Hububattan Mart Ayında Yüzde 120’lik Artış

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, yüzde 120’lik artışla ihracatını 56 milyon dolara çıkararak Mart ayının artış rekormeni oldu.

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Terci, 2019’da ihracatlarını yüzde 10 artırarak 443 milyon dolara çıkardıklarını hatırlattı.

“Geçen seneyi 12 birlik arasından ihracatını en fazla artıran birlik olarak geride bıraktık. 2020’ye aynı hızla devam ediyoruz. Koronavirüs salgınının gıda başta olmak üzere birçok üründe lojistik hizmetlerinde tedarik sorunlarına neden olmasına rağmen Mart ayı ihracatımızı yüzde 120 yükselterek 56 milyon dolara çıkardık. Türkiye geneli Ocak-Mart döneminde geçen sene 1,7 milyar dolar olan hububat bakliyat yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatı yüzde 6 yükselerek 1,8 milyar dolara çıktı. Ege Bölgesi’nde ise geçen sene Ocak-Mart döneminde 94 milyon dolar olan hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar ihracatı bu dönem yüzde 41 artarak 132 milyon dolara ulaştı.”

Bitkisel yağ lider, çikolata ikinci

Terci, haşhaş tohumu ihracatının 1 Temmuz 2019’dan 31 Mart’a kadar olan dönemde yüzde 150’lik artışla 30 milyon dolardan 75 milyon dolara ulaştığını söyleyerek, “Yılın ilk çeyreğınde bitkisel yağ ihracatımız yüzde 64’lük artışla 67 milyon dolara, çikolata ihracatı yüzde 28’lik gelişimle 12 milyon dolara yükseldi. Yağlı tohumlar ise 11,3 milyon dolar, hububat ve mamulleri 11 milyon dolar, yem ihracatımız yüzde 128’lik artışla 9 milyon dolar oldu. Değirmencilik ürünleri yüzde 76 artarak 7,6 milyon dolara, baharat ihracatı ise 6,7 milyon dolar, bakliyat ihracatı yüzde 39’luk artışla 1,3 milyon dolara ulaştı.” dedi.

Hindistan, Güney Afrika ve Çin’e rekor artış

Mustafa Terci, Ocak-Mart döneminde Türkiye’nin ihracatında ülke bazında yüzde 52’lik payla Irak’ın ilk sırada yer aldığını, en çok ürün satılan diğer ülkelerin ABD, Yemen, Suudi Arabistan ve Suriye olduğunu söyledi.

“Ege Bölgesi’nden ise 121 ülkeye ihracat gerçekleştirildi. İlk 10 ülke arasında; 22 milyon dolarla Cezayir, 10 milyon dolarla Yemen, 7 milyon dolarla Tunus, 6 milyon dolarla Suudi Arabistan, 5 milyon dolarla Almanya, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri ve Libya, 4 milyon dolarla Angola ve Avustralya yer alıyor. En fazla ihracat artışı kaydettiğimiz ülkeler ise Cezayir, Libya, Angola başta olmak üzere yüzde 796’lık artış ve 3 milyon dolar ile Hindistan, yüzde 1170’lik artış ve 2 milyon dolar ile Güney Afrika, yüzde 449’luk yükseliş ve 1 milyon dolar ile Çin.”

İhracat artarak devam edecek

Çin’den başlayıp dünyaya yayılan küresel koronavirüs salgınının hububat ve bakliyat başta olmak üzere gıdanın hayati önemde olduğunu bir kez daha gösterdiğine değinen Terci şöyle devam ettii:

“Türkiye büyük potansiyeliyle şanslı ülkelerden biri. Bakanlıklarımızın salgına karşı aldığı tedbirler, sınırlardaki kontrollü geçişler, tampon bölge uygulaması, temassız ihracat, Türkiye’de üreticilere verilen desteklerle ürünlerimizi dünyanın birçok ülkesine göndermeye devam ediyoruz. Tarım Bakanımız Bekir Pakdemirli’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı 21 ilde çiftçiye tohumun yüzde 75’inin hibe edilmesi desteği tarımda üretimin artmasını sağlayacak. Aynı zamanda “Bitkisel üretimin geliştirilmesi” programıyla da hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkiler gibi stratejik ürünlerde rekolte artışı sağlanacak. İhracatımızın artarak devam edeceğine inanıyorum.”

Covıd-19 Sürecinde Girişimcilerin Süreç Yönetimini ve Beklentileri Araştırıldı

“Girişimci Müşteri Kaybı Konusunda Endişeli, Çözüm Olarak Hibe Desteği Öneriyor… ”

Endeavor Türkiye, COVID-19’un girişimcilere etkilerini ölçmek amacıyla Nisan başında bir anket gerçekleştirdi. Yaklaşık 250 girişimcinin katıldığı online ankette katılımcılara, COVID 19 salgını sonrasında ticari hayatlarının nasıl etkileneceğine ilişkin sorular soruldu.

Gelen yanıtlara göre süreçte girişimcilerin en büyük endişesinin yüzde 70 ile müşteri kaybı ve yeni müşteri bulamama olduğu ortaya çıktı. Müşteri kaybını yüzde 49 ile ödemelerin gecikmesiyüzde 37 ile fon sürecinin sekteye uğramasıyüzde 27 ile yerel ve uluslararası ulaşımın kısıtlanması/önemli toplantıların ertelenmesi, yüzde 25 ekiplerin yönetimi/ çalışan güvenliği ve yüzde 23 ile tedarik zincirinde aksamalarizledi. Öte yandan COVID-19 sürecinin geçmiş krizlere göre benzersiz olması ve gelecek öngörüsünün yapılamaması da katılımcıları endişelendiren konular arasında.

Girişimcilerin yüzde 70’i, 2020 kar hedeflerinde azalma beklerken, yüzde 65’i giderlerini kısmak için şimdiden önlemler almaya başladığını ifade ediyor. Hangi giderlerin kısılacağı sorulduğunda ise yüzde 50 ile operasyonel giderler birinci sırada yer alıyor. Operasyonel giderleri yüzde 40 ile pazarlama giderleri, yüzde 29 ile ödemelerin ertelenmesi, yüzde 12 ile çalışma saatlerinin düzenlemesi ve yüzde 10 ile üretim kısıtlaması takip ediyor.

Bu zor durumu atlatmak için önerileri sorulduğunda ise katılımcıların yüzde 73’ü devlet hibe desteğinin faydalı olacağı görüşünde birleşiyor. Öte yandan yüzde 67’si vergi muafiyeti, yüzde 36’sı banka kredisi, yüzde 19’u mentörlük desteği öneriyor.

Girişimciler evden çalışmaya da hızlı adapte olmuş görünüyorlar. Şirketlerin yüzde 90’u evden çalışmaya geçerken, geri kalanlar ise bir iki haftaya geçme planları yapıyorlar. Genel olarak, evden çalışmanın şirket verimliliğine katkısını olumlu olarak değerlendiriyorlar.

Girişimciler mevcut durumun devam etmesi halinde kaynaklarının tükenmesinden de endişeli. Girişimcilerin yüzde 27’si en fazla 1-3 ay dayanabileceğini belirtirken, yüzde 36’sı 3 -6 ay, yüzde 26’sı ise 9 aydan az dayanabileceğini söylemiş.

Anketi birçok farklı sektörden girişimciler yanıtladı. Ticaret, perakende, kurumsal yazılım teknolojilerinin yanı sıra, oyun/e-spor, turizm, reklam/medya gibi sektörlerden de katılımlar oldu. Katılımcıların yüzde 65’ten fazlasının şirket yaşı 5’ten küçük ve büyük çoğunluğu 25 kişinin altında çalışan sayısına sahip.

Endeavor Türkiye’den Girişimcilere Öneriler….

“Bu Dönemde Ayakta Kalan Güçlenecektir”

Son dönemde yaşananlar tüm sektörler gibi girişimcileri de oldukça etkiledi. Bir yandan ticari zorluklarla boğuşan, bir yandan da çalışanların moralini yüksek tutmaya çalışan girişimciler oldukça zorlu bir dönemden geçiyorlar. Fakat olumsuzlar kadar olumlu gelişmeler de oluyor. Bu gelişmeler doğrultusunda online kanallara yönelen iş geliştirmeye odaklanan veya hemen harekete geçerek değişime adapte olmaya odaklanan girişimciler de mevcut. Süreci değerlendiren Endeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Emre Kurttepeli bu dönemde girişimcilere 6 maddelik önerilerini şöyle sıralıyor:

  • İlk önceliğinizin çalışma arkadaşlarınız ve müşterilerinizin sağlık ve emniyeti olması gerekiyor. Bundan hiçbir durumda taviz vermeyin.
  • Bu kriz döneminde nakit akışı, karlılıktan veya büyümeden çok daha önemli. Hızla nakit akışı yönetimine geçin. Küçülüp ayakta kalmak, küçülmeden şirketinizi kapatmaktan her zaman daha iyidir.
  • Şu anda masraf kısmak kaçınılmaz. Geçmiş krizlerin bize verdiği derslerden biri, masraf kısmak konusunda en hızlı davrananın ayakta kaldığı. Unutmayın ki böyle dönemlerde, ne kadar zor olsa da masrafları düşürmek finansal kaynak bulmaktan çok daha kolay ve hızlıdır.
  • Her gider eşit değildir. Giderleri düşürürken miktardan ziyade stratejik (core-competency) olup olmadığına bakın. Stratejik giderler en son kısılacak olanlardır çünkü kriz sona erdiğinde ve yeniden büyüme dönemi başladığında bu giderlere tekrar ihtiyacınız olacak.
  • Tahsilatlarınıza çok dikkat edin, onları yakından takip edin.
  • Bu dönem sonunda ayakta kalanlar daha da güçlenecekler. Yani bu dönemi atlatınca öncesinden daha iyi günler sizi bekliyor. Bunu aklınızdan hiçbir zaman çıkarmayın.

PEPSICO Türkiye’den Covİd-19’la Mücadeleye 12 Milyon TL’yi Aşan Katkı

PepsiCo, COVID- 19’un toplum üzerindeki etkilerini azaltmak üzere yapılan çalışmalar kapsamında Türkiye’ye 12 Milyon TL’nin üzerinde katkıda bulunacağını açıkladı.

PepsiCo, COVID- 19’un toplum üzerindeki etkilerini azaltmak üzere yapılan çalışmalar kapsamında Türkiye’ye 12 Milyon TL’nin üzerinde katkı yapacağını açıkladı. PepsiCo Türkiye, geçen hafta PepsiCo Vakfının, toplulukların bu krizi aşmalarına yardımcı olmak amacıyla küresel düzeydeki programlara yapacağını bildirdiği 45 milyon Dolar değerindeki desteğe ilave edilen fonla, ‘Yemek Ver Umut Ver’ girişimi çerçevesinde risk altındaki gruplara temel gıda ulaştırılmasına yardım edecek.

PepsiCo Türkiye’de, risk altındaki ihtiyaç sahiplerine gıda bankaları aracılığıyla 12 Milyon TL’yi aşan değerde temel gıda ve temizlik malzemesi yardımında bulunacak. Bu destekler Türkiye genelinde 3 milyondan fazla kişiye ulaşacak.

PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Ece Aksel şöyle dedi: “Bu olağanüstü dönemde en büyük önceliğimiz insanlarımızın sağlığı. PepsiCo olarak, gıda konusundaki uzmanlığımızı kullanarak ulusal yardım girişimlerine destek oluyoruz. Temel gıdaya ihtiyacı olan insanlarımızın, bu dönemi daha kolay atlatmalarını sağlayacak şekilde gıdaya erişimlerine katkıda bulunmak istedik. Farklı gıda bankaları aracılığıyla Türkiye’nin her bölgesinde 3 milyondan fazla kişiye gıda ve temizlik malzemesi sağlayarak ülkemize destek oluyor, bu zor günleri birlikte aşacağımıza inanıyoruz.

PepsiCo Avrupa CEO’su Silviu Popovici ise şunları söyledi: “Bu günler Avrupa’daki pek çok insan için zorlu bir dönem… Virüsün tüm dünyada çok ağır bir etkisi oldu. PepsiCo olarak, risk altında bulunanlara yardım etmek için elimizden geleni yapmamız gerektiğine inanıyorum. Gıda bizim en iyi bildiğimiz konu. Bu nedenle, gıdaya en fazla ihtiyaç duyan insanlara yiyecek sağlamak için Avrupa’nın birçok ülkesinde toplumsal dayanışma gruplarıyla, hayır kuruluşlarıyla ve STK’larla birlikte çalışacağız. Faaliyet gösterdiğimiz toplumlara katkı yapmak istiyoruz.

Kriz zamanında PepsiCo çalışanlarının bulundukları bölgelerde yardım çalışmaları yapacağı gerçeğinden hareket eden PepsiCo Vakfı da, ayrıca önümüzdeki dört hafta boyunca çalışanlarının COVID-19 salgınıyla mücadele eden ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapacakları bağışların iki katının Vakıf tarafından bu kuruluşlara yapılacağını bildirdi. Böylece çalışanların seçtiği kâr amacı gütmeyen kuruluşlara 13 milyon TL’den fazla destek sağlanacağı öngörülüyor.

Global Karantina Günlerinde Oyun Sektörünün İnanılmaz Yükselişi

Global Karantina Günlerinde Oyun Sektörünün İnanılmaz Yükselişi
Oyun Endüstrisi Korona Günlerine İlaç Oldu

Next in Game tarafından hazırlanan “Global Karantina Günlerinin Oyun Dünyası Üzerindeki Etkileri” raporu yayınlandı. Rapora göre karantina döneminde olumsuz etkilenen birçok sektörün aksine espor ve oyun dünyası gittikçe artan bir ilgiyle karşı karşıya.

Covid-19 salgınına yönelik alınan önlemler kapsamında birçok ülkede sokağa çıkma yasağının ilan edilmesi ve karantina uygulamaları başta hizmet sektörü olmak üzere birçok sektörü olumsuz etkiledi. Spor ve müzik gibi eğlence sektörlerinin de olumsuz etkilendiği bu dönemde dijital oyun ve espor endüstrisinin büyüme trendi ise daha da ivme kazandı.

Raporda, 9 Mart 2020 tarihinden itibaren video oyunlarına harcanan rakamın bir önceki seneye göre %60 arttığı bilgisine yer verildi.

Raporda ayrıca, video oyunlarına olan ilginin artması ile olağanüstü internet yoğunluğunun önüne geçilmesi için alınan tedbirlere de değinildi.

Raporda yer verilen bilgiler arasında Akamai dağıtım ağının Microsoft ve Sony ile anlaşarak internet kullanımının yoğun olduğu saatlerde Xbox ve PSN’lerde oyun indirmeyi kısıtlama kararı alması da dikkat çekiyor.

İnsanlık, sosyalleşmek için dijitale sarıldı; anlık oyuncu sayılarında tüm zamanların rekoru kırıldı

En büyük oyun dağıtım ağı olan Steam’deki anlık oyuncu sayısının istatistiklerine yer verilen rapora göre, krizin başladığı mart ayı başı itibariyle yükselişe geçen oyuncu sayısı ilk kez mart ortasında 20 milyonun üzerine çıkarken 29 Mart itibariyle 23.434.674 oyuncu ile tüm zamanların rekoru kırılmış oldu.

Dünya genelinde ülkelerde evde kalan sayısı arttıkça anlık oyuncu sayıları da rekorlar kırarak yükseliyor. Steam’in yanı sıra Epic, Origin, Uplay gibi platformalarda zaman zaman kapasite sorunları yaşanıyor. Oyuna gösterilen ilgideki bu artış aynı zamanda bilgisayar ve donanım tüketimlerine yansıyarak oyun bilgisayarları alanında satışların artmasına da sebep oluyor.

Salgının şu anki merkezi olan Avrupa ve Amerika’da online oyun trafiklerinin artışta olduğuna dikkat çeken rapora göre İtalya’da 9 Mart’ta gelen karantina kararından sonra oyun trafiğinde %70 artış görüldü. Verizon’un verdiği rakamlara göre ise ABD’de en yoğun saatlerde oyun oynayan sayısındaki artış %75’e ulaştı.

Oyun Şirketleri Değerini Koruyor

Amerika’da Nasdaq’ın çok kısa sürede %19,6 değer kaybetiği, borsada işlem gören tüm firmaların derinden sarsıldığı mart ayının ilk yarısında aynı dönemde “Call of Duty: Warzone” oyunu ile 30 Milyon adet indirme sayısını yakalayan Activision şirketinin değer kaybı yalnızca %6,5 ile sınırlı kaldı.

ESL Türkiye Şampiyonası’nın canlı yayın izlenme saatleri rekor kırıyor

Rapora göre, ülkemizde salgına yönelik önlemlerin arttığı 15-16 Mart tarihinden itibaren Intel ESL Türkiye Şampiyonası’nın canlı yayın izlenmesi ve sosyal medya gösterim rakamlarında ciddi bir artış gerçekleşti. Raporda, son 14 günde canlı yayın platformu Twitch üzerinde Türk yayıncılarının ürettiği oyun içerikleri arasında en çok tüketilen 10 oyundan 6 tanesinin espor oyunu olduğu bilgisi verildi. Bu oyunlara ait canlı yayınların saat bazında izlenme istatistiklerine göre; League of Legends 1,364,834 saat, CS:GO 932,894 saat, Call of Duty: Modern Warfare 617,884 saat, PUBG 349,627 saat, Teamfight Tactics 226,076 saat ve Fifa 20 141,808 saat izlendi.

Global Karantina Günlerinin Oyun Dünyası Üzerindeki Etkileri Raporu’nu yorumlayan ESL Türkiye MENA Managing Direktörü Gökhan Kazar, rapordaki bulguları şöyle değerlendirdi: “Espor tüm dünya genelinde ve ülkemizde yükselişte olan bir trend olarak büyük kitlelere ulaşıyordu. İçinde bulunduğumuz evde kalma süreci bu yayılımı hızlandırdı. Eğlence aktivitelerine erişimimiz kısıtlandıkça oyunlara olan yönelimimiz arttı. Bununla paralel olarak, birçok sektörün mobil teknolojileri ve dijital mecraları işine uyarlamada yaşadığı zorlukları espor sektörü yaşamıyor. Salgın süreci başlar başlamaz turnuvaların ve çeşitli etkinliklerin online platformlara taşındığını görüyoruz. Biz de Intel ESL Gaming Fest 2020 kapsamındaki etkinliklerimizi online platformlar aracılığı ile yürütüyoruz. Ülkemizde ve tüm dünyada salgın dolayısıyla yaşanan bu zorlu sürecin en kısa sürede geride kalmasını ve hayatın normal akışına dönmesini umuyorum. Oyunun ve rekabetin coşkusu şimdilik yalnızca online mecralarda. Fakat turnuvalar devam ederken giderek yükselen heyecanı, Eylül ayında İzmir’de gerçekleştireceğimiz finallerde, dört gün sürecek dopdolu bir festivalde zirveye taşıyacağız.”

Salgın Döneminde Online Yöneticilik ve Etkili Liderlik

Kurumsal Zindelik Uzmanı Sibel Yücesan, yeni düzen yöneticiliğinde etkili liderlik için 3 olguya vurgu yapıyor: Empati, Şeffaflık, Motivasyon.

Global koronavirüs salgını her alanda etkisini gösterdiği gibi iş dünyasını ve çalışma sistemlerini de etkiledi. Bu süreçte altyapısı ve çalışma şartları uygun olan şirketler “home office” düzenine geçtiler. Değişen çalışma düzeni, çalışanların olduğu kadar yöneticilerin iş yapma şekillerini de yeniden biçimlendirirken yeni yöntemler devreye girmeye başlıyor.

Covid-19 pandemisinin şirketlerin çalışma sistemlerinde değişikliklere yol açabileceğini ve burada yöneticilere büyük iş düştüğünün altını çizen Size Bütünsel Yaklaşım Kurucu Ortağı Sibel Yücesan; “Benzeri olmayan bir kriz ortamından geçiyoruz.Otuz senelik iş hayatımda sayısı onu bulan küçük büyük kriz görmüş ve yöneticilik yapmış biriyim ama hiç böyle bir şey yaşamamış olmak beni de sarstı diyebilirim. Her şeyin küresel anlamda durması, bulanık, sisli puslu bir ufuk sunuyor hepimize. Unvanımız, yaşımız ne olursa olsun aynı kaygı, korku, üzüntü, tedirginliği hissediyoruz. Çoğumuz için ev ofis yaşamımız düzenimiz değişti. Yeni alışkanlıklar edinmemiz, yeni düzene ayak uydurmamız, tüm bunları hızlı dinamik bir şekilde yapmamız gerekiyor. Önem listeleri farklılaştı, ofis arkadaşlarımızla ayrı düştük ve belki de bu iş yapış tarzlarımızı da zorlayabiliyor. Hele ki şirket olarak buna hazırlıklı değilsek, altyapı eksikliğimiz var ise, kültürümüz uzaktan çalışma, iş birliği ve iletişimi çok kabullenmemişse daha da kapsamlı bir zorlanma içine girmiş olabiliriz.

Salgın sonrası şirketlerin değer sistemleri de farklılaşacak gibi. Çalışanı insan olarak görmek, onun kırılgan olabileceğini bilmek ve desteklemek, resilience olgusu, çevikliğin önemi, rekabet yerine işbirliğinin öne çıkması, geliştiren, destekleyen iletişim ve çalışan için anlam yaratan liderlik bu krizin bize öğretecekleri olabilir. Çalışan için anlam yaratmak, çalışanın “benim katkım hangi büyük amaca hizmet ediyor?” sorusunun cevap bulmasını sağlamak demek.Bu da günümüz liderliğini önemli kılıyor. İnsan odaklılık ve anlam yaratmak liderliğimizi farklılaştıracak iki önemli unsur.

Salgın döneminde anladık ki, sadece kar etmek, hisse fiyatlarını yükseltmek değil önemli olan, yüksek bir amaç ve anlam yaratmak yoksa bunlar da maddi değerler de sürdürülebilir olmayacak gibi.” dedi.

Yeni Düzende Etkili Liderlik

Sibel Yücesan, yeni düzende yöneticiler için etkili liderlik adına neler yapılabileceğini üç temel olgu ile anlatıyor:

Empati

Çalışanlarımızın yeni düzene alışmakla ilgili uyum sıkıntısı yaşayabileceklerini öngörebiliriz. Herkesin evi hem iş hem sosyal hayatı sürdürmek adına olumlu şartlara sahip olmayabilir. Evin içinde günlük rutini oturtmak herkes için farklı bir zaman alabilir. Bazı çalışanlar buna daha kolaylıkla adapte olup, verimli olmada hızlı olabilirlerken, bazıları normal ofis içindeki üretkenliklerini hala yakalamamış olabilirler. Bunun yanı sıra duygusal ve zihinsel olarak zorlanma bugünlerin ortak teması. Kaygı duyma, öfkeli olma, endişeli düşüncelere sahip olma çalışanların işine odaklanması açısından zorlayan ortamlar sunacaktır. Sosyal mesafelendirme, sosyal yaratık olan insana sağlık için iyi olmakla birlikte ruhsal açıdan çok da iyi gelmeyebilir. Tüm bu koşulları düşünerek lider veya yönetici olarak empati kasımızı daha iyi çalıştırmamız gereken günlerden geçiyoruz. Anlamaya çalışmak, bunun için sorular sormak, her bireyin farklı olduğunu kabul etmek ve böyle yaklaşmak işimizi kolaylaştırabilir. Empati duymak, bunu yansıtmak çalışanlarımızla aramızdaki bağı şüphesiz ki güçlendirecektir.

Şeffaflık

Şu sıra medyanın tüm formatlarında iletişim çılgınlığı yaşıyoruz. Gerek salgın gerek ekonomik izdüşümleri konusunda makaleler, konuşmalar, tartışmalar, videolar her yerden bize ulaşmaya çabalıyor gibi. Hele ki kendimizi kaptırmışsak, haberlerden zihnimizi kurtaramayabiliriz. Bu aşamada tüm çalışanlarımızın kendi kurumlarından alacakları temiz bilgiye ihtiyaçları var. Onları nelerin beklediğini, kurumun ne gibi tedbirler aldığını, ufuktaki planların neler olduğunu şeffaflıkla ve açık net bir dille paylaşmak bugünlerin en değerlisi. Elimizdeki bilgi neyse, çarpıtmadan, bilemediklerimizi de bilmediğimizi belirterek çalışanlarımızın güvenlerini kazanma ve devam ettirme stratejimizin olması pek yerinde olmaz mı?

Motivasyon

Bugünlerden hangimizin motivasyona ihtiyacı yok ki? İster yönetici ister takım üyesi hepimiz zorlanıyoruz. Her ne kadar bireysel motivasyonumuzdan sorumlu isek de bağlı olduğumuz yöneticinin bu konuda bizi desteklemesi paha biçilmez. Öncelikle sanki ofisteymişiz gibi her gün çalışanlarla düzenli haberleşmek, iletişimde bulunmak, takım üyelerinin birbirleriyle haberleşmesinin düzenini kurmak herkese iyi gelecektir. Ayrıca evdeki diğer kişiler dahil olmak üzere, duygu, zihin ve ruhsal durumlarını bilmek ihtiyaçları olan lojistik desteği sağlamak da bugünlerde önemli değil mi? Kişisel gelişimlerini destekleyecek online eğitimleri listelemek, erişim sağlamak, katılmalarını motive etmek de olumlu bir adım olacaktır.Takımda zaman zaman iyi haberleri paylaşmak, hoşça vakit geçirmeye olanak sağlayacak mizaha yer vermek, takımın birbirini hangi konularda destekleyebileceğine karar vermek, takım üyelerine farklı roller atamak çözümlerimiz olabilir.

Uzun zamandır tekrarladığım bir mottom var: Gerçek lider, bugünün çalışanının zihniyle, duygusuyla, bedeniyle, ruhuyla para kazandığını bilerek, bunu sağlıklı tutmaya destek olmanın esas rekabet avantajını getireceğin bilen ve görendir. Ve bu ister ofis içi ister ofis dışı her ortam için yerinde ve geçerlidir. Orta vadede liderlik kasımızı güçlendirmek için çalışanımızın insan olduğunu ve kırılgan olduğunu hiç ama hiç unutmamalıyız.

E-Ticaret ve Ötesi: 2020 ve Sonrası için Trendler (Sunum ve Toplantı Kaydı)

E-Ticaret ve Ötesi: 2020 ve Sonrası için Trendler temalı Webinar, Startupvadisi.com ve Buyer Network ev sahipliğinde, 8 Nisan 2020 tarihinde saat 19.30 – 21.30 arasında gerçekleşti. Etkinlik, Buyer Network Kurucu Ortağı ve İstanbul Üniversitesi Arş. Gör. Adil Ünal moderatörlüğünde, Kitapevinde.com Kurucusu ve İstanbul Kültür Üniversitesi Öğr. Gör. Burak Öçlü’nün sunumu ile sürdürüldü. E-ticaretteki en yeni uygulamaları örneklerle aktaran Burak Öçlü, e-ticaret özelinde uygulanabilecek tüm teknolojik uygulamalardan bahsetti. Toplantıda Startup Vadisi.com Teknokent İlişkileri Yöneticisi Sedat Boyacıoğulları ve Buyer Network İş Geliştirme Yöneticisi Serkan Uygur‘da hazır bulundu.

Toplantı ve Sunum Kaydını İzlemek için Tıklayınız.

Koronavirüs Pandemisi Sürecinde Evden Çalışanlar Ddos Saldırılarına Karşı Savunmas

Ddos saldıırları evden çalışanlara ve oyun sektörüne yöneldi

Koronavirüs pandemisi sürecinde ddos saldırılarında artış bekleniyor

Koronavirüs pandemisi nedeniyle, şirketler ofislerini evlere taşırken, siber suçlular ise hız kesmeden saldırılarına devam ediyor. Pandemi sürecinde DDoS saldırılarının artış gösterdiğini ve sadece evden çalışanları değil, online oyun sektörünü de hedef aldığını belirten Bitdefender Türkiye Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu’ya göre bu durum, şirketlerin, DDoS saldırılarına karşı yatırımlarının artmasına neden oldu.

Çalışanları evlerine hapseden ve ofislerin boş kalmasına neden olan Koronavirüs pandemisi, siber saldırganların ekmeğine yağ sürüyor. Şirketlerin en çok mücadele ettiği saldırılardan biri olan DDoS saldırılarının özellikle kolay lokma olan evden çalışanlara yöneldiğini ve ciddi artış gözlemlediklerini aktaran Bitdefender Türkiye Genel Müdürü Barbaros Akkoyunlu, evden çalışanların şirket VPN ağını her zamankinden daha fazla kullanması nedeniyle de bir sonraki hedefin VPN ağları olabileceğini belirtiyor.

Pandemi Sürecinde DDoS Saldırıları Artış Göstermeye Devam Ediyor

Neustar’ın yayınladığı son rapora istinaden 2019’daki DDoS saldırılarının yoğunluğunun saniye başına 5 gigabit ve altında gerçekleştiğini hatırlatan Barbaros Akkoyunlu, pandemi sürecinde de DDoS saldırılarındaki yükselen grafiğe dikkat çekerek bu durumun evlerinde çalışan milyonlarca şirket çalışanını ve doğal olarak şirketleri de etkilediğini belirtiyor.

Online Oyuncular da DDoS Saldırılarına Maruz Kalıyor

Pandemi ile birlikte evlerine çekilen birçok insan, çalışma süreleri dışında da dijital dünyada vakit geçiriyor. Özellikle online oyun oynamanın artış gösterdiği bu süreçte en çok DDoS saldırısı oyun sektöründe görülüyor. Birçok DDoS saldırısının oyun endüstrisini ciddi derecede hedeflediğini aktaran Barbaros Akkoyunlu, online oyun mücadelelerinde kullanıcıların sayıca fazla bot kiralayarak rakibinin internetini yavaşlatmaya çalıştığına ve bunun da DDoS saldırı yoğunluğunun oyun sektöründe artmasına neden olduğuna da dikkat çekiyor.

DDoS Saldırılarına Karşı Yatırımlar Artış Gösteriyor

Saldırganların DDoS saldırılarını artırması ve şirketlerin durumla mücadele etme sıklığının artması, saldırılara karşı savunmayı da önemli kılıyor. Evden çalışanların şirketlerin VPN ağını her zamankinden daha fazla kullanması ise bir sonraki hedefin VPN olabileceğini gösteriyor. Özellikle pandemi sürecinde DDoS saldırılarını azaltma hizmetinin artış gösterdiğine dikkat çeken Barbaros Akkoyunlu, şirketlerin ayrıca ağ güvenlik donanımlarında ileri düzey güvenlik çözümleri kullanarak yaşadıkları sorunları kullanıcılara aktarmadan çözmeleri gerektiğini de belirtiyor.

Kâr Payı Dağıtım Kısıtlaması Ancak Kanunla Mümkün

Distribution center warehouse storage shelving system
Distribution center warehouse storage pallet racking systems

Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne gönderdiği yazıda, “kâr payı dağıtımı yasaklandı mı” sorusunu şirketlerin gündemine taşıdı. Yazıda, şirketlerin 2019 öncesi yıllara ilişkin dağıtılmamış kârlarını dağıtamayacakları ve 2019 yılı net faaliyet kârının ise azami yüzde 25’inin dağıtılmasına karar verildiği belirtiliyor. Söz konusu açıklamayı değerlendiren LBF Partners Ortağı Avukat Tarık Güleryüz, anonim ortaklıkların kâr dağıtımlarının idare tarafından sınırlandırılmasının anayasal mülkiyet hakkını ihlale gireceğini hatırlatarak, sınırlamanın ancak kanunla mümkün olacağını belirtti.

Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne 31 Mart 2020 tarihinde gönderdiği tebliğ ile şirketlerin 2019 öncesi yıllara ilişkin dağıtılmamış kârlarını dağıtamayacakları ve 2019 yılı net faaliyet kârının ise azami yüzde 25’inin dağıtılmasına karar verildiği duyuruldu. Yönetmeliğin, Covid-19 salgını nedeniyle, sermaye şirketlerinin öz-kaynaklarının korunması amacıyla yayınlandığı belirtildi.

28.11.2012 tarihli ve 28481 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliği“nin 13/5inci maddesi uyarınca yapılan duyuruda şu ifadelere yer verildi:

Kamunun iştiraki olan şirketler hariç olmak üzere, sermaye şirketlerinin 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olarak bu yıl gerçekleştirilecek genel kurul toplantılarında gündeme alınacak nakit kâr payı dağıtımı kararlarında, geçmiş yıl kârlarının dağıtıma konu edilmemesi ve dağıtım tutarının 2019 yılı net dönem karının yüzde 25’ini aşmaması ile yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilmemesi…”

Öte yandan, Hazine ve Maliye Bakanlığı da sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamayla “Covid- 19’un ekonomiye etkisiyle mücadele kapsamında, Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda firmaların kâr dağıtımlarını 2019 kârının yüzde 25’i ile sınırlandırdık” şeklinde bir duyuru yaptı.

“Kâr dağıtım sınırlandırması anayasal hak ihlalidir”

Söz konusu açıklamaların işletmeler tarafından net olarak anlaşılmadığını ve özellikle yabancı sermayeli şirketlerde endişe yarattığını ifade eden LBF Partners Ortağı Avukat Tarık Güleryüz, “Bakanlık yazısında atıf yapılan yönetmelik hükmü Anonim Ortaklık genel kurullarının gündeminde bulunması zorunlu içeriğe ilişkindir. Bu durumda Bakanlığın, anonim ortaklıklardan yukarıdaki içeriği genel kurullarında tartışmaya almalarını istediği sonucuna varmak mümkündür” dedi.Bakanlık yazısının bir tavsiye kararı mı yoksa bir yasaklama mı olduğunun açık olmadığını vurgulayan Güleryüz, “Bu yönetmelik hükmüne göre anonim ortaklıkların kâr dağıtımları idare tarafından sınırlanması mümkün değildir. Bu duyuru ile idari bir makamın şirketlerin kâr dağıtmasına veya ne ölçüde dağıtacağına ilişkin uyulması zorunlu bir karar almış olduğu yorumu, anayasal hak ihlali olduğu gibi anayasa altı düzeyde kanunlara da aykırılık yaratır” şeklinde konuştu.

Güleryüz, sözlerine şöyle devam etti: “Kuşkusuz tarihi açıdan tanık olunmamış bir deneyim olan salgın sebebiyle hukuken şirketlerin kar dağıtması kısıtlanabilir ve hatta yasaklanabilir. Anayasa bu ve benzeri katastrofik hadiselere ilişkin dahi hükümler ve belli usuller öngörmektedir. Bu sebeple, Covid-19 pandemisi nedeni ile deneyimlediğimiz fevkalade şartlar dahi, anayasal güvencelerin askıya alındığı şeklinde düşünülmemelidir. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nun da kar dağıtımına ilişkin emredici hükümlerinin olduğu hatırdan çıkartılmamalıdır. Bakanlık kararı uyarınca karar alınması ileride yani post-pandemi döneminde, kâr dağıtmama yönündeki kararların hükümsüzlüğüne yahut yönetim kurulu üyelerinin şahsi sorumluluğuna dahi neden olabilir.”

Karar ancak kanunla getirilebilir

Ortaklıklarda kâr dağıtımına karar verme yetkisinin genel kurulun devredilmez yetkilerinden biri olduğunu hatırlatan Güleryüz, “Bu durum en başta anonim ortaklık pay sahibinin anayasal koruma altındaki mülkiyet hakkını ihlal eder şeklinde yorumlanabilir. Gerçekten de şirket payı, paysahibinin malvarlığında yer alan devir ve intikal eden haklardan biridir ve mülkiyet hakkının nesnesi olarak kabul edilmelidir. Bu husus şirket hissesinin semeresi olan kar payı için de geçerlidir” dedi.

Güleryüz, “Bu sebeple kâr dağıtımına ilişkin karar verme yetkisinin idari makam tarafından kullanılması mülkiyet hakkına müdahale olarak düşünülmelidir. Öyleyse bu türde bir düzenleme ancak kamu yararı amacıyla ve hakkın özüne dokunmadan kanunla getirilebilir” şeklinde konuştu.

“Bizatihi bu kararın şekli anlamda bir kanun olarak kendisi göstermesi gerekir” diyen Güleryüz, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yeni yasama enstrümanı olarak getirdiği Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile de bu konuda bir düzenleme getirilemeyeceği kanaatindeyiz. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile temel haklara ilişkin düzenleme yapılamayacaktır. Bu Anayasa’nın buyurucu bir hükmüdür.”

Şirketler kararı bir tavsiye olarak almalıdır

Anayasa’nın mülkiyet hakkına ilişkin koruma normlarının pandemi süresince de uygulanmaya devam ettiğini ve kısıtlamanın yalnızca kanunla yapılabileceğini kaydeden Güleryüz, “Şirketler açısından Bakanlık yazısını bir tavsiye kararı olarak değerlendirmek en isabetli tercih olacaktır” dedi.

Limanlarımızın Sürdürülebilirliği Türkiye için Hayatȋ

Freight port
In a sea industrial freight port

Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) COVID-19 küresel salgını ile ilgili olarak limanların sürdürülebilirliği yönünde çalışmalar başlattıklarını bildirdi. TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Genç, Türkiye’nin, sağlık ürünleri ve gıdanın da aralarında bulunduğu tüm temel gereksinimlerine ve üretim girdilerine erişimi bakımından limancılık faaliyetlerinin kritik bir işlevi olduğuna dikkat çekti.

TÜRKLİM Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Genç, dünya ekonomisini sarsan COVID-19 pandemisinin olumsuz etkilerine rağmen ülkenin hayati ihtiyaçlarını karşılamak üzere 7 gün 24 saat çalışan limanların faaliyetlerine devam edebilmesi için gerekli sağlık önlemlerini almanın yanı sıra limanlarımızın hayata geçirmesi gereken ekonomik ve finansal tedbirler üzerinde de çalışıldığını belirtti. Türkiye’nin ithalat ve ihracatının yüzde 85’ini gerçekleştirildiği limanların bu dönemde sorumluluğunun çok büyük olduğunu ifade eden Genç, limancılığın tüm ekosistemi ve paydaşlarıyla birlikte kısa, orta ve uzun vadeli sürdürülebilirliği için yoğun ve teknik bir çalışma yürütüldüğünü bildirdi.

Ocak-Şubat 2020 döneminde geçen yılın aynı dönemine göre tonaj bakımından fazla bir kayba uğranmadığını, önceden yapılmış olan sözleşmeler nedeniyle Mart 2020 ayı sonu itibarıyla tonajda da fazla bir düşüş beklenmediğini belirten Genç, Nisan 2020’den itibaren ise dünya ticaretindeki daralmanın etkisiyle kısmi kayıplara hazırlıklı olmak gerektiğini ifade etti. Bu öngörüye dayanarak, COVID-19’un yarattığı ekonomik sıkıntıların aşılması ve ekonomik hayatın devamlılığını sağlamak üzere açıklanan destek paketlerine, kolaylaştırıcı tedbirlere, programlara, vergi ve diğer yükümlülüklerin ertelenmesiyle ilgili uygulamalara, faiz ve diğer giderlerde yapılacak iyileştirmelere, kısa dönem çalışma desteğine durumu gereği ihtiyaç duyan liman işletmelerimizin başvuracağını söyledi.

Deniz ticaretinin gereklilikleri nedeniyle limanların pazar günleri ve resmî tatillerde de çalışmak durumunda olduğunu belirten Genç, şöyle devam etti: “TC. Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hayata geçirilen “Kısa Dönem Çalışma Ödeneği” her ne kadar pazar günleri ve resmî tatillerde çalışılmamasını, fazla mesai yapılmamasını şart koşsa da işin gereği olarak gemilerin limana varışları itibarıyla pazar günleri ve resmî tatillerde de çalışmak durumunda kalan limanlarımızın da bu uygulamadan yararlanabilmesi önemlidir. Bu konuyla ilgili girişimlerimiz başlamıştır. Bunun dışında limanlarımız açısından önemli olan diğer bir maliyet te dolgu alanları ve iskeleler için Milli Emlak Müdürlüğü’ne ödenen kira bedellerinin yeniden belirlenmesi ile ilgili de girişimlerimiz olacaktır.”

Türk limancısı büyük bir sorumluluk taşıyor

Türk limancılarının üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını bildiren Genç, “böylesi bir dönemde alışılmış yaşantılarımızı geride bırakmamız, mevcut koşulların öngördüğü kurallara uygun olarak yaşamamız kaçınılmaz bir gerçektir. Zorunlu protokolleri ve tedbirleri çok ciddi bir kararlılıkla limanlarımızda uyguluyoruz. Bu kararlılığımız sektörümüze ve ülkemize karşı duyduğumuz sorumluluğun, çalışanlarımıza, paydaşlarımıza ve ülkemiz insanına verdiğimiz büyük önemin bir sonucudur” dedi.

Kurvaziyer turizmi salgından olumsuz etkilendi

Türkiye’nin dış ticaretinin yani toplam ihracat ve ithalat yükünün tonaj olarak %85’i, değer olarak da %60’a yakını ile kurvaziyer turizminin tamamının limanlarımız üzerinden yapıldığına dikkat çeken Genç, hava, kara veya demiryolu taşımacılığı ile karşılaştırıldığında, deniz taşımacılığından başka hiçbir taşıma modunun Türkiye ekonomisi üstünde bu kadar belirleyici rolü ve etkisi olmadığını belirtti. Bu açıdan limanların ülkeler için hayati ve kritik önemde tesisler olduğunu ifade eden Genç şöyle devam etti: “Son günlerde başta Dünya Bankası, IMF, OECD, UNCTAD gibi kuruluşlar küresel çapta büyüme rakamlarını revize ederek ciddi oranlarda düşürmeye başladılar. Bu kurumlar bile salgının ne kadar daha süreceği ve ekonomik hayatın ne zaman normalleşeceği konusunda net bir öngörüde bulunamamaktadır. Bu sürecin döngüsünün U veya L şeklinde mi olacağına dair çeşitli senaryolar da üretilmektedir ama sonuçta görülen dünya ekonomisinde ve tek tek ülkelerde yaşanacak büyük çapta durgunluk ve küçülme sonucunda küresel çaptaki mal ve hizmet hareketinin de azalacağı, bu sürecin limanları da önemli oranda etkileyeceği yönündedir. Özellikle kurvaziyer limanlar tüm dünya genelinde durma noktasına gelmiş bulunmaktadır. Küresel ölçekte çalışan kurvaziyer gemi firmalarının tüm seferlerini belirsiz bir süre için askıya almış olmaları sonucunda ülkemizde de kurvaziyer turizmine hizmet eden limanlarımız bütünüyle faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır.”

Limanlarımızda Tüm Sağlık Önlemleri Alınıyor

Limanların COVİD-19 pandesiminin olumsuz etkilerine rağmen fedakârca çalıştığının altını çizen Genç, yaptığı açıklamada, başta TC. Sağlık Bakanlığı, TC. İçişleri Bakanlığı ve TC. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yayınladığı kurallar, önlemler ve protokoller olmak üzere valilikler kapsamında görev yapan “Limanlar Koordinasyon Kurulları”nın ve liman başkanlıklarımızın COVID-19 ile ilgili yayınladığı tüm önlem ve tedbirlerin limanlarda harfiyen uygulandığını, liman çalışanlarının ve limanlarda görev yapan paydaşların sağlıklarını azami düzeyde koruyacak şekilde hayata geçirildiğini söyledi. Genç şöyle devam etti: “Başta ülkemizin temel ihtiyaçlarının sağlanmasına ilave olarak ülke ekonomisinin, ihracatının ve ithalatının hiçbir şekilde kesintiye uğramaması adına limanlarımız gerekli olan tüm tedbirleri alarak çalışırken limanları kullanan müşterilerinin sorunlarına da çözüm bulmak adına birçok kolaylaştırıcı uygulamalar da yapmaya başlamışlardır.”

Kişisel Veri İhlaline Karşı Atılması Gereken 2 Önemli Adım

ŞİRKET İÇİ TEHDİTLER KİŞİSEL VERİ İHLALİNİ TETİKLİYOR

Şirket içi tehditler, kişisel verilerin ihlaline yol açabiliyor. Yapılan son araştırmaya göre şirketlere ortalama maliyeti 10 milyon doları geçen şirket içi tehditlerde en çok zararın yaşandığı nokta ise kişisel veriler olarak görülüyor. Şirketlerde departmanlar arası veri akışı konusunda uyarılarda bulunan Siberasist Genel Müdürü Serap Günal’a göre, şirket içi tehditlerden kaynaklı kişisel veri ihlalinin yaşanmaması için 2 önemli adımın derhal atılması gerekiyor.

Ponemon Institute’nin 2020 yılı şirket içi tehdit raporuna göre, ortalama şirket içi tehdidin maliyeti şirketlere 10 milyon doların üzerinde oluyor. Kişisel verilerin sızdırılması ve ihlali ise şirket içi tehditlerin sıklıkla oluşturduğu zararların başında görülüyor. Şirketlerde departmanlar arası veri akışının sağlanmasının ve yetkisiz bir şekilde kişisel verilere erişimin olmasının kişisel veri ihlaline zemin hazırlayabildiğini aktaran Siberasist Genel Müdürü Serap Günal, şirket içi tehditlerden oluşabilecek kişisel veri ihlaline karşı yetki matrisi oluşturulması ve departmanlar arası veri akışına izin verilmemesi gerektiğini belirtiyor.

Departmanlar Arası Veri Akışına Dikkat

Başta sağlık, finans ve turizm sektörleri olmak üzere birçok sektör içerisinde yaşanan kişisel veri ihlalleri, şirketleri sorunun kaynağını araştırmaya yönlendiriyor. Dış tehditlere karşı idari ve teknik altyapılarını oluşturmaya başlayan şirketlerin gözden kaçırdıkları önemli noktayı şirket içi tehditler oluşturuyor. Şirket içi tehditlerin yaratacağı zararlara şirketlerin dikkat etmediğini aktaran Serap Günal, kişisel verilerin korunması adına atılması gereken önemli adımlardan birinin şirket içi kişisel verilerin korunması ve güvenliğine yönelik idari prosedürlerin uygulanarak departmanlar arası veri akışının gerçekleşmemesi olduğunu belirtiyor. KVKK uyumluluğu sürecinde analiz ettikleri şirketlerdeki genel hatanın elde edilen kişisel veriyi şirket içerisinde belirli kurallara göre koruyamama olduğunu tespit ettiklerini belirten Günal, açık rızası alınan ve belirli bir departmanın gözetiminde olması gereken kişisel verinin alakasız bir departmana aktarılması, sonucunu büyük bir krizin meydana getireceği süreci başlattığını belirtiyor.

Şirketlerde Yetki Matrisi Oluşturulmalı, Erişim Logları Kayıt Altına Alınmalı

Kişisel Verilerin Korunması Kanununda mevcut ilkelere aykırılık riskini daha da artıran departmanlar arası veri akışına karşı şirketlerde veri segmentasyonu gerektiğini de hatırlatan Serap Günal, her departmanın sadece kendine özel tutulan bilgilere erişim sağlaması gerektiğini, aksi takdirde yetkisi olmayan kimselerin sağlayacağı yetkisiz erişimlerle ihlallerin yaşanmaması için bir nedenin kalmayacağını ifade ediyor. Şirketlerde paylaşılan her türlü dosya ve veri tabanı için kimin erişim yetkisi olduğu, kimin ne zaman ne şekilde hangi cihazdan erişim sağladığı ya da erişim yetkisinin olduğunu bilmenin ve belirlemenin gerekliliğini önemli bir adım olarak gören Günal, erişim yetkisi verilen kişilerin de ayrıca kaydının tutulmasını gerektiğini, bu yüzden oluşturulan yetki matrisinin işlevselliğini ve verilen yetkilerin kötüye kullanılıp kullanılmadığının da tutulan erişim logları ve log kayıtları ile ölçülebileceğini ifade ediyor.