Gümrük Birliği’nin Üzerinden 30 Yıl Geçti, Artık Modernize Edilmeli
Uluslararası Ekonomi Zirvesi’nin “AB ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem: Neden Türkiye?” başlıklı üçüncü panelinde konuşan Almanya Federal Cumhuriyeti 10. Cumhurbaşkanı ve Alman-Türk İş Konseyi Başkanı Christian Wulff, “Gümrük Birliği’nin üzerinden 30 yıl geçti, artık modernize edilmesi ve kapsamının genişletilmesi gerekiyor. Ayrıca taraflar arasında bir uyumsuzluk olduğunda uzlaşma adımları atılmalı.” dedi.
Capital, Ekonomist ve Start Up dergileri tarafından düzenlenen Uluslararası Ekonomi Zirvesi (UEZ 2025), bu yıl 14’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırladı.
Zirvenin üçüncü panelinde Avrupa Birliği’ndeki gelişmeler ve Türkiye’nin önemi masaya yatırıldı. Şölen CEO’su Erdoğan Çoban’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelin sponsorluğunu, Şölen üstlendi. Erdoğan Çoban, “AB ve Almanya İlişkilerinde Yeni Dönem: Neden Türkiye?” başlıklı panelin açılışında yaptığı konuşmada, “Dünya ekonomisi Trump tarifelerinin sarsıntılarını yaşıyorken Avrupa Birliği’nde ekonomik ilişkilerini konuşmak üzere hepimiz bu panelde bir araya geldik. Tabii bu zor konjonktürde AB ile olan ekonomik ilişkilerimizi derinlemesine tartışacağız. AB ile beraber hem risklerimizi minimize etmemiz, hem de ortak kazanımlarımızı konsolide ederek farklı bir bakış açısı getirmemiz gerektiğini düşünüyorum.” dedi.
Bu yıl 35. yılını kutlayan Şölen markasının 5 kıtada 120 ülkeye ihracat yaptığını belirten Erdoğan Çoban, “Biz şirket olarak aslında kurulduğumuz gündem bu yana üç şeye odaklanıyoruz. Birincisi kalite ve lezzet, ikincisi inovasyon, üçüncüsü de tüketicinin kalbine dokunan markalar oluşturmak. İlk kurulduğunuz günden beri kalite ve lezzet olmazsa olmazımız. İnovasyon yapıyoruz, çünkü tüketici bu kadar ürün benzerinizin olduğu yerde sizi biraz farklı görmek istiyor. Formatınızla, ambalajınızla. Bunun için de ciddi yatırımlar yapıyoruz. Ayrıca birçok markamızda tüketicinin kalbine dokunmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.
Türkiye Bölgesel Bir Üs Haline Geldi
T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin bu coğrafya içinde önemli bir konuma sahip olduğunu vurgulayarak, “Uluslararası şirketler ve Türkiye’deki yerli şirketlerimiz dahil Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki bu geçmiş 22 yıllık dönemde Türkiye’yi bölgesel bir üs haline getirdi. Türkiye bu bölgesel merkez konumunu nasıl kazandı? En başta tabii ki konumu, konum çok kıymetli. Özellikle son 20 yıldaki bu politik istikrarın sağlandığı dönemdeki altyapı ve üstyapı yatırımlarıyla lojistik alanına, enerjiye, sağlığa, eğitime, dijital altyapıya çok yoğun yatırımlar yapıldı. Ancak sadece bu konumda bulunmak yetmiyor. Çünkü komşu ülkelerimiz de hemen hemen aynı konumlarda. Bizim uluslararası anlaşmalarla nasıl bir pazar oluşturduğumuz çok kıymetli. Avrupa’yla bir Gümrük Birliği Anlaşması var. 27 ülkeyi kapsayan gerçekleştirilmiş, serbest ticaret anlaşması var ve 3 tanesi de yolda. Müzakereleri daha devam edenler var. Böyle bir pazarı da eklediğimiz zaman aslında Türkiye iç pazarıyla beraber yatırımcılar için 1 milyar nüfusa erişim sağlayabilen bir ülke. Bu bağlamda bu konumun üzerine inşa edilenler çok kıymetli.” dedi.
Türkiye’nin yetenek, yetkinlik ve iş gücü gibi değerlerine dikkat çeken Dağlıoğlu, “Bütün dünyada bu konuda çok ciddi tartışmalar, trendler, gözlemler de yapılıyor. Ama Türkiye’nin hâlâ bu yeteneği, yetkinliği sunmak adına önemli bir potansiyel oluşturduğunu biliyoruz. Biraz bir artış olmakla beraber çevremizdeki ülkelere göre en genç ülkelerden biriyiz. En nitelikli, en çok eğitim alan ülkelerden biriyiz. Bunun da tabii ki oluşturduğu birçok ciddi endüstriyel ekosistem var. Birçok uluslararası yatırımcıdan duyduğumuz dünya haritasına bakın, Almanya’dan Çin’e kadar en çeşitli, en sağlam, en güçlü endüstriyel altyapının Türkiye’de olduğuna dair herkesin bir ortak mutabakatı var.” ifadelerini kullandı.
Avrupa’nın İhtiyaçlarıyla Türkiye’nin Potansiyeli Örtüşüyor
Sabancı Holding CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Alper, Sabancı Holding’in bugün 17 ülkede faaliyet gösterdiğini ve bu ülkelerin yarısından fazlasının Avrupa kıtasında yer aldığını belirtti. Alper, “Türkiye’de ise altı global ortaklıktan beşi Avrupa merkezli, ikisi Almanya’dan. Son beş yılda Avrupa ülkelerine 1 milyar doların üzerinde yatırım yaptık ve bugün Avrupa ülkelerinde 2000’e yakın çalışanımız var. En önemlisi de Türkiye dışındaki ilk inovasyon merkezimizi Avrupa’da Münih’te açtık. Neden buralarda büyümek istiyoruz? Çünkü Avrupa’nın ihtiyaçlarıyla Türkiye’nin ve bunun ortasında da Sabancı Holding’in ihtiyaçlarının örtüşüyor.” dedi.
Sabancı Holding’in küreselleşme vizyonuna da değinen Alper, şunları kaydetti: “Bizim gibi şirketlerin en önemli noktalarından bir tanesi gelişmekte olan ülkeden doğan ama globalleşmeye çalışan bir grubuz. Biz daha durağan ekonomiler, daha stabil dediğimiz ekonomiler arıyoruz. Dolayısıyla yatırımlarımızın büyük çoğunluğunu Amerika ve Avrupa gibi bu stabil ekonomilere doğru yapmak istiyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz enerji işinde de ileri malzemeler işinde de Avrupa’nın bu ihtiyaçlarına ciddi şekilde fayda sağlayabileceğimizi düşünüyoruz. Hem Avrupa’nın hem de Türkiye’nin büyüme alanlarından bir tanesi olan dijitalleşme ve dijital altyapı alanında da yatırım yaparak büyümeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla bir yandan Türkiye’nin ve Avrupa’nın dertlerini çözeriz diye umuyoruz diğer yandan da Sabancı Holding’in global olarak büyümesini sağlayacağız. Yurt dışı ülkelerde bunları yaptıkça da Türkiye’ye daha fazla döviz getirme şansımız olacak. Bu da Türkiye’nin dış ticaret açığını ortadan kaldırmak için yararlı olacaktır diye umuyorum.”
Tarifelerden ABD de Olumsuz Etkileniyor
Almanya Federal Cumhuriyeti’nin 10. Cumhurbaşkanı ve Alman-Türk İş Konseyi Başkanı Christian Wulff, ABD’nin uyguladığı tarifelerin ve politikaların ABD ekonomisini de olumsuz etkilediğini belirterek, “Burada geçirdiğimiz birkaç saat içinde Amerikalı milyarderlerin de bazı sıkıntılar yaşadığını gözlemledik. Ancak Türkiye’ye, özellikle de Sapanca’daki şirketlere baktığımızda olağanüstü bir iyimserlik görüyoruz. Bu iyimserliğin son derece önemli olduğunu vurgulamak isterim” dedi.
Alman-Türk İş Konseyi olarak Türkiye ile ilişkilere son derece olumlu yaklaştıklarını ifade eden Wulff, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin genç nüfusu, NATO üyeliği ve stratejik konumu, işbirliğimizi daha da ön plana çıkarıyor. Ukrayna, Suriye ve diğer birçok bölgede ortak çalışmalar yürütülmeli. Gümrük Birliği’nin üzerinden 30 yıl geçti, artık modernize edilmesi ve kapsamının genişletilmesi gerekiyor. Ayrıca taraflar arasında bir uyumsuzluk olduğunda uzlaşma adımları atılmalı.
Bir diğer önemli konu ise Avrupa’ya vizeyle giriş meselesi. Schengen bölgesine erişimde yaşanan zorluklar giderilirse, işbirliği imkanları çok daha geniş hale gelecektir. Hidrojen konusu da önümüzdeki dönemin önemli başlıklarından biri. Türkiye’den Avrupa’ya hidrojen ihracatı mümkün. Bu alanda büyüme potansiyeli yüksek. Yıllardır kendime şunu soruyorum: Bu fırsatları neden değerlendirmiyoruz?”
Almanya, Türkiye İçin Çok Önemli Bir Ülke
DEİK Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Almanya’nın Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
“55 milyar dolar, neden 255 milyar dolar değil sorusunun yanıtı yok. Karşımızdaki ekonominin büyüklüğü 4,5 trilyon dolar. 85 milyon nüfus. 7 milyon turist bize yollayan bir ülke. 3,5 milyon Türk’ün entegre olduğunu bir ülkeden bahsediyoruz. Topladığımız zaman 170 milyon nüfus, 6 trilyon dolar ekonomi ile farklı bir resim çıkıyor önümüze. Yaşlanan bir nüfus var Almanya’da. İnsanlar yaşlanıyor, vefat ediyor ama şirketlerini kimlere devredecekler belirsizliği var. Almanya neden bizim çok önemli? Avrupa’nın motoru, dinamosu. Almanya’ya bir şey olursa biz de etkileniriz. Cumhurbaşkanı Wulff ile ikili ilişkileri geliştirmede beraber hareket ediyoruz. Bu yüzden kendisine de burada teşekkür ediyorum.”
“Biz Avrupalıyız, vize sorunu da çözülecek”
ABD Başkanı Donald Trump’ın devreye aldığı gümrük tarifelerinden bahseden Mehmet Ali Yalçındağ, sözlerine şöyle devam etti:
“Trump neden böyle bir hamle yaptı, ona bakmamız lazım. Böyle giderse dünya ekonomisinde Çin birinci, Hindistan ikinci, ABD üçüncü olacak. Cumhuriyetçilerin bunu kabul etmesi mümkün değil. Sevsek de sevmesek de Trump’ın yaptıklarını, bunları mecburen yapmak zorunda. Dış borcu hızla büyüyor. 350 milyonluk nüfusun neredeyse 250 milyonu mutsuz. Trump seçilirken bu böyle gitmez dediği için seçildi. Toplum bir değişiklik istiyor. Burada esas hedef Çin. Burada masayı devirmek zorunda kaldı. Şöyle bir tablo var önümüzde. 28 ülkeden oluşmuş bir Avrupa ve lideri yok. Diğer tarafta 50 eyaletin olduğu bir ABD var. Hızlı, ön alan çabuk hareket etmeniz gerekiyor. Biz Avrupalıyız, vize sorunu da çözülecek. Biz Almanya’yla birlikte masaya oturacağız ve oyunu birlikte kuracağız.”
SATIŞ MAKALELERİ
- Forklift Nasıl Satılır? Star İstifleme Makineleri: Endüstriyel Pazarlama ve Satış Stratejileri
- Kurumsal Pazarda Satışın İpuçları
- Kurumsal Pazarda (B2B) Bölümlendirme Çalışmalarının Satışa Katkısı Nedir ?
- B2B pazar özellikleri nedir? İşletme pazarında nelere dikkat edilir?
- Avcı ve Çiftçi Satışçılar, Kurumsal Pazarın Vazgeçilmezleri
- Küçük Satış Büyük Satış, Kurumsal Pazarın Doğası
- Satış Görüşmesi, İletişim Planlaması ve Yürütme
- Satış Yönetimi: Saha Satış Planlama Formu – I
- Satış Yönetimi: Müşteri Saha Ziyaret Formu – II
- Kronik Satış Hastalıkları-1 Gelen Talepler Neden Satışa Dönmüyor?
- Kronik Satış Hastalıkları-2 Kalite: Ürün ve Hizmetin Arkasında Duramayan Firma
- Kurumsal Pazarda Satışa Giden Yol: “B2B Satış Rehberi”
- Satışın Büyüsü
- KOBİ Bankacılığında Saha Satış Zorlukları: “Siz Her Gün Gelecek misiniz?
- Tüketici Davranışını Anlamada Yaşam Tarzı Analizi
- Yaşam Tarzlarını Anlamada Psikografik Bölümlendirme ve VALS Yöntemi
- Pazarlık Yetkinlik Değerlendirme ve İnsan Kaynakları
- Pazarlık Stilinizi Öğrenin: Tüm Yönetici Adayları için Tavsiye Edilen Anket
- Şirket Eğitim Akademisi Nasıl Kurulur? Nelere Dikkat Edilmelidir?
- Şirket Akademileri ve Eğitim Salonlarının Avantajlı ve Dezavantajlı Yönleri Nelerdir?
- Kurumsal Satışta Reklam: Maersk Yeni Reklamında Ne Anlatıyor? Yeni Yatırım ve Sosyal Medya Kullanımı









İtirazen Şikayet Konusu; Başvuru sahibinin dilekçesinde özetle; Sözleşme Tasarısı’nda hakedişin 60 gün içinde tahakkuka bağlanacağı 30 gün içinde de ödeme yapılacağı şeklinde yer alan düzenlemenin Teknik Şartname’nin 4.3’üncü maddesinde “İdarece onaylanmış ve tahakkuka bağlanmış hak ediş ödemesi 60 gün içinde yapılacaktır.” şeklinde yer alan düzenleme ile çeliştiği bu yüzden İhalenin iptal edilmesi gerektiği iddialarına yer verilmiştir.
Trump yeniden başkan seçildiğinde “Amerika’yı Tekrar Büyütmek ve Eski Gücüne Kavuşturmak” için hemen hızlı bir şekilde tedbirler alacağını söylemişti. Bu büyütme hedefinin ilk aksiyonlarından biri ise gümrük vergilerini bir duvar gibi kullanmak oldu. Tabi kime karşı? Çin’e! Ve açıkçası Türkçede bir terim vardır “bizim elimiz armut mu topluyor?” diye. İşte Çin’de karşılık vermekte gecikmedi ve aynı yönde tedbirleri almaya başladı. Şimdi ben bu satırları yazarken, doğrusu arka planda küresel ekonominin sessiz ama hayati çarklarının gıcırdamaya başladığını duyuyorum. O çarklar, akıllı telefonlardan elektrikli araçlara, uydulardan savaş uçaklarına kadar hayatımızın her alanına nüfuz etmiş teknolojik üretimi taşıyor. Ve şimdi, bu sistemin merkezindeki en kritik parçalardan biri—Çin’in nadir toprak elementleri—dünya sahnesinden geri çekiliyor.
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan’da Beyaz Saray’daki etkinlikte, 185 ülkeye yönelik karşılıklı tarifeler getiren kararnameyi imzaladı. Bu kararnameyle, ABD’nin birçok ticaret ortağından ithal edilen mallara yüzde 10 ile 50 arasında değişen tarifeler getirildi. Bu haber global piyasalarda büyük bir düşüş etkisi yarattıktan sonra Beyaz Saray’dan tarifelere ilişkin bazı erteleme kararları alınması piyasalarda geçici bir rahatlamaya neden oldu.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 6. fıkrasına göre, “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu Toplu İş Sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”


Elektrik altyapısında güvenliği ve verimliliği ön planda tutan Legrand’ın modüler ürün hattındaki bu önemli dönüşüm, 24-27 Mart tarihlerinde Legrand’ın Avrupa Ülke Müdürleri toplantısı kapsamında Türkiye’ye gelen Legrand Avrupa Bölgesi Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Frédéric Xerri’nin katılımıyla Gebze fabrikasında gerçekleştirilen açılış töreniyle resmen hayata geçirildi.
Legrand Türkiye Grubu Ülke Müdürü ve CEO’su Levent Ilgın, “Legrand olarak elektrik altyapısında güvenliği, dayanıklılığı ve verimliliği en üst seviyeye taşımak için sürekli çalışıyoruz. XS4, XG6, XD10 ve XC10 modellerimiz, sektördeki deneyimimizi ve yenilikçi yaklaşımımızı yansıtan güçlü çözümler sunarken Gebze fabrikamız hem Türkiye hem de Legrand Global için bir üretim merkezi haline geldi. Özellikle Türkiye’de ilk kez üretilen XD10 modeli, elektrik güvenliğinde yeni bir dönemin kapılarını aralarken, kullanıcılarımıza daha güvenli ve sürdürülebilir sistemler sağlama hedefimizi bir kez daha ortaya koyuyor. Yatırımlarımıza aralıksız devam ederken, aynı zamanda inorganik büyüme için fırsatları da araştırıyoruz. 2025 yılı için 7,5 milyon Euro ilave yatırım daha yapmayı planlıyoruz. Önemli yatırımları devreye aldık ve bundan sonraki süreçte büyüme hızımız da artarak devam edecek. Yeni yatırımla birlikte 150 kişilik ek istihdam sağlamayı hedefliyoruz.” dedi.
Deniz konşimentosunu nasıl sorgularsan sorgula, hangi banka veya dış ticaret kuruluşuna sorarsanız sorun, deniz konşimentosu için söylenecek tek sözleri varsa o da şöyledir:

7-11 Nisan 2025 haftasında;



Just in Time (JIT) stok kontrol yönetimi, stok seviyelerinin asgariye indirilmesini ve yalnızca ihtiyaç duyulduğunda malzeme veya ürün alımının yapılmasını sağlayan bir yöntemdir. Bu sistem, stokların minimumda tutulmasını amaçlar ve üretim sürecine zamanında malzeme sağlamak için tedarik zincirini optimize eder. JIT, özellikle maliyetleri düşürmek ve verimliliği artırmak isteyen işletmeler için önemli bir yöntemdir. Ancak, bu sistemin sağlık sektörü gibi kritik alanlarda uygulamaları, dikkatli bir planlama ve sağlam bir tedarik zinciri gerektirir. Temel hedef, stokta gereksiz maliyetlerin önlenmesi ve verimli tedarik süreçleri ile hızlı yanıt süreleri sağlamaktır.