4 Yetenek Yarışması 1 Kasım’da Başlıyor. BuyerNetwork İş Dünyası Çözümlerini Genişletiyor.

Yeni dönem iş hayatında örnek olay çalışmaları / vaka analizleri yönetici eğitimlerinin ve işe alımların ayrılmaz parçası haline geldi. Çalışanlar, kurumsal eğitimlerde iş hayatından kopuk sadece teorik bilgi ile yetinmiyor. Pratik, gün içerisinde karşılaştığı sorunlara benzer problemleri eğitimlerde görmek, çok yönlü tartışmak ve olası senaryoları değerlendirmek istiyor. Bu talebe uygun eğitim çözümleri sunan BuyerNetwork aynı zamanda bir ilke daha imza atıyor.

Prof. Dr. Murat Erdal

BuyerNetwork.net kurucu ortağı Prof. Dr. Murat Erdal proje kapsamını şu şekilde anlattı:
İki konuda kararlıyız. Birinci konu, Türkiye’nin kurumsal (B2B) pazaryeri ve ticaret platformu olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyoruz. 7.750 firma ve yönetici üyemizle tüm Türkiye’yi kapsıyoruz. Kurumsal pazaryerimizle alıcı ve satıcıyı tek platformda bir araya getirdik. Ticaret paketlerimize yenilerini ekliyoruz. Satış ortaklıkları yapıyoruz. Kurumsal ticareti olan tüm firmaları BuyerNetwork’e çağırıyoruz. Global firmalar, büyük kuruluşlar ve bankalarla görüşme halindeyiz. KOBİ ticaret çözümlerimizi genişletecek projeleri destekliyoruz.

İkinci konu ise İş Dünyasına yönelik çözümler. Yazılım, kurumsal kimlik, eğitim vb. pek çok alanda kampanya düzenliyoruz. Öğrenme Merkezi’mizi hayata geçirdik. Firmaları kurumsal üye yapıyoruz. Çok sayıda çalışanı olan firmalar bizi tercih ediyor.

İş dünyasının Öğrenme merkezi olma yolunda kararlıyız. 4 Yetenek Projesini gündemimize aldık. Vaka yarışması olarak başladık. Fakat hızla genişleteceğiz. Özel şeyler düşünüyoruz. Burada çalışanlar ve öğrenciler bireysel olarak katılabilecek. Müzakere, Operasyon, Strateji, Pazarlama, Lojistik, Satınalma, Kalite, Lojistik gibi alanlarda vakaları iş dünyası ile paylaşacağız.

İş ve staj imkanları konusunda da çözüm getireceğiz. Bu projeye eklemlenmek isteyen yeni öneri getiren firmalarımız var. Ekiplerimiz sektörden gelen teklifleri değerlendiriyor. Her ay her sektörden 4 ayrı yeteneğe fırsatlar sunuyoruz.

ÖDÜLLER:

*Başarı Sertifikası
*BuyerNetwork Öğrenme Merkezi Üyeliği (1 Yıllık)
*Koçluk ve Mentorlük Kapsamında Eğitim Alma Fırsatı

 

https://buyernetwork.net/4yetenek sayfasında inceleyebilirsiniz.

7.750 firma ve yönetici üyesi ile Buyer Network’te siz de yerinizi alın.

#BuyerNetwork #iş #ticaret #İnsanKaynakları #insan #HR #İK #Yönetici #Yerleştirme #Program #B2B #İşDünyası #Ticaret #talent #4Yetenek #Ödül #insan

Özel Güvenlik Sektöründe Satınalma

Güvenlik; toplum yaşamında yasal düzenin aksamadan yürütülmesi, bireylerin ve toplumun korkusuzca yaşayabilmesi anlamına gelmektedir. Devletlerin kendi kaynaklarıyla, toplumun bütün kesimlerini kapsayacak şekilde güvenlik ihtiyacını karşılamasının mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır. Özel güvenlik sektörünün yasal boyutunu düzenlemek amacıyla ‘5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’ hazırlanarak yürürlüğe girmiştir. 2012 yılı itibariyle özel güvenlik görevlisi olarak çalışabilecek kişi sayısı 600 bine ulaşmıştır. Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği’nin (GÜSOD) açıklamalarına göre; 250 bini özel sektörde olmak üzere toplam 420 bin kişi istihdam edilmektedir.

İstihdama önemli katkı sağlayan bu sektör için neler gerekli?

Tekstil; en önemli gider kalemidir. 420 bin kişi için bir yıl içerisinde alınması gereken gömlek adedi yaklaşık olarak 1.680.000 adettir. Pantolon, kazak, mont, kravat ve ayakkabı gibi diğer kıyafetleri de eklersek yaklaşık olarak 4.500.000 adetlik bir alım ortaya çıkmaktadır. Dağınık talep yapısına göre üretim yapabilecek firma sayısının azlığı nedeniyle çeşitli tedarikçilerle çalışmak zorunlu hale gelmektedir. Aynı kalitenin yakalanması için şahit numune ve üretim aşamasında denetim gibi uygulamalar önem kazanmaktadır. Bu nedenle ilgili süreçlere doğrudan müdahil olmanız gereken bir alan haline gelmektedir. Tekstil piyasasının ve üretim tekniklerinin iyi bilinmesi gerekiyor. Aksi takdirde kışın ortasında yazlık kıyafetlerle baş başa kalınabilir.

Teçhizat; sektörün, diğer gelişmiş ülkelerdeki örneklerine göre henüz yeni olması nedeniyle teçhizat alımlarında da tedarikçi bulamama ya da düşük kalite problemleriyle karşılaşmanız muhtemeldir. Silahlı kuvvetlere üretim yapan birçok tedarikçi olmasına rağmen kalite standartları farklılık göstermektedir. Özel güvenlik ihtiyaçları, müşterilerin isteklerine göre de şekillenebilmektedir. Hafif, paslanmaz aynı zamanda da görselliği ön planda olan bir kelepçe için tedarikçi bulamayabilirsiniz. Bu noktada, tedarikçileri, bu ürünün satılabilirliğine ikna edip üretim yapmalarını sağlamanız gerekmektedir. Maalesef kaliteden ödün verebileceğiniz bir alandır.

Matbaa;  5188 sayılı kanuna göre, zorunlu olarak bulundurmanız gereken matbu evrak sayısı proje yapısına göre 25 adedi ulaşmaktadır. Toplamda 15 kişilik bir projenin güvenliğini sağladığınızı düşünelim; güvenlik görevlileri, farklı 15 lokasyonda görev yapıyorsa, her bir lokasyon için bu 25 adetlik matbu grubunun da o noktalarda olması zorunludur. Sektörün önemli firmalarından birinin yıllık matbu evrak alımı 2011 yılı için 112.000 TL’dir. (450 proje 1650 lokasyon) Matbu evraklarda hiçbir baskı hatasının olmaması, aynı standartların yakalanması, paketleme ve sevkiyat sorunları, başlıca karşılaşılan problemleri oluşturmaktadır. Bu nedenle mutlaka numune çalışması yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda mal kabul komisyonları aracılığıyla da nihai ürünün kontrolü sağlanmalıdır.

Demirbaş ve Elektronik Malzeme; bir lokasyon için güvenlik kulübesi gerekirken farklı bir lokasyon için ısı perdesine ihtiyacınız olabilir. Onaylı tedarikçi yapısı burada önem kazanmaktadır. İstediğiniz özelliklerde belki de her defasında değişen özelliklerde üretim yapabilecek ve zamanında sevkiyat yapabilecek kapasiteye sahip tedarikçilerle çalışmak önem kazanmaktadır. Elektronik malzeme tedariki, belki de en az sorun yaşayacağınız alan çünkü standartlar daha net. Bu alanda maliyet odaklı hareket edilebilmektedir. Aynı tedarikçiyle çalışmanın avantajları da göz ardı edilmemelidir. Satınalma stratejinize göre çalışacağınız tedarikçi grubu da değişecektir.

Hizmet; tedarikçi kavramından çıkarak, çözüm ortaklıklarına yönelinmesi gereken bir alandır. Sektörün önemli firmalarından birinin yıllık telsiz kiralama maliyeti, 2011 yılı için 400.000 TL’dir. Hizmet kalitesinin ölçülebilmesi için, doğru bilgi akışının da sağlanması önem arz etmektedir. Ciddi emek ve zaman harcamanız gereken bir alan haline gelmiştir.

Sektörde satınalma faaliyetleri; temelde tüm tedarik zinciri çalışanlarının karşılaştığı problemlerle karşılaşılmaktadır. Sektör için farklı olan belki de yasal mevzuata göre hareket etme zorunluluğu olmaktadır. Henüz yeni sayılabilecek bir sektörde, hizmet kalite standartları tam net oluşturulamadığı için, satınalma politikalarınız da değişebilmektedir. Özetle, talep yapısına bağlı olarak hızlı çözüm sağlamanız ve sabırlı olmanız gereken bir sektörde yer almaktasınız.

Türkay ERDOĞAN

Türkay Erdoğan, Satınalma Müdürü,

SECURITAS Güvenlik Hizmetleri A.Ş.

turkay.erdogan@securitas.com.tr

 

 

 

Serbest Bölgeler

 

Serbest bölgeler, bir ülkenin siyasi sınırları içinde bulunmakla birlikte, dış ticaret, vergi ve gümrük mevzuatlarının uygulanması bakımından gümrük hattı dışında kalan, ülkenin mali mevzuatının tamamen ortadan kaldırıldığı veya önemli ölçüde uygulanmadığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş kapsamlı teşvik ve muafiyetlerin uygulandığı ve sınırları belirlenmiş yerlerdir.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ülkemizde serbest bölgeler kurulması için çeşitli girişimler yapılmış olmasına rağmen 1980’li yıllara kadar bu konuda önemli bir başarı elde edilememiştir. 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile ülkemiz ithal ikameci sanayileşme politikasını terk etmiş ve ihracata yönelik sanayileşme politikasını benimsemiştir. Bu çerçevede serbest bölgeler ile ilgili çalışmalar yeniden gündeme gelmiş ve 1985 yılında 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu çıkarılmıştır.

Halen Türkiye’de İstanbul’da 3, Kocaeli ve İzmir’de 2 şer, Bursa, Denizli, Mersin, Antalya, Trabzon, Rize, Samsun, Tekirdağ, Gaziantep, Kayseri, Adana, Erzurum ve Mardin’de birer olmak üzere toplam 20 adet serbest bölge kurulu bulunmaktadır.

 

  1. SERBEST BÖLGELERİN ÇEŞİTLERİ

Serbest bölgeler, kuruluş amaçlarına, bulundukları ülkenin ekonomik ve coğrafi yapısına, ülkelerin bu bölgelerden beklentisine göre çeşitli biçimler alabilir.

2.1. Serbest Ticaret Bölgeleri

Serbest ticaret bölgeleri, malların sadece depolanması, paketlenmesi, satışa hazır hale gelmesi için bazı işlemlere tabi tutulması, nakliyesi gibi faaliyetlerin yapılmasına izin verilen serbest bölgelerdir. Bu bölgelerde reeksport ve transit ticaret gibi ticari faaliyetlere de izin verilmektedir. Serbest ticaret bölgelerinde sınai faaliyetlere izin verilmemektedir. Serbest ticaret bölgelerinin başlıca faaliyetleri ev sahibi ülkenin transit ticaretini geliştirmeye, ithalat ve ihracatını kolaylaştırmaya yönelik faaliyetler ile depolama ve malların işlenmesidir.

2.2. Serbest Üretim Bölgeleri

Serbest üretim bölgeleri, serbest ticaret bölgelerinin aksine sınai faaliyetlerin de yapıldığı serbest bölgelerdir. Bu bölgeler genellikle uluslararası sermayenin ucuz işgücü ve hammaddelerden yararlanmak için yatırım yaptıkları bölgelerdir. Bu bölgelerde yatırım yapmak isteyen yatırımcılara, gümrük kolaylıklarının yanı sıra mali teşvikler sağlanmakta ve bürokratik prosedürler azaltılmaktadır. Serbest üretim bölgeleri yabancı yatırımcılara vergisiz makine ve hammadde ithali, sermaye ve kâr transferi garantisi, bitmiş ve yarı bitmiş malların ihracında gümrük vergisine tabi olmama, fabrika binası sağlanması gibi çeşitli teşviklerin sağlandığı bölgelerdir.

2.3. Serbest İhracat Bölgeleri

Serbest ihracat bölgeleri, ihracat amacıyla üretime tahsis edilmiş, ithal edilen hammadde ve diğer ara girdilerin nihai ürüne dönüştürüldüğü serbest bölgelerdir. Bu bölgeler bir ticaret bölgesi olmaktan çok, bir üretim bölgesidir. Bu bölgeler sadece dünya pazarlarına yönelik üretim yapan firmalara açıktır. Bu bölgelerde yapılan üretim mutlaka ihracata yönelik olmalıdır. Bu bölgelerde genellikle çokuluslu şirketlerin uydu firmaları faaliyet göstermektedir.

 

 

Müşteri Hızı Sevdi: Engellemenin Değil, Yanında Olmanın Zamanı

We Are Social ve HootSuite, Küresel Dijital Raporu 2019’da belirtilen yaklaşık rakamlara göre dünya nüfusu 7,676 milyar, toplam nüfusun %67’si mobil cihaz kullanıcısı, %57’si internet kullanıcısı, %45’i aktif sosyal medya kullanıcısı ve %42’si ise mobilden sosyal medya kullanıcısı durumundadır. Bunun yanında toplam nüfusun 82,44 milyon olarak belirtildiği Türkiyede ise bu oranlar; %93 mobil cihaz kullanıcısı, %72 internet kullanıcısı, %63 aktif sosyal medya kullanıcısı ve %53 ise mobilden sosyal medya kullanıcısı durumundadır. Bu raporda belirtilen oranlar incelendiğinde dijital dönüşüme Türkiyede yaşayanların dünyadaki genel ortalamaya göre daha hızlı bir şekilde karşılık verdiği ve yeni yaşam alanlarını daha büyük oranda kabul ettiği görülebilmektedir.

TÜSİAD E-Ticaretin Gelişimi, Sınırların Aşılması ve Yeni Normlar 2019 Raporunda; Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) ve Deloitte Türkiye iş birliğiyle yayımlanan “Türkiye E-Ticaret Pazar Büyüklüğü” raporunda sektör büyüklükleri sırasıyla; perakende dışı işlemler için 28,4 milyar TL, perakende işlemleri ise 31,5 milyar TL olarak belirtilmektedir.  We Are Social ve HootSuite’in Küresel Dijital Raporu’nda ise; Türkiye’de tüketim ürünleri özelinde geçen yıla oranla %2,6’lık artış ile 39,3 milyon kullanıcı e-ticaret kanallarından tüketim ürünü satın almaktadır, bu da nüfusun yaklaşık %48’inin e-ticaret kanallarını kullandığını göstermektedir. E-Ticaret kanallarından satın alınan tüketim ürünlerinin değeri ise 5,955 milyar dolar seviyesindedir. 

Nielsen 2019 E-ticaret Raporu’na göre; Türk kullanıcılar günde ortalama 7 saatini internette geçirmektedir. Türkiye’de kullanıcıların %85’i web sitelerinden %52’si ise mobil aplikasyonlardan olmak üzere ortalama ayda 4 kez internet üzerinden alışveriş yapmaktadır. Bu alışverişlerde %75 oranla en fazla akıllı cep telefonları kullanılırken, %52 oranında dizüstü bilgisayarlar, %39 oranında masaüstü bilgisayarlar ve %21 oranında tabletler kullanılmaktadır. TÜSİAD E-Ticaret Raporu’nda ise; özellikle online perakende alanında pek çok lider marka için tüketici ziyaretlerinin %70’ten fazlası mobil kanallar üzerinden gelirken, cironun da %60’tan fazlası yine mobil üzerinden gelmektedir. 

Nielsen E-ticaret Raporu’na göre; e-ticaret kullanıcılarının en yüksek motivasyon kaynağı %71 ile aranılan ürünün internette daha ucuz olması, takiben %69 ile internette daha fazla çeşit olması, %57 ile hızlı alışveriş imkanı, %21 ile aranılan ürünün sadece internette satılması ve %18 ile aranılan ürünün yaşadığı şehirde satılmaması gibi nedenler olduğu görülmektedir. TÜSİAD E-Ticaret Raporu’nda aynı gün teslimat ve ertesi gün teslimat gibi hizmetler günümüzde tüketiciler tarafında önemli bir beklenti haline geldiği belirtilmektedir. 

We Are Social ve HootSuite’in Küresel Dijital Raporu’nda belirtilen yaklaşık rakamlara göre Türkiye’nin kullandığı internet teknolojilerinde reklam engelleme araçları %46 ile en yüksek orana sahiptir. Türkiye’deki kullanıcıların % 96’sı çevrimiçi videolar izlemekte, %43’ü ise TV içeriklerini internet üzerinden izlemektedir.

Tüm bu verilerden hareketle; Türkiyede tüketicilerin dijital kanalları kullanarak satın alma eğilimleri zaman geçtikçe artmaktadır. İşletmeler tüketicilerin bu eğilimine karşılık vermeleri değişen ticaret kanallarına adapte olabilmeleri için şarttır. Tüketicilerin özellikle bu kanallarda reklam istemedikleri dikkate alındığında; bu kanallarda reklam faaliyetlerinden ziyade dikkat çekici içerik oluşturmak en önemli hedef olması gerekmektedir. Bunun yanında tamamlayıcı hizmet olarak teslimat koşullarının iyileştirilmesi ön planda yerini korumaktadır.

Tedarikçi Seçme ve Geliştirme

  1. Tedarikçi Seçimi

Tedarikçi; satın alınacak mal veya hizmeti temin eden kişi, firma, kurum ve kuruluşları ifade etmektedir. Doğru tedarikçilerle çalışmanın, işletmeler için hayati önem kazandığı günümüzün rekabet dünyasında, uygun tedarikçinin seçimi önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır¹. Tedarikçi seçimi firmaların faaliyet alanlarına göre değişmekle birlikte, firmaların tedarikçilerden de çeşitli beklentileri vardır. Bu beklentiler esneklik, uygun kalite, fiyat uygunluğu ve gerekli zamanda tedarik öncelikli beklentiler olarak sıralanabilir. Ayrıca küreselleşmenin yarattığı fırsatlar ve sorunlar, şirketlerin yeni tedarikçi türleri ile ilişki kurmalarını gerektirmektedir. Firmalar için hayati önem taşıyan konulardan biri olan tedarikçi seçimi en genel anlamda; çeşitli özelliklerde vebüyüklüklerdeki tedarik edilmesi istenilen maddelerin veya hizmetlerin, nasıl, ne şekilde, hangi maliyetle, hangi kalitede, ne kadar süreyle, hangi tedarikçiden temin edileceğinde yönelik bir seçim sürecidir. Tedarikçi seçimi genelde; ürün tipi, rekabet stratejisi ve riske göre yapılmaktadır. Çeşitli akademik yayınlara göre; Toyota ve Honda 1990’larda Camry ve Accord modellerinin üretim maliyetlerinin yaklaşık yüzde 25’ini geliştirdikleri tedarikçi ilişkileri sayesinde düşürmüşlerdir².

Tam metne erişim için ücretsiz Hoşgeldin Üyeliği gerekmektedir. Hesap Oluştur butonuna basarak üyeliğinizi oluşturabilirsiniz.
Hesap Oluştur

 

  • – –  > Bu makale ilginizi çekebilir:  

Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası 

Eğitim: TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLENDİRME ve TEDARİKÇİ İLİŞKİLERİ EĞİTİMİ
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi
Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi içeriğini incelemek için: https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

Satınalma ve Diğer Departman İlişkileri

‘’ Sadece maliyet avantajı için ürün geliştirmek veya tedarikçi değiştirmek bazen dezavantajları da beraberinde getirir ‘’

Ocak ayında yayın hayatına başlayan dergimizin ilk sayısında ‘’Gıda Sektöründe Satınalmanın Önemi ve Tedarikçi Seçiminden’’ bahsetmiş ; Satınalma departmanın diğer departmanlarla koordineli çalışması gerektiğini ve satınalmanın ise bu çalışmaların merkezinde olduğunu belirtmiştik.

Satınalma departmanı üyesinin yeni ürün gelişiminde veya sisteme yeni tedarikçinin dahil olması halinde Ar&Ge departmanından lojistik departmanına kadar şirkette var olan tüm departmanlarla işbirliği içerisinde çalışması ve tüm departmanların yüzdeyüz olurunu alması gerekmektedir.Aksi halde sadece maliyet avantajı için ürün geliştirmek veya tedarikçi değiştirmek bazen dezavantajlarıda beraberinde getirir.İş hayatımızda sıklıkla bahsettiğimiz  ‘’toplam resme bakmak ‘’ kavramı bu yüzden oldukça önemlidir.Özellikle gıda satınalmasında telafisi çok zor problemlere de yol açabilir.

Bir ürün veya tedarikçi geliştirmesinde etkileşimde olan departmanlar sırasıyla Pazarlama,Satınalma,Ar&Ge,Üretim,Lojistik ve Finans departmanlarıdır.Zaman zaman ürün veya tedarikçiye bağlı olarak diğer departmanlar ile Satınalma departmanı zincir içerisinde yer değiştirmektedir.

Pazarlama    , şirketin ihtiyacı olan yeni ürün fikrinin geliştirilmesinde ;

Satınalma     , geliştirilen fikre uygun ürün veya tedarikçi seçiminde

Ar&Ge           , ürünün uygunluğu aşamasında

Üretim           , geliştirilen ürünün üretimde kullanılıp kullanılamayacağı aşamasında

Lojistik          , geliştirilen ürünün istenen kalite şartlarında işletmeye getirilmesinde

Finans           , geliştirilen ürün veya sisteme dahil edilecek olan tedarikçinin finansal

  analizinden sorumludur.

 

Toplam resme bakmak kavramının altında yatan düşünce ile harekete geçmeden önce diğer departmanlarında kar / zarar dengesine bakmamız gerekmektedir.Aksi halde bir departman için iyi olan bir değişim bazen diğer departmanlar için ekstra maliyet ve iş yükü getirmek anlamına gelmektedir.

ENDÜSTRİYEL GIDA SATINALMACISININ YAPMAMASI GEREKEN 10 HATA

Bir Endüstriyel Gıda  Satınalmacısının sisteme yeni ürün veya tedarikçi dahil etme prosesi sırasında yapmaması gereken temel on hatayı sıralarsak ‘’diğer departmanlarla koordineli çalışmama alışkanlığını’’ ilk başa mutlaka koymamız gerekir.Diğer yapılmaması gerekenlere bakacak olursak aşağıdaki gibi sıralayabiliriz ;

1. Diğer departmanlarla koordineli çalışmamak

2. Ürün hakkında yeterli bilgiye sahip olmamak

3. Ürün kalite onayını almamak

4. Üretim yeri kalite onayını almamak

5. Regulasyonlara dikkat etmemek

6. Fiyat analizi sırasında tüm maliyetleri dikkate almamak ( Vergi,fon,labarotuar ,analiz ,nakliye ,vb.masraflar

7. Sözleşme yapmamak ( özellikle sonradan nihai tüketiciye yansıyacak kısmı için

8. Gıda hammaddesini hijyen ve kalite şartlarına uygun taşıyıcı veya depolayacak yeterlilikte firmalarla çalışmamak

9. Yıl içerisinde yeterli tedarikçi ziyareti yapmamak,sınırlı iletişim kurmak

10. Alternatif tedarikçi araştırmamak

İyi bir satınalmacı mutlaka diğer departmanlarla koordineli çalışmalı ve değişimler öncesinde şirketin tüm departmanları ile mutlak hemfikir olmalıdır .Bu şekilde şirket için maksimum faydayı kesin sağlayacaktır.

                           Murat Aksoy

PepsiCo Satınalma Müdürü                                      

 Avrupa HFCS ve Güneydoğu Avrupa Tatlandırıcılar

 

 

EMEA Bölgesinde Veri Trafiğinde Yüzde 50’nin Üzerinde Büyüme Beklenirken, Türkiye’deki İşletmeler İçin Yüzde 60 Oranında Bir Büyüme Öngörülüyor.

Global pazar araştırması ve bağımsız anket sonuçları; dijital rekabet ortamındaki şirketlerin, büyük miktarda veri alışverişi ve işletimi için ara bağlantıdan yararlandığını gösteriyor.

Equinix tarafından yıllık olarak yayınlanan pazar araştırması Global Interconnection Index (GXI)’in 2019 sonuçlarına göre, şirketler arası özel bağlantı yüzde 51 oranında büyüyerek 53 zetabyte veri alışverişi anlamına gelen 13.300 Tbps bant genişliğine ulaşacak. Bu da dünyada yaşayan herkesin aynı anda Game of Thrones’un bütün sezonlarını ultra yüksek çözünürlükte bir günden kısa bir sürede indirebilmesini destekleyebilecek bir büyüklük anlamına geliyor.

GXI pazar araştırmasına göre ara bağlantı bant genişliği, diğer bir deyişle ana iş ortakları arasındaki doğrudan ve özel trafik değişim kapasitesi, dijital iş faaliyetleri için çok önemli bir bileşen ve araştırma. Dijital ekonomide şirketlerin rekabet edebilmek için, hızla çoğalan bulut ve ekosistemleri arasında, artan veri hacimlerini ele alması ve veri değişim hızını artırması gerektiğini doğrular nitelikte. Equinix tarafından, 2.450 global üst düzey BT profesyonelinin katılımıyla gerçekleştirilen bağımsız ankete göre global BT karar vericilerinin yarıdan fazlası (%48), ara bağlantının dijital dönüşümü kolaylaştıracak ana etken olduğunu düşünüyor. EMEA bölgesindeki her 10 BT karar vericisinden 4’ü de bu düşünceye sahipken, Türkiye’deki BT karar vericilerinin dörtte üçü (%75), hali hazırda temel bağlantı noktası olarak ara bağlantıya güveniyor.

IDC, Veri Merkezi&Bulut, Araştırmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Rick Villars, “İnsanlar, yazılımlar ve makineler çalıştığımız, eğlendiğimiz ve yaşadığımız her yerde daha hızlı veri oluşturuyor ve tüketiyor” dedi. “Bu yeni konumlarda yaratılan, toplanan ve analiz edilen verilerdeki ciddi artış, BT altyapılarının hali hazırda kurum içi sistem odaları ve geleneksel veri merkezlerinde konuşlandırılmasının değişmesine yol açıyor. İşletmeler, sayıları giderek artan bulut hizmet sağlayıcıları, uç(edge) konumlarında yer alan müşteriler ve iş ortaklarına esnek erişim imkanları sunan modern veri merkezlerinde konumlanarak dijital dönüşüm çalışmalarını gerçekleştirebiliyorlar.”

Tüm EMEA Bölgesi’nde uygulanan regülasyonlar Sağlık ve Yaşam Bilimleri, Yönetim ve Eğitim, İş ve Profesyonel Hizmetler konusunda veri alışverişinin ve ara bağlantı bant genişliği artışını kaçınılmaz olarak doğuruyor. Bu düzenlemeyle, Avrupa (%51 CAGR) dijital büyüme yarışında Kuzey Amerika’yı (%46) geçiyor. Latin Amerika %63 CAGR’la başı çekiyor ve Asya Pasifik hemen arkasında yer alıyor (%56 CAGR). Ankete göre; dünyadaki genişleme planları, diğer bölgelerdeki daha agresif genişleme planlarına karşın (%69, Amerika Kıtası %65), EMEA’da yer alan işletmelerin %55’inin yeni metropollere açılmayı planladıklarını gösteriyor. Globalde her 10 BT karar vericisinden 6’sı (%62) – ve Türkiye’de (%60)- bu büyüme planlarını desteklemek üzere sanal bağlantılardan yararlanıyorlar.

Temel Bulgular:

GXI 3. sayısı ara bağlantı bant genişliği –herhangi bir Telekom operatöründen bağımsız olan veri merkezlerinin içindeki BT değişim noktalarında, çeşitli iş ortakları ve sağlayıcılarla özel ve doğrudan trafik değişimi için tedarik edilen toplam kapasite – büyümesini takip ederek, ölçümleyerek ve tahminlerde bulunarak bazı öngörüler sunuyor.

GXI bulgularına göre:

Dijital ekonomide rekabet edebilmenin temel koşulu, ara bağlantı yoluyla büyük hacimli veri alışverişi yapılabilmek.

  • Hızla artan veri hacmine yanıt olarak, ara bağlantı bant genişliğinin kurumsal tüketimi diğer iş veri alışverişi biçimlerini geride bırakarak dünya genelinde %64 CAGR artacaktır. Bu durum, %67 oranında artan tüketim ve bölgedeki işletmelerin 2022’de toplam ara bağlantı bant genişliğinin %60’ını oluşturacağı öngörüldüğünde EMEA için daha da yüksek olacaktır.
  • Artan veri hacimlerini yönetmek için işletmeler, ortalama dokuz konum ve 340 ara bağlantı üzerinden ağ ve bulut hizmet sağlayıcılarına ve iş ortaklarına bağlanıyor. Anket bulgularına göre EMEA’daki BT karar vericileri, diğer işletmelerle (%25), ağ servis sağlayıcılarla (%31) ve bulut servis sağlayıcılarla (%26) bağlantı kurmak için ara bağlantı kullanıyor.
  • Anket sonuçlarına göre, global BT karar vericilerinin neredeyse yarısı (%46), ara bağlantının, pazarda rekabetçi avantaj yakalamak için yardımcı olabileceğini düşünüyor. Bu bulgu, EMEA’daki her 10 BT karar vericiden 4’ü için (%39) doğruydu.
  • Çalışma bulgularına göre, Türkiye’deki BT karar vericilerinin yaklaşık %69’u ara bağlantıyı işlerinin devamlılığı için öncelikli ve vazgeçilmez olduğunu düşünüyor. %73’ü ara bağlantının iş kollarına pazarda rekabet gücü sağladığına inanıyor.

Mesafe, dijital iş faaliyetlerinde performansı belirleyen en büyük etkendir.

  • Özel ara bağlantıların konuşlandırılması hem uygulama performansını hem de kullanıcı deneyimini ciddi oranda iyileştirecektir.
  • Günümüz gecikmeye duyarlı iş yükleri 60 ile 20 milisaniye arasında değişen yanıt süreleri gerektirdiğinden BT altyapısının tüketim noktalarına (edge) yakınlaşmasını zorunlu kılıyor.
  • Ankete göre global BT karar vericilerinin 1/3’ü (%34, bunun %31’i EMEA bölgesinde) bağlantı hızını arttırmak için ara bağlantı kullanıyor.

Anket bulgularına göre, Türkiye’nin önde gelen BT liderlerinin %60’ı özel bulut, %43’ü herkese açık bulut uygulaması kullanıyor ve %43’ün içindeki %24 ise çoklu bulut uygulamasını tercih ediyor.

Lider işletmeler, modern ara bağlantı mimarileri kullanarak rekabette avantaj elde ediyor

Birçok uç(edge) konumları üzerinden farklı ağ sağlayıcılarına bağlanmak, ara bağlantı bant genişliği için en belirgin kullanım durumudur ve 2022 yılına kadar 4 kat büyümesi beklenmektedir. Ankete göre; EMEA bölgesindeki BT karar vericilerinin yarıdan fazlası, (%54) ağ performansı optimizasyonunun temel öncelik olduğunu düşünüyor. Birçok uç (edge) konumları ve bulut bölgeleri üzerinden farklı bulutları ve BT hizmetlerini bağlamak; ara bağlantı bant genişliğinin daha geniş kapsamlı ve hızlı kullanım biçimlerinden biri ve 2022’de 13 kat büyümesi öngörülüyor. Çoklu bulut stratejilerine geçiş, anket katılımcısı BT karar vericilerinin neredeyse yarısı (%45) için öncelikli konu.

  • Finansal hizmetler, içerik, dijital medya ve tedarik zinciri entegrasyonu konusunda çalışan dijital iş ortaklarını ara bağlantı bant genişliği üzerinden bağlamak bir diğer kullanım biçimi ve 2022’de 5 kat büyümesi öngörülüyor.

Alıntılar:

  • Sachin Gupta, Kurumsal Ağ Ürün Yönetimi Kıdemli Başkan Yardımcısı, Cisco

“İşletmeler dijital dönüşüm zorunluluğunu benimsediklerinden, hedeflerine ulaşmak için artan sayıda çoklu bulut tabanlı uygulamayı kullanıyorlar. Bu durum, dünyanın herhangi bir yerindeki kullanıcılara hızlı ve güvenli bir uygulama deneyimi sunmak için ağ sistemlerine olan önemi artırıyor. Uygulamalar ve ağlar giderek yaygınlaşırken işletmeler, son kullanıcıları kritik iş uygulamalarıyla güvenli bir şekilde bağlantı kurmaları için düşük gecikmeli ve birbiriyle bağlantılı mimariye ihtiyaç duymaya devam edecekler.”

  • Eugene Bergen Henegouwen, EMEA Başkan, Equinix

“Avrupa’nın %51 oranında tahmin edilen CAGR oranı, kıta geneline yayılan işletmelerin; müşterileriyle ve ortaklarıyla bağlantı kurmak, rekabet edebilmek ve rekabet avantajı elde edebilmek için yenilikçi yöntemler kullanma yoluna gittiklerini gösteriyor. Buna paralel olarak, bağımsız anketimizden elde edilen sonuçlara göre EMEA bölgesi; yeni bölgelere, ülkelere veya metropollere genişlemek için ara bağlantıyı en geniş oranda kullanan organizasyonlara sahip (%63). Bu durum; ara bağlantının, sınırlar ötesinde iş yaparak müşteri ağını genişletmeyi hedefleyen şirketler için çok önemli bir ticari değer olduğunu gösteriyor.”

  • İlyas Turgut, Genel Müdür, Teletek Bulut Bilişim ve İletişim Hizmetleri A.Ş.

“Equinix, işletmelerin küresel ekonomide gelişmeleri için gereken bağlantıyı sağlayarak dijital dönüşümü benimsemelerini sağlıyor. Teletek’in; müşterilere, tüm davetsiz misafir ve yangın alarmı sistemlerini desteklemek için gerekli olan güvenli bulut ve BT hizmetlerini sağlaması için ara bağlantı gereklidir – ağ optimizasyonu, müşterileri ikincil sitelerine bağlar ve müşterilerin ağlarına doğrudan ulaşmalarını sağlar.”

  • Orçun Murat Özalp, Genel Müdür, BulutBroker

“BulutBroker’ın başarısı için ara bağlantı şart. Bulut hizmetlerimizi oluşturmak ve genişletmek için Equinix tarafından sağlanan bağlantıya güveniyoruz. Sonuçta ortaya çıkan bulut hizmetleri, BulutBroker’in bulut ve BT hizmet şirketleri ile işbirliğini desteklemektedir.”

  • Serkan Sevim, CEO, Medianova

“Bir CDN şirketi olarak Medianova’nın; içerik talep eden son kullanıcılara küresel olarak erişmek için ara bağlantıya ihtiyacı var. Equinix; Medianova’nın mümkün olduğu kadar çok müşteriye hızlı ve güvenilir içerik sunumu hizmetlerini destekler. Medianova; Equinix sayesinde ara bağlantıyı güçlendirdi ve e-ticaret müşterilerine, oyun müşterilerine ve kurumsal müşterilere sunduğu hizmetleri 20’den fazla ülkeye genişletti.”

  • Cem Çelebiler, Genel Müdür, Turknet

“Turknet; üstün hizmet sunumu için Equinix tarafından sağlanan ara bağlantıyı kullanıyor. Internet erişimi ve telefon hizmetleri sunan, önde gelen bir Türk telekomünikasyon şirketi olarak Turknet’in, kullanıcılar ve ihtiyaç duydukları servis uygulamaları arasındaki mesafeyi kısaltabilmesi için ara bağlantı şarttır. Equinix’in desteğiyle Turknet, ağ optimizasyonu ve iş sürekliliği için gereken ara bağlantıyı kullanıyor.”

  • Mehmethan Şişik, Genel Müdür, Equinix Türkiye

“Global Interconnection Index (GXI)’in üçüncü sayısının, yerel Pazar bağlamında doğrulamak üzere yaptırılan anket; Türkiye’deki şirketlerin yüzde 74’ünün ara bağlantının dijital dönüşümde hayati bir rol oynadığını düşündüğünü gösteriyor. Ülkemizde gelişen veri merkezi pazarının yanı sıra bu sonuçları da göz önünde bulundurarak; ara bağlantı platformumuzun katkısının, tüm ekosistem paydaşlarına doğrudan, esnek, güvenli ve yüksek performanslı erişim sağlamada ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Dijital dönüşüm için şirketler; rekabette başarılı olmak ve öne çıkmak için ara bağlantı odaklı iş modellerine ve BT mimarilerine yönelmeli. ”

 

Global Interconnection Index hakkında

Equinix tarafından her yıl yayınlanan Global Interconnection Index, Ara bağlantı Bant Genişliğinde, yani dağıtık BT ağları arasında akan veri trafiğini ölçerek ve büyüme tahminleri sunarak işletmelere önemli bilgi ve öngörüler sağlar. Global Interconnection Index; endüstrinin, ara bağlantı bant artışının 2022’ye kadar nasıl genişleyeceği konusunda tahminlerde bulunan tek pazar araştırmasıdır. Rapor, dünya genelinde operatörden bağımsız veri merkezlerini kullanarak binlerce işletmenin BT altyapı mimarisini analiz eden bir piyasa referansı işlevi görmektedir. Bu veriler, yerel ve bölgesel (makroekonomik trendleri, pazar demografisini ve sektör yoğunluklarını içeren) pazar verileriyle dijital işletmelerin ana taleplerini şekillendiren ve dijital iş dünyasının dönüşümünün büyümesini tahmin etmek üzere bir ağırlıklı çarpan belirlemek için kullanılır. Kullanılan yöntemin ayrıntılı açıklaması için: Global Interconnection Index.

Equinix bağımsız anketi hakkında

APCO Insight; Equinix tarafından gerçekleştirilen bağımsız çalışmanın bir parçası olarak,

Kuzey Amerika, Latin Amerika, Avrupa ve Asya Pasifik’te farklı kuruluşlardan 2.485 BT karar vericinin katılımıyla bir anket düzenledi. Ankete katılımcılarının 1.348’i Avrupa-Orta Doğu-Afrika Bölgesi’nde, 102 kişi ise Türkiye’de yaşıyor. Katılımcılar, Dynata’nın online paneline katılanlar arasından seçildi. Anket; 1-16 Ağustos tarihleri arasında online olarak düzenlendi.

 

Tüketici Etnosentrizmi ve Yerli Markalı Ürünlere İlişkin Algılanan Kalite Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

 

Tüketici etnosentrizminin tüketicilerin satın alma kararlarını etkilediği düşünülmektedir. Satın alma tercihlerini yerli markalı ürünlerden yana yapmaya özen gösteren tüketicilerin etnosentrizm eğilimleri daha yüksek çıkmaktadır. Tüketici etnosentrizmi ile ilişkisi olan birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerden biri de algılanan kalitedir.

Bu çalışmanın amacı tüketici etnosentrizmi ve yerli markalı ürünlere yönelik algılanan kalite arasındaki ilişkiyi incelemektir. Buna ek olarak öğrencilerin yerli markalı ürünlere ilişkin algıladıkları kalite düzeyini ölçmek ve üniversitenin, öğrencilerin var olabilecek etnosentrik eğilimlerini ne oranda etkilediği araştırmada belirlenmek istenen diğer bir noktadır. Araştırmanın örnek kütlesi 160 kişiden oluşmaktadır. Katılımcıların tamamı birinci sınıf ve dördüncü sınıf öğrencileridir. Yapılan analizler tüketici etnosentrizmi ile yerli markalı ürünlere ilişkin algılanan arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Ayrıca lisans eğitiminin Türk tüketicilerinin etnosentrik eğilimlerini arttırmadığı aksine azalttığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar kelimeler: Tüketici Etnosentrizmi, Algılanan Kalite

AN İNVESTİGATİON İNTO THE RELATİONSSHİP BETWEEN CONSUMER ETHNOCENTRİSM  AND THE PERCEPTİON OF QUAALİTY RELATED TO DOMESTİC BRANDED PRODUCTS 

ABSTRACT

It is thought that consumer ethnocentrism  has a significant effect on the consumers’ purchasing decisions. Consumers, who have high tendency about purchasing products of their own country, also have high ethnocentrism tendency. On the other hand there are several factors in relation to ethnocentrism. One of these factors is the perceived quality.

The purpose of this study is to examine the relationship between consumer ethnocentrism and perceived quality related to domestic branded products. In addition, another objective of the study is to measure students’ level of the quality perception related to domestic branded products and to what extent the university affects students’ ethnocentric tendencies. The sample size of the research is composed of 160 university students. All participants are first-class and fourth-grade students. According to the statistical analysis, consumer ethnocentrism is associated with perceived quality related to domestic branded products. Moreover, it was concluced that the university education does not increase but reduces consumers’ ethnocentric tendencies.

Keywords: Consumer Ethnocentrism, Perceived Quality

  1. Giriş

Globalleşmenin etkisiyle ve uluslararası pazarlamanın gelişmesiyle günümüzde işletmeler dünyanın bütün bölgelerinde hiçbir kısıtlamaya maruz kalmadan tek bir pazar gibi faaliyet gösterebilmektedir. Öyle ki dünyanın bir köşesinde üretilen bir ürün, dünyanın diğer köşesindeki bir ülkeye kolay bir şekilde ulaştırılabilmekte ve ülkeler arasında ürünlerin giriş-çıkışı kolay yollarla sağlanabilmektedir. Ancak bu durumda işletmelerin karşısına bazı engeller çıkabilmektedir. Bu engellerden bir tanesi de, tüketici etnosentrizmidir.

Tüketicilerin satın alma kararlarını etkileyen ve bazı durumlarda bu kararlara yön veren  entrosentrizmin menşe ülke etkisi üzerindeki baskısı değişken olmakla birlikte entrosentrizm düzeyi yüksek tüketicilerin yerli marka ürünleri daha çok tercih etme yönünde niyet taşıdığını göstermektedir. (Aksu Armağan ve Gürsoy 2011: 68).

Belli bir pazarda tüketicilerin etnosentrik eğilimlerinin yüksek olması, o pazara girmeyi düşünen yabancı firmalar için büyük bir tehdit unsuru oluşturabileceği gibi, yerli firmalar açısından da bazı avantajlar sağlayabilmektedir. Dolayısıyla, başka ülkelerin pazarlarında faaliyet göstermek isteyen firmaların hedef pazarlarındaki tüketici etnosentrizm derecesini bilmeleri kendileri açısından avantaj sağlayacaktır.

Çünkü etnosentrik eğilime sahip olan tüketiciler, yabancı ürünleri satın aldıklarında hem yerli ekonomiye zarar vereceklerine hem de ülke içerisinde işsizliğe neden olacaklarına inanmaktadırlar. Ayrıca yabancı ürünleri tercih etmenin ahlaki bir davranış olmadığını düşünmektedirler (Shimp, 1984: 285).

Yapılan çalışmalardan yola çıkılarak tüketici satın alma davranışlarının birçok faktörden etkilendiği söylenebilir. Bu faktörlerden birisi de tüketici etnosentrizmi olarak adlandırılan kişilerdeki milliyetçi, vatansever duygularıdır. Başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bu duyguların tüketicilerin satın alma davranışlarında etkili olduğunun öğrenilmesi ile etnosentrizme yönelik çalışmalar da artmıştır. Dolayısıyla pazarlamada etkinliği ispatlanmış bu etnosentrik eğilimlerin, öğrencilerde oluşan yerli markalı ürünlere yönelik algılanan kaliteyi etkileyebileceği düşüncesi araştırmamıza yön vermiştir.  Bu noktadan hareketle tüketici etnosentrizmi ile yerli markalı ürünlere yönelik algılanan kalite arasındaki ilişki incelenmiştir. Ayrıca üniversitenin öğrencilerin yerli markalı ürünlere yönelik algıladıkları kalite düzeyini etkileyip etkilemediği de incelenmiştir.

 

Yazarlar:

Doç. Dr. Nusret GÖKSU

Mehri Banu SÜNBÜL

Ayten KILIÇ

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Haziran 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

 

Endüstriyel Pazarlarda Alıcı Davranışları ve Alım Kararlarını Etkileyen Faktörler

Endüstriyel alıcılar, maliyetleri minimize, kârlarını maksimize etmek amacıyla rasyonel satınalma kararları vermek zorundadırlar. Endüstriyel alıcılar en düşük fiyatı, en iyi ürünü veya en fazla hizmeti sağlayan kaynakları tercih ederler. Endüstriyel alıcılar hem ekonomik hem de kişisel faktörlerden etkilenirler. En önemli faktörün ekonomi olduğuna inanılır. Alıcıya en düşük fiyatı, en iyi ürünü ya da hizmet sağlayan tedarikçi favori satıcı olarak gösterilir. Alıcılar favori gördüğü, kendilerine saygı ve kişisel yakınlık gösteren tedarikçilerle çalışmak isteyeceklerdir. Bu beklentilere cevap vermeyen tedarikçileri reddetme eğilimde olacaklardır.

Endüstriyel alıcılar, diğer tüketicilere oranla daha sıklıkla karmaşık alım kararlarıyla karşı karşıya kalırlar. Alımlarda genellikle büyük miktarda para söz konusu olacak, karmaşık, teknik ve ekonomik değerlendirmeler sonucunda organizasyonun her basamağında, birçok kişiyi etkileyen ve ilgilendiren bir süreç ile ancak istenilen sonuca ulaşılabilecektir. Bu nedenle karar aşamasında birkaç kişiden oluşan deneyimli bir grubun varlığı son derece önemlidir.

Endüstriyel pazarlardaki alım süreci diğer pazarlarda gerçekleşen alım süreçlerine göre daha kurallı ve resmi süreçlerle ilerlemektedir. Büyük endüstriyel alımlarda, detaylı ürün özelliklerinin belirtilmesinin istenmesi, yazılı ürün siparişleri, tedarikçinin araştırılması ve resmi başvurular söz konusu olacaktır. Alıcı ve satıcı birbirlerinden bağımsız değillerdir. Tüketici pazarlarında üretici ve tüketici arasındaki mesafe, satın alma kararından önem arz etmezken, endüstriyel pazarlarda genellikle birbirlerine yakın mesafelerde veya aynı bölgede bulunmaları son derece önemlidir. Satınalma operasyonu sırasında yâda sonrasında oluşabilecek problemleri yerinde belirleme, olası problemlere en kısa sürede müdahale edebilme ve gerekirse teknik desteğe kısa zamanda ulaşabilirliliği, bu konunun önemini ortaya koyacaktır.

Endüstriyel alıcılar, tek bir noktadan alım yapmak yerine siparişlerini birden çok noktaya dağıtma eğilimindedirler. Amaçları, satın alma aşamasında doğabilecek aksaklıklara karşı her zaman alternatif alım kanallarının bulunması, mal akışında oluşabilecek kesintileri ortaya çıkmadan önleme isteğidir.

Endüstriyel ürün ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimler endüstriyel mal ve hizmetlere olan talebi fazla etkilemeyecektir. Dolayısıyla endüstriyel pazarlarda talebin fiyat esnekliği düşüktür. Bunun sebebi, endüstriyel ürün ve hizmetlerin tüketim mal ve hizmetlerine oranla daha fazla sayıda bileşen içermesi, bir veya birkaç bileşendeki fiyat değişikliğinin mal ve hizmetin fiyatı üzerinde direkt etkili olmayacağındandır.

Endüstriyel ürün ve hizmetlere olan talepteki artış, genellikle tüketim mallarına olan talepteki artıştan daha fazladır. Söz konusu artış, özellikle yeni tesis ve ekipman satın alınırken etkisini gösterir. Bu etki, ekonomi literatüründe yer alan “çarpan” ve “hızlandıran” kavramları ile aynı işlevi yerine getirmektedir. Çarpan etkisi, bir ekonomide yatırım harcamaları, tüketim harcamaları, devlet harcamaları ve ihracat gibi harcama kalemlerinin biri ya da bir kaçındaki artışın, milli geliri birkaç kat daha fazla artırması şeklinde açıklanmaktadır. Hızlandıran etkisi ise; toplam tüketim malları talebindeki değişimlerin, yatırım mallarındaki değişimlere bağlı olduğunu belirtir. Bu durum, belli bir tüketim malı talebindeki değişimin, yatırım malı talebini, hangi yönde ve hangi oranda etkileyeceğini açıklayacaktır.

Endüstriyel alımlarda, karar aşamasından sorumlu grup, işletmenin içinde bulunduğu çevrenin, kendi örgütsel oluşumunun, örgütü oluşturan kişilerin birbirleriyle ilişkilerinin ve grubu oluşturanların kişisel özelliklerinin etkisinde karar alırlar. Aşağıdaki tabloda endüstriyel satın alma sürecinde kararı etkileyebilecek faktörleri inceleyebiliriz.

Yazar: Onur Mol

Yukarıda bir kısmı yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Nisan 2015 sayısında bulabilirsiniz.

 

TCMB FAİZ İNDİRİMİNE İLİŞKİN TİM AÇIKLAMASI

Ülkemizin büyüme hedeflerinin en önemli enstrümanlarından olan ihracatımız için belirleyici etkenlerden biri de düşük faiz oranlarıdır. Mevcut yatırım stoku ile 180 milyar dolarlar seviyesine ulaşmayı başaran ihracatımızın sürdürülebilirliği ve artış rekorlarını sürdürmesi, çok daha ileri seviyelerde, sıçramalara imza atabilmesi adına, yeni yatırımlara, kapasite artışlarına kuşkusuz ihtiyacımız var. Yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda Hükümetimizin attığı tüm adımların yatırım maliyetlerinin rekabetçi düzeye indirilmesi ile desteklenmesi ise üreticilerimizin en büyük beklentisidir.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu; Temmuz ayında 425 baz puan, Eylül ayında ise 325 baz puanlık indirimlerinin ardından son olarak bugün açıklamış olduğu 250 baz puanlık faiz indirim kararıyla, toplamda 1000 baz puanlık faiz indirimi gerçekleştirerek, politika faizini %14 seviyelerine çekti. Bu karar ile birlikte bankalarımızın kredi maliyetlerine, piyasaların bu indirimi hızla yansıtacaklarını düşünüyoruz. Bu hamlenin kredi faiz oranlarına da yansıması, piyasalardaki normalleşme sürecini de ivmelendirecektir.

Bu sayede; gerek yeni yatırımlar, gerekse bir süredir yüksek faizler dolayısıyla ertelenen kapasite artışları ve makine ve teçhizat alt yapımızdaki yenileme çalışmalarının hız kazanacağını hep birlikte göreceğiz. İhracatçılarımızın, yatırımcılarımızın önündeki önemli engellerden birisi de, atılan faiz indirim adımlarıyla, deyim yerinde ise ortadan kalkmış oldu. Dolayısıyla; yatırım, istihdam, ihracat ve büyümeye yönelik etkili, pozitif bir yıl bizleri bekliyor.

İsmail Gülle

Türkiye ihracatçılar Meclisi Başkanı

Kayıt Formu

Hoşgeldin Üyeliği (Ücretsiz)
Kayıt için Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) Usul ve Esasları Uyarınca Kişisel Verilerinizin Korunması Hakkında Müşteri Aydınlatma Metnin okunması ve kabul edilmesi gereklidir.