Kadın Girişimciler “İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı” Projesi Birlikte Daha Güçlü

KAGİDER koordinatörlüğünde, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı (Women Business Network W-BUN) projesi 33 ilden kadın girişimci derneklerinin başkanları ve temsilcilerinin katılımıyla Ankara’da anlatıldı.

Kadın girişimcilerin katma değerli üretim ve ihracat artışının öncüsü olmaları görüşüyle yola çıkan proje katılımcı sivil toplum kuruluşlarının ve kadınların hizmet ve danışmanlık almaları, Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı’nın küresel hedefine katkıda bulunmayı, politika ve karar alma süreçlerine daha aktif, demokratik katılım yoluyla sivil toplumun gelişimini hedefliyor.

Koordinatörlüğünü KAGİDER’in yaptığı KAİSDER ve BUİKAD paydaşlığında yürütülen, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı (Women Business Network W-BUN) projesinin lansmanı Ankara’da gerçekleşti.

22 Ekim Salı günü, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk,Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin, Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı Proje Uygulama Daire Başkanı Bülent Özcan’ın konuşmalarıyla destek verdiği etkinlikte Van’dan İzmir’e uzanan Türkiye’nin 33 ilinden kadın girişimci derneklerinin başkanları ve temsilcileri buluştu.

Kadın girişimcilerin katma değerli üretim ve ihracat artışının öncüsü olmaları görüşüyle yola çıkan proje aynı zamanda katılımcı sivil toplum kuruluşlarının ve kadınların hizmet ve danışmanlık almaları, Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı’nın küresel hedefine katkıda bulunmayı, politika ve karar alma süreçlerine daha aktif, demokratik katılım yoluyla sivil toplumun gelişimini hedefliyor. Kadınların iş dünyasında gerekli bilgilere ve iş pazarlarına ulaşmaları için etkin bir iletişim ağı içerisinde olmalarını amaçlayan İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı (Women Business Network W-BUN) projesi küçük ve orta ölçekli bir çok kadın girişimcileri bir araya getirecek.

Etkinlikte kadın girişimci derneklerinin başkanları ve temsilcileriyle buluşan Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk: “Kadın girişimciliği temel alan bu toplantıda hem farkındalığın artmasına hem de karşılıklı iletişimin gelişmesine büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum. Burada yapılacak fikir ve bilgi alışverişiyle herkes için ufuk açıcı bir iklim oluşacak. Bu anlamda KAGİDER’in girişimciliği arttırma noktasındaki bütün çalışmalarını çok değerli buluyorum. Bu çalışmalarla inanıyoruz ki kadın girişimciliği, kadın istihdamı istediğimiz yüksek seviyelere ulaşacak” açıklamasında bulundu.

KAGİDER Başkanı Emine Erdem: “Projemiz toplumsal cinsiyet eşitliği için tarihi bir dönüm noktası olacak”

Etkinlikte projeyle ilgili konuşan KAGİDER Başkanı Emine Erdem: “Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) olarak 17 yıldır kadının girişimcilikte, sosyal hayatta ve politikada güçlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması hedefiyle çalışıyoruz.Kadınların sosyal ve ekonomik olarak güçlendirilmesi adına 17 yıllık tarihimizin en kapsayıcı ve en önemli projelerinden birinde yer almanın heyecanını yaşıyoruz.”

Konuşmasını sürdüren Erdem: “İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı” projemizin, kadın girişimciliğinin güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği hedefimizin gerçekleştirilmesi yolunda tarihi bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Bu inanç ve kararlılıkla hazırladığımız projemizin Avrupa Birliği ve devletimiz tarafından aynı inançla desteklenmesinden mutluluk duyuyoruz.

Kamu ve özel sektörün kadın girişimcilerden ürün ve hizmet alması ülkenin ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlayacağını ifade eden Erdem, Türkiye’nin her bölgesinde faaliyet gösteren iş kadını sivil toplum örgütleri arasında güçlü ve etkin bir dayanışmayı gerçekleştiren güçlü bir iletişim ağı olacaktır. Aynı zamanda kadın girişimciliğine dair kamuoyu yaratacak girişimler için de bir zemin niteğinde” dedi.

Etkinlikte konuşan Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur: “Sivil toplum kuruluşlarımızın da kadınlarımızın ekonomiye katkı sunmasında çok önemli bir rol oynadığına inanıyoruz. Bu kapsamda; önde gelen sivil toplum kuruluşlarımızın el birliğiyle İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı Projesi’ni hayata geçirmelerini çalışmalarımız için tamamlayıcı ve güçlendirici bir unsur olarak görüyoruz. Bu proje ile işkadınlarımızın güçlendiklerini, işlerinde başarıya ulaştıklarını ve diğer kadınlarımızın önünü açmak için çalıştıklarını görmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. ”

İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı projesi katılım öncesi Avrupa Birliği mali yardımları altında desteklenen bir proje. Biz Avrupa Birliği başkanlığı olarak katılım öncesi mali yardımın genel koordinasyonundan sorumlu kuruluş olarak aynı zamanda Sivil Toplum Örgütlerine sağlanan desteklerle ilgili çalışmaları koordine eden kuruluş olarak bu projenin bir parçası olmaktan büyük onur duyuyoruz. Avrupa Birliği başkanlığı olarak özellikle projenin yürütülmesi ve bundan sonraki süreçte özellikle kamuyla diyalogun geliştirilmesi konusunda her türlü desteği bundan sonraki çalışmalarda da gerçekleştireceğiz ”dedi

Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin: “Bu yönde ülkemizdeki kadın girişimcilerini desteklemek amacıyla 2002 yılından beri aktif olarak hizmet veren Kadın Girişimciler Derneğinin, herhangi bir kâr amacı gütmeden ve iş kurmak isteyen bayanlara destek sağlaması bu işin sadece devletin sorumluluğunda olmadığını, isteyen herkesin bu işe destek olabileceğinin en güzel kanıtıdır.

Devletimizin, destek ve teşviklerini kadın girişimcilere de uygulaması, ülkenin potansiyelinden daha çok faydalanabilmeyi gözler önüne seren bir gerçektir. Çünkü Kadın girişimcinin farkına varmamış bir ülke, henüz tam anlamıyla ekonomik büyüme potansiyelini kullanamıyor, demektir.

Siyaset alanında kadın aday kontenjanları nasıl ki demokrasimizi zenginleştiriyorsa, girişimcilikte kadınların özel olarak teşvik edilmesi de ekonomik ve sosyal kalkınmaya öyle zenginleştiriyor. Bu nedenle; kadın nüfusunun ekonomik faaliyetlere ve üretime katılmasının zamanı geldi ve geçiyor bile”

Kadın girişimciler platform sayesinde büyüyecek

İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı projesinin hayata geçirilmesinde ilk adım olarak kurulan www.ticaretinkadinlari.com, sahip, teknik altyapısı güçlü, kapasitesi yüksek, işlevsel bir platformun kuruluşunu gerçekleştirdi. Web platformu, bu hibe programının hedefleriyle uyumlu olarak Türkiye’deki tüm girişimci kadın STK’larını, kadınların kamu ve özel sektörün mal ve hizmet satın almak için düzenlediği ihaleler alanında başarılı olabilmeleri, gerekli bilgilere ve pazarlara ulaşabilmeleri için güçlü bir araç niteliğinde olacak. Kurulan portal ile girişimci kadınlar tek bir çatı altında birbirlerini destekleme, ortak iş yapma ve girişimci kadınlar ile iş yapmak isteyen kurumlar bir araya gelecek.

Projenin yasa tasarısı haline dönüşmesi hedefleniyor

Proje ile kamu sektörüyle müzakere edilecek bir tasarı için teklif sunulması, İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı’nın katılımcı STK’ların ve kadınların hizmet ve danışmanlık almaları, ulusal ve uluslararası ölçekte mevcut diğer kuruluşların kapasitelerini geliştirmeleri hedefleniyor.

Türkiye’de Büyük Veri Pazarı, 2023’te 520 Milyon Dolara Ulaşacak, Şirketlerin Yatırımı İkiye Katlanacak

Veriyi Etkin Yöneten Şirketler Rakiplerine Karşı Büyük Avantaj Sağlıyor

Şehirleşmenin hızlanması, üretim kapasiteleri ve tesislerin büyümesi,
ağa bağlı cihaz sayısının hızla artması, Büyük Veri’nin anlamlı aksiyonlara dönüştürülmesini zorunlu kılıyor. IDC, ‘Büyük Verinin Devrimi’ olarak da adlandırılan ve şirketleri daha verimli ve yenilikçi hale getirme potansiyeli olan bu değişime kolay adapte olabilen şirketlerin, rakiplerine göre
büyük avantaj elde edeceğini öngörüyor.

IDC’nin yaptığı en son araştırmaya göre, Türkiye’de de her geçen gün daha fazla şirketin, hayatın her alanında ve hemen her sektörde fark yaratacak bir güç olan Büyük Veri’nin önemini kavramaya başladıklarını ortaya koyuyor.

Pazar araştırma şirketi International Data Corporation’ın (IDC) açıkladığı son tahminlere göre, Türkiye’de Büyük Veri ve Analitik yatırımları 2018 yılında 247 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2023 yılına kadar pazarın yıllık yüzde 16 oranında büyüyerek, 520 milyon dolara ulaşacağı öngörülüyor.

Dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin veriyi analiz ederek anlamlı sonuçlar çıkarmalarına yardımcı olan Hitachi Vantara’nın sponsorluğunda IDC tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türkiye’deki kurumların yüzde 55’i şirket içi (on-prem) Büyük Veri işleme konusunda çalışmalarını sürdürüyor.

Türkiye’deki her 10 kurumdan 8’i ‘makine öğrenmesi’ni, kurumu için anlamlı ve değerli görürken, her iki şirketten biri, yani katılımcıların yarısı, geçmiş verileri analiz etmek için çok sayıda veri kaynağını bir araya getirmekte zorlandığını belirtiyor.

Büyük Veri yatırımları ikiye katlanacak

Türkiye’deki kurumların tamamına yakını (%98), önümüzdeki iki yıl içinde, Büyük Veri işleme ve yönetme çözümlerine ayrılan bütçenin artmasını bekliyor. Araştırmaya katılan kurumların yüzde 15’i ise, yine bu bütçenin önümüzdeki iki yıl içerisinde yüzde 100’ün üzerinde artacağını tahmin ediyor.

Büyük Veri nerede kullanılıyor?

Büyük Veri ve analitik çözümleri kurumlara birçok farklı konuda çalışma imkanı sunarken, katılımcıların yüzde 70’i ‘Müşteri hizmetlerini ve deneyimini geliştirmek’ ve ‘İş süreçlerini ve operasyonlarını geliştirmek ve optimize etmek’ konularının öncelikli alanlar olduğunu vurguluyor.

Uygulama ve kullanım kolaylığı aranıyor

Büyük Veri işleme platformlarının kullanımında kurumların karşılaştığı en önemli zorluklar arasında yüzde 52 ile ‘Şirket içi bilgi ve deneyim eksikliği’ ilk sırada yer alırken, ‘Farklı sistemler ve farklı veri türleri’ yüzde 30 ile ikinci sırada bulunuyor. Türkiye’deki kurumlar Büyük Veri ve Analitik çözümlerini değerlendirirken, ‘uygulama kolaylığı’ ve ‘kullanım kolaylığı’nın en çok önem verilen kriterler olduğu belirtiliyor.

Entegre veri yönetimi ‘olmazsa olmaz’ konuma geldi

Türkiye’de giderek artan sayıda kurum ve şirketin, Büyük Veri’nin önemini kavramaya başladığını belirten IDC Türkiye’nin Baş Analisti Eren Eser, “Kurumlar, Büyük Veri ve Analitik Teknolojilerinin yetkinliğinin artması ve sunduğu imkanlarla birlikte, veriye dayalı karar verme yönünde bir istek ve yönelim içinde bulunuyor. Büyük Veri ve analitik yatırımlarının başlıca kısa vadeli hedefi, iş operasyonlarını ve müşteri deneyimini iyileştirmek olsa da, birçok kurum Büyük Veri ve Analitik çözümlerini daha uzun vadede yeni iş ve gelir akışları yaratmak için kullanmayı hedefliyor” şeklinde konuştu.

IDC Türkiye’nin Yazılım Çözümleri Araştırma Müdürü Yeşim Öztürk de, “Şirket içi ve bulut uygulamalarında üretilen verilerin harmanlanması, yükselen bir eğilim veya zorluk olmaya devam ediyor. Bu nedenle entegre veri yönetimi ve analizi sağlayacak çözümlere artık daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Entegre veri yönetimi, mükemmel müşteri ve çalışan deneyimi için olmazsa olmazdır” ifadelerini kullandı.

Hitachi’den veri yönetimine modern ve etkin bir yaklaşım

Araştırma sonuçlarını değerlendiren Hitachi Vantara Türkiye Genel Müdürü Önder Sönmez de büyüyen şirketlerin ürettiği veri hacminin her geçen gün arttığına, bu veriyi farklı bulut ve şirket içi bilişim ortamlarında daha etkin yönetme ihtiyacının derinleştiğine dikkat çekti. Sönmez, “Sahip oldukları veriden daha fazla katma değer elde etmek isteyen kurumlara, Hitachi’nin ortak veri yönetim yaklaşımı DataOps ile hizmet veriyoruz. Bu yaklaşımın temel prensibi, doğru veriyi, doğru zamanda ve doğru yerde elde etmek. Bunun için şirketlerin veri yolculuğunda SEAM (Store, Enrich, Activate, Monetize) olarak adlandırdığımız dört adımlı bir yaklaşım öneriyoruz. Müşterilerimizin sahip oldukları veriyi ‘Depolama’ adımından ‘Gelire Dönüştürme’ adımına kadar doğru yönetmelerine destek oluyoruz. DataOps, Hitachi Vantara’nın yakın zamanda yeni sürümünü yayınladığı veri entegrasyon ve analitik platformu yazılımı Pentaho 8.3 ile çalışıyor. Bu yeni versiyon, veriye sadece en hızlı bir biçimde ulaşılmasını sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu verinin ’sürükle-bırak’ yöntemlerle analize hazırlanmasını ve makine öğrenme gibi ileri seviye analitik işlemlerin yapılmasını kolaylaştırıyor. Bu sayede, verinin hazırlanması için harcanan büyük zaman kayıplarının önüne geçiliyor ve veri bilimcilerin analizler yapabilmesi için daha fazla zamanları olmasını sağlayarak, verinin sahip olduğu ekonomik değerin tam kapasitede kullanılmasına olanak veriyor” şeklinde konuştu.

“Ekonomik kalkınmanın yolu, hukukun üstünlüğü ve hesapverir kurumlar inşa etmekten geçiyor”

  • TÜRKONFED ve Daha İyi Yargı Derneği iş birliği ile hazırlanan “Yapısal Reformlar: Orta Gelir ve Orta Demokrasi Tuzakları” Politika Raporu Ankara’da gerçekleştirilen zirvede açıklandı.
  • Ekonomik gelişmişlik ile demokrasi ve hukuk arasında sıkı bağların bulunduğuna işaret edilen politika raporunda, Türkiye’nin ‘Tam Eksiksiz Demokrasi’ seviyesine gelmesi için “Orta Gelir”, “Orta Demokrasi” ve “Orta Eğitim” tuzaklarından kurtulmasının öncelikli olduğuna dikkat çekildi.
  • BM Türkiye Mukim Koordinatörü (tedviren) Alvaro Rodriguez ve AB Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet’nin de katılısıyla gerçekleşen zirveden çıkan ortak sonuç ise, ekonomik kalkınma için hukukun üstünlüğü ve hesapverir kurumların inşası için birlikte çalışılması gerekliliği oldu.

24 EKİM 2019 – ANKARA / Ankara 24 Ekim’de önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Daha İyi Yargı Derneği iş birliği ile düzenlenen “Yapısal Reformlar Zirvesi” Ankara JW Marriot Otel’de gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü Alvaro Rodriguez, Avrupa Komisyonu Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet, TÜRKONFED Başkanı Orhan Turan, Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün, İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt ve ekonomist Prof. Erinç Yeldan’ın konuşmacı olduğu zirvede, ekonomi ile demokratik gelişmişlik arasındaki bağ masaya yatırıldı. Zirvede, iki derneğin ortaklaşa ele aldığı “Türkiye’nin İkilemi; Orta Gelir ve Orta Demokrasi Tuzağı” politika raporu da kamuoyuna sunuldu.

Alvaro Rodriguez: “Etkili, hesapverir ve kapsayıcı kurumlar için birlikte çalışmalıyız”

Zirvede konuşan BM Türkiye Mukim Koordinatörü Alvaro Rodriguez ise, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na atıfta bulunarak “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, gelecek için ilham verici ve kapsayıcı bir vizyon sunuyor: Yoksulluğun, adaletsizliğin ve ayrımcılığın olmadığı bir dünya, şimdiki ve gelecek kuşaklar için sağlıklı bir dünya. Amaçlar, tüm sektörlerin sürdürülebilirlik için ortak vizyonunu temsil ediyor” şeklinde konuştu.

Bernard Brunet: Hukukun üstünlüğü, ekonomik gelişme ve kamu yönetimi birlikte gelişmeli

Avrupa birliği’nin genişlemesi sürecinde aday ülkelerden üç konuda gelişim beklediklerini kaydeden AB Türkiye Masası Şefi Bernard Brunet, “Bunların ilki, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve özgürlükler, ikincisi ekonomik gelişme, üçüncüsü ise kamu yönetiminin kalitesi… Bu üç sütun eş zamanlı olarak inşa edilmesi gerçek anlamda ilerlemeyi sağlar. Bir başka önemli konu da düzenleyici yapıların kalitesidir. Devletler, düzenleyici kurumlarını ne kadar hukukun üstünlüğü kuralına göre şeffaf ve vatandaşlarını kapsayacak şekilde yaparsa ilerleme o kadar hızlı olacaktır” şeklinde konuştu.

Orhan Turan: “Bir ülkenin kurumları gücünü demokrasiden alır”

Konuşmasına, “Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması ve rekabetçiliği için üç önemli tuzaktan, yani Orta Gelir, Orta Demokrasi ve Orta Eğitim tuzaklarından kurtulması gerekiyor” diye başlayan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Türkiye’nin tam ve eksiksiz bir demokrasiyi hak ettiğinin altını çizdi. Turan, şöyle devam etti:

“1996 yılında 3,30 olan demokrasi endeksimiz, 2009 yılında 5.76’ya kadar yükselmişti. Kişi başı milli gelirimizde 3 bin dolardan, 10 bin 800 dolar seviyelerine geldi. Hatta 12.300 dolarlara kadar yükseldi. Böylece Türkiye Orta Gelir Tuzağı’nı aşma noktasına ulaşmıştı. Son 5 yılda ise gözle görülür bir gerileme söz konusu. Demokrasi Endeksi’nde 2018 yılında 167 ülke arasında 10 basamak gerileyen ülkemiz 110’uncu sırada yer aldı. Demokrasi puanımız ise 4.88’den 4.37’ye geriledi. Ülkemizin bu sıralamayı hak etmediğini düşünüyoruz.”

Demokrasinin ancak kurumsallaşmış yapılarla mümkün olduğuna işaret eden Turan, “Bir ülkenin kurumları, gücünü demokrasiden alır” diyen Turan, “Kural bazlı politika yapımı ekonomide öngörülebilirliği artırır, güveni sağlar. Bu nedenle güçlü bir ekonominin temelinde güçlü kurumlar vardır. Hukuk devleti başta olmak üzere kurumlarımızı ve demokrasimizi güçlendirecek her türlü adım ekonomimizi de güçlendirecek, finansal istikrara katkı yapacaktır. Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu başta olmak üzere kurumların denge ve denetim mekanizmasının, sağlıklı işlemesini güvence altına alan, bireysel ve kolektif özgürlükleri, evrensel ölçülerde genişleten, bir demokratik yönetim sistemi, toplumu ve ekonomiyi arzu edilen derinliğe kavuşturacaktır” şeklinde konuştu.

Mehmet Gün: “Ekonomik kalkınma için hukukun üstünlüğü ve hesapverirlik şart”

Aynı zamanda “Orta Gelir ve Orta Demokrasi Tuzakları ve Çözüm Yolları” Politika Raporu’nu kaleme alan Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Av. Mehmet Gün, Türkiye’nin geleceğe dönük potansiyelinin akılcı karşılaştırmalarla ortaya konabileceğini vurguladı. Bunun için Singapur ve Güney Kore ile değil, demografik ve jeopolitik olarak benzer olduğu Almanya ile kıyaslanarak bir vizyon çizilmesi gerektiğini kaydeden Gün, şöyle devam etti:

“Her iki ülkenin de yaklaşık 82 milyon nüfusu var. Buna karşılık Türkiye’de kişi başına düşen toprak miktarı Almanya’nın iki katıdır. Yani Türkiye, Almanya’nın iki katı nüfusa bakabilir. Ya da Almanya’nın iki katı kadar milli gelir üretebilir. Fakat günümüzde Almanya’nın milli geliri Türkiye’nin orta gelir seviyesinin kat kat üstünde. Bunun iki önemli nedeni var: Birincisi, Almanya Türkiye’nin iki katından daha ileri bir demokrasiye sahip. İkincisi, Almanya hukukun üstünlüğü endekslerinde de Türkiye’nin yaklaşık iki katı ileride. Almanya’nın hukukun üstünlüğünde ileri olmasının sebepleri ise, uyuşmazlıkları Türkiye’den daha hızlı ve isabetli çözüyor; yargısının da daha fazla hesapverir olmasıdır. Türkiye de iyi işleyen benzer bir yargıyla fikir çeşitliliği ve ifade özgürlüğünü geliştirerek ileri demokrasiyi yakalayabilir.”

Türkiye’de yapısal reformlara yargının etkin ve işler hale getirilmesi ile başlanması gerektiğine dikkat çeken Gün, yargılama süreçlerinin basitleştirilerek, 4-5 yıl süren davaların 50-100 günde, tek celsede sonuçlandırılması gerektiğinin altını çizdi. HSK, hakimler, savcılar ve avukatlar dahil, yargı sistemindeki tüm organ ve unsurların hesapverir hale getirilmesi gerektiğini anlatan Gün, “Tüm yargı görevlerinde atamalarda liyakat, şeffaflık ve hesapverirlik hakim olmalı. HSK’nın tüm kararları yargısal denetime açılmalı, hakim ve savcıların kişisel ve görev suçları izin gerekmeksizin soruşturulmalı, bu hususta özel ve uzmanlaşmış bir mahkeme kurulmalıdır. Bunlar sağlandıktan sonra yargı üst yönetimi tam bağımsız olacak şekilde düzenlenmelidir. İşte o zaman Atatürk’ün gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesini yakalamış, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü yayan, kendisini ve dünyayı zenginleştiren bir ülke haline geliriz. Türkiye dünyayı zenginleştiren bir ülke haline gelebilir. Bunun yolu da demokrasiden geçer” şeklinde konuştu.

Ahmet Kurt: “Büyümenin kalitesini yapısal reformlar belirler”

Belirli bir noktadan sonra ekonomide kişi başına milli geliri artırmanın yolunun, bulunduğu sisteme uygun atılımları yapmasından geçtiğine işaret eden İÇASİFED Başkan Yardımcısı Ahmet Kurt ise; “Bir ekonomi büyüyebilir ama bu büyümenin kalitesini kalibre edemezse büyüme gelişmeye dönüşemez. Bu dönüşümü sağlayacak şey yapısal reformlardır” dedi.

Prof Erinç Yeldan:

Prof Erinç Yeldan ise, Türkiye’yi inovasyon, bölgesel kalkınmaya duyarlı bir modele kavuşturmak için eğitim konusunda yeni atılımlar yapması gerektiğine işaret etti.

11 MADDEDE ORTAK DEMOKRASİ VE ORTA GELİR TUZAĞINDAN ÇIKIŞ YOLLARI

  • Tam ve doğru ifşa ile yargılama süreçlerinin basitleştirilmesi, 4-5 yıl süren davaların 50-100 günde bitirileceği bir sistem oluşturulması
  • Yargının üstlenmesi gereken iş yükünün, mahkemeler ile avukatlar arasında rasyonel ve mantıklı bir biçimde dağıtılması
  • Kamu kurumlarında hesapverirliğin sağlanması, kamu görevlilerinin suçlamalarında amir izninin kaldırılması
  • Yargının kendi kendine hesapverirliğinin sağlanması, HSK kararlarının, hakim ve bilirkişilerin verdikleri kararların yargı denetimine açılması
  • Yargı organ ve unsurlarının davalarına bakan özel ve uzmanlaşmış bir mahkeme oluşturulması
  • Hâkimler Kurulu’nun, şeffaf ve hesapverir olacak bir şekilde yeniden yapılandırılması, Adalet Yüksek Kurumu’nun kurulması
  • Yargının, yürütmeye karşı bağımsız olmasının garanti altına alınması
  • HSK üyelerinin yürütmeden bağımsız oluşturulması, atamalarda, liyakat, şeffaflık ve hesapverirliğin hakim olması
  • Siyasi partiler ve meslek kuruluşları dâhil seçimlerde temsilde adaletin sağlanması
  • Yeni ve kapsamlı bir Sivil Anayasa yapılması, Anayasayı Koruma kurumları ve mekanizmalarının yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi
  • Kanunların ve kararnamelerin Anayasaya uyumunun sağlanması ve kanunların bu uyum açısından değerlendirmesi çerçevesinde Anayasa Mahkemesi’nde iptal davalarının açılmasına olanak sağlanması

Global Menkul Değerler, TİM ve TSPB işbirliği ile düzenlenen panelde ihracatçılara kur riski yönetimini anlattı

Global Menkul Değerler, Mersin’de ihracatçı birlikleri, sanayi ve ticaret odaları, iş insanları dernekleri üyeleriyle kur riski yönetimini konuştu. Kurdaki oynaklığın yarattığı risklere karşı şirketlerin bilgilendirilmesi amacıyla düzenlenen panelde, Global Menkul Değerler kullanılabilecek alternatif araçlara dikkat çekerek 30 yıllık sektör tecrübesini aktardı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği iş birliği ile düzenlenen “İhracat Yapan Şirketler İçin Kur Riski Yönetimi” konulu panellerin beşinci durağı Mersin oldu. İhracatçı birlikleri, sanayi ve ticaret odaları, iş insanları dernekleri üyelerinden 100’ü aşkın kişinin katıldığı panelde Global Menkul Değerler de yer aldı. Yüksek hizmet standartlarıyla sermaye piyasalarının gelişimine katkıda bulunan Global Menkul Değerler (GMD) panel katılımcılarına döviz paritelerindeki oynaklığın yarattığı riskleri minimuma indirmek için ihracatçılara kur riski yönetimini anlatarak, kullanılabilecek alternatif araçlar ile ilgili bilgiler verdi.

Bölgenin önemli ihracatçılarıyla B2B görüşmeler yapıldı

24 Ekim 2019 tarihinde Akdeniz İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği Mersin Salonu’nda gerçekleştirilen panelde GMD Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası (VİOP) Müdürü Engin Küçük, katılımcılara kur riski yönetiminde dikkat edilmesi gerekenleri anlatıp, riski ortadan kaldırmak için kullanılabilecek alternatif araçlar hakkında bilgi verdi.

Bölgenin önde gelen şirketlerinin temsilcileri panel öncesinde düzenlenen B2B görüşmelerde yeni iş fırsatları yarattılar. GMD de Grup Direktörü Sertan Kargın’ın yönetiminde bölgenin önemli ihracatçıları ile B2B görüşmeler gerçekleştirdi. GMD Direktörleri Özlem Şahin ve Hakan Tan da GMD’yi temsilen B2B görüşmelere katıldı.

Tedarik Zincirinde İşbirliği “Collaboration”

Tedarik zinciri içindeki firmalar aynı zincirin parçalarıdır. Tedarikçinin satışı üreticin alışı, üreticinin satışı toptancının alışı, toptancının satışı da perakendecinin alışına eşit olmak zorundadır. Bu eşitlik sağlanmazsa tedarik zinciri içinde stok birikmesi veya ürün eksikliği riskleri oluşur. Bunun önlenmesi için tüm partnerlerin şeffaf ve bilgi paylaşımına açık olmaları gerekir. Bütçeler yapılırken ilgili her firmanın katılımın sağlanması, bütçe kontrollerinin birlikte yapılması, bütçelerin birlikte güncelleşmesi gerekir. CPFR (Collaborative Planning Forcast Replenishment ) dediğimiz bu uygulama ile tedarik zincirleri daha iyi yönetilmektedir.

Şirketlerimizden bu konudaki deneyimlerini paylaşmalarını bekliyoruz.

‘Lojistik’ ve ‘Lojistikçi’ Kavramları Üzerine Tanımlamalar

lojistik_Satınalma_Dergisi

Bu sayıda, derginin özellikle genç okuyucuları için daha faydalı olacağını düşündüğümden, “Lojistik” ve “Lojistikçi” terimlerini, internetteki popüler sözlüklere girilen ‘entry’ler gibi madde madde tanımlamak istedim

Önce lojistik ile başlayalım;

Nedir Lojistik?

1-    Bir malzemenin üretilmesi için gereken tüm hammadde, yarımamül ve mamüllerin tedarikçilerden üretim tesisine belli bir plan dahilinde taşınması, üretim sonrası ortaya çıkan malzemenin son kullanıcıya kadar ulaştırılması

2-    Nakliye, Depolama, Elleçleme, Gümrükleme, Dağıtım gibi hizmetler bütünü.

3-   İlk askeriyede kullanılan bir kavramdır.Cephane, yakıt ve yiyeceklerin ordunun gereksinimine uygun şekilde planlanıp tedarik edilmesi ve kullanıma hazır hale getirilmesini kapsar.

4-     Depo,  Antrepo işletmeciliği, Uluslararası ve Yurtiçi Nakliye, Freight Forwarding, Liman İşletmeciliği, Kargo, Kurye, Gümrük Müşavirliği gibi hizmet sunan firmaların topluca oluşturduğu sektör.

5-    Tedarikçi yönetimi, Üretim planlama, Sözleşme Yönetimi ve Lojistik gibi alanları kapsayan Tedarik Zinciri’nin önemli bir alt kolu.

6-    İç ve dış ticaretin, küreselleşmenin motor gücü. Emtiaların havayolu, karayolu, denizyolu, demiryolu gibi tüm nakliye şekilleriyle dünya üzerinde dolaşımını sağlayan hizmet alanı.

7-    Dünyadaki ürün akışını sağlayan, arz eden ile talep edeni buluşturan hizmet sahası.

8-    Latince Logic (Mantık) ve Statics (İstatistik) kelimelerinin birleşiminde oluşan bilim dalı. Yani içinde hem bir akıl, hem hesap kitap barındırır.

9-    İnsan ihtiyaç ve/veya lükslerinin karşılanmasındaki süreçlerin kolaylaşması için kurulan ulaştırma merkezli sektör.

10- Ticaretin öneminin artması ile son yıllarda bir hayli ön plana çıkan, artık bilim olduğu kabul edilen ve çok kişiye istihdam sağlayan önemli bir iş dalı

Peki Lojistikçi kimdir?

1-    Tedarikçi– Depo- Müşteri arasındaki ürün ve bilgi akışının sağlanması için gerekli operasyonunu yöneten, geliştiren, sürekliliğini sağlayan yetkili

2-    Satınalması tamamlanan bir ürünün, anlaşılan teslim şekline göre kullanım veya stok sahasına ulaşmasını sağlamakla yetkili personel.
3-      Malzemelerin en güvenli şekilde ve en uygun maliyetle taşınması ve depolanması için lojistik hizmet sunan şirketleri belirleyip, süreci yöneten kişi.

4-    Malzemelerin hareketi ve teslimatının sağlanması için gerekli operasyonları planlanlayan ve bu plan çerçevesinde yürütüp, sonuçlandıran ulaştırma ve destek hizmetler yöneticisi.

5-    Yükseköğretim Yürütme Kurulu’nun verdiği ünvana göre: Lojistisyen

6-    Hizmet alan tarafında çalışan bir lojistikçi ne yapar?
Tedarikçilerin üretim/ tedarik ve sahanın/işletmenin ihtiyaç zamanlarına göre sevkiyatları planlar
Malzemelerin muhteviyatına ve paket detaylarına göre en uygun nakliyeyi belirler
Nakliye moduna göre (kava-kara-deniz-demiryolu) nakliye teklifleri alıp, lojistik satınalmayı sonlandırır.
Gerekli döküman ve bilgileri temin edip anlaşmalı gümrükçü ile koordineli olarak ihracat ve ithalat gümrüğünü tamamlar
Gümrükleme sonrası malzemelerin sahaya/işletmeye  son taşımasını yaptırır.
Stoklu çalışan bir firma ise depo ve envanter yönetimini ve kontrolünü sağlar

7-     Hizmet veren tarafında çalışan bir lojistikçi ne yapar?
Müşterilerden gelen talepler doğrultusunda hizmetin satış fiyatını veya maliyet hesabını hazırlar.
Operasyon için gerekli evrak düzenlenmesini sağlar ve sonuçlandırır.
Tüm nakliye/depolama sürecinde işlerin sorunsuz hallolması için maksimum çaba gösterir.
Müşterileri ile düzenli bilgi paylaşımında bulunur.
Müşterisinin memnuniyeti ile çalıştığı firmanın menfaatleri arasında bir denge gözeterek iş akışını yönetir.

8- Lojistikçinin olmazsa olmaz özellikleri neler olmalıdır?
Aksiliklere kaşı daima hazırlıklı olmalıdır.
“Karşı taraf bunu nasıl olsa biliyordur” diye düşünmemeli, detayları muhattabına ‘yoldan geçen’ birine anlatıyormuş gibi tane tane anlatmalıdır.
Sadece operasyonun kendisine odaklanıp evrak bölümünü hafife almamalıdır. (Denizler yollar aşarak getirilen mallar, gümrükten çekilemediği için geri gönderilmek zorunda kalınabilir.)
Aldığı lojistik aksiyonların, çalıştığı firma içerisindeki hukuk, finans, muhasebe, satınalma departmanları ile uyum içerisinde olmasına dikkat etmelidir.
Birlikte çalıştığı lojistik hizmet sağlayıcı firmalardaki personellerin deneyimli ve işinin ehli olmalarına özen göstermelidir.
Ahmet CORA
Lojistik Uzmanı

 

 

İş Güvenliği Hizmetlerinde Satınalma Analizi

İş sağlığı ve güvenliği, ülkemizde son yıllarda popülerliğini arttıran sektörlerin arasında yer almaktadır. Bu bağlamda en az bir işçi çalıştıran tehlikeli ve çok tehlikeli firmaların iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından lisanslandırılmış bir firmadan danışmanlık almaları gerekmektedir. Firmaların danışmanlık alacağı bu kuruluşlara “Ortak sağlık Güvenlik Birimi” kısaca OSGB denmekte ve İstanbul da yaklaşık 400 OSGB bulunmaktadır. Son yasal düzenlemelerle birlikte il sınırlaması, komşu il olarak değiştirilmiş ve İstanbul da resmi olarak faaliyet gösteren OSGB sayısı 600 dolaylarına yaklaşmıştır.

Firmaların hangi OSGB ile çalışacakları sorusu yöneticiler için her zaman büyük bir soru işareti olmakta ve iş güvenliği piyasasının henüz oturmamış olması bu kararları zorlaştırmaktadır. Seçilecek OSGB ile ilgili bazı soruların cevapları bu soru işaretlerini azaltabilir. Bunlarda biri iş güvenliğinin standart bir hizmet satın alması olmadığını kabullenmek ve OSGB ile birlikte firmanızda görevlendirilecek personelin sizlerin birer parçası olacağı, olması gerektiğini düşünmektir. Bu yüzden OSGB tarafından görevlendirilecek personelin özgeçmişi önemlidir. Bu duruma ilişkin diğer husus ise OSGB de ki personel sirkülasyonudur. Hızlı personel değişimi yıl içerisinde planladığınız işlerin sekteye uğramasına neden olur ve sürece zarar verir. Aynı zamanda yeni gelen iş güvenliği uzmanının sisteminizi ve çalışanlarınızı tanımaması yine olumsuz etkilerden birisidir. Satınalma sürecinde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta OSGB nin idari yapılanmasıdır. Genel olarak teknik personellerden kurulu OSGB lerde iç denetim mekanizması işlemez. Bu durumda satınalma yapan firmanın, görevlendirilen iş güvenliği uzmanının faaliyetlerini denetlemesi gerekir ki bu başlı başına iş yüküdür. Kaçırılan bir detay daha sonraları olası iş kazaları ya da denetlemelerde firmalara ciddi zarlar verebilir.

Yazar: Murat DOĞAN

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Mart 2015 sayısında bulabilirsiniz.!

 

 

 

 

Hammadde Fiyat Dalgalanmalarının Etkileri ve Risk Yönetimi

Hammadde piyasalarındaki dalgalanmalar bazı yatırımcılar için piyasada kar yapmak (kazanç) anlamına gelse de , bu ürünleri fiziksel olarak üretimlerinde kullanan üreticilerin mali yapılarını direkt etkilemesi anlamına gelmektedir. Hammaddelere ihtiyaç çeşitli faktörlere bağlı olarak son on yılda katlanarak büyümüştür. Nüfus artışı ve kişi başına düşen gelir artışıda bu talepleri ciddi şekilde tetiklemiştir. Dünya nüfusu 1950 yılından itibaren günümüze üç kat artmıştır. Dünya nüfusu arttıkça, hammadde talebide aynı hızda artış göstermiştir.Buna ilave olarak, kişi başına düşen gelir artışına paralel petrol gibi en önemli hammadde’nin artışının yanısıra gıda ürünleri için daha fazla talep oluşmuş ve gelişmekte olan piyasalarda çok ciddi artış göstermiştir.

Fiyat dalgalanma etkileri
Bir işletme için stratejik konuların başında maliyet gelmektedir.Maliyetleri disipline etmek nihai ürünün satış fiyatına kadar etki edecek bir sürece sahiptir.Bu yüzden işletmelerde özellikle ana maliyet kalemlerini oluşturan hammadde ve malzeme alımlarındaki riskleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmeye çabalamaktadırlar.Aksi halde kar marjlarının çok düştüğü günümüz pazar şartlarında rekabetçi olmaları ne yazık ki beklenmemektedir.
Bu yüzdendir ki işletmeler artık ‘’alırken kazanma ilkesini ‘’ benimsemeye başlamışlardır.Ticaret anlamında da artık tek bir pazar haline gelmeye başlayan dünyamızda fiyat riskleri aşağıdaki etkenlere bağlıdır;

Murat Aksoy
Murat Aksoy PepsiCo Kıdemli Satınalma Müdürü Tatlandırıcılar (AB & Türkiye)

a) Harcama : Yıllık harcama gereksinimleri artarsa, riskde aynı oranda büyümektedir
b) Risk : Büyük dalgalanma (volatilite)
c) Kar marjı : Düşük kar marjları ve bu düşük kar marjlarını fiyat risklerine rağmen korumaya çalışmak
d) Genel hükümet politikaları: Dünya çapında riskler bölgesel özellikler gösterebilir ve ülkelerin uygulamaları nedeniyle fiyatlar yüksek risk taşıyabilir (vergi,kota,fon,vd.)
Hammadde ve malzemelerin gelecekteki fiyatları iki şekilde disipline edilmektedir ;

‘’Tedarikçi sözleşmeleri ile sabit fiyat ve finansal aksiyonlar’’
a. Tedarikçi Sözleşmeleri ile sabit fiyat;
Endustriyel satınalmada talep ve tahminleme oldukça önemlidir.Doğru ve isabetli tahmin alım maliyetini etkileyeceği gibi işletmedeki stok maliyetinide dengede tutacak ve gereksiz veya atıl stok barınmasını engelleyecektir.Bunun için alınacak aksiyonların başında stratejik hammadde ve malzeme tedarikçileri ile uzun süreli ve belli bir fiyat artış modeline endeksli sözleşmeler yapmak gelmektedir.Bu sözleşmeler her iki tarafıda güvence altına almaktadır.Alıcı yıl içerisindeki maliyetlerini ‘’force major’’ (olağanüstü) durumlar oluşmadıkça bilecek ve tüm maliyet yapısını bu fiyatlandırma modeline göre yapacaktır.Tedarikçi ise alıcıdan ne kadar bir talep geleceğini bilecek ve kendisi için gerekli iç hammadde ve malzeme ihtiyacını önceden bağlantı yaparak temin etme yoluna gidecektir.

b. Finansal Aksiyonlar;
Finansal planlamayı kolaylaştırmak, finansal sıkıntıları bertaraf etmek ve başarısız faaliyetler nedeniyle gerçek sorumluların belirlenebilmesi v.b nedenlerle çoğu işletme çeşitli vadeli işlem sözleşmeleri,hedging,opsiyon, futures,forward ve swap metodları ile riskten korunmaya çalışmaktadırlar.

Murat Aksoy

PepsiCo Kidemli Satınalma Müdürü Tatlandırıcılar (AB & Türkiye)

 

 

 

Boeing Üçüncü Çeyrek Sonuçlarını Açıkladı

  • 737 MAX’ın güvenli biçimde yeniden hizmete girmesi için müşteriler ve uluslararası düzenleyici kuruluşlarla birlikte yürütülen çalışmalara devam edildi.
  • Gelirler, savunma ve satış sonrası hizmetlerdeki yüksek hacmin sonucunda 20,0 milyar dolar olarak gerçekleşti.
  • GKGMİ hisse başına kazanç 2,05 dolar, GKGMİ dışı hisse başı esas faaliyet karı ise 1,45 dolar olarak gerçekleşti.
  • Boeing, 2,4 milyar dolarlık faaliyet nakit akışı sağladı ve 1,2 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi.
  • Yaklaşık 5.500 ticari uçakla birlikte rezerv değeri 470 milyar dolar olarak gerçekleşti.
  • 10,9 milyar dolarlık nakit ve satılabilir senetler güçlü bir likidite sağladı.
Tablo 1.

Özet Mali Sonuçlar

Üçüncü Çeyrek İlk 9 Ay
(Hisse başı veriler hariç, milyon dolar) 2019 2018 Değişim 2019 2018 Değişim
Gelirler $19.980 $25.146 (21) % $58.648 $72.786 (19) %
GKGMİ
Faaliyetlerden Elde Edilen Kazanç $1.259 $2.227 (43) % $229 $7.812 (97) %
Faaliyet Kazancı 6,3% 8,9% (2,6) Puan 0,4% 10,7% (10,3) Puan
Net Kazançlar $1.167 $2.363 (51) % $374 $7.036 (95) %
Hisse Başına Kazanç $2,05 $4,07 (50) % $0,66 $11,95 (94) %
Faaliyet Nakit Akışı ($2.424) $4.559 NM ($226) $12.375 NM
GKGMİ dışı
Esas Faaliyet Geliri/Kaybı $895 $1.890 (53) % ($864) $6.793 NM
Esas Faaliyet Karı 4,5% 7,5% (3,0) Puan (1,5) % 9,3% (10,8) Puan
Hisse Başı Esas Faaliyet Karı $1,45 $3,58 (59) % ($1,13) $10,55 NM

Boeing, yüksek savunma gelirleri ve satış sonrası hizmetlerin yansıması olarak üçüncü çeyrek gelirini 20,0 milyar dolar, GKGMİ hisse başı gelirini 2,05 dolar, GKGMİ dışı hisse başı esas faaliyet karını ise 1,45 dolar olarak açıkladı (Tablo 1). Boeing, 2,4 milyar dolarlık faaliyet nakit akışı sağladı ve 1,2 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi.

Boeing, 737 MAX için yazılım ve eğitim güncellemeleri geliştirmenin yanı sıra hizmete dönüş hazırlığı ve sertifikasyon için FAA ve uluslararası düzenleyici kuruluşlarla birlikte çalışmayı sürdürmektedir. Bu düzenleyici kuruluşlar, kendi yetki alanları dahilinde hizmete dönüş zamanına ve koşullarına karar vereceklerdir. Boeing, üçüncü çeyrek sonuçlarına ilişkin olarak, düzenleyicilerin 737 MAX’ın hizmete dönüş onaylarının 2019 yılı dördüncü çeyreğinde başlayacağını ve aylık 737 üretimini 2020 sonlarına kadar aşamalı olarak 42’den 57’ye çıkaracağını tahmin etmektedir.

Boeing Başkan ve CEO’su Dennis Muilenburg, “En büyük önceliğimiz, 737 MAX’ın güvenli bir şekilde hizmete dönüşünü sağlamaktır ve bu konuda istikrarlı ilerleme kaydediyoruz” dedi. “Aynı zamanda, şirketimizin ürün ve hizmet güvenliğine daha güçlü odaklanmasını sağlamak için harekete geçtik. Müşterilerimize taahhütlerimizi yerine getirmeye ve güvenlik, kalite ve dürüstlük değerlerimizi daima ön planda tutarak yeni fırsatlar yakalamaya devam ediyoruz.”

Bu çeyrekte faaliyet nakit akışı, özellikle düşük 737 teslimatlarının ve peşin ödemelerin yanı sıra faturaların ve harcamaların zamanlamasının yansımasıyla 2,4 milyar dolar oldu. Boeing, bu çeyrekte, geçen yıl aynı döneme göre hisse başına yüzde 20 artışla 1,2 milyar dolarlık temettü ödemesi gerçekleştirdi.

Geçen yıl çeyrek başında 9,6 milyar dolar olan nakit ve satılabilir senet yatırımları, üçüncü çeyrek sonunda 10,9 milyar dolara ulaştı. Çeyrek başında 19,2 milyar dolar olan borç ise, yeni borçlanmayla birlikte 24,7 milyar dolara yükseldi.

Çeyrek sonu toplam şirket rezerv değeri, 16 milyar dolarlık net siparişler de dahil olmak üzere 470 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Ticari Uçaklar

Ticari Uçaklar üçüncü çeyrek gelirleri, gerçekleşmeyen 737 teslimatları sebebiyle 8,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Üçüncü çeyrek faaliyet kârı, daha yüksek 787 programı karı ile kısmen dengelense de gerçekleşmeyen 737 teslimatlarıyla birlikte yüzde 0,5 azaldı. Bu çeyrekte muhasebe miktarına dahil olan tahmini 737 uçağı üretimi maliyeti, özelikle hizmete dönüş zamanlaması ve planlanan üretim artışı zamanlamasıyla ilgili güncel varsayımların yansımasıyla 0,9 milyar dolar arttı.

Ticari Uçaklar, bu çeyrekte 62 uçak teslimatı gerçekleştirdi. 787 üretim oranı, küresel ticaret ortamının güncel durumu dikkate alınarak, 2020 sonlarından başlayarak yaklaşık iki yıl boyunca ayda 12 uçağa düşürülecektir. Ön uçuş testi aşamasında olan 777X programı, 2020 yılı başında planlanan ilk uçuş için takvime uygun olarak ilerlemektedir. Boeing, 777X’in ilk teslimatını 2021 yılı başında yapmayı planlamaktadır.

Ticari Uçaklar, bu çeyrekte, Korean Air için 20 uçak, Air New Zealand için 8 uçak, China Airlines için 6 adet 777 kargo uçağı dahil olmak üzere, 5 milyar dolar değerinde net sipariş aldı. Ticari Uçaklar rezervi, yaklaşık 5.500 uçakla 387 milyar dolar oldu.

Savunma, Uzay ve Güvenlik

Savunma, Uzay ve Güvenlik üçüncü çeyrek geliri, düşük F-15 hacmi ile dengelenen uydu, silah ve T-7A Red Hawk (eski adıyla T-X Trainer) hacmi ile 7,0 milyar dolar arttı. Üçüncü çeyrek faaliyet karı, özellikle 2018 yılı üçüncü çeyreğindeki ödemelerinin bu dönemde olmaması ve artan performans sonucunda yüzde 10,7 artış gösterdi.

Savunma, Uzay ve Güvenlik, bu çeyrekte, Amerikan Hava Kuvvetleri’yle 15 adet KC-46A tanker uçağı ve Amerikan Ordusu’yla 9 adet AH-64E Apache helikopteri üretimi anlaşmaları imzaladı. Bu çeyrek boyunca, MQ-25 insansız yakıt ikmal hava aracının ilk test uçuşunun tamamlanması, Birleşik Krallık Kraliyet Hava Kuvvetleri için üretilen P-8A Poseidon uçağının ilk uçuşunun gerçekleşmesi ve Space Launch System’in nihai montajı gibi önemli gelişmeler yaşandı. Savunma, Uzay ve Güvenlik, aynı zamanda, T-7A Red Hawk’ın 100’üncü test uçuşunu da gerçekleştirdi.

Savunma, Uzay ve Güvenlik rezervi, yüzde 30’u ABD dışındaki müşterilerden olmak üzere 62 milyar dolar oldu.

Satış Sonrası Hizmetler

Satış Sonrası Hizmetler’in üçüncü çeyrek geliri, özellikle Boeing Distribution Services, Inc.’in (eski adıyla KLX) satın alınması ve yüksek resmi hizmet hacmi ile 4,7 milyar dolara yükseldi. Üçüncü çeyrek faaliyet karı, özellikle yükselen performansın yansıması olarak yüzde 14,4 artış gösterdi.

Satış Sonrası Hizmetler, bu çeyrek boyunca, Amerikan Hava Kuvvetleri ile Katar’a F-15 eğitimi verilmesi, A-10 Thunderbolt II kanat yenileme ve KC-46A Tanker Lot 5 hizmetleri sözleşmeleri imzaladı. Satış Sonrası Hizmetler, IndiGo ile de dijital çözümler konusunda bir anlaşma imzalamanın yanı sıra sertifikasyonun ardından ilk SpiceXpress 737-800 Boeing dönüştürülmüş kargo uçağını Hindistan’a teslim etti.

Ek Mali Bilgi

Boeing Capital’in net portföy dengesi, bu çeyreğin sonunda 2,2 milyar dolar oldu. Diğer tahsis edilmemiş kalemlerden ve kapatılmış hesaplardan elde edilen gelirlerdeki değişim, özellikle artan kurumsal araştırma ve geliştirme yatırımlarından kaynaklanmaktadır. Yüksek borç bakiyeleri nedeniyle faiz ve borç gideri artmıştır.

2013-2014 dönemi vergi uzlaşmasından elde edilen 412 milyon dolarlık avantajın 2018 üçüncü çeyrekte gerçekleşmesi nedeniyle artış gösteren üçüncü çeyrek geçerli vergi oranı, daha düşük vergi öncesi gelirlerden kaynaklanan 2019 yılı vergi indirimiyle kısmen dengelenmiştir.

Satınalmacı Olmak Ülkemizde Zordur

Satınalmacı Olmak ülkemizde Zordur

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

Prof. Dr. Murat ERDAL
İstanbul Üniversitesi Tedarik Zinciri Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı
merdal@istanbul.edu.tr

Satınalmacı Olmak Ülkemizde Zordur

Bir meslek düşünün giyotin sürekli tepenizde. İyi alım yaptığınız müddetçe hiçbir sorun yok. Herhangi bir takdir ve motive eden de yok. Çünkü bu sizin göreviniz: “şirkete tasarruf ettirmek”. Fakat talep edilen bir ürünü zamanında, doğru kalitede ve maliyetlerde almayın hemen sorgulanırsınız. Yollar ayrılır demiyorum. Az kaldı…

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Okulda konuyla ilgili tek ders almadınız. Biraz ondan biraz bundan. Şirkette bu departmanı tanıdınız. Anlamaya çalıştınız. Pozisyon açıldı kendinizi orada buldunuz.

Satınalmacı Olmak ülkemizde ZordurSatınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Bir meslek düşünün toplumun yerleşik algısı büyük ölçüde “olumsuz ve peşin hükümlü”.
Her yaptığınız işin arkasında bir bit yeniği aranır. Etik kodları oluşmamış.

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Tepe yönetimi, bölüm yöneticileri ve talep sahipleriyle ilişkiler.
Dış dünya, tedarikçiler ve satıcılarla ilişkiler. Malzemeyi ve pazarı tanırsınız.
Zamanla insan sarrafı olursunuz. İletişim ve pazarlık yeteneğiniz gelişir.

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Küresel rekabet önem kazanmış. Uzmanlaşma almış yürümüş. Kalite, maliyet, lojistik, ithalat, hukuk bilgisi üst düzeyde aranır hale gelmiş. Neredeyse yüzüne bakılmayan satınalma departmanı bir anda tepe yönetimin odağında olmuş.

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Talep sahibi “acil acil” derken tepe yönetimi “maliyetleri aşağı çekin”.
Hammadde piyasası dalgalanır. Döviz yükselir. Hiçbir departmandan istenmeyen nokta atışı sizden istenir. Kendinizi bir anda stratejik rolde bulursunuz.

Satınalmacı olmak ülkemizde zordur.
Ne kolay ki… diyebilirsiniz.
Haklısınız; bizim ülkemizde iş hayatında “kısa yollar” ve “kolay” diye bir şey yoktur.
Olmamalıdır da.
Çalışkan insanların dürüst ilkelerle ve güvenle basamakları çıkmaya çalıştığı zorlu bir meslektir satınalma.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.Eğitim Teklifleri Hazırlama Eğitim ProgramlarıŞirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ EKİPLERİ İÇİN

Satın alma ve Tedarik Zinciri Yönetimi Eğitimi
Eğitim İçeriği için Eğitim Kataloğunu https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf indirebilirsiniz.
Ekibinizin ihtiyacı doğru eğitim teklifini almak için talebinizi egitim@satinalmadergisi.com e-posta adresimize iletebilirsiniz.

 Satınalma ve Tedarik Zinciri Eğitimi
Eğitim taleplerinizi egitim@satinalmadergisi.com a iletebilirsiniz.

Şirketinize Özel Eğitim Programlarımızı (4-6 günlük) İncelemek için
https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/ sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

SATIN ALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ YAZI DİZİSİ

SATIN ALMA EĞİTİM TESTLERİ

PAZARLIK BECERİ ANKETİ

Kitap Önerileri : 

  • MÜZAKERE TEKNİKLERİ ve PAZARLIK BECERİLERİ (E-Kitap 2. Baskı), Prof. Dr. Murat ERDAL, Erişim için profesyonel üyelik işlemlerinizi tamamlamanız gerekmektedir.
  • SATINALMA ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ, Prof. Dr. Murat ERDAL, (Beta Yayıncılık),  4. Baskı.

-> Eğitim Kataloğunu İndirebilirsiniz ->   https://satinalmadergisi.com/egitim.pdf

-> ŞİRKET EĞİTİMLERİNİZ İÇİN TEKLİF ALIN -> egitim@satinalmadergisi.com

KİTAP:
SATIN ALMA VE TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Kitap temini için E- MAĞAZA yı ziyaret ediniz. 

PROF. DR. MURAT ERDAL

İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Tedarik Zinciri Yönetimi Yüksek Lisans Program Başkanı