Çalışanın Rakip Bir İşletme Açması, İşletmeye Ortak Olması ve Rekabet Etmeme Yasağı

 

Şirket çalışanı , işverene karşı,  o şirkette bulunan sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.Bu yazılı sözleşmeye Rekabet Yasağı Sözleşmesi denmektedir.

Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi şirket çalışanı ‘na müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.

Rekabet yasağı,iki yılı aşamaz

Rekabet yasağı, şirket çalışanı nın ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.

Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.

Türk Borçlar Kanunu 444 ve devam eden maddelerine göre  çalışanın, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıması ve görülmekte olan işin bütün ayrıntılarına ulaşabilmesi imkânının olduğu hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanununun değinilen maddesinde, rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır.

Rekabet yasağının şirket çalışanı nın iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerekir.

MAKALENİN DEVAMINI SATINALMA DERGİSİ ARALIK 2015 SAYISINDA BULABİLİRSİNİZ.

Bu makale Satınalma Dergisi Aralık 2015 sayısında yayınlanmıştır.

 

 

Gıda Sektöründe Satınalmanın Önemi ve Tedarikçi Seçimi

Dünya nufus artışına paralel hızla büyüyen gıda sektöründe  ‘’Gıda Satınalması’’ tedarik zincirindeki başlangıç noktalarından biri olma özelliğini korumaktadır.

Özellikle 1980’lerden sonra pazarlama alanında yaşanan değişimler ve interaktif pazarlama ile Hızlı Tüketim Maddelerinin artması sonucu raflarda yerini alması gereken yüzlerce yeni ürün ve mevcut ürünlerin devamlılığı son derece önem kazanmıştır.Bu sayede şirketler saha’da ürün bulunabilirliklerini arttırmışlar ve pazar paylarını koruyup üzerine çıkmayı başarmışlardır.Bu başarının sürdürülebilir olması fabrikalarındaki hatların kesintisiz çalışması ile doğrudan ilgilidir.Sistemin çalışabilmesi ise düzenli bir satınalma stratejisine ve uyumlu tedarikçi ağına bağlıdır.Bu sayede FMSG  (Fast Moving Consumer Goods – Hızlı Tüketim Malları Sektörü ) sektöründe fabrikalar kendi satış sezonlarında günde 3 vardiyaya kadar çıkan bir üretim performansı yakalayarak satışa kesintisiz hizmet vermeye devam etmişlerdir. Bu yüksek tempo içerisinde Gıda Satınalması’da kritik rol oynamaya başlamıştır.

fmcgZamanında hammadde temin edilemez ise üretim yapılamayacak ve raflara konacak ürünlerde aksamalar oluşacaktır.Hiç bir tüketici FMSG sektöründe bugun tüketemediği bir gıda ürününü ertesi gun iki katı tüketmek için alım yapmaz.Rafta bulunamayan her ürün satış kaybı demektir.Bu yüzden şirketler kendilerine ilkeler belirleyerek sağlıklı bir tedarikçi ağı kurmaya ve kritik hammadde & malzemelerde sadakat ile her iki tarafında kazan kazan ilkesine dayalı ticaret kurallarını harmanlamaya özen  göstermişlerdir.Buna ilave olarak  doğru bir satınalma stratejisi ilede hem maliyetlerini disipline etmişler hemde kalite standartlarına yükseğe çıkarmışlardır.Tedarikçilerde yüksek kalite beklentisi olan şirketlerle çalışarak kendi standartlarını geliştirmiş ve müşteri portfoylerini arttırmışlardır.

Satınalma departmanı bu zincir içerisinde özellikle tedarikçi seçim aşamasından başlayarak nihai ürün oluşana kadar geçen tüm süreçlerde kritik rol almaktadır. Hammadde ve malzeme tedarikçisi seçimi son derece titizlikle ve diğer departmanlarla koordineli olarak yapılmalıdır.Araştırma ve geliştirme, Kalite,planlama ve lojistik departmanları seçim sürecinde aktif rol oynamalıdır. Satınalma ise bu departmanların merkezinde koordinasyon görevini yürütmelidir.

Satınalma departmanı ilk aşamada AR&GE veya üretim departmanlarından gelen istek ve ihtiyaç doğrultusunda malzeme ile ilgili pazar araştırması yapmalı ve şirketin yapısına uygun tedarikçileri belirleyerek üretimde aksamaya yol açmayacak tedarikçi seçimlerine özen göstermelidir.Zira özellikle Gıda Sektörüne hizmet eden tedarikçilerde Gıda Güvenliği ve Hijyen son derece önemlidir.Satınalma da en ucuza bir mal veya hizmet edinmek tek ilke değildir.Satınalmanın temel ilkesi ‘’Şirketin istek ve ihtiyaçlarını mevcut tedarikçi portfoyunu geliştirerek,ihtiyaca zamanında ve iyi servis verebilen ,teknik ve yuksek kalite  özelliklerine  sahip ve şirket’in temel prensipleri ile örtüşen tedarikçilerle çalışmak’’ olmalıdır.

Özellikle Gıda sektöründe hammadde ve malzemeyi en ucuza mal etmediğimiz durumlarla çokça karşılaşabiliriz.Zira ürün içeriğinde kullanılan bazı hammadde ve malzemeler çok fazla tedarikçi pörtfoyüne sahip olmayabilirler veya gıdaya uygun üretim koşullarında üretilmemiş olabilirler.Bu gibi durumlarda kendi alanında saygın ve son derece hassas firmalarla çalışıyor olmak belki piyasadaki muadillerine göre bize maliyet dezavantajı yaratıyor gibi gözükebilir ancak gıda güvenliği ve hijyen gibi sonradan şirket’in hem mali açıdan zayıflamasına hemde Pazar payı kaybederek belkide yok olmasına kadar götürecek bir süreçten koruyabilir.

Satınalma ekibi üyeleri portfoylerini genişletmeye ve bu portfoyleri içerisinde kendi şirket yapı ve kalite anlayışına uygun tedarikçileri katma yönünde araştırmacı kimliklerinide göstermelidirler.Piyasayı aktif bir şekilde takip ederek kendilerini sürekli güncel tutmalı ve gerekirse alanları ile ilgili teknik uzmanlaşmaya dahi gitmelidirler.

Tedariçi seçiminde kalite ,fiyat ,servis,lokasyon,ürün garantisi,ödeme şartları,sevkiyat,finansal güç,sürdürülebilir büyüme,Ar&Ge çalışmaları ve sadakat dikkat edilmesi gereken önemli kriterler arasındadır.İçinizdeki araştırmacı ruhu çıkartmaya hazırsanız iyi bir satınalmacı olma yolundasınız demektir.Bunu ortaya çıkartmaktan sakın korkmayın.

Satınalma Dergisi bu yönde size iyi bir kılavuz olacaktır.Dergi’nin çalıştığı sektör ne olursa olsun herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği , birbirlerimizin tecrübelerini paylaştığı ve faydalanacağı bir platform olduğunu şimdiden görmek beni oldukça heyacanlandırıyor.Satınalma alanında kariyer yapmayı hedefleyen tüm arkadaşlarım için bu derginin ışık olacağından hiç şüphem yok.

Bu fikre inanan ve bizlerinde içimizdeki inancı körükleyerek aynı amaç uğrunda buluşmamızı sağlayan sevgili hocam Sayın Prof Dr.Murat Erdal’a teşekkür etmek istiyorum.Zira akademik tecrübesini bu dergi ile birleştirerek sahadan uzak olmadığını bizlere göstermiş ve bu ülkeye faydalı olmak için ne kadar özverili çalışmış olduğunu bir kez daha kanıtlamış oldu.

murat aksoy
Murat Aksoy, PepsiCo Avrupa ve Türkiye Şeker & Nişasta Bazlı Şeker Kıdemli Satınalma Müdürü

 

 

  • – –  > Bu makale ilginizi çekebilir:  

Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası 

Eğitim: TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLENDİRME ve TEDARİKÇİ İLİŞKİLERİ EĞİTİMİ
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi
Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi içeriğini incelemek için: https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

Kaliteli Ürün ve Hizmet Sürekliliği Tedarikçi İlişkilerimizi Şekillendiriyor

Erhan Bey, MEDICANA Sağlık Grubu Satın alma Grup Müdürlüğü görevini yürütmektesiniz. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz ?

2000 yılında Çanakkale 18 Mart üniversitesi işletme fakültesi büro yönetimi ve sekreterlik ön lisans eğitimimi tamamladım. 2003 yılında Anadolu üniversitesi işletme bölümünü tamamladım. Şuanda İstanbul üniversitesi Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümünde eğitimime devam etmekteyim. İş hayatıma 2001 yılında Alman Hastaneler Grubunda stok yönetim sorumlusu olarak başladım. Sağlık sektörü ile ilk tanışmam ve en hayati tecrübelerimi 2 yıl boyunca çalıştığım Alman Hastaneler Grubunda kazandım. 2004 yılında Medicana Hastaneler Grubunda stok yönetim sorumlusu, satınalma sorumlusu, satınalma müdürü ve grup satınalma müdürlüğü yaptım. Kariyer planlamamda Medicana Hastaneler Grubunun sunduğu bilgi birikimi ve tecrübeler tartışılmaz birer gerçektir. Grup satınalma müdürü olarak sadece alım yönlü bir satınalma anlayışının dışında tüketim kontrolleri, etkin ve verimli ürün kullanımı, lojistik ve raporlama süreçleri konularında deneyim kazanmaya ve bu deneyimleri ekibimle paylaşarak maximum fayda anlayışı ile yoluma devam etmekteyim.

Sağlık sektörü içerisinde “hastaneler” hayati bileşen. Hastane işletmeciliği ve hastane yönetimi konuları hak ettikleri ilgiyi görmeye başladı. İdari konuların değer kazandığını görmekteyiz. Hastane yönetiminde satınalma departmanının rolünü nasıl değerlendirirsiniz ?

erhan özülküSadece sağlık sektöründe değil, tüm sektörlerde satın alma departmanları hayati bir rol üstlenmektedir. Sağlık sektöründe ise satın alma departmanları daha özel bir rol üstlenmiş durumdadır. Özellikle tıbbi malzeme, ilaç, tıbbi cihaz, idari malzeme ve hizmet konularında birden fazla bileşeni bir araya getirerek doğru karar vermek durumunda kalmaktayız. Bu bileşenler arasında, tedarik ve temrin süreleri, kalite, talep eden departmanın öncelikleri, referans verileri, marka değeri ve maliyet hususları hassas bir şekilde değerlendirilmeli ve dikkatlice irdelenmelidir. Aslında bu unsurları dikkatlice incelediğimizde maliyet dışındaki tüm unsurların, maliyet üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu görmekteyiz. Mevcut baskıları doğru şekilde yönetebilmek maliyet unsurları üzerinde olumlu etkiler yaratarak doğru satın alma kararının verilmesine yardımcı olmaktadır. 
Hastane işletmeciliğinde yatan hasta, ayakta tedavi gören hasta, sağlıklı bireyler ve hasta yakınları var. Doktorlar, hemşireler, teknik insanlar ve personel…Bir hizmet sektörü…Bütün bu grupların hastaneden beklentileri ve algıları da farklı farklı… İşinizin temel zorlukları nelerdir?
Sağlık sektöründe artan rekabetle birlikte “kaliteli hizmet sunumu” önem arz etmeye başlamıştır.

Özellikle tüm hasta grubunda kaliteli hizmet sunma zorunluluğu, beraberinde satın almanın olmazsa olmazı olan maliyet verilerini de olumsuz etkilemeye başlamıştır. Tüm beklentileri doğru değerlendirip, beklentiler doğrultusunda karar almak, bunu hasta ve personel memnuniyetine çevirmek durumundayız. Hastaların karşılanmasından, taburculuk işlemlerine kadar tüm süreci doğru bir şekilde değerlendirmeli ve süreç içinde memnuniyetsizliğe sebep olabilecek tüm etkenleri süreç dışına iterek memnuniyet artışı sağlamalıyız. Burada özellikle satın alma departmanı olarak idari bölümlerden bu yönde gelen talepleri doğru okumalı, zamanında karar verebilmeliyiz. Ayrıca hasta bakımında ve tesis yönetiminde önem içeren tüm ürün gruplarında beklentiler doğrultusunda hareket edebilmeliyiz. Tüm bu değerlendirmeler dışında rutin olarak maliyet unsurları üzerinde de gereken detayları göz önünde tutarak işletmenin karlılığına katkı sunmak durumundayız.

IMG_0109 kopyaMEDICANA Sağlık Grubu sektöründe hizmet kalitesi ile ön planda…Bir taraftan ilaç ve sağlık malzemeleri alımları var. Diğer taraftan ise konaklama ağırlıklı otel benzeri hizmet alımları var… Bu konulardaki temel bakış açınızı öğrenebilir miyiz ?

Mevcut ürün grubu otelcilik hizmetleri bünyesinde değerlendirilmektedir. Tüm ürün grubu alımlarımızda, kaliteyi uygun fiyata alabilme mantığı ile hareket etmekte ve üst kalite ürün gruplarını tercih etmekteyiz. Mevcut ürünlerin alımları sonrası efektif kullanımının sağlanması alımlardan daha fazla önem arz etmektedir. Doğru ürünlerin doğru alanlarda, vasfına uygun ve doğru miktarlarda kullanılması kalite çıtamızı üst seviyelere taşımaktadır.

Hastanelerde envanter yönetimi hayli stratejik bir konu…Sağlık tarafında, özellikle ilaç ve medikal malzeme envanter yönetimi alanında dikkat edilmesi gereken taraflar nelerdir ?
Röportajın tümünü Buyer Network Satınalma Kulübüne üye olarak  veya Mobil Uygulamalar üzerinden okuyabilirsiniz aşağıdaki link üzerinden okuyabilirsiniz.

BUYER NETWORK SATINALMA KULÜBÜ ÜYELİĞİ İLE OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ.

Buyer Network Satınalma Kulübü Üyesi değilseniz BURAYA TIKLAYARAK ücretsiz üye olabilirsiniz.

Bu röportaj Satınalma Dergisi Kasım 2015 sayısında yayınlanmıştı

Satınalma Dergisi Üyelik Paketleri

 

  • – –  > Bu makale ilginizi çekebilir:  

Tedarikçi Günü Nasıl Planlanır? Organizasyon ve Yürütme için Yol Haritası 

Eğitim: TEDARİKÇİ PERFORMANS DEĞERLENDİRME ve TEDARİKÇİ İLİŞKİLERİ EĞİTİMİ
Teklif almak için: egitim@satinalmadergisi.com

Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi
Tedarikçi Performans Değerlendirme Eğitimi içeriğini incelemek için: https://satinalmadergisi.com/egitim-programlari/

 

 

E-Tedarik Sistemleri : Satınalma ve Tedarik Süreçlerinde Zaman ve Maliyet Tasarrufu

Bir yandan dünya krizlerle ve savaşlarla boğuşurken , diğer yandan piyasalarda acımasızca bir rekabet hüküm sürmektedir. Bu ortamda firmaların satışları arttırmak ve yeni pazarlar bulma gayreti gün geçtikçe artmakta ve firmaların karlılıklarını arttırmaları her geçen gün zorlaşmaktadır. Sürekli yeni rakiplerin piyasaya girmesi ve daha da kötüleşen ekonomik göstergeler , gelecek kaygısı  piyasaları daraltmakta ,firmaların yatırım yapmalarını zorlaştırmakta ve kar marjlarını da oldukça düşürmektedir.

Bu aşamada bir çok firma yönetim ve işletim maliyetlerine odaklanarak , bu alanlarda yapılan tasarrufların karlılıklarını yüksek oranda arttırdıklarını görmüşlerdir.

Örnek olarak : 100 Bin TL  aylık satış geliri olan bir firma , aylık yönetme maliyetinin 20 bin TL ve hammadde ve yan hizmet alımlarının 60 bin TL olduğunu düşünelim .Bu durumda 100 bin TL- (60 bin TL+ 20 bin tL) = 20 Bin TL  net kar elde etmektedir. Firma %20 karlılıkla çalışmaktadır .

Bu işletme satışlarını %20 arttırırsa üretimi aynı miktarda artacağından  120 TL satış geliri – 24 bin işletme gideri , 72 bin TL hammadde ve yan hizmet gideri olacaktır. 120 bin TL- (72bin TL+ 24 bin tL) = 24 Bin TL .  Firma yine aynı “%20” karlılıkla çalışmaktadır .   İşletme %20 satışlarını arttırmasına rağmen sadece 4 bin TL fazla kar etmiştir.

Oysaki hammadde ve yönetim giderlerine odaklandığında burada yapılacak sadece %5’lik bir tasarruf bile karlılığı yüksek oranda arttıracaktır.

Aynı senaryoyu uygulayalım  Firmanın 100 Bin TL satış geliri olduğunu düşünelim , 20 bin TL yönetim giderlerinde %5 tasarruf yaptığını ve  60 TL ‘lık hammadde ve yan hizmetlerde %5 tasarruf yapıldığını farzedelim . 100 bin TL- (57 bin TL+ 19 bin TL) = 76 Bin TL .  Görüldüğü gibi firmanın karlılığı %24 çıkmıştır. %5 ‘lik  tasarruf  4 bin TL karlılığa sebep olmuştur. Oysaki ancak %20 ‘lik satışlarındaki artış aynı karlılığa sebep olmuştu. Tasarruf oranları ve karlılık rakamları sektöre , firmaya ve ürüne  göre değişkenlik göstermekle birlikte genel olarak yönetim ve işletim giderlerinde tasarruf etmek her durumda firmanın karlılığını ciddi oranda arttıracağı muhakkaktır.

Kritik soru ise firmaların bunu nasıl başarabilecekleri ?  Tam da bu noktada E-Tedarik Sistemleri devreye girerek firmaların satın alma ve tedarik süreçlerini iyileştirerek onlara  zaman ve maliyet tasarrufları sağlamalarında etkin bir rol almaktadırlar.

E-Tedarik Sistemleri , tüm süreçlerin elektronik ortamda yapılmasından dolayı ciddi bir süreç iyileştirmesi sağlayarak öncelikle zamandan tasarruf sağlar. Ayrıca mal ve hizmet alım aşamasında sağladığı rekabetçi fiyatlama ve şeffat ortam sayesinde alım fiyatlarını düşürür. Ayrıca bu tür sistemler yeni nitelikli tedarikçiler bulunması ve mevcut tedarikçilerin etkin yönetimi konularında da oldukça faydalı imkanlar sunarlar. Elektronik ortamın sağladığı detaylı raporlama  ve  doküman yönetimi imkanı da E-Tedarik Sistemleri içinde yer alan fonksiyonlardandır.

Sonuç olarak E-Tedarik Sistemleri kullanan firmalar tedarik ve satın alma süreçlerinde sağladıkları tasarruflar sayesinde karlılıklarını yüksek oranda arttırmaktadırlar. Henüz bu tür sistemleri kullanmayan firmalar ise klasik tedarikçi ve piyasa sorunları ile boğuşmak zorunda kalmaktadırlar. Piyasaların yoğun olarak E-Tedarik Sistemlerinin kullanımına yöneldiği  bu dönemde , mevcut diğer elektronik sistemler E-Tedarik Sistemleri ile bütünleşik olarak çalışır hale gelmekte ve yakın gelecekte hem alıcı firmalar, hem de satıcı firmalar için bu tür sistemlerin dışında kalınmasının mümkün olunamayacağı ön görülmektedir.

 

Timuçin Acar, E-Tedarik Merkezi

 

 

 

Merkezi SATINALMA = SATINALMA MERKEZİ

Geride kalan 20 sayıda yayımlanan birçok yazıda satınalmanın ne olduğu ile ilgili birçok tanım yapıldı. Şu değerlendirmeyi yaparak ben de katkıda bulunmak istiyorum; Satınalma, alışveriş değildir.

İş kolu, firma büyüklüğü ne olursa olsun mutlak suretle satınalma yapılır. İşletmelerde bu faaliyetleri alışverişten ayıran çalışmalar satınalma organizasyonunun niteliğini ve yapısını belirler. Ticari faaliyetlerini yönetme kabiliyetini elinde tutmak isteyen işletme satınalma organizasyonuna mutlaka sahip olmalıdır. Bu açıdan devam ettiğimizde ise satınalma organizasyon yapısını belirleyen asıl etmen ise kurum ihtiyacı olduğu görülecektir. Bu yazıda ihtiyaçlardan doğan satınalma organizasyonlarından bir olan “merkezi satınalma” yapısını inceleyeceğiz.

Basit bir tanım yapacak olursak; farklı yerlerdeki malzeme ihtiyaçlarının bir merkezden yönetilerek gerçekleştirilmesidir. Merkezi satınalma; daha çok grup şirketlerinde görmeye alışık olduğumuz bir organizasyon yapısıdır. Ancak bir birim olmanın dışında gruplardan bağımsız ya da bağımlı ayrı bir tüzel kişilik olarak da görmek mümkündür. Yani işini iyi yaparak müşterilerine avantaj yaratmak için ve tabi ki kar sağlamak amacıyla kurulmuş asıl işi bu tarz hizmet vermek olan ya da işlerinden biri bu olan çeşitli şirketler de bulunmaktadır.

Yazar:

Hamza BULUT

Endüstri Mühendisi

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Eylül 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

 

Nasıl İndirimli Elektrik Alınır?

Sanayi ve teknoloji alanında yaşanan büyük gelişmelerle birlikte, nüfus artışı ve bireylerin daha iyi yaşama istekleri, enerji kullanımını ve fiyatlarını giderek artırmıştır. Bu durumun bir sonucu olarak, tüm dünyada enerji verimliliğini artırmaya yönelik çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. Enerjiyi üretmek kadar, üretilen enerjiden verimli şekilde faydalanmak da artık ülkelerin önemli konularından biri haline gelmiştir.

Tüketici aldanmadan ve yanılmadan, akılcı alış veriş etmenin yollarını, satın almayı ve satın aldığı malı doğru kullanma tekniklerini, planlı alışverişi, bilinçli tüketimi, tüketicinin hak ve yükümlülükleri ile üretici ve satıcının yükümlülüklerini de bilinçli satın alma yapabilmek için öğrenmelidir.

Bilinçlenmiş bir tüketici istikrarlı ekonominin temelidir. Bilinçli alışveriş tekniğinde amaç; heyecan ve dış etkilerle hareket etmeden akılcı davranmak, planlı alışveriş etmek, sağlıklı, güvenli, topluma ve çevreye duyarlı, kaliteli mal ve hizmetleri satın almak ve sonuçta da sağlık, refah, huzur ve mutluluğu artırmak suretiyle daha iyi bir yaşam standardına ulaşmaktır.

 

Bilinçli Bir İndirimli Elektrik Sözleşmesi Yapmak İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Size Sunulan İndirimlerin Dikkatlice İncelenmesi
  • Tedarik Sözleşmesinin Dikkatlice İncelenmesi
  • Verilen Hizmetin Sürdürülebilir Olması
  • Sözleşme bitişinde çalıştığınız enerji tedarikçiniz için bir değerlendirme yapılması tavsiye edilmektedir.

Size Sunulan İndirimlerin Dikkatlice İncelenmesi

  1. İstek ve ihtiyaçların seçimi, indirimli elektrik hizmetinin planlanmasında ilk adımdır. Herhangi bir tedarikçi ile sözleşme yapmadan önce indirimlerin hepsinin aynı şartlarda değerlendirilmesi gerekir.

Örneğin teklif verecek firmaların hepsi Perakende Hizmet Bedeli dâhil veya hariç teklif vermeleri gereklidir. Ayrıca verilen indirim aktif enerjiye verilmiş olmasıdır. Asla kayıplı bedel üzerinden indirim almayın. Her tarife değiştiğinde avantajınızda düşecektir. Bu şekilde yapmazsanız doğru değerlendirme yapılamaz. Tekliflerin dengeli bir şekilde değerlendirilmesi ve akıllı seçimlerin yapılması amacıyla, gerçek ihtiyaçlarımız arasında bizim için en önemlisinden başlayarak bir sıralama yapılması gerekmektedir. Tedarikçi seçiminde önemli kriterler fiyat teklifleri, fiyatın sürdürülebilirliği ve sözleşmedir. Bunların üçü ayrılmaz parçadır.

 

Yazar: Bülent Çebin

Afa Enerji

Yönetici Ortak

 

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Kasım 2014 sayısında bulabilirsiniz.!

Satınalma dergisinin tüm sayılarını Apple Gazetelik (Iphone, Ipad) uygulaması içerisinde bulabilirsiniz!

 

Dış Ticaret Nasıl Bir Kariyer?

Ülkemizde son yıllarda genç üniversite mezunu işsizliği artmakta. Bence bunun nedenlerinden bir tanesi gençlerin iş deneyimlerinin olmamasının yanı sıra  tam olarak ne istediklerini bilmemeleri.

Bende  genç arkadaşlara kariyer tercihlerinde bir farkındalık yaratmak amacıyla diş ticaret alanında piyasada profesyonel olarak  yıllardır aktif olarak  görev yapan bir kişi olarak kendi alanımla ilgili bazı  bilgiler aktarmak istedim.

Ülkemizde dış ticaret alanı kendi içinde önemli zorlukları ve fırsatları bulundurmakta.

Fırsatlar:

  • Ülkemizin ihracat hacminin her geçen yıl dahada artmasıyla bu alanda daha fazla profesyonele ihtiyaç duyulması
  • Dünyadaki yeni kültürlerle, iş yapış şekillleriyle ve fırsatlarla yakından deneyim edinme şansı.
  • Ülkemizde ithalat ve ihracat fonksiyonları şirketler için stratejik öneme sahip olduğundan üst yönetimle daha yakın çalışma şansına sahip olmak
  • Uluslararası fuarlara katılmak ve dünyadaki müşteri ve tedarikçi pazarları hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilmek
  • İş hayatıyla ilgili teknolojik gelişmeler hakkında daha çabuk bilgi sahibi olmak ve kendi prefosyonel hayatımızda da bu teknolojileri kullanabilmek
  • Aynı anda farklı zaman dilimleriyle iş yaparak zamanı daha iyi yönetmeyi öğrenebilmek.
  • Özellikle üretim sektöründeki firmaların faaliyetlerini daha etkin bir şekilde sürdürmesi için  kritik bir  alan olması nedeniyle daha fazla sorumluluk
  • Ülkemizin yanı sıra yurt dışındada kariyer fırsatları yaratması ve daha sonra ülkemize tekrar dönülerek edinilen deneyimleri ülkemize katma değer olarak aktarma fırsatı potensiyeli barındırması.
  • Sürekli olarak değişen ithalat,ihracat,antrepo,serbest bölge, dahilde işleme ve hariçte işlem rejimleriyle  ilgili güncel ve önemli bilgilere sahip olmak.

Zorluklar:

  • Çok hızlı değişen bir iş  olduğundan sürekli olarak hızlı, aktif  ve dikkatli olmak  zorunluluğu.
  • Görev şirketler için büyük maddi kayıplar yaratabilecek riskler içerdiğinden minimum hata yapma veya mümkünse hiç hata yapmama zorunluluğu
  • Son yıllarda genel olarak ülkemizdeki işletmelerin maliyet çekinceleriyle fazla eleman almamak istemesiyle  sürekli olarak çok yoğun bir görev içeriğiyle çalışmak.
  • Aynı anda birkaç işi yapabilmek ve zamanı çok iyi yönetebilmek.
  • Tek başınıza bu işi yapabilmek mümkün olmadığından şirket içi ve şirket dışı paydaşlarla çok iyi ve etkin bir iletişim geliştirme zorunluluğu.
  • Teknik bilgileri sürekli güncel tutmak ve yeni bilgiler edinmenin yanı sıra duygusal zekanızıda geliştirme zorunluluğu.
  • Çok ileri derecede ingilizce yazışma ve konuşma beceresine sahip olmanın yanı sıra eğer mümkünse Çince ve Rusça gibi yükselen pazarlara ait dilleride konuşabilmek.
  • Görev gereği karmaşık ve çok yönlü bir operasyon gerçekleştirildiğinden sürekli oluşan stresi yönetebilmek ve onun sizi ele geçirmesini engelleyebilmek.

Piyasada  genelde klasik olarak  işletme,iktisat,uluslarası ilişkiler, dış ticaret ve mühendislik bölümü mezunlarının yanı sıra  kendini meslekte geliştirmiş ingiliz/amerikan dili edebiyatı ve ingilizce öğretmenliği  bölümü mezunlarınında bu alanda görev  yaptıklarını gözlemliyorum.

Amerikalarının  ortaya attıkları insanıın doğası mı yoksa  kendisini yetiştirmesi mi  (nature or nurture) önemlidir sorusuna bu meslekle ilgili bir cevap vermek gerekirse her ikiside diyebilirim.

Aslında Yalın Kavramını Anlamının Yolu; Müşteriyi Anlamaktan Geçer…!

Sevgili okurlar, tüm bilimsel çalışmalarda/uygulamalarda uygulayıcılar, araştırmacılar ve kuramcılar için kavramlar çok önemlidir. Çünkü; tüm çalışmalarımız ve bu çalışmalardan beklenen neticelerin alınması ancak bu kavramların teorisyen ve uygulayıcılar olarak herkes tarafından doğru anlaşılmasına ve kullanılmasına bağlıdır. Bu kavramlardan birisi de yalın (lean) dır. Yalının kelime anlamı sıfat olarak;  gösterişsiz, süssüz, sade’dir (Tdk). Yalın kelimesi sıfat olarak kullanıldığı kelimeye farklı anlamlar katabilir. Örneğin; Yalın üretim; 1.İsrafların önlenmesi 2. Süreç/ekipman iyileştirme anlamlarına gelmektedir. Bunun içinde yalın üretimle işlemlerin daha kısa sürede yapılması gerekir. Kavramsal çerçeve bilimsel çalışmalarda ve operasyonel süreçlerde önemlidir.

Geçen yazımızda, Üretimin Gücünün (Gücünüzün) Farkında Olabilmek…! Adlı yazıda üretimin işletmeler ve ülke ekonomisi açısından yaşamsal öneme sahip olduğunu belirterek bir ülkede ve işletmelerde yeterli ve nitelikli üretim varsa refah, kalkınma, sosyal gelişme ve toplumsal güvenin olabileceğini ve bunun sürdürülebileceğini ifade etmiştik.  Üretim yoksa veya yeterince gelişemiyorsa bunların hiçbiri olmaz, işletmeler ve ülke büyük bir ekonomik ve sosyal çıkmaza sürüklenir. Üretimin yeterince gelişebilmesi ülkede başta yatırım iklimi ve nitelikli insan kaynakları, teknolojik altyapı, ekonomik istikrar, gelişme ve büyüme gibi önemli faktörlerle birlikte etkin ve verimli üretim yapabilmelerine bağlıdır. Yalın kavramı etkin ve verimli üretimin temelinde yer alır. Çünkü üretimin sağlıklı olarak gelişmesi ve sürdürülebilirliği yalın olmasına bağlıdır. Elbette ülke ekonomisindeki canlılık ve gelişme bu ekonomide yer alan işletmeleri doğrudan etkileyecektir. Tıpkı denizi/suyu ekonomiye benzetirsek varlığı bu suya bağlı olan balık/deniz canlıları gibi. Denizdeki suyun niteliği ve canlılığı nasıl yaşayan canlıları etkiliyorsa ekonomideki canlılık ve hareketlilikte işletmeleri etkiler.

Aslında hepimiz hayatımızın bir yerinde yalınla karşılaşabiliriz. Yalını anlamanın yolu müşteriyi anlamaktan geçer. Konuyu bir hikaye ile anlatayım. Yıllar önce yalın kavramının henüz konuşulmaya başladığı günlerdi. Karlı bir kış günü otomobilimin cam sileceği bozulmuştu, servise gittim. Servis personeline problemi anlattım, onlarda çözüm bulmak üzere otomobilin marka ve modeline göre barkod ile cam sileceği ve mekanizmasını okutarak bunu sistem üzerinden işletmenin genel üretim merkezine ilettiler. Bu markanın üretim merkezinde müşteri siparişi olan bir adet cam sileceği ve mekanizması üretim planı olarak sisteme aktarıldı. Bir bakıma müşteri talebi/siparişi üretim planı haline getirilerek üretime tam zamanlı olarak aktarılarak senkronize edildi. Bu arada otomobilimin cam sileceği ve mekanizması kısa sürede takılarak işlemlerin tamamlandığını söylediler. Ücreti ödedim ( Tam zamanında sipariş, tam zamanında finansman). Bütün bu yaşadıklarım o gün için bir ilkti. Ve burada bir şey dikkatimi çekmişti; talebin, yani müşteri siparişini üretim planı haline getirebilmenin bu kadar kısa sürede online olarak doğrudan sisteme aktarılması. Bir bakıma müşterinin üretimin içinde yani merkezinde yer alması. Ve üretim sürecinin ve çevrimin akıcı olarak devam etmesi… Tüm bunların doğal sonucu olarak zaman ve kırtasiyenin önlenerek doğrudan sisteme girilerek üretilmesi, elbette stokların (raftaki, yoldaki, depodaki, hatlardaki,..) anlık takibiyle sıfırlanması, zaman, malzeme, kaynak, enerji ve işçilik gibi kayıpların sıfırlanması. Bu arada bir müşteri olarak benimle memnuniyet anketi yaptıklarını da söylemeliyim. Müşteriyi anlamak.. Şimdi bu anlattıklarım belki de hemen her yerde karşılaştığımız sıradan bir işlem haline geldi; tıpkı bir sipariş alan garsonun elindeki cihaza (araç) siparişleri kalemle işaretleyip, mutfak bölümündeki görevliye iletmesi ve siparişler tam olarak en kısa sürede doğru bir şekilde (müşteriyi anlayarak) müşteriye sunması gibi…

Yazar: Prof. Dr. Mahmut TEKİN

S.Ü. Bölgesel Gelişme Araştırma Ve Uygulama Merkezi Müdürü

www.mahmuttekin.net. mahtekins@gmail.com

Yukarıda özeti yayınlanan bu yazının tümünü Satınalma Dergisi Mart 2015 sayısında bulabilirsiniz.!

 

Türk CFO’lar Büyük Veri Analitiği ve İş Zekâsına Odaklanıyor

Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin finans liderlerinin görev ve sorumlulukları bakımından geçirdiği dönüşüme ışık tutan CFO’nun DNA’sı IIraporuna göre; Türkiye’deki CFO’ların %69’u kurumun taleplerini karşılama ve yönetimin bilgilendirilmesinde büyük veri analitiği ve iş zekâsının önemli bir rol oynayacağını düşünüyor. Buna karşın, dünya genelinde CFO’ların %58’i süreç gelişimini en yeni teknolojilere odaklanarak gerçekleştireceklerini belirtirken, bu oranın Türkiye’deki CFO’lar için %44 seviyesinde olduğu görülüyor

Dünyanın lider denetim ve danışmanlık şirketlerinden EY, dünya genelinden 769 finans lideriyle birebir söyleşi yoluyla gerçekleştirdiği CFO’nun DNA’sı II raporunun sonuçlarını açıkladı. Yeni teknolojilerin finans araçları ve ekipleri üzerindeki etkisinin mercek altına alındığı raporda; Türkiye ve dünyada CFO’ların şirketlerinin gelecekteki ihtiyaçlarını nasıl bir dönüşüm ile desteklediklerine dair çarpıcı bulgular sunuluyor. Teknolojik yeniliklerin şirketlere sağladığı olanaklar için bütünleyici yetkinliklere sahip ve kurum stratejisini yönlendirebilecek insan kaynağı gerekliliğine vurgu yapılan rapora göre; finans çalışanları zamanlarının daha büyük bir kısmını organizasyonun farklı bölümlerindeki çalışanlarla beraber kurum stratejisini destekleyecek kararlar alarak geçirecekler. Türkiye’deki CFO’ların %31’i (global ortalama %45) gelecek 5 yıl içerisinde fonksiyonlar arası hizmet veren ortak hizmet merkezi yönetimi ile birlikte finans organizasyonu dönüşümüne odaklanılacağını düşünürken, %56’sı (global ortalama %67) ise iş birimleri ve finans arasındaki iş ortaklığının geliştirilmesinin daha da önemli konuma geleceğini öngörüyor.

Süreçlerin standartlaştırılması ve otomasyon öncelikler arasında

Raporda; geleceğin finans fonksiyonunda teknoloji ve insan arasındaki dengeyi doğru yakalayan ve görevleri yetkinlikler doğrultusunda dağıtan CFO’ların başarılı olacağına işaret ediliyor. Rapor sonuçlarına göre; Türkiye’deki finans liderleri global iş dünyasındaki eğilimleri yakından takip ediyor. Türkiye’deki CFO’ların %69’u, dünya genelindeki CFO’ların ise %53’ü kurum taleplerini karşılama ve yönetimin bilgilendirilmesinde büyük veri analitiği ve iş zekâsının önemli bir rol oynayacağını düşünüyor. Bununla birlikte ülkemizdeki finans liderlerinin %57’si (global ortalama %65) daha çevik bir organizasyon için süreçlerin standartlaştırılması ve otomasyonun önceliğini vurgularken, %47’si (global ortalama %58) ise görevlerin standartlaştırılarak ihtiyaç duyulmayan yapıların kaldırılmasını bekliyor.

Süreç gelişiminde yeni teknolojiler ana odak noktası

Teknolojik gelişmelerin CFO’lara finans fonksiyonunun nasıl olması gerektiğine dair hayal güçlerini canlandırmaları için fırsat sağladığının belirtildiği raporda, CFO’ların şirket içinde yeni teknolojilerin benimsenmesini teşvik ettiği ve inovasyonun getirdiği dönüşümü yönlendirdiği ifade ediliyor. Gerçek zamanlı verilerin ve analizlerin günümüzde en yüksek katma değerli hizmetlerden biri haline gelmesi ile birlikte CFO’ların da yatırımlarında bu teknolojileri öncelikli sıraya almaları gerektiğine vurgu yapılıyor.

Rapor sonuçlarına göre; global finans liderleri bulut, bellek-içi, analitik, mobilite, yapay zekâ (AI), blok zinciri ve robotik süreç otomasyonu (RSO) gibi en yeni teknolojinin süreç gelişimi ile birlikte ele alınmasını ana odak noktası olarak görürken, bu oranın Türkiye’de global iş dünyasına göre daha düşük seviyede olduğu görülüyor. EY araştırmasına Türkiye’den katılan finans yöneticilerinin %44’ü en yeni teknolojilerin süreç gelişimi ile birleştirilmesinin ana bir odak olacağını düşünürken, söz konusu oran dünya genelinde CFO’lar için %58 seviyesinde.

CFO’lardan inovatif çözümler üretmeleri bekleniyor

EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı Gökhan Gümüşlü rapor sonuçları ile ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu: “CFO’lar gün geçtikçe daha da karmaşık ve önemli roller üstlenmeye devam ederken, bu dönüşümler kendileri ve finans fonksiyonu için cazip fırsatlar yaratıyor. Geleneksel finans alanında yaratıcılık uzak durulan yetkinliklerden birisi olarak görülse de artık günümüzde finans liderlerinin işletmeyi ilgilendiren tüm konular için inovatif çözümler üretmeleri bekleniyor. Finans liderlerine yüksek performans gösteren finans çalışanlarının gelecekte CFO rollerine geçmeleri için gereken en önemli yetkinlikleri sorduğumuzda strateji ve ticari deneyim ön plana çıktı. Raporumuz, geleceğin iş modelinde finans liderlerinin finansal veriler ve kontrol faaliyetlerini sürdürmenin yanı sıra şirketin stratejisini belirlemede kilit rol oynayan yöneticiler olacağını gösteriyor.

Teknoloji ve insan kaynağının sentezi, geleceğin finans fonksiyonu için kritik olacak. Başarılı finans liderleri, teknolojik alanlarda liderlik edebilecek ve finansal risk kültüründe yenilik yapmaya istekli kişiler ile çalışacak. Bu doğrultuda finans ekibi de finansal işlemleri otomasyon ile yürüten ve stratejik öngörü oluşturmak adına gerekli verileri sağlayan teknolojiler kullanıldığı sürece, analitik gibi daha katma değerli görevlere odaklanabilecek.”

Doğru yetenek için rekabet artıyor

Rapora göre; geleceğin finans fonksiyonu için doğru yeteneği bulmak, demografik eğilimler, artan rekabet ve genç finans profesyonellerin beklentilerinin hızla değişmesi gibi etmenlerden dolayı karmaşık hale geliyor. CFO’ların %22’si, finans çalışanlarının işe alım süreçleri, şirket bünyesinde kalmalarının sağlanması, gelişim süreçleri ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeni yeteneklerin geliştirilmesi konusunun bir numaralı stratejik öncelik olduğunu belirtiyor. Türkiye’deki finans liderlerinin %25’i de bu düşüncede olduğunu söylüyor.

Satınalma Sürecinin Anahtar Dokümanı: Teknik Şartname

SATINALMA SÜRECİNİN ANAHTAR DOKÜMANI: TEKNİK ŞARTNAME

 

           GİRİŞ

Özel sektör işletmeleri büyüdükçe ya da gerçekleştirdikleri alımların tutarları artıkça, tedarik birimi kurma ve alım sürecine ilişkin dokümanlar oluşturmaya gereksinim duyulmaktadır. İnsanların kendilerine ait olmayan kaynaklarla yaptıkları harcamaları düzenleme isteği ve satınalma sürecinde kaynakları verimli kullanma arzusu, anılan gereksinim üzerinde etkisi bulunmaktadır. Bu yazımızda satınalma sürecinin en önemli dokümanlarından biri olan teknik şartnameleri değerlendireceğiz.

Alınacak malın ya da hizmetin teknik kriterleri ve özelliklerinin, teknik şartnamede düzenlenmesi esastır. Teknik kriterler ve özelliklerin, verimliliği ve fonksiyonelliği sağlaması gerektiği konusunda görüş birliği bulunmaktadır. Ayrıca teknik şartnamelerin, işletmelerin ihtiyacını karşılayacak mal ya da hizmeti temin etmesini sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. İşletmelerce yapılacak büyük ihalelerde teknik şartnamenin rekabeti engelleyici hususlar içermemesi ve fırsat eşitliğini sağlaması da ihalelere katılımın artırılması için önemlidir.

İhalelere ve teknik şartnamelere ilişkin olarak hepimizin gördüğü bir karikatür vardır. Basit bir salıncak ihtiyacının farklı birimlerin müdahalesi ile nasıl temin edilemediği anlatır. Pek çok işletme de, böyle bir sonuçla karşılaşmamak için teknik şartname hazırlamadan güven duyulan bir marka ve modelin belirtilerek tekliflerin toplanmasına yönelik uygulamalar ya da eğilimler yaygındır. Bunun bir taraftan teknik şartname hazırlama ihtiyacını ortadan kaldırdığı diğer taraftan işletmenin güven duyduğu bir ürünün temin edilmesini sağladığı ve istenilmeyen sürprizlerle karşılaşılma olasılığını ortadan kaldırdığı kabul edilmektedir. Küçük ölçekli alımlarda bu görüşlerin kısmen doğru boyutu bulunmakla birlikte alımların miktarı artıkça bu yaklaşımın benimsenmesi alımlarda olumsuz gelişmelere neden olabilir.

Pek çok görüşüne ihtiyatla yaklaştığımız Drucker’ın Yeni Gerçekler kitabında yer alan “Siyasi sloganların, siyasi gerçeklikten daha uzun ömürlü olduğuna” ilişkin görüşünü bazı markalar içinde kabul edebiliriz. Son yıllarda pek çok yeni firma alanın köklü markaları kadar iyi ürünler üretmesine karşın “markalara güven duygusu” eski firmalara teknik yeterliliklerinden daha uzun süreli avantajlar sağlamaktadır.

          Teknik Şartnameye Yönelik Olarak Kamu İhale Mevzuatında Yer Alan Düzenlemeler

          Teknik şartname hazırlanmasına ilişkin temel düzenleme, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 12’nci maddesi ve uygulama yönetmeliklerinin “teknik şartname” başlıklı maddelerinde yer almaktadır. Teknik şartnamelerin idareler tarafından hazırlanması esastır. Ancak idare tarafından teknik şartnamenin hazırlanamaması durumunda, danışmanlık hizmet sunucularına teknik şartname hazırlattırılabilir. 4734 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinde, “ihale konusu işin danışmanlık hizmetlerini yapan yüklenicilerin bu işin ihalesine katılamayacakları” hüküm altına alınmıştır. Teknik şartnameyi hazırlayan danışmanlık hizmet sunucusu hazırladıkları şartnamenin ihalesine teklif veremez.

Kamu ihale mevzuatında,  teknik şartnamede belli bir marka, model, patent, menşei, kaynak veya ürün belirtilemeyeceği ve belirli bir marka veya modele yönelik özellik ve tanımlamalara yer verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Ancak ulusal ve/veya uluslararası teknik standartların bulunmadığı veya teknik özelliklerin belirlenmesinin mümkün olmadığı hallerde, “veya dengi” ifadesine yer verilmek şartıyla marka veya model belirtilebilir. Kamu İhale Kurulu 30/4/2007 tarihli ve 2007/UM.Z-1478 sayılı uyuşmazlık kararında, teknik şartnamedeki “Araç ve Üst Yapı İthal Menşeli olacaktır.” şeklindeki düzenlemenin mevzuata aykırı olduğuna karar vermiştir.Teknik şartnamede, ihale nesnel değerlendirme yapmayı zorlaştıracak “Teklif edilen mal, komisyonca beğenilmelidir.” ya da “Teklif edilen mal çok kaliteli olacaktır.” gibi ifadelerden kaçınılmalıdır.

          Teknik Şartnamenin Hazırlanmasında Dikkat Edilecek Hususlar

Teknik şartnamedeki düzenlemelerin, tekliflerin değerlendirilmesi ve sözleşmenin uygulanması aşamasında tereddüt oluşturmayacak şekilde açık olması gerekir. Teknik şartnamede birbiriyle çelişen düzenlemeler yapılmamalıdır. Satınalmanın birden çok mal/hizmet kalemini içermesi halinde teknik özelliklerinin bir karışıklığa meydan vermeyecek şekilde teknik şartnamenin hazırlanması gerekmektedir. Alım konusu malların/hizmetlerin her birinin teknik özelliklerinin teknik şartnamenin ayrı bir bölümünde düzenlenmesi uygun olacaktır.

          Teknik şartnamenin hazırlanması sırasında aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi sorunların azaltılmasına katkı sağlayacaktır:

  1. a) Teknik şartname anlaşılır bir Türkçe ile yazılmalı ve kısa cümleler kullanılmalıdır. Anlamayı güçleştirecek uzun cümlelerden kaçınılmalıdır. Noktalama kurallarına özen gösterilmelidir.
  2. b) Teknik şartnamedeki düzenlemeler maddeler halinde yapılmalı; numaralı maddeleme tercih edilmelidir.
  3. c) Teknik şartnamenin her sayfası numaralandırılmalı ve son sayfada şartnamenin kaç sayfadan oluştuğu belirtilmelidir.

ç) Teknik şartnamede, ihale nesnel değerlendirme yapmayı zorlaştıracak “Teklif edilen mal, komisyonca beğenilmelidir.” ya da “Teklif edilen mal çok kaliteli olacaktır.” gibi ifadelerden kaçınılmalıdır.

  1. d) Teknik şartnamede kısaltma ve semboller kullanılmış ise bu sembol ve kısaltmaların anlamları ve tanımlarının liste halinde verilmesi yararlı olacaktır.
  2. e) Teknik şartnamenin hazırlanması sırasında alım konusu mallar ya da hizmetlerle ilgili sektör incelenmeli ve işletmenin ihtiyacını karşılayacak şekilde doküman oluşturulmalıdır.
  3. f) Teknik şartnamede, alım konusu malın ambalajlanması ve etiketlenmesi ile kullanım kılavuzuna yönelik düzenleme yapılabilir. Teknik şartnameyi hazırlayan personel tarafından alım konusu malın ambalajlanması ve etiketlenmesine ilişkin bir düzenleme bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Konuya ilişkin bir mevzuat var ise bu düzenleme esas alınmalıdır.
  4. g) Teknik şartnamede, alım konusu malın montajına yönelik düzenleme yapılabilir. Teknik şartnamede montaj yapılacak cihazlar ve montaj yerine ilişkin bilgiler bulunmalıdır.

ğ) Alım konusu mal veya malların satış sonrası servisi ile yedek parçasının sağlanmasına yönelik düzenleme, teknik şartnamede yapılabilir. Satış sonrası servise yönelik düzenlemede konuya ilişkin mevzuat göz önünde bulundurulmalıdır.

  1. h) Teknik şartname tamamlandıktan sonra düzenlemeler ve ifadeler mutlaka kontrol edilmelidir. Şartnameyi hazırlayan personel dışında konuya ilişkin uzman personel var ise bu personel tarafından şartnamenin incelenmesi eksiklik veya hataların azaltılması açısından yararlı olabilir.

ı) Özel imalat süreci gerektiren mal alımı ihalelerinde, deney-analiz-kalibrasyon laboratuvarları veya muayene kuruluşları tarafından üretimin veya malın kontrolünün yapılması, sözleşmenin yürütülmesi aşamasında yerine getirilecek bir yükümlülük olarak teknik şartnamede düzenlenebilir.

  1. i) Özel imalat süreci gerektiren mal alımı ihalelerinde, sözleşmenin uygulanması aşamasında yüklenici tarafından öncelikle malın prototipinin idareye sunulması ve bu prototipin kabulünden sonra üretiminin yapılmasına yönelik teknik şartnamede düzenleme yapılabilir.

Sonuç

          Teknik şartname, satınalma sürecinin anahtar dokümanıdır. Bir işletmedeki birimlerin ya da çalışanların farklı taleplerini karşılayacak bir doküman oluşturma zorlu bir çalışma sürecini gerektirir. Teknik şartnamenin hazırlanması sürecinde farklı birimler arasında işbirliği ve eşgüdüm sağlanmalıdır. Çatışma çıkmaması için şartnamede birbiriyle çelişen düzenlemelere yer verilmemelidir. Teknik şartnameler, her şeyden önce işletmenin ihtiyacını karşılayacak ürünün temin edilmesini sağlamalıdır. Uzlaşma sonucunda herkesi mutsuz edecek ve ihtiyaçların verimli şekilde sağlanmasını engelleyecek bir doküman oluşturma yerine bazılarının taleplerini sağlamayan ancak kurumsal ihtiyaçları karşılayan bir dokümanla yola çıkılmalıdır.

İşletmenin ihtiyaçlarını doğru tespit etmek ve bu ihtiyacın karşılanması için ayrılan mali kaynağı da dikkate alarak ön yargılarımızdan sıyrılarak şartnameyi hazırlamaya başlamak çözüme atılacak en önemli ilk adımdır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanındaki bir cümlesiyle yazımızı bitirelim: “Hayatta uğradığımız bütün güçlükler az çok kafamıza gelen ilk fikirlerden bir türlü silkinip çıkamayışımız yüzünde değil midir?”

KAYNAKÇA

BÜBER, Bülent, Yerel Yönetimler İçin Mal Alımı İhaleleri Kılavuzu, TODAİE, Ankara, 2012.

BÜBER, Bülent, Sağlık Sektörü İhale Rehberi, TÜMDEF, Ankara, 2013.

Dr. Bülent Büber

Grup Başkanı Kamu İhale Kurumu