans, a.g.e., p. 78.

PROF. DR. UMUT OMAY – MAKALE LİSTESİ

GİRİŞİMCİLİK VE YÖNETİCİ GÜÇLENDİRME

PAZARLAMA

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ

İŞ DÜNYASINDA TUTUM VE DAVRANIŞ

DİĞER KONULAR

Abdi İbrahim 2021’de Yerli Tedarik Hacmini 5’e Katladı

İlaç sektöründe 110 yıldır hayatı iyileştirme hedefiyle faaliyet gösteren Abdi İbrahim, HEAL2030 adını verdiği sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde şirketin satın alma operasyonlarında yerel tedarikçilerin payını artırmaya devam ediyor. 2018 yılından bu yana ürün, makine, hizmet, kimyasal ve ekipman alımında yerel tedariği önceliklendiren bir strateji izlediklerini belirten Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, global tedarik zincirlerinde pandemi sürecinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle bu konuda daha ısrarcı ve takipçi olduklarını belirterek, ‘’2021 yılında yerli tedarikçilerimizle yaptığımız iş birliği hacmimiz, 2018-2020 dönemine göre tam 5 kat arttı. İthalat yapmak yerine yerli üreticiyle çalışarak hem yerli üretimi destekliyor hem nakliyeden kaynaklanan karbon ayak izimizi küçültüyor hem de cari açığın büyümesine engel olarak ülke ekonomisi için ilave katma değer yaratıyoruz’’ dedi. 

TÜRK ilaç sektörünün 20 yıldır kesintisiz lideri Abdi İbrahim, HEAL2030 sürdürülebilirlik stratejisi kapsamında ilaç sektöründeki faaliyetleri için ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetlerin alımında yerli üreticiyi önceliklendiren “Satın Almada Yerelleşme” hamlesiyle çarpıcı sonuçlara ulaştı. Şirket; makine ve ekipman, yedek parça, kimyasallar, laboratuvar cihaz ve sarfları ile küçük cihaz ve ekipmanlar olmak üzere toplam 5 ana grupta 2021 yılında tamamladığı 55 adet proje ile yurt dışından verilmesi planlanan 500’ün üzerinde siparişin yönünü değiştirerek ihtiyacını yerli üreticilerden karşıladı ve yerli tedarik hacmini 5’e katladı. Abdi İbrahim 2018 yılından 2021 yıl sonuna kadar “Satın Almada Yerelleşme” hamlesi kapsamında uyguladığı projelerle toplam 50 milyon TL’lik yurt dışı kaynaklı siparişi yerli siparişe çevirdi.

Abdi İbrahim, yerli sağlayıcılardan temin ettiği ürün ve ekipmanları sadece Türkiye’de değil, Abdi İbrahim’in toplam 110 milyon dolarlık yatırımı bulunan Kazakistan ve Cezayir’deki üretim tesislerinde de kullanıyor. Bu sayede, Abdi İbrahim, yerli tedarikçilerden yaptığı alımlarla ülkeye yapılan ithalatın azaltılması sağladığı gibi uluslararası piyasalara erişebilmeleri için yerel sağlayıcılara açtığı yeni ihracat kanalları sayesinde, onların uluslararası arenada rekabet eden firmalar olmasına destek veriyor ve Türkiye’nin bu mal ve hizmet kalemlerinde ihracatının artırılmasına katkıda bulunmaya devam ediyor.

Satınalmada Yerelleşme İle Sürdürülebilir Bir Fayda Hareketi Başlattık

Abdi İbrahim’in 2018’den bu yana satın almada yerli tedarik imkanlarından daha fazla yararlanmayı hedeflediğini belirten Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, bugüne kadar çok sayıda proje yürüterek yerli satın alma hacmini 2021’de beşe katladıklarını açıkladı. HEAL2030 sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde hayata geçirilen “Satın Almada Yerelleşme” stratejisinin Abdi İbrahim’in liderliğine yakışan, önemli bir sürdürülebilir fayda hareketi olduğunu vurgulayan Barut, ‘’Bu uygulamamızla yerli üreticiyi destekliyor ve cari açığı frenleyerek ülke ekonomisine ilave katkı sunuyoruz. Öte yandan yurtdışı yerine daha yakın mesafeli satın alma sayesinde, tedarik sürecindeki nakliye kaynaklı karbon ayak izini düşürüyor, tedarik süreçlerinde daha fazla kontrole ve esnekliğe sahip oluyor ve 2030 yılındaki karbon nötr bir ilaç şirketi olma hedefimize destek oluyoruz’’ dedi.

İlaca erişimin öneminin de altını çizen Barut ekledi: “Alışılagelmiş global tedarik zincirlerinde önemli sıkıntıların yaşandığı bu dönemde, ulusal ve bölgesel ticaretin hem stratejik hem de sürdürülebilirlik perspektifinden önem kazandığı görüyor ve ithal olarak tedarik ettiğimiz mal ve hizmetleri yerli alternatiflerle ikamesini sağlayarak üretimimizin kesintisiz olarak devamını sağlıyoruz.”

“Tedarikçilerimizle proje ortağı gibi çalışıyoruz’’

Abdi İbrahim’in yerli tedarikçilerle maliyet analizinden tecrübe aktarımına kadar çok yakın temas içinde çalıştığını ifade eden Nezih Barut, şöyle devam etti: ‘’Pandemi küresel tedarik zincirindeki kırılganlıkları çok net bir şekilde ortaya koydu. Sınırlar kapandığında iş dünyası üretim sürekliliğini sağlamakta zorlandı. Biz pandemiden önce, şirketimizin sürdürülebilirlik öncelikleri kapsamında belirlediğimiz alım kalemlerine göre yerel tedarik hacmimizi artırmaya karar vermiştik. Pandemi de bizim bu öngörümüzün ne kadar isabetli olduğunu ortaya koydu. Tedarikçilerimizle proje ortağı gibi çalışıyoruz. Şirketimizin birçok biriminden yetkili kişiler ve tedarikçilerimiz tek bir masa etrafında toplanarak fayda sağlayabilecek projeleri masaya yatırıyor ve neleri üretebileceğimizi ve tedarikçilerimizin sürdürülebilirlik anlamında kapasitelerini nasıl artırabileceğimizi değerlendirip buna göre proje planları oluşturuyoruz. Mevcut üretimlerinin dışında ilaç sektörüne sunabilecekleri farklı ürün ve hizmetler konusunda görüşlerimizi ve bilgimizi paylaşıyoruz. Birbirlerini destekleyici ürün ve hizmet üreten tedarikçileri bir araya getirerek, ortak projeler yapmalarına ortam sağlıyoruz. Teşvikler, sürdürülebilirlik, dış ticaret, ihracat, gümrük, önemli fuarlara yönlendirmeler ve bilhassa navlun konusunda tecrübelerimizi aktararak hem ticari gelişimleri adına hem de operasyonel maliyetlerini azaltmalarına destek oluyoruz. Onlardan sadece alım yapmakla yetinmiyor, 110 yıllık tecrübeye sahip bir şirket olarak da uluslararası piyasalarda gelişimlerine destek olmaya da çalışıyoruz” dedi.

İşçiye, Yılda On Günden Daha Az İzin Kullandırılması Fesih Sebebi midir ?

Lütfi İnciroğlu

Yıllık ücretli izin hakkı Anayasanın 50 nci maddesinde getirilmiş bir dinlenme hakkıdır ve bu haktan vazgeçilemez. Bu hakkın işçi tarafından kullanılması, işveren tarafından da kullandırılması gerekir. Kanunda, yıllık ücretli izinlerin gelecek hizmet yılı içinde kullanılacağı hükme bağlanmıştır (İşK m.54). Böylelikle, yıllık izinlerin birleştirilerek ileriki yıllarda toplu olarak kullanılması da mümkün değildir. Uygulamada sıkça karşılaşılan sadece “aylık izin ücretinin ödenmesi” suretiyle işçinin izin süresini çalışarak geçirmesi Kanuna aykırı olduğu gibi, bu durum Anayasada güvence altına alınan “dinlenme hakkına” (A.Y. m.50/3, 4) da aykırı düşer . Yargıtay’a göre de, “Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir[1].

İş Kanunu yıllık izin hakkının bölünebilirliği ve yol izni konusunda da bir yenilik getirmiştir. Buna göre, kural olarak işverenin işçiye yıllık izin hakkını “sürekli” (aralıksız) bir şekilde kullandırmak zorunluluğu devam etmektedir. Ancak, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler hâlinde kullanılabilir (İşK. m.56/3; Yönetmelik m.6)[2].

Ancak, uygulamada işlerin yoğunluğu gerekçe gösterilerek bezen de işçinin talebi üzerine yıllık ücretli izinlerin bir bölümünün on günden az kullandırıldığı bilinen bir gerçektir. Yıllık izin kullanımı işçinin ruh ve beden bütünlüğünün korunması açısından büyük önem arz etmektedir. Ruh ve beden bütünlüğü yerinde olmayan bir işçinin ne kendisine ne ailesine ne de işyerine yararlı olması düşünülemez. Bu yönüyle bakıldığında işçilerin yıllık ücretli izinlerinin yılı içinde ve bir bölümünün de on günden az olmamak üzere kullandırılması yasa hükmüdür.

Nitekim Yargıtay’a göre, “Davacı işçi iş sözleşmesini ücretlerinin eksik ödendiği ve yıllık izinlerin her yıl 5 gün olmak üzere eksik kullandırıldığı gerekçesiyle haklı neden iddiasıyla feshetmiştir. Yapılan yargılama sonunda davacı ücretinin sözleşme hükümlerine uygun olarak ödendiği tespit olunmuş ve mahkemece ücret isteğinin reddine karar verilmiş, ücret farkının bulunmadığı gerekçesiyle kıdem tazminatı talebi de reddedilmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 56/3.maddesinde ve aynı Kanun’un 53. maddesinde izin sürelerinin tarafların anlaşması ile 10 günden aşağı olmamak üzere bölümler halinde kullandırılabileceği öngörülmüştür. İşçinin Anayasal temeli olan yıllık dinlenme hakkı bu şekilde güvence altına alınmıştır.

Somut uyuşmazlıkta, davacının yılda 5 gün izin kullandığı kalan izin sürelerinin kullandırılmadığı dosya içeriği ile sabit olup işveren tarafından sınırları kanunla çizilmiş … koşullarına uyulmamıştır. Böyle olunca davacının iş sözleşmesini feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II/f bedine göre haklı nedene dayandığından kıdem tazminatı isteğinin bu gerekçeyle kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir”[3].

Sonuç olarak, İş Kanununa göre, yıllık ücretli izinlerin bir bölümünün on günden az kullandırılamayacağı yönündeki düzenleme yıllık izin kullanma süresinin asgari sınırını belirlemiştir (İşK m.56/3). En az yıllık izin kullanma süresinin on gün olması yasal çalışma koşulları arasındadır. Bu nedenle, yılda işçiye on günden az izin süresi tanınması haklı fesih nedeni sayılır.

[1] Y9HD.17.11.2011 T., E.2009/27110, K.2011/43871 Legalbank.

[2] İNCİROĞLU, Lütfi, Sorulu Cevaplı İş Hukuku Uygulaması, 4.Baskı, İstanbul 2019, s.275.

[3] Y9HD.01.04.2019 T., E.2019/2658, K.2019/7313 Legalbank.