Strateji Hedef ve KPI İlişkisi Işığında Stratejik Planlama

Bu yazımda; StratejiHedef ve KPI ilişkisini ele almak istiyorum.

Bir şirket için Stratejik Plan ve Kurumsal Performans Yönetimi yapmak günümüz dünyasında sürdürülebilirlik için hayati öneme ulaşmış durumdadır. Bu noktada, firmaların zorlandıklarını gözlemlediğimiz en önemli nokta stratejileralt stratejilerhedefler, ve KPI ( Anahtar Performans Göstergeleri ) arasındaki ilişkiyi ve kurgu sırlamasını oluşturma aşamasıdır. Bu yazımızda, StratejiHedef ve KPI ilişkisine dair dünyadaki iyi uygulama örneklerine ve Albert Solino metodolojisine dayanarak bir çözüm önermeyi hedeflemekteyiz:

Strateji Planlama Komitesi ile birlikte gerçekleştirilmesini önerdiğimiz strateji belirleme toplantısı sonucunda ortaya çıkan stratejik hedef ağacından  sonraki süreçte StratejiHedef ve KPI ilişkisinin doğru kurulmasına dair yapılması gerekenleri 2 aşamada özetlemek isterim:

Stratejik Planlama Yazılım Kullanımı

Bütün bu StratejiHedef ve KPI ilişkisini doğru yönetebilmek adına şirketlerin Stratejik Planlama ve Kurumsal Performans Yönetimi yazılımı kullanmaları günümüzün karmaşık iş hayatında; işlerini yönetilebilir, sürdürülebilir, ölçülebilir ve yalın kılmaktadır.

SAP, Oracle, Microsoft Power BI gibi dünya devi ve karmaşık yazılımlar bu alanda olduğu gibi yalın, etkin, basit kullanımlı ve ulaşılabilir bulut tabanlı Corvisio gibi yazılımlar da mevcuttur. StratejiHedef ve KPI ilişkisini doğru yönetebilmeniz adına bu işe dair stratejik planlama yazılımlarını da kullanmanız şirketinize önemli bir verimlilik katacaktır.

Küresel Ekonomi Koronavirüs Çıkmazında

Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu koronavürüsün Avrupa Birliği içindeki sorunları ortaya çıkardığını ve AB’nin sürdürülebilirliğinin tartışılması gerektiğini vurguluyor. Ülke ekonomilerinin küresel salgından nasıl etkileneceği konusunda önemli değerlendirmenler yapan Saltoğlu, salgın sonrası Türkiye ekonomisinin %4 daralmasının beklendiğini de ekliyor.

Salgının finans sisteminde insan odaklı bir dönüşüme yol açması gerektiğini vurgulayan Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Burak Saltoğlu krizin her ülkeyi etkileyeceğini belirtiyor: “Olumlu anlamda öne çıkan ülkeler Kore, Singapur gibi ülkeler olurken ABD ve AB çok daha olumsuz etkilendi. Dünyanın en çok ARGE yapan ve en iyi sağlık kurumlarına sahip ABD’nin bu sorunu bu denli kötü yönetmesi ciddi bir hayal kırıklığı. Diğer yandan AB’nin kendi içinde çok büyük sorunları olduğu da ortaya çıktı. İspanya ve İtalya’nın sorunlarına ciddi anlamda kayıtsız kalan AB’nin sürdürülebilirliği bir kez daha tartışılacaktır. Bu tür günlerde dayanışma için kurulan bu örgütün bu dönemde kendi üyelerine yeterli desteği vermediği görüldü.”

2020’de ciddi işsizlik ve yavaşlama kaçınılmaz”

Krizin ne kadar daha devam edeceği belirsiz olsa da her senaryoda 2020’nin 2. ve 3. çeyreğinde ciddi işsizlik ve yavaşlamanın kaçınılmaz olduğunu ifade eden Saltoğlu, turizm, perakende, taşıma / ulaştırma, inşaat ve tekstil sektörlerinin en çok etkilenecek sektörler olduklarını söylüyor: “Bundan sonra yapılması gereken ilk şey ekonomik krizin yönetiminde koordineli, gerçekçi ve güvenilir bir program sunulması. Ülkeler milli gelirlerinin ortalama %3-4’ünü bu krizi yönetmeye ayırmış durumda. Biz şu an için 100 milyar bir destek ve bazı yan destekler öngördük, muhtemelen daha fazlası gerekecek.”

“Birçok finans alternatifi var. Benim ilk aşamada önerim yüksek getirili kısa vadeli “özel tertip” bir bono tahvil çıkarılması. Sonrasında daha fazla para basılması gündeme gelebilir, ancak tüm bu fonların nasıl kullanılacağı da çok önemli. Dünya ekonomisinin %2,7 daralacağının beklendiği bir dönemde Türkiye’nin de %4 civarı daralması bekleniyor. Bunun en az sosyal maliyetle atlatılması çok önemli.”

Finans sistemi salgından hangi dersleri çıkarmalı?

Küresel salgın sonrasında sağlık sistemi başta olmak üzere birçok konunun yeniden değerlendirilmesi ve kaynakların daha etkin bir şekilde dağıtılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Saltoğlu, “Gelir düzeyi düşük olan kesim için işsizlik sigortası, sağlık sigortasının miktarı ve kapsamının ciddi oranda geliştirilmesi önemli. Bu dönüşüme gerekli kaynak için de vergi sisteminin daha adil olması ve ARGE harcamalarının temel bilimlere ve bu tür sorunların önlenmesine kullanılması düşünülebilir. Örneğin, ABD’nin savunma harcaması yıllık 750 milyar ABD Dolar. ABD’deki en zengin %1’lik kesimin serveti toplumun çok önemli bir kısmının servetine sahip. Bu AB ve diğer ülkelerde de o kadar farklı değil,” ifadelerini ekliyor.

“Kriz sonrası yine bir global hafıza kaybı yaşanacağını kestiremiyoruz. 2008 krizinden sonra kapitalizmin büyük dönüşümüne yönelik beklentilerin 12 yılda pek de gerçekleşmediğini düşünerek çok umutlu olmadığımı da belirtmek isterim. Bu sefer daha farklı olacak, çünkü daha derin bir şok yaşıyoruz ama yine de olması gereken değişimin ne kadarının gerçekleşeceği konusunu zaman gösterecek.”

Buyer Network İş ve Ticaret Platformu – Online Mindfulness Semineri Pazar Günü Gerçekleşti.

Buyer Network İş ve Ticaret Platformu, webinar serisine Pazar günü gerçekleştirdiği Mindfulness semineri ile devam etti.

Mindfulness Eğitmeni ve Yaşam Koçu Sayın İlkay Tokgöz, katılımcılara mindfulness hakkında kısa bir bilgi verdi ve yararlarından bahsetti. Prof. Dr. Murat Erdal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen seminerde İlkay Hanım, iş yerlerinde neden mindfulness tekniklerini kullanmamız gerektiğini de örneklerle anlattı. Katılımcılarımızın yoğun ilgi gösterdiği bu etkinlikte gelen soruları da yanıtsız bırakmayan Sn. Tokgöz, canlı yayında küçük bir pratik yaparak yaklaşık 50 katılımcıya tekniklerin uygulanmasını da göstermiş oldu.

Bu serinin devamının geleceğini bildiren Sn. Erdal, haftaya Pazar günü de İlker Canbulut ile gerçekleştirecekleri seminerin duyurusunu yaptı.

“Mindfulness Nedir ve Ne İşe Yarar?

Mindfulness, en basit anlatımıyla; dikkatimizi ve duyularımızı yargısızca ve nezaketle şimdiki ana yönlendirmemiz sonucu ortaya çıkan bilinçli farkındalıktır.

Geçmiş veya geleceğe ait stres, kaygı ve korku hislerimize ait düşünceleri kontrol etmekte zorlanırız. Genelde otomatik pilotta çalışan zihnimiz bu olumsuzlukları sürekli düşünme eğilimindedir. Bu sebeple pek çok fırsatı, seçeneği, detayı, keyif duyabileceğimiz anları kaçırıyor, hem psikolojik hem de fiziksel sorunlar yaşıyor ve en önemlisi beyin kapasitemizi verimli şekilde kullanamıyoruz. Mindfulness’ı öğrenerek hem meditasyon pratiklerini hem de günlük pratiklerini yaşamımıza katarak kendimizi dönüştürebilir, bilimsel çalışmalarla ispatlanmış olan, beyin yapımızda gerçekleştireceği değişimler sayesinde yaşam kalitemizi arttırabiliriz.

Özellikle iş hayatında da, stresin çok önemli bir faktör olması nedeniyle Mindfulness oldukça gereklidir. Yanlış verilen kararların çok büyük oranının stres kaynaklı olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Çünkü stresliyken aktive olan beynimizin limbik sistemi, mantıklı karar alan prefrontel korteksi saf dışı bırakıyor. Dolayısıyla kişi konuyla ilgili ne kadar bilgiye ve tecrübeye sahip olsa da yanlış karar verebiliyor. Sinir sistemimize etkisi dışında, Mindfulness’ın faydalarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz; iletişim becerilerini geliştirir, verimi ve üretkenliği arttırır, odaklanma ve konsantrasyonu arttırır, hızlı öğrenme ve hafıza için faydalıdır, tepkisel davranmak yerine sorumluluk alarak durumları kontrol edebilmeyi sağlar, sinir sisteminin dengelenmesiyle bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesi sonucu hastalıklarda azalma olur, kaliteli uyku sağlar, bedensel ve duygusal olarak daha enerjik ve daha mutlu hissetme hali yaratır.

Şirketlerde uygulanması ilk olarak Silikon Vadisi’nde başladı ve Amerika’daki, Avrupa’daki köklü firmalarda ve hükümet organlarında devam etti. Google, Yahoo, Facebook, Intel, Apple, SAP, Deutschebank, Aetna, Toyota, Bosch, Goldman Sachs, Ebay, İngiltere Parlamentosu, ABD Temsilciler Meclisi Mindfulness’ı günlük rutinlerine dahil eden kurumlardan sadece bazılarıdır.”

İlkay Tokgöz

Çalışanları Avlayan Kimlik Avı Saldırısına Karşı 4 Öneri!

HACKERLERİN 3 TEMEL TEKNİĞİNE KARŞI 4’LÜ SİBER SAVUNMA

ÇALIŞANLARI AVLAYAN KİMLİK AVI

SALDIRISINA KARŞI 4 ÖNERİ!

Şirketlerin ve müşterilerinin bilgileri kimlik avı saldırılarına karşı zarar görmeye devam ediyor. Karantina sürecinde değerli şirket verilerine göz diken hackerlerin e-posta ve sosyal medya üzerinden şirket çalışanlarını avlamaya çalıştıklarına dikkat çeken Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun’a göre, kimlik avı saldırılarından zarar görmek istemeyen şirketlerin izlemesi gereken 4 yol bulunuyor.

Kimlik avı saldırıları, karantina sürecinde de şirketlerin bilgilerini güvende tutmak için karşılaştıkları en yaygın güvenlik sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Şirketlerin değerli verilerini çalmak için her türlü iletişim yöntemini kullanan hackerlerin sosyal mühendislik becerilerine karşı şirketleri uyaran Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, hackerin hedefinde olan şirketlerin 3 temel kimlik avı saldırısına karşı alması gereken 4 önemli savunmayı paylaşıyor.

3 Temel Kimlik Avı Saldırı Tekniğine Dikkat!

Şirketlerin kimlik avı saldırılarına karşı savunmasız kalmasında doğru araçlara sahip olmamak ve çalışanları bilgi güvenliğindeki rolleri konusunda eğitmemenin büyük sorun yarattığı görülüyor. Hackerlerin, şirketlerin halen bu iki konuda gelişmişlik gösteremediklerini çok iyi bildiklerini aktaran Gürsel Tursun, her geçen gün sosyal mühendisliklerini daha da geliştiren hackerler karşısında şirketlerin doğru siber güvenlik çözümlerine ve bilinçli çalışanlar profiline sahip olması durumunda kimlik avı saldırılarına karşı önemli bir savunma mekanizması geliştireceğinin altını çiziyor. Saldırganlar tarafından kullanılan çeşitli kimlik avı teknikleri olduğunu dile getiren Tursun, ancak savunma mantığının temelde kullandıkları 3 tekniğe karşı gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtiyor.

1. DNS tabanlı. Sunucu dosyalarınızı veya alan adlarınızı tehlikeye atan bu teknik, müşterileriniziz kişisel bilgilerini veya ödeme ayrıntılarını girmesi için yanlış bir web sayfasına yönlendirir.

2. İçerik temelli. Çalışanlarınızdan ve müşterilerinizden kişisel bilgileri alabilmek için kullanılan bu kimlik avı tekniği, genellikle farklı web sitelerinde aynı şifreyi kullanan kişileri hedefler. İçeriklerin içine çekilerek veriler elde edilir.

3. Ortadaki adam. Suçluların kendilerini şirketinizin web sitesi ile müşterinizin arasına ya da çalışan ile müşterinizin arasına yerleştirmesini içerir. Bu, müşterinizin kişisel ve kredi kartı bilgileri gibi girdiği tüm bilgileri toplamasına olanak tanırken, müşterinizden size gelecek ödemeler, veriler gibi diğer tüm işlemlerinde kendilerine geçmesini sağlar.

Şirketler 4’lü Savunmaya Geçmeli

Şirketlerin kimlik avı saldırılarına karşı izlemesi gereken 4’lü savunma şu adımları içeriyor:

1. SSL Sertifikasına sahip olun. Web sitenize gelen ve giden tüm trafiği güvence altına almak için bir SSL sertifikası kullanın. Bu, web sunucunuz ile müşterilerinizin tarayıcısı arasında gönderilen bilgilerin Eavesdropping atağına yani sessizce dinlenilmesine ve izlenilmesine engel olur.

2. Güncel yamalara ve güncellemelere sahip olun. Güvenlik açığı ve güvenlik sorunlarına karşı korunmak için, şirketinizin ve sağlayıcılarınızın en son yamaları ve güncellemeleri yüklemesi gerekiyor. Buna web sitesi barındırma, alışveriş sepeti yazılımı, bloglar ve içerik yönetim yazılımı da dahildir.

3. Çalışanlarınızı eğitin. Kimlik avı dolandırıcılıklarını, kötü amaçlı yazılımları ve sosyal mühendislik tehditlerini bilmeleri ve tanımlamaları için çalışanlarınıza düzenli siber güvenlik eğitimi verin.

4. Güvenli bir şekilde korunan ödeme sayfası kullanın. Bu, müşterilerinizin kart verilerine ilişkin riski azaltmak için en iyi uygulamadır. Bağımsız denetçilerden güncel sertifikalara sahip bir ödeme ağ geçidi sağlayıcısı kullanın. Bu, müşterilerinizin ödeme ayrıntılarının her zaman korunmasını sağlar.

Dijital Ekonominin ve Finansın Değişen Yüzü: Blockchain ve Kripto Paralar Etkinliği Gerçekleşti.

Buyer Network İş ve Ticaret Platformu’nda Webinar serisi hız kesmeden devam ediyor.
Dün akşam gerçekleştirilen online eğitimde alanının uzmanı Sayın Ersan Bengisu, Blockchain ve Kripto Paralar konusu anlattı.

blockchain

Yaklaşık 184 katılımcının bulunduğu webinarda Sn. Bengisu, kripto paraları genel bir ifadeyle açıklayarak, blockchain şifreleme sistemine, blockchain’in bugününe ve geleceğine değindi. Gelecekte bu sistemle gerçekletirilecek ödeme sistemlerini ve olası durumları katılımcılara aktardı.

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü, Muhasebe ve Finans Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Yanık’ın sorularıyla blockchain’in muhasebeye etkilerine de değinen Bengisu, yaklaşık 2 saatlik verimli geçen bir sunumun ardından katılımcıların sorularını da cevaplamaya vakit ayırdı.

Buyer Network İş ve Ticaret Platformu, evde geçirilen bu günleri daha verimli hale getirmek için çalışmalarına devam ediyor.
Ücretli ve ücretsiz online eğitimler ile merak ettiğiniz konuları uzmanlardan dinleme ve sorularınıza cevap bulma imkanı sağlarken Öğrenme Merkezi ile de mesleki ve kişisel gelişiminizi destekleyecek online eğitimlere erişmenize olanak sağlıyor.

Gelecek etkinliklerden haberdar olmak için www.buyernetwork.net adresine üye olabilir, www.buyernetwork.net/etkinlikler sayfasını ve sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.
Öğrenme Merkezi hakkında detaylı bilgi almak için www.buyernetwork.net/ogrenmemerkezi adresini ziyaret edebilir ve bize support@buyernetwork.net adresinden mail atabilirsiniz.

Canlı Eğitim Daveti (Bu Akşam) // Sunum: Blockchain ve Kripto Paralar

Buyer Network B2B İş ve Ticaret Platformu Webinar Serisi tüm hızıyla devam ediyor.

Bu akşam 20:00 – 21:00 saatleri arasında “Dijital Ekonominin ve Finansın Değişen Yüzü: Blockchain ve Kripto Paralar” eğitimimizle sizlerle olacağız.
Kripto Paralar ve Blockchain uzmanı Sn. Ersan BENGİSU tarafından gerçekleştirilecek sunumu canlı izlemek ve sorularınızı yöneltmek için aşağıdaki linke tıklamanız yeterlidir.

Yayın Linki: https://buyernetwork.net/blockchain-webinar
Yayın Başlama Saati: 20:00
Yayın Tarihi: 15 Nisan Çarşamba (Bu Akşam)

Sağlıklı günler dileriz.

Buyer Network Yönetici Geliştirme Programı – Ödüllü “Dış Ticaret Vakası” Yayınlandı.

YÖNETİCİ GELİŞTİRME PROGRAMI
BuyerNetwork.net İş ve Ticaret Platformu Öğrenme Merkezi

Yeni dönem iş hayatında örnek olay çalışmaları işe alımların ve yönetici eğitimlerinin ayrılmaz parçası haline geldi. Artık çalışanlar, kurumsal eğitimlerde iş hayatından kopuk sadece teorik bilgi ile yetinmiyor. Pratik çalışma daha fazla talep ediliyor.

Her bir çalışan gün içerisinde karşılaştığı sorunlara benzer problemleri eğitimlerde görmek, çok yönlü tartışmak ve olası senaryoları değerlendirmek istiyor.
Bu talebe uygun eğitim çözümleri sunan Buyer Network platformu olarak
Yönetici Geliştirme Programı size destek oluyor.

Yönetici Geliştirme Programı ile farklı alanlardaki vakalara katılarak mesleki gelişiminize ve kariyerinize katkı sağlayabilir ödül fırsatından yararlanabilirsiniz.
Başarılar dilerim.

Prof. Dr. Murat ERDAL

 

Vakaya ulaşmak için www.buyernetwork.net/yetenek adresini ziyaret edebilirsiniz.

Ödül:

  • Buyer Network.net Profesyonel Üyeliği 250 TL (1 yıllık)
  • Etkinliklere Katılım Hakkı
  • Başarı Sertifikası

Ücretsiz Katılım Koşulları ve Çözüm Gönderimi:

• Çalışanlar ve öğrenciler katılabilir.
• Katılım için yaş sınırı ve eğitim seviyesi belirlemedik.
• Sizin için belirli kategorilerde çözülmeyi bekleyen birer örnek olay hazırladık.
• Vakaların zorluk dereceleri başlangıç, orta ve ileri seviyelerde olabilir.
• Bazı vakalar ilave saha araştırması ve istatistik gerektirebilir.
• 30 Gün süreniz var.
• Katılım için “standart üyelik” (ücretsiz) gerekmektedir.
• İletişim için katılımcıların profil bilgileri tam olmalıdır.
• Çözümünüzü içerden dosyayı support@buyernetwork.net adresine gönderiniz.

Öğrenme Merkezi:

 

EGİAD Webinar ile Covid-19’un Olası Ekonomik Senaryolarını Değerlendirdi

EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği, COVID-19’un ekonomi ve şirketler üzerine etkisini ve dönüşen dünyada finans ve muhasebe profesyonellerinin sahip olması gereken dijital becerileri değerlendiren online bir etkinlik düzenledi. Genç iş dünyasının dikkatle takip ettiği etkinlikte, Küresel Finans ve Muhasebe Meslek Kuruluşu ACCA Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz de değerlendirmeleriyle yer aldı. Etkinlikte EGİAD Başkanı Mustafa Aslan’ın krize karşı olası senaryo etkileri ise dikkat çekti.
Covid 19’un etkileri kısa bir zaman diliminde tüm dünya ekonomisinde ve küresel iş dünyasında hissedilmeye başlandı. Şirketlerin bel kemiğini oluşturan finans ve muhasebe profesyonellerinin küresel sağlık krizi başta olmak üzere gündeme gelen küresel dönüşüm ve yıkımlara kayıtsız kalmayacağı şu koşullarda, küresel finans ve muhasebe meslek kuruluşu ACCA Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz de olası ekonomik etkileri değerlendirdi. Webinarda gerçekleşen etkinlik EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan’ın konuşmasıyla başladı. Aslan, Covid 19’un tüm Dünya’nın gündeminde yer aldığına ve hem kuruluşları hem çalışanları hem de iş yapış şekillerini önemli ölçüde etkilediğine dikkat çekerek, belirsizliğin hâkim olduğu bu dönemde kuruluşların; bu tehdidin çalışanlar, müşteriler ve iş ortakları için olası etkilerini anlayarak hızlı bir şekilde aksiyon almalarının çok önemli olduğunu vurguladı. EGİAD Başkanı Aslan, Covid-19 sürecine dair iki farklı senaryodan bahsederek, orta vadede iyileşme olarak iyimser senaryo ve uzun vadede iyileşme olarak kötümser senaryo öngörülerini paylaştı. Aslan iyimser senaryoyu şu şekilde aktardı: “İyimser senaryoya göre yerel ve ulusal karantina, evden çalışma ve eğitim gibi fiziksel izolasyon uygulamaları sayesinde hastalığın artışı önlenecek. Yeterli testlerle salgının boyutları ölçümlenecek. Virüs mevsime bağlı olarak sıcaklık artışları ile birlikte azalacak. Mayıs ayı ortasında genel olarak toplumlarda iyimserlik hâkim olacak. Özellikle kuzey yarım kürede havaların ısınmasıyla birlikte yayılma hızı düşüyor. Sonbaharda virüs yeniden aktive oluyor ancak ciddi bir mutasyon geçirmiyor ve elde edilen deneyim sayesinde sosyal ve ekonomik hareketlilik sağlanıyor. Bu iyimser senaryoda dahi, ekonomide 2. çeyrek dönem sonuna dek durgunluk yaşanması bekleniyor. Düşük faiz oranlarının korunmasıyla 1. çeyrek dönemde para politikalarındaki iyileştirmeler olumlu ancak sınırlı bir etki yaratıyor; 2. ve 3. çeyrek dönemdeki ekonomik kaybın önüne geçmekte yeterli olmayacak.” EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan olası kötümser senaryo için ise şu şekilde değerlendirmede bulundu: “Amerika ve Avrupa’da mayıs ayı ortasına dek çoğalarak artması koşullarına dayanıyor. Aynı zamanda virüsün yıl boyunca mevsim şartlarından etkilenmeden varlığını sürdürmesi olasılıkları ele alınıyor. Virüsün sene sonuna doğru geçirebileceği mutasyon sonucu, Çin gibi salgını kontrol etmede başarılı olan ülkeler dahi hastalıkların yeniden artmaması için sıkı önlemler almak zorunda kalıyor. Bu senaryoda küresel ekonomik durgunluk, küçük ve orta ölçekli şirketleri çok daha derinden etkiliyor. Havacılık, seyahat, turizm gibi hizmet sektörlerine etki uzun süreli oluyor ve bu sektörler başta olmak üzere en çok etki altında bulunan sektörlerde iflaslar ve birleşmeler yaşanıyor. Yıl boyunca işten çıkarmalar ve iflaslar kartopu etkisi ile tüm sektörlerin zayıflamasına neden oluyor. Bu şartlar altında dahi, bankaların güçlü sermaye yapıları ve makro ihtiyati denetimi sayesinde geniş çaplı bir bankacılık krizi beklenmiyor. Bu senaryoda, küresel ekonomide 2008-09 küresel finansal krizine benzer sert bir etki görülmesi bekleniyor.” Virüsün ekonomi üzerinde yarattığı etkinin iyimser senaryoda kalmasını dilediklerini ifade eden Aslan, “Bu sürecin sonunda ülkece daha çok ürettiğimiz, ihracat hacmimizi arttırıp cari açığımızı azalttığımız bir döneme geçiş yaparız” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Finans ve muhasebe profesyonellerine global mesleki yeterlilik ve ruhsatlandırma hizmeti sunan ve merkezi Londra’da bulunan 54 ülkede 101 ofisi bulunan mesleki kuruluş ACCA’nın Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz, Covid-19’un ekonomik etkilerini yorumladı. Demiröz ACCA olarak bu kriz sürecinde yaptıkları araştırma raporlarına değindi.

TİM’den 40 Talep, Devletten 40 Jet Çözüm

Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesine destek olmak amacıyla bünyesindeki 61 ihracatçı birliğiyle beraber “Bugüne kadar ihracatımız için ürettik. Şimdi sağlığımız için üretiyoruz” sloganıyla maske ve dezenfektan üretim seferberliği başlatan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nde karşılık bulan 40 çözüm önerisiyle de ihracatçılara destek oldu.

TİM Başkanı İsmail Gülle: “Ülke olarak zor günlerden geçtiğimiz bu süreçte önceliğimiz Türkiye’mizin geleceğidir. İhracatçımızın önünü açmak için ihracatçı birliklerimiz, sektörel dernekler ve firmalardan bildirilen tüm sorun ve talepleri Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan, Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak ile ilgili bakanlıklara anlık olarak aktardık. Yapılan düzenlemelerle bunlardan 40’ı karşılık buldu. AloTİM uygulamamız ile ihracatçılarımıza 7/24 desteğimizi sürdürüyoruz. Başta sağlık çalışanlarımızın ihtiyacının giderilmesi ve mevcutta yaşanan tedarik sıkıntısının aşılması amacıyla birçok büyük hazır giyim, kimya, tekstil firmamızla başlattığımız maske ve dezenfektan üretim seferberliği kapsamında gece gündüz demeden çalışıp Sağlık Bakanlığı’na teslim ediyoruz. Günlük 1 milyon üretim hedefi ile başlattığımız seferberlikte kısa sürede günlük 15 milyon maske üretim kapasitesini aştık “ dedi.

61 ihracatçı birliği, 27 sektörü ile 90 bini aşkın ihracatçının Türkiye’de ihracatın tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), “Bugüne kadar ihracatımız için ürettik. Şimdi sağlığımız için üretiyoruz” sloganıyla başlattığı maske ve dezenfektan üretim seferberliği tüm hızıyla devam ediyor. Türkiye İhracatçılar Meclis Başkanı İsmail Gülle, “Dünyayı etkisi altına alan KOVİD 19, uluslararası ticaret ve ülke ekonomilerini derinden sarstı. İlk günden itibaren TİM olarak gerek toplum sağlığı gerekse ihracatın bu süreçten en az etkilenmesi için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz” dedi.

“Kimsenin Telaşı Olmasın”

Bünyesindeki ihracatçı birlikleriyle sürdürdükleri maske ve dezenfektan üretim seferberliği ile ilgili son gelişmeleri aktaran TİM Başkanı İsmail Gülle, şunları kaydetti: “ İhracata desteğimizin yanı sıra başta sağlık çalışanlarımızın ihtiyacının giderilmesi ve mevcutta yaşanan tedarik sıkıntısının aşılması amacıyla derhal temaslara başladık. Ticaret Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile acil eylem planı oluşturduk. Bu konuda tek yetkili olan Sağlık Bakanlığı’na bağlı USHAŞ ile üretici firmalara köprü olduk. Üretime destek vermek isteyen firmaları da seferberliğimiz kapsamında sürece dahil ettik. Birçok büyük hazır giyim, kimya, tekstil firmamızla başlattığımız seferberlik kapsamında üretilen maske ve dezenfektanı Sağlık Bakanlığı’na teslim ediyoruz. Günlük 1 milyon üretim hedefi ile başlattığımız seferberlikte kısa sürede günlük 15 milyon maske üretim kapasitesini aştık. Kısa sürede bu sayının daha da üstüne çıkacağız. Kimsenin bir telaşı olmasın. Türkiye’nin maske ihtiyacının tamamını karşıladıktan sonra, maske ihracatını gerçekleştirecek miktara çok rahat ulaşacağız. Bu kapsamda çağrımızı yineleyerek üreticilerimizi seferberliğimize destek olmaya davet ediyoruz.“

“Dünyaya Üretim Gücümüzü Gösterdik”

Yurtiçi ihtiyaçlarının karşılanması kadar salgından çok yoğun etkilenen ve maske ile dezenfektan tedariki konusunda sorun yaşayan ülkelere Türkiye’den yardımların gittiğini hatırlatan TİM Başkanı Gülle, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla İngiltere, Amerika, İtalya, İspanya, Çin, Sırbistan, İran ve bazı Afrika ülkelerine maske, tulum ve sağlık malzemeleri yardımı gitti. Bunun yanında TİM olarak Ticaret Bakanlığımız ile Çin, İtalya ve İspanya’ya maske ve dezenfektan yardımında bulunduk. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yapılan yardımlar Türkiye’nin güvenilir ve sağlıklı üretim yapan ve her koşulda tedarik zincirini devam ettirebilen bir ülke olduğumuzu bir kez daha dünyaya gösterdik. Önümüzdeki süreçte bu kabiliyetimiz ihracatımızın gelişmesi için bir iyi bir referans oluşturacağı gibi Türkiye markasına da çok önemli bir değer katacak” dedi.

“Önerilerimiz karşılık buldu”

Koronavirüs salgınının dünya genelinde üretim ve lojistik kanallarını önemli derecede sekteye uğratarak, dünya ticareti ve ekonomilerinin yavaşlamasına yol açtığına dikkat çeken TİM Başkanı Gülle, “ Virüsün yayılması ile birlikte insan ve mal dolaşımında ciddi sorunlar oluştu. Ticaret Bakanlığı ile birlikte kısa zamanda mal dolaşımının kısıtlayıcı tedbirlerine karşı harekete geçtik ve mart ayı başında temassız ihracat uygulamasını devreye aldık. İran, Irak, Gürcistan sınır kapıları ile Kapıkule’de dorse değişim modeline geçerek ihraç ürünlerinin tedarikini aksatmadık” dedi. Gülle, sözlerine şöyle devam etti: “Ülke olarak zor günlerden geçtiğimiz bu süreçte önceliğimiz Türkiye’mizin geleceğidir. İlk günden itibaren TİM olarak 61 ihracatçı birliği ve 27 sektör konseyimiz ile süreci çok yakından izleyerek hep temasta olduk. Bu süreçte ihracatçı birliklerimiz, sektörel dernekler ve firmalardan bildirilen tüm sorun ve talepleri ilgili makamlara anlık olarak aktardık. Salgının ülkemiz ekonomisi üzerindeki etkilerinin asgari seviyede tutulması amacıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen Ekonomik İstikrar Kalkanı, üretim ve ihracatımızın kesintisiz olarak devam etmesi noktasında çok önemli bir destek mekanizması oldu. Bu süreçte, genel ve sektörel mahiyette 67 öneri ilgili makamlarımız ile paylaşıldı; yapılan düzenlemelerle bunlardan 40’ı karşılık bulmuş oldu. Bu bağlamda, yürütülen “Şeffaf” ve “Akılcı” politikalar dolayısıyla başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Sanayi Bakanı Mustafa Varank, Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile ilgili Bakanlıklarımıza ve kurumlarımıza gösterdikleri yoğun gayretleri için teşekkür ediyoruz.”

İhracatçılara 7/24 Destek

TİM Başkanı Gülle, “AloTİM uygulamamız ile ihracatçılarımıza 7/24 desteğimizi sürdürüyoruz. İhracatçılar artık, Whatsapp, Facebook ve Bip uygulamaları üzerinden de dünyanın her noktasından 7/24 TİM’e ulaşabiliyor. İhracatımızın saha neferleri için önümüzdeki süreçte de talepleri doğrultusunda konuyla ilgili yoğun çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu süreçte üstümüze düşen, ihracatçımızın ve devletimizin bizden beklediği ne varsa yerine getirmeye hazırız. Türkiye’miz için elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz”” şeklinde konuştu.

İŞTE TİM‘İN 40 TALEBİ VE DEVLETİN 40 ÇÖZÜMÜ

  • Eximbank kredilerinin limitlerinin artırılması, geri ödeme sürelerinin uzatılması;
  • Eximbank taahhüt kapatma ve reeskont kredilerinde iyileştirme yapılması;
  • Eximbank ihracat sigortası limitlerinin güncellenmesi ve artırılması;
  • İhracatçıların oluşan ilave stoklarının desteklenmesi;
  • Gümrük kapılarında sonuçlandırılan bazı işlemlerde ek süre verilmesi;
  • Bankalar aracılığı ile kullanılan Eximbank kaynaklı ihracat hazırlık (SOİK) kredilerinin ertelenmesi;
  • Sınır kapılarında giriş çıkışlarındaki tedbirlerin, dış ticaret taşımalarını en az etkileyecek şekilde düzenlenmesi;
  • Devlet Yardımları işlemlerinin yürütülmesi için 01.04.2020 tarihi itibariyle faaliyete geçmesi planlanan Destek Yönetim Sistemi (DYS)’nin devreye alınma tarihinin 6 ay ertelenmesi;
  • DİR kapsamında ihracat taahhütleri süre uzatımı;
  • Bazı gümrük rejimlerinde gümrük idarelerince verilen sürelerin uzatılması;
  • Arabuluculuk ve Uzlaştırma Kurumlarında yaşanabilecek aksaklıklar konusunda düzenleme yapılması;
  • Devlet Yardımlarından faydalanan firmalarımızın ilgili Ülke Ticaret Müşavirliklerinden onaylı evrakları ibraz etmelerinde yaşanan sorunların giderilmesi;
  • İtiraz süresi kaçırılan Ek Tahakkuk ve Ceza kararlarının kaldırılması;
  • Sonradan ibraz edilecek menşe şahadetnamelerinde ibraz süresinin durdurulması;
  • Bazı gümrük rejimlerinde gümrük idarelerine gidilmeden elektronik ortamda yapılması;
  • SGK, KDV, Muhtasar ödemelerinin ertelenmesi; ihracatçıların oluşan ilave stoklarının maliyetinin desteklenmesi;
  • Ödemelerde temerrüt durumunda sicillerde mücbir sebep notu düşülmesi;
  • Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) sağlayacağı limitlerin, Eximbank ve diğer bankalar tarafından ihracatçının limit ve kredi ihtiyaçları için kullanılabilmesi;
  • Faizlerin indirilmesi;
  • Üretime etki eden kredi, kredi kartı, çek, kira vb. ödeme araçları gibi kalemlere de ilave destek sağlanması.
  • KDV beyanname ve BA-BS formunu verme zorunluluğunun kaldırılması;
  • Kredi taksitlerinin ötelenmesi;
  • Turizm sektörüne destek verilmesi;
  • KOBİ’lerin ticari alacaklarını tahsil edememe riskinin azaltması;
  • Bankacılık sektörü tarafından kolaylaştırmaların sağlanması;
  • Geri Kazanım Katılım Payı beyannamelerinde düzenleme yapılması;
  • İhraç kayıtlı malların yurt dışı edilme sürelerinin uzatılması;
  • Asgari ücret desteğinin sürdürülmesi;
  • Esnek çalışma koşullarının düzenlenmesi;
  • Telafi çalışma süresinin uzatılması;
  • Yurt dışı ve yurt içi siparişleri iptal edilen üreticilerin çalışanlarının sağlıklı ortam oluşana kadar salgının yayılma hızını önlemek açısından ücretsiz izne çıkarılması ve bu izin sırasında da ödemelerin işsizlik sigortasından karşılanması;
  • Kısa çalışma ödeneğinin tüm bölgelerde hiçbir kriter ve şarta bakılmaksızın ve ilave prosedür uygulanmaksızın sektördeki tüm firmalara uygulanması;
  • Su faturalarının ertelenmesi;
  • Hazineden tahsisli mülklerdeki işletmelerden süreç boyunca kira alınmaması;
  • Tarım destek ödemelerinin yapılması;
  • Tarım ve Hayvancılık sektöründeki işletmelere uzun vadeli finansmansan imkânın sağlanması;
  • Tıbbi Ürünlerin üretimine ilave destek verilmesi;
  • KOSGEB alacaklarının ertelenmesi;
  • Orta Asya ülkelerine ihracatın devamı için demiryolu ile taşıma olanaklarının geliştirilmesi;
  • İcra ve iflas takiplerinde düzenleme yapılması

Koronavirüs Salgını Rüzgar Enerjisinin Gücünü Kesmemeli

Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını, tüm sektörleri etkilediği gibi yenilenebilir enerjiye karşı da ciddi tehditler oluşturuyor. Rüzgar enerjisi sektöründeki türbin komponent üretimlerinde ve türbin bakımlarında salgının ciddi aksaklıklara neden olmaya başladığını aktaran Ülke Enerji’nin Genel Müdürü Ali Aydın’a göre, salgına karşı rüzgar enerjisindeki ilerlemeyi kaydedebilmek için gerekli önlemlerin hızlıca alınması gerekiyor.

Dünyada ve ülkemizde rüzgar enerjisinden elde edilen elektrik üretimini de etkileyen Koronavirüs salgını, rüzgar türbinlerinin üretimini ve bakımlarını tehdit ediyor. 2020 yılı, salgın öncesinde sektöre pozitif katkı sağlayacak bir yıl olarak beklenirken, rüzgar enerjisi adına dünya genelinde yatırım ve üretim çıktılarında ciddi etkiler bırakacağı bir yıl olarak gözlemleniyor. Birçok türbin üreticisinin, salgının çıktığı ülke olan Çin’den gerekli ekipmanları tedarik edemediğini, bakım ve onarımlardaki çalışan gücünün ise salgın ve alınan tedbirler sebebiyle aktif kullanılamadığına dikkat çeken Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, tedarik zincirinde Çin’e bağlı süreçlerin COVID-19 sebebi ile henüz 8-10 haftalık gecikmelere sebep olduğunu ve salgına karşı yeterli önlemler alınmaması durumunda hem ülkemizde hem de dünyada rüzgar enerjisi sektörünün ciddi tıkanmalar yaşayabileceğini aktarıyor.

COVID-19 Rüzgarın Yönünü Değiştirebilir

Dünyada ve ülkemizde temiz enerji adına yükselen bir grafik çizen rüzgar enerjisi, salgının sahip olduğu tehditler ve yarattığı olumsuz etkilerden dolayı aşağı yönlü hareket edebilir. İspanya ve İtalya’da rüzgar türbini için gerekli üretimleri sağlayan fabrikaların çalışanlarında salgına yakalananların olmasından kaynaklı çalışmaları durdurması ve birçok üretici firmanın Çin’den ekipman alma konusunda sıkıntılar yaşaması, rüzgar enerjisi sektörünü ciddi derecede etkiliyor. Günümüzde temiz ve yenilenebilir enerjiye ihtiyacın hiç olmadığı kadar arttığına işaret eden Ali Aydın, dünyada ve ülkemizde birçok sektörü etkilediği gibi rüzgar enerjisini de tehdit eden COVID-19’a karşı sektörün desteklenmesi ve yaşanabilecek bir krize karşı acil önlemlerin alınması gerektiğini belirtiyor.

Bakım ve Onarımlardaki Aksaklıklar Enerji Üretimini Etkiliyor

Ülkemizde rüzgar enerjisinden elde edilen elektrik üretimi %8’lerde bulunuyor. Birçok rüzgar santralinde üretime devam eden rüzgar türbinlerinin sağlığı ise doğrudan elektrik üretimine ve enerjimize etki ediyor. Bu kapsamda sadece türbin yatırımcılarına ve enerji arz güvenliğine değil, enerji ithalatını azaltma anlamında ekonomiye de büyük katkı sağlayan sektörde, elektrik üretimindeki devamlılığın sağlanması için rüzgar santrallerindeki türbinlerde gerekli bakım ve onarımlarının yapılması gerektiğine dikkat çeken Ali Aydın, salgının yarattığı etkilerden dolayı hizmetlerde yaşanabilecek aksamaların santral işletmecilerine, ülke enerjisine ve doğal olarak da ülke ekonomisine ciddi zararları olduğunu ifade ediyor. Salgından dolayı oluşabilecek olumsuz etkileri bertaraf edebilmek için saha operasyon ekiplerinin hiç olmadığı kadar dikkatli çalıştıklarını da aktaran Aydın’a göre, rüzgar enerjisindeki verimliliğin devamlılığı için tam kapsamlı acil yönetim planına ihtiyaç duyuluyor.

Rüzgar Enerjisi Sektörü Adına “Mücbir Sebep” Kararı Verilmeli

Türbin üreticilerinin ekipman, nakliye ve operasyon konularında sıkıntı yaşaması, rüzgar enerjisi sektöründe duraksamalara neden oluyor. Ülkemizde özellikle mevcut yenilenebilir enerji santrallerine mali destek ve yeni projelere de kredi finansmanı sağlayan YEKDEM’e başvuruların Aralık ayında son bulacağına dikkat çeken Ali Aydın, türbin temininde yaşanan sıkıntıların yeni projelerin bitiş tarihini etkileyeceğini ve finansman için YEKDEM’e yetişememe durumlarının olduğunu belirtiyor. Rüzgar yatırımlarındaki bu olumsuzluğun giderilmesi adına Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜREB) rüzgar enerjisi sektörü adına yetkili kurumlardan talep ettiği “mücbir sebep” kararına destek verdiklerini de belirten Aydın, ülkemizin temiz enerjisinin gerilememesi ve koyulan hedeflerin tutturulabilmesi için buna ihtiyaç olduğunu ifade ediyor.