EGİAD Webinar ile Covid-19’un Olası Ekonomik Senaryolarını Değerlendirdi

EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği, COVID-19’un ekonomi ve şirketler üzerine etkisini ve dönüşen dünyada finans ve muhasebe profesyonellerinin sahip olması gereken dijital becerileri değerlendiren online bir etkinlik düzenledi. Genç iş dünyasının dikkatle takip ettiği etkinlikte, Küresel Finans ve Muhasebe Meslek Kuruluşu ACCA Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz de değerlendirmeleriyle yer aldı. Etkinlikte EGİAD Başkanı Mustafa Aslan’ın krize karşı olası senaryo etkileri ise dikkat çekti.
Covid 19’un etkileri kısa bir zaman diliminde tüm dünya ekonomisinde ve küresel iş dünyasında hissedilmeye başlandı. Şirketlerin bel kemiğini oluşturan finans ve muhasebe profesyonellerinin küresel sağlık krizi başta olmak üzere gündeme gelen küresel dönüşüm ve yıkımlara kayıtsız kalmayacağı şu koşullarda, küresel finans ve muhasebe meslek kuruluşu ACCA Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz de olası ekonomik etkileri değerlendirdi. Webinarda gerçekleşen etkinlik EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan’ın konuşmasıyla başladı. Aslan, Covid 19’un tüm Dünya’nın gündeminde yer aldığına ve hem kuruluşları hem çalışanları hem de iş yapış şekillerini önemli ölçüde etkilediğine dikkat çekerek, belirsizliğin hâkim olduğu bu dönemde kuruluşların; bu tehdidin çalışanlar, müşteriler ve iş ortakları için olası etkilerini anlayarak hızlı bir şekilde aksiyon almalarının çok önemli olduğunu vurguladı. EGİAD Başkanı Aslan, Covid-19 sürecine dair iki farklı senaryodan bahsederek, orta vadede iyileşme olarak iyimser senaryo ve uzun vadede iyileşme olarak kötümser senaryo öngörülerini paylaştı. Aslan iyimser senaryoyu şu şekilde aktardı: “İyimser senaryoya göre yerel ve ulusal karantina, evden çalışma ve eğitim gibi fiziksel izolasyon uygulamaları sayesinde hastalığın artışı önlenecek. Yeterli testlerle salgının boyutları ölçümlenecek. Virüs mevsime bağlı olarak sıcaklık artışları ile birlikte azalacak. Mayıs ayı ortasında genel olarak toplumlarda iyimserlik hâkim olacak. Özellikle kuzey yarım kürede havaların ısınmasıyla birlikte yayılma hızı düşüyor. Sonbaharda virüs yeniden aktive oluyor ancak ciddi bir mutasyon geçirmiyor ve elde edilen deneyim sayesinde sosyal ve ekonomik hareketlilik sağlanıyor. Bu iyimser senaryoda dahi, ekonomide 2. çeyrek dönem sonuna dek durgunluk yaşanması bekleniyor. Düşük faiz oranlarının korunmasıyla 1. çeyrek dönemde para politikalarındaki iyileştirmeler olumlu ancak sınırlı bir etki yaratıyor; 2. ve 3. çeyrek dönemdeki ekonomik kaybın önüne geçmekte yeterli olmayacak.” EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aslan olası kötümser senaryo için ise şu şekilde değerlendirmede bulundu: “Amerika ve Avrupa’da mayıs ayı ortasına dek çoğalarak artması koşullarına dayanıyor. Aynı zamanda virüsün yıl boyunca mevsim şartlarından etkilenmeden varlığını sürdürmesi olasılıkları ele alınıyor. Virüsün sene sonuna doğru geçirebileceği mutasyon sonucu, Çin gibi salgını kontrol etmede başarılı olan ülkeler dahi hastalıkların yeniden artmaması için sıkı önlemler almak zorunda kalıyor. Bu senaryoda küresel ekonomik durgunluk, küçük ve orta ölçekli şirketleri çok daha derinden etkiliyor. Havacılık, seyahat, turizm gibi hizmet sektörlerine etki uzun süreli oluyor ve bu sektörler başta olmak üzere en çok etki altında bulunan sektörlerde iflaslar ve birleşmeler yaşanıyor. Yıl boyunca işten çıkarmalar ve iflaslar kartopu etkisi ile tüm sektörlerin zayıflamasına neden oluyor. Bu şartlar altında dahi, bankaların güçlü sermaye yapıları ve makro ihtiyati denetimi sayesinde geniş çaplı bir bankacılık krizi beklenmiyor. Bu senaryoda, küresel ekonomide 2008-09 küresel finansal krizine benzer sert bir etki görülmesi bekleniyor.” Virüsün ekonomi üzerinde yarattığı etkinin iyimser senaryoda kalmasını dilediklerini ifade eden Aslan, “Bu sürecin sonunda ülkece daha çok ürettiğimiz, ihracat hacmimizi arttırıp cari açığımızı azalttığımız bir döneme geçiş yaparız” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Finans ve muhasebe profesyonellerine global mesleki yeterlilik ve ruhsatlandırma hizmeti sunan ve merkezi Londra’da bulunan 54 ülkede 101 ofisi bulunan mesleki kuruluş ACCA’nın Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler Başkanı Filiz Demiröz, Covid-19’un ekonomik etkilerini yorumladı. Demiröz ACCA olarak bu kriz sürecinde yaptıkları araştırma raporlarına değindi.

TİM’den 40 Talep, Devletten 40 Jet Çözüm

Türkiye’nin koronavirüsle mücadelesine destek olmak amacıyla bünyesindeki 61 ihracatçı birliğiyle beraber “Bugüne kadar ihracatımız için ürettik. Şimdi sağlığımız için üretiyoruz” sloganıyla maske ve dezenfektan üretim seferberliği başlatan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nde karşılık bulan 40 çözüm önerisiyle de ihracatçılara destek oldu.

TİM Başkanı İsmail Gülle: “Ülke olarak zor günlerden geçtiğimiz bu süreçte önceliğimiz Türkiye’mizin geleceğidir. İhracatçımızın önünü açmak için ihracatçı birliklerimiz, sektörel dernekler ve firmalardan bildirilen tüm sorun ve talepleri Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan, Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak ile ilgili bakanlıklara anlık olarak aktardık. Yapılan düzenlemelerle bunlardan 40’ı karşılık buldu. AloTİM uygulamamız ile ihracatçılarımıza 7/24 desteğimizi sürdürüyoruz. Başta sağlık çalışanlarımızın ihtiyacının giderilmesi ve mevcutta yaşanan tedarik sıkıntısının aşılması amacıyla birçok büyük hazır giyim, kimya, tekstil firmamızla başlattığımız maske ve dezenfektan üretim seferberliği kapsamında gece gündüz demeden çalışıp Sağlık Bakanlığı’na teslim ediyoruz. Günlük 1 milyon üretim hedefi ile başlattığımız seferberlikte kısa sürede günlük 15 milyon maske üretim kapasitesini aştık “ dedi.

61 ihracatçı birliği, 27 sektörü ile 90 bini aşkın ihracatçının Türkiye’de ihracatın tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), “Bugüne kadar ihracatımız için ürettik. Şimdi sağlığımız için üretiyoruz” sloganıyla başlattığı maske ve dezenfektan üretim seferberliği tüm hızıyla devam ediyor. Türkiye İhracatçılar Meclis Başkanı İsmail Gülle, “Dünyayı etkisi altına alan KOVİD 19, uluslararası ticaret ve ülke ekonomilerini derinden sarstı. İlk günden itibaren TİM olarak gerek toplum sağlığı gerekse ihracatın bu süreçten en az etkilenmesi için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz” dedi.

“Kimsenin Telaşı Olmasın”

Bünyesindeki ihracatçı birlikleriyle sürdürdükleri maske ve dezenfektan üretim seferberliği ile ilgili son gelişmeleri aktaran TİM Başkanı İsmail Gülle, şunları kaydetti: “ İhracata desteğimizin yanı sıra başta sağlık çalışanlarımızın ihtiyacının giderilmesi ve mevcutta yaşanan tedarik sıkıntısının aşılması amacıyla derhal temaslara başladık. Ticaret Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile acil eylem planı oluşturduk. Bu konuda tek yetkili olan Sağlık Bakanlığı’na bağlı USHAŞ ile üretici firmalara köprü olduk. Üretime destek vermek isteyen firmaları da seferberliğimiz kapsamında sürece dahil ettik. Birçok büyük hazır giyim, kimya, tekstil firmamızla başlattığımız seferberlik kapsamında üretilen maske ve dezenfektanı Sağlık Bakanlığı’na teslim ediyoruz. Günlük 1 milyon üretim hedefi ile başlattığımız seferberlikte kısa sürede günlük 15 milyon maske üretim kapasitesini aştık. Kısa sürede bu sayının daha da üstüne çıkacağız. Kimsenin bir telaşı olmasın. Türkiye’nin maske ihtiyacının tamamını karşıladıktan sonra, maske ihracatını gerçekleştirecek miktara çok rahat ulaşacağız. Bu kapsamda çağrımızı yineleyerek üreticilerimizi seferberliğimize destek olmaya davet ediyoruz.“

“Dünyaya Üretim Gücümüzü Gösterdik”

Yurtiçi ihtiyaçlarının karşılanması kadar salgından çok yoğun etkilenen ve maske ile dezenfektan tedariki konusunda sorun yaşayan ülkelere Türkiye’den yardımların gittiğini hatırlatan TİM Başkanı Gülle, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla İngiltere, Amerika, İtalya, İspanya, Çin, Sırbistan, İran ve bazı Afrika ülkelerine maske, tulum ve sağlık malzemeleri yardımı gitti. Bunun yanında TİM olarak Ticaret Bakanlığımız ile Çin, İtalya ve İspanya’ya maske ve dezenfektan yardımında bulunduk. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yapılan yardımlar Türkiye’nin güvenilir ve sağlıklı üretim yapan ve her koşulda tedarik zincirini devam ettirebilen bir ülke olduğumuzu bir kez daha dünyaya gösterdik. Önümüzdeki süreçte bu kabiliyetimiz ihracatımızın gelişmesi için bir iyi bir referans oluşturacağı gibi Türkiye markasına da çok önemli bir değer katacak” dedi.

“Önerilerimiz karşılık buldu”

Koronavirüs salgınının dünya genelinde üretim ve lojistik kanallarını önemli derecede sekteye uğratarak, dünya ticareti ve ekonomilerinin yavaşlamasına yol açtığına dikkat çeken TİM Başkanı Gülle, “ Virüsün yayılması ile birlikte insan ve mal dolaşımında ciddi sorunlar oluştu. Ticaret Bakanlığı ile birlikte kısa zamanda mal dolaşımının kısıtlayıcı tedbirlerine karşı harekete geçtik ve mart ayı başında temassız ihracat uygulamasını devreye aldık. İran, Irak, Gürcistan sınır kapıları ile Kapıkule’de dorse değişim modeline geçerek ihraç ürünlerinin tedarikini aksatmadık” dedi. Gülle, sözlerine şöyle devam etti: “Ülke olarak zor günlerden geçtiğimiz bu süreçte önceliğimiz Türkiye’mizin geleceğidir. İlk günden itibaren TİM olarak 61 ihracatçı birliği ve 27 sektör konseyimiz ile süreci çok yakından izleyerek hep temasta olduk. Bu süreçte ihracatçı birliklerimiz, sektörel dernekler ve firmalardan bildirilen tüm sorun ve talepleri ilgili makamlara anlık olarak aktardık. Salgının ülkemiz ekonomisi üzerindeki etkilerinin asgari seviyede tutulması amacıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen Ekonomik İstikrar Kalkanı, üretim ve ihracatımızın kesintisiz olarak devam etmesi noktasında çok önemli bir destek mekanizması oldu. Bu süreçte, genel ve sektörel mahiyette 67 öneri ilgili makamlarımız ile paylaşıldı; yapılan düzenlemelerle bunlardan 40’ı karşılık bulmuş oldu. Bu bağlamda, yürütülen “Şeffaf” ve “Akılcı” politikalar dolayısıyla başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Sanayi Bakanı Mustafa Varank, Aile Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile ilgili Bakanlıklarımıza ve kurumlarımıza gösterdikleri yoğun gayretleri için teşekkür ediyoruz.”

İhracatçılara 7/24 Destek

TİM Başkanı Gülle, “AloTİM uygulamamız ile ihracatçılarımıza 7/24 desteğimizi sürdürüyoruz. İhracatçılar artık, Whatsapp, Facebook ve Bip uygulamaları üzerinden de dünyanın her noktasından 7/24 TİM’e ulaşabiliyor. İhracatımızın saha neferleri için önümüzdeki süreçte de talepleri doğrultusunda konuyla ilgili yoğun çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu süreçte üstümüze düşen, ihracatçımızın ve devletimizin bizden beklediği ne varsa yerine getirmeye hazırız. Türkiye’miz için elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz”” şeklinde konuştu.

İŞTE TİM‘İN 40 TALEBİ VE DEVLETİN 40 ÇÖZÜMÜ

  • Eximbank kredilerinin limitlerinin artırılması, geri ödeme sürelerinin uzatılması;
  • Eximbank taahhüt kapatma ve reeskont kredilerinde iyileştirme yapılması;
  • Eximbank ihracat sigortası limitlerinin güncellenmesi ve artırılması;
  • İhracatçıların oluşan ilave stoklarının desteklenmesi;
  • Gümrük kapılarında sonuçlandırılan bazı işlemlerde ek süre verilmesi;
  • Bankalar aracılığı ile kullanılan Eximbank kaynaklı ihracat hazırlık (SOİK) kredilerinin ertelenmesi;
  • Sınır kapılarında giriş çıkışlarındaki tedbirlerin, dış ticaret taşımalarını en az etkileyecek şekilde düzenlenmesi;
  • Devlet Yardımları işlemlerinin yürütülmesi için 01.04.2020 tarihi itibariyle faaliyete geçmesi planlanan Destek Yönetim Sistemi (DYS)’nin devreye alınma tarihinin 6 ay ertelenmesi;
  • DİR kapsamında ihracat taahhütleri süre uzatımı;
  • Bazı gümrük rejimlerinde gümrük idarelerince verilen sürelerin uzatılması;
  • Arabuluculuk ve Uzlaştırma Kurumlarında yaşanabilecek aksaklıklar konusunda düzenleme yapılması;
  • Devlet Yardımlarından faydalanan firmalarımızın ilgili Ülke Ticaret Müşavirliklerinden onaylı evrakları ibraz etmelerinde yaşanan sorunların giderilmesi;
  • İtiraz süresi kaçırılan Ek Tahakkuk ve Ceza kararlarının kaldırılması;
  • Sonradan ibraz edilecek menşe şahadetnamelerinde ibraz süresinin durdurulması;
  • Bazı gümrük rejimlerinde gümrük idarelerine gidilmeden elektronik ortamda yapılması;
  • SGK, KDV, Muhtasar ödemelerinin ertelenmesi; ihracatçıların oluşan ilave stoklarının maliyetinin desteklenmesi;
  • Ödemelerde temerrüt durumunda sicillerde mücbir sebep notu düşülmesi;
  • Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) sağlayacağı limitlerin, Eximbank ve diğer bankalar tarafından ihracatçının limit ve kredi ihtiyaçları için kullanılabilmesi;
  • Faizlerin indirilmesi;
  • Üretime etki eden kredi, kredi kartı, çek, kira vb. ödeme araçları gibi kalemlere de ilave destek sağlanması.
  • KDV beyanname ve BA-BS formunu verme zorunluluğunun kaldırılması;
  • Kredi taksitlerinin ötelenmesi;
  • Turizm sektörüne destek verilmesi;
  • KOBİ’lerin ticari alacaklarını tahsil edememe riskinin azaltması;
  • Bankacılık sektörü tarafından kolaylaştırmaların sağlanması;
  • Geri Kazanım Katılım Payı beyannamelerinde düzenleme yapılması;
  • İhraç kayıtlı malların yurt dışı edilme sürelerinin uzatılması;
  • Asgari ücret desteğinin sürdürülmesi;
  • Esnek çalışma koşullarının düzenlenmesi;
  • Telafi çalışma süresinin uzatılması;
  • Yurt dışı ve yurt içi siparişleri iptal edilen üreticilerin çalışanlarının sağlıklı ortam oluşana kadar salgının yayılma hızını önlemek açısından ücretsiz izne çıkarılması ve bu izin sırasında da ödemelerin işsizlik sigortasından karşılanması;
  • Kısa çalışma ödeneğinin tüm bölgelerde hiçbir kriter ve şarta bakılmaksızın ve ilave prosedür uygulanmaksızın sektördeki tüm firmalara uygulanması;
  • Su faturalarının ertelenmesi;
  • Hazineden tahsisli mülklerdeki işletmelerden süreç boyunca kira alınmaması;
  • Tarım destek ödemelerinin yapılması;
  • Tarım ve Hayvancılık sektöründeki işletmelere uzun vadeli finansmansan imkânın sağlanması;
  • Tıbbi Ürünlerin üretimine ilave destek verilmesi;
  • KOSGEB alacaklarının ertelenmesi;
  • Orta Asya ülkelerine ihracatın devamı için demiryolu ile taşıma olanaklarının geliştirilmesi;
  • İcra ve iflas takiplerinde düzenleme yapılması

Koronavirüs Salgını Rüzgar Enerjisinin Gücünü Kesmemeli

Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını, tüm sektörleri etkilediği gibi yenilenebilir enerjiye karşı da ciddi tehditler oluşturuyor. Rüzgar enerjisi sektöründeki türbin komponent üretimlerinde ve türbin bakımlarında salgının ciddi aksaklıklara neden olmaya başladığını aktaran Ülke Enerji’nin Genel Müdürü Ali Aydın’a göre, salgına karşı rüzgar enerjisindeki ilerlemeyi kaydedebilmek için gerekli önlemlerin hızlıca alınması gerekiyor.

Dünyada ve ülkemizde rüzgar enerjisinden elde edilen elektrik üretimini de etkileyen Koronavirüs salgını, rüzgar türbinlerinin üretimini ve bakımlarını tehdit ediyor. 2020 yılı, salgın öncesinde sektöre pozitif katkı sağlayacak bir yıl olarak beklenirken, rüzgar enerjisi adına dünya genelinde yatırım ve üretim çıktılarında ciddi etkiler bırakacağı bir yıl olarak gözlemleniyor. Birçok türbin üreticisinin, salgının çıktığı ülke olan Çin’den gerekli ekipmanları tedarik edemediğini, bakım ve onarımlardaki çalışan gücünün ise salgın ve alınan tedbirler sebebiyle aktif kullanılamadığına dikkat çeken Ülke Enerji Genel Müdürü Ali Aydın, tedarik zincirinde Çin’e bağlı süreçlerin COVID-19 sebebi ile henüz 8-10 haftalık gecikmelere sebep olduğunu ve salgına karşı yeterli önlemler alınmaması durumunda hem ülkemizde hem de dünyada rüzgar enerjisi sektörünün ciddi tıkanmalar yaşayabileceğini aktarıyor.

COVID-19 Rüzgarın Yönünü Değiştirebilir

Dünyada ve ülkemizde temiz enerji adına yükselen bir grafik çizen rüzgar enerjisi, salgının sahip olduğu tehditler ve yarattığı olumsuz etkilerden dolayı aşağı yönlü hareket edebilir. İspanya ve İtalya’da rüzgar türbini için gerekli üretimleri sağlayan fabrikaların çalışanlarında salgına yakalananların olmasından kaynaklı çalışmaları durdurması ve birçok üretici firmanın Çin’den ekipman alma konusunda sıkıntılar yaşaması, rüzgar enerjisi sektörünü ciddi derecede etkiliyor. Günümüzde temiz ve yenilenebilir enerjiye ihtiyacın hiç olmadığı kadar arttığına işaret eden Ali Aydın, dünyada ve ülkemizde birçok sektörü etkilediği gibi rüzgar enerjisini de tehdit eden COVID-19’a karşı sektörün desteklenmesi ve yaşanabilecek bir krize karşı acil önlemlerin alınması gerektiğini belirtiyor.

Bakım ve Onarımlardaki Aksaklıklar Enerji Üretimini Etkiliyor

Ülkemizde rüzgar enerjisinden elde edilen elektrik üretimi %8’lerde bulunuyor. Birçok rüzgar santralinde üretime devam eden rüzgar türbinlerinin sağlığı ise doğrudan elektrik üretimine ve enerjimize etki ediyor. Bu kapsamda sadece türbin yatırımcılarına ve enerji arz güvenliğine değil, enerji ithalatını azaltma anlamında ekonomiye de büyük katkı sağlayan sektörde, elektrik üretimindeki devamlılığın sağlanması için rüzgar santrallerindeki türbinlerde gerekli bakım ve onarımlarının yapılması gerektiğine dikkat çeken Ali Aydın, salgının yarattığı etkilerden dolayı hizmetlerde yaşanabilecek aksamaların santral işletmecilerine, ülke enerjisine ve doğal olarak da ülke ekonomisine ciddi zararları olduğunu ifade ediyor. Salgından dolayı oluşabilecek olumsuz etkileri bertaraf edebilmek için saha operasyon ekiplerinin hiç olmadığı kadar dikkatli çalıştıklarını da aktaran Aydın’a göre, rüzgar enerjisindeki verimliliğin devamlılığı için tam kapsamlı acil yönetim planına ihtiyaç duyuluyor.

Rüzgar Enerjisi Sektörü Adına “Mücbir Sebep” Kararı Verilmeli

Türbin üreticilerinin ekipman, nakliye ve operasyon konularında sıkıntı yaşaması, rüzgar enerjisi sektöründe duraksamalara neden oluyor. Ülkemizde özellikle mevcut yenilenebilir enerji santrallerine mali destek ve yeni projelere de kredi finansmanı sağlayan YEKDEM’e başvuruların Aralık ayında son bulacağına dikkat çeken Ali Aydın, türbin temininde yaşanan sıkıntıların yeni projelerin bitiş tarihini etkileyeceğini ve finansman için YEKDEM’e yetişememe durumlarının olduğunu belirtiyor. Rüzgar yatırımlarındaki bu olumsuzluğun giderilmesi adına Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜREB) rüzgar enerjisi sektörü adına yetkili kurumlardan talep ettiği “mücbir sebep” kararına destek verdiklerini de belirten Aydın, ülkemizin temiz enerjisinin gerilememesi ve koyulan hedeflerin tutturulabilmesi için buna ihtiyaç olduğunu ifade ediyor.

Koronavirüs Karantinasında Onlıne Alışverişle Birlikte Onlıne Dolandırıcılık da Arttı!

Karantinada onlıne alışveriş yaparken dikkat etmeniz gereken 9 nokta

Koronavirüs karantinasında onlıne alışveriş arttı: siber dolandırıcılara dikkat

Koronavirüs karantinasında onlıne alışverişle birlikte onlıne dolandırıcılık da arttı!

Koronavirüs pandemisi nedeniyle tüketicilerin evlerinden dışarı çıkmadıkları karantina sürecinde, online alışverişler de arttı. Bunu fırsat bilen siber dolandırıcıların oltalama saldırıları ise online alışverişteki dolandırıcılığı yıllık bazda %13 artırdı. Karantina sürecinde kimlik avı sahtekarlığının ve online alışverişteki dolandırıcılığın oldukça arttığına dikkat çeken Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, Koranavirüs karantinasında online alışveriş yapacaklara 9 uyarıda bulunuyor.

Tüm dünyayı etkisine alan Koronavirüs pandemisi, insanların evlerinden çıkmayarak karantinaya girmesine neden oldu. Evlerinden dışarı çıkamayan tüketiciler ise online alışverişe yöneldi. Bunu fırsat bilen siber dolandırıcıların oltalama saldırıları ise online alışverişteki dolandırıcılığı %13 artırdı. Karantina sürecinde kimlik avı sahtekarlığı ve online alışverişteki dolandırıcılıklarda ciddi artışlar olduğunu belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, bu dönemde online alışveriş yapacaklara 9 uyarıda bulunuyor.

Online Alışverişteki Dolandırıcılık Yıllık Bazda %13 Arttı!

ACI raporundan elde edinilen bilgilere göre, mart ayında online alışveriş, kişi başına ortalama 36 dolar arttı. Bu durum online alışverişteki dolandırıcılıkların yıllık bazda yüzde 13’lük bir artışa geçmesine neden oldu. Karantina sürecinde artışa geçen hileli satın alma girişimlerinin de siber saldırganların kurdukları tuzaklardan kaynaklandığını belirten Alev Akkoyunlu, Koronavirüs temalı oltalama saldırıları ve kimlik avı sahtekarlığı girişimlerinin ciddi derecede artış gösterdiğini ve bunun online alışverişteki dolandırıcılığı da tetiklediğini dile getiriyor.

Koronavirüs Temalı Oltalama Saldırılarına Dikkat!

Tüketicilerin bilgilerini elde etmek ve kullanmak için Koronavirüs pandemisini fırsat bilen siber saldırganların en büyük silahları ise oltalama saldırıları olarak görülüyor. Kullanıcıların oltalama saldırılarına karşı dikkatli olması gerektiğini aktaran Alev Akkoyunlu, özellikle Koronavirüs temalı kampanya içeriklerine karşı kullanıcıların uyanık davranması gerektiğini belirtiyor. Karantina döneminde kimlik avı e-postalarının ve şirketlere yönelik de satın alma departmanlarını hedef alan dolandırıcılık girişimlerinin arttığına da dikkat çeken Akkoyunlu, tüketicilerin online alışveriş yaparken tuzağa düşmemeleri için 9 uyarıda bulunuyor.

1. Koronavirüs temalı içeriklere hemen kanmayın. Kötü niyetli kişilerin göndereceği linklere tıkladığınız anda tüm kişisel bilgileriniz dolandırıcıların eline kolayca geçebilir. İyi niyetli gibi gözüken e-postaların arka tarafında kötü planların olabileceğinden şüphe edin. Düşünmeden gireceğiniz linkler sizi virüs bulaştıran sitelerin avı haline getirebilir.

2. Abartılı kampanya, indirim ve hediye tekliflere itibar etmeyin, güvensiz ağlar üzerinden sahte satın almalara yönlendirebilecek linklerden uzak durun. Eğer gördüğünüz bir kampanya gerçek olamayacak kadar cazipse, büyük bir olasılıkla gerçek değildir. Kampanyanın gerçek olduğunu düşünüyorsanız yeni bir tarayıcı açarak web sitesinin adresini doğrudan bu adres çubuğuna yazın. Her ne olursa olsun online alışverişiniz için mutlaka düşük bakiyeli bir sanal kart kullanın.

3. Banka kartı ve kredi kartı yerine sanal kart tercih edin. Kredi kartları, banka kartlarına göre daha fazla koruma sağlıyor ama güvenlikte ikisinin de üstüne çıkan sanal kartları kullanarak ek koruma katmanı yaratabilirsiniz. Kredi kartı yerine geçen sanal kartlar, siber dolandırıcılığa karşı güvende olunmasına yardımcı oluyor. Tanımladığınız alışveriş limiti sayesinde de olası bir kötü senaryoda zararınızı sınırlandırabilirsiniz.

4. Bildiğiniz ve güvendiğiniz adreslerden alışveriş yapın. Daha önce denediğiniz ve memnun kaldığınız ya da kendini kanıtlamış online alışveriş sitelerinden alışveriş yapın. Alışveriş yaptığınız sitenin SSL sertifikası kullandığından emin olun. Güvenli ve şifrelenmiş bir web sitesi adresi HTTP ile değil, HTTPS ile başlar ve adres çubuğunda kilit simgesi görünür.

5. Verdiğiniz bilgilere dikkat edin. Alışveriş yaptığınız site siparişiniz için gerekli bilgiler dışında çok daha fazla soru soruyorsa, bu özel soruları cevaplamayın ve alışverişinizi sonlandırın. Bazı kötü amaçlı yazılımlar, çevrimiçi formlara satır ekleyerek siber suçluların özel bilgilerinizi çalmasına neden olabilir.

6. Verilerinizi yedekleyin. Bilgisayarınızın virüs saldırısı sonucunda çökmesi gibi tehlike durumlarında veri kaybını önlemek için, bilgilerinizi düzenli bir şekilde yedeklemeyi unutmayın.

7. Hesap özetlerini ve kredi kartı ekstrelerini kontrol edin. Online alışveriş yaptıktan sonra hesap özetinde ya da kredi kartı ekstresinde şüpheli bir harcama görürseniz hemen bankanızla iletişime geçin.

8. İşletim sisteminizin ve antivirüs yazılımınızın güncel olduğundan emin olun. Güncellemeler sizi dolandırıcılığa ve zararlı yazılımlara karşı koruyacaktır. Bilgisayarınızı fırsat buldukça olası virüs bulaşmalarına karşı tarayın.

9. Bilinen, ödüllü ve kapsamlı bir güvenlik çözümü kullanın. Tek seferde Windows, Mac OS ve Android cihazlarınızı korumak istiyorsanız, Bitdefender Total Security 2020sizin için mükemmel seçimdir. Bitdefender Total Security 2020 ürünü, en gelişmiş zararlı yazılımlara karşı bile zırhlı koruma sağlar ve birden fazla platformda bulunan cihazlarınızdaki kişisel verilerinizi sistem performansını düşürmeden korumak için tasarlanmış özelliklere sahiptir.

Her Teyidli Akreditife Bankalar Teyid Vermek Zorunda Mıdır?

Uluslararası ticarette birbirlerini tanımayan ve binlerce kilometre mesafede bulunan ithalatçı ve ihracatçıların iş yapabilmesine ve güven duyabilmelerine olanak sağlayan ödeme şekli kuşkusuz ki akreditiftir. Akreditifli ödeme şeklinde ithalatçı ve ihracatçılar birbirlerine güvenmeseler de, akreditifte yer alan bankalar hem ithalatçıya, hem de ihracatçıya gereken güveni verirler. İhracatçının, akreditif koşullarına göre mallarını zamanında yükleyip, akreditifte talep edilen vesaiki akreditif koşullarına uygun olarak bankasına ibraz ettiği an itibariyle, evrakların banka tarafından kabul edilmesiyle birlikte, mal bedelinin ödenmesi için banka asli borçlu konumuna gelir. Banka asli borçlu konumuna gelir derken akreditifi açan ithalatçının bankası asli borçlu konuma gelir. İhracatçımızın muhatabı ithalatçı değil, ithalatçının bankası olacaktır. İthalatçının bankası akreditif bedeli olan parayı ihracatçıya ödemekle mükelleftir.

Bu şekilde bir akreditife ihracatçının bankası teyid vermesi halinde, ihracatçı tarafından uygun evrakların ibrazı ve teyid bankası tarafından kabulü halinde ödeme yükümlüğü teyid bankasındadır. Diğer bir ifade ile ihracatçının muhatabı teyid bankası olacaktır. Teyid adeta akreditife verilen ikinci güvence niteliğindedir.

Bu konuda Uluslar arası Ticaret Odaları’nın akreditiflere ilişkin şu maddesini paylaşmak yerinde olacaktır;

“ICC UNIFORM CUSTOMS AND PRACTICE FOR DOCUMENTARY CREDITS 2007 REVISION ICC’NİN AKREDTİFLERE İLİŞKİN YEKNESAK USULLER VE UYGULAMA KURALLARI 2007 REVİZYONU  

Article 8 / b

  1. Bir teyit bankası akreditife teyidin eklediği an itibariyle ibrazı karşılamakla veya

iştira etmekle dönülemez biçimde yükümlüdür.”

denilmektedir.

Akreditiflerde teyid bankasının böylesine güvencesi varken, ihracatçıların da, kendi lehlerine açılacak ihracat akreditiflerinin teyidli olmasını talep etmelerini istemeleri son derece doğaldır. Bir akreditifin teyidli olabilmesi için, ithalatçının bankası tarafından akreditifin teyidli olarak açılıyor ve ihracatçının bankasının da bu akreditife teeyidini ilave ederek ihracatçıya ihbar etmesi istenir ki bu süreç tamamlandığında akreditif teyidi olur.

Teyid için şöyle basit bir örnek vermek isterim; Sizin, bir arkadaşınızın borcunun ödenmesi konusunda verdiğiniz kefalete benzetebiliriz. Borç illa ki ödenecektir.  Siz, kefil olmakla bu borcu ödeyeceğinizi alacaklıya teyid ediyorsunuz.

O halde ithalatçının bankası tarafından açılan ve ihracatçının bankasından teyid eklenerek ihracatçıya teyidli olarak ihbar edilmesi istenen ihracat akreditifine, ihracatçının bankası mutlaka teyid eklemek zorunda mıdır? İthalatçının bankasının akreditifte her yazdığı talimata ihracatçının bankası uymak zorunda mıdır? İhracatçının bankasının bir akreditife teyid vermesi demek, ithalatçının bankası ile kefalet ilişkisine girdiği anlamına gelir ki yukarıdaki satırlarda bir arkadaşınızın borcuna sizin kefil olmanıza benzetebiliriz.

İthalatçının bankası tarafından açılan ve ihracatçının bankasının teyidini eklemesi talep edilen akreditife ihracatçının bankası teyidini ilave edip, etmemesi tamamen kendi tercihidir. İhracatçının bankası teyid ekleyeceği akreditifi açan bankanın;

  • Mali durumu,
  • Ülke riskini,
  • Taahhütlerine bağlılığını,
  • Muhabirlik anlaşması olup olmadığını,
  • Muhabirlik anlaşması var olması halinde o banka lehine risklerinin takip edilebileceği bir limitin tesis edilmiş olması ve bu limitin de müsait olması,
  • Yasaklı ülke olmaması,
  • Politik riskler

hususlarına dikkat eder.

Teyid eklendiği an itibariyle, ithalatçının bankasının tüm yukarıda sayılan risklerini ihracatçının bankası üstlendiği anlamına gelir.

Bu konuda Uluslar arası Ticaret Odaları’nın akreditiflere ilişkin şu maddesi teyidin önemini açıklamaktadır;

“ICC UNIFORM CUSTOMS AND PRACTICE FOR DOCUMENTARY CREDITS 2007 REVISION ICC’NİN AKREDTİFLERE İLİŞKİN YEKNESAK USULLER VE UYGULAMA KURALLARI 2007 REVİZYONU

Article 8 / d

  1. d. Bir banka amir bankadan bir akreditifin teyidi için bir talep veya yetki aldığı fakat

teyit etmek istemediği taktirde bu durumu amir bankaya gecikmeksizin

bildirmelidir; akreditifi teyidsiz ihbar edebilir.”

denilmektedir.

İhracatçının bankası, kendisine her açılan akreditife teyid ilave etmek zorunda değildir. Her ne kadar ithalatçının bankası tarafından açılan akreditife, ihracatçının bankası tarafından teyid ilave edilmesi talep ediliyorsa da,  ihracatçının bankası her zaman bu akreditife teyidini ilave etmeyebilir, teyidli açılan akreditifi teyidsiz olarak ihbar da edebilir.  İhracatçının bankası her zaman teyid ilave etmek zorunda değildir.

İhracatçının bankası, teyid talebi ile kendisine açılmış olan akreditife teyid ilave etmeyeceği zaman, bu durumu ithalatçının bankasına gecikmeksizin bildirmek ve akreditifi teyidsiz olarak ihbar ettiğini ithalatçının bankasına açıkça bildirimde bulunmak durumundadır. Ancak akreditif teyidli olarak açılmış, ihracatçının bankası ise bu akreditife teyid ilave etmek düşüncesinde olmayıp da, ithalatçının bankasına bu konuda herhangi bir bildirimde bulunmuyor, sessiz kalıyorsa, bu durumda bu akreditife ihracatçının bankası teyidini ilave etmiş sayılır ve ithalatçının bankasının tüm risklerini üstlenmiş olur. Farkında olmadan.

İnşaat Sektöründe Evden İş Bulma Dönemi

Yapı-inşaat sektörüne özel kariyer sitesi Workindo.com, salgın günlerinde online iş ya da personel bulma imkanı sağlıyor.

Gerek işveren gerekse de işçi açısından birebir görüşmelerin sık yapıldığı inşaat sektöründe, iş görüşmesi, evrak teslimi gibi olmazsa olmaz durumlar Workindo.com sayesinde online olarak yapılabiliyor.

Uzun ve titiz bir hazırlık sürecinden sonra yayına giren Workindo.com’un CEO’su Erhan Kocabaş, salgın sürecinin iş dünyasına etkilerini değerlendirip inşaat sektöründeki istihdama yansımalarını şöyle açıklıyor:

“Dünya zorlu bir süreçten geçiyor, modern tarihte böyle büyük bir global salgın krizi görmedik. Covid-19 pandemisi hayatı her alanda etkilerken iş dünyası da bundan payını almaya devam ediyor. Ama bir şekilde işlerin yürümesi gerektiğinin bilincindeyiz.

Tüm dünyada müteahhitlerin proje bitim tarihleriyle ilgili vaatleri bulunuyor, ödeme dengesi ve yapım süreci aksayacağı için salgın sonunda yüklenici firmalar mevcut projelerine hız vereceklerdir. Bu kendi içinde fırsatlar da doğuruyor, özellikle salgın kontrol edildikten sonra ertelenmiş talep istihdamın artmasına neden olacaktır. Şuan yavaşlayan projelerin bitim tarihleri yaklaştıkça firmalar gaza basacaklardır.”

Teknoloji Devreye Giriyor

Günümüz teknolojisinin bu aşamada önemine değinen Erhan Kocabaş, “Yapı-inşaat sektöründe iş arayan kişilerin ve personel arayan firmaların bu dönemde işlerini aksatmaması önemli bir konu. Klasik yöntemler bu süreçte işe yaramıyor. İşte burada teknoloji devreye giriyor. Workindo.com inşaat sektörüne özel bir istihdam merkezi. Mavi yaka odağında iş bulma problemlerine teknolojiyi kullanarak çözüm bulan bir internet platformu olduğu için biz zaten bu salgının yarattığı ortama hazır girdik. Salgın süresince mevcut ilanlara başvuru yapan adaylarımızla tek tek iletişime geçiyor ve onları yakından tanımak için ön görüşmeleri online ortamda yapmaya devam ediyoruz. İşverenler de bu görüşmeleri izleyebiliyorlar. Böylelikle salgın döneminde ve önümüzdeki süreçte, işverenin ve adayların zaman ve para kaybının önüne geçmeyi hedefliyoruz.

Yerli bir marka olmanın yanı sıra tüm dünyada inşaat sektöründe personel istihdamı hedefiyle yola çıktığımızı göz önünde bulundurursak, salgın sonrasında Türk inşaat çalışanlarını dünyanın dört bir yanına gönderebileceğiz. Sizler de şimdiden görüşmelerinizi yaprak salgın sonrası işinize hem başlama imkanı yakalayabilirsiniz” dedi

Sosyal İzolasyonda, “Görünmez Tehlikelere” Dikkat!

Tüm dünyada yaşamı adeta felce uğratan Koronavirüs (Covid-19) salgınının ardından toplum sağlığını ön planda tutmak adına insanların evlerinde kalarak kendilerini izole etmesi, güvenlik önlemlerinin odağını da değiştirdi. Salgın süreci; alarm sistemleri ile birlikte evlerin içerisinde meydana gelebilecek kazalara karşı alınacak tedbirleri de daha fazla ön plana çıkardı. Yaşanabilecek kazalara karşı uyarılarda bulunan Tepe Güvenlik Genel Müdürü Özgür Gök, “İnsanların evlerde daha fazla vakit geçirmesi bu alanlardaki görünmez tehlikeleri tekrar gündeme getirdi. Hırsızlık, doğalgaz, elektrik kaçağı, yangın ve su basması gibi risklere karşı gösterilen dikkat, bu olasılıklara karşı da gösterilmeli. Küçük önlemlerle çok kötü sonuçlar doğurabilecek kazaların önüne geçilebilir” dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Covid-19) salgınının ardından toplum sağlığını ön planda tutmak adına alınan önlemlerle birlikte insanların yaşam şekilleri de değişti. Restoranların, AVM’lerin kapanması, insanların ofislerini evlerine taşıması ve sosyal izolasyon konusunun gündeme gelmesi ile birlikte; güvenlik önlemlerinin ve alınacak tedbirlerin odağı değişti. İnsanların evlerinde daha fazla vakit geçirmesi sonucunda alarm sistemleri dışında evlerin içerisindeki tehlikelere karşı alınacak önlemler daha fazla ön plana çıktı. Türkiye’nin öncü şirket toplulukları arasında yer alan Bilkent Holding’e bağlı Tepe Güvenlik de evlerde yaşanabilecek kazalara karşı uyarılarda bulundu.

“Evdeki güvenlik tedbirlerine daha çok önem verilmeli”

Türkiye’de 80 bini aşkın müşterilerine güvenlik konusunda çözümler sunduklarını anlatan Tepe Güvenlik Genel Müdürü Özgür Gök, “Salgın süreci ile birlikte insanlar evlerinde daha fazla vakit geçiriyor. Bu yüzden evdeki güvenlik tedbirlerine daha çok önem vermek gerekiyor. Tepe Güvenlik olarak yayın hayatına başarıyla devam eden bloğumuzda bu konuya dikkat çeken paylaşımlar yapıyoruz, müşterilerimizin bu konularda daha bilinçli hareket etmelerine destek sağlamaya çalışıyoruz. Ancak alınabilecek her türlü güvenlik önlemine ek olarak alarm sistemi taktırılması da oldukça önemli. Fişte unutulan ütü, açık bırakılan ocak veya açık kalan su musluğu gibi riskleri asgariye indirmek, ev kazası yaşanması durumunda tıbbi alarm butonu ile hızlı ve kolay bir biçimde ambulans çağırmak alarm sistemleri ile mümkün olabiliyor” diye konuştu.

Kamera sistemi ile kontrol!

Yalnız yaşayan ve içinde bulunduğumuz dönemde sosyal izolasyon altında olan yaşlı bireylerin yakınları tarafından kamera sistemiyle kontrol edilebileceğine dikkat çeken Gök, “Salgın nedeniyle özellikle 60 yaş üstü bireyler risk grubunda yer alıyor. Unutkanlık gibi hastalıklar nedeniyle söz konusu bireyler dalgın olabiliyor, ocağı veya musluğu açık unutabiliyor yaşamlarını tehlikeye atabilecek durumlarla karşılaşabiliyorlar. Kamera sistemiyle kontrolün yanı sıra alarm sistemlerinin duman, yangın, gaz, su baskınını önleyici hizmetlerinden, acil durum butonlarından etkin bir şekilde faydalanmak mümkün” dedi.

Evlerde yaşanabilecek görünmez kazalara dikkat çeken Gök, “Hırsızlık, doğalgaz, elektrik kaçağı, yangın gibi risklere karşı gösterilen dikkat bu görünmez tehlikelere karşı da gösterilmeli. Küçük önlemlerle çok kötü sonuçlar doğurabilecek kazaların önüne geçilebilir” açıklamasını yaptı. Okulların da eğitime online devam etmesiyle birlikte ebeveynlerin evlerde daha fazla dikkatli olması gerektiğinin altını çizen Gök, bu kazalara karşı mutfak, banyo ve balkonda alınabilecek önlemleri ise şöyle sıraladı:

Mutfakta Alınacak Önlemler;

  • Çocukların fırın ve ocak düğmeleriyle oynamasını engellemek için, açma –kapama düğmelerine koruyucu aparat takılmalı,
  • Ocak üzerindeki tava ve tencere gibi mutfak eşyaları; çarpıp, düşme tehlikesi sonucunda meydana gelecek kazaları önlemek için doğru konumlandırılmalı,
  • Dolap altında bulunan temizlik malzemeleri ile gıda malzemeleri birbirinden ayrılmalı,
  • Ocak ve fırına yakın elektrikli aletlerin kablolarına dikkat edilmeli,
  • Kesici aletler ise yüksek yerlerde bulundurulmalı.

Banyoda Alınacak Önlemler;

  • Banyo zemini; düşme ve kayma sonucu meydana gelebilecek kazalara sebebiyet verilmemesi adına muhakkak kuru olmalı,
  • Elektrikli aletler ıslak zeminde çalıştırılmamalı,
  • Olası bir kaza ihtimaline karşı banyo kapısı kilitlenmemeli,
  • Klozet ve duş kabini yakınına, denge sağlamaya yardımcı olan tutacaklar yerleştirilmeli,
  • Şampuan ve deterjan gibi ürünler, çocukların ulaşamayacağı yerlerde bulundurulmalı.

Balkonda Alınacak Önlemler;

  • Balkon korkulukları kapatılmalı,
  • Balkon zemini düşme ve kayma sonucu meydana gelebilecek kazalara sebebiyet verilmemesi adına muhakkak kuru olmalı,
  • Yüksekten düşmeleri önlemek için file gibi ürünler kullanılmalı,
  • Çocukların üzerine çıkabileceği sandalye, masa gibi mobilyalar konusunda dikkatli olunmalı.

Tarımda Kesintisiz Üretim Seferberliğine Bir Destek de Türktraktör’den

TürkTraktör, 65 yaş üstü çiftçiler için başlattığı Mobil Yol Desteği hizmetinin ardından dijital karar alma desteği sağlayan Tarlam Cepte uygulamasını da tüm çiftçilere ücretsiz sunma kararı aldı.

Tarlam Cepte uygulamasıyla, çiftçiler kendi arazilerindeki mahsulün sağlığını günlük olarak takip edebilmek ve arazilerine yaklaşan fırtına, yıldırım gibi hava durumu bilgilerine 1 saat öncesinden ulaşabilmek dahil birçok bilgi ve öneriye cep telefonu, tablet ya da bilgisayarlarından kolayca ulaşabilecekler.

Türkiye traktör pazarının lideri olan TürkTraktör, yeni korona virüs salgını nedeniyle ülkenin zorlu koşullardan geçtiği bu dönemde, çiftçilerin hayatını kolaylaştırmak adına çeşitli çalışmaları hayata geçiriyor.

Salgınla mücadele kapsamında 65 yaş üstü çiftçiler için hayata geçirdiği Mobil Yol Desteği projesinin ardından şirket şimdi de, çiftçilerin tarlalarıyla ilgili gerekli kontrolleri yapabilecekleri Tarlam Cepte uygulamasının ileri servislerini ücretsiz olarak sunuyor.

Tarımsal faaliyetlerde dijital karar desteği sağlamak üzere, 2019 yılının Mayıs ayında hizmete sunulan Tarlam Cepte uygulaması ile yetiştiricilerin birçok tarımsal bilgiye mobil cihazlar üzerinden kolayca erişebilmesi sağlanıyor. Sektörde bir ilk olan bu önemli hizmet paketi ile halihazırda ücretsiz sağlanan genel özelliklerin yanı sıra uydu temelli lokasyon belirlenmesiyle sunulan arazi özelindeki ileri servislerden de isteyen tüm çiftçiler 1 yıl boyunca ücretsiz olarak yararlanabilecek.

Bu uygulamaya sahip olmak için www.tarlamcepte.com adresinden Nisan ayı boyunca başvuruda bulunan çiftçiler 24 saat içinde kendilerine gönderilen aktivasyon kodlarıyla sisteme giriş yapabilecekler.

Mobil cihazlar üzerinden arazi özelindeki tüm bilgilere bir tıkla ulaşmak mümkün

Tarlam Cepte uygulamasını akıllı cep telefonu veya tabletlerine indiren kullanıcılar; bulundukları bölgenin hava durumundan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tarımsal hibe/desteklere ilişkin duyurularına, hal/borsa fiyatlarından mazot, gübre ve ilaç fiyatlarına kadar pek çok güncel bilgiyi hızlıca ve kolaylıkla edinebiliyor.

Bunun yanı sıra, tarım yaptıkları arazi parçalarının harita üzerinde tanımlanarak izlenmesine imkân tanıyan “kullanıcının tarlasına özel” takip özelliği sayesinde çiftçiler, erken uyarı sistemiyle meteorolojik risk uyarılarını alıyor, bitki sağlığını düzenli olarak takip edebiliyorlar. Risk ve kuraklık raporları, traktör ve ilaçlama kullanım saat önerileri ile yetiştiricilik tavsiyeleri ise çiftçilerin bu hizmet ile yararlanabileceği diğer imkanlar arasında yer alıyor.

Perakende için Covid-19 Rehberi

Neredeyse dünyanın her yerinde insanların karantinaya girmesi ve tüketim alışkanlıklarının online mecralara kayması, perakendecileri zor bir sınavdan geçiriyor. Tüketici taleplerine yanıt vermek için yoğun çaba harcayan perakende sektörü, yeni döneme uyum sağlamaya çalışıyor. KPMG Türkiye’den Emrah Akın, zorunlu olarak büyük ve hızlı bir dönüşüme giren perakende sektörü için beş kritik öneride bulundu. Akın, “Covid-19’un uzun vadede sağlık, sosyal ve ekonomik etkileri henüz bilinmiyor. Ancak perakendecilerin bu dönemi atlatabilmek için tüm senaryoları göz önünde bulundurarak detaylı bir planlama yapması şart” dedi.

KPMG Türkiye Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektör Lideri Emrah Akın’ın perakende sektörü için beş önerisi şöyle:

1- Talepteki dalgalanmaları yönetin

Dünyada Covid-19’un hızla yayıldığı riskli bölgelerde, marketler ve eczaneler dışında neredeyse bütün mağazalar kapandı. Karantina altında olmayan pazarlarda bile mağaza ve alışveriş merkezlerindeki müşteri trafiği ciddi oranda azaldı. Bazı perakendeciler talepte düşüş yaşarken, diğer kısım tüketicilerin kanal değiştirmesiyle ciddi talep patlamasıyla karşı karşıya. Market-gıda kategorisindeki stok sorunlarını tüketiciye anlatmak imkansız. Talebi tahmin etmek ve yönetmek epey uzun bir süredir hiç bugünkü kadar önemli olmamıştı.

2- Nakit akışını destekleyin

Özellikle fiziksel mağaza kanalında çalışan perakendeciler, talepteki düşüş uzun süre devam ederse faaliyetlerini nasıl sürdürebileceğine dair mevcut nakit pozisyonunu gözden geçiriyor. Bu noktada, perakendecilerin mevcut ve öngörülen likidite profillerini incelemesi çok önemli. Ayrıca, işletme sermayesi dinamiklerindeki değişimleri ve kısa vadedeki nakit akışı tahminlerini değerlendirmeleri gerekiyor. Dünyada şu anda çok sayıda perakendeci farklı senaryolarla mali istikrarını gözden geçiriyor.

3- Çalışanları koruyun

Perakendecilerin bir yandan çalışanların güvenliğini sağlarken diğer yandan faaliyetlerine devam etmek için bir plana ihtiyacı var ve bu planın kapsamı standart bir kriz iletişimi planının ötesinde olmalı. Farklı senaryolarda iş gücünü nasıl korunabileceğine odaklanmalı. Çin’de bazı şirketler bu duruma yenilikçi bir yaklaşımla yanıt verdi. Ülkedeki marketler, talebe yanıt vermek için kapanan restoranlardaki çalışanları geçici süreyle işe aldı. Bazı şirketler ise bölümlerin yoğunluğuna göre çalışanların pozisyonlarını değiştirebiliyor.

4- Uzun vadede tedarik zinciri planlaması yapın

Market kategorisindeki perakendeciler, tüketicilerin panik alımı nedeniyle tedarik sorunlarını yönetmeye çalışırken, gıda dışı perakendeciler henüz tedarik zinciri sorunlarının etkisini tam anlamıyla hissetmiyor. Azalan taleple birlikte mevcut stoklar kısa vadede sorun oluşturmuyor. Ancak talep iyileştikçe, farklı coğrafyalarda ve alt sektörlerde tedarik sıkıntıları yaşanacağını öngörüyoruz. Perakendecilerin bu konuda risk değerlendirmesi yapması önem taşıyor.

5- Müşterilerle iletişimde olun

Perakendeciler, Covid-19’un mali etkilerine odaklanırken bu köklü değişimin tüketici ilişkileri üzerindeki etkisini de gözden geçirmeli. Müşteri deneyimini orta vadede nasıl iyileştirilebileceğine yönelik planlar oluşturmalı.

Karantina Sürerken Çevrim İçi Alışveriş Sitelerine ve Yayın Platformlarına Saldırılar Arttı!

Kaspersky uzmanları, çevrim içi alışveriş ve yayın platformlarını taklit ederek gerçekleştirilen kimlik avı saldırılarının sayısında hızlı bir artış tespit etti. 2019’un ilk çeyreği ile bu yılın aynı dönemi karşılaştırıldığında, sahte alışveriş siteleri üzerinden saldırıya uğrayan kullanıcıların oranının %9’dan %18’e çıktığı, yayın servislerinde ise bu oranın üç kat artarak %4’e ulaştığı belirlendi.

Normal hayatlarında akşamları ve hafta sonları dışarı çıkan veya alışveriş yapan insanlar şimdi evlerinde olduklarından yayın platformları ve alışveriş siteleri gittikçe daha popüler hale geliyor. Ne yazık ki siber suçlular da bu eğilimin farkında ve internetteki popüler faaliyetlere yönelik tuzaklar hazırlıyor. Bunun için ünlü alışveriş sitelerini veya yayın platformlarını taklit eden ve sahte web sayfaları veya banka bilgileri karşılığında bu platformlara ücretsiz erişim verdiğini iddia eden siteler hazırlıyorlar.

“Evde kalmak isteyen veya zorunda olan insanlar gıdadan eğlenceye kadar hemen her şeyi internetten almaya çalıştıklarından çevrim içi alışveriş sitelerine ve hizmetlere talep artıyor. İnsanların can sıkıntısından alışverişe yönelmesi ve ekonominin hareketlenmesi için yapılan kampanyalar da siber suçlular için ideal bir ortam oluşturuyor.” diyen Kaspersky Güvenlik Araştırmacısı Tatiana Sidorina, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca bu durum yayın servislerine de büyük bir yük bindiriyor. Servislerin yavaşlaması, insanları içeriklere erişmek için alternatif yöntemler aramaya sürüklüyor.”

Kimlik avı siteleriyle karşılaşma ihtimalinin oldukça fazla olduğu görülüyor. Kullanıcılar bu sitelere genellikle çeşitli web sitelerinden veya e-postalardan gelirken arama motorlarının sonuçlarında da rastlamak mümkün. Geliştiricilerin yoğun çabasına rağmen, dolandırıcılar “Kara SEO” yöntemleriyle sahte siteleri arama sonuçlarının arasına sokabiliyor. Saldırganlar yasaklanan ve onaylanmayan yöntemler kullanarak bu sitelerin arama sonuçlarında üst sıralarda çıkmasına çalışıyor. Bu yöntemlerle arama motorlarının, kullanıcı talebiyle ilgili olmayan sonuçları üst sıralarda çıkarması sağlanıyor. Örneğin, siteye kullanıcının okuyamadığı fakat arama motorunun dizine aldığı metinler yerleştiriliyor.

Yayın servisleri ve alışveriş siteleri bu sıkı karantina döneminde önemli kaynaklara ve eğlenceye erişmemizi sağlayarak büyük rahatlık sunuyor. Ancak, filmler, oyunlar ve diğer içerikler için güvenilir ve yasal platformlardan uzaklaşmak siber suçluların işine geliyor ve kullanıcıları saldırılara açık hale getiriyor.” diye ekleyen Tatiana Sidorina, sözlerini şöyle tamamladı: Alternatif içerik kaynakları bulmak çekici gelse de kullanıcılara sabırlı olup güvenilir yayın kaynaklarını bırakmamalarını tavsiye ediyoruz.”

Kullanıcılara bu dönemde daha da dikkatli olmalarını ve film izlerken, internetten alışveriş yaparken ve mağazalardan gelen e-postaları açarken şunlara özen göstermelerini öneriyoruz:

  • Abone olduğunuz güvenilir kaynaklara ve servislere bağlı kalın. Bilmediğiniz kaynaklardan gelen içerikleri, URL biçimine ve şirket adının yazılışına bakarak kontrol edin.Sahte siteler gerçeğe çok benzer fakat bunu fark edebileceğiniz bazı anormallikler de vardır.
  • Ödemelerde mümkünse kredi kartı kullanın ve kredi kartı bilgilerinizi yayın sitelerine kaydetmekten kaçının.
  • Gerçek olamayacak kadar iyi tekliflere dikkat edin. Bunlar genellikle gerçek değildir.
  • Gelen teklifi web sitesinde kontrol etmek için e-postalardaki bağlantılara tıklamak yerine adresi kendiniz yazın.
  • Her bir çevrim içi hesabınızda başka yerde kullanmadığınız, karmaşık parolalar kullanın.
  • PC ve mobil cihazların yanı sra Mac için de gelişmiş koruma sağlayan, Kaspersky Internet Security gibi güvenilir bir güvenlik çözümü kullanın.