Ericsson Global CEO’su Ekholm: Ericsson’da Koronavirüsü ile Nasıl Mücadele Ediyoruz?

  • Diğer birçok küresel kuruluş gibi, Ericsson da tüm dünyayı etkileyen bu koronavirüsü salgınından etkilendi.
  • Çalışanlarının emniyetini her zaman en önemli öncelik olarak kabul eden Ericsson’ın CEO’su Börje Ekholm, Ericsson’ın mobil şebekelerin dünya genelinde kamu hizmetleri, işletmeler ve aileler için kritik bir temel altyapı olarak kalmasını sağlamak için ne gibi çalışmalar yürüttüklerini paylaştı.

COVID-19’un tüm dünyaya yayılması ve günlük yaşantımızı olumsuz yönde etkilemesiyle hepimiz benzeri görülmemiş bir zorlukla karşı karşıya kaldık. Bizim için mutlak ve en büyük öncelik çalışanlarımızın, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın emniyeti ve sağlığıdır. Salgının yayılmasının yavaşlatılması ve önlenmesi çabalarına katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Kriz dönemlerinde bilgi ve iletişim büyük bir öneme sahiptir. Mobil şebekeler; sağlık çalışanlarının, kamu güvenliği yetkililerinin ve kritik işletmelerin bu küresel kriz sırasında birbirleriyle her zaman bağlantıda kalmalarını sağlayan iletişim omurgasının çok önemli bir parçasıdır. Ayrıca evden çalışmanın artık tamamen normal bir durum olmaya başlayacağını görüyoruz. Bu nedenle, mobil şebekeler giderek daha da kritik bir altyapı olarak kabul ediliyor.

Mühendislerimiz ve saha personelimiz, kriz sırasında konuşlandırılan kritik ekiplerin önemli bir parçasıdır. Bir ülkede genel faaliyetler dursa dahi, mühendislerimiz ve saha ekiplerimiz şebekeleri çalışır durumda tutmak için çalışmaya devam ederler. Onları selamlıyor ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Diğer taraftan ihtiyaçlarını anlamak için müşterilerimizle yakın iş birliğimize devam ediyoruz. Şebeke kapasitelerini ve performanslarını en üst düzeye çıkarmak için mümkün olan her şeyi yapıyoruz.

Bugün itibariyle baktığımızda, Ericsson’ın tüm üretim tesisleri çalışmaya devam ediyor. Bu, koronavirüsün tedarik zincirimiz üzerinde kısa vadeli olarak herhangi bir etkisi olmadığı anlamına geliyor. İleriye baktığımızda, birden fazla bölgede üretim kapasitesi olan esnek bir tedarik zincirine sahip olduğuna inanıyoruz. Ayrıca, üretimi devam ettirmek için gerekli bileşenlere ve diğer malzemelere de erişimimiz bulunuyor. Ancak, doğal olarak ülkelerin tecrit altına alınması, lojistik zincirlerimizi etkileme riskini de beraberinde getiriyor.

Güçlü bir bilançomuz ve rekabetçi bir ürün portföyümüz bulunuyor. Bu nedenle krizi atlatacağımıza ve daha da önemlisi devam eden yatırımlarımızla bu krizden çok daha güçlü bir şirket olarak çıkacağımıza inanıyoruz. Attığımız her adımda, yaptığımız her şeyde uzun vadeli geleceğe odaklanıyoruz.

Çalışanlarımızı gözetiyoruz

Bu krizde, dünyada iletişimi sağlamaya yardımcı olan çalışanlarımızla her zamankinden çok daha fazla gurur duyuyoruz. Sektörün en iyi çalışanlarına ve kapsayıcı, cömert ve iyi kalpli bir kültüre sahibiz. Ericsson için çalışan veya Ericsson ile iş yapan herkes günün sonunda ailelerine ve evlerine güvenli bir şekilde dönmedikçe kendimizi başarılı olarak göremeyiz.

Dünyanın 180 ülkesinde varlık gösteren ve yaklaşık 100 bin çalışanı bulunan küresel bir şirket olarak faaliyette bulunduğumuz toplumlara karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz.

Virüsün bulaştığı insan sayısının artması Ericsson’u da etkiledi. Şu an itibariyle birkaç arkadaşımızın COVID-19 virüsünü taşıdığı doğrulandı. Bu arkadaşlarımızın hızla ve güvenle iyileşmelerini umuyoruz. Evden çalışabilme olanağı olan tüm çalışanlarımızı kendilerinin ve iş arkadaşlarının güvende olabilmesi için evden çalışmaya teşvik ediyoruz. Ofiste bulunması gereken çalışanlarımızın ise iş arkadaşlarıyla uygun bir sosyal mesafede çalışmalarını zorunlu kılıyoruz.

Tüm çalışma arkadaşlarıma, operasyonlarımızı güçlü ve çalışır durumda tutarak insanüstü bir iş çıkardıkları için teşekkür ediyorum.

Hayat devam ediyor

Bu virüs hakkında çok az bilgiye sahibiz. Bize ve sevdiklerimize ne gibi bir etkisi olacağı hakkında şu an için net bir bilgimiz yok. Birçok insan gelecek hakkında endişe duyuyor. İnsanların bu korkularını ciddiye almamız gerekiyor. Ancak eylemlerimizi korkunun yönetmesine izin vermemeliyiz. Bunun uzun vadeli bir savaş olduğunu düşünmeliyiz, hepimizin birlikte mücadele ettiği bir savaş.

Her şeyden önce, bu gibi belirsizlik durumlarında, yaptığımız her konuşmada, verdiğimiz her kararda ve attığımız her adımda empati ve insanı odakta tutan bir yaklaşım göstermemiz gerektiğine inanıyorum.

GYODER’den Salgına Karşı Tedbir Alınması için Sektöre Çağrı

Gayrimenkul sektörünün çatı örgütü GYODER, faaliyetlerin devam ettiği tüm ofis ve şantiyelerde, koronavirüs salgınına karşı gerekli tedbirlerin alınması için üyelerine çağrıda bulundu.

GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), küresel salgına karşı kamunun aldığı önlemlerin yanı sıra kurumsal ve bireysel önlemlerin de ciddiyetle uygulanması gerektiğini belirtti. GYODER’in üyeleriyle paylaştığı duyuruda, ofis ve şantiyelerde çalışmalarını sürdüren gayrimenkul firmalarının alacağı her tedbirin virüsün yayılmasını engellemeye yönelik olduğu vurgulandı.

GYODER’in, gayrimenkul sektöründe çalışanların sağlığını korumak, ofis ve şantiyeleri salgından uzak tutmak için paylaştığı önlemler şöyle sıralandı:

  • Ofislerde çalışanların mümkünse bir süre uzaktan (evden) çalışmaları sağlanmalı. Ofiste çalışmak gerekliyse çalışma ve masa mesafelerine dikkat edilmeli.
  • Ortak kullanılan alanlar başta masa olmak üzere, uygun dezenfektanlarla temizlenmeli.
  • Telefon, cep telefonu, bilgisayar, klavye, mause ve kalemler dezenfektan veya alkolle temizlenmeli.
  • Dışarıdan sipariş edilen her türlü malzeme ve paketler dezenfekte edilerek içeri alınmalı.
  • Çalışanlara, kendi sağlıklarının yanında çalışma arkadaşlarının sağlıklarını da korumakla sorumlu oldukları hatırlatılmalı.
  • Çalışanların korku ve paniğe kapılmaması, motivasyonlarının yüksek tutulması adına alınan tedbirlerin büyük önem taşıdığı, kendilerine sık sık açıklanmalı.
  • Hem ofis hem de şantiyelerde, el temizliği için dezenfektan noktaları oluşturulmalı.
  • Lavabolarda tek kullanımlık havlu bulundurulmalı.
  • Şantiye ve ofiste çalışan personelin vücut ısısı sabah-akşam düzenli ölçülerek not edilmeli. Vücut sıcaklığının 38 derecenin üzerine çıkması halinde işyeri hekimine bilgi verilmeli.
  • Şantiyede tek kişilik olmak üzere yeterli sayıda karantina odaları hazırlanmalı.
  • Çalışanlar, semptomları hissettiğinde izolasyona katılması yönünde teşvik edilmeli.
  • Yemek saatleri, çalışanların en seyrek şekilde yemek yemeleri için yeniden düzenlenmeli.
  • Ekmek ve su tek kullanımlık gıda ambalajıyla sunulmalı. Su sürahilerin kullanılması durumunda, sürahilerin ciltle temasını kesmek için kağıt peçeteler kullanılmalı.
  • Salgın süresi boyunca mutfak araç gereçlerinde hijyen kuralları en üst seviyede tutulmalı. Tabldot tabağı, çatal, kaşık, bıçak ve bardak tek kullanımlık hale getirilmeli. Bu sağlanmadığı takdirde temizlik işlemleri vakit kaybedilmeden yüksek ısılı temizlik makineleri ile gerçekleştirilmeli.
  • Tüm koğuş, yemekhane, ofis ve şantiye tesislerinde uzun süreli koruma sağlayan ilaçlama ve temizlik yapılmalı.
  • Şantiye alanında veya ofiste, dışarıdan gelecek kişilerle yapılacak toplantılar iptal edilmeli.
  • Şantiye veya ofise dışarıdan girmesi gereken personel ve kişilerin öncelikle ellerinin dezenfekte edilmesi sağlanmalı, yakın temastan kaçınılmalı.
  • Çalışanlar hijyen gerekliliklerini yerine getirmek adına; başta yemek öncesi olmak üzere ellerini yıkamalı, dezenfekte etmeli. Diğer çalışanlarla el sıkışma gibi fiziksel temasları kesmeli. Her birey, öksürürken ve hapşırırken ağzını tek kullanımlık mendille veya dirseklerinin iç tarafıyla kapatmalı.
  • Şantiyelerde soyunma odaları belirli periyotlarla dezenfekte edilmeli.
  • Şantiyelerde temiz elbiseler ile iş kıyafetlerinin ayrı ayrı tutulacağı kilitli dolaplar bulunmalı.
  • Sıhhi tesisat içeren odalar yeterince havalandırılmalı ve aydınlatılmalı, odalar temiz ve düzenli bir durumda tutulmalı.

Şantiyede konaklayan çalışanlar mümkün olduğunca dışarıdan gelen kişilerle teması kesmeli. Çalışanlar, zorunlu olmadıkça şantiyeden dışarı çıkmamalı.

Koronavirüs Çocuk Psikolojisini Nasıl Etkiliyor?

Koronavirüs Çocuk Psikolojisini Nasıl Etkiliyor? Satınalma Dergisi Satınalma

Koronavirüs salgını, çocukların dünyasında nasıl yer alıyor? Kaygılarımız onları ne kadar etkiliyor? İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Emel Güler, koronavirüs salgınının çocuklar üzerindeki etkilerini açıkladı ve ailelere tavsiyelerde bulundu!

Sadece ülkemiz için değil, tüm dünyada etkili olan koronavirüs (COVİD-19) salgını ve bu salgının insanlar üzerindeki etkilerinin neler olabileceği, tüm yönleriyle araştırılıyor. Sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerinin riskler içermesi ve virüsün çok hızlı yayılması nedeniyle, alınabilecek önlemlerin de olabildiğince hızlı ve koruyucu olması amaçlanıyor. Hayatımıza bu şekilde hızlı ve öngörülemez bir şekilde giren koronavirüs salgını için, başta tıbbi ve koruyucu önlemler olmak üzere her türlü risk için hazırlanmış bilgilendirme spotları, başta görsel ve yazılı basın, sosyal medya olmak üzere tüm iletişim kanallarından aktarılıyor.Kısa bir süre içinde bu derece yoğun bilgi akışına maruz kalmak, hayatımızın bir anda kısıtlanması, öngörülemezlik ve ölüm haberleri gibi olağan dışı gelişmeler karşısındaki tehlike algısı bizi, kaygı ve paniğe sürükleyebilir.

“Koronavirüs alacağımız tedbirlerden daha güçlü değildir”

Hayatımızda olağan dışı olaylar oluyorsa, olağan dışı tepkiler vermek bir dereceye kadar normal tanımlanabilir. Beklenmedik durum karşısında, hiç kaygı yaşanmıyorsa ya da diğer uçta aşırı tepkiler gösteriliyorsa; her ikisi de içinde bulunulan durumun üstesinden gelmeye engel olacaktır. Koronavirüs salgını ile ilgili algılanan tehlike karşısında, bir miktar endişe beraberinde önlem almayı sağlayacağından bu kaygı gerekli ve işlevseldir. Ancak, tehlikenin gerçekte olduğundan daha fazla algılanması ve baş edebilme gücünün ise gerçekte olduğundan az olduğu inancı, kişiyi kaygı ve paniğe sürükler. Kamu spotlarında yer aldığı şekliyle “Koronavirüs alacağımız tedbirlerden daha güçlü değildir”

Çocuklar yetişkin tepkilerini örnek alıyor!

Peki ya çocuklar nasıl etkileniyor? Çocuklar anlamlandıramadıkları durumlar karşısında nasıl tepki vereceklerini yetişkinleri gözlemleyerek karar veriyor, yetişkin tepkilerini model alıyorlar. Bu nedenle anne babalar öncelikle, kendi tepkilerini gözden geçirmelidir. Anne babalar aşırı kaygılıysa, kaygı ile baş etmekte zorluk yaşıyorsa, alınması gereken koruyucu tedbirleri abartılı bir şekilde uyguluyorsa, çocukların sakin ve güvende hissetmelerine yardımcı olamazlar. İletişim kanalları aracılığıyla, doğruluğu kanıtlanmadan paylaşılan her türlü bilgi panik ve kaygının artmasına neden olur. Anne babalar, çocuklarının gelişimlerine uygun olmayan, gereğinden fazla haber ve bildirime maruz kalmalarına engel olmalıdır. Bununla birlikte yaşanılan gelişmelerden tamamen uzaklaşıp, hiçbir şey olmamış gibi davranmak da sakıncalıdır.

Yaşam “an”lardan oluşuyor

Etkileri belki de, çok uzun yıllar devam edecek olan Koronavirüs salgını; tüm bireylerde olduğu gibi çocukların da hayatlarının bir dönemine damgasını vuruyor. Yaşam, içinde bulunduğumuz “an”lardan oluşuyor. Çocukların, sağlıklı bir şekilde “an”a tanıklık etmelerine olanak sağlanmalıdır.

Çocuklar koronavirüs salgını hakkında bilgilendirilmelidir!

“Koronavirüs, bize nasıl zarar verebilir”, “Hangi yollarla ve ne şekilde bulaşır”, “Hangi tedbirler alınmalıdır” gibi merak edilen ve kaygıya neden olan tüm olası durumlar, çocukların gelişim seviyelerine uygun biçimde konuşulmalı ve soruları cevaplandırılmaya çalışılmalıdır. Çocuğa gerekli önlemler alındığında güvende olduğu ve durumun kontrol edilebilir olduğu mesajı verilmelidir.

Çocuğunuza bu şekilde bilgilendirmeler yapabilirsiniz!

  •  Çocuğun soru sormasına izin verilmeli, soruları geçiştirilmemeli, dikkate alınmalıdır.
  •  Çocuğun içinde bulunduğu durum hakkında ne düşündüğü ve nasıl hissettiği hakkında konuşmak önemlidir.
  •  Korku, kaygı ve endişe yaşıyorsa duyguları hakkında konuşmak, ifade edebilmesine olanak sağlamak gerekir.
  •  Bilgilendirme için koronavirüs resmi çizilip görselleştirilebilir, şekli veya virüsün neye benzediği hakkında konuşulabilir.
  •  Görselleştirme için kukla veya oyuncaklar da kullanılabilir. Bu şekilde somutlaştırıldığında üzerinde konuşmak daha kolay ve eğlenceli olacaktır.
  •  Çocuklar için hazırlanmış video ve görseller araştırılarak uygun içerikli ve bilgilendirici olanlardan faydalanılabilir.
  •  Gazete veya dergilerden resimler kesip koronavirüs albümü hazırlayarak, özellikleri, ne şekilde bulaştığı, korunma yöntemleri gibi merak ettiği tüm bilgiler eğlenceli bir şekilde çocuğa aktarılabilir.

Türkiye Sağlık Sistemi’nin Kitabı Yazıldı.

Türkiye’nin uluslararası arenada en rekabetçi olduğu alanlardan biri hiç şüphesiz sağlık sektörüdür. Özellikle 2003 yılından itibaren uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte Türkiye Sağlık Sistemi’nin geldiği nokta başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere birçok uluslararası kuruluş ve ülke tarafından gıpta ile izlenmektedir. Bu çalışmada Türkiye Sağlık Sistemi bütün yönleri ile ele alınmıştır. Türkiye Sağlık Sistemi kitabı Türkiye’de sağlık sektörü ile ilgilenenlerin; Türkiye Sağlık Sistemi’nin tarihsel boyutu ile beraber nasıl kurgulandığını, nasıl işlediğini öğrenilebileceği ve Türkiye Sağlık Sistemi hakkında temel bilgileri edinebileceği bir çalışmadır.

“Türkiye Sağlık Sistemi” kitabında;

  • Sağlık kavramı, sağlık hizmetlerinin niteliği ve özellikleri, sağlık hizmetlerinin önemi, sağlık hizmetlerinin sınıflandırılması konularını,
  • Sağlık sistemleri, sağlık sisteminin amaçları, sağlık sisteminin işlevleri, sağlık sistemlerinin karşılaştırması ve sağlık sistemlerinin sınıflandırılması konularını,
  • Sağlık sistemi gelişimi ve mevzuatını, Türkiye sağlık sisteminin örgütlenmesi ve gelişimini,
  • Bütün yönleriyle sağlık hizmet sunumunu, sağlık insangücü ile ilgili konuları, Sağlık eğitimini,
  • Sağlığın finansmanını, sosyal güvenlik sistemini, sağlık sigortacılığı konularını ve sağlık harcamalarını ve
  • Türkiye’de sağlıkla ilgili uygulanan programları ve sağlık göstergelerini bulabilirsiniz.

Çalışmaya https://www.akademisyen.com/tuerkiye-saglik-sistemi.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Covid-19’a Karşı Duygusal-Ruhsal Zindeliği Artırmanın 9 Yolu

Uzmanlar, koronavirüs Covid-19 ile mücadelede hijyen ve sosyal izolasyon kadar bireylerin duygusal-ruhsal zindeliğinin de çok önemli olduğunu belirtiyor.

Dünya genelinde etkisini gösteren Covid-19 salgınının Türkiye’de de etkisini göstermesiyle tüm toplumun kaygı seviyesi yükseldi. Bireyler, salgının olası etkilerine karşı hem kendilerinin hem de sevdiklerinin hayatını önemseyerek uzmanlara kulak veriyor. Yükselmiş, sürekli devam eden kaygı seviyesi, duygusal ve ruhsal zindelik için iyi olmayacağı gibi bağışıklık sistemini de olumsuz etkileyebiliyor. Covid-19 salgını ile ilgili bilinmeyen ve kontrol edilemeyen durumlar kişileri daha da kaygılandırıyor.

SiZe Bütünsel Yaklaşım Kurucu Ortağı Sibel Yücesan, kaygıları azaltmak için yapılması gerekenin kontrol edilebilecek olguların farkında olmak ve bunlarla ilgili eylemlerde bulunmak olduğunun altını çiziyor. Sibel Yücesan, Covid-19 pandemisine karşı duygusal-ruhsal zindeliği artırmak için önerdiği 9 maddeyi şöyle sıralıyor:

1. Endişeliyim, öfkeliyim, üzüntülüyüm diye kendimizi suçlamayalım.

Tüm bu duyguları hissetmemiz hayatımızın tam da merkezinin bir parçası. Bu tür duygularımızı tamamen kontrol etmeye çalışmak yerine, tüm bunları duymanın normal olduğunu hatırlayalım. Duygularımızdan kaçmak değil, durup yüzleşmek ve bize verdikleri mesajları dinlemek önemli. Duygularımızı dışarı sağlıklı bir biçimde dökmenin farklı yollarından yararlanabiliriz. Mesela, her gün 6 dakika veya 3 sayfa duygularımız hakkında içimizden geldiği gibi yazı yazalım. Günlük tutmak, duyguları düşünceleri not etmek terapatik etki yapar.Sanat ile müzik ile ifade etmek de bir yöntem olabilir. Kısaca onların bir şekilde akmasına izin verelim.

2. Ne izlediğimiz, ne dinlediğimiz, ne paylaştığımız konusunda seçici olalım.

Sürekli haber kanallarında gezinmek, sosyal medya paylaşımlarında kaybolmak ve kaygı seviyemizi artırmak immün sistemimize olumsuz yansıyacaktır. Hiçbir şey izlememek de bizi bilgiden mahrum kılacağından, günde bir iki kez güvenilir kaynaklara başvurmak ve oralardan doğru bilgileri takip etmek izleyeceğimiz bir yöntem olabilir. Doğruluğundan emin olmadığımız haberleri de paylaşmamak dahi, bizi topluma faydalı bir hareket yapmamızdan dolayı iyi hissettirir. Seçimlerimize dikkat edelim, kendimizi kaptırmayalım, bize iyilik yaratan, olumlu, pozitif alternatifleri seçelim. Bize sunulan değil, bizim seçtiklerimiz hayatımızda yer alsın.

3. Sakinleşme teknikleri kullanalım: Meditasyon ve minfulness pratikleri öğrenelim ve uygulayalım.

2020 hızlı bir başlangıç yaptı, endişelendiğimiz ve kaygı düzeyimizin yükseldiğini farkettiğimiz zamanlarda zihinsel molalar alalım. Zihin olumsuz düşüncelere çok kolay saplanır. Felaketleştirme senaryolarımızı fark edelim. Ve böyle anlarda sakin bir köşeye çekilip, basit nefes ve mindfulness teknikleri uygulayabiliriz. Basit diyorum çünkü bu tip bilim temelli nefes ve mindfulness tekniklerini öğrenebileceğimiz pek çok eğitim, kitap ve app’ler var. Çok uzun zaman ayırmamıza gerek yok. Her sabah her akşam ve aralarda ihtiyaç duydukça 10 dakika ayırmamız dahi yeterli olabiliyor. Bunlarla bir başlangıç yapabilir ve zihinsel duygusal zindelik için bu teknikleri hayatımıza katabiliriz. Bunlar dışında hiçbir şey yapmadan gözümüzü kapatmak, nefesimize odaklanmak, en zor ve olumsuz anda bile bizi yatıştıracaktır.

4. Her gün bize iyi geleceğini düşündüğümüz bir kaç aktivite planlayalım.

Kitap okumak, olabiliyorsa açık havada yürüyüş, meditasyon, kısa uykular, şarkı söylemek, resim çizmek, yapboz, mandala, duş almak, ilgimizi çeken konularda online eğitimler almak. Kısa da olsa bu tür aktiviteleri hayatımıza katalım. Sosyal mesafelendirme hayatımıza girdi bu uzun sürerse bize iyi gelmeyecektir. Bu açıdan muhakkak sevdiğimiz insanlarla telefon konuşmaları yapmak, haberleşmek, olumlu şeylerden bahsetmek ruhsal zindeliğimiz için önemli olacaktır.

5. Aklımızdan günde on binlerce düşünce geçmesi son derece normal bir akış.

Zor zamanlarda genelde bir ya da bir kaç düşünceye saplanır kalırız. Hep aynı düşünce yapısı çevresinde döner dururuz, bu da tabi ki bizde olumsuz duyguları tetikler.Veya tam tersi,duyguların yarattığı olumsuz düşüncelerin çevresinde dolanırız. Böyle zamanlarda aklımızdan çıkmayan düşünceleri tek tek ele alıp aşağıdaki soruları sormak çok yardımcı olacaktır:

Bu düşünce doğru mu?

Bu düşüncenin kesinlikle doğru olduğunu nerden biliyorum?

Bu düşünceye inandığım zaman nasıl tepki veriyorum, bende neler oluyor?

Bu düşünce olmadan ben nasıl biri olurdum? Hayatımda neler olurdu?

Bu düşüncenin yerine hangi olumlu düşünceyi koyabilirim?

6. Sağlıklı sınırlar geliştirelim.

Her işi üstlenmek, her şeye evet demek bizi gereğinden fazla yorabilir. Sağlıklı sınırlar insanlarla olduğu kadar, teknolojiyle, dijital dünya ve kendimizle olabilir. Mesela yatak odamızdan cep telefonunu çıkartmak gibi. Okuduğumuz her olumsuz haber, stres hormonunu tetikleyecek ve sonuçta uyku dahil düzenimizi bozacaktır. Daha çok evde geçireceğimiz zamanlar olacak, bu zamanlarda kendimize ait alanlarımızı koruyalım sevdiğimiz şeyleri yapalım, aile fertleriyle sürekli bir arada ve iletişimde olmak güzel gibi dursa da, duygusal zorlanmalar yaşayabiliriz bunları fark edip park edelim ve kendimize sessiz alanlar sağlayalım.

7. Şükür en güzel ruhsal ilaç.

Şükür listesi yapalım. Akşam yatarken o güne ve genel olarak hayatınıza odaklanarak şükür edecek en az üç tane maddeyi bir deftere ya da kağıda yazarak günü kapatalım. Bu listeyi sabah kalktığınızda da okuyup güne bu motivasyonla başlayabilirsiniz. Ruhumuza iyi gelenleri hayatımıza ekleyelim mesela dua etmek gibi.

8. Hayatın komik taraflarını görmeye gayret edelim.

Hayatın uzun vadede sunacağı esprileri, eğlence alanlarını anımsamak, çevremizdeki olaylara, kişilere biraz mizah penceresinden bakmak da psikolojik iyi olma halimizi destekler.

9. Başkası için güzel bir şey yapalım.

Başkası için güzel bir şey yapalım. Ne zaman davranışlarımız olumlu olursa, duygularımız da olumlu oluyor. Birine iyilik yapmak, anında o kişinin yüzünde gördüğümüz gülümseme, içten bir bakış ile bizde mutluluk hissi yaratıyor. Başkası için güzel bir şey yapmamıza engel olacak hiç bir şey yok. Bir bardak su getirmek de olabilir, bir teşekkür maili atmak da, telefon edip hayatınızdaki anlamını paylaşmak da olabilir. Olasılıklarımız düşündüğümüzden çok olabilir.

Dalgaları durduramayız ama sörf yapmayı öğrenebiliriz. Hiçbir şey sonsuza kadar kalıcı değil, en büyük dertler bile. Kendimize yapacağımız en büyük iyilik, dengeye gelebileceğimizi hatırlatmak ve bunun için çok sayıda kaynağımız olduğunu unutmamak.

Novartis koronavirüs salgınından etkilenen toplulukları desteklemek için 20 milyon dolarlık küresel fon oluşturdu

koronavirüs-satınalma dergisi
  • Novartis, COVID-19 Müdahale Fonuyla dünyadaki koronavirüs salgınından en çok etkilenen toplulukları desteklemeye hazırlanıyor.

  • Novartis, koronavirüsüne karşı Bill & Melinda Gates Vakfı, Wellcome ve Mastercard tarafından başlatılan ‘COVID-19 Therapeutics Accelerator’ adlı girişimi destekleyeceğini açıkladı.

  • Novartis aynı zamanda Avrupa Birliği’nin farmasötik araştırma alanındaki girişimi olan ‘Innovative Medicines Initiative’ ile iş birliği yaptığını açıkladı.

İstanbul, 22 Mart 2020 Novartis, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın olarak ilan edilen koronavirüsüne (COVID-19) karşı aldıkları önlemleri açıkladı. Bu önlemler arasında, dünyanın dört bir yanında COVID-19 salgınından etkilenen toplulukları desteklemek için küresel bir fon oluşturulması ve sektörler arası Ar-Ge girişimine katılma kararı yer alıyor.

Novartis, COVID-19 Müdahale Fonu kapsamında, toplumların salgının yarattığı zorlukları yönetmesine yardımcı olmak ve halk sağlığı girişimlerini desteklemek için 20 milyon ABD doları tutarında hibe sağlayacak. Şirket, resmî kurumlarca oluşturulan taleplerin hızlı bir şekilde onaylanmasını ve dağıtılmasını sağlayacak. COVID-19 Müdahale Fonu, aşağıdaki alanlara odaklanarak sadece bunlarla sınırlı olmayan girişimler için mali hibeler sağlamaya çalışacak:

  • Ek sağlık personelinin finansmanı, ilaç ve tıbbi malzeme temin edilmesi dahil olmak üzere yerel ve ulusal sağlık altyapısının güçlendirilmesi,
  • COVID-19 ile ilgili veri toplama, sağlık hizmetlerinin uzaktan sağlanması ve önemli halk sağlığı bilgilerinin etkin bir şekilde yaygınlaştırılması için dijital platformların oluşturulması,
  • Salgına karşılık yeni toplum sağlığı programları oluşturulması veya geliştirilmesi.

Koronavirüs salgınına karşı Ar-Ge iş birlikleri

Koronavirüs salgınına karşı Bill & Melinda Gates Vakfı, Wellcome ve Mastercard tarafından koordine edilen COVID-19 Therapeutics Accelerator adlı girişime destek vereceğini açıklayan Novartis, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin farmasötik araştırma alanındaki girişimi ile iş birliği yaptı. Sektörler arası gerçekleştirilen bu iş birlikleri, birçok ilaç şirketi ve uzman akademik kurumları bir araya getirerek koordineli bir şekilde araştırma yapmalarına imkân sağlıyor. Bu çalışmaların yanı sıra Novartis, Avrupa İlaç Endüstrileri ve Dernekleri Federasyonu (EFPIA) tarafından koronavirüsüne karşı araştırma ve geliştirme alanında yapılan acil yardım çağrısına yanıt olarak, in vitro antiviral testler için uygun olduğu düşünülen çeşitli bileşenler sunarak katkıda bulunuyor. Buna ek olarak, mevcut ürünlerinin onaylanmış endikasyonlarının ötesinde, salgına karşı herhangi bir yararı bulunup bulunmadığını inceleyerek Ar-Ge çalışmalarına hızla devam ediyor.

Novartis Dünya Başkanı Dr. Vasant Narasimhan, “Hükümet, toplum ve iş dünyası arasında inanılmaz düzeyde bir katılım ve iş birliği gerektiren olağanüstü ve eşi benzeri görülmemiş bir halk sağlığı kriziyle karşı karşıyayız. 140’tan fazla ülkede hizmet veren bir firma olarak, COVID-19 salgınının neden olduğu acil halk sağlığı gereksinimlerini karşılamaya yardımcı olabilecek kritik topluluklara veya ulusal programlara ek finansal destek sağlamak için ilk adımlarımızı atıyoruz. Birlikte çalışmanın gücünü kabul ederek, gerçekleştirdiğimiz iki önemli iş birliğiyle sektör lideri Ar-Ge organizasyonumuzun yeteneklerini bu girişimlerle paylaşıyoruz” dedi.

Novartis’in merkez ofis ve saha çalışanları Mart sonuna kadar evden çalışıyor

Koronavirüs salgınını yakından takip eden Novartis, bu süreçte hem hastaların hem de çalışanlarının sağlığını çok önemsiyor. Şirketin temel kaygısı, dünya çapında çalışanların ve hastaların sağlığı ve güvenliği. Novartis, dünyanın dört bir yanındaki hastalara ve sağlık hizmeti sağlayıcılarına ilaçlarını ulaştırmaya devam ediyor ve aldıkları önlemlerle tedarik zincirinin aksamadan devamını öngörüyor. Ayrıca şirket, 500’den fazla klinik çalışmasına sürekli ilaç temini ve operasyonları sorunsuz sağlamak için önlem planlarını devreye soktu.

Çalışan sağlığını koruma çabalarının bir parçası olarak 16 Mart’tan itibaren ABD, Avrupa ve Kanada’daki Novartis çalışanları (laboratuvar, üretim alanları ve saha çalışanları hariç) evden çalışma uygulamasına geçti. Novartis Türkiye de saha ekibi dahil olmak üzere globalle eşzamanlı olarak çalışanlarına evden çalışma uygulamasını başlattı. Novartis ayrıca, iç iletişimi desteklemek ve sağlık uzmanlarına ve hastalara ulaşmak için dijital teknolojilerin kullanımını hızlandırdı.

Nişasta Sanayicileri Derneği, Ürünlerinde Fiyat Artışı Olmayacağı ve Tedarikte Sıkıntı Yaşanmayacağı Sözünü Verdi

Nişasta Sanayicilerinin tamamını tek çatı altında toplayan Nişasta Sanayicileri Derneği, piyasada yaşanan gıda ürünleri arz sıkıntısı söylentileri ve fiyat artışı spekülasyonları sonrasında bir duyuru yayınladı.

Nişasta Sanayicileri Derneği, koronavirüs nedeniyle zorlu bir dönem içinde bulunulduğunu belirterek ürünlerin tedariğinde bir sıkıntı yaşanmayacağını ve fiyatta bir artış olmayacağını garanti ettiklerini duyurdu. Yapılan açıklamada dernek üyesi şirketlerin üretim tesislerinde her türlü sağlık önlemini alarak daha fazla üretmeye ve ürünlerini kullanan paydaşların tüm ihtiyacını iç piyasadan tedarik etmeye hazır oldukları; dün olduğu gibi bugün de çiftçilerin yanında 83 milyon tüketicinin hizmetinde olduğu vurgulandı.

NİSAD, dünya genelinde yaşanan salgın dolayısı ile ülke olarak hassas bir dönemden geçildiğini, cumhurbaşkanının önderliğinde milletin hassasiyetiyle birlikte bu sürecin en az sıkıntıyla atlatılacağına inandıklarını bildirdi.

NİSAD (Nişasta Sanayicileri Derneği) Hakkında:

Nişasta Sanayicileri Derneği (NİSAD) Türkiye’de nişasta sektörünü temsil eden çatı kuruluştur. NİSADgücünü sektörel birliktelikten alacak şekilde, dürüstlük, güven ve samimiyet temeline sahip bir yapı ile çalışmalarını sürdürmektedir. Nişasta sanayinin geliştirilmesi, ihtiyaçlarının belirlenmesi ve karşılanması, sektör ürünlerine ilişkin veri ve bilgilerin kamuoyu ile paylaşılması, sektörün ortak haklarının korunması, uluslararası platformlarda Türk nişasta sanayinin en etkin biçimde temsili amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir. NİSAD’ın üyeleri Amylum Nişasta San. Ve Tic. A.Ş., Cargill Tarım Sanayi Ve Ticaret A.Ş., GSF Gıda Sanayi Fab. Ür. San. Ve Tic. A.Ş., Tat Nişasta San. Ve Tic. A.Ş., Ak Nişasta San. Ve Tic. A.Ş., Sunar Mısır Entg. Tesis. San. Ve Tic. A.Ş., Beşan Nişasta Gıda San. Ve Tic. A.Ş, Omnia Nişasta San. Ve Tic. A.Ş., şirketleridir.

Korona’dan Beş Milyon Kurumsal Yapı Etkilenecek

Korona’dan beş milyon kurumsal yapı etkilenecek
Korona’dan beş milyon kurumsal yapı etkilenecek

KPMG Türkiye, ‘Sektörel Bakış 2020 – İlaç Raporu’nu yayımladı. Küresel ilaç sektörünün değerlendirildiği raporda korona virüs ile ilgili gelişmelere de yer verildi. Rapora göre, Fortune 1000’de yer alan 938 dev şirketin de içinde bulunduğu en az beş milyon kurumsal yapı, virüsün sebep olacağı ekonomik bunalımdan etkilenecek

KPMG Türkiye’nin hazırladığı ‘Sektörel Bakış 2020 – İlaç Raporu’nda ilaç sektöründe 2019 ve 2020 değerlendirildi. Dünyayı sarsan korona virüsle ilgili çalışmalara da geniş yer verilen raporda, virüsün ekonomiye ve ilaç sektörüne etkileri ele alındı. COVID-19’un, artık 2020 yılının ana gündem maddesi olduğunu belirten KPMG Türkiye İlaç ve Sağlık Sektör Lideri Hakan Orhan, “Teknik olarak 2002’de ortaya çıkan SARS virüsüyle yüzde 80-90 oranında benzeşen COVID-19, şiddetli akut solunum sendromu salgınının yeni versiyonu olarak kabul ediliyor. SARS’a ve 2012’de görülen MERS’e oranla daha bulaşıcı olan virüs, solumum yoluyla insandan insana geçebiliyor. Üstelik, hastalık evresinde benzer semptomlar görülmekle birlikte semptomların şiddeti insandan insana değiştiğinden hastalığı hafif geçirenlerin hastaneye gitmemeleri de bulaşıcılığı artırıyor” dedi.

COVID-19’un küresel ekonomiye ve şirketlere etkisi hakkında öngörüleri aktaran Orhan, şöyle konuştu:

“Virüs, can kayıpları ve toplumsal endişe akımının ötesinde tüm sektörlerin performansını olumsuz etkiliyor. Dun&BradStreet’in araştırmasına göre, Fortune 1000’de yer alan 938 dev şirketin de içinde bulunduğu en az beş milyon kurumsal yapı virüsün yarattığı ekonomik bunalımdan olumsuz etkilenecek. Küresel büyüme beklentileri aşağı çekildi. Sadece Çin’de iki ayda 550 milyar dolar gelir kaybına yol açtı. Virüsün kontrol altına alınması noktasında ilaç sektörünün üzerinde çok büyük bir yük var. Büyük ilaç şirketleri başta olmak üzere sektör kaynaklarını buraya yöneltti. Aşının bulunması ve deney aşamasına gelmesi küresel sağlık açıdan önem taşımakla birlikte sektördeki ilaç şirketlerinin hisselerinin göreceli olarak değer kazandığını da belirtmek gerek.”

Rapordan COVID-19’la ilgili dikkat çeken başlıklar şöyle;

  • Bulaşıcılığı nedeniyle virüsün yayılma hızı, MERS ve SARS’tan çok daha yüksek. MERS’in bin kişiye bulaşması 2,5 yıl sürdü. Bu süre SARS için 130 gündü. COVID-19 ise aynı eşiği sadece 48 günde aştı.
  • Rapor tarihi itibarıyla virüsün merkezi Çin’de 80 bini aşkın vaka kayda girdi. Virüsle ilgili ‘temel üreme sayısı’ olarak bilinen katsayının 1,4 ila 2,5 arasında olduğu düşünülüyor. Bu da virüs sahibi her kişinin virüsü ortalama 1 ila 3 kişiye bulaştırabileceğini gösteriyor.
  • Virüsün ölümcül boyutu ise MERS ve SARS’a oranla çok daha düşük. Virüsten etkilenen her 50 kişiden ölenlerin sayısı MERS için 17, SARS için 5 iken COVID-19 için 1… Bu rakam yüzde 2’nin biraz üzerinde ölüm oranına işaret ediyor.
  • COVID-19 tedavisi için Faz-3 Klinik Araştırma sürecinin nisan sonunda tamamlanması bekleniyor. Bir yandan aşı geliştirme çalışmaları klinik deney aşamasına girerken, diğer yandan hastalığın seyrini en azından semptomlarını tedavi edebilecek yöntemler uygulanmaya devam ediyor.
  • İlaç sektörünün devleri de COVID-19’a çare bulabilmek için seferber olmuş durumda. Moderna ve Johnson&Johnson profilaktik aşılar üzerinde çalışırken, dünyanın en büyük aşı üreticilerinden biri olan GlaxoSmithKline, sahip oldukları yeni bir aşı üretim teknolojisini diğer şirketlerin kullanımına açacağını duyurdu.
  • Tüm çabalara rağmen kısa vadede kullanıma sunulacak bir aşı üretilmesi beklenmiyor.

Evden Çalışırken Şirket Verileriniz Çalınmasın

Evden çalışırken şirket verileriniz çalınmasın
Evden çalışırken şirket verileriniz çalınmasın

Aksigorta, tüm dünyayı ve Türkiye’yi etkisi altına alan COVID-19 pandemisi ile artış gösteren mobil çalışmalarda siber risklerin oluşabileceğinin altını çizerek, kurumlar ve şirket çalışanlarının dikkatli olması konusunda uyarılarda bulundu.

Tüm dünyayı ve Türkiye’yi etkisi altına alan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından ‘pandemi’ (salgın) hastalık olarak tanımlanan yeni tip korona virüs COVID-19 sonucunda Türkiye’de okullar tatil olurken pek çok şirket de çalışanlarını evden çalışmaya yönlendiriyor. Sabancı Holding iştiraki Aksigorta, uzaktan çalışmanın çeşitli siber güvenlik risklerini de beraberinde getirdiğini ifade ederek, kullanıcıların dikkatli olması gerektiği konusunda uyardı.

Güncellemelerinizi gerçekleştirin, kurum içi güvenlik politikası oluşturun

Kurum çalışanlarının evden çalışırken, şirket verilerine bilgisayar ve telefonlarından uzaktan erişim sağlamasının şirketler için büyük bir risk taşıdığını ifade eden Aksigorta Genel Müdür Yardımcısı Fahri Altıngöz, şirket verilerini güvenle korumak için pek çok tedbirin alınabileceğini ifade ederek şöyle konuştu: “Yazılımlarınızı güncelleştirmeye dikkat edin. Hacker’lar siber saldırı gerçekleştirmek için sistem açıklarını kollarlar. Bu nedenle ilk kural, yazılımları güncel tutmaktır. Güncelleştirilmiş yazılımların yanı sıra kurum içinde de güvenlik ve gizlilik politikanızı oluşturmalısınız. Şirket dosyalarında erişim kuralları belirlemeli ve herkesin her dosyaya ulaşmasını engellemelisiniz. Evden çalışma sisteminin yaygınlaşması ile beraber işverenlere güvenlik tedbirlerini arttırmaları yönünde birçok görev düşmektedir;özellikle VPN ile uzaktan güvenli bağlantı sağlanması, iş bilgisayarlarından kişisel verilerinin paylaşımını engelleyecek sistemlerin oluşturulması, bilgisayarların düzenli şifre yenilemelerine yönelik çalışmalarının arttırılması gibi… Aynı zamanda şirket verilerine uzaktan erişimde mutlaka çift faktörlü kimlik doğrulama kullanmalısınız.’’

Verilerinizi güvence altına alın

Kurum cihazlarından veri sızıntıları sonucu oluşabilecek maddi zarar ve itibar kayıplarına karşı korunmanın büyük önem taşıdığını ifade eden Aksigorta Genel Müdür Yardımcısı Fahri Altıngöz, “Siber Koruma Sigortası bir siber olay neticesinde sigortalının uğrayabileceği ve/ veya sigortalıya 3. şahıslar tarafından yöneltilebilecek tazminat taleplerini teminat altına alan sigorta ürünüdür. Siber Koruma Sigortası ile gerçekleşmiş veya gerçekleştiğinden şüphelenilen bir siber olay neticesinde; olayın sebeplerinin ve detaylarının araştırılması, saldırı sonucu itibar korunmasına yönelik danışmanlık masrafları poliçe kapsamında karşılanıyor. Sigortalıya ait web sitesi veya sosyal medya hesaplarından bir siber olay sonucu karalama, telif hakkı, unvan, slogan, ticari isim veya marka ihlali ya da gizlilik haklarının ihlali neticesinde sigortalıya yansıyabilecek tazminat talepleri ve savunma masrafları teminatını da içeriyor. Ayrıca saldırının doğrudan sonucu olarak sigortalıdan yasa dışı yollarla alınan para teminatı ve siber olay sonrası kaybedilen veri ve yazılımların olay meydana gelmeden hemen önceki ya da mümkün olan en yakın haline getirmek gibi pek çok güvence de Siber Koruma Sigortası ile işletmelere sunuluyor. Özellikle bilgisayar sistemlerinin, siber olay neticesinde kısmen veya tamamen devre dışı kalmasının bir sonucu olarak yaşanan iş durması, kişisel veri ve güvenlik bilgilerinin gizliliğinin ihlali nedeniyle üçüncü kişilerden gelebilecek tazminat talepleri ve kişisel verilen korunması kanununun ihlali sebebiyle sigortalıya yansıyabilecek para cezaları teminatı da yine bu sigorta kapsamında olan hizmetlerdendir. Tüm bunların dışında; siber saldırının sadece hacker’ların sistemlerimize saldırısı olarak düşünülse de çalışan hatası sonucu uğranılacak zararın da bu sigorta ürününden karşılandığının altını çizmekte yarar olacağını düşünüyorum. Şirketlerin almış oldukları önlemlere rağmen zararlı linklere yapılan girişler, oltalama sonucu paylaşılan bilgiler de büyük zararlara yol açabiliyor. Bu ürünün geniş teminat yapısı ile farklı senaryolara yönelik zararların karşılanması hedefleniyor’’ dedi.

E-Dönüşüm Ürünleri İle Evden Çıkmadan İşlerinizi Yürütmek Mümkün!

Koronavirüsün ekonomiye olası olumsuz etkilerine karşı iş dünyası da harekete geçti. Tüm kurumlar dünyada alınan önlemleri, ortaya konulan öngörüleri analiz ederek olası senaryolara karşı kendi alanlarına ilişkin yol haritalarını çıkarıyor. Tam da bu noktada şirketleri dijitalleştiren e-Dönüşüm çözümleri işlerin aksamdan ilerlemesi için öne çıkıyor.

Tüm dünya ve Türkiye koronavirüsü konuşuyor. Birçok ülkenin sınırlarını kapattığı şu günlerde koronavirüsün ekonomiye yansıyacak etkileri gündemde ilk sıraları alıyor. Hem küresel hem de yerel firmalar evden çalışma adına adımlar atıyor. Konuyla ilgili konuşan TÜRKKEP Genel Müdür Yardımcısı Olgar Ataseven, “Tüm dünyayı etkileyen koronavirüsün ülkemizde yaratacağı etkileri en aza indirme adına hepimiz çalışmalarımızı olabildiğince sokağa çıkmadan yürütmeye çalışıyoruz. Çoğumuz evden çalışmaya başladık bile. Ancak evden çalışırken işlerin aksamaması da büyük bir önem taşıyor. İşte tam da bu noktada e-Dönüşüm çözümleri devreye giriyor. Bu zor durumun ekonomimize etkisini azaltmak, işlerimizi sorunsuz olarak devam ettirebilmek adına dijital çözümlerle çalışmalarımızı yürütmemiz gerekiyor. TÜRKKEP olarak Kayıtlı Elektronik Posta (KEP), e-İmza, e-Fatura gibi e-dönüşüm çözümlerimizle şirketlerin yanındayız” dedi.

Ataseven, “Sunduğumuz e-Dönüşüm hizmetleri dünya genelinde etkisini gösteren koronavirüs nedeniyle evden çalışmanın yoğunlaştığı bugünlerde tüm işlerin sorunsuz bir şekilde istenilen yer ve zamanda sürmesini sağlıyor” diye konuştu.

Faturalaşma süreci dijitale taşındı!

TÜRKKEP’in sunduğu e-Fatura hizmeti ile faturalaşma süreci elektronik ortama taşınarak kolayca çözümlenebiliyor. e-Fatura Vergi Usul Kanunu gereği bir faturada bulunması gereken tüm bilgileri barındıran kağıt fatura ile aynı hukuki niteliğe sahip elektronik belgedir. Fatura maliyetini düşüren e-Fatura, harcanan işgücünü azaltıyor, fatura sürecini kısaltıyor ve nakit akışını hızlandırıyor. Kullanıcıları fatura baskı sürecinden kurtaran e-Fatura, faturaları fiziksel koşullardan koruyarak faturaların dijital ortamda güvenli, kolay ve hızlı bir şekilde gönderilmesini sağlıyor.

e-İmza ile ıslak imza gerektiren evlilik, veraset ve şahitlik gibi hukuki olaylar haricinde tüm işlemler sorunsuz yürütülebiliyor. E-İmza, e-Devlet uygulamalarında, KEP sistemine uyumlu işlemlerde, ticari sicil işlemlerinde, hizmet sözleşmelerinde ve çalışanların gerekli evraklarında, bankaya verilecek talimatlarda, bayiler arası sipariş verirken, onay gerektiren formlarda, şirketlerin yönetim toplantılarında alınan kararları onaylarken kullanabiliyor.

TÜRKKEP’in hizmetleri arasında yer alan KEP hizmeti ise her türlü ticari, hukuki yazışma ve belge paylaşımlarını gönderilen biçimde koruyan, alıcının kim olduğunu kesin olarak tespit eden, içeriğin kesinlikle değişmemesini sağlayarak yasal geçerli ve güvenli, kesin delil haline getiren sistem. KEP ile her türlü bildirim, başvuru, dilekçe, ticari taraflar arasında yapılan yazışmalar, ihale, teklif, sözleşme evraklarının paylaşımı, şirketlerin beyannameleri, fatura, hesap özeti, bordro, ihtar, ihbar, talimat gibi gönderileri elektronik ortamda hızlıca gerçekleştirilebiliyor.