Koronavirüs Endişesi Tek Kullanımlık Plastiklere Talebi Artırdı

Dünyayı sarsan ve en önemli gündem maddesi haline gelen koronavirüs salgını, hijyen noktasında tek kullanımlık ürünlerin önemini ortaya koydu. Salgından kendini korumak isteyenler fabrikalardan evlere tek kullanımlık plastik ürünlere yöneldi. Hijyenik, pratik ve ekonomik özellikleriyle tek kullanımlık plastik ürünler son iki haftada tüketim rekoru kırdı. Plastik sektörü olarak tam kapasite ile üretim yaptıklarını ve rafları boş bırakmayacaklarını söyleyen PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu; “Türkiye, tek kullanımlık plastik ihracatında Çin ve İtalya’dan sonra dünyanın üçüncü büyük oyuncusu konumunda. Plastik tek kullanımlık ürün üreten fabrikalarımız hem yurt içinden hem yurt dışından artan talebe cevap vermek için tam kapasite çalışıyor” dedi.

Koronavirüs salgını tüm dünya için tehdit oluşturmaya devam ediyor. Bilim insanları virüs ile savaşacak ilaç ve aşı çalışmalarına devam ederken salgından korunmanın en etkili yolunun hijyenden geçtiğine dikkat çekiliyor. Virüs korkusu ile tek kullanımlık plastik ürünlere olan talep zirve yaptı. Daha çok fast food, kafe, çay bahçesi, hastane ve pikniklerde tercih edilen tek kullanımlık plastik bardak, tabak, çatal, kaşık, bıçak gibi ürünler, salgın hastalık endişesiyle artık evlerde ve fabrikalarda da tüketiliyor.

Karantina alanlarında tek kullanımlık plastikler tercih ediliyor

Konu ile ilgili değerlendirmede bulunan Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, şunları söyledi: “Artık kimse bir başkasının kullandığı tabak, bardak, çatal, bıçakla yemek-içmek istemiyor. Tam otomatik makinalarda, el değmeden üretilen ve paketlenen ürünler, ilk kez kullanılıyor olması ve daha önce başkası tarafından dokunulmamış olması özellikleriyle son derece hijyenik. Koronavirüsün hastane içinde yayılmasını engellemek için doktorlar, personel ve hastalar tarafından sadece tek kullanımlık plastik ürünler tercih ediliyor. Bu da hastanelerdeki tek kullanımlık ürünlerde talep artışına yol açıyor. Türkiye’de olduğu gibi dünya genelinde de toplu karantina alanlarında yalnızca tek kullanımlık plastik ürünler kullanılıyor. Bu hafta umreden dönen yolcuların karantinaya alındığı yurtlarda da tüm içecek ve gıdalar tek kullanımlık plastik ürünlerle servis ediliyor. Dolayısıyla salgın hastalık endişesi yaşanan şu günlerde bu özellik oldukça önemli. Salgının önlenmesinde önemli role sahip ürünlerimizin, tüketicilerimize en kolay ve uygun fiyatla, kesintisiz olarak ulaştırılmasını hedefliyoruz.”

Hijyen isteyen herkes tek kullanımlık ürünlere yöneldi

Hijyen noktasında tek kullanımlık plastik ürünlerin önemine dikkat çeken Yavuz Eroğlu; “Doktorlardan gelen uyarıların ardından korunmak için kendini izole edenlerin sayısında artış yaşanırken hastalığın bulaşmasını önlemek amacıyla artık evlerde de tek kullanımlık plastik ürünlere yönelim görülüyor. Eskiden porselen tabak veya metal tabldot kapları kullanan fabrikalar da koronavirüs salgını ile birlikte toplu yemek tüketiminde tek kullanımlık plastik kaplara geçti” dedi.

İsrail’den yoğun talep var

Özellikle son iki haftadır virüs endişesiyle artan talebin market raflarında ve perakendede ara ara plastik tek kullanımlık ürünlerin tükenmesine yol açtığını vurgulayan Eroğlu, açıklamalarına şu sözlerle devam etti; “Türkiye, bu alandaki ihracatta Çin ve İtalya’dan sonra üçüncü büyük oyuncu konumunda. Plastik tek kullanımlık ürün üreten fabrikalarımız hem yurt içi hem yurt dışından artan talebe cevap vermek için tam kapasite çalışıyor. Özellikle İsrail’den yoğun talep var. İsrail’de kendini evlerinde izole eden insanların tek kullanımlık plastik ürün kullanımı talep patlamasına yol açıyor. İsrail yüzde 25’lik pay ile Türkiye’nin en çok tek kullanımlık plastik ihracatı yaptığı ülke olurken bu ülkeyi Fransa, İngiltere ve ABD takip ediyor. 2019 yılında 2 milyar 105 milyon liralık tek kullanımlık plastik ürün ürettik. Tek kullanımlık plastik ürünlerde 2019’daki yurtiçi tüketim 1 milyar 185 milyon lira olurken aynı dönemde 960 milyon liralık da ihracat gerçekleştirildi. Ülkemiz bu alanda net ihracatçı konumunda. Geçtiğimiz yıl tek kullanımlık plastik ürün ithalatı sadece 38 milyon lira seviyesinde kaldı.”

Plastik sektörü ürettiği ürünlerle sağlık sektörünün hizmetinde

Halk sağlığının korunmasında plastik sektörüne büyük sorumluluk düştüğünü belirten PAGEV Başkanı, “Dünya çapında koronavirüs vakaları artıyor ve hastalık kamu sağlığına giderek büyüyen bir tehdit oluşturuyor. Plastik sektörü tüm tedarik zincirindeki iş ortaklarıyla işbirliği yaparak ihtiyaçların karşılanmasını, hastaların tedavi görmesini, sağlık personelinin korunmasını, tek kullanımlık bardak, tabak, çatal, kaşık, bıçakla salgının bulaşmasını engelleyecek ürünleri sağlıyor. Plastik ürünler, yıllardır sağlık sektörünün ilk tercihidir. Salgın hastalıkların azalmasının en önemli sebeplerinden biri de bu ürünlerdir. Plastik ürünler, daha uzun ve sağlıklı hayatlar sürmemizi sağlar. Dünya plastik endüstrisi, koronavirüs salgınıyla mücadelede resmi makamlara ve kamu sağlığı yetkililerine tüm yardımı yaparak malzemeleri ve ürünleriyle ön saflarda yerini alacaktır” diyerek açıklamalarını bitirdi.

Koronavirüs Günlerinde Online Eğitimi Güvenle Yürütmenin Yolları

Koronavirüs hepimizi evlerde kalmaya itti. 23 Mart tarihi itibarıyla ise Türkiye’de milyonlarca öğrenci oyun değil, online eğitim için evinde ekran önüne geçecek. ESET Türkiye Ürün ve Pazarlama Müdürü Can Erginkurban, bu süreçte ‘zorunlu dijitallik’ yaşayan ebeveynlere ve çocuklara, hem cihazların korunması hem de siber güvenlikle ilgili önerilerde bulundu.

Güvenilir bağlantılara tıklayın. Milli Eğitim Bakanlığı, uzaktan eğitimi televizyonda TRT kanalları ve internette eba.gov.tr sitesi (Eğitim Bilişim Ağı) üzerinden yapacağını duyurdu. İnternette muhtemel giriş ya da bağlantı problemlerinde çözüm önerisiyle karşınıza çıkabilecek sahte site ve yönlendirmelere dikkat edin! Adres çubuğunu sık sık kontrol altında tutun. Kullanıcı adı ve parola taleplerinde temkinli davranın.

Performans canavarlarına müdahale edin. Özellikle online eğitim sırasında bilgisayarın ‘kasılmasına‘ neden olabilecek oyunları ve başka internet bağlantılarını sonlandırın. Ayrıca öncesinde bilgisayarınızdaki geçici dosyalarınızı temizleyin ardından çöp sepetini boşaltın. Aynı işlemi tablet ve telefonlarınıza da uygulayın. Yer kaplayan ve performans kaybına neden olabilecek gereksiz uygulamaları silin.

Cihaz ve verilerinize iyi bakın! Cihazlarınızda sistem ve program yamalarınızı ihmal etmeyin. Özellikle ‘exe‘ uzantılı ekli mesajlar başta olmak üzere internette karşınıza çıkan her bağlantıya tıklamayın. Ödev ve ders notlarının kaybolmaması için verileri mutlaka yedekleyin ve güvenli başka bir ortamda saklayın. Cihazınız bozulduğu veya kaybolduğu zamanda da veriler ulaşılabilir halde olsun.

Güncel antivirüs yazılımı kullanın. Her gün milyonlarca zararlı yazılım, sistemlerimiz üzerinden kişisel verilerimize ulaşmaya çalışıyor. Hatta bugünlerde koronavirüs konulu oltalama (phishing) çabaları hayli yoğun. Güncel ve proaktif bir antivirüs veya internet güvenliği yazılımı, pek çok dertten uzak tutar. İnternette eğitimin keyfini güvenle sürmenize imkan tanır. ESET Internet Security’yi resmi sitesinden indirip, 1 ay boyunca tüm özelliklerini ücretsiz kullanabilirsiniz.

Henüz yapmadıysanız, telefonlarınıza hemen mobil antivirüs yazılımı yükleyin. Bilgisayarlara odaklanan tehditler ve hatta artık daha fazlası telefonları da hedef alıyor. Ama önlem mümkün, ucretli – ücretsiz pek çok güvenlik seçeneği var. Zaman kaybetmeden, Google Play’den ESET Mobile Security yazılımını indirebilir ve ücretsiz olarak kullanabilirsiniz.

Telekom operatörlerinin ücretsiz internet erişimlerine dikkat edin. Operatörler sadece Eba’da kullanmak üzere öğrencilere mobil cihazları için 3 ile 8 GB arasında (operatörüne göre değişiyor) ücretsiz internet erişimi sağlayacaklarını duyurdu. Bağlantı sırasında erişimi kontrol etmekte fayda var. Ücretsiz kullanıyorum derken, ücretli paketinizdeki gigabyte’larınızı boşaltmayın.

Çocuklarınızın teknoloji konusunda sizi eğitmelerine izin verin. Bugünün çocukları teknoloji konusunda yetişkinlerden daha fazla şey biliyor. Çocuklarınızın yeni programlar ve akıllı cihazlar konusunda size bilgi vermesine izin verin. Uzaktan eğitimde ortaya çıkabilecek teknolojik sorunları birlikte çözmeye çalışın. Bu, işinizi kolaylaştıracaktır.

Dikkat, Alışverişinize Corona Virüsü Bulaşmasın

Dikkat, Alışverişinize Corona Virüsü Bulaşmasın

Dünyayı etkisi altına alan coronavirüsün Türkiye’de ortaya çıkması; yaşamın her anını yeniden tanımladı. İşlerini evlerine taşıyan çalışanlar ve vakitlerini evde geçirenler, en temel alışveriş ihtiyaçlarını bile internet aracılığıyla karşılıyor. Bu durum, sıkı güvenlik duvarına rağmen “Alışverişime corona virüsü bulaşır mı?” sorusunu akıllara getiriyor. Alışveriş ihtiyaçlarının internetten giderilmesinin siber saldırılar için ciddi bir potansiyel barındırdığını vurgulayan Bilgi Güvenliği Uzmanı ve Tetra Bilişim Yönetim Kurulu Başkanı Geylani Gani, tüketicileri siber saldırı ihtimaline karşı farkındalığa davet etti. Gani, internetten, saldırıya uğramadan güvenle alışveriş yapmanın ipuçlarını verdi.

Coronavirüs nedeniyle tüm Türkiye internet alışverişine yöneldi. Geleneksel alışveriş yöntemleri bir süreliğine de olsa rafa kaldırılırken, başrolü internetten alışveriş almaya başladı. Kullanıcılar, en temel ihtiyaçları olan gıda ürünlerini bile internet üzerinden temin etme yolu izliyor. Acil olmayan ve vakitsizlikten dolayı satın alınamayan büyük çaplı ihtiyaçlar da bu şekilde karşılanmaya çalışılıyor.

Bu dönemde internet alışverişinde gözlenen patlamaya karşısında, tüketicileri olası bir siber saldırıya karşı uyaran Geylani Gani, büyük çaplı saldırıların kaos ortamı yaratarak ciddi itibar ve maddi kayıplar yaşatacağına işaret etti.

 Olası bir siber saldırıya hazırlıklı olun!

Gani, konuya ilişkin şu açıklamada bulundu:

“İnternetten yapacağınız herhangi bir alışveriş karşısında kişisel verileriniz güvenli olmayan kişilerin eline geçebilir. Ciddi itibar ve maddi kayıplarla sonuçlanan siber saldırılara maruz kalabilirsiniz. Şu an yapılması gereken en önemli şey, olası bir siber saldırıya karşı farkındalık oluşturmak! İnternet kullanımı ve bilgi güvenliği konuları coronavirüs ile çok daha önemli hale geldi. Bugünün dijital dünyasında, toplumun her kesimine bu konular etrafında eğitimlerin verilmesi gerekiyor.

Corona virüsü yazan her linke tıklamayın!

Saldırganların bilinen en etkili teknikleri “sosyal mühendislik” diye tanımlanan bir yöntem. Böylece içinde bulunduğumuz durumu suistimal ederek, bireylerin merak ve korku duygularını istismar etme yolunu izliyorlar.“Coronavirüs” içerikli mesaj veya e-postalarla insanları korkutarak, çıkar elde etmeye çalışıyorlar. Örneğin ‘’coronavirüs, covit 19’’ gibi domain isimlerini satın alarak insanları kandırma yöntemlerini kullanmaya başladılar. Sahte coronavirüs istatistikleri yayınlayıp; hatta coronavirüs haritaları çıkarmaya başladılar. Bu yayınladıkları istatistik ve haritalardaki linklerle kullanıcıların bilgisayarlarına ve mobil cihazlarına zararlı kodlar bulaştırıyorlar. Bu tür saldırılara meydan vermemek için kaynağı belli olmayan e- postalarla gönderilen linkleri tıklamayın. Antivirüs programları, tek başına siber güvenlik sağlamaz. Kullanıcıların dikkatli olması gerekiyor.”

 

Siber saldırı tuzağına düşmemek için yol haritası

  • Bilmediğiniz kaynaklardan aldığınız e-postaları açmayın.
  • Bilmediğiniz kaynaktan gelen linklere tıklamayın.
  • Mutlaka bilgisayarınızı, telefonunuzu güncel tutun.
  • Uygulamalarınızı güncelleyin
  • Bilgisayarlarınızda mutlaka antivirüs kurun ve periyodik taramalar yapın.
  • Güvenli olmayan sitelere girmeyin ve alış-veriş yapmayın.
  • Web sitelerin güvenli olduğunu anlamak için alışveriş yaptığınız sitenin mutlaka https olmasına dikkat edin. Bunlar güvenli siteleri ifade eder.
  • Kesinlikle kaçak uygulamalardan uzak durun.
  • Uygulama kurarken izin verdiğiniz şeylerin neler olduğunu kesinlikle bilmelisiniz. Verdiğiniz izinlerin amacıyla bağlantılı olmasına mutlaka dikkat edin.

Alışveriş sırasında sizden konum bilgisi istenir. Bunda bir tehlike yoktur. Ancak rehberinize erişmek isteyen, mikrofon ve hoparlörünüze erişmek isteyen, fotoğraflarınıza erişmek isteyen bir uygulama amacı dışında veri topluyordur. Buna izin vermeyin ve gerektiğinde şikâyet edin.

Koronavirüs Kaynaklı Tedarik Sorunu Yeni JES’lerin İnşasında Gecikmeye Yol Açabilir

Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk, tüm dünya ile ülkemizi de etkileyen Koronavirüs’ün (Covid-19) 2020 yıl sonuna kadar hayata geçirilmesi planlanan yeni santralleri olumsuz etkileyeceğini belirtti. Şentürk; “Yıl sonuna kadar devreye girmesi gereken santraller için yerli ve yabancı tedarikçilerimiz makina ve malzeme temin sürelerini belirsiz bir tarihe erteledi. Yeni JES’lerin YEKDEM mekanizması kapsamında en son Aralık 2020’de devreye girmesi gerektiği belirtiliyor. Tedarik kaynaklı oluşan mücbir sebeplerden dolayı bu tarihin ötelenmesini talep ediyoruz.” dedi.

Tüm dünyayı etkisi altına alan, ülke ekonomileriyle birlikte pek çok sektörü etkileyen Koronavirüs, jeotermal enerji üreticilerinin ve yatırımcılarını da etkilemeye başladı. 2019 yıl sonu itibariyle 8 bin Gwh üretim gerçekleştiren JESDER üyeleri, 2020 sonuna kadar öngörülen yeni JES’lerle ilgili oluşan mücbir sebepleri, kaygı ve riskleri paylaştı. JESDER Başkanı Ufuk Şentürk; “Kısa süre önce Koronavirüs’ün Dünya Sağlık Örgütü’nce pandemi olarak ilan edilmesiyle, tedarikçilerimiz kanalında alınan önlemler hayata geçirildi. Jeotermal elektrik üreticileri olarak birçok başlık altındaki tedarikimizi Çin ve Avrupa ülkelerinden temin ediyoruz. Hali hazırda küresel ölçekteki tedarik zincirimizde hem kendilerinden kaynaklı hem de ülkelerinde koronavirüs yayılımını engellemek için uygulanan önlemler nedeniyle gecikmeler artarak devam ediyor” dedi.

TARİHİN UZATILMASI MAĞDURİYETLERİN ÖNÜNE GEÇER

Yıl başında hayata geçirilmesi planlanan ve hali hazırda çalışmaları devam eden projelerin durma noktasına geldiğini, bu sürecin 7 adetlik yeni JES’i etkileyeceğini belirten Şentürk; “Yabancı ve yerli tedarikçilerimiz hem makina hem de malzeme temin sürelerini belirsiz bir tarihe erteledi. Finansmanı YEKDEM’e girecek şekilde çalışmalarına başlanan santrallerin, mekanizmaya göre en son Aralık 2020’de devreye girmesi gerekiyor. Oluşan bu mücbir sebep nedeniyle santrallerin özellikle yatırım finansmanı, fizibilitesi ve devreye alınamaması nedeniyle büyük yatırım mağduriyetlerinin doğacağını düşünüyoruz. Tarihi belirsiz tedarikçi ertelenmeleri nedeni ile YEKDEM mekanizmasına teslim edilemeyecek JES’ler için “Lisans Yönetmeliği”nde yer alan “mücbir sebep” durumunun kabul edilmesini ve belirlenen tarihin ötelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Alınacak “mücbir sebep” kararı, ülkemizin yenilenebilir enerji hedeflerinin tutturulmasına olumlu etki yapacak, sektörümüz ve ülke ekonomimiz açısından önemli bir adım olacaktır” açıklamasını yaptı.

Ericsson Global CEO’su Ekholm: Ericsson’da Koronavirüsü ile Nasıl Mücadele Ediyoruz?

  • Diğer birçok küresel kuruluş gibi, Ericsson da tüm dünyayı etkileyen bu koronavirüsü salgınından etkilendi.
  • Çalışanlarının emniyetini her zaman en önemli öncelik olarak kabul eden Ericsson’ın CEO’su Börje Ekholm, Ericsson’ın mobil şebekelerin dünya genelinde kamu hizmetleri, işletmeler ve aileler için kritik bir temel altyapı olarak kalmasını sağlamak için ne gibi çalışmalar yürüttüklerini paylaştı.

COVID-19’un tüm dünyaya yayılması ve günlük yaşantımızı olumsuz yönde etkilemesiyle hepimiz benzeri görülmemiş bir zorlukla karşı karşıya kaldık. Bizim için mutlak ve en büyük öncelik çalışanlarımızın, müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın emniyeti ve sağlığıdır. Salgının yayılmasının yavaşlatılması ve önlenmesi çabalarına katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Kriz dönemlerinde bilgi ve iletişim büyük bir öneme sahiptir. Mobil şebekeler; sağlık çalışanlarının, kamu güvenliği yetkililerinin ve kritik işletmelerin bu küresel kriz sırasında birbirleriyle her zaman bağlantıda kalmalarını sağlayan iletişim omurgasının çok önemli bir parçasıdır. Ayrıca evden çalışmanın artık tamamen normal bir durum olmaya başlayacağını görüyoruz. Bu nedenle, mobil şebekeler giderek daha da kritik bir altyapı olarak kabul ediliyor.

Mühendislerimiz ve saha personelimiz, kriz sırasında konuşlandırılan kritik ekiplerin önemli bir parçasıdır. Bir ülkede genel faaliyetler dursa dahi, mühendislerimiz ve saha ekiplerimiz şebekeleri çalışır durumda tutmak için çalışmaya devam ederler. Onları selamlıyor ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Diğer taraftan ihtiyaçlarını anlamak için müşterilerimizle yakın iş birliğimize devam ediyoruz. Şebeke kapasitelerini ve performanslarını en üst düzeye çıkarmak için mümkün olan her şeyi yapıyoruz.

Bugün itibariyle baktığımızda, Ericsson’ın tüm üretim tesisleri çalışmaya devam ediyor. Bu, koronavirüsün tedarik zincirimiz üzerinde kısa vadeli olarak herhangi bir etkisi olmadığı anlamına geliyor. İleriye baktığımızda, birden fazla bölgede üretim kapasitesi olan esnek bir tedarik zincirine sahip olduğuna inanıyoruz. Ayrıca, üretimi devam ettirmek için gerekli bileşenlere ve diğer malzemelere de erişimimiz bulunuyor. Ancak, doğal olarak ülkelerin tecrit altına alınması, lojistik zincirlerimizi etkileme riskini de beraberinde getiriyor.

Güçlü bir bilançomuz ve rekabetçi bir ürün portföyümüz bulunuyor. Bu nedenle krizi atlatacağımıza ve daha da önemlisi devam eden yatırımlarımızla bu krizden çok daha güçlü bir şirket olarak çıkacağımıza inanıyoruz. Attığımız her adımda, yaptığımız her şeyde uzun vadeli geleceğe odaklanıyoruz.

Çalışanlarımızı gözetiyoruz

Bu krizde, dünyada iletişimi sağlamaya yardımcı olan çalışanlarımızla her zamankinden çok daha fazla gurur duyuyoruz. Sektörün en iyi çalışanlarına ve kapsayıcı, cömert ve iyi kalpli bir kültüre sahibiz. Ericsson için çalışan veya Ericsson ile iş yapan herkes günün sonunda ailelerine ve evlerine güvenli bir şekilde dönmedikçe kendimizi başarılı olarak göremeyiz.

Dünyanın 180 ülkesinde varlık gösteren ve yaklaşık 100 bin çalışanı bulunan küresel bir şirket olarak faaliyette bulunduğumuz toplumlara karşı sorumluluklarımızın bilincindeyiz.

Virüsün bulaştığı insan sayısının artması Ericsson’u da etkiledi. Şu an itibariyle birkaç arkadaşımızın COVID-19 virüsünü taşıdığı doğrulandı. Bu arkadaşlarımızın hızla ve güvenle iyileşmelerini umuyoruz. Evden çalışabilme olanağı olan tüm çalışanlarımızı kendilerinin ve iş arkadaşlarının güvende olabilmesi için evden çalışmaya teşvik ediyoruz. Ofiste bulunması gereken çalışanlarımızın ise iş arkadaşlarıyla uygun bir sosyal mesafede çalışmalarını zorunlu kılıyoruz.

Tüm çalışma arkadaşlarıma, operasyonlarımızı güçlü ve çalışır durumda tutarak insanüstü bir iş çıkardıkları için teşekkür ediyorum.

Hayat devam ediyor

Bu virüs hakkında çok az bilgiye sahibiz. Bize ve sevdiklerimize ne gibi bir etkisi olacağı hakkında şu an için net bir bilgimiz yok. Birçok insan gelecek hakkında endişe duyuyor. İnsanların bu korkularını ciddiye almamız gerekiyor. Ancak eylemlerimizi korkunun yönetmesine izin vermemeliyiz. Bunun uzun vadeli bir savaş olduğunu düşünmeliyiz, hepimizin birlikte mücadele ettiği bir savaş.

Her şeyden önce, bu gibi belirsizlik durumlarında, yaptığımız her konuşmada, verdiğimiz her kararda ve attığımız her adımda empati ve insanı odakta tutan bir yaklaşım göstermemiz gerektiğine inanıyorum.

GYODER’den Salgına Karşı Tedbir Alınması için Sektöre Çağrı

Gayrimenkul sektörünün çatı örgütü GYODER, faaliyetlerin devam ettiği tüm ofis ve şantiyelerde, koronavirüs salgınına karşı gerekli tedbirlerin alınması için üyelerine çağrıda bulundu.

GYODER (Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği), küresel salgına karşı kamunun aldığı önlemlerin yanı sıra kurumsal ve bireysel önlemlerin de ciddiyetle uygulanması gerektiğini belirtti. GYODER’in üyeleriyle paylaştığı duyuruda, ofis ve şantiyelerde çalışmalarını sürdüren gayrimenkul firmalarının alacağı her tedbirin virüsün yayılmasını engellemeye yönelik olduğu vurgulandı.

GYODER’in, gayrimenkul sektöründe çalışanların sağlığını korumak, ofis ve şantiyeleri salgından uzak tutmak için paylaştığı önlemler şöyle sıralandı:

  • Ofislerde çalışanların mümkünse bir süre uzaktan (evden) çalışmaları sağlanmalı. Ofiste çalışmak gerekliyse çalışma ve masa mesafelerine dikkat edilmeli.
  • Ortak kullanılan alanlar başta masa olmak üzere, uygun dezenfektanlarla temizlenmeli.
  • Telefon, cep telefonu, bilgisayar, klavye, mause ve kalemler dezenfektan veya alkolle temizlenmeli.
  • Dışarıdan sipariş edilen her türlü malzeme ve paketler dezenfekte edilerek içeri alınmalı.
  • Çalışanlara, kendi sağlıklarının yanında çalışma arkadaşlarının sağlıklarını da korumakla sorumlu oldukları hatırlatılmalı.
  • Çalışanların korku ve paniğe kapılmaması, motivasyonlarının yüksek tutulması adına alınan tedbirlerin büyük önem taşıdığı, kendilerine sık sık açıklanmalı.
  • Hem ofis hem de şantiyelerde, el temizliği için dezenfektan noktaları oluşturulmalı.
  • Lavabolarda tek kullanımlık havlu bulundurulmalı.
  • Şantiye ve ofiste çalışan personelin vücut ısısı sabah-akşam düzenli ölçülerek not edilmeli. Vücut sıcaklığının 38 derecenin üzerine çıkması halinde işyeri hekimine bilgi verilmeli.
  • Şantiyede tek kişilik olmak üzere yeterli sayıda karantina odaları hazırlanmalı.
  • Çalışanlar, semptomları hissettiğinde izolasyona katılması yönünde teşvik edilmeli.
  • Yemek saatleri, çalışanların en seyrek şekilde yemek yemeleri için yeniden düzenlenmeli.
  • Ekmek ve su tek kullanımlık gıda ambalajıyla sunulmalı. Su sürahilerin kullanılması durumunda, sürahilerin ciltle temasını kesmek için kağıt peçeteler kullanılmalı.
  • Salgın süresi boyunca mutfak araç gereçlerinde hijyen kuralları en üst seviyede tutulmalı. Tabldot tabağı, çatal, kaşık, bıçak ve bardak tek kullanımlık hale getirilmeli. Bu sağlanmadığı takdirde temizlik işlemleri vakit kaybedilmeden yüksek ısılı temizlik makineleri ile gerçekleştirilmeli.
  • Tüm koğuş, yemekhane, ofis ve şantiye tesislerinde uzun süreli koruma sağlayan ilaçlama ve temizlik yapılmalı.
  • Şantiye alanında veya ofiste, dışarıdan gelecek kişilerle yapılacak toplantılar iptal edilmeli.
  • Şantiye veya ofise dışarıdan girmesi gereken personel ve kişilerin öncelikle ellerinin dezenfekte edilmesi sağlanmalı, yakın temastan kaçınılmalı.
  • Çalışanlar hijyen gerekliliklerini yerine getirmek adına; başta yemek öncesi olmak üzere ellerini yıkamalı, dezenfekte etmeli. Diğer çalışanlarla el sıkışma gibi fiziksel temasları kesmeli. Her birey, öksürürken ve hapşırırken ağzını tek kullanımlık mendille veya dirseklerinin iç tarafıyla kapatmalı.
  • Şantiyelerde soyunma odaları belirli periyotlarla dezenfekte edilmeli.
  • Şantiyelerde temiz elbiseler ile iş kıyafetlerinin ayrı ayrı tutulacağı kilitli dolaplar bulunmalı.
  • Sıhhi tesisat içeren odalar yeterince havalandırılmalı ve aydınlatılmalı, odalar temiz ve düzenli bir durumda tutulmalı.

Şantiyede konaklayan çalışanlar mümkün olduğunca dışarıdan gelen kişilerle teması kesmeli. Çalışanlar, zorunlu olmadıkça şantiyeden dışarı çıkmamalı.

Koronavirüs Çocuk Psikolojisini Nasıl Etkiliyor?

Koronavirüs Çocuk Psikolojisini Nasıl Etkiliyor? Satınalma Dergisi Satınalma

Koronavirüs salgını, çocukların dünyasında nasıl yer alıyor? Kaygılarımız onları ne kadar etkiliyor? İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi’nden Uzm. Klinik Psikolog Emel Güler, koronavirüs salgınının çocuklar üzerindeki etkilerini açıkladı ve ailelere tavsiyelerde bulundu!

Sadece ülkemiz için değil, tüm dünyada etkili olan koronavirüs (COVİD-19) salgını ve bu salgının insanlar üzerindeki etkilerinin neler olabileceği, tüm yönleriyle araştırılıyor. Sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerinin riskler içermesi ve virüsün çok hızlı yayılması nedeniyle, alınabilecek önlemlerin de olabildiğince hızlı ve koruyucu olması amaçlanıyor. Hayatımıza bu şekilde hızlı ve öngörülemez bir şekilde giren koronavirüs salgını için, başta tıbbi ve koruyucu önlemler olmak üzere her türlü risk için hazırlanmış bilgilendirme spotları, başta görsel ve yazılı basın, sosyal medya olmak üzere tüm iletişim kanallarından aktarılıyor.Kısa bir süre içinde bu derece yoğun bilgi akışına maruz kalmak, hayatımızın bir anda kısıtlanması, öngörülemezlik ve ölüm haberleri gibi olağan dışı gelişmeler karşısındaki tehlike algısı bizi, kaygı ve paniğe sürükleyebilir.

“Koronavirüs alacağımız tedbirlerden daha güçlü değildir”

Hayatımızda olağan dışı olaylar oluyorsa, olağan dışı tepkiler vermek bir dereceye kadar normal tanımlanabilir. Beklenmedik durum karşısında, hiç kaygı yaşanmıyorsa ya da diğer uçta aşırı tepkiler gösteriliyorsa; her ikisi de içinde bulunulan durumun üstesinden gelmeye engel olacaktır. Koronavirüs salgını ile ilgili algılanan tehlike karşısında, bir miktar endişe beraberinde önlem almayı sağlayacağından bu kaygı gerekli ve işlevseldir. Ancak, tehlikenin gerçekte olduğundan daha fazla algılanması ve baş edebilme gücünün ise gerçekte olduğundan az olduğu inancı, kişiyi kaygı ve paniğe sürükler. Kamu spotlarında yer aldığı şekliyle “Koronavirüs alacağımız tedbirlerden daha güçlü değildir”

Çocuklar yetişkin tepkilerini örnek alıyor!

Peki ya çocuklar nasıl etkileniyor? Çocuklar anlamlandıramadıkları durumlar karşısında nasıl tepki vereceklerini yetişkinleri gözlemleyerek karar veriyor, yetişkin tepkilerini model alıyorlar. Bu nedenle anne babalar öncelikle, kendi tepkilerini gözden geçirmelidir. Anne babalar aşırı kaygılıysa, kaygı ile baş etmekte zorluk yaşıyorsa, alınması gereken koruyucu tedbirleri abartılı bir şekilde uyguluyorsa, çocukların sakin ve güvende hissetmelerine yardımcı olamazlar. İletişim kanalları aracılığıyla, doğruluğu kanıtlanmadan paylaşılan her türlü bilgi panik ve kaygının artmasına neden olur. Anne babalar, çocuklarının gelişimlerine uygun olmayan, gereğinden fazla haber ve bildirime maruz kalmalarına engel olmalıdır. Bununla birlikte yaşanılan gelişmelerden tamamen uzaklaşıp, hiçbir şey olmamış gibi davranmak da sakıncalıdır.

Yaşam “an”lardan oluşuyor

Etkileri belki de, çok uzun yıllar devam edecek olan Koronavirüs salgını; tüm bireylerde olduğu gibi çocukların da hayatlarının bir dönemine damgasını vuruyor. Yaşam, içinde bulunduğumuz “an”lardan oluşuyor. Çocukların, sağlıklı bir şekilde “an”a tanıklık etmelerine olanak sağlanmalıdır.

Çocuklar koronavirüs salgını hakkında bilgilendirilmelidir!

“Koronavirüs, bize nasıl zarar verebilir”, “Hangi yollarla ve ne şekilde bulaşır”, “Hangi tedbirler alınmalıdır” gibi merak edilen ve kaygıya neden olan tüm olası durumlar, çocukların gelişim seviyelerine uygun biçimde konuşulmalı ve soruları cevaplandırılmaya çalışılmalıdır. Çocuğa gerekli önlemler alındığında güvende olduğu ve durumun kontrol edilebilir olduğu mesajı verilmelidir.

Çocuğunuza bu şekilde bilgilendirmeler yapabilirsiniz!

  •  Çocuğun soru sormasına izin verilmeli, soruları geçiştirilmemeli, dikkate alınmalıdır.
  •  Çocuğun içinde bulunduğu durum hakkında ne düşündüğü ve nasıl hissettiği hakkında konuşmak önemlidir.
  •  Korku, kaygı ve endişe yaşıyorsa duyguları hakkında konuşmak, ifade edebilmesine olanak sağlamak gerekir.
  •  Bilgilendirme için koronavirüs resmi çizilip görselleştirilebilir, şekli veya virüsün neye benzediği hakkında konuşulabilir.
  •  Görselleştirme için kukla veya oyuncaklar da kullanılabilir. Bu şekilde somutlaştırıldığında üzerinde konuşmak daha kolay ve eğlenceli olacaktır.
  •  Çocuklar için hazırlanmış video ve görseller araştırılarak uygun içerikli ve bilgilendirici olanlardan faydalanılabilir.
  •  Gazete veya dergilerden resimler kesip koronavirüs albümü hazırlayarak, özellikleri, ne şekilde bulaştığı, korunma yöntemleri gibi merak ettiği tüm bilgiler eğlenceli bir şekilde çocuğa aktarılabilir.

Türkiye Sağlık Sistemi’nin Kitabı Yazıldı.

Türkiye’nin uluslararası arenada en rekabetçi olduğu alanlardan biri hiç şüphesiz sağlık sektörüdür. Özellikle 2003 yılından itibaren uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte Türkiye Sağlık Sistemi’nin geldiği nokta başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere birçok uluslararası kuruluş ve ülke tarafından gıpta ile izlenmektedir. Bu çalışmada Türkiye Sağlık Sistemi bütün yönleri ile ele alınmıştır. Türkiye Sağlık Sistemi kitabı Türkiye’de sağlık sektörü ile ilgilenenlerin; Türkiye Sağlık Sistemi’nin tarihsel boyutu ile beraber nasıl kurgulandığını, nasıl işlediğini öğrenilebileceği ve Türkiye Sağlık Sistemi hakkında temel bilgileri edinebileceği bir çalışmadır.

“Türkiye Sağlık Sistemi” kitabında;

  • Sağlık kavramı, sağlık hizmetlerinin niteliği ve özellikleri, sağlık hizmetlerinin önemi, sağlık hizmetlerinin sınıflandırılması konularını,
  • Sağlık sistemleri, sağlık sisteminin amaçları, sağlık sisteminin işlevleri, sağlık sistemlerinin karşılaştırması ve sağlık sistemlerinin sınıflandırılması konularını,
  • Sağlık sistemi gelişimi ve mevzuatını, Türkiye sağlık sisteminin örgütlenmesi ve gelişimini,
  • Bütün yönleriyle sağlık hizmet sunumunu, sağlık insangücü ile ilgili konuları, Sağlık eğitimini,
  • Sağlığın finansmanını, sosyal güvenlik sistemini, sağlık sigortacılığı konularını ve sağlık harcamalarını ve
  • Türkiye’de sağlıkla ilgili uygulanan programları ve sağlık göstergelerini bulabilirsiniz.

Çalışmaya https://www.akademisyen.com/tuerkiye-saglik-sistemi.html adresinden ulaşabilirsiniz.

Covid-19’a Karşı Duygusal-Ruhsal Zindeliği Artırmanın 9 Yolu

Uzmanlar, koronavirüs Covid-19 ile mücadelede hijyen ve sosyal izolasyon kadar bireylerin duygusal-ruhsal zindeliğinin de çok önemli olduğunu belirtiyor.

Dünya genelinde etkisini gösteren Covid-19 salgınının Türkiye’de de etkisini göstermesiyle tüm toplumun kaygı seviyesi yükseldi. Bireyler, salgının olası etkilerine karşı hem kendilerinin hem de sevdiklerinin hayatını önemseyerek uzmanlara kulak veriyor. Yükselmiş, sürekli devam eden kaygı seviyesi, duygusal ve ruhsal zindelik için iyi olmayacağı gibi bağışıklık sistemini de olumsuz etkileyebiliyor. Covid-19 salgını ile ilgili bilinmeyen ve kontrol edilemeyen durumlar kişileri daha da kaygılandırıyor.

SiZe Bütünsel Yaklaşım Kurucu Ortağı Sibel Yücesan, kaygıları azaltmak için yapılması gerekenin kontrol edilebilecek olguların farkında olmak ve bunlarla ilgili eylemlerde bulunmak olduğunun altını çiziyor. Sibel Yücesan, Covid-19 pandemisine karşı duygusal-ruhsal zindeliği artırmak için önerdiği 9 maddeyi şöyle sıralıyor:

1. Endişeliyim, öfkeliyim, üzüntülüyüm diye kendimizi suçlamayalım.

Tüm bu duyguları hissetmemiz hayatımızın tam da merkezinin bir parçası. Bu tür duygularımızı tamamen kontrol etmeye çalışmak yerine, tüm bunları duymanın normal olduğunu hatırlayalım. Duygularımızdan kaçmak değil, durup yüzleşmek ve bize verdikleri mesajları dinlemek önemli. Duygularımızı dışarı sağlıklı bir biçimde dökmenin farklı yollarından yararlanabiliriz. Mesela, her gün 6 dakika veya 3 sayfa duygularımız hakkında içimizden geldiği gibi yazı yazalım. Günlük tutmak, duyguları düşünceleri not etmek terapatik etki yapar.Sanat ile müzik ile ifade etmek de bir yöntem olabilir. Kısaca onların bir şekilde akmasına izin verelim.

2. Ne izlediğimiz, ne dinlediğimiz, ne paylaştığımız konusunda seçici olalım.

Sürekli haber kanallarında gezinmek, sosyal medya paylaşımlarında kaybolmak ve kaygı seviyemizi artırmak immün sistemimize olumsuz yansıyacaktır. Hiçbir şey izlememek de bizi bilgiden mahrum kılacağından, günde bir iki kez güvenilir kaynaklara başvurmak ve oralardan doğru bilgileri takip etmek izleyeceğimiz bir yöntem olabilir. Doğruluğundan emin olmadığımız haberleri de paylaşmamak dahi, bizi topluma faydalı bir hareket yapmamızdan dolayı iyi hissettirir. Seçimlerimize dikkat edelim, kendimizi kaptırmayalım, bize iyilik yaratan, olumlu, pozitif alternatifleri seçelim. Bize sunulan değil, bizim seçtiklerimiz hayatımızda yer alsın.

3. Sakinleşme teknikleri kullanalım: Meditasyon ve minfulness pratikleri öğrenelim ve uygulayalım.

2020 hızlı bir başlangıç yaptı, endişelendiğimiz ve kaygı düzeyimizin yükseldiğini farkettiğimiz zamanlarda zihinsel molalar alalım. Zihin olumsuz düşüncelere çok kolay saplanır. Felaketleştirme senaryolarımızı fark edelim. Ve böyle anlarda sakin bir köşeye çekilip, basit nefes ve mindfulness teknikleri uygulayabiliriz. Basit diyorum çünkü bu tip bilim temelli nefes ve mindfulness tekniklerini öğrenebileceğimiz pek çok eğitim, kitap ve app’ler var. Çok uzun zaman ayırmamıza gerek yok. Her sabah her akşam ve aralarda ihtiyaç duydukça 10 dakika ayırmamız dahi yeterli olabiliyor. Bunlarla bir başlangıç yapabilir ve zihinsel duygusal zindelik için bu teknikleri hayatımıza katabiliriz. Bunlar dışında hiçbir şey yapmadan gözümüzü kapatmak, nefesimize odaklanmak, en zor ve olumsuz anda bile bizi yatıştıracaktır.

4. Her gün bize iyi geleceğini düşündüğümüz bir kaç aktivite planlayalım.

Kitap okumak, olabiliyorsa açık havada yürüyüş, meditasyon, kısa uykular, şarkı söylemek, resim çizmek, yapboz, mandala, duş almak, ilgimizi çeken konularda online eğitimler almak. Kısa da olsa bu tür aktiviteleri hayatımıza katalım. Sosyal mesafelendirme hayatımıza girdi bu uzun sürerse bize iyi gelmeyecektir. Bu açıdan muhakkak sevdiğimiz insanlarla telefon konuşmaları yapmak, haberleşmek, olumlu şeylerden bahsetmek ruhsal zindeliğimiz için önemli olacaktır.

5. Aklımızdan günde on binlerce düşünce geçmesi son derece normal bir akış.

Zor zamanlarda genelde bir ya da bir kaç düşünceye saplanır kalırız. Hep aynı düşünce yapısı çevresinde döner dururuz, bu da tabi ki bizde olumsuz duyguları tetikler.Veya tam tersi,duyguların yarattığı olumsuz düşüncelerin çevresinde dolanırız. Böyle zamanlarda aklımızdan çıkmayan düşünceleri tek tek ele alıp aşağıdaki soruları sormak çok yardımcı olacaktır:

Bu düşünce doğru mu?

Bu düşüncenin kesinlikle doğru olduğunu nerden biliyorum?

Bu düşünceye inandığım zaman nasıl tepki veriyorum, bende neler oluyor?

Bu düşünce olmadan ben nasıl biri olurdum? Hayatımda neler olurdu?

Bu düşüncenin yerine hangi olumlu düşünceyi koyabilirim?

6. Sağlıklı sınırlar geliştirelim.

Her işi üstlenmek, her şeye evet demek bizi gereğinden fazla yorabilir. Sağlıklı sınırlar insanlarla olduğu kadar, teknolojiyle, dijital dünya ve kendimizle olabilir. Mesela yatak odamızdan cep telefonunu çıkartmak gibi. Okuduğumuz her olumsuz haber, stres hormonunu tetikleyecek ve sonuçta uyku dahil düzenimizi bozacaktır. Daha çok evde geçireceğimiz zamanlar olacak, bu zamanlarda kendimize ait alanlarımızı koruyalım sevdiğimiz şeyleri yapalım, aile fertleriyle sürekli bir arada ve iletişimde olmak güzel gibi dursa da, duygusal zorlanmalar yaşayabiliriz bunları fark edip park edelim ve kendimize sessiz alanlar sağlayalım.

7. Şükür en güzel ruhsal ilaç.

Şükür listesi yapalım. Akşam yatarken o güne ve genel olarak hayatınıza odaklanarak şükür edecek en az üç tane maddeyi bir deftere ya da kağıda yazarak günü kapatalım. Bu listeyi sabah kalktığınızda da okuyup güne bu motivasyonla başlayabilirsiniz. Ruhumuza iyi gelenleri hayatımıza ekleyelim mesela dua etmek gibi.

8. Hayatın komik taraflarını görmeye gayret edelim.

Hayatın uzun vadede sunacağı esprileri, eğlence alanlarını anımsamak, çevremizdeki olaylara, kişilere biraz mizah penceresinden bakmak da psikolojik iyi olma halimizi destekler.

9. Başkası için güzel bir şey yapalım.

Başkası için güzel bir şey yapalım. Ne zaman davranışlarımız olumlu olursa, duygularımız da olumlu oluyor. Birine iyilik yapmak, anında o kişinin yüzünde gördüğümüz gülümseme, içten bir bakış ile bizde mutluluk hissi yaratıyor. Başkası için güzel bir şey yapmamıza engel olacak hiç bir şey yok. Bir bardak su getirmek de olabilir, bir teşekkür maili atmak da, telefon edip hayatınızdaki anlamını paylaşmak da olabilir. Olasılıklarımız düşündüğümüzden çok olabilir.

Dalgaları durduramayız ama sörf yapmayı öğrenebiliriz. Hiçbir şey sonsuza kadar kalıcı değil, en büyük dertler bile. Kendimize yapacağımız en büyük iyilik, dengeye gelebileceğimizi hatırlatmak ve bunun için çok sayıda kaynağımız olduğunu unutmamak.

Novartis koronavirüs salgınından etkilenen toplulukları desteklemek için 20 milyon dolarlık küresel fon oluşturdu

koronavirüs-satınalma dergisi
  • Novartis, COVID-19 Müdahale Fonuyla dünyadaki koronavirüs salgınından en çok etkilenen toplulukları desteklemeye hazırlanıyor.

  • Novartis, koronavirüsüne karşı Bill & Melinda Gates Vakfı, Wellcome ve Mastercard tarafından başlatılan ‘COVID-19 Therapeutics Accelerator’ adlı girişimi destekleyeceğini açıkladı.

  • Novartis aynı zamanda Avrupa Birliği’nin farmasötik araştırma alanındaki girişimi olan ‘Innovative Medicines Initiative’ ile iş birliği yaptığını açıkladı.

İstanbul, 22 Mart 2020 Novartis, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın olarak ilan edilen koronavirüsüne (COVID-19) karşı aldıkları önlemleri açıkladı. Bu önlemler arasında, dünyanın dört bir yanında COVID-19 salgınından etkilenen toplulukları desteklemek için küresel bir fon oluşturulması ve sektörler arası Ar-Ge girişimine katılma kararı yer alıyor.

Novartis, COVID-19 Müdahale Fonu kapsamında, toplumların salgının yarattığı zorlukları yönetmesine yardımcı olmak ve halk sağlığı girişimlerini desteklemek için 20 milyon ABD doları tutarında hibe sağlayacak. Şirket, resmî kurumlarca oluşturulan taleplerin hızlı bir şekilde onaylanmasını ve dağıtılmasını sağlayacak. COVID-19 Müdahale Fonu, aşağıdaki alanlara odaklanarak sadece bunlarla sınırlı olmayan girişimler için mali hibeler sağlamaya çalışacak:

  • Ek sağlık personelinin finansmanı, ilaç ve tıbbi malzeme temin edilmesi dahil olmak üzere yerel ve ulusal sağlık altyapısının güçlendirilmesi,
  • COVID-19 ile ilgili veri toplama, sağlık hizmetlerinin uzaktan sağlanması ve önemli halk sağlığı bilgilerinin etkin bir şekilde yaygınlaştırılması için dijital platformların oluşturulması,
  • Salgına karşılık yeni toplum sağlığı programları oluşturulması veya geliştirilmesi.

Koronavirüs salgınına karşı Ar-Ge iş birlikleri

Koronavirüs salgınına karşı Bill & Melinda Gates Vakfı, Wellcome ve Mastercard tarafından koordine edilen COVID-19 Therapeutics Accelerator adlı girişime destek vereceğini açıklayan Novartis, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin farmasötik araştırma alanındaki girişimi ile iş birliği yaptı. Sektörler arası gerçekleştirilen bu iş birlikleri, birçok ilaç şirketi ve uzman akademik kurumları bir araya getirerek koordineli bir şekilde araştırma yapmalarına imkân sağlıyor. Bu çalışmaların yanı sıra Novartis, Avrupa İlaç Endüstrileri ve Dernekleri Federasyonu (EFPIA) tarafından koronavirüsüne karşı araştırma ve geliştirme alanında yapılan acil yardım çağrısına yanıt olarak, in vitro antiviral testler için uygun olduğu düşünülen çeşitli bileşenler sunarak katkıda bulunuyor. Buna ek olarak, mevcut ürünlerinin onaylanmış endikasyonlarının ötesinde, salgına karşı herhangi bir yararı bulunup bulunmadığını inceleyerek Ar-Ge çalışmalarına hızla devam ediyor.

Novartis Dünya Başkanı Dr. Vasant Narasimhan, “Hükümet, toplum ve iş dünyası arasında inanılmaz düzeyde bir katılım ve iş birliği gerektiren olağanüstü ve eşi benzeri görülmemiş bir halk sağlığı kriziyle karşı karşıyayız. 140’tan fazla ülkede hizmet veren bir firma olarak, COVID-19 salgınının neden olduğu acil halk sağlığı gereksinimlerini karşılamaya yardımcı olabilecek kritik topluluklara veya ulusal programlara ek finansal destek sağlamak için ilk adımlarımızı atıyoruz. Birlikte çalışmanın gücünü kabul ederek, gerçekleştirdiğimiz iki önemli iş birliğiyle sektör lideri Ar-Ge organizasyonumuzun yeteneklerini bu girişimlerle paylaşıyoruz” dedi.

Novartis’in merkez ofis ve saha çalışanları Mart sonuna kadar evden çalışıyor

Koronavirüs salgınını yakından takip eden Novartis, bu süreçte hem hastaların hem de çalışanlarının sağlığını çok önemsiyor. Şirketin temel kaygısı, dünya çapında çalışanların ve hastaların sağlığı ve güvenliği. Novartis, dünyanın dört bir yanındaki hastalara ve sağlık hizmeti sağlayıcılarına ilaçlarını ulaştırmaya devam ediyor ve aldıkları önlemlerle tedarik zincirinin aksamadan devamını öngörüyor. Ayrıca şirket, 500’den fazla klinik çalışmasına sürekli ilaç temini ve operasyonları sorunsuz sağlamak için önlem planlarını devreye soktu.

Çalışan sağlığını koruma çabalarının bir parçası olarak 16 Mart’tan itibaren ABD, Avrupa ve Kanada’daki Novartis çalışanları (laboratuvar, üretim alanları ve saha çalışanları hariç) evden çalışma uygulamasına geçti. Novartis Türkiye de saha ekibi dahil olmak üzere globalle eşzamanlı olarak çalışanlarına evden çalışma uygulamasını başlattı. Novartis ayrıca, iç iletişimi desteklemek ve sağlık uzmanlarına ve hastalara ulaşmak için dijital teknolojilerin kullanımını hızlandırdı.